Archive for Haziran, 2012

Murat Daltaban

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1966 yılında Ankara’da doğdu. Salkım Hanımın Taneleri filmiyle Hırsız Polis dizisindeki rolleriyle tanındı. In-yer-face akımı oyunlarını Türkçe olarak ilk kez sergileyen DOT’un kurucularındandır.

ODTÜ Maden Mühendisliği’nde okudu. 1992’de Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Tiyatro Bölümü Oyunculuk Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda çalıştı. Bir dönem kulüplerde grubuyla rock ve punk tarzı müzik yaptı.

1999’da Salkım Hanımın Taneleri filminde Ermeni Klarnetçi Artin’i canlandırdı. Filmde Sarı Gelin türküsünü Ermenice söyledi. 2004 yılı sonlarında Şehir Tiyatroları’ndan istifa etti. Hırsız Polis dizisinde hırsız Mavi’nin sorunlu ağabeyi Ali Rıza’yı (Arıza) oynadı. Bu rolle geniş kitlelerce tanındı.

2005 yılında Özlem Daltaban’la birlikte DOT’u kurdu. İstanbul Beyoğlu’nda faaliyet gösteren tiyatroda, Britanya’da doğmuş olan in-yer-face akımı oyunlarını sahneye koydu ve bazılarında rol aldı. DOT farklı anlayışıyla seyirciden ve medyadan ilgi gördü.

Oynadığı filmler ve TV dizileri

Menekşe ile Halil, 2007 – Mithat
İpekli Mendil – 2006
Pars: Kiraz Operasyonu, 2006 – Haşhaşi
Hırsız Polis, 2005 – Ali Rıza
Hoşgeldin Hayat, 2004
Yürek Çığlığı, 2004 – Avukat Sinan
24 Saat, 2004
Kumsaldaki İzler, 2002 – Nedim
Kınalı Kar, 2002 – Kamber
Hırsız, 2001 – Mahmut
Nisan Yağmuru – 2001
Salkım Hanımın Taneleri, 1999 – Klarnetçi Artin
Yüzleşme, 1999
Cumhuriyet, 1998
Yeni Bir Yıldız, 1997 – Ekrem
Sakin Kasabanın Kadını, 1997 – Adnan
Yalan, 1997 – Ayhan
Hüznün Yüzü, 1997 – Bülent
Bir Aşkın Bittiği Yer, 1996 – Tamer
Babam Askerde, 1994

Kazım Akşar

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1953 yılında Balıkesir Burhaniye’de doğdu. 1970 yılında Radyoda Çocuk Saatine girdi. Radyoda, Arkası Yarın, Mikrofonda Tiyatro da, oyuncu ve yönetmen olarak yer aldı.

1978 yılında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümünden mezun oldu.

1979 yılında Devlet Tiyatrolarında oyuncu olarak çalışmalarına başladı.

1986-1987’de İngiltere’ye Devlet tarafından gönderildi.

National Theatre da Peter Hall ile beraber; Entertaining Strangers (David Edgar), The Winter’s Tale (Shakespeare),  The Tempest (Shakespeare) ve Cymbeline (Shakespeare) oyunlarýnda yardımcı olarak çalıştı.

1988 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünde, 4 yıllık eğitmenlik yaptı.

ODTÜ ve Kadir Has Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Halen, Dialog Anlatım İletişim okulunda eğitmenlik yapmaya devam etmektedir.   

OYUNLAŞTIRDIĞI BAZI ESERLER

Dorian Gray’in Portresi – Oscar Wild

Yeraltından Notlar – Dostoyevski

Beyaz Geceler – Dostoyevski

YÖNETMENLİĞİNİ YAPTIĞI BAZI OYUNLAR

Suç ve Ceza, Demir, Moskova Geceleri, Örümcek Kadının Öpücüğü, Ayyar Hamza, Büyük Misafir, Beyaz Geceler, Ayak Takımı Arasında (AST), Eskici Dükkanı, Otopark Cinayetleri, Tartuffe, Kanlı Nigar

OYNADIĞI BAZI OYUNLAR

Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, İntihar, İlkbaharda İntihar Yasak, Karakolda, Ekinler Yeşerince, Otelci Kadın, İdeal Koca (Tiyatro istanbul),  Sarıpınar 1914, Savaştan Barışa Aşktan Kavgaya (Atatürk), Bakkhalar, Çicu, Candan Can Kopartmak (En iyi Erkek Oyuncu Ödülü), Gazap Üzümleri, Romantika

OYNADIĞI BAZI FİLMLER

Mercan Kolye, Şarkıcı, Cumhuriyet

OYNADIĞI BAZI DiZiLER

Köstebek, Kara Melek, Adı Aşk Olsun, Gemilerde Talim Var, Örümcek, Kadın İsterse

Faruk Kenç

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1910 yılında İstanbul’da doğdu.

Türkiye’ye ilk film kamerasını getiren, bu suretle filmcilikte ilk adımı attıran, Birinci Dünya Savaşı Başkumandanı Enver Paşa’nın yeğenidir. Cağaloğlu’ndaki Yeni Lise’yi bitirdikten sonra, Rusya’dan Türkiye’ye gelen rejisör Madan Espir Şup ile Kameraman Martof’un yanında asistanlık yaparak “Türkiye’de Terakki Hamleleri” adındaki filmle filmciliğe başladı. Bundan sonra Almanya’da Bavyera Devlet Fotoğrafçılık Okulu’nu bitirdi. Yurda döndükten bir yıl sonra, yönetmen ve aynı zamanda da kameraman olarak “Taş Parçası, Yılmaz Ali” ve “Kıvırcık Paşa” filmlerini sesli olarak çekti. Bu filmlerle tiyatrocuların tekelinde olan sinemaya değişik boyutlar kazandırarak “Geçiş Çağı” adı verilen yeni bir devrenin ilk ve en önde gelen yönetmenlerinden birisi oldu.

1942’de “Dertli Pınar” filmini ülkemizde ilk kez sessiz olarak çekti ve daha sonra dublaj yaparak filmi seslendirdi. Başlattığı bu yeni dönem, pratikliği ve ucuza mal olması nedeniyle kısa bir sürede yaygınlaştı ve günümüze kadar hiç değiştirilmeden kullanıldı. Ayrıca sinemaya yeni amatör sanatçılar getirerek, sinemamızda oyuncu kadrosunun oluşmasında büyük katkıları oldu.

Yerli Film Yapanlar Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı ve bu cemiyetin ilk başkanlığını yaptı. Ülkemizde ilk kez sinema artist yarışması düzenleyerek Belgin Doruk, Ayhan Işık, Mahir Özerdem, Sadri Alışık, Oya Sensev, Kadir Savun, Vedat Karaokçu gibi oyuncuları sinemamıza kazandırdı. Sinema sanatçılarını sosyal güvenceye kavuşturma amacını güden Film-San Vakfı’nın kurucuları arasında yer aldı ve uzun bir süre başkanlığını yaptı. 1944’te İstanbul Film Şirketi’ni kurarak kendi hesabına birçok film yaptı. 1943’te Mualla Eriş’le, 1954’te de Belgin Doruk’la evlendi ve ayrıldı. Türkiye’de uzun metrajlı filmler yanında “Sanayi’de Eğitim, Ne İçin Eğitim?”, “Güler Yüz Tatlı Söz”, “Sümerbank Mağazasında Bir Gün” gibi kısa metrajlı eğitici ve öğetici filmler de yaptı.

Hadi Çaman

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

13 Ocak 1943 Tarihinde Kastamonu’da doğdu.İlk ve orta öğrenimini Abdurrahman Paşa Lisesi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitim aldı. Sonrasında Belediye Konservatuvarı’nda okudu.

Amatörce ilgilendiği tiyatro sanatında 1962 yılında Dormen Tiyatrosu ve ardından Kent Oyuncuları’nın açtığı bir sınavı kazanarak Altın Yumruk adlı oyunda profesyonelliğe adım attı. Daha sonra Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu, Nisa Serezli – Tolga Aşkıner Tiyatrosu, Miyatro (Müjdat Gezen), Şan Tiyatrosu gibi tiyatrolarda da onlarca oyunda oynadı.

1982 yılında Yeditepe Oyuncuları’nı kurdu. O zamandan rahatsızlığına değin Nişantaşı’ndaki kendi tiyatrosunda sanat yaşamını sürdürdü. Tiyatro dışında da çeşitli çalışmaları vardır: Çeviriler, uyarlamalar yaptı, oyunlar yazdı, yönetti. Döneminin tiyatro yaşamını konu alan bir kitap yazdı (Can Yayınları). Birçok dalda kişisel ve tiyatrosu Yeditepe Oyuncuları adına sayısız ödüller aldı. Bengi Şen ile olan evliğinden Efe adlı bir oğlu vardır.

15 Aralık 2007 günü, ALS hastalığı saptamasıyla, oğlu Doç. Dr. Mehmet Efe Çaman’ın öğretim üyesi olduğu Kocaeli Üniversitesinde, Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde yoğun bakıma alınan sanatçı, 22 Eylül 2008 günü vefat ederek aramızdan ayrılmıştır.

Antonio Margheriti

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

19 Eylül 1930’da Roma’da doğan Margheriti, yönetmenlik kariyerine, 1960’lı yılların başında ‘Space Men’ ve ‘The Battle of the Worlds’ adlı bilimkurgu filmleri çekerek başladı. Daha sonra korku ögesi taşıyan filmlere yönelen yönetmen, 1965 yılında “The Virgin of Nuremberg”i çekti. Çalışmalarına Hollywood’da devam eden yönetmen, burada da Dawson ismiyle ‘Horror Castle’ gibi birçok filmi yönetti.

Amerikalı ünlü yönetmen Steven Spielberg’in filmlerinden esinlenerek ‘Killer Fish’ (1979) ve ‘Hunters of the Golden Cobra’ (1982) gibi düşük bütçeli filmler de çeken Margheriti, 40 yılı aşkın yönetmenlik kariyerinde 50’den fazla filme imza attı.

Bilimkurgu, korku ve macera filmleriyle ün kazanan İtalyan yönetmen Antonio Margheriti 72 yaşında öldü.

