Archive for Haziran, 2012

Bekir Refet

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Bekir Refet 1899 yılında İstanbul’da doğdu. Futbola Kadıköy’de başladı. 1910’larda Fenerbahçe genç takımında oynadı ve 1. takım kadrosuna kadar yükseldi. Futbol hayatına Altınordu takımında devam etti. Galatasaray’ın 1923’te yaptığı Almanya turnesine yedek oyuncu olarak katıldı. Bu turnede çıkardığı güzel oyunla dikkatleri üzerine çekti. Karlsruhe Phonix Kulübü tarafından transfer edildi.

Uzun yıllar Almanya’da futbol oynadı. Bu arada Fenerbahçe takımının önemli yabancı maçları için Almanya’dan getirtildiği gibi, 1924 ve 1928 Olimpiyatları için milli takıma çağrıldı ve bu maçlarda milli forma altında oynadı. 1927 yılında Fenerbahçe’nin İstanbul’da ünlü Çek takımı Slavia’yı 1-0 yendiği maçta galibiyet golünü attı. Attığı sert şutlarla kale direklerini kırdığı, sahaları çevreleyen tahta perdeleri parçaladığı ve bir mandanın kaburga kemiklerini kırdığı söylentileri halkın dilinde dolaştı. Bu söylentilerle Türk futbolunda bir kahraman haline geldi. Futbolu bıraktıktan sonra Almanya’da kaldı. Uzun süren bir hastalıktan sonra Almanya’da öldü ve orada toprağa verildi.

Kempes -Mario

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1954 yılında dünyaya geldi. Futbola Arjantin’in Rosario kulübünde başladı. 1976’da Avrupa yolculuğu başladı; İspanya’nın Valencia kulübüne transfer olan Kempes, Arjantinde yapılan ve şike söylentilerinin günümüzde de dillendirildiği 1978 Dünya Kupasında Arjantin’in 6 golle en fazla gol atan oyuncusu olarak tarihe geçti.

Dünya kupasından döndükten sonra Valencia’ya geldi ve İspanyol Ligi’nde iki yıl en skorer oyuncu oldu.

Recep Adanır

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1929 yılında Ankara’da doğan Adanır, futbola Ankaragücü’nde başladı. Sırasıyla Beşiktaş, Kasımpaşa ve Galatasaray’da oynadı ve 15 kez milli oldu. Beşiktaşlı taraftarlar tarafından baba lakabıyla anılan üç futbolcudan biri olan Adanır, 1963 yılında futbolu bıraktıktan sonra Beşiktaş’ta antrenör yardımcılığı, menacerlik; aynı zamanda Yeni Asır ve Son Havadis gazetelerinde spor yazarlığı da yaptı.

Recep Adanır Türk Futbol tarihinin en önemli maçlarından biri olan ve 17 Haziran 1951’de Berlin’de 100 bin kişilik Olimpiyat Stadı’nda oynanan Almanya-Türkiye milli maçında bir gol atmıştı. Türkiye o maçı 2-0 kazanırken, Turgay Şeren o maçtan sonra Berlin Panteri olarak anıldı.

Batistuta

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1 Şubat 1969’da Reconquista (Arjantin)’da dünyaya gelen Batistuta, 1987’ye kadar Club Reconquista Santa Fe’de oynadı.Daha sonra 1989’a kadar Newell’s Old Boys’da ve 1989-90 sezonunda River Plate’da oynadı. 1990-91’de Boca Juniors’da forma giyen Batistuta, 1991 yılında AC Fiorentina’ya transfer oldu. 9 yılın burada oynadıktan sonra Temmuz 2000’de AS Roma takımına geçti. Arjantin Milli Takımı’nın da değişmez oyuncularından olan Batistuta, İtalya’da oynanan AS Roman-Galatasaray Şampiyonlar Ligi maçından sonra çıkardığı olaylar nedeni ile gündeme bomba gibi düştü. Batistuta bu olaydan sonra bir çok futbol otoritesi tarafından sert eleştirilere maruz kaldı.

Batistuta’nın İstatistikleri

•Gabriel Omar Batistuta, AC Fiorentina adına 293 maçta 182 gol kaydetti

•68 uluslararası karşılaşmada formasını giydiği Arjantin için 49 gol attı

•1988’de Libertadores Kupası finali oynadı

•1990’da Arjantin Şampiyonası’nı kazandı

•1991’de Amerike Kupası’nı kazandı ve 6 golle en çok gol atan futbolcu oldu. Ayrıca Amerika’da yılın futbolcusu seçildi

•1993’de Amerika Kupası’nı kazandı

•1994’te Amerika’da Dünya Kupası’nda çeyrek final oynadı, 4 gol attı

•1995’te İtalyan 1. Ligi’nde (Serie A) 26 golle, Amerika Kupası’nda ise 5 golle gol kralı oldu

