Her yerden daha güzel Bizim için burası, Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burada, Bir çok arkadaş burada, İnsan nasıl sevinmez, Böyle yerde okur da ? Senin çatın altında Girmez kötü duygular, Bilgi giren yerlerde Kalmaz artık kaygılar. Her yerden daha güzel Bizim için burası, Okul, sevgili okul Neşe, bilgi yuvası !
Rakım ÇALAPALA
İLKÖĞRETİM HAFTASI
Yüzyıllarca susadık, Okumaya yazmaya Bütün dünya koşarken, Biz kalmışız pek yaya. Köylerimiz okulsuz, Şehirler okulsuzmuş. Anadolu bakımsız, Anavatan yolsuzmuş. Atatürk bir gün çıkıp, Milleti kurtarmasa, Yüzyıllar aynı gider, Biter miydi bu tasa ? Büyük bir ulus için, Geri kalmak ne acı… İlköğretim Haftası, Bir savaş başlangıcı.
İ.Hakkı TALAS
SINIFTA
Sınıf kendi evimiz, Tertemiz tutmalıyız. Çamurlanmasın yerler, Sonra bize ne derler. Açık kalsın pencere, Kağıt atmayın yere, Ya öğretmen girerse, Ne ayıp size derse ? Tahtayı kirletmeyin, Duvarı pisletmeyin, Herkes bizi kıskansın, Üçüncü sınıf sansın. Çocuklar uslu durun, Rahat rahat oturun, Kimse sevmez haşarı Kavgacı çocukları!…
en güzel nazım şiirleri en güzel nazım hikmet şiirleri
SALKIM SÖĞÜT
Akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını! Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere! Birden bire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından yaralı bir atlı yuvarlandı atından! Bağırmadı, gidenleri geri çağırmadı, baktı yalnız dolu gözlerle uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!
Ah ne yazık! Ne yazık ki ona dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak, beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!
Atlılar atlılar kızıl atlılar, atları rüzgâr kanatlılar! Atları rüzgâr kanat Atları rüzgâr Atları At
Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!
Akar suyun sesi dindi Gölgeler gölgelendi renkler silindi Siyah örtüler indi mavi gözlerine, sarktı salkımsöğütler sarı saçlarının üzerine!
Ağlama salkımsöğüt ağlama, Kara suyun aynasında el bağlama! el bağlama! ağlama!
NAZIM HİKMET
BELKİ BEN
Belki ben o günden çok daha evvel, köprü başında sallanarak bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım Belki ben o günden çok daha sonra , matruş çenemde ak bir sakalın izi sağ kalacağım Ve ben o günden çok daha sonra: sağ kalırsam eğer, şehrin meydan kenarlarında yaslanıp duvarlara son kavgadan benim gibi sağ kalan ihtiyarlara, bayram akşamlarında keman çalacağım Etrafta mükemmel bir gecenin ışıklı kaldırımları Ve yeni şarkılar söyleyen yeni insanların adımları
NAZIM HİKMET
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM
Ben senden önce ölmek isterim Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu İyisi mi,beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin Fedakarlığımı anlıyorsun vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin Ve orada beraber yaşarız külümün içinde külün ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek Toprağa beraber dalacağız Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak : biri sen biri de ben Ben daha ölümü düşünmüyorum Ben daha bir çocuk doğuracağım Hayat taşıyor içimden Kaynıyor kanım Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok, ama sen de beraber Ama ölüm de korkutmuyor beni Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini Ben ölünceye kadar da Bu düzelir herhalde Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? İçimden bir şey : belki diyor
NAZIM HİKMET
DOSTLUK
Biz haber etmeden haberimizi alırsın, yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin
Namuslu bir kitap gibi güler, alnımızın terini silersin
O gider, bu gider, şu gider, dostluk, sen yanı başımızda kalırsın
NAZIM HİKMET
GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ
Bu bir türkü:- toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü! Bu bir örgü:- alev bir saç örgüsü! kıvranıyor; kanlı; kızıl bir meş’ale gibi yanıyor esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların! Ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü, ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim! Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını; altın yeleli aslanların ağzını yırtarak gerindik! Sıçradık; şimşekli rüzgâra bindik! Kayalardan kayalarla kopan kartallar çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını Alev bilekli süvariler kamçılıyor şaha kalkan atlarını!
Akın var güneşe akın! Güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola: evinde ağlayanların göz yaşlarını boynunda ağır bir zincir gibi taşıyanlar! Bıraksın peşimizi kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
İşte: şu güneşten düşen ateşte milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini; şu güneşten düşen ateşe fırlat; yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var güneşe akın! Güneşi zaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!
Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk! Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız, toprak kokuyor bakır sakallarımız! Neş’emiz sıcak! kan kadar sıcak, delikanlıların rüyalarında yanan o «an» kadar sıcak! Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak, ölülerimizin başlarına basarak yükseliyoruz güneşe doğru!
Ölenler döğüşerek öldüler; güneşe gömüldüler Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!
Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor! Kalın tuğla bacalar kıvranarak ötüyor! Haykırdı en önde giden, emreden! Bu ses! Bu sesin kuvveti, bu kuvvet yaralı aç kurtların gözlerine perde vuran, onları oldukları yerde durduran kuvvet! Emret ki ölelim emret! Güneşi içiyoruz sesinde! Coşuyoruz, coşuyor! Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!
Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın!
Toprak bakır gök bakır Haykır güneşi içenlerin türküsünü, Hay-kır Haykıralım!
NAZIM HİKMET
HENÜZ VAKİT VARKEN GÜLÜM
Henüz vakit varken, gülüm Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri Volter rıhtımında dayayıp seni duvara öpmeliyim ağzından sonra dönüp yüzümüzü Notrdam’a çiçeğini seyretmeliyiz onun, birden bana sarılmalısın, gülüm, korkudan, hayretten, sevinçten ve de sessiz sessiz ağlamalısın, yıldızlar da çiselemeli, incecikten bir yağmurla karışarak Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, şu Mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz söğütlerin altından, gülüm, ıslak salkım söğütlerin Paris’in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana, en güzel, en yalansız, sonra da ıslıkla bir şey çalarak gebermeliyim bahtiyarlıktan ve insanlara inanmalıyız Yukarda taştan evler, girintisiz, çıkıntısız, birbirine bitişik ve duvarları ayışığından ve dimdik pencereleri ayakta uyukluyor ve karşı yakada Luvur aydınlanmış ışıklarla aydınlanmış bizim için billur sarayımız
Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, şu Mayıs gecesi rıhtımda, depolarda kırmızı varillere oturmalıyız Karşıda karanlığa giren kanal Bir şat geçiyor, selamlıyalım gülüm, geçen sarı kamaralı şatı selamlıyalım Belçika’ya mı yolu, Hollanda’ya mı? Kamaranın kapısında ak önlüklü bir kadın tatlı tatlı gülümsüyor
Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm Parisliler, Parisliler, Paris yanıp yıkılmasın
NAZIM HİKMET
KADINLARIMIZ
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta, sanki gidenler hiçbir zaman hiçbir menzile erişemeyecekti Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle Ve onlar ayın altında dönen ilk tekerlekti Ayın altında öküzler başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi ufacık kısacıktılar ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında ve ayakları altından akan toprak, toprak, ve topraktı Gece aydınlık ve sıcak ve kağnılarda tahta yataklarında oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek bakıyorlardı ayın altında geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine Ve kadınlar bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve kara sabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız şimdi ayın altında kağnıların ve hartuçların peşinde harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı, aynı yorgun alışkanlık içindeydiler Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde ince boyunlu çocuklar uyuyordu Ve ayın altında kağnılar yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru
Başbakan’ın annesine okuduğu o şiir recep tayip erdoğanın annesine okuduğu şiir başbakanın annesine şiiri bizim yaşadığımız şiiri
Erdoğanın annesine okuduğu o şiir Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yıllar önce kendi seslendirdiği şiir albümünde, İbrahim Sadri’nin “Bizim Yaşadığımız” adlı şiirini annesi için okumuştu
BİZİM YAŞADIĞIMIZ
bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim biz de soluk alıp vermedeyiz yani her insan gibisevmekteyiz, seviecek şeyleri bir kır çiçeğini çimeni toprağı börtü böceği kurban bayramlarında kınalı koçları başları eloyasıişlemeli yemeni ile kapalı bembeyaz saçlı kırış kırış alınlı pencere kenarlarında oğullarını bekleyen anaları
kalbim ağrıyorsa da kardeşim gönlüm bulanıyorsa tedirginsem kuşkuluysam kalın kitapların yazdığına bakarsan acaip suçluysam havada ihanetdışarıda sıcak duvarda yazılar kalbimizde acılar varsa da bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim
mektubun geldi bugün haziran kimselere göstermediğin ak saçlarının kıvrımlarından haberin geldi haberin geldi iki damla gözyaşın kağıtta çok bakarsın yağmur yağanda ıslak ve buğulu camların ardından bilirim bilirim, acı nasıl oturur adam yüreğine ne var yani işte iyiyim diyorum ya inan olsun iyiyim anne insan gerçekten iyi oluyor, iyiyim dedikçe bak üzülme yazıyorum bir daha nolur üzülme üzülmüyor analar oğulları üzülmüyorum dedikçe
bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim biz de soluk alıp vermedeyiz yani her insan gib isevmekteyiz, seviecek şeyleri bir kır çiçeğini çimeni toprağı börtü böceği kurban bayramlarında kınalı koçları başları eloyası işlemeli yemeni ile kapalı bembeyaz saçlı kırış kırış alınlı pencere kenarlarında oğullarını bekleyen anaları
Can Yücel Atatürk Şiiri Atatürk Şiirleri Can Yücel
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Türk, öğün, çalış, güven! demiş a, Şimdilerde çalışan parasız, pulsuz Çalışıyor paralıya, Güvenen varsa, parasına güveniyor, Üstyanı, öğün babam öğün! Dövün babam dövün! Can YÜCEL
Hangi Atatürk?
