Archive for Haziran, 2012

Bu gece saatler 1 saniye ileri alınıyor!

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Bu gece saatler 1 saniye ileri alınıyor. Atomların rezonans frekanslarını sayarak zamanı ölçen atom saatine dünyanın yavaşlayan devriyle uyumlu ilerlemesi için bir saniye eklenecek.

Bu ayarlama için bu gece atom saati Greenwich Gözlemevi saatine göre gece yarısı olmadan önce bir saniye ileri atılacak. Tüm dünyanın saatlerini ayarlamak için kullanılan atom saatindeki düzenleme yapılmazsa yıllar sonra güneşin batışı öğlen vaktine denk gelecek.

BİLGİ:Atom saatleri 1950’lerden beri uzay araştırmaları, astronomi, yapay uyduların yörüngelerine oturtulması, navigasyon ve bir çok bilimsel araştırmalarda kullanılıyor

Yargıtay’dan ”Türkçe menü’ kararı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Aydın’da 30 Aralık 2008 tarihinde satın aldığı ithal otomobilde bulunan yol bilgisayarında Türkçe menü bulunmaması üzerine ”ayıplı mal” satıldığı iddiasıyla Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açan Memduh Toprak, yerel mahkemece davasının reddedilmesi üzerine Yargıtay’a temyiz başvurusu yaptı.

Yargıtay, otomobildeki yol bilgisayarının Türkçe menü içermemesinin, araçtan beklenen faydayı azalttığını, ilgili yasa gereği bunun ”ayıplı mal” niteliğinde bulunduğu için müşterinin taleplerinin değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu bildirdi.

Davayı açan Toprak, ”Vatandaşlarımız bilinçli hale gelsin diye böyle bir mücadele verdik” dedi.
Kararı değerlendiren Aydın Baro Başkanı Sümer Germen ise Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu kararın, bütün mahkemelere emsal olabilecek nitelikte olduğunu söyledi.

İstanbul’a 12 saat su verilemeyecek

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nden (İSKİ) yapılan yazılı açıklamaya göre, Silivri ile Çanta bölgesi arasında yeni döşenen isale hattının, mevcut isale hattına bağlantı çalışması gerçekleştirilecek.

Bu kapsamda, 3 Temmuz’da 09.00-21.00 saatleri arasında Silivri’de Mimarsinan ve Semizkumlar mahallelerinde su kesintisi uygulanacak.

Yılanın ısırdığı müdürü helikopterle kurtardılar

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Vangölü Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (VEDAŞ) Müessese Müdürü İzzettin Demir, yılan ısırması sonucu hastanelik oldu.

Dağcılar, yaklaşık 7 saat süren tırmanışın ardından dağın belli bir noktasında dinlenmek için mola verdi. Bu esnada, Demir de su ihtiyacını karşılamak için kampın yakınında bulunan su kaynağına gitti.
Demir, matarasını su doldurduğu esnada bir yılanın sol koltuk altından ısırması sonucu yaralandı.
Bunun üzerine Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı’ndan havalanan helikopter, dağcıların bulunduğu bölgeye hareket etti.

Hava muhalefeti nedeniyle kamp bölgesine iniş yapamayan helikopterden halat sarkıtan güvenlik güçleri, Demir’in üzerinde bulunduğu sedyeyi helikoptere çekti.

Helikopterle Fatih Kışlası’na getirilen Demir, buradan 112 Acil Servis ambulansına konularak devlet hastanesine kaldırıldı.

Tedavi altına alınan Demir’in, müşahede altında tutulduğu öğrenildi.

Bayraktar’dan ”konut” uyarısı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, ”Kentsel dönüşümde bir seferberlik ruhu içindeyiz” dedi.

Bayraktar, Türkiye Belediyeler Birliği’nce Conrad Oteli’nde düzenlenen toplantıda, afet riski altındaki alanların dönüşümü konusunda belediye başkanlarına bilgi verdi.

Belediyeler için en önemli unsurun para olduğunu, ancak bilgili, heyecanlı ve titizliğin önemli olduğunu belirten Bayraktar, belediye başkanlarının seçilmiş insanlar olduğunu, seçilmiş olmanın ve halkla bütünleşmenin çok büyük sorunlar getirdiğini bildiklerini söyledi.

Dünyanın nüfusunun 7 milyarı aştığını, artık insanların kentlere akın ettiğini anlatan Bayraktar, Türkiye’de bu oranın yüzde 75’i geçtiğini, bunun, belediyelere ciddi yükler getirdiğini söyledi.

Bayraktar, dünyanın artık bir köy olduğunu, devletlerin bütünleştiğini, dünyada devletlerin yanında şehirlerin de ciddi manada yarıştığını vurgulayarak, dünya devletlerini öne çıkaran unsurun, ”marka şehirler” olduğunu anlattı.

Bakan Bayraktar, Türkiye’de özellikle 1950’lilerden sonra kentlere olan ilgiyle birlikte plansız yapılaşmanın zamanla şehirleri içinden çıkılamaz hale getirdiğini belirtti.

Türkiye’nin son 9,5 yılda çok ciddi gayret içinde olduğuna dikkati çeken Bayraktar, Türkiye’nin, artık istikrarı ve büyümeyi yakaladığını, Avrupa Birliği’ne girmek için çok ciddi samimiyet gösterdiğini, dünyadaki krizlere rağmen krizleri hafif atlattığını vurguladı.

”İşimiz zor”

Afet Riski Altındaki Alanlarının Dönüştürülmesi Hakkında Kanunu çıkardıklarını hatırlatan Bayraktar, Türkiye’deki kentsel dönüşüm çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Bayraktar, ”Bunu yaparken tabii ki işimiz zor. Kentsel dönüşümde dünyadaki örneklere bakmak lazım. Bize benzeyen, bizden iki adım önde olan Güney Kore ve İspanya var. İspanya, AB’ye girdikten sonra kaçak yapılardan, mühendislik hizmeti almamış yapılardan kurtuldu. Güney Kore ise son 40 yılın dünya harikası bir performans gösterdi. Dünyanın örnek alacağı bir ülkedir. Brezilya, dünyanın 6. büyük ekonomisi, ama gecekondulaşma Brezilya’yı tıkamış durumda. Mısır, Pakistan ve Tayland’ın durumları bizden çok zor” diye konuştu.

Türkiye’de şu anda kentsel dönüşümde çok başarılı belediyeler bulunduğunu belirten Bayraktar, ancak çekingen kalan belediyelerin de olduğunu dile getirdi.

