Duâ, Vesile-i Rahmettir İnsanı maddi ve mânevi sıkıntılardan kurtarır Yunus’ (AS)’u balığın karnından en sıkışık ve sıkıntılı olduğu bir durumdan kurtarmaya vesile olan duâsını ruhumuzun sıkıldığı, içinden çıkamadığımız sıkıntılara düştüğümüz anlarda biz de tekrar edelim ve Allah’ın kudret ve rahmetini celb edelim: “Lâ ilâhe illa ente sübhaneke inni küntü minez’zalimin…”
Bilindiği gibi Hz Eyyub (as) sabır ve metaneti ile dillere destan olmuştu Bir rivayete göre o meşhur hastalığını on sekiz sene çekmişti Hiçbir zaman isyan etmeyen Hz Eyyub (AS)’e hanımı bir gün şöyle sorar:
“ Bu hastalığın bitmesi, çektiğin dertlerin gitmesi için Cenab-ı Hakk’a duâ etsen olmaz mı? der
Çekmiş olduğum darlık ve sıkıntılı zaman ise daha bu süreye ulaşmamıştır“ Benim bolluk ve refah içinde yaşadığım müddet 80 yıldır Bu durumda ben Allah’tan utanırım Ona (cc) bu halin üzerimden gitmesi için nasıl duâ ederim ki?
Bütün Peygamber ve nebilerin tek silahı olan duâ, günümüz insanı için de aynı görevi görmektedir Ve kıyamete kadar da görecektir Peygamber Efendimiz (SAV) buyurmaktadır ki: “Duâ Mü’min’in silahıdır”Yine sevgili Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmaktadır: “İki duâ reddolunmaz, yahut nadir olarak reddolunur: (Biri) Ezan okunurken yapılan duâ, diğeri de savaş şiddetlendiği zaman harp esnasında süngü süngüye yapılan duâdır”
Duâ’nın amaçlarını ve hedeflerini şöyle sıralamak da mümkün:
Duâ, mü’min’in silahıdır Duâ, ibadetin aslı ve özüdür Duâ, ömrün bereketini artırır Duâ, dinin temel ilkelerindendir Duâ, Allah katında duâdan makbul bir şey yoktur Duâ, kısaca istemektir İstemesini de bilmektir
Duâ ve zikirlerin ana kaynağına bakıldığı zaman, sevgili Peygamberimiz vardır Ana kaynak Hadis-i Şerifler olup günümüze kadar gelebilmiş ve kıyamete kadar da gidecektir Bir söz vardır: “Yer gök duâ üzerine durmaktadır” evet, bunu gören göz, duyan kulak, anlayan kalp, zikreden dil daha iyi görmektedir
Hem size kim diyor ki yan gelip yattın? Asıl insan Yaradanına muhtaçtırAkıl derki; geriye iyi bakmak gerekir Hani dünya malı için koşan, şan şöhret sahibi kişiler nerede? Herkesin gideceği yer belli değil mi? Madem belli! O halde neden bu dünyalık için telaş? “Muhannete muhtaç mı olalım?” diye bir deyim akla hakim olabilir Kimsenin muhannete muhtaç olması söz konusu değil Gayrisi palavradır “Yattığımız yerde rızk ayağa gelmiyor ki?”denilebilir; elbette gelmeyecek İnsana düşen şudur ki; çalışacak, tevekkül edecek, hamd edecek, şükredecek, yarın azığım yetmez telaşına düşmeyecek “ çünkü yarına çıkmaya kimsenin senedi yoktur” haram yemeyecek, başkasının rızkına-namusuna göz dikmeyecek, hayat çizgisini yaratanın istediği doğrultuda çizerse, hiçbir zaman dünya korkusu olmaz İnsan kendisini yaratana teslim olup, O’na sığındığı zaman korkmasına gerek yoktur Ki, bu dünyaya imtihan için geldik, eğlenmeye, mal-mülk yığmaya değil!
Varlıkta bir imtihan şekli, yokluk da bir imtihan şeklidir Sağlık da bir imtihan şekli, hastalıkta Bunu böyle bilip, buna göre yaşamak zorundadır insan
İnsanoğlu biraz nankörleşerek “ bunun sebebi de daha fazla kazanmak hırsıdır” kainatın, yaşadığı ortamın düzenini bozabilir Bu da yine kendisine ve başka canlılara zarar verecektir Muhtaç olan sadece ve sadece insandırKâinatı yaratan Allah’û Zü’l-Celal hiçbir şeye muhtaç değildir İnsan harici iki mahlukatın birbirine zarar vermesine insanın hayıflanması bile gerekmez, asıl onda hikmet araması gerekir Çünkü akıl sadece insana verilmiştir Diğer canlıların yaptıkları sadece insana ibret vermesi içindir Madem ki yüce Allah’a inanıyoruz, haşa, kuşku duymak neden? Başka canlılar arasındaki yok oluşa sadece ibret ve hikmet aşkı için bakmalıyız Kainatta bir zerre dahi, Rabbim’den habersiz hareket imkanı bulamazken, cüzi akıl ve olanak ile insan buna engel olma imkanı asla bulamaz ve verilmemiştir de Başka canlıların helakı ise, kendi sonunu hazırlayacaktır İnsan, hayatta bir imtihan için vardır İşte bu nedenle başına gelen bir musibet karşısında hiddetlenmeyip, en büyük silahı olan duaya sarılarak, kendisinin ve kâinatın sahibi olan Allah’a duâ etmek, yalvarmak olmalıdır Bir başka canlıdan medet ummak yerine, kendisini yaratandan istemek zorundadır Bu da halis ibadet ve halisane duâ ile olur Gayrisi nafiledir
İnsanlar görür diye ameli bırakmak riyadır ve insanlar görsün diye amel etmek ise şirktirDuâ, yapacağınız zaman, abdestli olmaya dikkat etmeli, birileri görsün diye değil, sadece durumunuzu Allah’a havale etmelisiniz Öyle ise bunlardan uzak durarak, yalnız siz ve Allah olmalı duâ esnasında Duâ ederken bir aracı koymaya da gerek yoktur Eğer bir aracı konulmak istenmişse, Allah’ın sevgililer mertebesindeki kullar hürmetine demek, duâyı daha da güzelleştirir Bunu söylemekte bir beis yoktur Duâ içten ve samimi olmalıdır Riya ve şirk asla bulaşmamalıdır Duanız sizin verdiğiniz, zikriniz kabul oluncaya kadar devam edin Ta ki, kanınızın her damlası bunu kabul etmiş olsun Siz dille söylemezken, vücut diliniz zikretsin Yolda yürürken , bir iş yaparken hatta uyurken bile vücut diliniz devam edebilsin Bu o kadar zor bir şey değil İnanarak, samimi bir şekilde yapılan duâ, siz isteseniz de istemeseniz de vücudunuzdaki tüylerin ayaklanmasına vesile olacaktır! İşte duanın doruk noktası da burasıdır Bu noktaya erişebildiğiniz zaman, ağzınızdan hep hayırlı söz çıkar, çevrenizde hayranlık uyandırırsınız ..
