Mavi önlüğüm ve küçük çantamla, Okulun ilk günü koşmuştum sana. Dilim tutulmuştu o heyecanla, Göz kırpmış, adın ne demiştin bana.
Ben Akın, Ayşe, Fatih, Aysel, Nedim, Ben seninle ”öğretmenim” okulu sevdim.
Düşmüştüm bahçede dizim kanamış, Gözlerim yaş dolmu, canım çok yanmış, Tüm sevgini vermiş, merhemim olmuş, Ağlama yüreğim, demiştin bana.
Ben Ali, Sinan, Fatma, Nursel, Gülbin, Ben seninle ”öğretmenim” insanı sevdim.
Elimde tebeşir kara tahtada, Bomboş büyük halka çizmiştim sana. Elimi tutarak dünya yapmtırmış, Sevgi ve kardeşlik yazmışsın ona.
Ben Fua, Kasım, Nihat, Arda, Ekin, Ben seninle ”öğretmenim” dünyayı sevdim.
Sendin yol gösteren, sendin ışığım, Sendin annem, babam, can arkadaşım, Dünyayı dolaşsam bulunmaz eşin, Sen oldun hem dost hem kardeş bana.
Ben Emre, Mümin, Esra, Lütfü,Yeşim Ben seninle ”öğretmenim” barışı sevdim. Ben Cem, Kadriye, Saliha,Emre, Tülin Ben seninle ”öğretmenim” her şeyi sevdim.
Ağacı, yağmuru, doğan güneşi, Yerde karıncayı, yanan ateşi, Toprağı, bayrağı ve memleketi, Vatanı sevmeyi öğrettin bana.
Ben Aslı, Doğan, Beyza, Seval, Erkin, Ben seninle ”öğretmenim” yurdumu sevdim.
Bende öğretmenim, sensin önderim, Bilmem ki hakkını nasıl öderim, İki şey: Biri annem, Biri sen derim, Kalbimdeki bütün sevgiler sana.
baba ile ilgili şiirler,baba ile ilgili kısa şiirler,babayla ilgili şiirler,babalar hakkında şiirler,babalar ile ilgili şiir
CANIM BABAM
Biliyorum belki de,giymeye yok elbisen Saklanmış güzelliğin yüzünde desen desen Hata yaptım affettin bir gün bana gel desen Koşarak ayağına gelirim canım babam
Yine gözlerim doldu hayatın cilvesinden Bıktım artık dünyanın bitmeyen çilesinden Darbe yedim nedense bütün sevdiklerimden O sıcak kucağına sığınır oldum,babam
Menfaat,makam için bana el sıktırtmadın Saygılı ol,sev dedin başka laf duyurmadın Hastayım başucumda durdun hep,uyumadın Sana layık bir oğul,olamadım ben babam
Bu dünyada kalmamış sevgiye değer veren Ama nedense fazla binbir oyun çeviren O büyük sevgileri,parasıyla deviren İnsanlardan sığındım sana,sığındım babam
Baba
Sığmazsın bilirim bir kaç mısraya, Anlatmak isterim seni dünyaya, Acelen neydiki uçtun semaya, Mezar,ının başında ağlarım baba,
Gururu sevgiyi senden öğrendim, Mis gibi kokunu özledim baba, Bu kadar genç yaşda ölmemeliydin, Hasretin ciğerimi deliyor baba,
Bu kadar acıya nasıl dayandın, Sabırlı olmayı öğrettin baba, Bu koca dünyaya neden sığmadın, Geride bıraktın bizleri baba,
Hastane yolları kaderin oldu, Yanında biz varız üzülme baba, O kanser illeti ecelin oldu, Mevladan ümitler kesilmez baba,
Sen gittin kimsemiz kalmadı şimdi, Bizi terketmeye hakkın yok baba, Dostum dediklerin düşmandır şimdi, İyiki namerdi görmedin baba,
Siğaran elinde kaşların çatık, Nasılda sevdiğini gizlerdin baba, Bir dilim ekmeğe soğanı katık, Çayıda çok fazla severdin baba,
Şenol Mersin
BABA
ben artik büyüdüm baba hata yaptim ama hatami anladim sen kissan bile, dövsen bile babamsin senin vurdugun yerde gül biter baba affet beni baba bana SEN göz kulak oldun beni SEN büyüttün SEN kucagina aldin SEN sevdin SEN korudun benim icin SEN üzüldün SEN korkdun bana birsey olacak diye hic bir eksigim yok herseyim var cünkü hep sen yanimdasin bana güc veren sensin ve seni istemiyerek üzen benim AFFET BENI BABA
BABA DİYEMEDİM
babanın kendisini bilmedim benim için bi kelimeden ibaretti baba yaşıyordu ama yanımda yoktu yokluğu beni için için yaktı alıştım yokluğuna kabullendim bi şekilde yanan yaramı sardım sarmaladım öyle sandım büyüdükçe yanımda istedim kızım diyen sesini duymak istedim başımı okşayan ellerini istedim ağladığımda sineminde olmak istedim sevindiğimde boynuna atlamak istedim ve edebiyen ona bakmak baba kız olmak istedim çokmu şey istedim yooo ben hakkım olan babamı istedim özlem duyurdu canımı yaktı ağlattı şimdiyse arıyor kızım diyor içim ne kadar yansada babam diyemedim kızım da dedirtmem yaşamadımki beni yaşasın yaşatmadıki yaşatayım ilk ve son görüşüm olur hakkını helal et baba keşke yanımda olsaydıda kötü olsaydı bunu bile severdim
CANIM BABAM
Canım babam, Evimin diğeri babam. Seni seviyorum, Babalar gününü kutluyorum.
Sırtıma saplanan bu kanlı hançer Bedenden ziyade cana ihanet Sanma hiç acısı gün gelir geçer Var olduğum her bir âna ihanet
Cümle anıların boynu hep bükük Candan çok sevene reva mı bu yük? Ettiğin kötülük o kadar büyük Bugüne yarına düne ihanet
Şiirlerle ettim her iltifatı Vefasız vicdanın ne kadar katı Adının önünde hain sıfatı İhanet derim ben buna ihanet
Senden bu boynumu büken karanlık Gözümden bunca yaş döken karanlık Sayende bahtıma çöken karanlık Ufuktan doğacak güne ihanet
Hasan’a cezadır seninle cennet Aklımı yitirip geçirsem cinnet Sen gibi kalleşe eylemem mihnet İhanet ettin sen bana ihanet
Hasan Hüseyin Yılmaz
İHANETİN YÜZÜ
Yapamıyorum ne sensiz bu şehirde Nede seninle olamıyorum Dar gelir oldu her yer Duvarlar üstüme üstüme geliyor Korkunç bir rüya sonrası kaçar olmuşum herkesten Seni yüz üstü bırakıp gitmek istemezdim Elimde değil seni sevsem de Seninle olamam… Nedenler girdi araya bir kere Çünküler le başlayan cümleler Ne kadar aşk olsa da bu sevdanın adı Yaşananlar aşk olmadıktan sonra Yürüyemez oldum aramızdaki ince çizgiden sonra Her adım ihanet kokuyordu Güller bile kırgındı bana Neden? Diyordu her seferinde Bazen yüreğim hesap soruyordu Her şey hesapsızdı Birden bire oluverdi Seni sevmem gibi İhanetimde birden bire oluverdi Gözlerine bakıp artık seni seviyorum diyemem Bile bile hayallerinle oynayamam Bu aşk için tek kurtuluş ayrılık Neden diye sorma Çünkü,cevap verecek cesarete sahip değilim İhanetin diğer yüzünü Anlatamam
Anne Sevgisi Sıcağın sinmiş bana, Seni severim ana.