•1996’da İtalya Kupası ve Süper Kupa’yı kazandı

•1998’de Fransa’da oynanan Dünya Kupası’nda çeyrek final oynadı ve 5 gol attı

Nihat Kahveci

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Milli futbolcu Nihat Kahveci, 23 Kasım 1979’da İstanbul’da dünyaya geldi. Beşiktaş’ın alt yapısında oynarken antrenör John Benjamin Toshack tarafından keşfedilip Beşiktaş A takımı’na alındı. Beşiktaş’taki oyunuyla başarılı bir grafik çizen futbolcu, 2001 yılında Toshack’ın gayretleriyle Beşiktaş’tan İspanya’nın Real Sociedad takımına transfer oldu. İspanya’da da fırtına gibi esen Nihat, oynadığı futbolla Türk milletinin göğsünü kabartırken, İspanya’lı taraftarların da kalplerinde taht kurmayı başardı. Sociedad’da geçirdiği 4.5 yıldan sonra, 2006’da sözleşmesi bitince Villareal’e bonservis ödenmeden transfer oldu.

Villareal’de ağır bir sakatlık yaşadı ve bir yıl kadar sahalardan uzak kaldı. Dönüşü muhteşem olan oyuncu Euro 2008 elemeleri kapsamında grup maçlarında önce Norveç’e sonrada Bosna-Hersek’e karşı çok değerli goller atarak şampiyonanın kapısını Türkiye’ye açmış oldu.

15 Haziran 2008 tarihinde Türk Milli Takımının Çek Cumhuriyeti’ne karşı oynadığı grup maçında 3 dakika içerisinde 2 gol atmış ve Milli takımın Euro 2008’de çeyrek finale çıkmasında büyük pay sahibi olmuştur.

5 Temmuz 2003’de Pınar Kaşgören ile İstanbul’da dünya evine girdi.

Golcü futbolcu Nihat, İspanya’nın Real Sociedad takımına gitmeden önce Atatürk Havaalanı’nda basın mensuplarına şu açıklamayı yapmıştı: “Beşiktaş’ı ve ülkemi çok seviyorum. İspanya’ya kalıcı olmaya gidiyorum. Bana güvenen Toshack’ı mahcup etmemek için çalışacağım. Ülkemi en iyi şekilde temsil edeceğim. Antrenörüm Toshack’ın da benim üzerimde büyük emeği var. Beni altyapıdan A takımına alan o oldu. Şimdi de İspanya’ya götürüyor. Kendisine müteşekkirim.”

Gerhard Müller

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Gerhard Müller, Kasım 1945’te Nördlingen’de dünyaya geldi. Mahhalle takımında başladığı futbol kariyerinin bir sonraki durağı Almanların dünyaca ünlü kulübü Bayern Münih oldu.

İlk ulaslararası maçını Türkiye’ye karşı 1966 yılında oynayan ünlü golcü, finallerdeki ilk maçını ise 1966’da Ada’da düzenlenen finallerde ev sahibi İngiltere’ya karşı oynadı. Batı Almanya’nın finalde İngiltere’ye 4-2 yenilerek kupayı kaybetmesinin üzerinden 4 yıl geçmiş ve 1970 yılına gelinmişti. Futbolunu olgunlaştıran Gerd Müller de artık takımın vazgeçilmez golcüsü olmuştu.

Meksika ’70 finallerine gelindiğinde takımın en önemli oyuncularından birisi tartışmasız efsane golcüydü. D Grubu’nda mücadele eden Batı Almanya’nın Fas’ı 2-1 yendiği maçta 1, Bulgaristan’ı 5-2 yendiği maçta 3 ve Peru’yu 3-1 yendiği maçta da 3 gol atan bu genç golcü, dikkatlerin üzerine çevirilmesini sağlamakta gecikmedi. Grup maçlarında attığı 7 golle, ülkesini çeyrek finale taşıyan Müller, bu turda karşılaştıkları İngiltere’yi maçın 118. dakikasında attığı golle hem kupanın dışına itmiş, hem de 1966’daki finalin de rövanşını almış oluyorlardı.

Gollerini sıralamaya evam eden efsane golcü, yarı finalde İtalya’ya 4-3 yenildikleri maçta da gollerin 2’sine imza koyarak, 10 golle 1970 Meksika Finalleri’nin “Gol Kralı” oluyordu. 4 yıl sonra ev sahipliğini yaptıkları 1974 finallerinda Müller, son kez Dünya Kupası’nda boy gösterecekti. Efsane golcünün Dünya Kupası jübilesi muhteşem oldu… Kendi seyircisi önünde fileleri 4 kez daha havalandıran Müller, hem kupayı kaldırdı, hem de 2 finalde attığı 14 golle bugüne kadar kırılamayn bir rekorun da sahibi oldu.

