Archive for Haziran, 2012

Su altı cenneti: Saros

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

144 çeşit balık, 78 tür deniz bitkisi ve 34 tür süngere ev sahipliği yapan, İstanbul’a da yakınlığı nedeniyle dalgıçların gözdesi olan Saros Körfezi, özel firmalar tarafından düzenlenen dalgıçlık kursları sayesinde her hafta onlarca dalış meraklısını ağırlıyor.

Özel firmaların düzenlediği dalgıçlık kurslarına katılarak teorik eğitimin ardından, bölgede dalış yapan kursiyerler, Saros Körfezi’nin mavi derinliklerindeki saklı cenneti keşfediyor.

Dalış Eğitmeni Serdar Savaşal,  Saros Körfezi’nin içinde barındırdığı zengin balık çeşitleriyle, deniz biyologları ve dalış meraklıları arasında ”büyük ve doğal bir akvaryum” olarak nitelendirildiğini söyledi.

Kaptan Cousteu’nun 1970’li yıllarda gemisi ”Calipso” ile Türkiye’yi ziyareti sırasında bu körfezde dalış yaptığını ve Saros Körfezi’ni ”Kızıl Deniz’in kuzey versiyonu olarak” nitelendirdiğini vurgulayan Savaşal, bu nedenle kurs verdikleri dalgıçları her hafta Saros Körfezi’ne getirdiklerini ifade etti.

Bölgeye her hafta 500-600 dalgıcın geldiğini vurgulayan Savaşal, dalgıçlık eğitimi hakkında da bilgiler verdi.

Bu eğitimi almak için 15 yaşından gün almanın yeterli olduğunu anlatan Savaşal, herhangi bir sağlık sorununun olmaması gerektiğine işaret etti.

Savaşal, şunları kaydetti:

”Eğitimlere Saros Körfezi’nde İbrice Limanı yanındaki koyda devam ediyoruz. Burası 3 metre derinlikten başlayarak 12 metreyi bulan güzel bir koy. İbrice Limanı’nda Çapa Banko, Kiremitlik, Minare, Toplar Burnu, Tünel, Cennet, Cehennem ve Küçük Cennet dediğimiz bölgelerde dalış yapıyoruz. Buralarda da her seviyedeki dalgıçlara eğitimi vermekteyiz. Eğitimlerimiz yaklaşık 9 saat teorik ardından da 5 deniz dalışı ile devam etmektedir.”

Dalgıç Nur Şenyüz de Saros Körfezi’nde dalgıçlık eğitimlerine kadınların da ilgi gösterdiğini ifade etti.

Su altında büyük keyif aldığını anlatan Şenyüz, ”Su altı, özellikle büyükşehirde yaşayanlar için huzur bulabilecek bir ortam. Su altı yaşamını görmenin yanı sıra, negatif enerjiyi de atıyorsunuz. İstanbul’da yaşayanlara özellikle su altı sporlarını öneriyoruz” dedi.

Hak İş: Tarım-İş 50 yıldır onları oyaladı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Sendikadan yapılan yazılı açıklamada, çalışanların mesai saatinde dışarı çıkamadıklarından, işyerine noter çağırarak Tarım-İş’ten istifa etmeye başladıkları öne sürüldü. 

İstifalar sonrası, Tarım-İş yönetiminin, bakanlık merkez yerleşkesinde ”terör estirerek, işçilerin istifasını kaba kuvvetle” önlemeye çalıştığı ileri sürülen açıklamada, ”Bu zorbalığa Türk-İş yönetimi de ortak olmuş ve işçinin hür iradesiyle Tarım-İş’ten istifasını zorla engellemeyi, ‘protesto gösterisi’ kılıfına sokmaya çalışmıştır” denildi. 

Türk-İş’in, işyerine noter getirerek, işçilerin ”Bürokrat eliyle, Öz-Tarım-İş Sendikasına zorla üye yapıldığını” ileri sürdüğü belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

”Bir kere, Hak-İş’e bağlı ‘Öz-Tarım-İş’ adında bir sendika bulunmamaktadır. Üyelerine o denli yabancılaşmış örgütlerin, işçinin gitmek istediği sendikanın adını bile bilmemesi doğaldır. Eğer işçinin Türk-İş’i terk etmesinde en küçük bir bürokrat dahi olsaydı, Tarım-İş ve onun militanları, bakanlığın yemekhanesi önünde barikat kurup, işçilerin istifasını engellemeye kalkışamazdı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, merkez ve taşra teşkilatı ile TİGEM işletmelerinde çalışan tarım emekçileri, kendilerini 50 yıldır oyalayan Türk-İş’e bağlı Tarım-İş sendikasını hızla terk etmektedir. Bu tür zorbalıklar işçiyi durduramadığı gibi, tam tersine azmini bilemiştir.”

Turkcell’in ortaklarına Çukurova’dan veryansın

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Çukurova Holding AŞ’den yapılan yazılı açıklamada, Turkcell’in 29 Haziran 2012 tarihinde yapılması planlanan fakat yeterli toplantı nisabının oluşmaması nedeniyle gerçekleştirilemeyen Olağan Genel Kurul Toplantısı ve TeliaSonera ile Altimo’nun konuya dair beyanları hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.

