Doğum Tarihi : 15 Haziran 1925 Vefat Tarihi : 11 Ekim 2005
Attilâ İlhan ; Türk şair, romancı, denemeci, gazeteci ve eleştirmen. Entelektüel çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuş bir aydındır.
Hayatı:15 Haziran 1925’te Menemen’de doğdu. Tam ismi, Attilâ Hamdi İlhan’dır. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat’ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı.
Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı’nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. 1946’ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayımlanmaya başladı. 1948’de ilk şiir kitabı Duvar’ı kendi imkânlarıyla yayımladı.Tiyatro ve sinema sanatçısı Çolpan İlhan’ın ağabeyidir.
1948 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nâzım Hikmet’i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris’e gitti. Bu harekette faal olarak yer aldı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan birçok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye’ye geri dönüşünde başı sık sık polisle derde girdi. Sansaryan Han’daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Şair bu gerilim havasını ilk şiirlerinde olmasa da özellikle Bela Çiçeği gibi kitaplarında eski günlerini yad ettiği ya da eleştirdiği şiirlerini yayımladı. Birkaç kez gözaltına alındı.
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı soruşturmaya uğrayınca Paris’e tekrar gitti. Fransa’daki bu dönem, Attilâ İlhan’ın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950’li yılları İstanbul – İzmir – Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953’te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlamıştır.
1957’de gittiği Erzincan’da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul’a dönüş yapan Attilâ İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960’ta Paris’e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968’de evlendi, 15 yıl evli kaldı.
Attilâ İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirdi. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan’ın 2004’ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 11 Ekim 2005’te İstanbul’daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.
2003 Sertel Demokrasi Ödülü’ne layık görülmüştür. 1946 CHP Şiir Yarışması İkinciliği 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü tutuklunun Günlüğü ile 1975 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile vefatından sonra 2007 yılında kurulan Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı çalışmalarına devam etmektedir.
Attilâ İlhan Tüm Şiirleri
34 FN 346 Adım Sonbahar Adımla Nasıl Berabersem Ağır Kan Kaybı Ağustos Çıkmazı Ah An Gelir Arabesk Artı Sonsuz Aydınlık Neyin Oluyor Senin? Ayrılık Sevdaya Dahil -1 Ayrılık Sevdaya Dahil -2 Ayrılık Sevdaya Dahil -3 Ayrılık Sevdaya Dahil -4 Ayrılık Sevdaya Dahil -5 Aysel Git Başımdan Bakarsak Bana Bir Şimşek Çak Batan Bu Köhne Şileb… Bekle Bela Çiçeği Belki Gelmem Gelemem Belma Sebil Ben Artık Küsüm Ben Sana Mecburum Bence Malumdur Bir Üç Beş Biraz Paris’ ‘ Böyle Bir Sevmek Büyük Yolların Haydudu Carıcın De Geçen Kış Cebber Oğlu Memmed Cinayet Saati Cinnet Çarşısı Claude Diye Bir Ülke Delik Deşik Diyalektik Gazel Duvar Elde Var Hüzün Elimden Gelen Bu Emirganda Çay Saati Emperyal Oteli Gece Buluşması Gecenin Kapıları Geç Kalmış Ölü Geçerdi Hep Gibi Redifli Gazel Hacı Murad In Ölümü Hannelise Harp Kaldırımda Aşk Hayır… Her Sabah, Yanılmak!.. Herşeyi Birden İstemek Issızlığın Çığlığı Işık Mezarlığı İhtiyar Balladı İki Yüzlü Melekler İkinizden Hanginiz İstanbul Ağrısı Jilet Yiyen Kız Kadınlar Sonbahar Kalk Gidelim Kadınlar Balladı Kaptan -1 Karantinalı Despina Kırmızı Pazar Kim Kaldı Kim O? Kimi Kimi Sevsem Sensin Korkarım Korkunun İsi Korkunun Krallığı Mahur Beste Maria Missakian Memleket Havası Mevsimdir Mihaka Muhalif Rüzgar Muhayyer Mustafa Kemal… Müjgan’a Aşk Şarkıları Nasıl Bir Sevdaysa Nasıl Olduysa Nefesler -4 Neydi O Bir Zamanlar Nöbet Değişimi O Sözler Ki Onsekiz Ölmek Yasak Ömer Haybonun Son Günleri Pia Pusudaki Rast “Zenci” Peşrevi Rinna-Rinnan-Nay Rüzgar Gülü… Saçların Örülmüş Olmalı Sakın Ha Saklı Sevda Salı Sabaha Karşı Sana Ne Yaptılar Sen Benim Hiçbir Şeyimsin Sen Beyaz Bir Kadınsın Sen Burda Bir Yabancısın Sen Yoksun Serüvenin Sonu Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken Silahlı Dört Besmele Sisler Bulvarı Sokağa Çıkma Yasağı Sokaklarda Mızıka Çalma Çocuk Söyler Sultan-ı Yegah Süheyla Değildi Adın Süleyman Şahane Serseri Şeyh Bedrettin-i Simaviye Gazel Şubat Yolcusu Tarz-ı Kadim Tatyosun Kahrı Tut Ki Gecedir Tutuklunun Günlüğü Usturanın Ağzında Üçüncü Şahsın Şiiri Varsağı -1 Varsağı -2 Varsağı -3 Waldorf Astoria Yağmur Gemileri Yağmur Kaçağı Yağmurda Sis Düdükleri Yalnızlığı Denemek Yalnızlık Şiiri… Yanılsama Yasak Sevişmek Yazın Son Günleri Yirmibeşinci Kısım Zeynep Beni Bekle
Romanları
Sokaktaki Adam (1953) Zenciler Birbirine Benzemez (1957) Kurtlar Sofrası (1963) Aynanın İçindekiler serisi Bıçağın Ucu (1973) Sırtlan Payı (1974) Yunus Nadi Roman Armağanı Yaraya Tuz Basmak (1978) Dersaadet’te Sabah Ezanları (1981) O Karanlıkta Biz (1988) Allah’ın Süngüleri: Reis Paşa (2002) Gazi Paşa (2006) Fena Halde Leman (1980) Haco Hanım Vay (1984) O Sarışın Kurt (2007)
Doğum Tarihi :23 Nisan 1928, İstanbul – Vefat Tarihi : 14 Haziran 2008 İzmir
Avni Anıl ; Türk sanat müziği bestecisidir. Selimiye’deki Ondokuzuncu İlkokulu bitirdi, Paşakapısı Ortaokulu ve Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. Askerlik sonrası Polis Enstitüsü’ne girdi. 1955 yılında polislikten ayrıldı ve gazeteciliğe başladı. Üç yıl Akşam gazetesinin sanat sayfasını yönetti. 1955-1967 yılları arsında İstanbul Radyosu’nun haber servisinde çalıştı.