Devlet olarak Türkiye’nin 160 noktasında kentsel dönüşüm yaptıklarını ifade eden Bayraktar, ”Bu yeterli mi? Değil. Gelişmekte olan ülkelerin önünde olan bir devlet olarak, kentlerimizi, büyükşehirlerimizi, kasalarımızı ve Türkiyemiz’i salaş ve kaçak, mühendislik hizmeti almamış yapılardan, insanlarımıza gerçek hizmeti veremeyen yerleşim birimlerinden kurtarmak durumdayız. Bu, bizim sorumluluğumuz. Buna hükümet olarak inandık” dedi.

Türkiye’nin, enerji alımı için yıllık 70 milyar dolar para ödediğini, bunun yüzde 40’ının konutlarda kullanıldığını anlatan Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”1999 Gölcük, Marmara, Düzce depremleri Türkiye için çok müthiş bir travma olmuştur. Türkiye’nin ekonomisi, 45 saniyede yüzde 6-7 küçülmüştür. Türkiye bunu hak etmiyor, ama o travma ‘Biz neredeyiz, ne konumdayız?’ meselesini önümüze getirdi. Türkiye’de son 10 yılda yapılan konutların 5 milyonundan fazlası sağlamdır. Hepsi göreceli olarak mühendislik hizmeti almış yapılardır. 20 milyon konut stokumuzdan 5 milyonuna ‘iyi’ diyoruz, geri kalan 15 milyonda da iyi konutlar var, ama Hakkari’den başlayan, bir tanesi Orta Anadolu’dan İzmir’e geçen, bir diğeri de Kuzey Anadolu’dan Türkiye’yi kat eden 24 bin 500 kilometre uzunluğundaki diri fay hatları üzerinde olan şehirlerimizdeki konutlarımızdan 6,5 milyonu elden geçirilmeye mahkum.”

Bayraktar, Van’da yaşanan depremin ülkeyi çok ciddi manada sarstığını belirterek, şu anda kentte 17 bin konut yapıldığını söyledi.

Kentsel dönüşümde bir seferberlik ruhu içinde olduklarını vurgulayan Bayraktar, ”Bu konu, siyaset dışı ve üstü eksenli. Bu yasa, Türkiye’ye ekonomik bakımdan hareketlilik ve kalkınma getirecek, inşaat sektörünü geliştirecek, Türkiye’de inşaat malzemelerinde gelişmeyi tetikleyecek, standartları artıracak, fiyatları ucuzlatacak” dedi.

Özelleştirme Yüksek Kurulu taşınmazlara onay

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan duyuruya göre, Düzce’nin Gümüşova ilçesi Yakabaşı köyü Kocaalan mevkisindeki taşınmaz 530 bin lira bedelle, aynı yerdeki başka bir taşınmazın ise 720 bin lira bedelle en yüksek teklifi veren GEO Yapı Sistem Sanayi Ticaret Limited Şirketine İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Sakarya’nın Hendek ilçesi Mahmutbey Mahallesi’ndeki taşınmazın 106 bin lira bedelle en yüksek teklifi veren Vahdettin Yelken’e İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına karar verildi.

20 bin kişi 2B için başvurdu

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Antalya Defterdarı Hidayet Mat, yaptığı yazılı açıklamada, halk arasında 2B olarak bilinen orman vasfını yitirmiş arazilerin doğrudan satın alma başvurularının 7 Mayıs’ta başladığını anımsattı.

Türkiye’de en fazla 2B arazisi bulunan il olan Antalya’da yasanın 82 binden fazla vatandaşı ilgilendirdiğini vurgulayan Mat, haziran ayı sonu itibariyle başvuruların başlamasından sonra 40 günde yasadan faydalanmak amacıyla yaklaşık 20 bin başvuru yapıldığını belirtti.

Yasanın uzun yıllardır devlet ile halk arasında yaşanan sorunları çözecek olması açısından ”tarihi fırsat” olarak değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Mat, şunları kaydetti:

”Yasada arazinin kullanıcılarına ihalesiz doğrudan satın alınabilmesi imkanı sağlanıyor. Arazinin bedelinin peşin ödenmesi halinde yüzde 44, taksitli ödenmesi halinde yüzde 30 indirim sağlanıyor. Arazi bedelleri belediye mücavir alan sınırları içerisinde 3 yılda faizsiz 6 taksit, belediye mücavir alan sınırları dışında ise 4 yılda faizsiz 8 taksitte ödenebilecek.”

Mat, son başvuru tarihinin 30 Ekim olduğunu kaydetti.

Türk ticaretinde yeni dönem yarın başlıyor

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Türk ticari hayatında devrim niteliği taşıyan değişiklikleri içinde barındıran yeni Türk Ticaret Kanunu, yarın yürürlüğe girecek.

1 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan Türk Ticaret Kanunu’nda iş ve ekonomi dünyasından gelen talep ve eleştiriler doğrultusunda 17 başlık altında toplam 84 maddeyi etkileyen değişiklik, geçen hafta Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Kanun, 2011 yılında kabul edilen Türk Ticaret Kanunu’nda, uygulamada sorun yaşanmaması için bazı değişiklikler içeriyor. Buna göre, 47 hapis cezasının 33’ü idari, 6’sı adli para cezasına çevrildi. Sahtekarlık, evrakta sahtecilik gibi 8 fiilin hapis cezasına dokunulmadı.

Bundan böyle her tacir internet sitesi oluşturmak zorunda olmayacak, ancak internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi olan tacirler, işletmesi ile ilgili bilgileri bu siteden yayımlayacak.

Ticaret sicili kayıt işlemlerinin elektronik ortamda yapılması için toplanması ve işlenmesi gereken kişisel veriler, kişisel verilerin korunması ve bilgi güvenliğinin sağlanmasına ilişkin mevzuata uygun bir şekilde korunacak.

Sicil müdürünce verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişiye, sicil müdürünün teklifi üzerine mülki amiri tarafından bin lira ceza uygulanacak. Tescil ve kayıt için gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara 2 bin lira caza verilecek.

Tescil edilen ticaret unvanı, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılacak. Tacirin işletmesiyle ilgili olarak düzenlediği ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde, tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi ile tacir internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi ise tescil edilen internet sitesinin adresi de gösterilecek. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de yayımlanacak.

Söz konusu sitede ayrıca anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin adları, soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, limited şirketlerde müdürlerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, komandit şirketlerde yöneticilerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı yayımlanacak. Bu yükümlükleri yerine getirmeyenler için 2 bin lira idari para cezası uygulanacak.

İşletmesi ile ilgili, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte bulunan tacirler ile tek başlarına ticaret yapan ancak ticaret unvanlarına, bir şirketin var olduğu izlenimini uyandıracak ekler yapan kişiler, 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacak. ”Türk”, ”Türkiye”, ”Cumhuriyet” ve ”Milli” kelimeleri bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilecek. Aksi davranan tacirler hakkında da aynı ceza uygulanacak.

