ERTELENMİŞ SÖZCÜKLER Ertelenmiş sözler var dilimde Buruşmuş bir kağıdın içinde duygularım. Gecikilmiş bir aşk yazılı köşeye atılan kağıtta Hiç bir şey için geç değil belki Belki, şimdi tam zamanı. Bir de yürek sözden anlasa… Hergün bir sonrasına ertelenir itiraflar Bir kaçış ki, bu insanı kendinden eder Sorular döner beynimin içinde Beynin içinde satır satır işlenir duygular Bir gün sonraya ertelenir hergün.
Bir yaprağın yere düşüşü gibi olabilsem Ağır ağır süzülsem herşeyin farkında olarak Bir şelale gibi olsam Coşkunca düşsem arzularımın yüreğine Korkularımı erteleyebilsem bir anlığına Hergün koskoca bir yaşam ertelenir oysa.
Sözcüklerin ucuna yüklüdür yaşam Kendimin kendimle savaşı bu Kendimle ertelenmiş sözcüklerimin savaşı Korkularımızın esiri olmuşuz Ertelenmiş bir yaşam var sırtımızda Ertelemiş sevdalar yaşarız Ertelenmiş dostluklar Ertelenmiş kendini buluşlar.
En çokta yüreğimizdeki parıltıları erteleriz. Oysa sevmek, daha kolay gözükür korkmaktan. Sevsek hesapsızca, Aşık olsak ertelemeden yüreğimizdekileri. Sözcükler aksa billur bir su gibi Ertelemesek yaşamımızı.
Belki olacak ertelemesiz yaşayışlar Bir umut ışığı yanar yürekte Umudu erteleriz bu sefer Umudu erteleriz bir sonraki güne. Ertelenmiş bir umudun sırtına yüklemişiz korkularımızı Ertelenmiş sözcüklere saklamışız yüreğimizi Ertelenmiş bir varoluş yaşarız.
Değişir rüzgarın yönü Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
aşk bu kolaymı geldiği gibi gidermi sanıyorsun bir başladımı kalbine işler dantel gibi nakış nakış sökemesin söktüğün zaman için acır öyle acır ki ölmek istersin aşk bu kolaymı geldiği gibi gidermi sanıyorsun o ayrılık ölümden beter o öyle bir duygudur ki yüreğini yakar öyle bir yakarki söndüremesin söndürsen bile külü kalır o kül bile yüreğini tekrar yakar ve yüreğin yangın yeri olur gider o öyle bir duygudur ki içini dalgalı fırtınayı bir deniz haline kalbini ise başından karı eksik olmayan ağrı dağı haline getirir aşk bu kolaymı geldiği gibi gidermi sanıyorsun geldiğinde bahar gelir yüreğine çiçekler açtırır ruhunda gittiğinde günlünde sonbahar rüzgarları estirir döker açtırdığı çiçekleri yaprakları savurur her bir yana her düktüğü çiçekle yapraklar içinde bir şeyler alır götürür ve buda sana dayanılması zor acılar yaşatır aşk bu kolaymı geldiği gibi gidermi sanıyorsun
Madem ki birtanem değilsin Bari bir acı olarak kal içimde Ona da razıyım ben
Ölene dek çekerim Sanma bir gün nefret ederim Aksine seni öyle de severim Sırf seni hissetmek için
Ister baş ağrısı ol Ister kalp ağrısı ol Istersen de ölümcül bir hastalık ol Hiç yakamı bırakma Ama yeter ki bir şekilde içimde ol
Belki çok inlerim Dayanamaz hale gelirim Belki de güzel bir şarkı der Ölene dek dinlerim Sanma bir iki satırı silerim Ne varsa içime çekerim Hemde bir nefes misali
Sana söz veriyorum Hayat içime siner Zaten gerçek aşık Kendini böyle ifade eder
BİTANEM
birtanem sabahı bekledim saatlerce ama ya sonra sen yoksun ya şimdi korktum belki sabah olmaz diye olsa da sen yoksun diye…
Sevdam İstanbul, kırık hayallerin şehri… Uzaklara prangasın… Masum çocuğun hüzünleri sarar yoksan beni… Yakacağım… Yoksun sen… Geçtiğin her yeri… Huzun ve sevda
Şimdi bir gündönümündeyiz artık Ve elveda demenin zamanıdır hüzne Çok zor bir aşk aratıyorsun, Gözlerine her bakışımda beni ağlatıyorsun. Ben tayfun Birtanem bu aşkı benim bedenimde parçalıyorsun.
