Siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkla boğuşan Rumlar, dönem başkanlıkları süresince AB’nin denetimi altında olacak.
GKRY, 1 Mayıs 2004’te girdiği Avrupa Birliği’nde ilk kez, 1 Temmuz Pazar gününden itibaren altı aylık süre için AB dönem başkanlığını üstlenecek. Rum yönetimi, bir yandan dönem başkanlığını üstlenirken bir yandan da kötü ekonomik durumu nedeniyle AB destek mekanizmasının denetimi altında olacak.
Rum tarafının, hem destek mekanizmasının denetimi altında olup hem dönem başkanlığı yapacak olması hem de Türkiye’yle ilişkileri nedeniyle objektif bir dönem başkanlığı yapıp yapamayacağı çeşitli çevrelerce sorgulanıyor. Rum yönetiminin başkanlık edeceği üyelerin denetimi altında bir başkanlık yürütecek olması da AB tarihinde bir ilk olacak.
-Referandumda “hayır” demelerine rağmen üye oldular-
Kıbrıslı Rumlar, Ada’da çözüme “hayır” demelerine rağmen 1 Mayıs 2004’te AB’ye tek taraflı olarak alındılar.
Eski Rum lider Tasos Papadopulos, Kıbrıs’ta kapsamlı çözümü öngören Annan Planı’na karşı yaptığı propaganda kapsamında, 24 Nisan 2004’teki referandumda Rum halkından Annan planına “güçlü hayır” demesini istediği konuşmasında “Hayır desek de bir hafta sonra AB üyesiz” demişti.
KKTC ve Kıbrıs Rum kesiminde 24 Nisan 2004’te eş zamanlı yapılan referandumda, “Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne birleşik olarak gireceği yeni düzeni hayata geçirecek Kuruluş Anlaşması ve tüm eklerini, Kıbrıs Türk devletinin Anayasası’nı (Türk tarafı için) ve yürürlükte olacak yasalara ilişkin hükümleri onaylıyor musunuz?” sorusu yöneltildi.
Kıbrıs Türk halkı plana yüzde 65 oranında “evet” diyerek çözümü ve birleşmeyi isterken, yüzde 76 “hayır” diyerek, çözümü ve birleşmeyi reddeden Rumlar, bir hafta sonra AB’ye tam üye olmuştu.
Geçen 8 yıllık süre Rum halkı için parlak bir AB üyeliği süreci olmadı. Rum tarafı, AB dönem başkanlığını, ekonomik kriz ortamında ve başkanlık edeceği birlikten destek istediği bir zamanda üstleniyor.
Rumların, destek mekanizması denetimi altındayken AB’ye dönem başkanlığı yapması AB tarihinde bir ilk olacak. Rumlar, başkanlık edeceği üye ülkelerin sıkı denetiminde olacak.
-Siyasi ve ekonomik krizle boğuşuyorlar-
Kıbrıs Rum yönetimi, ekonomik kriz yanında, siyasi krizle de boğuşuyor. Rum tarafında 11 Temmuz 2011’de Mari’de askeri üste meydana gelen, 13 kişinin ölmesi ve onlarca kişinin yaralanmasına neden olan cephanelik patlaması ve devamında elektrik santralının devre dışı kalması, ekonomik krizi derinleştirirken, beraberinde siyasi krizi de getirdi ve Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’a karşı tepkiler arttı.
Kıbrıs Rum kesiminde, 2009’da el konulan bir gemiden alıkonulan mühimmatın, depolandığı askeri üste 11 Temmuz’da patlamasının siyasi ve ekonomik sonuçları, Rum tarafına ağır oldu.
Kıbrıs Rum yönetimi, Şubat 2009’da Monchegorsk isimli Rum bandıralı Rus gemisini, İran’dan Suriye’ye cephane götürdüğü sırada alıkoyarak, patlayıcı ve mühimmatı Rum Milli Muhafız Ordusu’nun (RMMO) Tatlısu’daki (Mari) askeri deniz üssüne boşalttı. Barut ve çeşitli askeri mühimmat dolu 98 konteyner 11 Temmuz sabahı, yangın sonucu patladı.
