Posts Tagged ‘belki’

Doğum günü mesajları şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

doğum günü şiirleri
doğum günü sözleri
doğum günü mesajları
Doğum Günü şiirler Mesajları

Doğum Günü Hediyesi

…Kim derdi ki gün gelip te
ellerin elleri ellerinde terleyecek
ve kim derdi ki
yaşananlar acımasızca
tarihin zalim diliminde silinecek?

Gözler ilk kez sensiz ağlıyor
İlk kez sözler sustuğunda
Dudaklar dudaklarda
Yalnız kalıyor
Oysa doğum günümdü
Mayısın son günü
Beni sevdiğini söylediğinde
Durdu zaman yürüdüğü yolda
Şahitlik yaptı sevgiye,yüzüme güldüğünde

Şimdi çok uzaklardasın
Tarih yine aynı
Yine birşeyler karalıyorum beyaz sayfalara
Tek ilham gözlerin yok odamda

Bu sana sayısız bir şiirim
Bilinmeyenler içinde değil asla
İlk te son da aynı olacak
Hepsinde sen olacak

Ve ilk kez kendi doğum günümde
Bir başkasına hediye veriyorum
Belki bana verdiğin eşsiz hediyenin ışığını
Sana yansıtıyorum…

Doğum günü kutlu olsun sevginin
Kim yaşıyorsa sonuna kadar
Unutulmayanların,için için kanayanların
Tesellisi olsun ölene kadar…

Ferdi Gökharman

Bugün doğumgünün olduğu için farklı ve özel olduğunu mu sanıyorsun sen? Oysa sen benim için sadece bugün değil her gün farklı ve özelsin… Dostluğunun, arkadaşlığının verdiği keyfi sana anlatmam çok zor. Kalbim hep seninle. İyi ki varsın.. Birlikte daha nice yaşlara…

Sesim güzel olmadığından sana bir doğumgünü şarkısı söyleyemiyorum. Bu yüzdendir ki böyle kısa bir mesaj çekiyorum. Yeni yaşında da hep olduğun gibi sevgi dolu ve neşeli kal. Sana koskocaman mutlu bir yıl dilerim! Gönlünden ne geçiyorsa hepsinin gerçekleşmesi dileğiyle..

Bugün belki de çok kişiden doğumgünü mesajı alacaksın, ancak şu an okuduğun içlerinde en farklısı. Çünkü bu mesajın her harfi tamamen sevgiden oluşuyor. Hayatının her döneminde mutlu ve sağlıklı olmanı diliyorum. Tüm hayallerin gerçekleşsin, hayat güneşi her daim seni aydınlatsın! İyi ki doğdun ve iyi ki varsın…

Dikkat! Bu mesaj sevgi, neşe ve iyi dilek içermektedir. Bir dakika için yaşamın ve seni düşünen birinin olduğunun sevincini hisset ve mutlu ol! Bu mutluluğun her zaman sürsün. İyi ki doğdun. Nice mutlu yaşlara…

Arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremezsin ama senin için her daim varolduklarını ve seni düşündüklerini bilirsin. Bugün beni göremezsen de bil ki yanındayım! Doğumgünün kutlu olsun… İyi ki varsın varsın.. Birlikte daha nice yaşlara…

Kısa bir mesaj olmalı bu. Sana binlerce öpücük ve sevgi yolluyorum buradan.. Bil ki unutulmadın.. Doğumgünün kutlu olsun!

Doğum Günü

Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun
Mutlu ol ömrünce, üzülmeler sana yasak olsun
Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pasak olsun
Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun

İyiki doğdun, iyiki vermiş yaradan seni bizlere
Yıldırım gibi çaktın, güneş gibi açtın üstümüze
Söz oldun, mani oldun, saz oldun bestemize
Kutlu olsun doğum günün,nice mutlu senelere

Muhterem Aslan

Zekat İle İlgili Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Zekat İle İlgili Şiirler
Zekat Şiirleri

Zekat
Din-i mübîn künyesidir verilen maldan zekat
Tâhir eder mâyesini her bir ahvâlden zekat
Beş vakit namaz müminin mi’racıdır eyce bil
Vermez isen alıkoyar seni bu yoldan zekat

Savm ile tevhid-i Yezdan rehber olur cennete
Hacca varmak kula farzdır fâik ise devlete
İkiyüz âyet inüpdür hakkına bak hüccete
Enbiyâyı kurtarandır tûl-i emelden zekat

Ver zekâtı ‘abdî haktır müstehakın ara bul
Emrine eyle riâyet olmayasın âsî kul
Dinle sen Cemâl Hoca’yı tâatın olur kabul
Destgîrin, nara siper, verdiğin elden zekat

Kağızmanlı Cemal Hoca

Zekat Olmasa

ZEKÂT OLMASA
Belki yakınırdım belki bıkardım
Hayatım bir aşka zekât olmasa…
Her olaya daha farklı bakardım
Hayatım bir aşka zekât olmasa…

Izdıraptan alev alır yanardım
İstifamı amirime sunardım
Belki eksi otuzlarda donardım
Hayatım bir aşka zekât olmasa…

Çileye gelmezdi gülmezdi yüzüm
Hayâlimi götürmezdi gündüzüm
Sözlerime tesir etmezdi özüm
Hayatım bir aşka zekât olmasa…

Kâbusa dönerdi hayâlim düşüm
Ağlamama karışırdı gülüşüm
Angarya gelirdi bana tüm işim
Hayatım bir aşka zekât olmasa…

Aklım mağlûp olur gönlüm sinerdi
İçimdeki fırtınalar dinerdi
Ömrümün bayrağı yere inerdi
Hayatım bir aşka zekât olmasa…

ŞAKALAR’ı dünya hırsı sarardı
Muhabbeti mum yakarak arardı
O zaman bir ömür neye yarardı
Hayatı bir aşka zekât olmasa…

Turan Şakalar

İman ve Zekat
dünya kazanç yurdudur cehennem ya da cennet
dünyalığa meyletmek insanlarda bir yarış
zengin olmadım diye sakın geçirme cinnet
Allah taksım etmiştir dünyayı karış karış

Allah zenginlik verip denemekte kulunu
imandaki sebatı onu ikrama zorlar
zekat ibadetinin bulmalıdır yolunu
şeytana kulak asma o hep küfürde zırlar

zekat farizasında önce yakından başla
imkanın ne kadarsa zekatın ona göre
verdiğin kimseleri incitme gözle kaşla
imanında müslüman tırmanır öre öre

bir kimseki zekatı unutmuştur çok yazık
musibetler ard arda malını talan eder
zengindir lakin ona dünyası olmuş kazık
adı müslümansa da ahreti olmuş heder

karun bir örnek bize zekat vermedi battı
bir mucize olarak kur’an-da dermeyandır
demesinler Allah’ı iki kuruşa sattı
çokta olsa zekat ver inanmazı utandır

İlyas Demirbaş

Tevfik Fikret Tarihi Kadim Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tevfik Fikret Tarihi Kadim Şiiri
Tarihi Kadim Tevfik Fikret Şiiri
Tevfik Fikret Tarihi Kadim

TARİH’İ KADİM
Puan Ver :
İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu.
Ve başlar bize maval okumaya.
Ninniler uydurup uyutur bizi
dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun,
zifiri karanlık hayatından.
Gösterir bize evvel zamanı,
tek doğru, en güzel örnek, der.
Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden.
Senin tarih dediğin işte budur,
alnında altı bin yıllık buruşuklar
ve bir o kadar da kuşku.
Başı geçmişe bir düşe değer,
sürünür ayağı bomboş bir geleceğe,
bir deri bir kemik,
ayakta zorla durur.

Ben hiç tiksinmem ondan,
karşıma alırım onu arada bir,
anlat bakalım, derim, şu eskilerden.
Bir parça feylesofa benzer o,
bir parça sırtlana benzer,
berbat suratıyla da bir hortlağa.
Yoklar mezarını unutulmuş gecelerin,
başlar paslı, boğuk bir sesle
bir bir bana anlatmaya,
sırasıyle, ne olmuş ne bitmişse:
Hep yıkım üstüne yıkım,
acı üstüne acı!
Ne vakit geçse anlı şanlı bir ordu,
çöküverir ağır gölgesi bir bulutun,
kanlar yağar dört bir yana.
En başta bir kanlı bayrak.
Kanlı bir taç gelir arkasından.
Sonra araçlar sökün eder kan içinde:
Balta, topuz, yay, kılıç, mızrak,
mancınık, top, tüfek, sapan.
Arada, kanlı komutanlar ve savaş birlikleri.
En son alay alay esirler geçer.
Yenen bir kişiye yenilen on kişi,
çiğneyen haklı, yiğnenen hapı yuttu.
Yıkımlara, acılara alkış tut,
yüksekten bakanlar önünde eğil,
insafla birdir aşşağılık ve namussuzluk,
doğruluk lafta, yürekte değil,
iyilik ayaklarda, kötülük kucaklarda.
Bir gerçek var, tek bir gerçek:
Eli kolu bağlayan zincir.
Bir tek şey var sözü geçen: yumruk.
Hak güçlünün, kötünün yanı.
Uzun lafın kısası:
Ezmeyen ezilir!
Nerde bir şeref var, iğreti.
Nerde bir mutluluk var, yama.
Bir şeyin ne başına inan ne sonuna.
Din şehit ister, gökyüzü kurban.
Her yanda durmadan kan akacak,
durmadan her yanda kan!

