Facebook, insanların arkadaşlarıyla iletişim kurmasını ve bilgi alış verişini amaçlayan bir sosyal web sitesidir. 4 Şubat 2004 tarihinde Harvard Üniversitesi 2006 sınıfı öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından kurulan facebook, öncelikle Harvard öğrencileri için kurulmuştu. Daha sonra Boston civarındaki okulları da içine kapsayan facebook, iki ay içerisindeki Ivy Ligi okullarının tamamını kapsadı. İlk sene içerisinde de; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüm okullar facebook’da mevcuttu. Üyeler önceleri sadece mevzu bahis okulun e-mail adresiyle (.edu, .ac.uk vs.) üye olabiliyordu. Daha sonrasında da ağ içine liseler ve bazı büyük şirketlerde katıldı. 11 Eylül 2006 tarihinde ise facebook tüm e-mail adreslerine, bazı yaş sınırlandırmalarıyla açıldı. Kullanıcılar diledikleri ağlara; liseleri, çalışma yerleri ya da yaşadığı yerler itibarıyla katılım gösterebilmektedirler.
2007 Temmuz ayı itibarıyla de; 34 milyon kullanıcısıyla Dünya’nın en büyük Üniversite tabanlı kullanıcılarına sahip oldu.
Alexa istatistiklerine göre facebook 20 Ekim 2007 itibarıyla; Dünya’nın en fazla ziyaret edilen 7’inci sitesidir. Bunun yanı sıra; Kanada, Güney Afrika ve Norveç’in en fazla ziyaret edilen sitesi; İngiltere ve İsveç’in 2. en fazla ziyaret edilen sitesi, Mısır ve Panama’nın 3., Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Türkiye’nin de 5. en fazla ziyaret edilen sitesidir.
Facebook ismini “paper facebooks”‘dan alır. Bu form A.B.D. üniversitelerinde okulların öğrencilerine, öğretmenlere ve çalışanlara doldurduğu onları tanıtan bir formdur.
Dünyanın en büyük sosyalleşme ağı, Facebook’ta çakma ünlüler genç kız peşine düşmüş. Bugün gazetesi yazarı Aşkut Işıklar, çakma ünlülerin peşihe düştüğünde çok ilginç olaylarla karşılamışmış. Siz siz olan bu çakma ünlülerin tuzağına düşmeyin.
Türkiye’de son verilere göre 3 milyon 464 bin 640 kişi Facebook kullanıyor.
Yani yaklaşık 3.5 milyon Türk vatandaşı yalnızlığını Facebook sayesinde dünya ile paylaşıyor. Kimi taa Japonya’daki arkadaşına yazıyor, kimi taa Güney Afrika’dan gelen mesajları okuyor. Bilim adamları bunu incelemeye başladı. Gerçekten Türk halkının Facebook denilen bu siteye ilgisi neden çok fazla?
ABD, İngiltere ve Kanada’dan sonra dördüncü ülkeyiz. Toplam nüfusun yüzde beşi Facebook’ta dolaşıyor. Facebook’ta en çok itibarı, her konuda olduğu gibi ünlüler görüyor.
Bazılarının listesinde beş bin arkadaşı var. Hatta kontenjanı dolup, kapananlar var. Ne kadar üzücü bu ilgi görenlerin çoğunun Facebook’tan haberi bile yok. İsimlerini kullanan sahtekarlar yani çakmalar halkı aldatıyor.
İşte Bugün yazarı Aykut Işıkların Facebook gözlemleri;
(…) Facebook listelerinde o kadar çok sahtekar var ki. Kendini ünlü şarkıcının yerine koyup, genç kızlar ile mektuplaşıyorlar. Gençlerin onları anlaması çok zor. Kimliğine büründüğü kişiyi çok yakından tanıdıkları için ikna edebiliyorlar. İşte size çakma ünlülerin listesi.
Bunların çoğunu bizzat kendi çabamla çözdüm. Ne kadar uğraştılar ise de yakayı ele verdiler. Son zamanlarda liseli genç kızların en sevdiği şarkıcı olan Murat Boz’un pek çok korsan sitesi var. Onların hepsi ‘çakma Murat’… Sakın aldanmayın.
En çok arkadaş olunmak istenen bir başka şarkıcı Tarkan’ı da unutun. Tarkan’ı sevenlerin kurduğu fan kulüpleri var. Siz Tarkan diye bu hayranlar ile konuşuyorsunuz. Onlar da sizinle bir güzel dalga geçiyor. Ebru Gündeş’in kaç tane Facebook listesi var. Acaba Ebru, bilgisayar başına hiç geçiyor mu?
Sibel Can her yerde ‘Aman sakın aldanmayın. Ben Facebook’ta yokum’ diyor. Ama binlerce üyeden oluşan Fan Kulüpleri adına her şeyi yapıyor. Aynen Beyazıt Öztürk gibi. Geçen gün Çelik’in ismini kullanan uyanıkları yakaladım. Çelik de Facebook’ta yok. İbrahim Tatlıses ile Özcan Deniz’in adını kullanan sahtekarlar da var. ‘Sen kimsin? diye sıkıştırınca ‘Ben onların hayranıyım’ diyor. Ama saf kızlara öyle demiyor. Gülben Ergen, Yeşim Salkım, Hülya Avşar gibi bazı şöhretler bu işi Fan Kulüpleri’ne havale etmiş. Hayranlar ile kontağı Fan Kulüp’teki görevliler kuruyor.
