Posts Tagged ‘fakat’

Şükür İle İlgili Ayetler

Cumartesi, Haziran 23rd, 2012

Kuan’da Şükür İle İlgili Ayetler,

Kuan’da Geçen Şükür İle İlgili Ayetler,

2:52 – Sonra yine de sizi affettik, artık şükretmeniz gerekiyordu.

2:56 – Sonra şükredesiniz diye sizi ölümünüzün ardından yeniden diriltmiştik.

2:152 – O halde beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin.

2:158 – Gerçekten Safâ ile Merve Allah’ın alâmetlerindendir. Onun için her kim hac veya umre niyetiyle Kâ’be’yi ziyaret ederse, bunları tavaf etmesinde ona bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz Allah iyiliğin karşılığını verir, o her şeyi bilir.

2:172 – Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların hoş ve temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin, eğer yalnız O’na kulluk ediyorsanız.

2:185 – O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.

2:243 – Görmedin mi o kimseleri ki kendileri binlerce kişi iken ölüm korkusuyla yurtlarından çıktılar. Allah da kendilerine “ölün!” dedi, sonra da onlara bir hayat verdi. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların pek çokları şükretmezler.

3:123 – Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah size Bedir’de yardım etmişti. Allah’tan sakının ki, O’na şükretmiş olasınız.

3:144 – Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.

3:145 – Allah’ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ölmek yoktur. (Ölüm) belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini dilerse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.

4:147 – Eğer şükreder ve iman ederseniz Allah size azabı ne yapar? Allah, şükredenlerin mükafatını veren ve her şeyi bilendir.

5:6 – Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.

5:89 – Allah sizi, kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezası), ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azad etmektir. Verecek bir şey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi bozmanın cezası budur. Yeminlerinizi koruyun. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar ki, şükredesiniz.

6:53 – Biz onlardan kimini kimi ile, “Allah aramızdan bunlara mı lutfunu layık gördü” desinler diye, işte böyle imtihan ettik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil midir?

6:63 – De ki: “Bizi bu tehlikeden kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız” diye gizli ve aşikâr O’na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?

7:10 – Doğrusu Biz sizi yeryüzünde, yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz!

7:17 – “Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın.”

7:58 – Güzel memleketin bitkisi, Rabbinin izniyle çıkar; kötü olandan ise yararsız bitkiden başka bir şey çıkmaz. İşte biz, şükreden bir toplum için âyetleri böyle açıklarız.

7:144 – Allah buyurdu: Ey Musa! Sana verdiğim peygamberlikle ve kelâmımla seni insanlar üzerine seçkin kıldım. Sana verdiğime sıkı sarıl ve şükredenlerden ol!

7:189 – Sizi bir tek nefisten yaratan, onunla sükûnet bulsun diye eşini de ondan yaratan Allah’tır. O, eşini kucaklayıp sarılınca (ona yaklaşınca), eşi hafif bir yük yüklendi (hâmile kaldı). Bir müddet böyle geçti, derken yükü ağırlaştı. O vakit ikisi birden Rableri olan Allah’a şöyle dua ettiler: “Eğer bize salih bir evlat verirsen, biz muhakkak şükredenlerden olacağız.”

8:26 – Düşünün ve hatırlayın o zamanları ki, hani bir vakitler siz yeryüzünde güçsüzdünüz, hor görülen bir azınlıktınız. İnsanların sizi hırpalamasından korkuyordunuz, öyle iken O, sizi barındırdı ve sizi yardımıyla destekleyip güçlendirdi ve şükretmeniz için temizlerinden rızık verdi.

10:22 – Sizi karada ve denizde gezdirip dolaştıran O’dur. Hatta gemilerde bulunduğunuz ve o gemiler, içindekilerle beraber hoş bir esinti ile akıp gittikleri ve tam keyiflendikleri sırada o gemilere şiddetli bir fırtına gelir çatar ve her taraftan onlara dalgalar gelmeye başlar. Bütünüyle kuşatılıp artık bittiklerini sanırlar. İşte o vakit tam ihlas ile Allah’a yalvarır ve dindar olurlar: “Eğer bizi buradan kurtarırsan, andolsun ki, şükredenlerden olacağız.” derler.

10:60 – Allah’a yalanı iftira edenler kıyamet gününü ne sanıyorlar? Allah, insanlara çok ihsanda bulunmuştur, lâkin insanların çoğu şükretmezler.

12:38 – “Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Bizim, Allah’a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah’ın bir lutfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler.”

14:5 – And olsun ki Musa’yı âyetlerimizle gönderdik. Ona şöyle dedik: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar, onlara Allah’ın (felaket) günlerini hatırlat. Şüphe yok ki bunda her sabredip şükreden için nice ibretler vardır.

14:7 – Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti: Yüceliğim hakkı için şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.

14:37 – “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyt-i Haram’ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.

16:14 – Yine denizden taze et (balık) yiyesiniz ve ondan takındığınız süs eşyasını çıkarasınız diye, denizi emrinize veren Allah’tır. Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun. Lütfundan rızık aramanız ve şükretmeniz için Allah böyle yapmıştır.

16:78 – Allah sizi annelerinizin karnından çıkardığı zaman hiçbir şey bilmiyordunuz. Şükredesiniz diye size işitme (duygusu), gözler ve gönüller verdi.

16:114 – Artık Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden helal ve temiz olarak yiyin. Allah’ın nimetine şükredin, eğer gerçekten O’na ibadet edecekseniz.

16:121 – Allah’ın nimetlerine şükredendi. Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.

17:3 – Ey Nuh’la beraber gemiye taşıyarak kurtardığımız kimselerin soyundan olanlar! Doğrusu o çok şükredici bir kuldu.

21:80 – Ona, sizi savaşta korumak için zırh yapma sanatını öğrettik, artık şükreder misiniz?

22:36 – Kurbanlık deve ve sığırları Allah’ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı halde keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki, şükredesiniz.

23:78 – Halbuki sizin için o kulağı, o gözleri ve o gönülleri yaratan O’dur. Ne de az şükrediyorsunuz!

25:62 – İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O’dur.

27:19 – (Süleyman) onun sözüne gülümseyerek dedi ki: “Ey Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.”

27:40 – Kitaptan ilmi olan kimse ise, “Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm” dedi. (Süleyman) onu (Melike’nin tahtını) yanıbaşına yerleşivermiş görünce, “Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir.”

27:73 – Şüphesiz Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir; fakat insanların çoğu şükretmezler.

28:73 – Rahmetinden dolayı, Allah, geceyi ve gündüzü yarattı ki geceleyin dinlenesiniz (gündüzün) ise O’nun lütuf ve kereminden (rızkınızı) arayasınız. Umulur ki şükredersiniz.

29:17 – “Siz Allah’ı bırakıp sadece birtakım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, size rızık veremezler. O halde rızkı Allah katında arayın. O’na kulluk edin. Ancak O’na döndürüleceksiniz.”

30:46 – Rüzgarları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetinden tattırması, emriyle gemilerin akıp gitmesi ve lütfundan rızık isteyip kazanmanız O’nun âyetlerindendir. Hem gerek ki şükredesiniz.

31:12 – Andolsun ki biz, Lokman’a “Allah’a şükret!” diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye layıktır.

31:14 – Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): “Bana, anana ve babana şükret” diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır.

31:31 – Görmedin mi ki Allah, âyetlerinden bir kısmını size göstersin diye gemiler, Allah’ın nimetiyle denizde akıp gidiyor. Şüphesiz bunda çok sabredenler ve çok şükredenler için nice ibretler vardır.

32:9 – Sonra onu düzenli bir şekle sokup, içine kendi ruhundan üfürdü. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az şükrediyorsunuz!

34:13 – Onlar, ona mihrablar, timsaller (heykeller) ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın ey Davud hanedanı, şükür için çalışın. Ama kullarım içinde şükreden azdır.

34:15 – Andolsun ki Sebe’ kavmi için oturdukları yerde bir ibret vardı: Sağve soldan iki bahçe! (onlara): “Rabbinizin rızkından yiyin de O’na şükredin, ne güzel bir belde ve çok bağışlayıcı bir Rab!” (denildi).

34:19 – Buna karşı onlar: “Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır” dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve tamamen didik didik dağıttık. Şüphesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette ibretler vardır.

