Kadın adamı çok seviyordu… Yemyeşil ovalarını verdi adama Yaşam fışkıran. Beni seviyor musun? Evet, dedi adam… Güneşini, ayını verdi kadın Yıldızları taktı bir bir adamın omuzlarına… Beni seviyor musun? Tabii, dedi adam… Kadın çağladı Gürül gürül akan pınarını verdi adama. Beni seviyor musun? Elbette, dedi adam… Kadın bağlandı Yaşam ipini adama verdi. Bir oldular tek oldular adamla. Beni seviyor musun? Biliyorsun, dedi adam… Kadın dağlarını verdi adama Tırmandılar doruklara. Beni seviyor musun? Aşağılara baktı adam zirveden Başkalarını gördü Sustu adam… Ağladı kadın… Gözyaşını verdi adama Almadı adam… Kadın onurunu verdi adama Şaşırdı adam… Sordu yine usulca kadın Beni mi seviyorsun? Onu da seviyorum seni de, dedi adam… Sustu kadın, sustu Verecek bir şeyi kalmadığında… Senin yüreğine ihtiyacım var, dedi adam Başkasını sevebilmek için… Çıkarıp yüreğini verdi kadın. Korktu adam… Beni sevmiyor musun, dedi adam. Sesi yoktu kadının söyleyemezdi. Gözleri yoktu kadının ağlayamazdı. Kalbi yoktu kadının sevemezdi. Onuru yoktu kadının yaşayamazdı…
Dedi sana falcı kadın, bunun huyu güzel diye. Dedi para yoktur bunda, hamurunda mutluluk var. Dedi sana dünya güzel, varsa da yüzlerce el. Sevgisinde şüpheler yok, seni sever senden de çok.
Yazma dedin artık bana, kadın dedi yazıl ona. Dedim küsmüş dargın bana, dedi dertli harlı içi. Dedim ana nedir derdi, evlat bekler bugün yarın. Dedi bana üzülme sen, o da seni candan sever.
Dedi kadın sabır size, bekleyin hep metanetle. Okuması yazması yok, aklı senden benden de çok. Gül’ü verdi elimize, oturun der hep diz dize. El âlemden sizlere ne, fayda varsa sizden size.
Torba değil büzesin ki, gözyaşların süzülmesin. Hayat bize dersler verir, falcı dedi sonuncu ders. Dedim falcı kader nedir, dedi senin yanındadır. Dedim falcı alev sarar, dedi bana gönlündedir.
Dedim falcı çare nerde, dedi bana esmerdedir. Dedim falcı esmer nerde, dedi yazan alevdedir. Dedim falcı köz ola ben, söyleyesin kınalıya. Nazım geçer sana sade, sorar ise nazlı yâre.
Dedi falcı, oğlum kör sen; dedim falcı her yer siyah. Dedi baksan dışı siyah, ama dedi içi beyaz. Dedi nazdır kadın evi, mutlu olur düğün günü. Bilemezsin adetleri, hadi dedi önden yürü.
Dedi ona be hey kadın, anla artık yas da adam. Görüntüsü bitmiş ama gönlü gençtir yaşlı adam. Yaşamının tecrübesi, yoktur artık hevesleri. Sever seni deli gönül, yaşayın der kalan ömür.
Falcı ana!
Nerde diye sorar belki, taşı tarif olsun işin. Kalan gülle işaretle, beyaz olsun goncaları. Yazan biri garip adam, çok görmesin Fatiha’yı. Sevdi içi yanaraktan, sulasın göz damlaları.