1967 yılında “Anıl Yayın Ajansı”nı kurdu, Dünya gazetesinin sanat sayfasını yönetti. “Musıkî ve Nota” dergisini çıkardı. “Musıkî Sözlüğü” adı altında dört ciltlik eserinde müzik tarihi için önemli hatıralar yayımladı.1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 14 Haziran 2008 günü İzmir’deki evinde, seksen yaşında vefat etti.
Besteleri
Rüya gibi uçan yıllar, az biraz durun durun biraz Dilşâd olacak diye kaç yıl avuttu felek Sevmiyorum seni artık gözlerimi geri ver Biraz kül biraz duman, o benim işte Kader kime şikâyet edeyim seni bilemem Unutamıyorum, unutamıyorum gecem yok artık gündüzüm yok Gözlerin bir aşk bilmecesi sorar gibi Unutulmuş ne varsa sevgiden geri kalan Aşk bu değil yapma güzel Ne yeşili ne siyahı gözümde hep gözleri var Mihrâbım diyerek sana yüz vurdum İçimde nice uzun yılların özlemi var (Ağla Gitar) Kaderimde hep güzeli aradım Öyle dudak büküp hor gözle bakma Bir peri masalı kulaklarına Bir göz aşinâlığı var aramızda, sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz Gün be gün yaşanan o hatırayı unutup bir yana atmak olmaz ki Şarkılar söyle o sahillerde Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul’un Akşamın olduğu yerde bekle diyorsun gelmiyorsun Şu yalan dünyayı aşksız geçirme Sen ne kadar saklasan gönlündekini Ben yağmur, ben güneş, ben sevgi seliyim Aşk nedir nasıldır, bilen var mı? Firâkınla yansa ten yine vuslat dilemem Ağlaya ağlaya giderim diyor(Gelin alayı) Safalar getirdiniz safa geldiniz dostlar Sen körfeze geldiğin zaman yıldızlar güler Bir geceye bir ömür verilir Kanlıca’da Gözlerin kömür senin, bakışın ömür senin Bir kerre bakanlar unutur derdi günahı Aman Adanalı Canım Adanalı
Kurucu ortaklardan Dustin Moskovitz Facebook’tan ayrılıyor. Hedefinde yeni bir sosyal ağ kurmak var.
Facebook’un kurucu ortaklarından biri olan ve aynı zamanda mühendislik eğitimi alan Dustin Moskovitz, dünyanın büyük ilgi gösterdiği ve adeta günümüzde artık bir fenomen halini alan Facebook’u bırakmaya karar verdi.
Moskovitz’in Facebook’tan ayrılmasının nedeni net olarak bilinmezken, bazı kaynaklar Moskovitz’in yeni bir sosyal ağ üzerinde çalışma yürüteceğini iddia ediyor.
Moskovitz, bilindiği gibi Mark Zuckberg ile birlikte Harvard Üniversitesi’nde öğrenci oldukları dönemde Facebook ağını kurmuştu. Facebook’tan tek başına ayrılmayacak olan Moskovitz, daha önce Google’dan Facebook’a transfer olan şirketin mühendislik yöneticisi Justin Rosenstein ile birlikte yaklaşık bir ay içinde Facebook’la yollarını ayıracak.
Facebook’tan ayrılacak olmanın kendisini üzdüğünü belirten Rosenstein, yeni hedefleri için bu ayrılığın gerekli olduğunun altını çizdi.
Bırak.. Gün olur ben bile unuturum, Neymiş seni sevmek, senden bahsetmek… Efkarım diner içimde bir gün. Bir kız ölür içimde, Onu bile unuturum çıkmadan kırkı.
Bırak.. Gün olur ben bile severim başkalarını Acım diner, yaşım diner, sancım diner… Gün olur ben de yaşlanırım, Başkalarının başında dizlerim titrer…
Bırak.. Gün olur ben bile uyanırım Senden sensizliğe cesaretle, güçle… Sendelemeyecek gibi asla, tutunurum yaşama. Git şimdi uzatma… Vedalar bize göre değilmiş. Yine anlaşalım beraber, Yarın yine görüşecek gibi ayrılalım. Başkaları dokunana kadar uyanmayalım. Öyle sitem etmesin gözlerimiz. Yudum, yudum iç sigaranı. Ellerini ellerimden hemen ayırma. Bitene kadar gün, Gidene kadar yanımdan… beni bırakma. Sonra… sonra… bırak…
Bırak.. Gün olur avlanır yine ceylan gibi yüreğim. Yalnız bir aslanın pençelerine. Ruhum söndü derken kıvılcımlanırım ben yine. Tam elimi ayağımı çekmeden senden, Son kez gülümseyerek bak gözlerime, Bir iki satır yazsın gözlerin beynime. Gidince eve, öldü diyeceğim resimlerimize. Dualar edeceğim huzur bulman için. Güzel sözler edeceğim sana. Baştan aşağı süzeceğim hatıralardaki bebeğimi. Bir mezar kazacağım anılarımın tam ortasına, Kefensiz koyacağım seni içine. Son giysine sarılıp ağlamak için, Çalacağım onu senden.
Bırak.. Gün olur başkaları için bile yazarım şiirler. İltifatlarım olur onlara da birkaç kelime. Gün olur doğarım yine. Hem… hem belki sahiden, Öpebilirim de birilerini. Dokunduğumda yangın hissederim yine bir tende.
Hadi git şimdi… Son yalancı tebessümünü koy dudağına, Kokunu son kez ver bana, Ellerimi bırak hadi. Aynı anda birbirimize dönelim arkamızı. Hadi son kez değilmiş gibi de Dünyada en sevdiğim o sözü, “Seviyorum seni” de, yalan olsa bile… yapabildiğin en güzel rolü yap şimdi hızlandır kalp atışlarını ben hızlandırmışım gibi… durduracağım kalbi hissetmek istiyorum. Tamam işte, şimdi vakti geldi, Yum gözlerini bana ve düne. Arkanı dön şimdi, Üç adım at büyük büyük, Sonra da arkana bakmadan koşmaya başla, Bensizliğe, yalnızlığa…
Bırak.. Gün olur, Ben olmam, Sen olmazsın. Bilmiyorum ne olur?!
Ayrılık çanları çalsa ansızın Elveda sevgilim diyecek misin? Önünde diz çöksem, gitme kal desem Bakmadan ardına gidecek misin?
Ayrı yönde akan ırmaklar gibi Dalından uçuşan yapraklar gibi Ümitsiz, çaresiz aşıklar gibi Kalbinden aşkımı silecek misin? Son ümidi yere serecek misin?
Kendini boş yere teselli edip Sevdadır nasılsa geçici deyip Yaşlı gözlerini gizlice silip Bakıp da yüzüme gülecek misin?
Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın Mutsuz gökyüzünde bir-iki yıldız, ışık tutacak karanlığına Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın Çaresizliğine, yalnızlığına irkileceksin Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını Dudaklarının pembeliği solacak Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin Kahrolacaksın! Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın. Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma. Gözlerin zamansız ıslanmasın. Çünkü, artık çocuk değilsin Güneşin nereden doğduğunu bilirsin Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin…
Bu Nasıl Ayrılık
bu nasıl ayrılık, bu nasıl veda gözlerin kal diyor, dudakların git. bakışın anahtar, ellerin kilit, gözlerin aç diyor, dudakların git.
ayrılık dönüşü olmayan bir nehir yalnızlık bomboş bir şehir. kaç sevda kül oldu böyle kimbilir, gözlerin kal diyor, dudakların git.
gidersem bir daha dönmeyeceğim, kalırsam kalbime yenileceğim. çözemedim seni delireceğim. gözlerin kal diyor diyor, dudakların git.
duvardan insin mi resimlerimiz, yabancı olsun mu isimlerimiz. ya deli dolu günlerimiz, anılar kal diyor, dudakların git.
bu roman da biter belki birazdan, ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan. ağlıyor besteler yine hicazdan, şarkılar kal diyor, dudakların git…
Nankör
Hani ”pazara kadar” değil ”Mezara kadardı” aşkımız Gel gör ki ”Pazartesine” kadar bile sürmedi Senin gibi nankörden Başka ne beklenirdi
Yusuf olmaksa muradın ya da Züleyha; Korkmayacaksın ölümden. Ölümün ayrılık değil kavuşmak olduğunu bileceksin.Dünyaya kafa tutacaksın tek başına. Yandaş yoldaş aramayacaksın. Bir Allah’ına bir kendine güveneceksin sadece. Yol arkadaşın terk etse bile seni yarı yolda aşkına sahip çıkacaksın sonuna kadar. Tek başıma taşıyamam demeyeceksin. Ölünceye kadar taşıyacaksın şerefle.Karşılık beklemeyeceksin. Sevmek olacak tek amacın. Sevilmemişsin ne fark eder.
Ayıplanmaktan korkmayacaksın. Sevgini gurur madalyası olarak taşıyacaksın göğsünde kim ne derse desin…Sevgin için zindana atılmayı da attırmayı da göze alacaksın. Karanlıklar sırdaşın böcekler yoldaşın olacak.Bileceksin sonunda ayrılık olduğunu. İsyan etmeyeceksin vuslat beklemeyeceksin. Zaman ve mekan sizi ayıramayacak. Nerede olursan ol her daim sevdiğinin yanında olacaksın. Üzüntüsüne üzülecek sevincine sevineceksin.
Sanma ki beraber olmak için yan yana olmak lazım. Gönüller beraberse mesafenin ne önemi var!..
Gönül gözüyle görecek duyacaksın. Gönül diliyle konuşacaksın. Bilmez misin gönlü kainat bile kuşatamaz dar gelir. Gönül dilinden anlamam konuşamam dayanamam bu çileye karşılıksız hiçbir şey veremem diyorsan; talip olmayacaksın Yusufluğa. Yusuf olmak için Yusuf gibi yürek gerek gönül gerek iman gerek. Züleyha değilsen eğer peşine düşmeyeceksin Yusufların. Kendi ayarında birini seveceksin ki mutlu olasın. Her babayiğidin harcı değildir Yusufluk ve her kadının harcı değildir Yusuf yüreklileri taşıyabilmek layık olabilmek Züleyha olabilmek!…
bir mechullerdeyim şimdi nerden estiğini bilmediğim bir rüzgar Sessizce penceremden girdi
ayrılık ayrılık sanki alıp verdiğim nefesimdi donup kaldım içim buz gibi şimdi sensizim bu hayatım münzevi sevgimi kalbimi ciğerimi jilet gibi kesipte gecti
ayrılık karanlık bir oda gibi yazıp çizersin ama söyleyemezsin nerde nasıl durduğunu bilemezsin hissedersin belki ama gitmiştir gittiğini göremezsin
ağlıyorsun geceleri hani kuru yapraklara yazmıştın o günleri sonbahar da dökülüp gitsin bak sonbahar gelmeden bitti adını koyamadığın yalnızlığın adını koyamadığın karanlığın adını koyamadığın rüzgarın anılarını acılarını sildi geçti
peki unutabildin mi sen başka gözler de aşkını görebildin mi bak bak ben seni yazıyorum ne cok zaman geçmiş saatler sana durmuş
bak yine o şarkı ben seni unutamadım ki ben senden ayrılamadım ki yıllar yıllar neleri götürdü özünden hatırladın demi peki beraber söylenen bu şarkı ne oldu şimdi sözler sözler şimdi ağır mı geldi
bak şimdi ayrılık vakti odamı aydınlatan yıldızlarım unuttu seni senden kalan ne varsa sildim geçtim sanki titretiyor kalbimi acılarım ,kapandı artık sana olan tüm sayfalarım severek ayırdın sol yanımı
(Ayna) Lar göstermiyor gerçekleri bitmez demiştik bak gör nasıl da bitti sol yanım sanki acıyor gibi ama gittin ya dayanırım dayanırım Sensizliğe Sessizce Katlanırım
Mehmet Akif Ersoy şiirleri Mehmet Akif Ersoyun yazdığı şiirler
Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Şehitlerine Şiiri Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk: Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer… Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın…Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât… Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Birlik Şiiri Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz; Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa, Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa, Değil mi cephemizin sinesinde iman bir; Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir; Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz, Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Âhiret Yolu Şiiri Sokakta sâde bir ‘âmîn!’ sadâsıdır gidiyor: Mahalle halkı birikmiş, imam duâ ediyor. Basık bir ev; kapının iç yanında bir tâbût, Başında çınlayan âvâzı dinliyor, mebhût; Denildi: ‘fâtiha!’; âmîni kestiler bu sefer, Göğüsler inledi, derken, açık duran eller, Hazîn alınları bir kerre okşayıp indi; Deminki zemzemeler bir zaman için dindi…
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Uyan Şiiri Baksana kim boynu bükük ağlayan. Hakkı hayatındır senin ey müslüman, Kurtar artık o biçareyi Allah için. Artık ölüm uykularından uyan.
Bunca zamandır uyudun kanmadın, Çekmediğin çile kalmadı, uslanmadın. Çiğnediler yurdunu baştan başa. Sen yine bir kerre kımıldanmadın.
Ninni değil dinlediğin velvele, Kükreyerek akmada müstakbele. Bir ebedi sel ki zamandır adı, Haydi katıl sen de o coşkun sele.
Karşı durulmaz cereyan sine-çak… Varsa duranlar olur elbet helak. Dalgaların anmadan seyrini, Göz göre girdâba nedir inhimak?
