Posts Tagged ‘bana’

Öğretmenim Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Öğretmenim

Mavi önlüğüm ve küçük çantamla,
Okulun ilk günü koşmuştum sana.
Dilim tutulmuştu o heyecanla,
Göz kırpmış, adın ne demiştin bana.

Ben Akın, Ayşe, Fatih, Aysel, Nedim,
Ben seninle ”öğretmenim” okulu sevdim.

Düşmüştüm bahçede dizim kanamış,
Gözlerim yaş dolmu, canım çok yanmış,
Tüm sevgini vermiş, merhemim olmuş,
Ağlama yüreğim, demiştin bana.

Ben Ali, Sinan, Fatma, Nursel, Gülbin,
Ben seninle ”öğretmenim” insanı sevdim.

Elimde tebeşir kara tahtada,
Bomboş büyük halka çizmiştim sana.
Elimi tutarak dünya yapmtırmış,
Sevgi ve kardeşlik yazmışsın ona.

Ben Fua, Kasım, Nihat, Arda, Ekin,
Ben seninle ”öğretmenim” dünyayı sevdim.

Sendin yol gösteren, sendin ışığım,
Sendin annem, babam, can arkadaşım,
Dünyayı dolaşsam bulunmaz eşin,
Sen oldun hem dost hem kardeş bana.

Ben Emre, Mümin, Esra, Lütfü,Yeşim
Ben seninle ”öğretmenim” barışı sevdim.
Ben Cem, Kadriye, Saliha,Emre, Tülin
Ben seninle ”öğretmenim” her şeyi sevdim.

Ağacı, yağmuru, doğan güneşi,
Yerde karıncayı, yanan ateşi,
Toprağı, bayrağı ve memleketi,
Vatanı sevmeyi öğrettin bana.

Ben Aslı, Doğan, Beyza, Seval, Erkin,
Ben seninle ”öğretmenim” yurdumu sevdim.

Bende öğretmenim, sensin önderim,
Bilmem ki hakkını nasıl öderim,
İki şey: Biri annem, Biri sen derim,
Kalbimdeki bütün sevgiler sana.

Selma Erdem

Baba ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

baba ile ilgili şiirler,baba ile ilgili kısa şiirler,babayla ilgili şiirler,babalar hakkında şiirler,babalar ile ilgili şiir

CANIM BABAM

Biliyorum belki de,giymeye yok elbisen
Saklanmış güzelliğin yüzünde desen desen
Hata yaptım affettin bir gün bana gel desen
Koşarak ayağına gelirim canım babam

Yine gözlerim doldu hayatın cilvesinden
Bıktım artık dünyanın bitmeyen çilesinden
Darbe yedim nedense bütün sevdiklerimden
O sıcak kucağına sığınır oldum,babam

Menfaat,makam için bana el sıktırtmadın
Saygılı ol,sev dedin başka laf duyurmadın
Hastayım başucumda durdun hep,uyumadın
Sana layık bir oğul,olamadım ben babam

Bu dünyada kalmamış sevgiye değer veren
Ama nedense fazla binbir oyun çeviren
O büyük sevgileri,parasıyla deviren
İnsanlardan sığındım sana,sığındım babam

Baba

Sığmazsın bilirim bir kaç mısraya,
Anlatmak isterim seni dünyaya,
Acelen neydiki uçtun semaya,
Mezar,ının başında ağlarım baba,

Gururu sevgiyi senden öğrendim,
Mis gibi kokunu özledim baba,
Bu kadar genç yaşda ölmemeliydin,
Hasretin ciğerimi deliyor baba,

Bu kadar acıya nasıl dayandın,
Sabırlı olmayı öğrettin baba,
Bu koca dünyaya neden sığmadın,
Geride bıraktın bizleri baba,

Hastane yolları kaderin oldu,
Yanında biz varız üzülme baba,
O kanser illeti ecelin oldu,
Mevladan ümitler kesilmez baba,

Sen gittin kimsemiz kalmadı şimdi,
Bizi terketmeye hakkın yok baba,
Dostum dediklerin düşmandır şimdi,
İyiki namerdi görmedin baba,

Ağlarım gizlice sensiz günlerde,
Faydasız bilirim ağlamak baba,
Yaşamak isterdin sende bizlerle,
Sensizken mutsuzuz inanki baba,

Siğaran elinde kaşların çatık,
Nasılda sevdiğini gizlerdin baba,
Bir dilim ekmeğe soğanı katık,
Çayıda çok fazla severdin baba,

Şenol Mersin

BABA

ben artik büyüdüm baba
hata yaptim ama hatami anladim
sen kissan bile, dövsen bile babamsin
senin vurdugun yerde gül biter baba
affet beni baba
bana SEN göz kulak oldun
beni SEN büyüttün
SEN kucagina aldin
SEN sevdin
SEN korudun
benim icin SEN üzüldün
SEN korkdun bana birsey olacak diye
hic bir eksigim yok
herseyim var
cünkü hep sen yanimdasin
bana güc veren sensin
ve seni istemiyerek üzen benim
AFFET BENI BABA

BABA DİYEMEDİM

babanın kendisini bilmedim
benim için bi kelimeden ibaretti
baba yaşıyordu ama yanımda yoktu
yokluğu beni için için yaktı
alıştım yokluğuna kabullendim
bi şekilde yanan yaramı sardım
sarmaladım öyle sandım
büyüdükçe yanımda istedim
kızım diyen sesini duymak istedim
başımı okşayan ellerini istedim
ağladığımda sineminde olmak istedim
sevindiğimde boynuna atlamak istedim
ve edebiyen ona bakmak baba kız olmak istedim
çokmu şey istedim
yooo ben hakkım olan babamı istedim
özlem duyurdu canımı yaktı ağlattı
şimdiyse arıyor kızım diyor
içim ne kadar yansada babam diyemedim
kızım da dedirtmem
yaşamadımki beni yaşasın
yaşatmadıki yaşatayım
ilk ve son görüşüm olur
hakkını helal et baba
keşke yanımda olsaydıda
kötü olsaydı
bunu bile severdim

CANIM BABAM

Canım babam,
Evimin diğeri babam.
Seni seviyorum,
Babalar gününü kutluyorum.

Hep işten gelince
SİZİ SEVİYORUM dersin
Ellerinden öperim
Benim canım babam.

Babalar gününü yürekten kutlar
Seni seviyorum babacığım.

İhanet ile ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İhanet Şiirleri
İhanetle İlgili Şiirler
İhanet Konulu Şiirler

İhanet

Sırtıma saplanan bu kanlı hançer
Bedenden ziyade cana ihanet
Sanma hiç acısı gün gelir geçer
Var olduğum her bir âna ihanet

Cümle anıların boynu hep bükük
Candan çok sevene reva mı bu yük?
Ettiğin kötülük o kadar büyük
Bugüne yarına düne ihanet

Şiirlerle ettim her iltifatı
Vefasız vicdanın ne kadar katı
Adının önünde hain sıfatı
İhanet derim ben buna ihanet

Senden bu boynumu büken karanlık
Gözümden bunca yaş döken karanlık
Sayende bahtıma çöken karanlık
Ufuktan doğacak güne ihanet

Hasan’a cezadır seninle cennet
Aklımı yitirip geçirsem cinnet
Sen gibi kalleşe eylemem mihnet
İhanet ettin sen bana ihanet

