Özlem Akarsu Çelik’in röportajı
Emekli Org. Edip Başer, 2006’da, Terörle Mücadele Koordinatörü olarak atanmış, görevde olduğu süre boyunca Amerika’yı terörle mücadeleye yeterince destek vermemekle eleştirmiş ve ‘PKK’yı muhatap alan bir misyonun parçası olmam’ demişti. Görevden alınan Dr. Başer, halen Yeditepe Üniversitesi’nin Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nün müdürü. NATO’da İstihbarat Daire Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapan tecrübeli isim, Suriye’nin Türk jetini vurmakla düşmanca davrandığını söylerken Hükümet’in Suriye politikasını da diplomatik dille eleştirdi.
KISA SÜRELİ İHLAL NORMAL
– Hükümetin Suriye politikasını başından beri çok sert bulanlara katılıyor musunuz?
Uçak olayı sonrasındaki sertleşmeyi haklı bulmamak mümkün değil. Ondan önceki süreçte, Suriye yönetimini tahrik edecek nitelikteki beyanlar ve hatta uçak olayında bu sert tavırların etkili olabileceğinden de söz edilebilir.
– Suriye neden bir Türk savaş uçağını vurdu?
Ortadoğu, Osmanlı sonrası başta ABD, batılı güçler ile Rusya arasında hakimiyet kurma yarışının sahnesi oldu. Bugün Suriye ve birçok ülkede olup bitenler bu çok taraflı oyunun parçası. Suriye ile Türkiye arasında hiçbir zaman karşılıklı ‘güven’ hakim olmamıştır. Kısa süreli hava sahası ihlalleri her yerde olur. Bağışlanması mümkün olmayan husus, uyarıda bulunulmadan uçağın hedef alınması. Düşmanca bir hareket söz konusu.
– Türkiye krizi doğru yönetiyor mu?
Ciddi bir devletin yöneticilerinden kriz durumlarında olayı kabullenmiş görüntüsü vermemenin yanında, sağduyulu hareket etmesi beklenir. Bir çatışmanın bölgeye yayılma olasılığıyla getireceği kazanç ve kayıplar iyi hesaplanmalı. Aslında bu hesapların şimdiye kadar ilişkilerin gerginleşmesi sürecinde olasılık planlaması içinde yapılmış olması gerekir.
– NATO, Türkiye için Suriye ile savaşır mı?
İttifakın, bölgede bir çatışmanın tarafı olmasına karar verme anı geldiğinde üyeler içinden durumu farklı değerlendirenler çıkabilir. Suriye’ye yönelik NATO harekatının bölgede başka çatışmalara da kapı açabileceği olasılığı ileri sürebilirler. Suriye’nin bir şekilde cezalandırılması ABD’nin de isteği olması bu endişeyi gereksiz kılabilir. Buna rağmen NATO’nun ‘Türkiye için Suriye ile savaşmam’ demesi, ittifakın kendini inkarı olur, tartışılır hale gelir. Türkiye’nin güvenliği açısından NATO güvencesi sona ermiş sayılır.
– Suriye ile ilişkilerin bu noktaya gelmesi PKK’ya nasıl yansır?
Eylemlerini artırmak, Suriye’ye yönelik görev alan Türk güvenlik güçlerinin geri bölgesini tehdit misyonu üstlenebilir. Akıl hocaları tarafından, Türkiye’nin zayıf düşürülmesinin pazarlık gücünü artıracağı hesaplanabilir. Suriye için istihbarat elemanı olarak işlev görebilir.
– Zana’nın, ‘Kürt sorununu Başbakan çözer’ sözünün arkasında, Kuzey Irak yönetimi-ABD-Türkiye arasında varılan yeni bir mutabakatın olduğu konuşuldu. Yeni bir döneme mi girildi?
Önceki beyanlarına baktığımızda bölünmeyi hedefleyen çözümlerden söz ettiğini görürüz. Bu beyandan, terör sorununun çözümünde yeni bir döneme girildiğini söylemek mümkün değil. Barzani’nin duruşunu ABD yönetiminin belirlediği bilinmeyen bir husus değil. Daha önce varılan hangi mutabakata sadık kalmışlar ki buna uysunlar? Suriye’deki sürece yönelik ABD planlarının parçası olabilir. Sanki, ‘Ben terörle mücadelende sana yardım ediyorum. Sen de Suriye’ye yönelik politikamda yanımda ol’ diyor.
