Archive for Haziran, 2012

Usame Bin Ladin

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1957’de 54 çocuklu bir babanın oğlu olarak doğan Usame bin Ladin’in kökü Güney Yemen’de Hadramut. Babası Muhammed 1930’da geldiği Suudi Arabistan’da hızla yükseldi ve zamanla Ortadoğu’nun en büyük müteahhitlerinden biri oldu.

1968’de kaza sonucu öldüğünde mirası 11 milyar dolardı. Oğulları hep Suud prensleriyle birlikte büyümüş ve okumuştu. Genç yaşta Müslüman Kardeşler teşkilatının fikirlerinden etkilenen Usame bin Ladin, 1979 Aralık ayında, arkadaşı, Suudi Gizli Servisi Şefi Prens Turki bin Faysal tarafından Pakistan Peşaver’e yollandı. Buradaki kamplarda, başta Arap ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafındaki İslamcı gençler birer profesyonel savaşçıya çevriliyordu. Beş ülkenin birlikte üstlendiği bu projenin sorumluluğu Pakistan Gizli Servisi ISI’deydi, yürütücüsüyse Filistin asıllı Abdullah Azzam’dı. Azzam’a asistanlık yapan Usame bin Ladin, bizzat savaştı, hatta Celalabad yakınlarında yaralandı.

1986’da kendi kamplarını kurdu. Serveti, cömertliği, sade yaşantısı, karizması, savaştaki cesareti nedeniyle efsaneleşti. Kurumsallaşmasının temelini 1988’e doğru gönüllüler hakkında bilgileri içeren bir veritabanı kurarak attı. Bu bilgisayar kayıtlarından hareketle ‘El Kayda’ adlı bir yapılanma ortaya çıktı. Suud rejimi, cihadı her yere yaymak isteyen bu kişiden korkmaya başladı ve 1989’da pasaportuna el konuldu Haziran 1990’da Saddam Kuveyt’e girince Usame bin Ladin, Suudi sınırlarının korunması görevinin kendisi ve tabanına verilmesini istedi. Kral Fahd Amerikan askerlerini çağırınca çok öfkelendi; önce Pakistan’a, ardından Afganistan ve nihayet Sudan’a gitti. Artık Pakistan’da istenmeyen ve kendilerine yer arayan binlerce ‘cihadcı’yı Sudan ve Yemen’e yerleştirdi, onlara birçok ülkede iş buldu ABD’ye karşı ilk cepheyi Somali’de açan ve 1994’te Suud vatandaşlığından çıkarılan Usame bin Ladin, uzun bir süredir, iktidarı almalarına epey yardımcı olduğu Taliban’ın himayesinde Afganistan’da yaşıyor. ABD’nin, yakalanması için 5 milyon dolar ödül koyduğu Usame bin Ladin, hiçbir eylemi açıkça üstlenmiş değil, ama hiçbirini kınamış da değil. Zaten Usame bin Ladin’in adı yapılandan çok, yapılacağı iddia edilen eylemlerle anılıyor.

LADİN’İN ÜNLÜ FETVASI: ‘SİVİL YA DA ASKER AMERİKALILARI VURMAK HER MÜSLÜMAN’A FARZDIR’

23 Şubat 1998’de Londra’da Arapça yayınlanan El Kudüs el Arabi gazetesinde Şeyh Usame bin Muhammed Bin Ladin, Mısır Cihad örgütü lideri Ayman el Zevahiri, Mısır İslami Cihad örgütü lideri Ebu Yasir Rifa’i Ahmed Taha, Pakistan Cemiyet-ül Ulema yöneticisi Şeyh Mir Hamza ve Bangladeş Cihad Hareketi lideri Fazlul Rahman’ın, ‘Dünya İslam Cephesi’ adı altında kaleme almış oldukları fetva yayınlandı. ‘Haçlılara ve Yahudilere karşı cihad’ çağrısı yapan fetvanın önemli bölümleri şöyle: “Yedi yıldır ABD, İslam’ın en mukaddes topraklarının bulunduğu Arap Yarımadası’nı işgal ediyor, zenginliklerini sömürüyor, yöneticileri elinde oynatıyor, halkını tehdit ediyor, komşuları terörize ediyor ve buradaki üslerini komşu Müslüman ülkelere saldırı amacıyla kullanıyor. Amerikalılar yalnızca ekonomik ve dini nedenlerle Müslümanlara savaş açmış değiller, aynı zamanda küçük Yahudi devletine hizmet ediyor ve Kudüs’ün işgali ile orada Müslümanların katlini de gizlemeye çalışıyorlar. Amerikalıların işlediği tüm bu suç ve günahlar Allah’a, onun Peygamberine ve Müslümanlara karşı açık bir savaş ilanıdır. Ve İslam tarihi boyunca ulema, düşmanın Müslüman ülkeleri yok etmeye çalışması durumunda cihadın kişisel bir farz olduğunda birleşmişlerdir. Bundan hareketle ve Allah’ın emrine uygun olarak tüm Müslümanlar için geçerli olmak üzere şu fetvayı çıkartmış bulunuyoruz: El Aksa Camii ve Mekke’yi işgalden kurtarmak ve ordularını İslam topraklarından söküp atmak için, -ister sivil, ister asker olsunlar-Amerikalıları ve onların müttefiklerini, hangi ülkede mümkünse orada öldürmek, her Müslüman için farzdır. Biz Allah’ın rızasıyla, Allah’a inanan ve onun tarafından ödüllendirilmek isteyen her Müslümanı, ele geçirdikleri her yerde ve her zaman Amerikalıları öldürmeye ve paralarına el koymaya çağırıyoruz. Aynı zamanda Müslüman alimleri, liderleri, gençleri ve askerleri, ABD şeytanının ordularına ve şeytanın işbirlikçilerine saldırılar düzenlemeye; bunların arkalarındaki güçleri ortaya çıkarmaya ve onlara unutamayacakları bir ders vermeye çağırıyoruz.