İşte böyle inler, sayıklar o,
anlatır insanoğlunun bu belalı ömrü
ne yolda, nasıl sürdüğünü.
Bakarım iskeletin kanlar köpürür dişlek ağzında.
Duyarım sesinin titreyen kuyusunda
yankısını korkunç bir iniltinin,
ben de başlarım birdenbire titremeye,
toprak da tiksintiyle titremiş gibi gelir bana.
Savaşın gürültüsü, patırtısı, indir artık
indir bu acıklı sahnenin perdesini!
Dinsin sonu gelmeyen bu karışıklık!
Sen de, gelenekçi iskelet,
yazdığın kara yazılara bir son ver,
aydınlığa susadık biz, aydınlığa susadık.
Uzun karanlıklar içinde uyumak isteyen mi var?
Bizden iyi geceler onlara,
bizden onlara iyi uykular!
Kimsin, ey gölge, kendinden geçmiş,
koşuyorsun karanlıklara doğru?
Kanla oynamış gibisin,
kırmış geçirmişsin insanoğlunu.
Sen buna kahramanlık mı dedin?
Onun kökü kan ve hayvanlık be?
Şehirler çiğne, ordular dağıt,
kes, kopar, kır, sürükle,
ez, vur, yak ve yık.
Yalvarmalara yakarmalara boş ver,
gözyaşlarına iniltilere aldırma.
Ölümle, acıyla doldur geçtiğin yeri,
ne ekin ko, ne ot ko, ne yosun.
Sönsün evler, sürünsün insanlar orda burda,
kalmasın alt üst olmayan hiçbir yer,
mezar taşına dönsün her ocak,
damlar çöksün yetimlerin başına.
Bu ne alçaklık böyle bu ne namussuzluk!
Hey bana bak, başbuğ musun ne?
Yerin dibine bat, cakanla gösterişinle!
Her başarı bir yıkım bir mezarlık,
işte bir yavrucak yatıyor şurda,
ey cihangir, onu gör de utan!
Devril, bağımsızlığın eskimiş tahtı, devril,
nice acılar verdin bütün insanlara,
inim inim inlettin bütün insanları.
Parçalan, kararmış tac, tuz buz ol,
hep senin yüzünden yoksulluğu insanların.
Göz yaşından incilerin nerde hani?
Nasıl da yosun tutmuşlar, bi görsen!
Eski çağlar nasıl kanmış size?
Ey kan içen kargalar,
bütün karanlıklar sizinle dolu!
Artık yeter fikri susturduğunuz,
yerini hiç bir şey tutamaz bu dünyada
zincirsiz, kelepçesiz yaşamanın.
Hadi gidin tarih korusun sizi,
-haydutlara en iyi sığınaktır gece-,
gidin, yok olun siz de o mezarlıkta.
İşte müjdelerin en güzeli,
işte en gerçek özgürlük
düşümüzdeki gelecek çağlarda:
Ne savaş, ne savaşan, ne salgın,
ne saltanat, ne yoksulluk, ne ezen, ne ezilen,
ne yakınma, ne de zulmün kahrı,
ne tapılan, ne tapan,
ben benim, sen de sen!

Ey soyulan iskelet, kimse bilmeyecek o zaman,
kimse bilmeyecek senin sayıp döktüklerini,
savaş ne, karışıklık ne, zafer ne, anlaşma ne?
Belki duyulmadık bir öykü,
belki korkunç bir masal.
Çok sürmez köhne kitap,
fikri gömen sayfaların
bugün olmazsa yarın yırtılacak.
Ama kim yapacak dersin bu işi?
Bu öyle büyük, öyle kocaman bir devrim ki,
hangi güç kalkar, ben yaparım der?
Yerlerin ve göklerin sahibi mi?
Tamam, işte oldu şimdi!
Yeri göğü elinde tutan o kibirli,
o somurtkan ve dokunulmaz.
Bütün bu kavgalar onun yüzünden değil mi?
Gökyüzü, sen söyle,
yüzyıllarca sel gibi akan su,
– şimdi esrik bir ağzın türküsü,
kuru sesi zindandaki bir adamın,
iç açan bir söz ya da yakan bir söz şimdi,
bir geniş “oh!”, bir derin “eyvah!”,
bir yakarış, bir övgü,
Şimdi tüy gibi bir rüzgar,
Şimdi ağzın bir kasırga.
Dokunaklı bir yakınma şimdi,
sabredemeyen bir başa kakma,
bir titreme, bir çan sesi,
bir savaş davulunun gümbürtüsü,
için için ağlamasi çaresizliğin,
kahrın iyilikbilir kişnemesi,
bir söylev, apaçık, gürül gürül,
Şimdi utangaç ve hasta bir yalvarış,
bir rahatlık bir iç sıkıntısı,
Şimdi korkunç bir haykırma –
bütün bu karman çorman gürültü patırtıyla
inleyen boş kubbe, sen söyle!
Sen ki her sesi yankılayansın,
söyle, bu bir sürü boş çabalama içinde,
daha yukarlardaki şu tanrı katına
hangi sesin yankısı varabilmiş ki?
Hangi dua kabul olmuş bugüne dek?
Binlerim seni, göklerin tanrısı,
din ulularından dinlerim seni:
“Ne benzer var, ne noksanı,
canlı ve ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve yüce.
Odur veren yiyeceği içeceği,
düşleri gerçek yapan o,
bilen, haberi olan, kahreden ve öç alan,
açık, kapalı her şeyi duyan ve anlayan,
el uzatan yoksullara ve çaresizlere,
her zaman her yerde bulunan ve her yeri gören…”
Seni böyle övüp duruyorlar işte.
Oysa senin en üstün özelliğin ne,
“Ortaksız” oluşun değil mi?
Kaç ortağın var şu bataklıkta, bir bak.
Topu ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve kahreden.
Ve topu ortaksız ve tek.
Ve topunun buyruğu yasağı ve saltanatı var,
ve topunun yukarlarda bir gökyüzü.
Bütün ordan gelir yüreğe doğan.
Topunun güneşi, ayı, yıldızları var,
ve topunun görünmez bir tanrısı.
Topunun adanan bir cenneti var,
ve topunun bir varlığı, bir yokluğu,
ve topunun saygıdeğer bir peygamberi.
Ve topunun cennetinde körpecik güzel kızlar yaşar.
Ve topunun cehenneminde birer lokmadır insancıklar.
Tanrılar ne derse onu yapacak halk,
sabırla ve kahırla olacak iki büklüm.
Ama tanrılar ne derse onu yapacak.

İnanasım gelmiyor bunların hiçbirine.
“Ne bileyim?” diyor kime sorsam.
Hepsi bir kuruntu mu bunların yoksa?
Belki aldanmak yaşamanın bir gereği.
Belki de hepsi de doğrudur, kim bilir,
belki ben hiç bir şeyin farkında değilim,
karıştırmaktayım “yok” la “var” ı.
Kusurum ne? Kuşkuda olmak mı?
Kuşku koşmaktır aydınlıklara doğru.
İnsan aklıdır eninde sonunda gerçeği bulacak olan.
Belki de yok olacağız bir gün topumuz birden.
Kimbilir, öbür dünya belki de var.
Madem bu beden o ölümsüzün işi,
ne diye kıvranır durur bin türlü dert içinde?
Hadi diyelim aslımız toprak bizim,
sen gel onu kederden bir çamur yap.
– her yeri kanla, göz yaşıyla dolu –
insaf be, bu kadarı da olur mu?
Sen gel hem yoktan var et,
sonra da ettiğini boz, kötüle.
Hiç bir yaradandan ummam bunu:
Yaradan yok eder, ama perişan etmez!

En zorlu düşmanın işte, tanrı,
boğmak ister seni ulu katında,
çok iyi tanırsın sen o yılanı,
onun kızgın zehrinden bir vakitler bize
bir tadımlık vermiştin hani.
Kuşku! En zalim en güçlü düşman.
Bunu ya bildin ya koydun kafamıza,
ya da bilemedin işin nereye varacağını.
“şeytanlık, düzen, sapıklık” denen şey var ya,
bugün yerinden yurdundan edecek seni o.
Tapınağında ışıklarını söndürüyor,
elleriyle parçalıyor heykelini.
Sense, iler tutar yerin kalmamış,
göçüp gidiyorsun olanca gücünle.
Burçlarında yıkılmalar falan hani?
Nerde hani gümbürtüsü yıldırımlarının?
O kızgın soluğun hani nerde?
Ne cehennemlerinde bir kaynama var?
Ne büyük acını gören bir göz.
Ne de kulaklarda dokunaklı bir çınlama.
Oysa bir ufak parçası kopsa insanın,
bir sızlanma olur, duyulur bir ağlaşma.
Sen Yeryüzü ve Gökyüzü’nle göç gir de,
bir inilti bile duyulmasın ortalıkta.
Tam tersi, kahkahadan geçilmiyor.
Zaten yalana ağlasa ağlasa,
bir ikiyüzlüler ağlar,
bir de ahmaklar.

Etkileyici Şiirler Kısa

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Etkileyici Kısa Şiirler
etkileyici şiir
Etkileyici Şiirler

Etkileyici Şiirler Kısa

topladım sevgimi gidiyorum hayatından
hiç bir anı kalmasın geride
sana beni hatırlatan
kırdığın kalbimin parçalarını
yükledim bavullara açmamak üzere
ne bir resim ne bir plak olmalı
sana beni hatırlatan

**

Karlar yağdı üzerime, tipi misali
Buz tuttum,kımıldamaz oldum,dondum
Baharı bekledim zamanla soldum
Kalkmaz oldu karlar üzerimden
Kardelenleri bekledim,açmaz oldular
Umutlarıma kokular saçmaz oldular
Küstün mü kardelenim?
Güneş ısıtmadı mı seni?
Benim gibi darda mısın?
Yoksa sen de çıkmazda mısın?

**
Hayatımdan çıkarttığım ilk ve tek kişisin.
Garip bir ayrılık bu. Birazda zorunlu…
Sevmek yetmiyor işte, Cesaret lazım sevmeye.
ellerinin ellerimde olması yetmez,
Kalbinde gerekiyor bu oyunda.
Ne yazıkkı kaybettin sen bu oyunu
gule gule sevdigim….

**

Elveda deyip hayatından çıkmayı
senin kadar kolay söyleyemedim
arkamı dönüp gitmeyi
senin gibi beceremedim
başka çarem kalmasa da bu aşk için
yaşadıklarıma saygımdan
gözlerine bakarak
dinmeyen fırtınalar ardından
fısıltıyla gelen en sözüm olur ELVEDA

**

Aklım seninle olmaz diyor
bir kez daha üzülmek istemiyor
ömrüm hep seni beklemekle geçti
verilecek son bir şans kalmadı bizim için
yinede kalbimle aklım savaşıyor
yıkıntılar kırık parçalar uçuşurken kalbimde
ben sessizce bekliyorum savaşın galibini
aldığım nefes gibi alışmışken sana
gitmek çok zor olacak biliyorum

**

bugün,eskiye dair ne varsa
atıyorum belleğimden
ve başlıyorum yeniden hayata
hayallerle yaşıyorum artık
tüm kalbimle gerçek olmasını dilediğim hayaller
karşılıksız sevdalara elveda
Hayatımda hiçbir sözcükten
Bu kadar nefret etmedim ben
Ve hiçbir sözcüğü telaffuz etmedim
Bu denli içten
Neden diyeceksin bu nefretin
Sebebi sensin
Evet sen,
Beni keşkelere mahkum eden.
Sen bunun farkında bile değilsin
KEŞKE farkında olabilsen…

**

yürekten dilediğim dileğimsin sen benim
içimde en çok hissettiğim kişisin
belki birleşik yüreklerimiz
belki de bana ait değil senin yüreğin
varsın bana ait olmasın
varsın başkası için çarpsın
sen yine de benim Can’ımsın
kimbilir belki birgün kavuşacağım sana
ya da belki de hep sensiz olacağım
belki ölesiye seveceğiz birbirimizi
belkki de öleceğiz birbirimizsiz…

**

bir tek sözün bağlar beni sana
gel demen yeterli bana
öl desen ölecek kadar
aşığım sana.
bir tek bakışın alıyor beni benden
başka başka diyarlara götürüyor
gittiğim heryer
buram buram aşk kokuyor.
ben bu kadar aşıkken
bir tek hayelimdesin ya sen
işte bu yüzden ölmekteyim ben.