Bayern Münih’in ulusal ve uluslararası alanda elde ettiği bir çok başarıda en büyük pay sahiplerinden biri olan Gerd Müller, 1970 yılında Avrupa’da yılın futbolcusu seçildi ve 2 kez de altın ayakkabı ödülünü kazandı. Oynadığı 628 maçta toplam 365 gol kaydeden yıldız futbolcu, 62 uluslararsı maçta kaydettiği 68 golle, bir diğer Alman golcü Uwe Seeler’in rekorunu da kırmış oldu. 1978 yılında talihsiz bir sakatlık yaşayan efsane futbolcu, bir daha eski günlerine dönemedi ve yeşil sahalardaki futbol kariyeri, Kuzey Amerika Futbol Ligi takımlarından Fort Lauderdale formasıyla son bulmuş oldu.

Michel Platini

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Bir italyan göçmenin torunu olan Michel Platini, 1955’de Joeuf’da doğdu. Futbola ilk olarak, babasının antrenörlüğünü üstlendiği Nancy takımında başladı. 1976 yılında Olimpiyatlar’da oynayan Platini ilk resmi uluslararası müsabakasına aynı yıl Çekoslavakya karşısında çıktı. Nancy takımında oynadığı yedi sezonda attığı 98 golün ardından 1979 yılında AS St. Etienne takımına transfer oldu.

1982 yılında rekor bir transfer ücretiyle (1.200.000 pound) Juventus’a transfer olan Platini orada da gollerine devam etti ve italyan ekibinin 4 yıl içinde 3 kez şampiyon olmasında ve ayrıca Avrupa kupalarında da büyük başarılara imza atmasında büyük pay sahibi oldu. Milli takımını ’84 Avrupa Şampiyonası’na sürüklemekle kalmayan Platini, 2 hat-trick de dahil olmak üzere toplam 9 golle Fontaine’in rekorunu da kırdı.

1985 yılında Avrupa’nın En iyi Futbolcusu ödülünü de 3. kez alan Platini dünya futbol tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Platini 1978, 1982 ve en son da 1986 Dünya Kupalarında oynadı. Jübilesini Dünya Karmasıyla birlikte 1987’in ağustos ayında Wembley Stadı’nda büyük bir taraftar kitlesi önünde yapan Platini, hayatının geri kalan bölümüne adım attı.

Ancak futboldan uzak durması pek uzun sürmedi ve 1990 Dünya Kupası’na katılamayan Fransa’nın başına teknik patron olarak geçti.

Rivaldo

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Futbol sahalarında görülebilecek en yetenekli oyunculardan biri olan ama çelimsiz görünümlü ve yay şeklinde bacaklara sahip olan Rivaldo, Brezilya’nın kuzeyinde, Recife kentinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak büyümüş.

Rivaldo, kendisinden önceki yıldızlar Maradona ve Pele gibi, kendi has koşuları ve ani dönüşlerinde top ayağına yapışmış izlenimi veriyor. Çok sayıda defans oyuncusunu driplingle geçebiliyor, her iki ayağıyla da pas veriyor, şut çekiyor ve kafa hizasındaki topları akrobatik hareketlerle gol yapabiliyor.

1996’da Deportivo La Coruna ile sözleşme imzalayana kadar Avrupa’da pek tanınmayan ama ilk sezonunda ligde fırtına gibi esen Rivaldo, 42 lig maçının 41’inde oynayıp 21 gol atarak Deportivo’nun ligi üçüncü bitirmesinin baş mimarı oldu.

1997’de Ronaldo’yu Inter’e satan Barcelona, onun boşluğunu Rivaldo ile doldurmaya karar verdi. Barcelona ile ilk sezonunda da çok başarılı bir performans sergileyen Brezilyalı oyuncu, 34 lig maçında 19 gol attı ve Figo’lu Barcelona ile hem lig, hem de kupa sevinci yaşadı. İkinci yılında da şampiyonluk yaşayan Rivaldo, o sezon 24 gol atarak Real Madridli Raul’un ardından gol krallığında ikinci oldu.

Barcelona takımıyla sahada büyük başarılara imza atan Rivaldo, saha dışında birtakım problemler yaşadı. Geçen sezon alacağı ücret konusunda Başkan Josep Lluiz Nunez ile anlaşmazlık yaşayan ünlü oyuncu, bir ara kulüpten ayrılma tehdidinde bulundu. Nunez’in yerine Barcelona Başkanlığı’na gelen Joan Gaspart ise Figo’yu Real’e kaptırdıktan sonra Rivaldo konusunda temkinli davranarak 6 milyon dolar karşılığı yeni kontrat yaptı. Bu sezon tekrar güzel futbolunu sahaya yansıtan Rivaldo, futbolunu takımın aldığı sonuçlara yansıtmakta başarılı olamadı.

Figo’nun gidişiyle takım için önemi bir hayli artan Brezilyalı oyuncunun Leeds’e son dakikada attığı gol, Milan maçında deplasmanda hat-trick yapması takımına hayat verse de takımının Rivaldo, Şampiyonlar Ligi’nden elenmesine engel olamadı.