Asıl adı Antonio Margheriti olan ancak Hollywood’da çalıştığı sırada Anthony M. Dawson ismini kullanan yönetmenin, başkent Roma yakınlarındaki Monterosi kasabasında geçirdiği kalp krizi sonucu öldüğü bildirildi.

Baykal Saran

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1937 yılında Kütahya’da doğdu. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun olduktan sonra Devlet Tiyatroları kadrosuna katılan sanatçı, 1985-87 arasında Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü görevinde bulundu. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda, oyunculuğun yanı sıra bazı oyunlarda yönetmenlik yapmıştır.

Kuruluş, Deniz Gurbetçileri, Ferhunde Hanımlar, Kırık Kanatlar ve Kurtlar Vadisi gibi birçok tv dizisinde rol almıştır. Kuruluş (1987) – Deniz Gurbetçileri (1991) – Ferhunde Hanımlar (1993) – Kırık kanatlar (2002) – ve Kurtlar Vadisi (2003) yıllarında oynanmıştır. Ayrıca Ferhunde Hanımlar dizisinde eşi ve tiyatro arkadaşı Beyhan Saran ile birlikte rol almıştır.

Ömer Lütfi Akad

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

2 Eylül 1916 yılında İstanbul’da doğan Ömer Lütfü Akad 1938 yılında Galatasaray Lisesi’ni, 1942 yılında İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu’nun maliye bölümünü bitirdi.

Askerlik dönüşü, bir süre Osmanlı Bankası muhasebe bölümünde çalıştıktan sonra Lale Film şirketinin muhasebe işleriyle ilgilendi. Halkevleri’nin çeşitli tiyatro oyunlarına dekor yaptı, amatör oyuncu olarak sahneye çıktı ve sahneye oyunlar koydu. Beş Sanat adlı bir edebiyat dergisi çıkardı.

Sinemaya, Şakir Sırmalı’nın yönettiği Domaniç Yolcusu (1946) adlı filmde yapım yönetmenliği yaparak ilk adımını attı. Yönetmenliğini Seyfi Haveri’nin yaptığı, Damga filminin yarım kalan sahnelerini çekerek yönetmenliğe başlamış oldu.

1948 yılında ilk filmi, Vurun Kahpeye’yi yönetti. Bu film dönemin hasılat rekorlarını kırdı. 1952 yılında gerçek bir olaydan esinlenerek yapılan ve Ayhan Işık’ı üne kavuşturan film, Kanun Namına Akad’ın baş yapıtlarından biri oldu. Bu filmle birlikte “polisiye türdeki kent filmleri” furyasını başlattı. 1955 yılında Yaşar Kemal’in senaryosunu yazdığı, Beyaz Mendil’le ikinci büyük çıkışını yaptı. Attila İlhan’ın senaryosunu yazdığı, Yalnızlar Rıhtımı (1959) o dönem büyük tartışmalara yol açtı. Yılmaz Güney’le 1967 yılında birlikte yaptığı, Hudutların Kanunu Akad sinemasının dönüm noktasıdır. Bu filmden sonra Türk sinema tarihinin en önemli üçlemesi olan, Gelin, Düğün ve Diyet ile; Türkiye’de iç göç sorununu ele alan filmler yaptı. 1964 ve 1974 yılları arasında 10’a yakın belgesel ve TV filmleri çekti.

ÖDÜLLERİ

1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 2. Dram Filmi Ödülü, ‘Hudutların Kanunu’

1968 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 2. Film Ödülü, ‘Vesikalı Yarim’

1974 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yönetmen, ‘Düğün’

19 Kasım 2011 günü vefat etti. Türk sinemasına yeni bir boyut kazandıran ve unutulmaz eserler bırakan ünlü yönetmenin ölümü Yeşilçam’ı yasa boğdu. Yılmaz Güney’den Türkan Şoray’a, Hülya Koçyiğit’ten Ayhan Işık’a kadar birçok yıldızın usta olarak değerlendirdiği Akad 95 yaşında aramızdan ayrıldı. Belgeseller çeken ve senaryo yazarlığı yapan Akad’ın, 100’ü aşkın filmi bulunuyor.

Alınan bilgiye göre, yaşlılığa bağlı olarak evinde vefat eden Akad için ilk olarak, 20 yılı aşkın süre öğretim üyeliği yaptığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Sinema Televizyon Bölümünde 21 Kasım Pazartesi günü saat 13.00’te tören düzenlenecek.

Aynı gün ikindi vakti Levent Camisi’nde gerçekleştirilecek cenaze töreninin ardından Akad’ın naaşı, Ulus Mezarlığı’na defnedilecek.

FİLMOGRAFİSİ

Vurun Kahpeye 1949

Lüküs Hayat 1950

Tahir ile Zühre 1951

Arzu ile Kamber 1951

Kanun Namına 1952

İngiliz Kemal 1952

Altı Ölü Var 1953

Katil 1953

Çalsın Sazlar Oynasın Kızlar 1953

Bulgar Sadık 1954

Vahşi Bir Kız Sevdim 1954

Kardeş Kurşunu 1954

Görünmeyen Adam İstanbul’da 1954

Meçhul Kadın 1955

Kalbimin Şarkısı 1955

Ak altın 1956

Kara Talih 1957

Meyhanecinin Kızı 1957

Zümrüt 1958

Ana Kucağı 1958

Yalnızlar Rıhtımı 1959

Cilalı ibo’nun Çilesi 1959

Yangın Var 1959

Dişi Kurt 1960

Sessiz Harp 1961

Üç Tekerlekli Bisiklet 1962

Tanrı’nın Bağışı Orman 1964

Sırat Köprüsü 1966

Hudutların Kanunu 1966

Kızılırmak Karakoyun 1967

Ana 1967

Kurbanlık Katil 1967

Vesikalı Yarim 1968

Kader Böyle İstedi 1968

Seninle Ölmek İstiyorum 1969 [renkli]

Bir Teselli Ver 1971

Mahşere Kadar 1971

Vahşi Çiçek 1971

Yaralı Kurt 1972

Gökçe Çiçek 1973

Gelin 1973

Düğün 1974

Diyet 1975

Esir Hayat 1974

—————–

ATİLLA DORSAY: “USTALIĞI TARTIŞMA ÖTESİDİR”

Ömer Lütfü Akad’ın Türk sinemasındaki önemli bir ustalığı ve öğretmenliği tartışma ötesidir.

Erman Filmde muhasebecilikten gelip adeta tesadüfen girdiği sinemada adım adım yol almış ve her filminden bir şeyler öğrenmiş ve zaman içinde ticari filmlerle gerçekten özgün bir yaratış olan sinema eserlerini son derece dengeli biçimde kitleye vermeyi başarmıştır.

Onun edebi uyarlamalardan gerçekçi sinema örneklerine, tür sineması örneklerinden, fantastik arayışlara çok farklı yapılarda birçok filme sinemamızda yeni yollar açmıştır.

Aynı zamanda Sezer Sezin’den Ayhan Işık’a, klasik dönem oyuncuları gibi daha sonrasının Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray gibi starlarına da yeni ufuklar açmış, ayrıca Yılmaz Güney’in de hem oyuncu, hem de sinemacı olarak son derece yararlandığı bir usta olmuştur.

En azından Vurun Kahpe’ye, Kanun Namına, Beyaz Mendil, Vesikalı Yarim, Gelin-Düğün-Diyet üçlemesi, ve ayrıca Yılmaz Güney’e ilk önemli rollerini veren Hudutların Kanunu ve Kızılırmak Karakoyun gibi filmlerin, yarınlara da kalacağı kesindir.

ALİ ÖZGENTÜRK: “HAZİN OLAN TOPLUMUN KURUMLARININ ONU ÇOKTAN ÖLDÜRMESİ”

Türk sinemasının ilk ustası denebilir. çünkü sahne ışığını hayat ışığına dönüştürdü. Kendi kahramanlarımızı yarattı. Anton Çehov’un “Hepimiz Gogolün paltosundan çıktık” dediği gibi Türk sinemasında pek çok usta da Lütfü Akad’ın sinemasından doğdu. Ama onun ölümünün acısı bir yana hazin olan bu toplumun kurumlarının onu çoktan öldürmek istemesidir. Geçmiş kültürümüzün ürünlerini ve Lütfü Akad’ın filmlerini yeni kuşaklar bilmemektedir, Trt’de bile onun filmlerini göremezsiniz.

CUMHURBAŞKANI GÜL: ÜLKEMİZ İÇİN BÜYÜK BİR KAYIP

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ünlü sinema yönetmeni Ömer Lütfi Akad’ın vefatı nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Gül, mesajında, Akad’ın vefatı nedeniyle duyduğu derin üzüntüyü ifade etti.

Akad’ın, meslek hayatı boyunca birçok başyapıta imza attığını anımsatan Gül, Akad’ın ayrıca, Türk sinemasına değerli isimleri kazandırdığını, Türkiye’nin kültür ve sanat hayatına önemli hizmetlerde bulunduğunu belirtti.

Akad’ın, kendisinden sonraki sinemacılara örnek olduğunu ve etkili anlatım diliyle de Türk sinemasında farklı ve özel bir yer edindiğini vurgulayan Gül, “Sanat dünyamız ve ülkemiz için büyük bir kayıp olan Ömer Lütfi Akad, unutulmaz filmleri ve Türk sinemasının gelişimine yaptığı katkılarla, her zaman sevgi ve saygıyla hatırlanacaktır. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve sanat dünyamıza başsağlığı diliyorum” dedi.

BAŞBAKAN ERDOĞAN: TOPLUMA IŞIK TUTAN BİR SANATÇIYDI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ünlü sinema yönetmeni Ömer Lütfi Akad’ın vefatı nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Başbakan Erdoğan’ın mesajı şöyle: “Türk sinemasının usta yönetmeni, sanat dünyamızın dev çınarlarından biri olan Ömer Lütfi Akad’ın vefatını derin bir teessürle öğrendim. Ömrünü sinemaya vakfeden Akad, yönetmenliğini üstlendiği filmlerle, toplumumuzun önemli meselelerini ele alan, topluma ışık tutan bir sanatçıydı. Merhum Ömer Lütfi Akad’a Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve tüm sanat dünyamıza başsağlığı diliyorum.”