Geldi pınar başına, Bir elinde güğümü. Çattı yay kaşlarını Görünce güldüğümü Bağlamıştı gönlümü Saçlarının düğümü Bilmiyordum bu örgü Acaba bir büğü mü? Sordum:”Nerdedir yerin? Nedir senin değerin? Yedi kral vurulmuş. Ne bu ceylan gözlerin? Hangisine varırsın Bu yedi ünlü erin? Şöyle dedi bakarak Göklere bakarak deri derin: Kralların taçları Beni bağlar büğü mü? Orduları açamaz Gönlümdeki düğümü Saraylar da süremem Dağlarda sürdüğümü Ve… Bin cihana değişmem Şu öksüz TÜRKLÜĞÜMÜ…
Şehitler günüyle ilgili şiirler Şehitler günü şiiri
Şehitler Ve Mektubum Keşke Ben De Uçabilsem de Gidebilsem Şehitlerimize Uçabilsem Keşke O Şehre,O Güzelliğe Şimdi Sevgimi Gönderiyorum Çanakkale’ye Giden Sevgilerle Sevgimle Birde Zarf Veriyorum Açıp İçini Okusunlar Diye Yazmıştım O Zarfa: Bağlı Kalmayın Kara Toprağa Açın Yüzünüzü Al Bayrağa Sizi Bekliyor Bu Devlet Çünkü Sizi Çok Seviyor Bu Millet Haydi Gelin,Gelinde Öpün Vatanın Elini Çok Özlemişim Diyin Seni Diyin Diyin De Anlasınlar Kıymetinizi Sevgiyle Bağlı Olun Bu Millete Bağlı Olunda Yazdıtın Adınızı Bu Vatanın Kalbine
Ses
Verdi ana, baba canını, Gökler: “Daha da ver” dedi.
Bir savaştı, Allah! Allah! Su: “Allahuekber” dedi.
Toprak ölüme taş iken, Taş ecele: “mermer” dedi.
Duyamadım bir Mehmetçik, Yüz düşmana neler dedi.
Dağlar dağ oldu bir daha, Sömürgene: “yeter!” dedi.
Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil; dedi insanlar. Müziğin sesi, sözcüklerin yazılışı. Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil, dedi, bütün bize öğretilenler, peşinden koştuğumuz aşklar, öldüğümüz bütün ölümler, yaşadığımız bütün hayatlar,
Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değiller, yakın bile değiller. Birbiri arkasında yaşadığımız bu hayatlar, tarih olarak yığılmış, türlerin israfı, ışığın ve yolun tıkanması, olması gerektiği gibi değil, hiç değil, dedi.
Bilmiyor muyum? diye cevap verdim. Uzaklaştım aynadan. Sabahtı, öğlendi, akşamdı.
Hiçbir şey değişmiyordu. Her şey yerli yerindeydi. Bir şey patladı, birşey kırıldı, bir şey kaldı…
Cetin bir kis gecesiydi martti soguktu Her taraf bembeyaz gök zifiri karanlikti Icim üsüyordu cocuktum agliyordum Gizli gizli hickira hickira Sesim duyulmasin diye yorganin altina girmistim Cok korkuyordum agliyordum Son kez öpmüstü ablam beni kala kalmistim Sus dedi isaret parmagini dudaklarina degdirerek Hastanelerde gördügüm hemsire ablalarin fotograflarina benzemisti Sakin sesini cikarma Ahmetimi de öp benim yerime annemi de Sizi cok seviyorum Bende dedim icimden Bende seni cok seviyorum abla Bende seni bende seni cok seviyorum Ablam gitmisti Nereye diye soramadim Bi islik sesi duydum inceden Aklimda hep bu ses kaldi o geceden O islik felaketi oldu ablamin Ve yillar süren suskunlugu babamin Iyice icine kapandi babam Mahallede kimselerin yüzüne bakamaz oldu Hayata küstü aylarca yillarca Annem agladi o sustu Hep bir haber bekleyerek gecti günleri Sormuyordu ama bekliyordu Dedikleri dogruydu Ne olursa olsun et tirnaktan kopmuyordu Ablam bir daha dönmedi Kim bilir belki de dönemedi Söz verdim kendime ben hic kopmayacaktim onlardan Evlenmeyecektim Tek umutlari bendim Gözümün icine bakardi babam Bir tane kizim benim der basini öne egerdi Icim titrerdi Pek belli etmezdi ama babam en