Hasan Hüseyin Yılmaz

İHANETİN YÜZÜ

Yapamıyorum ne sensiz bu şehirde
Nede seninle olamıyorum
Dar gelir oldu her yer
Duvarlar üstüme üstüme geliyor
Korkunç bir rüya sonrası kaçar olmuşum herkesten
Seni yüz üstü bırakıp gitmek istemezdim
Elimde değil seni sevsem de
Seninle olamam…
Nedenler girdi araya bir kere
Çünküler le başlayan cümleler
Ne kadar aşk olsa da bu sevdanın adı
Yaşananlar aşk olmadıktan sonra
Yürüyemez oldum aramızdaki ince çizgiden sonra
Her adım ihanet kokuyordu
Güller bile kırgındı bana
Neden? Diyordu her seferinde
Bazen yüreğim hesap soruyordu
Her şey hesapsızdı
Birden bire oluverdi
Seni sevmem gibi
İhanetimde birden bire oluverdi
Gözlerine bakıp artık seni seviyorum diyemem
Bile bile hayallerinle oynayamam
Bu aşk için tek kurtuluş ayrılık
Neden diye sorma
Çünkü,cevap verecek cesarete sahip değilim
İhanetin diğer yüzünü
Anlatamam

Niçin Küçülüyor Eşya Uzakta

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Necip Fazıl Çile
Necip Fazıl Niçin Küçülüyor Eşya Uzakta

Aylarca gezindim , yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta ?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl ?
Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta ?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl ?

Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selâm, selâm sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım : Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düşte perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç.

Uyku katillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu rüyalar da içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle…

Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş.
Mevsimden mevsime girdim böylece
Gördüm ki, ateşte cımbızda yokmuş.
Fikir çilesinden büyük işkence.

En Güzel Anne şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

En güzel anneler şiirleri – En Güzel Anneler Günü şiirler
Anneler için şiir
Anne şiileri

Anneler Günü Şiirleri

Anne Sevgisi
Sıcağın sinmiş bana,
Seni severim ana.

Sensin bana can veren,
Sensin bana kan veren.

Küçükken yudum yudum,
Sütlerinle uyudum.

Kulağıma ninniler,
Neler söyledin, neler.

Beni büyüttün ana,
Beni yürüttün ana.

M.Necati ÖNGAY



Anneme Mektup

Ben bu gurbete ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içinde mermer döşeli,
Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.
Böylece bir lâhza kaldığım zaman,
Geceyi koynuma aldığım zaman,
Gözlerim kapanıp daldığım zaman,
Yeniden yollara düzülmekteyim.
Son günüm yaklaştı görünesiye,
Kalmadı bir adım yol ileriye;
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.

Necip Fazıl Kısakürek

Anneciğim
Ne sevimli bir annesin!
Ne tatlıdır senin sesin!
Benim canım mısın nesin
Sen olmazsan yapamam ben!

Senden yakın kim var bana?
Kalbim, canım bağlı sana!..
Üzüntüm yok ondan yana
Seviyorsun beni de sen.

Gülsem güler yüzün
Ağlamamdan alır hüzün…
Senin gecen ve gündüzün
Işık alır sanki benden!

Rakım ÇALAPALA

ANNECİĞİM

Ne sevimli bir annesin!
Ne tatlıdır senin sesin!
Benim canım mısın nesin
Sen olmazsan yapamam ben!..

Senden yakın kim var bana?
Kalbim, canım bağlı sana!..
Üzüntüm yok ondan yana
Seviyorsun beni de sen.

Gülsem güler yüzün
Ağlamamdan alır hüzün…
Senin gecen ve gündüzün
Işık alır sanki benden!

Rakım Çalapala

Annem
Sen olmasaydın annem;
Ne doğar, ne yaşardım
Senin şefkatinle ben
Büyümeyi başardım.

Üzerime titrersin,
Korursun kanadınla
Canıma can katarsın
Sen annelik adınla.

Sana neler borçludur,
Düşün bir evlat anne!
Kan veren, can verensin,
Ya benim verdiğim ne?

Sana candan sevgimi,
Saygımı sunacağım,
Bu gün tüm anneleri
Minnetle anacağım.

Vefa ÇAĞAN


Anneler Günü

Anneciğim bugün sen dur,
Ben bakayım sana n’olur..
Ne istersen pişireyim,
Evi silip devşireyim.

Ben doldurdum aklarını,
Ödeyemem haklarını.
Bugün senin günün anne,
Bak kendini yordun gene.

Canım kadar sevdiğim kim
Benim canım anneciğim.
Canım kadar sevdiğim kim?
Benim canım anneciğim.

Hüseyin KALABA

Sakla Beni Anne
Sen ninni söylerken anne
Ak güvercinler evimize
Gelinböcekleri konuyor
Saçımın tellerine

Sen masal söylerken anne
Mor menekşeler açıyor sesinde
Yüzünden kalkan kelebekler
Yavaşça konuyor kirpiklerime

Sen ninni söylerken anne
Başucumda mı uykum
Yastığımın altında mı
Söyle girsinler gözlerime

Söyle şu kedilere anne
Miyavlamasınlar eğri büğrü
Oyuncağımı korkutmasınlar
Girmesinler düşüne

Yumuyor gözlerimi gizli bir el
Yüzünü göremiyorum anne
Sar beni sakla beni
Sıcak sevgiler içine

Tavan nere gitti anne
Nere gitti evimizin duvarları
Daya ellerini anneciğim
Kediler düşmesin üstüme

Ali YÜCE



ANNEM

Bağım olsa, bahçem olsa

İpek kumaş bohçam olsa,

Sabah olsa, akşam olsa

Annem gitmese yanımdan.

Her zaman baksam yüzüne,

Uyurum yatsam dizine.

Rastlamadım kem sözüne

Sesi çıkmaz kulağımdan.

Bir sözünü iki etmem.

Canımı verir incitmem

Annemsiz cennete gitmem

Onu severim canımdan

İbrahim ŞİMŞEK

ANNE

Annemi ben çok severim,

Melek annem, güzel annem,

Üzülmesin sakın derim

Melek annem, güzel annem.

İyi doğru sözler onda,

Şefkat dolu gözler onda,

Sevgi, ışık var yolunda,

Melek annem, güzel annem.

Anne yüzü ne asil yüz,

Anne gözü ne derin göz,

Anne özü, pırlanta öz,

Melek annem, güzel annem.

Rıfat Necdet EVRİMER

CANIM ANNEM

Yemeyip de yediren,
Giymeyip de giydiren,
Her an bizi düşünen
Canım annem, gül annem.

Kol açıp, kanat geren,
Ömrünü bize veren,
Biz gülünce sevinen
Canım annem, gül annem.

Bülent Özcan


ANNE ANNE ANNE

Ağaç olsan
Dal olurum anne
Yaprak olurum
Sana gelirim

Deniz olsan
Sel olurum anne
Irmak olurum
Sana gelirim

Bahçe olsan
Gül olurum anne
Toprak olurum
Sana gelirim

Güneş olsan
Yol olurum anne
Bayrak olurum
Sana gelirim

Tacettin Şimşek

ANNEM

Bağım olsa, bahçem olsa
İpek kumaş bohçam olsa,
Sabah olsa, akşam olsa
Annem gitmese yanımdan

Her zaman baksam yüzüne,
Uyurum yatsam dizine.
Rastlamadım kem sözüne
Sesi çıkmaz kulağımdan.