Barcelona taraftarlarının sıkça eleştirilerine maruz kalan Rivaldo, en çok takım oyuncusu olmadığı konusunda. Bu sezon İspanyol basınıyla da problemler yaşayan Rivaldo, tedavi için Brezilya’ya gitmesi nedeniyle ağır bir şekilde eleştirilmiş, Rivaldo da parayı unutup Brezilya’ya dönebileceğini belirtmişti.

Milli takımda da oldukça eleştiri alan ünlü futbolcu, 1996 Atlanta olimpiyatlarında finalde Brezilya Nijerya’ya kaybedince eleştirilerin odağında yer almış, hatta kendisi ve ailesi ölüm tehditleri almıştı.

Rivaldo’nun milli takımla esas başarısı 1999 Copa America’da Brezilya’nın kupayı kazanmasında önemli rol oynaması oldu. 2002 Dünya Kupası elemelerinde Kolombiya maçında Brezilyalı taraftarların tepkisini çeken Rivaldo, bugünlerde milli takıma devam edip etmeme konusunda karar vermeye çalışıyor.

Futbolseverlerin dünyanın en yetenekli futbolcularından biri olduğu konusunda kuşku duymadığı Rivaldo için akıllarda kalan soru ise, “Rivaldo acaba futbol oynamayı seviyor mu?”

Rivaldo’nun futbol geçmişi şöyle:

1972: 19 Nisan’da Recife, Brezilya’da doğdu. Tam adı Vitor Barbosa Ferreira.

1989: 16 yaşında Santa Cruz takımıyla profesyonel sözleşme imzaladı.

1991: Brezilya birinci lig takımlarından Mogi-Mirim ile sözleşme imzaladı.

1993: Corinthians ile anlaştı. Aralık’ta Meksika ile oynanan özel maçta ilk kez milli oldu ve maçın tek golünü attı.

1994: Milli takımda dah sık forma şansı bulmaya başladı ama dünya şampiyonluğunu kazanan kadroda yer almadı.

1994: Palmeiras’a transfer oldu ve burada Brezilya lig şampiyonluğunu kazandı.

1996: Palmeiras’la Sao Paulo eyalet şampiyonluğunu kazandı

1996: Atlanta Olimpiyatlarında Brezilya ile bronz madalya kazandı.

1996: İspanya’ya, Deportivo Coruna’ya transfer oldu.

1997: Deportivo Coruna İspanya lig üçüncüsü oldu, Rivaldo 42 maçın sadece 1’inde, kasım ayında Milli Takımla Galler maçına çağırıldığı için oynamadı.

1997: Ağustos’ta 26.7 milyon dolar karşılığı Barcelona’yla anlaştı.

1998: Barcelona İspanya Ligi ve Kupasını kazandı. Rivaldo34 maçta 19 gol attı.

1998: Brezilya’nın Fransa 98’deki 7 maçının hepsinde yer aldı.

1998: Avrupa’da yılın futbolcusu oylamasında 5., FIFA yılın futbolcusunda 6. oldu.

1999: Barcelona ile ikinci kez İspanya lig şampiyonluğunu kazandı

1999: Brezilya ile Copa America’yı kazandı ama turnuvada iki kez kırmızı kart gördü.

1999: Hem FIFA’nın hem de World Soccer dergisinin Dünyada yılın futbolcusu ödülünü kazandı. France Football dergisi tarafında Avrupa’da Yılın futbolcusu seçildi.

2000: 1999-2000 Şampiyonlar Ligi’nde 10, İspanya Ligi’nde 12 golattı.

2000: Ağustos’ta 6 milyon dolar karşılığı Barcelona ile yeni sözleşme imzaladı.

2000: Kasım’da 2000 Dünyada yılın futbolcusu ödülüne aday gösterildi.

Kaynak: NTVMSNBC.com

Diego Armando Maradona

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Maradona 30 Ekim 1960’ta dünyaya geldi. Futbola Boca Juniors takımında başladı ve burada 1981’e kadar oynadı. 1981’de rekor bir ücretle (12 milyon Dolar) Barcelona’ya transfer oldu.

Nou Camp’taki ilk maçını 82 dünya kupası açılışında Belçika’ya karşı oynayan Maradona beklenmedik şekilde kötü bir başlangıç yaparak karşılaşmayı izleyen Barca taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmıştı. 2 sezon Barca, forması giyen Maradona hastalık ve sakatlıklar dolayısıyla bekleneni tam anlamıyla veremedi. Maradona, kendisini 1978 Dünya Kupası kadrosuna almayan Menotti’nin takımın başına gelmesiyle Barcelona’dan ayrıldı. İtalya’nın Napoli takımıyla sözleşme imzalayan Maradona için altın yıllar başlıyordu.