35:12 – Hem iki deniz eşit olmuyor. Şu tatlı, hararet keser, içerken (boğazdan) kayar; şu da tuzlu, yakar kavurur. Bununla beraber her birinden taze bir et yersiniz ve bir ziynet çıkarır, giyinirsiniz. Allah’ın lütfundan nasib arayasınız diye suyu yara yara giden gemileri de görürsün. Gerek ki şükredeceksiniz.

35:30 – Çünkü Allah mükafatlarını kendilerine tamamen ödedikten başka, lütfundan onlara fazlasını da verecektir. Çünkü O çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir.

35:34 – Onlar orada şöyle derler: “Hamd olsun Allah’a, bizden o üzüntüyü giderdi. Gerçekten Rabbimiz çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir.”

36:35 – (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye (yaptık). Hâlâ şükretmeyecekler mi?

36:73 – Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

39:7 – Eğer inkâr ederseniz, şüphe yok ki Allah’ın size ihtiyacı yoktur. Bununla beraber kulları hesabına küfre razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin hesabınıza ona razı olur. Hiçbir günahkar da diğerinin günahını çekecek değildir. Sonra dönüşünüz, Rabbinizedir. O vakit, O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir. Çünkü O, bütün kalplerin özünü bilir.

39:66 – Hayır, onun için yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.

40:61 – İçinde dinlenesiniz diye geceyi, göz açıcı bir aydınlık olarak da gündüzü sizin için yaratan Allah’tır. Gerçekten Allah insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler.

42:23 – İşte Allah iman edip salih amel işleyen kullarını bununla müjdeler. Ey Muhammed! De ki: “Ben bu tebliğime karşı sizden akrabalıkta sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum.” Her kim bir iyilik yaparsa biz onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, şükrün karşılığını verir.

42:33 – Eğer O dilerse rüzgarı durdurur da yelkenle giden gemiler denizin üzerinde duruverirler. Şüphesiz ki bunda sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için nice ibretler vardır.

45:12 – Allah O (yüce) zâttır ki, emriyle içinde gemilerin seyretmesi, sizin de O’nun lütfundan rızık aramanız ve şükretmeniz için denizi emrinize vermiştir.

46:15 – Biz insana ana ve babasına iyilik yapmayı tavsiye ettik. Anası onu zahmetle karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu. Onun ana karnında taşınması ile sütten kesilme süresi otuz aydır. Nihayet insan olgunluk çağına ulaşıp, kırk yaşına geldiğinde der ki: “Ey Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettiğin nimetlerine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın salih amel işlememi ilham et. Benim neslimden gelenleri de salih kimseler kıl. Doğrusu ben tevbe edip sana yöneldim. Ve ben gerçekten müslümanlardanım.”

54:35 – Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükafatlandırırız.

56:70 – Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!

67:23 – De ki: “Sizi yaratan, size kulaklar gözler ve gönüller veren O’dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!”

76:2 – Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.

76:3 – Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.

Berrak Tüzünataç Kimdir, Resimleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Berrak Tüzünataç Hayatı, Fotoğrafları

Berrak Tüzünataç Hakkında Bilgi ve Resimleri

2 Kasım 1984 Yalova doğumlu. Sinema ve dizi oyuncusu.

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmak üzeredir. Number 1 TV’de haber sunarak ekranlara, Yılmaz Erdoğan’ın Organize İşler filmindeki ufak rolüyle de sinemaya adım atan Tüzünataç, Kanal D’de yayınlanan Ödünç Hayat ‘ta rol aldı. Elveda Rumeli adlı televizyon dizisinde Vahide karakterini canlandırmaktaydı, fakat 73. bölümde senaryo gereği ölerek diziden ayrılmıştır. Bu diziyle beraber ününü artıran Berrak Tüzünataç, izleyenlerin tepkisini çekmiş, fakat ölürken izleyenleri ağlatmıştır.

alıntı

Blaise Pascal Kişisel Özellikleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Blaise Pascal Kişisel Özellikleri

Blaise Pascal Düşünceleri

Pascal, çok genç yaşlarda çok önemli çalışmaları tamamlamış ve matematiğin gelişimine çok önemli katkılar yapmıştır. Pascal, 25 yaşına geldiğinde kendisini felsefe ve dine adamış, 39 yaşında ölmüştür.

Türkçe’ye Düşünceler ismiyle çevrilen notlarında Pascal’ın dünya görüşünü yansıtan ünlü bahis şu şekildedir:

‘Allah ya vardır, ya yoktur.’ Acaba hangi görüşe meyledeceğiz? Akıl bu bu hususta karar mercii olamaz. Sonsuz kaos bizi Allah’tan ayırmaktadır. Bu sonsuz mesafenin sonunda bir talih oyunu oynanıyor, neticesi ya yazı, ya tura olacak. Siz hangi taraf için bahse gireceksiniz? Aklın aracılığına başvurunca ne bir tarafı, ne de Ötekini tercih edemiyorsunuz. Akıl ne tercihte bulunmayı sağlıyor, ne de hangi şıkkın yanlış olduğunu isbata güç yetiriyor. O halde iki şıktan birini seçmiş kimseleri hata işlemiş olmakla suçlamayın; çünkü bu seçim hakkında siz de hiçbir şey bilmiyorsunuz. ‘—Hayır, fakat ben onları bu şıkkı seçtiklerinden dolayı değil, bir seçim yaptıklarından dolayı suçluyorum; zira biri yazıyı, biri turayı seçmiş olsa da, ikisi aynı derecede hataya düşmüştür. En iyisi hiç bahse girmemektir.’ Doğru, fakat bahse girmek zorundasınız. Bu hal bizim irademize bırakılmış değil. Bahse girip girmeme gibi bir şık yok önünüzde. Bir kere yola çıkmışsınız; yaşıyorsunuz. Acaba hangi tarafı seçeceksiniz? Beraberce görelim: Madem ki, bir şıkkı seçme zorunluluğu var, öncelikle menfaatimize en uygun olan şıkkı arayalım. Sizin için kaybedilecek iki şey var: hakikat ve hayır, iki şey ortaya koyuyorsunuz: aklınız ve iradeniz, bilginiz ve mutluluğunuz. Ve fıtratınız gereği iki şeyden de kaçınıyorsunuz: hata ve acziyet. Bir kere, madem ki seçme zorunluluğu var, iki taraftan birini tercih etmiş olmak insanı küçük düşûrmez. Bu apaçık ortada olan bir mesele. Peki mutluluğunuz ne olacak? Allah’ın varlığı şıkkını seçtiğiniz takdirde ne kazanıp ne kaybedeceğinizi tartalım. Bu şıkkı seçerek bahsi kazanmış olursanız, herşeyi kazanmış olacaksınız. Kaybetmiş olursanız, hiçbir şey kaybetmiş olmayacaksınız. O halde hiç tereddüt etmeyin; Allah’ın varlığı lehine bahse girin. ‘Bu muhakemeniz harika. Evet bahse girmeliyim, fakat belki de kazancım bana haddinden fazla pahalıya mal oluyor.’ Görelim: Kazanma ve kaybetme şansı eşit olduğundan, yalnızca bire iki hayat kazanmaya talip olduğunuzda, hâlâ bahse girebilirsiniz. Peki ya bire üç kazanmaya talip olduğunuz takdirde? isler istemez bahse girmek zorundasınız. Ve, bir kere oynamaya yükümlü olduktan sonra, içinde eşit kaybetme ve kazanma şansı olan bir oyunda bir hayata karşılık üç hayat kazanmak için riske girmemek sizin için hikmetsiz bir tercih olacaktır. Üstelik karşınızda sonsuz bir hayat ve sonsuz bir mutluluk var. Öyle olunca, yalnızca biri sizin lehinize olan sonsuz sayıda şans var olsaydı bile, iki kazanmak için bir bahse girmek hâlâ doğru olacaktı; ve, eğer kazanılacak olan şey sonsuz derecede mutlu bir hayatın sonsuzluğu idiyse, oynamaya mecbur olduğunuz ve sonsuz sayıdaki ihtimalden yalnızca bir ihtimalin sizin lehinize olduğu bir oyunda üçe karşı bir hayatı bahse koymayı reddederek yanlış bir şekilde davranıyor olacaktınız. Fakat burada sonsuz derecede mutlu bir hayatın sonsuzluğu var; sonlu sayıda bir kaybetme şansına karşı bir sonsuzu kazanma şansı, ve bahse koyduğunuz şey de sonlu. Bu durum bir tercihe mahal bırakmıyor; ortada bir sonsuzluk var olduğundan, ve kazanma şansına karşı kaybetme şansı sonsuz olmadığından, şüpheye hiç gerek yok, herşeyi vermelisiniz, işte bu bakımdan, oynamaya yükümlü olduğunuz bu hayat oyununda, şu sonlu hayatınızı sonsuz bir hayatı kazanmak için riske atmak yerine so¬nu hiçliğe varan diğer şıkkı tercih ediyorsanız, akıldan istifa etmeniz gerekir. Buna karşılık, kazancın şüpheli olduğunu, herşeyin talih ve tesadüfe bırakıldığını söylemenin; göze alınan sefaletlerin belirli oluşuyla kazancın belirsizliği arasındaki sonsuz mesafeyi mütalaa edince, kesin olarak tehlikeye attığımız şu sonlu hayatın şüpheli olan bir sonsuzlukla aynı tutulmuş olduğunu ileri sürmenin iler tutar bir tarafı yoktur. Durum bu değildir. Bir talih oyununa giren herkes ortaya kesin bîrşey koyarak talihini denediği halde, kazanacağı her zaman için şüphelidir. Onun, böyle yapmakla, aklı rencide etmeksizin sınırlı ve cüzi birşeyi tehlikeye koyduğu aşikârdır.