Bir sözünü iki etmem.
Canımı verir incitmem
Annemsiz cennete gitmem
Onu severim canımdan

İbrahim Şimşek



ANACIĞIM

Dünyada apayrı yeri olan bir sevgi
Anne sevgisi.
Artık ben de bir anayım.
Anam seni dünden daha çok seviyorum!
Çocukluğumda dua ederdim Allah’a
Anam ölmesin diye.
Tanrım kabul etti dualarımı,
Göstermedi bana senin acını.
Bu yıl da geldi ‘Anneler Günü’
Ne alsam sana yetmez,
Senin hakkın ödenmez!
Sana duygularımdan bir demet.
Anneler günün kutlu olsun.
Ellerinden öptüm, canım anacığım!

Nuray (Kahveci) Zaralı

Anneciğim
Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!…

Necip Fazıl KISAKÜREK

Anne
Sen baharda nazlı çiçek,
Ben çiçekte tombul böcek,
Sensin beni güldürecek,
Anneciğim, biriciğim.

Kulağımda tatlı sesin,
Ninni yavrum uyu dersin,
Sevgi bağın eksilmesin
Anneciğim, biriciğim.

Mevlüt KAPLAN

Annem
Küçükken başucumda
Bana ninni söylerdin

Sabahları uyanınca,
Beni okşar severdin.

Benim annem, güzel annem
Beni al dizlerine…

Kucağında okşa beni,
Ninniler söyle yine…

Bugün hâlâ kulağımda
Çınlıyor tatlı sesin.

Güzel annem, kalbimin sen,
En büyük neşesisin…

Coşkun ERTEPINAR

Annem
Annelerin en güzeli,
Sensin, benim güzel annem.
Ilık esen bahar yeli,
Sensin, benim güzel annem.

Güneş yüzlü, altın kalpli,
Ağır başlı, tatlı dilli,
Meleklerin eşi sanki
Sensin, benim güzel annem.

Açan çiçek, çağlayan su,
Gülümseyen engin duygu,
Evimizin mutluluğu
Sensin, benim güzel annem.

H.Latif SARIYÜCE

Ölüm Şiirleri Necip Fazıl

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ölüm Şiirleri Necip Fazıl kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek ölüm şiirleri
Necip Fazıl Ölüm Şiirleri

Ölünün Odası
Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş;
Yerde çıplak bir gömlek; korkusundan dirilmiş.
Sütbeyaz duvarlarda çivilerin gölgesi
Artık ne bir çıtırtı ne de bir ayak sesi…
Yatıyor yatağında dimdik, upuzun, ölü;
Üstü, boynuna kadar bir çarşafla örtülü.
Bezin üstünde ayak parmaklarının izi;
Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi.
Son nefesle göğsü boş, eli uzanmış yana;
Gözleri renkli bir cam; mıhlı ahşap tavana.
Sarkık dudaklarının ucunda bir çizgi var;
Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar.
Sarkık dudaklarında asılı titrek bir an;
Belli ki, birdenbire gitmiş çırpınamadan.
Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm;
Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm

Necip Fazıl Kısakürek

öldün ahiretten haber ver

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Hızlı yaşayıp genç ölmek isterdin
Cesedim yakışıklı olmalı derdin
Tahtalıköy diye alay ederdin
Öldün, ahiretten bana haber ver.

Bir kaza sonucu öldün aniden,
Yüzünü gördüm, farksızdı caniden
İstemezdin-imam geldi camiden;
Öldün, ahiretten bana haber ver.

Nasıl sarıldın kabrinde telkine.
Saldırırdın sık sık yaşarken dine.
Biraz sahip olamadın diline.
Öldün, ahiretten bana haber ver.

Nasıl davrandılar Münkirle Nekir.?
Cevabı hazır soru kolay gelir.
Sünnettir yinede telkin edilir.
Öldün, ahiretten bana haber ver.

Mayan olan çamur; şimdi de sine.
‘Maymundan türedim’dermisin yine.
Çok muhtaçsındır İhlâsla, Yasine
Öldün, ahiretten bana haber ver.

Günahkârlığı bırak yakındın şirke
Bu haller içinde gelmiştin kırka.
Hakk8217;a kulluktur Âdemdeki ilke.
Öldün, ahiretten bana haber ver.

Sana bir faydam olur mu bilemem
Elimden geleni hiç esirgemem.
Akibetim nasıl olur düşüncem
Öldün, ahiretten bana haber ver.

Bugünde kabrinin ziyaretindeyim.
Bütün kabirlerin seyrındeyim
Endişeler, korkular içindeyim.
Öldün, ahiretten bana haber ver.

ORHAN AFACAN

Dünyanın Bütün Çiçekleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Dünyanın Bütün Çiçekleri Şiiri
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin bana
dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya şiiri
ceyhun atuf kansu dünyanın bütün çiçekleri

Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin.” — Köy öğretmeni Şefik Sınıg’in son sözleri.

DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçeklerini getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin, getirin…ve sonra öleceğim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kir ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
Geniş ovalarda kaybolur kokuları…
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri
Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Koy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kop dağına göçen,
Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen,
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencileri istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatimin çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu essiz çiçek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yasamak istiyorum,
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yasadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Simdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,

Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.

Tevfik Fikret Tarihi Kadim Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tevfik Fikret Tarihi Kadim Şiiri
Tarihi Kadim Tevfik Fikret Şiiri
Tevfik Fikret Tarihi Kadim

TARİH’İ KADİM
Puan Ver :
İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu.
Ve başlar bize maval okumaya.
Ninniler uydurup uyutur bizi
dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun,
zifiri karanlık hayatından.
Gösterir bize evvel zamanı,
tek doğru, en güzel örnek, der.
Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden.
Senin tarih dediğin işte budur,
alnında altı bin yıllık buruşuklar
ve bir o kadar da kuşku.
Başı geçmişe bir düşe değer,
sürünür ayağı bomboş bir geleceğe,
bir deri bir kemik,
ayakta zorla durur.

Ben hiç tiksinmem ondan,
karşıma alırım onu arada bir,
anlat bakalım, derim, şu eskilerden.
Bir parça feylesofa benzer o,
bir parça sırtlana benzer,
berbat suratıyla da bir hortlağa.
Yoklar mezarını unutulmuş gecelerin,
başlar paslı, boğuk bir sesle
bir bir bana anlatmaya,
sırasıyle, ne olmuş ne bitmişse:
Hep yıkım üstüne yıkım,
acı üstüne acı!
Ne vakit geçse anlı şanlı bir ordu,
çöküverir ağır gölgesi bir bulutun,
kanlar yağar dört bir yana.
En başta bir kanlı bayrak.
Kanlı bir taç gelir arkasından.
Sonra araçlar sökün eder kan içinde:
Balta, topuz, yay, kılıç, mızrak,
mancınık, top, tüfek, sapan.
Arada, kanlı komutanlar ve savaş birlikleri.
En son alay alay esirler geçer.
Yenen bir kişiye yenilen on kişi,
çiğneyen haklı, yiğnenen hapı yuttu.
Yıkımlara, acılara alkış tut,
yüksekten bakanlar önünde eğil,
insafla birdir aşşağılık ve namussuzluk,
doğruluk lafta, yürekte değil,
iyilik ayaklarda, kötülük kucaklarda.
Bir gerçek var, tek bir gerçek:
Eli kolu bağlayan zincir.
Bir tek şey var sözü geçen: yumruk.
Hak güçlünün, kötünün yanı.
Uzun lafın kısası:
Ezmeyen ezilir!
Nerde bir şeref var, iğreti.
Nerde bir mutluluk var, yama.
Bir şeyin ne başına inan ne sonuna.
Din şehit ister, gökyüzü kurban.
Her yanda durmadan kan akacak,
durmadan her yanda kan!