Onlar da sahtekarları çok çabuk yakalayıp, kendi yöntemlerinle cezalandırıyor. Birileri Deniz Seki’nin adını kullanıyor. Hadise daha Türkiye’ye gelmeden Facebook’ta sahteleri dolaşmaya başlamıştı. Başta Kurtlar Vadisi dizisi oyuncuları olmak üzere bütün dizi kahramanlarının (Polat Alemdar) sahteleri dolaşıyor Facebook ortamında.
Burcu Kara’dan tutun Özgü Namal, Bergüzar Korel, Gülse Birsel gibi sevilen tüm oyuncuların sahteleri var. Peki sanatçıların gerçek listesi mi yoksa çakması mı nasıl anlayacağız derseniz… İşte bunu anlamak zor. Bazı ünlüler kim başvurursa listesine alıyor. Kimisi ise sadece arkadaşlarını. Siz her koşulda uyanık olun. Sır vermeyin, davetlere gitmeyin, fotoğraf göndermeyin yeter. Tabii ev adresi de bildirmeyin.
Bundan sadece 10 yıl önce birisi size gelecekte tüm kişisel bilgilerinizi internete vereceğinizi söylese bu kişiye ya gülerdiniz ya da terslerdiniz. Çünkü bu durum günlük hayatınızı etkileyecek kadar ciddi ve tabu bir olaydı.
Oysaki Facebook’un başlattığı sosyal ağ çılgınlığı sayesinde günümüz internet kullanıcıları kişisel bilgilerini sanal dünyaya taşımak için bir birleriyle yarışıyor. Bugün bazı insanlar, sosyal ağlar üzerinde paylaştığı bilgilerin ve fotoğrafların sayısıyla bile övünebiliyor. Eğer bu bilgilerin, potansiyel sevgililere ve yeni arkadaşlara ulaştığını düşünüyorsanız rahat davranmakta haklısınız. Ancak sanal dünyada, suçlular ve kötü niyetli insanlar da kol geziyor. Kötü niyetli insanlar en iyi ihtimalle profil fotoğrafınızı çalıp sizin adınıza birilerini dolandırabilir. Cinayet ya da çocuk istismarı ise hatırı sayılacak sayıda tehdit oluşturuyor. Bu potansiyel tehditlere karşı hemen endişeye kapılmayın. Tıpkı günlük yaşamda olduğu gibi bazı basit önlemlerle art niyetli kişilerin saldırılarını engelleyebilirsiniz. Sizin için bu basit yöntemleri bir araya getirdik.
Liste özgürlüğünden faydalanın Facebook, yüzlerce arkadaşı sahip kişilerin şikayeti üzerine geçtiğimiz yıllarda listeleme özelliğini daha da geliştirmişti. Kendinize yeni listeler oluşturup arkadaşlarınızı düzene sokabilirsiniz. Bunu yapmak için ekranın üst kısmında bulunan, hesap sekmesine gelin. Buradan, arkadaşlarını düzenle kısmına tıklayın. Arkadaş listeniz geldiği zaman sol alt kısımda bulunan listeler kısmında tıklayın. Karşınıza tüm arkadaşlarınızın profilleri gelecek buradan da kendinize ekranın üstünde bulunan yeni lise oluştur ekranına bakın. Ekrana gelen menüden ise yeni listenize bir ad verin. Biz örneğimizde yazarlar adını kullandık.
İnsanları listelere bölmekten çekinmeyin Yeni oluşturduğunuz listeye insanları ekleyerek hem onlarla daha rahat iletişim kurabilirsiniz hem de önümüzdeki adımlarda anlatacağımız yöntemlerle güvenliğinizi korursunuz. Profiliniz arkadaş listesine gelin buradan istediğiniz arkadaşınızın sağ tarafında bulunan listeye ekle adlı tuşa basın. Karşınıza mevcut listelerin adları çıkacak, buradan uygun gördüğünüz kişiyi istediğiniz yere aktarabilirsiniz. Listelerinizi insanlar, kankalar gibi anlamsız isimlerle ayırmak yerine, iş yeri, güvenilenler, güvenilmeyenler gibi adlarla hazırlarsanız ileride daha rahat edersiniz.
Limitli profil seçeneğini kullanın Arkadaşlarınızı bu listeye layık görmek belki onlara hakaret ediyor hissi verebilir. Ancak, gerçekten tanımadığınız insanlar sırf arkadaş listenizde diye tüm paylaşımlarınızı görmemeli. Listenizde güvenmediğiniz insanları limited profile listesine kaydırın. Böylece onlar sizin hakkınızda çok özel bilgilere ulaşamayacaktır.
Gizlilik ayarlarını gözden geçirin Facebook yakın zamanda yaptığı değişiklikle kullanıcılarına daha fazla güvenlik ve özel yaşam sunduğunu söylemişti. Ancak sitede bulunan duvar yazıları ve kişisel bilgi bölümleri sizin hakkınızda yeterince bilgi veriyor. Paylaştığınız durumlarınız ,fikirleriniz kısacası sadece güveneceğiniz kişilerin bilmesi gereken şeyler. Bunlara sınırlama getirin, güvenlik ayarlarından biraz önce oluşturduğumuz güvenli profillerin buralara ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Bunu yapmak için, ekranın sağ üst kısmında bulunan hesap penceresine tıklayın buradan gizlilik ayarları seçeneğine gelin. Karşınıza gelen ekranda profilinizi oluşturan bölümleri göreceksiniz. Bu bölümleri yanında tıklayın size seçeneklerden özelleştire tıklayın. Karşınıza gelen ekranda, sadece bunlar görebilsin kısmına izinli olan listelerin ismini yazın. Bu kişiler göremesin kısmına güvenmediğiniz listeleri ekleyin.