Beşiktaş’ın yeni teknik direktörü bugün belli oluyor. Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman’ın Mustafa Denizli ile her konuda anlaşıldığı bilgisine ulaşıldı. Beşiktaş Kulübünden bugün içerisinde konu ile ilgili açıklama yapılacağı öğrenildi.
Geçtiğimiz hafta Mustafa Denizli ile görüşen, ancak anlaşma sağlayamayan Beşiktaş yönetimi, Samet Aybaba ile el sıkıştı.
İyi Bir Dost Nasıl Olur İyi bir arkadaş nasıl olmalı?
Dostluk, tek bir tanımı olmayan bir kavramdır. Paylaşmak, güvenmek, fedakârlık ve açık sözlülüktür.
Hayat, dümdüz bir yol değildir. Herkesin hayatında dönem dönem inişler ve çıkışlar vardır. Bu yüzden her gün mutlu ve neşeli olamayabiliriz. Bazı günler kendimizi mutsuz ve kötü hissederiz. Bugünlerde ise, en çok ihtiyaç duyduğumuz olan şey bir dosttur. Çünkü dostlarımızla sorunlarımızı ve problemlerimizi paylaşabiliriz; ama önemli olan gerçek bir dost bulabilmektir. Mutlu olduğunuz zaman yanınızda birçok insan bulabilirsiniz; peki ya mutsuz ve üzgün olduğunuzda da o insanlar yanınızda mıdır? İşte dostluk bir mum ışığına benzer, ortalığa karanlık hâkim olduğunda ancak belli olur.
Dostluk, bir insanla her gün telefonda 3-4 kez konuşmak, bir kişin hayatını ve yaşadıklarını derinlemesine bilmek değildir, ya da sürekli görüşmek de değildir. Başı gerçekten sıkıntıdaysa, yardıma koşacak ilk kişiysen, aynı şekilde onun da öyle olduğunu biliyorsan işte bu gerçek dostluktur.
Dostluğun insan hayatındaki değeri bir ekmek, su kadar değerlidir. Artık kimsenin birbirine güveni kalmadığı şu zor hayatta gerçek bir dostumuz varsa eğer kıymetini bilmeliyiz. Çünkü arkadaş çok bulunur; ama dost zor bulunur.
Ağaç yaşken eğilir, demiş geçmişteki bilge atalarımız. Kurumuş ağaç kolay kolay eğilmez, zorlansa da kırılır. İnsanlar da tıpkı ağaç gibidir. Kişilikleri daha küçükken şekillendiği için gelişimin hızlı olduğu dönemde istenilen değişiklik yapılabilir ve verilmek istenen şekil oluşturulabilir. Fakat belli bir yaştan sonra çocuğun kişilik yapısı oturduğu için, artık değiştirmek güç olur, hatta imkânsız olabilir.
Özellikle temizlik alışkanlığı çocukluktan itibaren verilirse, yaşam boyu temizliğe önem veren biri olur; ama bu alışkanlığı kendisi kazanır diye düşünülürse, çocuğun bu alışkanlığı kazanması zor olur.
Çocuklukta temizliğin önemi kavratılmamış birey, bütün yaşamında bu önemi anlayamaz ve temiz olma adına pek bir gayret gösteremez. Yemeklerden önce ellerini yıkama alışkanlığını çocukken edinemeyen kişi, yetişkinlikte de bunu edinemez. Eğer sosyal bir ortamdaysa, mahcup olmamak için yıkar; ama yalnızken ellerini yıkama gereği duymaz. Banyo yapmanın önemini çocukken kavrayan biri, yıkanmak için çok sık banyo yapar, ama bu alışkanlığı olmayan birey, eşinin veya başka birinin dayatmasıyla banyo yapar.
