Archive for Haziran, 2012

Pertev Ertün

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1922’de Eskişehir’de doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra babasının görevi nedeniyle gittiği Ankara’da orta ve lise öğrenimini tamamladı. Ertün’ün karikatürleri 1947 yılında Eskişehir’de yayınlanmaya başlandı. Ulusal basında ilk karikatürü Necmi Rıza Ayça’nın desteği ile 1948 yılında haftalık mizah dergisi Şaka’da yayımlandı.

1948-49 yıllarında gazeteci arkadaşı Ruşen Mamuh ve Kocatepe Gazetesi’nin sahibi Faruk Şükrü Yersel’i de kadrosunda bulunduran, İstanbul’da hazırlanan siyasi halk gazetesi Karadayı’nın kapak ve iç sayfa karikatürlerini çizdi. 1953’de Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı DSP’li Yılmaz Büyükerşen ve Beytullah Heper ile birlikte Eskişehir’de ‘Saksağan’adlı mizah gazetesini çıkardı.

1955 yılından itibaren Eskişehir’deki Sakarya Gazetesi’nde düzenli olarak karikatürleri yayımlandı. 1961 yılında Yılmaz Büyükerşen ve Beytullah Heper ile birlikte karikatür sergisi açtı. 1965 ve sonraki yıllarda TCDD ve Ankara Orman Genel Müdürlüğü’nün afiş ve broşürlerini hazırladı. Orman Müdürlüğü için hazırladığı bir afiş birinciliğe layık görüldü. 1980 yılında İstanbul’a tekrar gitti ve Babıali’ de bir grafik atölyesinde çalışırken ‘Çarşaf’ adlı mizah dergisine de karikatürler verdi.

Cemal Nadir Güler

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

  1902′ de Bursa’ da doğan Cemal Nadir Bursa Lisesi’ndeki öğreniminden sonra, bir süre tabelacılık ve resim öğretmenliği yaptı. İlk karikatürleri, Sedat Simavi’nin Diken adlı mizah dergisinde yayımlandı (1920). Akbaba dergisine gönderdiği karikatürü ilgi çekince, Akşam gazetesinden davet aldı ve İstanbul’a yerleşti (1929). Akşam’da günlük karikatürler çizmeyi 1943’e değin sürdürdü; daha sonra Cumhuriyet gazetesine geçti.  Resimli Dünya, Karikatür, Yücel dergilerinde de karikatürleri yayımlandı.

Cemal Nadir, Türk karikatürünün resmin etkisinden uzaklaşmasına katkıda bulunması, karikatürde yerli tipler yaratması ve halka özgü mizah anlayışını karikatüre yansıtmasıyla, çağdaş Türk karikatürünün öncüsü kabul edilir. Cemal Nadir’e değin Türk karikatüründe resim çizgisi kullanılıyor, tiplemelerde ve mizah anlayışında Fransız etkisi göze çarpıyordu. Cemal Nadir’in “Amcabey”, “Efruz Bey”, “Dalkavuk”, “Akla Kara”, “Yeni Zengin” gibi yeni ve yerli tipler yaratması, karikatürlerinde toplumsal olaylara yer vermesi, yerli özelliklere ağırlık vererek çizmesi, karikatür sanatının yaygınlaşmasında önemli bir etken oldu.

Pek çok karikatür albümü yayınlanan Cemal Nadir, karikatür üzerine pek çok konferans da vermiştir. Bu konferanslar ülkemizde daha önce benzerleri pek görülmüş şeyler değildir. Bu konferansların çoğunun halkevlerinde gerçekleşmesi nedeniyle söyleşilere halkın katılımı da çok fazla olmuştur. Karikatür üzerine yaptığı konuşmalarda kalabalıktan izdiham yaşanmıştır. Cemal Nadir, bu yönüyle de ülkemizde karikatürü halkla bütünleştiren, halkın yaşamına karikatürü sokan “ilk çizer” olmuştur. Genç çizerlere ilgi gösteren, onların karikatürlerini yayınlayan, onlara fırsat veren ilk usta da gene o’dur.    

Viyana Uluslararası Karikatür Yarışması’nda birincilik alan, karikatürleri pek çok yabancı dergide yayımlanan Cemal Nadir beş kişisel sergi açtı. Özellikle ABD’ de açtığı sergi büyük ilgi uyandırdı. Karikatürlerini Amcabey’e Göre (1932), Karikatür Albümü (1939), Akla Kara (1940), Dalkavuk Karikatür Albümü (1946) ve Amcabey Albümü (1946) adlarıyla yayımladı.

Çağdaş Türk karikatür sanatının öncüsü Cemal Nadir Güler, girdiği komadan kurtulamayarak 27 Şubat 1947’de İstanbul’ da öldü. 45 yıllık kısa ömrüne 2 dünya, bir kurtuluş savaşıyla, bir cumhuriyetin kuruluş dönemi denk düşen sanatçının ölümünden sonra Cağaloğlu’nda Akşam gazetesinin bulunduğu  sokağa ve Bursa’ da bir caddeye adı verildi. Ölümünün 20. yıldönümünde Galatasaray Lisesi’nde, yapıtlarından derlenen bir sergi açıldı.

Necati Abacı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

28 Haziran 1958’de İçel’in Mut ilçesinde doğdu. İlköğrenimini  Tarsus Atürk İlkokulun’da (1965-1970), ortaöğrenimini Tarsus Cengiz  Topel Lisesi’nde (1970-1976), yükseköğrenimini İstanbul Tatbiki  Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, Grafik Bölümü’nde tamamladı. (1977-1981). Sanatta yeterlilik doktorasını İzmir Dokuz Eylül  Üniversitesi’nde verdi (1986).
 