SPK’dan izin alınacak

Şirket kurmak, şirketin sermayesini artırmak amacıyla ya da vaadiyle halktan para toplanabilmesi için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) izin alınacak. SPK’dan izin almadan halktan para toplayanlara 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilebilecek.

Kanunun göreve ilişkin hükümleri, kanun yürürlüğe girdiği tarihten önceki açılmış davalara uygulanmayacak. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olacak.

Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olacak. Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defterikebir ve envanter defteri ile defterlerin açılış onayı, kuruluş sırasında noter tarafından yapılacak.

Ticaret şirketlerinin ticaret siciline tescili sırasında defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da onaylanabilecek. Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmayacak.

Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nca çıkarılacak tebliğle belirlenecek.

Birleşmeye katılan şirketler, alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde, yedişer gün aralıklarla üç defa yapacakları ilanla ve ayrıca internet sitelerine konulacak ilanla haklarını bildirecek.

Kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemlerde, bu yönde hazırlıklarda ya da şaibeli iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca, 1 yıl içinde fesih davası açılabilecek.

Pay sahipleri şirkete borçlanamayacak

İştirak taahhüdünden doğan borç hariç, pay sahipleri şirkete borçlanamayacak. Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte karı, geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirketten borç alamayacak.

Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri, şirkete borçlanamayacak, pay sahibi olan yönetim kurulu üyelerinin yakınları da belirlenen şartları taşımaları koşuluyla şirkete borçlanabilecek.

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Çetinkaya

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1976 yılında doğan Murat Çetinkaya, Boğaziçi Üniversitesi İİBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ve çift-anadal programı kapsamında aynı üniversitenin Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu.

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisansını tamamlayan Çetinkaya, halen aynı üniversitede uluslararası finans/ekonomi-politika alanında doktora tez çalışmasını sürdürüyor.

Bankacılık hayatına Albaraka Türk Katılım Bankası’nda başlayan Çetinkaya, uluslararası bankacılık ve hazine alanlarında çeşitli görevlerde bulundu. 2003 yılından itibaren kariyerine Türkiye Halk Bankası’nda devam eden Çetinkaya, sırasıyla Uluslararası Bankacılık ve Yapılandırılmış Finansman Daire Başkanı ve Uluslararası Bankacılık ve Yatırımcı İlişkilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Bu dönemde Banka’nın çeşitli iştiraklerinde, son iki yıl ise Halk Yatırım Menkul Değerler AŞ’de yönetim kurulu üyesi olarak görev aldı.

Murat Çetinkaya, 2008 yılından Merkez Bankası başkan yardımcılığına atandığı tarihe kadar, Kuveyt Türk Katılım Bankası AŞ’de Hazine, Uluslararası Bankacılık ve Yatırım Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı.

Altın yeniden 1600 dolar seviyesine çıktı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Haftaya 1.572,71 dolardan başlayan altın, hafta içinde karışık bir seyir izlemiş ve haftayı 1.574 dolardan kapatmıştı.

Uluslararası piyasalarda altının onsu bugün yüzde 3’e yaklaşan bir artışla gün içinde en yüksek 1.607 dolara çıktı. Şu dakikalarda altının onsu 1.597 dolar seviyelerinden işlem görüyor.

Kazakistan, Airbus ve Boeing’e rakip oluyor

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Kazakistan büyük yolcu uçağı üretecek…

Kazakistan’da büyük bir coşku ile 6 Temmuz’da kutlanan ”Astana Günleri” öncesinde basın mensuplarına açıklama yapan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, ”Kazakistan topraklarında uzun mesafelere uçabilecek büyük yolcu uçakları üreteceğiz. Bunun için büyük bir tesis inşa edeceğiz” dedi.

Bu şekildeki bir uçak fabrikasının bölgede ilk olacağını ifade eden Nazarbayev, ”Bu muhteşem bir olaydır. Ben bu nedenle halkımızın geleceğe daha ümitli bakmasını istiyorum ve yaklaşan tatillerini tebrik ediyorum” diye konuştu.

Nazarbayev, ”Astana Günleri” öncesinde helikopter montajı yapılacak bir tesis ile bazı hizmet binalarının da açılışını yaptı.

Hisarcıklıoğlu, ICC yönetim kuruluna seçildi

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ”batılı iş dünyası tarafından ‘barışın tüccarları’ sloganıyla kurulan, 89 ülkeden dünya devi şirketlerin olduğu” Milletlerarası Ticaret Odası’nın (ICC) Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildi.

TOBB’dan yapılan açıklamaya göre, beraberinde TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Murat Yalçıntaş ve Tanıl Küçük ile önceki gün Paris’e giden Hisarcıklıoğlu, burada gerçekleştirilen ICC genel kuruluna katıldı.

Hisarcıklıoğlu’nun söz konusu genel kurulda yönetim kurulu üyeliğine seçildiği ICC’nin bünyesinde Dünya Odalar Federasyonu, Milletlerarası Tahkim Divanı ve Dünya İş Hukuku Enstitüsü bulunuyor. Hisarcıklıoğlu, ICC yönetimine girerek bu kurullarda da söz sahibi olacak.

Merkez sekretaryası Paris’te kurulu olan ICC, bugün 89 ülkede milli komiteleri ile temsil ediliyor ve 124 ülkeden üyeyi bünyesinde barındırıyor. Aralarında Fortune 100’ü oluşturan AT&T, British Tobacco, Shell, Procter and Gamble, Unilever ve Rostchild gibi ”dev” şirketler de ICC’ye üye.

3 yıllık görev süresi var

ICC yönetimine seçilme sistemine ilişkin bilgi veren Hisarcıklıoğlu, yönetim kuruluna aday belirleme komitesinin olduğunu ve bu komitenin, ”kuruma kim iyi katkı yapar?” diye araştırdığını bildirdi.

Yönetim kurulu üyeliği için aktivitelere, etkinlik ve yetkinliğe bakıldığını belirten Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

”Belirlenen adaylara teklif ediyorlar. Kabul edersen yönetim kuruluna geliyor. Komite raporu değerlendiriliyor. Yönetim kurulunda kabul edilirse genel sekreter telefon ediyor. Son olarak genel kurula sunuluyor. ICC yönetim kurulunda, uluslararası tanınırlığı yüksek firmalar temsil ediliyor.

Global iş dünyası örgütü haline gelen ICC’nin temel gücü; 124 ülkeye yayılmış coğrafi anlamda kuvvetli temsil yetkisi, teknik komiteler vasıtasıyla sektörel olarak geniş temsil kabiliyeti ve aynı anda hem çok uluslu firmaların hem de KOBİ’lerin görüşlerini harmanlayarak sunmasına imkan sağlayan üye portföyünden kaynaklanıyor. Türk iş dünyası adına bu görevi yürüteceğim. 3 yıllık görev süresi var.