Her konuda olduğu gibi temizlikte de çocuklar, büyüdükleri ortamlardaki insanları model alırlar. Eğer örnek aldığı kişiler düzen ve temizliğe gereken önemi veriyorlarsa, çocukta da bu alışkanlıklar gelişir. Temizlik ve düzen alışkanlığının en iyi edinildiği yer, aile ortamıdır. Ailedeki bireylerin temizliğe verdikleri önem ölçüsünde çocukta temizlik alışkanlığı gelişir. Ailede temizlik fazla önemsenmiyorsa, çocuk da temizliğe gereken önemi vermeyecektir. Eğer okulda çocuğun öğretmenleri temizliğin gerekliliğini çocuğa kavratırlarsa, bu alışkanlık gelişir; ama istenilen düzeyde olmayabilir; çünkü bu tür alışkanlıklar okul öncesi dönemde kökleşir ve kalıcılık kazanır. Ayrıca okulda kazandırılmak istenen alışkanlık evde desteklenmezse, o alışkanlığın olumlu yönde gelişmesi güç olur.
Çocuğa temizlik alışkanlığı kazandırmak çok kolaydır; çocuğun kişilik gelişimi yeni oluştuğu için, söylenen her şeyi çok çabuk kavrar ve birkaç kez tekrar ettirilen davranışı alışkanlık haline getirmekte zorlanmaz. Yediği çikolatanın ambalajını yere atan çocuk, doğru bir biçimde yönlendirilmezse davranışı süreklilik kazanır. Birkaç kez uyarılarak ne yapması gerektiği söylendiğinde ise, çocuk doğru davranışı kısa sürede öğrenir.
Temizlik ve düzen konusunda ebeveyn tarafından obsesif davranışlar sergilenmesi de çocukta olumsuz bir temizlik anlayışı geliştirir. Bu nedenle ölçüyü kaçırmamakta her zaman yarar vardır. Çocuğu takıntılı bir kişilik kazanmasına yol açabilen bazı davranışlar şöyle sıralanabilir:
Üstü başı kirlenmesin diye çocuğun sokakta oynamasına izin verilmemesi,
Çocuğun üzerindeki küçük ve önemsiz bir lekenin abartılması,
Günde birkaç defa banyo yaptırma,
Bir kere giydiği giysiyi yıkamadan giydirmeme vb.
Belli aralıklarla çocuğa banyo yaptırılmalı, kendi yemeğini yiyecek bir duruma geldiği zaman, yemekten önce ve sonra ellerini yıkaması sağlanmalı, giysileri gerekli durumlarda değiştirilmeli ve temizlikle ilgili diğer temel alışkanlıkları kazanması sağlanmalıdır. Düzenli olmak, temizlikle doğrudan bağlantılı bir alışkanlık olduğundan dolayı, temizlikle beraber düzen alışkanlığının da çocuğa kazandırılması gerekir. Temizlik alışkanlığı gelişen bir çocuk düzenli olur, temizliğe önem vermeyen çocuk, düzenli de olamaz. Çıkardığı çorabı evin herhangi bir köşesine atan, yemek yedikten sonra masayı olduğu gibi bırakan, banyodan sonra banyoyu dağınık halde terk eden, yatağını toplamayan bir çocuğun temizlik anlayışı da sağlıklı gelişmez.
Düzen kavramı da temizlik gibi çocukluktan itibaren kazandırılmalıdır. Çocuk, üç yaşına geldiğinde annesiyle birlikte yatağını toplamaya başlamalıdır. Kullandığı eşyaları olması gereken yerlere bırakmalıdır. Birçok anne vardır ki, bütün zamanını çocuklarının döküntülerini toplamakla geçirir. Bazı anneler çocuklarının yaptıkları işi beğenmezler, çocuk işi yaptıktan sonra, anne aynı şeyi yeniden yapar. Bu durum çocukta özgüven kaybına yol açabilir; çünkü kendisine verilen işi beceremediğini düşünür. Ayrıca kendisinden sonra annesi yaptığı için diğer bütün ev işlerinde de gereken özeni ve önemi
Çocuk, verilen işi istenilen düzeyde bağımsız yapıncaya kadar anne çocukla birlikte yapmalıdır. Örneğin yatağı toplarken, sofrayı kaldırırken, banyoyu temizlerken anne çocuğa yardım etmelidir. Bu tür işlerde çocuk annesiyle birlikte çalışırsa, işi daha çabuk öğrenir ve alışkanlık haline getirir.
Çocuğa verilmesi gereken öncelikli temizlik alışanlığı, kişisel bakımla ilgili olmalı; yani el-yüz, baş, vücut ve giysi temizliği. Sabah uyanır uyanmaz elini-yüzünü yıkamalı, yemeklerden önce ve sonra ellerini yıkamalı, tuvalet temizliğini yapmalı, tuvaletten sonra ellerini bol su ve sabunla yıkamalı, belli aralıklarla banyo yapmalı, kirlenen giysilerini değiştirmelidir.
Diş temizliği de oldukça önemlidir. Diş fırçalama alışkanlığı edinebilmesi için, çocuğa iki yaşından itibaren sadece fırçayla dişlerini fırçalaması öğretilmeli, 3–4 yaşından itibaren de çok az miktarda macunla dişlerini fırçalaması sağlanmalıdır.
Temizlik alışkanlığı, bireyin hem beden sağlığı hem de sosyal hayata uyumu için gereklidir. Temizliğe dikkat etmeyen kişi, hem çok sık hastalanır hem de yaşadığı sosyal çevre tarafından dışlanır.
Cafe worldde facebooktaki arkadaşlarınız müşteri olarak cafenize gelir ve yemek yer. buzz rating kısaca cafenizin ne kadar sevilip tutulduunu ifade eder. en az 5 en fazla 105 olan bu rakam müşteri mutluluğunu ve yoğunluğunu belli eder. buzz ratingi yüksek cafeler çok hızlı ne ürettiyse eritir ve paraya çevirir.
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur? Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin..