İlk karikatürü Hey’de (1973) henüz ortaöğrenimini sürdürürken  yayımladı; bu yayın çabası başka dergilerde amatör olarak  sürdü. 1977’de İstanbul’a yükseköğrenim için yerleşti ve  Babıâli’ye taşrada başladığı çizgi çalışmalarını sürdürmeye başladı. Haftalık mizah dergisi Çarşaf’ta uzun süre  politik ve toplumsal konular üzerine karikatür çizdi. Bu ilk  profesyonel çizgi sürüveni sürerken Karikatürcüler Derneği’nin  birçok etkinliğine katıldı; birçok yurtiçi ve yurtdışı  karikatür yarışmalarına katıldı, toplu sergilerde yer aldı. 

Gösteri, Milliyet Sanat Dergisi, Sıfır, Düşün, Karikatür, Bizim  English, eyazperde, Adam Öykü, Geniş Açı, Dünya, Temmuz, Diyojen  ve Güldiken gibi dergi ve gazetelerde portre ve resimleme  ağırlıklı olmak üzere sanat, edebiyat, kültür ve politik  konularda karikatürleri yayımlandı. 1981-1985 yılları arasında  birçok yayın ve reklam kuruluşlarında grafik tasarımcı olarak  çalıştı. 1985-1990 yılları arasında İzmir Dokuz Eylül  Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. Kültür Sanat dergilerine karikatürler  çizdi. Reklam ajanslarında grafik tasarımcı olarak çalıştı.  Ayrıca kültür alanı için de birçok konuda tasarımlar  gerçekleştirdi. İstanbul, Beykent Üniversitesi Güzel sanatlar  Fakültesi, Grafik Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalıştı.
 
Türk sanat dünyasının birçok yaratıcısını, rengin  olanaklarını da kullanarak olağanüstü bir grafik anlatımla  yansıttı. Portrelerinde ulaştığı yorum gücü ve estetik düzey,  dünya portre karikatür tarihi içinde anılabilecek çağdaş bir 
düzeye ulaşmıştır.
 
İlk kişisel sergisini 1982’de “Çizgilerle Sanat  İnsanları” (İstanbul) adı altında açtı. Daha sonra 1987’de,  “Çizgilerle Sanat Kadınları” ve 1994’de – salt karikatürcüleri  yorumladığı – “Çizgi İnsanları”nı açtı. 1983’de Şahin Kaygun 
ile birlikte açtığı sergisi dışında 1987’de “Grafik Mizah”ı  İzmir’de izleyiciyle buluşturdu. “Çizgili Fotoğraflar” adlı  karikatür sergisini 2002’de İstanbul’da açtı. Yapıtları Gabrova  Mizahevi (Bulgaristan, 1981) Varşova Dünya Afiş Müzesi’ne alındı  (Polonya, 1988). Başlıca Ödüller: Uluslararası Simavi Karikatür  Yarışması, “Erol Simavi Özel Ödülü” (1986), Abdi İpekçi  Dostluk ve Barış Ödülü-Afiş Dalı, “Üçüncülük  Ödülü” (1988), Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması, “Başarı Ödülü” (1992), Yomiori Shiumbon Uluslararası Karikatür  Yarışması, “Mansiyon” (1994), Asaf Koçak Karikatür Yarışması,  “Büyük Ödül” (1997), Grafikerler Meslek Kuruluşu, Grafik Ürünler  Sergisi, “Emin Barın Ödülü” (1998).
 
22 Temmuz 2004’te İstanbul’da yaşamını yitirdi.

Atay Sözer

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

12 Temmuz 1959 yılında İstanbul’da doğdu. MSÜ Sinema- Tv Bölümünden mezun oldu (1984). Karikatür çizdi, katıldığı karikatür yarışmalarında çeşitli ödüller kazandı. Sinemada yönetmen yardımcılığı yaptı, birçok Tv dizisinin senaryosunu yazdı.
Mizah öyküleri yazdı, “Güllabici” adlı kitabıyla Aziz Nesin Ödülü’nü kazandı (1996). Arkadaşlarıyla birlikte “Homur” Mizah Grubun kurdu, Homur Mizah Dergisi’ni çıkarttı.

Halen senaryo ve mizah yazarlığı yapmakta.

Senaryo Yazarları Derneği (SENDER) ve Sinemama Eserleri Meslek Birliği (SİNEBİR) kurucu üyesidir.

KİTAPLARI

· GÜLLABİCİ – 1996- İNKILÂP YAYINLARI (1996 İnkılâp Yayınları-Aziz Nesin Ödülü)
· DAMDAN DÜŞEN BAŞBAKAN- 1999- K YAYINLARI
· LAZ GÜVERCİN-2001- K YAYINLARI

ÖDÜLLERİ-Karikatür

· Çocuk Hakları Karikatür yarışması Başarı Ödülü, 1978
· Abdi İpekçi Karikatür yarışması, ikincilik ödülü; 1984
· Gülhane Şenliği karikatür yarışması,Mansiyon-1985
· Kent-Koop karikatür yarışması, Mansiyon-1985
· Barış ve Sağlık karikatür yarışması üçüncülük ödülü, 1986
· Çankaya Belediyesi 2.Kent ve Çocuk Karikatür Yarışması; Yenimahalle   Belediyesi ödülü 1991
· 5.Asaf Koçak Karikatür Yarışması Başarı Ödülü 2001.