Bu süreçte Türk iş dünyasının sorunlarını yegane küresel iş organizasyonu olan ICC gündemine taşıyacağım. ICC, G20 zirvelerinde aktif rol alıyor. 2013’te Rusya’da, 2014’te Avustralya’da ve 2015’te Türkiye’de yapılacak olan G20 zirvelerinin paralelinde düzenlenecek B20 zirveleri için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. ICC Milletlerarası Tahkim Divanı, en köklü ve saygın tahkim mekanizmalarından biridir.”

ICC nedir?

ICC, 1919 yılında Belçika, İngiltere, Fransa, İtalya ve ABD iş dünyası tarafından kuruldu.

”Barışın Tüccarları” sloganıyla, Birinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan ICC, bu amaçla bu yıl ”Oslo Barış İçin İş Ödülleri”ni, Oslo Barış için İş Derneği ile birlikte organize etti, ödül törenine partner oldu. ICC çatısı altında 16 teknik komisyon bulunuyor. Bunlar Yolsuzlukla Mücadele, Tahkim, Bankacılık Tekniği ve Uygulamaları, Ticaret Hukuku ve Uygulamaları, Rekabet, Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Yolsuzlukla Mücadele, Gümrük ve Ticaret, Dijital Ekonomi, Ekonomi Politikaları, Çevre ve Enerji, Finansal Hizmetler ve Sigortacılık, Fikri Mülkiyet Hakları, Reklamcılık ve Pazarlama, Vergi, Ticaret ve Yatırım Politikası, Taşıma ve Lojistik.

Antalya’ya gemiyle 2 milyon turist geldi

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Erol, Kabotaj ve Denizcilik Bayramı nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, DTO olarak en büyük düşüncelerinden birinin Antalya’yı dünyanın ve Avrupa’yı en önemli kruvaziyer limanlarından biri yapmak olduğunu belirtti.

Antalya’nın turizmde olduğu gibi deniz ve kruvaziyer turizminde de dünyada önemli kentlerden birisi olmasını hedeflediklerini dile getiren Erol, bu konuda son 10 yılda önemli performans kaydedildiğini, ancak kruvaziyer turizmi için ayrı bir iskele ve limanın yapılmasını istediklerini ifade etti.

Antalya’nın kruvaziyer turizmde İstanbul ve İzmir’den sonra üçüncü ‘home port limanı’ olacağını bildiren Erol, bu sayede Antalya’nın kruvaziyer turizmi yapan firmaların daha fazla dikkatini çekeceğini vurguladı.

Deniz yoluyla gelen turist sayısını artırmayı hedeflediklerini anlatan Erol, şunları kaydetti:

”Diğer turistler günde ortalama 90 avro harcama yaparken, deniz yoluyla gelen turist ise günde ortalama 150-170 avro harcamaktadır. Bu, Antalya için önemli bir faktördür. Kruvaziyer turizmi ile gelen yolcuların harcamaları kadar kimliği de önemlidir. Kruvaziyer turizmi ile gelenler üst seviyedeki turistlerdir. Türkiye’nin yurt dışında lobi ihtiyacı olacaksa bu insanlar vasıtasıyla, küçük sayıdaki müşteri portresi ile lobi faaliyetlerine daha güzel devam edebiliriz.”

Erol, kruvaziyer turizminde Türkiye olarak daha yolun başında olduklarını dile getirerek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

”Geçen yıl Türkiye’ye kruvaziyer gemilerle yaklaşık 2 milyon turist geldi. Oysa sadece Barcelona Limanı 2 milyon yolcuya, Pire Limanı 1 milyon 750 bin yolcuya hizmet veriyor. Miami Limanı ise yılda 4,5 milyon turiste hizmet veriyor. Antalya’ya bu yılın ilk 5 aylık dönemimde gelen kruvaziyer yolcu sayısı 42 bin 583. Ama bu böyle kalmayacak. Temmuz, ağustos, eylül ve ekim aylarında daha da artacak. 150 bin yolcuya çıkma hedefini koyduk.”

Manavgat Yat Yapım ve Çekek Yeri projesi için çalışmalarının devam ettiğini anlatan Erol, arazinin ifrazlarının tamamlanarak Hazineye devredildiğini, Haberleşme Ulaştırma ve Denizcilik Bakanlığına tahsisi yapıldıktan sonra kooperatifin de içinde bulunduğu bir oluşumla tekne, yat imalatı sektörüne devredileceğini kaydetti.

Antalya’nın Serbest Bölgesi ile lüks tekne üretiminde dünya beşinciliğine yükseldiğini belirten Erol, şunları kaydetti:

”Bu dönemde Avrupa ülkelerindeki kriz havayolu şirketlerini çok fazla etkilemiş değil. Dolasıyla şirketler ellerindeki sermaye ile yurt dışında, AB ülkeleri dışında yatırıma açılmak üzere. Yatırıma açılmak istenen firmaları Antalya’ya davet etmek istiyoruz. Yabancı yatırımcıları Manavgat’a çekmek istiyoruz. Davetteki alt yapı, Manavgat’taki Yat Yapım ve Çekek Yeri’dir. Umarım bakanlığımız bu konuya çok farklı boyutta bakar ve bütçeye katılımı sağlar.”

Denizde ve karada bin 200 tekne bağlama kapasitesi olacak Aksu Marina Projesi’nin mutlaka 2016 yılında gerçekleştirilecek Antalya EXPO’ya yetiştirilmesi ve bütünleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Erol, şöyle devam etti:

”DTO Antalya Şubesinin en büyük projelerinden olan balıkçı barınağının inşaatına da başlandı. Deniz ve kara toplamı 600 tekne barınma kapasiteli balıkçı barınağı Antalya için çok önemli. Balıkçılarımız yıllardır büyük sıkıntı içindeydi. Balıkçı barınağı bu sıkıntıyı giderecektir. Aynı zamanda barınma, tekne bağlama yeri olarak da kullanılmasının yolunun açılmasını arzu ediyoruz. Amatör yelken sporu yapan yelken kulüplerinin faaliyetlerini yapmalarını hedefliyoruz. Balıkçı barınağı, gelecek yıl eylül ayında sektöre teslim edilecektir.”

Şimşek: Türkiye yeni cazibe merkezi oldu

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, mütekabiliyet konusunun Türkiye’nin menfaatine olduğunu belirterek, ”Burada önemli olan Türkiye’ye yatırımları çekmek. Çok uzun bir süre Ortadoğu’da yaratılan kaynak fazlası batıda değerlendirildi. Bugün Türkiye gibi çok önemli cazibe merkezleri var. Bu trendin değişeceğine inanıyorum”dedi.