Attila İlhan
**************************
Seni Düşünmek
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey… Fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum…
Nazım Hikmet Ran
*******************
Aşk İki Kişiliktir
Değişir rüzgarın yönü Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Ataol Behramoğlu
***************************
Birisi
Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden Dalıveriyoruz arada bir İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki Gülüşerek başlıyoruz söze Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek Fakat ne kadar saklasak nafile Bir şey var aramızda Senin gözlerinde ışıldıyor Benim dilimin ucunda
Nahit Ulvi Akgün
******************************
Birisi
Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden Dalıveriyoruz arada bir İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki Gülüşerek başlıyoruz söze Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek Fakat ne kadar saklasak nafile Bir şey var aramızda Senin gözlerinde ışıldıyor Benim dilimin ucunda
MONNA ROSA Mona roza siyah güler ak güller Geyve’nin gülleri beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak Mona roza siyah güller ak güller Ulur aya karşı kirli çakallar Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa Mona roza bu gün bende bir hal …var Yağmur iğri iğri düşer toprağa Ulur aya karşı kirli çakallar Açma pencereni perdelerini çek Mona roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla mona roza benbir deliyim Açma pencereni perdelerini çek Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Bende çıkar güneş aydınlığına Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi Seni hatırlatır her zaman bana Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Bir mumun ardında bekleyen rüzgar Işıksız ruhumu sallarda durur Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ellerin ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Ellerinden belli olur bir kadın Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin ve parmakların Zaman nede çabuk geçiyor mona Saat on ikidir söndü lambalar Uyuda turnalar gelsin rüyana Bakma göğe tuhaf tuhaf bu kadar Zaman nede çabuk geçiyor mona Akşamları gelir incir kuşları Konarlar bahçemin incirlerine Kiminin rengi ak kiminin sarı Ah beni vursalar bir kuş yerine Akşamları gelir incir kuşları Ki ben mona roza bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar su kenarında Kırgın kırgın bakma yüzüme roza Henüz dinlemedin benden türküler Benim aşkım uymaz öyle her saza En güzel şarkıyı bir kurşun söyler Kırgın kırgın bakma yüzüme roza Artık inan bana muhacir kızı Dinle ve kabul et itirafımı Bir garip bir soğuk bir mavi sızı Alev alev sardı her yanımı Artık inan bana muhacir kızı Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Meyveler sabırla olgunlaşırmış Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne Bir tüy ki can verir bir gülümsesen Bir tüy ki kapalı geceye güne Altın bilezikler o kokulu ten Mona roza siyah güler ak güller Geyve’nin gülleri beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak Mona roza siyah güller ak güller MONNA ROSA niçin yazıldı? Belki de mahşeri kalabalığa okunan bu şiirin hangi hislerle yazıldığını tahmin bile edemezsiniz? Bilinen gerçekleri arda, arda sıralamak sizleri aydınlatabilir. Dilenirse şairimiz hakkında kısaca bilgi vererek konuya girmek istiyorum. Şöyle ki; şiirimizin yazarı Sezai Karakoç ilk, ortaokulu ve liseyi Diyarbakır, Gaziantep, K.Maraş’ta tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal bilimler fakültesini kazanır. Ve gider, gider ama başına geleceklerden veya başına getireceği olaylardan habersizdir. Neden sonra başlar okula dersler devam ederken şairimim gönlünü kaptırır bir muhacir kızına ve işte bütün mesele başlar, başlar ki ne başlar. Sonu olmayan bir başlangıçtır. Kısa bir süreden sonra dayanamaz ve kendini o kıza açmaya karar verir. Uzun bir tasavvurdan sonra İstediği gibi yapar ve gönlünde biriktirdiği aşkı artık kaldıramaz olmuştur.teklifine ret cevabı alma riski yüksek olduğu halde bırakır kendini uçsuz bir ummana.istediği cevabı alamamıştır,bu samimi Anadolu çocuğu kırılmıştır işte o an. Lakin bu kırgınlık uzun sürmez (çünkü uzunu daha başlamamıştır.) azimle tekrar deneyecektir.lakin istediği gibi hiç olmayacaktır.Ve bu hep böyle sürer gider. Ta ki gelir ,gelir ve bir yerde tıkanır işte bu tıkandığı yer 4. sınıf olur.ama o samimi delikanlı hiç pes etmemiştir.tam dört yıl hep istemiştir onu ,kendinden. Ama istediği hiç olmamıştır.belkide bir gün olacaktır.! Artık okul bitmek üzeredir.tam dört yıl geçmiştir .Geçmiştir ,ya delmişte geçmiştir kimi sineleri. Mezuniyet merasimi düzenlenmektedir Ankara üniversitesinde öğrenciler 4 yılın yorgunluğunu ,bitirmenin sevinciyle bu merasimde birleştirecektir.lakin birleştiremeyenlerde vardır o mahşeri kalabalıkta onlar gerçekle yapışmış yüreklerini koyacaklardır ortaya. İşte burada Sezai Karakoç onların hepsine tercüman olacaktır o mükemmel ve emsalsiz sevgisiyle . Bu program da Sezai Karakoç yazdığı şiiriyle yerini almıştır.ve de işte o beklenen an gelir çatar. O yılların gerçekleri bir şamar gibi patlar ortada ve sesi yankılanır Ankara sokaklarında. Sezai Karakoç anons edilir. Yazdığı şiiri okumak üzere. Ankara siyasalın önü ana baba günü gibidir herkes ordadır bütün hocalar öğrenciler ve hatta misafirler lebalep dolup taşmıştır.merasim alanı.Sezai Karakoç şöyle bir kalabalığa bakar o