Turkcell’in 2010 faaliyetleriyle ilgili kar payı dağıtımının, 2011 yılında gerçekleştirilen 21 Nisan, 11 Ağustos ve 12 Ekim tarihli Genel Kurul toplantılarında TeliaSonera ve Altimo tarafından, ortak ve açık bir tutumla engellendiği savunulan açıklamada, şunlar kaydedildi:

”Keza, 2011 yılı faaliyet karının dağıtımı konusunda Grubumuzun olumsuz tutumuna dair iddiaları da, belgeleriyle sabit olduğu üzere, gerçek dışıdır. Özellikle Altimo adına açıklama yapan Avukat Ömür Yarsuvat’ın beyanları somut detaylar ile ilgili olarak önemli derecede yanlış ve yanıltıcı beyanlar içermektedir. Bu itibarla, TeliaSonera ve Altimo’nun kendi engelleyici tutumlarının Çukurova’ya yüklenmesi çabaları, müessif ve ümitsiz bir girişimden öte bir anlam taşımamaktadır. Çukurova Grubu, Turkcell Yönetim Kurulu’nda bağımsız üye sayısının artırılması suretiyle SPK düzenlemesine uyum sağlanmasını tüm yönleriyle desteklemektedir.

Grubumuz özellikle, bağımsız üyelerin Turkcell yönetimindeki fiili etkilerinin artırılmasını ve bu kapsamda, tüm Yönetim Kurulu toplantılarına en az bir bağımsız üyenin katılımını ve toplantılarda alınan kararlarda yine en az bir bağımsız üyenin olumlu oyunun aranmasını önermekte ve desteklemektedir. TeliaSonera ve Altimo 2011 yılından beri Turkcell’in bağımsız üyelerce yönetilmesini istediklerini beyan etmelerine karşın, Turkcell Yönetim Kurulu’nun minimum sayıda üyenin katılması suretiyle toplanması ve yine minimum toplantı çoğunluğu ile kararlar alması konusunda ısrarcı bir yaklaşım sergilemektedirler, Şüphesiz bu yaklaşımları, aralarındaki işbirliği ve ortaklık anlaşmasına istinaden, TeliaSonera ve Altimo’nun, Turkcell Yönetim Kurulu’nda kararları kendi üyelerinin oylarının yeterli olacağı bir düzende almak istemelerinden ileri gelmektedir.”

-Fintur’un bazı işlem ve faaliyetleri hakkında ileri sürülen yolsuzluk iddiaları…-

Çukurova Grubu’nun, TeliaSonera ve Altimo’nun Turkcell Yönetim Kurulu’nda bağımsız üyelerin etkinliklerini asgari seviyede tutmayı amaçladıklarına ve dolayısıyla bu tutumun ilgili SPK düzenlemelerinin genel amaç ve felsefesine aykırı olduğuna inandığı dile getirilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

”Ayrıca, muhtelif medya mecralarında yayımlanan birçok haber ve değerlendirmeden, TeliaSonera ve Altimo tarafından önerilen bağımsız üye adaylarının, TeliaSonera ve Altimo ile mevcut iş ilişkilerinden ötürü veya sair birtakım nedenlerle, SPK ve New York Borsası tarafından belirlenmiş bağımsızlık kriterlerini karşılamadığı anlaşılmaktadır. Son olarak, Turkcell’in Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Moldova operasyonlarını yürüten hoiding şirket konumundaki Fintur’un bazı işlem ve faaliyetleri hakkında ileri sürülen yolsuzluk iddialarına kamuoyunun dikkatini çekmek istiyoruz.

Turkcell, Fintur’un sermayesinin yüzde 41’ine sahip ortağı olup, diğer ortak, kalan yüzde 59 oranındaki hissesi ile TeliaSonera’dır. Fintur hakkında ileri sürülen büyük boyutlu usulsüzlük iddialarının bağımsız ve ayrıntılı bir araştırma-soruşturmaya konu edilmesini teminen Turkcell Yönetim Kurulu’nda son aylarda gündeme gelen öneri, talep ve girişimler, TeliaSonera ve Altimo temsilcilerinin açık ve ısrarcı tutumlarıyla sürekli olarak engellenmiştir. Tüm Turkcell ortaklarının hak ve çıkarlarının korunması bakımından, TeliaSonera ve Altimo’nun bu konudaki engelleyici tutumlarından vazgeçmelerini ve dolayısıyla usulsüzlük iddialarının her yönüyle, derinliğine araştırılıp soruşturulmasını talep ve ümit etmekteyiz.”

 

Türk- Arap Forumu’ndan ortak bildiri

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

 Türk-Arap Ekonomi Forumu’nun açılışında konuşan Arap ülkelerinin maliye bakanları, Türk-Arap ticari ilişkilerinin daha da geliştirilmesi gerektiğini ifade ettiler.

Irak Maliye Bakanı Rafi İsavi, benzeri toplantının Bağdat’ta da yapılmasını istediklerini vurgulayarak, Irak’ta çok sayıda Türk iş adamı, sermaye sahibi şirketlerin bulunduğunu, bütün sektörlerde yatırımların başladığını söyledi.

Ekonomik alanda önemli gelişmenin yaşandığı Irak’ta sadece petrole dayalı bir gelirin söz konusu olmadığına dikkati çeken İsavi, gelir kaynaklarını çeşitlendirdiklerini, bundan dolayı yatırımcıları Irak’a davet ettiklerini ve böyle bir toplantının orada yapılmasını arzuladıklarını dile getirdi.

-Katar Maliye Bakanı-

Katar Maliye Bakanı Yusuf Hüseyin Kamal da Arap iş dünyası ile Türk iş dünyasını bir araya getirmek istediklerini, bu durumda hedefe doğru yol alabileceklerini ifade etti.

