AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, Fethullah Gülen hakkında konuştu. İSTANBUL millet vekili Hakan şükür AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, Fethullah Gülen’in hizmetlerinin takdirle karşılanması gerektiğini belirterek, “Hizmetleri takdirle karşılanması gereken bir insanın yaşadıkları, ona bakış açımı daha da saygın ve sevgi dolu bir hale getiriyor” dedi.
Şükür, “Değerlerim ve inancım noktasında kendisini değerli buluyorum, bunu söylemekten de hiçbir zaman sakınmadım” dedi.
“Dünün futbolcusu, bugünün siyasetçisi” Şükür, Fethullah Gülen’e yakınlığına yönelik yapılan yorumlara açıklık getirdi.
Şükür’e yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
Soru: Spor camiasından gelerek siyasete atıldınız. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyim?
Cevap: İlkemiz, yaptığımız her işte hizmet etmek, topluma örnek insan olabilmek. Bu anlamda doğru bir model olabilmişim ki AK Parti’nin, Sayın Başbakanımızın teklifi ve teveccühüyle Meclis bünyesinde bulunmaya başladım. İnşallah olumlu hizmetler yapmaya çalışacağım. Sporcu Hamza Yerlikaya’dan sonra buralara gelmek gurur verici.
Soru: Milletvekili olmadan önce düşündüğünüz siyaset ile milletvekili olduktan sonra siyaset arasında fark var mı?
Cevap: Aslında beklentilerimin karşılığını da alıyorum, hiç beklemediğim şeyler de oluyor. Türkiye’nin güçlendiği ama bu güçlülüğünün aşağı çekilmek için çok farklı çabaların da olduğu bir dönemdeyiz. Ülkedeki büyük değişimi görebiliyorum. Geçmişle bugün arasında bir kıyaslama yaparsak, zaten partimizin aldığı oy oranı ile de doğru orantılı yükselen bir grafik var. Sayın Başbakanımızla bir hukukumuz var. AK Parti Milletvekili gibi değil de daha çok duyarlı, toplumda bir çok farklı görüşe yer veren ve hepsini kapsayacak şekilde milletvekilliği yapmak istiyorum.
Soru: Milletvekili seçilince çevrenizden, spor camiasından “öncelikle şunu gündeme getirmelisin” denilen bir konu oldu mu?
Cevap: Ben bütün sorunlarını biliyorum. Futbol Federasyonu ve kulüplerimiz özerk. Bu bünye içerisinde bazı şeylere çözüm bulmak hakikaten çok zor. Şikayet etmek, sorunu çözmek demek değil.
“Öyle bir tercih yapmak doğru olmaz”
Soru: Futbol mu siyaset mi dersek hangisini tercih edersiniz?
Cevap: Öyle bir tercih yapmak doğru olmaz. Futbolu doya doya, büyük keyifler alarak ve başarılar elde ederek yaşadım. Takım başarısı olarak da bireysel başarı olarak da çok şeyler yaşadım. Burayı da bir takım olarak görürsek, başarılı bir takımdayım, AK Parti bünyesinde olmaktan mutluyum. Bu başarıyı daha da yukarılara çıkarmak için buradayım, elimden geleni yapacağım. Futbol ile burası arasında inanılmaz derecede paralellik gösteren şeyler var. Siyaseti de iyi anlayabileceğimi düşünüyorum.
Soru: Meclisin Futbol takımında da oynuyorsunuz. Takım arkadaşlarınıza taktik veriyor musunuz?
Cevap: Taktik değil de futbolun gerekli sistemlerini zaman zaman anlatmaya çalışıyorum. Ama hepsi futbolu bilen tecrübeli arkadaşlar.
“Başbakan çok iyi bir futbolcu”
Soru: Sayın Başbakan da gençlik yıllarında futbol oynamış. Başbakanın futbolculuğunu nasıl buluyorsunuz, onunla maç yapmak ister misiniz?
Cevap: Çok iyi bir futbolcu. Devlet Başkanlarıyla yaptığı maçta da o yeteneklerini gösterdi. Saha görüşü, yani Türkiye’yi, dünyayı bir saha olarak görürseniz, futbolun ona bugünkü başarısında çok şey kattığını düşünüyorum. Oradan yola çıkarak kendimin de verimli olacağını düşünüyorum. İstanbul Belediye başkanlığı döneminde Sayın Başbakanla çok maç yaptım. Sosyal etkinliklerde beni yanında görmek istiyordu.
“Genel Başkanıma büyük bir hayranlık duyuyorum”
Soru: Örnek aldığınız, saygı duyduğunuz bir kanaat önderi var mı?
Cevap: Genel Başkanıma hem insani hem siyasi olarak büyük bir hayranlık duyuyorum. Çok değerli bir büyüğüm, çok duygusal ama lider özellikleri taşıyan, bazı şeyleri yarasına tuz basıp içine atan birisi.
Soru: Nikah şahidiniz de olan Fethullah Gülen ile olan yakınlığınız hep tartışıldı. Buna ilişkin bir şey söylemek ister misiniz?
Cevap: Hizmetleri takdirle karşılanması gereken bir insanın yaşadıkları, ona bakış açımı daha da saygın ve sevgi dolu bir hale getiriyor. Çünkü, dünya üzerinde Türkçeyi, Türkiye’yi iyi bir şekilde temsil ediyor. Hele böylesine dönemlerde, en ihtiyaç duyduğumuz anlarda böyle bir avantajımız var. Cumhuriyet tarihi boyunca çok önemli değerler vardı ama istenilen gibi değildi. Ülkemizin her platformda, yanlış anlatılma çabası içerisinde olduğu süreçlerde bununla ilgili çabalarını hep takdirle karşılamışımdır. Değerlerim ve inancım noktasında kendisini değerli buluyorum, bunu söylemekten de hiç bir zaman sakınmadım.
GDO lu ürünler nelerdir?, GDO lu gıdalar hangileri
Tarım Bakanı, ‘ithalatına denetim getiriyoruz’ dedi ama yönetmeliğin 5. maddesi öyle demiyor. Bebek maması dışındaki ürünler DNA’sıyla oynandığı halde piyasaya sokulabilecek, ancak sağlığa zararı tespit edilirse toplanacak. Üstelik genetiği değiştirilmeyen ürün etikette yer almayacak.
‘Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar’ın (GDO) ithaline olanak veren yönetmeliğe tepki yağıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, 26 Ekim 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğin yasal düzenleme öncesindeki ilk adım olduğunu, ithalatı denetim altına almayı amaçladıklarını savundu. Ancak ziraat ve gıda örgütleri tam 800 çeşit gıda ürününde bulunan GDO’nun suç dosyasını açıkladı. Yönetmelikte yer alan GDO’lu ürünlerin piyasaya girmeden denetlenmeyeceği, girdikten sonra sağlığı tehdit eden bir unsuru olursa toplanabileceği büyük tepki topladı. İkinci büyük tepki de GDO’suz ürünlerin bunu etiketlerinde belirtemeyecekleri, yani vatandaşın doğal ürünün hangi olacağını anlayamayacağı.