Sensin bana can veren, Sensin bana kan veren.
Küçükken yudum yudum, Sütlerinle uyudum.
Kulağıma ninniler, Neler söyledin, neler.
Beni büyüttün ana, Beni yürüttün ana.
M.Necati ÖNGAY
Anneme Mektup Ben bu gurbete ile düştüm düşeli, Her gün biraz daha süzülmekteyim. Her gece, içinde mermer döşeli, Bir soğuk yatakta büzülmekteyim. Böylece bir lâhza kaldığım zaman, Geceyi koynuma aldığım zaman, Gözlerim kapanıp daldığım zaman, Yeniden yollara düzülmekteyim. Son günüm yaklaştı görünesiye, Kalmadı bir adım yol ileriye; Yüzünü görmeden ölürsem diye, Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.
Necip Fazıl Kısakürek
Anneciğim Ne sevimli bir annesin! Ne tatlıdır senin sesin! Benim canım mısın nesin Sen olmazsan yapamam ben!
Senden yakın kim var bana? Kalbim, canım bağlı sana!.. Üzüntüm yok ondan yana Seviyorsun beni de sen.
Gülsem güler yüzün Ağlamamdan alır hüzün… Senin gecen ve gündüzün Işık alır sanki benden!
Rakım ÇALAPALA
ANNECİĞİM
Ne sevimli bir annesin! Ne tatlıdır senin sesin! Benim canım mısın nesin Sen olmazsan yapamam ben!..
Senden yakın kim var bana? Kalbim, canım bağlı sana!.. Üzüntüm yok ondan yana Seviyorsun beni de sen.
Gülsem güler yüzün Ağlamamdan alır hüzün… Senin gecen ve gündüzün Işık alır sanki benden!
Rakım Çalapala
Annem Sen olmasaydın annem; Ne doğar, ne yaşardım Senin şefkatinle ben Büyümeyi başardım.
Üzerime titrersin, Korursun kanadınla Canıma can katarsın Sen annelik adınla.
Sana neler borçludur, Düşün bir evlat anne! Kan veren, can verensin, Ya benim verdiğim ne?
Sana candan sevgimi, Saygımı sunacağım, Bu gün tüm anneleri Minnetle anacağım.
Vefa ÇAĞAN
Anneler Günü Anneciğim bugün sen dur, Ben bakayım sana n’olur.. Ne istersen pişireyim, Evi silip devşireyim.
Ben doldurdum aklarını, Ödeyemem haklarını. Bugün senin günün anne, Bak kendini yordun gene.
Canım kadar sevdiğim kim Benim canım anneciğim. Canım kadar sevdiğim kim? Benim canım anneciğim.
Hüseyin KALABA
Sakla Beni Anne Sen ninni söylerken anne Ak güvercinler evimize Gelinböcekleri konuyor Saçımın tellerine
Sen masal söylerken anne Mor menekşeler açıyor sesinde Yüzünden kalkan kelebekler Yavaşça konuyor kirpiklerime
Sen ninni söylerken anne Başucumda mı uykum Yastığımın altında mı Söyle girsinler gözlerime
Söyle şu kedilere anne Miyavlamasınlar eğri büğrü Oyuncağımı korkutmasınlar Girmesinler düşüne
Yumuyor gözlerimi gizli bir el Yüzünü göremiyorum anne Sar beni sakla beni Sıcak sevgiler içine
Tavan nere gitti anne Nere gitti evimizin duvarları Daya ellerini anneciğim Kediler düşmesin üstüme
Ali YÜCE
ANNEM Bağım olsa, bahçem olsa
İpek kumaş bohçam olsa,
Sabah olsa, akşam olsa
Annem gitmese yanımdan.
Her zaman baksam yüzüne,
Uyurum yatsam dizine.
Rastlamadım kem sözüne
Sesi çıkmaz kulağımdan.
Bir sözünü iki etmem.
Canımı verir incitmem
Annemsiz cennete gitmem
Onu severim canımdan
İbrahim ŞİMŞEK
ANNE
Annemi ben çok severim,
Melek annem, güzel annem,
Üzülmesin sakın derim
Melek annem, güzel annem.
İyi doğru sözler onda,
Şefkat dolu gözler onda,
Sevgi, ışık var yolunda,
Melek annem, güzel annem.
Anne yüzü ne asil yüz,
Anne gözü ne derin göz,
Anne özü, pırlanta öz,
Melek annem, güzel annem.
Rıfat Necdet EVRİMER
CANIM ANNEM
Yemeyip de yediren, Giymeyip de giydiren, Her an bizi düşünen Canım annem, gül annem.
Kol açıp, kanat geren, Ömrünü bize veren, Biz gülünce sevinen Canım annem, gül annem.
Bülent Özcan
ANNE ANNE ANNE
Ağaç olsan Dal olurum anne Yaprak olurum Sana gelirim
Deniz olsan Sel olurum anne Irmak olurum Sana gelirim
Bahçe olsan Gül olurum anne Toprak olurum Sana gelirim
Güneş olsan Yol olurum anne Bayrak olurum Sana gelirim
Tacettin Şimşek
ANNEM
Bağım olsa, bahçem olsa İpek kumaş bohçam olsa, Sabah olsa, akşam olsa Annem gitmese yanımdan
Her zaman baksam yüzüne, Uyurum yatsam dizine. Rastlamadım kem sözüne Sesi çıkmaz kulağımdan.
Bir sözünü iki etmem. Canımı verir incitmem Annemsiz cennete gitmem Onu severim canımdan
İbrahim Şimşek
ANACIĞIM
Dünyada apayrı yeri olan bir sevgi Anne sevgisi. Artık ben de bir anayım. Anam seni dünden daha çok seviyorum! Çocukluğumda dua ederdim Allah’a Anam ölmesin diye. Tanrım kabul etti dualarımı, Göstermedi bana senin acını. Bu yıl da geldi ‘Anneler Günü’ Ne alsam sana yetmez, Senin hakkın ödenmez! Sana duygularımdan bir demet. Anneler günün kutlu olsun. Ellerinden öptüm, canım anacığım!