Acımıyorsun söylerken, Ama sana şunu belirteyim hayatım: Ben aşkı seninle yüceltip,seninle alçattım. Kahpe dünyamda,bana gerçeğinde oyun olduğunu anlattın.KN
En tatlı rüyalarımdan birini görüyorum; Sıcak bir kumsalda, Ay ve yıldızlar şahidimdirki ben seni çok SEVİYORUM
Sağım sensin , solum sen . Her adımımı sana doğru atar , Sana doğru koşarım her marş marşta . Her selam verişimde karşımdadır hayalin . Gözlerim gözlerinde , Dudağından çıkacak emri bekler kulağım . İsterim ki gel diyesin ; Kaç gel , her ne cezası varsa . Zaten , cezanın en ağırını çekiyorum , Senden ayrı kalmakla .
Bir boru sesi yoklar yüreğimi . Bir perde iner gözlerime , bulut bulut ; Sana yollarım , Benim için ağlasın diye .
Bir kalem alır , hançerlerim yüreğimi . Bir kurşunda beynim param parça , Bir dalışta gözlerim kör , Kulaklarım sağır olur ; Sen can verirsin bana .
İstemem omuzlarım dolusu yıldızı . İstemem , saman yolu bile benim olsa . Güneşe hükmetsem , istemem . Denizleri kara , karaları deniz yapsam , Geceyi gündüz , gündüzü gece kılsam , Irmakların akışını değiştirsem , Tüm dağları düzlesem , istemem . Yeter ki sen gelip kon omuzlarıma Ve Şarkılar fısılda kulaklarıma . Güzelliğini yalnız ben göreyim . Yeter ki Sen ver tüm komutlarımı ; Ö l de Ö l e y i m .
Susmusum Farkında Olmadan Arkamda Bıraktım Artık Yüklerimi Taşıyamaz Oldum Farkında Olmadan Içimi Acıtıyor Bişeyler çokmu Alışmıştım Bu Yükü Taşımaya Bir Boşluk Var şimdi Adı Koyamadıgım Nedenleri Sormaz Oldum Artık Dedimya Yoruldum Artık Sebebini Bilemedigim Soruları Sormaktan Bir şeyi şimdi Daha Iyi Biliyorum Ben Yükümü Atsamda O Yük Hep Benle Olacak Sadece Agırlıgını Hissetmicem Okadar Alışmışımki Hep Varmış Gibi Gelecek Ama Gün Gelecek Alışacagım
işte haykırsam Gecelere karanlık sokaklara Güneşin doğmadığı karanlık yüreğime Anlarmısın beni Umutsuzluğumu; Sen nerden çıktın karşıma
Haykırsam korkularımı Desem ki mutluluğu bekliyorum Desem ki o sende var Anlarmısın beni Sarılsam sana sıkıca kal desem yanımda Gözlerimdesin desem her zaman
Korkuyorum desem yarınlardan Yıprandım desem aşktan Anlatamıyorum desem duygularımı Anlarmısın; hayır Ben bile anlamıyorum ki Sen beni hiç anlayamazsın
Gözlerimi kapatıp daldığımda düşlerine Hayallerimi bir sandala bindirip Yüzdürdüğümde bir okyanusta Seni özlediğim zamanlarda Kokunu aradığım güllerde Sen, güneşin doğduğu bir yerdeki İlk ışık gibiydin benim yüreğimde Aydınlığıydın karanlık dünyamın Doldurdun o sıcaklığınla bütün benliğimi. Seni alıp gitmek isterdim Bir bilenin hiç bilmediği bir yere. Sana bir türkü tutturmak isterdim. Olmayan sazımın bitmeyen nameleriyle. Sana bir yürek vermek isterdim Bitmeyen aşkımın tükenmez sevdasıyla Seni anlatmak istedim şiirlerde Seni tanıtmak istedim Tanıdığım şeklin ile mısralara Haykırmak istedim Ben seni çok seviyorum diye
Sen kurumuş bir gülün yaprakları Sen bitmeyen bugünün yarını karanlıklar içinde kaybolan bir anı istemiyorum seni ,dönme geri artık…
diz cöküp yalvarayımmı bir kez daha sana? Ne olur birdaha yüzüme öylece bakma Yıllarımı harcadım ben aşkımıza İstemiyorum seni ,dönme geri artık
Aşkımıza sahip cıkmalıydın Yıllardır beni hiç aramadın.. Beni resimlerinle başbaşa bıraktın. İstemiyorum seni, dönme geri artık
Yarsız gecelerde yanarken, ayrılığa yüreğim Sensizliğe çekildim ağladım gecelerce yar, Önce ılık sevdan aktı içime_ Sonra başladı gözlerimden_ _________ dökülmeye hasretin. Seni hissettim damarlanırımda_ _____ki, yüreğimi sardı ateşin.