Kimininki kalpaklı kiminki fraklı, kimi sert kimi güler yüzlü… Herkes kendine göre bir Atatürk portresi çiziyor. Peki bunların hangisi gerçek Atatürk?
Ben gözümle görmedim, anlattılar: Atatürk, Anadolu’nun direniş ruhunun nasıl örgütlendiğinden söz ederken ‘küçük kıvılcımlardan büyük yangınlar doğabileceğini’ söylemiş. Sonra bu söz “Küçük kıvılcımlar, büyük yangınlar doğurur” diye pankart olup asılmış. Nereye biliyor musunuz? İtfaiyenin girişine… Erbakan’dan Çelik’e kadar Ne demek istediğimizi anlatmak için Atatürkçüler listesine şöyle bir göz atmak yeterli: Adnan Hoca da Atatürkçü, Doğu Perinçek de… Popçu Çelik de Atatürkçü, ‘ordu göreve’ pankartı açan gençler de… Erbakan Başbakanken “En büyük Atatürkçü biziz” demişti; tabii onu hapseden Kenan Evren de… Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, partisinin başkanı Tansu Çiller’in yarımyüz fotoğrafını Atatürk’ünkiyle eşleştirecek kadar Atatürkçüydü… Bu kadar farklı eğilimden insan, aynı liderden “Bizim önderimiz” diye söz ediyorsa bu işte bir yanlışlık olmalı. O zaman da sormak gerekiyor: Kaç farklı Atatürk var? Ve hangisi gerçek Atatürk?
Bir liderden kaç farklı kimlik çıkar? Devrimci Atatürk Aslında ‘Kuvvacı Atatürk’ demek daha doğru… Kuvvacılarınki, post bıyıklı, kalpaklı, antiemperyalist bir lider. Daha 1960’larda Deniz Gezmiş, anti-Amerikan gençlik mücadelesine başlarken babasına şöyle yazıyordu: “Sana müteşekkirim, çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni… Küçüklüğümden beri evde Kurtuluş savaşı anılarıyla büyüdüm. O zamandan beri yabancılardan nefret ettim. Biz Türkiye’nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız.” Bu antiemperyalist ve sivil direnişçi ruh, bugün de siyasal alanda pekçoklarına ilham veriyor. “Ordu göreve” diyen Türk Solu dergisi, kalpaklı Mustafa Kemal kapağıyla çıkıyor. Kemal Paşa’nın 1920’de bir komünist partisinin kurucusu olması, Lenin’e ‘ezilen milletleri emperyalizmin hegemonyasından kurtarmak için’ mektup yazması ‘Solcu Atatürk’çülerin dayanakları… Onun Anadolu halkına hitaben yayınladığı bir beyanname elden ele geziyor: “Müslüman kardeşlerim, komünist arkadaşlar…! Büyük devletler yeni bir Müslüman kurbanını boğazlıyorlar. Onu yok etmek azmindedirler. Fakat biz, elde silahımız, anavatan topraklarını savunarak ve haklarımızı haykırarak ölmesini bilenlerdeniz. Köylülerimiz topraklarını, yurtlarını ve köylerini istilacıya karşı müdafaa ederken, şehit düşerken emin olabilirler ki, yakın bir zamanda bütün İslamiyet, komünizmle birlik olarak onların intikamını alacaktır.”
Ülkücü Atatürk Ata’nın sağlığında yazılan tek biyografisinde H. C. Amstrong, ona ‘Bozkurt Atatürk’ ismini takmıştı. Nazım Hikmet’in tabiriyle ‘sarışın bir kurda’ benziyordu. MHP Kongresi’nde asılan bir afişte o Atatürk’ü, bıyıkları fırça darbeleriyle sarkıtılmış, sert bakışlı bir asker olarak tanımıştık. Ülkücülerinki, “Komünizm gördüğü yerde ezilmelidir” dediği önesürülen, daha 1933’te Sovyetler’in ilerde dağılabileceğini görüp “Oralardaki dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimize sahip çıkmalıyız” diyen bir ‘başbuğ’… Atatürk, 1927’de piyasaya çıkarılan 5 ve 10 liralık banknotların üzerine bozkurt resmi koydurmuştu. 1930’da tarihçilere ‘Türk tarihinin ana hatları’nı yazdırmaya başladığında, İslam’ın Türk tarihinin sadece bir bölümünü oluşturduğunu, oysa ondan önce de Türklere ait şanlı bir mazi bulunduğunu anlatmıştı. Alfabede, giyside, müzikte Osmanlı’yı çağrıştıran ne varsa silmeye çalışıyordu. Yıllar önce Celal Bayar’ın damadı Ahmet İhsan Gürsoy’dan dinlediğim bir anıyı burada nakletmekte yarar var. Gürsoy’un anlattığına göre Atatürk, 30’lu yıllarda Türk bayrağını da değiştirmeyi düşünmüş. Çünkü ayyıldız simgesinin Osmanlı’yı ve Arap dünyasını çağrıştırdığına inanıyormuş. Türklere yeni bir ulusal kimlik kazandırmaya çalışırken, ona İslamiyet öncesi köklerini hatırlatan bir bayrağın yakışacağını hesaplamış ve Göktürk’lerin bayrağını düşünmüş. O proje gerçek olsaydı, bugün Türk bayrağında ne olacaktı biliyor musunuz: Mavi fon üzerinde yeşil bir kurt profili…
Kürtlerin Atatürk’ü Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçtikten sonra Amasya’dan Kâzım (Karabekir) Paşa’ya çektiği telgrafta şöyle diyordu: “Ben Kürtleri ve hatta bir özkardeş olarak tekmil milleti bir nokta etrafında birleştirmek ve bunu cihana göstermek karar ve azmindeyim.” Bu kararla, Amasya protokolünde ‘Türklerin ve Kürtlerin oturdukları yerler’ diye adlandırılan ülke için milli mücadele başladı ve BMM kuruldu. Meclis’teki ilk tartışmalardan biri Kastamonu Mebusu Yusuf Kemal Bey’in, “Türklerin sağlığı korunmalıdır” demesiyle patlamış, Sivas Mebusu Emir Paşa, bu vatanda sadece Türklerin yaşamadığını hatırlatmıştı. O aşamada, Mustafa Kemal Paşa devreye girmiş ve ‘Meclis’in sadece Türklerden değil, Çerkezlerden, Kürtlerden, Lazlardan oluştuğunu ve bunların çıkarlarının ortak olduğunu’ vurgulamıştı. Kurtuluş Savaşı başlarken Kemal Paşa, Kürtlere özerklik verilmesinden bile söz etmişti. Kürt sorunu yeniden gündeme geldiğinde, şahinler, Dersim isyanını sertlikle bastıran Atatürk’ü örnek alırken, güvercinler Mustafa Kemal’in 1920’lerdeki sözlerini arşivden çıkardılar.
Dindar Atatürk Bitmek bilmez bir tartışma da Atatürk ve din meselesidir. Timur Selçuk, Yaşar Nuri Öztürk gibi Atatürkçü müminler Kur’an’la Nutuk’u bir arada saklar kütüphanelerinde… Başuçlarında Ata’nın Meclis açılışında ellerini kaldırmış dua ettiği fotoğrafı asılıdır. Fotoğrafın altında da Ocak 1923’teki konuşması vardır. “Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır.” Onlara göre ‘Atatürk dinin özüne değil, din olarak kabul edilen geleneğe ve eskimiş kurumlara karşı tavır almış’tır ve vahiy ile akıl arasında uzlaşmazlık görmemiştir. Ateistler, buna bir başka Atatürk metniyle karşı çıkar. Onların elindeki metin, 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasıdır: “Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı siyasetler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”
Demokrat Atatürk Ve nihayet liberal-demokrat Atatürk… Özellikle Cumhuriyet’le yaşıt İktisat Kongresi’nde uygulamaya konan ekonomi politikası ve Celal Bayar’ın Başbakanlığı döneminde hayata geçirilen uygulamalar, Atatürk’ü, İş Bankası’nın kuruluşuna imza atmış bir ‘liberal devlet adamı’ yönüyle öne çıkarır. Hele İsmet Paşa’nın Başbakanlığında iki kez direkten dönen çok partili rejim arayışları onu ‘demokrat’ sıfatıyla bir arada değerlendirenlerin en inandırıcı kanıtıdır. Her ne kadar Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasiyi askıya alan tüm askeri müdahaleler, Atatürkçülük adına yapılsa da, Cumhuriyet’in asıl hedefinin demokrasi olduğuna inananlar, ‘muhtaç oldukları kanıt’ı, onun Afet İnan’a verdiği el yazısı notlarında bulabilirler: “Artık bugün demokrasi fikri daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci asır, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu göstermiştir.”