Gerek Türkiye, gerek Arap dünyasındaki fırsatların karşılıklı olarak değerlendirilmesi halinde bunun ekonomiye katkıda bulunacağını dile getiren Kamal, Arap ülkelerindeki hükümetler ile Türkiye’deki hükümetin ortaklaşa projelere girmeleri için iş dünyasını teşvik edebileceklerini söyledi.

-Tunus ve Yemen Maliye Bakanları-

Tunus Maliye Bakanı Hüseyin Dimassi de bu tip toplantıların Arap ile Türk dünyası arasındaki ilişkileri daha da kuvvetlendireceğini, ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da artması için sinerji yaratacağını vurguladı.

Yemen Maliye Bakanı Sakhar Al-Wageh ise Türkiye ile Arap dünyası ekonomik işbirliklerinin her iki tarafa güç kazandıracağını kaydederek, ”Ümit ederiz ki Forum, ekonomik ve politik ilişkileri daha da ileri bir düzeye getirecek, ticaret hacmini artıracaktır” diye konuştu.

-”Arzumuz, istikrarlı döneme geçilmesidir”-

Lübnanlı Al-Iktissad Wal-Aamal Group Üst Yöneticisi (CEO) Rauf Abu Zaki de Arap ülkelerinin tamamının dünya ekonomisinin önemli bir parçası olduğunu, bu ülkelerde yatırımların yapılmaya başlandığını, yeni yönetimlerin geldiğini anlattı.

Zaki, ”Arzumuz ve isteğimiz, bir an önce geçici dönemden sürekli, kalıcı ve istikrarlı döneme geçilmesidir” dedi.

Başta AB olmak üzere dünyayı saran ekonomik buhrana rağmen Arap ve Türkler arasında büyük bir çıkar birliği bulunduğunu dile getiren Zaki, Türkiye’nin Arap ülkelerine karşı devam ettirdiği yapıcı politikanın büyük önem taşıdığını, Türk firmalarının önünde Arap ülkelerinde büyük fırsatlar bulunduğunu söyledi.

Arap Ligi Türkiye Elçisi Muhammed Al Fatah Al Naciri de ”Biz Türk ve Arap iş adamları ile iş kuruluşlarının üzerine düşen görevler vardır. Bank Audi’nin Türkiye’de açılması memnuniyet verici bir gelişme. Buna benzer daha iyi haberler duymayı ümit ediyoruz” diye konuştu.

Ergün’den yüksek teknoloji için işbirliği sağrısı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’nin son 10 yılda siyasi istikrar ve güven merkezi haline geldiğini, dünyadaki bir çok olumsuz siyasi ve ekonomik gelişmeye rağmen Türkiye’nin adeta sıyrılan, öne çıkan bir ülke olarak görüldüğünü belirterek, ”Türkiye’nin yüksek katma değerli, ileri teknolojili ürünler üreten bir hale gelmesi lazım. Bu amaçla üniversite-sanayi iş birliğinin çok güçlü hale gelmesi gerekiyor” dedi.

Bakan Ergün, Afyonkarahisar’da bir otelde, Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hüsnü Serteser, Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Mühsürler, çeşitli sivil kuruluşlarının temsilcileri ve kurum idarecileriyle toplantıda bir araya geldi.

Bakan Ergün, toplantı öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, Afyonkarahisar’ın sanayi, turizm, tarım ve hayvancılıkta önemli potansiyelinin bulunduğunu, bu potansiyeli harekete geçirecek adımlarla ilgili görüşme yapacaklarını bildirdi.

Türkiye’nin bu potansiyeli harekete geçirecek altyapıya sahip olduğunu kaydeden Bakan Ergün, ”Bunlardan en önemlisi, Türkiye’nin son 10 yılda siyasi istikrar ve güven merkezi haline gelmesidir. Dünyadaki bir çok olumsuz siyasi ve ekomonik gelişmeye rağmen Türkiye’nin adeta sıyrılan, öne çıkan bir ülke olarak görülmesi, illerimizin de potansiyelini daha fazla kullanmaya imkan veriyor” dedi.

Son açıklanan teşvik sistemiyle bazı illerin bazı potansiyelini daha fazla kullanma imkanınına sahip olacağını ifade eden Bakan Ergün, Afyonkarahisar’ında 4. bölge kapsamında en çok teşvik alacak iller arasında bulunduğunu, önemli yatırımları çekmek için değerlendirme yapacaklarını söyledi.

”Arzu ettiğimiz şey, yalnızca yatırım çekmek, ne olursa olsun üretim yapmak değil” diyen Bakan Ergün, Türkiye’nin yüksek katma değerli, ileri teknolojili ürünler üreten bir ülke haline gelmesi gerektiğini, bu amaçla üniversite-sanayi iş birliğinin çok güçlü hale gelmesi gerektiğini vurguladı.