buğulu gözlerle ,gönlünde yer alamadığı insanı aramaktadır mahşeri kalabalık içinde ve şiirini okumaya başlar. Mona roza siyah güler ak güller Geyve’nin gülleri beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak Mona roza siyah güller ak güller … Şiir bitene kadar kalabalıktan hiç ses gelmez olur, ta ki son kıtayı okuyana dek ve kalabalıkta müthiş bir uğultu patlar. Herkes bir birine bir şeyler sormaktadır ama sadece bilinen bir gerçek var ki herkes bu şiirden çok etkilenmiştir hele biri var ki gönlünde fırtınalar kopmuştur tam dört yıl sonra geçte olsa anlamıştır ve işte o uğultunun arasından bir kız öğrenci sıyrılır kürsüye yaklaşır dört yılı harabeden ve sonrasını da edecek olan kişidir O,O MUAZZEZ AKKAYA’ dır.Ağlayarak ve yalvarmalı bir sesiyle -ben seni kabul ediyorum der. Ama çok geçtir artık çünkü bu samimi genciz bu ağır aşka dayanacak takati kalmamıştır kürsüye dönerek -şimdi de ben kabul etmiyorum der ne derece yürekten gelerek söylediği tartışılır ama beklide bir intikamdır ,beklide ilk defa gururu aşkının önüne geçmiştir delikanlının Ve bir daha Muazzez Akaya’yı hiç kimse görmemiştir çünkü o ret cevabının ardında intihar etmiştir. ve karakoç da bu şiirin ikincisini yazar (YAZAR HALA HAYATTA VE BEKARDIR…) Ve Monna Rosa Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi. Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara: Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi. Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara, Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara… Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü Ve boğazımı sıktı parmaklar ince, uzun. Günahkar toprağıma saçından bir tel düştü; Sana ne olmuş Rosa, bir derde tutulmuşsun. Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti: Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun, Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü… Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa; Her şeyim sizin olsun, hep sizin kesik başlar. Rüyasında örümcek başlarsa ağlamağa, İçine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar. Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa Gibi ölüm önünde öz benliğim yavaşlar. Öyleyse şu şapkayı fırlatayım ırmağa. Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır Ve kediler her gece sürünür yastıklara. Denizleri bahtiyar eden günler kısalır; Satılmayan çiçekler, zehirli ve kapkara, Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır. Bir geyiğin gözleri düşer eriyen kara Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır. Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık! Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi. Sana da Monna Rosa, taş bebeği bıraktık. Ellerinde kılçıklı balıkların bir dişi. Senin hatıran gibi büyük, yeni, karanlık; Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi… Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık! Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim; Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura. Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim, İtimat edeceğim şu belalı yağmura. Ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim Asılmış bir adamın iki eli yağmura. Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim. Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni Ve bir şehir yaratmak, ruhundan Gülce diye. Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni Katıvermek sessizce söylenen bir türküye. Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni Ve son vermek bitmeyen, bu bitmeyen şarkıya, Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni. Sana tavuskuşunun içime girdiğini Son, en son söz olarak söylemek istiyorum. İçime girdiğini, tüyünü yolduğunu Son, en son söz olarak söylemek istiyorum. İçimde tavusların bir bir kaybolduğunu, Bana da bir çift ak kanat kaldığını Son, en son söz olarak söylemek istiyorum. Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi. Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara: Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi. Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara, Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara… (1952, Kış, Yılbaşı Gecesi) Sezai Karakoç
Uykusuzluk Şiiri, uykusuzlukla ilgili şiirler, Uykusuzluk Şiirleri
Özdemir Asaf Uykusuzluk şiiri
uykusuzluk ve pencerede bir kedi gece boyu hiç konuşmadan durdu yağmurlar yağdı, dindi pencerede hep kedi ne geceye girdi, ne uyudu baktı, baktı, baktı belli değildi doğmadığı, doğduğu
sanki ona bir zaman hadi şimdi, yola çıkıp bir duygudan pencerenin dışında duran bir geceden indi, odaya girdi dedi hadi şimdi sende in uykudan
sevdi mi, sevmedi mi, belli etmedi sürdürüp suskunluğunu yeni huysuzluğu besledi aaaa kedi bu uykunun içindeydi
ankara yolundaydı bir gece bir gün marmaris yolundaydı kedi bütün uyku kapılarının önündeydi mırmırları, tırmalamalarıyla bir kadının düşlerindeydi ve bütün hırçınlığıyla anılarının önündeydi.
Özdemir Asaf
Uykusuzluk Şiir
bir uykusuzluk var içimde sonra huzursuzluk çok uzaktayım sanki yıldızlar kadar yakın, sen kadar uzak uyku akıyor gözlerimden ben değil hislerim uyuyor.
İsmail Yaprak
HER GECE Mİ BU UYKUSUZLUK?
Her gece mi bu uykusuzluk! Hele saatin tıkırtısı! Ya karasinek düşünceler! Çıldıracağım bu gidişle; Yatak değil sanki cehennem.
Deliksiz bir uykuysa vaadin, Günün dolmuş veya dolmamış, Gençliğime filan bakmadan, Derhal gelebilirsin ölüm; Kapı açıktır, lamba sönük.