cok beni severdi Canimi istesinler kizimi istemesinler derdi babam O daha cok kücük kücücük diyerek geri cevirirdi kismetleri Hic büyümeyen kiziydim babamin Sonunda benim de istedigim birine olur dedi babam Hayirlisi olsun Beyaz gelinligimi giyecegim güne kadar hep sustu Agzini bicak acmiyordu Bir gece annemle konusurlarken duydum Acaba dogru mu yaptik hanim Uzaklara verdik kizi gurbet ellere verdik Taht yaptik da baht yapamadik su kizlara Yazik bize yazik diyordu Iyi olur insallah bey dedi annem iyi olur insallah Sikma canini ablasina benzemesin kaderi Nerden bilirdim gurbet ellere gelin gidecegimi Zordu gurbet dedikleri Simdiden yakti icimi Kim bilir nasil özlerim annemi babami kardeslerimi Evimi memleketimi Gözyaslari icerisinde yatagima girdim Yorgani basima cektim Cocuklugumu biraktigim bu evde son gecemdi Agliyordum Bu evde dogmustum Ve ilk defa bu evde aglamistim Duvarlara baktim Sokak lambasindan sizan isikta sararmis aile fotografimizi gördüm Hersey eskimeye mahkumdu demek Hemen yaninda ablamin astigi Orhan Gencebay posteri duruyordu Bir teselli ver yaziyordu üzerinde Ama hic bir teselli vermiyordu Inadina acitiyordu iste Icimde bir seyler kopuyordu Paramparca olmustum Hepimiz paramparca olmustuk Kitapligin üzerine cizdigim cöp adamlari gördüm sonra Nasilda azar isitmistim annemden Bu cocuklar hic bir seyin degerini bilmiyorlar diye bagirmisti Biliyorum anne simdi her seyin degerini biliyorum iste Senin de babamin da kardeslerimin de Hepinizin degerini cok iyi biliyorum Sizi cok seviyorum anne sizi cok seviyorum Sevinci ve hüznü ayni anda yasiyordum Yorulmustum tam dalmak üzereydim ki kapi gicirtisiyla uyanmistim Babami gördüm Uyur gibi gözlerimi kapattim Yatagimin yanina diz cöktü Üstümü örttü siki siki Ilk defa saclarimi oksadi Saclarimi oksadi babam Ne kadar da gec kalmisti Aglamamak icin zor tutuyordum kendimi Bi taraftan hic bitmesin istiyordum bu rüya Alnimdan öptü babam Gözyaslari yanaklarimda kaldi Daha fazla dayanamadim Baba dedim boynuna sarildim Istemezsen gitmem baba Istemezseniz gitmem Allaha emanet ol yavrum dedi Cok mutlu oldum Canim babam benim canim babam Ellerini öpüyordum Hem agliyor hem gidiyordum Canim babam canim canim…
Kaldırımda yürüyordu yetişkin bir adam. Yanında da küçük bir kız. Oyuncakçının yanından geçerken. Vitrine yaklaştı kız, adamın ellerinden çekerek. Bir eliyle vitrini gösteriyor. Diğer elle de adamı içeri iteliyor. Gösterdiği de şirin bir oyuncak kedicik Baba al. İlle de. Al da…
Geç kalıyoruz dedi adam. Annen de merak eder. Bak havada soğuk. Dinlemiyordu onu küçük kız. Dayadı ellerini buz gibi cama. Soğuktan kızarmış elleri ile Baba al. İlle de. Al da…
Havada kararmak üzer. Adamda acele ediyor ama. Şöyle bir yokladı cebini. Var bir milyon, oyuncak da on milyon lira. Derince bir yutkundu. Sıkıca tuttu kızın elinden. Hissetti küçük kız da o eli. Ürkekçe bakarak adama. Baba al. İlle de Al da…
Zoraki uzaklaştırdı adam küçük kızı oradan. İlerde bir bakkala girdi. İyice baktı etrafa, gördü sakızların olduğu yeri. Yanaştılar. Dayanamadı küçük kız, sakızları göstererek. Baba al. Dedi tekrarlayarak. Gülümsedi adam, tabi alırım kızım diyerek. Kasaya yanaştı ödedi ve çıkarken gözlerini saklıyordu. Anca yetiyordu parası bir sakıza.