USAME BİN LADİN’İN KRONOLOJİSİ”

Aralık 1992: Yemen’deki ABD’li askerleri hedef alan otel bombalama olayları.
1993: Somali’de Batılı güçlere karşı Aidid’e destek verip Mogadişu’da 18 Amerikalı’nın öldürülmesi.
Şubat 1993: New York’ta Dünya Ticaret Merkezi’nin bombalanması.
Ocak 1995: Filipinler’de Papa’ya suikast girişimi.
1995: Cezayirli Silahlı İslami Grubun (GIA) Fransa’ya karşı yürüttüğü savaş. Haziran 1995: Etiopya’nın başkenti Adis Ababa’da Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e yönelik suikast girişimi.
Kasım 1995: Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da beş ABD’li askerin ölümüne yol açan kamyonla bombalama olayı.
Kasım 1995: 17 kişinin öldüğü Pakistan’daki Mısır Büyükelçiliği’nin bombalanması Haziran 1996: Suudi Arabistan’ın Hobar kentinde 19 Amerikan askerinin ölümüne yol açan patlama.
23 Ağustos 1996: ‘Kafirleri kutsal topraklardan kovun’ çağrısıyla ABD’ye cihad ilan etti.
Şubat 1998: Mısır, Bangladeş ve Pakistanlı birkaç küçük grupla birlikte ‘Yahudilere ve Haçlılara’ karşı Uluslararası İslami Cephe’yi kurdu. Kuruluş bildirgesinde “Her Müslümana, dünyanın her köşesinde, sivil veya asker Amerikalı öldürmek farzdır” dendi.
7 Ağustos 1998: Amerikan askerlerinin Kutsal Topraklar’a girişinin sekizinci yıldönümünde Kenya ve Tanzanya’daki ABD büyükelçilikleri havaya uçuruldu ve toplam 257 kişi öldü, 5 bin 500 kişi yaralandı.
20 Ağustos 1998: ABD misilleme olarak Sudan’da bir fabrikayı ve Afganistan’daki eğitim kamplarını bombaladı. Usame bin Ladin’in yakalanması için 5 milyon dolar ödül kondu.
12 Ekim 2000: Yemen’in Aden limanında USS Cole destroyerine yönelik intihar saldırısında 17 Amerikan denizcisi öldü.
11 Eylül 2001 İkiz kulelerin bombalanması.

2 Mayıs 2011 tarihinde ABD Başkanı Barack Obama, Pakistan’ın başkenti İslamabad yakınlarında Abbottabat’taki karargahında Usame Bin Ladin’in öldürüldüğünü açıkladı.

Giorgio Armani

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Giorgio Armani Piacenza, Emilia-Romagna’da doğdu. Asıl olarak tıp eğitimi aldı, ancak 1957 yılında askere çağrılmadan evvel fotoğrafçılıkla uğraşmak için tıbbı bıraktı.

Daha sonra La Rinascente, vitrin düzenleyici olarak çalışmaya başladı. Armani 1961’den 1970’e kadar tanınmış moda evi Nino Cerruti için çalıştı ve serbest çalışmak için bıraktı.

1974’te ortağı Sergio Galeotti ile beraber erkek giyimi üzerine çalışan Giorgio Armani S.p.A. şirketini kurdu ve 1975 yılında kadın giyimine başladı. Kız kardeşi Rosanna Armani de şirkete katıldı. Galeotti 1985 yılında öldü.

Giorgio Armani futbol takımı Inter Milan’ın tanınmış bir taraftarıdır. Hatta alınan haberlere göre 2006 yılında Inter’in yeni başkanı olacaktı. Halen Milan basketbol takımının başkanıdır.
z ve kalıplı çizgileri ile tanınır. Uluslararası ününü özellikle Richard Gere’in Amerikan Jigolosu filmindeki rolü ve pek çok diğer Hollywood ünlüsüne yaptığı kıyafetlerle kazandı.

Yves Saint Laurent

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1936 yılında o dönem halen bir Fransız sömürgesi olan Cezayir’de doğdu. 18 yaşındayken
bir moda tasarım yarışmasını kazandı ve böylece Christian Dior’un dikkatini çekmeyi başardı.

Kloş etekler ve ceketlerden oluşan ilk koleksiyonu sansasyon yarattı ve 50’lerin modasını belirledi. Üç yıl sonra Dior’un ölümü ardından, baş tasarımcılığa terfi etti. Daha 21 yaşındaydı.

Toplum içinde kadının kendine giderek daha fazla güvenen rolünü yansıtan Saint Laurent’in tasarımları asil ve seksiydi. Pantolon-ceket takımları, etnik çizgileri ve tasarımlarıyla moda dünyasında bir çığır açtı.

Yves Saint Laurent, hazır giyimi popüler kıldı, pantolon-ceket takımları, safari ceketleri ve süveterleriyle kadınların giyim tarzını baştan başa değiştirdi.

Eşcinsel olmasından ötürü okul yıllarında alay konusu olan Saint Laurent, hayatının büyük bölümünü psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklarla geçirdi ve kamuoyu önüne çok ender çıktı.

Yves Saint Laurent, Catherine Deneuve ve Grace Kelly gibi dünyanın en ünlü kadınlarını giydirdi. Ancak 1990’ların sonlarında, moda evinin kârları düştü ve 2002 yılında atölyeleri kapandı.

