Archive for Haziran, 2012

Ebru Saçar

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1977 yılında Bursa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa’da tamamladı. 1995 yılında    girdiği Ankara üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Oyunculuk Ana Sanat Dalı’ndan 1999 yılında mezun oldu.

Rol aldığı oyunlar;
– “Benim Meskenim Dağlardır” (Sabahattin Ali) Yaz: Ali Berktay Yön: Rutkay Aziz (2005/ Ankara) A.S.T.
– “Memleketimden İnsan Manzaraları” Yaz: Nazım Hikmet Yön: Rutkay Aziz (2004-05/Ankara) A.S.T.
– “Akıllı Hayvanlar”  Yaz: Ahmet Tümel Yön: Erol Demiröz (2005/ Ankara) A.S.T.
– “Büyümek İstiyorum” Yaz-Yön: Mehmet Akay (2004-05/Ankara) A.S.T
– “Küçük Burjuva Düğünü” yaz: B. Brecht Yön: Yılmaz Onay (2003/Ankara) A.S.T
– “Murtaza” Yaz: Orhan Kemal Yön: Işık Toprak (2002-03/Ankara) A.DEV.TİY.
– “Tango” yaz: S.Mrozek yön: Levent Ülgen (2002/Ankara) A.S.T
– “Ghetto” yaz:J.Sobol, yön:Erhan Gökgücü (Oyun 2001 Eleştirmenler Birliği “En iyi yapım ödülü” ve 2002 Sanat Kurumu “En iyi reji ödülü” aldı.2000-01-02/Ankara) A.DEV.TİY
– “Karımın Adı Morris” yaz:Raffy Shart, yön:Şakir Gürzumar(2001/Ankara) TİYATRO TUNA
– “Serseri Gönül” yaz:E.O’neil, yön: Burak Sergen(2000/Ankara) A.DEV.TİY.
– “Mutlu Son” yaz:B.Brecht, yön: Yücel Erten (1999/Ankara) A.DEV.TİY.
– “Kanlı Düğün”yaz:F.G.Lorca, yön:Ejder Akışık (1998/Ankara)A.DEV.TİY.

Rol aldığı diziler ve reklam filmleri;
– “Bizim Evin Halleri  Yön: Samet Polat (2005/TRT)
– “Sanayii Bakanlığı”  reklam filmi (2005- Tüm Kanallar)
– “Pembe Patikler”     yön: Cankat Ergin (2003/ ATV)
–  “Baba Ocağı”        yön:Turgay Bostan (2001-2002-2003/TRT)
– “Beter ile Şeker”    yön:Turgay Bostan (2002-2003/TRT)
– “Çiçekler Susayınca” yön:Hüseyin Taşkın (2001/TRT)
– “Yaşasın Okulumuz” yön:Ergin Erenoğlu (2000/TRT)
– “Beş Dakika”         yön:Muhammed Şimşek (2000/TRT)

Diğer;
–  “Mavi Radyo” adlı radyo kanalında  program yapımcılığı ve sunuculuğu yapmaktadır.
– 1993-1998 yılları arasında Bursa “Radyo S” ve “Olay FM” adlı radyolarda program yapımcısı ,program sunucusu ve radyo tiyatrosu sanatçısı olarak görev yaptı.
– 1995-2002 yılları arasında modern dans ve salon dansları üzerine dersler aldı ve özel stüdyolarda dansçı olarak çalıştı.
– 1996-2005 yılları arasında UMAG’ın gerçekleştirdiği, Yücel Erten, Ahmet Mümtaz Taylan ve Rüştü Asyalı’nın yönettiği Uğur Mumcu Anma gecelerine oyuncu ve dansçı olarak katıldı.
– TRT ve özel seslendirme stüdyolarında halen seslendirme sanatçısı olarak görev yapmaktadır.

Brian De Palma

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

11 Eylül 1940’da Amerika’nın New Jersey eyaletinde dünyaya gelen yönetmen De Palma, Philadelphia’da büyüdü. Babası bir ortopedi cerrahıydı. Baba mesleği önemli çünkü usta yönetmen herzaman kana ve şiddete olan merakını babasını iş başında izlerken kazandığını söylüyor.

Önceleri fiziğe meraklı olan De Palma, konunun eğitimini almak üzere Columbia Üniversitesi’ne başladı. Kısa süre sonra fikrini değiştiren sanatçı, önce tiyatro, ardından da sinema okudu. 1960’da çektiği ilk orta metrajlı filmi “Ikarus”dan sonra “6601224, The Story of an IBM Card” ve kendisine çeşitli ödüller getiren “Wotan’s Wake” geldi.
      