TARTIŞMALI 5. MADDE Yönetmeliğin en tartışmalı bölümünü, 5 madde oluşturdu. Yönetmelikte, sadece GDO’lu bebek mamaları kesin bir şekilde yasaklanırken, diğerleri için esneklik sağlandı. Piyasaya sokulan GDO’lu bir ürünün, ancak insan veya hayvan sağlığı açısından olumsuzluğu tespit edildiğinde gerekli önlemlerin alınması hükme bağlandı. Buna göre, gıda ve yem işletmecisi, GDO’lu bir ürünün zararı tespit edildiğinde gerekli sağlık ve çevre önlemlerini alarak, hemen bakanlığı bilgilendirecek, söz konusu gıda veya yemi de piyasadan çekecek. Bu da ürünün piyasaya girmeden değil, girdikten sonra denetlenmesini öngördüğü için tartışma yarattı. Türk insanının kobay olarak kullanıldığını belirten meslek örgütleri, bakanlığı topa tuttu.
MISIR, SOYA VE PAMUK ALDIK Yönetmelikte, GDO’suz gıda üreten firmaların, bunları sattıkları ürünlerin etiketinde belirtilmesi de yasaklandı. GDO lehine olan bu düzenleme de büyük tartışma yarattı. Yönetmelikte, ‘GDO’suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO’suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz’ denildi. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, GDO’lar kapsamında düşündürücü bir rapor hazırladı. Raporda, 1998 yılından bu yana, hiçbir sınırlamaya tabi olmadan milyarlarca dolarlık GDO’lu ürün Türkiye’ye girdiği vurgulandı. İthalatın büyük kısmının ABD ve Arjantin’den yapıldığı belirtilen raporda, Türkiye’nin mısır, pamuk ve soyalı GDO’lu ürün aldığı belirtildi.
800 ÇEŞİT GIDADA VAR Türkiye’nin 2008 yılı itibarıyla 382 milyon dolara ulaşan mısır ithalatının yüzde 62.2’sini ABD’den yaptığına dikkat çekilen raporda, soya ithalatının da ABD, Arjantin ve Brezilya’dan gerçekleştiği vurgulandı. Raporda, GDO’lu mısır, pamuk ve soya ürünlerinin Türkiye’de işlendiği ve 800 çeşitten fazla gıda olarak tüketici sofrasına ulaştığı, bunun da hiçbir etiketleme yapılmadan satışa sunulduğu vurgulandı.
ANTİBİYOTİĞE DİRENCİ VE ALERJİYİ ARTIRIYOR – Bağımsız araştırmalara göre, GDO’lu tohumlar, antibiyotiklere karşı direnç, ağır alerji, uzun süreli hayvan deneylerinde organ hasarı, organlarda küçülme, kan biyokimyasında bozulma, kısırlık, ölü doğum oranında ciddi artış, gelecek nesillerde boy ve tartı eksikliği gibi olumsuzluklara yol açtığı ortaya çıkarıyor. – Bitki hücresine yerleştirilen her gen bir protein üretmektedir. Bu proteinler bugüne kadar insanın besin zincirinde yer almayan, her biri alerji yapabilecek potansiyele sahip kimyasal maddelerdir. Nitekim soya fasulyesine karşı alerjisi olmadığı halde ‘raundupR’ isimli herbiside dirençli soya fasulyesine alerjik olan insanlar vardır. Bu tür alerjilerle ilerde çok daha fazla karşılaşılacaktır. – Bu yabancı genlerin sindirim sisteminde tümüyle metabolize edildiği iddia edilirdi. Gerek hayvan deneylerinde gerekse de insan çalışmalarında bu yabancı genlerin bazı fragmanlarının veya tümünün bozulmadan kalın bağırsağa kadar ulaşabildiği hatta kalın bağırsaktaki bakterilerin içine girip bakterilerin genetik yapısını değiştirdiği ve genin üretmekle yükümlü olduğu proteinin (toksin ya da herbisit direnci) üretildiği saptanmıştır.
FARELER ARTIK ÜREYEMİYOR – Her ne kadar GDO’ların insanlar üzerindeki etkileri henüz bilinmese de hayvanlar üzerindeki etkileri belirlendi. İskoçya Rowett Enstitüsü’nden Dr Arpad Pusztai’nin GDO patates ile beslediği farelerin tümünün iç organlarında küçülme, sindirim sistemlerinde bozukluk, bağışıklık sistemlerinde çökme, kan yapılarında bozulma ve mide çeperlerinde kalınlaşma görülmüştür. – Avusturya Tarım ve Sağlık Bakanlığı’nın finansmanı ile Viyana Üniversitesinin geçen yıl yaptığı bir çalışmada ise GDO gıdalarla beslenen farelerin üç, dört nesil sonra büyük ölçüde üreme yeteneklerini kaybettikleri belirlenmiştir.
TÜRKİYE’NİN PAMUĞU DAHA VERİMLİ – GDO, tarımda verimi artırmıyor. Türkiye’nin pamuk verimi, Arjantin’den yüzde 65, ABD’den yüzde 30, Monsanto’nun adeta pamuk üssü haline gelen Hindistan’dan ise yüzde 60 daha fazladır. GDO’suz tohumla üretim yapan ülkemizin verimi diğer tüm ülkelerin üzerindedir. Dolayısıyla GDO’nun verimi artırdığı ve dünya açlığına çare olacağı söylemleri kesinlikle doğru değildir. – GDO ürünlerin yüzde 88′ini Kuzey ve Güney Amerika’daki yalnızca 600 bin çiftçi büyük çaplı endüstriyel çiftliklerde yetiştirmektedir. (Ebru TOKTAR ÇEKİÇ / Akşam)
Çağtay Ulusoy’un sürpriz sevgilisi Emir sarrafoğlu’nun gerçek sevgilisi
Çağatay Ulusoy kendinden 15 yaş büyük sosyetik güzel Selin Boronkay ile aşk yaşıyor
Adını Feriha Koydum dizisinde Hazal Kaya ile başrolü paylaşan yakışıklı oyuncu Çağatay Ulusoy’un, kendisinden 15 yaş büyük olan sosyetik güzel Selin Boronkay ile aşk yaşadığı ortaya çıktı.
İKİLİ ARASINDAKİ YAŞ FARKI 15 Sürpriz aşk magazin gündemine bomba gibi düşecek. Show TV’de yayınlanan ‘Adını Feriha Koydum’ adlı dizide Hazal Kaya’nın oynadığı kapıcı kızı Feriha’ya âşık olan zengin çocuğu Emir’i canlandıran 21 yaşındaki Çağatay Ulusoy’un, kendisinden tam 15 yaş büyük Selin Boronkay ile birliktelik yaşadığı ortaya çıktı.
BÜYÜK AŞK YAŞIYORLAR İki yıldır Selin Boronkay’ın sahibi olduğu ‘S Management’ adlı ajansa bağlı olarak mankenlik yapan Çağatay Ulusoy ile Boronkay arasındaki iş ilişkisi kısa sürede aşka dönüştü. Sosyetenin tanınmış ailelerinden Boronkaylar’ın kızı olan Selin, daha önce kendisinden yaşça bir hayli küçük olan şarkıcı Onur ile de aşk yaşamıştı.
7 Haziran’da İstanbul’a gelecek olan Madonna’nın 90 TIR’la geleceği öğrenildi.
Madonna’yı Türkiye’ye getirecek olan GNL’nin kurucusu Alp Çağrı Günal, Toplam 3 uçak dolusu kargo, 45 TIR gelecek. Ama dönüşün hepsi TIR’la olacağı için toplam TIR sayısını 90 gibi düşünün. Zaten Madonna, Rolling Stones, U2 konserleri dünyanın en büyük prodüksiyonlarıdır. Tüm malzemelerini kendileri getiriyorlar, riske atamazlar. Bizden alanı alıyorlar. Vinç, forklift, taşıyıcı, işgücü, kamyonlar, lokal araçlar istiyorlar, o kadar dedi.
