Posts Tagged ‘büyük’

İşte Evde Kalmış Bir Kızın Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İşte Evde Kalmış Bir Kızın Şiiri

Bir yarim olsun esmer, yakışıklı,
Çok şey istemem, boyu 1.80 olsun.
Fazla zengin olmasın umrumda değil,
Yetir ki 50-60 milyarı olsun.

Mesleğe etikete hiç önem vermem,
İster mühendis, ister hekim olsun.
Düğünümde fazla görkem istemem,
Yeter ki nikahımız Hilton da olsun.

Balayımız küçücük bir tatil,
Paris te, Roma da, New-York ta olsun.
Yüzgörümlüğü önemli değil,
Ne çıkar, birkaç taşlı pırlanta olsun.

İstedim ki olmuşken gönlümce olsun.
Nerede olursa olsun otururum ben,
Minicik, 3 katlı bir köşküm olsun.

Evimde erkeğimin sözü geçmeli,
Yeter ki benem de müsaadem olsun.

Ev işlerimi kendim yaparım,
Bana yardım edecek birkaç hizmetçim olsun.

Yemek hazırlamak ayrı bir zevktir,
Pişirecek Bolulu bir aşçım olsun.
Midem büyük değildir, kuru ekmek yerim,
Yeter ki katığım siyah havyar olsun.

Seyahat etmek en büyük zevkim,
Yeter ki arabam Mercedes olsun.

Yaz tatilim sakin geçmeli,
Bunun için Side de bir yalım olsun.
Soğuk karlı kış günlerinde,
Uğrak yerimiz Uludağ olsun.

Yılbaşı gecesi tek eğlencemiz,
Maksim de İborotti konseri olsun.

Doğum günümü hatırlasın yeter,
Yeter ki hediyesi bir yakut olsun.

Yıldönümümüzü birlikte kutlayalım,
Bana hediyesi bir villa olsun.

Kocayalım onunla aynı yastıkta,
Yeter ki yastığımız atlastan olsun.

Çocuklarımı kendim büyütürüm,
Bakacak İtalyan bir dadımız olsun.

Bundan ibaret bütün isteğim.
Nice kısmetlerim çıktı da teptim.
Benim gibi bir alçakgönüllüyü alacak olan,
Sadece birazcık sabırlı olsun….

30 ağustos şiirleri kısa

Cuma, Haziran 22nd, 2012

30 ağustos şiirleri
kısa 30 ağustos şiirleri
30 ağustos ile ilgili şiirler

30 Ağustos
Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos
İçime bir ordu havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular…

Geçer tunç adımlar demir göğüsler,
Geçer Mehmetçikler, geçer subaylar,
Hepsinin alnında zaferden süsler.
Geçer hayalimde bir bir alaylar.

Geçer toplar, geçer atlar, yağız, al,
Geçer dağlar, geçer yollar, şehirler…
Yangınlar üstünde ince bir hilal!..
Yaralılar düşe kalka geçerler.

Çılgın bir istekle bu şan akını
Afyon’dan, İzmir’e kaçlar çağıldar.
Unutmuş at gemi, kılıçlar kını,
Can canı unutmuş zafere kadar.

Ne var bu dünyada sana yakışan,
Alnında bir zafer sabahı kadar;
Sen Mehmetçik, söyle büyük kahraman,
Sana zafer kadar yakışan ne var?

Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos,
İçime bir zafer havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular…

Ahmet Kutsi TECER

30 Ağustos
Otuz Ağustos…
Ufukta bir duman, bir toz.
Türk süvarisi yürüyor; uzakta,
Top sesleri homurdanmakta.
Köpük içinde, tere batmış atlar…
Bunlar at değil.
Ayaklı kanatlar.
Sisli tepelerde gölgeler boğuşuyor
Gölgeler düşüyor, kalkıyor, koşuyor
Süngüler parlıyor,
Eziyor, vuruyor;
Mehmetçik yeni Türkiye’yi yuğuruyor.
Bir sürünün dağılışı.
Boğulan bir boğazın kısık nefesi…
Bir el, Akdeniz’i gösteriyor.
Bir el ki, bütün cihana bedel.
Uçuyor atlar, Köpüklü kanatlar.
Kaçıyor gölgeler,
Eriyor mesafeler…
Dokuz Eylül, İzmir,
Sanki bir Gelincik tarlası,
İki sevgilinin kavuşması,
Gözler yaşlı, denizler sapsarı,
Sevinç içinde çırpınıyor, Akdeniz’in Dalgaları.

Server ZİYA

30 Ağustos
Kocatepe’nin büyük düşünceleri,
Doğuyor kalplere aydınlık, zamanlı.
Uyku tutar mı ağustos geceleri,
Bu ay cümle fetihlerle heyecanlı,
Heyecanlı hey.

Mustafa Kemâl’in dudağında eli,
Gözlerine vurmuş vaktin en güzeli.
Bu dağlar, askeri deli eder deli.
Vermiş omuz omza destanlı destanlı,
Destanlı hey.

Hazır ol vaktinde şafaklar!
Hazır, yürümeye topraklar,
Tepe tepe kımıldanıyor…

Endişeli, uzakların benzi uçuk,
Düşman, düşman ama çocuk kadar küçük.
Yirmi altı ağustos, saat beş buçuk.
Dram, Dumlupınar’da başlıyor, kanlı,
Alkanlı hey.

Mustafa Necati KARAER

30 Ağustos
Ey isimsiz meçhul asker,
Ağustosun otuzunda
Kazandığın büyük zafer,
Karşısında: Cihan titrer.

Yüreğinde ateş yandı,
Mecbur oldun harp etmeye.
Elin kana bir boyandı,
Destanını cihan andı.

Tarihlere dönüm yaptı;
Demir elin: -Dur, diyerek…
Bütün dünya hisse kaptı;
Huzurunda irkilerek.

Meçhul asker; alkış sana,
Yaşıyorum sayende ben…
Vazifedir her an bana,
Hürmet etmek mezarına.

Selma FUAD

29 ekim şiirleri kısa

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kısa 29 ekim şiirleri
29 Ekim İle İlgili Kısa Şiirler
29 Ekim cumhuriyet Şiirleri Kısa



En Sevinçli Günümüz

Cumhuriyet Bayramı
En sevinçli gün bize.
Diye söze başladı,
Öğretmenim dün bize.

Kurtuluş Savaşı’nı,
Kazanınca ordumuz,
Temizlendi düşmandan,
Baştan başa yurdumuz.

Padişahlık devrini,
Temelinden devirdik.
Yurdumuzu apaydın,
Bir cennete çevirdik.

İsmail Hakkı SUNAT


CUMHURİYET BAYRAMI

Gündüz herkes neşeli,
Şenlik olur akşamı.
Bayramların güzeli,
Cumhuriyet Bayramı.

Her bayramla bir tutmam,
Bu bayram, büyük bayram.
Yurtta üç gece, üç gün,
Eğlence var, şenlik var.

Işıklar yanar bütün
Dalgalanır bayraklar.
Her bayramla bir tutmam,
Bu bayram, büyük bayram

Necdet Rüştü EFE

CUMHURİYET

Bayrağımız çekilmiştir göğe,
Bir daha inmeyecektir yere,
Biz verirsek el ele,
Muhtaç olmayız namerde.

Atatürk’ün armağanı bu vatan,
İzinden yürürüz hep Ata’m.
Düşmandı yurdumuzdan kaçan,
Cumhuriyetle şenlendi vatan.

Ata’mın aziz kılıcı,
Kesti bitirdi savaşı,
Getirdi büyük barışı,
Cumhuriyettir tek kurtarıcı.

Yıldız Dinç
Dikmen İlköğretim Okulu Öğrencisi

29 Ekim
Cumhuriyet bayramı
Geldi bize ne mutlu !
Bayraklarla donattık
Güzel okulumuzu.

Sokaklarda evlerde
Al bayrak dalgalanır.
Onun o al rengini
Bütün bir dünya tanır.

Yirmi dokuz Ekimi
Karşılarız neşeyle
Çünkü bugün erdik
Büyük Cumhuriyet’e

Yürüyün arkadaşlar
Hep ileri koşalım
Bugün bayramımız var
Gelin bayramlaşalım.

Ali PÜSKÜLLÜOĞLU

29 Ekim
En güzel günümüzdür
Demokrasi ürünüdür
Atatürk’ün eseridir
Yirmi Dokuz Ekimler.

Vatandaşın hür sesi
Vatanımın neşesi
Kucaklıyor herkesi
Yirmi Dokuz Ekimler.

Cumhuriyet kuruldu
Türk’ün sesi duyuldu
Törenlerle kutlandı
Yirmi Dokuz Ekimler.

Fethi BOLAYIR

Yaşasın Cumhuriyet

Coşkunuz sevinçliyiz.
Ayrı gayrı değiliz
Bütün Türkler hep biriz
Yaşasın cumhuriyet.

Dünyaya şeref saldık
Nice ülkeler aldık
Alnı lekesiz kaldık
Yaşasın cumhuriyet.

Atatürk kalbimizde
Yürürüz her gün biz de
Onun çizdiği izde
Yaşasın cumhuriyet.

Türk askerdir doğuştan;
Hoşlanırız boğuştan
Bize anadır vatan
Yaşasın cumhuriyet…

Yaşasın vatan ana
Bağlıyız candan ona
Ne mutlu Türk olana
Yaşasın cumhuriyet.

Rakım ÇALAPALA

Atatürk ve cumhuriyet şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Atatürk cumhuriyet bayramı şiirleri, cumhuriyet ve atatürk şiirleri,Atatürk ve cumhuriyet şiirleri kısa

Mustafa Kemal Atatürk ve 29 ekim cumhuriyet bayramı şiirleri

ATATÜRK VE CUMHURİYET

Baş eğmişken önünde altı asır her zorluk,
Göçtü bir çınar gibi koca imparatorluk!..
Çatırdattı bu göçüş göklerini vatanın,
Duyunca silkindi Türk narasını “Ata”nın!…

Haykırdı kadın, erkek: “İhtilâl var, ihtilâl”!
Çiğnenemez yerlerde mübarek, şanlı hilâl…
Alev alev bayrağım kızıllıklarda yandı,
Bütün millet “Kemal”in etrafında toplandı!..