İşte böyle inler, sayıklar o,
anlatır insanoğlunun bu belalı ömrü
ne yolda, nasıl sürdüğünü.
Bakarım iskeletin kanlar köpürür dişlek ağzında.
Duyarım sesinin titreyen kuyusunda
yankısını korkunç bir iniltinin,
ben de başlarım birdenbire titremeye,
toprak da tiksintiyle titremiş gibi gelir bana.
Savaşın gürültüsü, patırtısı, indir artık
indir bu acıklı sahnenin perdesini!
Dinsin sonu gelmeyen bu karışıklık!
Sen de, gelenekçi iskelet,
yazdığın kara yazılara bir son ver,
aydınlığa susadık biz, aydınlığa susadık.
Uzun karanlıklar içinde uyumak isteyen mi var?
Bizden iyi geceler onlara,
bizden onlara iyi uykular!
Kimsin, ey gölge, kendinden geçmiş,
koşuyorsun karanlıklara doğru?
Kanla oynamış gibisin,
kırmış geçirmişsin insanoğlunu.
Sen buna kahramanlık mı dedin?
Onun kökü kan ve hayvanlık be?
Şehirler çiğne, ordular dağıt,
kes, kopar, kır, sürükle,
ez, vur, yak ve yık.
Yalvarmalara yakarmalara boş ver,
gözyaşlarına iniltilere aldırma.
Ölümle, acıyla doldur geçtiğin yeri,
ne ekin ko, ne ot ko, ne yosun.
Sönsün evler, sürünsün insanlar orda burda,
kalmasın alt üst olmayan hiçbir yer,
mezar taşına dönsün her ocak,
damlar çöksün yetimlerin başına.
Bu ne alçaklık böyle bu ne namussuzluk!
Hey bana bak, başbuğ musun ne?
Yerin dibine bat, cakanla gösterişinle!
Her başarı bir yıkım bir mezarlık,
işte bir yavrucak yatıyor şurda,
ey cihangir, onu gör de utan!
Devril, bağımsızlığın eskimiş tahtı, devril,
nice acılar verdin bütün insanlara,
inim inim inlettin bütün insanları.
Parçalan, kararmış tac, tuz buz ol,
hep senin yüzünden yoksulluğu insanların.
Göz yaşından incilerin nerde hani?
Nasıl da yosun tutmuşlar, bi görsen!
Eski çağlar nasıl kanmış size?
Ey kan içen kargalar,
bütün karanlıklar sizinle dolu!
Artık yeter fikri susturduğunuz,
yerini hiç bir şey tutamaz bu dünyada
zincirsiz, kelepçesiz yaşamanın.
Hadi gidin tarih korusun sizi,
-haydutlara en iyi sığınaktır gece-,
gidin, yok olun siz de o mezarlıkta.
İşte müjdelerin en güzeli,
işte en gerçek özgürlük
düşümüzdeki gelecek çağlarda:
Ne savaş, ne savaşan, ne salgın,
ne saltanat, ne yoksulluk, ne ezen, ne ezilen,
ne yakınma, ne de zulmün kahrı,
ne tapılan, ne tapan,
ben benim, sen de sen!

Ey soyulan iskelet, kimse bilmeyecek o zaman,
kimse bilmeyecek senin sayıp döktüklerini,
savaş ne, karışıklık ne, zafer ne, anlaşma ne?
Belki duyulmadık bir öykü,
belki korkunç bir masal.
Çok sürmez köhne kitap,
fikri gömen sayfaların
bugün olmazsa yarın yırtılacak.
Ama kim yapacak dersin bu işi?
Bu öyle büyük, öyle kocaman bir devrim ki,
hangi güç kalkar, ben yaparım der?
Yerlerin ve göklerin sahibi mi?
Tamam, işte oldu şimdi!
Yeri göğü elinde tutan o kibirli,
o somurtkan ve dokunulmaz.
Bütün bu kavgalar onun yüzünden değil mi?
Gökyüzü, sen söyle,
yüzyıllarca sel gibi akan su,
– şimdi esrik bir ağzın türküsü,
kuru sesi zindandaki bir adamın,
iç açan bir söz ya da yakan bir söz şimdi,
bir geniş “oh!”, bir derin “eyvah!”,
bir yakarış, bir övgü,
Şimdi tüy gibi bir rüzgar,
Şimdi ağzın bir kasırga.
Dokunaklı bir yakınma şimdi,
sabredemeyen bir başa kakma,
bir titreme, bir çan sesi,
bir savaş davulunun gümbürtüsü,
için için ağlamasi çaresizliğin,
kahrın iyilikbilir kişnemesi,
bir söylev, apaçık, gürül gürül,
Şimdi utangaç ve hasta bir yalvarış,
bir rahatlık bir iç sıkıntısı,
Şimdi korkunç bir haykırma –
bütün bu karman çorman gürültü patırtıyla
inleyen boş kubbe, sen söyle!
Sen ki her sesi yankılayansın,
söyle, bu bir sürü boş çabalama içinde,
daha yukarlardaki şu tanrı katına
hangi sesin yankısı varabilmiş ki?
Hangi dua kabul olmuş bugüne dek?
Binlerim seni, göklerin tanrısı,
din ulularından dinlerim seni:
“Ne benzer var, ne noksanı,
canlı ve ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve yüce.
Odur veren yiyeceği içeceği,
düşleri gerçek yapan o,
bilen, haberi olan, kahreden ve öç alan,
açık, kapalı her şeyi duyan ve anlayan,
el uzatan yoksullara ve çaresizlere,
her zaman her yerde bulunan ve her yeri gören…”
Seni böyle övüp duruyorlar işte.
Oysa senin en üstün özelliğin ne,
“Ortaksız” oluşun değil mi?
Kaç ortağın var şu bataklıkta, bir bak.
Topu ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve kahreden.
Ve topu ortaksız ve tek.
Ve topunun buyruğu yasağı ve saltanatı var,
ve topunun yukarlarda bir gökyüzü.
Bütün ordan gelir yüreğe doğan.
Topunun güneşi, ayı, yıldızları var,
ve topunun görünmez bir tanrısı.
Topunun adanan bir cenneti var,
ve topunun bir varlığı, bir yokluğu,
ve topunun saygıdeğer bir peygamberi.
Ve topunun cennetinde körpecik güzel kızlar yaşar.
Ve topunun cehenneminde birer lokmadır insancıklar.
Tanrılar ne derse onu yapacak halk,
sabırla ve kahırla olacak iki büklüm.
Ama tanrılar ne derse onu yapacak.

İnanasım gelmiyor bunların hiçbirine.
“Ne bileyim?” diyor kime sorsam.
Hepsi bir kuruntu mu bunların yoksa?
Belki aldanmak yaşamanın bir gereği.
Belki de hepsi de doğrudur, kim bilir,
belki ben hiç bir şeyin farkında değilim,
karıştırmaktayım “yok” la “var” ı.
Kusurum ne? Kuşkuda olmak mı?
Kuşku koşmaktır aydınlıklara doğru.
İnsan aklıdır eninde sonunda gerçeği bulacak olan.
Belki de yok olacağız bir gün topumuz birden.
Kimbilir, öbür dünya belki de var.
Madem bu beden o ölümsüzün işi,
ne diye kıvranır durur bin türlü dert içinde?
Hadi diyelim aslımız toprak bizim,
sen gel onu kederden bir çamur yap.
– her yeri kanla, göz yaşıyla dolu –
insaf be, bu kadarı da olur mu?
Sen gel hem yoktan var et,
sonra da ettiğini boz, kötüle.
Hiç bir yaradandan ummam bunu:
Yaradan yok eder, ama perişan etmez!