**

gidiyorum bu şehirden
Yarınlarımı seninle yaşadıklarımı …
Her şeyi geride bırakarak
Sensiz gidiyorum…..
Geride sana solmuş bir gül,
Kırılmış bir kalp bırakarak,
Belki de bir daha dönmemek üzere…

**

gitme gitme dur diyemedim
günahım dududaklarımı kapamışken
seni bulduğumuma tanrıya dua ederken
sana söyleyemediğimi artık sende biliyorken
gitme dur gitme diyemedim
böyle olsun istemezdim deken bile
sensizlikk genzimi yakıyor
senden tek kalan sensizliğim
sensizliği kalbimin bedenimle çarpan heryerine
işledim takii bedenimde kalbimin atışları duyulmayana dekk
gitme gitme diyemedim…

**

senınle baslayan yollarda ertelıyorum adımlarımı
oysa adımlarımda hep yalnızdı
onlarda ne yapacgını bılımiyordu
ama ıste dusundum taşındım ve yolarına bır yol daha cızdım
yolun suan sende sen ıse yoksun yokluklar ıcınde
gitmek kalmanın yarısıdır hep bir taraflarını unutursun
oralar sakindir onlarsız oralar zindandır
birbaşına kalmanınsuskunluğunu yediremiyorsan kendine
bizi hatırla ve gülüşün eksik olmasın yüzünden
çünkü şunu unutmaki özlemler hep özlenir

***
Umutlarımı bana bırak.
Yalnızlığımı al götür uzaklara
boşalan yere bir yudum sevgi koy.
Ölümümü bana bırak
sevgilerimi de Ve çocukluğumu
Ve de şiirlerimi de.
Yenilmişliğimi al götür sonzuza
yerine bir direniş koy ucunda zafer olsun…..

İbrahim Sadri – Yaz Bitti

Cuma, Haziran 22nd, 2012



Çekildi gözlerin lacivert sulardan
Ay gitti
Hani bu sondu
Hani ağlamak yoktu
Geride yosun kokusu
Ve sarkılan egenin
Geride korku
Yaz bitti
Ay düştü ellerimden
İsmin
Şimdi
Şurada,
Üstünde
Şu
İskelenin
Yaz bitti
Sesin
Ay düştü içimden
Bütün şarkılar gibi kederli
Unutulmuş bir akşam tanışıklığı kadar derbeder
Her şeyi aslına döndüren bir ateş, aşk ve nâr
İşte sonbahar
Yaz bitti
Çekerek içimden ne varsa
İyot kokan deniz kokan sen kokan
Rüzgarı saçlarına benzetmek
Ve saçlarını rüzgara verişini beklemek
Bir taburenin üstünde
Oturup seni özlemek bitti
Ay gitti ellerimden
Yaz bitti
Hadi ömre yürüyelim
Geriye şiirler kalsın
Belki kimsesiz anılar
Sevdanın yoksullarına dağıtacak kadar
Belki bir imbatla
Bir martı kanadında ya da
Yarım bırakılmış bir akşam şarkısında
En iyisi bir dalganın köpüğünde kalsın adın
Anlaşılan
Artık olmamalısın
Radyolarda şarkılar dinlemeliyim
Hangisi sana benziyorsa
Ben de biraz söylemeliyim
Güneşi avuçlarımıza bırakan
Bir temmuzun ardından
Yürüyüp gitmeliyim
Seni lacivert sularından çıkarıp egenin
Okyanusların bitimsiz mavilerine terk etmeliyim
Kimbilir
Belki de artık üşümeliyim
Hey sonbahar
Ben şimdi seni sevmeliyim
Yaz bitti
Sesin
Ay düştü
Mavi neonları söndü
Sahil çay bahçelerinin
Ortalıkta birkaç sarı yaprak
Yarım bir çay
Ve sadece hatıralar, var
Yaz bitti

Şiir: İbrahim Sadri

Dostluk İle İlgili Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Dostluk İle İlgili Şiirler Yeni,

Dostluk Şiirleri Kısa;

SEN GÜZEL DOST

Yazdın onca eserleri
Aydınlattın beyinleri
Topladın tüm verileri
Bir mürşittin, sen güzel dost

Savunurdun evrenseli
Mertebenle, oldun veli
Tinde esen, bir sam yeli
Bir önderdin, sen güzel dost

Boyun kadar kitapların
Dost söyledi, hep dillerin
Olmadı hiç ödünlerin
Ödünsüzdün, sen güzel dost

Araştırdın, sorguladın
Yaşam boyu, hiç durmadın
Tarih yazdı, senin adın
Ölümsüzsün, sen güzel dost

Anadolu bilgesiydin
Gerçeklerin gür sesiydin
Dervişlerin nefesiydin
Filozoftun, sen güzel dost

Verdin Cevri mahlasını
İnsanlığın en hasını
Kamilliğin manasını
Öğretmiştin, sen güzel dost

Gidecektir bir gün gelen
Eserlerdir baki kalan
Üretendir, soru soran
Hep ürettin, sen güzel dost

Yol gösterdin, Zamanım’a
Hizmet sundun, insanlığa
Dünyada ki, tüm canlara
Değer verdin, sen güzel dost

DOSTLUK

Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

Gözümüzün dilinden anlar,
elimizin sırrını bilirsin.

Namuslu bir kitap gibi güler,
alnımızın terini silersin.

O gider, bu gider, şu gider,
dostluk, sen yanı başımızda kalırsın

Dost!

Yollarımız ayrılsada…
Yüreğim dost kalır sana!
Habersiz gitsen uzağa…
Arar bu can seni,ey dost!
Bulur bu can seni,bil dost!
Dost…

Çatlamış topraklar gibi,
Susamışsa dostun dili,
Sular seller, yağmur gibi…
Akar bu can sana, ey dost!
Yağar bu can sana,bil dost!
Dost…

Arar insan,arar dostu!
Bulursa o gerçek dostu,
Gönlümde tapulu yurdu…
Kurdu bu can sana,ey dost!
Kurar bu can sana,bil dost!
Dost…

Açılır kapılar sana…
Sen de kapılar aç bana!
Dost olan dostundan yana…
Gelir bu can sana,ey dost!
Koşar bu can sana,bil dost!
Dost…

Gerçek dostlar unutur mu?
Gezer o dostun yurdunu…
Derdin dost derdim olurdu,
Devam sen de,bilesin dost!
Özün gerçek,sözünse dost!
Dost…

DOSTUM

Hayat akıp giderken,
Düşler birer birer biterken,
Ben kendime bir dal ararken,
Seni buldum DOSTUM.

Şimdi çok mutluyum.
Hatta uçuyorum.
Adeta kendimi,
Bir cennette sanıyorum.

İyiki varsın bitanem,
İyiki yumuşak kalbin var,
Denizler kadar derin,
Güzel gözlerin var.

Ben seninle olmaktan,
Seninle dertleşmekten,
Seninle gülmekten,
İnan çok mutluyum.

DOST DEDİĞİN

Dost dediğin
Dostun yüreğinden geçeni bilmeli
Dost dediğin
Dostunu karşılıksız sevmeli
Dost dediğin
Verecekse almadan vermeli
Dost dediğin
Yüreği kan ağlarken, dost için gülmeli
Dost dediğin
Kara toprak gibi sadık kalabilmeli
Dost dediğin
Sığınacak yerin yoksa kucağını açabilmeli
Dost dediğin
Güne sıcak bir güneş olup doğabilmeli
Dost dediğin
Geceye parlayan yıldız olabilmeli
Dost dediğin
Sırtını yasladığın asırlık bir çınar
Dost dediğin
Gerektiğinde bir kalkan olabilmeli
Dost dediğin
Kahpe kurşuna göğsünü siper yapabilmeli
Dost dediğin
Velhasıl dost olduğunu bilmeli
Dost dediğin

Dostluk

Dostluk; yemek,içmek,eğlenmek değil
Dostluk; fedâkarlık,dostluk emektir
Dostluk; bir nefeslik dinlenmek değil
Dostluk; kötü günde birlik demektir

Acıyı paylaşmak,kederi silmek
Yerinde bir lokma ekmeği bölmek
İçten duygularla sevmeyi bilmek
Dostluk can istese,canı vermektir.

Dostluk; sığınılan liman olmalı
Dostluk; nefes,nefes kalbe dolmalı
Dostluk; yaşadıkça baki kalmalı
Dostluk; dost bağından çiçek demektir

Dostluk kolay olmuyor

Dost dediğin dostu ile yoldaştır
Belki arkadaştır belki kardeştir
Belki ana baba belki de eştir
Dost dediğin kolay bulunmuyor ki…

Dostluk insanlarda gönül bağıdır
Dostluk duyguların olgun çağıdır
Dostluk yemeklerin tuzu yağıdır
Dostluklar çabucak kurulmuyor ki…

Dostluk para ile alıp satılmaz
Elinin tersiyle hemen itilmez
Dostluk bozulursa rahat yatılmaz
Dostluk öyle kolay kurulmuyor ki

Elemde kederde, güzel şeylerde,
Dağlarda şehir de belki köylerde,
Yaşamın sürdüğü her türlü yerde,
Dosttan uzaklarda yaşanmıyor ki…

Dostuna güvenir rahat edersin
Her şeyi konuşur her şeyi dersin
Dostluk çok önemli sen de bilirsin
Dostluk öyle kolay kurulmuyor ki….

2 Kıtalık Nazım Hikmet Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Nazım Hikmet Şiirleri

Nazım Hikmet Şiirleri 2 kıtalık

GÜZ

Günler gitgide kısalıyor,
yağmurlar başlamak üzre
Kapım ardına kadar açık bekledi seni
Niye böyle geç kaldın?

Soframda yeşil biber, tuz, ekmek
Testimde sana sakladığım şarabı
içtim yarıya kadar bir başıma
seni bekleyerek
Niye böyle geç kaldın?