Neden bu kargaşa? Baştaki soruya dönelim: Hangisi doğru bunların? Her biri gerçek belgelere, tanıklıklara, konuşmalara dayandırılan bu politik kimliklerin hangisi gerçek Atatürk? Bir insan aynı anda hem devrimci hem ülkücü, hem ‘Kürtler’in özerkliğinden yana’, hem Türkçü, hem dindar hem pozitivist, hem otoriter hem demokrat olamayacağına göre bu iddia sahiplerinden biri yalan söylüyor olmalı… Hangisi? Sanıyorum, bu zor sorunun yanıtını bulabilmek için 1920’lerin koşullarını ve Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet’in hangi şartlar altında gerçekleştirildiğini iyi bilmek gerek. Kurtuluş Savaşı verilirken, Anadolu ahalisinin kahir çoğunluğu, nihai amacın Saltanat ve Hilafet’i korumak olduğunu düşünüyordu. Kürtler’in bazısı özerklik peşindeydi. Komünistler, Sovyet devrimine özeniyordu. Bütün bu farklı eğilimlerden, ortak bir mücadele azmi yaratabilmenin yolu, hepsine yönelik sıcak mesajlar vermekten geçiyordu. O yüzdendir ki, Meclis’in açılışında eller açıldı, dualar edildi, Kürtler’e özerklik vaat edildi, muvazaalı bir resmi komünist parti kurulup Sovyet etkisindeki komünist hareket yok edildi. Ulus olma sürecinde din yerine tutkal olarak Türklük ruhu gerekiyordu; bozkurtlu bayrak düşünüldü. Ancak bunlar 1920’lere özgü geçici tedbirlerdi; hiçbiri bugün Atatürkçülük adına savunulamayacak kimliklerdi. O yüzden zaman zaman birbiriyle çelişen bu sözler, tavırlar, tutumlar kargaşasını, Atatürk’ün olgunluk dönemine ait notlarının, konuşmalarının, eylemlerinin süzgecinden geçirmek şart… Bu yapılmayıp da 1920’lerin kargaşasından rastgele bir fotoğraf çekince Atatürk, herkesin kullanımına açık “Binbir surat”lı bir lidere dönüşüyor ve ‘bunca yalancı’ içinde kimin doğruyu söylediğini bulmak, hepten güçleşiyor.
Günler gitgide kısalıyor, yağmurlar başlamak üzre Kapım ardına kadar açık bekledi seni Niye böyle geç kaldın?
Soframda yeşil biber, tuz, ekmek Testimde sana sakladığım şarabı içtim yarıya kadar bir başıma seni bekleyerek Niye böyle geç kaldın?
CENAZE MERASİMİM
Bizim avludan mı kalkacak cenazem? Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan? Asansöre sığmaz tabut, merdivenler daracık
Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak, belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu, belki ıslak asfaltıyla yağmur Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi
PENCERELER
Sabaha karşı mıydı bilmiyorum yoksa akşamüstü müydü belkide gece yarısı bilmiyorum girdi odama pencereler perdeli perdesiz ben basma perdeleri severim ama tül perdeler de vardı kara ustorlar da ustorları çekip çekip bırakıyordum bir daha inmez oldu kimisi kimisi bir daha çıkamadı yukarı ve camları kırık pencereler elimi kestim kimi camsızdı büsbütün camsız pencereler içime dokunur camsız gözlükler gibi
Pencereler yağmur yağıyordu camlarınıza kızıl saçları kederli uzun ben alt dudağımda cıgaram türkü söylüyordum içimden yağmur sesini kendi sesimden çok severim
Pencereler
beşinci katta güneşli boşluğunuzda bir deniz bir deniz mavi yüzük taşından serçe parmağıma geçirdim usulcacık üç kere öptüm ağlayarak öpüp alnıma koydum üç kere
Pencereler çıktım kırmızı velenseli yataktan çocuk burnumu dayadım terli camına pencerenin oda sıcaktı ve genç anamın kokusu vardı odada dışarda kar yağıyordu ben kızamık çıkarıyordum Pencereler
sabaha karşı mıydı bilmiyorum belki de gece yarısı bilmiyorum odamın içindeydi yıldızlar ve gece kelebekleri gibi çırpınıyorlardı camlarınızda ben onlara dokunmaktan çekinerek açtım sizi pencereler salıverdim yıldızları geceye aydınlık sınırsız hür geceye yapma ayların geçtiği geceye
kurtlar duruyor ayın altında hasta aç kurtlar kurtlar duruyor önünde pencerenin kadife perdeleri kapasam da sımsıkı ordadırlar bilirim gözetliyorlar beni
Pencereler
düştüm bir pencereden bir güzele bakarken dünya halime güldü güzel dönüp bakmadı belki farkında değildi
Pencereler pencereler kırk evin penceresi odama girdi ben oturdum birinin içine sarkıttım ayaklarımı bulutlara bahtiyarım diyebilirdim belki
Ceviz Ağacı
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda, Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda. Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril, Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Davet
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim! Bilekler kan içinde, dişler kenetli ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem, bu cennet bizim! Kapansın el kapıları bir daha açılmasın yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim! Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim!
ÇEKİLMEZ BİR ADAM
Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi Azgın bir hayvan döver gibi O gün çalışıyorum Sonra birde bakıyorsun ki Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Yine her seferki gibi haksızım Sebep yok olması da imkansız Bu yaptığım iş ayıp rezalet Fakat elimde değil Seni kıskanıyorum
Uzun 23 Nisan Şiirleri 23 Nisan Uzun Şiirleri 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı Şiirleri Uzun
DÜNYA ÇOCUK BAYRAMI
Kiminin saçı siyah, Kiminin saçı sarı… Ankara’da buluştu, Dünyanın çocukları.
Her Yirmi Üç Nisan’da Tekrarlanır bu olay. Buluşma nedenini, Açıklamak çok kolay.
Bu kocaman dünyada Ülke sayısı çoktur. Oysa ki hiç birinin Çocuk Bayramı yoktur.
Dünyanın çocukları Yurdumuza koşuyor, Her Yirmi Üç Nisan’da Cıvıldaşıp coşuyor.
Türkiye konuklarla, Kalpler sevgiyle dolsun. Dünya Çocuk Bayramı Herkese mutlu olsun! Altan ÖZYÜREK 23 NİSAN GÜNÜ
Bayram yapar çocuklar, 23 Nisan günü Büyük bir sevinç kaplar, Bütün yurdun üstünü
Bin dokuz yüz yirmide Duyuldu halkın sesi Açıldı bu tarihte Büyük Millet Meclisi
Bugün edildi ilan Yeni bir Türk devleti Bundan, 23 Nisan Sevindirir milleti İ. Hakkı SUNAT BİZİM BAYRAMIMIZ
Bu gelen bizim bayram Yükseldi bak ünümüz. 23 Nisan bizm En şerefli günümüz!
Al bayrağı açalım, Gel gidelim törene. Bin teşekkür, bizlere Bugünleri verene…
Bizim için harcanan Boşa gitmez bu emek, Çünkü her Türk çocuğu 23 Nisan demek… İsmail Hakkı SUNAT EGEMENLİK ULUSUNDUR
Egemenlik ulusun olduğu günden beri, Her gün daha çok artan bir zevkle yaşıyoruz. Biz seyredenlerin kamaşıyor gözleri, Asırları yılların içinde aşıyoruz…
Artık maziye gömdük mesafeyi, zamanı; Her geçen gün andırır bir 23 Nisanı. Kalplerde inkılabın bilinçli heyecanı, Mukaddes hedeflere hızla yaklaşıyoruz.
Yolumuzda ışıktır demokratik meş’ale, Biz milletçe bağlıyız ulusal ülkülere. Heybetli bir çığ gibi bütün ulus el ele. Yeni bir medeniyet için uğraşıyoruz.
Bugün yirmi milyon Türk bir tek kalp, bir tek vücut; Hepsinde aynı hamle, aynı güvenli umut. Yuvalar şenlik dolu, gönüller ferah, mesut… En kutlu bir hayatın zevkini taşıyoruz. Halil Refet TANIŞIK 23 NİSAN
Bu ne duru sabah, ne temiz hava, Geliyor her yandan Nisan kokusu. Sevinçten deliye dönmüş her yuva, Sarmış gönülleri vatan duygusu.
Gelincikler gibi al al bayraklar, Evlerden sarkıyor, gökler de dolu. Nabızlar pek hızlı, coşkun yürekler, Sanki aslan bugün her Türk’ün oğlu!
Şu mini miniler tombul yanaklı, Yerlerinde bile duramıyorlar. Hepsinin elleri çifte bayraklı, Gözlerinde şimşek şimşek sevgi var.
Yeniden oluyor her şey, yeniden, Yanıyor Atatürk içimizde bak! Atatürk, bu kara günü ak eden, Atatürk; andımız, en kutlu sancak.