Çoğu zaman tartışılan konulardan biridir başarıda zekanın mı yoksa çalışmanın mı önemli olduğu. Zeka da başarıda büyük bir etken olsa da çalışmadan bir yerlere gelmek pek de mümkün değildir. Başarılı olmak için çalışmaya ihtiyaç vardır ancak bu çalışmayı da verimli hale getirmek gerekir.
Birbirinden farklı zeka türleri vardır. Siz zekanızı çalışmanızla desteklemezseniz zekanız körelir. Zekanızın türüne göre çalışmaya yönelirseniz daha başarılı olursunuz. Başarılı olabilmek için mutlaka amacın açık ve net bir biçimde tanımlanmış olması, kişinin buna inanması ve bu amaca yönelik yıllık, aylık ve haftalık programların düzenlenmesi gerekir. Başarı varsa çalışma ve gayret de vardır. İnsan çalıştıkca yücelir. Büyük insanlar yatarak, makam ve mevkilere gelmediler. Başarının ön şartı çalışmaktır.
Sınava hazırlanırken, en etkili yöntemlerden birisi sınav sırasında karşınıza çıkabilecek soruları bir sınavdaymışsınız gibi cevaplamanızdır. Mümkün olduğunca çok sayıda soru düşünün ve bu soruları cevaplandırmaya çalışın (tabii ki kitabınız kapalı olarak). Bu yöntemi daha da güçlendirmek için, ilk önce kendiniz çalışın ve kendi sorularınızı cevaplandırın, daha sonra ise bir grup arkadaşınızla biraraya gelerek bu soru-cevap yöntemini tekrarlayın. Başkalarının hazırladığı soruları cevaplandırmak kendi sorularınızı cevaplandırmaktan çok daha fazla yarar sağlar. Bu yöntemin tek dezavantajı diğer grup üyelerinin yeterince çalışmamış olduğu durumlarda ortaya çıkar. Çalışma grubu ile harcadığınız zaman pratik yapmaya ayrılmalıdır tekrar yapmaya ya da tartışmaya değil. “Beraber çalışma” yukarıdaki özelliklere dikkat etmediğiniz sürece sadece bir zaman kaybıdır.
Bütün materyalin sınavdan bir gece önce çalışılmasının öğrenciler tarafından tercih edilmesinin en büyük nedeni, son gece bilgilerinin akılda rahat tutulması ve daha çabuk hatırlanmasıdır. Fakat araştırmalar gösteriyor ki, bir zaman dilimine (örneğin 1 hafta) yayılmış bir çalışma, 1 geceki çalışmadan çok daha verimlidir. Bunun nedeni bilginin uzun süreli bellekteki (LTM) yerinin sağlamlaştırılması diğer bir nedeni ise son gece çalışmalarının yarattığı kaygının performansı olumsuz etkilemesidir.
İstiklâl Marşı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli marşıdır. Marşın sözlerini Mehmet Akif ERSOY yazmış, bestesini Zeki ÜNGÖR yapmıştır.
1921 yılında, Şanlı Bayrağımız’ın ve Kahraman Türk Milleti’nin simgesi olacak milli bir marş yazılması için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir yarışma açılmış ve kazanana para ödülü verileceği açıklanmıştır. Ülkenin her tarafından pek çok şair, duygu ve heyecanlarını anlatan mısralarla bu katıldığı halde, Mehmet Âkif’in bu yarışmaya katılmadığı görüldü. Nedeni sorulduğunda: ‘’Milli marş para ile yazılmaz’’ cevabını verdi. Arkadaşlarının ısrarları üzerine ve kazanırsa ödül verilmemesi şartı ile yarışmaya katıldı ve hepimizin yüreğinde yer eden İstiklal Marşı’nı yazdı.
Yapılan seçim sonunda, Mehmet Akif’in 20 Şubat 1921’de yazdığı “Kahraman Ordumuza” sungusunu taşıyan şiiri 12 Mart 1921 günü büyük çoğunlukla TBMM’nce İstiklâl Marşı kabul edildi. Aynı yıl bir de beste yarışması açıldı, ama kesin bir sonuç alınamadı. Bunun üzerine Millî Eğitim Bakanlığı’nca Ali Rıfat ÇAĞATAY’ın (1867–1935) bestesi uygun görülerek okullara duyuruldu. 1924’ten 1930’a kadar marş bu beste ile çalındı. O yıl bunun yerini, Cumhurbaşkanlığı Orkestrası şefi Zeki ÜNGÖR’ün 1922’de hazırladığı bugünkü beste aldı.
Türk Milleti’nin zaferini, yüceliğini ve bayrağımızın kutsallığını en güzel duygularla anlatan İstiklal Marşı, yarışmaya katılan 724 şiir arasından seçilerek zamanın Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından Büyük Millet Meclisi’nde okundu. Bütün milletvekillerince büyük bir coşku ve heyecan içerisinde, iki defa ayakta dinlenen İstiklal Marşı, 21 Mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Milli Marş olarak kabul edildi. Ünlü bestecilerimizden Osman Zeki Üngör tarafından bestelendi.
Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Marşı’nda, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, hakka, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir.
Camiler biz müslümanlar için, dua ve ibadetlerin Allah’a topluca arzedildiği, gönüllerin yıkandığı, elem ve sevinçlerin paylaşıldığı kutsal mekanlardır.Camiler, bilmediklerimizi öğrendiğimiz, ilim ve irfanımızı yükselttiğimiz bilgi ve irfan yuvalarımızdır.Camiler, dargınların barıştığı, kan davalarının unutulduğu, şerlerin def edildiği, öksüz ve yetimlerin sevindirildiği, açların doyurulduğu, fakirlerin giydirildiği ve hatta hastaların tedavi ettirildiği iyilik, şefkat ve yardım istasyonlarıdır.Camiler, şifa ve huzur evlerimiz, gerçek mutluluğu bulabiidiğimiz manevi sığınaklardır. Camiler, vatan sevgisinin ve milli bütünlüğün telkin edildiği, şehitlik ve gazilik ruhunun beslendiği, çalışma azminin işlendiği, güzel ahlakın telkin edildiği dini ve milli kültür kaynaklarımızdır.
Caminin önemi, hutbenin başında okuduğum ayet-i kerime’de ne güzel ifade ediliyor: “Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namaz kılan, zekat veren ve yalnız Allah’tan korkan kimseler onarır. İşte onlar doğru yolda bulunanlardan olabilirler.”
Sevgili Peygamberimiz de caminin Allah (c.c.)’ın rahmetinin yeryüzüne ulaşmasına vesile teşkil ettiğini veciz bir ifade ile ortaya koyuyor ve şöyle buyuruyor:
“Ben yeryüzü halkına azap etmeyi murat attiğimde, mescidleri inşa, tamir, tanzif ve tenvir edenleri, benim rızam için birbirini sevenleri ve seher vaktinde istiğfar edenleri görünce, onlara azap etmekten vazgeçerim.”
Cami inşa etmek ne kadar önemli ise, inşa edilen camilerin bakım ve tamiri, iç ve dışının temizliği ve aydınlığı, çevresinin tanzimi, bahçesinin düzenlemesi ve cemaatın huzurla ibadet etmesinin sağlanması da o kadar önemlidir.
Peygamber Efendimiz bu noktayı da şöyle açıklıyor: “Bir kimse yaîmz Allah nzasını umarak küçük veya büyük bir mescid inşa etse, Allah da ona Cennet’ten bir köşk ihsan buyurur.”