CAHİT SITKI TARANCI
Uykusuzluk
Bir yudum su bazen istediğim Gecelerin dipsiz kuyusunda boğulurken Her saat başı kan ter içinde uyanırken kabuslardan Görmek istediğim sadece sendin Duymak istediğim sadece bir seni seviyordum Uyumaya korkuyorum artık gecelerde Nedenini tam kestiremesem de Bir teori var aslında bende Senin varlığın hep hayatımdayken Yetiyor üç beş saat göz kapama Bu kadar az saatin sorunu benle Uyandığımda yaşadğığım herşeyin Çok güzel bir rüya olması korkusundan Söyler misin sevgilim beynimde fink atarken düşünceler Nasıl uyuyabilirim rahatça senin elin olmadan elimde Zamanda zor geçiyor sensiz her an Senle olan saatlerse saniyeden farksız Sen sevgilim Söyle… Var mısın benle hayatın dipsizliğine adım atmaya…
Tugbam sitesinde en güzel Cahit Sıtkı Tarancı Güzel Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Cahit Sıtkı Tarancı Güzel Sözleri Cahit Sıtkı Tarancı Sözleri,
Cahit Sıtkı Tarancı’nın Güzel Sözleri,
Memleket isterim Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Bir kere Misafire çıkmış adın; İstesen istemesen gideceksin.
Ne belli yerim var, ne de sevdiğim biri Sürünüp gidiyorum…
Kuruyan sular gibi zamanı da kaybettik.
Yaş otuzbeş yolun yarısı.
Gönül tanrısına der ki, her mihnet kabulüm, yeter ki gün eksilmesin penceremden.
Evet hatırladım Küçük basit şeyler Yetiyor kederlenmeye Ya mutluluğa ?
Elimde Türkçe gibi güzel bir silahım var.
Aşık dediğin Mecnun misali kör.
Neden sonra farkına varıyorsun, etrafındaki korkunç ıssızlığın; yar olsun dost olsun ne arıyorsun, adresi belli mi vefasızlığın.
İstemem o dehşet gün gelip çatsın. Bana kimseler anam kadar yansın.
Desem ki. inan bana sevgilim inan, evimde şenliksin, bahçemde bahar; ve soframda en eski şarap.
Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış…
Memleket isterim yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Tugbam sitesinde en güzel En Delikanlı Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa En Delikanlı Sözler En Delikanlı Sözler Kısa
En Etkileyici Delikanlı Sözler
Eğer hayat birgün bize oyun oynayıp, seni başkasının kollarına atarsa; seni dansa kaldıracak ilk müzik benim cenaze marşım olsun.
Ne kolumda kelepce, ne yanımda gardiyan,ne gönlümde zulüm,ne ensemde ölüm,o gün yanlızca sen olcaksın gülüm.
Aldanma hayatın cılvelerıne hersey bahane, görünüsüm serseri ama gönlüm sahane.
Bizim sözümüz dosta tatlı düşmana kurşundur namerte hançer merte candır canımız dosta feda düşmana beladır dostluğumuz yücedir ne alınır ne satılır öümünedir.
Seni ben Geleceğimde Bir ekmek Alıp beslemek için Sevdim! Ama Sen geleceğinde yatlar katlar istedin, benden hayır gelmez Sana Git At Kendini yalan Sevdalara!!!
Çok Havalı Olsanda Gülüm Havan Birgün Sönecek hayatındaki yalan Sevgiler gibi Balon Misali..
Havayı Bana Değil Etrafındakilere yap Çırak..
Benim kadar havalı Olan insan Ancak Benim Kapasiteme ulaşmış insandır.
Gerçek Sevdayı Gökyüzüne Çıkardım yalanları yer Yüzünde Bıraktım…
Havaya Göre Değil Kalitene Göre Sınıflandırıyoruz Sizleri Aslanım.
Gözlerine Aşık Olsaydin, Kalbini Kalbime Yazmazdım ben Seni gerçekten! Seni Sözlerle Sevmek lazımmış Bunu Anladım.
Kum Gibi hayatına Su Olurum, Çamur gibi yaşarsın hayatını!
Çıkar güneş Gözlüklerini Etrafa Bak Tosun hayat Toz pembe Değil, Ama Sen Bu Gidişle Pembe Olacaksın hayatın içinde.
Havanı yerim yediğim havayı Sana Rüzgar olarak iLave Ederim.
Fazla Orjinal Takılmaya Çalışma Yanımda Kolpa Olursun Ağlarsın Yolumda.
Beni örnek Al Sözlerimi Asla, Hareketlerimi örnek Al fakat yapma sonra kramp girer orana burana
Biz takım Elbiseyi Davetlerde Değil Günlük hayatımızda Giyeriz, Biz Sevdikmi Süslü Sevgilerle Değil Delikanlıca Severiz!
Yenisin belli acele etme diğer dünyaya hemen gidersin arkamdan gel belki hayatı öğrenirsin.
Sen Cacık olmuşsun hayatta Salata Lazım Senin gibi Çakma Aslana
Sana Sevgim 350 km hızla Gidiyor Çıkan herkezi Eziyor Hayat beni izliyor…
Gecelerin Adamıyım Yavaş Yavaş Akarım Aleme, Gündüzleri ise havadan bakarım Cümle Elaleme.
Ben Karlı havada Güneş Gözlükleriyle gezerim farkımı herkeze belli ederim.
Sendeki Aşk benim hayvanlara Duyduğum Hayvan Aşkından Daha küçük Güzelim Yürüde Senide Görelim.