Dönünce yurt ananın gözleri bir pınara
Can verdi ulu tanrım bu devrilen çınara!..
Saldı o yeniden kök, filiz, gövde, dal budak:
Irkının şahlanışı ısırttı “Garb”a dudak!..

Çekince Mehmetçik’ler kılıçları kınından,
Göl göl oldu her taraf korkak düşman kanından!
Birleşti siperlerde gazilerle, şehitler,
Yeni bir düzen verdi dünyaya koç yiğitler!..

Dile gelince otuz asırlık şanlı mazi,
Türk’ün kara bahtını ağarttı “Büyük Gazi”!..
Son verip bu cenkte biz binbir kötü niyete,
Kavuştuk sevgilimiz: İstiklâl, hürriyetle!..

Değildir zindan artık bize Anadolu’muz,
Cumhuriyet nuruyla aydınlandı yolumuz!..
Onun kutsal sevgisi taşıyor içimizden,
Gökler dolusu selâm, ölmez “Ata”ya bizden!..

Cemal Oğuz ÖCAL


BUGÜN

Durmadan dalgaları şanlı bayrağım,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.
Ufuklar gül açsın, gülsün toprağım,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.

Ağaçlar bezensin, dallar süslensin.
Bahçeler donansın, güller süslensin.
Ata’nın açtığı yollar süslensin.
Yurdumun en büyük bayramı bugün.

Yurt için savaşmak bir şanlı düğün,
Yaşamak duygusu her şeyden üstün,
İstiklal sevdası ufkumuzda gün,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.

Tarihe sığmayan şanlar Türk’ündür.
Ölümden korkmayan canlar Türk’ündür.
Bayrağa renk veren kanlar Türk’ündür,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.

Ata’mız her zaman kalbimizde hız,
Ülkümüz uğrunda ölmek ahtımız,
Şölenler kurulsun, içilsin kımız.
Yurdumun en büyük bayramı bugün.

Kanım toprağa katanımız var,
Bayrağın altında yatanımız var,
Destanlar kaynağı vatanımız var,
Yurdumun en büyük bayramı bugün.

M. İhsan BULUR

CUMHURİYET

Hani bulutlu gökte birden şimşek çakar ya!
O zifiri karanlık birden aydınlanır ya!
Hani kurak bir yazda, birden yağmur yağar ya!
İşte öyle bir günde kuruldu Cumhuriyet

Bu öyle bir ışık ki bir daha sönmeyecek,
Bu yola baş koyanlar, geriye dönmeyecek.
İlelebet sürecek, bu sevda dinmeyecek
Bir Deha nın peşinde kuruldu cumhuriyet.

İman zırhlı göğüsler siper olur düşmana,
Babam olsa acımam, dil uzatsa vatana.
Değil yerde yaşayan, topraklarda yatana,
Dönülmez söz verdikte kuruldu cumhuriyet.

Emanettir gençliğe Atam böyle söyledi
Canınız pahasına onu koruyun dedi.
Gençlik bir cevap verdi, yerler gökler inledi.
Böylesi gönüllerde kuruldu cumhuriyet.

Atam sen müsterih ol, biz senin emrinizdeyiz
Mukaddes emanete bir zarar verdirmeyiz.
Canımızı verirde bundan geri dönmeyiz.
Şehitler sayesinde kuruldu cumhuriyet

Kasım Kaplan


CUMHURİYET GÜNEŞİ

Cumhuriyetten önce,
Köle gibiydi millet.
Sade bir tek kişinin,
Emrindeydi memleket.

Yoksulluk, bilgisizlik,
Sardı dört yanımızı.
Yaşardık, dişimize
Takarak canımızı.

Düşmanlar da üstelik,
Saldırınca vatana.
Başkaldırdı Atatürk,
Yurdumuzu satana.

Toplanıp etrafına,
Dünyaya ateş açtık.
Dört yıl yokluk içinde,
Kahramanca savaştık.

Nihayet temizlendi,
Yabancılardan vatan.
Cumhuriyet güneşi,
Parladı işte o an.

Onun ışıklarıyla,
Kavuştuk hürriyete.
Her gün bir bayram etsen
Azdır cumhuriyete.

Fahrünissa ELMALI

ATATÜRK VE CUMHURİYET

Rabbimin armağanı batıdan doğan nurdun,
Sine-i millet ile önderi oldun yurdun,
Adım adım dolaşıp gereğini buyurdun,
Saygılar duyulan bir Türk gücünü duyurdun,

Gerçek bir dehaydın, hep bir adım önde durdun
Tertemiz ufkun gibi Cumhuriyeti kurdun.

Dağılan orduları ve halkını dererek,
O günkü imkanları önlerine sererek,
Gençliğine güvenip idealler vererek,
Sevgiyle toparlayıp Türk gücünü duyurdun,

Gerçek bir dehaydın, hep bir adım önde durdun,
Tertemiz ufkun gibi Cumhuriyeti kurdun.

Yaptığın mücadele yedi düvelle yarış,
Alamadı düşmanlar bu vatandan bir karış,
Seninle geldi zafer, sayende oldu barış,
Zaferler kazanarak Türk gücünü duyurdun,

Gerçek bir dehaydın, hep bir adım önde durdun,
Tertemiz ufkun gibi Cumhuriyeti kurdun.

Yıllar sonrayı görüp istikbal belirledin,
Devrimlerinle fersah fersah hep ilerledin,
Ekonomiyle sosyal hayatı da derledin,
İnkılaplar yaparak Türk gücünü duyurdun,

Gerçek bir dehaydın, hep bir adım önde durdun,
Tertemiz ufkun gibi Cumhuriyeti kurdun.

Vatan millet minnettar ve şükranlar borçluyuz,
Türk’üz mayamız sağlam çünkü demir harçlıyız,
Başka nişan istemez, Atam senle taçlıyız,
Ne mutlu Türk’üm deyip Türk gücünü duyurdun,

Gerçek bir dehaydın, hep bir adım önde durdun,
Tertemiz ufkun gibi Cumhuriyeti kurdun…

Zeki İ. KIZILIŞIK

Atatürk cumhuriyet şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Cumhuriyet şiirleri,
29 Ekim cumhuriyet şiirleri
Atatürk ve Cumhuriyet şiirleri

29 EKİM
Bin dokuz yüz yirmi üç,
Saat tam 20.30,
Duyurdu bir iki, üç.
Yüz bir pare topumuz
Sanlı büyük ordumuz
Ünümüzü dünyaya

Dağ, taş, dere, ova, çay;
Ağaç, kuş, yıldız, gün, ay.
Asker, işçi, okullu
Neşe ile dopdolu
Varol ey cumhuriyet!
Adı güzel hürriyet!

Dökülen kanımızla
Sönmez inancımızla,
Kavuştuk bizler sana
Can veririz uğruna.
Gel tatlı şenliğimiz,
Gel kutlu benliğimiz,

Sen, bizim yüzümüzsün,
Gönlümüz gözümüzsün,
Damarımızda kansın.
Dizimizde dermansın.
Selam ey cumhuriyet!
Selam ey büyük millet!

29 Ekim
Rüzgar gibi savrulur dağlarda
Bozguna uğramış düşman anadolu’da
Yiğitler,kahramanlar senin uğruna
Bölünmez padişah vahdettin uğruna

Bayram’dır bayrak’tır bu bizlere
Cephede şehit düşmüş ölümüz
Toprak’la bayrak’la sarılı bedenimiz
Çıkmaz bu bizim kefenimiz

Yine savaşırız bin yıl bin sene
Geri gelme sekte vatanımız
Miras’tır yeni gelen nesiller
29 ekim özgürlüktür yurdumuza

Dalgalansın sancak dört bir yanda
Armağandır şehitlerden gazilerden
Bin yıllık tahtı deviren, padişah’ı sürgün eden
Bu cumhuriyeti kuran armağan eden atam

Atatürk şiirleri 2. sınıf

Cuma, Haziran 22nd, 2012

2. sınıflar için Atatürk şiirleri
Atatürk şiirleri
2. sınıf düzeyi Atatürk şiirleri

Atatürk

Şimdi bir deniz varsa
Pamuk tarlaları
Rüzgarlar altında
Şimdi bir tren geçiyorsa ovalardan.

Buğday sarısı güneşte
Bir kuş uçuyorsa
Şimdi bir bayrak dalgalanıyorsa
Aylı yıldızlı…

Yaşamak seninle güzel
Yaşamak bunun için büyük
Sevgili Atatürk.

Adnan ARDAĞI

Atatürk şiirleri, 2. sınıflar için Atatürk şiirleri
ATATÜRK

Adını adımdan önce,
Heceledim, öğrendim,
Duvarları, kitapları,
Senin resminle beğendim.

Binbir biçim içinden,
Bir anda seçerim yüzünü,
Kimse alamaz içimden,
Gözlerinin gündüzünü.

Bütün bildiklerimden,
daha yakınsın yüreğime,
Alfabeyi hecelerken,
“Atatürk” yakıştı elime.

Seni yazdım, okudum,
Seni belledim yürekten,
Her törende birlikteyiz,
Bayrağın içinde sen, ben.

Daha iyi anladım her yıl,
Açıldıkça düşüncelerim,
İlk sevgim büyür, büyür de,
Seni daha da severim.

Her yön sen olursun sen,
Kitap, tren, şapka, kravat,
Sen Türkiye’mi uçuran,
En büyük tanrısal kanat.

Her On Kasım’da gözlerimiz,
Bir daha ağlarken sana,
Bir kez daha inanırız,
Her yerde yaşadığına.