Türk Arap Ekonomi Forumunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şimşek, ”Irak’ın sunmuş olduğu yatırım fırsatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şöyle cevap verdi:

”Irak ihracat anlamında Almanya’dan sonra en büyük pazarımız. Yatırımlar anlamında da çok büyük fırsatlar sunuyor. Zaten Irak Maliye Bakanının söylediği gibi bu yıl 100 milyar dolarlık bir bütçeleri var. Bunun yaklaşık 35 milyar doları yatırım projeleri. Gelecek yıl bu, 120 milyar dolara çıkacak. Yine bunun yaklaşık yüzde 35’i yatırımlara yönelik olacak. Hakikaten çok önemli bir pazar. Irak’la bizim ilişkilerimiz çok güçlü. Irak, önemli fırsatlar sunuyor.”

”Türkiye, demokrasisi ile Ortadoğu için örnek model olabilir mi?” sorusuna ise Şimşek, şu yanıtı verdi:

”Ortadoğu’daki bazı ülkelerde büyük bir değişim süreci var. Model dediğiniz zaman ilham kaynağı oluşturacak doğru ve başarılı uygulamalar diye bakmak lazım. Türkiye bir çok açıdan örnek alınıyor ve ilham kaynağı olarak görülüyor. Bunu ben değil foruma katılan konuşmacılar söylüyor. Türkiye bazı konularda çok büyük mesafeler katetti. Bu deneyim başarı ve gelişmeleri bölgeyle paylaşmaktan memnuniyet duyarız.

Bizim için önemli olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın tamamının bir huzur barış ve refah bölgesine dönüşmesi. Türkiye bir referans ve kaynak noktası olarak görülüyor bazı ülkeler için. Bu bizim için gurur verici bir durum. Ancak bizim de kendi evimizi bir şekilde düzene koymaya devam etmek zorundayız. Biz de reform süreci bitmedi. Reformların daha geliştirilmesi derinleştirilmesi gerekiyor. Son bir-iki ay içerisinde geçen yasalara bakın çok önemli reformlar yaptığımız göreceksiniz. Tekerleği yeniden keşfetmeye gerek yok yenilik nerede varsa kullanmak lazım.”

Mütekabiliyet konusu…

Mehmet Şimşek, mütekabiliyet ile ilgili bir soru üzerine de şunları kaydetti:

”Mütekabiliyet konusu Türkiye’nin menfaatine olan bir konudur. Bugün dünyanın bütün zenginleri New York, Paris ve Londra’dan yer alabiliyorlar. Güçlü ülkelerin kendine güveni yüksek. Biz de Türkiye olarak kendimize güveniyoruz. O anlamda en ufak bir sorun görmüyorum. Tabii ki, buna ilişkin bir bakanlar kurulu kararı çıkacak.

Ancak burada önemli olan Türkiye’ye yatırımları çekmek. Rakam vermeyeceğim ama bu tamamen özel sektörün çalışmalarına bağlı olacak. Ancak, çok uzun bir süre Ortadoğu’da yaratılan kaynak fazlası batıda değerlendirildi. Bugün Türkiye gibi çok önemli cazibe merkezleri var. Bu trendin değişeceğine inanıyorum”

”Bedelli askerlikte gelinen son nokta nedir?” sorusuna Şimşek, ”Bedellide başvurular 69 binin biraz üzerindeydi. Toplamda ön görülen gelir yaklaşık 2 milyar liranın biraz üzerinde. Onun nereye harcanacağı kanunla belirlenmişti” diye cevap verdi.   

Forumun genel bir değerlendirmesini yapan Şimşek, forumun Türkiye için önemli bir adım olduğunu ifade ederek, ”Forum, ülkemizle Arap dünyası arasında güçlü ekonomik ticari ilişkilerin kurulmasına imkan sağlar. Katar Maliye Bakanı 3 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsetti.

Önümüzdeki yıllarda bu yatırımlar çok çok daha güçlü bir şekilde Türkiye’ye akacak. Türkiye’nin geleceği parlak, performansı ve potansiyeli yüksek. Bir de bölgede petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi nedeniyle çok büyük ölçekte fon fazlası söz konusu. Dün sunumumda bu fon fazlasının gelişmiş ülkeler yerine Türkiye’ye akması gerektiğini çok açık ve net bir şekilde ortaya koydum diye düşünüyorum” dedi.

Almanya ESM ve mali birliği kabul etti

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Almanya, Avrupa İstikrar Mekanizmasını ve mali birliği kabul etti

Mecliste dün akşam yapılan oylamalarda, yasa tasarılarının kabul edilmesi için gerekli olan üçte ikilik çoğunluk, iktidar partilerine destek veren muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller Partisi tarafından sağlandı.

Sol Parti ise yasa tasarılarına karşı çıkarak, bunların iptal edilmesi için Pazartesi günü Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunacağını açıkladı.

ESM için yapılan oylamada, oylamaya katılan 604 milletvekilinden 493’ü yasa tasarısını desteklerken, 106’sı buna karşı çıktı, 5 milletvekili de çekimser oy kullandı. Mali birlik ile ilgili yasa tasarısına da 491 milletvekili “evet” oyu kullanırken, buna 111 milletvekili karşı çıktı, 6 milletvekili de çekimser oy kullandı.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, oylamadan önce yaptığı hükümet açıklamasında, Avrupa’nın gelecekteki istikrarı için tarihi bir karar almak ve Avro’dan yana olduklarını herkese göstermek istediklerini belirtti.

SPD ve Yeşiller Partisi de, Merkel’i Avro krizini daha da artırmakla eleştirmesine rağmen, hükümetin yasa tasarılarına destek vereceğini açıkladı.

Bundestag’ın aldığı kararları dün gece geç saatlerde Bundesrat’ta onayladı. Söz konusu yasa tasarılarının onaylanabilmesi için hem Bundestag, hem de Bundesrat’ta üçte ikilik çoğunluğun sağlanması gerekiyordu.

Anayasa Mahkemesine söz konusu yasa tasarılarına karşı daha şimdiden yapılan bazı kişisel şikayetler nedeniyle ESM yarın planlandığı gibi yürürlüğe giremeyecek. Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği kararın bir kaç hafta sürebileceği bildirildi.

GfK Tüketici Güven Endeksi azaldı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Araştırma Kuruluşu GfK Türkiye, Tüketici Güven Endeksinin, Haziran ayında bir önceki aya göre 0,8 puan azalarak 92,7 düzeyine yükseldiğini bildirdi. Tüketici Güven Endeksi, Mayıs ayında ayında 93,5 düzeyindeydi.

GFK Türkiye’den yapılan açıklamaya göre, tüketiciler tarafından Haziran ayında, ”kürtaj tartışmaları ve terör” gündemde en fazla öne çıkan konular olarak belirtildi.