İLK UZUN METRAJ DENEYİMİ
Brian De Palma, ilk uzun metrajlı filmi olan “The Wedding Party”yi Sarah Lawrence Üniversitesi’nde okurken çekti. Yarı doğaçlama olan bu komedi yapıt aynı zamanda Robert De Niro ve Jill Clayburgh’ün ilk filmleri olma özeliğini taşıyor. Bu ilk filmin ardından, De Palma pek çok belgesel ve “The Responsive Eye” gibi kısa filmlere imza atmanın yanı sıra, New York Modern Sanatlar Müzesi’nde bir sergi açtı.

Sanatçı ikinci uzun metraj filmi “Murder A la Mod”u 1967 yılında çekti. Bu film kaliteli bir gerilimdi ve Hitchcock’a gönderme yapıyordu. 60’lı yıllarda hüküm süren yerleşik kurumlar karşıtı tavır, De Palma’yı hiciv tarzı filmer yapmaya itti. Bunlardan “Greetings” Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı Ödülü kazandı; “Hi Mom” ise Amerikalı genç yönetmenler arasında üst sıralara yerleşmesini sağladı.
      
HOLLYWOOD’DAN VİZE
Bundan sonra De Palma büyük Hollywood stüdyolarının dikkatini çekti. Yine de kendisine ilk büyük başarısını getiren çalışma, mütevazı ve bağımsız bir yapım olan “Sisters” oldu. Önceki filmlerindeki yarı doğaçlama tarzı geride bırakan sanatçı, yazım yapılandırma, görüntü planlama ve ritim gibi unsurlardaki yeteneğini ortaya koyarak en iyi Hollywood yönetmenleriyle eşdeğerde olduğunu kanıtladı.

De Palma bu başarısından iki yıl sonra müzikal gerilim tarzındaki “Phantom of the Paradise”ı çekti ve 1975 Avoriaz Film Festivali’nde Büyük Ödül’e layık görüldü. 1976’da Paul Schrader’la birlikte yazıp yönettiği ve başrollerini Cliff Robertson ile Genevieve Bujold’un paylaştığı romantik gerilim “Obsession”ı, Sissy Spacek ile Piper Laurie’ye Oscar adaylığı getiren ve dünya çapında bir başarıya imza atan “Carrie” izledi.  
 
Nancy Allen, John Travolta ve Amy Irving’in de rol aldığı bu film, hâlen en iyi Stephen King uyarlamalarından biridir. Gerek son sahnesi, gerekse diğer sahneleri yıllar boyunca pek çok kez taklit edildi.
      
HITCHCOCK’A SAYGI
De Palma, organizasyon karşıtı filmlerin modasının yakında geçeceğini görecek kadar ileri görüşlü bir insandı. Bu yüzden “Sisters” filminde “Grand Prix” ve “The Boston Strangler” gibi 60’ların filmlerinde popüler olan “split-screen” tekniğini kullanarak, Alfred Hitchcock’u taklit etmeye başladı. De Palma “Sisters”da Hitchcock’tan esinlendiğini kabul etmekle kalmadı, aynı zamanda Hitchcock’un müzik yönetmeni Bernard Herrman’la çalışarak Hitchcock’a olan saygısının altını çizdi.

“Obsession” da De Palma’nın Hitchcock’un “Vertigo”sunu taklit ettiği birkaç filmden biriydi ve bu film yönetmenin 360 derece kamera panlara merakını ortaya koyuyordu. De Palma’nın o zamana kadarki en başarılı filmi “Carrie”de, split-screen tekniğine geri dönüş görüldü. Öykü De Palma’nın özelliklerinden biri olan “ters şok” sonla bir kabus olduğu anlaşılarak bitiyor.
      
“DRESSED TO KILL” İLE GERİLİME DÖNÜŞ 
De Palma 1977 yılında Kirk Douglas, John Cassavetes ve Amy Irving’in rol aldığı “The Fury”yi yönetti. Bu casus filmi, kültle politik kurguyu birleştiren bir yapımdı. 1978’de, Sarah Lawrence’taki öğrenci arkadaşlarının yardımıyla Kirk Douglas ile Nancy Allen’ın başrol oynadığı yarı otobiyografik bir film olan “Home Movies”i çekti.

De Palma 1980’de tekrar gerilim türüne döndü ve Michael Caine, Nancy Allen ve Angie Dickinson’ın rol aldığı “Dressed to Kill”i yönetti. Ardından “Blow Out”u hem yazan hem de yöneten De Palma, bu filmde iki favori temasını işledi: Röntgencilik ve manipülasyon.

1982’de senaryosunu Oliver Stone’un yazdığı aşırı şiddet içeren “Scarface”in yeni uyarlamasında Al Pacino ve Michelle Pfeifer’la çalıştı. 1984 yılında yönettiği “Body Double” Melanie Griffith’in de çıkış filmi oldu. Kendisine şöhreti getiren film türünü arkasında bırakan Brian, müthiş bir görsel destan olan “Untouchables”ı yönetti. Fillm başrol oyuncularından Sean Connery’ye Oscar, sinemaseverlere de Kevin Costner ve Andy Garcia’yı kazandırdı.
 