İbrahim Zeki BURDURLU

2.sınıflara uygun Atatürk şiirleri

Atatürk

Atatürk dedim iptida
Önümü ilkledim

Nasıl söylerim öldüğünü,
Atatürk’üm karşımda.
Yatmış uyumuş karlar üstüne
Kalpağı başında.

Nasıl söylerim öldüğünü,
Elinde beyaz tebeşir
Geçmiş tahta başına,
Atatürk’üm ders verir.

Nasıl söylerim öldüğünü,
Başında yeni şapkası
Yola çıkmış yürümüş,
Kalabalık arkası.

Nasıl söylerim öldüğünü nasıl,
Bir ışık vurmuş yüzümüze.
Atatürk’üm bakıyor besbelli
Çeki düzen verelim üstümüze.

İlhan DEMİRASLAN

Atatürk

Düşmanların elinden
Bizi kurtaran sensin.
Bu toprağı yeniden
Özenle kuran sensin.

Ünümüzü dünyaya
Mertçe duyuran sensin.
Gündüz gün, gece aya
Benzer kahraman sensin.

Adını büyük, küçük
Anıyoruz her zaman,
Adı büyük Atatürk
Anlı şanlı kahraman.

Nabzımızda atansın
Ey ! ölmeyen atamız.
Gönlümüzde yatansın
Seni unutamayız.
Mehmet Necati ÖNGAY

Cumhuriyet Bayramı Lise Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Cumhuriyet bayramı şiirleri, cumhuriyet bayramı için şiirler, liseler için cumhuriyet bayramı şiirleri

29 EKİM

Cumhuriyet bayramı
Geldi diye ne mutlu !
Bayraklarla donattık,
Güzel okulumuzu.
Sokaklarda, evlerde
Al bayrak dalgalanır.
Onun al rengini
Bütün bir dünya tanır.
Yirmi dokuz Ekimi
Karşılarız neşeyle
Çünkü bugün erdik,
Büyük Cumhuriyet’e
Yürüyün arkadaşlar
Hep ileri koşalım,
Bugün bayramımız var,
Gelin bayramlaşalım.

Ali PÜSKÜLLÜOĞLU

CUMHURİYET

Al yıldızlı al bayraklar,
Her yanda dalgalanıyor.
Süslendi evler, sokaklar
Renk renk ışıklar yanıyor.
Yirmi üç yıl önce bugün.
Cumhuriyet kurdu millet,
Bize büyük Atatürk’ün,
Armağanı Cumhuriyet.
En birinci vazifemiz,
Onun yolunda yürümek.
Canımız gibi koruruz,
Cumhuriyet Türklük demek.
Sevinçle, sağlıkla geçsin.
Sabahımız, akşamımız.
Kutlu olsun hepimize,
Cumhuriyet Bayramımız.

Vasfi Mahir KOCATÜRK

CUMHURİYET

Biziz bu memleketin,
Kanı, iliği, eti,
Yirmi dokuz Ekim’de,
Kurduk Cumhuriyeti.
Yirmi dokuz Ekim’de
Yeni bir ay parladı.
İşte bu parlak ayın,
Cumhuriyettir adı.
Yirmi dokuz Ekim’de,
Bütün ışıklar yansın,
Caddeler baştan başa,
Bayraklarla donansın.
Elele tutuşalım,
Hiç değişmez bu niyet,
Yaşasın Türk Milleti,
Yaşasın Cumhuriyet.

Halil SOYUER

CUMHURİYET MARŞI

Cumhuriyet, cumhuriyet, en güzel şey hürriyet
Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet !
Gazimin sen en büyük yadigarısın bana
Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet !
Dalgalansın her tarafta şanlı Türk’ün bayrağı
Korumaktır ve yüceltmek azmimiz bu toprağı !
Bu vatan hiç sensiz olmaz, ey güzel cumhuriyet
Milletim öyle demiştir ; ya ölüm, ya hürriyet !

Atatürk haftası ile şiir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Atatürk haftası ile şiirler,
Atatürk haftasıyla ilgili şiir,şiirler

ATATÜRK GÜLÜMSEDİ

Atatürk gülümsedi öğretmenim
Biz sınıfa girince
Dağıldı kara bulutlar
Açıldı gonca.

Baktı ki okul yenidir
Siz yenisiniz, düşünceler yeni
Atatürk gülümsedi öğretmenim
Saklıyamadı sevincini.

Baktı ki gençsiniz, bilgili
Eğitiyorsunuz yolunca, yöntemince
Atatürk gülümsedi öğretmenim
Sevindi onca.

Baktı ki karışmış aramıza,
Çiziyorsunuz yolu,
Atatürk gülümsedi öğretmenim
Gözleri dolu dolu.

Anlaşılan bütün yaz.
Atatürk gözünü kırpmamış,
Çünkü boşmuş sıralar,
Çünkü harf okunmamış.

Kapkara bulutlar inmiş
Işıklı gözlerine.
Bora gibi, fırtına gibi Atatürk’üm
Sanırım yönelmiş bilgisizliğe.

Ama baktı ki gün doğmuş,
Bir koşu varmışız okula
Özlemle açılmış kitaplar,
Bir iştah, kızda oğlanda.

Baktı ki zil çalmış,
Sınıfa girmişsiniz
Bütün bakışlar sizde
Günaydın demiş.

Derse başlıyorsunuz
Sımsıcak bir sevgi gözlerinizde.
Baktı ki Türkiye’si Türkiye’miz
Aydın ufuklarda yürüyor hızla.

Atatürk gülümsedi öğretmenim
Övünüyor bizle.
Dağıldı kara bulutlar
Biz sınıfa girince.

Atatürk gülümsedi öğretmenim
Kürsüde kendini görünce.

Talat TEKİN

O BİR IŞIKTIR

O bir ışıktır,
Sönmedi,
Sönmeyecek.

Türk gençliği
İzinden,
Dönmeyecek.

Kimse kesemez,
İçimizdeki
Büyük hızı…

Bizler yaşadıkça
Yaşatacağız,
Ata’mızı.

Öğrenci Behlü ZEREN

ATATÜRK

Düşmanların elinden
Bizi kurtaran sensin.
Bu toprağı yeniden
Özenle kuran sensin.

Ünümüzü dünyaya
Mertçe duyuran sensin.
Gündüz gün, gece aya
Benzer kahraman sensin.

Adını büyük, küçük
Anıyoruz her zaman,
Adı büyük Atatürk
Anlı şanlı kahraman.

Nabzımızda atansın
Ey ! ölmeyen atamız.
Gönlümüzde yatansın
Seni unutamayız.

Mehmet Necati ÖNGAY

insan hakları haftası ile ilgili şiir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

insan hakları haftası şiir,
insan hakları haftası ile ilgili şiirler

İNSAN HAKLARI

İnsanlığa önem verip,

Bu bildiride yayınlandı.

Bütün insanlık sevinip,

Derin uykudan uyandı.

O evrensel bildiride,

“İnsan Hakları” var, dinle,

bildiriyi okuyalım,

arkadaşım gel seninle.

“Tüm insanlar hür doğarlar,

Dil, din, ırk, renk bakımından,

Ayrı bile bulunsalar,

Kaybetmezler haklarından.”

“Köleliği” çirkin bulur,

“Özgür” olmayı savunur.

İnsanları sevdiğine,

Bütün dünyaya duyurur.

Çarptırılmaz hiçbir kimse,

İnsanlık dışı cezaya.

Karışamaz hiçbir kuvvet,

Ne almaya, ne satamaya.

Hasan ŞEN

atatürk şiirleri Atatürk şiir Atatürk konulu şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Atatürk şiir ,atatürk şiirleri ,Atatürk ile ilgili şiir

ATATÜRK ŞİİRİ

Düşmanların elinden
Bizi kurtaran sensin.
Bu toprağı yeniden
Özenle kuran sensin.

Ünümüzü dünyaya
Mertçe duyuran sensin.
Gündüz gün, gece aya
Benzer kahraman sensin.

Adını büyük, küçük
Anıyoruz her zaman,
Adı büyük Atatürk
Anlı şanlı kahraman.

Nabzımızda atansın
Ey ! ölmeyen atamız.
Gönlümüzde yatansın
Seni unutamayız.

Mehmet Necati ÖNGAY



Atatürk şiir ,atatürk şiirleri ,Atatürk ile ilgili şiir

Atatürk Sevgisi

sen öldüğünde Atam
hüngür hüngür ağlamış
o rahmetli babam
senin şapka devrimin
ilk onu etkilemiş
Çankırı ya getirdiğin fötrü
her halde ilk babam giymiş
hiç çıkartmazdı rahmetli
Atamdan yadigar derdi
sana ilk sarılan
elini ilk öpende oymuş
ben doğar doğmaz hemen
adımı KEMAL koymuş

Fikret Kemal Aslan

ATATÜRK TÜRKİYE

Seni hiç görmedim Atatürk’üm
Sesini duymadım yakından
Seyredemedim bakışlarını bir kerecik olsun
Ama öylesine bizim olmuşsun,
Öylesine dolmuşsun ki içimize…
Her iyi şeye
Her güzel şeye
Atatürk diyesim geliyor,
Tutsak değilsek başka uluslara,
Okuduğumuzu anlıyor,
Yazabiliyorsak kolayca,
Özgürsek,
Düşünebiliyorsak uygarca,
Sana borçluyuz.
En güzel özlemler seninle başlar Türkiye’miz de
Bütün ak düşünceler seninle
Su gider ışık gider yol gider köyleri,
Seni anarız
Heykel,heykel olmuşsun meydanlarda,
Okullarda, kışlalarda
Resim, resim olmuşsun duvarlarda
“Yaman sevmişiz seni Atatürk yaman”
gönlümüze taht kurmuşsun
Eserlerinle dolmuş Türkiye’miz
Sen Türkiye olmuşsun.