Bu bahsimizde ise belirli bir risk ile belirsiz bir kazanç arasında sonsuz bir uzaklık yoktur: bu doğru değildir. Gerçekte, kazanmanın kesinliği ile kaybetmenin kesinliği arasında sonsuz bir uzaklık vardır, fakat kazanmanın belirsizliği ile riske atılan şeyin belirliliği arasındaki oran, kazanma veya kaybetme şanslanyla uyum içindedir. Ve bu yüzden, eğer bir tarafta diğeri kadar çok şans varsa, siz teke karşı çift oynuyorsunuz. Ve bu durumdaf riske attığınız şeyin belirliliği, kazanabileceğiniz şeyin belirsizliğine eşittir; o hiçbir surette ondan sonsuz derecede uzak değildir. Bu yüzden argümanımız, kazanma ve kaybetme şansının eşit olduğu ve kazanılacak olan sonsuz bir ödülün var olduğu bir oyunda bahisler sonlu olduğunda, sonsuz bir ağırlık taşır, Bu kesin ve inandırıcı bir isbat yoludur ve eğer insanlar Allah’ın varlığını kabul edip ona göre yaşama gereğini, ancak bu şekilde anlayabilirler.

Özlü Sözlerle Bayanlar

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İyi bir kadın bir erkeği etkiler ,zeki bir kadın onda ilgi uyandırır,güzel bir kadın büyüler , anlayışlı bir kadın ise ona sahip olur ( Helen Rowland )

Kadın kendi başına ne gül goncasıdır , ne de diken .Koklamasını bilirsen gül , tutmasını bilmezsen diken olur . ( Refik Halid Karay )

Kadın , insanın gölgesi gibidir ; kovalarsanız kaçar , kaçarsanız kovalar . ( Chamfort )

Kadınların gözleri keskin , zekaları uyanık , düşünceleri vesveseli olur . ( Guy de Maupassant )

Kadınlarda feci olan şey , ne onlarla ne de onlarsız yaşanabilmesidir. ( Byron )

Kadınlar sevmedikleri adama hiç acımazlar . ( Alexandre Dumas Filles )

Bir kadın ya sever , ya da nefret der ; ortası yoktur . ( Pubillius Syrus)

Kadın öyle bir konudur ki , onu ne kadar incelersen incele herzaman yepyenidir .( Tolstoy )

En mükemmel kadın , çocuklarına babalarının yokluğunda baba olabilecek kadındır . ( Goethe )

Kadınlar kendilerini sevenler için değil, onlara hükmedenler için can verirler. ( H. Edip Adıvar )

Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın. ( Stuart Mill )

Krallar gibi kadınlar da kendileri için yapılan her şeyin esasen bir borç teşkil ettiğine inanırlar. ( Balzac )

Kadınla müziğin yaşı olmaz.( Oliver Goldsmith )

Güzel bir kadın gözü, iyi bir kadınsa gönlü okşar. ( Napoleon )

Kadın her şeyi affeder fakat asla unutmaz. ( Conficius )

Kadını güzel yapan Allah, sevimli yapan şeytandır.( Victor Hugo )

Bir kadının güzelliği, ancak sevmeye başladığı zaman meydana çıkar.( La Bruyere )

Kişiye imandan sonra verilen şeylerin en hayırlısı saliha kadındır. ( Hz. Ömer )

Kadınlar, erkeklerden daha çok hikmet sahibidirler, daha az bilir, daha çok
anlarlar. ( J. Duhamel )

Kadın kocasının, delikanlılıkta sevgilisi, olgun çağda arkadaşı,ihtiyarlıkta da hasta bakıcısıdır. ( Bacon )

İnsan gerçekten bir kadını severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki
kadınlar kesin olarak manasını kaybeder. ( Oscar Wilde )

Hikmetli Sözler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.
(N. F. Kısakürek)

Kalabalıkların kafası çok, aklı yoktur.
(?)

Hata değil, çare bulun…
(Henry Ford)

Boş bir çuval dik durmaz.
(Benjamin Franklin)

Dünya büyük adamların düzeyinde yaşayamaz.
(George Frazer)

İyi ağaç kolay yetişmez; rüzgar ne kadar kuvvetli eserse, ağaçlar da o kadar sağlam olur.
(J. Willard Marriot)

İnat, iradenin eşekliğidir.
(?)

Yaşamın ilginç yanlarından birisi de, en iyinin dışında bir şey kabul etmeyenlere genellikle en iyisini vermesidir.
(W. Somerst Maugham)

Zaman büyük bir öğretmendir; ne yazık ki bütün öğrencilerini öldürür.
(Curt Goetz)

Günün parlak ışığında görebileceğimiz en uzak cisim güneştir, fakat gecenin karanlığında milyonlarca kat uzakta olan yıldızları görürüz. Özel dünyanızın karardığı gelecek seferde bunu hatırlayınız…
(Good Reading Dergisi)

Büyük adam, davası büyük olan adamdır
(Bekir Berk)

Herkes gibi davranan, kendisi gibi davranamayana zorunlu olarak kızar.
(Andre Gide)

Çocuğuna küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur.
(Atienne Gilson)

Gerçekler öğrenilince, zannetmeler biter.
(Huzeyl)

Bir tartışmada mutlaka son sözü söylemek istiyorsanız, “kanımca siz haklısınız” demeye çalışınız.
(Funny Funny World Dergisi)

Başka birinin sizin kadar iyi yapabileceği bir şeyi bırakın o yapsın, siz yapmayın.
(Andre Gide)

Sen kendinle başa çıkamayınca, senin gibi aciz düşmana kim ehemmiyet verir?
(Şiraz’lı Sâdi)

Cehalet her zaman kendisine hayran olmaya hazırdır.
(Santra Guitry)

Anıta layık olanların ona ihtiyaçları yoktur.
(William Hazlitt)

Biz bir öyküyü iki kez anlatmayı pek severiz, fakat onu bir kereden fazla dinlemeyi asla!
(William Hazlitt)

Giysilerini kendilerinin en önemli yanı sayanlar genellikle giysilerinden daha değerli olamazlar.
(William Hazlitt)

Cesaretin bittiği yerde esaret başlar
(Akif Cemil)

Evlatlarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz.
(Hz. Ali)

Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiç bir yalan yoktur.
(William James)

İşaretler, varılacak hedefi olanlar içindir.
(Sedat Turan)

Yalan atla gider, gerçek yürür.
Fakat yine de tam zamanında yetişir.
(Japon Deyişi)

Öğretmek, iki kere öğrenmek demektir.
(Joseph Jaubert)

Aynı gökte uçarlar ama, kuzgunun dünyası başka, şahinin dünyası başkadır.
(Muhammed İkbal)

Esaslı konular karşısında canının sıkılması, küçük kafaların özelliğidir.
(R.K. Johnson)

Bildiğini bilenin arkasından gidiniz,
Bildiğini bilmeyeni uyarınız,
Bilmediğini bilene öğretiniz,
Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
(Konfüçyus)

Çağları tanımak istiyorsanız, çağların alkışladıklarına bakın.
(Ş.)

Bir memleketin nasıl yönetildiğini anlamak mı istiyorsunuz;
Onun müziğine kulak veriniz.
Nerede güzel eserlerden oluşmuş uyum vardır,
orada adalet ve erdem hüküm sürer.
(Konfüçyus)

Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.
(Konfüçyus)

Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
(?)