Eğlenin yavrular, gülün çocuklar. Coşsun gönlünüzde Türklük duygusu. Havanın bile bir coşkun hâli var, Her yönden geliyor nisan kokusu. Hasan Lâtif SARIYÜCE 23 NİSAN
Bugün bir başka aydınlık yeryüzü, Bir başka ağaçların, evlerin yüzü. Bugün çocuklar güzel. Bugün sokaklar güzel… Elimizden tutan her el Daha sağlam Daha mavi gökyüzü; Bayraklar daha yakın. Bakın: geçiyor yarının büyükleri; Şarkılar tutuyor gökleri. Adnan ARDAĞI 23 NİSAN
Dün sabah anneciğim Öperek, dedi: Uyan Bugün senin bayramın,
Kalk, bak süslendi her yan. Baktım her taraf süslü, Sokaklar dolu insan.
Dedim: Anne bu neden Dedi: 23 Nisan.
Temel bayrammış, inan Kutlu olsun kardeşim Geldi 23 Nisan. R. Gökalp ARKIN 23 NİSAN
Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan.
İşte, bugün bir meclis kuruldu, Sonra hemen padişah kovuldu. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan.
Bugün, Atatürk’ten bir armağan, Yoksa, tutsak olurduk sen inan. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. Saip EGÜZ ATATÜRK ÇOCUK OLMUŞ
Çocuk Bayramı’nda Gelmiş katılmış aramıza, Atatürk çocuk olmuş bakın: Sallanıyor salıncakta!
Gülüyor gözlerinin içi, Gülüyor, Gökler, denizler kadar mavi. Diyor ki: “Çocuklar, ben verdim size Bayramların en güzelini”.
“Dilerim, yurdumun çocukları, Tüm çocukları dünyanın Gülüp oynasınlar bugünkü gibi; Acıda, sevinçte kardeş olsunlar… Çınlasın yeryüzünde barış türküleri”. Aziz SİVASLIOĞLU ÇOCUK BAYRAMI
Arkadaşlar, sevinelim, Hep gülelim, eğlenelim; Sıkılmasın hiç canımız; Çünkü bugün bayramımız… Oyun, alay, dernek düğün, Hepsi bizim işte bugün… Çocuklara hor bakmayın; İncitmeyin, esirgeyin… Ana yurdun oğlu, kızı, Umut veren şen yıldızı. Yarınları parlatacak; Şenlenecek her bir ocak… Korunacak cumhuriyet, Yükselecek bu memleket… Ekrem ŞENOZAN ÇOCUKLARIN DİLEĞİ
Çocuklar şarkı söylerken Kanatlanır gökyüzüne Melek olur. Çocuklar şarkı söylerken Sarı saçlı, mavi gözlü Bebek olur. Çocuklar şarkı söylerken Bulut olur, Gökkuşağı olur Deniz olur. Çocuklar şarkı söylerken 23 Nisanlarda Pırıl pırıl saydam kanatlı Kelebek olur. Çocuklar şarkı söylerken 23 Nisanlarda Dillerinde, gözlerinde Yüreklerinde yalnızca Bir dilek olur. Teşekkürler Atatürk Teşekkürler Atatürk M. Macit TAŞ EGEMENLİK BAYRAMI
Egemen bir milletin, Coştuğu bir gündür bu! Yurduma hürriyetin, Koştuğu bir gündür bu.
Başımızda Atatürk, Ülkümüz yüce Türklük, Milletimin en büyük, Sevdiği bir gündür bu.
23 Nisan’ı veren, Bugünleri gösteren, Büyük Atam diyor ki: “Türk, çalış, övün, güven!” ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU ÇOCUKLAR KARDEŞ OLDU MU…
Daha bir ballanır uyku Çocuklar kardeş oldu mu Barışır artık kurt kuzu Çocuklar kardeş oldu mu.
Düşler denizine doğru Mutluluk bir yelken açar Her yürek bir altın pınar Çocuklar kardeş oldu mu.
Daha bir ışıldar akarsu Çocuklar kardeş oldu mu Kucaklaşır batıyla doğu Çocuklar kardeş oldu mu.
Ne açlık kalır ne korku Korudaki fidanlar gibi Sevip sevip birbirini Çocuklar kardeş oldu mu. TAHSİN SARAÇ 23 NİSAN SÖYLEDİ
Bu yurdun, bu devletin, Yüce Cumhuriyetin Sahibiyiz çocuklar. Bunları koruyacak,
Bu ülkeye uyacak Yine biziz çocuklar! Yirmi Üç Nisanların Zevki çok, fakat yarın
Güç işimiz çocuklar! Bu göklerin, bu yerin, Kutlu emanetlerin Bekçisiyiz çocuklar!
Atalardan şan alan, Böyle temiz kan alan Yalnız biziz çocuklar! Türk’üz, ne mutlu bize!
Bu bayram kutlu bize! Eğleniriz çocuklar! RAKIM ÇALAPALA
Kadınlar günü ile ilgili tiyatrolar, Kadınlar günü piyesleri,
Gülsümün kısmeti :
BABA : Biliyor musun Hanım, Gülsüm’e ne çıktı? ANNE : Piyango mu çıktı yoksa bey? BABA : Onun gibi bir şey, bil bakalım. ANNE : Kısbet mi çıktı? BABA : Pehlivan mı bu? Ne kısbeti? Kısmet demek istedin herhalde. ANNE : He ya, tam onu diyecektim. BABA : Aferin sana, evet ondan çıktı. ANNE : Peki kim? BABA : Kim kim? ANNE : Herif, kısmet kim? BABA : Kısmet de kim? ANNE : Ayol, Gülsüm´e çıkan kısmet kim? BABA : Düşünüyorum, sen de düşün. ANNE: Olur. GÜLSÜM : Ana, baba, ne oluyor burada? ANNE : Ne bağırıyorsun kız! Otur sen de düşün. GÜLSÜM : Oluur. BABA : Yahu Hanım, ne düşünüyoruz biz? ANNE : Gülsüm´e çıkan kısmetin adını… GÜLSÜM : Nee! Bana kısmet mi çıktı? BABA : He ya… GÜLSÜM : Ne duruyorsunuz öyleyse, verin gitsin. BABA : Kime vereceğiz kız? GÜLSÜM : İsteyen adama… BABA : O kim? îşte onu düşünüyoruz. GÜLSÜM : Baba, beni kim istedi? BABA : Karşı köyden biri. ANNE : Herif, madem biliyordun neden söylemedin? BABA : Ne düşünüyorduk demin biz? ANNE : Gülsüm´ün kısmetini düşünüyorduk! BABA : Hay Allah ben de ne düşünüyoruz diye düşünüyordum. GÜLSÜM : Peki kim bu adam baba? BABA : Çiftçi. Seni de şehzade istemez ya… GÜLSÜM : Nerede görmüş beni? BABA : Görmemiş ki… ANNE : Bey, bu nasıl iş? Kızı görmeden mi alacak bu adam? BABA : Görmeden olur mu kadın? Görecek tabi. ANNE : Ne zaman? BABA : Nerdeyse gelir. GÜLSÜM : Amanın! Ana kız, hemen ortalığı toparlayalım. BABA : Kapı çalınıyor, kim o? DÜNÜR : Benim, haber yollamıştım. Aldınız mıydı? BABA : Haber bu, kaybolur mu? Aldık tabi. ANNE : Gülsüm! Gel kız buraya! GÜLSÜM : Süsleniyorum ayol, herif gelip beni böyle mi görsün? BABA : Şeey, bizim kızımız biraz şeydir… ANNE : Akılsız… DÜNÜR : Aman efendim, akıllı kadın daha tehlikeli olur. BABA : Zaten ben hiç akıllı kadın görmedim. GÜLSÜM : İşte geldim. Deminden beri ne bağırıp duruyorsunuz yahu? Bu da kim? BABA : İşte, bu kısmetin… DÜNÜR : Adım İsmet. ANNE : Kızım hele bi sor. Kısmet efendi ne içmek ister? GÜLSÜM : Ne içecek! Şıra tabii. DÜNÜR : Neden? GÜLSÜM : Bizim şıramız iyi de ondan. Aptal değilsen şıra içersin. BABA : Kusura bakma oğul bizim kız kıt akıllıdır. DÜNÜR : Aman aman, böylesi daha iyi. GÜLSÜM : Anaaaa, anaaaaa, üüüüüüüüü,üüüüü… ANNE : Ne oldu kız? Niye ağlıyorsun? GÜLSÜM : Ağlarım tabi. ANNE : Kız, kocaya gidiyorum diye ağlanır mı? GÜLSÜM : Ona ağlamıyorum. Şu baltaya ağlıyorum. ANNE : Baltanın nesine ağlıyorsun? GÜLSÜM : Ben evlenince çocuğum olmayacak mı? ANNE_ : Olacaak! GÜLSÜM : Çocuk buraya şıra olmaya gelmiyecek mi? ANNE_ :Geleceek! GÜLSÜM : O balta yavrumun kafasına düşerse ya… ANNE : Essahtan kuz. Vah benim torunum. Vay talihsiz yavrum! BABA : Nooluyor orada be! ANNE : Beey, bey yetiş! BABA . :Noldu? ANNE : Bu balta ilerde torunumuzun kafasına düşerse nolur halimizİ bir düşünsene… BABA : Amanın, bunu ben hiç düşünmemiştim yahu. Vay torunum/ DÜNÜR : Yahu sabahtan beri sizi dinliyorum oradan. Çok safsınız ha… BABA : Vay yavrum, oy torunum, ooy! DÜNÜR : Yahu kesin şu ağlamayı. Bakın baltayı aldım oradan. Artık çocuğunuza bir şey olmaz. BABA : Vaay, ne kadar akıllıymış bu kısmet yav! Allah razı olsun evladım. DÜNÜR : Bakın, ben Gülsüm´ü akıllı değil diye alacaktım ama, dünyanın en aptal kızıyla da evlenemem. GÜLSÜM : Ana, ana, almayacak bu adam beni! DÜNÜR : Belki en aptal değildir. Bunu öğreneceğim. BABA : Nereden öğreneceksin? DÜNÜR : Şimdi yola düşeceğim. Eğer kızınızdan daha aptal birini görürsem gelir kızınızla evlenirim. Beni beklesin. BABA : Zaten kim alır ki onu? Mecbur bekleyecek. GÜLSÜM : Benden aptal insan yoktur dünyada. Bulamaz. Evlenemiyeceğim. DÜNÜR : Sözüm söz. Hadi hoşça kalın BABA : Merak etme kızım, buralar aptal doludur. Döner alır seni.
