Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümünün şüpheli olduğunu belirttiği rapor, kullanılan ambulansı tartışmalı hale getirdi. Ambulansı inceleyen DDK heyeti, raporda o dönem Cumhurbaşkanlığı’na ait ambulansın yetersiz ve donanımsız olduğu tespitlerine yer verdi.
Akşam gazetesi, Turgut Özal’ın hastaneye ambulansı satın alan koleksiyoner Gürsev Gür’le konuştu.
Gürsev Gür, DDK incelemesiyle aracın Turgut Özal’ın ambulansı olduğunu anladığını söyledi. Gür, ambulansı nasıl aldığını şöyle anlattı: “O dönem bu ihalelere ilgi yoktu. Hurdacılar gelip eski resmi araçları toplarlardı. İhalede sadece ben ve hurdacılar vardık. Makam aracını satın alınca bir de bu siyah ambulansı gördüm. DSİ’nin hurda pikaplarıyla yan yana duruyorlardı. Ambulansa hurdacılar bile ilgi göstermedi. El kaldırdım aldım. Ben de 500 liraya yani bin dolar civarında bir paraya aldım. Hurdacılar alsaydı tek bir parçası dahi bulunamazdı.”
Aracı satmayacağını belirten Gür, “Elden çıkarmayı düşünmüyorum. Satmak istesem bir değer dahi koyamam, paha biçilemez” dedi. DDK yetkililerinin aracı incelediğini ifade eden Gür, “Araçta hiç bir şeye dokunmadım. DDK yanıma 14 kişilik bir heyetle geldi. Ambulanstan bir şey eksilip eksilmediğini sordular. Aracın neden bu kadar tozlu olduğunu merak ettiler. DDK, ambulansın bunca yıl nasıl elimde kaldığına çok şaşırdı” dedi.
Aracın donanımsızlığına dikkat çeken Gür, şöyle konuştu: “Özal’ı bu araca nasıl sığdırdılar, nasıl taşıdılar bilmiyorum. Ambulansa yerleştirmeye çalışırken bile zarar vermiş olabilirler. Makam aracıyla taşınsa bile daha konforlu olurdu. Ambulansta sedye dışında ne bir donanım ne de başka bir şey var. Ambulans daha 30 bin kilometrede. Köşk’te yatıp durmuş. Araba olarak kullanılsa dahi iyiymiş. Mercedes 230 model araba, motoru güzel, çift karbüratör. Üzerindeki Kızılay işareti olmasa cenaze arabasına daha çok benziyor.”
Özal’a ait araçları topladığını belirten Gür, Turgut Özal ve eşi Semra Özal’ın Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün açılışında köprüden geçerken kullandığı ve “Bir kaset koy da neşelenelim Semra” sözüyle tarihe geçen aracın da kendisinde bulunduğunu kaydetti. DDK tarafından hazırlanan raporda ambulans için şu ifadeler yer almıştı:
“Araç içerisinde tıbbi donanımın bulunmadığı, sadece basit, eğimli bir sedyenin bulunduğu, şoför mahali ile arka bölüm arasında açılıp kapanabilen sürgülü bir camın olduğu, arka bölümde sadece bir kişinin oturabileceği sabit koltuğun bulunduğu, aracın koldan vitesli mekanizmaya sahip olduğu görülmüştür. Aracın, koldan düz vitesli olması, sürekli bir şoförün tahsis edilmemesi, ihtiyaç duyulduğunda nöbetçi şoförlerden birinin görevlendirilmesi, çok sık kullanılmaması, eski model olması, sevk ve idaresinde güçlük yaşandığı kanaatini uyandırmaktadır.”
Tıbbi uzmanlar heyeti de aracın içinde bir sedyeden başka hiç bir ilk yardım malzemesi ve ilaç bulunmadığına dikkat çekip, “Hastaya müdahale edecek hekim veya sağlık çalışanının ayakta durabileceği kadar tavan yüksekliği olmadığı, bu nedenle ambulans olarak nitelendirilemeyeceği” değerlendirmesinde bulunmuştu.