Akıllı insanlara gülmek, delilerin ayrıcalığıdır.
(Jean de La Bruyere)

Basit düşünceli adam, yakınındaki her şeyi suçlamaktan zevk alır.
(La Rochefacuald)

Hiç bir vakit, öğüt verirken olduğumuz kadar cömert değilizdir.
(La Rochefacuald)

Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir.
(Baron Langenfauld)

Akıllı adam yarışmaz.
Böylece kimse de onunla yarışmaz.
(Lao-Tse)

Bir memlekette ne kadar çok yasa ve nizam varsa, orada o kadar da çok hırsıza ve hayduta rastlanır.
(Lao-Tse)

Yanlış yoldaki çıkışlar da iniştir.
(Orhan Yalçın)

Hoşuna giden her şeyi söyleyen kimse, hoşuna gitmeyecek şeyler işitir.
(Leonard Louis Levinson)

Kulaklarımızı da gözlerimi gibi istediğimiz zaman açıp kapayabilseydik,
bu ne büyük bir rahmet olacaktı!
(G.C. Lichtenberg)

İman etmek, görünmeyene inanmaktır. Mükafatı ise görünmeyeni görmektir.
(St. Augustine)

Hayatımda hiç bir zaman bir ağaç kadar güzel bir şiir görmedim.
Şiirleri yazan benim gibi çılgınlardır.
Fakat ağaçları yapan Tanrı’dır.
(W. Longfellow)

100 kelime ile ifade edilemeyen bir düşünceyi ne söylemeli ne de yazmalıdır.
(W. Longfellow)

Eğer bir insan üniversiteden çıktıktan sonra, öğreneceği daha çok şey olduğunu öğrenebilmişse, yüksek öğrenim yapmanın bir zararı yoktur.
(W. Longfellow)

Okumadığı bir kitabı illa da okudum diyenler varsa, o kitap bir başarıdır.
(Los Angeles Times Gazetesinden)

Yarın göz açtırmayacak olanlar, bu gün göz yumduklarımızdır.
(Ş.)

Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca delilerle ölülerdir.
(T. Lowell)

Kaptanın ustalığı, deniz durgunken anlaşılır mı?
(Lukianos)

İki türlü insan daima açtır. Biri ilmi arayan, diğeri de parayı…
(Yusuf İslam)

Büyük görünme, küçülürsün…
(Said-i Nursî)

“İyi adam” dediğimiz, kendimize en çok benzeyendir.
(?)

Yarının insanları, bu günle oyalanmamalı.
(Sedat Turan)

Kabul etmediğimiz fikirlere karşı ne kadar kuvvetli mantığımız vardır!
(?)

Aydın ışık taşır, sahte aydınsa karanlık…
(Mehmet Salah)

Yararlı Sözler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ekmeği Elde Etmek için Emek vermek Lazım Ekmek Zengineden Fakirede Aynı Yoldan Gider.

Sana gelene sen de git. Sana kötülük ve eziyet edene sen eziyet etme.

islam dini, insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor.

Aşkı Hak Etmek için fedakarlıklar Almalısın.

Dilini muhafaza et, seni sokmasın. Çünkü o, büyük bir yılandır.

işlerinin doğru gitmesini istersen, kendi başına hareket etme! Akıllılarla istişare et!

Aşk Bir insanı Yaşamaya Bağlayan En Değerli Unsurlardan Biridir.

Bütün düşmanlıkların sevgiye dönüşmesi umulur. Fakat hasetten dolayı olan düşmanlık böyle değil.

insanlar konuşmayı severler fakat, konuştukları ile amel etmeyi, öğrendikleriyle yaşamayı terk ederler.

Yaşamak için çabalamak gerekir, çabalamayan bir insan hayata hep yenik düşer.

Bir çocuğu Cehennem ateşinden korumak, Dünya ateşinden korumaktan mühimdir.

2ki kişinin darıldıktan sonra, birbirlerinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir.

Sabır ; yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir.

Hayattan zevk almak için hayatı herzaman pozitif olarak yaşamak gerekir.

Bir kimse kendini övmeye başlarsa, değeri düşer.

Her insanın yaşadığı Sürece Şans önüne çıkar önemli Olan o şansı iyi Değerlendirmektir.

insanın, düşmanlarını sevindirecek şekilde yaşamasından sa, şerefiyle ölmesi daha iyidir.

Aşk Ekmek gibidir Yavaş Yavaş Sindire Sindire yemek gerekir, Birden yenilirse Zevki Kalmaz Tadı Çıkmaz.

Dünya, baştan başa aslı olmayan bir masaldan başka bir şey değildir.

Herzaman iyilik Yapki Hakkında Kötü iftiralar Atılmasın.

Akıllı olan her adam, özür dileyenin bir suçu olduğuna inanır.

Aşk Şarap Gibidir Bağlandıkça Sarhoş Olursun.

Akıllı bir adam, senin düşmanın bile olsa, cahil bir dosttan iyidir.

Konuştuğuma pişman oldum, ama sustuğum için pişman olmadım.

Chelsea’den ‘aile boyu’ transfer

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Chelsea’den Aile Boyu’ Transfer


Chelsea’den Yeni Transfer

Premier Lig’in güçlü ekiplerinden Chelsea, Belçikalı üç kardeşi renklerine bağladı.

Premier Lig’de beklentilerin altında kalan fakat sezonu FA Cup ve Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu ile taçlandıran Chelsea’de transfer hareketliliği devam ediyor. Eden Hazard ve Marko Marin gibi iki önemli ismi kadrosuna katarak büyük sükse yapan Maviler, bu kez ilginç bir transfer öyküsünün baş kahramanı oldular.

Londra ekibi, Anderlecht forması giyen 15 yaşındaki Charly Musonda’yı renklerine bağladı. Manchester City ve Arsenal’in de izlediği genç ofansif orta saha oyuncusu Chelsea’yi tercih ettiğini açıklarken; Chelsea, Charly’nin abileri, 18 yaşındaki Tika ve 20 yaşındaki Lamisha’yı da kadrosuna kattı.

Belçika U21 Milli Takımı’nda forma giyen 3 ismi renklerine bağlayan Chelsea’nin bu transferler için Anderlecht’e ne kadar bonservis bedeli ödeyeceği açıklanmazken; Anderlecht genel menajeri Herman Van Holsbeeck konuyla alakalı olarak; “Musonda kardeşlerin gidişinden dolayı çok üzgünüz. Fakat bize önerilen finansal koşullar reddemeyeceğimiz boyuttaydı.”şeklinde konuştu.

Sporx

Ömer Seyfettin Yeni Lisan Makalesi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ömer Seyfettin Yeni Lisan Makalesi
Ömer Seyfettin’in Yeni Lisan Makalesi

Ömer Seyfeddin, Yeni Lisan makalesinin, “Eski Lisan” başlığı altındaki ilk kısmında; Asya’dan garbe, Anadolu’ya hicret ettiğimizi, din ve edebiyatın bize Arabî, Fârisî öğrettiğini söyler. Yazara göre, hicretin ilk asırlarında Arabî’den ve Fârisî’den lisânımıza birçok kelimeler girmiştir. Edebiyat, sanat ve süsleme fikri Arabî ve Fârisî kaideler de getirmiştir. Türkçe böylelikle sun’î bir hal almış, fakat aslını, esâsı olan fiilleri ve sigaları da istiklâlini muhafaza etmiştir. Bu istiklâl Ömer Seyfeddin’e ve milli edebiyatçılara Türkçe’yi tekrar eski sâfiyet ve tabiiliğine ircâ etmek ümidini vermiştir.

Edebiyatımız iki devre ayrılır:

I- Şarka doğru: İran’a,

II- Garbe doğru: Fransa’ya.

Eski edebiyatın son mümessili Muallim Naci’dir. Ondan sonra, Akif Paşa’dan beri teşkiline başlanan Avrupa mektebi meydana çıkar.

Servet-i Fünuncular’dan Tevfik Fikret ve Cenab Şehabeddin, milliyetimize, hissimize, zevkimize muhâlif, fakat güzel şiirler, Fransız tarzı şiirler vücûda getirmişlerdir. Servet-i Fünuncular’dan hiçbirisi esaslı ve mühim bir yenilik göstermiş sayılamazlar. Onlarda öyle mısralara rastlanır ki, içinde hiç Türkçe kelime yoktur. Eski nazım şekillerini değiştirip, sonnet’leri almış ve bir salon edebiyatı vücûda getirmişlerdir.

