Posts Tagged ‘defa’

Voleybol Hakkında…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

VOLEYBOLUN TARİHÇESİ

Voleybol Amerikalı William Morgan tarafından 1895’te A.B.D’de bulundu.Morgan YMCA adlı bir dernek üyesi olarak gençlerin spor yapması için bu oyunu geliştirmiştir.Morgan ,bu oyunu Basketboldan daha az fiziksel temas gerektiren bir oyun oluşturmak üzere basketbol,beyzbol,tenis ve hentbolun bazı özelliklerini biraraya getirmiş ve bu oyuna MINTONETTE adını vermiştir.
Morgan fileyi tenisten ödünç almış ve onu yerden yaklaşık 183 cm. yükselterek ortalama insan boyunun biraz üzerine çıkarmıştır.1896 yılında Springfield kolejinde Y.M.C.A kongresi toplandığında Dr. Mintonette adını VOLLEYBALL olarak değiştirmiştir.
Çünkü önemli olan topu öne-geriye getirmektir ve bu ingilizce volley anlamına gelmektedir. Bir oyun olarak voleybol önceleri A.B.D. iş adamları tarafından oyun sahalarında görülmüştür.1900 yılında Kanada bu sporu benimseyen ilk ülke olmuş ve uluslararası bir kuruluş olan Y.M.C.A. voleybolun bütün dünyaya yayılmasına öncülük etmiştir ve ayrıca aynı yılda voleybol için özel top tasarlanmıştır. İlk uluslararası turnuva 1913 yılında Asya kıtasında düzenlenmiş ve turnuvaya Çin ,Japonya ve Filipinler katılmıştır.
1916’da Filipinler’de topu belli bir açıyla yükselterek başka oyuncu tarafından vurulması şeklinde hücüma yönelik bir stil geliştirilmiştir. Birinci Dünya savaşında Avrupa’ya gelen A.B.D. askerleri voleybolu tanıtmaya başlamışlar ve 1917 yılında Y.M.C.A. üyesi A.B.D. askerleri bu sporu Fransa’ya götürmüşlerdir.1917 yılında Çekoslavakya’da oynanmaya başlamıştır.Aynı yılda oyun puanı 21’den 15’e düşürülmüştür.2.13 metre olan file yüksekliği 2.43 metreye yükseltilmiştir.1918 yılında sahadaki oyuncu sayısı 6 oyuncuyla sınırlı tutulmuştur.
Voleybol 1920’de Polonya’da oynanmaya başlanmış ancak her ülke oyun kurallarını değişik olarak belirlemiştir.Örneğin Asya kıtasında voleybol 9 kişiyle ve alçak filede oynanmıştır.1922’de her takım için üç vuruştan sonra topu karşıya atma kararı alınmıştır.
1922’de ilk defa Y.M.C.A. ulusal şampiyonası Brooklyn Newyorkta 11 eyaletten 27 takımın katılımıyla gerçekleşmiştir. 1928’de turnuvalara ve kurallara ihtiyaç duyulduğu görülmüş ve USVBA(Birleşik Devletler Voleybol Federasyonu) kurulmuştur.Voleybol sahasının YMCA takımı dışındakilere açılımı ile ilk defa ABD açık hava oyunu gerçekleşmiştir.
1930’da ilk defa ikili plaj voleybolu gerçekleşmiştir. 1934’te ulusal voleybol hakemleri onaylanmış ve aynı yıl Stocholm’de IAHF (Uluslararası Hentbol Federasyonu ) kongresinde Polonya başkanı bir teknik komite kurulmasını teklif etmiş ve kurulmuştur.
1936’da Berlin’de Olimpiyatlar sırasında II. Kongre yapılmış ve uluslararası bir komitenin kurulmasına karar verilmiştir.Ancak 2. Dünya savaşının çıkması bu girişimi etkilemiştir.
1937’de Boston’daki Amatör Sporlar Birliği toplantısında A.B.D. voleybol federasyonunu ulusal,resmi ,idari örgüt olarak kabul etmiştir. 1938 yılında Amerika’da uygulanan kurallar küçük değişiklerle uluslararası kurallar olarak kabul edilmiştir.
1947’de Pariste yapılan uluslararası kongrede Uluslararası Voleybol Federasyonu belirlenmiştir. Bu federasyona ilk üye olan ülkeler ; A.B.D., Brezilya, Belçika, Fransa, Hollanda, İtalya, Macaristan, Mısır, Portekiz, Polonya, Uruguay ve Yugoslavya’ dır.