BAKAN GÜNAY: KÜLTÜR-SANAT YAŞAMINA ÖNEMLİ KATKILAR SAĞLAMIŞTIR

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ünlü sinema yönetmeni Ömer Lütfi Akad’ın vefatı nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Bakan Günay’ın mesajı şöyle: “Ülkemizin yetiştirdiği en değerli yönetmenlerden biri olan Ömer Lütfi Akad’ın vefatını büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum. Sinemamızın duayenlerinden Ömer Lütfi Akad, meslek yaşamı süresince ülkemizin kültür-sanat yaşamına fevkalade önemli katkılar sağlamıştır. Türk sinemasına kazandırdığı birbirinden değerli eserle ölümsüzleşen büyük usta, çalışmalarıyla da toplumumuza daima ışık tutmuştur. Birçok ismi sinemamıza kazandıran ve üretkenliğiyle sanat dünyamızda devleşen sevgili üstadımıza Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına, tüm sevenlerine ve de sanat camiamıza başsağlığı diliyorum.”

ÖMÜR GEDİK: “ÇOK BÜYÜK BİR KAYIP”

Sinema yazarı Ömür Gedik, hurriyet.com.tr’ye Akad’ın vefatından sonra şunları söyledi;

“Türk sinemasının en büyük ustalarından bir tanesini kaybettik. Çok büyük bir kayıp. Pek çok genç yönetmenlerimizin, gerek ödüller alan gerekse de izleyecinin takdiriyle ödül alan yönetmenlerimizin onun filmleri ile büyüdüğünü biliyorum. Ve kendisinin izleri hala devam ediyor.”

HÜLYA KOÇYİĞİT: ÜZÜNTÜ İÇİNDEYİM

Yeşilçam’ın önemli isimlerinden Ediz Hun ve Hülya Koçyiğit, Akad’ın ölüm haberini 2. Uluslararası Malatya Film Festivali kapsamında sinemaseverlerle söyleşi yapmadan hemen önce aldı.

Ömer Lütfü Akad’ın ölüm haberini moderatörden alan Hülya Koçyiğit, üzüntüsünü “haberi aldığımda yalnız olsam tepkim çok daha farklı olurdu” sözleriyle anlattı.

Akad’ın usta bir yönetmen ve sinemacı olduğunu ifade eden Koçyiğit, kendisini kaybetmenin üzüntüsü içinde olduğunu kaydetti. Akad’ın, yaşadığı olumsuzluklara rağmen çevresine tebessüm edebilen insanlardan biri olduğunu vurgulayan Koçyiğit, “İnsanlar hayatlarında birilerini kaybederler. Bu bazen annemiz, bazen çok sevdiğimiz insanlardır. Değerli hocamızı kaybettiğimizin haberini almış bulunuyoruz. Bu haberi aldığımda yalnız olsaydım tepkim çok daha farklı olacaktı. Ancak şu anda burada biraz sonra farklı konulardan söz edeceğiz” dedi.

EDİZ HUN: BÜYÜK BİR KAYIP

Ediz Hun da, Ömer Lütfü Akad’ın Türk Sineması için büyük bir kayıp olduğunu söyledi.

ÖMER LÜTFİ AKAD’I BÖYLE ANLATMIŞLARDI

Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Yavuz Turgul ve Çağan Irmak, ‘Film Arası Sinema’ Dergisinde Türk Sineması’nın ulu çınarı Ömer Lütfi Akad’ı anlatmışlardı. İşte usta yönetmen için yapılan yorumlar;

TÜRKAN ŞORAY: ONUNLA ÇALIŞMAM OYUNCULUĞUMUN DÖNÜM NOKTASI OLDU

Benim sinema yaşamımda onunla çalışmak dönüm noktası oldu. Kalıplaşmış melodram oyunculuğundan geçiş dönemim oldu. Ana ve Vesikalı Yârim… Sade, yalın oyunculuğu bu filmlerle başardım. Lütfi Akad sevecen, sezgileri güçlü, kendinden emin ve çok nazik bir insan.

HÜLYA KOÇYİĞİT: LÜTF İ AKAD BENİM İÇİN BİR YOL GÖSTERİCİYDİ

Birlikte çalıştığımız ilk filmde, Lütfi Akad benim için sadece bir yönetmen değil, aynı zamanda bir eğitmen, bir yol gösterici oldu. Onu tanıyıp çalışmaktan sonra, yaptığımız işle ilgili yeni düşüncelerimiz oluştu. Yeteneğimi geliştirmek, yeni, gerçek bir yol çizmek için kendime sorular sormaya başlamıştım. Mesleğime tutkuyla bağlı olduğumu, nasıl ciddiye aldığımı, farklı karakterleri talep ettiğimi gören Lütfi Bey, benimle çok önem verdiği o üçlemesini gerçekleştirdi.

YAVUZ TURGUL: AKAD, ‘USTALARIN USTASI’ SIFATINI HAK ETMİŞ BİR PİRDİR

Akad kişiliğiyle, ciddiyetiyle, işine duyduğu saygıyla, sinemaya verdiği önemle ustaların ustası sıfatını sonuna kadar hak etmiş bir pirdir. Genç sinemacıların ustanın filmlerini tekrar tekrar izlemelerini öneririm.

ÇAĞAN IRMAK: LÜTFİ AKAD BENİM İLHAM KAYNAĞIM

O benim ilham kaynağımdır. Lütfi Akad’ın bütün filmleri, hayatımda karşılığını, değerini buldu. Hepsi çok güzel birer anı oldular benim için. Türk sineması deyince aklıma hemen onun gelivermesi, bundan belki de.

Ertem Eğilmez

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

18 Şubat 1929 yılında İstanbul’da doğdu.

İlk ve orta öğrenimini Konya da tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra dükkan açıp bakkallık yaptı. Askerlik sonrasında, Çağlayan Yayınevini kurdu.

1950’li yılların sonuna doğru bir çok karikatüristin yetiştiği Tef adlı mizah dergisini çıkardı. Yayın dünyasında çıkardığı cep kitapları ile bir devrim yaptı. Kemal Tahir’e, Mayk Hammer takma adıyla polisiye romanları yazdırdı.

Ardından, 1961 yılında Efe ve 1964 yılında Arzu Film şirketini kurdu. Yapımcılık ve yönetmenlik yapmaya başladı.

1965 yılında popüler aşk filmleri, 1970’li yıllarda sevgi, dostluk ve güncel olayları güldürü öğesiyle kaynaştırarak filme aldı. 1960 yılların sonuna doğru, Arzu Film güldürüleriyle gerçek halk sineması örneklerin vermiştir. Rıfat Ilgaz’dan uyarladığı Hababam Sınıfı serisiyle oldukça büyük bir ilgi uyandırdı. 1980 yılında yaptığı Banker Bilo ve 1988 yılında yaptığı Namuslu filmleriyle, Türkiye’nin temel sorunlarına bakışı açısını kendi mizah anlayışıyla ele aldı. 1988 yılında yönettiği Arabesk filmi gişe de oldukça büyük bir başarı elde etti.

Genco Erkal

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

28 Mart 1938 yılında İstanbul’da doğdu. Robert Kolej’den mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi’nin Psikoloji bölümünü bitiren Genco Erkal 1959 yılından başlayarak Türkiye’nin önemli özel tiyatro topluluklarında oyuncu ve yönetmen oarak çalıştıktan sonra, 1969 yılında, bugün de sanat yönetmeni olduğu Dostlar Tiyatrosu’nu kurdu. Gorki, Brecht, Sartre, Peter Weiss, Steinbeck, Havel, Tankred Dorst gibi yabancı yazarların yanısıra, Aziz Nesin, Haldun Taner, Nazım Hikmet, Can Yücel, Refik Erduran, Vasıf Öngören, Orhan Asena, Behiç Ak gibi Türk yazarlarının oyunlarını yönetti. Roman, öykü, şiir gibi değişik türlerden tiyatroya uyarlamalar yaptı, oyunlar çevirdi.

Çeşitli ödüller kazandığı ünlü rolleri arasında Aslan Asker Şvayk, Gogol’ün Bir Delinin Hatıra Defteri, Brecht’in Galileo’su, Maxwell Anderson’un Yalınayak Sokrates’i, Nâzım Hikmet’ten Kerem Gibi, Can Yücel’den Can sayılabilir.

Senfonik konserlerde Prokofiev’in Peter ile Kurt, Stravinski’nin Askerin Öyküsü, Fazıl Say’ın Nâzım adlı yapıtlarını anlatıcı olarak seslendirdi.

Önemli uluslararası film festivallerinde gösterilen ve birçok ödül kazanan At, Faize Hücum, Hakkâri’de Bir Mevsim, Camdan Kalp filmlerinin baş rolünde oynadı. TRT Televizyonu için Haldun Taner’in ünlü müzikli oyunu Keşanlı Ali Destanı’nı yönetti ve oynadı.

Değişik yıllarda birçok kez “yılın en iyi erkek oyuncusu”, “en iyi tiyatro yönetmeni”seçildi, yaşam boyu başarı ödülleri kazandı. 1982 ve 1983 yıllarında “en iyi sinema oyuncusu” olarak Antalya Film Festivali’nde iki kez Altın Portakal aldı.

1993-1998 yılları arasında, Paris’te ve Avignon Festivali’nde Fransızca da oynamaya başlayan Genco Erkal, üç Fransız yapımında rol aldı: Nâzım Hikmet’ten Sevdalı Bulut, Philippe Minyana’dan Ou vas-tu Jérémie? ve Paulo Coelho’nun ünlü romanından uyarlanan Simyacı.

Haldun Dormen

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

5 Nisan 1928 yılında Mersin’de doğdu.

Sahneye ilk defa Galatasaray Lisesi’nde ortaokul öğrencisi iken çıktı. Lise öğrenimini Robert Kolej’de tamamladı. Sekiz yaşında geçirdiği bir kaza sonucu sol ayağı sakatlandı.