DÜNÜR : Kolay gelsin hemşerim! ÇOBAN : Kolaysa başına gelsin. Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi. DÜNÜR : Ne yapmaya çalışıyorsun? ÇOBAN : Eşeği yukarı, ağaca çıkaracağım. DÜNÜR : Zor bir iş ama, eşek ağaçta ne yapacak? ÇOBAN : Görmüyor musun, hayvanın karnı aç. Hadi aslanım, çık yukarı. DÜNÜR : İyi de eşek ağaçta ne yapacak? ÇOBAN : Manzara seyredecek! Tövbe yarabbi! Karnını doyuracak karnını! DÜNÜR : Yani ağaca karnını doyurmak için mi çıkacak? ÇOBAN : Len git işine! Sorgu meleği misin sen? DÜNÜR : Kızma, sahiden merak ettim. ÇOBAN : Ağaçta ne var? DÜNÜR : Yapraak… ÇOBAN : Haa, demek kör değilsin. Ya kör olmalıydın ya aptal. Demek ki kör değilsin. DÜNÜR : Eşek ağaçta ne yapacak? ÇOBAN : Len hemşerim, “hayvan aç” diyorum. DÜNÜR : Haa, anladım. Çıkarıp onları yedireceksin. ÇOBAN : Afferin sana. DÜNÜR : Ama şöyle yapsan, dalı tutup aşağı çeksen öyle yedirsen daha kolay olmaz mı? ÇOBAN : Vaay canına!… DÜNÜR :Yaa!… ÇOBAN : Yahu sen sandığım gibi aptal değilmişsin be. DÜNÜR : Sana bu kadarı yeter. Hadi eyvallah. ÇOBAN : Uğurlar ola!
GÜLSÜM : Hoş geldiniz. Bak geçen gün şıranı içmemiştin. Sakladım. îç. DÜNÜR : Yani sen üç gündür elinde bardakla beni mi bekledin? GÜLSÜM : Ne var bunda? Başka işim mi var ki?… DÜNÜR : Ya hiç gelmeseydim? GÜLSÜM : Babam “mutlaka geri döner” dedi. Benden daha aptal insan çokmuş. Söyle bakalım beni alacak mısın? DÜNÜR : Alacağım Gülsüm GÜLSÜM : Yaşasın, demek benden aptallar da var şu dünyada. Ne gördün, anlatsana. DÜNÜR : Bir adam gördüm. Aç olan eşeği zorla ağaca çıkarmaya çalışıyordu. Eşek ağaca çıkınca oradaki dalları yiyecekmiş. Zavallı hayvanı itip duruyordu. GÜLSÜM : Hah hah hah ha! Aptal adam. Eşek öyle itmeyle ağaca çıkar mı? Önce kendi ağaca çıkıp, sonra iple eşeği yukarı çekseydi ya!.
Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek, Bizim diyârımız da binbir baharı saklar! Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek, İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar.
Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini. Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda, Bize heyecan verir bir parça yeşil çini…
Sen raksına dalarken için titrer derinden Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin; Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.
Fırtınayı andıran orkestra sesleri Bir ürperiş getirir senin sinirlerine, Istırap çekenlerin acıklı nefesleri Bizde geçer en hazin bir musikî yerine!
Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini; Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini…
Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz. Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz.
Faruk Nafiz Çamlıbel
Sanat Sanat sanat içinse Sanat bana göre değil Sanat toplum içinse Sanat bana göre değil
Bir fikrin ışığında Edebin eşiğinde Olmazsa döşeğinde Sanat bana göre değil
Haktan bahsetmiyorsa Hakkı hissetmiyorsa
SANAT Sanat ilmi zevk haline getirmektir. Sanat derini görmek, göstermektir.. Sanat üstün emektir Sanat ince elektir Sanat ilmek ilmektir Sanat ruha girmektir Sanat iyi örnektir Sanat doğal petektir Sanat koza, ipektir Sanat büyük şelektir Sanat çelik yelektir Sanat demir bilekti
Sanat Sanat nedir size tarif edeyim: Düşünceye duygu katmaktır sanat Bazen kör kötürüm öksüz ve yetim Kimsenin elinden tutmaktır sanat.
Sanat zalimlere ihtar vermedir Maddede de olan ruhu görmedir Bazen sanat kırgın gönle girmedir Güneş gibi doğup batmaktır sanat.
Dağlarca yükselip toprakça olmak Güllerle açılıp son gülle solmak Garibin mazlumun derdiyle dolmak Çilede neşeyi tatmaktır sanat
Tugbam sitesinde en güzel Para İle İlgili Komik Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Para İle İlgili Komik Sözler Para komik sözler Para komik sözler kısa
-Aslında parayı sevmiyorum, ama sinirlerimi yatıştırıyor. Joe Louis -Bir budala para kazanabilir, ama onu sarfetmek için akıllı olmak lazımdır. Spurgeon -Budala ile parası uzun zaman bir arada duramaz.Bernard Shaw -Bütün kapıları açan paradır. Moltke -Eğer birisi “Benim için para değil prensipler önemlidir.” diyorsa, bilin ki önemli olan paradır. Kin Hubbard -Eğer paranın değerini bilmek istiyorsan, git bir kimseden borç para iste. Benjamin Franklin -Eldeki para hurriyetin aletidir. Fakat peşi kovalanan para, tam tersine kölelik aletidir. J.J.Rousseau -Evet kefenin cebi yoktur ama, bütün elbiselerin cebi vardır. Marwin Small -Hiç kimse avucunda para, elinde banka defteriyle doğmamıştır.D. Carnegie -İnsanların çoğunu üzen, ellerinde az para olması değil ellerindeki parayı sarfetmesini bilmeyişleridir.D. Carnegie -İnsanoğlunun hiçbir icadı para kadar fesat verici değildir. Sophokles -Kadını parası için alacak adam, avucunu açarken gözünü kapamak lazım geldiğini bilmelidir. Refik Halit Karay -Kılavuzu para olana her kapı açıktır. Shakespeare -Para bir hiçliği bile birinci yere getiren biricik yoldur. Dostoyevski -“Para herşeyi yapar” diyen adam, para için herşeyi göze alan adamdır. Benjamin Franklin -Para yağmuru altında çok şeyler delinir. Thomas Caryle -Para iyi bir hizmetçi, kötü bir efendidir. Alexandre Dumas -Para ya bizim başımızın belası veya bizim hizmetkarımızdır. Horatius -Para önden gidip, insana bütün yolları açar. Shakespeare -Paranın değerini anlamak isterseniz, borç almaya çalışın. Benjamin Franklin -Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. Walter Scott -Paranın saklanması kazanılmasından daha zahmetli bir iştir. Montaigne -Paranızı hala sayabiliyorsanız, gerçekten zengin değilsiniz demektir. J.Paul Getty -Parayı köleniz yapın, yoksa efendiniz olur. Bernard Shaw -Yaşamayı bir savaş olmaktan kurtarmak isteyen hayatla barışmasını sağlayacak kadar para sahibi olmalıdır. Bernard Shaw
Dünyada iki kör tanıyorum biri beni göremeyen sen diğeride senden başkasını göremeyen ben! Gözlerinin daldığı noktada ben varım çünkü o an ben seni düşünüyor olucam
Sevmek ellerini tuttuğumda dertlerimi unutmaksa dizlerine yattığımda mutluluk duymaksa seninle ölümü göze almaksa o zaman seni seviyorum HAYATIM
Sokakta giderken kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığım zaman beni deli zannedeceklerini düşünüp Gülümsüyordum
Geceleri erken yatıyorum diye deli diyorlar; budalalar rüyamda seni gördüğümü bilmiyorlar
Kız dedigin İstanbul gibi olmalı; fethi zor fatihi TEK!