İslam’ın camiye bakışı, hiç şüphesiz onu sadece namaz kılınan yer olarak görmek şeklinde değildir.
Camilerin ihya edilmesinin ve cemaatla süslenmesinin önemi aşağıdaki hadis-i Kutsî’de şöyle vurgulanıyor; “Benim yeryüzündeki evlerim mescidlerdir. Orada beni ziyaret edenler, o mescidleri ihya edenlerdir.”
Cami hizmetleri denilince ilk akla gelen husus: Camilerin bakım ve onarımı, tarihi camilerin sanatsal özellikleriyle muhafazası, çevre ve bahçesinin düzenlenmesi, cemaatın huşu ile ibadetini sağlayacak tarzda temiz ve tertipli tutulmasıdır. Bu konuda devlet ve millet işbirliğine, cami görevlisi ve cemaat dayanışmasına büyük ihtiyaç vardır. Aksi takdirde her biri aziz vatanımızın tapu senetleri mesabasinde olan ulu camileri, tarihi mabedleri temizlemek mümkün olmaz. Camilerin hiç olmazsa yılda bir defa da olsa halısına, kilimine, şadırvanına, minaresine ve ampulüne varıncaya kadar gözden geçrilmesi gerekir. Ecdad’n emaneti olan bu eserler bu ılgiye fazlasıyla layıktır, şu ayet-i kerimenin bize çok şeyi düşündürmesi gerekir “Ey Adem Oğulları! Mescide her gidişinizde güzel ve temiz elbiselerinizi giyin.” Güzel ve temiz elbiselerle gidilmesi istenilen camilerin nasıl olması gerektiğini düşünmek zor olmasa gerek.
Ulu camilere hizmet ederek, o eserleri bize emanet eden ecdadın duasını almak kadar güzel bir şey olabilir mi?
Şehitler Günü Konuşma Metinleri Şehitler Günü Konuşma Metin Örnekleri
1.Metin Örneği
ŞEHİTLER GÜNÜ
Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 93.Yıldönümünü kutlamanın büyük sevincini ve üzerinde huzurla, güvenle yaşadığımız kutsal vatanımız için canlarını feda eden şehitlerimizin Şehitler Günü’nü idrak etmenin onurunu yaşamaktayız. Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışı üzerinde Türk Milleti, belirleyici bir rol oynamıştır. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına zemin hazırlayan bir azmin mücadelesidir. Çanakkale Savaşında, milletimiz, binlerce evladını şehit vermiştir. Mukaddes vatan toprakları için, canlarını seve seve vererek; bir milletin kaderini değiştiren, vatanımızı, istiklâlimizi, sarsılmaz imanları, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz, aziz şehitlerimiz, dünyada eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır. Onlar ana kucaklarını, baba ocaklarını bizim için feda ederek ölmeleri gereken yerde en ufak bir tereddüt göstermeden gülümseyerek ölüme gittiler. Kendilerini öldürmeye gelenlere bile kucaklarını açıp, yaralarını sararak dünyaya insanlık dersi verdiler. Çanakkale Zaferi’nin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır. Bizler, vatanı için, milleti için, namusu için canını ortaya koyan bu insanları ne kadar tanıyoruz. Eğer biz onları tanımazsak geleceğimizi göremeyiz hedeflerimizi bilemeyiz, Çanakkale’ye; Şehitlerimize; Geleceğimize sahip çıkalım. Herkes iyi bilmelidir ki aziz şehitlerimizin kanlarıyla suladıkları ve bizlere emanet ettikleri bu kutsal vatan toprakları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Milleti tarafından en kutsal emanet olarak korunacaktır. Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü münasebetiyle; Büyük Önder Atatürk’ü, Çanakkale Şehitlerimizi ve bugüne kadar bu vatan için vermiş olduğumuz tüm aziz şehitlerimizi, bir kez daha saygı ve şükranla anıyor, yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun.
2.Metin Örneği
Selamlama
Bugün, 18 Mart Şehitler Günü, aynı zamanda Çanakkale Zaferinin . Yıldönümü.
Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışı üzerinde Türk Ulusu, belirleyici bir rol oynamıştır.
Millet olma bilincinin tohumlarının atılarak, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına zemin hazırlayan, bir prestij ve azmin mücadelesidir.
Çanakkale Muharebeleri, 1. Dünya Savaşı’nın en önemli ve hassas bölümünü teşkil eder.
Çanakkale Savaşı, ordumuzu zafere taşıyan Mustafa Kemal gerçeğini ortaya çıkarmış, milletimiz, 500 bin evladını bu savaşta şehit vermiştir.
Mukaddes vatan toprakları için, canlarını seve seve vererek; bir ulusun kaderini değiştiren, vatanımızı, istiklalimizi, sarsılmaz imanları, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz, aziz şehitlerimiz, dünyada eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır.
Çanakkale Zaferi’nin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır.
Bu konuda, Şehit Ailelerimizin ve Muharip Gaziler Derneğimizin, çok önemli bir sorumluluğu üstlendiklerini görüyoruz.
Şehit Ailelerimiz, yaşadığımız pek çok sıkıntılı dönemde ortaya koydukları, sağduyulu ve kararlı tutumla, milletimizin vicdanı haline (bilgi yelpazesi.net) gelmiştir.
Gazilerimiz, toplumumuzun milli hafızasını oluşturmaktadır.
Milletimiz, ne zaman kendini darda hissederse, gazilerimizi dinlemesi, gazilerimizin ve şehitlerimizin vatan sevgisi çizgisine dönmesi, yeniden dirilmesi için yeterli olacaktır.
Çanakkale Savaşı ortaya koymuştur ki, her ne sebeple olursa olsun savaş; büyük bir yıkımı, insanlık onurunun ayaklar altına alınmasını ifade eder.
Türk Milleti, kendi şehitlerine gösterdiği özeni ve ilgiyi, bu savaşta ölen yabancı askerlere de göstererek, insanlığın yere düşen onurunu da ayağa kaldırmıştır.
İnsanlık, geçmişin hatalarından gerekli dersleri çıkararak, dünyanın çeşitli bölgelerinde süren çatışmaları sonlandırmalıdır.
İnsanların hiçbir ayırım gözetmeden ve gelecek kaygısı duymadan; huzur, sevgi ve kardeşlik içinde bir arada yaşayacakları, barış dolu bir dünyanın temelleri atılmalıdır.
Çanakkale Zaferi’nin Yıldönümünde,
Büyük Önder Atatürk’ü,
Çanakkale Şehitlerimizi ve bugüne dek vermiş olduğumuz tüm aziz şehitlerimizi,
Şehitler Günü münasebetiyle, bir kez daha saygı ve şükranla anıyor, yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
İnsanın Değeri İle İlgili Kompozisyon İnsanın Değeri ile ilgili makale
Her şeyden önce değer nedir. Ne değildir? Önce onu tanımlamaya çalışalım. Bir şeyi tanımlamak için önce onu anlamlandırıp manalandırmamız gerekir ki, o şeye bir değer kazandırıp, kıymet biçebilelim. Yoksa ne varlığımızın ne de yaşadığımız hayatın hiçbir kadri, kıymeti, değeri olmaz.
