Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Akdeniz açıklarında meydana gelen 6 büyüklüğündeki deprem sonrası can kaybı olmadığını bildirdi.
AFAD’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, deprem sonrası Muğla, Aydın, Antalya ve İzmir’deki ilgililerle yapılan görüşmeler ve incelemeler sonucunda can kaybı tespit edilmedi.
AFAD Başkanlığı’nca tedbir amaçlı olarak, Afyon ve İzmir İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nden 10’ar kişi olmak üzere, 20 kişilik bir ekip Muğla’ya gönderildi.
Başkanlık tarafından bölgedeki deprem aktivitesi sürekli izlendiği açıklandı.
UEFA’dan Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ne; Trabzonspor’un da Avrupa Ligi’ne katılmasıyla ilgili onay yazısı TFF’ye gönderildi.Hatırlanacağı gibi; Beşiktaş, Bursaspor ve Gaziantepspor’a UEFA tarafından men cezası verilmişti.
Bu kulüplerin itiraz başvurusunun UEFA Disiplin Kurulu tarafından değerlendirilmesine devam edildiği için ön onay yazısının henüz gelmediği öğrenildi. Gaziantepspor zaten kupada yok ama Beşiktaş mali açıdan men edilmişti. Bursaspor ile ilgili Avrupa Ligi’ne onay yazısının, inceleme yapıldıktan sonra gelebileceği belirtildi.
Şimdilik sadece Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ne; Trabzonspor’un da Avrupa Ligi’ne katılmasıyla ilgili onay yazısı TFF’ye gönderilirken, UEFA’nın Fenerbahçe hakkındaki kararı önümüzdeki hafta içinde vereceği öğrenildi.
İnsan 5 yaşına gelmeden anlıyor; açlığın öldürdüğünü, soğuğun dondurduğunu, ateşin yaktığını… Sevgisizliğin insanın canını acıttığını… Duyguları, nesneleri, kişileri, çevresini tanıyor. Her şey ona çok büyük görünüyor: Ev, masa, anne, baba… 10´una gelmeden oyunla, sayılarla, harflerle tanışıyor. Azgın bir iştahla öğreniyor. Kız ya da erkek olduğunu fark ediyor. Dünyanın evde, okulda kendisine anlatılandan da büyük olduğunun ayırdına varıyor. 15´inde, tam da en çok kendini sevdireceği çağda, sivilcelenen yüzünden, değişen bedeninden utanırken aşkı keşfediyor. Dış dünya kadar iç dünyanın da büyük salonları ve kendisinin bile bilmediği odaları olduğunu, açıldıkça o odalardan devasa bahçelere çıkıldığını hissediyor, büyüleniyor. Şarkıların içinde sevdalar gezdirdiğini, şiirin her türden hasreti dindirdiğini anlıyor. Aşk acısını öğreniyor. Yine de seviyor; ille seviyor, inadına seviyor. 20´sinde putlarını yıkıyor, başkaldırıyor, kanatlanıyor. Her şey ona küçük görünüyor: Ev, masa, anne, baba… “Dünya küçükmüş; büyük olan benim” efelenmeleri başlıyor. Lakin dünya bunu bilmiyor. 25´inde ayaklar biraz yere değiyor. Okul bitiyor, iş telaşı başlıyor. Sınıfta öğrenilenlerin akı, sokaktaki gerçeklerin karasına çarpıp grileşiyor. Yolu hızlı gelenler çabuk yorularak, sevdiğini bulanlarsa kalbinden vurularak evleniyor genelde… 5 yıl önce uzak bir ülke olan “istikbal”, daha yakına geliyor. “Bir denizde yangın çıkarma” hayali erteleniyor. “Dünya zor”laşıyor.30´unda muhasebeye başlıyor insan: “Dünya hâlâ beni tanımadı, üstelik galiba ben de dünyayı tam tanımıyorum” dönemi… Mevcut bilgilerin sorgu yeri… Kuşkunun beyliği…Tehlikeli yaşlar: “Bunun nesine hayran oldum ki ben” pişmanlıkları, “Hakkımı yediler” sızlanmaları, sırta saplanan hançerler, çelmeler, dost kazıkları, ağır ağır olgunlaştırıyor insanı… 35, yolun yarısı… Hiç okul asmadan, evden kaçmadan, bir terasta sevdiğiyle öpüşüp bir çadırda uyanmadan 20´sine gelenler için gecikmiş telafi çağları… Daha önce hiç yüz verilmemiş ana-babaların sözüne yeniden kulak kabartılan yaşlar… Olgunluğun karasuları… 40´ında eski kotlar dar gelmeye, saçlara ak düşmeye, aile büyükleri yaşlanıp ölmeye başladığında bocalıyor insan… Panik, kadınları kuaföre sürüklüyor, erkekleri araba galerilerine; ve ikisini birden yeni sevda hayallerine… Yiten gençliğe, boyalı saçlarla, içe çekilen karınlarla, kırmızı arabalarla çare aranıyor. 45´inde “istikbal” denilen o uzak ülkenin toprağına ayak basıyor insan… Hem ölüm yarınmış gibi, hem hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamasını öğreniyor. Eski dostlar, hatıralar kıymete biniyor. Didişmenin yerini sükûnet, böbürlenmenin yerini nedamet, kinin yerini merhamet alıyor. “Keşke”ler “iyi ki”lerle, hırslar hazlarla yer değiştiriyor. Bu dünyayı silkelemekten, daha iyi bir dünya için kavga vermekten vazgeçmeseniz de, öbür dünya umuduna da kulak kabartıyorsunuz, ara sıra… Genellenemez tabii; bunlar benim yaşlarım. Sonrasını bilmiyorum henüz; öğrendikçe yazarım.