Eurovision temsilcisi Hadise’nin ünlü bir futbolcuyla aşk yaşadığı iddia edildi.
Hadise yeni bir aşka mı yelken açtı. Eurovision temsilcisi Hadise’nin ünlü bir futbolcuyla aşk yaşadığı iddia edildi. Genç şarkıcının İspanya’nın Recrativo-Huelva futbol takımında olan, Trabzonspor’un eski futbolcusu Ersen Martin’le sık sık görüştüğü konuşuluyor. İBİZA’DA ÖZGÜR AŞK İki sevgilinin ilişkisinin geçen yıl başladığı ve Ersen Martin’in Hadise’ye evlilik teklif ettiği de gelen bilgiler arasında. Cezalı olduğu için kadroda yer almayan genç futbolcunun, Hadise’nin Nürnberg konseri sırasında sevgilisiyle el ele gezme fırsatı bulduğu da söyleniyor. İki sevgilinin fırsat buldukça İbiza Adası’nda aşklarını özgürce yaşadıkları da ileri sürüldü. Ersen Martin, Hadise’yle ilgili “O beğendiğim bir sanatçı, ikimiz de gurbetçiyiz, hepsi bu” derken, Hadise ise “Eurovision için çok yoğun çalışıyorum, aşka vaktim yok. Annemi bile bir aydır görmedim” yorumunda bulundu
Şarkılardan çıkıp geldi bir esmer ansızın Koyu renk gözleri çıldırasıya hüzünlü Bir esmer geldi pencerelerden kapılardan Bir esmer geldi kokularla baygın Dökülmüş bir kadeh gibi Kopmuş bir gerdanlık gibi Bir esmer geldi darmadağın
Bir esmer geldi diyorum size Tüy tüy Işıl ışıl Kapkara saçları alnına düşmüş Öylesine öpülesi dudakları Öylesine alımlı Öylesine aşka çağıran Şarkılardan masallardan romanlardan Beste beste satır satır
Can verme sakın aşka aşk afeti candır Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır Aşk içre azap olduğu bilirem kim Her kimseki aşıktır işi ahü figandır Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.
Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok. Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum… Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım, sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum… Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda…
Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz ama umutlu hasretine… Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum, imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor… Bir çocuk gibi isteklerimi bastıramıyorum… Çalmayan telefonuma elim gidiyor, sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum… Bende olan seni, hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum…
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum! Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı… Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım dışında… Isınabilmek için onlara sarılıyorum… Anlamsız ve cevapsız sorular hıhzırca sırıtıyor, ben görmemeye çalışıyorum… Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı…
Belki de görmeyi istemek gerekiyordu… Gözlerini aç desem kapatacaksın ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım falıma… Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş itiraf etti sonunda… Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil… Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı, kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini, sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi, dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de hiç niyetin yoktu aslında… Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum…
Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş gibi geliyor… Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana… Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde, gecede, uykumda… Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi… Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki? Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana…
Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım… Ayak uyduramadım yorgunluğuna… Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım…
Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın; dokunuşlarında kendini bulan… Ama! En çok da imkânsızın oldum…
Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum… İnanamadığın, Yenemediğin, üzerinden atlayamadığın korkuların oldum… Ağladığın, bağırdığın ya da sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum… Yüreğindeki kadın ben olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan bir anı oldum… Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken belki de hiçbir şeyin oldum… Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum? Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim… Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?
Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir mevsim yaşanan ama bir ömür gibi gelen aşk… Kalbime henüz söyleyemedim gittiğini, öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum… Seni halen benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum… Gittin! Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların sonunda olması acıtıyor içimi… Suskunluğun en büyük silahındı, suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan unutulmak…
Söylesene unutulmak kime yakışıyor? Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor …
Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak sende daha güzel duruyor… Görüyorsun işte, aşk’a ve sana ihanet etmiyorum benim kırgınlığım aşk’a… Sen üstüne alındın…
“İki kalp arasında en kısa yol: Birbirine uzanmış ve zaman zaman Ancak parmak uçlarıyla değebilen İki kol. Merdivenlerin oraya koşuyorum, Beklemek gövde kazanması zamanın; Çok erken gelmişim seni bulamıyorum, Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Zekat Din-i mübîn künyesidir verilen maldan zekat Tâhir eder mâyesini her bir ahvâlden zekat Beş vakit namaz müminin mi’racıdır eyce bil Vermez isen alıkoyar seni bu yoldan zekat
Savm ile tevhid-i Yezdan rehber olur cennete Hacca varmak kula farzdır fâik ise devlete İkiyüz âyet inüpdür hakkına bak hüccete Enbiyâyı kurtarandır tûl-i emelden zekat
Ver zekâtı ‘abdî haktır müstehakın ara bul Emrine eyle riâyet olmayasın âsî kul Dinle sen Cemâl Hoca’yı tâatın olur kabul Destgîrin, nara siper, verdiğin elden zekat
Kağızmanlı Cemal Hoca
Zekat Olmasa
ZEKÂT OLMASA Belki yakınırdım belki bıkardım Hayatım bir aşka zekât olmasa… Her olaya daha farklı bakardım Hayatım bir aşka zekât olmasa…
Izdıraptan alev alır yanardım İstifamı amirime sunardım Belki eksi otuzlarda donardım Hayatım bir aşka zekât olmasa…
Kâbusa dönerdi hayâlim düşüm Ağlamama karışırdı gülüşüm Angarya gelirdi bana tüm işim Hayatım bir aşka zekât olmasa…
Aklım mağlûp olur gönlüm sinerdi İçimdeki fırtınalar dinerdi Ömrümün bayrağı yere inerdi Hayatım bir aşka zekât olmasa…
ŞAKALAR’ı dünya hırsı sarardı Muhabbeti mum yakarak arardı O zaman bir ömür neye yarardı Hayatı bir aşka zekât olmasa…
Turan Şakalar
İman ve Zekat dünya kazanç yurdudur cehennem ya da cennet dünyalığa meyletmek insanlarda bir yarış zengin olmadım diye sakın geçirme cinnet Allah taksım etmiştir dünyayı karış karış
Allah zenginlik verip denemekte kulunu imandaki sebatı onu ikrama zorlar zekat ibadetinin bulmalıdır yolunu şeytana kulak asma o hep küfürde zırlar
zekat farizasında önce yakından başla imkanın ne kadarsa zekatın ona göre verdiğin kimseleri incitme gözle kaşla imanında müslüman tırmanır öre öre
bir kimseki zekatı unutmuştur çok yazık musibetler ard arda malını talan eder zengindir lakin ona dünyası olmuş kazık adı müslümansa da ahreti olmuş heder
karun bir örnek bize zekat vermedi battı bir mucize olarak kur’an-da dermeyandır demesinler Allah’ı iki kuruşa sattı çokta olsa zekat ver inanmazı utandır