Nuray (Kahveci) Zaralı
Anneciğim Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! O titrek kalbini bahtın yeline, Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine gece var; Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar, Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin, Kanadın yayılmış, çırpınmak için; Bu kış yolculuk var, diyorsa için, Beni de beraber al anneciğim!…
Necip Fazıl KISAKÜREK
Anne Sen baharda nazlı çiçek, Ben çiçekte tombul böcek, Sensin beni güldürecek, Anneciğim, biriciğim.
Kulağımda tatlı sesin, Ninni yavrum uyu dersin, Sevgi bağın eksilmesin Anneciğim, biriciğim.
Mevlüt KAPLAN
Annem Küçükken başucumda Bana ninni söylerdin
Sabahları uyanınca, Beni okşar severdin.
Benim annem, güzel annem Beni al dizlerine…
Kucağında okşa beni, Ninniler söyle yine…
Bugün hâlâ kulağımda Çınlıyor tatlı sesin.
Güzel annem, kalbimin sen, En büyük neşesisin…
Coşkun ERTEPINAR
Annem Annelerin en güzeli, Sensin, benim güzel annem. Ilık esen bahar yeli, Sensin, benim güzel annem.
Güneş yüzlü, altın kalpli, Ağır başlı, tatlı dilli, Meleklerin eşi sanki Sensin, benim güzel annem.
Açan çiçek, çağlayan su, Gülümseyen engin duygu, Evimizin mutluluğu Sensin, benim güzel annem.
Ölüm Şiirleri Necip Fazıl kısakürek Necip Fazıl Kısakürek ölüm şiirleri Necip Fazıl Ölüm Şiirleri
Ölünün Odası Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş; Yerde çıplak bir gömlek; korkusundan dirilmiş. Sütbeyaz duvarlarda çivilerin gölgesi Artık ne bir çıtırtı ne de bir ayak sesi… Yatıyor yatağında dimdik, upuzun, ölü; Üstü, boynuna kadar bir çarşafla örtülü. Bezin üstünde ayak parmaklarının izi; Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi. Son nefesle göğsü boş, eli uzanmış yana; Gözleri renkli bir cam; mıhlı ahşap tavana. Sarkık dudaklarının ucunda bir çizgi var; Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar. Sarkık dudaklarında asılı titrek bir an; Belli ki, birdenbire gitmiş çırpınamadan. Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm; Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm
Dünyanın Bütün Çiçekleri Şiiri Dünyanın bütün çiçeklerini getirin bana dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya şiiri ceyhun atuf kansu dünyanın bütün çiçekleri
Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin.” — Köy öğretmeni Şefik Sınıg’in son sözleri.
DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Bütün çiçeklerini getirin buraya, Öğrencilerimi getirin, getirin buraya, Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer Bütün köy çocuklarını getirin buraya, Son bir ders vereceğim onlara, Son şarkımı söyleyeceğim, Getirin, getirin…ve sonra öleceğim.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Kir ve dağ çiçeklerini istiyorum, Kaderleri bana benzeyen, Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları Geniş ovalarda kaybolur kokuları… Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni, Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini Bacımın suladığı fesleğenleri, Koy çiçeklerinin hepsini, hepsini, Avluların pembe entarili hatmisini, Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın, Aman Isparta güllerini de unutmayın Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum. Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım, Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden, Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden, Ne güller fışkırır çilelerimden, Kandır, hayattır, emektir benim güllerim, Korkmadım, korkmuyorum ölümden, Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Baharda Polatlı kırlarında açan, Güz geldi mi Kop dağına göçen, Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen, Muş ovasından, Ağrı eteğinden, Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni, Eğin türkülerinin içine gömün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, En güzellerini saymadım çiçeklerin, Çocukları, öğrencileri istiyorum. Yalnız ve çileli hayatimin çiçeklerini, Köy okullarında açan, gizli ve sessiz, O bakımsız, ama kokusu essiz çiçek. Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek, Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Ben mezarsız yaşamayı diliyorum, Ölmemek istiyorum, yasamak istiyorum, Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın, Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın, Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım, Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim, Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Okulun duvarı çöktü altında kaldım, Ama ben dünya üstündeyim, toprakta, Yaz kış bir şey söyleyen toprakta, Çile çektim, yalnız kaldım, ama yasadım, Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım, Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir. Simdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
Tevfik Fikret Tarihi Kadim Şiiri Tarihi Kadim Tevfik Fikret Şiiri Tevfik Fikret Tarihi Kadim TARİH’İ KADİM Puan Ver : İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu. Ve başlar bize maval okumaya. Ninniler uydurup uyutur bizi dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun, zifiri karanlık hayatından. Gösterir bize evvel zamanı, tek doğru, en güzel örnek, der. Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden. Senin tarih dediğin işte budur, alnında altı bin yıllık buruşuklar ve bir o kadar da kuşku. Başı geçmişe bir düşe değer, sürünür ayağı bomboş bir geleceğe, bir deri bir kemik, ayakta zorla durur.
Ben hiç tiksinmem ondan, karşıma alırım onu arada bir, anlat bakalım, derim, şu eskilerden. Bir parça feylesofa benzer o, bir parça sırtlana benzer, berbat suratıyla da bir hortlağa. Yoklar mezarını unutulmuş gecelerin, başlar paslı, boğuk bir sesle bir bir bana anlatmaya, sırasıyle, ne olmuş ne bitmişse: Hep yıkım üstüne yıkım, acı üstüne acı! Ne vakit geçse anlı şanlı bir ordu, çöküverir ağır gölgesi bir bulutun, kanlar yağar dört bir yana. En başta bir kanlı bayrak. Kanlı bir taç gelir arkasından. Sonra araçlar sökün eder kan içinde: Balta, topuz, yay, kılıç, mızrak, mancınık, top, tüfek, sapan. Arada, kanlı komutanlar ve savaş birlikleri. En son alay alay esirler geçer. Yenen bir kişiye yenilen on kişi, çiğneyen haklı, yiğnenen hapı yuttu. Yıkımlara, acılara alkış tut, yüksekten bakanlar önünde eğil, insafla birdir aşşağılık ve namussuzluk, doğruluk lafta, yürekte değil, iyilik ayaklarda, kötülük kucaklarda. Bir gerçek var, tek bir gerçek: Eli kolu bağlayan zincir. Bir tek şey var sözü geçen: yumruk. Hak güçlünün, kötünün yanı. Uzun lafın kısası: Ezmeyen ezilir! Nerde bir şeref var, iğreti. Nerde bir mutluluk var, yama. Bir şeyin ne başına inan ne sonuna. Din şehit ister, gökyüzü kurban. Her yanda durmadan kan akacak, durmadan her yanda kan!