• 1948’de ilk ikili plaj voleybolu turnuvası yapılmıştır.
• 1949’da ilk dünya şampiyonası Prag Çekoslavakya’da yapılmıştır.
• 1961 yılında Marsilya’da Olimpik branş olarak kabul edilmiştir.
• 1964 yılında Tokya’da yapılan Olimpiyatlarda erkekler ve bayanlar voleybol müsabakaları Olimpiyat programına konulmuştur.
• 1964 yılında Tokya’da bayanların bir defaya mahsus müsabakaya katılabilecekleri kararı alınmıştır.
• 1966 yılında Prag’da bayanların Olimpiyatlara katılmaması kararı kaldırılmıştır.
• 1974’de Meksika’daki Dünya şampiyonası Japonya’da Televizyondan yayınlanmıştır.
• 1987’de uluslararası voleybol federasyonu Dünya plaj voleybolu serisini programa almıştır.
• 1989’da uluslararası voleybol federasyonu voleybol sporuna yardım programı oluşturmuştur.
• 1990’da Dünya Ligi kurulmuştur.
• 1992’de Amerika’da 4 kişilik profesyonel plaj ligi başlamıştır.
• 1995’te voleybol sporu 100 yaşındaydı.
• 1996’da ikili plaj voleybolu olimpiyat programına alınmıştır.

TÜRKİYE’DE VOLEYBOL

Voleybol Türkiye’ye 1919 yılında Amerikalılar tarafından getirilmiştir.Bu sporu Türkiye’ye tanıtan kişi Dr.DEAVER isimli bir Y.M.C.A.üyesidir.Dr.Deaver 1919-1925 yılları arasında Y.M.C.A. müdürlüğünü yapmış ve adı geçen derneğin Çarşıkapı’daki spor salonunda başlayan voleybol müsabakaları İstanbul’luların ilgisini çekmiş ve rahbet görmüştür.Aynı zamanda Cağaloğlu’nda bulunan Erkek Muallim Mektebinde beden eğitimi öğretmeni Selim Sırrı Tarcan, Y.M.C.A. derneğinde oynanan voleybolla ilgilenmiş ve öğrencilerine bu sporu öğretmiştir.1920-1924 yılları arasında Selim Sırrı Tarcan’ın yetiştirdiği öğretmenler, voleybol öğretmeni olarak görev aldıkları yerlere bu sporu götürmüşler ,yayılmasına neden olmuşlardır.
İstanbul’daki bütün okullarda(Kabataş,Galatasaray,Vefa,İstanbul L.) voleybol futboldan daha öncelikli hale gelmiştir.Bu liselerden mezun olup eski mühendis mektebine geçenler voleybolu 1924-1944 yıllarında buranın sembolü haline getirmiş ,İstanbul şampiyonaları ilgi görmüştür.
1949’da Türkiye voleybol şampiyonası yapıldı.Bu şampiyonaya Beyoğlu, G.S, Altınordu, Moda, Kurtuluş, Vefa, Kadıköy kulüpleri katıldı. 1952’de Ayhan Demir üniversite takımını Mısır’a götürmüş ve modern voleybol ile karşılaşılmıştır.
1953’de ülkemizde Yugoslavya’da oynanan maçlarla oyun sistemimiz değiştirilmeye başlanmış ve 1956’da ilk defa Dünya şampiyonasına katılarak Dünya voleybolu hakkında ,kurallar konusunda bilgi sahibi olunmuştur. Bu arada ülkemize getirilen Yugoslav antrenör gençlerimize modern voleybolu öğretmeye başlamıştır.

TÜRKİYE VOLEYBOL FEDERASYONU
İstanbul şampiyonası 1928’den beri düzenli olarak yapılmaktayken, Türkiye voleybol şampiyonası da 1949’dan itibaren düzenlenmeye başlanmıştır.Türkiye 1948’de Uluslararası Voleybol Federasyonuna üye olmuştur.
Bu duruma rağmen ülkemiz de ayrı bir federasyon kurulmamış, Voleybol,Basketbol ve El topu spor oyunları federasyonu olarak idare edilmiştir.Kulüplerde çoğu zaman basketbol takımları biraraya gelerek voleybol takımı kurmuşlardır.
1958’de yetkililer,federasyonları ayırmış ‘Voleybol ve El Topu’ federasyonu kurmuşlardır.Bu büyük bir aşama olmuştur.
1958’de ilk defa erkeklerde Avrupa şampiyonasına katılan takımımız diğer yıllardaki tüm şampiyonalarda yer almıştır.Kız takımımız 1963’de oynanan Avrupa şampiyonasına katılmıştır.1967’de 35 takımın katılımıyla Avrupa şampiyonasını ülkemizde organize ederek modern voleybolun ülkemize yayılmasını sağlamıştır.
Türkiye ,1998 yılında ilk defa elemelerden geçerek Japonya’da yapılan Dünya voleybol şampiyonasına katılmıştır.