Ben Hızlı Müzikle Harekete geçerim Arabesk Muzikle içini Deşerim
Tugbam sitesinde en güzel Serseri Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Serseri Sözler Serseri Sözler kısa Serseri Sözler facebook
Biz Serseriyiz Güzelim Sevdikmi Gönlümüz Çoşar Aşık Oldukmu Kalbimiz Atar…
Sokakta Bir Serseri içiyor Aşık belli Çekmiş Esrarı Dimliyor Müziği Bu Serseri Aşık Olmuş Belli…
Biz Sokakların Efendisi Olmuşuz Gönüllerin Asi yakışıklısı, Biz Kızların Rüyası Olduk Serseriler Sokaklarda gezer Kızlar Bizi izLer…
Gök Yüzüne Bakarım geceleri Yıldızlar kayar öLür Bir Serseri Bu Aşk Bitirir Bizi Sokaklarda geçer Sevdalarımızın izleri…
Yoktur derdimden Anlayan Serserilerin Kaderidir bu Kimse Olamaz Derman, Hayatın tadı kaçar geceleri Serseri Çekmiş Jileti İçiyor Geceleri…
Biz Serseri Delikanlıyız Akşamları Çorbamızı içeriz Sabahları Hayat Derdine Düşeriz…
öLüme Kafa Tuttum Yalnızlık için Hayatla Barışmak istiyorum Senin için…
Bir Kurşun Sıkılsa Beynime Unutucağımımı Sanıyorsun Seni Kalbimi Sökseler Sevmiyecemmi Sanıyorsun? Güzelim Serserinin Aşkı öLsede bitmez Organlarımda Yaşatmıyorum Seni Kanımın içinde oLmuşsun iLham Kimse Gelirse Gelsin Bulamaz Seni inan…
Varmı Bu Aşkın Sonu Serseri , Her Sevgi Kaldıramaz Seni, Harbi Olmak Bizim işimizdir Sanaldan Başka Bişi Değil Gülüşlerin…
Lanet Ediyorum Sana, Bir Serseri Uğruna Oldu feda, Ne Amacım Kaldı Nede Dermanım, Bittim Sayende! Sevdalara Düşmanım…
takım Elbisemi Giyerim Serseridir Benim iSmim, tesbihim Elimde Sözlerim Dilimde, En Delikanlı Adama Öğrettim Kendimi…
Biz şerbeti Damara Dökenlerden Değiliz Biz Damara Direk Girip Şerbetlendirenlerdeniz…
Zindanlarda Yüreğim , Ağlıyorsa Gözlerim Serserilikse kaderim, Ben Böyle Severim…
Kıymet Bilmeyene Yoktur Bizde Sevgi , Kıymet Bilene Vardır Serserinin Sevgisi…
Biz Ne Ağır Abi Takılırız Ne baba Sözler Neden Rajon Keseriz, Biz Serseriyiz Delikanlı Takılır Kral Gibi Sever Severken saygıda Kusur yapmayız…
Serseriyiz Kalbimiz Atar Saniyede 500 Kere Aşık olursa Kalbimiz Kan Yetmez Bu Bedene…
FİRARİ SAATLERİN ARDINDAN GELEN İSYANKAR SOKAKLARIN TÖVBEKAR
COCUKLARIYIZ BİZ SEVDİĞİMİZ İÇİN YASAR DOSTUMUZ İÇİN ÖLÜRÜZ VEDE HİÇBİR ZAMAN HİÇ BİR YERDE HİÇ KİMSEYE HESAP VERMEYİZ
Her agladiginda gözlerinden akan her damlanin kalbimi vuran kursun oldugunu düsün,aglarken cok aglamada o kursunlar beni öldürmesin
Biz sevgiliye çiçek verenlerden değil, arkadaşa can verenlerdeniz. biz feleğin çemberinden geçmiş alemci gençleriz…
Delikanlılık ne racon kesmek ne adam öldürmek nede haraç kesmektir. delikanlılık akşam olunca evine ekmek götürmektir…
ÖLmek için sebebim Yoq AmA yasamaq İçİNdE SINIRDAYIM
Eger birgün gelir beni unutursan,bilki silahim artik belimde degil elimde,ama ici bos,cünkü kursunu beynimde….!!!
Varlığınla başlayan bir günün yokluğunla bitmesine alışamadım, aklımda olduğunun yarısı kadar yanımda olsaydın Hiç Sensiz Kalmazdım Sen geceyi bana bela ettin…Bense sana olan herşeye lanet ettim… HerkeZ ELine Bi SALLama aLıp BeN BaBayIm Dİyo DELiKanLıyIm DiYo…………………
…….. AMa hiç KiMse ŞuNu UntMasın Her DeliKanLının Bir DeliKanLısı WarDır Wefasıs kullardan vefa bekleme kıymetsis bir kula satarlar seni!..
Kaldırımları üzerimize Yorgan Gibi Çektik.. Bize bir adım gelene biz On adım Gittik.. Oksijenimiz Sigara Mineralimiz yavan ekmek.. Kolay mı Bu dünyada Serseri Damgası yemek.. Kolay mı be Güzelim sevilmeden sevmeK
Dilden sevmesini bilmeyiz bazıları gibi değiliz sevdik mi yürekten ölümüne severiz farkımız tarzımız ……. Serserisiyiz
HaksIzLIk Önünde EgiLmem Çünkü HakkImLa ßeraßer Gururumuda Kayßetmiş Olurum..ßen Tekim ßenim ßeyaz Sayfamda KaLemimde SiLgimde SevdikLerimin ELinde..ßen YazarIm ßen SiLerim!’
CocukLArin Bir MaSaLa KanDiği Gibi BéNDé SéNin GozLéRiNé Kanmsim GuNésin YéR Yuzunu Yaktiği Gibi Gulum SéNin GozLérinDé yanmisim
Yol sen olsan yorulmadan yürürüm. Rüya sen olsan hep uyurum. Gece sen olsan sabahı hiç istemem. Son nefesi m sen olsan şimdi ÖLÜRÜM!