1989’da Michael J. Fox ve Sean Penn’in rol aldığı savaş filmi “Casualties of War”u, 1990’da Tom Wolfe’un hiciv tarzı romanından uyarlanan ve başrollerini Tom Hanks, Melanie Griffith ile Bruce Willis’in paylaştığı “The Bornfire of the Vanities” izledi. De Palma 1992’de John Lightow ve Lolita Davidovich’in rol aldığı “Raising Cain” ve Al Pacino’nun başrolünü canlandırdığı “Carlito’s Way”le gerilim tarzına dönüş yaptı.
   
İLK BİLİMKURGU DENEYİMİ
Ünlü yönetmen, televizyon dizisi olarak büyük başarı kazanan “Mission Imposible”ı 1996’da filmleştirerek, Tom Cruise, John Voight, Emanuelle Beart ve Jean Reno’yu biraraya getirdi. Bu film uluslararası bir başarıya imza attı. Ardından gelen “Snake Eyes”ın başrolünde ise Nicholas Cage ve Gary Sinise vardı. İlk bilimkurgu çalışması olan “Mission to Mars”ta yine Gary Sinise başrolleri Tim Robbins, Don Cheadle ve Connie Nelson’la paylaştı. Yönetmen bu filmel dünyevi gerilim ve şiddeti bıraktı ama bu kez de bunları güneş sisteminde başka bir yere taşıdı.
      
ÖZGÜRLÜK ARAYIŞI
Çoğu Amerikalı yönetmen gibi stüdyo sisteminin sağladığı imkanlardan yararalanmayı seven De Palma tüm gücü elinde tutan yapımcı, avukat, pazarlama departmanlarının katı ve stüdyocu tavrından hoşlanmadığını söylüyor.
      
‘FEMME FATALE’ ÜZERİNE
Kara sinemaya has bir estetik tarzının kullanıldığı filmin çekimlerinde bu tarza zıt düştüğü halde çok hareketli bir kamera sisteminden yararlanılmış. Filmde kara sinema kategorisine girmesine izin vermeyecek kadar fazla kamera hareketi var. Ayrıca görsel hafızayla oynama konusundaki yeteneğiyle dikkat çeken yönetmen, bu filmde de tekrarlanan sahnelerle, gerçekliğe hafif dokunuşlarda bulunuyor.

Brian’ın kostümler konusunda net fikirlere sahip olduğu söyleniyor. ‘The Bornfire of the Vanities’ de çevresi siyah beyaz giysili figüranlar tarafından sarılan Bruce Willis, diğer kadınların hepsi siyah beyaz giydiği halde, turuncu bir elbise giyen Melanie Griffith gibi… Benzer ayrıntılara “Femme Fatale”de de sıkça rastlıyoruz.    
      
“SAHNELERİ BİR RESSAM GİBİ PLANLIYOR”
Filmin başrol oyuncularından Antonio Banderas, De Palma ile ilgili düşüncelerini “Tanıdığım yönetmenler arasında Brian görsel yetisi en gelişmiş olanı. Sahneleri bir ressam gibi planlıyor, saklamıyor ve oyuncuların 6-7 dakika aralıksız oynamalarına izin verirken, kamerayla karmaşık ve güzel hareketleri yakalıyor. Realizme pek aldırmaması ve sürekli olarak yaptıklarını doğrulama uğraşmaması da hoşuma gidiyor. Brian da, Almadovar ve Kubrick gibi karakterlerin her davranışını açıklama ihtiyacı duymuyor” şeklinde dile getiriyor.

Suna Pekuysal

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Asıl adı Suna Belener olan Suna Pekuysal, 24 Ekim 1933 yılında İstanbul’da doğdu. Pekuysal, İstanbul Belediye Konservatuvarı Şan ve Bale Bölümü’nde öğrenim görürken, 1949 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun çocuk bölümünde Kadri Ögelman’ın “Artist Aranıyor” adlı oyunuyla ilk kez sahneye çıktı. Aradan üç yıl geçtikten sonra, 1952 yılında, İstanbul Şehir Tiyatrosu dram bölümü kadrosuna geçti. 1964 yılında tiyatro sanatçısı Ergun Köknar ile evlendi. 1973 doğumlu Sait Ali isimli bir oğlu olan sanatçı, tiyatronun yanı sıra televizyon ve sinema filmlerinde de rol aldı.