Erkekler için şiirler Erkeklere romantik şiirler Erkekler için yazılmış şiirler
Bir Erkek, Bir Kadın Bir kadın ağladı, Bir erkek, gökyüzüne çekti kendini Bir erkek ağladı. Bir kadın ölmeyi büyüttü içinde.
Bir kadın, “Nasıl dikkat etmezsin! ” dedi. Bir erkek, “Asıl ben senin neyinim? ” dedi. Bir erkek, “Sen bendeki mavisin.” dedi. Bir erkek, “Üşüyorum.” dedi. Bir erkek, bir kadın… böylece gittiler günün yanan yüzüne.
Bir kadın, “Ben senin neyinim? ‘ dedi. Bir erkek ağladı, dünya küçüldü. Bir erkek, bir kadın dünya yok oldu. Bir erkek, bir kadın… böylece gittiler kimsesizler ülkesine.
Bir kadın, “Yaşayacak mıyım sende? ” dedi. Bir kadın, “Bekleyecek misin beni? ” dedi. Bir erkek ağladı, bir kadın “Git.” dedi. Bir kadın, “Gidiyorum.” dedi. Yangına döndü erkek, ağladı. Bir kadın, bir erkek… böylece düştüler ateşler içine. Bir erkek sustu, Bir kadın sustu. Sendelediler, düştüler, öldüler. Bir erkek, bir kadın… intihar ettiler.
Kadın ve Erkek Kadın ağladı doğum gününde Erkek rahat orali değildi bile
Kadın sabırla bekledi Erkek öyle demişti
Kadın çaresiz onu bekliyordu Erkek bugünü yarına atıyordu
Kadın sabırla bekledi Erkek öyle demişti
Kadın acılar içinde anımsıyordu Erkek sevebilmem zor diyordu
Kadın sabırla bekledi Erkek öyle demişti
Kadın usulca ağladı caresizdi Erkek asla sevildiğini bilmedi
Kadın buna müstehaktı Değer vermişti….Değersizleşmişti..
Erkek zaten bunu söylemekle yetinmişti Bekleme gelemem sana zor demişti.
Bir erkek düşünün
Bir erkek Dünyaya gelişiyle başına saltanat kurulur Babalar övgüyle kurulur da kurulur… Bir erkek Aslan oğlum der soyadını sürdürür Gelecekte ya adını güldürür! yada soyadını öldürür Bir erkek Gençlikte romantik serüven peşinde koşar Zaman ona erkek olmanın saltanatını kurar Bir erkek Yüreği mertse doğruluk özüdür yolunda yürür Delikanlıca evlenir, onurluca soyunu sürdürür Bir erkek kazancını sevdikleriyle paylaşır Emanet saydığı eşine,çocuğuna sahip çıkar Bir erkek Onlarla aile yapısının kutsallığına tapar Onuru namusu şerefi için yaşar Kimi erkek Erkek ya! kendini kadınlar için varım sanır Güç bende misali! yanılıp aklı karışır Kimi erkek Boşlukta, sürekli arayışta, sevdim sanıp yanılır Maceralarıyla kim bilir? kaç canın ahını alır kimi erkek Ona göre suçlu hep kadındır! görmez kendini Haklı olur her zaman yanılsa da sözleri Kimi erkek Evlenmek için can atar iki üç yıl sonra heves biter Ona ne bir kadın, nede çocuk,hisleri anlamını yitirir kimi erkek İşte ben evliyim der! herkese limanını gösterir evdeki kadınını sürekli sevgilisine şikayet eder kimi erkek Dışarıda da arayış içinde, gördüğü her güzele takılır İçinden neler geçirir yüreği heyecanla kapılır kimi erkek Evinde eşine seni seviyorum,ilk ve son aşkımsın der Avutur,cep telefonuyla yatar kalkar,arayanları,mesajları Yok eder,mesaisine mesai toplantılarına toplantı eklenir Kimi erkek Evde ki eşini unutur, yalancı sevgililerle kendini avutur Korkusundan her yakalanışında! yeminler savurur kimi erkek Aptal sanırlar evdeki kadınları! kendilerini avuturlar Yuvam yıkılmasın diye hep’ son şans’ ister yalvarırlar Kimi erkek Kırklı yaşlarda giyimine daha da özenirler Saçlar özenle taranır ayna önünden gitmezler Kadınlar beni hala beğeniyor mu? kendilerini cezbederler. Kimi erkek. O neyse özü o dur! Öyle yaşamı çizer Ne kırkı akıllandırır nede yetmişi ancak mezarı pekler Kimi erkek Son demlerinde ayna önüne geçer! kendine bakar Ak düşmüş saçlarına çizgiler oluşmuş yüzünde Birde.. Gençliği düşer aklına! ah çeker..derinden Ben neydim oğlum? ne güzeller geçti yüreğimden Şimdi mi? .. Gençlikten ne eser! üzerimdekiler bile yakışmıyor Saltanatım bitmez sanırdım hanım bile aldırmıyor VE Bir erkek Yaşarken kendini biliyorsa namıyla anılır Gençliğinde ne yaptıysa ahiretinde onu bulur Bir daha gelmeyeceği dünyada onuru şerefi için yaşar Yanlışı son anda fark edenler eski saydığı eşine koşar Paşa gibi yaşayanlarda acı çekerek son nefesini sayar Her insan gibi,erkeklerinde bir gün hayatı kayar..