ÖDÜLLERİ-Mizah Öyküsü

· İnkılâp Yayınevi “Aziz Nesin Gülmece Öyküsü” Ödülü – “GÜLLABİCİ” adlı kitabıyla 1996

· Akşehir Nasrettin Hoca Gülmece Öyküsü Yarışması, “LAZ GÜVERCİN” adlı öyküsüyle “Başarı Ödülü” – 1996

· Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Rıfat Ilgaz Gülmece Yarışması’nda, “KİTAP OKUMA SANATI” adlı öyküsüyle “Özendirme Ödülü”

. 1997 Akşehir Nasrettin Hoca Gülmece Öyküsü Yarışması “RESMÎ KEÇİ” adlı öyküsüyle 2.Ödülü -2007

SENARYOLARI

Kuruntu Ailesi -TRT
Ben Olsaydım- TRT-
Karışık İş- TRT-
Biz Bize Benzeriz- TRT
Dünya Hali- TRT
Zeki-Metin’ce –TRT/ SHOW –
Hastane- ATV-
Hiç Bana Sordun Mu? –KANAL-D –
Beşi Bir Yerde- KANAL D-
Seyyar Kamil- STAR-
Çiçek Taksi- ATV-
Ayşecik- SHOW –
Öyle Bir Sevda Ki- TGRT
Ah Polis Olsam-Kanal D
Ruhun Labiretleri-STAR
Çok Özel Tim-STAR

Turhan Selçuk

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1922`de Milas`da (Muğla) doğdu. İlk karikatürleri 1941`de Adana`da Türk Sözü, İstanbul`da Kırmızı Beyaz ve Şut`ta yayımlandı.

1948`de Şaka, Akbaba, Tasvir ve Aydede dergilerinin kadrolarında yer aldı. Ertesi yıl Yeni İstanbul gazetesine girdi. ABD`li karikatürcü Saul Steinberg`in “çizgiyle mizah” anlayışını benimsedi. Aynı gazetede karikatür tarihini ele alan yazılar kaleme aldı. “Grafik mizah”ın karikatürün evrensel anlatımı olduğunu savundu.

1951`de ilk sergisini açtı; 1952`de, kardeşi İlhan Selçuk ile birlikte öncülerinden olduğu 1950 Kuşağı`nın ilk yayını 41 Buçuk adlı mizah dergisini, 1953`te de Karikatür`ü yayımladı. İlk kitabı Turhan Selçuk Karikatür Albümü`nü çıkardığı 1954`te Milliyet gazetesine başkarikatürcü olarak giren sanatçı, oluşturduğu karikatür üslubunu bu dönemde geometrik bir estetiğe oturtmaya başladı ve bu tür yapıtları, kardeşiyle birlikte çıkardığı mizah dergisi Dolmuş`ta ivme kazandı.

1957`de Milliyet`te “Abdülcanbaz” adlı ünlü çizgi roman kahramanının maceralarına başladı; 1959`da 140 Karikatür`de yeni dönem yapıtlarından bir seçki düzenledi. 1960`larda İtalyan mizah dergisi II Travaso`nun kadrosuna girdi. 1961`de haftalık politika dergisi Yön`de çizmeye başladı; 1962`de Turhan 62, 1964`te ise Hiyeroglif, 1969`da Hal ve Gidiş`i yayımladı. Aynı yıl ikinci kez Yeni İstanbul`a döndü, daha sonra Akşam`a geçti, 1972`de ise Cumhuriyet gazetesinde haftalık panaromik politik karikatürler çizmeye başladı. 1979`da aniklopedik albümü Söz Çizginin`i yayımladıktan sonra 1980`de Milliyet`e döndü.

Son olarak Cumhuriyet gazetesinde çizen Turhan Selçuk, gazeteci-yazar İlhan Selçuk’un kardeşi.

Latif Demirci

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1961 yılında İstanbul’da doğan Latif Demirci, 1975 yılında Gırgır dergisinde çalışmaya başladı. Daha sonra Mikrop ve Fırt dergilerinde de çalışan Demirci, 1989’da yayınlanmaya başlayan Hıbır dergisinin kurucularından.

Çalışmalarını sonraki yıllarda HBR Maymun dergisinde sürdüren Demirci, Canavar Koyun Orhan, Muhlis Bey, Arap Kadri, Mithat-Mirsat ve son olarak da Press Bey gibi pek çok ünlü karikatür tipi yarattı.

Çizer, halen görev yaptığı Hürriyet gazetesinden önce Nokta, Panorama, Gazete Pazar, Söz gibi günlük gazete ve haftalık siyasi dergilerde de çalıştı.

Zeki Bulut

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1950 doğumlu Bursalı bir sanatçıdır. 1987 den bu güne kadar halen ‘Olay’ gazetesinde birinci sagfada günlük siyasi karikatürleri yayınlanmaktadır.
 
1988-1992 yıllarında 6 adet çizgi romanı yayınlanmıştır, Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli karikatür ödülleri almıştır.

10 yıl devamlı Cemal Nadir Karikatür yarışmasının organizasyonunda Juride görev almıştır. Bir atölyesi var ve orda her yıl iki öğrenci alarak resim sanatının tüm inceliklerini öğreterek onları hem eğitime hem de sanata kazandırmaktadır.

Salih Memecan

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

2 Eylül 1952 tarihinde doğdu. Karikatürleri günlük olarak Sabah gazetesi ve ATV’de, haftalık olarak da Aktüel dergisinde yayınlanmaktadır.

Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Mimarlık Fakültesi’ni bitirdikten sonra yine aynı bölümde yüksek lisansını bitirmiştir. Daha sonra Fullbright bursuyla gittiği A.B.D’de Pennsylvania Üniversitesi’nde doktorasını tamamlamıştır (1983).

Salih Memecan, günlük olarak Sabah gazetesinin ön sayfasında yayınlanan Bizimcity karikatürlerini çizerken bir yandan da yine aynı gazetenin arka sayfasında günlük olarak yayınlanan Sizinkiler bant karikatürlerini çizmektedir. 1998-2007 seneleri arasında New York eyaletinde yaşamış, karikatürlerini oradaki evinden çizmiştir. Şimdi ise Türkiye’de yaşamaktadır.

AK Parti milletvekili Mesude Nursuna Memecan ile evlidir.

Hüseyin Mumcu

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1924 yılında Bursa’da doğan Mumcu, Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenim gördü. 1947-1952 yılları arasında Babıali’de “Mumcu” imzasıyla başta Mizah Dergisi olmak üzere çeşitli dergilerde karikatür sanatçısı ve illüstratör olarak çalışan Mumcu, Türkiye’nin çok partili hayata geçiş yıllarında “Mizah” dergisinde yayınlanan, köy ve köylülerin sorunlarını dile getiren karikatürleriyle ün kazandı. Bu dönemde Mizah Dergisi’nde 150’den fazla karikatürü yayınlanan Mumcu, karikatürleriyle dönemin Başbakanı Adnan Menderes’ten de övgüler aldı.

Devlet Tiyatroları’na 1951 yılında sahne ressamı olarak giren Mumcu, 1990 yılında emekli oluncaya kadar dekor ve kostüm tasarımcılığının yanı sıra sanat teknik müdürlüğü görevinde de bulundu. Devlet Tiyatroları’nda Sanat Teknik Müdürlüğü görevinden

emekli olan Hüseyin Mumcu, 400’den fazla oyunun kostüm ve dekor tasarımını yapmıştı.

“İstanbul Efendisi” ve “Keşanlı Ali Destanı” gibi ünlü oyunların da giysi ve kostüm tasarımına imza atan Mumcu, en son Konya Devlet Tiyatrosu’nun sahnelediği, Ferhan Şensoy’un “Soyut Padişah” adlı oyununun giysi ve dekor tasarımını üstlenmişti.

Sanat yaşamı süresince dört kez, Sanat Kurumu’nun “En İyi Dekoratör” ödülünü alan Mumcu, 26 Mart 2002’de öldü.

Semih Balcıoğlu

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1928 yılında İstanbul’da doğan Balcıoğlu, Işık Lisesinin ardından Devlet Güzel Sanatlar Akademisi grafik bölümünden mezun oldu.

İlk karikatürü 1943 yılında Akbaba Mizah Dergisinde yayınlanan Balcıoğlu, Karikatür, Amcabey, Akşam, Dünya, Hürriyet ve Tercüman gazetelerinde çalıştı.

Balcıoğlu, meslek yaşamında yurt içi ve dışında 49 ödül kazandı. “Gümüş Güvercin (Skopje)”, “Altın Madalya (Pescara)”, “Altın Palmiye” ve “Gümüş Hurma (Bordighera)”, “İş Bankası Büyük Ödülü”, “Abdi İpekçi Barış ve Kardeşlik Ödülü”, “TÜYAP Onur Ödülü” bu ödüller arasında yer aldı.

Gabrovo Mizah Evinin yaptığı oylama sonucu dünyanın 106 çizerinden biri olarak kabul edilen Balcıoğlu, Türkiye’de üç boyutlu karikatürü gerçekleştiren ilk sanatçı oldu.

Balcıoğlu, seramikle yaptığı karikatürlerini İstanbul ve Ankara’da sergiledi. Bugüne kadar 7’si yurt dışında olmak üzere 60 kişisel sergi açtı. 19 karikatür kitabı yayınlanan Balcıoğlu’nun “Güle Güle İstanbul” adlı eseri, İtalya’da “Karikatür Kitapları Yarışması”nda birincilik ödülü kazandı.

İki arkadaşıyla 1969 yılında Karikatürcüler Derneği‘ni kuran Balcıoğlu, 1973-1979 yılları arasında da Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanlığı görevinde bulundu.

1998 yılında Kültür Bakanlığı’nca verilen Devlet Sanatçısı uvanını aldı. Kapodokya adlı karikatür albümü nedeniyle adı Ürgüp’te bir parka verildi. Ürgüp’te düzenlenen karikatür yarışmasının gelenekselleşmesini sağladı.

Balcıoğlu, 1999 yılında “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü”nü aldı. 15 Ocak 2002 tarihinde Mimar Sinan Üniversitesince ”Onursal Doktor” unvanı verilen Balcıoğlu, Basın Şeref Kartı sahibi, evli ve bir kız çocuğu babasıydı.

Türk karikatür sanatının duayenlerinden Semih Balcıoğlu 27 Ekim 2006 günü geçirdiği kalp krizi sonucu öldü.

Başlıca kitapları şunlardır:
Yazısız Çizgiler (1972),
50 Yılın Türk Mizah ve Karikatürü (1973; Ferit Öngören’le),
I. MC (1978), Güle Güle İstanbul (1979)
Cumhuriyet Dönemi Türk Karikatürü (1983)
Gözüm Görmesin (1985)
Karikaturgut (1990)
Galeri Çiller (1993)
Hacı-Bacı (1996)
Çizgiyle 2002 Günlüğü
Kırmızı – Red
Mavi
Önce Çizdim, Sonra Yazdim

Savaş Dinçel

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

İstanbul’ un Fatih ilçesinde 1942 yılında doğdu. İlkokulu Koca Ragıp Paşa İlokulu’ nda tamamladıktan sonra İstanbul Erkek Lisesi’ne kaydoldu.