SAMİ AYHAN

Atatürk şiir ,atatürk şiirleri ,Atatürk ile ilgili şiir
ATATÜRK İÇİN

Tutun elimizden çıktık sefere,
Kurtardık vatanı, milleti Atam.
Serdik kör denilen talihi yere,
Zaferdir savaşın nimeti Atam.

Dağlar altımızda at oldu bizim,
Sen dedin.-Uyan Türk! Açıldı gözüm.
Sakarya suyunda yununca yüzüm,
Bilindi Türklüğün adı Atam.

Duyarım, dalgalar sahili döğer,
Sen sade bir “Paşa” olaydın eğer
Tine kalbimizde alacaktın yer,
Sensin bu vatanın ziyneti Atam.

Bir eşin varmıydı civanmertlikte?
İyi ettik sana”Ata”dedik te;
Sevgin göğsümüzde, eller tetikte,
Sendin bize Tanrı himmeti Atam.

Her Türk olan”Atam”der de tutuşur,
İşitir emrimi derdi yatışır;
Kâfi bu teselli ona yetişir;
Sana lâyık olmak niyeti Atam

OSMAN ATİLLA

ATATÜRK’E DAİR MISRALAR

SENİ ANLIYORUZ

Alfabenin ilk harfinde, kelimenin ilk hecesinde,
Türkiye’nin her ilinde, yabancının dilinde,
Gencin bitmez gücünde senden izler görüyoruz;
Saygıyla hayranlıkla hep seni anıyoruz…

Sınıfta karşımızda resmin, seninle beraberiz her an,
Ama inan bize içimizde var olan;
Bir buruk acıyı aralıksız duyuyoruz;
Alışmadığımız bir kederle hep seni anıyoruz.

Anlatmakla bitmiyor şerefi hayatın,
Sensin tarihimizin altın yaprakları.
Bizlerse kanınla olmakla daima öğünüyoruz;
Gururla kıvançla hep seni anıyoruz…

Umutsuzluğa düşüyoruz zaman, zaman.
Göğe kaldırıyoruz yaşlı gözlerimizi:
Kara bulutlar arasında bir ışık arıyoruz.
Çaresizlikle, özlemle hep seni anıyoruz…

OSMAN GÜNGÖR FEYZOĞLU

Atatürk şiir ,atatürk şiirleri ,Atatürk ile ilgili şiir

SENİ ANAR, SENİ ARARIZ

İçli şarkılar gibi dolaşır
Dudaklarımızda ismin,
Sevgin çiçek, çiçek
Açar gönüllerinizde,
Bir yıldız, bir güneş, bir saman yolu,
Bizim için bir evren oluverirsin,
Seni arar, seni anarız
Ağlayan gözlerimizle.

Düşüncelerin fidan olur, dal olur
Boy, boy filiz sürer, ağaç olur;
Al al, mor mor, sarı sarı
Çiçekler açar vatan vadilerinde
Sonra bahar olur,
Sensiz baharların tadı gelmez;
Baharlar güz olur…
Gönüllerimiz seni anar, seni bekler
Sararan güz gecelerinde…

Ciğerlerimize nefes nefes
Özlem dolar,
Sensiz güller
Solar gönül bahçelerimizde.
Gözyaşlarımız dere olur;
Irmak olur, deniz olur, okyanus olur;
Büyür büyür sonra
Mustafa Kemal olur
Yaralı yüreklerimizde,
Ve asırlaşan On Kasımlarca
Sana ağlar, seni arar, seni ararız
Yattığın yerde, Anıtkabir’de…

OKTAY YİVLİ

ATATÜRK

Ellerin üstünde bir tabut değil,
Yerinden oynayan dağ olmalıydı
O, bizi bırakıp gitmesin diye,
Gönüller sarılıp bağ olmalıydı

Ey dağlar, açınız başlarımızı,
Bağrınıza basın taşlarınızı..
Bulutlar, saçınız yaşlarınızı;
Atatürk, Atatürk sağ olmalıydı!

ORHAN SEYFİ ORHON

ATATÜRK

Yeşil mavi gözlerin ufuklardan çekilip
Tarihinin bir ebedî âlemine çevrildi.
Parçalanmış bir güneş tutuşturup alev alev
Dünyamızın üstüne bir dağ gibi devrildi.

Tarih şimdi ayakta, en uzak çağlarıyla
Gülüyle, baharıyla, bülbülü, bağlarıyla
Dünyayı dört dolaşan eski ortağıyla
Tek bir çelenk halinde baş ucuna çevrildi.

Seni gök yüzlerinde tahayyül edeceğiz,
Seni masallar anarak gideceğiz,
Sihirli ateşinle yanarak gideceğiz,
Diyeceğiz fanilik ayağına serildi.

Senin beşiğin tarih, mezarın tarih olur.
Senin bizlerden soran seni tarihe bulur.
Akla sığınma kaybınla desem tarih kaybolur
Fakat Türk tarihinin tacı sana verildi.

ORHAN RAHMİ

ÖZLEYİŞ

1938’den bu yana
Her Allah’ın günü
Atatürk’ten ayrı olmanın hüznü
Bütün dehşetiyle parlar gözlerimizde,
Ah Atam biz göremedik yüzünü
O mübarek ellerini öpemedik,
Sana “yaşa” diyemedik,
İçimize bir hasret ki anlatılmaz,
Bir acı büyük yüreklerimizde…

Ninnilerimizde senin ismin vardı,
Senin ismin karıştı türkülerimize,
Sen gecelerimizde, gündüzlerimizde,
Sen dağımızda, ovamızda,
Sen şehirlerimizde, köylerimizde,
Sen bütün Türkiye’mizde…

Sen Atatürk,
Yirmi bir milyon kalbi
Eşsiz güzelliğinde doldurmuşsun.,

Sen Atatürk,
Yirmi milyon nabızda
Aynı heyecanla vurmuşsun.

Ve o kadar büyümüş
O kadar büyümüşsün ki içimizde
Faniliğin dar çemberinde kurtulmuşsun.
Dalga dalga, zerre zerre, ışık ışık,
Bayrağımıza, toprağımıza karışıp,
Toprak olmuşsun
Bayrak olmuşsun
Vatan olmuşsun

ÖZKER YAŞIN

ATATÜRK

Başarmayı başaranlar,
Çok azdır bu dünyada.
Öldükten sonra da yaşayanlar,
Ancak sayılır parmakla.
Ey yüce Atatürk!
Sen işte o azlardansın.
Sen başardıklarınla,
Parmakla sayılanlardansın.
Sen her 29 Ekim’de,
Her 10 Kasım’da,
Her 30Ağustos’ta,
Her 19 Mayısta değil
Sen her sınıfına girişte,
Her otobüse binişinde,
Sen her şarkı söyleyişte,
Her kelimede, her hecede,
Hisse diyoruz.
Seni anıyoruz diyemem;
Çünkü anılmak unutulanlara mahsustur.
Seni her özgür düşüncede,
Barışta ve sevgide,
İçimize duyuyoruz.

ZEYNEP KOCADAĞ


ATATÜRK’ÜM

Seninle doluymuş ninnilerim,
Resmini bırakmazmışım elimden
Sana benzemekmiş ilk dileğim
“Yerine ölseydim” dediğim Mustafa’m

Bu senin aydınlığın,
Anlatamazdı annem maviliğini,
Bu senin sıcaklığın
Ne varsa iyi, yeni
Nehirlerde, rüzgarlarda Türk’üm
Kemal’im
Vatan kadar büyüksün

Bir buyruğunla
Akdeniz şahlanırdı,
Bayraklar yarıya inmiş yürekler yanar
Önceleri sanki kanım dalgalanırdı
Gönüllere sığmayan
Atatürk’üm
Her şey sana kucak açar.

Bu vatan seninle dolu
Bölünmez aydınlığı Türkiye’min
Gök kartalsız olur mu?
On Kasım da yaprak, yaprak dökülürüm
Mustafa’m
Kemal’im
Atatürk’üm

YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN

ATATÜRK ÇOCUKLARI

Özgürlük şarkısı bizim şarkımız
Yurt için ulus için hep çalışırız
Vatanı yükseltmek tek amacımız
BizlerAtatürk çocuklarıyız

Dostlukla dopdolu yüreklerimiz
Dünya çocukları hep kardeşimiz
Barıştan yana inançlarımız
Bizler Atatürk çocuklarıyız

Çınınlayacak sesimiz dünyada yurtda
Uzanacak ellerimiz evren boyunca
Uygarlık yönünde bir meşaleyi
Bizler Atatürk çocuklarıyız

Şiiri Yazan : ŞEYMA GÜLTEKİN


ATATÜRK YÜREĞİMDE

Atatürk yarın,
Atatürk bugün,
Atatürk dün.

Ben olmuş artık,
Yüreğimde,
Benimle her gün.

İleriye baktığımda,
Mavi mavi,
Atam bakar.

Anadolu kırlarında,
Türüm türüm,
Atam kokar.

Şiiri Yazan : İSMAİL MALATYA

Atatürk’ü Yitirmedik
Yıllar
Üst üste katlandıkça
Acımasız uzadıkça
Çelik mavisi gözlerinde
Her geçen gün
Işığını çoğalttıkça
Güzel vatanımızı
Kurtardığın anıldıkça
Seni yitirmedik ki
Dün olduğu gibi
Bugün de aramızdasın her an
Buna inan Ata’m
Yüzyıllar da geçse aradan
Sen her zaman anılan
Kutsal bir kahramansın

ATATÜRK YÜREĞİMDE

Atatürk yarın,
Atatürk bugün,
Atatürk dün.

Ben olmuş artık,
Yüreğimde,
Benimle her gün.

İleriye baktığımda,
Mavi mavi,
Atam bakar.

Anadolu kırlarında,
Türüm türüm,
Atam kokar.