Türk Büyükleriyle ilgili şiirler,Türk Büyükleri ile ilgili şiirler,Türk Büyükleri şiirleri
Türk Büyükleri Günü İle İlgili Şiir
Fatih Sultan Mehmet Hana
Geçmiş tarihimin şerefi, şanı. Yüce Peygamberin dostu Fatihim! İslam ordusunun,sultanı, hanı… On dördünde serdi postu Fatihim!
Hüzünlü İstanbul,tütmez bacası. Osmanlı peşinde,genci,kocası… Ak Şemsettin,Molla Hüsrev hocası… Allah Allah dedi coştu Fatihim!
Marmara’yı topa tuttu taşırdı. Gemileri kara yerden aşırdı. İnanmadı Kahpe,Bizans şaşırdı. Ulubatlı önde koştu Fatihim!
Peygamber müjdesi olunca ayan, Geliyorum! dedi, İstanbul dayan! Böyle bir serdarı eyledim beyan. Yirmi bire girmiş baştı fatihim!
Küheylanlar saf saf şaha kaktılar. Gürlediler, şimşek olup çaktılar. Köpürdüler,seller gibi aktılar. Denizleri yardı, taştı Fatihim!
Topkapıdan çalınınca mehteran… Kalbimizde yaşıyorsun Mehmet Han. Bayrağım kaleye dikildiği an, Gülen yüzden güller saçtı Fatihim!
Ramazanım der ki nice sefere… Bulaşmasın bize hiç bir kefere! Allah’ın lütfuyla erdik zafere. Geleceğe bir yol açtı Fatihim!
Ramazan Kurt
Dedem Korkut
Ulu bir çınardır, dikilir barkım Tarih sahnesinde, bilinir farkım Rabbe niyazımla, silinir çarkım Şarkımız Dedemden, bolumuz olsun
Ne nefesim yeter, ne de sözlerim Kifayet göstermez, çare çözlerim Ben benden geçerken, yine özlerim Çarkımız Korkutdan, dolumuz olsun…
Damıtırım seni, korkularımdan Çileyle geçerim, sorgularımdan Kalbim ki sustadır, vurgularımdan Farkımız Başımdan, yolumuz olsun
Ölüm! Öz kardeşim, ahı sondadır Gerçeklerim ben de, gizlim ondadır Ötüken yaylam da, özüm kondadır Barkımız Buğumdan, kolumuz olsun
Orkun Işık
MUSTAFA KEMAL’ İ DÜŞÜNÜYORUM
Mustafa Kemal’ i düşünüyorum Yeleleri alevden al bir ata binmiş Aşıyor yüce dağları, engin denizleri Altın saçları dalgalanıyor rüzgarda Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri
Mustafa Kemal’ i düşünüyorum; Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında Destanlar yaratıyor cihanın görmediği, Arkasından dağ dağ ordular geliyor
Her askeri Mustafa Kemal gibi. Mustafa Kemal’ i düşünüyorum; Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere.