Üniversitelerin sadece tahsil yapılan bir yer olmadığını anlatan Bakan Ergün, şöyle konuştu:

”Üniversite-sanayi iş birliğini nasıl güçlendirebiliriz? Üniversitelerimizi sanayilerimizin sorunlarını çözen, teknoloji geliştiren merkezler haline nasıl getirebiliriz, illerimizin kalkınmasında potansiyeli harekete geçirmek için motive edici güç haline nasıl getirebiliriz? Üniversiteler, çocuklarımızın sadece tahsil yaptığı bir yer değil. Hocalarımızın araştırma potansiyelinden, bilgi potansiyelinden de ülkemizin ve illerimizin istifade etmesi gerekiyor. Ders vermek, öğrencileri yetiştirmek çok önemli görev ama onun yanında üniversitelerimizin araştırmacı potansiyelini sanayiyle, toplumla iş birliğine sokmak, teknoloji üreten bir merkeze dönüştürmek, teknoparkların kurulumunu gerçekleştirmek, teknoloji firmalarının üniversiteyle birlikte çalışmasını sağlamak, öğrenciler arasında girişimcilik kültürünün yaygınlaşmasını sağlamak da çok önemli. Üniversiteden mezun olan gencimizin, ‘ne yapacağım’ diye kara kara düşünmesi yerine, daha eğitimleri sürerken girişimci olmayı öğrenmeleri, ‘mezun olduğumda şu işi yapacağım, kuracağım’ diye fikirlerinin oluşmasının sağlanması gerekiyor. Toplantımızda, toplumda ve üniversitelerde öğrenciler arasında girişimciliği  yaygınlaştırmak, bu konuları değerlendirmek, Afyonkarahisar’ın potansiyelini harekete geçirecek bazı adımları atmak, varsa sorunları dile getirmek ve onlarla ilgili kararlar almak istiyoruz.”

-İcatçılara, devlet desteği-

”İcatçı”lara, üç yıl önce başlatılan programla ”tekno-girişim sermayesi desteği” verdiklerini anımsatan Bakan Ergün, her yıl 100 gence verilen bu desteğin, bu yıl 500 kişiye çıkarıldığını ve her yıl verilmeye devam ettiğini aktardı.

İcatçıların, bir teknolojik ürün geliştirmeleri ve bunu ticarileştirmek istemeleri halinde, devletin işlerini kurarken 100 bin lira hibe verdiğini, daha sonraki aşamalarda bu hibe rakamını gerekirse 500 bin liraya çıkardığına dikkati çeken Bakan Ergün, ”Bu teknolojik ürünü yatırıma dönüştürüp, seri üretime geçecekleri zaman da, hangi miktarlarda ve nerede yatırım yaparlarsa yapsınlar onları 5. bölge teşviklerinden yararlandırıyoruz. İcatçı arkadaşlarımızla bu sabah Ankara’da toplantı halindeydik. Arkadaşlarımızdan yaklaşık 120’si, ürünlerini getirip toplantı salonunun bir başka bölümünde sergiledi. Program kapsamında, Afyonkarahisar’daki üniversiteden 3 gencimiz de ‘tekno girişim sermayesi desteği’ aldı ve projelerini hayata geçiriyorlar. Özellikle toplumdaki gençlere, üniversitedeki gençlere, hocalarımıza teknoloji geliştirme fikirlerini hayata geçirmeleri için önemli kanallar açtık” diye konuştu.

Bakan Ergün, yarın, bazı açılışlara katılacağı Denizli’de de benzer bir toplantı gerçekleştireceklerini açıkladı.

Vali İrfan Balkanlıoğlu keçe üzerine işlenmiş Mevlana figürlü tabloyu, ATSO Başkanı Hüsnü Serteser ise yine keçe üzerine işlenmiş Atatürk figürlü tabloyu Bakan Ergün’e hediye etti.

Daha sonra toplantı basına kapalı olarak gerçekleşti.

Hileli gıdayı teşhir devam edecek

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Uygulama bazı firmaların ürünlerini marketlerden çekmesini beraberinde getirirken, bakanlık da denetimlerini artırdı. Tüketiciyi yanıltan firmaların teşhir edilmesi uygulamasından geri adım atılmayacak. Denetimler marketlerin yanı sıra lokantalarda da aktif olarak yürütülecek. Döner salonları, pideciler ve hızlı yemek sektörü mercek altında. Bakan Mehdi Eker, bir grup gazeteciye gıda güvenliğine ilişkin çalışmaları anlatırken, iki yıl önce firmaları teşhir edilme konusunda uyardıklarını hatırlattı. Gıda endüstrisinde ambalajlı ürünlere yönelik kapsamlı bir denetim sistemi kurulduğunu belirten Eker, Alo 174 hattı ile vatandaşa her zaman hizmet verdiklerini kaydetti. Bu kapsamda 600 bin civarında çağrı aldıklarını ve 90 binin üzerinde denetim yaptıklarını anlattı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, balın ardından tüketiciyi yanıltan et ürünleri ile peynir, tereyağı ve yoğurt üreticisi firmaları kısa süre önce teşhir etmişti. Bakanlığın yaptığı kontroller sonucu yüzde 100 dana etinin içinden kanatlı eti çıkarken, tereyağında ise bitkisel yağ tespit edilmişti. Bakanlık denetim birimlerinin laboratuvarlarda yaptıkları kontrollerin ardından 11 firmaya yönelik cezai yaptırım uygulandı. Her firmaya hileli üretim yaptıkları gerekçesiyle 11 bin 875 liralık para cezası kesildi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker bir grup gazeteciye Türki-ye’deki gıda güvenliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eker, yılbaşında yayınlanan 110 civarında yönetmeliğin gıda güvenliğine ciddi katkı sağladığını ifade etti. Türkiye’de gıda sektörünün geliştirilmesine yönelik strateji belirlediklerini aktaran Eker, “Bütün uygulamalar bu kapsamda yürütülüyor. Bu stratejinin gereği politikalar üretiyoruz. Ve bunları tatbik ediyoruz. Bireylerin sağlıklı yiyecek ve içecek tüketmeleri için çalışıyoruz. Denetimlerimiz devam edecek.” diye konuştu. Bundan sonra denetimler marketlerin yanı sıra lokantalarda da aktif olarak yürütülecek. Döner salonları, pideciler ve hızlı yemek sektörü incelenecek. Günlük yemek tüketimi yapılan yerlere yönelik kısa süre önce denetimlerde kıymalı pide ve kuşbaşılı pidenin içerisinden domuz eti çıkmıştı.