Tiyatro eğitimini ABD’de Yale Üniversitesi’nde aldı. İstanbul’a döndüğünde önce Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne’ye girdi ve Cinayet Var adlı oyundaki dedektif rolüyle ilk kez seyirci karşısına çıktı. Bir buçuk yıl Muhsin Ertuğrul ile çalıştıktan sonra Beyoğlu Parmak sokağın arkasında 60 kişilik bir salonu olan Cep Tiyatrosu’nu kurdu. 1957’de Papaz Kaçtı komedisi ile İstanbul’un Feriköy semtinde Dormen Tiyatrosu’nu kurdu. Cep Tiyatrosu’ndaki Erol Günaydın, Nisa Serezli, Metin Serezli, Erol Keskin gibi isimler Dormen Tiyatrosu’nun kadrosunu oluşturdu. Topluluk en parlak dönemini 1957-1972 yılları arasında yaşadı. 1961’de Türkiye’de sahnelenen ilk müzikal olarak bilinen Sokak Kızı İrma’yı sahneledi.

1966’da sinemacılık yapan Dormen, bu dönemde iki film yönetti: Ekrem Bora ile Belgin Doruk’un rol aldığı Bozuk Düzen (1966) ve Müşfik Kenter, Nedret Güvenç, Belgin Doruk’un rol aldığı Güzel Bir Gün İçin (1967). Bozuk Düzen, 3. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi film birincilik ödülünü, Güzel Bir Gün İçin ise 4. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Komedi Filmi ödülü aldı. Ödüllere rağmen filmler gişe başarısı sağlamayınca sinemadan vazgeçip yeniden tiyatroya döndü.

Dormen Tiyatrosu, 1972’de Ses Tiyatrosu’nda Ayı Masalı adlı oyunla perdelerini açtı. Bit Yeniği, Şahane Züğürtler gibi oyunlar sahneledi. 1977’de televizyonun yaygınlaşması sonunucu artan ekonomik sıkıntılar yüzünden tiyatroyu kapatmak zorunda kaldı. Dormen, 1977’den sonra televizyonculuk ve radyoculuk yaptı. Milliyet Gazetesi’nde 8 yıl boyunca gazetecilik yaptı. 1980’lerde yeniden tiyatroya döndü. 1984’te Dormen Tiyatrosu yeniden perdelerini açtı. Ancak 2001 yılından yaşanan ekonomik kriz ve 17 Ağustos depremi sonrasında tiyatronun elverişsiz konumu yüzünden deprem korkusuyla seyirci sayısının düşmesi tiyatronun yeniden kapanmasına neden oldu.

Haldun Dormen, 11 oyun yazdı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde ders verdi, Hacettepe Üniversitesi tarafından Onursal Bilim Doktoru olarak ödüllendirildi. Televizyon için de çok sayıda program hazırlayan Dormen, çeşitli televizyon dizilerinde rol alarak ününü arttırdı. Yapı Kredi Sigorta adlı sigorta şirketine sanat danışmanlığını sürdüren Haldun Dormen, 1997’den beri verilmekte olan Afife Jale Ödülleri’nin gerçekleştirilmesine ön ayak olmuştur.

Dormen, 1959’da halkla ilişkiler alanında dünyaca tanınan bir isim olan Betül Mardin ile evlenmiş, sekiz yıl süren bu evliliğinden Ömer adlı bir oğlu dünyaya gelmiştir. Haldun Dormen, anılarını “Sürç-ü Lisan Ettikse”, “Antrakt”, “İkinci Perde” adlı kitaplarında toplamıştır. Bulvar komedisi ve vodvil türünde uzmanlaşmış bir tiyatro yönetmenidir. 1998 yılında Kültür Bakanlığı’nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.

Dormen, şu anda Medyapım Akademi’nin yöneticiliğini yapmakta ve oyunculuk dersleri vermektedir. Bu akademide hem yetişkinlere hem de çocuklara yönelik oyunculuk, tv yapımcılığı ve diğer kişisel gelişim dersleri verilmektedir.

Mustafa Altıoklar

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1958 yılında Ordu’da doğdu. Türk film yönetmeni. Aslen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunudur. Uzmanlık alanı fizyoterapidir.

İlk eşi Yasemin Erkan’dan ayrılan Altıoklar’ın bu evliliğinden Arya Su adlı bir kızı dünyaya geldi. Sarp Levendoğlu’nun amcasıdır.

Altıoklar, oyuncu Nehir Erdoğan ile nişanlıdır.

Filmleri

Emret Komutanım: Şah Mat (2007)
Beyza’nın Kadınları (2006)
Banyo (2005)
3. Tür (2004)
Çınaraltı (2004)
Lise Defteri (2003)
O Şimdi Asker (2003)
Asansör (1999)
Ağır Roman (1997)
Öldürme Üzerine Küçük Bir Film (1997)
İstanbul Kanatlarımın Altında (1996)
Denize Hançer Düştü (1992)
Lapsus (1988)
Ayak Sesleri (1988)

Bülent Emin Yarar

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1961 yılında Ankara’da doğdu. Türk tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu, tiyatro yönetmeni. Süper Baba’daki avukat rolü ve Reha Erdem filmlerindeki rolleriyle tanınır.

Ankara’da doğan Yarar, küçüklüğünden itibaren ailesiyle birlikte sıkça tiyatro izledi. Ancak liseyi bitirene kadar, tiyatroyla seyirci olmak dışında ilgilenmedi. Babasının keman çalmasının[1] da etkisiyle müziğe meraklı olan Yarar, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan Bölümü’ne girdi. Opera öğrenimi sırasında Devlet Tiyatrosu’nda figüran olarak sahneye çıkmaya başladı. Rol aldığı ilk oyun İstanbul Efendisi ‘dir.

Çevresinin ısrarıyla aynı üniversitenin tiyatro bölümüne geçti ve 1989’da buradan mezun oldu. Aynı yıl Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda çalışmaya başladı. 1994-1995 sezonunda İstanbul Devlet Tiyatrosu’na geçti.

İstanbul’la döndükten sonra, Tiyatro Ti’de Ada ve Getto adlı oyunları yönetti. 1998’de Tiyatro Stüdyosu yapımı Balkon (Jean Genet) oyununda, 1999’da Cyrano de Bergerac oyununda başrol oynadı. Oyun Atölyesi’nde Ermişler ya da Günahkarlar oyununda, Haluk Bilginer ve Şenay Gürler’le başrolleri paylaştı. Semaver Kumpanya’da Işıl Kasapoğlu’yla birlikte Mem ile Zin adlı oyunu yönetti.

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Çayhane ve Müfettiş (Gogol) oyunlarında, Dostlar Tiyatrosu’nda Oyun Sonu oyununda başrol oynadı. Atilla Birkiye yönetimindeki İş Sanat Şiir Dinletileri’nde şiir okuyuculuğu yaptı.

Yarar, tiyatro oyuncusu Bennu Yıldırımlar’la 1995’ten bu yana evlidir ve çiftin 1999 doğumlu Ada isminde bir kızları vardır.

Oynadığı Bazı Oyunlar

Rumuz Goncagül, Oktay Arayıcı Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
Mem û Zîn, Cuma Boynukara Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
Misafir, Bilgesu Erenus Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
Cengiz Hanın Bisikleti, Refik Erduran Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
Macbeth, Shakespeare Yön: Işıl Kasapoğlu, Diyarbakır Devlet Tiyatrosu.
Miletos Güzeli (Terentius’un Andros Güzeli oyunundan Coşkun Irmak tarafından uyarlanıp yazılmıştır.) Yön: Coşkun Irmak, Diyarbakır Devlet Tiyatrosu.
Getto (J. Sobol) Yön.: Murat Karasu, Tiyatro Ti.
Yeşil Papağan Limited, Mehmet Baydur
Kıyamet Sularında, Civan Canova İstanbul Devlet Tiyatrosu
Kadınlardan Konuşalım, Dario Fo – Fraca Rame, Yön.:Tijen Par İstanbul Devlet Tiyatrosu
Cyrano de Bergerac, Edmond Rostand Yön.: Işıl Kasapoğlu, İstanbul Devlet Tiyatrosu
Balkon, J. Genet Yön: Başar Sabuncu, Tiyatro Stüdyosu.
Ermişler ya da Günahkarlar, A. Horowitz Yön.: Işıl Kasapoğlu, Oyun Atölyesi
Şapka Tuncer Cücenoğlu, Yön.: Işıl Kasapoğlu], İstanbul Devlet Tiyatrosu
Efrasiyab’ın Hikayeleri, İhsan Oktay Anar Yön.: Işıl Kasapoğlu, İstanbul Devlet Tiyatrosu. [1]
Dolu Düşün Boş Konuş, Steven Berkoff, Yön.:Haluk Bilginer, Oyun Atölyesi
Müfettiş Nikolay Gogol, Yön.: Müge Gürman,İstanbul Devlet Tiyatrosu
Çayhane, Vern Sneider Yön.: Şakir Gürzumar, İstanbul Devlet Tiyatrosu
Diktatör, Enzo Cormann Yön.:Işıl Kasapoğlu,Semaver Kumpanya
Oyun Sonu, Samuel Beckett Yön: Pierre Chabert, Dostlar Tiyatrosu.
Kuzey Işığı Paul Pourveur Yön.: Şaban Ol, Tiyatro Rast

Yönettiği Bazı Oyunlar

Ada
Getto
Mem û Zîn

Oynadığı Filmler ve Diziler

Arka Sıradakiler (2007) – Kemal Güngör
Zincirbozan (2007) – Bülent Ecevit
Beş Vakit (2006) – İmam
Korkuyorum Anne (2006) – Kasap
Kız Babası (TV) (2006) – Cevahir Kılıç
Dişi Kuş (TV) (2004) – Reşat Nuri
Çamur (2002) – Halil
Kaç Para Kaç (1999)
Süper Baba (TV) (1996-97) – Avukat
Hoşçakal (1989)

Seslendirme

Şrek 3 (2007) – Merlin

Adaylıkları ve Ödüleri

Adaylıkları

Balkon: 1998 Afife Tiyatro Ödülleri, en iyi yardımcı erkek oyuncu
Oyun Sonu: 12. Sadri Alışık Ödülleri, en iyi erkek oyuncu.
Beş Vakit: SİYAD 39. Türk Sineması Ödülleri, en iyi yardımcı erkek oyuncu.