Fecr-i Aticiler de Servet-i Fünûncuları tekrar etmişlerdir. Servet-i Fünuncular’dan tek ayrıldıkları nokta, onların en kullanılmayan kelimeleri kamuslardan bulmalarına mukabil, Fecr-i Ati mensuplarının bunu yapmamasıdır.

Fecr-i Aticiler gençtirler, zekidirler, vatanın ümidi onlardadır. Onlar çalışacak, okuyacak, tekamül edeceklerdir. Bizi milli bir edebiyattan mahrum bırakan eski ve sun’i lisanı terk edeceklerdir. Dünküleri taklid etmekten vazgeçtikleri gün hakiki bir fecir olacak, onların sayesinde yeni bir lisanla terennüm olunan milli bir edebiyat doğacaktır.

Ömer Seyfeddin’e göre, şimdi yeni bir hayata, bir intibak devresine giren Türkler’e tabii bir lisan, kendi lisanları lazımdır. Milli bir edebiyat vücûda getirmek için, önce milli dil gerekir. Eski lisan hastadır. Hastalıkları bilhassa içindeki yabancı kaidelerdedir.

Artık hareket zamanı gelmiş, hatta geçmiştir. Bize geniş, muntazam ve mazbut bir dil lazımdır. Türkçe dünyanın en mükemmel, sade ve tabii gramerine sahiptir. Onun içinden ecnebi kaideleri; Arabi ve Farisi terkipleri, edatları çıkarır ve şimdilik edebi ve fenni ıstılahlara dokunmazsak dilimiz, ileride bunları da Türkçeleştirmek şartıyla, milli ve mükemmel bir dil olabilir.

Yazıldığı tarihten bu yana Türk dili ve edebiyatı tarihi üzerinde yapılan araştırmalar dolayısıyla birçok noktaları tenkid edilebilir

durumda bulunan Yeni Lisan makalesinin bugün halâ doğru sayılabilecek diğer bölümleri de şunlardır:

“I. Arabi ve Farisi kaideleriyle yapılan bütün terkipler terk olunacak. Tekrar edelim: Fevkalâde, hıfzıssıhha, darbımesel, sevkitabii gibi klişe olmuş şeyler müstesnâ…

II. Türkçe cem edatından başka kat’iyyen ecnebi cem edatları kullanılmayacak: İhtimâlât, mekâtip, memurin, hastegân yazacak yerde ihtimaller, mektepler, memurlar, hastalar yazacaksınız. Tabii kâinat, inşaat, ahlâk, Müslüman gibi klişe hâline gelmişler müstesna…

III. Diğer Arabi ve Farisi edatları da atacaksınız! Eyâ, ecil, ez, men, an, ender, ba, beray, bi, na, ter, çi, çent, zi, âlâ, fi, gâh, gin, âza, veş, ver, nâk… gibi edatlar terkolunacak; ancak tekellüme girmiş tamamıyle Türkçeleşmiş olan, ama, şayet, şey, keşki, lâkin, nâşi, hemen, hem, henüz, yâni… gibileri kullanılacak. Unutmayalım ki, terkolunmasını arzu ettiğimiz bu edatlar kullanılsa bile terkip kâideleri gibi lisanın tekellümüne giren, “san’atkâr gibi kelimeleri serbestçe söyler ve yazabiliriz.

alıntı

Facebook sapığına dikkat

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çocuklara dikkat! 25 yaşındaki adam Facebook’u çocuklara sapıkça tuzaklar kurmak için nasıl kullandı.

ABD’de 25 yaşındaki bir adam Facebook.com internet platformunu çocuklar ile cinsel ilişkiye davet etmek için kullandığından dolayı 35 sene hapis cezasına çarptırıldı.

Chicagotribune.com’un bildirdiğine göre fail web sitesinde kendini küçük yaşta bir kız olarak tanıttı. 25 yaşındaki adam sahte hesap ile reşit olmayan erkek çocuklarla irtibata geçerek cinsel ilişkide bulunmak için bir buluşma ayarladı. Kurbanlara kız ile (bu kendisi oluyor) buluşmak için öncelikle onun erkek arkadaşıyla ilişkiye girmek zorunda oldukları anlatan sapık, bu yolla erkek çocuklarını kandırarak ilişkiye girdi.

Facebook sapığı girdiği cinsel ilişkileri kaydedip bunlarla kurbanlarına baskıda bulundu. Çocuk adama karşı çıktığında ise kendi videolarının yayınlanmasıyla tehdit edildi.. Fakat, ikinci kez ilişkiye girmek istediği 15 yaşındaki bir erkek çocuğu durumu polise haber verince Facebook sapığı yakalandı. Mahkeme faili çocuk pornosu ile ilgili 6 olaydan, cinsel tacizle ilgili 2 olaydan suçlu buldu ve cezalandırdı. Ayrıca 35 senelik ağır cezasından sonra da devlet gözetiminde tutulacak.

Kaynak: Hürriyet teknoloji

Facebook mu? MySpace mi?

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Dünyanın en büyük iki sosyal ağı yarışıyor; Facebook mu yoksa MySpace mi daha büyük?


Facebook büyük rekabette önde gidiyor..

Özellikle Web 2.0 ile birlikte büyük ilgi görmeye başlayan sosyal ağ siteleri bugün altın dönemlerini yaşıyorlar. Dünya çapında milyonlarca kullanıcıya hizmet veriyor, bu kullanıcıların neredeyse internetteki en önemli adresleri haline geliyorlar. Dünya çapında irili ufaklı sayısız sosyal ağ sitesi olsa da, bunlardan özellikle iki tanesi uluslar arası çapta en büyükleri olarak kabul ediliyor.Bunlar; Facebook ve MySpace.

MySpace 2005 yılında Rubert Murdoch tarafından 580 milyon dolara satın alındıktan sonra büyük bir çıkışa geçmiş ve 2006 yılında başta ABD olmak üzere pek çok ülkede en büyük sosyal ağ sitesi olma unvanını elde etmişti. Fakat aradan geçen yıllar Facebook’a biraz daha iyi davranmış gibi görünüyor. comScore’un son yaptığı araştırmaya göre MySpaceŞubat ayında 124 milyon kişi tarafından ziyaret edildi. Her ne kadar son derece önemli bir rakam gibi görünse de, aynı dönemde Facebook’un 276 milyon tekil ziyaretçiye ev sahipliği yapması nedeniyle ancak ikiciliği elde edebildi.

facebook bağlantı sorunu

Cuma, Haziran 22nd, 2012

facebook bağlantı sorunu
Facede Hesabıma bikaç gündür Giriş Yapamıyorum Şifrem ve Kullanıcı Adımda Sorun Yok fakat Bu web sayfası kullanılamıyor deniliyor
yardımcı olurmusunuz

Aşk İle İlgili Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşkla İlgili Şiirler

En güzel Aşk İle İlgili Şiirler

AŞK

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

Özdemir Asaf


AKIL GÖZÜ

Seni bulmakdan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden başlamak isterim.

Özdemir Asaf

AŞKIM GÖZLERİNDE KALDI!!!

Bir gelişin vardı, sanki kalbimi durduracaktı
Geldiğin an, sana sarılmak istedim
Ama önümde mezarım vardı olmadı
Aşkım gözlerinde kaldı

Gidişinden anlamadım gittiğini
Kokun yoktu artık tenimde
Dikkat et önündeki çukura düşme
Mezarımdır orası benim
Sen gitti
Aşkım gözlerinde kaldı

Bir gidişin vardı, yüreğimide götürdü
Sanki depremdi kalbimin en derinlerinde
Sağ elime bak…

SONBAHARDA AŞK

bir sonbahar mevsimimde
yaprakların dallarından
ellerin birbirinden ayrıldıgı
yalnızların agladıgı tanışmıştık seninle
yalmızikimiz vardık sanki

ikimiz yaşıyorduk yer yüzünde
sanki buharlasıp bulut olduk gök yüzünde
saatlerce sen benim gözüme baktın
ben senin gözüne
gözlerimle konuşmuştuk adeta

umut dolu sevgi dolu yaklaşmıştık birbirimize
ayrılan sevgililer misali
boş ümitler vaadetmedik
konuşmadan sessizce
sadece sevgi sevgi istedik
sonbahar da aşıklar gibi

BİR AŞK SAYFASI
Şimdi hatırımda iri,mavi ama sıcaklıktan yoksun bakışları
Kulaklarımda aşkımın ruhumu günaha çağıran ağrı akışları

O şimdi yeni başka bir aşka koşmaya başlar
Akıtacak gözyaşım artık kalmadı arkadaşlar