Yelken açtım gözyaşı denizinde sensizliğe, Yazıyorum adını artık / her dem gözlerimle Çıldırasıya vurur göğüs / kafesine gizlice arzular… Ki duygular esiri sevdanın__ ____aşk, vuslatın, izinde ey sevgili…
Sana sakladığım gülüşlerim __ ________şimdi ıslak yanaklarımda Hiç değilse ağlarken gelseydin rüyalarıma Gözlerim: Uykusuzluğa bölerken yokluğuna mutlulukları. Sensizliğe doysaydı arzular ey sevgili
Gelseydin dikenler güle dönüşürdü önünde. Dizlerine koyacağım yüreğim vardı ellerimde. Silip atacaktım acı tebessümleri yüzümden, Ki razıydım kessin__ _____parçalasın kalbimi_ _____ hayalimin cam kırıkları ey sevgili,
Sen olunca samanlık seyran olur / yeterki gel… Gelişine ölüm bile çaresiz kalır gözümde. Kavuşmak varsa yolun sonunda, Bilirim çekilen acılar kutsal / ey sevgili,
Ne olurdu bir yağmur tanesi olsaydım _ _________ şimdi yanağında, Oynaşırken elin elimle / dokunsaydım dudaklarına, Sen rüzgâr olup geçseydin üzerimden Ki ben bir nefes zerresi olup__ __geçseydim yanaklarından / sonsuzluğa ey sevgili….
Yeniden EskiyeEskiden Yeniye Sende Unutulursun… Sana verdiğim değeri bulamayacaksın, Sığınacağını sandığın limanlarda, Gün gelip yaptıklarından utanacaksın, Bir ıstırap kalacak ısırdığın dudaklarında,
Suçlusu benim, seni bu kadar şımarttığım için, Değerini bilemedin sana sunulan sevginin, Hak etmediğinden fazla değer verişim, Kanatlandırdı seni, ondandı böyle gidişin.
Belki senin gidişinde arkanda bir iz bırakacak, Ama sanma ki bu izler yüreğimden hep kalacak, Veda etmeden gidişin asla unutulmayacak, Senin unuttuğun yerde, unu
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim. Bugün sardunyalarım da açmadı Belki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım Sensiz soluyorum anlayacağın Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun? Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak Aklıma her geldiğinde ağlayarak….:f47:
güzel söz
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, Sanki benim hiç senim olmamış gibi…:f47:
En Güzel Aşk Şiiri Sözleri En Güzel Aşk Şiirleri Şairlerden En Güzel Aşk Şiirleri Aşk Şiirleri
Bana Kalbini Ver
Avuçlarımla tutacağım mayınların yerine Acele giden gece zamanlarında,çarpacağım bir duvar emniyetinde gülüşünü ver bana. Düşerken dibe,soluklanacağım ama asla tutmayacağım ellerini ver bana. Tercüme edilmiş öfkeler seyrelsin ömrümde. Yüksek sesler alçakça dinlenir. Bana usul sessizliğini ver. Lütuflar karşılık ve karışıklık için sunuluyor hayatın asil isimlerince. Adının anlamını ver bana. Telaffuzunda özlemlerimin dindiği adını ver bana. Başkaları,bu aşkı oyalamak için var olur, Ne kadar durdururlarsa nefsini,o kadar hızlanır. Bana kendini ver. Her şeyden ayıkladığın kendini… En iyi ölüm berbat bir yaşamın kıyısında bekler. Seninle,gerçeklerin intizamlı duruşunda yalanlar yumağını çözmek için varım.bana gücünü ver. Yaralar değil canı yakan. izin tendeki çirkinliği ve merhemin kabadayı yardım severliği… yaralarını göster ve bana izlerini ver. Günün bütün aynaları beni gösterdi aksinde. Baktıkça seni gördüm. Bana varoluşunun sırrını ver. Gün batımlarında gözümün değdiği yerlere kurul. Senden olma güneşlere kamaşsın bakışım. Bana zamanını ver. Atlardan daha hızlı koş oraya. Soluk soluğa kaldıkça koş… Yarını ertelediğim geçmişin geçmezliğine inat, Vaktinde yetişmek için bana,bir kez olsun yok et geç kalışını ve durmadan koş oraya. Bana verdiklerinle bekliyorum seni. Düşsüz ve sonuna kadar gerçekli bir aşkın içinde… Kuşlara takılmasın ayakların. Takatini zorla ve koş… Oraya… Kent soysuzlarının ,aşk eşkıyalarının,gurur kırmak için hendek kazanların,dokunuşun esrarından acizlerin,kontrol edilmeyen sevilerin,intiharla harlanmayan yaşamların olmadığı oraya…koş… Ben bütün gemileri uğurladım. Gitmeyeceğim. İçilmiş yeminleri kustum şehrin meydanına. Yıldız sağanağına bağır açmış bir yeryüzündeyim. Yazılmış sözleri susuyorum, Konuşarak yazılmamışları siliyorum. Bana hecelerini ver… Yarım kalan öykülerimin noktası olmaktan vazgeç. Bana başlangıçlara yeter hevesini ver. ‘susacak var’ edilen bir yemin,sözle tutulamayan. Bana yüzünden çizgiler ver,gülüşünle belirginleşen ve hiçbir gamzeye yer açmayan. Suya yazılmaktan kurudu kelimeler.