Napoli formasıyla 2 şampiyonluk yaşayan Maradona, 1986 Dünya Kupasının da yıldızıydı. Arjantin, Dünya Kupasının sahibi olurken, çeyrek finalde Maradona’nın İngiltere ağlarına eliyle gönderdiği gol, üstünden uzun yıllar tartışıldı. Büyük tepki alan Maradona ise topa değen elini “tanrının eli olarak” tanımlamaktan çekinmemişti. 1990 Dünya Kupasında da takımını finale taşıyan Maradona Almanya’ya penaltı golüyle teslim oluyordu. Bu belki de, Maradona’nın yükselen kariyerinin tersine döndüğü andı.

1991 yılında bir İtalya lig maçı sonrası rutin bir doping kontrolünde kokain kullandığı ortaya çıkan Maradona, Arjantin’e dönüşünde de polis tarafından uyuşturucu bulundurduğu gerekçesiyle göz altına alınıyordu. Gözaltı günlerinin ardından evinin önünde bekleyen basın mensuplarına saldıran Maradona, artık çalımlarından çok olaylarıyla manşetlerden düşmüyordu. Bu olaydan sonra Maradona’nın “bittiğini” düşünenler yanılmıştı. 1993 yılında İspanya’da bu kez Sevilla’ya dönen Maradona, 1994 Dünya Kupası için yine iddialıydı. Ancak 94’ Amerika, Maradona için beklenmedik şekilde kısa sürdü. Yasak madde kullandığı tespit edilen Maradona şampiyonadan men edildi ve 15 ay ceza aldı. 15 aylık süre zarfında Deportivo Mandiyu ve Racing Clup’da teknik direktörlük yapan Maradona, cezasının bitmesiyle 1995 yılında yuvam dediği Boca Juniors’a oyuncu olarak döndü. 2 sezon Boca’da oynayan Maradona kariyerini kemiren kokain alışkanlığından kurtulamayınca 37 yaşında aktif futboldan koptu.

Futbolu bıraktıkna sonra sağlık problemleri yaşayan Maradona, uyuşturucuya bağlı olarak kalbiden geçirdiği rahatsızlığın ardından Küba’da 22 aylık bir tedavi gördü. Tedavinin ardından bir trafik kazası geçiren Maradona dizinden ufak bir operasyon geçirdi.

Bu kadar çalkantılı bir hayata rağmen Maradona 2000’de FİFA tarafından Pele ile birlikte yüzyılın futbolcusu seçildi. 11 Aralık 2000’de yapılan bir törenle ödülünü aldı. Fakat törende kendi ödülünü aldıktan hemen sonra Pele’nin ödül almasını beklemeden salonu terketti. Nitekin bir gün sonra yaptığı açıklamada “Kendi bedenime karşı saygısız olsam da işime devamlı saygılıydım; bu yüzden de dünyanın en iyisi benim” diyerek bütün spor kamuoyunun beklediği açıklamayı yapmıştı.

Rüştü Reçber

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

10 Mayıs 1973’de Antalya’nın Korkuteli ilçesinin Küçükköy’ünde doğan milli kalecimiz Rüştü Reçber,  futbol hayatına bir santrafor olarak başladı. İlk hocası Dursun Karasucu’nun, kendisinin uzun boyundan yola çıkarak kalecilik yeteneğini keşfetmesi üzerine, o günlerde Niğde’de düzenlenen bölgelerarası amatör futbol yarışmasında otoritelerin dikkatini çekti. Daha sonra, ümit milli takımı seçmelerinden de başarıyla geçti. Ümit milli takıma davet edildikten sonra, çocukluğundan beri hayalindeki takım olan Galatasaray’la görüşmek için İstanbul’a giden Rüştü, bu görüşmeden kafasında pek çok soru işaretiyle ayrıldı. Kendisinden Galatasaray’da forma giymeden önce bir yıl PAF takımında oynaması istendi, fakat İstanbul’da yanlız bir yıl geçirmeyi göze alamadığından, doğduğu şehir olan Antalya’ya geri döndü.

Fatih Terim tarafından keşfedilen, Antalya’da başladığı spor kariyerinde yedek kulübesinde beklemekten, İzmir’de yapılan Ümit Milli takımı seçmelerini geçerek kurtulan Rüştü, Ümit Milli takımımızda ilk kez forma giydiği karşılaşmada, Polonya’da Almanlar’dan 4 gol yedi. Daha sonra, 1993 yılında Beşiktaş’la anlaşan Rüştü, talihsiz bir trafik kazası geçirdi. Bu kazada, çok yakın bir arkadaşını kaybeden ve ağır yaralanan Rüştü için Beşiktaş’ın kapıları, kendisini muayene eden doktorun “çok riskli, almayın.” sözleriyle kapandı. Bunun üzerine Antalyaspor’a dönen Rüştü, yeni taliplisi olan Fenerbahçe’de 1994-2003 yılları arasında toplam 9 yıl kaldı.