İşte böyle inler, sayıklar o, anlatır insanoğlunun bu belalı ömrü ne yolda, nasıl sürdüğünü. Bakarım iskeletin kanlar köpürür dişlek ağzında. Duyarım sesinin titreyen kuyusunda yankısını korkunç bir iniltinin, ben de başlarım birdenbire titremeye, toprak da tiksintiyle titremiş gibi gelir bana. Savaşın gürültüsü, patırtısı, indir artık indir bu acıklı sahnenin perdesini! Dinsin sonu gelmeyen bu karışıklık! Sen de, gelenekçi iskelet, yazdığın kara yazılara bir son ver, aydınlığa susadık biz, aydınlığa susadık. Uzun karanlıklar içinde uyumak isteyen mi var? Bizden iyi geceler onlara, bizden onlara iyi uykular! Kimsin, ey gölge, kendinden geçmiş, koşuyorsun karanlıklara doğru? Kanla oynamış gibisin, kırmış geçirmişsin insanoğlunu. Sen buna kahramanlık mı dedin? Onun kökü kan ve hayvanlık be? Şehirler çiğne, ordular dağıt, kes, kopar, kır, sürükle, ez, vur, yak ve yık. Yalvarmalara yakarmalara boş ver, gözyaşlarına iniltilere aldırma. Ölümle, acıyla doldur geçtiğin yeri, ne ekin ko, ne ot ko, ne yosun. Sönsün evler, sürünsün insanlar orda burda, kalmasın alt üst olmayan hiçbir yer, mezar taşına dönsün her ocak, damlar çöksün yetimlerin başına. Bu ne alçaklık böyle bu ne namussuzluk! Hey bana bak, başbuğ musun ne? Yerin dibine bat, cakanla gösterişinle! Her başarı bir yıkım bir mezarlık, işte bir yavrucak yatıyor şurda, ey cihangir, onu gör de utan! Devril, bağımsızlığın eskimiş tahtı, devril, nice acılar verdin bütün insanlara, inim inim inlettin bütün insanları. Parçalan, kararmış tac, tuz buz ol, hep senin yüzünden yoksulluğu insanların. Göz yaşından incilerin nerde hani? Nasıl da yosun tutmuşlar, bi görsen! Eski çağlar nasıl kanmış size? Ey kan içen kargalar, bütün karanlıklar sizinle dolu! Artık yeter fikri susturduğunuz, yerini hiç bir şey tutamaz bu dünyada zincirsiz, kelepçesiz yaşamanın. Hadi gidin tarih korusun sizi, -haydutlara en iyi sığınaktır gece-, gidin, yok olun siz de o mezarlıkta. İşte müjdelerin en güzeli, işte en gerçek özgürlük düşümüzdeki gelecek çağlarda: Ne savaş, ne savaşan, ne salgın, ne saltanat, ne yoksulluk, ne ezen, ne ezilen, ne yakınma, ne de zulmün kahrı, ne tapılan, ne tapan, ben benim, sen de sen!
Ey soyulan iskelet, kimse bilmeyecek o zaman, kimse bilmeyecek senin sayıp döktüklerini, savaş ne, karışıklık ne, zafer ne, anlaşma ne? Belki duyulmadık bir öykü, belki korkunç bir masal. Çok sürmez köhne kitap, fikri gömen sayfaların bugün olmazsa yarın yırtılacak. Ama kim yapacak dersin bu işi? Bu öyle büyük, öyle kocaman bir devrim ki, hangi güç kalkar, ben yaparım der? Yerlerin ve göklerin sahibi mi? Tamam, işte oldu şimdi! Yeri göğü elinde tutan o kibirli, o somurtkan ve dokunulmaz. Bütün bu kavgalar onun yüzünden değil mi? Gökyüzü, sen söyle, yüzyıllarca sel gibi akan su, – şimdi esrik bir ağzın türküsü, kuru sesi zindandaki bir adamın, iç açan bir söz ya da yakan bir söz şimdi, bir geniş “oh!”, bir derin “eyvah!”, bir yakarış, bir övgü, Şimdi tüy gibi bir rüzgar, Şimdi ağzın bir kasırga. Dokunaklı bir yakınma şimdi, sabredemeyen bir başa kakma, bir titreme, bir çan sesi, bir savaş davulunun gümbürtüsü, için için ağlamasi çaresizliğin, kahrın iyilikbilir kişnemesi, bir söylev, apaçık, gürül gürül, Şimdi utangaç ve hasta bir yalvarış, bir rahatlık bir iç sıkıntısı, Şimdi korkunç bir haykırma – bütün bu karman çorman gürültü patırtıyla inleyen boş kubbe, sen söyle! Sen ki her sesi yankılayansın, söyle, bu bir sürü boş çabalama içinde, daha yukarlardaki şu tanrı katına hangi sesin yankısı varabilmiş ki? Hangi dua kabul olmuş bugüne dek? Binlerim seni, göklerin tanrısı, din ulularından dinlerim seni: “Ne benzer var, ne noksanı, canlı ve ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve yüce. Odur veren yiyeceği içeceği, düşleri gerçek yapan o, bilen, haberi olan, kahreden ve öç alan, açık, kapalı her şeyi duyan ve anlayan, el uzatan yoksullara ve çaresizlere, her zaman her yerde bulunan ve her yeri gören…” Seni böyle övüp duruyorlar işte. Oysa senin en üstün özelliğin ne, “Ortaksız” oluşun değil mi? Kaç ortağın var şu bataklıkta, bir bak. Topu ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve kahreden. Ve topu ortaksız ve tek. Ve topunun buyruğu yasağı ve saltanatı var, ve topunun yukarlarda bir gökyüzü. Bütün ordan gelir yüreğe doğan. Topunun güneşi, ayı, yıldızları var, ve topunun görünmez bir tanrısı. Topunun adanan bir cenneti var, ve topunun bir varlığı, bir yokluğu, ve topunun saygıdeğer bir peygamberi. Ve topunun cennetinde körpecik güzel kızlar yaşar. Ve topunun cehenneminde birer lokmadır insancıklar. Tanrılar ne derse onu yapacak halk, sabırla ve kahırla olacak iki büklüm. Ama tanrılar ne derse onu yapacak.
İnanasım gelmiyor bunların hiçbirine. “Ne bileyim?” diyor kime sorsam. Hepsi bir kuruntu mu bunların yoksa? Belki aldanmak yaşamanın bir gereği. Belki de hepsi de doğrudur, kim bilir, belki ben hiç bir şeyin farkında değilim, karıştırmaktayım “yok” la “var” ı. Kusurum ne? Kuşkuda olmak mı? Kuşku koşmaktır aydınlıklara doğru. İnsan aklıdır eninde sonunda gerçeği bulacak olan. Belki de yok olacağız bir gün topumuz birden. Kimbilir, öbür dünya belki de var. Madem bu beden o ölümsüzün işi, ne diye kıvranır durur bin türlü dert içinde? Hadi diyelim aslımız toprak bizim, sen gel onu kederden bir çamur yap. – her yeri kanla, göz yaşıyla dolu – insaf be, bu kadarı da olur mu? Sen gel hem yoktan var et, sonra da ettiğini boz, kötüle. Hiç bir yaradandan ummam bunu: Yaradan yok eder, ama perişan etmez!