Bu gün içinde yaşadığımız toplumda bir değersizlik, bir kadir kıymet bilmezlik varsa hepsi bundandır. Yoksa yeryüzünde Allah’ın yaratıp var ettiği her varlığın bir değeri, bir kadri kıymeti vardır. Çünkü evrende hiçbir varlık ne boşuna yaratılmıştır. Ne de başıboş bırakılmıştır. O nedenle Allah değersiz hiçbir varlığı boşu boşuna yaratıp var etmez. Çünkü evren külli akıl, ilim, idrak, irade ve kuvvet üzerine yaratılıp / oluşturup var edilmiştir.
Peki, o zaman insanoğlu ne yapıp edecek. Nasıl bir hayat yaşayıp sürdürecekte hem kendine hem de yaşayıp var olduğu hayata değer katıp onunla yaşayıp onunla var olacak. Var olduğu süreçte de onu ve kendini daha çok değerlendirecek. Değerlendirdiği oranda da varlığının bir değeri, bir kadri kıymeti olacaktır.
Yoksa dünyada başıboş yaşayacağından insanın da diğer şuursal / ortak akılla yaşayan varlıklardan hiçbir farkı olmaz. Hatta onlardan bile daha değersiz olabilir. Çünkü doğadaki her varlığın sorumluluk dışı şuursal aklıyla yapabileceği gayri ihtiyari bir görevi vardır. O görevi yapmak bile ona çok büyük değerler kazandırır. Örneğin güneş, ay, yıldızlar, hava, su, ateş, dağ, deniz, kır, bayır, ağaç, çiçek, böcek ve diğer tüm canlı cansız varlıklar.
Doğada hepsinin bir işi, bir görevi yok mu? Hepsi hayatın akışını ve sürekliğini sağlarken biz insanlığa hizmet etmiyorlar mı? Değer ve kıymetleri bizlere hizmet etmekten gelmiyor mu?
Hepsinin bizim yanımızda ve varlığımızın devamının sürdürülebilirliğinde bir değerleri yok mu?
Onların doğadaki varlıklarının denkliğinde hayatımızın akışı normalken eksikliklerinde ya da fazlalıklarında yaşadığımız hayat çok zorlaşıp daha çok kolaylaşmaz mı?
Demek ki, hayat ve yaşamı kolaylaştırıp zorlaştıran bütün varlıkların yaşadığımız hayata kattıkları değerler vardır.
Demek ki, şuursal varlıklar bile bizim yaşadığımız hayatı kolaylaştırmak için var güçleriyle çalışıp çabalamaktadırlar. Çalışıp çabalayarak sürekli kendi çaplarında üretim yapıp hayata değer katmaktadırlar.
Kattıkları değer ile de yaşadığımız hayatı anlamlandırıp manalandırmak. Ona değer kazandırıp güzelleştirmek içinde yaşayıp var olduğumuz doğal hayatın sürekli akışını sağlayıp yaşamı kolaylaştırmaktadırlar.
Kolaylığın arkasından da insanın hayata olan ilgisini çekip, meraklandırıp ve cazibesini artırarak onu hayata bağlamaktır. Oluşan bağlılığın arkasından da onu peşi sıra koşturmaktır. Her peşinden koştuğu şeyle de onu tekâmüle erdirip olgunlaştırıp güzelleştirmek için deneyip sınayıp test etmektir.
Hayattaki her deneme, her test, her imtihan insan için sonunda bir kazanım, bir değerdir.
Demek ki, değer, insanı olgunlaştırıp kemale erdiren her şey. O halde insanın olgunlaşıp kemale ermesi için sürekli koşup, çalışıp çabalayacak. Değer üretip değerli olacak. Yoksa insanın da diğer varlıklardan hiçbir farkı, hiçbir değeri olmaz.
Onun için insan kendine verilen her şeyin farkında olacak. Kadrini kıymetini bilecek. İnsan olup değer verecek. Yoksa tüm hayat manasını kaybedip anlamını yitirir. İnsanı yılgınlaştırır. Başıboşluğa çeker. Yaşamı içi boş koca bir hiç eder.
Demek ki, hayat sürekli mücadele ister. Boşluktan, hiçlikten, yılgınlıktan hiç hoşlanıp haz etmez.
O halde insanın yaşadığı hayattan haz alıp huzur bulup mutlu yaşayabilmesi için içinde yaşadığı dünyanın nasıl bir yer olduğunu, burada daha güzel nasıl yaşanılacağını akıl edip düşünmesi gerekir. Bir insanın düşünmesi için bilgi, bilmesi içinde okuması gerekir. Çünkü bir insan için en büyük kazanım, en büyük değer düşünmektir.
Düşünen insan okur. Okuyan insan bilir. Bilen insanda düşünür. Çünkü düşünmek bilgeliktir. Bir insan içinde bilgi en büyük hazinedir. Bu hazineye sahip olan herkes dünyada kolay yaşar. Çünkü bu dünya akıl ve bilgi dünyasıdır. Onun için bu dünyada bilgisi çok olanın her iki dünyada hem değeri hem de itibarı çok olur. Bilgisi olmayanın da her iki dünyada da değer ve itibarı olmaz. Çünkü insanın değer ve itibarı, değer ve itibar verdiği şeyler kadardır.
Onun için insan okuyup aklını büyütmeli. Düşünüp yüreğini genişletmeli. / Onun için insan okuyup aklını büyütmeli ki, (bilgi sahibi olup) düşünüp yüreğini büyütebilsin. Çünkü bilgi aklın meyvesi, yüreğin tohumudur. Bilgisiz akıl ne düşünür. Ne de düşünüp düşünce üreterek (sağduyulu düşünceyle) meyve verir. Yani insana artı bir değer kazandırır.
Akla değer kazandıran sağduyuyla elde edilmiş bilgi de kalbe ekilen tohum gibidir. Bu tohumda kalpte yerini bulup yeşerirse insanı eğitip edep ve güzel ahlak sahibi yapar. Vicdanını olgunlaştırıp insanı, insan yapar. İnsanı, insan yapmayan bilgi, ne akılda, ne düşünce de ne de kalpte bir işe yarar. Hiç bir işe yaramayan bilgi, başı mezar taşına çevirir. Kalbide vücutta hiçbir işe yaramaz et parçası haline getirir. Öyle bir kalpte sadece vücuda kan pompalayan bir makine olur. Hiçbir işe yaramaz. Hiçbir değer üretmez. İşe yarayıp değer üretmeyen her şey gibi o değersiz ve kıymetsiz bir şey olur.
Onun için değer akıl ve yürekle üretilir. Akılsız ve yüreksiz olmakla hiçbir kazanım elde edilip değer üretilmez.
Ancak okuyup bilip düşünerek yüreğini değerli kılan her (sağ duyulu) akıl sahibi (değer üretip) dünyayı satın alır.
Facebook, insanların arkadaşlarıyla iletişim kurmasını ve bilgi alış verişini amaçlayan bir sosyal web sitesidir. 4 Şubat 2004 tarihinde Harvard Üniversitesi 2006 sınıfı öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından kurulan facebook, öncelikle Harvard öğrencileri için kurulmuştu. Daha sonra Boston civarındaki okulları da içine kapsayan facebook, iki ay içerisindeki Ivy Ligi okullarının tamamını kapsadı. İlk sene içerisinde de; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüm okullar facebook’da mevcuttu. Üyeler önceleri sadece mevzu bahis okulun e-mail adresiyle (.edu, .ac.uk vs.) üye olabiliyordu. Daha sonrasında da ağ içine liseler ve bazı büyük şirketlerde katıldı. 11 Eylül 2006 tarihinde ise facebook tüm e-mail adreslerine, bazı yaş sınırlandırmalarıyla açıldı. Kullanıcılar diledikleri ağlara; liseleri, çalışma yerleri ya da yaşadığı yerler itibarıyla katılım gösterebilmektedirler.