CENAZE MERASİMİM

Bizim avludan mı kalkacak cenazem?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?
Asansöre sığmaz tabut,
merdivenler daracık

Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak,
belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu,
belki ıslak asfaltıyla yağmur
Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi


PENCERELER

Sabaha karşı mıydı bilmiyorum
yoksa akşamüstü müydü
belkide gece yarısı
bilmiyorum
girdi odama pencereler
perdeli perdesiz
ben basma perdeleri severim
ama tül perdeler de vardı
kara ustorlar da
ustorları çekip çekip bırakıyordum
bir daha inmez oldu kimisi
kimisi bir daha çıkamadı yukarı
ve camları kırık pencereler
elimi kestim
kimi camsızdı büsbütün
camsız pencereler içime dokunur
camsız gözlükler gibi

Pencereler
yağmur yağıyordu camlarınıza
kızıl saçları kederli uzun
ben alt dudağımda cıgaram
türkü söylüyordum içimden
yağmur sesini kendi sesimden çok severim

Pencereler

beşinci katta güneşli boşluğunuzda bir deniz
bir deniz mavi yüzük taşından
serçe parmağıma geçirdim usulcacık
üç kere öptüm ağlayarak
öpüp alnıma koydum üç kere

Pencereler
çıktım kırmızı velenseli yataktan
çocuk burnumu dayadım terli camına pencerenin
oda sıcaktı ve genç anamın kokusu vardı odada
dışarda kar yağıyordu
ben kızamık çıkarıyordum

Pencereler

sabaha karşı mıydı bilmiyorum
belki de gece yarısı
bilmiyorum
odamın içindeydi yıldızlar
ve gece kelebekleri gibi
çırpınıyorlardı camlarınızda
ben onlara dokunmaktan çekinerek
açtım sizi pencereler
salıverdim yıldızları geceye
aydınlık sınırsız hür geceye
yapma ayların geçtiği geceye

kurtlar duruyor ayın altında
hasta aç kurtlar
kurtlar duruyor önünde pencerenin
kadife perdeleri kapasam da sımsıkı
ordadırlar bilirim
gözetliyorlar beni

Pencereler

düştüm bir pencereden
bir güzele bakarken
dünya halime güldü
güzel dönüp bakmadı
belki farkında değildi

Pencereler
pencereler
kırk evin penceresi odama girdi
ben oturdum birinin içine
sarkıttım ayaklarımı bulutlara
bahtiyarım
diyebilirdim belki

Ceviz Ağacı

Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Davet

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli
ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!

ÇEKİLMEZ BİR ADAM

Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum

Yahya Kemal Beyatlı Uzun Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri Uzun,

Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri,

SÜLEYMANİYEDE BAYRAM SABAHI

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye’de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübarek, ne garib alem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu…
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sukünette karıştıkca karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.
Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah’ına bir böyle yapı.
En güzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur öz şekli hayal ettiği mimarının.
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul’un ufkunda bu kudsi tepeyi;
Taşımış harcını gazileri, serdarıyle,
Taşı yenmiş nice bin işcisi, mimarıyle.
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne,
Uhrevi bir kapı açmiş buradan gökyüzüne,
Taa ki geçsin ezeli rahmete ruh orduları..
Bir neferdir bu zafer mabedinin mimari.
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir varisin olmakla bügün mağrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi,
Senelerden beri ru’yada görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını
Görüyor varliğının bir yere toplandığını;
Büyük Allah’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir’i
Ne kadar saf idi siması bu mu’min neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli,
Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşıyan varisi hem sahibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.
Karşı dağlarda tutuşmus gibi gül bahçeleri,
Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.
Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.
Çok yakından mı bu sesler, cok uzaklardan mı?
Üsküdar’dan mı? Hisar’dan mı? Kavaklar’dan mı?
Bursa’dan, Konya’dan, İzmir’den, uzaktan uzağa,
Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden, taa Beyazıd’dan, Van’dan,
Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan.
Ne kadar duygulu, engin ve mübarek bu seher!
Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi büyük hatıralar rüzgarını,
Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.
Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosva’dan, Niğbolu’dan, Varna’dan, İstanbul’dan..
Anıyor her biri bir vak’ayı heybetle bu an;
Belgrad’dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar’dan mı?
Son hudutlarda yücelmiş sıra-dağlardan mı?
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar’dan mı? Tunus’dan mı, Cezayir’den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mabedde karıştım vatanın birliğine.
Çok sükür Tanrıya, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşıyanlarla beraber bulunan ervahı.
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.

YAHYA KEMAL BEYATLI

VUSLAT

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı…

Gördükleri ru’ya ezeli bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen ruzgarı başka.
Bülbülden o eğlencede feryad işitilmez;
Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez…

Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi…
Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;
Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fiskiye ahengini dinler.

Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa
Boynunda O’nun kolları, koynunda O varsa,
Dalmışsa O’nun saçlarının rayihasiyle,
Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle.

Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık
Bir mucize halinde o gözlerdendir artık.
Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardakı tuzdur.

İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan…
Bir sır gibidir azçok ilah olduğumuzdan.
Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler?

Aşk, onları sevkettiği günlerde, kaderden
Rüzgar gibi bir sevk alır, oldukları yerden.
Geldikleri yol, ömrün ışıktan yoludur o!
Alemde bir akşam ne semavi koşudur o!

Dört atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin,
Simaları her lahza parıldar bu zeferle;
Gök, her tarafından, donanır meş’alerle!

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar
Dunyayı unutmuş bulunurken o sularda,
-Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-

Bir an uyanırlarsa leziz uykulardan,
Baştanbaşa, heryer kesilir kapkara, zindan…
Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak…
Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak…

Ey tali! Ölümden ne beterdir bu karanlık!
Ey aşk! O gönüller sana maloldular artık!
Ey vuslat! O aşıkları efsuna ramet!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!

YAHYA KEMAL BEYATLI

MEHLİKA SULTAN

Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı:
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Kara sevdalı birer aşıktı.

Bir hayalet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rü’yalarına;
Hepsi meşhur, o muamma güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.

Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler: ”Belki bu son akşamdır”

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalp üzülür:
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür.

Mehlika’nın kara sevdalıları
Vardılar cikrigi yok bir kuyuya,
Mehlika’nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gözlerle suya.

Gördüler: ”Aynada bir gizli cihan..
Ufku çepçevre ölüm servileri…..”
Sandılar doğdu içinden bir an
O, uzun gözlu, uzun saçlı peri.

Bu hazin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya.
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.

Su çekilmiş gibi rü’ya oldu!..
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayal alemi peyda oldu
Göçtüler hep o hayal alemine.

Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Oradan gelmeyecekmiş dediler!..

YAHYA KEMAL BEYATLI

MOHAÇ TÜRKÜSÜ

Bizdik o hücumun bütün aşkıyle kanatlı;
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı.

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle!

Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü;
Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü.

Gül yüzlü bir afetti ki her pusesi lale;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visale!

Dünyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!

Bir bir açılırken göğe, son def’a yarıştık;
Allaha giden yolda meleklerle karıştık.

Geçtik hepimiz dört nala cennet kapısından;
Gördük ebedi cedleri bir anda yakından!

Bir bahçedeyiz şimdi şehitlerle beraber;
Bizler gibi ölmüş o yiğitlerle beraber.

Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden
Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden!

YAHYA KEMAL BEYATLI

SES

Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum,
‘Yârab! Hele kalp ağrılarım durdu!’ diyordum.
His var mı bu âlemde nekahat gibi tatlı?
Gönlüm bu sevincin helecâniyle kanatlı
Bir tâze bahâr âlemi seyretti felekte,
Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek’te;
Akşam!.. Lekesiz, sâf, iyi bir yüz gibi akşam!..
Tâ karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam;
Sâkin koyu, şen cepheli kasriyle Küçüksu,
Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;
Bir neş’eli hengâmede çepçevre yamaçlar
Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar;
Dalgın duyuyor rüzgârın âhengini dal dal,
Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal;

Bir lâhzada bir pancur açılmış gibi yazdan
Bir bestenin engin sesi yükseldi Boğaz’dan.
Coşmuş yine bir aşkın uzak hâtırasıyle,
Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyle,
Dağ dağ o güzel ses bütün etrâfı gezindi:
Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi.
Âni bir üzüntüyle bu rü’yâdan uyandım.
Tekrâr o alev gömleği giymiş gibi yandım,
Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde,
Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde;
Her yerden o, hem aynı güzellikte, göründü,
Sandım bu biten gün beni râmettiği gündü.

Yahya Kemal Beyatlı

Ahmet Arifin Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ahmet Arifin Şiirleri


Ahmet Arif Şiirleri


OTUZÜÇ KURŞUN

1.

Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van’da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari güvercinler su başlarında
Ve karaca sürüsü,
Keklik takımı…

Yiğitlik inkar gelinmez
Tek’e – tek doğüşte yenilmediler
Bin yıllardan bu yana, bura uşağı
Gel haberi nerden verek
Turna sürüsü değil bu
Gökte yıldız burcu değil
Otuzüç kurşunlu yürek
Otuzüç kan pınarı
Akmaz,
Göl olmuş bu dağda…

2.

Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
Sırtı alacakır
Karnı sütbeyaz
Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
Yüreği ağzında öyle zavallı
Tövbeye getirir insanı
Tenhaydı, tenhaydı vakitler
Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı

Baktı otuzüçten biri
Karnında açlığın ağır boşluğu
Saç, sakal bir karış
Yakasında bit,
Baktı kolları vurulu,
Cehennem yürekli bir yiğit,
Bir garip tavşana,
Bir gerilere.

Düştü nazlı filintası aklına,
Yastığı altında küsmüş,
Düştü, Harran ovasından getirdiği tay
Perçemi mavi boncuklu,
Alnında akıtma
Üç topuğu ak,
Eşkini hovarda, kıvrak,
Doru, seglavi kısrağı.
Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde!

Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı,
Böyle arkasında bir soğuk namlu
Bulunmayaydı,
Sığınabilirdi yüceltilere…
Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir,
Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı,
Yanan cıgaranın külünü,
Güneşlerde çatal kıvılcımlanan
Engereğin dilini,
Ilk atımda uçuran
Usta elleri…

Bu gözler, bir kere bile faka basmadı
Çığ bekleyen boğazların kıyametini
Karlı, yumuşacık hıyanetini
Uçurumların,
Önceden bilen gözleri…
Çaresiz
Vurulacaktı,
Buyruk kesindi,
Gayrı gözlerini kör sürüngenler
Yüreğini leş kuşları yesindi…

3.

Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun…

Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız

Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki…

4.

Ölüm buyruğunu uyguladılar,
Mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
Kanlara buladılar.
Sonra oracıkta tüfek çattılar
Koynumuzu usul-usul yoklayıp
Aradılar.
Didik-didik ettiler
Kirmanşah dokuması al kuşağımı
Tespihimi, tabakamı alıp gittiler
Hepsi de armağandı Acemelinden…

Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına…

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki…

5.

Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm,
Karnımda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardaşını
Üç nazlı selvi,
Ömrüne doymamış üç dağ parçası.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hısım, dağların çocukları
Fransız Kuşatmasına karşı koyanda

Bıyıkları yeni terlemiş daha
Benim küçük dayım Nazif
Yakışıklı,
Hafif,
İyi süvari
Vurun kardaş demiş
Namus günüdür
Ve şaha kaldırmış atını.

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki…

Anadolu

Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?

Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak…
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu’yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri…
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda…
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa’da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

Hasretinden Prangalar Eskittim

Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya…
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana…
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni…
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini…

Sevdan Beni

Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça…
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni…

Uy Havar

Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim -leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişim ben seni…

Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım…
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.

Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni…

Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.

Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamın
Yarının çocukları, gülleri için
Herbirinin ayvatüyü, çilleri için,
Koymuş postasını,
Görmüş restini.
He canım,
Sen getir üstünü.

Uy havar!
Muhammed, İsa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan-ter içinde, asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni.

İstiklal Marşının Açıklaması Kısa

Perşembe, Haziran 21st, 2012

İstiklal Marşının Açıklaması Kısaca

İstiklal Marşının Açıklaması Kısaca 10 Kıta

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak

Mehmet Akif Türk milletine cesaret,ve tahammül aşılamak için ve onda bulunan duyguları harekete geçirmek için şiirine korkma sözüyle başlıyor. Bayrak bir milletin bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolüdür. Bayrağın sönmesi türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor. O halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zira bayrağımız milletimizin yıldızıdır. Bayrağın kaderi ile milletimizin kaderi birbirine bağlıdır. Bayrak bizimdir, biz yaşadıkça onu elimizden kimse alamaz.

Türk milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe bağımsızlığını kimse yok edemez.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal!

Şair ikinci kıtada bayrağımızın o zaman ki kırgın, küskün, öfkeli halini dile getiriyor. Türk vatanının bazı parçaları, işgal edilmiştir. Bu yüzden bazı bölgelerde bayraklarımız indirilmiş yerine düşman bayrakları asılmıştır. Kaş çatmak öfke halini ifade eder. Kaş ayrıca edebiyatımızda hilale benzetilir. Sevgilinin kaşları daima hilal şeklinde gösterilmiştir. Bayraktaki hilal de tıpkı nazlı bir sevgilinin kaşı gibi çatılmıştır. Kahraman türk milletini üzmektedir. Türkün beklediği, özlediği gülen bir bayraktır.

Türk bayrağının gülmesi göklerde dalgalanmasıdır. Bir aşığın sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi bağımsızlığa aşık Türk milletide özgürlüğün sembolü olan bayraktan gülmesini beklemektedir. Bu milletimizin en doğal hakkıdır. Çünkü türkler bağımsızlıkları ve bayrakları uğruna pek çok kan dökmüşlerdir. Bu kanları bayrağa helal etmeleri için onun da nazlanmayı bırakıp göklerde dalgalanması gerekir. Türk milleti daima Allah’a inandığı ve taptığı için özgürlük onun hakkıdır.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım

Şair “ben” diyor.(Ancak kast ettiği mana aslında bizdir türk milleti adına konuşmaktadır) Türk milleti ezelden beri hür yaşamıştır,hür yaşayacaktır. Onun özgürlüğünü elinden almak isteyen ancak çıldırmış olmalı,zira böyle bir harekete kalkışanlar ağır bir şekilde cezalandırılır. Türk milleti bağımsızlığı uğrunda önüne çıkacak her engeli aşacak güçtedir. O; böylesine yüce bir amaç için dağları delecek, enginlere sığmayıp,denizleri taşıracaktır güçtedir.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Bu kıtada şair vatanımızı istilaya kalkışan avrupalılara meydan okuyor.
20. asrın başında avrupa medeniyeti 19.yy. deki görkeminden oldukça uzaktır. O sebeple şair bayıyı tek dişi kalmış canavara benzetiyor. Ancak avrupa mevcut teknik imkanlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bizi yok etmeye çalışmaktadır. Mehmetçik ise bu güce topla, tüfekle, mızrakla, kılıçla cevap vermeye çalışmaktadır. Avrupalı kendini çelik zırhla korurken mehmetçik ona iman dolu altın göğsüyle karşılık vermektedir.

Arkadaş! Yurdumu alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın

Şair kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurdunu alçakları uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini öneriyor. Şehit gövdelerinin meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Mehmet Akif düşmanın çok kısa bir süre içinde bu hayasızca akına son vereceği Allah’ın Türk milletine Kuran-Kerimde vaad ettiği zafer gününün yarından bile daha yakın bir zamanda doğacağına inanmaktadır.

Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Şair Türk ordusuna vatanın kutsallığını hatırlatıyor. Toprak ile vatan arasında büyük bir fark vardır. Toprağı vatan haline getiren onu elde etmek ve korumak için savaşan fertlerin varlığıdır. Kısacası sıradan bir toprak büyük bir değer taşımaz; ama vatan toprağı uğrunda şehit olan atalarımızın o topraktaki mezarlarıdır. Bu kutsal vatanı dünyalara değişmeyiz. Toprak dünyanın dünyanın her yerinde bulunur. Ancak atalarımızın kanlarıyla sulanan topraklar vatanımız üzerindedir.

Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsında Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Bu vatan cennet kadar kıymetlidir. Şehit olanların ruhu dini inanışımıza göre doğrudan doğruya cennete gider. Şehitlerimiz bu vatan toprağında yattığı için cennetten farksızdır. Bir avuç toprağı sıksak şehitler fışkıracak sanırız. Canımızdan çok sevdiğimiz insanları varımızı yoğumuzu Allah alsında yalnız yaşadığımız sürece bizi vatanımızdan ayrı düşürmesin.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli

Allah’a şair hitap ediyor. Mehmet Akif’in Allah’tan tek dileği ibadet yerlerinin göğsüne düşman elinin değmemesidir. Camilerimizden okunan ezanlar sonsuza kadar türk yurdunun üstünde inlemelidir. Çünkü bu ezanlar dinimizin temelidir.

O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım

Ezan sesleri yurdumuzun üstünde inledikçe şehitlerimizinde ruhları şaad olacaktır. Ezan sesi sadece yaşayanlara değil, ölülere hatta onların mezar taşlarına bile tesir eden yüce bir anlam taşır. Şehit atalarımızın her şeyden arınmış ruhları yerden fışkıracak, ezan sesiyle ayağa kalkacak ve dışa yükselecektir.

Dalgalan sen de şafakalar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!

Şair zafer gününün heyecanını yaşıyor. Şanlı bayrağımız dalgalandıkça gökyüzünü şafakla yarış edercesine gökyüzünü kızıl renge boyamaktadır. Türk milleti yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Atrık onun için yok olma korkusu kalmamıştır. Bayrağımız şehitleri mizin kanlarını hak etmiştir. Bağımsızlık Allah’a tapan ve doğruluktan ayırmayan Türk milletinin en doğal hakkıdır.

alıntı

Evlenme Teklifi Sözleri

Salı, Haziran 19th, 2012

Evlenme Teklifi Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Evlenme Teklifi Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Evlenme Teklifi Sözleri
Evlilik Teklifi Sözleri


Evlenme Teklif Sözleri
Kısa

Geriye dönüp baktığımızda; sadece anlar, anılar olmasın anlatacak. Paylaştığımız yaşam, birlikte yaşanmışlık, beraber yaşlanmaya adanmışlık olsun. Bir ömre sığacak tüm anlar için benimle evlenir misin?

Hep beni sana getirecek yollar, senle bana açılacak kapılar, kokunla dolu odalar, seni bende uyutacak yataklar istiyorum. Her şeyden çokta senle anlam bulan sıcacık bir yuva istiyorum. Benimle evlenir misin sevgilim?

Senin yerin başımın üstü, kalbimin odaları; ama sen misafirim değil ruhumun ortağı, bir başınalıkla savaşımın kahramanı. Yüz akım, gururum, aşkım, anlamım gel bir daha gitme bu kalbimdeki federe cumhuriyetinden, mülkiyeti artık sana ait bedenden.

üm hayretlerimin, hayranlıklarımın ünlem işareti oldun önce, sonra sana ait senle bana gelenleri özenle biriktirirken aralarına koyduğum virgül, senden önce senden sonra derken üç nokta, bizli anları içinde saklayan parantez ve senli cümlemde son noktam oldun. Şimdi bizli anların sonsuza dek bitmeyeceğini anlatan nokta noktalarım ol sonsuz ol istiyorum.

Beceriksizin biriyim ben. Ne sana olan hislerimi anlatacak bir bestem, ne güzelliğini betimleyecek bir tablom nede mısraları senle akan bir şiirim var. Ama umudum, senle başlayan bir hikayem ve bana katılırsan mutlu sonla bitebilecek uzun soluklu bir romanım var.

Göğe doğru usul usul ama korkusuzca yükselen bir uçurtma yaptım aşkımızdan, bulutlarda bir taht salıncağı kurdum sağlamlığı bir yanında sen bir yanında ben olan iplerden, kendi evrenini seyretsin, kendine yetsin, kararlı ve güçlü olsun istedim. Aşkımız ebediyen sürsün istedim. Bahtım ol, eşim ol, sol yanım ol istedim.

Bir resim çerçevesi istiyorum, altın, gümüş filan olmasa da etrafı. Biliyorum ki dünyanın en kıymetlisi en paha biçilemezi dolduracak içini. İster elele, ister sarmaş dolaş bana yaşamımın en güzel anını en güzel pozunu verir misin benimle bir çerçeve içine girer misin aşkım?

Hep senle dolu, benim aşkımla deli, ümitlerimle, hayallerimle bezeli, hem hisli hem içli hem çok güçlü dünyamı senli kılar mısın? Elimi sımsıkı tutar mısın sevdiceğim?

Belki seçimdir, belki değil. Belki doğaçlamadır, belki rüya. Kurnazlıktır belki. Belki de hesaptır, koşulların denkliğidir, ihtiyaçtır. Zorunluluktur, zorladır. İstemli hırs, ekonomik yaklaşımdır belki de kim bilir kim nasıl kurar. Ben seni ruhuma, aklıma, bedenime üç olmazsa olmazla istiyorum. Benimle evlenir misin?


Kendi yalnızlığımı kucakladım, başka birini bir kalkan gibi görmeden yalnızlığa. Kimsenin beni seyretmesine gereksinim duymadan süzüldüm semalarda yalnız bir kartal gibi. Ta ki seni görene dek. Salt sevip kabullenerek benimle uzun soluklu bir yürüyüşe var mısın?

İster güneyden gelen karayel, ister kuzeyden gelen poyraz ol, dilersen beni tümden ıslatan sağanaklar ol,güneşinle yanıp, serinliğine bırakayım kendimi, denizinde. Umut ol bana, her şey çok güzel olacak de.Sımsıkı sar üşütmem seni de, çocuklarımız olacak bize benzeyecekler de. Evlen benimle.