25 kamyon laboratuvarın arazileri dolaşarak Türkiye genelinde toprak numunesi aldığını ifade eden Eker, “Toprağın içindeki azot, nitrat ve fosfat gibi çok sayıda elementin eksik veya fazla olduğuna dair analizi yapıyor. Hemen kamyonda bulunan bilgisayara tüm veriler giriliyor.” dedi. Bakanlık olarak toprak analizi ve kimyevi gübre desteği verdiklerine dikkat çeken Eker, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 2 yıldır 300 yerde hububat alımını çiftçinin gözü önünde kalitesini ortaya koyarak aldığını bildirdi.

Bakan Eker, gıda güvenliğinin sağlanmasında önemli bir adımın da kimyevi ilaçta atıldığına dikkat çekti. Göreve geldiklerinde 32-33 milyon ton sebze meyve üretiminde 55 bin ton kimyevi ilaç kullanıldığı bilgisini veren Eker, bugün üretimin 44 milyona çıkmasına rağmen aynı rakamın 37 bin tona gerilediğini vurguladı. Eker, “Biz göreve geldiğimizde kimyevi ilaç leblebi gibi satılıyordu. Sebze meyve üretimi 11-12 milyon ton arttığı halde kullanılan ilaç miktarı 17-18 bin tona yakın azaldı.” dedi.

28 Şubat mağduru memurlara müjde

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

2006’da çıkarılan kanunla mesleğe geri dönmeye hak kazanan memurlardan geriye dönük sigorta primlerini ödemeleri istenmişti. 20-30 bin lirayı bulan primler, birçoğu öğretmen olan memurları maddi sıkıntıya düşürdü. Zaman’ın, ’28 Şubat mağduru öğretmenlere on binlerce liralık prim şoku’ haberi üzerine hazırlanan kanun teklifi önceki gece yasalaştı. Buna göre prim borçlarını, ilgili kurumlar ödeyecek.

28 Şubat mağduru memurların sıkıntısıyla ilgili Zaman’ın haberinden sonra AK Partili Mahmut Kaçar harekete geçmiş, mağduriyetin giderilmesi için kanun teklifi hazırlamıştı. Söz konusu düzenleme önceki gece Meclis’te kabul edilerek yasalaştı. Düzenlemeye göre 23 Nisan 1999 ile 22 Haziran 2006 tarihleri arasında kurumlarından ilişiği kesilen memurların ödenmeyen sigorta primleri, ilişiği kesilen kurumlar tarafından ödenecek.

Öte yandan ÖSYM’nin şirket kurması, öğrenci affı, Sayıştay’ın denetim yetkilerinin sınırlandırılması gibi birçok düzenlemeyi içeren ‘torba yasa teklifi’nin 2 bölümü dün Meclis’te kabul edildi. Sayıştay denetimini sınırlayan madde de muhalefetin sert eleştirilerine rağmen kabul edildi. Buna göre Sayıştay denetçileri kamu idareleri tarafından yapılan düzenlemeler ile kamu idareleri tarafından verilen görüşlere aykırı rapor oluşturamayacak. Bir başka önergeyle de ÖSYM’nin kurduğu veya iştirak ettiği şirketten, ÖSYM’nin yapacağı mal ve hizmet alımlarında YÖK’ün de uygun görüşünü almak koşuluyla, sınav faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik yapılacak mal ve hizmet alımları, Kamu İhale Yasası kapsamı dışına çıkarıldı. Teklife eklenen başka bir maddeyle de kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmi yapılar, yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor, sosyal ve kültürel alanlar, gerçek ve tüzel kişilerce yapılar, umuma açık hizmet veren her türlü yapıların özürlülerin erişilebilirliğine uygun hale getirilmesine yönelik tanınan ve 7 Temmuz’da dolacak olan süre 1 yıl uzatıldı.

İHALE SİSTEMİNE YENİ MÜDAHALE

Torba teklife eklenen bir maddeyle ilansız çıkılan ihalelerin şartnamesini öğrenmek isteyenlere bilgilenme yolu kapatıldı. Kabul edilen düzenlemeye göre: “İlan yapılmayan ihalelerde ihale dokümanı, yani şartname sadece davet edilenlere satılacak.” CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, Kamu İhale Yasası’nın temel felsefesinin, ihalelerin rekabet ortamı ve saydam şekilde yapılması olduğunu belirterek, ihaleye davet edilmese bile ilgilenen herkesin şartnameyi alıp inceleyebilme hakkının bulunduğunu ifade etti. MHP’li Ali Uzunırmak da düzenleme ile ihalelerde yeni yolsuzluklara kapı açılacağını ileri sürdü. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise düzenlemeyi savundu. Bayraktar, düzenlemenin ihale dosyasının incelenmesine engel olmadığını belirterek, özellikle acil işlerde, ihaleye davet edilmeyen çok sayıda kişinin ihale dosyasını satın aldığını ve dokümanı alınca teklif verme hakkı da doğduğu için, bunlara tek tek cevap verilmesi gerektiğini kaydetti.