Ben her gün her gece arınık bir sevgi büyütürken ona
O’ysa sebepsiz boş yere bir ayrılık sundu aniden bana

Hicran yaşama sevincimi alıp götüren bir sel oldu
Sevdiğim ’n’olur gel’ diyeceğim anda bana el oldu

Ansızın ocakta ayrıldı anılar ruhuma sarıldı
Mutluluklar ona, acı burukluklar bana kaldı

BU AŞKIN ADI HASRET OLDU
Yokluğun özlemini biledi bir bıçak gibi
Yollarda dolaştım kimsesiz gibi
Özlemin büyüdü bir çığ gibi
Sen gittin ya
Bu aşkın adı hasret oldu

Keşke demicem bu sefer diyemicem
Ne keşke diyecek bi sewgiydi bu
Nede sen bir keşkeye sığabilirdin
Sen gittin ya
Bu aşkın adı hasret oldu

Yol ayrımı bu yaşadığımız şimdilerde
Yalnızız artık bu koskoca ewrende
Mutluluk ayrılmasın yanından ömrünce
Sen gittin ya
Bu aşkın adı hasret oldu
Sen gittin ya
Ben yarım kaldım…

AŞK
Süzülerek akar boş yüreğime,
Işıklı gözlerin nur bakışları.
Kanatlanır uçar hoş dileğime,
Sineme saplanan yar bakışları.

Yeşeren gönlümde ateş közledim.
İçimdekileri elden gizledim.
Görmedim rüyada nasıl özledim?
Dantele işledim zar nakışları.

Ağaç gövdesine ismini kazdım.
Kıyıda kumsala resmini çizdim.
Adına şiirler ezgiler yazdım.
Gene çare olmaz var akışları.

Ben bir onu sevdim başka bilmedim.
Ağladım yaşımı açık silmedim.
Kader böyle imiş çok da gülmedim.
Eritti bitirdi nar yakışları.

Öznur Karaman

Seni Düşünmek
Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum…

Nazım Hikmet Ran

Birisi

Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda

Nahit Ulvi Akgün

AŞK BENİM MABEDİMDİ..

Aşk sağ yanımdı
Aşk bir omuzdu yaslandığım
Aşk yanında ağladığım
Gittin bitti…

Aşk küçük çocuktu içimde
Aşk aldığım soluktu
Aşksız ellerim soğuktu
Gittin bitti…

Aşk gözyaşımdı
Aşk senle doğmam

AŞK ŞARKISI

Ellerini ver, öpeceğim,
Binlerce el içindeyim,
Şu beyaz çizgilerden gideceğim.
Ellerini ver, ellerini…
Seni öldüreceğim.

Gözlerinden gireceğim,
İçinde yer edeceğim.
Sana oradan sesleneceğim;
Ellerini ver, ellerini…
Seni öldüreceğim.
Özdemir Asaf

SAÇLARIN
Saçların omuzlarından aksın
Mermer üzerinden geçen su gibi
İçinde ezgin bir his duyacaksın
Yaz vaktinin gündüz uykusu gibi

Saç tel tel örtüler hep tül tül düşer
Gözünün değdiği yere gül düşer
Sonunda sana da bir gönül düşer
Gönlümün şimdiki duygusu gibi

Dillerde dökülüp sayılır saçın
Sıcak nefeslerle bayılır saçın
Bir tütsüdür kalbe yayılır saçın
Kararan gözlerin buğusu gibi

Necip fazıl kısakürek

Aşk İki Kişiliktir

Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Ataol Behramoğlu

Ben Sana Mecburum

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..

Attila İlhan

Dünyaca Ünlü Aşk Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Dünyaca Ünlü Aşk Şiirleri
Dünyaca Ünlü Aşk Şiiri

Ben Sana Mecburum

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..

Attila İlhan

**************************

Seni Düşünmek

Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum…

Nazım Hikmet Ran

*******************

Aşk İki Kişiliktir

Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Ataol Behramoğlu

***************************

Birisi

Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda

Nahit Ulvi Akgün

******************************

Birisi

Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda

Nahit Ulvi Akgün

**************************

alıntı

Tevfik Fikret Sen Olmasan Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tevfik Fikret Sen Olmasan Şiiri
Tevfik Fikret Sen Olmasan
Sen Olmasan Şiiri Tevfik Fikret


SEN OLMASAN

Puan Ver :
Sen olmasan… Seni bir lâhza görmesem yâhut,
Bilir misin ne olur?
Semâ, güneş ebediyyen kapansa, belki vücud
Bu leyl-i serd ile bir çâre-i teennüs arar,
Ve bulur;
Fakat o zulmete mümkün müdür alıştırmak
Bütün güneşle, semâlarla beslenen rûhu,
Bu rûh-ı mecrûhu?..

Sen olmasan… Seni bulmak hayâli olsa muhâl,
Yaşar mıyım dersin?
Söner ufûlüne bir lâhza kaail olsa hayâl;
Soğur, donar, kırılır senden ayrılınca nazar
Ne hazin
Gelir hâyât o zaman hem vücûda hem rûha,
Yaşar mıyız seni kaybetsek âh ben, kalbim,
Bu kalb-i muztaribim?

Sen olmasan… Bu samîmî bir îtirâf işte;
Sen olmasan yaşayamam:
Seninle rabıtamız hoş bir îtilâf işte;
Fakat bu râbıta hâlî mi rûhu ezmekten?…
Akşam
Gurûba karşı düşündüm sükûn içinde bunu:
Fenâ değil sevişip ağlamak, fakat heyhât,
Bükâya değse hayat!..
Tevfik Fikret

Fazıl Hüsnü Dağlarca Ağır Hasta Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Fazıl Hüsnü Dağlarca Ağır Hasta,
Ağır Hasta Şiiri Fazıl Hüsnü Dağlarca,
Fazıl Hüsnü Dağlarca şiirleri

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Ağır Hasta Şiiri

Üfleme bana anneciğim korkuyorum
Dua edip edip, geceleri.
Hastayım ama ne kadar güzel
Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri.

Niçin böyle örtmüşler üstümü
Çok muntazam, ki bana hüzün verir.
Ağarırken uzak rüzgarlar içinde
Oyuncaklar gibi şehir.

Gözlerim örtük fakat yüzümle görüyorum
Ağlıyorsun, nur gibi.
Beraber duyuyoruz yavaş ve tenha
Duvardaki resimlerle, nasibi.

Anneciğim, büyüyorum ben şimdi,
Büyüyor göllerde kamış.
Fakat değnekten atım nerde
Kardeşim su versin ona, susamış.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Yeni 19 Mayıs Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yeni 19 Mayıs Şiirleri

19 Mayıs Şiirleri Yeni

O GELİYOR

Yıl 1919
Mayıs’ın on dokuzu.
Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını
Yeryüzüne can veren,
Cana heyecan veren
Al yüzlü Oğan güneş.
Takanın burnu nasıl Karadeniz’i yırtar ?
Siz de bir an öyle yırtınız uykunuzu.
Uyanın Samsunlular!
Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını
Al yüzlü Oğan güneş.
Bugün Çaltıburnu’ndan gülerek doğan güneş.

Yıl 1919
Mayıs’ın on dokuzu.
Uyanın Samsunlular.
Uyumak ölüme eş.
Diriltir ruhunuzu,
Ufukta bir gemi var.
Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor ?
Fakat yolu mu az, yoksa yükü mü ağır ?
Bu gemi umut yüklü, insan yüklü, hız yüklü !
İçinde bu vatanın derdiyle yanan bağır.
Kurulacak yarını düşünen baş geliyor.
Bir baş ki, gökler bir küme yıldız yüklü.
Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor.

Yıl 1919
Mayıs’ın on dokuzu.
Ufukta duran gitgide yaklaşıyor.
Sanki harlı bir ateş
Yakıyor ruhumuzu.
Beklemek üzüntüsü her gönülde taşıyor.
Üzülmemek elde mi ?
Hız yüklü, iman yüklü, umut yüklü bu gemi.

O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak,
O hız, doldukça bütün damarlara kan gibi,
Gizli inleyen her yürek canlanacak.
Ateşler püskürecek uyuyan volkan gibi.
Gittikçe büyükleşen
Gölgene dikilmekten karardı gözlerimiz.
Koş, atıl gemi, sana engel olmasın deniz.
Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel !
Kuşlar gibi uç da gel, rüzgar gibi es de gel !