Günah olmayacak kadar mahsum Köle olmayacak kadar özgür Ulaşılmayacak kadar derin Unutulmayacak kadar yakın Seninle yaşanacak kadar özeldir
Sen gözlerimde ateş Damarlarımda kansın Bırak bu deli gönlüm Izdıraptan yansın Sahipsiz yüreğimde Tükenmeyen imansın Sevmek en kutsal duygu SEVMEYENLER UTANSIN
Sana senden gelir bir işte ‘dâd’ lâzımsa Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa.
Yüksel ki yerin bu yer değildir; Dünyaya gelmek hüner değildir.
Bize gayret yaraşır, merhamet Allah’ındır. Hükmü ati ne fakirin, ne de şeyhin şahındır
Namık Kemal
YOKTUR
Gül ruhluların misali yoktur. Hurşidin o rengi âli yoktur. Ağyar ile ülfet etmek ister Ben ölmeden ihtimali yoktur. Cevretme değil fedayı aşka, Öldürse dahi vebali yoktur. Allah’adır istinadım ancak Nevi beşerin kemali yoktur.
Namık Kemal
VATAN ŞARKISI
Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır Serhadimize kal’a bizim hâk-i bendedir Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz
Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda Can korkusu geçmez ovamızda dağımızda Her gûşede bir şir yatar toprağımızda Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz
Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın Cennet kapusu can veren ihvâna açılsın Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz Namık Kemal
KIT’ALAR
I
Eylemem ölsem de kızbi ihtiyar, Doğruyu söyler gezer bir şairim. Bir güzel mazmun bulunca, Eşrafa, Kendimi hicveylemezsem kafirim!
II
Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için, Gelmesin reddeylerim billahi öz kardeşimi. Gözlerim ebna-yi ademden o rütbe yıldı kim, İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı
III
Vakt-i, istibdatta söz söylemek memnu idi; Ağlatırtırdı ağzını açsan hükümet ananı! Devr-i hürriyetdeyiz şimdi, değişti kaide. Söyletirler evvela, sonra s..ler ananı!
IV
Çekdiğim çevr ü cefanın sebebinden sorma Deme kim: -Badıhave menkabe dellalı budur! Habs ile, nefy ile, işkence ile ömür geçer, İşte Türkiyye’de şair olanın hali budur!
V
Vükela kabrine heykel dikelim şöyle yazıp Ki: ‘Bunun hal_i hayatına yeri münhal idi Sanmayın yavm_i vefatında bilindi kadri Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi’
VI Padişahım, bir dirahta döndü kim guya vatan, Daima birbaltadan bir şahıhali kalmıyor: Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi, Gitgide zulmetmeğe elde ahali kalıyor
Benim doğduğum köylerde Ceviz ağaçları yoktu, Ben bu yüzden serinliğe hasretim Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde Buğday tarlaları yoktu, Dağıt saçlarını bebek Savur biraz! Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce.