1984 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenmeye başlanan, Ekrem Reşit Rey’in 1933 yılında kaleme aldığı, Cemal Reşit Rey’in bestelerini yaptığı ve Haldun Dormen’in sahneye Koyduğu “Lüküs Hayat” operetindeki rolünü Zihni Göktay ile birlikte 14 yıl süreyle aralıksız oynadı. ”Büyük bir başarı kazanan ve yediden yetmişe her yaştan seyirciye nostalji yaşatan ”Lüküs Hayat”ın ardından emekli olan sanatçı, Şehir Tiyatroları’nda Joseph Kesselring’in yazdığı ve Çetin İpekkaya’nın yönettiği ”Ahududu” adlı oyunda konuk sanatçı olarak rol aldı.

Adı her zaman Türk tiyatrosunun en iyileri arasında anılan sanatçı, 1979 yalında Fakir Baykurt’un uyarlaması olan “Tırpan” daki rolüyle 1980 Avni Dilligil ve Ulvi Uraz ödüllerini, “Lüküs Hayat”taki rolüyle de 1986 Sanat Kurumu ve 1987 İsmail Dümbüllü ödüllerini kazandı.

Birçok televizyon reklam ve dizilerinde, müzikallerde sanatçılık başarısını gösteren Pekuysal, 54 yıl Şehir Tiyatroları’nda görev yaptıktan sonra, 24 Ekim 1998 yılında Şehir Tiyatroları’ndan emekli oldu. Yarım asırdan fazla süredir devam eden sanat yaşamı boyunca 250’den fazla oyunda, 100’e yakın da sinema filminde rol aldı.

”Sanatçının emeklisi olmaz” ve ”Sahnede ölmek istiyorum!” sözleriyle tiyatroya ve sanata olan sevgisini belirten sanatçı, 22 Temmuz 2008 tarihinde kalp yetmezliği sonucu saat 10.30’da hayatını kaybetti.”

Harry Bertoia

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Heykeltıraş ve tasarımcı  Haryy Bertoia’nın sadece 1952 yapımı Diamond sandalyesiyle tanınması pek de adil bir durum gibi görünmüyor. Ancak  bu onun umurunda olmasa gerek.
Çünkü metal heykelleri o kadar fazla talep ediliyor ki, Bertoia kısa bir süre sonra mobilya yapımında kullanılan aletleri kaldırdı ve ilk tutkusu olan heykel üzerine yoğunlaştı. 1930 yılında İtalya’dan ABD’ye taşınan Bertoia, mobilya tasarımını heykeltıraşlığın doğal bir uzantısı olarak görüyordu.Aynı zamanda mücevher tasarımı  ve grafikle de uğraşan  ve çok yönlü bir kişilk olan Harry Bertoia adeta yazılmamış gerçek bir kahraman. Detroit Cass Teknik Yüksek Okulu Sanat Bölümü; Michigan Cranbrook Sanat Akademisi mezunudur.
1943’te Michigan Cranbrook  Sanat Akademisi’nde açtığı metal atölyesinden ayrıldı ve arkadaşı Charles Eames’e 1945 yapımı  eğik kontraplak sandalyesini geliştirmesine yardım etti. Sonrasında ise, Knoll’un kurucuları Florans ve Hans Knoll için Pennsylvania yakınlarında fabrikada çalışmaya başladı.Burada  Diamond  sandalyesinin yanı sıra, side chair’i de üretti. Daha az bildigimiz ama şık Asymmetric arasında en fazla heykel niteliği taşıyan eseri olarak gösterilebilir.
Harry Bertoia 1978 yılında Barto, Pennsylvania da öldü.

Achille Castiglioni

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

İlginç ürünlere olan aşkıyla tanınan Achille Castiglioni 1918 Milano’ da doğdu.
Savaş sonrası tasarım modasını  değiştiren Castiglioni Milano Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunu,
XX.yüzyılda pek çok  tasarımcıdan daha ileri görüşlü olan castiglioni ‘nin en yenilikçi yönü  ‘çirkinlik’  kavramıyla ilgili olan küçümseyici düşüncelere meydan okumasıydı.

Bu fikrini düşük endüstriyel bileşenlerin de mükemmel olma potansiyeli olduğuna inanarak doğruladı. 1957 yılında kardeşi ve iş arkadaşı olan Pier Giacomo  ile bir bisiklet selesini andıran  Sella sandalyeyi  ve bir traktör koltuğunu andıran Mezzadro’yu tasarladı. Onun gözünde ‘İşlenmemiş Teknoloji’, sade ve mütevazi  olması nedeniyle  güzeldi.

60’lı yıllarda  Achille Castiglioni, Flos için tasarladığı snoopy gibi tasarımları sayesinde  popüler sanat akımının etkili isimleri arasında yerini aldı. 70’li yılların  sonlarında ortaya çıkan ‘Hıgh Tech’ modası  Castiglioni’den yoğun bir biçimde etkilendi.Onun mühendislik eseri olan Arco Ağır bir mermer gövdeye sahipti ve etrafını 2,5 m yükseklikten aydınlatıyordu.