Tiyatro eğitimine İstanbul Belediyesi Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nde başladı. Tiyatro eğitiminin yanı sıra amatör olarak karikatür çizmeye başladı. Tiyatrocu olarak ilk kez İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahne aldı.

1980 askeri darbesi sonucu sıkıyönetim ilanı ile İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan uzaklaştırıldı. Daha sonra Güldürü Eğitim Merkezi’ nde karikatürist olarak çalıştı. Bir süre Günaydın gazetesinde karikatüristlik yaptı. Burada “Tonton” adlı karikatürü hazırladı.

Danıştayın onaması ile birlikte Şehir tiyatrolarında tekrar çalışmaya başladı. İki tane karikatür sergisi açtı. “Çizgilerle Nazım Hikmet” adlı çizgi roman bir kitap hazırladı. Ziya Öztan’ ın yönetmenliğini üstlendiği Kurtuluş ve Cumhuriyet filmlerinde İsmet İnönü’ yü canlandırmıştır.

Vefatına kadar Şehir Tiyatroları’nda oyunculuk ve yönetmenlik yapmıştır. Bunun yanı sıra amatör çizim ve afiş işleriyle uğraşmıştır. Ali Poyrazoğlu ve Münir Özkul ile birlikte çalışmıştır.

Sanatçı Savaş Dinçel (65), gece evinde iç kanama geçirdikten sonra ambulansla kaldırıldığı Memorial Hastanesi’nde yapılan müdahalelere rağmen 20 Aralık 2007 günü İstanbul’da hayatını kaybetti.

Memorial Hastanesi Kalp Cerrahisi Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, hastanede yaptığı açıklamada, Dinçel’in ağır iç kanama neticesinde hayatını kaybettiğini belirterek, gece rahatsızlanın sanatçının, hastaneye getirildiğinde şoka girmiş olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Sönmez, bir saat boyunca “geri getirme çalışması yaptıklarını” ifade ederek, başarılı olamadıklarını kaydetti. Sönmez, “Kendisi Ekim ayında göğüs aort anevrizması nedeniyle hastanemizde ameliyat olmuştu. Ölümüne neden olan rahatsızlığın bu ameliyatla bir ilgisi yok” dedi.

Dinçel’in yoğun şekilde sigara içtiğini ifade eden Prof. Dr. Sönmez, sanatçının, ameliyattan sonra sigarayı bırakacağına söz vermesine rağmen bunu yapmadığını anlattı.

Hastaneye gelen tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen ile Mehmet Ali Alabora, Dinçel’in eşi Sumru Dinçel ve yakınlarına baş sağlığı diledi.

ÖDÜLLÜ SANATÇI
8. ÇASOD “En İyi Oyuncu” Ödülleri, 2001, En İyi Erkek Oyuncu, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar 

20. İstanbul Film Festivali, 2001, En İyi Erkek Oyuncu, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar

22. Siyad Türk Sineması Ödülleri, 2000, En İyi Erkek Oyuncu, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar

Ahmet Nuri Tan

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1947 Ankara doğumlu olan Ahmet Nuri Tan, Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde Yüksek Mimarlık bölümünü tamamladı.

Türkiye Basketbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyesidir.

Halen serbest mimar olarak çalışan Ahmet Nuri Tan, evlidir.

Özer Aktaş

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1964 Eskişehir doğumlu olan Özer Aktaş, ilk kişisel sergisini Eskişehir Kültür Sarayı’nda 1991 yılında gerçekleştirdi. Bugüne dek çeşitli kişisel sergiler açan ve karma sergilere katılan Özer Aktaş, Ankara İstanbul’da düzenlenen birçok sanat fuarına katıldı. Aktaş’ın demiri yontarak ve kaynatarak geliştirdiği kendine özgü çok farklı bir teknikle gerçekleştirdiği eserleri Kültür Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi koleksiyonlarında yer almaktadır. On kişisel sergi açan sanatçı, bir karma sergiye katılmıştır. sanatçı 2006 yılında “Eskişehir Yılın Heykel Sanatçısı” ödülünü almıştır.

Akın Altıok

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Bursa’da doğdu. Atletizme 1949 yılında Ankara’da başladı. Üçadım atlama dalında kendini gösterdi. 1951 yılında milli takıma seçildi. Aynı yıl İskenderiye(Mısır)de yapılan 1nci Akdeniz Oyunları’nda üçadım atlamada 1 nci oldu. Bu  Türkiye’nin Akdeniz Oyunları’nda atletizmde kazandığı ilk altın madalyadır. Daha sonra Helsinki’de yapılan Olimpiyatlara katıldı. Ulusal ve uluslararası  yarışmalarda bir çok birincilik kazandı. Sakatlanması sebebiyle çok genç yaşta atletizmi bıraktı.

Ahmet Nuray

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Araştırmacı sanat danışmanı, eğitimci ve heykeltıraş. 1950 İzmir doğumlu olan sanatçı, ilk, orta ve lise eğitimini Türkiye’de aldıktan sonra eğitimini devam ettirmek amacıyla Amerika’ya göç etti.