2007 Temmuz ayı itibarıyla de; 34 milyon kullanıcısıyla Dünya’nın en büyük Üniversite tabanlı kullanıcılarına sahip oldu.
Alexa istatistiklerine göre facebook 20 Ekim 2007 itibarıyla; Dünya’nın en fazla ziyaret edilen 7’inci sitesidir. Bunun yanı sıra; Kanada, Güney Afrika ve Norveç’in en fazla ziyaret edilen sitesi; İngiltere ve İsveç’in 2. en fazla ziyaret edilen sitesi, Mısır ve Panama’nın 3., Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Türkiye’nin de 5. en fazla ziyaret edilen sitesidir.
Facebook ismini “paper facebooks”‘dan alır. Bu form A.B.D. üniversitelerinde okulların öğrencilerine, öğretmenlere ve çalışanlara doldurduğu onları tanıtan bir formdur.
İnternette 2007’nin olayı arkadaşlık sitesi Facebook oldu. Mark Zuckenberg adlı bir öğrencinin 2003’te kurduğu kullanıcıların fotoğraflarını intenette yayınlamalarına olanak veren Facebook, dünya çapında popülerleşti.
Türkiye’den 1.5 milyona yakın kullanıcının üye olduğu siteye, Microsoft ve Yahoo’dan büyük teklifler gelmesine karşın, Zuckenberg sitesini satmadı. Dünyanın en büyük yazılım şirketi Microsoft, Facebook’un sadece yüzde 1.6’sı için, 240 milyon doları gözden çıkarmıştı.
İnternet 2008’de de yaratıcı fikirleri yükselten mecra olmaya devam edecek, işte gelecek yıl yatırımcıların ve teknoloji devlerinin büyük paralar teklif etmesi muhtemel siteler.
Seesmic.com Google’ın YouTube’u 2006’da 3.1 milyar dolara satın almasının ardından, internete çok sayıda video sitesi düştü. Bunlar arasında Seesmic.com ilgi çekenlerin başında geliyor. Seismic, YouTube’un aksine kullanıcıların günlüklerini video şeklinde hazırlayıp yayınlamalarını sağlıyor. İnsarlar arasında video üzerinden sohbet üzerinde uzmanlaşan site, henüz beta aşamasında, ancak şimdiden internette dikkatleri üzerine çekmek isteyenlerin adresi olacağa benziyor.
Sitenin arkasında, bir zamanlar Google ve online ödeme sitesi PayPal’in kurucularından Ron Conway ve Kazaa ve Skype’ın kurucuları Niklas Zennstrom ve Janus Friis var. Site tam olarak yayına geçtiğinde MySpace ve Facebook ile entegre çalışacak. Sitenin kurucusu ise, Fransa Devlet Başkanı Sarkozy’nin internet ve iletişim danışmanı Loic Le Meur bir Fransız girişimci.
Etsy.com New York merkezli internet perakende sitesi, el yapımı ürün alışverişinde uzmanlaşıyor. Amazon.com’un bir zamanlar internette perakende alışverişte devrim yarattığı düşünülürse, Etsy de el yapımı ürünler için benzer bir alışveriş patlaması hedefliyor. Mücevherden, elbiseye, seramikten kült ürünlere Etsy, kullanıcılarına renk, coğrafi bölge, ürün tipi alanlarına güçlü bir arama motoru sunuyor. Etsy’nin 500.000 kullanıcısı ve 60.000’den fazla tedarikçisi var. Etsy’nin kurucusu 27 yaşında Bostonlu Robert Kalin, sitesinin seri üretim çağında, el yapımı ve sınırlı sayıda mevcut olan ürünleri tüketiciye ulaştırmayı hedefliyor. Twitter.com
Twitter.com Twitter, aynı anda çok sayıda kişiye ücretsiz mesaj gönderme hizmeti sunuyor. Kullanıcı ister telefonla, ister internetle e-posta, isterse de anında mesaj üzerinde yüzlerce kişiye mesaj atabiliyor. Tek dezavantaj; mesajlar 140 karakter olmak zorunda. Bu site henüz çok yaygınlaşmadı. Sitenin kurucusu, daha önce 2002’de Google’ın satın aldığı, Blogger.com’ın sahibi olan Ev Williams. Twitter’ın mesaj servisi parti duyuruları, şirketlerin müşterilerine ulaşmaları gibi alanlarda ilgi görüyor.
Dopplr.com Facebook’un 2007’de gösterdiği başarının ardından Dopplr.com arkadaş sitelerine yeni bir açı getiriyor. Sürekli gezen kişilere yönelik hizmet veren Dopplr, kullanıcıların en son nerede oldukları ve nerelerde buluşabilecekleri konusunda güncelleme veriyor. Örneğin iki gezgin arkadaş birbirlerini dünyanın neresinde olursa olsun, takip edebiliyor.
Site henüz bu ay açıldı, sitenin kullanıcıları halen ünlü jetset üyeleri, zenginler ve konferans konferas dünyayı dolaşanlardan ibaret. Ancak Facebook ile yapılacak entegrasyon programı ile kullanıcı sayısının genişletilmesi öngörülüyor. İnternet ansiklopedisi Wikipedia’nın kurucusu Jimmy Wales, New York Times’a yazdığı bir makalede Londra merkez site için övgüler yağdırmıştı.
Moshimonsters.com Facebook gençler ve yetişkinler için neyse, Moshi Monsters da 7-12 yaş arası çocuklar için aynısı. Sadece, biraz daha eğitim amaçlı ek içeriğe yer veriyor. Londra merkezli oyun geliştiricisi Mind Candy tarafından yaratılan Moshi Monsters, evcil hayvanları konu alan oyunlar, arkadaşlık ve puzzle gibi eğlenceler sunuyor. Bu sitenin kullanıcıları, kendilerine birer ‘canavar’ seçiyor ve bu canavar ile sitede dolaşıyor. Kullanıcıların canavarlarını süslemeleri için, sürekli puzzlelar çözmeleri ve benzeri eğitel aktivitelerde bulunmaları gerekiyor. Bu canavarlar birbirleriyle internette arkadaşlık kurabiliyor, çizgi filmi ardıran grafiklerle Moshi sitesi çocukların ilgisini çekiyor.
Facebook’ta,Atatürk’e hakaret edildiği gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. İnternet ortamında son yıllarda büyük ilgi çeken arkadaş paylaşım sitesi Facebook’ta, Kürdistan, terör örgütü PKK propagandası ve Atatürk düşmanlığı yapıldığı, hakaret edildiği yolunda, bir grup üniversite öğrencisinin suç duyurusu üzerine, Bodrum Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.
Facebook’ta yaklaşık bir hafta önce kurulan ve 600 üyeye ulaşan bir grubun, Kürdistan ve terör örgütü PKK propagandası yaptığı, Atatürk ve Cumhuriyete hakaretler ettiğini gören Akdeniz Üniversitesi öğrencileri, tatil için geldikleri Bodrum’da harekete geçti. Hazırladıkları dilekçeyi Bodrum Cumhuriyet Savcılığı’na veren Akdeniz Üniversitesi Serik Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinden 22 yaşındaki Selin Gül şunları söyledi: “Arkadaşlarımızla Facebook’ta tespit ettiğimiz yaklaşık 600 kişilik grubun yer aldığı sitede Kürdistan, PKK propagandası ve Atatürk düşmanlığı yapıldığı, hakaretler edildiğini gördük. ‘Facebook sitesi dünyanın en büyük liderine, Atatürk’e yapılan bu saygısızlığı affetmez. Yöneticileri tedbir alır, siteyi kapatır’ diye düşündük. Ancak tedbir alınmadığı gibi hakaretler ve gruba üye olanlar gittikçe arttı. Bu nedenle savcılığa ve jandarmaya suç duyurusunda bulunduk. Facebook bu siteyi kapatmazsa üyeliklerimizi iptal ettirip herkese de bu yönde bilgi vereceğiz. Facebook’u bu davranışı nedeniyle protesto ediyoruz.”