Endeksin alt kalemlerine ve değişim oranlarına bakıldığında Haziran’da gelecek 12 ay için hanenin maddi durumuna yönelik beklenti 0,7 puan (yüzde 0,6) artarak 109,5 puana yükseldi. Genel ekonomik duruma yönelik beklenti 0,9 puan (yüzde 0,8) azalarak 119,1 puan olarak kaydedildi.

İşsizlik oranının azalacağına yönelik beklenti 2,1 puan (yüzde 2,4) azalarak, 86,1 puan olarak gerçekleşti. Tasarruf eğilimi ise 1 puan (yüzde 1,8) azalarak 55,9 olarak izlendi.

Hesaplama yöntemi

Tüketici Güven Endeksi denge yöntemine göre hesaplanıyor. Buna göre, ”hanenin maddi durumu”, ”ülkenin genel ekonomik durumu”, ”işsizlik oranı” ve ”hane tasarrufları”na yönelik beklentilere ilişkin sorulara toplam cevap verenler arasında pozitif ve negatif cevap verenlerin yüzdeleri farkı hesaplanıyor ve bu farka 100 eklenerek çıkan değerlerin aritmetik ortalaması alınıyor.

Endeks 0’dan 200’e kadar değer aralığına sahip. Endeksin 100’den büyük olması tüketici güveni açısından iyimser görüşte olanların oranının kötümser görüşte olanlardan fazla olmasını, endeksin 100’den küçük olması tüketici güveni açısından kötümser görüşte olanların oranının iyimser görüşte olanlardan fazla olmasını ifade ediyor.

Avrupa Komisyonu adına yürütülen araştırmanın saha çalışması her ayın ilk iki haftasında 12 NUTS1 bölgesini temsil eden 26 ilin kentsel ve kırsal alanlarında 15 yaş üzeri toplam 1100 kişi ile görüşülerek gerçekleştiriliyor. Görüşmeler telefonla anket yöntemiyle yürütülüyor. Her hanede tek kişi ile görüşülüyor ve görüşülen kişilerin yaş, cinsiyet ve eğitim açısından dağılımı Türkiye genelini temsil ediyor.

Açıklamaya göre, Avrupa Komisyonu tarafından AB’ye üye ve aday ülkelerin ekonomik konjonktürlerini takip etmek amacıyla yürütülen ”İşyerleri ve Tüketici Araştırmaları Ortak Uyumlu AB Programı”nın ”Tüketici Araştırması”nı Mayıs 2007’den bu yana Avrupa Komisyonu adına GfK Türkiye yürütüyor.

Araştırma, Avrupa Komisyonu ve GfK Türkiye tarafından ortak olarak finanse ediliyor

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Süleyman Yaşar’ın yazısı

TTK’nın ilk haline itiraz edenler yeni kanunla kazdıkları kuyuya kendileri düştüler. Yeni TTK’da yapılan değişiklikler şirket ortağı ve yöneticinin hapse atılmasını kolaylaştırdı.

“Herkes hapse girecek” iddialarıyla bilgi kirliliği yaratıp ve hükümet üzerinde baskı kurup, AB’ye uyumda temel yasa olan yeni Türk Ticaret Kanunu’nu değiştirttiler. Peki kim bunlar? Başta TOBB olmak üzere TÜSİAD ve CHP üçlüsü, yeni TTK’nın değişmesi için lobiciler tutup hükümete baskı yaptı.

Türkiye ekonomisini ve iş dünyasını şeffaflaştıracak bir yapısal reform yasasının içini böylece boşaltmaya çalıştılar. Fakat kaderin cilvesi…İşler bunu yaptıranların planladığı gibi gelişmedi. Değişiklikler şimdi gelip geçmiştekinden çok daha feci şekilde kendilerini vurdu.

Yürürlüğe koydurmadıkları yeni yasada, şirketten para çeken ortak, 300 gün adli para cezasıyla cezalandırılıp kusurunu giderebiliyordu. Ama şimdi şirketten para çekildiği takdirde yöneticiler, şirketten alacaklı olan biri, ortak ya da ücretini zamanında alamayan bir şirket çalışanı şikâyetçi olduğu takdirde, güveni kötüye kullanma (emniyeti suistimal) suçundan hemen hapse girebilecek.

SERMAYENİN KORUNMASINA TERS

Anlayacağınız 1 Temmuz 2012’den itibaren şirketlerin yönetim kurulu üyeleri anında uygulanabilecek bir hapis cezasıyla karşı karşıya kalıyorlar. Niye? Çünkü şirketten maaşını zamanında alamayan bir işçi, ortağın şirketten para çektiğini iddia edip savcılığa gittiğinde, savcı hemen emniyeti suistimal suçundan dava açıp yönetim kurulu üyeleri hakkında 7 yıla kadar hapis cezası ve tutuklama isteyebilecek.

Gelelim yeni TTK’nın şirketten para çekmeyle ilgili değiştirilen maddesinin gerekçesine… Yeni TTK’nın değiştirilmesine ilişkin TBMM Adalet Komisyonu’nun 1/630 sayılı raporuna göre, şirketten para çeken patronlar değil, bu defa para çektiren yönetim kurulu üyelerinin tümü güveni kötüye kullanma suçundan 7 yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasına çarptırılacak.

Değiştirilen 358’inci madde gerekçesinde; “Maddeyle, borçlanma yasağı yumuşatılmış ancak kaldırılmamıştır. Maddede yapılan değişiklikleortakların ve şirket yöneticilerinin acil kaynak ihtiyaçlarının şirket varlıklarından karşılanabilmesi mümkün hale getirilmiştir. Buna karşılık söz konusu maddede yapılan değişikliklerle şirket ortaklarının ve yöneticilerinin şirket varlıklarından sınırsız olarak borçlanmasına imkân tanındığı sonucuna da ulaşılmamalıdır.

Zira bu husus, bu Kanun’un temel ilkelerinden biri olan sermayenin korunması ilkesine ters düşmektedir. Borçlanma yasağına ilişkin söz konusu düzenlemelerin yapılmasındaki amaç, şirket ortaklarının ve yöneticilerinin acil ihtiyaçlarının makul bir vade içinde, şirketi zarara uğratmayacak şekilde karşılanmasıdır. Diğer taraftan, şirket varlıklarının uzun süreli ve yüksek oranlarda ortaklar veya yöneticiler tarafından (borçlanmak suretiyle) kullanılması söz konusu maddelerde yapılan değişikliğin amacına uygun olmayacaktır.