Bugün Pazar

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Bugün pazar…
Bugün, beni ilk defa
Güneşe çıkardılar.
Ve ben, ömrümde ilk defa
Gökyüzünün
Bu kadar benden uzak,
Bu kadar mavi,
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak,
Kımıldamadan durdum
Sonra, saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda;
Ne düşmek dalgalara,
Bu anda;
Ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak,
Güneş ve
Ben…
Bahtiyarım…

Nazım Hikmet Ran

gurbet gelini

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Cetin bir kis gecesiydi martti soguktu
Her taraf bembeyaz gök zifiri karanlikti
Icim üsüyordu cocuktum agliyordum
Gizli gizli hickira hickira
Sesim duyulmasin diye yorganin altina girmistim
Cok korkuyordum agliyordum
Son kez öpmüstü ablam beni kala kalmistim
Sus dedi isaret parmagini dudaklarina degdirerek
Hastanelerde gördügüm hemsire ablalarin fotograflarina benzemisti
Sakin sesini cikarma
Ahmetimi de öp benim yerime annemi de
Sizi cok seviyorum
Bende dedim icimden
Bende seni cok seviyorum abla
Bende seni bende seni cok seviyorum
Ablam gitmisti
Nereye diye soramadim
Bi islik sesi duydum inceden
Aklimda hep bu ses kaldi o geceden
O islik felaketi oldu ablamin
Ve yillar süren suskunlugu babamin
Iyice icine kapandi babam
Mahallede kimselerin yüzüne bakamaz oldu
Hayata küstü aylarca yillarca
Annem agladi o sustu
Hep bir haber bekleyerek gecti günleri
Sormuyordu ama bekliyordu
Dedikleri dogruydu
Ne olursa olsun et tirnaktan kopmuyordu
Ablam bir daha dönmedi
Kim bilir belki de dönemedi
Söz verdim kendime ben hic kopmayacaktim onlardan
Evlenmeyecektim
Tek umutlari bendim
Gözümün icine bakardi babam
Bir tane kizim benim der basini öne egerdi
Icim titrerdi
Pek belli etmezdi ama babam en cok beni severdi
Canimi istesinler kizimi istemesinler derdi babam
O daha cok kücük kücücük diyerek geri cevirirdi kismetleri
Hic büyümeyen kiziydim babamin
Sonunda benim de istedigim birine olur dedi babam
Hayirlisi olsun
Beyaz gelinligimi giyecegim güne kadar hep sustu
Agzini bicak acmiyordu
Bir gece annemle konusurlarken duydum
Acaba dogru mu yaptik hanim
Uzaklara verdik kizi gurbet ellere verdik
Taht yaptik da baht yapamadik su kizlara
Yazik bize yazik diyordu
Iyi olur insallah bey dedi annem iyi olur insallah
Sikma canini ablasina benzemesin kaderi
Nerden bilirdim gurbet ellere gelin gidecegimi
Zordu gurbet dedikleri
Simdiden yakti icimi
Kim bilir nasil özlerim annemi babami kardeslerimi
Evimi memleketimi
Gözyaslari icerisinde yatagima girdim
Yorgani basima cektim
Cocuklugumu biraktigim bu evde son gecemdi
Agliyordum
Bu evde dogmustum
Ve ilk defa bu evde aglamistim
Duvarlara baktim
Sokak lambasindan sizan isikta sararmis aile fotografimizi gördüm
Hersey eskimeye mahkumdu demek
Hemen yaninda ablamin astigi Orhan Gencebay posteri duruyordu
Bir teselli ver yaziyordu üzerinde
Ama hic bir teselli vermiyordu
Inadina acitiyordu iste
Icimde bir seyler kopuyordu
Paramparca olmustum
Hepimiz paramparca olmustuk
Kitapligin üzerine cizdigim cöp adamlari gördüm sonra
Nasilda azar isitmistim annemden
Bu cocuklar hic bir seyin degerini bilmiyorlar diye bagirmisti
Biliyorum anne simdi her seyin degerini biliyorum iste
Senin de babamin da kardeslerimin de
Hepinizin degerini cok iyi biliyorum
Sizi cok seviyorum anne sizi cok seviyorum
Sevinci ve hüznü ayni anda yasiyordum
Yorulmustum tam dalmak üzereydim ki kapi gicirtisiyla uyanmistim
Babami gördüm
Uyur gibi gözlerimi kapattim
Yatagimin yanina diz cöktü
Üstümü örttü siki siki
Ilk defa saclarimi oksadi
Saclarimi oksadi babam
Ne kadar da gec kalmisti
Aglamamak icin zor tutuyordum kendimi
Bi taraftan hic bitmesin istiyordum bu rüya
Alnimdan öptü babam
Gözyaslari yanaklarimda kaldi
Daha fazla dayanamadim
Baba dedim boynuna sarildim
Istemezsen gitmem baba
Istemezseniz gitmem
Allaha emanet ol yavrum dedi
Cok mutlu oldum
Canim babam benim canim babam
Ellerini öpüyordum
Hem agliyor hem gidiyordum
Canim babam canim canim…