Uygulamalarınıza çeki düzen verin Site yönetimi geçtiğimiz haftalarda aktif ettiği yeni özelliği sayesinde uygulamalar yardımıyla bilgilerinizi başka kuruluşlara yollayabilir. Bunu ise siz fark etmeden kabul ediyorsunuz. Bu duruma dur demek için, yine hesap menüsüne tıklayın buradan ise uygulama ayarlarına gelin. Güvenmediğiniz uygulamaların yanındaki çarpı işaretine tıklayarak onları silin.
Fotoğraflarda Tag’lenmeye dur deyin Siz kendinizi istediğiniz kadar gizleyin birileri sizi fotoğrafında tag’lerse bu link üzerinden resimlerinize ulaşılabilir. İnsanlara beni fotoğraflarda işaretlemeyin demek biraz kaba bir yöntem ancak bazı ayarları değiştirirseniz tag’leriniz görünmez hale gelir. Bunu yapabilmek için, hesap ayarlarınza gelin. Burada, fotoğraflarım ve videolarım adlı bir bölüm bulunuyor. Buraya tıklayın karşınıza çıkan yerden ise ayarları özeleştiri işaretleyin. Buradan sadece ben özelliğini seçin. Artık sizden başka kimse tag’lenen fotoğraf ve videoları göremez. kaynak
:f118::f118:Aşkın en güzel şekilde tarifini yapan Mevlana Celaleddin Rumi hz. nin sözlerindeki gerçek aşkı tanıyalım
tek hece ask
var mi beni icinizde taniyan? yasanmadan cozulmeyen sir benim kalmasa da sohretimi duymayan kimligimi tarif etmek zor benim
kimsesizim hismim da yok hasmimda gorunmezim cismim de yok resmimde dil uzmezim tek hece var ismimde barinagim gonul denen yer benim
var mi beni icinizde taniyan? yasanmadan cozulmeyen sir benim kalmasa da sohretimi duymayan kimligimi tarif etmek zor benim zor benim zor benim
bulbum benim lisanimla otustu bir gul icin can evinden tutustu yuregime toroslardan cig dustu yanginimi sondumedi kar benim kar benim kar benim
niceler sultandi kraldi sahti benimle degisti talihi bahti yerle bir eyledim tac ile tahti akil almaz hunerlerim var benim var benim var benim
kamil iken cahil ettim alimi vahsi iken yahsi ettim zalimi yavuz iken zebun ettim selimi her oyunu bozan gizli zor benim zor benim zor benim
ask benim ask benim ask benim ask benim
ilahimle mevlana´yi dondurdum yunusumla ofkeleri dindirdim gunahimla cok ocaklar sondurdum mevladanim hayir benim ser benim
sevep bazi leyla bazi sirindi hatrim icin yuce daglar delindi bilek gucum ferhan ile bilindi kuvvet benim kudret benim fer benim
yeryuzunde ben urettim veremi lokman hekim bulamadim caremi asli icin kul eyledim keremi ibrahimin atildigi kor benim kor benim kor benim
sevep bazi leyla bazi sirindi hatrim icin yuce daglar delindi bilek gucum ferhan ile bilindi kuvvet benim kudret benim fer benim fer benim fer benim
ilahimle mevlana´yi dondurdum yunusumla ofkeleri dindirdim gunahimla cok ocaklar sondurdum mevladanim hayir benim ser benim ser benim ser benim
kimsesizim hismim da yok hasmimda gorunmezim cismim de yok resmimde dil uzmezim tek hece var ismimde barinagim gonul denen yer benim yer benim yer benim
“Bazı anlarda yüzün aldığı bir ifade, sevenin belleğinde sonsuzlaşır insan o ifadeyi herşeyden çok daha fazla özler o yüzün sahibiyle günün birinde darıldıktan, ayrıldıktan hatta ondan nefret ettikten sonra bile o ifadeyi özler bir andır o ama bütün zamanlara siner” M.MUNGAN
Memorial Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Kani Gemici, kalp pillerinin hamilelik sürecine etkileri hakkında bilgi verdi.
Birçok hasta grubu gibi ritim bozukluğu nedeniyle kalbine pil takılan hastalar da, hamilelik öncesi aynı korkuyu yaşıyor.
Ancak yaşadıkları bu korku tamamen yersiz. Çünkü kalbinde pille yaşayan kadınlar hamile kalabiliyor, normal doğum ya da sezaryen ile bebek sahibi olabiliyor.
Dünyada milyonlarca kişi kalp pili ( pacemaker) taşımaktadır. Bu ileri teknoloji ürünü küçük cihazlar, kalp hızının yavaşlamasını engellemekten kalp yetersizliğini tedavi etmeye, kalbe pompa görevi yapmaktan ani ölümleri engellemeye kadar birçok amaç için kullanılmaktadır. Takıldıktan sonra yaşanılan şikayetleri ortadan kaldıran cihaz, hastanın yaşam kalitesini artırarak normal hayata dönmesine yardımcı olmaktadır. Kalp pili ile yaşayan kişiler işlerini yapabilir, araba kullanabilir, yolculuk edebilir, yüzebilir, hobilerine ve cinsel yaşamlarına devam edebilir hatta anne olabilirler.