Castiglioni’nin bir sokak lambasından esinlenerek tasarladığı ve gereksiz detaylardan arındırılmış olan lamba  tasarım tutkunlarınında onaylayacağı gibi yıllar sonra bile demode olmadı Sevdikleri:Espri ve Sevmedikleri: İşlevsel ürünler olarak belirten Castiglioni’nin tasarım üreticileri Alessi, Flos ve Zanotta, Türkiye’de ise Koleksiyon ve Mozaiktir. Castiglioni 2002 de Milano’da hayatını kaybetmiştir.

Mustafa Duman

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1979’da Simav’da doğdu. Kütahya Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü ve ardından 2005’te Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nü Safiye Ayla bursu ile mezun oldu.

Ulusal ve uluslararası birçok yarışmalarda ödüller aldı bunlardan bazıları : 1998 Avrupa Konseyi tarafından düzenlenen ‘Europe at School’ Uluslararası Resim Yarışması Birincilik, 1999 Art Craft Cam San. A.Ş. Afiş Yarışması Birincilik, 2002 Bisan Bisiklet Tasarım Yarışması Üçüncülük, 2002 Jumbo Tasarım yarışması ödülü ( Tasarım Tartışılıyor ) ve 2003 4.Özgün Ayakkabı Tasarım Yarışması erkek kategorisinde finalist oldu. Ve 2004 Artı Değer Tasarım Sergisi ( Türkiye İhracatçılar meclisi & Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu ), 2003 Koziol Hediyelik Eşya Tasarım Sergisi Almanya, 1998 Kişisel Resim Sergisi Kütahya Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, 1997 Mopak Defter Kapağı Tasarım Yarışma ’larında ürünleri sergilenmiştir.

Profesyonel İş yaşamına TİM reklamcılık A.Ş’de başladı ve 2003 TREXTA TR A.Ş de birçok global mobil telefon firmalarına aksesuar tasarladı.

ATRA GRUP ’a bağlı TRDESIGN COMPANY ’de Endüstriyel Tasarımcı ve Şirket Ortağı olarak 2006’ya dek görev yaptı, İş hayatına TEKNOBİL A.Ş’ de Endüstriyel tasarım sorumlusu olarak devam etmektedir.

Sezgi Beşli

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

8 Mart 1981 tarihinde Ankara’da doğdu. 1999 yılında Özel Seymen Kolejinden mezun oldu.  2004 yılında İzmir Dokuz Eeylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil/Moda Aksesuar Tasarımı Bölümünü bitirdi. Üniversite eğitiminin ardından İstanbul’a yerleşti ve 2004 yılından itibaren çeşitli tekstil firmaları için özel koleksiyonlar hazırladı.

Sezgi Beşli için aksesuarın ve tasarımlarındaki küçük detayların vurgusu önemlidir. Tasarımlarında detaydan bütüne doğru gitmek O’nun stilinin bir parçasıdır. Tasarladığı ürünün düğme tasarımı bile bütünün küçük ama en önemli detaylarından biri oldu her zaman.

Ayakkabı, çanta, kemer ve şapkanın yanı sıra deri ceketler ve dokuma-örme ürün gruplarının tasarımlarını da yapıyor.

Ettore Sottsass

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Avusturya 1917 doğumlu olan Ettore Sottsass Turin Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunudur. İtalyan tasarım dünyasının asilzadesi olarak anıldı.

Ancak bu tanımlama yaptığı işlerle modernizmi altüst eden  ve katı XX. Yüzyıl  fonksiyonalizmine adeta nanik yapan Sottsass  için  bir hareket gibiydi.

Hele ki Olivetti için 1970 de tasarladığı  seksi kırmızı Valentine  daktilosu düşünülünce. Sadece mobilyalar değil seramik, mücevher,  cam ve gümüş gibi malzemeler üzerinde de çalışan Sotsass için Chicago Trıbune ‘ O çok kuvvetli bir uyuşturucu gibidir’ demiştir.

Sevdikleri;Tapınakların reklam panolarının, berber dükkanı tabelalarının fotoğraflarını çekmek, Sevmedikleri ise; XX. Yüzyıl fonksiyonalizmi olan Sottsass 2007 yılında Milano’ da öldü.

Selda Okutan

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Selda Okutan 1980 yılında Kastamonu’da doğdu. 2000 – 2005 yılları arasında Mersin Üniversitesi Takı Teknolojisi ve Tasarımı Yüksekokulu’nda eğitim gördü. 2008 yılında özel tasarım ürünler yapmaya başladı. Kendi tarzı olan figüratif formları mücevhere uyguladı ve iki boyutun sığlığından kurtularak üç boyutun özgürlüğünü tasarımlarına yansıttı.

Türk toplumunun tabusu olan çıplak insan figürlerini, 8.5mm’lik boyutlara kadar tüm detaylarıyla küçülterek mücevherle bütünleştirdi. Çeşitli uluslararası ve ulusal dergi ve yayın organlarında ropörtajları yayımlandı.