Bu hali ‘şirketin içinin boşaltılması’ veya ‘şirketin hortumlanması’ şeklinde tanımlayabiliriz. Bu durumda, yani şirket varlıklarının borçlanma adı altında şirket ortaklarına veya yöneticilerine kullandırılması halinde, 5237 sayılı TCK’nın 155’inci maddesinde düzenlenen ‘güveni kötüye kullanma suçu’nun veya borçlanma sonucunda şirketin iflası halinde 5237 sayılı TCK’nın 161’inci maddesinde düzenlenen ‘hileli iflas suçu’nun oluşabileceği açıktır” deniliyor.

ÜYELER VE YAKINLARI DA ETKİLENECEK

Prof. Dr. Ünal Tekinalp’in hazırladığı yeni TTK’nın özgün halinde, şirketten para çekildiğinde sadece adli para cezasını ödeyip kurtulmak vardı. Yeni TTK’nın değiştirilen halinde, şirketten para çekildiği takdirde emniyeti suistimal suçundan yönetim kurulu üyeleri yedi yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Niye? Çünkü yeni TTK 562’nin 5c fıkrası, “358’inci maddesine aykırı olarak şirkete borçlananlar” şeklinde düzenlenmişken yapılan son değişikle “358’inci maddesine aykırı olarak pay sahiplerine borç verenler” diye değiştirildi.

Böylece yapılan bu değişikle şirketin yönetim kurulu üyeleri hapse gidecek. Ve bu hüküm halen şirkete borcu olan patronları ve yakınlarını da kapsıyor. Yani 1 Temmuz itibarılyla patronun ve yakınlarının şirkete borcu varsa, bir alacaklının ya da çalışanın suç duyurusu üzerine şirket yönetim kurulu üyeleri hemen hapse girebilecekler.

DEĞİŞİKLİK KENDİ AYAKLARINA DOLANDI

Peki bu madde gerekçesi nasıl kullanılacak? Şöyle kullanılacak. Davacının avukatı hâkime madde gerekçesini gösterecek ve kanun koyucunun, şirketten para çekmeyi emniyeti suistimal suçu olarak tanımladığını ileri sürecek. Böylece hâkim bu yönde karar vermek zorunda kalacak. 

Anlayacağınız bu ülkenin vatandaşlarını ve tüketicilerini koruyan yeni TTK’yı uygulatmamak için asılsız iddialar üreterek Ankara’da ve medyada yapmadıklarını bırakmayanlar, kanunu kendi lehlerine değiştirtirken öyle saçmaladılar ki sonunda bu değişiklik kendi ayaklarına da dolandı.

Turkcell’de top artık devlette

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Türkiye ‘nin lider GSM operatörü Turkcell’de üç ana ortak Çukurova Holding, Sonera ve Altimo arasındaki ‘hâkimiyet kavgası’ şirkete devlet müdahalesinin kapasını araladı.

Turkcell’de kanuni denetçilerin, şirket yönetim kurulunun Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Kurumsal Yönetim İlkeleri’ne uyum için gerekli adımları atmaması üzerine yapılmasını istediği genel kurul, şirketin yüzde 51 ile ana hissedarı olan Turkcell Holding’in katılmaması nedeniyle dün yapılamadı.

Turkcell tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada, “Şirketimizin 29 Haziran 2012 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı, yüzde 51 hissedarımız Turkcell Holding A.Ş.’nin Genel Kurul’da temsil edilmemesi sonucunda şirket ana sözleşmesinde öngörülen asgari toplantı nisabının sağlanmaması nedeniyle yapılamamıştır” denildi.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,Reuters ‘a önceki gün yaptığı açıklamada, “Ortakların anlaşmazlıkları nedeniyle bu önemli şirket heba edilemez. Gerektiği zaman kamu menfaatini gözeterek gereken yapılır” diyerek hükümetin müdahale edebileceği sinyalini verirken, dün iptal edilen genel kurulun ardından, SPK’nın dava yoluyla bağımsız üye atanması seçeneğine başvurması en yüksek olasılık olarak görülüyor.

Turkcell'de top artık devlette

Mahkeme atama yapabilir

SPK geçen hafta, Turkcell’in yönetim kurulu kararıyla iletilmiş bir bağımsız aday listesi bulunmaması nedeniyle, mevzuata uygun bir liste ile onay almak için kurula başvurmasını istemişti. SPK ayrıca, tebliğ hükümlerinin yerine getirilmemesi durumunda Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22. maddesinin 1. fıkrasının (z) bendinde yer alan tedbirler de dahil olmak üzere şirket hakkında yasal işlem tesis edilebileceğine dikkat çekmişti.

SPK Kanunu’nun 22. maddesi, getirilen uyum zorunluluğuna aykırı işlemlerin hukuka aykırılığının tespiti veya iptali için ihtiyati tedbir istenmesini, dava açılmasını, açılan davada uyum zorunluluğunun yerine getirilmesi sonucunu doğuracak şekilde karar alınmasının istenmesini öngörüyor.

Analistler SPK’nın dava yolunu işletebileceğine dikkat çekerek, “SPK bağımsız üye atanmasını mahkeme yoluyla ister, mahkeme şirketten aday ister, şirket yine aday göstermezse mahkeme atar” değerlendirmesinde bulundu.

Karmaşık ortaklık

Turkcell’i dolaylı yoldan kontrol eden Çukurova Telecom Holdings’in ana ortakları Altimo ve Çukurova Grubu, temettü dağıtımı, bağımsız yönetim kurulu adayları ve yönetim kurulu yapısı üzerinde anlaşamıyorlar. Turkcell’in yüzde 51’ine sahip olan Turkcell Holding, Çukurova Telecom Holdings (CTH) tarafından kontrol ediliyor.

CTH’de Altimo’nun yüzde 49, Çukurova’nın ise yüzde 51 payı bulunuyor. Turkcell Holding’de ise CTH’nin yüzde 53, TeliaSonera’nın ise yüzde 47 payı bulunuyor. Turkcell İletişim’de dolaylı olarak TeliaSonera’nın yüzde 37, Çukurova Grubu’nun yüzde 13,81, Altimo’nun ise yüzde 13,22 payı bulunuyor.

Çukurova: Asıl sorun onlar

Çukurova Grubu Turkcell’in genel kurul toplantılarının diğer ortaklar tarafından engellendiği iddia etti. Açıklamada şöyle denildi: “Çukurova Grubu, Turkcell Yönetim Kurulu’nda bağımsız üye sayısının arttırılması suretiyle SPK düzenlemesini destekler.

TeliaSonera ve Altimo, Turkcell yönetim kuruluna minimum sayıda üyenin katılması suretiyle toplanması ve minimum toplantı çoğunluğu ile kararlar alması konusunda ısrarcıdır. Bu yaklaşımları aralarındaki işbirliği anlaşmasına istinaden TeliaSonera ve Altimo’nun yönetim kurulu kararlarını kendi oylarının yeterli olacağı düzende almak istemelerindendir.