En zorlu düşmanın işte, tanrı, boğmak ister seni ulu katında, çok iyi tanırsın sen o yılanı, onun kızgın zehrinden bir vakitler bize bir tadımlık vermiştin hani. Kuşku! En zalim en güçlü düşman. Bunu ya bildin ya koydun kafamıza, ya da bilemedin işin nereye varacağını. “şeytanlık, düzen, sapıklık” denen şey var ya, bugün yerinden yurdundan edecek seni o. Tapınağında ışıklarını söndürüyor, elleriyle parçalıyor heykelini. Sense, iler tutar yerin kalmamış, göçüp gidiyorsun olanca gücünle. Burçlarında yıkılmalar falan hani? Nerde hani gümbürtüsü yıldırımlarının? O kızgın soluğun hani nerde? Ne cehennemlerinde bir kaynama var? Ne büyük acını gören bir göz. Ne de kulaklarda dokunaklı bir çınlama. Oysa bir ufak parçası kopsa insanın, bir sızlanma olur, duyulur bir ağlaşma. Sen Yeryüzü ve Gökyüzü’nle göç gir de, bir inilti bile duyulmasın ortalıkta. Tam tersi, kahkahadan geçilmiyor. Zaten yalana ağlasa ağlasa, bir ikiyüzlüler ağlar, bir de ahmaklar.
Aşık Veysel kara toprak sözleri Kara Toprak Şiiri Aşık Veysel Aşık Veysel Kara Toptak Türküsünün sözleri
KARA TOPRAK
Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yarim kara topraktır. beyhude dolandım, boşa yoruldum Benim sadık yarim kara topraktır. Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü istediğim topraktan aldım Benim sadık yarim kara topraktır
Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi Kazma ile dövmeyince kıt verdi Benim sadık yarim …Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yarim kara topraktır. beyhude dolandım, boşa yoruldum Benim sadık yarim kara topraktır. Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü istediğim topraktan aldım Benim sadık yarim kara topraktır
Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi Kazma ile dövmeyince kıt verdi Benim sadık yarim kara topraktır
Adem´den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyve bitirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sadık yarim kara topraktır.
Karnın yardım kazmayınan, belinen Yüzün yırttım tırnağınan, elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sadık yarim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi Benim sadık yarim kara topraktır.
Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sadık yarim kara topraktır.
Bir dileğin varsa iste Allah´tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak´tan Benim sadık yarim kara topraktır.
Hakikat istersen açık bir nokta Allah kula yakın, kul da Allah´a Hakkın gizli hazinesi toprakta Benim sadık yarim kara topraktır.
Bütün kusurumu toprak gizliyor Melhem çalıp yaralarım düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sadık yarim kara topraktır.
Her kim ki olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel´i bağrına basar Benim sadık yarim kara topraktır.
Ümit yaşar oğuzcan milyon kere ayten şiiri Milyon kere ayten ümit yaşar oğuzcan
MİLYON KERE AYTEN
Ben bir Ayten´dir tutturmuşum Oh ne iyi Ayten´li içkiler içip Sarhoş oluyorum ne güzel Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum Ayten üstüne Saatim her zaman Ayten´e beş var Ya da Ayten´i beş geçiyor Ne yana baksam gördüğüm o Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz Günlerden Aytenert…Ben bir Ayten´dir tutturmuşum Oh ne iyi Ayten´li içkiler içip Sarhoş oluyorum ne güzel Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum Ayten üstüne Saatim her zaman Ayten´e beş var Ya da Ayten´i beş geçiyor Ne yana baksam gördüğüm o Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz Günlerden Aytenertesidir Odur gün gün beni yaşatan Onun kokusu sarmıştır sokakları Onun gözleridir şafakta gördüğüm Akşam kızıllığında onun dudakları Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim Ayten´i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz Bir kadehte sizinle içeriz Ayten´li İki laf ederiz Onu siz de seversiniz benim gibi Ama yağma yok Ayten´i size bırakmam Alın tek kat elbisemi size vereyim Cebimde bir on liram var Onu da alın gerekirse Ben Ayten´i düşünürüm, üşümem Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar Parasızlık da bir şey mi Ölüm bile kötü değil Aytensizlik kadar Ona uğramayan gemiler batsın Ondan geçmeyen trenler devrilsin Onu sevmeyen yürek taş kesilsin Kapansın onu görmeyen gözler Onu övmeyen diller kurusun İki kere iki dört elde var Ayten Bundan böyle dünyada Aşkın adı Ayten olsun
Etkileyici Kısa Şiirler etkileyici şiir Etkileyici Şiirler
Etkileyici Şiirler Kısa
topladım sevgimi gidiyorum hayatından hiç bir anı kalmasın geride sana beni hatırlatan kırdığın kalbimin parçalarını yükledim bavullara açmamak üzere ne bir resim ne bir plak olmalı sana beni hatırlatan
**
Karlar yağdı üzerime, tipi misali Buz tuttum,kımıldamaz oldum,dondum Baharı bekledim zamanla soldum Kalkmaz oldu karlar üzerimden Kardelenleri bekledim,açmaz oldular Umutlarıma kokular saçmaz oldular Küstün mü kardelenim? Güneş ısıtmadı mı seni? Benim gibi darda mısın? Yoksa sen de çıkmazda mısın?
** Hayatımdan çıkarttığım ilk ve tek kişisin. Garip bir ayrılık bu. Birazda zorunlu… Sevmek yetmiyor işte, Cesaret lazım sevmeye. ellerinin ellerimde olması yetmez, Kalbinde gerekiyor bu oyunda. Ne yazıkkı kaybettin sen bu oyunu gule gule sevdigim….
**
Elveda deyip hayatından çıkmayı senin kadar kolay söyleyemedim arkamı dönüp gitmeyi senin gibi beceremedim başka çarem kalmasa da bu aşk için yaşadıklarıma saygımdan gözlerine bakarak dinmeyen fırtınalar ardından fısıltıyla gelen en sözüm olur ELVEDA
**
Aklım seninle olmaz diyor bir kez daha üzülmek istemiyor ömrüm hep seni beklemekle geçti verilecek son bir şans kalmadı bizim için yinede kalbimle aklım savaşıyor yıkıntılar kırık parçalar uçuşurken kalbimde ben sessizce bekliyorum savaşın galibini aldığım nefes gibi alışmışken sana gitmek çok zor olacak biliyorum
**
bugün,eskiye dair ne varsa atıyorum belleğimden ve başlıyorum yeniden hayata hayallerle yaşıyorum artık tüm kalbimle gerçek olmasını dilediğim hayaller karşılıksız sevdalara elveda Hayatımda hiçbir sözcükten Bu kadar nefret etmedim ben Ve hiçbir sözcüğü telaffuz etmedim Bu denli içten Neden diyeceksin bu nefretin Sebebi sensin Evet sen, Beni keşkelere mahkum eden. Sen bunun farkında bile değilsin KEŞKE farkında olabilsen…
**
yürekten dilediğim dileğimsin sen benim içimde en çok hissettiğim kişisin belki birleşik yüreklerimiz belki de bana ait değil senin yüreğin varsın bana ait olmasın varsın başkası için çarpsın sen yine de benim Can’ımsın kimbilir belki birgün kavuşacağım sana ya da belki de hep sensiz olacağım belki ölesiye seveceğiz birbirimizi belkki de öleceğiz birbirimizsiz…
**
bir tek sözün bağlar beni sana gel demen yeterli bana öl desen ölecek kadar aşığım sana. bir tek bakışın alıyor beni benden başka başka diyarlara götürüyor gittiğim heryer buram buram aşk kokuyor. ben bu kadar aşıkken bir tek hayelimdesin ya sen işte bu yüzden ölmekteyim ben.