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak Şiiri Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş… Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş… Batıyormuş! ‘ Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından, Tek kol da yapışsam demiyor bir taraftan! Sâhipsiz olan memleketin batması haktır; Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır…
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize? Şiiri Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez.. Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez! Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan; Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan. Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah, Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah…
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Bülbül Şiiri Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş, Sürünsün şimdi milyonlarca me’vâsız kalan dindaş! Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın; Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın! Dolaşsın, sonra, İslâm’ın harem-gâhında nâ-mahrem… Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Gitme Ey Yolcu Şiiri Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım Ne yapıp ye’simi kahreyleyeyim, bilmem ki? Öyle dehşetli muhitimde dönen matemki! Ah! Karşımda vatan namına bir kabristan yatıyor şimdi Nasıl yerlere geçmez insan Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu Nereden başladı yükselmeye, bak, nerede ucu…
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Gönülle Başbaşa Şiiri Dudakları bir dal ateş, mercan gibi Bakışları masum bir heyecan gibi Yürürken titriyen o narin endamı Pembe bir gül açmış taze fidan gibi Fark edemiyorum gözle gördüğümü Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü Bir tatlı rüya mı, bir canlı büyü mü? Elim dokunuyor, fakat yalan gibi…
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Sultan Yalısı Şiiri Cosar avizeler atrık köpürür kandiller Bu ışık çağlıyanından bütün afak inler Yalının cephesi baştan başa nur Nim açık pencereler reng ü ziyadan mahmur
Al, yeşil mavi fenerlerle donanmış kıyılar Serv-i siminler atılmış suya titrer par par Dalgalardan seken üç çifte kayıklar sökerek Süzülür sahile şahin gibi; yüzlerce kürek
Bir taraftan bu akın yükseledursun Bir taraftan, dökülür öndeki saflar saraya Rıhtımın taşları, zümrüt gibi İran halısı Suda bitmiş çimen, üstünde de Sultan yalısı
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Süleymaniye Kürsüsünden Şiiri Bir de İstanbul’a geldim ki: bütün çarşı, pazar Naradan çalkanıyor, öyle ya… Hürriyet var!
Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş… doğru: Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.
Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının; Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın;
Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden, Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!
Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine; Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!
Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli, En ağır başlısının bir zili eksik, belli!
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük. Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!
Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak -Yaşasın -Kim yaşasın? -Ömrü olan. Şak! Şak! Şak!
Ne devairde hükümet, ne ahalide bir iş! Ne sanayi, ne maarif, ne alış var, ne veriş.
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Zulmü Alkışlayamam Şiiri Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!… -Boğamazsın ki! -Hiçolmazsa yanımdan kovarım. Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu… İrticanın şu sizin lehçede ma’nası bu mu?
Seni tanıdıktan sonra Dönüp baktım yalancı maziye Yaşamamış, yaşanmamış yılları saydım Ve yandım… Senin gözlerin kadar Mazinin boşluğu da yakıyordu içimi Üç-dört ay geçmişti 19’umu bitireli Hevestir geçer diyordu Çevremizin tecrübelileri Ama geçmiyordu… Bilmiyordum sonbaharın güzelliğini Sanki ilk defa yaşıyordum mevsimleri Yağmur olup yağıyordum yerlere Işık olup açıyordum gecenin rengini Ve sen doğuyordun içime güneş gibi Ayrılık dağının ardından gülüyor Mutluluk çiçeğini koparıyor Üstelik pişman olmuyordun Her ayrılık vakti güldüğün için Önceleri seni affetmek istemedim Benim ki aşk mı, yoksa tutku mu Bunu bir türlü çözemedim Senin ki dalga mı, avuntu mu Bir de bunu, bunu bilemedim…
Beni Affet Bebek
Beni affet bebek Doğuşundan ölümüne kadar karar verdim haksız Koşup eğlenme hakkını aldım elinden Belkide öperek uyandıracaktın beni Affet ne olur, kefensiz oldu ölümün
Beni affet bebek Baba diyemedin, anne diyemediğin gibi Nasıl kıydınız diye sorma ne olur Rüyalarımada gelme yalvarırım Seni görüp isyan etmekten çok korkuyorum
Beni affet bebek Ben istemedim gitmeni ama evet dedim Kime benziyordun acaba annene mi yoksa banamı Kafamda milyon soru ve gözümde yaş var şimdi Affetmek zorunda değilsin ama ne olur affet
Affetmek
Yeter artık durup düşündüğün, İnsan sabrı bir yere kadar! Nedir yüzünde o gördüğüm? Nefret bile olamaz o kadar…
İstrsen yalvar ama, Şunu asla unutma! Affetmek bana değil, Yalnız Allah’a mahsustur…
Acımasız!
İnsanlar acımasız, Hayat acımasız, Sevdiklerimiz acımasız, Herkes acımasız…
Affetmek unutuldu, Kendi derdimize yandık. Hep biz dedik durmadan. Akıp giden zamanda…
Hep biz doyalım dedik Kardeş kavramını unuttuk Herkes acımasız… İnsanlar acımasız…
Zamansız ölüm kadar yakındır ayrılık Hücum sözüyle kalbe akındır ayrılık Kaşındıkça kanayan acındır ayrılık Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine
Doğduğun gün yazılan kaderdir ayrılık Nöbetini bekleyen askerdir ayrılık En beterinden bile beterdir ayrılık Ayrılmaz ayrılık, sadıktır sevdiğine
Muhterem Aslan Ayrılık Ayrılık
Kaderin prangası değil mi ayrılık, Gözünde ki o yaşlar zaten ayrılık, Baharını kışa çevirir ayrılık ayrılık, Kaderin prangası değil mi ayrılık.
Gözlerinin dalıp gitmesidir ayrılık, Yârin, selamı salıp gitmesi ayrılık, Sıradağlarla yollar değilmi ayrılık, Kaderin prangası değil mi ayrılık.
Bacadan tüten, değilmidir ayrılık, Gözünde tüten, değilmidir ayrılık, Eriyip biten biten değil mi ayrılık, Kaderin prangası değil mi ayrılık….