Ödülleri

Miletos Güzeli: 1994 Ankara Sanat Kurumu Ödülleri, Övgüye Değer Erkek Oyuncu.
Cyrano de Bergerac: 2000 MSM Sanat Ödülü.
Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı, 2000 – 2001 Afife Tiyatro Ödülleri, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu.
Çayhane, 2005, Afife Tiyatro Ödülleri, Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu ve 5. Lions Tiyatro Ödüllerinde En Başarılı Komedi Erkek Oyuncu.
İsmail Dümbüllü Ödülü (Müjdat Gezen Sanat Merkezince verilmektedir.)

Muhsin Ertuğrul

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Sinema ve tiyatro yönetmeni Muhsin Ertuğrul 1892’de İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Tefeyyüz Mektebi’nde ve Darüledep’te yaptı. Daha sonra soğuk çeşme ve Toptaşı Rüştiyelerinde okudu. Oradan Mercan İdadisi’ne geçti. 1909 yazında Erenköy’de Burhanettin Kumpanyasının bir temsilinde ilk olarak sahneye çıktı. Daha sonra Reşat Rıdvan ve Burhanettin Beylerin Odeon tiyatrosunda çalıştı. Hamlet’te Laerdes rolüne çıktı. Arkadaşı Vahram Papazyan’ın öğütlerine uyarak gittiği Paris’te (1911), uzun yıllar etkisinden kurtulamadığı Mounet – Sully’yi seyretti. 1913’de tekrar Paris’e gitti. 1914’de Türkiye’ye döndüğü zaman Reşat Rıdvan Bey, Darülbedayi Osmaninin hazırlık çalışmalarına girişmişti. Edebi tiyatro heyeti adındaki, Fransa’dan çağrılan Antoine’ında katıldığı juri önünde Hamletten bir bölümü oynayan Muhsin Ertuğrul, tiyatronun sanatçı kafilesine alındı. Strintberg’den Baba, Kistemaeckers’den kasırga adlı oyunları Türkçe ye çevirdi. Viyana’da Otello çalışmalarını izledi. 1922’de Kemal film adına, İstanbul’da Bir Facia, Aşk ve Boğaziçi Esrarı filmlerini çevirdi. Leblebici Horhor, Kız Kulesi’nde Bir Facia, Ateşten Gömlek, Sözde Kızlar filmlerini çevirdi. Repertuardaki oyunlar arasında İhtilal (L. Andreyev), Baba (Stringberg), Bir Halk Düşmanı (İpsen), Prof. Kienow (K. Branson), Kreuteser Sonatı (L. Tolstoy) Humma ( C. Mere ) Otello ( Shakespare) Sırat Köprüsü (Birabeau – doley), Kamelyalı Kadın ( A. Dumas Fils ) gibi yabancı oyunların yanı sıra, Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere uygulamaları, Azerya ve Yorga’daki Dandini ile Vedat Örfi (Bengü), Vedat Nedim (Tör), Sermet Muhtar, Mahmut Yesari, Osman Cemal, İbrahim Necmi gibi Türk yazarlarının yapıtlarını da sahneledi ve oynadı. Devlet tiyatro ve operası kanunu çıkınca, bu kurumun başına genel müdür olarak getirildi. Çalışmaları sırasında Türk yazarlarının oyunlarına büyük ölçüde önem verişi de dikkatten kaçmıyordu. Ancak bu çabalar 1951 yılında kesintiye uğradı. İstifa ederek ayrıldı. Bir bankanın desteği ile İstanbul’da Küçük Sahne’yi kurdu ve çalıştırmaya başladı. Bu arada da ilk renkli Türk filmi, Halıcı Kız’ı ( 1954 ) çevirdi.

Roman Polanski

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Yahudi bir ailenin çocuğu olan Roman Polanski, 18 Ağustos 1933’te Paris’de dünyaya geldi. Gerçek adı Roman Liebling olan yönetmen II. Dünya Savaşı patlak vermeden iki yıl önce ailesiyle birlikte anayurtları olan Polonya’ya döndü. Nazi işgali sırasında yaşamının bir kısmı kamplarda geçti. Rus asıllı yarı Yahudi olan annesi Bula sekiz aylık hamileyken Auschwitz kampında öldü.  
 
Bu olaydan sonra kamptan kaçan Polanski, bir süre Polonya’nın küçük kasabalarında katolik ailelerin yanında kaldı. Katı kurallara ve sinemalarda yanlızca Alman filmleri gösterilmesine rağmen milliyetçilik duygularını bir tarafa atarak sık sık sinemaya giden Polanski, 1945 yılında başka bir kampta tutulan babasını buldu ve tekrar biraraya geldiler.

Ressam bir Polonya Yahudisi olan Ryzszard Polanski (Ryzszard Liebling) oğlunun teknik okula gitmesinin istiyordu ama Roman Polanski seçimini yapmıştı. 1950’li yıllarda çeşitli oyunculuk deneyimleri edinmeye başladı. Lodz Film Okulu’ndaki eğitimine başlamadan önce aralarında Andrej Wajda’nın ‘A Generation-Bir Nesil’ adlı filmi de bulunan birkaç yapımda ufak roller aldı.
      
İLK DENEYİM
Sinema eğitimi aldığı dönemde ‘Knife in the Water / Sudaki Bıçak’ adıyla ilk uzun metrajlı filmini çekti. Bu filmi farklı kılan nokta Polonya’da savaş sonrası çekilen filmler arasında savaş konusunu işlemeyen tek film oluşuydu. Bundan önce çektiği ‘Two Men and a Wardrobe / İki Adam ve Gardrob ‘, ‘Mammals / Memeliler’ ve ‘The Fat and the Lean / Şişko ve Sıska’ gibi kısa filmlerse yönetmenin kara mizah tarzına olan yeteneğini ve tuhaf insanlara olan ilgisini yansıtmak adına önemli yapıtlardır.

Bu dönemden sonra sinema alanındaki başarılara yenilerinin eklemek için Fransa’ya giden Polanski, senarist Gerard Brach ile tanışana kadar inişli çıkışlı günler geçirdi. Ardından uzun süre birlikte çalışacağı iş arkadaşı ve dostu Brach ile birlikte İngiltere’de çektikleri ‘Repulsion’ ve ‘Cul-De-Sac / Çıkmaz Sokak’ adlı filmlerinin senaryosunu hazırladı. Bu filmlerle Berlin Film Festivali’ne katılan yönetmen ‘Repulsion’ filmi ile Gümüş Ayı, ‘Çıkmaz Sokak’ ile de Altın Ayı ödüllerini kazandı.

Polanski, 1967’de çektiği ‘Korkusuz Vampir Avcıları – Afedersiniz Ama Dişleriniz Boynumda’ adlı komedi filminde kendisi de başrollerden birisini oynadı ve bu filmde tanıştığı Sharon Tate ile bir yıl sonra evlendi.      
      
ROSEMARY’NİN BEBEĞİ, SHARON’IN ÖLÜMÜ
Berlinde kazandığı prestijli ödüllerin ardından 1968 yılında Hollywood’a kapağı atan yönetmen açılışı zekice bir gerilim filmiyle yaptı. Amerika’da çektiği ‘Rosemary’s Baby / Rosemary’nin Bebeği’ adlı filmle adını tüm dünyaya duyuran yönetmenin yaşamı yeni bir trajediyle altüst oldu. 1967 yılında yaptığı ‘Korkusuz Vampir Avcıları’ndaki bir bölüm, Charles Manson’ın liderlik yaptığı ünlü Manson Çetesi’ni harekete geçirdi ve 1969 yılında 8 aylık hamile olan eşi Sharon Tate öldürüldü.

O sırada şehir dışında olan yönetmen bu olaydan sonra Avrupa’ya geri döndü. 1974 yılında ‘Chinatown / Çin Mahallesi’ı çekene kadar da geriye dönmedi. bu filmle de benzer bir başarı yakaladı ancak usta yönetmenin hayatı trajedilerle sarsılmaya devam edecekti. Yönetmen bu kez de 13 yaşında bir kızla cinsel ilişkiye girmekten suçlandı. Kızın annesi de görgü tanığı olarak ifade verdi ve Polanski’nin suçlu olduğuna karar verildi. Psikiyatrik testten geçirilmeyi talep eden yönetmen, 50 yıla kadar hapis istemiyle yargılanabilecekti.  
  
AVRUPA’YA KAÇIŞ
Hapse girmek istemeyen Polanski, ABD’den ayrıldı ve 1978 yılına kadar da dönmedi. Fransız vatandaşı olan yönetmenin burada çektiği ‘Tess’ adlı film, Oscar ve Cesar ödülleri de dahil olmak üzere birçok ödül aldı.

Bundan sonra da belli aralıklarla ‘Pirates / Korsanlar’, ‘Frantic / Çılgın’ ve ‘Bitter Moon / Acı Ay’ gibi dikkat çeken filmler çekmeye devam etti. Bu arada Emanuelle Siegner ile bir evlilik yaptı ve iki çocuk sahibi oldu. Tiyatrodan ve oyunculuktan halâ kopmayan sanatçı, 1999 yapımı Johnny Depp ve eşi Emanuelle Siegner’in rol aldığı ‘The Ninth Gate / 9. Kapı’ filmiyle gündeme gelmişti.

Polanski, 2002 yapımı ‘The Pianist / Piyanist’ ile 55. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’ne layık görüldü. 68 yaşındaki yönetmenin kendi yaşam öyküsüyle benzerlikler taşıyan “The Pianist”te, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Varşova’nın varoş sokaklarında yaşam savaşı veren bir adamın hikayesini konu alıyor.