Gençlik yıllarında sporla iç içe yaşamanın etkisinde kalan sanatçı, Türkiye’deki eğitim yıllarında atletizmde birçok birincilikler kazandı. 100 metre, 200 metre, 400 metre uzun atlama, yüksek atlama, disk atma, üç adım ve 1500 metrede birçok defa birincilik, ikincilik ve üçüncülük madalyaları ile okuduğu okulların spor vitrinlerini doldurdu. Türkiye ortaokullar arası atletizm turnuvasında okulunun birinci olmasında sanatçının çok büyük bir payı oldu. Türkiye liseler arası atletizm turnuvasında yine okulunun Türkiye birincisi olmasında sanatçının payı büyüktür. Özellikle ferdi atletizm yarışmalarında aldığı birincilik madalyaları, sanatçının öğrenim yaşamında gurur kaynağı oldu. Liselerarası Türkiye birincilerinin yurtdışına gönderileceği milli atlet adayı oldu. O günün teknik sorumlularının hatası yüzünden, onun yerine, 200 metre Türkiye ikincisi yurt dışına yarışmaya gönderildi. Yurt dışında geleceğini arayanlar listesine kendisini eklemişti. Ahmet Nuray’ın yurtdışı eğitiminin başlangıç öyküsü böyle oldu.

Yurtdışında spor eğitimi almak için plan yaparken, babasının ağaç oymacılığından aldığı eğitim ağır bastı ve eğitiminde sanata ağırlık verdi. Geleceğini şekillendirmek için kendine sanatla yön çizdi. New York’ta başlayan sanat eğitiminin Los Angeles ve Santa Barbara uzantısında sanatın birçok dalında kendi öz benliğinin ihtiyacı olan eksiklikleri gidermek, heykel, resim, özgün baskı, seramik sanatının tüm inceliklerini öğrenmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Fedakârlık, özveri ve zaman isteyen eğitiminin hakkını verdi. Eğitimini okul dışında da geliştirmenin farkına varan sanatçı, çevresinde gördüğü tanıştığı her uzman eğitimci ile çalıştı. Kendi üslubunu uzun bir tecrübeden sonra geliştirirken, birçok sanat sergisine kişisel imzasını attı. Hollywood çevresinde ünlü sinema sanatçılarının ilgisini çeken sanatçının eserleri, gelecek vadeden sanatçı statüsüne layık görüldüğünün bir kanıtı olmuştu. Eğitmeyi ana gaye edinmiş sanatçı, sanat eğitimi aldığı  eğitim kurumunda ders vermeye devam etti. Santa Barbara’da açtığı atölyede birçok sanatçı yetiştirdi. Eğitim konusunda sanatsal düşünce yapısına sahip olan sanatçı, eğitimin sanat aracılığı ile verilmesinin gerekliliğine inandı ve buna yönelik çalışmalar yaptı.

1980’li yılların başında Transandantal Meditasyon adı verilen bir teknikle karşılaştı;. Pozitif yaşam felsefesine sahip olan sanatçı, sanat eğitmenliğini yaptığı öğrencilerinden bazıları bu tekniğin uzmanlarındandı aynı zamanda bu tekniği öğrenmeye başladı. Tekniğin o günlerdeki uygulayıcılarından olan insanlarla tanıştı. Bu insanlar arasında Hollywood yıldızları da vardı. Kısacası beyin hücrelerinin maksimum seviyede kullanmaya yardımcı olan bu tekniğin eğitimini almak vazgeçilmez olmuş sanatçı için. Ahmet Nuray uzun seneler süren bir eğitimin ardından, Transandantal Meditasyon tekniğinin uygulayıcısı olmuş, sanat eğitimi verdiği öğrencilerine, öğreteceği yeni bir konu daha eklemişti.

1985 yılında İsviçre’ye gidip Parapsikoloji ve Pedagoji eğitimi hakkında araştırmalar yaptı ve eğitim programlarına katıldı. Devamında aldığı bir teklifle Lozan Müzesi’nde on binlerce çocuğun eğitilmesi için bir eğitim programı uyguladı. Bu eğitim programı çok eski bir felsefenin yeni bir versiyonu niteliğindeydi. Lozan Müzesi’nde başlayan bu eğitim programının adı “Pedagojik Eğitimle Sanat Eğitiminin Bütünleştirilmesi”, kişisel bazda eğitilen her öğrencinin kendi yeteneğini geliştirmesine yardımcı olan bir teknikti. Her düşünen beynin sanat eğitimi sayesinde beyin hücrelerini geliştirilmesini hızlandırmayı  temel alan bir teknik.

İsviçre’de bulunduğu dört yıl içinde kendini çeşitli alanlarda geliştirmenin yanı sıra, bildiklerini öğretmekle pozitif yaşamanın zevkini çıkaran Ahmet Nuray, birçok kişisel sergi açmayı da ihmal etmemişti.