Yusuf Önder Bahçeci Ayrılık iki sevgiliye
Ayrılık afet gönüllere Ayrılık hasret gözlere Ayrılık uzak diyarların nağmesi Ayrılık sevgililere bir ceza Ayrılık başa düşen ateş Ayrılık bir fırtına limanda Ayrılık çıkmaz sokaklar Ayrılık ağlayan bir iç dünya Ayrılık erezyon iki sevgiliye Ayrılık muhabbete felaket Ayrılık bir kılıç duygulara Ayrılık bekleyiş iki sevgiliye Ayrılık dinmeyen yara iki sevgiliye
Durdu mehmet güneş AYRILIK
Özlemi derinlemesine yaşamaktır ayrılık Hüzünlerin kesiştiği uzak noktadır ayrılık
Hatırlanacak güzelliklerin belirsizliğinde Geride ne bıraktığını bilememektir ayrılık
Sevda üstüne türküler hayal etmek Söyleyecek söz bulamamaktır ayrılık
Bülbülün güle yanışını hissiz seyretmek Nedenini bilmeden iç çekmektir ayrılık
Aynı hayat boyutunda yatay seyretmek ama Hava boşluğunda gibi vurgun yemektir ayrılık
Kış gecesi ıssız sokakta üşürken Yüreğinde çöl ateşini hissetmektir ayrılık
Bir gayeye yönelip doğru yolda yürürken Nereye gittiğini bilememektir ayrılık
Sevda ateşinden kurtulmaya bir bahane Boğulmak için aşk denizine dalmaktır ayrılık
Eline kalem alıp şairlere özenmek Gülmeye ya ağlamaya karar verememektir ayrılık
Mehmet Akif Çeçen
Ayrılık
Ayrılık Derdinin Dermanı Nedir Uğrum sıra giden Boz Atlı Hızır Ayrılık derdinin dermanı nedir Şu iki aleme olmuşsun nazır Ayrılık derdinin dermanı nedir
Sığanmıştır ağca kolda bilekler Hak katında kabul olsun dilekler Arş yüzünde secde kılan melekler Ayrılık derdinin dermanı nedir
Küseyim de ben yarime küseyim Siyah zülfün mah yüzüne asayım Kerbela’da yatan İmam Hüseyin Ayrılık derdinin dermanı nedir
Hani şu dünyanın toprağı taşı Akıttım gözümden kan ile yaşı Urum illerimin Hacı Bektaş’ı Ayrılık derdinin dermanı nedir
Ak saya giyinmiş incedir beli Ben pirimi gördüm tatlıdır dili Tanrı’nın arslanı Hazret-i Ali Ayrılık derdinin dermanı nedir
Gıcılar da dağlar başı gıcılar Çıkmaz oldu içerimden acılar Arafat Dağı’ndan gelen hacılar Ayrılık derdinin dermanı nedir
Dünyayı sorarsan bir dipsiz anbar Ali’nin yoldaşı Zülfikar Kanber Kabe’yi yaptıran Halil Peygamber Ayrılık derdinin dermanı nedir
Deryanın yüzünde dönen üç gemi Yiyelim içelim sürelim demi Geminin sahibi ol Hızır Nebi Ayrılık derdinin dermanı nedir
Pir Sultan Abdal’ım içtim cür’adan Okudum ağını bilmem karadan Yeri göğü cüml’alemi Yaradan Ayrılık derdinin dermanı nedir
Pir Sultan Abdal
SENSİZLİK ÇOK ACI
Sensizlik öğle acı veriyor ki bana Dalıp dalıp gidiyorum bak uzaklara Kalbim derinden sızlıyor ağrıyor işte Küsüyorum işte ben bu yalnızlığıma Perişan olsam da yaşadığım bu hayatta Mutlu olacağım belki öbür dünyada Senden önce yaşamadım ki ben sevdayı Sen öğrettin bana sevmeyi ve de aşkı Bense kıymetini bilemedim belki de Bilmelisin sen varsın sadece hayatımda Sensizlikten ötesi nedir ki zaten bana Ben bir kere sevdim bunu anlasana Başkasına nasıl veririm kalbimi bir daha. Onun sadece sende olduğunu anlasana Beni sevecek bir başkası olamaz hayatımda Sensizlik çok acı veriyor inan ki bana. Bir kez daha benim yanımda olsana.
Ayrılık
Ayrılık kıskançlığın ta kendisidir Ayrılık güvensizlikten kaynaklanır Ayrılık savaşın en büyük göstergesidir Ayrılık ölümdür, ölüme kucak açmaktır Ayrılık gururdandır, onurdandır Ayrılık sevimsizdir Ayrılık göreslemektir Ayrılık düşünmektir Ayrılık yolculuktur Ayrılık gitmektir Ayrılık şaşkınlık yaratır Ayrılık en değersiz unsurdur Ayrılık kavgayla başlar Ayrılık umuda kaçmaktır Ayrılık dört duvar arasındadır Ayrılık aykırılıktır Ayrılık bedeninden kopmasıdır insanın Ayrılık deniz milidir, insanın pusulasıdır Ayrılık zamandır Ayrılık üzülmektir Ayrılık şımartılmıştır Ayrılık iki ipin ucuna tutunamamasıdır Ayrılık sevdadan başlar Ayrılık bir ezgiden başlar Ayrılık bir anlamda doğruluktur Ayrılık yanlışa neden olur Ayrılık bir öyküde, bir şiirde, bir kitapta başlar Ayrılık dağların tomurcuklarındadır Ayrılık çiçek açtırmaz Ayrılık yitirmektir Ayrılık gece olunca başlar Ayrılık gündüzün konuşmalarıdır Ayrılık tutuklu kelimelerin imgesidir Ayrılık şairlerin başını yakar Ayrılık edebi yolculuğa çıkarır insanı Ayrılık kimsesizliktir Ayrılık beyazdan kararır Ayrılık mutluluğa yol açacağını düşünür Ayrılık kendini kandırmasıdır insanın Ayrılık yabancılaştırılmıştır Ayrılık eser, estirir Ayrılık çözümsüzlüğü bitirir Ayrılık ihtiyaç duyarsın Ayrılık değişimdir Ayrılık insanın elini şaraba uzatır Ayrılık gözetmeksizin… Ayrılık ilktir Ayrılık hiç düşünmediğin yerde karşına çıkar Ayrılık pazarlıktır Ayrılık öfkeden başlar Ayrılık mektuptadır Ayrılık cesarettir Ayrılık yasalara karşı değildir, içindedir Ayrılık kanundur Ayrılık insanın insana verdiği cezadır Ayrılık gözyaşıdır Ayrılık gül değil, gülün dikenidir Ayrılık inanmaktır Ayrılık yalnızlaştırmaktır Ayrılık inadınadır, inadına… Ayrılık küfürdür, küfürden başlar Ayrılık insanı hasta eder, ilaçlaştırır Ayrılık kültablasının içine sığınmasıdır insanın Ayrılık yazmaktır Ayrılık bu şiir gibi saçmalıktır
En Anlamlı Ayrılık Şiirleri Anlamlı Ayrılık Şiirleri
Dünyayı Gezdim Dolaştım
Dünyayı gezdim dolaştım Ayrılık gibi dert olmaz Tatlı canımdan usandım Ayrılık gibi dert olmaz
Kaçan döndüm yâre baktım Çözümden kanlı yaş döktüm Gezdim her belayı çektim Ayrılık gibi dert olmaz
Hilal kaşı keman değil Zülfü ahir zaman değil Be yarenler yalan değil Ayrılık gibi dert olmaz
Kullar başına gelmesin Kimse göz yaşın silmesin Hak, düşmanıma vermesin Ayrılık gibi dert olmaz
Bana inanmayan varsın Aşık’ın yüreğin yarsın Neler çektiğini görsün Ayrılık gibi dert olmaz
Aşık Paşa
Ayrılık
Özlemi derinlemesine yaşamaktır ayrılık Hüzünlerin kesiştiği uzak noktadır ayrılık
Hatırlanacak güzelliklerin belirsizliğinde Geride ne bıraktığını bilememektir ayrılık
Sevda üstüne türküler hayal etmek Söyleyecek söz bulamamaktır ayrılık
Bülbülün güle yanışını hissiz seyretmek Nedenini bilmeden iç çekmektir ayrılık
Aynı hayat boyutunda yatay seyretmek ama Hava boşluğunda gibi vurgun yemektir ayrılık
Kış gecesi ıssız sokakta üşürken Yüreğinde çöl ateşini hissetmektir ayrılık
Bir gayeye yönelip doğru yolda yürürken Nereye gittiğini bilememektir ayrılık
Sevda ateşinden kurtulmaya bir bahane Boğulmak için aşk denizine dalmaktır ayrılık
Eline kalem alıp şairlere özenmek Gülmeye ya ağlamaya karar verememektir ayrılık
Mehmet Akif Çeçen
Ayrılık
Gitmek, ayrılık demekmiş Ayrılık, hazan Hazan, yaprak dökümü Yaprak dökümü, tükenmek Tükenmek, yok olmakmış Hiç olmak bir anlamda
Aşkı ayrılık beslermiş Ayrılık uzadıkça Aşk hiç bitmek bilmezmiş
Elveda Sevgilim
Sana gitme beni bırakma, demiştim ya, Artık gitmeni istiyorum, Biliyorum beni hiç sevmediğin.