Ya tam severim yada tek kalemde silerim tarihi ben yazdım tarihdende ben silerim
bendeki a$k ate$i cehennemi kiskandirir. ben sön sözümü söylersem eğer geri dönüşü yoktur senin gibi şerefsizlere kahpeler çokturrr
ben seninle toğrağa girerim diyenleri çok gördüm ben öyle diyenleri toğrağa hep yanlız göndüm.
İstersem bir adamı beyde yaparım, paşada. ve istersem bir adama dünyayı zindanda ederim. Biz nabza göre şerbet verenlerdeniz. Laf kulağıma gelirse, laf getirenin kulağını keser, lafı çıkartana yediririm..
Kiymet bilmeyen kalbe sevgim haram,yolunu bekleyip gelmeyene yazıklar,sevdim deyipte aldatana lanet,beni sonsuza kadar sevene bu canim kurban olsun!!!
Her genç delikanlının bir sevgilisi olabilir ama, Her genç kızın bir delikanlı sevgilisi olamaz…!!!
Sen benden ayrılmaya karar verecek kadar küçüldüysen Ben senin uğrunda ölümü göze alacak kadar büyüdüm demektir…
Kimine göre adamız, kimine göre yalanız. Hepiniz rahat olun biz adamına göre muamele yaparız…
Derdi Olanın Derdini Dinleriz, Dert Çıkaranın Derdi Oluruz. Dalımızı Kıranın Ağacını Kökünden Sökeriz. Milletin Etiket Olduğu Yerde Fiyatı Biz Koyarız.
Aldanma Hayatın Cilvelerine Herşey Bahane Görünüşüm Serseri aMa Gönlüm Şahane.
Tugbam sitesinde en güzel güzel sözler gündelik yaşam sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa güzel sözler gündelik yaşam güzel sözler yaşam güzel sözler yaşam ve hayatla ilgili
Güzel sözler Yaşam ve Hayat ile ilgili güzel sözler güzel sözler gündelik yaşam
İyiliği gizli yapanlar, tanrıya inananlardır. (Balzac)
Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. (Eflatun)
Bir çok insan mutluluğu burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi etrafta arar.
İnsanların yaptığı sahte paralardan çok paraların yaptığı sahte insanlar vardır.
İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olmadıklarını önemser.
Oyun bittiğinde şah da piyon da aynı kutuya girer.
Dal rüzgarı affetmiştir ama, kırılmıştır bir kere.
Bu seyriyen ellerle senden seni isterim, senden seni isterken canımdan çıkar tenim, sana aşık ruhumdu merceği yakan ışık, gözlerim cemalini görmeden de kamaşık…
DEĞER VERDİKLERİM, yüzüme kapıları kapatırsa , BİR DAHA AÇILMASIN DİYE, ben o kapıların üzerine BETON dökmesini de BİLİRİM..
”Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen?Sahi sevmek nedir?Bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı..?”
*Kalbimi kırmak suya yazı yazmak kadar zordur. Kalbimi düzeltmek ise gece doğan güneşe dokunmaya benzer. Sen o suya yazı yazdın.Şimdi güneşin doğmasını bekle.
*Seni unutmak için and içtim gözlerin geldi aklıma vazgeçtim.
2012 Aşk sözleri
Sesin Değdiğinde Yüreğime Yüreğim Titriyorsa Avuçlarında ve Her Kapayışta Gözlerimi Üşüyen Bakışlarım Isınıyorsa Bakışlarında Tek Çarem Fısıldamaksa Eğer Avazım Çıktığı Kadar Fısıldayacağım…Seni seviyorum.
Akşamın son bulan ufuklarında güneş damla damla erirken hayatta kalan tüm duygularımla sana sesleniyorum: Seni seviyorum.
@Daglarin tepesine çikip “SENI SEVIYORUUM” Diye bagirmana hiç gerek yok, herhangi bir gecede herhangi bir yildiza bakarak usulca “SENI SEVIYORUM” Demen yeterli tipki benim yaptigim gibi “SENI SEVIYORUM
@Aglamak uzak gülmek hep seninle olsun ama bir gün illede aglaman gerekirse oda mutluluk için olsun
@Ben seni unutmak için sevseydim adini kalbime degil, günes çiktigi zaman kaybolacak olan bugulu cama yazardim
@Al vur hançeri kana bulansin fazla vurma derine çünkü orda sen varsin
2012 Acı sözler
Bıraktım kendimi Artık bakmıyorum hayata, kapandım odama yaşamıyorum Sanki Bu hayatta ne şarkılar ne şiirler teselli etmek harebe gönlümü ben Acılara gömülmüşüm Kimse Alamaz Gönlümü..
Gerçekten yaşanan sözlerim bunlar kimse kaldıramaz içimdeki acıları bir gencin çığlıkları bunlar anlamaz sevmeyen anlamaz çekmeyen acıyla bir dünya var hayatımda nereye baksam onu görüyorum karşımda…
buruk bir hayatın buruk bir acı hatırasıyım hayatta ne yalnızlığıma ağlarım nede acıyan kalbime sadece sana ağlarım akıp giden zamanıma üzülürüm..
Nefretimi Sana yazsam Ne Olucak Sonunda Yine Acı Çekecek Seven kalbim Seni Seven kalbim Acılar içinde kaybolacak Sonunda Senin hayatımda Kaybolduğun gibi.
içimde yalnızlıklar içimde ayrılıklar ve içimde bunların tüm acısı sen bakma bana gül oyna yaşa kendi hayatında ben acılarımla terk edilmişim bu dünyada mutsuz etmek istemem kimseyi acılarımla..
Yanlış Zamanlara kapıldım Seninle yanlış bir aşkı yaşadım seninle acıyı yazdın kalbime gittin sebepsizce lanet ediyorum Sana!!!