Kalbine pil takılmış olan hastaların büyük bir kısmını, ritim bozukluğu sorunu yaşayanlar oluşturmaktadır. Aritmi yani ritim bozukluğu, kalp vuruşları arasındaki düzenin kaybolması bununla birlikte ya da yalnız başına ritmin normal sınırların üzerinde hızlanması ya da belirgin seviyede yavaşlaması durumudur. Özellikle kadınlar, daha çok hormonal sebeplere bağlı olarak ritim bozukluğu sorunu ile karşı karşıyadır. Ritim bozukluğu, çocukluktan itibaren var olan altyapıyı tetikleyen; aşırı stres, yoğun efor, korku ve gerilim gibi nedenlerle ortaya çıkabildiği gibi, genç kızlık döneminde ilk adet ile birlikte, bunu takip eden regl dönemlerinde ve hamilelikte de ortaya çıkabilir.
Ritim bozukluğu kendini nasıl gösterir?
Hastalar; ‘çarpıntım var’, ‘kalbim tekliyor’, ‘göğsüme yumruk hissi var’, ‘göğsümde kuş çırpınıyor’, ‘kalbim sürekli koşuyor’ gibi şikayetlerde bulunur. Ritim bozukluğu ilk ortaya çıktığı anda ölümcül olabileceği gibi, artıp şiddetlenerek kalp fonksiyonlarında hasara hatta kalp yetmezliğine neden olabilir. Bu nedenle altta yatan neden mutlaka araştırılmalı, EKG, EKO, efor, Holter gibi tetkiklerle aritminin sebebi belirlenmelidir. Ailesinde ani kalp ölümü hikayesi olan kişilerin ritim bozuklukları ise, genetik incelemeler ile birlikte yapılarak altta yatan neden detaylı olarak araştırılmalıdır.
Ritim bozukluğu gebelik döneminde ortaya çıkabilir mi?
Gebelik döneminde gebeliğin verdiği stres ve yük nedeniyle bazı ritim bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu aritmilerde betabloker ilaçlar kullanılmaktadır. Bu grup ilaçlar, yan etkileri diğer ilaçların yan etkileri göz önüne alındığında, güvenilirdir. Radikal olan ve tedavi edilemeyen ritim bozukluklarında kullanılan öteki antiaritmik ilaçlar gebelik sırasında kesilmektedir. Bu ilaçlar daha az yan etkisi olan diğer ilaçlarla değiştirmek zorunda kalınabilir. Hamilelik döneminde özellikle bradikardiler, yani kalbin yavaş çalıştığı durumlar çok önemlidir. Normal yaşamda tolere edilebilen bazı kalp hızları
(45-50) hamilelik döneminde bebeğin beslenmesini olumsuz etkilemekte, düşük kalp hızları bebek için tehlike oluşturmaktadır.
Aritmi sorunu yaşayan bir kadın anne olabilir mi?
Gebelik döneminde normal bir kalpte bile ritimde bazı düzensizlikler olabilir. Ancak bu tolere edilebilir sınırlardadır. Çoğu zaman hastanın endişelerinin giderilmesi yeterli olmaktadır. Ancak hastanın daha önceden belirlenen bir ritim bozukluğu varsa ve gebelik planlanıyorsa, hastanın yakın takip altında olması gerekir. Çünkü ritim bozukluğu için kullanılan ilaçlar, betablokerler dışında, bebek için güvenli olmayan ilaçlardır. Bunun için ritim bozukluğunu radikal olarak kökten tedavi etme şansı varsa; elektrofizyolojik işlem ve radyofrekans kateter ablasyonu gibi girişimsel yöntemlerle bu mümkün olabiliyorsa, hastaların gebelikten önce bu tedavileri uygulatmaları gerekir. Çünkü işlem sırasında yoğun radyasyon alınmakta ve bu miktar da bebek için tehlike oluşturmaktadır. Bebek çok özel korumalarla, kurşun önlüklerle korunabilir ancak bu durum, hekimler tarafından tercih edilmemektedir. Bu nedenle hastaların bu işlemleri gebelik öncesinde yaptırmaları önemlidir.
Tedavi için hamilelere kalp pili takılabilir mi?
Tedavi bakımından, ‘henüz kalp pili takılması için erken’ gibi düşünülen ancak artık gebeliği gündemde olan bir kişinin kalbine pil takılması, gebelik öncesine alınabilir. Takılan kalp pili ile bebeğin yaşamının önündeki risk de engellenmiş olur. Kalp pili takılması işlemi anjiyo – elektro fizyoloji laboratuvarında yapılmakta, anne az da olsa radyasyona maruz kalmaktadır. O nedenle pil işleminin gebelik öncesine alınması bir avantajdır.
Kalbinde pille yaşayan bir kadın anne olabilir mi?