Yves Saint Laurent modada bir anarşist olduğu söylenirdi. 2002’de verdiği bir mülakatta ise, kadınları moda aracılığıyla özgürleştirmeye çalıştığını şu sözlerle ifade ediyordu:

“Günümüz kadınının gardrobunu yarattım’ diyorum kendime. ‘Kendi çağımın dönüşümüne bu şekilde katkım oldu’ diyorum. Benim kıyafetlerle yaptığım, müzikte, mimaride, resimde ya da diğer sanatlarda yapılanlar kadar önemli değil tabii ki. Ama olsun, yine de değeri var. Ben kendimi kadınların hizmetine sunmak istedim. Yani onlara, bedenlerine, hayatlarındaki tutumlarına hizmet etmek. Son yüzyılda yaşanan büyük özgürleşme hareketi içerisinde onlara eşlik etmek istedim.”

Vogue dergisinin editörü Alexander Shulman da, Saint Laurent’in modayı demokratikleştirdiği görüşünde.

Shulman, “Modayı insanlara yakınlaştırdı. Gençti, moderndi. Pop yıldızları, film yıldızları onunla takılıyordu. Genç kuşaklar, onunla aralarında bir bağ kurabiliyordu” diye konuştu.

Yine Vogue dergisinden Nancy Pilcher da, “Elbiseleri öyle keserdi ki podyumda salınan mankenler onların içinde mükemmel görünürdü. Ama siz kendiniz elbiseyi giydiğinizde de aynı şekilde hissederdiniz. Tasarımı bıraktıktan sonra onun gibi ceket kesen başka birini görmedim.” dedi.

Laurent Fransa’nın başkenti Paris’te 2 Haziran 2008 tarihinde, 71 yaşında öldü.

Karl Lagerfeld

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Gerçek adı Karl Otto Lagerfeldt 20. yüzyılın en önemli moda tasarımcılarından biri. Almanya’nın Hamburg şehrinde doğdu.

1980’li yılların başlarında kendine ait parfüm ve giyim eşyası üreten markasını piyasaya sürdü. Uzun kariyeri boyunca Chloé, Fendi ve Chanel gibi büyük moda evleri ile ortaklaşa çalıştı.

Keriman Halis Ece Tamer

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

16 Şubat 1913 tarihinde İstanbul’da doğdu. 1932 yılında Belçika’da yapılan Dünya Güzellik Yarışmasına 28 milletin güzelleri katılmış bu yarışmada, ‘Türkiye Güzeli’ Keriman Halis ‘Dünya Güzellik Kraliçesi’ seçildi. Bu olay genç cumhuriyet için de çok anlamlıydı. Keriman Halis, 1932’de Türkiye’de dördüncüsü düzenlenen güzellik yarışmasını kazanarak Belçika’ya gitti. O güne kadar Türkiye güzelleri derece alamamışlardı. Ama o umutları boşa çıkarmadı.

Sirkeci Garı’nda kraliçeler gibi karşılanan ‘Dünya Güzellik Kraliçesi’ Keriman Halis o günü şöyle anlatıyor: “En sonunda ben ve Almanya güzeli kaldık. Kırmızı bir tuvalet giymiş, yakasına da beyazkurdele takmıştım. Jüri başkanı elindeki zarfı açtı. Heyecandan bayılabilirdim. Ve bütün tiyatro salonu, ‘Yaşasın Miss Turkey!’ sesleriyle inledi.”

Atatürk, Keriman Halis Hanım’a çektiği kutlama telgrafında kendisine kraliçe anlamına gelen ‘Ece’ unvanını verir; 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile Keriman Halis ‘Ece’ soyadını alır.

İlk evliliğini Dr. Orhan Sanus ile yapan Keriman Hanım’ın ilk oğlu Sezai Biltin Sanus, daha sonra da kızı Ece Sanus dünyaya geldi. İkinci evliğini ise ünlü tüccarlardan Hasip Tamer Bey’le yaptı ve bir erkek evladı oldu.

Türkiye’nin ilkDünya Güzeli” Keriman Halis Ece Tamer (99), 28 Ocak 2012 günü İstanbul‘da kızının evinde hayatını kaybetti.

Edinilen bilgiye göre, Bebek’te kızının evinde yaşayan Keriman Halis Ece Tamer, kalp yetmezliği nedeniyle akşam saatlerinde yaşamını yitirdi. Keriman Halis Ece Tamer’in cenazesinin, 30 Ocak Pazartesi günü İstanbul’da toprağa verileceği öğrenildi.

Yıldırım Mayruk

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Bursa’da doğdu. Babası askerdi. Modaya gönül vermesi terzi olan ablasından etkilenmesiyle oldu. Şapka yaparak başladığı moda hayatına 1950’li yılların sonunda Beyoğlu’ndaki bir çatı katında atölye kurarak devam etti. Kısa sürede atölyesini de ününü de büyüttü.

Meslekte 40 yılını geride bırakan Yıldırım Mayruk koleksiyonlarını Londra, Abudabi, Tel-Aviv, Alhain, Haifa gibi uluslararası merkezlerde ve İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya, Diyarbakır gibi yurtiçinde sergiledi ve gelirlerini hayır kurumlarına bağışladı.

Marilyn Monroe

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Hollywood’un efsane ismi Marilyn Monroe, 1 Haziran 1926’da Amerika’nın Los Angeles kentinde dünyaya geldi. Asıl adı Norma Jeane Mortenson olan Monroe, babası doğumundan birkaç hafta önce annesini terkettiği için ve annesinin de ismini vermemesinden dolayı babasının kim olduğunu hiçbir zaman öğrenememiş. RKO stüdyolarında film kesicisi olarak çalışan annesinin de sinir hastalığına yakalanarak hastaneye kaldırılması, Monroe’nun bundan sonraki yaşamını yetimhanede geçirmesine neden olmuş.