En zorlu düşmanın işte, tanrı,
boğmak ister seni ulu katında,
çok iyi tanırsın sen o yılanı,
onun kızgın zehrinden bir vakitler bize
bir tadımlık vermiştin hani.
Kuşku! En zalim en güçlü düşman.
Bunu ya bildin ya koydun kafamıza,
ya da bilemedin işin nereye varacağını.
“şeytanlık, düzen, sapıklık” denen şey var ya,
bugün yerinden yurdundan edecek seni o.
Tapınağında ışıklarını söndürüyor,
elleriyle parçalıyor heykelini.
Sense, iler tutar yerin kalmamış,
göçüp gidiyorsun olanca gücünle.
Burçlarında yıkılmalar falan hani?
Nerde hani gümbürtüsü yıldırımlarının?
O kızgın soluğun hani nerde?
Ne cehennemlerinde bir kaynama var?
Ne büyük acını gören bir göz.
Ne de kulaklarda dokunaklı bir çınlama.
Oysa bir ufak parçası kopsa insanın,
bir sızlanma olur, duyulur bir ağlaşma.
Sen Yeryüzü ve Gökyüzü’nle göç gir de,
bir inilti bile duyulmasın ortalıkta.
Tam tersi, kahkahadan geçilmiyor.
Zaten yalana ağlasa ağlasa,
bir ikiyüzlüler ağlar,
bir de ahmaklar.

Tevfik Fikret Bir İçim Su Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tevfik Fikret Bir İçim Su Şiiri
Tevfik Fikret Bir İçim Su Şiir
Bir İçim Su Tevfik Fikret Şiiri

Bir İçim Su
Güzel çoban, bir içim, bir yudum su testinden
Bugün sıcak yine pek, sanki ortalık yanıyor

Güzel çocuk senin olsun hayatım istersen
Niçin gözüm sana baktıkça böyle yaşlanıyor?

Güzel çoban, ne kadar tatlı söylüyorsun sen
Yalan da olsa içim doğru söyledin sanıyor

Güzel çocuk, bana bak, aldatır mıyım seni ben?
İçin bu yaşları boş anlıyorsa aldanıyor!

Güzel çoban, bir içim, bir yudum su testinden
Bugün sıcak yine pek, sanki her yanım yanıyor!

Aşık Veysel kara toprak şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşık Veysel kara toprak sözleri
Kara Toprak Şiiri Aşık Veysel
Aşık Veysel Kara Toptak Türküsünün sözleri

KARA TOPRAK

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır.
beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü istediğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır

Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim …Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır.
beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır.
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü istediğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır

Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır

Adem´den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve bitirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır.

Karnın yardım kazmayınan, belinen
Yüzün yırttım tırnağınan, elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi
bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.

Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bir dileğin varsa iste Allah´tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak´tan
Benim sadık yarim kara topraktır.

Hakikat istersen açık bir nokta
Allah kula yakın, kul da Allah´a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır.

Bütün kusurumu toprak gizliyor
Melhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yarim kara topraktır.

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel´i bağrına basar
Benim sadık yarim kara topraktır.

Milyon Kere Ayten Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ümit yaşar oğuzcan milyon kere ayten şiiri
Milyon kere ayten ümit yaşar oğuzcan

MİLYON KERE AYTEN

Ben bir Ayten´dir tutturmuşum
Oh ne iyi
Ayten´li içkiler içip
Sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten´e beş var
Ya da Ayten´i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenert…Ben bir Ayten´dir tutturmuşum
Oh ne iyi
Ayten´li içkiler içip
Sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum
Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten´e beş var
Ya da Ayten´i beş geçiyor
Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan
Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten´i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten´li İki laf ederiz
Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok
Ayten´i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten´i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi
Ölüm bile kötü değil
Aytensizlik kadar
Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun

Fazıl Hüsnü Dağlarca Ağır Hasta Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Fazıl Hüsnü Dağlarca Ağır Hasta,
Ağır Hasta Şiiri Fazıl Hüsnü Dağlarca,
Fazıl Hüsnü Dağlarca şiirleri

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Ağır Hasta Şiiri

Üfleme bana anneciğim korkuyorum
Dua edip edip, geceleri.
Hastayım ama ne kadar güzel
Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri.

Niçin böyle örtmüşler üstümü
Çok muntazam, ki bana hüzün verir.
Ağarırken uzak rüzgarlar içinde
Oyuncaklar gibi şehir.

Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum
Ağlıyorsun, nur gibi.
Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha
Duvardaki resimlerle, nasibi.

Anneciğim, büyüyorum ben şimdi,
Büyüyor göllerde kamış.
Fakat değnekten atım nerde
Kardeşim su versin ona, susamış.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Etkileyici Şiirler Kısa

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Etkileyici Kısa Şiirler
etkileyici şiir
Etkileyici Şiirler

Etkileyici Şiirler Kısa

topladım sevgimi gidiyorum hayatından
hiç bir anı kalmasın geride
sana beni hatırlatan
kırdığın kalbimin parçalarını
yükledim bavullara açmamak üzere
ne bir resim ne bir plak olmalı
sana beni hatırlatan

**

Karlar yağdı üzerime, tipi misali
Buz tuttum,kımıldamaz oldum,dondum
Baharı bekledim zamanla soldum
Kalkmaz oldu karlar üzerimden
Kardelenleri bekledim,açmaz oldular
Umutlarıma kokular saçmaz oldular
Küstün mü kardelenim?
Güneş ısıtmadı mı seni?
Benim gibi darda mısın?
Yoksa sen de çıkmazda mısın?

**
Hayatımdan çıkarttığım ilk ve tek kişisin.
Garip bir ayrılık bu. Birazda zorunlu…
Sevmek yetmiyor işte, Cesaret lazım sevmeye.
ellerinin ellerimde olması yetmez,
Kalbinde gerekiyor bu oyunda.
Ne yazıkkı kaybettin sen bu oyunu
gule gule sevdigim….

**

Elveda deyip hayatından çıkmayı
senin kadar kolay söyleyemedim
arkamı dönüp gitmeyi
senin gibi beceremedim
başka çarem kalmasa da bu aşk için
yaşadıklarıma saygımdan
gözlerine bakarak
dinmeyen fırtınalar ardından
fısıltıyla gelen en sözüm olur ELVEDA

**

Aklım seninle olmaz diyor
bir kez daha üzülmek istemiyor
ömrüm hep seni beklemekle geçti
verilecek son bir şans kalmadı bizim için
yinede kalbimle aklım savaşıyor
yıkıntılar kırık parçalar uçuşurken kalbimde
ben sessizce bekliyorum savaşın galibini
aldığım nefes gibi alışmışken sana
gitmek çok zor olacak biliyorum

**

bugün,eskiye dair ne varsa
atıyorum belleğimden
ve başlıyorum yeniden hayata
hayallerle yaşıyorum artık
tüm kalbimle gerçek olmasını dilediğim hayaller
karşılıksız sevdalara elveda
Hayatımda hiçbir sözcükten
Bu kadar nefret etmedim ben
Ve hiçbir sözcüğü telaffuz etmedim
Bu denli içten
Neden diyeceksin bu nefretin
Sebebi sensin
Evet sen,
Beni keşkelere mahkum eden.
Sen bunun farkında bile değilsin
KEŞKE farkında olabilsen…

**

yürekten dilediğim dileğimsin sen benim
içimde en çok hissettiğim kişisin
belki birleşik yüreklerimiz
belki de bana ait değil senin yüreğin
varsın bana ait olmasın
varsın başkası için çarpsın
sen yine de benim Can’ımsın
kimbilir belki birgün kavuşacağım sana
ya da belki de hep sensiz olacağım
belki ölesiye seveceğiz birbirimizi
belkki de öleceğiz birbirimizsiz…

**

bir tek sözün bağlar beni sana
gel demen yeterli bana
öl desen ölecek kadar
aşığım sana.
bir tek bakışın alıyor beni benden
başka başka diyarlara götürüyor
gittiğim heryer
buram buram aşk kokuyor.
ben bu kadar aşıkken
bir tek hayelimdesin ya sen
işte bu yüzden ölmekteyim ben.