Bebeklik döneminde bile hastalara kalp pili takılabilmektedir. Birkaç aylık, hatta birkaç günlük bir bebeğe kalp pili takılabilir. Gençlerde de sıklıkla kalp pilinin takılmasının gerekli olduğu durumlar ortaya çıkabilir. Kalbinde pil olan kişiler sosyal yaşamlarında evlilik ve sonrasında çocuk sahibi olmak isteyebilirler. Bu kişilerin evlenmelerinde ve çocuk sahibi olmalarında bir sakınca yoktur. Kalbinde pille yaşayan kadınların anne olmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır. Ancak bu durumdaki anne adaylarının normal gebelere göre yakın takibi yapılmalıdır. Kalp pili taşıyan hastaların pil kontrolleri zaten periyodik olarak 6 ayda bir yapılmaktadır. Kalp pili olan gebelerde hastanın ihtiyacına göre değişmek kaydı ile bu kontroller 3 ayda bir yapılabilir. Ancak bazı durumlarda ayda bir de yapılabilir. Buna doktoru karar verir. Bu kontrollerin hastaya ya da bebeğe bir zararı yoktur. Sadece kalp pilinin iyi bir şekilde çalıştığını ve yeterli desteği verdiğini görmek bakımından çok önemlidir.
‘Eyvah anne olamayacağım’ korkusu yaşamayın!
Kalp pilinin çocuğa da bir zararı bulunmamaktadır. Aksine, aritmi nedeniyle zarar görebilecek olan çocuğun anne karnında sağlıklı bir şekilde büyümesi için annenin kalbine pil takılmaktadır. Kalbinde pille yaşayan hamilelerin kardiyolog ve kadın doğum uzmanı ile iyi bir işbirliği içinde takipleri ve sağlıklı bilgi alış verişi yapıldığında, anne adayı için herhangi bir sorun yoktur. ‘Eyvah anne olamayacağım’ korkusu yaşamaları yersizdir. Kalp pili taşıyan hamileler normal doğum ya da sezaryen ile bebeklerini dünyaya getirebilir. Hamilelik süresince de normal sağlıklı anne adaylarının dikkat etmesi gerekenler dışında bir kurala da uymaları gerekmez.
Defibrilatör kullananlar dikkat etmeli!
Pek çok çeşit kalp pili vardır. Genellikle defibrilatörler dışındaki kalp pilleri için annenin ve bebeğin hayatını tehdit edici bir engel yoktur. Ancak defibrilatörler konusu biraz daha özel bir alanı ilgilendirmektedir. Defibrilatörler hayatı tehdit edici özelliği olan ritim bozukluklarında takılan kalp pilleridir. Elbette yaşamı tehdit edici ritim bozuklukları gebelik döneminde ve doğum esasında bir risk oluşturabilir. Bu hastalarda ancak çok özel durumlarda, çok dikkatli ve iyi bir değerlendirme sonucu bir gebeliğe karar verilmelidir.
Kemoterapi, kimyasal ya da biyolojik maddeleri vücuda vererek yapılan bir tedavidir. Burada amaç kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemek. Kanser hücresinin DNA sentezi yapmasını ve mitoz bölünmesini durdurmak için bazı ajanlar kullanılıyor. Bunlar hem ağız yoluyla hem de damar yoluyla verilebiliyor. Kemoterapi basit bir şey değil. Kişinin yaşı, diyabet, tansiyon gibi kansere eşlik eden diğer hastalıkları gibi konuların çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Yani tümörün bulunduğu yer ve hastanın özelliklerine göre, kemoterapi uygulamasının nasıl olacağı şekilleniyor.
– Kemoterapi hastalık ilerlemiş dahi olsa iyileşme sağlayabiliyor mu?
İleri evrede dahi, hastalık yayılmış olsa da bazı kanser türlerinde başarı sağlanabiliyor. Özellikle germ hücreli kanser olarak tanımlanan testis kanserlerinde. Bu tümörler akciğer ve karaciğere yayılmış dahi olsa kurtarma şansımız çok yüksek. Bu çok önemli. Testis kanserleri, over kanserlerinin bazı türleri, lenf kanserleri, lösemiler de ve bazı sarkomlarda başarı sağlanıyor. Bunların dışındaki kanser türlerinde 4. evrede tam kür sağlamak mümkün değil. O zaman da amaç mümkün olduğu kadar sağ kalımı, hatta hastalıksız sağkalımı artırmak oluyor.
– Hastanın yaşı tedavinin başarısını etkiliyor mu?
Kemoterapi her yaşta yapılabilmesine karşın çok yaşlı kişiler kırılgan yapılarından dolayı daha fazla etkileniyorlar. Ancak yaşlı hastalarda da kemoterapi yapmak mümkün. Önemli olan yaşlı hastanın performansı. Bunun yanı sıra hastanın kansere eşlik eden farklı hastalıklarının bulunması da ilaç uygulamasını kısıtlayıp sonucu etkileyebiliyor.
– Kemoterapi tedavisinin planlaması neye göre belirleniyor?
Yaptığımız tedavide beklentilerimiz var. Başarı oranımızın ne olacağını yaklaşık tahmin edebiliriz. Amacımızı en başından belirleriz. ‘Hastanın yaşamını mı uzatacağız’, Yaşam kalitesini mi yükselteceğiz’ planlamasını yaparız. Hastanın yaşam süresini artırırken, kalitesini düşürmemek için çok hassas değerlendirmeler yapıyoruz. Medikal onkoloji uzmanı olarak bizler aynı zamanda iç hastalıkları uzmanıyız. Hastalığını değil, hastayı tedavi ediyoruz, onun için hastayı bir bütün olarak değerlendirmemiz gerekiyor.
– Kemoterapinin yan etkileri neler?