Monroe henüz 16 yaşında iken uçak tamircisi olan 21 yaşındaki James Doughtery ile evlendi. Bu evlilik dört yol sürdü. James Doughtery’den boşandıktan sonra da modellik yapmaya başladı ve yarı çıplak pozlarıyla da kısa sürede ünlendi. Onu takip edenlerden biri de RKO’nun başkanı Howard Hughes’tu. Hughes’un teklifi üzerine sinemaya transfer olan Monroe, hafta başına 125 dolara 1947’de ilk filmine imza attı.

1948 yılında unutulmaz filmlerinden birini gerçekleştiren Monroe, “ Scudda Hoo!Scudda Hey ” adlı filmde rol aldı. Filmdeki üç kısa sahnesinden ikisinde yarı çıplak bir halde görünen aktris, aynı yıl içerisinde daha iyi bir rolde oynama fırsatı yakaladı. “ Dangerous Years ” filmindeki Evie karakterini canlandıran Monroe, filmin başarısız olması üzerine büyülü ekrandan bir süre için ayrı kaldı.

Fox şirketinin kendisiyle yeni bir kontrat yapmamasından dolayı boşta kalan aktris, bir yandan modelliğe devam ederken diğer yandan da oyunculuk dersleri almaya başladı.

Kendisine yüklenmek istenen –başta aptal sarışın ve onun gerçek yaşamdaki karşılığı olmak üzere- her şeyden nefret etmiş ve onca yapaylık arasında biraz gerçek yaşam, biraz içtenlik aramış bir kadındı o… Herkesin tırmanmayı düşlediği dorukların anlamsızlığını anlayan ne ilk, ne de son sanatçıydı… Ne var ki onun bu denli bilinçli olmasını, el yordamıyla da olsa starlığın, ünün ve popülerliğin kimi gizlerini en çıplak haliyle görüp göstermesini yadırgadı, giderek mahkum etti Hollywood… Onun yalnızlığa, mutsuzluğa, dolayısıyla ölüme yargıladı. Marilyn yazgının, yani sinemanın kendisine yüklemek istediği bir rolü oynamadı. Ve sonunda o role isyan etti. Onun öyküsü, yüzyılımızdaki medya starlarının sahip olduğu en acıklı öykülerden biridir. Gerçek bir tragedyaya en çok yaklaşanlardan biri… Ve kitleler, kimi konularda yanılsalar da, kamu önünde yaşanan özel yaşamlardaki trajiği hiç kaçırmazlar. Marilyn’in de bu trajedi yüküyle bir efsaneye dönüşmesi kaçınılmazdı. Ve öyle de oldu. Atilla Dorsay/100 Yılın 150 Oyuncusu

Columbia stüdyolarının 1948 yapımı “ Ladies of the Chorus ” adlı kısa filminde iki kez şarkı söyleme fırsatı bulan Monroe, filmdeki Peggy Martin rolüyle eleştirmenlerin dikkatini çekti. Columbia şirketinden de olumlu yanıt alamayan aktris, tekrar modelliğe döndü. 1949 yılında karşısına yeni bir fırsat daha çıkan Monroe, United Artist’in “ Love Happy ” filminde rol aldı. Aynı yıl birçok takvime çıplak pozlar veren Monroe, 1953 yılında bir erkek dergisine kapak oldu.

1950 yılı Monroe için güzel bir yıldı. Aktris, oynadığı iki filmdeki kısa rolleriyle ilgi çekmeyi başardı. “ The Asphalt Jungle (Elmas Hırsızları)” ve “ All About Eve (Perde açılıyor) ” filmlerinde oynayan Monroe, daha sonra pek çok dalda Oscar’a aday gösterilen bu filmlerin aptal sarışını olarak anıldı.

Ertesi yıl “ Don’t Bother to Knock ” filminde akli sorunları olan bir bebek bakıcısını canlandıran Monroe, daha sonra oynadığı “ Monkey Business (Maymun Aklı) ”deki platin sarısı saçlarıyla ticari filmler için iyi bir para kaynağı olduğunu gösterdi. Aynı yıl içerisinde beyzbol yıldızı Joe DiMaggio ile birlikte olan Monroe, kariyerinde giderek yükselmeye başladı. Betty Grable, Lauren Bacall ve Rory Calhoun gibi usta oyuncularla birlikte “ How to Marry a Millionaire ” filminde rol alan aktris, her ne kadar diğer oyuncuların yanında fazla dikkat çekmese de güzelliğiyle box office’e oynayan her filmde vazgeçilmez olduğunu ispatladı.

1954 yılının Ocak ayında Joe DiMaggio ile evlenen Monroe, ertesi yıl tüm zamanların en komik filmlerinden biri olan “ The Seven Year Itch ”de rol alarak komedi yönünü keşfetti. Evliliğini sekiz ay sonra noktalayan aktris, oynayacağı iki filmin yapım şirketleri tarafından iptal edilmesiyle birlikte bir süre ekrandan uzak kaldı.

1956 yapımı “ Bus Stop ”daki performansıyla eleştirmenleri, dramatik bir rolün üstesinden gelebileceği konusunda ikna eden Monroe, aynı yıl ünlü oyun yazarı Arthur Miller ile evlendi. Ertesi yıl İngiltere’ye giden aktris, “ The Prince and the Showgirl ” adlı filmde rol aldı. Filmler her ne kadar iş yapsa da fazla ağır bulunduğu için seyircinin beğenisini kazanamadı.