Şiiri Yazan : İSMAİL MALATYA

Atatürk

Milletin enson lideridir ATATÜRK
Dünya’da gurur kaynağımızdır ATATÜRK
CUMHURİYET’in kurucusudur ATATÜRK
TÜRK’lüğün koruyucusudu ATATÜRK

Medeniyetimin kurucusudur ATATÜRK
Ali Rıza Bey ‘in oğludur ATATÜRK

Başöğretmen Atatürk

Bir güneş gibi doğdun
Vatanımın üstüne,
Millet seninle güldü
İlke devrimlerinle

İlk okuma yazmayı
Sen öğrettin bizlere,
Bugün erdi milletin
Kültürün zirvesine

Başöğretmen Atatürk,
Yurdun ilk eğitmeni
Emanet aldık senden
Kurduğun Cumhuriyeti

Yazar: Birkan Soylu

turizm ile ilgili şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

turizm ilgili şiir şiirler,turizmle ilgili şiirler,turizm hakkında şiirler,turizm konulu şiir,turizm şiirleri

Turizim şiiri

Bir amme hizmetidir
Turist toplama işi
Yurdunu zengin eder
Bunu bilen her kişi
Tarihi yapılarla
Her beldemiz doludur
Tanı tanıt sen onu
Bu bir vatan borcudur
Güler yüzlü olanın
Çevresi geniş olur
Çok turist gelen yerin
Bakırı altın olur
Reklamsız alış veriş
Olmuyor bu dünyada
Tanıtmalı yurdumun
Neler var Toprağında
Gülyağı gül bahçesi
Yurdumun bir köşesi
Gelene huzur verir
Cıvıldıyan kuşsesi
Dağ deniz yayla ve göl
Ayrı ayrı güzeldir
Otel motel kampinkler
Dinlenecek yerlerdir

Ertuğrul Eroğlu

Turizm şiirleri

Güller çiçek açtı
Nağmeler sevgi saçtı
Oyunlar neşe kattı
Alkışlar tempo tuttu.

Kahve yemenden geldi
Türküsü neşe verdi
Gençlik şıkır şıkır oynadı
Yönetmenim ustaca yönetti

Haftamız şen olsun
Paramız bol olsun
Dostluklar da baki olsun
Teşekkürlerde emeği geçenlere olsun


Turizm Haftası şiir

İnsanoğlu çalışmalı,
Çalışmaya alışmalı.
Yılda bir kerede olsa,
Bir yerleri dolaşmalı.

Dolaşana turist denir,
Değerini herkes bilir.
Toplanan büyük gelirden,
Devlet halka hizmet verir.

Tüm ülkeler turist bekler,
Kasasına para ekler.
Kutlayalım bu haftayı,
Vatanımız olsun lider.

Baycan Kacaroğlu

Turizm Sektörü şiiri

Önce organizasyon şemasını belirle,
Sonra insanları nitelendir.
Yoksa eğer alternatifin,
Çekirdekten yetiştir.

Değer ver tüm çalışanına,
Arada bir ödüllendir.
Ayağa kalk ve alkışla,
Başarını güçlendir.

Mekanınla bütünleştir,
Özlemindeki gayretini.
Yıllarını geleceğe say,
Şaraplanmış hızmetini.

Eskidi diye düşünme,
Satmak istediğin kudreti.
Düşün ve dikkat et,
Bal yapan tekneyi.

Türkan Yakın

cumhuriyet bayramı uzun şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Cumhuriyet Bayramı İle İlgili Şiirler
29 Ekim Şiirleri Uzun
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Şiirleri

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Faydalı zararlı ne?
Düştü Gazi’miz öne,
Sormazlardı kendine.
Koşup dururdu millet,
Sultanın emrine.

Böyle kalmışlık geri,
Uzun yollardan beri.
Düşman yok karşımızda,
Yabancılar girerken,
Hiç durmadan ileri.

Ata’mızın izinde,
Gittikçe daha zinde.
Dünyayı geçeceğiz;
Cumhuriyet devrinde.

Arka çevirip düne.
Otuz yıl önce bizi
Kavuşturdu bugüne.
Sultan yok başımızda,
Milletin hür sesi var;
Yükselen marşımızda.
Devrimler dizi dizi,
Dünya seyreder bizi
Hele bir dokun da gör;
Dalgalanmış denizi…

Zeki OZAN

ON BEŞ YILI KARŞILARKEN

Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı,
Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı.

Topraklaşan ellerde birer meşale yansın.
Kim der ki şu milyonla adam birden uyansın.

Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden,
Kaçsın da cehennemler o bir dalma alevden,

Canlansın ışık selleri olsun da o damla
Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla.

Kim der ki en son rakamlar da delirsin.
On beş asır on beş yılın eb’adına girsin.

Dünyaları bir fert evet oynattı yerinden,
Sarsıldı demirler evet azmin demirinden.

Mazi yıkılıp gitti evet fesli, kafesli:
Lâkin bugünün ey granit bünyeli nesli,

Bir şey ele geçmez şerefin sade adından.
Sen arşı bırak, varsa haber ver kanadından.

Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş ha değilmiş,
Sen alnını göster ne kadar yükselebilmiş.

Gökler çıkabildin, uçabildinse derindir,
Tarihi kendin yazıyorsan, eserindir.

Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden,
İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden.

Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse;
Sen asrını üstünde izin varsa benimse;

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Mithat Cemal KUNTAY

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Bin dokuz yüz yirmi üç,
Saat tam 20.30,
Duyurdu bir iki, üç.
Yüz bir pare topumuz
Sanlı büyük ordumuz
Ünümüzü dünyaya

Dağ, taş, dere, ova, çay;
Ağaç, kuş, yıldız, gün, ay.
Asker, işçi, okullu
Neşe île dopdolu
Varol ey Cumhuriyet!
Adı güzel hürriyet!

Dökülen kanımızla
Sönmez inancımızla,
Kavuştuk bizler sana
Can veririz uğruna.
Gel tatlı şenliğimiz,
Gel kutlu benliğimiz,

Sen, bizim yüzümüzsün,
Gönlümüz gözümüzsün,
Damarımızda kansın.
Dizimizde dermansın.
Selam ey cumhuriyet!
Selam ey büyük millet!

N. Necati ÖNGAY

Lirik şiir şairleri kimlerdir – Lirik şiir yazan şairler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Lirik şiir şairleri kimlerdir – Lirik şiir yazan şairler

Batı edebiyatında Rönesans devri şairlerinden daha sonra , ilke olarak içe dönüklüğü benimseyen romantik şairlerin duygusal ve öznel bir nitelik gösteren şiirleri bu türün başarılı örnekleridir Lirik şiir, Türk edebiyatında da en çok kullanılan şiir türlerinden biri olmuş; Divan edebiyatında, Halk tasavvuf edebiyatında , din-dışı Halk edebiyatında ve yeni edebiyatta bu alanda büyük şairler (ozanlar) yetişmiştir

Lirik Şiir Şairleri

Anadolulu Alkman

Lesboslu Sappho

Arion

İbikos

Semonides

Terpandros

Timokreon

Korinna

Pindaros

Fuzuli

Nedim

Yunus Emre

Karacaoğlan

Yahya Kemal

Lamartine

Hugo

Musset

Çanakkale Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çanakkale Zaferi şiirleri,Çanakkale savaşı ile ilgili şiir,Çanakkale şehitleri ile ilgili şiirler
Çanakkale savaşı şiirleri,Çanakkale şiiri kısa


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Gazi şehirlerimden , geçilmez Çanakkale ,
Nice şehitler verdik , fakat düşmedik dile ,
Bizi vuramazlardı , yaptılar birçok hile ,
Ne mutlu Türkiye’me yıkmadı onlar bile.

Ulaşamaz hiçbir güç , onun şeref şanına ,
Güçlü askerlerini topladı hep yanına ,
Çanakkale’yi seçti , kıydı soylu kanına ,
Ne mutlu Türkiye’me , sahipti vatanına.

Kana kan , dişe diş , savaşa koşuyorduk ,
Atlıyorduk ileri , tesadüf yaşıyorduk…
Sanki savaş değil , cennete koşuyorduk,
Ne mutlu Türkiye’me , sığmıyor taşıyorduk…

Bir bitiş miydi bu ? Yoksa diriliş mi ?
Yoksa bir hasat mıydı , ya da biçiş mi ?
Canlardan bir can alış , yoksa veriş mi ?
Ne mutlu Türkiye’me , ona verilen iş mi ?

Yaşanan bu depremin ölçülmedi şiddeti ,
Kimindi belli değil , kemiği ve de eti,
Yine de hep direndi , yıkmadı büyük seti ,
Ne mutlu Türkiye’me , solmadı benzi beti …

Milletim inanmıştı , yarış büyük olsa da ,
Biliyordu sonucu , onlar güçlü olsa da ,
Önüne düşman değil , yanan korlar dolsa da ,
Ne mutlu Türkiye’me “ dirilecek” solsa da …

( Hatice ÖLKE )

İSTİKLÂL ORDUSU ŞEHİTLERİNE

Düne kadar en vakur ölümlere güldünüz,
Bugün bütün milletin gönlüne gömüldünüz,
Rahat uyuyun son aşiyanınızda…

Artık ne gözünüzde köye dönmek emeli,
Ne yaranızı saran ince bir kadın eli,
Belki arkanızda yok bir ağlayanınız da…

Varsın dolu bulunsun bin elemle göğsünüz;
Siz Tanrı’nın övdüğü kullardan büyüksünüz;
Zemzem kutsiyeti var her damla kanınızda…

( Kemaleddin KAMU )

ZAFER TÜRKÜSÜ

Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer, göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan,
Gözyaşı boşana boşana gider!

Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.