Kemoterapi sırasında kemik iliğinin baskılanması ile kemik iliğinde üretilen akyuvarların (lökositlerin), alyuvarların (eritrositlerin), trombositlerin sayısı düşüyor. Bu da kişinin kendini çok daha yorgun hissetmesine neden oluyor. Lökositlerin belirli bir düzeyin altına inmesi de enfeksiyonlara karşı yatkınlığın oluşmasına neden oluyor. Bu nedenle hasta takip edilirken tüm bu olasılıklar da değerlendiriliyor.
Kemoterapi alması gereken hastalarda en fazla karşılaştığımız sorunlardan birisi önyargılar. Ancak her hastanın hastalığının farklı olduğunun unutulmaması gerekiyor. Her hastaya kullanılan ilaçlar ve bunların yan etkileri birbirinden farklıdır. Hastaları en fazla etkileyen çevreden duydukları kanser ilaçlarının saç döktüğüne dair söylemler oluyor. Evet, kanser ilaçlarının büyük bir kısmı saç döker ama bu saç da sonradan çıkar. Yine bir başka önyargı bulantı ve kusmada oluyor. Halbuki bu da yanlış bir yaklaşım ve bunu yenmek gerekiyor.
Kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmanın önemli bir kısmı da psikolojik oluyor. Önyargılar kemoterapiye verilen reaksiyonu artırıyor. Bu yüzden biz hastalara çevreden gelen duyumlara kapalı olmalarını öneriyoruz.
Anadolu Sağlık Merkezi Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Haluk Onat
Ne Zaman Sevgililer Günü Sevgililer Günü “St. Valentine’s Day” Ne Zaman Sevgililer Günü Tarihi
Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gün. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi’nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda “Aziz Valentin Günü” (İngilizce: St. Valentine’s Day) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.
Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir. Tahminlere göre 14 Şubat günü, tüm dünyada 1 milyar civarında kart gönderilmektedir. Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır.
Tugbam sitesinde en güzel Güzel Özlü sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Güzel Özlü sözler Güzel Özlü sözler,Çok Güzel Özlü sözler,En Güzel Özlü sözler,Anlamlı Güzel Özlü sözler, Düşündürücü Güzel Özlü sözler,
‘Ben’ kattım sana biraz, öyle sevdim seni. Çünkü sen de bensiz; O kadar güzel değilsin hani. Ceyhun Yılmaz
Kopan bir ipe düğüm attığınızda, ipin en sağlam yeri o düğüm olur. Ama ipe her dokunuşunuzda canınızı acıtan yer o düğümdür. Hegel
Sen verdikçe dost görünen çok olur. Bir de sen iste gör; Hepsi birden yok olur. Mevlana Rumi
Düştüğümüz kuyular sandığımız kadar dipsiz değil aslında, tutunmaya çalıştğımız ipler çok kısa . Bukowski
Kuşkusuz en büyük hatamız; Karşıdakine gereğinden fazla değer vermek değil, Kendimize hak ettiğimizden daha az değer vermektir . Che
Evin bαşı erkektir; amα kαdın dα boynudur. Unutmα ki , Boyun ne tαrαfα isterse bαş o tαrαfα döner. E. Cansever
Erkek adαm ağlαmαyαn değil, Bir kαdını αğlαtmαyαndır . Can Dündar
“Çoğu insan yirmi yaşında ölür; ama seksen yaşında gömülür” . Robın Sharma
“Sevgili, arayıp da bulduğun birisi değil. Hiç aklında yokken aşık olduğun kişidir”. Can Yücel
Seni hala seviyorum; ama seni sevmeyi eskisi kadar sevmiyorum . Y. Erdoğan.
Birgün “herkes gerçek sevdiğiyle buluşacak” dense, eminim o kadar çift yer değiştirir ki . Ece Ayhan
Sanki tüm hayatım boyunca yanlış melodiyle dans etmiş gibiyim . nietzsche
“Hiç kimseye güvenmiyorum” diye birşey yoktur, “Zamanında o’na güvendiğim için, artık kimseye güvenmiyorum” diye birşey vardır . Aziz Nesin
“Keşke tanımasaydım” dediğim hiçkimse olmadı benim. “Keşke beni tanımasına izin vermeseydim” dediklerim oldu . Marquez
“İnsanlarla yüzyüze konuşarak her sorunu halledebilirsin; ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin”. P. Neruda.
Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme! Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir. Mevlana
Biri kurbağa öper,biri yüzyıllarca uyur,biri 7 cüceyle yaşar,biri kuleye kapatılır. Bir masal prensesi olsan bile kadınlık zor. T. Uyar
Bir ana oğlunu aklı başında biri yapabilmek için 20 yıl uğraşır. – Bir başka kadın gelir 20 dakikada aklını başından alır . G. Vidal
Yaşadığın hayatı sevmek için bir nedenin yoksa, seviyormuş gibi yapma . Elif Şafak
“Mutluluğu yakalamışsan, sorgulama”. Bukowski
Aşk ne zaman biter biliyor musun ? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa . Bukowski
“Sana birkez ihanet edeni affedersen seni yine kullanır; Çünkü ihanet bir ruh hali değil, karekterin dökülüş biçimidir”. P. Auster
“Sevmek belki birşeydir; ama ‘sevildiğini bilmek’ çok şeydir”. Bukowski
Tugbam sitesinde en güzel Şiir üzerine güzel sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Şiir üzerine güzel sözler Şiir üzerine sözler Şiir hakkında güzel sözler Şiir üzerine söylenmiş güzel sözler
Şiir bir çıkartmadır, uyuyan topraklara uyumayışlardan.