İstikbal 840., Bellona 735. mağazasını Bartın’da açtı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 yılı için koyduğu 500 milyar dolarlık hedef için hazırlandıklarını dile getiren Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak yaptığı konuşmada, “Bu sene 55. yılımızı kutlamaktayız. İstikbal ve Bellona mağazasını Bartın’a açtıkları için de Özkan ailesine teşekkür ediyorum. Bartın’a gelmeden Zonguldak’ta da bir açılışa katıldık. Orada da 734. Bellona mağazamızı açtık, İstikbal olarak da 840. mağazamızı açmış olduk. Dünya genelinde 300 tane mağazamız oldu. 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Geçen sene 5 milyar 300 milyon lira ciro gerçekleştirdik. 425 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Kayseri’de çalışan sayımız 10 bin 500, Kayseri dışında da 2 bin olmak üzere 12 bin 500 bizden maaş alan çalışanlarımız var. Ayrıca bankacılık sektöründe, Türkiye Finans’la ortaklığımız var. Burada ise 400 çalışanımız var. Allah’a şükür işlerimiz ve motivasyonumuz iyi. Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi 2023 yılına kendimizi hazırlıyoruz. Geçtiğimiz yıl Rusya ve Ukrayna’da yatırımlar yaptık. Bu sene Kuzey Irak’ta fabrikamız faaliyete geçti. Diyarbakır’da ise 6 bin kişinin çalışabileceği fabrikanın temelini atmış olduk. Türkiye’mizi kalkındırmak için özel sektörün sorumluluğunu bilmekteyiz.” dedi.

Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın da yaptığı konuşmada Boydak ailesini ve Bartın’da açılış gerçekleştirilen mağaza yöneticilerini tebrik etti. Özkanlar Şiremir Park İstikbal ve Bellona Mağazası Yönetim Kurulu Üyesi Yüksel Özkan da dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Boydak markalarını temsil etmekten onur duyduklarını ifade ederek açılışa gelen tüm davetlilere teşekkür etti. Bartın Müftüsü İsmail Bayrak’ın duasının ardından hizmete açılan İstikbal ve Bellona mağazası davetliler tarafından gezildi.

Açılışı gerçekleştirilen mağaza sahibi Hasan Özkan tarafından Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak’a bir tablo hediye edildi. Tablonun ambalajını çıkaran Boydak, Bartın’a özgü tel sarmadan yapılmış Osmanlı Tuğralı tabloda 9 yıl önce vefat eden babası Sami Boydak’ın resmi görünce duygulandı. Tablonun hayatında aldığı en anlamlı hediye olduğunu dile getiren Boydak babasının arkadaşı olan Hasan Özkan’ın elini öpüp teşekkür etti. Bartın Özkanlar Şiremir Park İstikbal ve Bellona Mobilya Mağazası sahibi Hasan Özkan da Sami Boydak’la iyi arkadaş olduklarını dile getirip, ‘Allah Sami Boydak arkadaşımın mekanını cennet etsin, rahmet eylesin’ dedi.

Özkanlar aile şirketi tarafından açılan 10 bin metrekare kapalı alana sahip Özkanlar Şiremir Park İstikbal ve Bellona Mağazasının açılış törenine eski Enerji Bakanı Zeki Çakan, Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak, Bartın Vali Yardımcısı Türker Öksüz, CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya, Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın, Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, Bartın Garnizon Komutanı Deniz Piyade Kıdemli Albay Mehmet Sandıklı, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, Bartın Defterdarı Ali Sağlam, İl Genel Meclisi Başkanı Ali Kartal, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İbrahim Kayış, İl Müftüsü İsmail Bayrak, Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Hüseyin Akmaz, AK Parti İl Başkanı Yaşar Arslan, AK Parti Merkez İlçe Başkanı Regaip Bayraktar, BAKİAD Başkanı Birol Dikyurt, İstikbal Bölge Genel Müdürü Erol Duran, Kastamonu Bellona Boran Mobilya Mağazası Sahibi İbrahim Köse, Kastamonu ve civar illerden işadamları ile çok sayıda davetli katıldı.

İran, İstanbul’un doğalgaz dağıtımıyla ilgileniyor

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

İran Cumhurbaşkanı yardımcısı Ali Saidlo, Türkiye ile İran arasındaki işbirliklerini geliştirmek istediklerini belirterek, bunun için enerji kaynaklarının Avrupa’ya aktarılması noktasında iş birliğine gidilebileceklerini söylediler.

Saidlo, “İşbirliğini arttıracak diğer bir proje de, İstanbul’dakşi doğalgaz dağıtım projesidir.Bizim arkadaşlarımızda bu proje ile yakından ilgileniyorlar, bunun için aramızdalar” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Saidlo ile yaptığı görüşme sonrası yaptığı açıklamada, her iki ülkenin kalkınmasına dönük yapılması gereken çok önemli işlerin olduğunu belirtti.

Özge Borak

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

14 Şubat 1982 tarihinde İstanbul’da doğdu. 8 yaşındayken açılan bir sınavla Şehir Tiyatroları çocuk bölümünü kazanarak sanat hayatına adım atan Borak, İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) sanatçısı, başkoreografı Selçuk Borak’ın kızıdır. Sanatçı bir aileden gelen ve İstanbul Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun olan sanatçının annesi, balerin Buket Borak olup, Kardeşi Selim Borak İDOB’un baş dansçılarından, nişanlısı Bülent Şakrak’ta İDOB baletidir. Özge Borak, ilk olarak 2003 yılında kamera karşısına geçerek bir dizide rol almış, film dünyasına da katılmıştır.