Edip Cansever
Hala Koynumda Resmin
Sımsıcak konuşurdun konuşunca ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki çiğdemler güller mor menevşeler açardı Sımsıcak konuşurdun konuşunca Hâlâ koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu bir ceylan gibi sekerdi kelimeler Sesini duymasam çölleşirdi dünya dağlar yarılır ırmaklar kururdu bulutlar çökerdi yüreğime Hâlâ koynumda resmin
Gün akşam olur elinde kitaplar ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin bir kez bile unutmadın “merhaba” demeyi ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin bir dostun vurulduğu gün Hâlâ koynumda resmin
AŞKIM
Seni seviyorum aşkım Her ne kadar sana anlatamasamda Seni seviyorum
Sen de beni sevdiğini söylüyorsun Korkuyorum aşkım Sana inanmaktan korkuyorum
Sonu nasıl olacak sanıyorsun ki HHer ne kadar sevdiğimizi söylesekte Engeller var aşkım
AŞKIN TARİFİ Mevsim sonbahar
Hafif yağmurlu bir günün akşamı Yıldızlar parlak Meydan okuyorduk adeta Geçip giden zamana
Şavaşıyoduk sanki Hep birlikte olabilmek adına Sevgimizin aşkımızın adına Nasıl anlatılabilirdi ki başka Bu aşkın tarifi
Nasıl yaşanırdı acaba Bundan daha görkemli, daha gösterişli Titreyen iki bedende, tek yürek Soğuktan üşüyen ellerimiz
Sona erdi fırtınalı günlerim Özlem rüzgarları çiçek açtı, gel Doğdu özgürlüğün ısındı içim Özlem taburları çiçek açtı, gel
Seni Seviyorum
Sana baktığımda nedense içim ısınıyor Güneşin bile ısıtamadığı bu kalbi,beni ısıtıyosun Bilmiyorum şuan nerdesin Belki gezip,tozuyosun ama şunu unutmaki Yakında benim güneşim olacaksın
***
Demek ben suçluyum bir tek sen haklı Ben zalim bir düşman sense zavallı En güzeli alıp beni asmalı Beni affetmedin affetmiyceksin
***
Zorlama kendini veda etmeye Zorlama gözünden yaşlar dökmeye Mecbur değilsin birşey demeye Hiç bir şey demeden gidebilirsin..
****
Seninde gözlerin ıslanır bir gün Hele bir ümidin kırılsın da gör Ne yaşama arzun ne aşkın kalır Kurduğun hayaller yıkılsın da gör
****
Dumansız bir yangın başlar Amansız bir deprem kopar Yıkılır kalırsın bir dağ olsan da Hele bir sevdiğin terketsin de gör Bu koca dünyayı yakasın gelir Eski resimleri yırtasın gelir Bütün aynaları kırasın gelir Sırtına bir hançer vurulsun da gör
***
Adımın önünde adın yazılı Resmimin yanında resmin basılı Sabrım sabıkalı, sevdam azılı Hasretin kanıma girdi girecek
****
Hangi mahkum çekmiş böyle işkence Asmalı mı dersin bu kalbi sence Ne gündüzüm gündüz ne gecem gece Sensizlik kanıma girdi girecek
****
Aldığım her nefes sana yazılı Korkarım ki sensiz ömrüm sayılı Yüreğim tutuklu gönlüm cezalı Hasretin kanıma girdi girecek.
***
Sevmeyi bilemedin Sevilmeye hakkın yok Gün sayıp beklemedin Özlenmeye hakkın yok! Sevdamla coşmadın ki Dağ deniz aşmadın ki Umutla koşmadın ki Kavuşmaya hakkın yok!
****
Aşk nedir bilmedin ki Sevildin sevmedin ki Mutluluk vermedin ki Mutluluğa hakkın yok
***
Aşk nedir bilmezdim Aşk boş iş deeer geçerdim Ben sevmeyi öğrenemedim Bana sevmeyi öğrettin
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin, Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin. Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür; Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
Özdemir Asaf
AKIL GÖZÜ
Seni bulmakdan önce aramak isterim. Seni sevmekten önce anlamak isterim. Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, Sana hep hep yeniden başlamak isterim.
Özdemir Asaf
AŞKIM GÖZLERİNDE KALDI!!!