Otoritelere göre şu anda dünya’nın en iyi kalecilerinden olan Rüştü, adını hafızalara 2002 Dünya kupasında sergilediği muhteşem performansla kazıdı. UEFA’nın düzenlediği “2002 yılının en iyileri” anketinde,  2002 yılının en iyi kalecisi seçildi. 1990-1994 yılları arasında Antalyaspor’da, 1994-2003 yılları arasında Fenerbahçe’de forma giyen Rüştü Reçber, Fenerbahçe’de forma giydiği 9 yıl boyunca şu başarılara imza attı:
-1995-1996 ve 2000-2001 Türkiye Ligi Şampiyonluğu,
-1997-1998 Başbakanlık Kupası ve 1998-1999 Atatürk Kupası,
-Fenerbahçe tarihinde ligde ve toplamda en çok forma giyen kaleci,
-2002 Dünya Kupası’nda Dünya Üçüncülüğü,
-2002 Dünya Kupası’nda Dünya Üçüncülüğü’nden dolayı Devlet Üstün Hizmet Madalyası,
-77 kez A milli, 11 kez Ümit, 1 kez Ordu milli takım forması giydi.

A milli takımımızın başarılı kalecisi Rüştü Reçber, 2002-2003 sezonu sonunda dünyanın büyük takımlarından Barcelona’yla beş yıllık bir sözleşme imzaladı.

Metin Oktay

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1936 yılında İzmir’de doğan Metin Oktay, Damlacık kulübünde futbola başlamış, Yün Mensucat takımından sonra geçtiği İzmirspor’da kendini göstererek genç milli takıma yükselmiştir.

1956 yılında Galatasaray’a gelen Metin Oktay, İtalya’nın Palermo takımına transfer olduğu 1961-62 sezonu dışında sürekli Sarı Kırmrzılı formayı giymiştir.

Daha İzmirspor’da oynarken, attığı 17 golle İzmir Profesyonel Ligi gol kralı olan Metin Oktay, ondan sonraki yıllarda da bu unvanı nadiren başkalarına kaptırmıştır.

Metin Oktay kral olamadığı yıllarda da çok sayıda golle listenin hep ilk sıralarında yer almış, toplam 608 golle bir rekorun sahibi olmuştur. (Bazı kaynaklarda bu sayının 632 olduğu belirtilmektedir.) Bir sezonda attığı 38 golle oluşan rekor ise, tam 25 yıl sonra yine Çolak tarafından kırılabilmiştir. Metin Oktay, 36’sı A, 4’ü de genç olmak üzere Milli Takım formasını 40 kez giymiş, 7 kez kaptanlık yaparken, 19 gol atmıştır.

10 Haziran 1959’da Fenerbahçe kalesinin ağlarını yırtan golü , Türk futbol tarihine geçen büyük olaylarından biridir.

1965 yılında ”Taçsız Kral” adlı bir filmde de rol alan Oktay, futbol yaşamı boyunca sadece 1 kez oyundan atılmıştı. Büyük bir golcü oluşunun yanı sıra, efendi ve sportmen kişiliğiyle de Türk futbolseverlerinin sevgilisi olan Metin Oktay, futbolu bıraktıktan sonra yine futbolla ilgili çeşitli işler yaptı. Sarı Kırmızılı kulüpte yönetici ve menajer olarak görev yapan Metin Oktay’ın son görevi spor yazarlığı idi. Oktay, Galatasaray ve Bursaspor’da teknik adam olarak da görev yapmıştı.

Türk futbolunun efsane golcüsü Metin Oktay, 13 Eylül 1991’de bir trafik kazası sonucunda yaşamını yitirmişti.

Metin Oktay’ın gol krallığı listesi şöyledir:

1956-57 İstanbul Profesyonel ligi, 17 golle,

1957-58 İstanbul Profesyonel ligi, 19 golle,

1958-59 İstanbul Profesyonel ligi, 22 golle,

1959 Türkiye ligi,11 golle,

1959-60 Türkiye ligi, 33 golle,

1960-61 Türkiye ligi, 36 golle,

1962-63 Türkiye ligi, 38 golle,

1964-65 Türkiye ligi, 17 golle,

1968-69 Türkiye ligi, 17 golle,

Kaynak:galatasaray.org

Pele

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Edson Arantes do Nascimento Pele, 1940 yılında dünyaya geldi. Futbola Bauru Atletic takımında başlayan Pele, 1955’te geçtiği Santos Kulübü’nde 1956’da A takımına alındı.

İlk Dünya Şampiyonluğu’nun 1958’de tattı. Yedekler arasında İsveç’e götürülen Pele oyuna girdiği zamanlarda başarılı futboluyla dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu için bu milli takıma çağrılmadı.