Filmografisi

Eşref Saati – 2007
Ömer Seyfettin: Fon Sadristsyn Karısı ve Oğlu – 2005
Ihlamurlar Altında – 2005
Kara Gün – 2003
Sultan Makamı – 2003

Mehveş Aksalur

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Rumelilidir. Annesi Arnavut’tur. Babası Binbaşı Haydar bey’dir. Biri Doktor Hakim diğeri avukat iki erkek kardeşi (Mehmet Fürüzan, Ahmet Feridun) erken yaşta vefat etmiştir.

Emekli Orgeneral ve Büyükelçi olan İzzet Aksalur‘un eşidir. Büyükelçiliği sırasında çevresiyle kurduğu ilişkiler ve eşinin işlerine yardımlarından dolayı dönemin Dışişleri Bakan vekili “Bizim Tahran Büyükelçimiz İzzet bey değil Mehveş hanımdır” demiştir. 

Türk Japon Vakfı Mütevelli Heyeti üyesidir. Çocuğu bulunmamaktadır.

 

Sinan Ercan

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

7 Mart 1990 tarihinde Gazeteci Çetin Emeç‘in uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden şoförüdür.

Eşi Ayşe Ercan, oğlu Müfit Ercan, ağabeyi Murat Ercan, ablası İlknur Yardım’dır. Naaşı Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Sinan Ercan’ın naaşını mezara Çetin Emeç’in oğlu Mehmet Ercan indirmiştir.

Bilge Emeç

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1940 yılında İstanbul’da doğdu. Kızlık soyadı Taşçıoğlu’dur. Arnavutköy Kız Koleji’nden okudu. 1961 yılında Robert Koleji’nden mezun oldu.

7 Mart 1990 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Çetin Emeç ile 5 Şubat 1962 tarihinde Beyoğlu evlendirme dairesinde evlenmiştir.

Kızı Mehveş Emeç (Birol), oğlu Mehmet Emeç‘tir.

Çetin Emeç’le tanışması
Yazları ailemle, Erenköy’deki evimizde geçirirdik. Zaman zaman, denize girmek için Suna’ların (Kıraç) Çiftehavuzlar’daki yalılarına giderdim. Yine bir hafta sonu, sene 1956, denizde hafif hafif yüzüyorum. Birden farkına vardım ki, sahilden bir hayli açılmışım. Baktım hemen ilerimde demirli bir kotra var, hemen oraya doğru yönelerek, gidip ona tutundum. Tam o sırada kıçtan takma motorlu bir tekne yanımdan geçti ve birden durdu. Motorun içi dolu, iki de kız var, Çetin kullanıyor. Bana, ‘Çok açılmışsınız, yüzerek geri dönemezsiniz, biz sizi gideceğiniz yere bırakalım’ dedi. Dönerken önce o kızları, daha sonra da beni eve bıraktılar. Çetin’le ilk tanışmamız böyle oldu.

Türkiye Gaziler Vakfı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Ülke savunması, vatanın bölünmez bütünlüğü, milletin birlik ve beraberliği için mücadele eden, başta Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı mensupları olmak üzere çeşitli kurumlarda görev yapan ve bu kutsal görevleri esnasında yaralanma veya uzvunu kaybetme sonucunda, yasayla kendilerine Gazilik unvanı verilen kahramanlarımız ile vazife malulleri ve Şehitlerimizin milletimize emanet ettiği ailelerine ekonomik ve sosyal destek olabilmek amacıyla 9 Ekim 1994 tarihinde kurulmuştur.

Türkiye Gaziler Vakfı kuruluşundan itibaren yapmış olduğu amaca yönelik faaliyetleri sebebiyle Bakanlar Kurulu’nun 17.11.1999 tarih ve 99/13698 sayılı kararı ile Vergi Muafiyeti kapsamına alınarak kamu yararına faaliyet gösteren Vakıf statüsü kazanmıştır.

Türkiye Gaziler Vakfı, sınıf ve meslek ayrımı yapmadan tüm Gazilerimizi bünyesinde toplayan tek vakıf olma özelliğini taşımaktadır.

Mehmet Can Aytekin

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Mehmet Can Aytekin 1976 yılında İstanbul’da doğdu. Kadıköy Anadolu Lisesi’nde okudu.

2001 yılında İ.T.Ü. Makina Fakültesi’ni bitirdi. Ardından Anadolu Üniversitesi Tarım Bölümü’nden mezun oldu.

Halen Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü’nde Yönetim ve Organizasyon Tezsiz Yüksek Lisansı’na devam etmektedir.

Otomotiv sektöründe kısa bir süre çalışmasının ardından, 2002 yılında “Canemre Zeytincilik” firmasını kurdu. O günden bu yana, ailesinin dört nesildir zeytincilik yaptığı Gömeç’te (Balıkesir) zeytin ve zeytinyağı üretimi ile uğraşmaktadır.

Angelo Maria Franchini

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Perugia Bölgesi’nde bulunan Spoleto kentinden gelen İtalyan Usta Şef Aşçı Angelo Maria Franchini, yaklaşık yirmi beş yıldır mutfak ve yemek işiyle uğraşıyor.