Seni unutmak kolay olsaydı gülen yüzümün ardında sakladığım kalbim hala o bakışlara vurgun olmazdı
Mutluluk ele geçirilecek bişey değil Ya elde edilmeden önce düşülen bir amaç ya da elden kaçırıldıktan sonra anlatılan bir hikayedir
Yeni bir aşka başlıyorum sanmıştım galiba çok yanılmışım Bu aşkın sonuda ayrılık olacak ve yaşadıklarım geride kalacak Geriye acı ve güzel hatıralar kalsa bile onları hatırlamak ayrılık kadar acı olmayacak
Güllerimiz olsun kırmızı beyaz sen beni unutursan kırmızı güller solsun ben seni unutursam beyaz güller kefenim olsun Hani birbirimizi ölene dek sevecektik noldu sevgilim ölen kim
Seni dünyada seven on kişi varsa bunlardan biri benim seni dünyada seven beş kişi varsa bunlardan biri gene benim seni dünyada seven bir kişi varsa o mutlaka benim seni dünyada seven hiç kimse yoksa bilki ben ölmüşüm
Yeşile inat ağaç hala yeşermekte geceye inat gün hala ağarmakta ölüme inat insanlar hala yaşamakta ben ise sana inat hala sevmekteyim inat bu ya her zaman seveceğim
Yapraklar dökülebilir güller solabilir herkes seni unutabilir ama ben ASLA
Aşkın için çoktan geçtim canımdan esirinim kovma beni kapından; inanmıyorsan sana olan sevdamdan; vur boynuma zinciri ben hazırım sultanım
Çıkar pembe gözlüklerini gözünden hayata toz pembe bakma! dinsin artık bu acılar diyorsan beni sensiz bırakma!
DENİZLERDEN KAĞIT DALGALARDAN KALEM YAPTIM ve SENİ SEVDİĞİMİ YAZDIM ÇOK SAFMIŞSIN BANA İNANDIN ÇÜNKÜ: BEN SENİ SEVMEDİM SANA TAPTIM
GÖZÜMDEN AKAN BİR DAMLA YAŞ OLSAYDIN SENİ KAYBETMEMEK İÇİN BİR ÖMÜR BOYU AĞLAMAYI UNUTURDUM
Bir bakış bile yeterken herşeyi anlatmaya kalbindeki duygular kalbinde kaldı aynı zamanda da beni kaybettin Yol ararken yolumu kaybetdim yıldızıma bakarken yıldızımı kaybetdim çimende yürürken izimi kaybetdim senden ayrılırken sevgilim aklımı kaybetdim
Hani uzaktaki yıldız parlak gelir ya insana uzakta olduğun için tutuldum sana hani en güzel aşklar imkansız gelir ya insana imkansız olduğun için aşığım sana
Sen bende yitip giden yorgun umutsuz geçmişimi gördün oysa ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Bir gün bana soracaksın beni mi seviyorsun Tanrıyı mı ? ben Tanrı’yı diyeceğim ve sen sessizce uzaklaşacaksın içimdeki Tanrı’nın sen olduğunu bilmeden
Kalbim seni unutacak kadar adi ise ellerim de onu parçalayacak kadar asildir!
Seni öyle bir yere yerleştirdim ki gerçeğin bile gelse hayalini dolduramaz
Bir gün dünyanın tüm güzelliklerinden vazgeçipte ölüme gitmek istersen yanıma gel de sana sensiz yaşamanın ölüm olduğunu göstereyim
Ay geceyi benim seni sevdiğim kadar sevseydi dünya güneşe hasret kalırdı
Sigara ve alkol insanı yavaş yavaş öldürüyormuş kimin acelesi var ki
Deniz derindir durulmaz dostluk ebedidir unutulmaz
Hayatta bir daha hiç karşılaşmazsak bile biliyorum ki sana rastlamış olmam bile bir ömre bedel
Seni sevdiğimi bir kalbim biliyor o da dilsiz
Aşk lüks bir lokantada yenilen en pahalı kazıktır
Her gölgeyi sevemezsin binlerce gölgenin arasından seninkine benzeyene rastladığında hissettiğin duygudur aşk
Tugbam sitesinde en güzel Serseri Mesajlar sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Serseri Mesajlar Serseri Sözler Kısa Serseri Mesajlar
Serseriyiz Kalbimiz Atar Saniyede 500 Kere Aşık olursa Kalbimiz Kan Yetmez Bu Bedene…
Arkadaş sen hiç ölümün gölgesinde özgürlüğü yaşadınmı kahpesine ibnesine kurşun yağdırdınmı hiç bir garibanın elinden tutupta kadere rest çektinmi dinle cicikız dinle sen sosyetenin cilalı taşlarında dans ederken ben ise parçalanmış vücudum dağılmış çenemle zulamda cıgaram suskun silahımla gelmeyen özgürlüğümü bekliyordum…
Biz Serseriyiz Güzelim Sevdikmi Gönlümüz Çoşar Aşık Oldukmu Kalbimiz Atar…
Sokakta Bir Serseri içiyor Aşık belli Çekmiş Esrarı Dimliyor Müziği Bu Serseri Aşık Olmuş Belli…
Biz Sokakların Efendisi Olmuşuz Gönüllerin Asi yakışıklısı, Biz Kızların Rüyası Olduk Serseriler Sokaklarda gezer Kızlar Bizi izLer…
Gök Yüzüne Bakarım geceleri Yıldızlar kayar öLür Bir Serseri Bu Aşk Bitirir Bizi Sokaklarda geçer Sevdalarımızın izleri…
Yoktur derdimden Anlayan Serserilerin Kaderidir bu Kimse Olamaz Derman, Hayatın tadı kaçar geceleri Serseri Çekmiş Jileti İçiyor Geceleri…
Biz Serseri Delikanlıyız Akşamları Çorbamızı içeriz Sabahları Hayat Derdine Düşeriz…
ÖLüme Kafa Tuttum Yalnızlık için Hayatla Barışmak istiyorum Senin için…
Bir Kurşun Sıkılsa Beynime Unutucağımımı Sanıyorsun Seni Kalbimi Sökseler Sevmiyecemmi Sanıyorsun? Güzelim Serserinin Aşkı öLsede bitmez Organlarımda Yaşatmıyorum Seni Kanımın içinde oLmuşsun iLham Kimse Gelirse Gelsin Bulamaz Seni inan…
Varmı Bu Aşkın Sonu Serseri , Her Sevgi Kaldıramaz Seni, Harbi Olmak Bizim işimizdir Sanaldan Başka Bişi Değil Gülüşlerin…
Lanet Ediyorum Sana, Bir Serseri Uğruna Oldu feda, Ne Amacım Kaldı Nede Dermanım, Bittim Sayende! Sevdalara Düşmanım…
Takım Elbisemi Giyerim Serseridir Benim iSmim, tesbihim Elimde Sözlerim Dilimde, En Delikanlı Adama Öğrettim Kendimi…
Biz şerbeti Damara Dökenlerden Değiliz Biz Damara Direk Girip Şerbetlendirenlerdeniz…
Zindanlarda Yüreğim , Ağlıyorsa Gözlerim Serserilikse kaderim, Ben Böyle Severim…
Kıymet Bilmeyene Yoktur Bizde Sevgi , Kıymet Bilene Vardır Serserinin Sevgisi…
Biz Ne Ağır Abi Takılırız Ne baba Sözler Neden Rajon Keseriz, Biz Serseriyiz Delikanlı Takılır Kral Gibi Sever Severken saygıda Kusur yapmayız…
Her agladiginda gözlerinden akan her damlanin kalbimi vuran kursun oldugunu düsün,aglarken cok aglamada o kursunlar beni öldürmesin
Biz sevgiliye çiçek verenlerden değil, arkadaşa can verenlerdeniz. biz feleğin çemberinden geçmiş alemci gençleriz…
Delikanlılık ne racon kesmek ne adam öldürmek nede haraç kesmektir. delikanlılık akşam olunca evine ekmek götürmektir…
ÖLmek için sebebim Yoq AmA yasamaq İçİNdE SINIRDAYIM
Eger birgün gelir beni unutursan,bilki silahim artik belimde degil elimde,ama ici bos,cünkü kursunu beynimde….!!!
Kaldırımları üzerimize Yorgan Gibi Çektik.. Bize bir adım gelene biz On adım Gittik.. Oksijenimiz Sigara Mineralimiz yavan ekmek.. Kolay mı Bu dünyada Serseri Damgası yemek.. Kolay mı be Güzelim sevilmeden sevmeK
Dilden sevmesini bilmeyiz bazıları gibi değiliz sevdik mi yürekten ölümüne severiz farkımız tarzımız ……. Serserisiyiz
Yol sen olsan yorulmadan yürürüm. Rüya sen olsan hep uyurum. Gece sen olsan sabahı hiç istemem. Son nefesi m sen olsan şimdi ÖLÜRÜM!
Ya tam severim yada tek kalemde silerim tarihi ben yazdım tarihdende ben silerim
Ben seninle toğrağa girerim diyenleri çok gördüm ben öyle diyenleri toğrağa hep yanlız göndüm.