Gözlerinde ki bana bakış, gülümsemende ki iyimserlik, huylarında ki yumuşaklık, burnunda ki kararlılık, doğruda ki inatçılık ve bedeninde ki sımsıcaklık yeter bana. Öylece gel , kendince. Evlenir misin benimle.

Hayat denen şey zaten akıp gidiyor herkes payına düşenleri sırtlarken. Mutluluklar kadar sıkıntılarda iz bırakmadan yitip gidiveriyor. Anlam kazanmıyor geçen şeyler paylaşılmış anlardan anılara dönüşmedikçe. Ortak bir hafızamız, geçmişimiz, anılarımız, bölüşüp çoğaltacağımız geleceğimiz de olsun istiyorum artık. Senin dahil olmadığın akıp giden bir zamana da tahammül edemiyorum artık. Benimle evlenir misin aşkım.

Bir yuvamız olsun artık. Bize dair, bizi anlatan, bizle dolu. Evimiz derken içimizin hoplayacağı, her şeyi uzaklaştırırken bizi yakınlaştıracak duvarları, pencereleri, odaları, bizle dolu kokusuyla evimiz olsun. İçinde sen olsun, ben olsun, sevgi olsun.

Sana anlatıyorum ya bana dair şeyleri, yüzümü de saklamıyorum hüznümü de, sende öyle. Sonra zaman tükeniyor ayrı yönlere gidiyoruz.Sanki bir kolum bir ayağım orada kalmış gibi, dengem yitmiş gibi oluyorum. Ben böyle tek başına dönüşler, ayrı yürüyüşler, tek yastıklı yataklarda sensiz uykular istemiyorum artık. Yastığınla, sıcağınla, rüyalarınla gelir misin bana.

Saatler gibi, tıkır tıkır işlerken, ben beş olsam sen yirmibeş geçiyor ol, ben üç olsam sen çeyrek geçiyor ol, altı olsam, buçuk, iki olsam on geçe, dört olsam yirmi geçe, oniki olsam sende tam üstümde benle oniki ol , ne bir dakika ileri ne bir dakika geri hep eşit hep birlik ol istiyorum. Zamanı beraber tutalım gel hadi.

Ben başka sularda yüzemeyen, beslenemeyen, sadece senin akvaryumunda yaşamaya mecbur hassas bir balık olmuşum. Dertlenmiyorum aksine halinden memnun, bu yaşamaya muhtaçlık cezbediyor beni. Yaşlanıp ölene kadar, balık gibi yüzmeyi unutana kadar kalmak istiyorum sularında. Gel evet de bırakma sakın beni.

Engelli koşan atletler gibi, koştum, atladım, aştım tüm engelleri. Şimdi önümde bir tane kaldı. Eğer onu da geçebilirsem, mutlu yorgun ama gönlünün şampiyonu olmak istiyorum. Benimle evlenir misin?

Rüyalarımdan gerçeğime, karanlıktan ışığa geçişime, gündüzden geceme, dünümden yarınıma ortak, sesime, nefesime, sensiz aciz bedenime destek, ruhuma, kalbime, beynime eş ol istiyorum. Gelip hep benimle ol istiyorum.

Seninle güldüm, seninle ağladım ben. Yaşamı sende bulup sende doğdum ben. Hiçbir şey tadımlık, bir anlık, bir adım sonrası yalnızlık olsun istemiyorum. Tüm aşkım, tüm varlığımla sorsam sana; benimle evlenir misin.

Güzelliğin ruhunun aydınlığından ,uyumun güzelliğinden,bana getirdiğin düzen uyumundan, kalbimdeki barış düzeninden, içimdeki his bütününden; aşkınla, sevginle gel gel de tamamlansın bu beden.

Yavuz Sultan Selim Ünlü Sözleri

Salı, Haziran 19th, 2012

Yavuz Sultan Selim Ünlü Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Yavuz Sultan Selim Ünlü Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Yavuz Sultan Selim Ünlü Sözleri
Yavuz Sultan Selim’in Sözleri

Yavuz Sultan Selim Sözleri

Her dertli, mihnete tahammül için biraz gönlünde kuvvet buluyorsa bu kuvvet Mustafa(s.a.v.)’dan gelir. Onun için her dertli O’na minnettardır.

Gönlünü ve canını O’nun aşkına veren kimse ne kahramandır! Düşüncesi daima Mustafa(s.a.v.) olan kimse ne huzur ve rahat içindedir.

Güneş Mustafa(s.a.v.)’nın yüzünün aynasının bir aksidir. Her iki âlem,Mustafa(s.a.v.)’nın bir kılına bağlanmıştır.

Ey gönül! Başkasından yardım ve dostluk umarak yaşama,düşmandan da korkma! Devlet ve saltanat ancak ALLAH(c.c.)’ın verdiğidir.

Kılıcımız parladıkça düşmanın gözü ondan ayrılıp bizi göremez. Ama Allah esirgesin, bir gün paslanır da yaltırıklanmazsa düşman bizi görmek değil, bir de tepeden bakar.

Sanma Şahım / Herkesi Sen / Sadıkhane / Yar Olur
Herkesi Sen / Dost mu Sandın / Belki ol / Ağyar Olur
Sadıkhane / Belki ol / alemde / Serdar Olur
Yar Olur / Ağyar Olur / Serdar Olur/ Dildar Olur

O’nun aşkı ile gönlü mahzun olan her sîne ne bahtiyardır! Mustafa(s.a.v.)’nın yoluna kurban edilen can,ne aziz bir candır!

Ümmetlerin cevahir madenlerinden çıkardıkları bütün lâ’l ve inciler Mustafa(s.a.v.)’nın (gazada kırılan) tek inci dişinin diyetidir

Ben Allah’ın (c.c.) emirlerini yerine getirmek, zulüm görenlere yardım etmek için zırh giydim, kılıç kuşandım.

O Peygamberlerin Padişahıdır. Diğer peygamberler O’nun ordusudur. Yaradılıştan maksat O’dur. Bu kevn-ü mekân O’nun yüzü suyu hürmetine yaratılmış bir tufeyldir.

Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür.

Devletleri yıkan tüm hataların altında nice gururun gafleti yatar.

Biz bunca meşakkate alkış uğruna katlanmadık, halis niyetimiz rızayı ilahidir.

Ey canım,eğer sana Selimi gibi yüz tane devlet ve saltanat dâhi verilse cihana bağlanıp dosttan uzak olma.

Ümit sabahı Mustafa(s.a.v.)’nın güzel yüzüdür. Gayıp sırları O’nun ârif olan gönlünden doğar.

Ümit eliyle Mustafa(s.a.v.)’nın eteğine yapışan herkes güneş gibi ayağını feleğin üstüne basar.

Facebooka Özel Sözler

Salı, Haziran 19th, 2012

Facebooka Özel Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Facebooka Özel Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Facebooka Özel Sözler
Facebook’a Özel Sözler,

En Güzel Facebooka Özel Sözler,


Rüzgara karşı duramıyorsan, yelkenlerini ona göre ayarla, ve unutma ki, hayat, çektiğin acılarla değil, gemiyi limana getirip getirememenle ilgilenir.
sevipte ağlamayanlar, “ben sevdim” demesin!!!

Öylesine bir heves degildi belki, ama zamanla gelir gecer. Zaten ne yasadımki senle adam gibi kayda deger. Birgün arkana bile bakmadan terk edip gideceksen eger. Kafana takma beni sen Mutlu Ol Yeter.

Dün gece birini gördüm rüyamda gözleri yaşlı
Belki dertli dertli derdin ne demeden
Yaşlar döküldü gözlerinden anladımki oda bizden
SEVİPTE SEVİLMEYENLERDEN

Herzaman doğru söyle,ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.

Zaman gece yarısı yine seni düşünüyorum ıslak gözlerim camda belki gelir diyorum hani bir şarkımız vardı ya yine onu söylüyorum öyle sevmişim ki unutamıyorum

Yağlı boya resimlerine benzemiyor bu şehrin sokakları içimde garip bir his var ya içimde ölen birileri var ya da yanımda birileri eksik!!!!!!!

Hayat deniz kenarında kumdan kaleler yapmaksa eğer,dalgaların onu yıkacağını hesaba katmamaktır yaşamak

Hasretin yüreğimde bir alev gibi büyürken. Hayalin içtiğim sigaranın dumanıyla birlikte sarar bedenimi. Ah deli yar sen yokken yanımda.

Aysız gecelerde yıldızlar nasıl kalmışsa boşlukta öyleyim sensiz kalınca. güneşten önce toprak nasıl ihtiyaç duyuyorsa suya, yüreğimde öyle sana.

Her İnsan Yalnız Kalabilir Ama,
Her İnsanın Dertlerini Paylaşacağı,
Bir Yüreği Vardır….
Ağlamak Yok Yüreğim…..

Seni sensiz yaşamak en kötü kader olsa gerek ey benim hasret kokan sevgilim bu ayrılığa dayanırmı yürek gel desem gelemezsin biliyorum ama ben seni yaşıyorum seninleyim ve TEK…

Karın beyazını sevdim tenin diye.Gülün kırmızısını öptüm dudakların diye.Kömürün siyahını sevdim saçların diye.Bütün bunları senin için yaptım Belki birgün seversin diye…

Aşk, bir gülü avuçlamaya benzer, ellerin kan içinde kalır, ama…. dikenin hesabını, gülden soramazsın……

yaşamak adına ne varsa vazgeçtim hepsinden
sen yoksan bende yokum
ben yoksam aşk yok bu şehirde…

Hani geceden sonra doğar ya güneş aklıma ilk sen gelirsin sonra bir çiğ tanesi olup yüreğime düşersin gün gelir herşey biter ama sen bendeki ilk bitmeyensin

Oysa Saçaklarda Titreyen Bir Serçenin Ekmek Tanesine Kanat Çırpması ..ve Bir Anne Duası Kadar İçten Sevmiştim Seni!!!

Kahvaltı hazırladım sanada gönderiyorum, umut dolu omlet haşlanmış sevgi bir dilim tutku ,seni seviyorum reçeli ve birde yanlızlık demledim kaç şekerli olsun?

Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır

Bir kağıt birde kalem verim sana , ne yazmak istiyorsan kendin yaz sana , silgimi boşver mektup değil bu kader!!!

Ölürüm de unutmam diyordun.Ne oldu sevgilim hangimiz öldük…

Birgun gözlerin uzaklara daldığında ben gelirsem aklına bir rüzgardı esti geçti bir oyundu oynadım ve bitti dersin.Bense seni her anışımda bir rüzgardı esti gecti bir yalancıydı oynadı ve gitti derim

Sözlerin büyük, yüreğin küçük! Hataların yanlışların çok,doğruların yok! Bir şeyleri göklere çıkartıp mutluyum sanıyorsun..Kendine göre şanslı, bana göreyse zavallısın!