Futbol’un taçsız kralı olarak adlandırılan Pele, 1970 dünya kupasında hem olgun bir futbolcu hem de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olduğu gösterdi ve Brezilya bu dünya kupasından da şampiyonlukla çıkarak 3 kez kupayı evine götürdü.

Her an her şeyi yapabilecek teknikte bir oyuncu olması, rakiplerin korkulu rüyası haline getirdi onu fakat o bununla şımarmak yerine kendisini daha da geliştirmeye çalıştı. 1974 yılına kadar oynadığı Santos takımında tam 1284 gol attı. O da tatilini ABD’de geçirdi ve New York Cosmos takımına transfer oldu. 1977’de de futbolu bıraktı.

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu olarak gösterilen Pele, bütün dünyada futbol için ölçü ve hedef olarak gösterilmektedir.

Yrd. Doç. Dr.Metin Şahin

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1963 yilinda KONYA’ da doğdu, ilk, orta ve lise tahsilini KONYA’ da tamamladı. 1987 yilinda Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümünden mezun oldu. 1988 yilinda Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümüne Öğretim görevlisi olarak atandı.

1992 yilinda Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimler enstitüsünde Yüksek Lisansını tamamladı. 2002 yilinda Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Doktorasını tamamlayarak 2003 yilinda Yrd.Doç. Dr. Unvanını aldı.

Üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor Bölümlerine Taekwondo branşının seçmeli Ders olarak okutulmasında ve yüzlerce Taekwondocunun bu bölümlere girmesinde Büyük katkıları oldu. Avrupa’nın değişik ülkelerinde uzun süre Taekwondo ile ilgili seminerler verdi.

1973 yilinda Cimnastikle başlayan spor hayati 1975 yilinda Taekwondoyla devam etti. 1982 yilinda Türkiye Şampiyonu oldu. 1983 yilinda milli takımda sporcu olarak girdi, uzun yıllar milli takım kaptanlığı yaptı. Bir çok kez yılın sporcusu seçilen Metin ŞAHIN uzun yıllar Avrupa’nın en basarili sporcuları arasında yer aldı.

Federasyon Başkanımız Metin ŞAHİN 2003 yılı Kasım ayında Taekwondo Federasyon Başkanlı görevine geldi. 2004 yılı Ağustos ayında WTF (Dünya Taekwondo Federasyonu) Yönetim Kurulu Üyeliğine atandı. 2005 yılı Mayıs ayında yapılan WTF olağan üstü Kurulunda yeniden WTF Yönetim Kurulu Üyeliğine ve Dünya Taekwondo Gençler Komitesi Başkanlına seçildi. 25 Ekim 2007 tarihinde Azerbaycan’da yapılan Avrupa Taekwondo Birliği (ETU) Yönetim Kurulu Seçimlerinde de Avrupa Taekwondo Birliği Yönetim Kurulu Üyeliğine ve Balkan Ülkeleri Taekwondo Birliği Başkanlığına seçildi.

Halen Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunda Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.
ULUSLARARASI BAŞARILARI

1. 5. Avrupa Şampiyonası 26-28/10/1984 ALMANYA 2.
2. Antalya Turnuvası 13-15/04/1984 ANTALYA 1.inci
3. Avusturya-Türkiye İkili Turn. 04.07.1984 AVUSTURYA 1.
4. Belçika Turnuvası 13.05.1984 BELÇİKA 1.
5. 1. Akdeniz Kupası 01-02/05/1985 YUGOSLAVYA 1.
6. 7. Dünya Şampiyonası 04-08/09/1985 KORE 2.
7. Helsinki Turnuvası 13-14/04/1985 FİNLANDİYA 3.
8. Kıbrıs Turnuvası 25-26/05/1985 K.K.T.C. 1.
9. 1. ETU Başkanlık Kupası 28-30/03/1986 İZMİR 1.
10. Avrupa Şampiyonası 03-05/10 1986 AVUSTURYA 1.
11. Belçika Turnuvası 18.05.1986 BELÇİKA 1.
12. Belçika Turnuvası 28.02.-01.03.1987 BELÇİKA 1.
13. 7. Avrupa Şampiyonası 26-29/05/1988 ANKARA 2.
14. 100.Yıl Dostluk Turnuvası 20-26/06/1990 JAPONYA 1.
15. 8. Avrupa Şampiyonası 16-21/11/1990 DANİMARKA 1.
16. 10. Dünya Şampiyonası 28.10-03.11.1991 YUNANİSTAN 3.
17. Olimpiyat Oyunları 1988 KORE/SEUL 3.