Bu yolda herkes bir, ey delikanlı,
Diriler şerefli, ölüler şanlı!
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Ümit Yaşar Oğuzcan Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ümit Yaşar Oğuzcan Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan Şiirleri – ümit yaşar oğuzcan’ın şiirleri – Ümit Yaşar Oğuzcan Şiirleri kısa – Ümit Yaşar Oğuzcan Şiirleri ayten – Ümit Yaşar Oğuzcan Şiirleri istanbul

Ümit Yaşar Oğuzcan Şiirleri

50 Yaş Şiiri

Ne zaman baksam çevreme elli yıl sonra
Hep aynı gördüklerim; bir keşmekeş, bir bozuk düzen
Bir lokma ekmek uğruna tükenmesi insanların
Yaşamak ve ölmek için hep aynı neden

Sefil doymazlık: ete, kana, paraya
Öylesi bir açlık ki eksilmeyen, bitmeyen
İnsan, ezebildiğince mutlu insan, oğul
Nereye gidersen git hep o tuzak, o dümen

Küçük hesaplarla kabaran büyük hesaplar
Ve değişmez çığlığı insanoğlunun: Ben, ben, ben!”
Sen yok musun? Onlar yok mu? Biz yok muyuz?
Nereye bu gidiş? Delicesine pupa yelken

Söyle neyi değiştirebilirsin ki tek başına
Yıldırırlar, sustururlar vururlar seni de hemen
Düşler bitmişse, gerçekler bir tokat gibi inmişse
Tek başına mutlu ol bakalım, olabilirsen

En güzeli sevmek diyeceksin insanları tümüyle
Usanmadan, bir şey ummadan, beklemeden
Ver, durmadan ver, eller uzanmış, baksana
Ver ki; kurulsun sofra, başlasın şölen

Bir yanda umutların, düşlerin, düşüncelerin
Bir yanda aldığını geri vermez koca bir evren
Bak! Bütün ağızlar yutmaya hazır seni
Bir noktadan, bir lokmadan başka nesin sen

Dönüp gerilere bakıyorum, bir de kendime
Elli yıl geçmiş, ha gün, ha yarın derken
Değişen birşey yok, bir şaşkın benden başka
İşte aynı yol, aynı kapı, aynı merdiven

Hani nerdeler? Kimi yitmiş kimi gitmiş dostların
Bir ak saçlı anan kalmış yolumu bekleyen
Sabah-öğle-akşam . . . Hep o tekdüze yaşam
Ve kırılmış bir kalple yorulmuş bir beden

İşte böyle geçti yıllar. bozbulanık
Ben sevdim, ben ağladım, başkalarıydı gülen
Ne zaman uzattıysam ellerimi, parçalandı
Mutluluk serseri bir mayındı denizlerimde yüzen

Ümit Yaşar Oğuzcan

Acılar Denizi

Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını

Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını

Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını

Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını…


Adak şiiri

Sana şiirler okuyacağım, gitme
Güneşler doğacak yalnızlığımdan
Sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığımdan

Sana bir dolu umut getireceğim
Küçük ellerine sığmayacak
Sana Afrika gecelerini getireceğim
Sımsıcak

Sana çiçekler getireceğim
Bozulmuş güz bahçelerinden
Sana bir serinlik getireceğim
Yağmur tanelerinden

Sana avuç avuç yıldız getireceğim
Güneşimden başka
Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim
Köpük köpük dalga dalga

Sana bir rüzgar getireceğim
Dağlardan, tepelerden
Gitme, sana zamanı getireceğim
Zamanın bittiği yerden

Andıkça

Ne zaman seni düşünsem içim ürperir
Seninle geçen her saat, her gün gelir aklıma
Bir akşam vakti gelir bir deniz kıyısı gelir
O eşsiz hatıralar bütün gelir aklıma
Ne yapsam unutamam yaşadığımızı
Sevgindi sevgilerin en yalansızı
Şimdi nerde bir gül görsem kırmızı
Dudaklarımı uzun uzun öptüğün gelir aklıma
Bir çıban büyürcesine ortasında gecenin
Dolar yüreğime hüznü seni sevmenin
Dünyada ne benim yerim var artık ne senin
Ağlarım başucunda ölümün gelir aklıma.

Etkileyici Çanakkale Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çanakkale Zaferi Şiirleri
En Güzel çanakkale Şiirleri
Çanakkale Şiiri Mehmet Akif Ersoy
Çanakkale şiiri dur yolcu

Bir Yolcuya
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanının akıttığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil ONAN

Çanakkale Destanı
Bir destan yazılmıştı, Çanakkale isminde,
Bin dokuz yüz on beşin, Mart’ın on sekizinde.
O bir destan değildi, masal sayılır destan,
Ölüm kalım savaşı, kurtuluştu kaostan.
Bu savaş milletimin, varlık yokluk savaşı,
Savaşan Mehmetçiğin, koltuğundaydı başı.
Üşüştü başımıza, dünyanın yabanisi,
Her birisi sanki de, cehennem zebanisi.
Mahşeri aratmıştı, o günde Çanakkale,
Kurdular her cephede, etten, yürekten kale.
Haçlı haçın altında, hedef almış hilali
Geldiyse de top yekun, yaşadı izmihlali.
Bir mühür basılmıştı, dünyanın tarihine
Kim ki şehit düşmezse, küserdi talihine.
Düğüne gider gibi, gittiler şahadete,
Koştular seve seve, en büyük ibadete.
Vatan uğrunda canlar, fedadır birer birer
Şehittir o yiğitler, ölmezler diridirler,
Cephedeydi neferi, duadaydı hastalar,
Kimi yetmiş den fazla, kimi çocuk yaştalar.
Semadan yağmur gibi, yağıyorken kurşunlar,
Sevindiler giderken, Allah’a kavuşanlar.
Nerde mal mülk sevdası, canlarından geçtiler
Kurşun kurşun, şehadet şerbetini içtiler.
Ne Yâr var akıllarda, nede çocuk hayali,
Hedef tek, canı verip, yüceltmekti hilali.
Birkaç gazisi kalan, tek savaştır cihanda,
Kanatlanıp uçtular, cennete hep bir anda.
Toprak kan kustu o gün, denizler demir yuttu,
Şehitleri O Nebi, kucağında uyuttu.
Ne gerek mezar taşı, ne gerek ona mezar
Bugün tarih onları, altın harflerle yazar.
Namazsız ve Kur’an sız, düşse de bir yanına,
Kefensiz, kanlı yelek, şahittir imanına.
Bir damla şehit kanı, bütün dünyaya değer,
Bir toprak parçasıdır, vatan değilse eğer.
Kurtarıp boğazları, şehadete erdiler,
Dünyaya yiğitliğin, bir dersini verdiler.
Gafiller ucuz sandı,oysa paha biçilmez
Sonunda anladılar, Çanakkale geçilmez.
Vatana göz dikenler, azdırdıkça azdılar,
Aslanlar savunmanın, destanını yazdılar.
Okusun bütün dünya, oturup ezberlesin,
Artık ininden çıkıp,yurduma göz dikmesin
Bu vatanın evladı, kurbandır toprağına,
Çakallar rüzgar olsa, değemez yaprağına.
Bir Hilal ki bağrında, yaşatır bu milleti,
Binlerce güneş feda, yaşasın Türk Devleti.

Kasım KAPLAN

Çanakkale Geçilmez
Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen
Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren
Vatan toprağı için can ile serden geçen
Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken

Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını
Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını
Komayacağız yerde şehitlerin kanını
Korku bilmez bu millet artıracak şanını

Mehmedoğlu Seyyid’in mermiyi kaldırışı
Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı
Anlayacak kafirler bucağı ve karışı
Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı

Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab!
Anzak, Hindu, İngiliz… Hepsi harab ve bitab
Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab
Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab

Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir
Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir
Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir
‘Çanakkale Geçilmez’ bu da açık gerçektir

Samet Mehmet Bora

Çanakkalede otuzbin şehit

Çanakkalede otuzbin şehit,
Hepsi bir birbirinden yiğit,
Bundan sonrasını tarihler yazar,
Çanakkale de analar ağlar.

Derdim derdim garip halim,
Kanı içmiş dağlar sanki düşmanım,
Ne analar ne bacılar,
Çanakkalede zaferler yatar.

Düşman pusu atmış çanakkale yollarına,
Yol vermiyor dağlar nice yiğit aslanlara,
Yol vermesen küserim yara,
Deli gönlüm gitmek ister şanıyla.

Mermiler yağıyordu yağmur gibi yiğitlerimizin üstüne,
Ay yıldızlı bir bayrak dalgalanıyordu gök yüzünde,
Mekanınız cennet olsun ebediyetde,
Çanakkalede şehitler yatar diz dize.

Haydar Turan

Ataol Behramoğlu Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ataol Behramoğlu Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var
Ataol Behramoğlu Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var Şiiri
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

Ataol Behramoğlu

Atatürk Şiirleri Can Yücel

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Can Yücel Atatürk Şiiri
Atatürk Şiirleri Can Yücel

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Türk, öğün, çalış, güven! demiş a,
Şimdilerde çalışan parasız, pulsuz
Çalışıyor paralıya,
Güvenen varsa, parasına güveniyor,
Üstyanı, öğün babam öğün!
Dövün babam dövün!

Can YÜCEL

Hangi Atatürk?

Kimininki kalpaklı kiminki fraklı, kimi sert kimi güler yüzlü… Herkes kendine göre bir Atatürk portresi çiziyor. Peki bunların hangisi gerçek Atatürk?

Ben gözümle görmedim, anlattılar: Atatürk, Anadolu’nun direniş ruhunun nasıl örgütlendiğinden söz ederken ‘küçük kıvılcımlardan büyük yangınlar doğabileceğini’ söylemiş.
Sonra bu söz “Küçük kıvılcımlar, büyük yangınlar doğurur” diye pankart olup asılmış.
Nereye biliyor musunuz?
İtfaiyenin girişine…
Erbakan’dan Çelik’e kadar
Ne demek istediğimizi anlatmak için Atatürkçüler listesine şöyle bir göz atmak yeterli:
Adnan Hoca da Atatürkçü, Doğu Perinçek de…
Popçu Çelik de Atatürkçü, ‘ordu göreve’ pankartı açan gençler de…
Erbakan Başbakanken “En büyük Atatürkçü biziz” demişti; tabii onu hapseden Kenan Evren de…
Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, partisinin başkanı Tansu Çiller’in yarımyüz fotoğrafını Atatürk’ünkiyle eşleştirecek kadar Atatürkçüydü…
Bu kadar farklı eğilimden insan, aynı liderden “Bizim önderimiz” diye söz ediyorsa bu işte bir yanlışlık olmalı.
O zaman da sormak gerekiyor:
Kaç farklı Atatürk var?
Ve hangisi gerçek Atatürk?