Bu yüzden gitmeni istiyorum, Seni her ne kadar çok seversem seveyim. Sen benim olmayacaksın, Beni sevmeyeceksin.
Ben senden asla ümidimi kesmeyeceğim, Seni hep beklicem ve seveceğim. Sana sarılmayı, ilerde birgün karşılaşmayı dileyeceğim, Elveda sevgilim.
Ayrıldık Değil mi
Efkar bastı gönlüme yine Tat vermiyor bu hayat niye Canıma işlemiş sevgin gönlüme Söküp atamıyorum neden
Biliyorum olmayacak hayal benim kisi Seviyorum desem ne kıymeti var ki Unutamıyorum diye dert yansam önemlimi Kendim ettim kendim buldum delilik benimkisi
Hasret çekmekle olmuyor güzelim Seni rüyalarda görmek yetmiyor ki Zaten mutluluk benim için bir hayaldi Ayrıldık işde eller sevinsin değilmi?
Elveda
Elveda demenle yıkıldım o an Hayal mi gerçek mi anlayamadım Gözümün önündeydi o yüzün bir an Ağlamak istedim de ağlayamadım
Şimdi beni istiyorsan neden geleyim Kalbimi kırmana bir daha nasıl izin vereyim Bakma öyle gözlerime sen beni kaybettin Bir daha asla seni sevmeyeceğim
Tugbam sitesinde en güzel Akıllı Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Akıllı Sözler Akıllı Sözler Aci çekmeyenler, baskalarinin aci çekebilecegini akillarina bile getiremezler.
Baskalarini avutmakla kendi acilarini unutursun.
Akilli olanlar sebepler konusunda tartisirlar.Ama nihai karari sonucta surekli aptallar verir…!
Bazi yikilislar daha parlak kalkinislarin tesvikçisidir.
Alay, çogu zaman akil yoksullugundan ileri gelir.
Beklemeyi bilen insan herseyi elde edebilir.
Askin ilk solugu mantigin son solugudur.
Bir düsmani bagislamak, bir dostu bagislamaktan daha kolaydir.
Asla birilerinin umudunu kirma. Belki de sahip olduklari tek sey odur
Bir kadinin yüzünde tasidigi ifade, sirtina giydigi elbiseden daha önemlidir.
Ayakta olmek diz ustu yasamaktan daha cok onur vericidir…!
Bir kavgada ilk sen vur ve sert olsun
Ayni hatayi 2 kez yapma
Ayrilik, sevdanin merhemi oldugu gibi öfkeyi de kini de azaltir.
Bir kavgada ilk sen vur ve sert olsun
Barisi korumanin en iyi yolu savasa hazir olmaktir.
Biri sana sarildiginda, önce onun kollarini gevsetmesini bekle
Baskalarini avutmakla kendi acilarini unutursun.
Birisine seni seviyorum deme firsatini asla kaçirma
Caresiz kaldiginizda bilin ki tek care yine kendinizsiniz…!
Bugün halledemedigimiz bir sorunun nedeni, dün onu dogru yapmak için zaman ayirmamis
Tugbam sitesinde en güzel En Etkileyici Sevgi Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa En Etkileyici Sevgi Sözleri En Etkileyici Aşk Sözleri,
En Güzel Sevgi Sözleri,
Dünyada ki bütün çöller bir avuç kalırcasına birer tanecik insan olsalar ve bütün denizlerde ki sular bir yudum kalırcasına birer damla insan olsalar unutma ki tek seveceğim kişi sensin..
Seni dünyada seven on kişi varsa bunlardan biri benim seni dünyada seven beş kişi varsa bunlardan biri gene benim seni dünyada seven bir kişi varsa o mutlaka benim seni dünyada seven hiç kimse yoksa bilki ben ölmüşüm.
Yeni bir aşka başlıyorum sanmıştım galiba çok yanılmışım. Bu aşkın sonuda ayrılık olacak,ve yaşadıklarım geride kalacak. Geriye acı ve güzel hatıralar kalsa bile,onları hatırlamak ayrılık kadar acı olmayacak..
Bugün benim için yepyeni bir gün doğuyor; herşey capcanlı, herşey hayat dolu, herşey benimle duygularım hakkında konuşuyor, herşey beni duygularıma değer vermeye davet ediyor…
Eğer bir gün hayatımın son nefesini verirde bu dünyanın güzelliklerinden vazgeçecek olursam hep yanımda ol ki sana sessizliğin ölüm demek olduğunu göstereyim..
Duygular vardır anlatılmayan sevgiler vardır kelimelere sığmayan bakışlar vardır insanı ağlatan insanlar vardır ki asla unutulmayan,işte sende onlardansın!!!
Yaprak döken gençliğimin satır aralarında altı kırmızıyla çizilmiş ve tırnak içine alınmış suskunluğumun baş harflerisin. Dün gece sen uyurken kızıla boyadım denizleri, uçurumdan attım sessizliği, haber saldım rüzgarlara, fısıldasınlar kulağına seni ne kadar çok özlediğimi…
Sana doğru bir kelebek uçurdum, dağları denizleri aştı seni buldu, yanağına ufacık bir öpücük kondurdu. Hissettin mi?
Uykudan uyanınca insanı uyandığına pişman eden, geri dönmek isteyip de dönemeyince çaresizlikten delirten, hayatta bir defa görülebilen harika bir rüyasın!..
Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz.
Mürekkepten denizler, kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım!..
Seni her düşündüğümde kalbime bir yıldız çiziyorum. Benim şimdi kaç yıldızım var biliyor musun? Benim artık bir gökyüzüm var..
Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca aşık olup seni düşündüm
Sevmiyorum şu saatin sesini,akmasın dursun zaman.herşeyin bir öncesi ve sonrası vardır derler ya; YALAN. senden önce vardım belki ama aşkım senden sonra olmayacağım inan.