Sergi ve Fuarlar:
* 2009 Uluslararası İstanbul Mücevher Fuarına katıldı (Takı Tasarımcılar Portalını Temsilen)
* 2009 Sevgilim İstanbul Karma Sergisine Katıldı
* 2009 Gold İstanbul Fuarına katıldı (Takı Tasarımcılar Portalını Temsilen)
* 2010 Uluslararası İstanbul Mücevher Fuarına katıldı (Takı Tasarımcılar Portalını Temsilen)
* 2010 Bir Nokta Karma Sergisi

Basından:
* Gold New Dergisi – Röportaj 2009 Kasım – Aralık Sayısı
* Kadınlararası.com – Röportaj 2009 Aralık
* Takı Tasarımcılar Portalı 2009 Ağustos

Arne Jacobsen

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Arne Jacobsen 1902 yılında Kopenhag, Danimarka’ da doğdu.En çok taklit edilen tasarım yıldızlarından biridir.Yaptığı tasarımlarla, tasarım dünyasında ulaşılması zor bir yere ulaşmış durumda. İmza attığı çalışmalara gelince: Jacobsen, Foumi koltuğunu 1952 yılında bir ilaç laboratuarı için tasarladı. Oldukça hafif olan bu koltuğun üretimi bugünde devam etmekte.Dünya da en çok üretilen koltuklar arasında  yer alan 7 ve 3107 modelleri ise Jacobsen başarısının  diğer  altın anahtarları arasında, Jacobsen’in 1964 yılında Stelton için tasarladığı Cylindoline koltuk, çoklu  silindirik yapısıyla dikkat çekiyor. Bütün bu tasarımlar onun ev sevdiği materyal olan çelikten üretiliyor.Sevdikleri Çelik, Sevmedikleri  işlevsiz tasarımlar olarak belirten Jacobsen 1971 yılında Danimarka’ da öldü

Oscar Niemeyer

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1907  Rio De Janeiro ‘ da doğdu. Escuelci Nacional De Bellas Artes, Mimarlık Bölümünden mezun oldu.

Egzotik Brezilya dugumlu Oscar Niemeyer, yumuşak,tatlı  binaların mimarı olarak tanımlanır. Mühendislik yeteneklerini tasarımla birleştirerek  XX.yüzyılın en  gösterişli, şiirsel ve farklı  binalarını tasarladı.

Işık, renk ve kıvrımsal  duyguların yön verdiği göz alıcı tasarımlar yarattı.Rio de janeiro Sağlık Bakanlığı binasının tasarımına katkıda bulundu. Bu proje sırasında o dönemde Brezilya Devlet Başkanı olan Juscelino Kubitschek ile tanışarak Brezilyanın Başkenti Brasilia’nın  yeni şehir tasarımcısı olarak atandı.

Mimarının Picasso’su ve dünyanın gelmiş geçmiş en büyük modernisti olduğu söylenen Niemeyer’in Sevdikleri, Boş bir kağıtta saray , bir katedral ve bir kadın figürü görmek, sevmedikleri ise Toplumsal adaletsizlik.

Wilhelm Wagenfeld

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1900 Yılında Bremen Berlin doğumlu olan Wagenfeld uzun kariyer hayatında geniş kitlelere seslenen, estetik ve radikal çalışmalara imza atmıştır. İlk olarak kuyumculuk eğitimi almış, daha sonra ise Bauhaus Metal Workshop’ a katılmıştır.Bauhaus eğitimli Wagefeld, seramik  cam ve metal, plastiğin kullanıldığı modern işlevsel ve ekonomik ürünler üzerine uzmandı.Görsel tatminin önemini hiçbir zaman unutmayan Wagenfeld’i, Almanya’nın en tanınmış endüstriyel tasarımcılarından biri yapan onunla formla fonksiyonu birleştiren yeteneği oldu. 20’li yılların sonunda Bauhaus’dan ayrıldıktan sonra cam ve seramiğe odaklandı. Tasarımcı ilerleyen yıllarda Rosenthal için porselen yemek setleri, Braun için ev aletleri Lufthansa için plastik servis setleri tasarladı.Tasarımcı 1990 yılında Stuttgart Almanya’ da öldü.

Alvar Aalto

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Kıvrımları seven Alvar Aalto, üretken bir tasarımcıydı. 1898 yılında Finlandiya’da doğdu.
Helsinki Teknoloji Üniversitesi Mimarlık mezunu olan, Aalto İkonik çalışmaları arasında iç mekan tasarımlarını, endüstriyel tasarım ürünlerini, grafik tasarımı ve tekstili sayabiliriz.