Celal Sahir EROZAN

————————————

19 MAYIS TÜRKÜSÜ

On dokuz Mayıs,
En yüce bayram.
Bize armağan,
Bıraktı Ata’m.

Sağız vatanca,
Kafamız zinde,
Tek bir kitleyiz,
Ata izinde.

Ata’yı sevmek,
Kutsal ülkümüz,
O’na benzemek,
Coşkun türkümüz.

Ata her yerde,
Yol gösteriyor,
Koşun güzele,
Bilime diyor.

Samsun’a O’nun,
Çıktığı bugün.
Vatanda düğün,
Çocuğum övün!

Halim YAĞCIOĞLU

————————–

19 MAYIS

Coşuyor Karadeniz,
Çarpıyor yüreğimiz,
Açıldı Türk’ün önü,
Bekliyor Ata’yı
19 Mayıs günü.

Ata’m Samsun’a çıktı,
Yumruklarını sıktı,
Kurtuluşa hız oldu.
Savaştı içte, dışta,
Dünyaya yıldız oldu.

Ali ERTAN

—————————

19 MAYIS

19 Mayıs günü,
Yaşıyor kalbimizde,
Atatürk güneş gibi,
Her zaman içimizde.

Tembellik yasak bize,
Parolamız ileri,
Dünyaya örnek olsun,
Çalışkan Türk gençleri.

Ülkü verir, hız verir.
Bize 19 Mayıs.
Yurdumuzu kurtaran,
Ata’yı unutmayız.

Tembellik yasak bize,
Parolamız ileri,
Dünyaya örnek olsun,
Çalışkan TÜRK GENÇLERİ

F. ELMALI

Kalp Büyümesi Nedir? Kalp Büyümesi Nedenleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalp Büyümesi Nedir Tedavisi,
Kalp Büyümesi belirtileri,
Kalp Büyümesi Neden olur

Kalp Büyümesi Nedir? Kalp Büyümesi Nedenleri

Kalp büyümesi genellikle kalp boşluklarının büyümesi sonucu oluşur. Burada kalp kapaklarının büyümesi söz konusu değildir.
Kalp boşlukları büyük olmaksızın da röntgen filimlerinde kalp büyük görünebilir. Her kalp büyüklüğü ciddi problemlere neden olmayabilir. Önemli olup olmadığı altta yatan nedenle ilgilidir ve tedavi de ona göre değişir. Önemli olanlardan biri kalp yetmezliklerinde görülen kalp büyümesidir.
Kalbimiz bildiğimiz gibi yaşamamız için gerekli oksijen ve besin maddelerini taşıyan kanı vücudumuza pompalayan yaşamsal öneme sahip bir organımızdır. KY dendiğinde kalbin çalışmaması anlaşılmamalıdır. Kalbin pompalama gücünün olması gerekenden daha az olması KY olarak bilinir. KY durumunda kalp kanı yeterli miktar ve hızda organlarımıza gönderemez ve kalp içindeki basınç artar. Sonuç olarak kalp vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli miktarda oksijen ve besini vücuda pompalayamaz. Bu duruma karşılık olarak kalp boşlukları gerilip daha fazla kan pompalamak için daha fazla kanı tutmaya başlar. Bu başlangıçta dolaşımın devam etmesine yardımcı olur ancak zamanla kalp kası zayıflar ve güçlü kasılmamaya başlar. Bir korunma mekanizması olarak böbrekler bu duruma sıvı (su) ve tuz tutarak cevap verir. Kollarda bacaklarda ayaklarda akciğerlerde ve diğer organlarda sıvı birikimi olduğunda da konjestif kalp yetmezliği denen durum ortaya çıkar.
Kalp krizinde şikayetin esasını göğüs ağrısı oluşturur
• Göğüs ağrısı:1
Göğüs kemiğinin arkasındaki göğüs ağrısı kalp krizinin en önemli belirtisidir; fakat özellikle diyabet hastalarında ve yaşlılarda bu ağrı çok belirsiz olabilir yada hiç hissedilmeyebilir (sessiz kalp krizi). Ağrı sıklıkla göğüsten omuz yada kollara ense dişler çene karın veya sırta doğru yayılır. Bazen ağrı sadece bu bölgelerden birinde hissedilir
Ağrının özellikleri:
• Ağrı 20 dakikadan fazla genellikle saatlerce sürer ve genelde dinlenme yada nitrogliserinle geçmez
• Ağrı şiddetli ve künt vasıftadır. Fakat keskin veya belirsiz olabilir
• Ağrı sıkıştıran ağırlık baskı yapıcı tarzda olabilir
• Göğüste daralma hissi uyandırabilir
• “Göğüsde fil oturuyormuş” gibi veya
• Hazımsızlık olarak da hissedilebilir. Beraberinde sıklıkla soğuk terleme ve ölüm korkusu da vardır.
Kendi başına yada göğüsteki ağrıyla birlikte hissedilebilen diğer belirtiler şunlardır:
• Nefes darlığı
• Öksürük
• Baş dönmesi ve sersemleme
• Bayılma
• Mide bulantısı ve kusma
• “Kıyametin geldiği” hissi
• Sıkıntı.

Kalp İle İlgili Yazı

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalple İlgili Yazı


Kalp İle İlgili Yazılar

Kalp ritmik kasılmalarıyla kan dolaşımını sağlayan, dolaşım sisteminin temel organına verilen ad. Yürek ve gönül olarak da bilinir. Görevinin öneminden dolayı, canlı varlıkların hayat merkezi olarak kabul edilir. Sözlükte, değiştirmek, çevirmek veya değişmek, çevrilmek anlamlarında kullanılır.

Arapça gramer kuralı olarak kalp, (vav) veya (ya) harflerinin (elif) harfine çevrilerek okunmasına denir.

İnsan ve hayvan vücudunun bir parçası olan kalp,kulakçık ve karıncık adı verilen, kanın toplandığı odacıklar ihtiva eder.Balıklarda kalp iki odacıklıdır. Yüreklerinde kirli kan bulunur. Karıncıktan bir aortla çıkan kan, temizlenmek için solungaçlara gider. Buradan temiz olarak vücuda dağılır.Kurbağalarda üç bölmelidir. Üstte iki kulakçık, altta bir karıncık bulunur. Temiz ve kirli kan karıncıkta karışır. Vücutlarında karışık kan dolaşır.Sürüngenlerde de kalp üç gözlüdür. Karıncıkta yarım bir perde bulunmasına rağmen vücutlarında kısmen de olsa karışık kan dolaşır.

Kalp Sağlığınız İçin Sigara İçmeyiniz

Tütün damar büzücüdür. Yâni derinizin sathına yakın ufak kan damarlarını daraltır. Lâkin sigaranın kalp damarlarına ne yaptığı, katiyetle bilinememektedir. Evvelâ şunu söyleyelim ki yapılan incelemelere göre miyokart enfarktüsü sigara içenlerde, ve içmiyenlerde ayni nispette görülmektedir. Demek ki sigara içmek kalb damarlarının sertleşmesinde rol oynamaz. Şayet sigarayı çok fazla seviyor, onsuz yapamıyorsanız hekiminiz sizin, yemeklerden sonra olmak üzere günde 3-4 sigara içmenize müsaade edebilir. Nikotini alınmış sigara içmek daha iyidir. Bazı kimseler nikotine karşı hassastır; sigara içince kalbleri daha çabuk atar ve kalb ağrısı hissederler. Şayet sigaraya karşı en ufak bir hassasiyet varsa tamamen terketmek zaruridir. Ne olursa olsun sigarayı tamamen terketmek en iyisidir, bunu unutmayınız

İklim ve Kalp Sağlığı

Birçok kimseler sıcak iklimin kalbe daha iyi geldiğini sanırlar. Fakat iklimin kalp damarları sertleşmesi üzerine hiçbir tesiri yoktur. Bunun üzerine enfarktüs geçirdim diye daha güneşli bir yere gitmenize lüzum yoktur. Fakat diğer taraftan böyle bir seyahat sizin için çok faydalı olabilir. Ilık iklimlerde soğuk algınlığı, solunum yolu infeksiyonları daha azdır. Öksürmek herkes için bir zorlanmadır, kalp hastası için ise daha kötüdür. Fakat sıcak iklime koşarak bunlardan tamamen kaçınabileceğiniz de hiçbir zaman garanti değildir. Bilhassa Avrupalılar ve Türkler herhangi bir hastalık geçirdikten sonra kaplıcalara, su kenarlarına daha fazla giderler. Burada insan, serbesttir, günlük meşgalelerden uzaktır, yürüyüşler yapar, iyi uyku uyur. işte buraların iyi gelişinin en önemli sebebi budur. Daha önemlisi oraya gidince iyi olacağınız kanaatini beslemenizdir : ruhî. Kalb damarlarını yumuşatacak hiçbir maden, şifalı su yoktur. Hele içmecelere katiyen gitmemelisiniz. İçmecelerin içindeki bol tuz kalbinize gayet kötü gelir. Yüksek yerlere nazaran alçak iklimler, deniz kenarları kalb için daha iyidir. İnce hava kalbi yorar, yani kalb oksijen almak için daha fazla çalışır.
Uçak ile seyahat etmenizde mahsur yoktur : arkada bakiye bir hastalık kalmamış olmak şartıyla!..