1958 yılında adını en çok duyuran komedi filmi “ Some Like It Hot ”da Tony Curtis ve Jack Lemmon ile birlikte oynayan Monroe, güzelliği ile yine insanları büyüledi. İşsiz kalan iki genç adamın kadın kılığına girerek kızlar bandosunda iş bulmasını konu alan film yılın en iyi iş yapan filmi olurken pek çok filme esin kaynağı olan Hollywood klasikleri arasına girdi.

1960 yılında kocası Arthur Miller’dan boşanan aktris, George Cukor’ın “ Let’s Make Love ” adlı filminde Tont Randall ve Yves Montand ile başrolü paylaştı.

1961 yapımı “ The Misfits ” ile bitirilmiş son filmine imza atan Monroe, filmden hemen sonra kalp krizi sonucu hayata veda eden Clark Gable ile oynadı. Bir western olan filmde hem seyircileri hem eleştirmenleri memnun eden bir performans ortaya koyan aktris, ertesi yıl “Something’s Got to Give ” adlı filmde oynamaya karar verdi. Fakat tam bu sırada şiddetli bir ateşe yakalanan Monroe, yüksek dozda yatıştırıcı ilaç alarak hayata gözlerini yumdu. Daha 36 yaşında olan aktris, 8 Ağustos 1962 günü yatağına uzanmış bir halde ölü olarak bulundu.

Cemil İpekçi

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

5 Ağustos 1948’de İstanbul’da doğan ve etnik tasarımlarıyla tanınan ünlü modacı Cemil İpekçi, “Royal Academy of Art” Desen bölümünden 1971 yılında mezun olup, 1972-75 yılları arasında hazır giyim üzerine stilist olarak çalıştı ve 1975 yılından itibaren de kendi moda evini kurarak, özgür tasarımlarını “Tzagne” isimli butiğinde gerçekleştirmeye başladı. Cemil İpekçi, 1979 yılında Tzagne’i Nis’e de taşıdı ve 1984 yılına kadar İstanbul’da ve Nis’de olmak üzere iki butik birden çalıştırdı.

1984’de yeniden ülkesine dönüşüden bugüne değin yaşattığı tasarım evi Haute Couture!… Bundan önceki son on yıl içinde gerçekleşmiş bütün tasarımları Eski Anadolu Uygarlığı’nın izlerini taşırken, Haute Couture’le cağdaş gece modasına şaşırtıcı bir dönüş yapan İpekçi, 90’lı yıllarda yeniden özüyle buluştu ve böylece etnik çalışmalarına ara verdiği geçiş dönemi 92’de “Suzeni” ile sona erdi.

“Elbise, giyinme, örtünme fantezisidir” diyen İpekçi, moda hakkında şunları söylüyor: “Giyinirken insan herşeyden ve herkesten önce kendini tatmin etmelidir. Sokaktaki insanı, sık bir kalabalığı yada silueti çizilmiş bir çağdaş tarzın teorik bekçilerini değil, kendini memnun etmelidir. Giyim, güne nasıl uyandığın, neler hissettiğin, hüznün ve neşeyle ilgili olarak değişkenlikler, sürprizler taşımalı. İnsanlar hep beraber bugün ne giyeceklerine karar veriyorlar. Ya da hep birlikte belli renkler taşıyorlar vitrinlere doğadan. Günün modası demek kendine güvensizliğin çağdaş adıdır ve insan yeni biçimini savunmasının bir yoludur”.

İpekçi, 90’lı yıllardaki geri dönüşünün sebebini şöyle açıklıyor: “Çağdaş dünya yalnızca modada değil, sanatın bütün kollarında kişiyi körleştiren bir dünya, zamanla yarışılan, az zamanda çok is peşinde koşulan ve renklere, çizgilere ticari kaygılarla bakılan, gitgide işlevsel olmaya zorlanan bu dünya, tarihiyle güzel ve anlamlı. Hele Anadolu!… O kadar çok uygarlıkla çarpışmış ve onlarla zenginleşmiş ki, öyle dipsiz ve ulaşılmaz bir kuyu ki, ondan vazgeçmek delilik!… Örtünmeyi, resimden, şiirden, bir Bizans penceresinden eski İstanbul evlerindeki ferforjelerden farklı görmüyorum. Sanat esintilerle, anılarla yüklüdür. Eğer podyumlarda otantik bir rüzgar estiriyorsan, onun yönünü, yerini ve gücünü doğru saptamak gerektiğine inanmıyorum. Doğu bir masal kadar güzeldir ve benim yapmaya çalıştığım, bu masalı dinletebilmek için onu çağdaş sözcüklere dökmektir…

Benim sözcüklerim kumaştır, renktir, çizgidir… Giysilerimle kendimi ifade ediş şeklim, geçmişten günümüze kurmaya çalıştığım gerçek temelli ve zarif bir köprüdür”.

Cemil İpekçi’nin gözünde siyahın yeri ayrıdır. İnciler, boncuklar, saçakların arasında siyahın ayrı bir gizemi olduğunu söyleyen ünlü modacı, koleksiyonlarında bu rengi mutlaka yer veriyor. Koleksiyonun diğer tamamlayıcıları ise işlemeler, boncuklar, aplikeler ve boyun güzelliğini bütünüyle ortaya çıkaran topuzlar.

Türkiye’de moda deyince hemen akla gelen isimlerden biri olan Cemil İpekçi, farklı tasarımları, rengarenk koleksiyonları ile bir ekoldür artık. Yıllarını bu mesleğe vermiş olan başarılı modacı, Osmanlı esintileri taşıyan çzigileriyle Türk modasına, yıllardı yön vermeye devam ediyor.