Al bir ata binmiş yalın kılıç Koşuyor zaferden zafere… Mustafa Kemal’ i düşünüyorum; Ölmemiş bir kasım sabahı!
Yine bizimle beraber biryerde, Yaşıyor dört köşesinde vatanın. Yaşıyor damar damar yüreklerde. Mustafa Kemal’ i düşünüyorum;
Altın saçları dalgalanıyor rüzgarda Mavi gözleri ışıl ışıl, görüyorum Uykularıma giriyor her gece. Ellerinden öpüyorum.
Ünlü Şairlerin Ölüm Şiirleri ünlülerin ölüm şiirleri şairlerden ölüm şiirleri
Ölümün sırrı
Ölümün sırrını sordum bir gence Güldü de bu ani suale önce Ölüm dedi, ölüm bir hiçtir bence Gençliğimi yalnız aşk ile ördüm
Rast geldim ak saçlı bir ihtiyara Lanetler ederdi bir eski yare Sorunca ölümü dedi bir çare Çünkü rüya gibi bir hayat sürdüm
Bu sırrı sormağa karar verdim ben Hayatı hicranla dolu ölüden Baktı boş gözlerle ayet okurken Dedi ben hayatı ölümde gördüm
Nazım Hikmet
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM…
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin… Fedakârlığımı anlıyorsun: vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orda beraber yaşarız külümün içinde külün, ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar… Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacağız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak: biri sen biri de ben. Ben daha ölümü düşünmüyorum. Ben daha bir çocuk doğuracağım. Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım. Yaşayacağım, ama çok, pek çok, ama sen de beraber. Ama ölüm de korkutmuyor beni. Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. Ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde. Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde? İçimden bir şey: belki diyor. 18 ŞUBAT 1945 PİRAYE NAZIM HİKMET.
Ölüm ve Oğlum Ne yaman çiğköfteymiş ki bu ölüm Şalgam suları iniyor şakaklarımdan ben hala susuyorum Gözlerimle taşlarcasına bir kör kuyuyu… Nerde kaldı bire saka kuşu Su gibi bildiğin o su kasidesi? Ve dudaklarımı sevsinler bir barut bulutuyla sanki ortadan biçilmiş bir güneş Aynı çığlığı mı ezberleyecek dersin akşamcılar akşama tövbe edinceye dek
Düzayaktı Attar A’met Efendiden Kartal Baba Tekkesine Bu seferki yolum ise ardımdan gelen kolun ölüsıra yürüyen kilden, kirloz bir bayrak epiy de yokuş üstelik ve giderayak Sırtına vurmuş yada buruşuk bir şipka biberini Meyvahoşa koşturuyor mork çizmeleriyle bir kırkayak Nasıl koşturduysa tulumbacılar eskiden yeşil karga tulumbalarını yangına Yandım diye böğürmüşüm Böğrüm yiyince böğrümden o çiğköfteyi YANDIM
Öylebi kuşaktık ki biz oğlum yine de sen ölüyorsun boynuna sarılınca ben Ve o domuz var ya İncildeki cümle günahı yüklenip uçuruma atlayan domuz Biz öyle bilem olamıyoruz… Meşksiz aşklarla senlerin başına tacettiğimiz o güzelim elmayı Utanmadan o ulusal akbabamıza sunuyoruz kellerinizle birlikte Bu gidişle korkarım bi tek ses kalacak bizden tıkırtısı farenin Kendi tahta kuyruğunu kemiren
Cama vurulmuş güneş kırıldı Nar daneleri döküldü suya Yandım diye böğürüyorum Ama bu kırkayak oynunda Öyle yakın ki ölümle oğlum Uyak oluvermişler adeta Ben ne demeye hala Sözümona bir inci gibi Acının yanardağ bardağında Kendi kendime eriyim? Oysa bu dünya denen ağacın Türkiye denen çatağında Öyle bir oğul var ki oğul Ölüme değil, ölüme Yaşanmaya bi ölüm bal
Cama vurulmuş güneş kırıldı Nar daneleri döküldü suya Gayrı adam oldu diye babam Oğlum beni sevse ya
CAN YÜCEL
Baharla Ölüm Konuşmaları – Can YÜCEL
I
Memelerim koparıyor
Yüzyıl süren bir yalnızlık
dile gelmişçesine
Nasıl nasıl bir sevinç yarabbi!