Okuyan:şebnem kısaparmak

İslam ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İslami Şiirler
İslam ile ilgili Şiirler
İslamiyet Şiirleri
Müslüman Şiirleri

Ey Rabbim !

Yaratmak sadece sana mahsus,
Her şey kudret elin de senin.
Ol deyince oluverir dilediğin,
Yarattığın her şey kusursuz senin.

Sen! Hükmedenler hükmedenisin,
Şanın her alem de yüce senin.
Arş senin,Kürs senin,
Övülmeye layık olan yalnız sensin.

Bütün hazineler,ilimler senin,
İsteyeni ilimle yüceltirsin.
Dilediğini zenginlikle imtihan edersin
İlmin ezelden her şeyi kuşatmış senin

Sen! Her yerdesin,her şeydesin,
Tüm Kainat tespihte seni her an.
Ne uyku tutar seni,ne yorgunluk duyarsın,
Zaman ve mekanların üstünde olan sensin.

İnanan da inanmayan da kulun senin,
Hiç kimsenin ibadetine ihtiyacın yok senin.
Her canı bedenine emanet verirsin,
Eninde sonunda dönülecek olan sensin.

Din gününün sahibi sensin,
Her hesabı kolayca görürsün.
Mazlumun ahını yer de bırakmazsın,
Zalimi zulmün de bir çığlıkta boğarsın.

Dört kitabın sahibi sensin,
Levhi Mahfuz’dan verdin hepsini.
Sevgilinin kalbine indirdin Kuran’ı Kerim’i
Müslümana emrindir yaşamak şeriat rejimini.

Senin gazabından sana sığınıyoruz,
Bizi koru, bizi gözet,bizi yalnız bırakma.
Son nefeste iman üzere canımızı kabzet,
Bizleri Mahşer de sevdiklerinle beraber haşret

Şeref Özen

Selam Sana Ya Muhammed Mustafa

Gelişini haber verdi Nebîler,
Son dönemde gelir Ahmed dediler,
Melekler yoluna güller serdiler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa.

İsrafil ninniler söyledi cana,
Çocuklukta özlem duydun babana,
Anam babam feda olsunlar sana,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ruhu nakşın gönüllere pür şifa.

Gençliğinde cesur, mert bir civandın,
Doğruluğa ta yürekten inandın,
Muhammedü’l-emin unvanı aldın,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Cemâlin benzerdi hüsn-ü Yusuf’a.

Ceddin İbrahim’in Hanif dininde,
Bazen tüccar oldun Kenan ilinde,
Yalan yanlış yoktu senin dilinde,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Meleklerde olmaz sendeki vefa.

Mirâcına şahit oldu âlemler,
Sevenler müjdeli haberi bekler,
Firâkından yandı bütün felekler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Gelmek istiyorum senin tarafa.

Ağzında dualar, gözlerin yaşlı,
Çocukla çocuktun, yaşlıyla yaşlı,
Oldukça vakurdun, hep ağır başlı,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şöhretin yazıldı nurlu Mushaf’a.