Martina Hingis

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

30 Eylül 1980`de Slovakya’nın ikinci büyük şehri olan Kosice`de doğdu. İsviçre vatandaşı Hingis, henüz 2 yaşında iken amatör bir tenisçi olan annesi tarafından spora başlatıldı. 15 yaşından 9 ay almışken en genç Wimbledon şampiyonu oldu. İlk profesyonel kupasını ise aynı yıl Filderstadt, Almanya`da kazandı.

1997 Ocak`da ise 20. yüzyılın en genç grand slam tekler şampiyonu oldu. 5 kez Grand slam kazandı. 3 Avustralya Açık, 1 Wimbledon ve 1 de A.B.D Açık kupaları bulunan Hings 9 çiftler grand slam kupası kazanmışlığı da vardır. Tüm zamanların en çok para ödülü kazanan dördüncü tenisçisidir. Son yüzyılın en iyi bayan tenisçilerinden biridir.

Sakatlanıp kortlara veda edene kadar bir çok `gelmiş geçmiş en genç` başlığı altında rekor kıran Hingis iki bileğinden de ameliyat olarak henüz 22 yaşındayken profesyonel tenise veda etmek zorunda kaldı.

Bütün gayretine rağmen profesyonel olarak kortlara dönemeyen Hingis, önce binicilik sporuna sonra da dans pistlerine yöneldi. Şimdilerde ise mankenlik için çalışmalarını sürdürüyor.

Murat Parasayar

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1966 yılında Bursa’da  doğdu. 1987 yılında mankenliğe başladı. Çok sayıda reklam filmi, katolog ve defile çalışmasında görev aldı. Murat Parasayar, oyunculuğa “Barışta Savaşanlar” dizisi ile başladı. Bir çok film ve dizide oynadı. Sunuculuk yaptı.

Filmografi
2010  Bir Adam Yaratmak  (Tiyatro)
2009  Kırık Kalpler  
2008  Ölümsüz kahramanlar, Elif Abla ve Afacanlar
2007  Çile, Yarınsız Gece, Küçük Semazen
2006  Aloya, Kiralık Anne
2005  Pembe & Mavi, Tuzak, Başkan
2004  Camdan Pabuçlar, Harput Güneşi, Paydos, Aşkımızda Ölüm Var, Villa
2002  Seni Yaşatacağım, Belalım Benim
2001  Benim İçin Ağlama
1999  Sen Allahın Bir Lutfusun
1998  Ayrı Dünyalar
1997  İlk Aşk
1996  Komşular
1995  Gül ve Diken, Mirasyediler
1994  Yalnız Güneş Şahitti
1993  Gerçek Kesit,  Barışta Savaşanlar   

Halle Berry

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

14 Ağustos 1966 yılında Ohio, ABD’de doğdu.

Monster’s Ball, X-Men, X2, Die Another Day ve X-Men: The Last Stand filmlerinde rol aldı. 2001’de en iyi kadın oyuncu Oscarı aldı.

2000 yilinda çizgi roman X Men’in film uyarlamasinda, Storm‘u canlandirarak dünya çapinda taninmaya basladi ve devam filmleri X2:X-Men United ve X-Men:The Last Stand‘de de yeraldi.

2001’in sonunda Monster’s Ball adli filmde Leticia Musgrove adinda idam edilmis bir katilin karısını canlandırdı ve bu rolle En Iyi Kadın Oyuncu dalında Oscar Ödülü‘nü kazandı. Bu ödülü kazanan, ilk Afrikan Amerikalı oyuncu olan Halle Berry’nin ödül töreninde giydigi kiyafet, son 75 yilin en popüler kıyafeti seçildi.

2002 yapimi James Bond filmi, Die Another Day’de Bond Kızı Jinx‘i oynayan Berry, bu filmde kırk yıl önceki James Bond filmi Dr.No’daki Ursula Andress’in rolünü yeniden canlandırdı. 2003’ün sonlarında psikolojik gerilim filmi Gothika‘da yer aldı ve ilk kez bir filmde en önemli rolü oynamis oldu.

Ardindan Catwoman‘da bas rolü alan Berry’nin burdaki performansı begenilmedi ve 2005 yılında “Razzie ödülleri” En Kötü Kadın Oyuncu ödülü ona verildi.

Filmografi

1991: Jungle Fever
1991: The Last Boy Scout
1992: Boomerang
1993: Father Hood
1994: The Flintstones
1995: Losing Isaiah
1996: Executive Decision
1996: The Rich Man’s Wife
1997: Beverly Hills Beaties
1998: Bulworth
1999: Introducing Dorothy Dandridge
2000: X-Men
2001: Swordfish
2001: Monster’s Ball (Akademi Ödülleri – En iyi kadın oyuncu)
2002: Die Another Day
2003: X-Men 2
2003: Gothika
2004: Catwoman
2006: X-Men: The Last Stand
2007: Perfect Stranger
2007: Things We Lost in the Fire

Tarık Tarcan

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

 Tarık Tarcan, 23 Ağustos 1958, Mudanya doğumludur. Show TV’de sunduğu Çarkıfelek yarışma programı ile hatırlanır.

Oyunculuğuna erken yaşta veda eden sanatçı, tam bir deniz tutkunu olup kaptanlık brövesi de (ehliyeti) almıştır. Sürekli spor yapan Tarık Tarcan tenis turnuvalarına katılıyor. Yaşamını Datça’da sürdürüyor.