Bir gelişin vardı, sanki kalbimi durduracaktı Geldiğin an, sana sarılmak istedim Ama önümde mezarım vardı olmadı Aşkım gözlerinde kaldı
Gidişinden anlamadım gittiğini Kokun yoktu artık tenimde Dikkat et önündeki çukura düşme Mezarımdır orası benim Sen gitti Aşkım gözlerinde kaldı
Bir gidişin vardı, yüreğimide götürdü Sanki depremdi kalbimin en derinlerinde Sağ elime bak…
SONBAHARDA AŞK
bir sonbahar mevsimimde yaprakların dallarından ellerin birbirinden ayrıldıgı yalnızların agladıgı tanışmıştık seninle yalmızikimiz vardık sanki
ikimiz yaşıyorduk yer yüzünde sanki buharlasıp bulut olduk gök yüzünde saatlerce sen benim gözüme baktın ben senin gözüne gözlerimle konuşmuştuk adeta
umut dolu sevgi dolu yaklaşmıştık birbirimize ayrılan sevgililer misali boş ümitler vaadetmedik konuşmadan sessizce sadece sevgi sevgi istedik sonbahar da aşıklar gibi
BİR AŞK SAYFASI Şimdi hatırımda iri,mavi ama sıcaklıktan yoksun bakışları Kulaklarımda aşkımın ruhumu günaha çağıran ağrı akışları
O şimdi yeni başka bir aşka koşmaya başlar Akıtacak gözyaşım artık kalmadı arkadaşlar
Ben her gün her gece arınık bir sevgi büyütürken ona O’ysa sebepsiz boş yere bir ayrılık sundu aniden bana
Hicran yaşama sevincimi alıp götüren bir sel oldu Sevdiğim ’n’olur gel’ diyeceğim anda bana el oldu
Ansızın ocakta ayrıldı anılar ruhuma sarıldı Mutluluklar ona, acı burukluklar bana kaldı
BU AŞKIN ADI HASRET OLDU Yokluğun özlemini biledi bir bıçak gibi Yollarda dolaştım kimsesiz gibi Özlemin büyüdü bir çığ gibi Sen gittin ya Bu aşkın adı hasret oldu
Keşke demicem bu sefer diyemicem Ne keşke diyecek bi sewgiydi bu Nede sen bir keşkeye sığabilirdin Sen gittin ya Bu aşkın adı hasret oldu
Yol ayrımı bu yaşadığımız şimdilerde Yalnızız artık bu koskoca ewrende Mutluluk ayrılmasın yanından ömrünce Sen gittin ya Bu aşkın adı hasret oldu Sen gittin ya Ben yarım kaldım…
AŞK Süzülerek akar boş yüreğime, Işıklı gözlerin nur bakışları. Kanatlanır uçar hoş dileğime, Sineme saplanan yar bakışları.
Yeşeren gönlümde ateş közledim. İçimdekileri elden gizledim. Görmedim rüyada nasıl özledim? Dantele işledim zar nakışları.
Ağaç gövdesine ismini kazdım. Kıyıda kumsala resmini çizdim. Adına şiirler ezgiler yazdım. Gene çare olmaz var akışları.
Ben bir onu sevdim başka bilmedim. Ağladım yaşımı açık silmedim. Kader böyle imiş çok da gülmedim. Eritti bitirdi nar yakışları.
Öznur Karaman
Seni Düşünmek Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey… Fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum…
Nazım Hikmet Ran
Birisi
Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden Dalıveriyoruz arada bir İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki Gülüşerek başlıyoruz söze Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek Fakat ne kadar saklasak nafile Bir şey var aramızda Senin gözlerinde ışıldıyor Benim dilimin ucunda
Nahit Ulvi Akgün
AŞK BENİM MABEDİMDİ..
Aşk sağ yanımdı Aşk bir omuzdu yaslandığım Aşk yanında ağladığım Gittin bitti…
Aşk küçük çocuktu içimde Aşk aldığım soluktu Aşksız ellerim soğuktu Gittin bitti…
Aşk gözyaşımdı Aşk senle doğmam
AŞK ŞARKISI
Ellerini ver, öpeceğim, Binlerce el içindeyim, Şu beyaz çizgilerden gideceğim. Ellerini ver, ellerini… Seni öldüreceğim.
Gözlerinden gireceğim, İçinde yer edeceğim. Sana oradan sesleneceğim; Ellerini ver, ellerini… Seni öldüreceğim. Özdemir Asaf
SAÇLARIN Saçların omuzlarından aksın Mermer üzerinden geçen su gibi İçinde ezgin bir his duyacaksın Yaz vaktinin gündüz uykusu gibi
Saç tel tel örtüler hep tül tül düşer Gözünün değdiği yere gül düşer Sonunda sana da bir gönül düşer Gönlümün şimdiki duygusu gibi
Dillerde dökülüp sayılır saçın Sıcak nefeslerle bayılır saçın Bir tütsüdür kalbe yayılır saçın Kararan gözlerin buğusu gibi
Necip fazıl kısakürek
Aşk İki Kişiliktir
Değişir rüzgarın yönü Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Ataol Behramoğlu
Ben Sana Mecburum
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur? Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin..