Türker İnanoğlu

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1936 yılında Safranbolu’da doğan İnanoğlu, ilkokul eğitimini Safranbolu’da, orta ve lise eğitimini İstanbul’da yaptı. Yüksek öğrenimini Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda yaparken, 1957 yılında yönetmen yardımcısı olarak sinema ile tanıştı. Ö.Lütfi Akat ve Nişan Hançer’e on bir filmde asistanlık yaptı. 1958 yılında “Senden Ayrı Yaşayamam” adlı filmle yönetmenliğe başladı. Yeşilçam’da çeşitli yapımcılara dokuz adet film çektikten sonra 1959’da kendi şirketi Erler Film’i kurdu. Erler Film bünyesi içinde bugüne dek 40 yıldır 167 adet siyah-beyaz ve renkli sinema filmi çekti. Bunlardan 21 adedi Yunanistan, İtalya ve İran’la yapılan koprodüksiyon yapımlardır. Ayrıca ülkemizde uzun metraj ve belgesel çekimleri yapan Amerikan-Japon-Fransız-Alman yapımcıların yürütücü prodüktörlüğünü de yapmıştır. Erler Film ülkemizde şu anda halen faaliyet gösteren en eski film şirketidir. Türker İnanoğlu bugüne dek 66 adet uzun metraj sinema filmine yönetmen olarak imza atmıştır.

İnanoğlu, 1979 yılında Ulusal Video şirketini kurarak Türkiye’de ilk kez video olayını başlatmıştır. Yurtiçinde ve yurtdışında 1500’ün üzerinde video kulübüne program vererek yerli filmlerin video kaset olarak dağıtımını sağlamış ve Türk sinemasının çok büyük bir krizin içinde olduğu dönemde video olayı ile Yeşilçam’ın 5 yıl nefes almasını!sağlamıştır. İnanoğlu, 1985 yılında televizyon programları hazırlamak amacıyla bir televizyon stüdyosu kurdu. Bu stüdyolarda o dönemde ülkemizde tek yayın kuruluşu olan T.R.T’ye Bir Başka Gece, Hodri Meydan, Gecenin Getirdikleri gibi haber ve eğlence programları hazırladı. Daha sonra ülkemizde özel televizyonların yayına girmesi ile Star TV – Show TV – Kanal6- ve ATV yayın kuruluşlarına 10.000 saatin üzerinde program hazırladı.

1994 yılında ATV Televizyonu’nun Yönetim Başkanlığını üstlenen İnanoğlu, bu kanalın çok büyük aşama yapmasına büyük katkıda bulunmuştur. İnanoğlu, şu anda kabloda yayın yapan Süper Kanal televizyonunu kurmuştur. İnanoğlu, filmcilikle ilgili Meslek Birlikleri, Dernekler ve İstanbul Ticaret Odası Meslek Komitelerinde uzun yıllar yöneticilik yaptı. 1960’lı yıllarda filmciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyeliği ile başlayan dernekçilik faaliyetlerini 1973 yılında 8 arkadaşı ile Türk Filmciler Derneğini kurarak sürdürdü. Bu derneğin başkanı iken 1980 yılında dernek kapatıldı. Yerine 1982 yılında Fiyap Film Yapımcıları Derneğini kurdu.

Buranın uzun süre başkanlığını yaptı. Daha sonra Devletin öncülüğünde kurulan SESAM’ın kurucu üyesi ve başkanı oldu. 14 sene kesintisiz bu dernek ve birliklerin başkanlığını yapan İnanoğlu, bu süre içinde Türk Sineması için gerekli bir çok kanunun çıkartılması, mesleki düzenlemelerin yapılmasında öncülük yaptı. Halen Sesam Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin Onursal Başkanı olan Türker İnanoğlu “Sinema ve Televizyon Üzerine Denemeler” adlı bir kitap yazmıştır.

Türker İnanoğlu, 1997 senesinde Türker İnanoğlu Sinema Vakfı ‘nı kurarak prodüksiyonunu yaptığı tüm filmlerini ve hakları kendisinde olan TV programlarını bu vakfa devretmiştir. Bu Vakıf ihtiyaç sahibi sinema çalışanları veya ailelerine maddi yardımda bulunmakta, sinema ile ilgili üniversitelerde okuyan ve ihtiyaç sahibi olan talebelere burs vermektedir. Bu vakıf çok yakında sinema ve televizyonla ilgili iki yıllık mesleki bir okul açacaktır. Sinema sanatçısı Gülşen Bubikoğlu ile evli olan İnanoğlu’nun, İlker ve Zeynep adlı iki çocuğu vardır.

Filmleri arasında; Senden Ayrı Yaşayamam, Şafakta Buluşalım, Küçük Kahraman, Kiralık Koca, İntikam Uğruna, Acı Tesadüf, Bulunmaz Uşak, Küçük Beyefendi, Bahriyeli Ahmet, Yankesici Kız, Mirasyedi, İdam Mahkumu, Satılık Kalp, Kaderin Cilvesi, Namus Borcu, İstanbul Tatili, Sabah Yıldızı, Evlat Uğruna, Soyguncular, Bizim Kız bulunmaktadır.

Zeki Ökten

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1941 yılında İstanbul’da doğdu. Sinemaya asistanlık yaparak girdi. Ölüm
Pazarı’yla yönetmenliğe başladı (1963). Sinemada yönetmen ve senaryo yazarı olarak görev yapan Zeki Ökten, İlk çıkışını 1973 yılında ‘Bir Demet Menekşe’ ile yaptı.

Yılmaz Güney’in senaryolarını yazdığı ‘Düşman’ ve ‘Sürü’ filmlerinin yönetmenliğini üstlenen Zeki Ökten, bu filmlerle özellikle yurt dışında büyük ilgi gördü ve pek çok ödül kazandı…

Kemal Sunal’ın başrolünü oynadığı ‘Hanzo’, ‘Şaşkın Damat’, Kapıcılar Kralı’ Çöpçüler Kralı’, ‘Yoksul’, ‘Düttürü Dünya’ gibi komedi filmlerinin yanısıra, ‘Pehlivan’, ‘Faize Hücum’, ‘Pisi Pisi’ ve ‘Güle Güle’ gibi nitelikli filmlere de imzasını attı.

Sinema sanatçısı Güler Ökten ile evli olan yönetmenin son çalışması ‘Gülüm’ün başrollerinde Tarık Akan, Rutkay Aziz, Okan Bayülgen ve İdil Fırat oynadı… 

Türk sinemasının gelişim sürecinde önemli kilometre taşlarından biri olan ve çok sayıda ödül kazanan ünlü yönetmen Zeki Ökten (68) 19 Aralık 2009 günü akşamı hayata gözlerini yumdu. Ökten, Amerikan Hastanesi’nde iki gün önce kalp ameliyatı sonrası yoğun bakıma alınmıştı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ökten’in vefatı nedeniyle derin üzüntü duyduğunu belirterek, “Türk sinemasının gelişmesine değerli katkılarda bulunan Zeki Ökten her zaman sevgi ve saygıyla hatırlanacaktır” dedi.
 
Fimleri
Oyuncu (1 Film)
Kimlik  1988 
 
Yönetmen (31 Film)
Gülüm 2002
Güle Güle 1999
Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey 1995
Saygılar Bizden 1993
Düttürü Dünya 1988
Yoksul 1986
Davacı 1986
Ses 1986
Pehlivan 1984
Faize Hücum 1982
Düşman 1979
Sürü 1978
Çöpçüler Kralı 1977
Sevgili Dayım 1977
Kapıcılar Kralı 1976
Ne Umduk Ne Bulduk 1976
Hanzo 1975
Kaynanalar 1975
Pisi Pisi 1975
Şaşkın Damat 1975
Askerin Dönüşü 1974
Boşver Arkadaş 1974
Hasret 1974
Ağrı Dağ’ının Gazabı 1973
Bir Demet Menekşe 1973
Bitirim Kardeşler 1973
Bitirimler Sosyetede 1973
Vurgun 1973
Kadın Yapar 1972
Kırık Hayat 1972
Ölüm Pazarı 1963 
 
Yapımcı (1 Film)
Faize Hücum 1982 
 
Senaryo (2 Film)
Kaynanalar 1975
Pisi Pisi 1975
 
Kurgu
Düşman 1979
 
Senaryo Danışmanı
Balalayka 2000
 
Yönetmen Yardımcısı
Küçük Sevgilim 1971
 
Ödülleri
14.Antalya Film Şenliği, 1977 
En İyi Yönetmen Kapıcılar Kralı
20.Antalya Film Şenliği, 1983 
En İyi Yönetmen Faize Hücum
Locarno Film Festivali, 1979 
En İyi Film Sürü
10.Uluslararası Antwerp Film Festivali, 1980 
En İyi Film Sürü


Bazı filmlerin afişleri
   

Andrei Tarkovsky

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Andrei Tarkovsky, 1932 yılında Moskova’da dünyaya geldi. Babası ünlü şair Arseniy Tarkovsky’dir.

Tarkovsky sinema eğitimini Moskova’da Devlet Sinema Okulunda aldı. “Yol Silindiri ve Keman”, 1960 yılında Sinema Okulu için yaptığı diploma filmi aynı zamanda ilk filmi ve tamamen Sovyet topraklarında geçen tek filmidir Tarkovsky’nin. İlk konulu uzun filmine “İvan’ın İhtirasları” adıyla başlayan yönetmen, filmi 1961 yılında “İvan’ın Çocukluğu” ismiyle bitirmiştir. “İvan’ın Çocukluğu” Tarkovsky’nin uluslar arası arenada tanımasını sağladı. Bu film Venedik Film Festivalinde, Altın Arslan Ödülünü başka bir filmle paylaşır.

1966’da “Andrei Rublev”i çeken Tarkovsky, bu filmiyle o dönemki Rus yönetimin tepkisini çekti. Filmin SSCB’de gösterimine, 1967 Cannes Film Festivali’nde ödül kazandıktan 1 yıl sonra izin verildi.

Tarkovsky, 1972’de Stonislov Lem’in eserinden uyarlayarak çektiği ve kendi ifadesi ile bilim-düşlem olan “Solaris”adlı filminde hayatın anlamını araştıran yolculuğuna çıktı. Tarkovsky diğer filmlerinde olduğu gibi bu filminde de şiirsel öğelere yer vermişti ve Solaris gezegeninin sonsuz koridorlarında, sonluluk – sonsuzluk, varlık – yokluk gibi insanın varoluşsal gayelerine ilişkin sorularına cevaplar arıyordu.