**
gidiyorum bu şehirden Yarınlarımı seninle yaşadıklarımı … Her şeyi geride bırakarak Sensiz gidiyorum….. Geride sana solmuş bir gül, Kırılmış bir kalp bırakarak, Belki de bir daha dönmemek üzere…
**
gitme gitme dur diyemedim günahım dududaklarımı kapamışken seni bulduğumuma tanrıya dua ederken sana söyleyemediğimi artık sende biliyorken gitme dur gitme diyemedim böyle olsun istemezdim deken bile sensizlikk genzimi yakıyor senden tek kalan sensizliğim sensizliği kalbimin bedenimle çarpan heryerine işledim takii bedenimde kalbimin atışları duyulmayana dekk gitme gitme diyemedim…
**
senınle baslayan yollarda ertelıyorum adımlarımı oysa adımlarımda hep yalnızdı onlarda ne yapacgını bılımiyordu ama ıste dusundum taşındım ve yolarına bır yol daha cızdım yolun suan sende sen ıse yoksun yokluklar ıcınde gitmek kalmanın yarısıdır hep bir taraflarını unutursun oralar sakindir onlarsız oralar zindandır birbaşına kalmanınsuskunluğunu yediremiyorsan kendine bizi hatırla ve gülüşün eksik olmasın yüzünden çünkü şunu unutmaki özlemler hep özlenir
*** Umutlarımı bana bırak. Yalnızlığımı al götür uzaklara boşalan yere bir yudum sevgi koy. Ölümümü bana bırak sevgilerimi de Ve çocukluğumu Ve de şiirlerimi de. Yenilmişliğimi al götür sonzuza yerine bir direniş koy ucunda zafer olsun…..
Kurumuş toprağa düşer gözyaşlarım gibi eylül yağmurları…
Yaşanan bir an’dan geriye kalan siyah beyaz bir fotoğraf.
Yaz bitti.
Ayrılıkların yazgısı neden eylül?
Bu eylül bahçesi yağan yağmur serinliğince ıssız, yokluğun kadar.
Nereden bileceksin duvarlarla çevrili sensizliğin adresini, kendine küskün her yalnızlığımın yolunda ne çileler çektiğimi haykırmasam bu eylül yağmurlarına…
Şimdi sana bırakıyorum bu eylül tarihimi; sarıl bana, koca bir düşü barındıran yürek gibi…
Avuçlarında yağmur damlaları ve başucunda yıldızlar; savrulan her yaprak suskunluğu anlatır elbet bir gün sana neden kırgın olduğunu yüreğimin, ayrılıklara…
Volkan Konak Şiirleri-Volkan konak martı yüzlü-volkan konağın şiirleri,volkan konak konserlerinde okuduğu şiirler,volkan konak en güzel şiirleri,volkan konak resimli şiirleri
MARTI YÜZLÜ
Deniz kıyısında bir martıyla konuşurken görüyormuş dostlarım beni sürekli, Bir kaptanım çünkü, kağıt gemilerden emekli
Gülemedim ki hiç hasta yatağının başında Haberi bu yüzden yoktur annemin sol yanağımdaki gamzeden
Komidinin stündeki ilaçların sayıları arttıkça Kutularından yaptığım gökdelenin uzamasına seviniyorum Ve bilmezdim Annemin yaşantısındaki renkliliğin Yalnızca raflara dizili kavanozların içindeki reçeller olduğunu
Bilerek mi yanına almadın giderken Başının yastıkta bıraktığı çukuru Güveniyordum oysa ben sevgimize Vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar
Beni senin gibi bir de annem terketmişti Ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur Sıralanmış saksılar vardı limana bakan penceremizin önünde Ve çiçekler arkasında ekmek kırıntıları serpen martı yüzlü bir anne
Terasta toplanan kadınlar limandaki beyaz geminin ışıkları yanınca Dedikodusunu yapmayı unuturlardı Tam o saatte sokaktan geçen yazlık sinemadaki biletçi kızın Annesinin dizlerinin dibinden hiç ayrılmayan uslu bir çocuk gibidir Limandaki deniz Ama sokağa çıkıp dalga olmak geçer yüreğinden
Hiç bir bardakta dudak payı bırakmadınız bana Bir kaşık sesini bile çok gördünüz şekersiz içerek çaylarınızı İki çocuk rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine Kendi başıma zor sığıyorum bugün Büyüdükçe insan yalnız mı kalıyor ne?
Kabuğunu koparmadan ne bir elmayı soyabildim Ne de iyileştirebildim bir yaramı Ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna Bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna
Büyüklerle ben yapamıyorum Çocuklar da almıyor beni oyunlarına Devlet dairesinde yangından kurtarılmayacak sıkışmış bir çekmece gibiyim Açılamıyorum sana
Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen Sen nasıl sevmezsin eşitliği Yürürken düşen çoraplarınıaynı hizaya getirmek için Annen değilmiydi önünde diz çöken
Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp Harçlığımı atardım Bu yüzden en çok denizden alacaklıyım…
Babalar günüyle ilgili yazılar, Babalar günü yazıları Babalar gününe dair yazılar,Babalar günü hakkında… Babalar günü nedir? Anneler Günü kadar eski olmasa da Babalar Gününün de bir geçmişi var. Bazı tarihçiler, Babalar Gününün Antik Roma’da bile kutlandığını belirtiyor. Bazı araştırmacılar tarih belirtmezken Babalar Gününün Batı Virginia’da ortaya çıktığını savunuyor. Batı Virginia’da yaşayan John Dowdy’nin annesi öldükten sonra onun yerini alan babası için böyle bir gün kutlanmasını istediği söyleniyor. Diğer araştırmacılar ise 1910 yılında Washington’daki John Bruce Dodd’un 6. çocuğunun doğumu sırasında hayatını kaybeden annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William Smart’a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya attığını belirtiyor. Dodd, anneler günü kutlanırken babalar gününün olmayışını büyük bir haksızlık olarak nitelendirmiş. Hemen babasının doğum günü olan 5 Haziran’ın babalar günü ilan edilmesi için çalışmalara başlamış. Ama bu çalışmalar bir sonraki yılın 19 Mayıs’ına kadar sürmüş.
Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910’da Washington’ın Spokane şehrinde kutlanmış. Daha sonra diğer eyaletlere yayılmış. Ancak Babalar Günü resmi olarak 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge’in desteğiyle kutlandı. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımladı.