Üniversite öğrencilerinin suç duyurusu üzerine de Bodrum Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Facebook’ta İtalya’dan yayın yaptığı belirtilen sitede PKK bayrakları ve teröristlerin fotoğrafları ile birlikte Türklere ve Atatürk’e hakaret içeren sözlerin yer aldığı görüldü.
Dünyanın en büyük iki sosyal ağı yarışıyor; Facebook mu yoksa MySpace mi daha büyük?
Facebook büyük rekabette önde gidiyor..
Özellikle Web 2.0 ile birlikte büyük ilgi görmeye başlayan sosyal ağ siteleri bugün altın dönemlerini yaşıyorlar. Dünya çapında milyonlarca kullanıcıya hizmet veriyor, bu kullanıcıların neredeyse internetteki en önemli adresleri haline geliyorlar. Dünya çapında irili ufaklı sayısız sosyal ağ sitesi olsa da, bunlardan özellikle iki tanesi uluslar arası çapta en büyükleri olarak kabul ediliyor.Bunlar; Facebook ve MySpace.
MySpace 2005 yılında Rubert Murdoch tarafından 580 milyon dolara satın alındıktan sonra büyük bir çıkışa geçmiş ve 2006 yılında başta ABD olmak üzere pek çok ülkede en büyük sosyal ağ sitesi olma unvanını elde etmişti. Fakat aradan geçen yıllar Facebook’a biraz daha iyi davranmış gibi görünüyor. comScore’un son yaptığı araştırmaya göre MySpaceŞubat ayında 124 milyon kişi tarafından ziyaret edildi. Her ne kadar son derece önemli bir rakam gibi görünse de, aynı dönemde Facebook’un 276 milyon tekil ziyaretçiye ev sahipliği yapması nedeniyle ancak ikiciliği elde edebildi.
facebook poker nasıl oynanır facebook poker hileleri facebook texas holdem poker facebook pokerde nasıl daha çok chip kazanılır
Facebook Poker Nasıl Oynanır?
Bildiğimiz pokerlerden daha değişik bir şekilde, her oyuncunun eline 2 tane kart vermek suretiyle yere de 5 kartın açılmasıyla oynan bir oyundur. Pokerdeki kuralların hepsi geçerlidir. Örnek vermek gerekirse;
*Full yapmak; Eğer elinizde iki tane aynı sayıdan varsa (7, 7) ve yere de iki tane daha aynı sayıdan açılırsa, toplam 4 kağıdınızda aynı olmuş olur ve kazanırsınız.
*Full Döper Yapmak; Mesela elinizde (Q, Q) var. Yerde ise Q, 7, 5, K, 10 var. Bu durumda 3 tane aynı sayınız olduğu için full döper yapmış olursunuz. “Sayılar örnektir.”
*Örneğin elimizdeki iki kağıtta kupa (2, 3) eğer yerede 3 tane kupa açılırsa toplam 5 kağıdınız kupa olacağı için renk yapmış olup oyundaki cipler sizin olur. (Yukarıdaki sayı örnektir. Başka bir oyuncuda yine 2 kupa ve daha büyük sayılar varsa, diğer oyuncu kazanır.) Bu yalnızca kupa için verilen bir örnek değildir. Maça, karo ve sinek içinde aynı kurallar geçerlidir.
*Kent veya sıra yapmak; Elinizdeki kağıtlar ardışık sayı ise (9, 10) veya ara kağıtlar (7, 10). Eğer yere de sayıların devamı yada tamamlayıcı açılırsa kent veya sıra yapmış olursunuz. Örneğin, elinizde (9, 10) var. Yerde açılan 5 kağıt içinde de (8, J, Q) var ise 5’li yapmış olursunuz. Tabi bu örnektir. 5’li sırayı farklı sayılarla da yapabilirsiniz.
*Döper; Eğer elinizdeki iki kağıtla yerdeki iki kağıt aynı olursa döper yapmış olursunuz. Örneğin elinizde (7, 10) var. Yerdeki 5 kağıt içinde de (7, 10) varsa döper yapmış olursunuz.
*Büyük sayı ile alma; Yere açılan kağıtlardan en büyük olan sayı elinizde var ise ve diğer oyuncularda o sayı yok ise kazanırsınız ama elinizdeki yerde açılan en büyük kağıdın başka oyuncularda da olma ihtimali olduğu için elinizdeki ikinci kağıdın büyük olmasıyla siz kazanırsınız. Eğer rakip oyuncuda sizin yan kağıdınızdan daha büyüğü varsa şansınıza küsün.
*Büyük kağıt ile alma; Eğer yere açılan kağıtlardan elinizde aynısı yok ve rakip oyuncularda da yok ise elinde sayısı en büyük olan oyuncu kazanır. Bu durumda yan kağıdın herhangi bir önemi yoktur. Örnek, yere açılan 5 kağıt (2, 4, 7, 10, K) sizin elinizde ise (A, J) var. Bu durumda (A) sizde olduğu için siz alırsınız.
Facebook Poker Nasıl Daha Çok chip Kazanabilirsiniz?
Öncelikle sağlam kağıtlar hariç emin olmadığınız kağıtlara girmeyin. Eğer yeri görme gibi bir imkanınız varsa görün ve poker nasıl oynanır makalemde yayınladığım gibi kurallar var ise ve birazda şansınız var ise büyük çipler kazanabilirsiniz. Ama dikkat edin kazanmaya başladıktan sonra bunun kaybetmesi de var. Nerde duracağınızı iyi bilin.
Texas Hold’em Pokerin en girişken ve dinamik versiyonu olarak bilinir.
Sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta 7 maddeye dikkat edin.. !
Dünyanın en büyük sosyalleşme platformu olan Facebook’da aşağıdaki 7 noktaya dikkat etmezseniz Facebook size Cehennem olabilir..
1- Basit şifre kullanmayın: Basit şifrelerden bir sözlük kullanarak kurtulabilirsiniz. Hatta şifrenin sonunda yani harflerin arkasından bir rakam kullanmak da faydalı olabilir. Tüm bunlara bir de büyük ve küçük harfleri karışık kullanarak şifrenizi oluşturmayı eklerseniz şifre kırma olaylarından bir adım daha uzaklaşırsınız. Yüksek güvenlikli denebilecek bir şifre en azından 8 karakterli olmalı. Rakamları bir kelimenin ortasına yerleştirmek de iyi bir seçenek olabilir. İşte size güzel bir şifre örneği: TeL28efON
2- Doğum tarihinizi gün, ay ve yıl olarak profilinizde paylaşmayın: Eğer paylaşırsanız kimlik hırsızları için çok güzel bir av haline gelirsiniz. Hakkınızda biraz daha fazla bilgi sahibi olan bir kimlik hırsızının banka hesabınızı bile ele geçirme ihtimali artar. Eğer profilinizde tam doğum tarihiniz varsa, hemen profil sayfanıza gidiyorsunuz, Info (Bilgiler) sekmesini tıklıyorsunuz. Sağ üstteki Edit Information’ı (Bilgileri Düzenle) tıklıyorsunuz. Eğer sadece arkadaşlarınız doğum gününüz hakkında bilgi sahibi olsun istiyorsanız, sadece gün (day) ve ay (month) seçeneklerini işaretliyorsunuz.