Tarkovsky, 1975’te yönettiği “Ayna”da yansıma ve hafıza olgularını çıkış noktası yaparak, çocukluk ve ilk gençlik yıllarına, bilinç altı derinliklerine, düşlerine ışık tuttu. Filmde Tarkovsky’nin kahramanları, dünyayı kişisel kökenlerinde öğrenmeye başlıyorlar. Çocuklukları hatırlayamayacakları kadar sönük bir neşeyle geçmiş ve bu onları yetişkinliklerinde duygusal açıdan yetim bırakmış.

1979’da çektiği “Stalker – İz Sürücü” adlı filmi ise meteor düşen yasak bir bölgeye keşif yapan bir kılavuz, bir ressam ve bir edebiyatçının yolculuğunu konu ediyor. Tarkovsky’nin kahramanı ruhani bir yolculuğun içindedir. Kavrayışa, iletişime ulaşmak için yapılan bu yolculuklar zaman ve mekan içinde yapılır. Ayrıca bu yolculuklar Tarkovsky’nin iç alemine yaptığı yolculuklardır ve sürgünde geçirdiği yılları da hatırlatır. Yolculuğun sonunda doğru yoldan ulaşılmayan bölgenin merkezinde gerçek arzularımızın açığa çıkacağı ve gerçekleşeceği esrarengiz bir oda bulunur. 1982’de, “Nostaljiya”yı çekti. Son filmi “Kurban”ı, 1986’da İsveç’te çekti. Yönetmen bu filmde bireyin kendi hayatıyla hesaplaşmasını anlatır.

Andrei Tarkovsky 29 Aralık 1986’da öldü. Ölümünün üzerinden geçen bu süre zarfında klasik statüsünü elde etti.

Atıf Yılmaz Batıbeki

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Tam ismi Atıf Yılmaz Batıbeki; (9 Aralık 1925’te Mersin’de dünyaya geldi ve 5 Mayıs 2006 akşamı İstanbul’da vefat etti, mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı’ndadır. Yeşilçam‘ın nitelik ve nicelik olarak en fazla üreten yönetmenlerindendir. Atıf Yılmaz, 119 filme imzasını attı, 51 filmin senaryosunu yazdı ve 27 filmin yapımcılığını üstlendi.

Üniversite öncesi öğrenimini Mersin’de tamamlayan Batıbeki, bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra resime olan ilgisi nedeniyle Güzel Sanatlar Akademisi’nin Resim Bölümü’ne geçiş yaparak eğitimini tamamladı. Öğrencilik dönemi ve sonrasında da Nuri İyem Atölyesi’nde resim çalışmaları yaptı.

Batıbeki, bir süre film eleştirmeni, ressam ve senaryo yazarı olarak çalıştıktan ve iki filmde yönetmen yardımcılığı yaptıktan sonra, 1951 yılında ilk konulu filmi Kanlı Feryatla yönetmenliğe başladı. Türk sineması içinde yer aldığı süreçte bir çok meslek örgütünün kuruculuğunda ve yönetiminde yer aldı. Yönettiği son film 2004 ylında Eğreti Gelin oldu. Türk sinema tarihinin 1950 sonrası evrelerini onun filmlerinde görmek ve gözlemlemek mümkündür. Her dönemin moda ve ticari akımları paralelinde filmler yapmıştır. Filmlerinde sıradanlaştırmadan tutturduğu kalite ile de örnek olmuştur. Sinema anlayışında sanattan çok ticari kaygıları gözlemlemek mümkündür. Türk sinemasının gişe yapan filmlerinde hep onun imzası oldu. Bu anlamda bir tarz olarakta Türk sinema tarihinde özel bir yere ve öneme sahiptir.

Türk sinemasının tanınan bir çok yönetmeninden; Zeki Ökten, Yılmaz Güney, Şerif Gören, Ali Özgentürk, Halit Refiğ gibi ünlü yönetmenlerin yetişmesinde katkısı oldu. Atıf Yılmaz’a, 1991 yılında Hacettepe Üniversitesi tarafından Sanatta Onursal Doktora payesi verildi. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en çok ödül alan yönetmen olarakta tarihe geçti. Atıf Yılmaz’ın son ödülü; Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında verilmekte olan geleneksel ‘Aziz Nesin Emek Ödülü’ oldu.

Türk sinemasına ‘kadın’ı öğrenen yönetmen olarakta geçmiştir. Türk sinemasının önemli kadın oyuncuları ile yaptığı filmler:
Türkan Şoray: ‘Kölen Olayım’ (1969), ‘Kara Gözlüm’ (1970), ‘Ateş Parçası’, ‘Güllü’, ‘Unutulan Kadın’, ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ (1971), ‘Cemo’, ‘Zulüm’ (1972), ‘Güllü Geliyor Güllü’ (1973), ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ (1977), ‘Mine’ (1982)
Müjde Ar: ‘Adı Vasfiye’ (1985), ‘Aaah Belinda’, ‘Dul Bir Kadın’, ‘Asiye Nasıl Kurtulur’
Hale Soygazi: ‘Bir Yudum Sevgi’ (1984) , ‘Kadının Adı Yok’, ‘Bekle Dedim Gölgeye’
Özel hayatında üç evilik yaptı; Nurhan Nur, Ayşe Şasa ve son olarak yazar Vedat Türkali’nin kızı Deniz Türkali ile evliydi.

Kronoloji
1947 – Tavanarası Ressamlar Topluluğu’na” katıldı.
1947 – “Beş Sanat” dergisinde sinemayla ilgili yazıları yayınladı.
1950 – Semih Evin’in asistanı olarak sinemaya geçti
1951 – İlk yönetmenlik çalışması Kanlı Feryat
1960 – Orhan Günşiray ile Yerli Film şirketini kurdu.
1966 – Güneş Film’i kurdu.
1980 – Ömer Kavur ve Yavuz Özkan ile birlikte ADAF’ı kurdu.
199? – 33. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, ‘yaşam boyu onur ödülü’
1991 – Hacettepe Üniversitesi tarafından “sanatta onursal doktora” payesi verildi.
2003 – 40. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin İlk Onursal Başkanlığı
2005 – 30 Eylül Hastaneye kaldırıldı, Antalya.
2006 – 16-26 Mart Ankara Uluslararası Film Festivali, ‘Aziz Nesin Emek Ödülü’

Filmleri – Yönetmen (119)
Kanlı Feryad – 1951
Mezarımı Taştan Oyun – 1951
İki Kafadar Deliler Pansiyonunda – 1952
Aşk Izdırabtır – 1953
Hıçkırık – 1953
Şimal Yıldızı – 1954
Kadın Severse – 1955
Dağları Bekleyen Kız – 1955
İlk Ve Son – 1955
Beş Hasta Var – 1956
Gelinin Muradı – 1957
Bir Şoförün Gizli Defteri – 1958
Yaşamak Hakkımdır – 1958
Kumpanya – 1958
Karacaoğlan’ın Kara Sevdası – 1959
Bu Vatanın Çocukları – 1959
Ala Geyik – 1959
Ayşecik Şeytan Çekici – 1960
Suçlu – 1960
Dolandırıcılar Şahı – 1960
Ölüm Perdesi – 1960
Seni Kaybedersem – 1961
Tatlı Bela – 1961
Kızıl Vazo – 1961
Allah Cezanı Versin Osman Bey – 1961
Battı Balık – 1962
Beş Kardeştiler – 1962
Bir Gecelik Gelin – 1962
Cengiz Han’ın Hazineleri – 1962
İki Gemi Yanyana – 1963
Azrailin Habercisi – 1963
Yarın Bizimdir – 1963
Kalbe Vuran Düşman – 1964
Keşanlı Ali Destanı – 1964
Erkek Ali – 1964
Sayılı Dakikalar – 1965
Hep O Şarkı – 1965
Taçsız Kral – 1965
Murat’ın Türküsü – 1965
Sevgilim Bir Artistti – 1966
Toprağın Kanı – 1966
Ah Güzel İstanbul – 1966
Ölüm Tarlası – 1966
Pembe Kadın – 1966
Harun Reşid’ın Gözdesi – 1967
Balatlı Arif – 1967
Kozanoğlu – 1967
Yasemin’ın Tatlı Aşkı – 1968
Cemile – 1968
Köroğlu – 1968
Kızıl Vazo – 1969
Kölen Olayım – 1969
Menekşe Gözler – 1969
Aşktan da Üstün – 1970
Zeyno – 1970
Kara Gözlüm – 1970
Darıldın Mı Cicim Bana – 1970
Battal Gazi Destanı – 1971
Ateş Parçası – 1971
Güllü – 1971
Unutulan Kadın – 1971
Yedi Kocalı Hürmüz – 1971
Cemo – 1972
Utanç – 1972
Köle – 1972
Zulüm – 1972
Gelinlik Kızlar – 1972
Günahsızlar – 1972
Kambur – 1973
Güllü Geliyor Güllü – 1973
Mevlana – 1973
Zavallılar – 1974
Kuma – 1974
Salako – 1974
İşte Hayat – 1975
Çapkın Hırsız – 1975
Deli Yusuf – 1975
Hasip İle Nasip – 1976
Baş Belası – 1976
Tuzak – 1976
Mağlup Edilemeyenler – 1976
Baskın – 1977
Yangın – 1977
Selvi Boylum, Al Yazmalım – 1977
Acı Hatıralar – 1977
Güllüşah İle İbo – 1977
Seyahatname – 1977
Kibar Feyzo – 1978
Minik Serçe – 1978
Köşeyi Dönen Adam – 1978
Adak – 1979
N’Olacak Şimdi – 1979
Talihli Amele – 1980
Deli Kan – 1981
Dolap Beygiri – 1982
Mine – 1982
Seni Seviyorum – 1983
Şekerpare – 1983
Bir Yudum Sevgi – 1984
Dağınık Yatak – 1984
Adı Vasfiye – 1985
Dul Bir Kadın – 1985
Asiye Nasıl Kurtulur – 1986
Değirmen – 1986
Aaahhh Belinda – 1986
Kadının Adı Yok – 1987
Hayallerim, Aşkım Ve Sen – 1987
Arkadaşım Şeytan – 1988
Ölü Bir Deniz – 1989
Berdel – 1990
Bekle Dedim Gölgeye – 1990
Safiyedir Kızın Adı – 1991
Düş Gezginleri – 1992
Tatlı Betüş – 1993
Gece, Melek Ve Bizim Çocuklar – 1993
Yer Çekimli Aşklar – 1995
Nihavend Mucize – 1997
Eylül Fırtınası – 1999
Eğreti Gelin – 2004