– PKK’nın varlığını sona erdirmek için Barzani’den medet ummak gerçekçi mi?
Olmayacağının, bunca zamandır Irak’ın kuzeyinde yerleşik terör örgütüne lojistik destek sağlamayı sürdürdüğünün, yıllar önce devlet yetkililerine anlatıldığını anımsıyorum.
– Kamuoyunda, ABD’nin PKK ile mücadelede verdiği desteğe dair ciddi kuşkular var?
ABD yönetimleri, yapabileceklerinin çok az kısmını yapmaktadırlar. Beklentimiz, Irak’ın Kuzeyi’ndeki bölgesel yönetimin, örgütün lojistik destek kanallarının kesilmesini sağlaması, AB ülkeleri üzerindeki nüfuzunu kullanarak PKK terör örgütüne para akışının kesilmesinin sağlanmasıydı. Kuşkuları paylaşıyorum.
– Öcalan’a ev hapsi çözüme katkı sağlar mı?
Bu, devlete karşı bir tür şantaj uygulaması. Barzani’nin dağıttığı yıllık almanaktaki Kürdistan haritasında, Bakü-Ceyhan petrol boru hattının geçtiği güzergah sınır çizgisi olarak belirtilmiş; Kars, Erzurum, Erzincan, Sivas, Kayseri’nin doğu bölümü, Adana ve İçel Türk vatandaşlarının pasaportla gidebileceği bölge içinde kalıyor. PKK ve siyasi uzantısı rolünü oynayanların hedefledikleri çizgi burasıdır.
TARTIŞTIM, GÖREVDEN ALINDIM
– Koordinatörlük’ten alındığınızda Başbakanlık açıklamasında, ‘Konuyla ilgili bazı beyanatlarının çalışmaları olumsuz yönde etkileyeceği göz önünde bulundurularak görevinin sona erdirilmesi uygun görülmüştür’ denilmişti…
Bir siyasi makam sahibiyle tartışma sonucu görevden alındım. Başka bir konu ile ilgiliydi. (Başer’in, o dönem Die Welt’e verdiği mülakattaki AK Parti iktidarına yönelik eleştirileri nedeniyle dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le tartıştığı öne sürülmüştü) Tartışma sonunda, ABD’den son olarak istediğimiz üç hususun 15 günde yerine getirilmemesi halinde görevi bırakacağımı ilgili şahsiyete bildirmiştim.
Uludere doğru anlatılmalıydı
– 34 sivilin hayatını kaybettiği Uludere’de kim sorumlu?
Devletimizin bazı gerçekleri halkımıza zamanında ve doğru olarak anlatmaması, olayın bölücü örgüt ve yandaşları tarafından kullanılmasına yol açmıştır. O bölge terör örgütünün, ülkeye giriş için kullandıkları bir güzergahı içeriyor. Sınıra doğru ilerleyen 30-40 kişilik bir grup ile ilgili bilgi gelmiş. Zaman kaybetme lüksünüz yok.
28 Şubat darbe değil
– Genelkurmay eski Başkanı İ. H. Karadayı, Çevik Bir’in Sincan’da tankların yürümesi için söylediği ‘Balans ayarı yaptık’ sözünü ‘boşboğazlık’, 28 Şubat için kullanılan ‘postmodern darbe’ sözünü ise ‘aptalca’ olarak değerlendirdi?
28 Şubat’ta MGK’da alınan kararları darbe ya da post modern darbe olarak nitelemek gülünç. Bu toplantıda yoğun tartışmaların yaşandığı, kurul üyesi komutanların hükümete eleştirilerde bulundukları açıklanmıştır. Bunlar, kurulun çalışma yöntemleri içinde doğal işler olarak görülmeli. Ülkenin ulusal güvenliğiyle ilgili konular tartışılıyor. Tankların yürüyüşüyle ilgili beyanı, anında dile geldiği gibi söylenmiş bir söz. Sayın Demirel’in söyledikleri en güzel açıklama; kurul kararları hükümet tarafından da onaylanmış ve uygulanması için gereği yapılmıştır.
Akşam