**

gidiyorum bu şehirden
Yarınlarımı seninle yaşadıklarımı …
Her şeyi geride bırakarak
Sensiz gidiyorum…..
Geride sana solmuş bir gül,
Kırılmış bir kalp bırakarak,
Belki de bir daha dönmemek üzere…

**

gitme gitme dur diyemedim
günahım dududaklarımı kapamışken
seni bulduğumuma tanrıya dua ederken
sana söyleyemediğimi artık sende biliyorken
gitme dur gitme diyemedim
böyle olsun istemezdim deken bile
sensizlikk genzimi yakıyor
senden tek kalan sensizliğim
sensizliği kalbimin bedenimle çarpan heryerine
işledim takii bedenimde kalbimin atışları duyulmayana dekk
gitme gitme diyemedim…

**

senınle baslayan yollarda ertelıyorum adımlarımı
oysa adımlarımda hep yalnızdı
onlarda ne yapacgını bılımiyordu
ama ıste dusundum taşındım ve yolarına bır yol daha cızdım
yolun suan sende sen ıse yoksun yokluklar ıcınde
gitmek kalmanın yarısıdır hep bir taraflarını unutursun
oralar sakindir onlarsız oralar zindandır
birbaşına kalmanınsuskunluğunu yediremiyorsan kendine
bizi hatırla ve gülüşün eksik olmasın yüzünden
çünkü şunu unutmaki özlemler hep özlenir

***
Umutlarımı bana bırak.
Yalnızlığımı al götür uzaklara
boşalan yere bir yudum sevgi koy.
Ölümümü bana bırak
sevgilerimi de Ve çocukluğumu
Ve de şiirlerimi de.
Yenilmişliğimi al götür sonzuza
yerine bir direniş koy ucunda zafer olsun…..

Eylül Yağmurları

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Eylül Yağmurları Şiir
Eylül Yağmurları

Kurumuş toprağa düşer
gözyaşlarım gibi
eylül yağmurları…

Yaşanan bir an’dan geriye kalan
siyah beyaz bir fotoğraf.

Yaz bitti.

Ayrılıkların yazgısı neden eylül?

Bu eylül bahçesi
yağan yağmur serinliğince
ıssız, yokluğun kadar.

Nereden bileceksin
duvarlarla çevrili sensizliğin adresini,
kendine küskün her yalnızlığımın yolunda
ne çileler çektiğimi
haykırmasam bu eylül yağmurlarına…

Şimdi sana bırakıyorum bu eylül tarihimi;
sarıl bana, koca bir düşü barındıran yürek gibi…

Avuçlarında yağmur damlaları ve başucunda yıldızlar;
savrulan her yaprak suskunluğu
anlatır elbet bir gün sana
neden kırgın olduğunu yüreğimin, ayrılıklara…

Emine Özkan

Volkan Konak Şiirleri-Kuzeyin Oğlu Volkan Konak şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Volkan Konak Şiirleri-Volkan konak martı yüzlü-volkan konağın şiirleri,volkan konak konserlerinde okuduğu şiirler,volkan konak en güzel şiirleri,volkan konak resimli şiirleri

MARTI YÜZLÜ

Deniz kıyısında bir martıyla konuşurken görüyormuş dostlarım beni sürekli,
Bir kaptanım çünkü, kağıt gemilerden emekli

Gülemedim ki hiç hasta yatağının başında
Haberi bu yüzden yoktur annemin sol yanağımdaki gamzeden

Komidinin stündeki ilaçların sayıları arttıkça
Kutularından yaptığım gökdelenin uzamasına seviniyorum
Ve bilmezdim
Annemin yaşantısındaki renkliliğin
Yalnızca raflara dizili kavanozların içindeki reçeller olduğunu

Bilerek mi yanına almadın giderken
Başının yastıkta bıraktığı çukuru
Güveniyordum oysa ben sevgimize
Vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar

Beni senin gibi bir de annem terketmişti
Ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur
Sıralanmış saksılar vardı limana bakan penceremizin önünde
Ve çiçekler arkasında ekmek kırıntıları serpen martı yüzlü bir anne

Terasta toplanan kadınlar limandaki beyaz geminin ışıkları yanınca
Dedikodusunu yapmayı unuturlardı
Tam o saatte sokaktan geçen yazlık sinemadaki biletçi kızın
Annesinin dizlerinin dibinden hiç ayrılmayan uslu bir çocuk gibidir
Limandaki deniz
Ama sokağa çıkıp dalga olmak geçer yüreğinden

Hiç bir bardakta dudak payı bırakmadınız bana
Bir kaşık sesini bile çok gördünüz şekersiz içerek çaylarınızı
İki çocuk rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine
Kendi başıma zor sığıyorum bugün
Büyüdükçe insan yalnız mı kalıyor ne?

Kabuğunu koparmadan ne bir elmayı soyabildim
Ne de iyileştirebildim bir yaramı
Ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna
Bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna

Büyüklerle ben yapamıyorum
Çocuklar da almıyor beni oyunlarına
Devlet dairesinde yangından kurtarılmayacak sıkışmış bir çekmece gibiyim
Açılamıyorum sana

Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen
Sen nasıl sevmezsin eşitliği
Yürürken düşen çoraplarınıaynı hizaya getirmek için
Annen değilmiydi önünde diz çöken

Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp
Harçlığımı atardım
Bu yüzden en çok denizden alacaklıyım…

Sunay Akın

forumdaşın nineleri hazan ile blue

Perşembe, Haziran 21st, 2012


I.düşmanim hazan


II.düşmanım blue
hain planlar yapıyorlar bana

Babalar günü ile ilgili yazılar

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Babalar günüyle ilgili yazılar, Babalar günü yazıları
Babalar gününe dair yazılar,Babalar günü hakkında…


Babalar günü nedir?

Anneler Günü kadar eski olmasa da Babalar Gününün de bir geçmişi var.
Bazı tarihçiler, Babalar Gününün Antik Roma’da bile kutlandığını belirtiyor.
Bazı araştırmacılar tarih belirtmezken Babalar Gününün Batı Virginia’da ortaya çıktığını savunuyor.
Batı Virginia’da yaşayan John Dowdy’nin annesi öldükten sonra onun yerini alan babası için böyle bir gün kutlanmasını istediği söyleniyor.
Diğer araştırmacılar ise 1910 yılında Washington’daki John Bruce Dodd’un 6. çocuğunun doğumu sırasında hayatını kaybeden annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William Smart’a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya attığını belirtiyor. Dodd, anneler günü kutlanırken babalar gününün olmayışını büyük bir haksızlık olarak nitelendirmiş. Hemen babasının doğum günü olan 5 Haziran’ın babalar günü ilan edilmesi için çalışmalara başlamış. Ama bu çalışmalar bir sonraki yılın 19 Mayıs’ına kadar sürmüş.

Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910’da Washington’ın Spokane şehrinde kutlanmış. Daha sonra diğer eyaletlere yayılmış. Ancak Babalar Günü resmi olarak 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge’in desteğiyle kutlandı. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımladı.

Babalar Günü Mesajları

* Baba sevgisini koru. O sevgiyi kesip atarsan, Tanrı da senin mutluluk ışığını söndürür. “Hz.Muhammed”

* Babacığım seni çok seviyorum. İyi ki varsın,iyi ki yanımdasın,iyi ki babamsın. Babalar gunun kutlu olsun…

* Babanın erdemlerı cocuklarının servetıdır.

* Babanın mirasını mı istiyorsun? Bilgisini öğren. Onun parasını hemen harcayabilirsin.

* Babanın rolu, yuz ogretmenınkıne bedeldır.

* Bana yaptığın dünyadaki en büyük iyilik bana dünyanın en iyi örneği olmandır. Babaların en iyisi, bu gün sadece senin…

* Bana yaptığın dünyadaki en büyük iyilik bana dünyanın en iyi örneği olmandır. Babaların en iyisi, bu gün sadece senin…

* BIR BABA, KENDI MUTLULUGUNDAN COK, COCUKLARININ MUTLULUGU ILE MUTLU OLUR.

* Bir adam yaşlandığını anlar, çünkü babasına benzemeye başlar. “Gabriel Garcia Marquez”

* COCUKLUK CAGINDA BABA KORUMASINDAN DAHA GUCLU BIR IHTIYAC DUSUNEMIYORUM.

* Çok sevdiğim canım babacığıma kucak dolusu sevgilerimi sunar, Babalar gününü kutlarım.

* Dünyanın en yakışıklı babasına, seni çok seviyoruz, babalar günün kutlu olsun..!

* Hayatın anlamı ve tüm güzelliklerini öğreten adam, benim sevgili babam. Babalar günün kutlu olsun…

* Hayatın anlamı ve tüm güzelliklerini öğreten adam, benim sevgili babam. Babalar günün kutlu olsun..!

* Her zaman söylemesem de biliyorum aslında babamın onu ne kadar çok sevdiğimi bildiğini.. Ve ben ne kadar karışık cümleler yazsam da hepsini deşifre edebileceğini.. Çünkü o benim BaBaM..

* INSAN BABASINA BORCLU OLDUGU SAYGIYI, ANCAK BABA OLUNCA DUYAR.

* İlk adımlarımı atarken ellerimden tutuyordun. Şimdi fark ediyorum ki babacığım, ellerimi hiç bırakmamışsın. Babalar günün kutlu olsun…

* Koklanacak gül, açılacak gonca, yaşanacak hayat ve alınacak nefes olan sevgili babam. İkliminden tasasızlık, sevginden cesaret ve gözlerinden esaret aldığım günleri hep yaşamak isterim.

* Mesafeler ne kadar uzun olursa olsun sevgisini her zaman üzerimde hissettiğim dün de bugün de yarın da hep yüreğim kadar yakınımda olan babacığım. Seni Çok Seviyorum…

* Sen güçlü bir çınar gibisin.. Arkamı ne zaman sana yaslasam sanırım ki dünyayı bile fethedebilirim.. Çünkü bana hep güç verirsin.. Babalar günün kutlu olsun…

* Sen güçlü bir çınar gibisin.. Arkamı ne zaman sana yaslasam sanırım ki dünyayı bile fethedebilirim.. Çünkü bana hep güç verirsin.. Babalar günün kutlu olsun…

* Sen güllere özenme güller sana özensin. Üzme tatlı canını sen güllerden güzelsin. Özgürlük kadar özel güller kadar güzelsin. BENİM GÜZEL BABACIĞIM

* Üzerime sabır tohumları ekip sevgiyle suladığun gülünün bilmeni istediği bir şey var. Seni Çok Seviyorum. .
* Üzerine sabır tohumu ekip sevgiyle suladığın gülünün bilmeni istediği bir şey var. SENİ ÇOK SEVİYORUM CANIM BABACIĞIM.

* Ateşin yaktığından, Güneşin hareket ettiğinden, gerçeğin bir yalan olduğundan kuşkulan fakat benım seni sevdigimden asla kuşkulanma babacığım, babalar günün kutlu olsun.

* Dünyadakı çıçeklerın en güzelı güldür güllerın en güzelı ıse sen günün kutlu olsun babacığım.

* Gelıncıklerın en sadesıne papatyaların en güzel kokanına güllerın en güler yüzlüsüne babaların en sevgılısıne babalar gününüzü bır kez daha kutluyorum.

* Koklanacak gül açılacak gonca yaşanacak hayat ve alınacak nefes olan sevgılı babam ıklımınden tasasızlık sevgınden cesaret ve gözlerınden esaret aldığım günlerı hep yaşamak ıstıyorum.

* Mesafeler ne kadar uzun olursa olsun sevgısını her zaman üzerımde hıssettığım dün de bügün de yarın da hep yüreğım kadar yakınımda olan babacığım senı çok sevıyorum.

* Sen Allaha dılenen dılek göklere uzanan ellerımsın sen gözümden süzülen yaş düşüncem hasretımsın. Sen anlatmak ısteyıpte anlatamadığım, kelımelerle ıfade edemedığım bırıcık babamsın.

Yakınınızda ya da uzaklarda, Babanıza bugün sesinizi duyurun.Tüm babaların ve baba adayların bu özel günü kutlu olsun.

Yıkıcı sözler

Çarşamba, Haziran 20th, 2012

Yıkıcı sözler

Tugbam sitesinde en güzel Yıkıcı sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Yıkıcı sözler
Unuttum Sanma ihanetini Sana en büyük Mutluluğu Veriyorum Ayrılıklarımla Sana Güle Güle..

Adını yazdığım Yollarda Şimdi Ağlıyorum Nefret ediyorum Senden Dünyamı Yıktın Zalim!

Ben Yıkılmış Dünyamın içinde Kazazedeyim Senin Sayende hayatımdaki göçül Duygularımın Altında Can Çekişiyorum.

Güzel Olan Neye Yarar Artık hayatımda Sözlerinle Yıktın Yaşama Sevincimi Şimdi bana gel Diyorsun Buna Kendin inanıyormusun?

Aşkı Seninle Değil Yıkılmış dünyamda Yaşamak istiyorum Yıkılan hayallerime Gülerek inanmak istiyorum kendi dünyamda Yıkılmak istemiyorum Artık Çıktın hayatımdan.

Bir Kalbim Vardı umutlar besleyen gözlerim vardı geleceğe inanan şimdi yıkılan umutlarımı topluyorum tek tek! bırak çek git istemiyorum seninle geleceğe yürümek!

Küçük umutlarla baktığım geleceğime şimdi yıkılmış gözlerle bakıyorum senden bir medet ummuyorum hayatımda olma bunu istiyorum!

insan yaşamak için savaşlara girer hayatında, sevmek için kalbine sözler yazar her gece! sen kalbimi yaşayacak kadar mükemmel değilsin hayatımı zehir edicek kadar şerefsizsin.!!!