Konuşurken sesin gayet sakindi,
Bakışın kararlı, gözler emindi,
Firdevs dedikleri Cennet tenindi,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Allah remzeyledi mim-i hurûfa.

Tenin gül kokardı, nefesin reyhan,
Dünyada sultandın, ukbada sultan,
Seni görmek ister bu fakir her an
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şefâatin göster koyma A’râfa.

Ahlâkın Kuran’dı âdabın Furkân,
Ashâbın ışıktı, Ehl-i beyt nurdan,
Resul ayrılamaz çâr-ı yarından,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ehl-i Beyte canlar feda bin defa!

Şah Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin,
Sevdam Zeynep ile Zeynel Abidin,
Sensin kıblem, sensin Kevser, sensin din!
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Her zerrene Halit feda bin defa.

Tasavvuf Yolcusundan,

Medine’ye Varamadım

Medineye varamadım
Gül kokusun alamadım
Muhammed’e (ASM) doyamadım
Yaralıyam yaralıyam

Kabenin örtüsü kara
Açtı yüreğimde yara
Bulunmadı derdime çare
Yaralıyam yaralıyam

Hacerül esvedin taşı
Akıttı gözümden yaşı
Bulunmaz resülün eşi
Yaralıyam yaralıyam

Erkan Mutlu

Kalbin yapısı vücudumuzdaki işleyişi ve görevi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İnsan vücudundaki atardamartoplardamar ve kılcal damarların toplam uzunluğu yaklaşık 96000 km uzunluğundadır ve dünyanın çevresini iki defa dönebilecek uzunluktadır

Erişkin insan kalbi her dakika 5 litreher gün 9000 litre kanı vücuda pompalamaktadır

Kalp her gün yaklaşık 100 000 defa atmaktadır

Ortalama 70 yıllık bir yaşam süresince 25 milyar defa kalp atmaktadır

İnsan kalbinin ağırlığı kadında 250 erkek de 300 gram kadardır

Bir çocuğun kalbi yaklaşık sıkılı bir yumruk kadarerişkin kalbi iki yumruk kadar büyüklüktedir

Kanın %78’i sudur

Kan yaklaşık 20 saniyede tüm beden yolculuğunu tamamlamaktadır

Kalbin yapısı ilk defa 1706 yılında bir Fransız anatomi profesörü olan Raymond Viessens tarafından tanımlanmıştır

Elektrokardiyografi aygıtı bir Hollandalı fizyolog olan Einthoven tarafından 1902’de keşfedilmiştir

Kalbin Yapısı

Normal kalp yumruktan biraz daha büyük kas yapısında güçlü bir pompadır Günde ortalama 100 000 kez kasılarak 8000 litre kanı sürekli olarak dolaşıma pompalar

Kalp dört boşluktan oluşur Üstte sağ ve sol olmak üzere iki kulakçık altta ise sağ ve sol olmak üzere iki karıncık vardır

Kalpte dört kapak bulunur: Triküspid kapak sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında pulmoner kapak sağ karıncık ile akciğerlere

kan taşıyan büyük damar (pulmoner arter) arasında mitral kapak sol kulakçık ile sol karıncık arasında ve aort kapağı sol karıncık ile ana atar damar / şah damarı (aort) arasında bulunur

Kalbin Görevi

Organlardan gelen ve oksijeni az olan kirli kan toplardamarlar ile sağ kulakçığa dökülür buradan triküspid kapak aracılığı ile sağ karıncığa geçer Sağ karıncık kirli kanı pulmoner kapaktan pulmoner arter aracılığı ile akciğerlere pompalar Akciğerlere gelen kan oksijenden zenginleşir Oksijenden zenginleşen temiz kan akciğer toplardamarları ile sol kulakçığa buradan da mitral kapak aracılığı ile sol karıncığa geçer Sol karıncığa gelen temiz kan aort kapağından geçerek aort aracılığı ile tüm organlara pompalanır Sol karıncıktaki kanın basıncı kolda ölçülen kan basıncına eşittir

shakespeare güzel sözler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

shakespeare güzel sözler

Tugbam sitesinde en güzel shakespeare güzel sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa shakespeare güzel sözler
shakespear sözleri
shakespeare şiirleri
shakespeare soneleri
shakespeare aşk sözleri
William Shakespeare sözleri

Öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı

Ölçülebilen sevgi zavallı bir sevgidir

Bütün dünya bir sahnedir

Umut, aşıkların değneğidir

bedenimiz bahçemizdir bizim, isteklerimiz de bahçıvanımız

ah ne haşmetlidir,bir dev gibi güçlü olmakama zalimliktir,o gücü bir dev gibi kullanmak

bazen yıldızları süpürürsün farkında olmadan,
güneş kucağındadır, bilemezsin
bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür
göğsünde kuruludur orkestra, duyamazsın
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın
uçar gider, koşsan da tutamazsın

* Acaba bu yarayı hep ağır ağır iyileştiren de nedir?
* Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yolu asla düz gitmiyor
* Aklın bağlamadığı dostluğu, akılsızlık kolayca çözebilir
* Aslında hiç bir şey iyi veya kötü değildir Her şey bizim onlar hakkında düşündüğümüze bağlıdır
* Aslında bizler rüyaların yapıldığı kumaştanız!
* Aşk bir deliliktir

* Bazı yıkılışlar, daha parlak kalkınışların teşvikcisidir
* Bir iftira başka iftiraları doğurur
* Buz kadar lekesiz, kar kadar temiz olsan bile iftiradan kurtulamazsın

* Cehalet Tanrının laneti olduğuna göre, bilgi göklere uçabileceğimiz kanatlardır
* Cehennem boşTüm şeytanlar buradadır

* Daha iyi, iyinin düşmanıdır
* Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın

Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Shakespeare’e gönderdiğinde yazarın verdiği cevap

* Dünya bir sahnedir

* Felaket dost sayısını sıfıra indirir

* Geçmiş bir dost için yakınmak yeni dertler edinmektir
* Geçmiş bir felakete üzülmek, bir yenisini davet etmenin en emin yoludur
* Gözyaşı ile yıkanan yüzden daha temiz bir yüz olamaz

* Hayat, gelip geçen bir gölgedir
* Hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz
* Herkese kulağını, ama çok azına sesini ver
* Hiçbir miras, doğruluk kadar zengin değildir
* Her dost dosdoğru dost olmuyor

* İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler çok zaman kemikleriyle beraber gömülür
* İyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun altında yine yara görür

* Konuşmadan önce düşün, hareket etmeden önce ölç
* Kadın çok defa hoşlandığı şeye dudak büker
* Kadınlar güller gibidir, bir defa açıldılar mı; yaprakları hemen dökülmeye başlar
* Kendi başına iyi veya kötü birşey yoktur, bunu düşüncelerimiz yapar
* Konuşmadan önce düşün ki konuştuktan sonra düşünmeyesin

* Nasıl bir at, üzerindeki zengin koşumların farkına varmazsa insan da içinde yaşadığı nimetlerin öyle farkına varmaz
* Ne kadar da fakirdir sabrı olmayanlar

* Ölçülebilen bir sevgi zavallı bir sevgidir
* Özgürlük dışarıdaysa sürgün sizin yanınızdır

* Peşine düşülen kadın, bir melek görünür erkeğin gözüne; elde edilmeye görsün, şeytan kesilir

* Uykumda bir kraldım, ama bir hiçim uyandığımda

* Yiğitlik intikam kazanmakta değil, tahammül göstermektedir
* Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun

* Şeytan bir günah işleteceği zaman, işe, bu günahı kutsallık zırhına sarmakla başlar

Shakespeare Sözleri Aşk

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Shakespeare Sözleri Aşk

Tugbam sitesinde en güzel Shakespeare Sözleri Aşk sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Shakespeare Sözleri Aşk
Shakespeare den sözler
Shakespeare sözleri nelerdir?

Öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.

Ölçülebilen sevgi zavallı bir sevgidir

Bütün dünya bir sahnedir.

Umut, aşıkların değneğidir.

bedenimiz bahçemizdir bizim, isteklerimiz de bahçıvanımız.

ah ne haşmetlidir,bir dev gibi güçlü olmak.ama zalimliktir,o gücü bir dev gibi kullanmak

bazen yıldızları süpürürsün farkında olmadan,
güneş kucağındadır, bilemezsin.
bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür
göğsünde kuruludur orkestra, duyamazsın
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın
uçar gider, koşsan da tutamazsın.