Seni dünler için sevmedim.dünler yaşanıp bitti.seni bugünler içinde sevmedim bugünlerde bitecek.seni yarınlar için sevdim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek ..
Tugbam sitesinde en güzel En Anlamlı Ayrılık Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa En Anlamlı Ayrılık Sözleri Anlamlı Ayrılık Sözleri,
En Anlamlı Ayrılık Mesajları,
Her Gün Kendime Yeni Bir Beyaz Sayfa Açıyorum Anladım Ki Sayfa Siyah Dahi Olsa İmzayı Atan Kalemin Rengidir.”İnsanın Kendisi”
Ayrılığın bedelini binlerce kez çekerek ödedim…bu şehirleri bu sokakları adım adım milim milim boynu bükük gezdim….şu an ne haldeyim ne dertteyim nerden bileceksin be GÜLÜM…onun için en son dileğim seni son kez ölmeden göreyim….
Seni sevdim ne yazık ki söyleyemedim. Sen bir umuttun yüreğimde büyüttüğüm. Bazen karanlık gök yüzünde ışıldayan bir yıldız, bazen de göremediğim masum bir melektin. Ben se seni senden habersiz seven biriydim…
Umutsuzluğu ihrac eden bicok ülkenin herhangi bir sehrinde bıraktım seni,inzivaya cekilmiş bu hikayanin hüzün dolu tetiğini coktaan cektım,seni öldüreli cok oldu.
Ay agliyor sevipte kavusamayanlar icin. Yildizlar sarki soyluyor sevipte sevilmeyenler icin Bende Agliyorum sevipte kavusamadigim askim icin..
Cok uzaktasin beni duymazsin unuttun beLki de hatirLamazsin hani derdin ya sen bitanesin bitanen burada Sen neredesin
Seni yüreğimin derinlerine attım.Üzerine Çelik kapilar kapattım. beni öyle incittinki seninle olan iyi hatıraları (istedigim halde)bile hatırlıyamıyorum. Sen cezani kendi kendine verdin.
Bu şehirden her gidişinde şehri sanki ben uğurluyorum sen benden gideli çok oldu ama bensana hala elsallıyorum…
Seni dünler için sevmedim.dünler yaşanıp bitti.seni bugünler içinde sevmedim bugünlerde bitecek.seni yarınlar için sevdim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek ..
Dünyada ki bütün çöller bir avuç kalırcasına birer tanecik insan olsalar ve bütün denizlerde ki sular bir yudum kalırcasına birer damla insan olsalar unutma ki tek seveceğim kişi sensin..
Seni dünyada seven on kişi varsa bunlardan biri benim seni dünyada seven beş kişi varsa bunlardan biri gene benim seni dünyada seven bir kişi varsa o mutlaka benim seni dünyada seven hiç kimse yoksa bilki ben ölmüşüm.
Yeni bir aşka başlıyorum sanmıştım galiba çok yanılmışım. Bu aşkın sonuda ayrılık olacak,ve yaşadıklarım geride kalacak. Geriye acı ve güzel hatıralar kalsa bile,onları hatırlamak ayrılık kadar acı olmayacak..
Acının umutları yok ettiği anda, umutları yeşertecek bir sevgiye ihtiyaç duyarsan ben hep o bildiğin adresteyim ..
Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz. Her şeyi unuturda şu gönlüm bir seni unutamaz.
Ağlayışım terk edip gidisine değil.Ben; sensizken senden diye sensizi ligi de sevmiştim.Sen; seninle birlikte sensizliği de alıp gittin.
Ağzımın Tadı Yoksa, Hasta Gibiysem, Boğazımda Düğümleniyorsa Lokmalar, Buluttan Nem Kapıyorsam İnan Hep Güzel Gözlerinin Hasretindendir.
Tugbam sitesinde en güzel Ayrılık Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Ayrılık Sözleri Ayrılık Sözleri Ayrılık Sözleri anlamlı
Ayrılık Sözleri
Almak istedim , ellerini alamadım Bakmak istedim, gözlerine bakamadım Sarmak istedim, kollarıma saramadım Görmek istedim, son defa göremedim çünkü aramıza ölüm girdi…
Kaybetme korkusu taa içimdeyken, bekle diyorsun, döneceğim bir gün. Beden beklemesine bekliyor ama yürek kan ağlıyor sensiz geçen hergün…
Ağlayışım terk edip gidisine değil.Ben; sensizken senden diye sensizi ligi de sevmiştim.Sen; seninle birlikte sensizliği de alıp gittin.
Usandım yeşermemiş umutsuz bahçeyi beklemekten, usandım, tarla kuşunun sesinden usandım bu yürekten kendimden usandım durup durup seni özlemekten.
Hasretim rengine siyah mı desem ağarmak bilmiyor sonsuz geceler ya gülerdim ya ölürdüm görsem ömrümden uzansa sensiz geceler…
Akşamın matem rengine büründüğü saatte gökyüzündeki kandiller tek, tek yanmaya başladığında içimde sessiz bir çığlık… özlemeyi özledim. özlemeye değer ne kaldıysa…
Seni dünler için sevmedim.dünler yaşanıp bitti.seni bugünler içinde sevmedim bugünlerde bitecek.seni yarınlar için sevdim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek .
Yalnızlık gecelerin, ümit bekleyenlerin, hayal çaresizlerin, yağmur sokakların, tebessüm dudakların, sen ise yalnız benimsin Birtanem..
Neden bu kadar zor seni sevmek ve bulamamak dokunmak istedikçe uzaklaşmak düşündükçe unutmak neden bu kadar zor seni sevdiğim halde söyleyememek hep birşeyler gizlemek sana sahip olacağım yerde seni kaybetmek…
Seni bir aşka başlıyorum sanmıştım galiba çok yanılmışım. Bu aşkın sonuda ayrılık olacak,ve yaşadıklarım geride kalacak. Geriye acı ve güzel hatıralar kalsa bile,onları hatırlamak ayrılık kadar acı olmayacak..
Seni dünyada seven on kişi varsa bunlardan biri benim seni dünyada seven beş kişi varsa bunlardan biri gene benim seni dünyada seven bir kişi varsa o mutlaka benim seni dünyada seven hiç kimse yoksa bilki ben ölmüşüm.
Bir karanlık geliyor yokluğunun ardından. Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum. Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından. Yetişir bunca keder bunca elem diyorum. Bu ne bitmez ayrılık, bu ne bitmez özlem diyorum.
Bu arta kalan hangi yaz akşamının hüzünleri oysa birbirimizin yaralarıyla sarmalıydık kanayan yerlerimizi yokluğuna dayanabilirim sandım,oysa yokluğun bir şiir ve ben şair olamadım.