Sen yıldızlar kadar parlak ve güzelsin,ama aranızdaki fark onlar milyonlarca, sen ise bir tanesin…

Hayat bir tiyatro dediler bana bir rol verdiler en acısı benimki idi önce sev sonra terket dediler

Keşke yalnızlıgım kadar yanımda olsaydın,keşke yalnızlıgımla paylaştıklarımı seninle paylaşsaydım,keşke adın yalnızlık olsaydı ve ben hep yalnız kalsaydım..

Çölün,suya özlemi,benim sana olan Aşkımın yanında HİÇ KALIR

Şu çeşmenin haline bak.Su içmeye tası yok.Kırma insan kalbini,yapacak ustası yok.

Yeni bir ağaç keşfettim mezarlığın tam karşısında. Eğer bir gün son bir elveda için beni ararsan ya ağacın altındayım yada tam karşısında…

Sevmek suçsa cezam idam olsun, cezam idamsa celladım sevgilim olsun, celladım sevgilimse adı Sagopa olsun, adı Sagopa ise canım ona feda olsun…

Bir romandı gözlerin okuyupta bitiremediğim. Bir hayaldin sen varıpta hükmedemediğim. Merhaba deyipte elveda diyemediğim…

Ne olurdu bir yaprağın daha oolsaydı bak sevmio işte…hain papatya…

Ne dil yeter seni anlatmaya, ne göz kıyar sana bakmaya.Ne ellerim dayanır dokunmaya. Ne kollarım uzanır sana sarılmaya, Hiç ömür yeter mi bir sen daha bulmaya…

Uzaktasın diye unuttum sanma. Zaman ayrılığı öğretir, unutmayı asla!..

Terk Edilme Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Terk Edilme Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Terk Edilme Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Terk Edilme Sözleri
Terkedilme Sözleri
Terk Edilme Sözleri Kısa

Terkettin beni kaderimle başbaşa oturup ağlarım ikimizin şarkısı çaldığında.

Terk edilmiş bir kazazedeyim hayatta ne anılarım teselli eder beni nede umutlarımda yaşattığım aşkımız gelir geri.

Beni yalan bir sevdaya terk ettin sende o yalan sevdanla yalan olursun tek dileğim!

Yalan değil gerçekten sevdim seni hayal değil yaşadıklarımız birer gerçekti, anılara saygın yok terk edişin bitirdi beni.

Git yalanların içinde kaybol terk ettin ya beni beter ol umarım beni terk ettiğin gibi senden terk edilirsin.

Seni özledim sevgi dolu umutlarımı özledim geceleri adını sayıklamayı özledim ama beni terk edişini hiç düşünmedim.

Kalıcı gönlüm bir ümit senden habersiz bekler, belki insafa gelirsin yeniden kader ikimize güler, terk etme sevgimizi ayırma kalplerimizi!

Yolumu çizdim artık sensiz gidiyorum terk edilmişlerin dünyasına, hüzün keder hepsi bende, sen anlamazsın seveni gülüp geçersin eskisi gibi.

Seni ben hayatıma yazdım ama şimdi yoksun hayatımda terk edip gittin beni umutlarımla.

alıntı

Almanca Aşk Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Almanca Aşk Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Almanca Aşk Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Almanca Aşk Sözleri
Almanca Aşk Sözleri kısa
Almanca Aşk mesajları 2012

Du bist sehr süss – Sen Çok Tatlısın.

İch bin sehr süss – Çok Tatlıyım.

Verrücktes weib – Çılgın Kız.

Ohne dıch tut es weh – Sensizlik Acı Veriyor.

Ohne dich sterbe ich – Sensiz Ölürüm.

İch hasse dich – Senden Nefret Ediyorum.

Was mache ich ohne dich – Ben Sensiz Ne Yaparım?

İch will dich nur für’ne nach – Bu akşam için seni istiyorum.

Du bist mein schatz – Sen benim aşkımsın.

İch vermisse dich – Seni özlüyorum.

Nur wer die Sehnsucht kennt, weiß was ich leide…. – Özlemi çeken ne demek olduğunubilir….

Auf diser welt ist eine lüge – Bu hayatta her şey yalan …!!!

Mine İch liebe dich viel – Sensiz yasamak ölüm geliyo bana.

100 mio. herzen schlagen auf dem welt aber meins schlägt nur für dich!!! – 100 milyon kalp atiyor dünyada, benimki sadece senin için atiyor!!!

Das Leben ist so kurz, dass man es wirklich geniessen soll – Hayat çok kisa, gerçekten zevk almali!!

Auf alten Pfannen lernt man kochen – Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir.

Sage einen Menschen so oft wie du kannst; das du ihn lieb hast; denn der Tag wierd kommen an dem es zu Spät ist. – İnsanlara olabildiği kadar sevdini söyle; çünkü belki seni seviyorum demek de bir gün gec kalabilirisin.

Bäume wachsen nicht in den Himmel – Ağaçlar gökyüzünde yetişmez.

Lass du mich in ruhe – Beni Rahat Bırak.

İch werde dich niemals vergessen – Seni Asla Unutmayacağım.

Steter Tropfen höhlt den Stein. – Sürekli damla taşı deler.

İch lebe für dich – Senin İçin Yaşıyorum.

Halt dein mund – Kapa Çeneni.

Hübsche Baby – Güzel Bebek.

Die leute halten ihr wort nicht – İnsanlar Sözünü Tutmuyo.

Die männer sind lügner – Erkekler Yalancidir.

İch bin glücklich weil mein freund liebt mich – Mutluyum Çünkü Sevgilim Beni Seviyor.

Dramatik Mesajlar

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Dramatik Mesajlar

Tugbam sitesinde en güzel Dramatik Mesajlar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Dramatik Mesajlar
Dramatik sözler mesajlar
Kısa Dramatik Mesajlar

En güzel Dramatik Mesajlar Sözler

Ya Sev Beni Yalansız ya da yalansız oL Söyle Gerçekleri Olumsuz Dramatik Hayatımıza..

Dramatik Bir Sevgi Benimkisi Karşılıksız Bir Umut Kapısında Dilenci Oldum Yalnızlık Dolu Bir Beden Bıraktın Arkanda..

Arkadaşındır Bazen Seni Bitiren Dostundur Bazen Çıkmazlar içine Sokan Seni Birde Sensin Beni Çaresizlikler içine düşüren..

Dramatik Aşkların Son Bulacağı Bir Dünya istiyorum Artık!

Gözlerimi Kapatınca Güzel Anılar Geliyor Aklıma Muziklerde Anlıyorum Hayatı Sen Sadece Boş zamanlarımda Kaldın Sen Bir Hayal ürünüsün Artık benim için…


Hayata Dair Bir anlamım Kalmadı Yaşam içerisinde Bir Dalım yok Artık Sensizlikle Kaldım Odamda Sensizlikle öLücem Yalanlar Arasında..

Dön Nasıl kimleysen Dön Beni Biraz Sevdiysen insafsız Sevgili…


Sözlerim Kadar Hayatımda Dramatik Bu Dünyada Sensiz Yaşanan Zamanlarda Nefretim Vuruyor Yazılarıma…

Okadar Çok Heybetli Bir Yaşantım Olmadı Bu Dünyada öLümü Bekledim Sensizliğin Kucağında…

Yok Olmak = Sensiz Kalmak, Artık Alıştım Dramatik Sevgilerin Dramatik Sonlarına..

Nekadar Uzaklaşsamda Bu hayattan Geliyor Buruyor Beni Tğkenmiş kalbimin Dramatik Atışları..

iLgisiz Sevginin Sonu Ayrılık iLetişimsiz bir iLişkinin Sonu Dramatik Ayrılıktır.


Hayat Acısıyla tatlısıyla Güzeldir Acı Olan Sözler Bile Bazen Tatlı gelir insana…

Kim Bilir Belki Bu Hayatta Blamadığım Huzuru Kabirde Bulurum, Kim Bilir Kabirde Bulamayacağım Huzuru Seninle Bulurum Yada Sensiz Bulurum..


Hayat Bir Boşluğum içinde kaybolmak en kötü,süde bu boşlukta seninde yanımda Olmaman 🙁

Cehennemin Ateşi Artık Bırakmaz beni Cennet Yüzlüm Sen Benden Gittin gideLi..

Sana Baktıkça Kendime Acıyorum kendime Acıdıkça Sana Lanet Ediyorum..

Gülüşün Nekadar beni Mutlu Ediyorsa Sözlerinde Hayatımı Dramatik Bir Hale Sokuyor…

Bu Gidişlerin Bir Anlamı Olmalı uykusuz Kaldığım Zamanların Sonu Böyle Dramatik Olmamalı…

Yaşamak için Sebebim Vardı Oda En Arkadaşıma gitti…

Candan Mesajlar

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Candan Mesajlar

Tugbam sitesinde en güzel Candan Mesajlar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Candan Mesajlar
Candan mesajlar kısa
Candan sözler facebook

KaH ÇıkarıM GökyüzüNe SeyrederiM aLeMi, KaH iNeriM YeryüzüNe SeyredeR aLeM ßeNi..!

Gül bahçesinde geçsede ömrüm, inan üstüne gül koklamam gülüm , seni koklamak olsada ölüm, ugrunda ölmeye deger gülüm..

BeN SevmeYi ßeceremediM, ßelKi de SevilmeYi..ßeniM SevmeYe eNgeL eVciL aCılarıM VarDı..

Dünyada 2 renk gül olsun,biri kirmizi digeri beyaz,sen beni unutursan kirmizilar solsun,ben seni unutursam beyazlar kefenim olsun.

KalaNa GiT, GideNe KaL DemeM!

Kimbilir hangi aksam günesle beraber bende sönecegim kimbilir hangi ellerden son suyumu içecegim belki göremeden ölecegim fakat yinede seni ‘EBEDiYEN SEVECEGiM’

SeNi SeviyoruM DiyebilmeK, DünyanıN eN GüzeL eSeridiR!

Bir gün bir rüzgar eserse oralara.Benim sana olan sevgimi fisildarsa kulagina unutma sende bana bir tutam sevgi yolla……..

eSkideN PiyaSa NerDe ßiZ oRDa, aRtıK ßiZ NerDe PiyaSa oRDa!

Dünyan öyle bir kararsin ki, seni aydinlatan tek isik gözlerim olsun

DerDi oLaNı DinleriM, DerdiM VarSa DerDe YoL aÇaNı SileR GeçeriM!