Babalar Günü Mesajları
* Baba sevgisini koru. O sevgiyi kesip atarsan, Tanrı da senin mutluluk ışığını söndürür. “Hz.Muhammed”
* Babacığım seni çok seviyorum. İyi ki varsın,iyi ki yanımdasın,iyi ki babamsın. Babalar gunun kutlu olsun…
* Babanın erdemlerı cocuklarının servetıdır.
* Babanın mirasını mı istiyorsun? Bilgisini öğren. Onun parasını hemen harcayabilirsin.
* Babanın rolu, yuz ogretmenınkıne bedeldır.
* Bana yaptığın dünyadaki en büyük iyilik bana dünyanın en iyi örneği olmandır. Babaların en iyisi, bu gün sadece senin…
* Bana yaptığın dünyadaki en büyük iyilik bana dünyanın en iyi örneği olmandır. Babaların en iyisi, bu gün sadece senin…
* BIR BABA, KENDI MUTLULUGUNDAN COK, COCUKLARININ MUTLULUGU ILE MUTLU OLUR.
* Bir adam yaşlandığını anlar, çünkü babasına benzemeye başlar. “Gabriel Garcia Marquez”
* COCUKLUK CAGINDA BABA KORUMASINDAN DAHA GUCLU BIR IHTIYAC DUSUNEMIYORUM.
* Dünyanın en yakışıklı babasına, seni çok seviyoruz, babalar günün kutlu olsun..!
* Hayatın anlamı ve tüm güzelliklerini öğreten adam, benim sevgili babam. Babalar günün kutlu olsun…
* Hayatın anlamı ve tüm güzelliklerini öğreten adam, benim sevgili babam. Babalar günün kutlu olsun..!
* Her zaman söylemesem de biliyorum aslında babamın onu ne kadar çok sevdiğimi bildiğini.. Ve ben ne kadar karışık cümleler yazsam da hepsini deşifre edebileceğini.. Çünkü o benim BaBaM..
* INSAN BABASINA BORCLU OLDUGU SAYGIYI, ANCAK BABA OLUNCA DUYAR.
* İlk adımlarımı atarken ellerimden tutuyordun. Şimdi fark ediyorum ki babacığım, ellerimi hiç bırakmamışsın. Babalar günün kutlu olsun…
* Koklanacak gül, açılacak gonca, yaşanacak hayat ve alınacak nefes olan sevgili babam. İkliminden tasasızlık, sevginden cesaret ve gözlerinden esaret aldığım günleri hep yaşamak isterim.
* Mesafeler ne kadar uzun olursa olsun sevgisini her zaman üzerimde hissettiğim dün de bugün de yarın da hep yüreğim kadar yakınımda olan babacığım. Seni Çok Seviyorum…
* Sen güçlü bir çınar gibisin.. Arkamı ne zaman sana yaslasam sanırım ki dünyayı bile fethedebilirim.. Çünkü bana hep güç verirsin.. Babalar günün kutlu olsun…
* Sen güçlü bir çınar gibisin.. Arkamı ne zaman sana yaslasam sanırım ki dünyayı bile fethedebilirim.. Çünkü bana hep güç verirsin.. Babalar günün kutlu olsun…
* Sen güllere özenme güller sana özensin. Üzme tatlı canını sen güllerden güzelsin. Özgürlük kadar özel güller kadar güzelsin. BENİM GÜZEL BABACIĞIM
* Üzerime sabır tohumları ekip sevgiyle suladığun gülünün bilmeni istediği bir şey var. Seni Çok Seviyorum. . * Üzerine sabır tohumu ekip sevgiyle suladığın gülünün bilmeni istediği bir şey var. SENİ ÇOK SEVİYORUM CANIM BABACIĞIM.
* Ateşin yaktığından, Güneşin hareket ettiğinden, gerçeğin bir yalan olduğundan kuşkulan fakat benım seni sevdigimden asla kuşkulanma babacığım, babalar günün kutlu olsun.
* Dünyadakı çıçeklerın en güzelı güldür güllerın en güzelı ıse sen günün kutlu olsun babacığım.
* Gelıncıklerın en sadesıne papatyaların en güzel kokanına güllerın en güler yüzlüsüne babaların en sevgılısıne babalar gününüzü bır kez daha kutluyorum.
* Koklanacak gül açılacak gonca yaşanacak hayat ve alınacak nefes olan sevgılı babam ıklımınden tasasızlık sevgınden cesaret ve gözlerınden esaret aldığım günlerı hep yaşamak ıstıyorum.
* Mesafeler ne kadar uzun olursa olsun sevgısını her zaman üzerımde hıssettığım dün de bügün de yarın da hep yüreğım kadar yakınımda olan babacığım senı çok sevıyorum.
* Sen Allaha dılenen dılek göklere uzanan ellerımsın sen gözümden süzülen yaş düşüncem hasretımsın. Sen anlatmak ısteyıpte anlatamadığım, kelımelerle ıfade edemedığım bırıcık babamsın.
Yakınınızda ya da uzaklarda, Babanıza bugün sesinizi duyurun.Tüm babaların ve baba adayların bu özel günü kutlu olsun.
Tugbam sitesinde en güzel Yıkıcı sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Yıkıcı sözler Unuttum Sanma ihanetini Sana en büyük Mutluluğu Veriyorum Ayrılıklarımla Sana Güle Güle..
Adını yazdığım Yollarda Şimdi Ağlıyorum Nefret ediyorum Senden Dünyamı Yıktın Zalim!
Ben Yıkılmış Dünyamın içinde Kazazedeyim Senin Sayende hayatımdaki göçül Duygularımın Altında Can Çekişiyorum.
Güzel Olan Neye Yarar Artık hayatımda Sözlerinle Yıktın Yaşama Sevincimi Şimdi bana gel Diyorsun Buna Kendin inanıyormusun?
Aşkı Seninle Değil Yıkılmış dünyamda Yaşamak istiyorum Yıkılan hayallerime Gülerek inanmak istiyorum kendi dünyamda Yıkılmak istemiyorum Artık Çıktın hayatımdan.
Bir Kalbim Vardı umutlar besleyen gözlerim vardı geleceğe inanan şimdi yıkılan umutlarımı topluyorum tek tek! bırak çek git istemiyorum seninle geleceğe yürümek!
Küçük umutlarla baktığım geleceğime şimdi yıkılmış gözlerle bakıyorum senden bir medet ummuyorum hayatımda olma bunu istiyorum!
insan yaşamak için savaşlara girer hayatında, sevmek için kalbine sözler yazar her gece! sen kalbimi yaşayacak kadar mükemmel değilsin hayatımı zehir edicek kadar şerefsizsin.!!!
Müzikler Şiirler Artık olmaz yıkılan hayallerime çare sadece duygularım kaldı bir tek elimde hayata gülüyorum yinede…
Yıkıcı Sözlerine Ağlasada Bu GönüL, unutup Giderim gülüm! sen bak eğlenmene yıkılacaksın sende günün birinde, ozaman görücem seni bende!!!