Yalnızlık ne mavi derinlikleri olan denizlerde nede sıcak çöllerde olmaktır, yanlızlık bu şehirde seni araıypta bulamamaktır…
Eğer bir gün hayatımın son nefesini verirde bu dünyanın güzelliklerinden vazgeçecek olursam hep yanımda ol ki sana sessizliğin ölüm demek olduğunu göstereyim..
Bir anımsın okuyupta bitiremediğim, bir özlemsin yalvarıpta hükmedemediğim, bir sen sensin merhaba deyipte elveda diyemediğim, bir tek bildiğim var sensiz ben hiçim.
Birgün bana soracaksın,beni mi yoksa hayatı mı daha çok seviyorsun diye. hayatı diyeceğim, küsüp gideceksin ama hiçbir zaman bilmeyeceksin ki benim hayatım sensin.
Eğer canın sıkılıyorsa gece her zamankinden karanlık gözüküyorsa gökyüzüne bak ve sabahı düşün inan sabahı bekleyen tek sen olmayacaksın.
Gecemin gündüzümden farkı yok alaca karanlık karanlığa ferman yazsam yüzbin satırlık beni bu karanlıktan kurtaracak aydınlık senin o gözlerinde ki sönmez ışık.
Sevmiyorum şu saatin sesini,akmasın dursun zaman.herşeyin bir öncesi ve sonrası vardır derler ya; YALAN. senden önce vardım belki ama aşkım senden sonra olmayacağım inan.
Hasretin öldürdü beni. Şimdi geceler çaresiz, geceler sensiz, bir öpüşten daha sıcak şimdi yağmur damlası, gelip konar dudaklarıma sessiz. Söylemiş miydim hasretin öldürdü beni hiç sebepsiz
Elimde denizden çaldığım bir midye var. Denize o kadar uzak ki senle ben gibi ama aramızda bir fark var o denize sen bana aitsin.
Şimdi saat sensizliğin ertesi, yildiz doğmuş gökyüzü ayaydin, avutulmuş çocuklar çoktan uyudu. Bir ben kaldim tenhasinda gecenin, bir avutulmamis ben…
Giderim ben umutsuzca yelkensiz gemi misali hasretin vurur beni vefasız bir hançer gibi sanmaki korkarım ben ölümden.. Acı ayrılıktan korkarım sensizlik ne demektir bilemezsinki ayrılıktan acı…
Tugbam sitesinde en güzel 2012 Ayrılık Sözleri, Ayrılık Mesajları sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa 2012 Ayrılık Sözleri, Ayrılık Mesajları 2012 Ayrılık Sözleri,Yeni Ayrılık Mesajları,Ayrılık Sitem Sözleri
En Güzel Ayrılık sözleri en güzel veda sözleri sizlerle
Ay agliyor sevipte kavusamayanlar icin Yildizlar sarki soyluyor sevipte sevilmeyenler icin Bende Agliyorum sevipte kavusamadigim askim icin
Cok uzaktasin beni duymazsin unuttun beLki de hatirLamazsin hani derdin ya sen bitanesin bitanen burada Sen neredesin
Ayrılığın resmini çizdim sarı odalara, yüreğimi soğuttum zemheri ayazında. Sonra uzun uzun rüzgarın gülüşünü seyrettim çaresizce. Ve gecenin en koyulaştığı yerde ölümü kucakladım masmavi yüreğimle…
Aşkın bitmiş olsa da hiç sevmesen de beni çok aldattın hoş görmesem de bir şeyler bulmuştum ben o sevginde bekliyorum bir gün dönersin diye. Aşkımız su üzerine yazılan bir masaldı, göz kirpimi kısalığında kelebeğin ömrü uzunluğundaydı. Kalbimizde bir ömür boyu çekeceğimiz yaralar bıraktı. Bu şehirden her gidişinde şehri sanki ben uğurluyorum sen benden gideli çok oldu ama bensana hala elsallıyorum…
Seni yüreğimin derinlerine attımÜzerine Çelik kapilar kapattım beni öyle incittinki seninle olan iyi hatıraları (istedigim halde)bile hatırlıyamıyorum Sen cezani kendi kendine verdin
Sensiz geçen zaman bana zehir oldu, senin yokluğun benim sonum oldu güneş doğmaz,günler geçmez oldu, anladımki bu yaşam sensiz geçmez oldu ay yüzlüm Ayrılığın bedelini binlerce kez çekerek ödedim…bu şehirleri bu sokakları adım adım milim milim boynu bükük gezdim…şu an ne haldeyim ne dertteyim nerden bileceksin be GÜLÜM…onun için en son dileğim seni son kez ölmeden göreyim…
Araya koskoca yıllar girse de kalbim seninle bu can seninle koskoca dağlar girse de araya ben seni unutmam unutamam ki ben sana kocaman bir can verdim sen bana sevgi dürüstlük verdin ben seni nasıl unuturum ki sen bana bir can bir sevgi verdin..
Ağzımın tadı yoksa hasta gibiysem, boğazımda düğümleniyorsa lokmalar, buluttan nem kapıyorsam inan hep güzel gözlerinin hasretindendir. Sebepsiz yere ağlamak istedin mi hiç Ağlarken boğazına bi düğüm saplandımı Yanağından süzülüp yüreğine düşen her damlada SENİ SEVİYORUM diye haykırmak geldimi içinden sevdiğine Şimdi de ağlıyorum SEVDİĞİM ama sana değil bir kalemde sildiğin AŞKIMIZA ağlıyorum SENİ SEVDİĞİM için özür dilerim
Her Gün Kendime Yeni Bir Beyaz Sayfa Açıyorum Anladım Ki Sayfa Siyah Dahi Olsa İmzayı Atan Kalemin Rengidir”İnsanın Kendisi”
Umutsuzluğu ihrac eden bicok ülkenin herhangi bir sehrinde bıraktım seni,inzivaya cekilmiş bu hikayanin hüzün dolu tetiğini coktaan cektım,seni öldüreli cok oldu Bana bir günün yirmi dört saat, bir saatin atmış dakika ve bir dakikanın atmış saniye olduğu öğretildi ama sensiz geçen bir saniyenin sonsuzluk kadar uzun olduğu öğretilmedi. Yaşamımızın her anında birlikte olmamız dileğiyle sevgilim. Ben ne aşklar yaşadım ne vedalar ettim,ne kızgın çöllerinde yürüdüm aşkın,senin kor dudakların vız gelir güzelim…
Aşkım ne zaman dağlar sahili, mehtap geceyi dünya dönmeyi unutursa, bende seni o zaman unutacağım…
Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz. Her şeyi unuturda şu gönlüm bir seni unutamaz. Adını kalbime aşkla kazımıştım boş ver aldırma belki bir gün silerim. güzel bir rüyayı gerçek sanmıştım. Seni sevdiğim için özür dilerim.
Seni sevdim ne yazık ki söyleyemedim Sen bir umuttun yüreğimde büyüttüğüm Bazen karanlık gök yüzünde ışıldayan bir yıldız, bazen de göremediğim masum bir melektin Ben se seni senden habersiz seven biriydim…