Bir liderden kaç farklı kimlik çıkar?
Devrimci Atatürk
Aslında ‘Kuvvacı Atatürk’ demek daha doğru…
Kuvvacılarınki, post bıyıklı, kalpaklı, antiemperyalist bir lider.
Daha 1960’larda Deniz Gezmiş, anti-Amerikan gençlik mücadelesine başlarken babasına şöyle yazıyordu:
“Sana müteşekkirim, çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni… Küçüklüğümden beri evde Kurtuluş savaşı anılarıyla büyüdüm. O zamandan beri yabancılardan nefret ettim. Biz Türkiye’nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız.” Bu antiemperyalist ve sivil direnişçi ruh, bugün de siyasal alanda pekçoklarına ilham veriyor.
“Ordu göreve” diyen Türk Solu dergisi, kalpaklı Mustafa Kemal kapağıyla çıkıyor.
Kemal Paşa’nın 1920’de bir komünist partisinin kurucusu olması, Lenin’e ‘ezilen milletleri emperyalizmin hegemonyasından kurtarmak için’ mektup yazması ‘Solcu Atatürk’çülerin dayanakları…
Onun Anadolu halkına hitaben yayınladığı bir beyanname elden ele geziyor:
“Müslüman kardeşlerim, komünist arkadaşlar…!
Büyük devletler yeni bir Müslüman kurbanını boğazlıyorlar. Onu yok etmek azmindedirler. Fakat biz, elde silahımız, anavatan topraklarını savunarak ve haklarımızı haykırarak ölmesini bilenlerdeniz. Köylülerimiz topraklarını, yurtlarını ve köylerini istilacıya karşı müdafaa ederken, şehit düşerken emin olabilirler ki, yakın bir zamanda bütün İslamiyet, komünizmle birlik olarak onların intikamını alacaktır.”

Ülkücü Atatürk
Ata’nın sağlığında yazılan tek biyografisinde H. C. Amstrong, ona ‘Bozkurt Atatürk’ ismini takmıştı.
Nazım Hikmet’in tabiriyle ‘sarışın bir kurda’ benziyordu.
MHP Kongresi’nde asılan bir afişte o Atatürk’ü, bıyıkları fırça darbeleriyle sarkıtılmış, sert bakışlı bir asker olarak tanımıştık.
Ülkücülerinki, “Komünizm gördüğü yerde ezilmelidir” dediği önesürülen, daha 1933’te Sovyetler’in ilerde dağılabileceğini görüp “Oralardaki dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimize sahip çıkmalıyız” diyen bir ‘başbuğ’…
Atatürk, 1927’de piyasaya çıkarılan 5 ve 10 liralık banknotların üzerine bozkurt resmi koydurmuştu.
1930’da tarihçilere ‘Türk tarihinin ana hatları’nı yazdırmaya başladığında, İslam’ın Türk tarihinin sadece bir bölümünü oluşturduğunu, oysa ondan önce de Türklere ait şanlı bir mazi bulunduğunu anlatmıştı. Alfabede, giyside, müzikte Osmanlı’yı çağrıştıran ne varsa silmeye çalışıyordu.
Yıllar önce Celal Bayar’ın damadı Ahmet İhsan Gürsoy’dan dinlediğim bir anıyı burada nakletmekte yarar var. Gürsoy’un anlattığına göre Atatürk, 30’lu yıllarda Türk bayrağını da değiştirmeyi düşünmüş. Çünkü ayyıldız simgesinin Osmanlı’yı ve Arap dünyasını çağrıştırdığına inanıyormuş. Türklere yeni bir ulusal kimlik kazandırmaya çalışırken, ona İslamiyet öncesi köklerini hatırlatan bir bayrağın yakışacağını hesaplamış ve Göktürk’lerin bayrağını düşünmüş.
O proje gerçek olsaydı, bugün Türk bayrağında ne olacaktı biliyor musunuz:
Mavi fon üzerinde yeşil bir kurt profili…

Kürtlerin Atatürk’ü
Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçtikten sonra Amasya’dan Kâzım (Karabekir) Paşa’ya çektiği telgrafta şöyle diyordu:
“Ben Kürtleri ve hatta bir özkardeş olarak tekmil milleti bir nokta etrafında birleştirmek ve bunu cihana göstermek karar ve azmindeyim.”
Bu kararla, Amasya protokolünde ‘Türklerin ve Kürtlerin oturdukları yerler’ diye adlandırılan ülke için milli mücadele başladı ve BMM kuruldu.
Meclis’teki ilk tartışmalardan biri Kastamonu Mebusu Yusuf Kemal Bey’in, “Türklerin sağlığı korunmalıdır” demesiyle patlamış, Sivas Mebusu Emir Paşa, bu vatanda sadece Türklerin yaşamadığını hatırlatmıştı. O aşamada, Mustafa Kemal Paşa devreye girmiş ve ‘Meclis’in sadece Türklerden değil, Çerkezlerden, Kürtlerden, Lazlardan oluştuğunu ve bunların çıkarlarının ortak olduğunu’ vurgulamıştı.
Kurtuluş Savaşı başlarken Kemal Paşa, Kürtlere özerklik verilmesinden bile söz etmişti.
Kürt sorunu yeniden gündeme geldiğinde, şahinler, Dersim isyanını sertlikle bastıran Atatürk’ü örnek alırken, güvercinler Mustafa Kemal’in 1920’lerdeki sözlerini arşivden çıkardılar.

Dindar Atatürk
Bitmek bilmez bir tartışma da Atatürk ve din meselesidir.
Timur Selçuk, Yaşar Nuri Öztürk gibi Atatürkçü müminler Kur’an’la Nutuk’u bir arada saklar kütüphanelerinde… Başuçlarında Ata’nın Meclis açılışında ellerini kaldırmış dua ettiği fotoğrafı asılıdır. Fotoğrafın altında da Ocak 1923’teki konuşması vardır.
“Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır.”
Onlara göre ‘Atatürk dinin özüne değil, din olarak kabul edilen geleneğe ve eskimiş kurumlara karşı tavır almış’tır ve vahiy ile akıl arasında uzlaşmazlık görmemiştir.
Ateistler, buna bir başka Atatürk metniyle karşı çıkar.
Onların elindeki metin, 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasıdır: “Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı siyasetler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”

Demokrat Atatürk
Ve nihayet liberal-demokrat Atatürk…
Özellikle Cumhuriyet’le yaşıt İktisat Kongresi’nde uygulamaya konan ekonomi politikası ve Celal Bayar’ın Başbakanlığı döneminde hayata geçirilen uygulamalar, Atatürk’ü, İş Bankası’nın kuruluşuna imza atmış bir ‘liberal devlet adamı’ yönüyle öne çıkarır.
Hele İsmet Paşa’nın Başbakanlığında iki kez direkten dönen çok partili rejim arayışları onu ‘demokrat’ sıfatıyla bir arada değerlendirenlerin en inandırıcı kanıtıdır.
Her ne kadar Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasiyi askıya alan tüm askeri müdahaleler, Atatürkçülük adına yapılsa da, Cumhuriyet’in asıl hedefinin demokrasi olduğuna inananlar, ‘muhtaç oldukları kanıt’ı, onun Afet İnan’a verdiği el yazısı notlarında bulabilirler:
“Artık bugün demokrasi fikri daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci asır, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu göstermiştir.”

Neden bu kargaşa?
Baştaki soruya dönelim: Hangisi doğru bunların? Her biri gerçek belgelere, tanıklıklara, konuşmalara dayandırılan bu politik kimliklerin hangisi gerçek Atatürk?
Bir insan aynı anda hem devrimci hem ülkücü, hem ‘Kürtler’in özerkliğinden yana’, hem Türkçü, hem dindar hem pozitivist, hem otoriter hem demokrat olamayacağına göre bu iddia sahiplerinden biri yalan söylüyor olmalı…
Hangisi?
Sanıyorum, bu zor sorunun yanıtını bulabilmek için 1920’lerin koşullarını ve Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet’in hangi şartlar altında gerçekleştirildiğini iyi bilmek gerek.
Kurtuluş Savaşı verilirken, Anadolu ahalisinin kahir çoğunluğu, nihai amacın Saltanat ve Hilafet’i korumak olduğunu düşünüyordu.
Kürtler’in bazısı özerklik peşindeydi.
Komünistler, Sovyet devrimine özeniyordu.
Bütün bu farklı eğilimlerden, ortak bir mücadele azmi yaratabilmenin yolu, hepsine yönelik sıcak mesajlar vermekten geçiyordu.
O yüzdendir ki, Meclis’in açılışında eller açıldı, dualar edildi, Kürtler’e özerklik vaat edildi, muvazaalı bir resmi komünist parti kurulup Sovyet etkisindeki komünist hareket yok edildi.
Ulus olma sürecinde din yerine tutkal olarak Türklük ruhu gerekiyordu; bozkurtlu bayrak düşünüldü.
Ancak bunlar 1920’lere özgü geçici tedbirlerdi; hiçbiri bugün Atatürkçülük adına savunulamayacak kimliklerdi.
O yüzden zaman zaman birbiriyle çelişen bu sözler, tavırlar, tutumlar kargaşasını, Atatürk’ün olgunluk dönemine ait notlarının, konuşmalarının, eylemlerinin süzgecinden geçirmek şart…
Bu yapılmayıp da 1920’lerin kargaşasından rastgele bir fotoğraf çekince Atatürk, herkesin kullanımına açık “Binbir surat”lı bir lidere dönüşüyor ve ‘bunca yalancı’ içinde kimin doğruyu söylediğini bulmak, hepten güçleşiyor.