Şiir ısrarlı bir telkindir, ama tekin olmayabilir bazı telkinler gibi.
Şiir yazılamaz olunca mı anlaşılır nasıl yazılacağı?
Şiir, kapatmalarla dolu bir haremi elegüne açmak gibi.
Tanrı iyi şairleri şiir ağası olmaktan korusun!
Bazan bir şair, tek şiirle, bir başka şairin yüzlerce şiirini yok eder.
Bazı kitapların yanında not: tükendi. Şiirler, şairler için de geçerli.
Yalnızlıklardaki gibi, şiirlerdeki kalabalık da bir uyumsuzluktur.
Hava ve kara limanları gibi, yer yer şiir limanları da olmalı; şiir trafiğinde yersiz tıkanmaları önleyecek limanlar.
Şair, kendi tarlasına da su isteyen kişidir. Bu istek çekişmelere, çatışmalara yol açar. Sonra bu su, bazen faydalı ürünler verir, bazan baldıran otları. Ne olursa olsun şiir, bir tarlayı koruma çabasıdır.
Var mısın bir İzmir ya da Paris Çok bunaldılar mı gezilere çıkamayanlar, oturur şiir yazarlar.
Sevdiğimiz insanlara bile ancak işimiz düşünce uğrarız da, şiirleri arayıp soran yok diye niçin yakınırız?
Şiirler, beraber söylenen solo şarkılardır.
Başarılı bir şiirin keyfi bir yenisine kadar sürer, duyulan o hüzün bir vefasızlık utancıdır.
İki tür şair sevilmez: Ya sızlanan ya da bitpazarında hurdacı dükkânı açmış.
Şiir bir inattır: Ne yazarız onlar gibi ne de bizden başka sanat.
Rahat düşkünlerine uzaktır, bazı algılar. Güçlü şiirler de çaba ister.
Şiir, yananlar ve kendini yakanlarla dolu dönemlerde içten bir yanışı gösterir.
Şiir, İnce ince soğan doğramak gibi. Çok eğilmişseniz üstüne, yaşarır gözleriniz.
Kurşuna dizilir ölürler, şiire dizilir dururlar.
Şiir, varlıklı-yoksul, ikisinin de uzağındadır,
Bir beraberliğin bitişinde her zaman biraz hüzün vardır, hele şiirler için.
Sözlük maddeleri, roman okur gibi ard arda okunur mu?
Bir sözlükte bir maddeye bakarız, bir süre sonra bir başka maddeye, ve kapatırız kitabı.
Sonra bir yenisine, ya da tekrar evvelce baktıklarımızdan birine. Şiir kitapları için de geçerli.
Güçlü şiir ya bir hayır ya bir bedduadır.
Şiir iki şey ister: hem seni, hem hünerini. Tek başına sen sıkıcı bir ağırlıksın, hüner ağırlığı hafifletir.
Biri şiir yazar, biri o şiir üzerine kendini.
Camın hemen yanına oturmak gibidir bazı şiirler; oysa gerilerde bir yerden uzaklar da görü^lür.
Bir kişiyle bile konuşulamaz şeylerle dolmuşsa bardak başlar şiir taşkını.
Solmuş sarı fotoğraf, duvarda, bir zaman çektiğimiz şiirin başka bir tanımı.
Bir eldir güçlü şiir, el verse kıvıracağımızı sanırız:
İnce, çelimsiz görünür, oynar bizimle ve çok sürmez elimiz yapışır masaya.
Tedavi klinikleri gibi, şiir klinikleri de olmalıydı.
Şiiri hareketli yapan, kimi sözcükler arasında gidiş gelişler, hemen görülemeyen alış verişlerdir.
Şiir ziyaret saatleri 24’ten sonra olmalı. Ne yazık ki 24’e kadar, gelenler de çok değil.
Bazı şairlerin ölümüne yanarız, ancak onların şiirleridir ki, yıllar sonra soğuklarda gene ısıtır bizi.
Bazı besinler insanı tok, bazı şiirler insanı genç tutar ve ikisi hemen hemen aynı kapıya çıkar:
Önlenir oburluklar, erken kocamalar.
Gizli şiir sayısı, gizli işsiz sayısından aşağı değildir.
Birçok şiirler, varlıklarını duyuramaz, kendilerine bir elin uzanmayışına sessizce katlanırlar.
Bir şairin yakındığımız yanı ya dilidir, ya dilsizliği.
Bir duvarı aşamayan seslenişler şiir. Duvarın arkasında millet maç seyrediyor. Şiir kazalarında ölenlerin, sakat kalanların sayısı, trafik kazalarındakinden kat kat fazladır, hep aşırı hızdan, dikkatsizlikten. İlham, evet, bir şey vurdu oltaya, ümide kapılırız.
Ama iğneye takılan, atılmalık bir fasarya da olabilir. Önemli olan sözcüklerin birbirini çekmesi, dizelerin dizi dizi ağda birikmesidir.
Çalçene şiircikler, bir kaşık suda gargara. Şiir bir durum, bir sorun üzerinde ölçülü konuşan, susunca da bizim düşünmemizi bekleyen bir olgunluktur.
Siz hangi dizede hangi sözcük, daha da yerinde, daha da güzel – sormadan değiştiriniz!
İyi şair, gereğince Karac’oğlan. O söyle
“Kim var imiş ben burada yoğ iken.”
Şiir bir çıkartmadır, uyuyan topraklara uyumayışlardan.