Filmleri – Yapımcı (27)
Dolandırıcılar Şahı – 1960
Seni Kaybedersem – 1961
Allah Cezanı Versin Osman Bey – 1961
Cengiz Han’ın Hazineleri – 1962
Azrailin Habercisi – 1963
Yarın Bizimdir – 1963
Toprağın Kanı – 1966
Maden – 1978
Minik Serçe – 1978
Adak – 1979
Talihli Amele – 1980
Deli Kan – 1981
Göl – 1982
Mine – 1982
Seni Seviyorum – 1983
Bir Yudum Sevgi – 1984
Asiye Nasıl Kurtulur – 1986
Ölü Bir Deniz – 1989
İçimizden Biri: Yunus Emre(TV) – 1989
Safiyedir Kızın Adı – 1991
Düş Gezginleri – 1992
Mozaik – 1992
Gece, Melek Ve Bizim Çocuklar – 1993
Nihavend Mucize – 1997
Eylül Fırtınası – 1999
Sıdıka – 2000
Şıh Senem – 2003

Filmleri – Senaryo (52)
Kanlı Feryad – 1951
İki Kafadar Deliler Pansiyonunda – 1952
Aşk Izdırabtır – 1953
Hıçkırık – 1953
Dağları Bekleyen Kız – 1955
İlk Ve Son – 1955
Kadın Severse – 1955
Beş Hasta Var – 1956
Gelinin Muradı – 1957
Bir Şoförün Gizli Defteri – 1958
Çoban Kızı – 1958
Kumpanya – 1958
Yaşamak Hakkımdır – 1958
Üç Arkadaş – 1958
Bu Vatanın Çocukları – 1959
Ala Geyik – 1959
Karacaoğlan’ın Kara Sevdası – 1959
Şoför Nebahat – 1960
Ateşten Damla – 1960
Suçlu – 1960
Seni Kaybedersem – 1961
Yaban Gülü – 1961
İki Gemi Yanyana – 1963
Öp Annemin Elini – 1964
Keşanlı Ali Destanı – 1964
Murat’ın Türküsü – 1965
Yasemin’ın Tatlı Aşkı – 1968
Kızıl Vazo – 1969
Ateş Parçası – 1971
Battal Gazi Destanı – 1971
Zavallılar – 1974
Kuma – 1974
Deli Yusuf – 1975
Mağlup Edilemeyenler – 1976
Güllüşah İle İbo – 1977
Minik Serçe – 1978
N’Olacak Şimdi – 1979
Zübük – 1980
Deli Kan – 1981
Mine – 1982
Dolap Beygiri – 1982
Bir Yudum Sevgi – 1984
Dul Bir Kadın – 1985
Asiye Nasıl Kurtulur – 1986
Kadının Adı Yok – 1987
Arkadaşım Şeytan – 1988
Ölü Bir Deniz – 1989
Berdel – 1990
Safiyedir Kızın Adı – 1991
Düş Gezginleri – 1992
Tatlı Betüş – 1993
Eğreti Gelin – 2004
[değiştir]
Eserleri (1)
Şoför Nebahat – 1960

Filmleri – Yönetmen Yardımcısı
Allah Kerim – 1950

Ödülleri
23. Antalya Film Şenliği, 1986, Ah Belinda, En İyi Yönetmen
Gazeteciler Cemiyeti Türk Film Festivali, 1959, Bu Vatanın Çocukları, En Başarılı Rejisör
13. Antalya Film Şenliği, 1976, Deli Yusuf, En İyi Yönetmen
21. Antalya Film Şenliği, 1984, Bir Yudum Sevgi, En İyi Yönetmen
9. Antalya Film Şenliği, 1972, Zulüm, En İyi Yönetmen
15. Antalya Film Şenliği, 1978, Selvi Boylum, Al Yazmalım, En İyi Yönetmen
33. Antalya Film Şenliği, 1996, Selvi Boylum, Al Yazmalım, Yaşam Boyu Onur Ödülü
10. İstanbul Film Festivali, 1991, Selvi Boylum, Al Yazmalım, Onur Ödülü
Valencia Film Festivali, 1991, Berdel, En İyi Film
6. Adana Altın Koza Film Şenliği, 1992, Berdel, En İyi 2. Film

Mariza

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

16 Aralık 1973 yılında doğdu. Asıl adı Marisa dos Reis Nunes’tir. Daha beş yaşındayken müzik ile tanışan ve Mozambik’ten Lizbon’a göç eden Mariza, cafe işleten ailesinin yanında geç saatlere kadar kalıp, sokak aralarında yayılan Fado ezgileriyle yoğrulmuş bir çocukluk yaşadı.

Bir zamanlar Afrika’dan köle tüccarlarının Portekiz’e getirdiği insanların ağıtları olan  Fado müziğini seçti. Yaşının küçük olması şarkı sözlerini ezberlemesini zorlaştırıyordu. Babası şarkı sözlerini  kartlar üzerine şekiller çizerek ezberletiyor, Mariza da ezberlediği şarkıları cafede söylüyordu. Ergenlik döneminde bir ara soul ve caza yöneldi.

1999’da Amalia Rodriguez’in anısına düzenlenen bir konserde ilk defa Fado söyleyen kadın sanatçı olarak sahneye çıktı. Fado söylediği bir gece yapımcı ve müzisyen Jorge Fernando’nun dikkatini çekti. Mariza, 2001 yılında ‘Fado Em Mim’ adlı albümü ile yankı yarattı.

 Avrupa dalında BBC Dünya Müziği Ödülü’ne layık görüldü. Grammy Ödüllerine aday gösterilen ilk Portekizli sanatçı olan Mariza, ilk Dünya Müzik Ödülünü de yine Fado söyleyerek aldı. Son albümü “Terra” ile En İyi Folk Müzik  ve En İyi Prodüktör dallarında Latin Grammy Ödüllerininde sahibi oldu. Danimarka Krallığı tarafından Hans Christian Andersen’in uluslararası elçisi ilan edildi. Portekiz Devlet Başkanlığı’nın Portekiz kültürünü yurtdışında temsil edenlere verdiği onur ödülünü de aldı, “2003 Yılının İsmi” ilan edildi.

Albümleri
2002 Fado Em Mim 
2003 Fado Curvo
2005 Live in London
2005 Transparente
2006 Concerto em Lisboa
2008 Terra

Tuncel Kurtiz

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

 1 Şubat 1936, Bilecik doğumludur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmiştir. İlk kez 1959 yılında Dormen Tiyatrosu’nda oyunculuğa başlamış olan sanatçı, sinema filmlerinde rol almıştır.

Sürü filmiyle zirveye çıkan sanatçı, doğayla içiçe yaşamayı sever. 2010 Yaz döneminde NTV yeşil ekranlarında Edremit’in Çamlıbel kasabasında Zeytinbağı adlı işletmede dostlarını ağırlayarak Tuncel Kurtiz ve Dostları adlı program yapmaktadır.

44’üncü Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasında “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” Ödülü almıştır. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen 7`nci Uluslararası Sinema Günlerinde sinema sanatına geçen emeklerinden dolayı  Tuncel Kurtiz`e `Onur Ödülü` verilmiştir.

Oynadığı Bazı Tiyatro Oyunları
Çok Tuhaf Soruşturma
Şeyh Bedrettin
Keşanlı Ali Destanı
Mahabaratta
Devri Süleyman
Zafer Madalyası
Altın Yumruk

Oynadığı Bazı Sinema Filmleri
2009  Güz Sancısı
2008  Jack Hunter Büyük Macera
2007  Yaşamın Kıyısında
2003  İnat Hikayeleri
2001  Şellale, O da Beni Seviyor
2000  Kumru
1998  Hoşçakal Yarın
1997  Akrebin Yolculuğu,  Safiye Hatun / Grafin Sophia Hatun, Çökertme, Işıklar Sönmesin
1996  Usta Beni Öldürsene, İstanbul Kanatlarımın Altında, Tabutta Rövaşata
1995  Cemile Ve Umudun Masalı
1994  Bir Aşk Uğruna , Aşk Ölümden Soğuktur
1993  Ağrı’ya Dönüş, Dunkle Schatten der Angst
1989  Mahabharata
1983  Duvar
1979  Bereketli Topraklar Üzerinde, Gül Hasan
1978  Sürü, Kanal
1974  Otobüs
1970  Umut
1967  Kuduz Recep (Aslan Arkadaşım),  Krallar Ölmez, Bana Kurşun İşlemez
1966  Silahların Kanunu, At Avrat Silah, Ağaların Savaşı, Silahına Sarılan Adam, Kanunsuz Dağlar, Karanlıkta Vuruşanlar, Kıran Kırana, Nikahsızlar, Çingene, Zehirli Kucak, Kanunsuz Yol, Hudutların Kanunu, Yiğit Yaralı Olur
1965  Konyakçı, Son Kuşlar, Haracıma Dokunma, Sokakta Kan Vardı, Krallar Kralı, Ben Öldükçe Yaşarım, Bir Caniye Gönül Verdim, Bitmeyen Yol, Üçünüzü de Mıhlarım, Babasız Yaşayamam, Sayılı Kabadayılar, Büyük Şehrin Kanunu, Sokaklar Yanıyor, Güzel Bir Gün İçin
1964  Şeytanın Uşakları

Oynadığı Bazı Dizi Filmler
Asi
Kara Duvak
Hacı
Alacakaranlık
Kurtlar Sofrası
Gesi Bağları
Ezel