Patlamada 13 kişi ölürken, bölgedeki Rumların ana elektrik sağlayıcısı Vasiliko elektrik santrali de devre dışı kaldı. Santralın devre dışı kalmasıyla, zaten zorda olan Rum ekonomisi büyük darbe aldı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, peş peşe Rum tarafının kredi notunu düşürdü.
Rum yönetimi, ortaya çıkan elektrik açığını kapatmak için 16 Temmuz akşamından itibaren, bir süre KKTC’den elektrik satın aldı.
Patlamaya neden olan mühimmatın üste tutulmasının sorumlusu olarak gösterilen Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın çeşitli kesimlerce ”istifa etmesi” istendi. Rum koalisyon hükümeti de dağıldı. Hristofyas, patlamanın ardından başlayan ve siyasi krize dönen tartışmalardan sonra Demokratik Parti’nin (DİKO) 2 bakanla bulunduğu koalisyondan ayrılması ile 5 Ağustos’ta yeni kabineyi açıkladı.
Hristofyas, patlamayla ilgili yapılan soruşturma kapsamında mahkemede ifade verdi. Bu, Rumların tarihinde bir ilk oldu. Görevdeyken, bir “başkan” mahkemede ifade vermiş oldu. Ölenlerden 3 kişinin yakını, Hristofyas’ın dokunulmazlığının kaldırılası için mahkeme başvurdu. Rum yüksek mahkemesi bu talebi, dönem başkanlığından 2 gün önce, 29 Haziran 2012’de reddetti.
-Petrol kozu-
Hristofyas’a karşı tepki her geçen gün artı. Yapılan kamuoyu yoklamalarında, Rum liderin halk desteği ve güvenilirliğinde azalma görüldü.
Rum lider, aleyhindeki olumsuz havayı dağıtmak için petrol ve doğalgaz kozunu oynamaya başladı.
Rum yönetimi, Doğu Akdeniz’de tek yanlı “münhasır ekonomik bölge” (MEB) ilan ederek, sözde 13 parsele ayırdığı alanda, “Afrodit” adı verilen 12. parselde, Türkiye ve KKTC’nin tüm uyarılarına rağmen, petrol ve doğalgaz aramalarına başlaması için ABD’li Noble Energy şirketiyle anlaştı ve 18 Eylül 2011’de sondaja başlandı.
Hristofyas, 28 Aralık 2011’de, 12. parselde, sondaj çalışması yapan Noble Energy şirketinin, ”5 bin 861 metrede doğalgaz bulduğunu açıkladı.
Gaz bulunduğu açıklaması, Rum halkının Hristofyas’a tepkisini çok da azaltmadı. Ekonomik kriz, Kıbrıs müzakerelerindeki gidişat ve siyasi tartışmalar, Hristofyas’ın arkasındaki halk desteğini azalttı. Rum kamuoyunda, ekonomik krizden ve yaşanılan gelişmelerden “baş sorumlu” olarak Hristofyas sorumlu tutuluyor.
Rum lider, Şubat 2013’te yapılacak Rum başkanlık seçiminde, “çözüm umudu görmediği” için yeniden aday olmayacağını da açıkladı.
-AB toprağı olmayan mekanda AB üyeliği kutlaması-
Öte yandan, Rum tarafı, dönem başkanlığını Kıbrıs’ta AB toprağı olmayan bir mekanda kutlayacak.
Rumlar, AB Dönem Başkanlığı açılış törenini, İngiliz Üsler Bölgesi’nde bulunan, Kurio Antik Tiyatrosu’nda düzenleyecek. Kıbrıs’taki İngiliz Üsler Bölgesi, AB müktesebatı dışında yer alıyor.