Ve ağrıya
ağrıya tabi,
ağraya
ağraya ağbi
Nakkaş Tepe de ancak
bezmimize böyle gelmiştir
Gelincikleri ve Nazım Hikmet’leriyle
Yerbilimsel bir hapisten sonra
II
İçimdeki karanlığı patlatacağım
Zifiri bir Su akacak
kamışımdan toprağa
Bir kedi yavrulayacak
köpek dişli bir kedi
Ve böğürtlenler köpürecek ağzından
Yedikçe
kendi
kendini
mayhoş
Ya da Posta Nazırı dedemden kalma
Mors’un en morundan bir karga
Konacak karşıki direğin doruğuna
Düşmanlarım öyle doldurmuşlar ki onu
Ne kadar taşlasan boş
oynamıyor yerinden
Ben kargadan korkmam ama
bunun gözleri baykuş
Ve tüyleri güngörmedik deniz dipleri kadar ıslak
can dündar
Ölünün Odası Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş; Yerde çıplak bir gömlek; korkusundan dirilmiş. Sütbeyaz duvarlarda çivilerin gölgesi Artık ne bir çıtırtı ne de bir ayak sesi… Yatıyor yatağında dimdik, upuzun, ölü; Üstü, boynuna kadar bir çarşafla örtülü. Bezin üstünde ayak parmaklarının izi; Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi. Son nefesle göğsü boş, eli uzanmış yana; Gözleri renkli bir cam; mıhlı ahşap tavana. Sarkık dudaklarının ucunda bir çizgi var; Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar. Sarkık dudaklarında asılı titrek bir an; Belli ki, birdenbire gitmiş çırpınamadan. Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm; Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm
Tugbam sitesinde en güzel Güldüren face ve msn Duvar Yazıları sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Güldüren face ve msn Duvar Yazıları Güldüren facebook Duvar Yazıları Facebook duvar yazıları Güldüren msn Duvar Yazıları Komik facebook ve msn Duvar Yazıları Güldüren face ve msn Duvar Yazıları
Eskiden kibirliydim; artık kusursuzum…
Ne kadar sallarsan salla, Dört yanlış bir doğruyu götürür..
Uzun lafın kısası : U.L.
Oyunu ayakta alkışladım, oturacak yer yoktu…
Hissediyorum öyleyse varım.
İşi olmayan giremez.İş ve İşçi Bulma Kurumu
Biliyorsan konuş örnek alsınlar bilmiyorsan sus adam sansınlar.
Hakkımı aradım meşgul çıktı.
Babama değerimi sordum; dünyalar kadar dedi. dünyanın değerini sordum; beş para etmez dedi .
Bu kadar cehalet ancak tahsille olur!
Bitkisel hayata girdim maksat yeşillik olsun
İnsanlar konuşur aptallar gürültü yapar! Gülerken herkes eşlik eder ya ağlarken. Başarılara herkes ortak olur ya yenilgilere. Öyle bir dost edin ki; kötü gün kapını çalınca kapıya seninle beraber baksın
Benim Her Bir Parçam BiriLerini Yaşatırken Ellerimi Taşıyan Kişiye Ellerim aşk Mektubu Yazmasını Öğreticek…
Tugbam sitesinde en güzel Elif Şafak Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Elif Şafak Sözleri elif şafak yazıları Elif Şafak Güzel Sözler En Güzel Elif Şafak Sözleri Kısa Yeni En Güzel Sözler Elif Şafak
Elif Şafak Sözleri
‘Aşk’ın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır Aşk! Ya tam ortasındadır,merkezinde… Ya da dışındasındır,hasretinde!…”
”Zira her ne kadar başkaları aksini iddia etse de aşk dediğin bugün var yarın yok cici bir histen ibaret değildir…”
”Sen,sen ol kelimelere fazla takılma.Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir.Aşık dilsiz olur.”