3- Kullanışlı Gizlilik Ayarları’nı görmezden gelmeyin: Facebook’un kullanıcı bilgilerinde gizlilik konusunda çok hassas olup olmadığı tartışılır. Fakat adamlar sonuçta Hesap (Account) bölümüne gizliliği kişisel hale getirmek için çok güzel bir özellik de koymuş. Arkadaşlarınızla bile sadece belirli bilgilerinizi paylaşabilir, fotoğraflarınızı bile görmemesini sağlayabilirsiniz. Bunu sadece belirli arkadaşlarınız için de yapabilirsiniz. Sonuçta arkadaş listenizdeki herkesle aynı tanışıklık derecesine sahip değilsiniz. Kimi sadece iş bağlantısı olarak listenizde duruyorsa, o zaman özel fotoğraflarınızı da görmesi çok da gerekli değil. Hele hele telefon numaranızı buralarda paylaşmak… Aklınızdan bile geçirmeyin. Ne kadar özel hayat, o kadar güzel Facebook!
4- Çocuk sapıklarına karşı önleminizi alın, sakın çocuğunuzu ‘tag’lemeyin: Bir fotoğrafta eğer çocuğunuz da varsa, kesinlikle adını ‘tag’lemeyin. Eğer başka birisi bunu yapmışsa, hemen girip Remove Tag (Tag’i sil) seçeneğinden silin. Eğer çocuğunuz Facebook’ta yoksa ve birisi onun ismini ‘tag’lemişse, o kişiye silmesini söyleyin.
5- Evde olmadığınızı kesinlikle durum bildirimlerinizde veya herhangi bir bölümde paylaşmayın: Bunun evinizin kapısına “Sayın hırsız, biz evde yokuz, rahat olun” demekten hiçbir farkı yok. Arkadaşlarınızla tatilde olduğunuz veya tatilde yaşadıklarınızı paylaşmak için dönüşe kadar sabredin ki eve döndüğünüzde ilk iş olarak polisi aramak zorunda kalmayasınız.
6- Facebook aramalarında birazcık da hayalet olun: İsterseniz Facebook aramalarında hiç kimseye görünmeyebilirsiniz. Hatta bunu istemekte büyük de fayda var. Bunun için Facebook Gizlilik Ayarları bölümünde “Arama” (Search) bölümünü açın. Facebook arama sonuçları bölümüne “sadece arkadaşlarım” tercihini aktif edin. Kesinlikle “Herkese açık arama sonuçları” bölümünün işaretli olmadığından emin olun. Yoksa sırf güzel bir fotoğrafınız yüzünden arkadaşlık teklifi bombardımanına hazır olun. Sonuçta Facebook bu, otu da kullanıyor, bir hoşu da…
7- 13 yaşın altındaki aile üyelerinize Facebook kullanma izni vermeyin, veriyorsanız da kontrol sizde olsun: Facebook prensip olarak 13 yaşın altında olanlara Facebook’u kullanma izni vermiyor. Fakat bugünlerde bu yaşın altındaki birçok çocuk Facebook kullanıyor. Eğer 13 yaşın altında olan bir aile üyeniz varsa ve arkadaşlarıyla iletişim kurmak için Facebook kullanmak istiyorsa, o zaman bütün bağlantı bilgilerine (en önemlisi e-mail adresi) kendi bilgilerinizi yazmak faydalı olacaktır. Böylece Facebook’ta neler yaptığı bilgisini her gün mail kutunuzdan izleyebilirsiniz.
Oyun Playfish tarafından geliştirilecek ve Facebook üzerinden çoklu oyuncu seçeneği sunacak.
EA Sports başkanı Peter Moore haberi doğrularken blog yazısında, milyonlarca hayranın Facebook üzerinden birbirleriyle FIFA Dünya Kupası’nı kazanmak için yarışacağını söylüyor.
Zynga gibi bir firmanın Facebook üzerindeki büyük başarısından sonra EA, Facebook kullanıcılarının seveceği bir FIFA yaparsa, çok büyük bir kitleye ulaşmaması için bir sebep yok. FIFA Superstars’ın menajerlik sistemine mi yoksa oynanışa mı ağırlık vereceği henüz bilinmeyen detaylar arasında.
Facebook FarmVille Oyunu Telefona Taşınıyor.Kullanıcılar telefondan da FarmVille girebilecek. Facebook’ta binlerce insanı kendine bağlayan FarmVille oyunu başka platformlara da taşınıyor. İşte çiftçiliğin en son halleri.. Zynga isimli bir firmadan çıkan FarmVille oyunu, Facebook’un fenomenlerinden biriydi. Sanal bir çiftlik olan bu oyunda, yaratılan karakterle ekin ekilip, hasat yapılıyor. Kısa sürede binlerce kişinin oynadığı oyun büyük ilgi sebebiyle giderek genişledi. Son zamanlarda milyonlarca oyuncusu olan FarmVille, yapımcısının büyük bir servet kazanmasını sağladı. Alternatifleri karşısında pazar payını kaybetmek istemeyen Zynga çiftlik farklı platformlara da yaşamını götürmeyi hedefliyor.
İşte Firmanın başka projeleri; Kullanıcılarını Facebook’a girme zorunluluğundan kurtaran sitenin bir sonraki adımı ise oyuncuları bilgisayardan kurtarma konusunda olacak.
Zynga nın yaptığı açıklamaya göre firma, FarmVille’in mobil platformlardan da oynanabilmesi için yatırım yapıyor. Firma, farmvilleandroid.com, farmvilleiphone.com, farmvilleipad.com ve farmvillesms.com adlı sitelerin isim hakları satın alınmış bile. Mobil FarmVille yapımcıların bu konudaki tek projesi de değil , firma bu platformda yeni oyunlar da hazırlayacakmış. Sizce FarmVille’in bu kadar büyümesi olumlu bir gelişme mi?
Yenilenmiş Facebook Kullanımı 2011 Yeni Facebook Özellikleri Yeni Facebook Nasıl Kullanımı
Facebook kapatılması gündemde iken Mark Zuckerbeg facebook’ a yeni özellikler ekeleneceğinden bahsetti. Yakında kullanıma açılacak olan yeni facebook özelikleri;
Yenilenen Facebook’un en büyük özelliği içeriğin artık tek tuşla bilgisayara indirilebilecek olması. Bundan böyle fotoğraflar, videolar, mesajlar, chat konuşmaları ve benzeri materyalleri bilgisayara kaydedebileceğiz.
Zuckerberg, yeni Facebook’ta güvenliğe önem verdiklerini açıkladı. Yenilenen gizli soru ve şifre sisteminin dışında dahil olduğumuz uygulamaların bizim hangi bilgilerimizi kullandıklarını da görebileceğiz. Böylece istemediğimiz bilgilerimizin kullanılması durumunda uygulamayı kaldırabileceğiz.
Facebook’un yeni sistemiyle gelen en büyük yenilik grup sisteminde. Grupların oluşturulma sisteminden yönetilme sistemine kadar köklü değişiklikler geliyor. Ayrıca gruplar belli sayılara ulaştıkları zaman kendilerine özel Facebook uzantısı sahibi olacaklar.