Doğayı seven Aalto, uluslar arası modern akımın net çizgileriyle doğa figürlerini tasarımlarında sık sık bir araya getirdi. Örneğin 1936 yılı ürünü olan ve biyomorfik kıvrımla sahip Savoy vazo bu felsefeyle ortaya çıktı. Bu vazo, geçtiğimiz  yüzyılın en popüler cam ürünü kabul edildi.

Finlandiya’lı üretici littala, Alvar Aalto’nun  Savoy vazosunun 70.yılında vazoyu farklı renklere boyadı ve onu desenlendirdi.
Aalto’nun grafik yapıtları, modern akımın temsilcilerinden Mies Van Der Rohe ve Marcel Breuer’e oranla daha etkileyici ve yumuşak bir etki uyandırır.

Klasik ahşap mobilyalarını, esnek kereste ve huş ağacı kullanarak daha da geliştiren tasarımcının ürünleri böylece sadece estetik değil, aynı zamanda ergonomik, sıcak ve dayanıklıdır.Finlandiya’daki huş ağaçlarından tasarladığı basit ve kıvrımlı mobilyalar bugünün en çok satan ürünleri arasındadır.

Son dönemde Aalto’nun tasarladığı yapılar, kütüphaneler ve konser salonları Finlandiya kimliğine  uyarlandı ve çağdaş olanlarına oranla daha sıcak bir hal aldı. Yaptığı çalışmalar  bireysel  ifadeye göre yönelen ve modern akıma getirilen ‘ karşı akım’ niteliğindeydi.
Aalto kendi  felsefesini şöyle açıklar: ‘ Sizden tek istediğim eğlenmeyi unutmamanız’

Aalto’nun ürünlerinin olarak artek, son zamanlarda onun tasarımlarının kilit noktalarını turuncu ve maviye boyayarak, renove ediyor.
Sevdikleri Ergonomik mobilyalar,kuzey ışığı, Sevmedikleri Ayrıntılara özen gösterilmemesi olarak belirten Aalton tasarımlarının üreticileri Littala, Altek, Türkiye’de Haaz design store’de satılmaktadır.

Alvar Aalto 1976 yılında Helsinki, Finlandiya’ da Hayatını kaybetmiştir.

Jean Prouve

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1901 Yılında Paris’de doğdu. Jean Prouve, aşırı gösterişi olmayan ancak samimi ve kullanıcı dostu olan mobilya tasarımları yaparak modern ve işlevsel akımın temsilcilerinden biri olmuştur. Prouve, XX. Yüzyıl mobilya  ve yapı tasarımına  kazandırdığı sade tarzı ile bugünün kent evlerinin de ilham kaynaklarından biri oldu.

Demir işleme üzerine eğitim almış perforje kapılar, pencereler tasarlamıştır. Zaman içinde onun deyimiyle mantıklı, dengeli ve masum tasarıma doğru ilerleyen prouve, profesyonel kariyerinde fonksiyonel ve günlük  mobilyalar  yapmaktan hoşlanmasına rağmen, günümüzde onun tasarımları sanatsallıkla, zerafetle anılıyor.

Sevdikleri otomobil ve uçak tasarımlarında kullanılan materyaller, yeni teknikler, Sevmedikleri ise Tasarım için tasarım yapmak olan Prouve 1984 yılında Fransa’da öldü.

Pierre Paulin

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1927 Yılında Fransa’da doğan Paulin Elinin sakatlanması üzerine heykeltıraş olamadı. Paulin ilk koltuğunu 25 yaşındayken tasarladı. Konik Mushroom  koltuk elastiki gibi görünen Ribbon oturma grubu ve dil formundaki Tongue onun en önemli tasarımları arasındaydı.

Azimli ve inatçı  bir karakteri olan Paulin’nin tasarım hakkında  neredeyse kanun olmuş bir sözü vardır; ‘Bir koltuk işlevinden daha fazlasını anlatmalıdır, Samimi ve renkli olmalıdır’.

1975’te eşi Maia Wodzislawska’nın kreatif ajansı AD/SA’ya katılan ve burada ustura, ütü  gibi isimsiz nesneler tasarlayan Paulin Bugün hala ön plana çıkmak istemese de tasarımlarını üreten Hollanda’lı üretici Artifort için tasarladığı ürünlerle gündemdeki yerini koruyor.

Marcel Breuer

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1902 yılında Pecs, Macaristan’ da doğdu.Viyana Güzel Sanatlar Akademisi Sanat Bölümü, Bauhaus Mobilya Tasarımı bölümünden mezun olan Breuer 1925 yılında ilk çelik sandalyeyi tasarlarken sadece bir bisikletin gidonundan esinlendi.Ve bu tasarım tarihinin seyrini değiştirdi.1928 yılında Bauhaus’da master yaparken, yalnızca ön ayakları üzerinde duran B32 sandalyeyi, 1930’ların ortasında  İngiltere’ye taşındıktan sonra ise Isokon için Long Chair sandalyeyi tasarladı.Marcel Beuer 1973’de ABD’ye taşınarak bu kez mimarlık üzerine yoğunlaştı. 1950’li yıllarda Paris’te bulunan UNESCO binasının tasarımına imza atanlardan biri oldu.Sevdikleri Gerrit Rietveld tasarımları, Sevmedikleri özensizlik olan Breuer 1981 yılında New York da öldü.