* Acaba bu yarayı hep ağır ağır iyileştiren de nedir?
* Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yolu asla düz gitmiyor.
* Aklın bağlamadığı dostluğu, akılsızlık kolayca çözebilir.
* Aslında hiç bir şey iyi veya kötü değildir. Her şey bizim onlar hakkında düşündüğümüze bağlıdır.
* Aslında bizler rüyaların yapıldığı kumaştanız!
* Aşk bir deliliktir.

* Bazı yıkılışlar, daha parlak kalkınışların teşvikcisidir.
* Bir iftira başka iftiraları doğurur.
* Buz kadar lekesiz, kar kadar temiz olsan bile iftiradan kurtulamazsın.

* Cehalet Tanrının laneti olduğuna göre, bilgi göklere uçabileceğimiz kanatlardır.
* Cehennem boş.Tüm şeytanlar buradadır..

* Daha iyi, iyinin düşmanıdır.
* Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın.

Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Shakespeare’e gönderdiğinde yazarın verdiği cevap

* Dünya bir sahnedir.

* Felaket dost sayısını sıfıra indirir.

* Geçmiş bir dost için yakınmak yeni dertler edinmektir.
* Geçmiş bir felakete üzülmek, bir yenisini davet etmenin en emin yoludur.
* Gözyaşı ile yıkanan yüzden daha temiz bir yüz olamaz.

* Hayat, gelip geçen bir gölgedir.
* Hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz.
* Herkese kulağını, ama çok azına sesini ver.
* Hiçbir miras, doğruluk kadar zengin değildir.
* Her dost dosdoğru dost olmuyor.

* İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler çok zaman kemikleriyle beraber gömülür.
* İyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun altında yine yara görür.

* Konuşmadan önce düşün, hareket etmeden önce ölç.
* Kadın çok defa hoşlandığı şeye dudak büker.
* Kadınlar güller gibidir, bir defa açıldılar mı; yaprakları hemen dökülmeye başlar.
* Kendi başına iyi veya kötü birşey yoktur, bunu düşüncelerimiz yapar.
* Konuşmadan önce düşün ki konuştuktan sonra düşünmeyesin…

* Nasıl bir at, üzerindeki zengin koşumların farkına varmazsa insan da içinde yaşadığı nimetlerin öyle farkına varmaz.
* Ne kadar da fakirdir sabrı olmayanlar.

* Ölçülebilen bir sevgi zavallı bir sevgidir.
* Özgürlük dışarıdaysa sürgün sizin yanınızdır.

* Peşine düşülen kadın, bir melek görünür erkeğin gözüne; elde edilmeye görsün, şeytan kesilir.

* Uykumda bir kraldım, ama bir hiçim uyandığımda.

* Yiğitlik intikam kazanmakta değil, tahammül göstermektedir.
* Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun.

* Şeytan bir günah işleteceği zaman, işe, bu günahı kutsallık zırhına sarmakla başlar.

Amerikan Atasözleri

Pazar, Haziran 17th, 2012

Amerikan Atasözleri

Tugbam sitesinde en güzel Amerikan Atasözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Amerikan Atasözleri
Amerikalılara Ait Atasözleri
Yabancı Atasözleri

Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir.

Birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir; birlikte çalışmak başarıdır.

Cesur adamın bakışı, korkağı kılıcından daha çok düşman titretir.

Zorluk seni zorlayıncaya kadar, sen zorluğu zorla.

Balayı, genç gelinin omzunuzda ağlamayı bırakıp; ensenizde boza pişirmeye başladığı gün biter.

Bir kadının yüzündeki ifade,sırtındaki elbiselerden daha mühimdir.

Dehanın bir bölümü ilham,üç bölümü terdir.

Durgun sular derin akar.

Eski zaman genç kızı,utanınca kızarırdı;şimdiki genç kız,kızarınca utanıyor.

Kaybetmekten yılmayan,kazanmanın eşiğindedir.

Komşunu sev,ama bahçe duvarını yıkma.

Odununu kendi kesen,iki kere ısınır.

Sır dolu kalp zindan,kalbin sahibi gardiyandır.

Talih bir defa güldü mü,talaşla beyin arasında fark yoktur.

Hata işlemeyen hiçbirşey yapmıyor demektir

Kaybetmekten yılmayan, kazanmanın eşiğindedir.

Balık ve konuk üç günde kokar.

Bir insan sana “eşek ” derse umursama, ama 5 kişi sana “eşek” derse git kendine bir semer al.

Çaydanlık bakmakla kaynamaz.

İtle yatan bitle kalkar.