Aralarında yetenekli Şef Angelo Paracucchi’nin de bulunduğu birçok tanınmış şeften pek çok  mutfak sırrı ve tekniği öğrendi.

O zamandan beri önemli Fine Dining İtalyan restaurantlarının uluslar arası  zincirlerinin hazırlanmasında ve açılmasında görev aldı.

Mutfak Kariyeri sayesinde Avrupa, Afrika, Asya, Birleşik Arap Emirlikleri,ABD ve Kanada’ da bulundu.Birçok ulusal ve uluslar arası yemek festivallerine katılan Şef  Franchini, şimdi İtalya ve yurtdışında mutfak  kursları verip çok sayıda başarılı restaurant işletiyor.

Suat Kabaağaçlı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Bodrum’a olan aşkıyla tanınan, 1973 yılında İzmir’de hayata gözlerini yuman ünlü yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı‘nın çocuklarından Suat Kabaağaçlı, 10 gündür tedavi gördüğü Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Ünlü yazar Kabaağaçlı’nın, ‘Karaoğlan’ diyerek sevdiği 75 yaşındaki oğlu Suat Kabaağaçlı’nın ölümü, ailesi ve sevenlerini yasa boğdu.

1934 yılında doğan ve Tütün eksperliği yapan, iki çocuk babası Kabaağaçlı’nın, 30 Haziran 2009 günü Hatay’daki Kilise Camisi’nde, ikindi namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrası vasiyeti gereği, 6 yıl önce yaşamını yitiren eşi Işıl Kabaağaçlı‘nın, Buca Kaynaklar Mezarlığı’ndaki kabrinin yanına defnedileceği bildirildi.

Turgay Akpınar

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Turgay Akpınar 1980 yılında İstanbul’un Bakırköy İlçesine Bağlı Yeşilköy’de Doğdu. İlköğrenimini ve Ortaöğretimini Yeşilköy’de bitirmiştir. 1998-2000 Microsoft Sistem Mühendisliği Eğitimi Aldı.

Gıda Sektörü ve Mağazacılık Alanında Bilgi İşlem Bölümlerinde Yöneticilik Yaptı. Siyasi Yaşamına, 2003 Yılında Doğru Yol Partisi ( DYP ) Bakırköy İlçe Gençlik Kolları Teşkilat Başkanlığı görevi ile başladı. 2004-2005 Yılları arasında DYP Bakırköy İlçe Gençlik Kolları Başkanı ve İstanbul III.Bölge Gençlik Kolları Başkan Yardımcılığı Olarak Görevini Sürdürdü.

2005-2007 Vatani Görevini Tamamlaması Üzerine Siyasi Yaşamdan Uzak Kalmıştır. Demokrat Partinin 16 Mayıs 2009 tarihinde yapılan DP 5.Olağanüstü Büyük Kongresi’nde Genel Başkanlı’ğa Hüsamettin CİNDORUK Seçilmesiyle AKPINAR Siyasi Hayatına Devam Etme Kararı Aldı. 18 Eylül 2009 Demokrat Parti Gençlik Kolları GİK üyeliğine atanmıştır.

Memduh Atasev

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Beykoz Askeri Kundura Fabrikası’nda yazmandı. Mustafa Kemal 9. Ordu müfettişliğiyle görevlendirilince, emir subayı Ali Şevket (Öndersev), Memduh Bey’e karargahta yazman olarak görev almasını teklif etti. Bu teklifi hiç düşünmeden kabul eden Atasev, o günden sonra Mustafa Kemal’in yanında çalıştı.

Hasan Çıkar Dede

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Galata Mevlevihanesini Yaşatma Derneği ve Evrensel Mevlana Aşıkları vakfı bünyesindeki Çağdaş Aşıklar Topluluğunun  manevi lideri Hasan Dede 1935’te Makedonya’nın Üsküp şehrinde dünyaya gelmiştir. Üsküp’te lise eğitimini tamamlayarak ailesiyle birlikte 1959’da İstanbul’a göç etmişlerdir.

İstanbul’da daha çok yoğunlaşan tasavvuf sevgisi ve ilgisi O’nun İstanbul’daki tasavvufi çevrelerin içine girmesine sebep olmuştur. Girdiği çevrelerde yaptığı Mevlana aşkıyla dolu olan konuşmaları, kendisini daha önceleri Üsküp’ten tanıdığı Hakkı Dede’ye götürmüştür. 1960 yılında Hakkı Dede’yle karşılaştıktan sonra Hakkı Dede’ye öğrenci olmuş ve Mevleviliğe intisap etmiştir. Hakkı Dede’nin kendisine maneviyatını teslim etmesi ile 1965 yılında  Hz. Mevlana’nın halifeliğine ulaşmıştır.

1987 yılında Konya’da düzenlenen Şeb-i Arus törenlerinde Konya postnişini olarak Hz. Mevlana’yı temsil etmiştir.

Hz.Mevlana’nın kullandığı ve manevi değeri yüksek olan kırmızı renkteki meydan postu, 1993 yılında Hz. Mevlana’nın manevi buyruğu ile Selman Dede tarafından Hasan Dede’ye devredilmiştir.

Hasan Dede halen Postnişin sıfatı ile 1981 yılından beri sürdürdüğü hizmetine aralıksız olarak devam etmektedir.

(Postnişin: Sema töreni sırasında kırmızıya boyanmış  post üzerinde sema törenini yöneten Mevlevi Dedesine verilen isim)