Filmografi
2003  Gurbet kadını
2000  Zehirli çiçek
1998  Affet bizi hocam
1997  Işıklar sönmesin, Sırtımdan vuruldum
1996  Gurur
1994  Sevginin gücü
1993  Tatlı Betüş
1988 Sapık Kadin, Kadının adı yok
1988 Yaprak dökümü
1986 Aşk hikâyemiz
1986 Kupa kızı, Güzelim
1984 Fahriye Abla

Begüm Yılmaz

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Begüm Yılmaz Miss Globe Turkey 2008 unvanının sahibi.

14 Mart 1988  yılında Ankara’da doğdu. 1998 yılında babasının işi nedeniyle Türkmenistan’a gitti. Orada eğitimime devam etti. 8 yıl süreyle Türkmenistan’ın Aşgabat şehrinde yaşadı. Bu arada Rusça ve İngilizce lisanını öğrendi. Bu ülkede yaşadığı süre içinde Lise eğitimini Aşgabat Türk Anadolu Lisesi okulunda tamamlayarak mezun oldu.

2005’te Türkiye’ye dönen Begüm Yılmaz, üniversite öğretimi için ÖSS sınavlarına girdi. Öğrenim görmek için ülkenin batısında yeralan İzmir’deki Ege Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümünü seçti. Sınavları kazanması üzerine ailesi ile birlikte bu kente taşınarak buraya yerleşti.

İzmir’de kısa bir süre içinde Ajansların dikkatini çeken Yılmaz, modellik ve fotomodelmlik konusunda eğitimler alarak serbest modellik hayatına başladı. Begüm Yılmaz;  “boyumun ve fiziğimin modellik için uygun olduğunu biliyordum bu özelliğimi değerlendirmek için böyle bir karar verdim” diyor.

4 yıldır öğretime devam ederken model ve fotomodel olarak çalışmalarını sürdüren Yılmaz, çeşitli devfilelerde podyuma çıkıyor ve bazı markaların katalogları için poz veriyor.

2008 yılında  Miss Model of Turkey 2008’e katılan model, Miss Globe Turkey 2008 ünvanınında sahibi olarak  Arnavutluk’un başkenti Tiran’da 20 Ekim 2008’de düzenlenen Miss Globe Güzellik Yarışması’nın uluslararası finalinde Türkiye’yi temsil etti. 

İlk 12’ye girme başarısı gösteren Begüm Yılmaz,  Ülkeye döndüğünde öğretimine odaklanarak çalışmalarına bir süre ara verdi.

Petra Nemcova

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

24 Haziran 1979 yılına Çek Cumhuriyeti’nde doğdu.

2003 yılında ünlü spor dergisi Sports İllustrated‘e verdiği pozlarlarla dünyaca tanınan bir model olduktan sonra ünlü iç çamaşır firması Victoria’s Secret ile olan çalışmalarından sonra ününe ün kattı.

 

Anna Sergeyevna Kournikova

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

7 Haziran 1981 yılında Rusya’da doğdu.

Eski Sovyetler Birliği’nin başkenti Moskova’da, Sergei ve Alla Kournikova’nın kızı olarak dünyaya geldi. Küçük yaşta annesiyle beraber ABD’ye göç etti. Bugün Miami, Florida’da yaşamaktadır.

İlk uluslararası turnuvasına, 1990 yılında Moskova’da düzenlenen ATP ile katıldı. 1995’te Federasyon Kupası‘nda maç kazanmış en genç oyuncu ünvanını aldı ve Avrupa Şampiyonası ile İtalya Gençler Açık Turnuvası‘na katıldı. 1995 bitiminde Uluslararası Tenis Federasyonu dünya gençler şampiyonu oldu.

 

Carmen Electra

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

20 Nisan 1972 yılında Ohio, ABD’de doğdu.

Model, aktris ve şarkıcı.

Filmografi

An American Vampire Story, (1997)
Good Burger, (1997)
Starstruck, (1998)
The Chosen One: Legend of the Raven, (1998)
The Mating Habits of the Earthbound Human, (1999)
Christmas Vacation 2000, (1999)
The Great White Dope, (2000) (kısa içerikli)
Scary Movie, (2000)
Welcome to Hollywood, (2000) (belgesel)
Sol Goode, (2001)
Perfume, (2001)
Get Over It, (2001)
Rent Control, (2002)
Naked Movie, (2002)
Whacked!, (2002)
Uptown Girls, (2003)
My Boss’s Daughter, (2003)
Starsky & Hutch, (2004)
Mr. 3000, (2004) (Cameo)
Max Havoc: Curse of the Dragon, (2004)
Dirty Love, (2005)
Lil’ Pimp, (2005) (voice)
Searching for Bobby D, (2005)
Getting Played (2005)
Cheaper by the Dozen 2, (2005)
Date Movie, (2006)
Scary Movie 4, (2006)
American Dreams, (2006) (Cameo)
I Want Candy, (2007)

Adriana Lima

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

12 Haziran 1981 yılında Bahia, Brezilya’da doğdu.

Tam adı Adriana Francesca Lima’dır. Victoria’s Secret için çalışmalarıyla tanınır.

Adriana Lima, 13 yaşındayken bir alışveriş merkezinde keşfedildi. 15 yaşında iken Ford süpermodel Brezilya yarışmasında 1., 1998 yılında da, uluslararası Ford süpermodel yarışmasında 2. oldu.

Daha sonra New York City’e taşınan Lima, Elite Model Management ile sözleşme imzalar ve kariyeri çıkışa geçti. Vogue, Marie Claire‘de kapak olmasının yanı sıra, Christian Lacroix, Valentino, Ralph Lauren, Armani ve Christian Dior gibi markaların da başmodeli oldu.