1970’li yıllarda ayrıldığı ana vatanına geri dönmenin zamanı geldiğini düşünen araştırmacı eğitimci heykeltıraş Ahmet Nuray, 1990’lı yıllarda Türkiye’ye döndü. Hem Türk hem de Amerikan vatandaşı olan sanatçı, İsviçre’de yerleşmesi için yapılan tüm ısrarlara rağmen kafasındaki bütün projelerle beraber sanat eserlerini yanına alarak vatanına geri döndü. Yine sergiler açmak, projeler geliştirip uygulamak istiyordu. Bazılarını yaptı ancak engellerle karşılaştı, pozitif yaşam felsefesini uygulayarak on beş sene zamanını uykuda harcadı. Birçok fikrinin henüz gerçekleşmeyeceğini, zamanı gelince olması gerekenlerin olacağını bilen bir tavır ile on beş sene sonra 2008 Türkiye’sinde tekrar atağa geçmesi gerektiğine inanarak. Son kez olsa bile projelerinin hayata geçirilebileceği ortamların oluşmasını arzu ediyor, Amerikan vatandaşı olmanın avantajını kullanmadan. Amerika’ya geri dönmeden kişisel gelişiminde en çok payı olan ana vatanında sanatıyla eğitimciliği, projeleriyle birlikte faydalı bir dünya insanı olmak istiyor. Evrensel sanatçı kişiliği ile ana vatanına karınca kararınca yardımcı olmak istiyor.

YURTDIŞI SERGİLER

Patrick’s Gallery, San Francisco, USA

AtelierGallery, Carmel, USA

FalknerGallery, Santa Barbara, USA

Gallery113, Santa Barbara, USA

GraphicBrokers Gallery, Santa Barbara, USA

ArlingtonGallery, Santa Barbara, USA

CpoenhagenGallery, Solvang

SantaBarbara Public Library, S.B., USA

SantaBarbara Art Association Show, S.B., USA

TheSanta Barbara New Comers Club, S.B., USA

SantaBarbara City College, S.B., USA

PortHueneme Community Center, S.B., USA

Robertson’sRed Door Gallery, Moro Bay, USA

MissionFederal Savings, Santa Barbara, USA

CarnegyCultural Museum, Oxnard, USA

La Casa de la Raza Community Center, S.B., USA

CabrilloArt Center, S.B., USA

EagleGallery, San Diego, USA

MontecitoInn, Cafe Rouge, S.B., USA

LesOlivos Gallery, Los Olivos, USA

Gallerie“Au Temps qu Passe”, Genolier sur Nyon, Suisse

GalerieSaphistic, Geneve, Suisse

Art Form Gallery, Genéve, Suisse

HôtelBeau-Rivage, Lausanne, Suisse

Expositionen plein air, Grancy, Suisse

Châteude Morges, Exposition d’art, Morges, Suisse

Morges(700 ann) Art Exposition, Suisse

MuséeVivarium de Lausanne, Lausanne, Suisse

Muséecantonal de zoologie, Palais de Rumine, Lausanne, Suisse

CentreGATT, Organisation des Nations Unies, Genéve, Suisse

BanquePariente, Genéve, Suisse

Expositionl’esle, Vaduis, Suisse

GalerieL’Escapade, Cartigny sur de Genéve, Suisse

GalerieLes Hirondelles, Coppet,Suisse

GalerieL’Escapade, Cartigny sur de Genéve, Suisse

BanquePariente, Genéve 1988 ane, Genéve, Suisse

HYATTCONTINENTAL MOTREUX, Montreux, suisse

HYATTHôtel, Les Accessoires expostion, Montreux, Suisse

BERGUESHôtel, Suisse-Turqie assoiation club exposition, Genéve, Suisse

 

YURTİÇİ SERGİLER

Ramko Sanat Galerisi, İstanbul

Selçuk Efes Müzesi, Aydın

Kuşadası Açıkhava Sergisi, Aydın

Haliç Açıkhava Sergisi (Ticaret Odası Binası Yanı), İstanbul

Çanakkale Seramik Galerisi

Karayolları (Zincirlikuyu) Açıkhava Sergisi, İstanbul

Maslak Kasırları Açıkhava Sergisi, İstanbul

TarabyaParkı Daimi Sergi, İstanbul

Sabiha Bengütaş

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Heykellere şekil veren ilk kadın parmakları Sabiha Bengütaş’a ait. O Türkiye’nin ilk kadın heykeltraşı olarak tanınıyor. Atatürk, İsmet İnönü, Abdülhak Hamid, Ahmet Haşim, Bedia Muvahhit gibi tarihte iz bırakan pekçok kişi onun parmaklarında yoğurduğu çamurla abideleşti.

1940 yılında dünyaya gelen Sabiha Bengütaş, babasının Şam’da görevlendirilmesiyle eğitimini Şam’da Fransız Katolik Okulu’nda yapmış. İstanbul’a dönmelerinin ardından Köprülü Fuat Paşa Okulu’na devam edip mezun oldu. Küçük yaşlarda güzel sanatlara ilgi duyduğundan henüz liseyi bitirmeden 16 yaşındayken Sanayi-i Nefise Mektebi in resim bölümüne kaydolmuş. Kendi kendisine antik bir büstü kopya eden Sabiha Bengütaş’ın bu yaptığını gören heykel öğretmeni, kendisinin yaptığına başta inanmadıysa da, daha sonra ikna olunca onu destekleyip okulun heykel bölümüne ilk kız öğrenci olarak alınmasına yardımcı oldu.

Yeteneği kısa sürede farkedilen Bengütaş, okulunu birincilikle bitirdi. Roma Güzel Sanatlar Akademisi’nde ihtisas yaptı. İtalya’da büyük deneyimler kazanan Sabiha Bengütaş, Taksim Meydanı’ndaki Atatürk abidesini yapan ünlü İtalyan heykeltraş Canoci’nin asistanlığını yaptı. Abdülhak Hamid’in torunu Emin Bey ile evlenen Sabiha Bengütaş, kocasının diplomat olması nedeniyle birçok yabancı ülkede bulundu, mesleğini bu ülkelerde sürdürdü.