Şiir ısrarlı bir telkindir, ama tekin olmayabilir bazı telkinler gibi.
Şiir yazılamaz olunca mı anlaşılır nasıl yazılacağı?
Şiir, kapatmalarla dolu bir haremi elegüne açmak gibi.
Tanrı iyi şairleri şiir ağası olmaktan korusun!
Bazan bir şair, tek şiirle, bir başka şairin yüzlerce şiirini yok eder.
Bazı kitapların yanında not: tükendi. Şiirler, şairler için de geçerli.
Yalnızlıklardaki gibi, şiirlerdeki kalabalık da bir uyumsuzluktur.
Hava ve kara limanları gibi, yer yer şiir limanları da olmalı; şiir trafiğinde yersiz tıkanmaları önleyecek limanlar.
Şair, kendi tarlasına da su isteyen kişidir. Bu istek çekişmelere, çatışmalara yol açar. Sonra bu su, bazen faydalı ürünler verir, bazen baldıran otları. Ne olursa olsun şiir, bir tarlayı koruma çabasıdır.
Var mısın bir İzmir ya da Paris Çok bunaldılar mı gezilere çıkamayanlar, oturur şiir yazarlar.
Sevdiğimiz insanlara bile ancak işimiz düşünce uğrarız da, şiirleri arayıp soran yok diye niçin yakınırız?
Şiirler, beraber söylenen solo şarkılardır.
Başarılı bir şiirin keyfi bir yenisine kadar sürer, duyulan o hüzün bir vefasızlık utancıdır.
İki tür şair sevilmez: Ya sızlanan ya da bitpazarında hurdacı dükkânı açmış.
Şiir bir inattır: Ne yazarız onlar gibi ne de bizden başka sanat.
Rahat düşkünlerine uzaktır, bazı algılar. Güçlü şiirler de çaba ister.
Şiir, yananlar ve kendini yakanlarla dolu dönemlerde içten bir yanışı gösterir.
Şiir, İnce ince soğan doğramak gibi. Çok eğilmişseniz üstüne, yaşarır gözleriniz.
Kurşuna dizilir ölürler, şiire dizilir dururlar.
Şiir, varlıklı-yoksul, ikisinin de uzağındadır,
Bir beraberliğin bitişinde her zaman biraz hüzün vardır, hele şiirler için.
Sözlük maddeleri, roman okur gibi ard arda okunur mu?
Bir sözlükte bir maddeye bakarız, bir süre sonra bir başka maddeye, ve kapatırız kitabı.
Sonra bir yenisine, ya da tekrar evvelce baktıklarımızdan birine. Şiir kitapları için de geçerli.
Güçlü şiir ya bir hayır ya bir bedduadır.
Şiir iki şey ister: hem seni, hem hünerini. Tek başına sen sıkıcı bir ağırlıksın, hüner ağırlığı hafifletir.
Biri şiir yazar, biri o şiir üzerine kendini.
Camın hemen yanına oturmak gibidir bazı şiirler; oysa gerilerde bir yerden uzaklar da görü^lür.
Bir kişiyle bile konuşulamaz şeylerle dolmuşsa bardak başlar şiir taşkını.
Solmuş sarı fotoğraf, duvarda, bir zaman çektiğimiz şiirin başka bir tanımı.
Bir şiir yazılırken, daha önce yazılmış, aşağı yukarı aynı havada, aynı temada bir başkası, hayranlık ya da hasetle hatırlanıyorsa, bu yenisinde de iş vardır (bazan da yok).
Bir eldir güçlü şiir, el verse kıvıracağımızısanırız:
İnce, çelimsiz görünür, oynar bizimle ve çok sürmez elimiz yapışır masaya.
Tedavi klinikleri gibi, şiir klinikleri de olmalıydı.
Şiiri hareketli yapan, kimi sözcükler arasında gidiş gelişler, hemen görülemeyen alış verişlerdir.
Şiir ziyaret saatleri 24’ten sonra olmalı. Ne yazık ki 24’e kadar, gelenler de çok değil.
Bazı şairlerin ölümüne yanarız, ancak onların şiirleridir ki, yıllar sonra soğuklarda gene ısıtır bizi.
Bazı besinler insanı tok, bazı şiirler insanı genç tutar ve ikisi hemen hemen aynı kapıya çıkar:
Önlenir oburluklar, erken kocamalar.
Gizli şiir sayısı, gizli işsiz sayısından aşağı değildir.
Birçok şiirler, varlıklarını duyuramaz, kendilerine bir elin uzanmayışına sessizce katlanırlar.
Bir şairin yakındığımız yanı ya dilidir, ya dilsizliği.
Bir duvarı aşamayan seslenişler şiir. Duvarın arkasında millet maç seyrediyor.
Şiir kazalarında ölenlerin, sakat kalanların sayısı, trafik kazalarındakinden kat kat fazladır, hep aşırı hızdan, dikkatsizlikten.
İlham, evet, bir şey vurdu oltaya, ümide kapılırız.
Ama iğneye takılan, atılmalık bir fasarya da olabilir. Önemli olan sözcüklerin birbirini çekmesi, dizelerin dizi dizi ağda birikmesidir.
Çalçene şiircikler, bir kaşık suda gargara. Şiir bir durum, bir sorun üzerinde ölçülü konuşan, susunca da bizim düşünmemizi bekleyen bir olgunluktur.
Siz hangi dizede hangi sözcük, daha da yerinde, daha da güzel – sormadan değiştiriniz!