TeliaSonera: Çok üzgünüz!

TeliaSonera, genel kurulun yapılamamasından dolayı üzüntü duyduklarını ve yönetim kurulunda daha fazla bağımsız üye bulunması için elinden geleni yapacağını açıkladı. TeliaSonera Kıdemli Başkan Yardımcısı Cecilia Edström, “Turkcell’in yönetim kurulundaki 10 üyeden dördünün bağımsız olması şirketin kurumsal yönetimini destekleyecektir. Fakat bu durum yönetim kurulunda bloke hakkını yitirebilecek olan Çukurova tarafından reddedilmektedir” dedi.

Altimo: Çukurova süreci kilitledi

Altimo Başkan Yardımcısı Evgeny Dumalkin, SPK’nın kurumsal yönetişim önerilerini desteklediklerini ancak Çukurova’nın bu değişiklikleri engellediğini söyledi. Alfa’dan KAP’a yapılan açıklamada ise Çukurova’nın, yönetim kurulunu ve genel kurulu kilitleyerek küçük hissedarların menfaatlerine zarar verdiği belirtilerek, “Alfa, 2010 yılı kârının en az yüzde 75’ini, 2011 yılı kârının da tamamını dağıtmak üzere Çukurova’ya teklifte bulunmuştur. Çukurova her iki teklifi de reddetmiştir” denildi. 

İran, OPEC’i olağanüstü toplantıya çağırdı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

İran Petrol Bakanlığı sitesinde yer alan habere göre, Petrol Bakanı Rüstem Kasımi, dünya piyasalarındaki petrol fiyatlarının keskin düşüşünün devam etmesi üzerine Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nü (OPEC) olağanüstü toplantıya davet ettiklerini söyledi.

OPEC’e üye ülkelerin son toplantıda petrolün varilinin 100 doların altına düşmesi durumunda gerekli önlemler almak için yeniden bir araya gelme kararı aldıklarını hatırlatan Kasımi, petrol üretim kotalarına uyulması gerektiğini kaydetti.

Kasımi, OPEC’e üye tüm ülkelerin petroldeki arz-talep dengesinin korunması konusunda anlaştıklarına dikkati çekti.

Üyelerden taahhütlerine uymalarını isteyen Kasımi, petrol fiyatlarının talebe göre yaz aylarında inişli çıkışlı bir seyir izlediğini de belirtti.

Kasımi, günlük 30 milyon varil petrol üretimi kotasına uyulmasının piyasalardaki fiyat dengesinin sağlanmasında etkili olacağını ifade etti.

Suriye ile ticaret bitme noktasına geldi

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,  Türkiye ile Suriye halkı arasında en ufak bir problem olmadığını belirterek, ”Suriye’deki rejimin kendi halkına baskı yapmasını ve şiddete başvurmasını tasvip etmediğimiz için şu an ilişkiler neredeyse donma noktasına gelmiş ekonomik anlamda ama ben inanıyorum ki, Suriyede halkın iradesi hakim olunca ilişkilerimiz çok daha güçlü bir şekilde gelişecek. Biz Suriye’nin gelişmesini istikrarını birliğini, beraberliğini ve bütünlüğünü çok önemsiyoruz” dedi.

Şimşek, Türk Arap Ekonomi Forumu’nda düzenlenen ”Ekonomik İşbirliği Oluşturma”  konulu panelin ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

”Suriye’deki durumdan önce ekonomik ilişkileriniz nasıldı ve son durumdan nasıl etkilendi?” şeklindeki soruya Şimşek şöyle cevap verdi:

”Suriye ile ilişkiler son yıllarda çok hızlı gelişiyordu. Ancak son dönemdeki olaylar bütün ekonomik ilişkiler ve bütün yatırımları hatta insanların geçişini bile olumsuz yönde etkiledi. Suriye ile kriz öncesinde bir serbest ticaret anlaşmamız vardı. Geniş yelpazede ilişkilerimiz vardı.

Turizm ve çimento üzerine önemli çalışmalar vardı. İnanıyorum ki, Suriye halkının iradesi tam olarak güçlü bir şekilde yönetime yansıdıktan sonra Suriye çok daha güçlü bir şekilde bölgede konumlanacak. Türkiye ile Suriye halkı arasında en ufak bir problem yok. Suriye’deki rejimin kendi halkına baskı yapmasını ve şiddete başvurmasını tasvip etmediğimiz için şu an ilişkiler neredeyse donma noktasına gelmiş ekonomik anlamda.

Ama ben inanıyorum ki, Suriye’de halkın iradesi hakim olunca ilişkilerimiz çok daha güçlü bir şekilde gelişecek. Biz Suriye’nin gelişmesini istikrarını birliğini, beraberliğini ve bütünlüğünü çok önemsiyoruz. Bir koşu olarak Suriye’nin gelişmesine destek vereceğiz.”

”Suriye’deki çatışmalar yatırımcıları kaçırıyor”

Audi Bank Grup Üst Yöneticisi (CEO)’su Samir Hanna ise aynı soruya, ”Böylesi sıkıntılar yaşayan bir ülkede tabii ki her türlü ekonomik faaliyet en asgari düzeyde olacaktır. Şimdi Bugün Suriye’ye yatırım yapar mı kimse? Tabii ki yapmaz. Daha önce yatırım yapanlar bu yatırıma devam ederler mi? Etmeyebilirler. Projeler azalacaktır. Bank Audi olarak, Suriye’de bir bankada yüzde 50 hissemiz var. Ancak faaliyetler yüzde 70 oranında azaldı, faaliyetler uykuya geçti. Bu dönüşüm süreci sonuçlana kadar bu böyle devam edecek. Dolayısıyla bu çatışmalar yatırımcıları kaçırıyor. Mevcut yatırımları da sekteye uğratıyor ve yavaşlatıyor” diye cevap verdi.

Delta Petrol Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Habbab ”Nabuco ile ilgili son gelişmeler hakkında ne söyleyeceksiniz?” sorusuna şöyle cevap verdi:

”Nabucco çok yavaş işliyor. Neden? Çünkü yatırım ortamı değişti. Bir de tabis gaz kaynağının bulunması lazım. Projenin devam etmesi için gerekli gaz kaynağı henüz bulunmuş değil. Türkiye bu kadar büyüyen ve gelişen bir ülke olduğu için doğal gaz talebi çok fazla yükseliyor.

Dolayısıyla bulunan gazlar da daha çok Türkiye’ye gidecek. Irak gazı da Türkiye’ye gelecek diye düşünüyorum. Nabucco zaman içinde geliştirilebilecek bir proje. Ancak projenin hayata geçirilmesi için doğal kaynak yok. Ancak önümüzdeki 10 yıl içinde belki faaliyete geçecek.”