YILIN SPORCUSU ÖDÜLLERİ

1985 Milliyet Gazetesi Yılın Sporcusu
1986 Milliyet Gazetesi Yılın Sporcusu
1986 Tercüman Gazetesi Yılın Sporcusu
1991 Milliyet Gazetesi Yılın Sporcusu
1991 Zaman Gazetesi Yılın Sporcusu
1991 Renault Mais Yılın Sporcusu

BİLİMSEL YAYINLARI

1. Yüksek Lisans Tezi : 1992. 9-12 yas Çocuklarda Taekwondo Öğretim Yöntemleri
2. Doktora Tezi : Taekwondo Eğitimi Alan Taekwondocularin Taekwondo Sporunu Algılamaya Yönelik Tutumlarının Bazı Değişkenler Açısından Karsılaştırmalı Olarak incelenmesi. ( Yardımcı Ders Kitabi olarak yayınlanmış,
1. Taekwondo Öğretiminin 9-12 Yas Çocuklarda Gelişime etkisi. (Yüksek Lisans Tezinden Derleme.) S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. Yıl: 2000,Sayı: 2, Konya
2. Taekwondo Eğitimi Alan Taekwondocuların Taekwondo Sporunu Algılamaya Yönelik Tutumlarının Bazı Değişkenler Açısından Karsılaştırmalı Olarak incelenmesi. (Doktora Tezinden Derlenmiştir.) S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, Yil: 2002 Sayı: 1 (Basımda) KONYA
3. Sporda Saldırganlık ve Taekwondo, Meslek için Gelişim Seminer notları, 6 Kasım 2002, S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-KONYA
4. Spor Kavramı ve Uzak Doğu Sporları, Meslek İçi Gelişim Seminer notları, 19 Kasım 2002, S.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu-KONYA
5. Taekwondo-Temel Teknikler ve Poomse (Ders Kitabi) Nobel Yayınları 6. Taekwondocuların Taekwondo Sporunu Algılamaya Yönelik Tutumları (Yardımcı Ders Kitabi ) Doktora Tezidir.

Menalaos Zamboğlu

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Galatasaray’da yöneticilik yaptı. 1954-64 yılları arasında Voleybol Federasyonu’nda görev alan Zamboğlu, Uluslararası Voleybol Federasyonu (FIVB) üyeliğinde bulundu.

Avrupa Voleybol Konfederasyonu ve Maliye Komisyonu Başkanlığı’nı yürüttü.

Mehmet Akzambak

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Konya’nın Seydişehir ilçesinde 1927 yılında dünyaya gelen Akzambak, Beden Terbiyesi ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nün çeşitli kademelerinde görev aldı.

Daha çok güreş sporu ile ilgilenen Akzambak, çeşitli federasyonlarda teknik ve idari üyelikler yaptı. 1975 yılında Beden Terbiyesi Genel Müdürü olarak çalıştı.

Cihat Uskan

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

İstanbul’da doğan Uskan, Harp Okulu’nda öğrenim gördü. Güreş ve judoyla ilgilenen Uskan, yurtiçinde birincilikler kazandı.

Judo ve Judo-Karate Federasyonu’nda 10 yıl başkanlık yapan Uskan, 1993 yılında öldü.

Chris Evert Lloyd

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

ABD’de doğan Lloyd, 6 yaşında tenise başladı. 3 kez Wimbledon’ı, 6 kez Roland Garros’u, 6 kez Amerika Açık Tenis Turnuvası’nı, 2 kez de Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nı kazandı.

1974-81 yılları arasında bayanlarda 1 numaralı tenisçi olan Lloyd, 1449 karşılaşmanın 1304’ünü kazandı, 145’ini kaybetti.

İlan Uyguç

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1914 yılıda İstanbul’da doğdu. 1945 yılında basketbol hakemliğine başladı ve uluslar arası alandaki başarılı yönetimleriyle dikkat çekti. 31 yıl hakemlik hayatında 4 Avrupa Şampiyonası, 87 Şampiyon Kulüpler, 3 Akdeniz Oyunları, 4 Avrupa Gençler, 3 Ordu Milli maçını içeren üç binden fazla maç yönetti. 1974’te Galatasaray-Hapoel maçıyla hakemlikten ayrıldı ve bundan sonra basketbol hakemi eğitmenliği yaptı.

Arif Nusret Say

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1933’te Gaziantep’te doğdu. Ankara’da doğdu. Ankara’da spor hayatına başladı. Önce atletizmle ilgilendi. Gülle ve disk attı. Bu sporu yaparken halterle de uğraştı. Spor yaşamını bıraktıktan sonra (1967) Halter Federasyonu’nun bünyesinde aktif görevler aldı. Türkiye Halter Federasyonu Başkanlığı’nı 21 yıl süreyle üstlenen Say, başkanlık döneminde Türk halter sporuna çok önemli hizmetler verdi. Halter dünyasında sevilen ve sayılan bir kişi oldu. Uluslararası Halter Federasyonu Denetleme Kurulu üyesi olarak görev aldı. 1995 yılında öldü.

Cemal Güngör

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

İstanbul’da doğan Güngör, Vücut Geliştirme Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu. Uluslararası hakemlik yaptı.