Can Yücel

alıntı

Kısa Çanakkale Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kısa Çanakkale Şiiri
Çanakkale Şiirleri Kısa

Çanakkale

Gün geçmiş,yıl geçmiş ne yazar.
Her karış torağında bin,şehit bir mezar.
Yeryüzünde yaşadıkça,tek dişi canavar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Sen rahat uyu ey şanlı şehit.
Gölgesinde gölgelen al bayrağın.
Hangi kem göz sana edebilir nazar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Yedi cihana yeter yazdığın destan.
Gök kubbe ay,yıldız sana verir selam.
Çanakkaleyi düşmana yaptınya mezar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez.
Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez.
Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar.
Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Şefik Aydemir

EY KAHRAMAN TÜRK ORDUSU

Çanakkale için akan kanlar
Denizdeki dalgalara vurmuş
Türk ordusunun zaferi
Esir milletlere bir umut olmuş
Ey Kahraman Türk Ordusu

Yurdun dörtbir yanından
Toplanmış asker
Bir istiklal uğruna
Canlarını feda etmiş
Çanakkale yolunda
Ey Kahraman Türk Ordusu

FATMA NUR GEDİK

Çanakkale geçilmez

Kim geçebilir ki!?
Bu iman,bu gönül zenginliğiyle,
Geçebilir ki kim!?

Geçilmez Çanakkale,
Bu vatan sevdasıyla,
Kim geçebilir ki!?
Gönülde zenginlik var.

Bir dakika bekle,
Düşün biraz.
Kaç bin asker,
Can verdi senin 1 dakikan için

Bu canlar feda olsyn!
Vatanını sevip sayana!
Sonuna kadar feda,
Sevip sayana!

Çanakkale Destanım
Çanakkale şanımsın,
En büyük destanımsın.
Binlerce Mehmetçiğe,
Bağrında kabristanımsın.

Çanakkale şerefim,
Binlerce neferlerim.
Dalgalanır rüzgarıyla,
Bayrağım nefeslerinin.

Gökyüzünden hilal düştü,
Al olmuş ten üzerine.
Yıldız kopardı melekler,
Sundular şehitlerime.

Ay yıldız kucaklaştı,
Kanlarımızla bayraklaştı.
Çanakkale geçilemedi,
Şehitlerimle destanlaştı.

Erdinç Sert

ÇANAKKALE DİYARINDA

Denize takılan kilit
Dünyayı kaldıran yiğit
Alaylar var toptan şehit
Çanakkale diyarında

Kahraman şehit cavuşlar
Şehitliğe uçan kuşlar
Savaşta yeni buluşlar
Çanakkale diyarında

Çanakkale Şavaşı

Bir şavaş vardı Çanakkale’de
Şehit kan verdi göz göre göre!
Yaş 5-65 demedi,
Şehit etti Türkiye’yi!

Gazisi var şehidi,
Canını verdi bu vatana!
Gerçek bir imanla,
Kazandı bu savaşı.

Yenilgiye düştü karşı taraf,
Silah bol,iman az.
Vatan sevgisi yoktu,
Gönülde büyük eksik var.

ÇANAKKALE

Çanakkale özeldir ,
Ayna gibi güzeldir.
Ne kadar şehit verdik,
Ama yine biz kazandık.
Kaderimizde olurmuydu ulaşmak bu güzel ülkeye,
Karadenizden esti geldi .
Adı Mustafa Kemal idi,
Layık mıyız şimdi biz bu güzel ülkeye.
Ey atam rahat uyu,izindeyiz.


Zafer Türküsü

Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer, göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan,
Gözyaşı boşana boşana gider!

Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.

Bu yolda herkes bir, ey delikanlı,
Diriler şerefli, ölüler şanlı!
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Çanakkalede otuzbin şehit

Çanakkalede otuzbin şehit,
Hepsi bir birbirinden yiğit,
Bundan sonrasını tarihler yazar,
Çanakkale de analar ağlar.

Derdim derdim garip halim,
Kanı içmiş dağlar sanki düşmanım,
Ne analar ne bacılar,
Çanakkalede zaferler yatar.

Düşman pusu atmış çanakkale yollarına,
Yol vermiyor dağlar nice yiğit aslanlara,
Yol vermesen küserim yara,
Deli gönlüm gitmek ister şanıyla.

Mermiler yağıyordu yağmur gibi yiğitlerimizin üstüne,
Ay yıldızlı bir bayrak dalgalanıyordu gök yüzünde,
Mekanınız cennet olsun ebediyetde,
Çanakkalede şehitler yatar diz dize.

Haydar Turan


18 Mart Çanakkale

Bulutlar sarmıştı her yanı,
Kapkara bir geceydi,
Yağmur,bardaktan boşalırcasına,
Sağnak gibi yağıyordu,
Yedi düvelin gemilerinden yükselen,
Top,tüfek sesleri,
Her yanı inletiyordu,
Mustafa Kemalin askerleri,
Aslanlar gibi dövüşüyordu,
Ve Çanakkale kahramanca,
Düşmana selam veriyordu,

Kükrüyordu tepeden,
Mustafa Kemal,
Vatanıma ayak basacaksa düşman,
Yaşamanın ne gereği var,
En son nefer ölünceye kadar,
Dövüşeceksiniz aslanlar,
Görecek bütün dünya,
Ne aslanlar doğururmuş,
Emineler,Hatçeler,Ayşeler,Fatmalar.

Ali Osman Yılmaz

Çanakkale ile Atam

Atam senin sayende herşey oldu,
Sana minnettarız Atam
Çanakkale savaşında
Düşmanları yenip
Vatanı milleti kurtardın Atam
O,düşüncelerine,fikrine,
Sevgine,saygına,
Cesaretine,yeteneğine,
Hayranım Atam

Zaman İle İlgili Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Zaman İle İlgili Şiirler Kısa,

Zamana Dair Şiirler,

Zaman

Herşey zaman
Zaman zahiri
Zaman herşey
Zaman hayat
Zaman su
Zaman sevgi
Zaman bir ömür
Sona giden sonsuzluk
Zaman varoluş
Zaman, zaman,zaman

Zaman Zaman

Zaman zaman olur ki, hayal denizinde
Boğulurum, en sığ yerlerinde

Zaman zaman olur ki, düş denizlerinde
Yüzerim boğulmadan, en derinlerinde

Zaman zaman olur ki, verimli geniş ovalarda
Bakir kalmış cıplak gibi dolanırım, bozkırlarda

Zaman zaman olur ki, yaşamak için direnen kısır çöllerde
Kel traş edilmiş beynimle,şaşkınlık içinde dolanırım, seraplarda

Zaman zaman eririm, sığ düşüncelerin içinde
Zaman zaman isyanları oynarım, meydanların içinde

Zaman zaman kaybolurum, kalabalığın ortasında
Zaman zaman durur beynim, bir şiirin başlığında…

Öyle Bir Geçer Ki Zaman

Dünyaya geldiğinde, başlar zaman
Şanslıysan su gibi, akar gider zaman
Şansın yok ise, vay haline o zaman
Öyle, bir geçer ki, zaman

Çocukluk evreleri, anlamadığın zaman
Gençlik çağlarında, delirir zaman
Olgunluğunda sıkılırsın, zaman zaman
Öyle, bir geçer ki, zaman

Geçmişi düşündüğün, zaman
Muhasebe yaparsın, zaman zaman
Ya ağlarsın, ya gülersin, o zaman
Öyle, bir geçer ki, zaman

Yanında kimseyi, bulamadığın zaman
Yolun sonunu, gördüğün zaman
Yaradan’a sarılırsın, işte o zaman
Öyle, bir geçer ki, zaman

Zamân-ı

Zamân-ı zamânında değerlendir,
Zamân-ı zamansız bırakma,
Zamân-ı zamâna karşı kullan,
Zamân-ı ebedî kıl,
Zamân-ı teslim etme fâni zamana,
Zamân-ı ediniver servet,
Zamân-ı yol aldır zamana,
Zamân-ı nur’lu kıl,
Zamân-ı bırakma ışıksız,
Zamân-ı etme bâd-ı hevâ,
Zamân-ı kazandır zamana,
Zamân-ı kıl şifa zamana,
Zamân-ı zamansız kullanma,
Zamân-ı zaman içinde kullan,
,Zamân-ı zamana bırak,
Zamân-ı zaman’la kıyas’la…..

ZAMAN

Zaman bir çeşme misal,
Akıp geçer zaman,
Zaman bir kuş misal,
Uçup gidiyor zaman.

Zaman özgür bir tay gibidir,
Tutamaz kimse ateş gibidir,
Zaman bir matbaadır,
Hemen basılır biter zaman.

Ne zaman

Ne zaman bu addan sandan geçeceğiz, ne zaman?
Can meclisinin halkasına ne zaman hep birden girip
oturacağız?
Dudağımıza bir tek kadeh dokundurmadan
ne zaman içeceğiz büyük dostumuzun huzurunda
can şarabını,
ne zaman içeceğiz, ne zaman

Ne zaman diyeceğiz can sâkisine, uzat elini.
biz bu yana göçtük artık,
armağanlar getirdik sana.

Ne zaman diyeceğiz can sâkisine, ne duruyorsun,
tutulduk bikere, düştük ocağına senin,
gurbet elde üşüdük,donduk kaldık,
selâm ver, hatırımızı sor, kucakla, ısıt bizi,
bize kırmızı şarap sun.

Ne zaman bize cevap verecek o, ne zaman?
Ne zaman diyecek, nem varsa sizin,
buyurun, âfiyetler olsun?

Kayıp Zaman

Sevdiğini söylemen yalanmış
Uğurumda ölmeler yalanmış
Ne bir doğru ne bir gerçek
Yalanmış herşey yalanmış…

Bilmeden kapıldım oyununa
Görmeden atıldım yalanlara
Sevmeden çıkamazdım yarınlara
Kanmışım güzelim,kanmışım…