”Peki ama o halde nedenn analyamadığım,açıklayamadığım bir boşluk var içimde?Öyle bir boşluk ki günbegün büyümekte.Fare gibi sinsice,sessizce,hırslı ve haris,bu eksiklik duygusu ruhumu kemirmekteçNereye igtsem içimdeki boşluk da benimle gelmekte.İnsan bu kadar tam iken gene de hala eksik hissedebilir mi?Ya da mutluyken kederli de olabilir mi?.”
”Ya aşkı öğret bana ya da aşkın yokluğuna üzülmemeyi.”
”İnanç aşk gibidir.İspat şstemez.Mantıksal bir açıklama beklemez.Ya vardır,ya da yok. Beni dindar biri olarak saymışsın.Halbuki değilim.Dindar olmakla inançlı olmak aynı şey değil.!”
”Her hakiki aşk,umulmadık dönüşümlere yol açar.Aşk bir milad demektir.Şayet ‘aşktan önce’ ve ‘aşktan sonra’ aynı insan olarak kalmışsak,yeterince sevmemişiz demektir.Birini seviyorsanonun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir.O kadar çok değişmelisin ki sen,sen olmaktan çıkmalısın!..”
” ”Beni sevebilir misin?” diye sordu. ”Seni zaten seviyorum.” dedi Aziz gülümseyerek. ”Ama daha beni tanımıyorsun bile…” ”Seni tanıyorum.” diye üsteledi Aziz emin bir sesle. ”Benimle ilgili bilmediğin o kadar çok şey var ki..” ”Seni tanımam için çok şey bilmeme gerek yok.Senin özünü görüyorum..” dedi Aziz. Ve Ella bu cümleyi bir yerden hatırladı.Sanki ağzından çıkan kallavi cümleler beklemediği anlarda ona geri dönüyordu.Çember gibiydi hayat.Ne verirsen aynen iade ediyordu.Çılgınlıktı bu.!.. ”
Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşindemi koşmalıyım mecazimi yoksa dünyevi semavi yada cismani mi diye sorma! ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Bir silgi gibi tükendim ben Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşunkalem silgisiydim..Azaldığımla kaldım…
İçim acıyor herkese ve her şeye… Faniliğimiz, zayıflığımız, zaaflarımız…İnsan olmanın, insan olamamanın ağırlığı ciğerlerime doluyor… Nefes a l a m ı y o r u m ..
dönüp dolaşıp vardığım yerde / senden / bir senden /uzak düştüm / ayrı düştüm / belki de ilk kez /o zaman bölündüm…
Tugbam sitesinde en güzel Yeni Mükemmel Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Yeni Mükemmel Sözler
Süper mükemmel güzel sözler
♥Yeni bir ağaç keşfettim mezarlığın tam karşısında. Eğer bir gün son bir elveda için beni ararsan ya ağacın altındayım yada tam karşısında…
♥Sevmek suçsa cezam idam olsun, cezam idamsa celladım sevgilim olsun, celladım sevgilimse adı Sagopa olsun, adı Sagopa ise canım ona feda olsun…
♥Bir romandı gözlerin okuyupta bitiremediğim. Bir hayaldin sen varıpta hükmedemediğim. Merhaba deyipte elveda diyemediğim…
♥Ne olurdu bir yaprağın daha oolsaydı bak sevmio işte…hain papatya…
♥Ne dil yeter seni anlatmaya, ne göz kıyar sana bakmaya.Ne ellerim dayanır dokunmaya. Ne kollarım uzanır sana sarılmaya, Hiç ömür yeter mi bir sen daha bulmaya…
♥Uzaktasın diye unuttum sanma. Zaman ayrılığı öğretir, unutmayı asla!..
♥♥♥Eski bir dost gördüm dün yolda, senden bahsetti ‘haberin yok mu? evlendi’, dedi. Islandı gözlerim birden yıkılmış, mahvolmuş gibi. Dayanamayıp sordum ‘eskisi gibi yakışıklı mı?’ ‘Eskiden de yakışıklıydı.’ dedi. ‘Ya eşi oda güzel mi?’ dedim. Kafasını eğdi ‘Affet. Karşındayım.’ dedi.