Başkent Ankara şiirleri, Ankara şiiri, Ankarayla ilgili şiir, Ankara için yazılmış şiir
Ankara
Ne istersen var şu Van’da
Kürtlerin kurutulmuş gölü
Siyasetin projesine düştü, ömür..
Yeşillenir küçük bir kır
İstendi mi göz boyamak
Baş üstüne teşkilatım
Terörle sokak, ocak, bucak
Giremem ki konuya ve edemem seyahat
Ankara’nın başında belalı İstanbul
Radyosunu geçmiş tiril tiril televizyon.
Gözümde kilo metrelerce uzakta kalmış
Varılmayan nasibim, dağlar ardında koca semt.
Ankara’nın Üsküdar’ında dert başta
Hayal kurmak istiyorum güzeliyle
Bir apel beklerim koca kentten
Dünden sorumsuz yarına bir sitem
Ağrı’sına sızan yaslar
Diyarbakır’ı çalmayan sazlar
İstanbul’u olmayan kızlar;
Düşleriniz hayli benim canım
Birinde ezgisi var Anadolu’nun
Çobanların gözdesi denizler
Zengin olmak için müstakiller yaraşır ( )
Yetmeyen memlekete ithal et karışır ( )
Birinde ezgisi var Anadolu’nun
Birinde müzik var, ötekinde zılgıt
Birinde mektup var, diğerinde resim
Bir araya gelinse bu düşler anlaşılmaz
Birinde var bir bildiğim
O beni takmayan aklı başında
Unutmuş, geçmiş ve bitmişle sona eren
Ve yalnız başlayan bir sonun hikayesi
Benden bir selam alırsın
Ardından her bitimin ucunda özlemler
Seni anarım yağan karla
Sen olsan şimdi başımda
ANKARA’M
Yolların ırağından sana geldim bak!
Yine bir kasım akşamında Ankara’m
Savrulan ruhum ile dans ettiler
Sarı yaprak, kızıl çam, mavi duman
Nedir bu heyecan telâş?
Gelişime sürur sesimi yoksa?
Mahir zaman eşiğinden seyrettim seni
Hatırımı soran akşamda…
Tutunacak dal buldum, dize derman olacak
Yorgun yol ortasında azıcık nefeslendim
Ilıman nefesinle okşanınca narin ruhum
İhrama girer gibi, bir his ile beslendim
Gecenin gizeminde hüznün rengi
Yorgun gözlerime aksetti sandım
Puslu aynalar bana gülümserken
Geçen bahar mevsimine uyandım.
Bir sanat eserini ziyaretmiş bu geliş
Dünden vefa beklemek en büyük gaflet imiş
Bir zamanlar,
Bırakmıştım sana bir manada
Epeyce içi dolu hatıra…
İyi bakmışsın emanetim güvende hala
İki günlük sürenin keyfini süreyim bırak
Yetmez mi ezdirdiğim kendimi onca zamana
Minnet borcumu elbet bir gün,
Elbet bir gün ödeyeceğim sana…!
Asuman Soydan Atasayar
ANKARA’DA İKİ MEVSİM
Önce sert rüzgarlar esti.
Yapraklar çınarlara,
Kestaneler atlarına küstü.
İndiler aşağı,birer ikişer.
Kiminin kabuğu dikenli, kiminin patlak.
Baktılar! Öbür yapraklar da atladılar.
Ağaçlar kaldı çırılçıplak…
Geçti yaz.
Sonbahar nazlandı,
Kaldırımdan kaldırıma,
Sürüklendi biraz,
Çöpçüler çok kızdılar.
Sonbaharı süpürüp bidonlara koydular.
Kimse görmesin diye.
Gece Mamak’a götürdüler,
Ben gördüm,bilirim.
Orda birileri sağa sola bakar,
Kibrit çakıp sonbaharı yakar.
Kesin yaktılar…
Hem kel hem fodul kaldı Kumrular.
Ve bugün Ankara
Bensiz seninle yaşadığı günlerden birini,
Sensiz benimle yaşadı.
Lapa,lapa kar yağdı.
Çatılar duvak,yerler gelinlik giydi.
Kartopu oynadık,kardan adam yaptık.
Akşam,Bartın kestanesi soyduk…
Sabah sığırcıklar serçeler
Daldan dala uçtular ama nafile,
Karlar altında kaldı bütün nevale…
Penceremizdeki karı oyduk
İçine bayat pilav koyduk…
Gözükmüyor sisli dağları Ankara’nın.
Mektuplarında yazdığın güzelliği kalmadı,
İlkbaharın,yazın…
Ve ben o ilkbaharı,
O yazı hiç görmedim…
Ve şimdi soğuk…
Çok üşüyorum canım…