2000 yılında Victora’s Secret mankeni olmasıyla ününü dünya çapına taşıdı. 2001 yılında, The Follow isimli filmde Mickey Rourke ve Cliwe Owen ile oynadı.

2003 yılında Lenny Kravitz ile nişanlanan Lima, 2003 yılında Beyzbol oyuncusu Derek Jeter ile çıkmaya başlayarak ilişkisini sonlandırdı.

2006 Nisan’ında yaptığı konuşmada koyu bir katolik olduğunu söyleyen Lima, bakire olduğunu ve cinselliğin evlilik sonrasında yaşanması gerektiğini belirtti.

Portekizce, İngilizce ve İspanyolca konuşabilen Lima, bir çok kez bir çok forum tarafından dünyanın en güzel kadınları arasında gösterildi.

Monica Bellucci

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

30 Eylül 1964 yılında İtalya’da doğdu.

16 yaşında Liceo Classico isimli okula başladığı sıralarda modelliğe başlamıştır. Perugia Üniversitesi’nde avukatlık kariyerinde ilerlemek için eğitim gördüğü sıralarda okul masraflarını karşılamak için modellik yapmıştır. Fakat modelliğin cazibesi Monica’yı hukuk eğitiminden uzaklaştırmış ve hayatını bu büyülü atmosferde sürdürmek istemiştir.

Monica Bellucci İtalyanca, Fransızca ve İngilizce’yi akıcı bir şekilde konuşabilmektedir ve eski bir Suriye dili olan “Aramik” ‘in de içinde bulunduğu tüm bu dillerdeki filmlerde rol almıştır.

Birçok filmde birlikte rol aldığı ve Deva isimli bir kız çocukları ( 12 Eylül 2004) olan, eski aktör Vincent Cassel ile 1999 yılında evlenmiştir. Monica Bellucci, 2004’te hamileliği esnasında İtalyan yasalarının verici spermi engelleyen ve sadece evli çiftlerin kullanabildiği “Test Tüp Bebek” yöntemine karşı çıkmak amacıyla İtalyan “Vanity Fair” dergisine çıplak poz vermiştir.

Bir röportajında ünlü İtalyan sanatçılar; Sophia Loren ve Claudia Cardinale’in oyunculuğunun esin kaynakları olduklarını söylemiştir. Başarılı oyunculuğunun yanı sıra Monica Bellucci, Avrupa ve Amerika dergileri ve internet siteleri tarafından bir çok defa “En Güzel” ve “En Seksi” kadın seçilmiştir.Bunlardan bazıları;

Maxim Dergisi “50 En Seksi Kadın” sıralamasında 6. seçilmiştir (1999).

Maxim Dergisi “100 En Seksi Kadın” sıralamasında 9. seçilmiştir (2002).

Deniz Akkaya

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

3 Ağustos 1977’de İstanbul’da doğan manken Deniz Akkaya, ilkokulu Faik Reşit Onat İlkokulu’nda, ortaokulu Bilge Kaan Ö.D. Lisesi’nde, liseyi de Semiha Şakir Ö.D. Lisesi’nde okudu. Mankenlik kariyerine 1997 yılında “Best Model of Turkey Yarışması”nda birinci olarak başlayan Akkaya, 1997 yılında yapılan “Miss Grace of the World” yarışmasında da dördüncü seçildi. Okan Bayülgen, Erdal Acar gibi isimlerle yaşadığı fırtınalı aşklarının yanı sıra gece hayatıyla da adından söz ettiren Akkaya, televiyon dizilerinde oynadı ve yarışmalarda sunuculuk yaptı.

Yıldırım Mayruk defileleri başta olmak üzere birçok ünlü firma ve kuruluşun tanıtım, organizasyon, defile ve çekimlerinde profesyonel manken olarak yer alan Akkaya’nın çıktığı bazı defileler şunlardır: Escada Catwalk, Vakko defileleri, Beymen defileleri, Cemil İpekçi defileleri, Atıl Kutoğludefileleri, Hakan Yıldırım defileleri, Arzu Kaprol defileleri ve Fevziye Çamer defileleri.

 

Arzum Onan

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

31 Ekim 1973 yılında Ankara’da, Memur bir ailenin tek çocuğu olarak doğdu. İlkokulu Ankara, Orta ve Liseyi İstanbul’da tamamladı. Endüstri Meslek Lisesi, Yapı Ressamlığı bölümünden mezun oldu. 1992 Yılında Gaye Sökmen Ajans da Mankenlik ve Modelliğe başladı.

1993 yılı Nisan’ında ‘Mıss Turkey’ yarışmasında ‘Türkiye Güzeli’, aynı yılın Temmuz ayında ‘Mıss Europe’ yarışmasında ‘Avrupa Güzeli’ seçildi.
1996 yılında Aktör Mehmet Aslantuğ’la evlendi. Önemli bir reklam kampanyasıyla üç yıl sonra kamera karşısına geçti.
1997 yılında dört yıl sürecek yoğun tempolu bir Televizyon dizisi (Sıcak Saatler) için çalışmaya başladı.

Bu tarihten itibaren, genellikle kamu yararına gerçekleştirilen özel defilelerde modellik yapmakta olan Arzum Onan, sanatçı Mehmet Aslantuğ ile evli ve Can adında bir oğlu var.

FİLM ve TV DRAMALARI
Yeni Bir Yıldız Film 1996
Sıcak Saatler Drama 1997-1998-1999-2000
Aşk ve Hüzün Drama 2000
Merdolu
Zeybek Ateşi Drama 2002

REKLAM KAMPANYALARI
İŞ BANKASI
LİBERO ÇOCUK BEZİ
ARZUM KÜÇÜK EV ALETLERİ