Seninle yaşadığım Senli günlerim nerde? Onu da mı götürdün? Sensizlik var kaderde.
Yoksun,bırakıp gittin Öksüz kaldım ben sensiz Sensizlik yıktı beni Çekip gittin nedensiz.
Kaderimiz bu değil Boyun eğme kadere Uğraşıp çabalayıp Bulalım buna çare.
Sensizliği atalım Bak yolunu gözlerim Yokluğun iyi değil Her gün seni özlerim.
Dön geri gel artık İnan yoruldum bittim Dayanacak gücüm yok Acıyı katık ettim.
Acılı günler
Karanlık çökerdi gözlerime ağlardım İnan seni bulmak için bütün ömrümü harcadım Yazık bana gençliğime doyamadım Bu sonbaharda sana yalvardım
Beni bana bırakırken açtın yara İlacım sensin ne olur inan bana Belki ahmağım tutturmuşum bir dava Ne olur beni affet bu sonbaharda
Dermanı yok dizlerimin gelemem Her şey sende inan ki göremem Kaderime küskün bir ömür bu İnan senden başkasını sevemem
Acı sözlerine de razıyım Ne olur konuş benimle Bir iki damla göz yaşı Her şey kaderimde Böyle bir ömür yaşamaktansa Çek vur beni öldür de kurtulayım sensizliğimden Titrersem namerdim,Yeter ki ya affet ya da öldür beni
Kendimi zincirlere vursam nafile Sensiz saydığım geçen bu kaçıncı kafile Bir güneş doğsa ufkum da sensizliğime çare Yüreğim dağılır olur pare pare
Dereler bile hiç durmayan akışta Beni hüzünlerimle hep baş başa bırakışında Girdiğim bu bitmez yarışta Ne olur beni affet bu son bakışta
Ağlayıp Durdum
“boğdum pençeleşerek günlerle gecelerle gönlümün isyanını ağır işkencelerle…”
Ben bu sevdadan ne çektim sorma Her akşam her sabah ağlayıp durdum Gönlü daldan dala dolaşan bir vefasıza Her gün her gece yalvarıp durdum
Silecek sandım gözyaşlarımı Bilecek sandım gönül yaramı Sonunda alıp umutlarımı Diyardan diyara dolanıp durdum
Ne o geldi bana ne ben unuttum Ne o sildi gözyaşımı ne ben kuruttum Onu istedikçe kalbim, göğsüme vurdum Her gün her gece ağlayıp durdum
Benim doğduğum köylerde Ceviz ağaçları yoktu, Ben bu yüzden serinliğe hasretim Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde Buğday tarlaları yoktu, Dağıt saçlarını bebek Savur biraz!
Benim doğduğum köyleri Akşamları eşkiyalar basardı. Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem Konuş biraz!
Benim doğduğum köylerde Şimal rüzgarları eserdi, Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır Öp biraz!
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin! Benim doğduğum köyler de güzeldi, Sen de anlat doğduğun yerleri, Anlat biraz!
Cahit Kuleli
Üvercinka
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma Yatakta yatmayı bildiğin kadar Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor Bütün kara parçaları için Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o Onunla daha bir değere biniyor soluk almak Sabahları acıktığı için haklı Gününü kazanıp kurtardı diye güzel Birçok çiçek adları gibi güzel En tanınmış kırmızılarla açan Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok Aklıma kadeh tutuşların geliyor Çiçek Pasajında akşamüstleri Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor Bütün kara parçalarında Afrika hariç değil
Cemal Süreyya
Sevgi Duvarı
Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi Dilimizde akşamdan kalma bir küfür Salonlar piyasalar sanatsevicileri Derdim gülüm insan arasına çıkarmaktı seni Yakanda bir amonyak çiçeği Yalnızlığım benim sidikli kontesim Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri Çöpçülerin elleriyle okşardım seni Yalnızlığım benim süpürge saçlım Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak Bol çelik bol yıldız bol insan Bir gece Sevgi Duvarını aştık Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki Başucumda bi sen varsın bi de evren Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi Yalnızlığım benim çoğul türkülerim Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Can Yücel
Mavi Gözlü Dev
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin.
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruliiiii hanımeli açan ev..
Nazım Hikmet
Üçüncü Şahsın Şiiri
gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım çöp gibi bir oğlan ipince hayırsızın biriydi fikrimce ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım felaketim olurdu ağlardım
ne vakit maçka’dan geçsem limanda hep gemiler olurdu ağaçlar kuş gibi gülerdi bir rüzgâr aklımı alırdı sessizce bir cıgara yakardın parmaklarının ucunu yakardın kipriklerini eğer bakardın üşürdüm içim ürperirdi felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi jezabel kan içinde yatardı limandan bir gemi giderdi sen kalkıp ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi hele seni kollarına aldı mı felaketim olurdu ağlardım
Atilla İlhan
Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce.