Çektim Duygularımı hayatından şimdi git kime istiyorsan ver duygularını sormam neden diye! Ama Unutma Adımı Hatırlıyacaksın Her Hareketinde!
Yıkıcı Değil yapıcı Olamaya Çalıştım bu hayatta beni Bir Sen Anlamadın Birde Sevgi bilmeyen kalbin Anlamadı, Günün birinde Anlasanda geç Olucak Ağlıyacaksın…
unutma beni Kırdığın Sözleri çıldıracaksın gözlerinden yaş dinmeyecek üzülüceksin her gece ozaman Beddualarımla hayatına Çizgi Çekeceğim bunu unutma!
ben Seni Nasıl Sevmişim Şimdi Anlıyorum Kör Olmuşum Seninle Geçirdğim hayata yanıyorum! Zaman Ağlıyor Bana Derlet Çoğalıyor Dünyamda Ama Sana lanetim bitmeyecek Bunu Asla Asla unutma!
Sen Artık Kısa Cümlelerimin Sonunda Keşke Olmasaydın Hitabında Cümlelerimsin, Sen Asloında Keşke Olamayacak kadar Aciz Hatırlanmayacak kadar Değersizsin!
Başkasını Sevdinde Mutlumu Oldun Gözlerinden Yaşlar eksikmi Oldu? Seni Seveni Değil Seni Kötü Amaçları için Sevenle mutlumu Oldun Şimdi Anladınmı Sevenin Değerini Şerefsiz!
Yoluma Çıkma Sakın üzülürsün! Adımı Anma Sakın Sana Olan nefretimle Yanarsın! Senin Adını Sildim ben Artık tek başınasın!
Gece öldürdün beni yarınlarımda Süründüm Ama Sonunda Yürümeyi yeniden öğrendim! Şimdi Git Başka Kucaklara üzüldüğünde Anlıcaksın Neler Sildiğini Sosyetik Aşklar Adına..
ben Seni Temiz Yüreğimle Sevdim! Sen Beni Kötü Emellerinle hep süründürdün, Kalbe Söz Geçmesede güLüm Nefretim Seninle Adım takıntı Olacak hayatında!!!
Kime Kullandıysan bana Kullandığın Aşk Nagmelerini Şimdi Git Kullandığında Ara Sevgiyi, Sen bana Ulaşamazsın Artık! Yıktım Seninle birlikte yalan Hayallerimi Şimdi yeni gerçek geleceğe Yatırım yapıyorum.
Ne Oldu boşmu çıktı yalan Sevdaların, üzülme Sen Bunlara layıksın Dert etme Zaten Sende yalansın!
Sen hayatıma Güneş gibi Doğsanda, Yanlışların Affedilmez Artık Sabrım taştı Ne güneş ne Ay umrumda Değil Battın hayatımda, yeni Aşklara yelken Açtım..
Sen yalansın Sözlerin Duman, Sen hayalsin yalan dünya içinde kalmış yalan dünyaya bağlanmış birisin benim için..
Boşuna yalan Sözler Söyleme Bana Sözlerin Destekli yalan Söylesede gözlerin Açıklıyor herşeyi Sana elveda…
Benden Kaçırıyorsun Gözlerini cesaret edemiyorsun Duygularını Açıklamaya Yalan Yok benşm hayatımda Sana Elveda!
Sen şarkılarımda Ne bi Prens Olabilirsin Neden Şiirlerime Destan Olabilirsin Sen Sadece yalan Sevgilerin yalan insanı Olursun YALANCI!
Benden uzaklarda yaşamaya Alış Artık, Sana Kalmadı kalbimde bir ışık, Sana yeni Yılışık Sevdalarında Mutluluklar Diliyorum…
Sen Benim için Bir ışık Değilsin Sen Sadece Bir ışığın Yansıması olmuşsun hayatımda, Sana Değil Sana Verdiğim Zamana Acıyorum…
Yalnızlığım kalıcı Olsada Beddualarım hem Seninle Olucak, O Vicdanın Asla rahat Durmucak geceleri Kabusun Gündüzleri Yürüdüğün Yollarda Lanetin olucam!!!
Tugbam sitesinde en güzel ürkütücü Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa ürkütücü Sözler ürkütücü Sözler Fahişeleri öldürmek bende saplantı olmuştu. Kendimi durduramıyordum,Uyuşturucu gibiydi. Peter Sutcliffe
Ben sadece sokakları temizliyordum. Peter Sutcliffe
insanlar kurtçuklara benzer. Küçük, kör ve değersiz. David Smith
Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır. John Christie
ölümlere sebep olan rüyalar üretiyordum, benim suçum buydu. Dennis Nilsen
insanların dikkatini çekecek ve dünyayı ayağa kaldıracak bir suç işlemek istiyordum. Susan Atkins
Ben kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürtmedim, bıçaklarıyla üzerinize gelen çocuklar, onlar sizin çocuklarınız, onlara ben öğretmedim. Siz öğrettiniz. Charles Manson
Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz.Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz.Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz. Charles Manson
Bana kadın düşmanı olarak hitap etmeniz beni derinden yaralıyor.Değilim, ben bir canavarım. Ben Sam’ın oğluyum. Ben küçük yaramaz bir çocuğum. David Berkowitz
Onları incitmek istemedim. Onları sadece öldürmek istedim. David Berkowitz
Ben hasta bir insanım bunu biliyorum. Normal biri benim yaptıklarımı nasıl yapabilir? Sanki içimde başka biri var gibiydi. Albert de Salvo
Fahişeleri öldürmek istemedim, fahişeleri severim. Albert de Salvo
Belki bir parça tuhafım. George Joseph Smith
Bir palyaço bile katil olabilir. John Wayne Gacy
Disneyland’da görüşürüz. John Wayne Gacy
Her insanın kendi zevkleri vardır. Benimkide cesetler. Henry Blot
20 kişiyi öldürdüm. Kanı severim. Richard Ramirez
Zamanımı gerçekten boşa harcadım. Jeffrey Dahmer
Acele et. Sen etrafta ahmakça dolaşırken, ben bir düzine adamı asardım. Carl Panzram
Yaşayan bedenindeki soluğu hissediyorsun. Onların gözlerine bakıyorsun. Bu pozisyondaki insan tanrıdır Ted Bundy
Yaşama ve ölüme hükmetmek istiyorum. Ted Bundy
Bir insanın ölüm ve yaş – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime karar verebilme gücünden daha büyük ne olabilir ki? Ted Bundy
Ben şimdiye kadar karşılaştığınız en soğukkanlı katilim. Ted Bundy Bazen kendimi vampir gibi hissediyorum. Ted Bundy
Biz seri katiller sizin oğlunuzuz ve sizin kocanızız biz her yerdeyiz. Ve gelecekte daha çok çocuğunuz ölmüş olacak. Ted Bundy
Sokakta yürüyen güzel bir kız gördüğünde ne düşünürsün? Bir tarafım onunla flört etmeyi, onunla iyi vakit geçirmeyi, diğer tarafım ise kazığa geçirilmiş kafasının nasıl duracağını düşünür demişler