George Nelson

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

George Nelson, Modern tasarım ekolünün, sürekli yeni teknoloji ve fikirler keşfeden ve bu fikirlerini ürünlerinde kullanan otoriterlerinden biri oldu.

Her ne şekilde oturulursa oturulsun insan vücudunu kavrayan Coconut koltuğu 1955 ve storagewall konseptini başlatmıştır. Nelson sadece mobilya değil duvar saatleri tasarımında da bilinen bir isimde tasarladığı saatlere espri katıp rakamları ortadan kaldırdı.

Nelson bu tavrını Ürün her zaman dürüst olmak zorundadır, Bana göre  tasarım evrendeki her şeyi, diğer şeylerle  ilişkilendirme sürecinden başka bir durum değildir diye özetler.

Yale Üniversitesi Mimarlık mezunu olan Nelson 1986 da New York’ da öldü.

Gerrit Rietveld

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1888 yılında Hollanda’ da doğdu. Mimarlık bölümü mezunu olan Gerrit Rietveld,De Stijil olarak bilinen Hollanda’daki sanat akımının öncülerindendir.

Her şeyin dikey ve yatay  çizgilere indirgenebileceğine inanan bir grup sanatçı ve tasarımcı 1917 yılında bu akımın hayalini kuruyordu. İfade için sadece kırmızı, sarı, mavi, siyah, gri ve beyaz renklerin yeterli olduğunu  ve dekorasyonun aslında bir no-no ( olumsuz) olduğunu savunuyorlardı. Bu fikir üzerine Rietveld, 1918 yılında tamamen düz çizgilere sahip olan ana renklerden oluşan Red/Blue adlı ahşap bir koltuk tasarladı.

Rietveld’in çoğu tasarımı sadece kağıt üzerinde kalmasına rağmen, 1927 yılında yaptığı demir konstrüksiyonlu Bow ve yekpare ahşap malzemeden üretilen Zig zag koltukları, en ses getiren tasarımları arasındadır.Sevdikleri Rockfeller Center, Sevmedikleri Konfor hakkında geleneksel fikirler olan Rietveld 1964 yılında Utrecht de öldü.

Eileen Gray

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Wexford, İrlanda 1878 yılında doğan  Eileen Gray zengin materyal ve sade formların birleşimidir. Tasarımları asla tek bir tarzın çatısı altında toplanmamıştır. Bu yüzden literatür, onun felsefesinin ‘ özgürlük’ oldugunu söyler 1910 ve 2000’li yılların başında en önemli eserleri arasında Gray lotus masası ve Pirogue kanepe bulunmaktadır.1922 yılında paris’te Jean Desert adlı bir tasarım galerisi açtı.

1924 yılında yapı tasarımında hiç tecrübesi olmamasına rağmen, mimari eleştirmen Jean Badovici’nin  de teşvikiyle Cote d’azur’un sarp kayalıklarda yer alan ve E.1027 adını verdiği ultra-kübik ev üzerinde çalışmaya başladı.

İç tasarımında ise genellikle çelik ve cam malzemelerin kullanıldığı multi-işlevsel mobilyalar yerleştirdi ve yalın bir atmosfer kurgulayarak dekore etti. 70’li yıllarda Londra’lı Aram firması, Gray’in kimi tasarımların lisansını satın alarak çizgisini devam ettirmiştir. Sevdikleri yerden tasarruf, rahat tasarımlar, Sevmedikleri ilgi odağı olmak olan Eileen Gray 1976 yılında paris’te öldü.

Isamu Noguchi

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1904 yılında Los Angeles’ da doğdu. Kolombiya Üniversitesi Tıp Bölümü ve New york’ da Leonardo Da Vinci Sanat Fakültesinde heykeltıraşlık  bölümünden mezun olan Noguchi diğer modernist benzerleriyle karşılaştırılınca  tam anlamıyla bir devrimci  sayılabilirdi.

Çünkü Noguchi klasik modernizmin doğrusal biçimlerini reddetti. Mobilyalarını Japon Zen bahçelerinden esinlenerek yaptı.Noguchi hayatı boyunca  doğal malzemelere karşı büyük bir sevgi besledi. Sıra dışı bakış açısını alevleyen ortak kişilerle çalıştı.

Aralarında UNESCO’nun Paris yönetim binası da bulunan pek çok bahçeye imza attı. Sevdikleri Sanat ve tasarım arasında sınırları kırmak olan Noguchi 1988 yılında New York’ da öldü