Müzikler Şiirler Artık olmaz yıkılan hayallerime çare sadece duygularım kaldı bir tek elimde hayata gülüyorum yinede…

Yıkıcı Sözlerine Ağlasada Bu GönüL, unutup Giderim gülüm! sen bak eğlenmene yıkılacaksın sende günün birinde, ozaman görücem seni bende!!!

Çektim Duygularımı hayatından şimdi git kime istiyorsan ver duygularını sormam neden diye! Ama Unutma Adımı Hatırlıyacaksın Her Hareketinde!

Yıkıcı Değil yapıcı Olamaya Çalıştım bu hayatta beni Bir Sen Anlamadın Birde Sevgi bilmeyen kalbin Anlamadı, Günün birinde Anlasanda geç Olucak Ağlıyacaksın…

unutma beni Kırdığın Sözleri çıldıracaksın gözlerinden yaş dinmeyecek üzülüceksin her gece ozaman Beddualarımla hayatına Çizgi Çekeceğim bunu unutma!

ben Seni Nasıl Sevmişim Şimdi Anlıyorum Kör Olmuşum Seninle Geçirdğim hayata yanıyorum! Zaman Ağlıyor Bana Derlet Çoğalıyor Dünyamda Ama Sana lanetim bitmeyecek Bunu Asla Asla unutma!

Sen Artık Kısa Cümlelerimin Sonunda Keşke Olmasaydın Hitabında Cümlelerimsin, Sen Asloında Keşke Olamayacak kadar Aciz Hatırlanmayacak kadar Değersizsin!

Başkasını Sevdinde Mutlumu Oldun Gözlerinden Yaşlar eksikmi Oldu? Seni Seveni Değil Seni Kötü Amaçları için Sevenle mutlumu Oldun Şimdi Anladınmı Sevenin Değerini Şerefsiz!

Yoluma Çıkma Sakın üzülürsün! Adımı Anma Sakın Sana Olan nefretimle Yanarsın! Senin Adını Sildim ben Artık tek başınasın!

Gece öldürdün beni yarınlarımda Süründüm Ama Sonunda Yürümeyi yeniden öğrendim! Şimdi Git Başka Kucaklara üzüldüğünde Anlıcaksın Neler Sildiğini Sosyetik Aşklar Adına..

ben Seni Temiz Yüreğimle Sevdim! Sen Beni Kötü Emellerinle hep süründürdün, Kalbe Söz Geçmesede güLüm Nefretim Seninle Adım takıntı Olacak hayatında!!!

Kime Kullandıysan bana Kullandığın Aşk Nagmelerini Şimdi Git Kullandığında Ara Sevgiyi, Sen bana Ulaşamazsın Artık! Yıktım Seninle birlikte yalan Hayallerimi Şimdi yeni gerçek geleceğe Yatırım yapıyorum.

Ne Oldu boşmu çıktı yalan Sevdaların, üzülme Sen Bunlara layıksın Dert etme Zaten Sende yalansın!

Sen hayatıma Güneş gibi Doğsanda, Yanlışların Affedilmez Artık Sabrım taştı Ne güneş ne Ay umrumda Değil Battın hayatımda, yeni Aşklara yelken Açtım..

Sen yalansın Sözlerin Duman, Sen hayalsin yalan dünya içinde kalmış yalan dünyaya bağlanmış birisin benim için..

Boşuna yalan Sözler Söyleme Bana Sözlerin Destekli yalan Söylesede gözlerin Açıklıyor herşeyi Sana elveda…

Benden Kaçırıyorsun Gözlerini cesaret edemiyorsun Duygularını Açıklamaya Yalan Yok benşm hayatımda Sana Elveda!

Sen şarkılarımda Ne bi Prens Olabilirsin Neden Şiirlerime Destan Olabilirsin Sen Sadece yalan Sevgilerin yalan insanı Olursun YALANCI!

Benden uzaklarda yaşamaya Alış Artık, Sana Kalmadı kalbimde bir ışık, Sana yeni Yılışık Sevdalarında Mutluluklar Diliyorum…

Sen Benim için Bir ışık Değilsin Sen Sadece Bir ışığın Yansıması olmuşsun hayatımda, Sana Değil Sana Verdiğim Zamana Acıyorum…

Yalnızlığım kalıcı Olsada Beddualarım hem Seninle Olucak, O Vicdanın Asla rahat Durmucak geceleri Kabusun Gündüzleri Yürüdüğün Yollarda Lanetin olucam!!!

ürkütücü Sözler

Çarşamba, Haziran 20th, 2012

ürkütücü Sözler

Tugbam sitesinde en güzel ürkütücü Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa ürkütücü Sözler
ürkütücü Sözler
Fahişeleri öldürmek bende saplantı olmuştu. Kendimi durduramıyordum,Uyuşturucu gibiydi.
Peter Sutcliffe

Ben sadece sokakları temizliyordum.
Peter Sutcliffe

insanlar kurtçuklara benzer. Küçük, kör ve değersiz.
David Smith

Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır.
John Christie

ölümlere sebep olan rüyalar üretiyordum, benim suçum buydu.
Dennis Nilsen

insanların dikkatini çekecek ve dünyayı ayağa kaldıracak bir suç işlemek istiyordum.
Susan Atkins

Ben kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürtmedim, bıçaklarıyla üzerinize gelen çocuklar, onlar sizin çocuklarınız, onlara ben öğretmedim. Siz öğrettiniz.
Charles Manson

Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz.Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz.Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz.
Charles Manson

Bana kadın düşmanı olarak hitap etmeniz beni derinden yaralıyor.Değilim, ben bir canavarım. Ben Sam’ın oğluyum. Ben küçük yaramaz bir çocuğum.
David Berkowitz

Onları incitmek istemedim. Onları sadece öldürmek istedim.
David Berkowitz

Ben hasta bir insanım bunu biliyorum. Normal biri benim yaptıklarımı nasıl yapabilir? Sanki içimde başka biri var gibiydi.
Albert de Salvo

Fahişeleri öldürmek istemedim, fahişeleri severim.
Albert de Salvo

Belki bir parça tuhafım.
George Joseph Smith

Bir palyaço bile katil olabilir.
John Wayne Gacy

Disneyland’da görüşürüz.
John Wayne Gacy

Her insanın kendi zevkleri vardır. Benimkide cesetler.
Henry Blot

20 kişiyi öldürdüm. Kanı severim.
Richard Ramirez

Zamanımı gerçekten boşa harcadım.
Jeffrey Dahmer

Acele et. Sen etrafta ahmakça dolaşırken, ben bir düzine adamı asardım.
Carl Panzram

Yaşayan bedenindeki soluğu hissediyorsun. Onların gözlerine bakıyorsun. Bu pozisyondaki insan tanrıdır
Ted Bundy

Yaşama ve ölüme hükmetmek istiyorum.
Ted Bundy

Bir insanın ölüm ve yaş – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime karar verebilme gücünden daha büyük ne olabilir ki?
Ted Bundy

Ben şimdiye kadar karşılaştığınız en soğukkanlı katilim.
Ted Bundy
Bazen kendimi vampir gibi hissediyorum.
Ted Bundy

Biz seri katiller sizin oğlunuzuz ve sizin kocanızız biz her yerdeyiz. Ve gelecekte daha çok çocuğunuz ölmüş olacak.
Ted Bundy

Sokakta yürüyen güzel bir kız gördüğünde ne düşünürsün? Bir tarafım onunla flört etmeyi, onunla iyi vakit geçirmeyi, diğer tarafım ise kazığa geçirilmiş kafasının nasıl duracağını düşünür
demişler