Sevmek ölmektir bence , ben de sevmistim ölmeden önce

aSlanlaRa SöZ VerdiM, ÇakallaRa YeM oLmaM!

Sari giyer günes olursun, Mavi giyer deniz olursun, Siyah giyer matem olursun, Kimbilir belki bir gün, Beyaz giyer benim olursun.

DağlarıN TepesiNe, eŞkiyanıN aLnıNa, KızlarıN KalbiNe öLümsüZ MehmetçiK YazacağıM!

Sevgimiz yavas yavas süzülen çisil yagmur gibi ama irmaklari tasiran cinsten

öYLe MasuM DurduğuMa KanMa SakıN ŞafaK 295 oLsaDa FiRaRıM YakıN

Seni düsünür , seni özlerim , sevgilerin özlemlerin derinliginde ne olur kir seytanin bacagini birkez beni hatirla , bir sonbahar serinliginde…

aKıLLı oLupTa DünyanıN KahrıNı ÇekeceğiMe DeLi oLurum DünYa ßeniM KahrıMı ÇekeR..!

Sert rüzgarlar karanlik geceleri severmis , aynen benim seni sevdigim gibi.

SeN SeN oL ßiR iNsaNa HattindeN FazLa DeğeR VerMe, eĞeR HattindeN FazLa DeğeR VerirseN o iNsaNı ÇoK ÇabuK KaybedersiN..!

Sen bazen en zifiri karanlik gecemin günesi, sen bazen yasanacak hayatin cesaret verecek mutluluk yani, sen bazen ve her zaman sevgimin tek nedeniI…

ßakMa ßaNa öYLe ! NefretLe DoluyuM..!

Seni yildizlara benzetiyorum onlar kadar etkileyici,çekici ve güzelsin ama aranizda tek fark var onlar milyonlarca sen birtanesin

Ayriliklar küçük sevgileri öldürür ama büyük sevgileri güçlendirir.Tipki rüzgarin mumu söndürüp yangini güçlendirdigi gibi…

Hırs ile ilgili özlü sözler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Hırs ile ilgili özlü sözler

Tugbam sitesinde en güzel Hırs ile ilgili özlü sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Hırs ile ilgili özlü sözler
Hırs ile ilgili sözler
Hırs sözleri kısa

Çok kazanmak isteyen kaybeder La Fontaine
Hırs ile mutluluk, birbirlerini hiç görmezler Benjamin Franklin
İnsanoğlu kocar da onda iki huy: hırs ve tül-i emel gencelir Hadis-i Şerif
İnsanların hırsı ve tamahı, mesut olmamalarının tek sebebidir Fenelon
Hırs deyip geçmeyin; bu dünyada büyük olarak ne yapılırsa onun sayesinde yapılır Anatole France
Hırs ve para düşkünlüğü, belki de bütün diğer ihtiraslardan daha fazla suç sebebidir Aristoteles
Hırs ve tamahın başladığı noktada saf duygular sona erer Balzac
Yoksul, çok şey ister; hırslı ise herşeyi Syrus

Farklı Mesajlar

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Farklı Mesajlar

Tugbam sitesinde en güzel Farklı Mesajlar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Farklı Mesajlar
Farklı Mesajlar kısa
Farklı Mesajlar facebook


ánLát ! yüréğímé DámLát Gözyáşíní . áLmá áhímí , ánlá pármák úcúmDá ácí ! ßú káçíncí súskúnLúğúm , TébéssümLér yáLáncí , Kánáttíğín yétér ártíK áçmá yárámí .

KıyMeT ßiLméYén KaLßé SévGim HaRaM,YoLuNu ßéKLéYip GéLméYéNé YazıKLaR,SévDim DéyiPTé aLDaTaNa LanéT,ßéNi SonSuzA KaDaR SévéNé ßu CaNım KuRßan oLSun…!

BiziM KavuŞmamıZ Bize BaĞLıdır.HeR YokuşuN Sonu DüzE Bağlıdır.Her BahaRın SoNu Güze BağLıdır.Hayatım Verdiğin Söze BAğLıdır..ihtimâLLêrim Zâyif..

Bu masaLar bo$ kaLmaz gidenin yeri doLar. Bu vazoLara bir$ey oLmaz yaLniz cicekLer soLar. Gönül kimsesiz yapamaz sevebiLeceği bir dost arar. Ta$in kaLbi yoktur ama onu biLe yosun sarar…!

PantoLonum Yama Limd SaLLama Ardımda Tarama YaKarIm $İm$eq qİßİ ÇakarIm KaßadayI dinLmm qIrtLagIna TaKarIm ßen ßuyum ßen Suyum Öz v Öz ßurSa Cocuquyum…AdreSimİ SorArSANıZ ;qAyrİ m$ur Smtİ dLiqAnLı Cadsİ avarLr MahaLLesİ ßi$koPatLLar SokaqI no :9 vd YoqUz

BeLki birgün dikenLer kanatacak eLLerinizi,beLki serseri bir kurşun deşiverecek yüreğinizi, beLki birgün öLüm kapInIzI çaLIverecek apansIz.. Ama ne siz eLLerinizi çekecek dikenLerden, nede ben. Ne siz korkacaksInIz geceLerden, ne de ben. Ne siz vazgeceksiniz bu kavgadan nede ben!!!

Aklıma yar gelir feleğim şaşar,öyle bir hasretki içimden Taşar,Bu gönül En fazla 3 Gece yaşar,EceLe Bırakma gel al Canımı,kimseye Bırakma Sen al Canımı…

Öyle bir aşk isterim ki hiç yaşanmamış olsun, Öyle bir söz söyleyeyim ki hiç söylenmemiş olsun, Öyle bir dert çekeyim ki çekilmemiş olsun..

Hani a$kLar MutLu SoNLa ßiTerDi HepSi ßir 0yunmu$ HepSi ßir YaLan ! Hani $anSım ßir Gün GeRi DönerDi HepSi ßir 0yuNMu$ HepSi ßir YaLan ! NeReDe SaYıSız YeMin VeReNim neReDe YoLuma GüLLer SeReNim Hani YaR NeReDe CanDan SeVeNim HepSi ßir 0yunmu$ HepSi ßir YaLaN

Çöldeki Tek Göl Olsan Bile Seni Yaşatmak İçin Hergün Ağlarım !

Bir silahım olsaydı bir silahım; yoksulluğu şakağından,kaybetmeyi kalbinden,yalnızlığı sensizliği alnından ,alnının tam ortasından vururdum….Bir kerecik söyle demiştin söyleyememiştim hani, işte şimdi söylüyorum SENİ SEVİYORUM!

Aşktı o! Değiştiren tüm gecelerimi Aşktı o! Beni durup durup yenileyen Oydu, duygulu yapan hoyrat ellerimi Oydu, doludizgin gidişime dur diyen…

ßiz Né Paranın DéLisi, Ne $éréfsiz GöLgési, Né KansızLarın ßékçisi, Nédé SiLahın Tétikçisi OLduk. ßiz GönLümüzün éfé’si, OrtamLarın DéLisi OLduk. Bu Saattén Sonra Géçici Hévés DéiL Hak édéné NéFés Oluruz..

GözL£Rim s£ni RahatsIz £di¥oRsa kapatIRIm ßiR daha a¢mam sözL£Rim s£ni RahatsIz £di¥oRsa susaRIm ßiR daha konu$mam vaRLIqIm s£ni RahatsIz £di¥oRsa öLüRüm ßiR daha kaR$Ina ¢Ikmam s£vqim s£ni RahatsIz £di¥oRsa üzqünüm ߣߣĞiM ßuna £nq£L OLamam

Aşk bir bedende iki ruh,dostluk iki bendende bir ruhtur,bana unutmayı ve unutulmanın acısını öğrettiler ama seni bana unutturmayı asla öğretemediler.

Piyasada degiLim,PrensipLerim yoktur Ama Seviyesiz degiLim.Kuralları Sevmem ama yersiz yere çignedigim qörüLmemistir.Kinci degiLim Ama unutmam.Sefkat gösteririm ama sımartmam.DaLga geçerim ama kırmam.Ciddiye aLırım ama kapıLmam.Huzur veririm Ama Söz vermem.Sahip olurum Ama AiT Olmam

ßakıyorumda HerkeSde ßi Hava ßi ÇaLım. Şunu ßiLin ‘Herkes ARTİST olabilir.. Ama YÖNETMEN benim, istediğime ROL verir, istediğimede YOL veririm !!

Ben İsterSem AteŞi KüL DikeNi GüL GeCeyi Gün £deRim.Ben İsteRSem, BaŞı BeDendeN KaLßi YeRindeN AgaCı KöküNden SökeRim. Ben İsterSem, MeSkeni ALem ALemi KraL KraLı SoytaRı £deRim. Ben İsterSem, Zamanı ALır GüneŞi BatıRıR KıyaMeti KoPaRıR GideRim…

Eğer beni daha fazla üzmek istemiyorsan rüyalarıma bile girme sakın n’olursun unutmak doğanın en güzel armağanı insana. Biliyorsun seninde son armağanın unutulmak!

||Mézâr|| øLâcak ßana ßu Dört Duwar,||YøkLuğun|| Kadar Gér¢ék ßu ||éCéL|| , YøkLuğun kadar Gér¢ék i¢imdé ||aCı|| , azâr azâr ||öLüyørum|| . ßiLmiyørSun ..|

Bilmezler yalnız yaşamayanlar nasıl korku verir sessizlik insana; insan nasıl konuşur kendisiyle; nasıl koşar aynalara. Bir cana hasret, bilmezler.

Akıllı Sözler 2012

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Akıllı Sözler 2012

Tugbam sitesinde en güzel Akıllı Sözler 2012 sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Akıllı Sözler 2012
Akıllı Sözler 2012
2012 Akıllı Sözler

– Bir kadın size soru soruyorsa doğruyu söyleyin çünkü muhtemelen cevabı biliyordur.

– Sevmek, bir başkasının hayatını yaşamaktır.

– Çektiğin acı kadar olgunlaşırsın diyorlar. Olgunlaşa olgunlaşa çürüdük, bilmiyorlar.

– Pencereden bakan dışarısını görür. Pencereye bakan ise camın kirini.

– Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarına bile getiremezler.

– Tecrübeler en iyi öğretmenlerdir. Yalnız masrafları da biraz çok olur.

– Bir kadının yüzünde taşıdığı ifade, sırtına giydiği elbiseden daha önemlidir.

– Asla birilerinin umudunu kırma. Belki de sahip oldukları tek şey odur.

– Kendilerine yardım etmeyen insanlara yardım etmeye çalışmak faydasızdır.

– Köprüleri atma, aynı nehri kaç kez daha geçmek zorunda kalacağına şaşıracaksın.

alıntı