Edip Cansever
Hala Koynumda Resmin
Sımsıcak konuşurdun konuşunca ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki çiğdemler güller mor menevşeler açardı Sımsıcak konuşurdun konuşunca Hâlâ koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu bir ceylan gibi sekerdi kelimeler Sesini duymasam çölleşirdi dünya dağlar yarılır ırmaklar kururdu bulutlar çökerdi yüreğime Hâlâ koynumda resmin
Gün akşam olur elinde kitaplar ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin bir kez bile unutmadın “merhaba” demeyi ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin bir dostun vurulduğu gün Hâlâ koynumda resmin
Kaç mevsim kırlara çıkıp çiçekler topladık mezarlar için Belki ürküttük tarla kuşlarını belki kurdu kuşu ürküttük ama aşkı ürkütmedik hiç Hâlâ koynumda resmin
Ve hâlâ sımsıcak durur anılar sımsıcak ve biraz boynu bükük Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış yasak bir kitap gibi durmaktadır ve firari bir sevda gibi Şimdi duvarlarda resmin
Bir insan ne zaman sevgiye,olan inancını yitirirse, İşte o!an,hayata dair umutları yıkılır, Hayalleri söner, yaşama isteğini kaybedip avare yaşar, Kendini dipsiz bir boşlukta görür.Hele birde bir insanın sevgisini yitirmişse, Dünya ona zindan olur hayatı mecburiyet,olarak yaşar. Zamanla kalbi taşlaşır kolay kolay kırılmaz, Ama yinedemaziyi anmadan duramaz.Karşılıksız sevgi acıların demi,aşkını kalbine gömer, Asla bir daha kimseyi sevemez, Sevsede içinde hep ya beni sevmezse, Korkusu tüm sevgisini kemirir.Sevgi işte O!!! Dağı deldiren,çöllerde viran edip gezdiren, Paylaştıkça artan arttıkça kendine bağlayan, Duyguların en güzeli tutkuların en büyüğü, Ölçüsüne terazi vurulmaz meşhur meçhul aşk.
Cenap Şehabettin ve Şiirleri Cenap Şahabettin Şiirleri aşk
SENİN İÇİN
Sesin işler gibi bir şuh kanat gamlarıma Seni dinlerken olur kalbim uçan kuşlara eş, Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş; Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma
Doğuyor ömrüme bir yirmi sekiz yaş güneşi Bir kuş okşar gibi sen saçlarımı okşarken Koklarım ellerini gülleri koklar gibi ben; Avucundan alırım kış günü bir yaz ateşi
Gönlüme avdet eder her unutulmuş nisan Ne zaman gençliğini yolda hıraman görsem Eskiden pembe dudaklarda dağılmış busem Toplanır leblerime, bir gece dalgın dursan
Seni zambak gibi gördükçe açık pencerede Gül açar bahtımın evvelki hazanlık korusu Genç eder ufkumu hülyalarımın genç kokusu; Sorarım ak saçımın örttüğü yıllar nerde?
Cebhemi varsın o solgun seneler soldursun Yeni yıldız gibi doğdukça güzel her akşam, Gençliğin böyle benimken kocaman, hiç kocamam Ruhum, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhumsun
HAKİKAT-I SEVDÂ
Bir şüphe-i hissiyye ile dalgalanır dil; Bir heykel-i gül-rû dikilir kalb üzerinde; İnsan bütün ahzân ü meserrâta muâdil Bir tatlı dönüş hisseder âvâre serinde
Her cevf-i hayâtî, sevilen şeyden ibaret Bir lem’a-i nev, şa’şaasıyla eder ihfâ; Bir berk arkasından ederek ömrü temâşâ Bin müddet için göz kamaşır İşte muhabbet!
Pek boştur o his, lakin o boşlukla dolar dil; Âfâk-ı hayatiyyedeki cevfi o örter; Herkes hep o boşlukta arar bir tutacak yer Pîrâmen-i ömründeki girdâbâ mukâbil
Sevdâya mukabil duyulur rûhta her gâh Bir def-i pey-â-pey ile bir cezb-i pey-â-pey; Bir istiyor insan onu, bir istemiyor, âh Sevmek bile doğmak gibi, ölmek gibi bir şey!