İstersem bir adamı beyde yaparım, paşada. ve istersem bir adama dünyayı zindanda ederim. Biz nabza göre şerbet verenlerdeniz. Laf kulağıma gelirse, laf getirenin kulağını keser, lafı çıkartana yediririm..
Her genç delikanlının bir sevgilisi olabilir ama, Her genç kızın bir delikanlı sevgilisi olamaz…!!!
Sen benden ayrılmaya karar verecek kadar küçüldüysen Ben senin uğrunda ölümü göze alacak kadar büyüdüm demektir…
Kimine göre adamız, kimine göre yalanız. Hepiniz rahat olun biz adamına göre muamele yaparız…
Aldanma Hayatın Cilvelerine Herşey Bahane Görünüşüm Serseri aMa Gönlüm Şahane.
Mafyada Silahımı Karakolda Resmimi Ceza Evinde İsmimi Bu Alemde Tesbihimi Bıraktım Ama Seni Asla Bırkamadım.
Usturama Jileti Takarım.Gövdeme Derin FaçaLar Atarım İstersen KraL Ol Farketmez Senide Mermi Manyağı Yaparım.
Bizim Fakirlikten Kesemediğimiz Kirli Sakallarımız Şimdi Zengin Çocuklarına İmaj olmuş
Düşmanımız artmış demek ki zamanında değersizlere çok iyi dost olmuşuz Kaderime tükirim dedim biraz düşünüce kaderin bana yaptıklarının yanında hiç kalır dedim
Beni seversen ömrüne ömür katarım beni aldatırsan ömründen ömür alırım
Seni ben kendime kader saymıştım ; Ugruna herşeyi göze almıştım. Yüreğin taştanmış çok geç anladım. Bir damla göz yaşı DEĞMEZMİŞ SANA!
Beş para edermi varlığın ! Yokluğun beni acıtsın , alem affetsin seni . Ben affetmem . Nerde Unuttuysan Beni Orda Kal !.
Sevqimin Kıymetini Bilmeyeni Yokluqumla Terbiye Ederimm… (biz ölümü qöze aldıkda yanımıızda kimi qötürcez onu düşünüyoruz..)
herkez sevebılır ama serseriler asla cunku mekan bızım cadde bızım serseri
maksat sevgili uğruna ölmek değil uğruna ölünecek birsevgili bulmaktır
yaşamın karanlık yollarında senle yürümek isterdim durmaksızın
seni sevdiğimi bir bilsen her gece içiyorum efes bilsen
DerDi oLaNı DinleriM, DerdiM VarSa DerDe YoL aÇaNı SileR GeçeriM..!
yoku$u ben ciktim yol senin olsun zehiri ben ictim su senin olsun bitane sen buldun bi tanede ben buldum haberin OLSUN!!!
bu da sana kapak olsun…
Eskiden uğruna dünyaLarı yakardım,şimdi bir K!BR!T bile çakmam.
Sevmek bir cay gibi sevilmekse şeker bizim gibi garibanlar cayı şekersiz icer???
hani gözler vardır. sözleri anlatır.hani sözler vardır. gözleri anlatır. birde ASK vardır. seni anlatır..
sen dünyada herhangi birisin;ama herhangi biri için dünyalara bedelsin. suçun seni sonsuza kadar sevmem.cezan ise bunu sonsuza kadar bilmemen.
sokaklarda müzik çalma wurulursun gece trenlere binme kaybolursunne zaman ararsan ara başıma taç olursun sen benim eski degil eskimeyecek kadar değerli dosttumsun
Tugbam sitesinde en güzel Espirili Mesajlar sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Espirili Mesajlar espirili telefon mesajları espirili mesajlar 2012
Espirili Mesajlar
Hey senin hattın turkcellmi? bizim abonemisin ? Eger bizim abonesinse EVET de? Tamam tamam inandım sana. Şey diyecektim, Bizim delikanlı bir abonemizin sana selamları var.
BATARYASI ZAYIF RUYALARIMIZA SEBEKE HATASI NEDENiYLE BiR SURE ULASILAMADI. SiMDi iSE FULL CEKEN HATTIMLA SENiNLEYiM.
Bu mesajı okuyunca telefonunuzun beyin ölümü gerçekleşecek, 60 saniye sonra kendini imha ederek aramızdan ayrılacak. ANLAYIŞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER… (EL-FATİHA)
Biliyor musun, az önce ne olduğunu çok iyi biliyorum ben.. Ne mi oldu? Telefonuna bu mesaj geldi….
Cebimde telefon, Telefonumda bataryamsın. Kalbimin antenisin. Ömrümün tükenmeyen kontörüsün. Bir gizli numarasın rehberimde, Bana cennetten gelen bir mesajsın CANIM
Aşk bir yonca, Duman dolu baca, Yok bizim damda atmaca, Uçar gider hava kararınca, Bundan ne anlasın karınca, Aşktan anlamaya başlayacaksın, Bu mesajı alınca…
Öğle vaktinde nerde gördün yıldızı, Bizim sokak lambası sarı değil kırmızı, İngilizce bilmiyormu o gavurun kızı, VER GAZI, VER GAZI gidemiyorsa KES HIZI
Bu mesaj hiçbir suretle size gelmemiştir. Aslında başkasına gönderilme amacıyla yazılan bu mesaj, adresi tam olarak tarif edemedigimden size gelmiştir. Mesaj bana gelmiş olmalı diyebilirsiniz! Çünkü mesaj mesaja benzer.
Ertelendim hayattan today git tomorrow gel dedi my’a. Tam da hayata küsmeye start’mıştım ki you çıktın karşıma. seni heart’ımda saklayacağım. ben you love’yorum.
Fırtınanın koptuğu yağmurlu bir günün karanlık gecesinde, tenha bir sokakta, saat 12 surlarında, başın yukarda gezmeyi bırak ta evine git seni merak etmesinler.
HAYAT BATTANiYE GiBiDiR; YUKARI CEKERSiN AYAK PARMAKLARIN iSYAN EDER,ASAGI CEKERSiN AYAKLARIN TiTRER.BENDEN SANA TAVSiYE; DiZLERiNi KARNINA CEK DE RAHAT UYU:)
KiMiSi VARDIR GUZEL VE AKILLI, KiMiSi VARDIR SICACIK VE SEFKATLi, KiMiSi VARDIR SADIK VE MANTIKLI; KiMiSi DE TUM BUNLARIN BiLESKESi; TIPKI SENiN GiBi!
ALLAHIM BU NE GUZELLiK, BU NE ENDAM! BU NE iSVE, BU NE EDA; BiR iCiM SU! SEKERiM BENDEN COK BAHSETTiM SENDEN NABER? 🙂
SEVGiLiM SENi TV KUMANDASINDAN, FUTBOL TOPUNDAN, PAZAR GAZETESiNDEN COK DAHA FAZLA SEVDiGiMi SOYLEMiS MiYDiM? 😛
BU MESAJ OZEL Bi FREKANSLA GONDERiLMiSTiR. ZEKiLERDE HAFIZA KAYBI, APTALLARDA KISA SURELi ZEKA, MESAJI OKUYANLARDA DA BiR ANLIK GULUMSEME YAPAR 🙂
Ahiret yaz 2222’ye yolla! ahiret soruları cebine gelsin soruları doğru yanıtla ardından 5 vakit namaz kıl cennete giden ilk 5000 kişi arasına gir
Oruç yaz 2222’ye yolla! orucu sizin yerinize biz tutalım…
Zeka yaz 3131’ye yolla, ne kadar zeki olduğun cebine gelsin.
Niye öyle aptal aptal bakıyorsun? Benim ben, cep telefonun. cebinde durmak boğucu ve karanlıktı. BENİ çIKARDIğIN IçIN TEşEKKuR EDERiM…
Biliyor musun, az önce ne olduğunu çok iyi biliyorum ben.. Ne mi oldu? Telefonuna bu mesaj geldi….
BEN SENI BIR ZAMANLAR ESSEK GIBI SEVMISTIM LAKIN SENDE BENIM ASKIMI INEK GIBI TEPMISTIN..
DUN SENI COK BEKLEDIK GELSEYDIN TOPLU RESIM CEKTIRECEKTIK. SEN GELMEYINCE TOPSUZ CEKTIRMEK ZORUNDA KALDIK…
BIR ZENCININ KOLUNA DUSEN KARINCA NE DER? CEVAP: EYVAH! YINE KARAKOLA DUSTUM…
Tugbam sitesinde en güzel Gecmis Olsun Sözleri 2012 sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Gecmis Olsun Sözleri 2012 Gecmis Olsun Sözleri 2012 geçmiş olsun sözleri sevgiliye
Gecmis Olsun Sözleri 2012
Hemen iyileşip aramıza dönmeni diliyoruz Bitanem, çok geçmiş olsun, seni seviyoruz.
Allah acil şifalar versin canım arkadaşım,yokluğunda çok özledik seni.
Çabuk kalk ayağı, dön artık sevdiklerinin arasına.