Geleneksel Galatasaray sergisine 1925 yılında katılan ilk kadın sanatçılardan biri olan Bengütaş, 1938 yılında Atatürk ve İnönü için açılan heykel yarışmasında birincilik aldı. Atatürk heykeli Çankaya Köşkü’nün bahçesinde, İnönü heykeli ise; Mudanya’da bulunmaktadır. Uzun yıllar çalışmasını sürdüren Bengütaş, 1992 yılında yaşamını yitirdi.

Kenan Yontuç

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Güzel Sanatlar Akademisi’nde ve Almanya’da heykel eğitimi gören Yontunç, Türkiye’ye döndükten sonra çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı. 1943’te emekli oldu. Ülkenin dört bir yanını Atatürk heykelleri ve anıtlarıyla donatan, en verimli sanatçılardan biridir. Amasya, Tekirdağ, Kırklareli, Çorum, Edirne, Silifke, Elazığ, Isparta, Kastamonu, Mersin, Kayseri ve Tarsus’u onun yaptığı Atatürk anıtları süsler.

Heinrick Krippel

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Türkiye’de gerçekleştirdiği anıt heykellerle tanınan Avusturyalı heykelci. 17 Eylül 1883’de Viyana’da doğdu. Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudu. Daha çok portre, büst ve mezar taşları üzerinde çalıştı. Türk hükümetinin Ankara’daki Ulus Meydanı için sipariş ettiği “Zafer Anıtı”nı gerçekleştirmek üzere 1925’te Türkiye’ye geldi. İstanbul’da Sarayburnu’ndaki “Atatürk Heykeli”ni (1925), Konya’daki “Atatürk Heykeli”ni (1926), Ankara’da Ulus Meydanı’ndaki “Atatürk Anıtı”nı (1931), Afyonkarahisardaki “Zafer Anıtı”nı (1935) ve Ankara’da Sümerbank Binası’nın önündeki “Atatürk Heykeli”ni (1938) gerçekleştirdi.

Bütün bu çalışmalarında Atatürk kendisine poz verdi. Krippel çalışmalarının taslaklarını Türkiye’de yapmış, asıl heykelleri Viyana’daki özel atölyesinde hazırlayıp sonradan yerlerine monte etmişti. 5 Nisan 1945’de Viyana’da öldü.

Nijat Sirel

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

1897 yılında Amasya’da doğdu. Heykel öğrenimi için 1915’de devlet adına Almanya’ya gönderildi. Münih Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirince yurda dönüp, 1922’de İzmir Lisesi’nde resim öğretmeni olarak çalışmaya başladı. 1927 yılında Güzel Sanatlar Akademisi heykel öğretmenliğine atanan ve Beilling’in yanında ders veren, 1952’de Akademi müdürlüğüne getirilen Nijat Sirel, ülkemizde anıt heykelciliği yabancı sanatçılardan devralan ilk Türk heykeltraşlarımızdandır.

Mahir Tomruk ile birlikte 1931 yılında gerçekleştirdiği Bursa Atlı Atatürk anıtı, en güzel eselerinden biri olarak kabul edilir. Bu ilk denemeyi 1933’de yaptığı Çanakkale Atatürk anıtı, Kocaeli Atatürk anıtı, Bolu Atatürk anıtı, Hakkı Atamulu ile birlikte yaptığı Malatya’daki Atatürk ve İnönü anıtları izledi. Sanatçının, Resim ve Heykel Müzesinde alçı ve bronz büstleri de vardır. Nijat Sirel 1959 yılında İstanbul’da öldü.

Ratip Aşir Acudoğlu

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Heykeltraş Ratip Aşir Acudoğlu 1898 yılında İstanbul’da doğdu. Ratip Aşir, İlk öğrenimini Mahmudiye Rüştiyesi’nde, ortaöğrenimini Ankara Sultaniyesi’nde yaptı. O sıralar Türkiye Birinci Dünya Savaşı’na katılmıştı. Son sınıf öğrencisiyken askere alınan Ratip Aşır savaşın bittiği yıl Sanayii Nefise Mektebine (Güzel Sanatlar Akademisi) girdi. İhsan Özsoyun atölyesinde çalışmaya başladı.

1920 de Almanya’ya gitti. Münih Akademisi’ne giren Ratip Aşir, bir süre Blecker’in atölyesinde çalıştı. Fakat o Fransa’nın Rodin’den sonra yetişen en güçlü heykelcisi Aristide Maillo’a hayrandı. Bütün dileği Bourdella ve Maillol gibi büyüklerin yanında çalışmaktı. Nitekim Münih’e geldiğinin ikinci yılında Almanya’dan Fransa’ya geçerek Maillol’dan ders almak istedi. Maillol atölyesine kabul edip eserlerini bir bir gösterdi ama işlerini öne sürerek hocalığı devam ettirmedi.

Ratip Aşir, Edirne Öğretmen Okulu’na resim öğretmeni tayin edildi. Sanatçı ömrünün sonuna kadar ortaokullarda çocuklara resim yaptırmak gibi kişiliğine hiç uymayan işlerle uğraşmak zorunda kaldı. Menemen Şehit Kubilay anıtı, Erzincan İnönü anıtı (1948), Ankara Ziraat Fakültesi Atatürk anıtı gibi büyük eserler ona sipariş edildi ve bunlardan sağladığı kazançla kendi heykel çalışmalarını sürdürebildi. En belirgin Eseri Ziraat Fakültesi önündeki Atatürk anıtıdır denebilir. Ratip Aşir Hatipoğlu 1958 yılında öldü.