Karan Günler Bitecek Rengarenk Günler Bizim için Gelicek DuaLarimda ismin Sanadır Sadece geçmiş Olsun Dileklerim…
Güçlü Olmalısınki Ayakta Durabilesin Sabırlı Olmalısın Şifayı buLmalısın, Geçmiş Olsun Diyip Arkana Bakmamalısın!
Beterin Beteri Vardır Diyeceğiz Duamızı Edeceğiz Bunu Unutma Seni Seviyoruz Ve Geçmiş Oldun Diyoruz!
Biz Arkadaşımızı Sevgilimizin Sadece iyi Günda Yanında Olmayız Kötü Günündede Arkasaındayız! Geçmiş Olsun…
Geçmiş Olsun Dileklerimle Çekiyorum Bu mesajı Sana Sakın üzüLme Biz Senin Yanındayiz Canım Tekrar geçmiş Olsun.
Hayata Hastayken biLe gülüceksinki Bu Hastalıkta Geçmiş Olsun Sen Hep Bizim yanımızda Olcaksınki Hastalıkalr Bizden Uzak Olucak Geçmiş Olsun!
Bir an önce sağlığına kavuşman dileğiyle.
Hastalanmana üzüldüm bir an önce seni eski halinle aramızda görmek istiyoruz ve acil şifalar diliyoruz Geçmiş Olsun…
Geçmiş olsun, en kısa zamanda aramızda olman dileğiyle…
Dağlar senin kadar cesur ve senin kadar dayanıklı olamaz. inanıyoruzki en kısa zamanda rahatsızlığını yeneceğine, ve o eski güçlü ve sevecen halini görmeye. Acil şifalar diliyoruz…
Sakın bir daha hastalanıp bizi sensiz bırakma. Geçmiş olsun Canım.
Kendine çok dikkat et, sen bizim için önemlisin.
Hastalanman bizleri çok üzdü, acil şifalar diliyoruz.
En kısa zamanda sağlığına kavuşman dileğiyle.
Çabuk iyileşip, bir an önce aramıza dönmen dileğiyle.
Hastalanmana üzüldüm bir an önce seni eski halinle aramızda görmek istiyoruz ve acil şifalar diliyoruz Geçmiş Olsun…
Tugbam sitesinde en güzel 2012 Delikanlı Aşk Sözleri Kısa sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa 2012 Delikanlı Aşk Sözleri Kısa Delikanlı Sözler 2012 2012 Delikanlı Aşk Sözleri Kısa
Delikanlılık Aso Giyinip Tesbih çekmekle Olmaz Yiğidim! Delikanlı Adam önünü iLikLer büyüklerinin Elini Öper Sevdiğine Yanlış yapmaz!
Delikanlı Sevdi Birkere Gönül Dinlermi Dert Dinlermi itirazları! Delikanlı Sevmiş Birkere Acı Çeksede belli Etmez Sevdiğine Bakar güler Delikanlı iŞte Sevdiğinin Dibinde.
biz bu alemde adamın BEYNİNİ patlatır,kafasında ateş yakar,anüsünü havaya uçurur, hastaneye gidememesi için ayaklarını YIRTAR,kafasını koparır, YETMEZMİŞ GİBİ KALBİNİ SÖKER kendimize \”TAKARIZ\”, çünkü biz delikanlıyız, kalpsiziz beah
Biz Ne Delikanlılar Gördük, Alemde şekil yapamaya Çalışıp El Aleme rezil Olan…
Der Delikanlı Benim Gibi Sevemez her Sevende Benim Gibi Delikanlı Olamaz Gülüm…
Biz Sevgimizi Delikanlı Gibi Gösterir geleceğimizi Harbi Sözler üstüne Kurarız…
Tesbih Sallıyorsak Alemi biliyorsak Güzelide Seviyorsak Alem Bizi izliyor demektir…
Yazdım Hayatını yeniden oyna Koçum Senin Gibi Adamlardan oLmaz Oyun Biz Çizeriz Şeklinizi, Şekil yapmayın Budur En iyisi.
. BİZ YIKILMAZ SEVGİLERİN SARSILMAZ TAŞLARIYIZ ANLIMIZDA BELA YAZAR GÖNLÜMÜZDE SEVDA DELİCE SEVMEYİ BİLİRİZ UNUTMAYI ASLA….!!!
Hayatı öyLe bir yaşaki,Hayat seni KISKANSIN.ÖyLe bir Sevki,öLüm Sana ACISIN.öyLe Bir doSt oLki, DoStun oLmayanLar UTANSIN
Ne kolumda kelepce, ne yanımda gardiyan,ne gönlümde zulüm,ne ensemde ölüm,o gün yanlızca sen olcaksın gülüm
aldanma hayatın cılvelerıne hersey bahane ,görünüsüm serseri ama gönlüm sahane
BeN SiGaRa TiRyaKiSi DeğiLiM SiGaRa iÇeRKeN DüŞüNDüĞüMüN TiRYaKiSiYiM.
KRAL GİBİ YASAYIP KOPEK GIBI ÖLMEKTENSE KOPEK GIBI YASAYIP KRAL GIBI ÖLURSÜN
YaK BiR SiGaRa VeR GeRiYe DöNmEz BeNiMLe öLMeYeN DüŞüNCeLeR BöLMeZ YaK BiR SiGaRa VeR YiNe DöN GeL
Nic£ d£LikanLıLar g0rdük kolunda Kız ceßind£ £man£t arkasında sürü.. Raconu
CeplerDe ResmimiZ aLemDe iSmimiZ”
“YiğitliK VurmakLa, aĞalıK VermekLe oLuR
Géçici HéVés DéğiL.. Hak éDéNé NéFés oLurum
Bizim sözümüz dosta tatlı düşmana kurşundur namerte hançer merte candır canımız dosta feda düşmana beladır dostluğumuz yücedir ne alınır ne satılır öümünedir
Biz delikanlılığımızı ihtimaller üzerine kurmadikki ihanetler yüzünden yıkalım Bir yola Girmişiz Ucunda Ölümmü Bilinmez… Bizim Kitap`ımızda Verilen sözden Dönülmez. Benim Vücudum Kalkan Sana Mermi Değmez.. Ben Aşığım Gülüm Benden Önce Ölünmez..!
MekanSiziz Kanka SaLLa yak Bi Cigara Vur Saga KariymiS KizmiS KolPa hepSi birer geLip gecici Dalga
Bizim rahat edemediğimiz yerde kimse istirahat edemez.. bu dünyada herşey biter ama ŞEREFSİZ bitmez bizde sabah olmaz bizde güneş doğmaz biz isyankarız kızım bizimle dost olmak size yakışmaz
Beni BiR ” ALLAH’IM BiR’de DOST’Larım BiLSin , GeriSi İLerLeSin!! biZ gEceLErE MAhKUm oLSayDıK gÜnDüzLerE HaKim OlAmAZdIk Ne DaVaMiZi AnLaYaCaK BiR KiZ BuLaBiLDiK NeDe BiR KiZin İsTeDiGi KaDaR BaSiT OLaBiLDiK
Süslü aşk kelimeleri yok bisde bakışımız yeter gerçekten sevene… YaNLıZLıK ßeNiM saLTaNaTıMDıR , aCıLaRLa d0Lu haRaBeMde ” kRaLLaR giBi YasıYoRuM..!!
YAŞAMAK İÇİN YALVARMADIK , ÖLMEK İÇİNDE YALVARMAYIZ..! , Dün Cnm oLan Yarm,Düşmanm oLamz bnm!HatırLarı hep sorulr,slmları alınır..Sildiklerm vrdr Bir de!Adları anıLmz,sadce BedduaLarımdr
Bu alemde raconu şahıslar koymaz.Bu alemde bir racon vardır,şahıslar uygular Bir silahım olsaydı, bir silahım … Yoksulluğu şakağından, Kaybetmeyi kalbinden, ve sensizliği alnının tam ortasından vururdum
ßiZ Bu aLemDe ÇaydanlıĞa KaN KoyaR ßıçakLa KarıştırırıZ DosT DeriZ CaN VeririZ aNcaK DosT uNutunCa öLürüZ
ECELE SÖZLÜ , ÖLÜME NİŞANLIYIZ , TESADÜFEN GELDİK , MECBURİ YAŞIYORUZ Dumanımda o vardı, sigarayı bıraktım; kadehimde o vardı, içkiyi bıraktım; rüyalarımda o vardı uyumayı bıraktım; baktım ki onsuz olmuyor, yaşamayı bıraktım
Meyhaneden masam kaldırıldı,karakoldan defterim dürüldü,savcı kalemimi kırdı,darağacına tesbihm asıldı,sevmek bu kadar suçsa beni asın razıyım Serseriyim sokaklar evim, serseriyim adam gibi severim, bana bir adım gelene ben on adım giderim.Dinle cici kız dinle zannedersinki serseri ağlamaz, serseri bi kayboldumu onu kimse bulamaz, şimdi anlıyorsunya, şehirlerin asi kızı hiç kimse serseri gibi sevipte aşık olamaz
Tek tesellim kadehler başka birşey istemez ssahoş etsin yeter ki rakı şarap fark etmez..
TopLumdâ Hép îtîLîrîz SanmaKî ßunâ îSteKLiyiz, ßîz SadeCe SêvdiKLêrimizin éSériyiz..!!