Yararlı Sözler

Çarşamba, Haziran 20th, 2012

Yararlı Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Yararlı Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Yararlı Sözler
Ekmeği Elde Etmek için Emek vermek Lazım Ekmek Zengineden Fakirede Aynı Yoldan Gider.

Sana gelene sen de git. Sana kötülük ve eziyet edene sen eziyet etme.

islam dini, insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor.

Aşkı Hak Etmek için fedakarlıklar Almalısın.

Dilini muhafaza et, seni sokmasın. Çünkü o, büyük bir yılandır.

işlerinin doğru gitmesini istersen, kendi başına hareket etme! Akıllılarla istişare et!

Aşk Bir insanı Yaşamaya Bağlayan En Değerli Unsurlardan Biridir.

Bütün düşmanlıkların sevgiye dönüşmesi umulur. Fakat hasetten dolayı olan düşmanlık böyle değil.

insanlar konuşmayı severler fakat, konuştukları ile amel etmeyi, öğrendikleriyle yaşamayı terk ederler.

Yaşamak için çabalamak gerekir, çabalamayan bir insan hayata hep yenik düşer.

Bir çocuğu Cehennem ateşinden korumak, Dünya ateşinden korumaktan mühimdir.

2ki kişinin darıldıktan sonra, birbirlerinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir.

Sabır ; yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir.

Hayattan zevk almak için hayatı herzaman pozitif olarak yaşamak gerekir.

Bir kimse kendini övmeye başlarsa, değeri düşer.

Her insanın yaşadığı Sürece Şans önüne çıkar önemli Olan o şansı iyi Değerlendirmektir.

insanın, düşmanlarını sevindirecek şekilde yaşamasından sa, şerefiyle ölmesi daha iyidir.

Aşk Ekmek gibidir Yavaş Yavaş Sindire Sindire yemek gerekir, Birden yenilirse Zevki Kalmaz Tadı Çıkmaz.

Dünya, baştan başa aslı olmayan bir masaldan başka bir şey değildir.

Herzaman iyilik Yapki Hakkında Kötü iftiralar Atılmasın.

Akıllı olan her adam, özür dileyenin bir suçu olduğuna inanır.

Aşk Şarap Gibidir Bağlandıkça Sarhoş Olursun.

Akıllı bir adam, senin düşmanın bile olsa, cahil bir dosttan iyidir.

Konuştuğuma pişman oldum, ama sustuğum için pişman olmadım.

Hikmetli Sözler

Çarşamba, Haziran 20th, 2012

Hikmetli Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Hikmetli Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Hikmetli Sözler

Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.
(N. F. Kısakürek)

Kalabalıkların kafası çok, aklı yoktur.
(?)

Hata değil, çare bulun…
(Henry Ford)

Boş bir çuval dik durmaz.
(Benjamin Franklin)

Dünya büyük adamların düzeyinde yaşayamaz.
(George Frazer)

İyi ağaç kolay yetişmez; rüzgar ne kadar kuvvetli eserse, ağaçlar da o kadar sağlam olur.
(J. Willard Marriot)

İnat, iradenin eşekliğidir.
(?)

Yaşamın ilginç yanlarından birisi de, en iyinin dışında bir şey kabul etmeyenlere genellikle en iyisini vermesidir.
(W. Somerst Maugham)

Zaman büyük bir öğretmendir; ne yazık ki bütün öğrencilerini öldürür.
(Curt Goetz)

Günün parlak ışığında görebileceğimiz en uzak cisim güneştir, fakat gecenin karanlığında milyonlarca kat uzakta olan yıldızları görürüz. Özel dünyanızın karardığı gelecek seferde bunu hatırlayınız…
(Good Reading Dergisi)

Büyük adam, davası büyük olan adamdır
(Bekir Berk)

Herkes gibi davranan, kendisi gibi davranamayana zorunlu olarak kızar.
(Andre Gide)

Çocuğuna küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur.
(Atienne Gilson)

Gerçekler öğrenilince, zannetmeler biter.
(Huzeyl)

Bir tartışmada mutlaka son sözü söylemek istiyorsanız, “kanımca siz haklısınız” demeye çalışınız.
(Funny Funny World Dergisi)

Başka birinin sizin kadar iyi yapabileceği bir şeyi bırakın o yapsın, siz yapmayın.
(Andre Gide)

Sen kendinle başa çıkamayınca, senin gibi aciz düşmana kim ehemmiyet verir?
(Şiraz’lı Sâdi)

Cehalet her zaman kendisine hayran olmaya hazırdır.
(Santra Guitry)

Anıta layık olanların ona ihtiyaçları yoktur.
(William Hazlitt)

Biz bir öyküyü iki kez anlatmayı pek severiz, fakat onu bir kereden fazla dinlemeyi asla!
(William Hazlitt)

Giysilerini kendilerinin en önemli yanı sayanlar genellikle giysilerinden daha değerli olamazlar.
(William Hazlitt)

Cesaretin bittiği yerde esaret başlar
(Akif Cemil)

Evlatlarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz.
(Hz. Ali)

Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiç bir yalan yoktur.
(William James)

İşaretler, varılacak hedefi olanlar içindir.
(Sedat Turan)

Yalan atla gider, gerçek yürür.
Fakat yine de tam zamanında yetişir.
(Japon Deyişi)

Öğretmek, iki kere öğrenmek demektir.
(Joseph Jaubert)

Aynı gökte uçarlar ama, kuzgunun dünyası başka, şahinin dünyası başkadır.
(Muhammed İkbal)

Esaslı konular karşısında canının sıkılması, küçük kafaların özelliğidir.
(R.K. Johnson)

Bildiğini bilenin arkasından gidiniz,
Bildiğini bilmeyeni uyarınız,
Bilmediğini bilene öğretiniz,
Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
(Konfüçyus)

Çağları tanımak istiyorsanız, çağların alkışladıklarına bakın.
(Ş.)

Bir memleketin nasıl yönetildiğini anlamak mı istiyorsunuz;
Onun müziğine kulak veriniz.
Nerede güzel eserlerden oluşmuş uyum vardır,
orada adalet ve erdem hüküm sürer.
(Konfüçyus)

Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.
(Konfüçyus)

Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
(?)

Akıllı insanlara gülmek, delilerin ayrıcalığıdır.
(Jean de La Bruyere)

Basit düşünceli adam, yakınındaki her şeyi suçlamaktan zevk alır.
(La Rochefacuald)

Hiç bir vakit, öğüt verirken olduğumuz kadar cömert değilizdir.
(La Rochefacuald)

Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir.
(Baron Langenfauld)

Akıllı adam yarışmaz.
Böylece kimse de onunla yarışmaz.
(Lao-Tse)

Bir memlekette ne kadar çok yasa ve nizam varsa, orada o kadar da çok hırsıza ve hayduta rastlanır.
(Lao-Tse)

Yanlış yoldaki çıkışlar da iniştir.
(Orhan Yalçın)

Hoşuna giden her şeyi söyleyen kimse, hoşuna gitmeyecek şeyler işitir.
(Leonard Louis Levinson)

Kulaklarımızı da gözlerimi gibi istediğimiz zaman açıp kapayabilseydik,
bu ne büyük bir rahmet olacaktı!
(G.C. Lichtenberg)

İman etmek, görünmeyene inanmaktır. Mükafatı ise görünmeyeni görmektir.
(St. Augustine)

Hayatımda hiç bir zaman bir ağaç kadar güzel bir şiir görmedim.
Şiirleri yazan benim gibi çılgınlardır.
Fakat ağaçları yapan Tanrı’dır.
(W. Longfellow)

100 kelime ile ifade edilemeyen bir düşünceyi ne söylemeli ne de yazmalıdır.
(W. Longfellow)

Eğer bir insan üniversiteden çıktıktan sonra, öğreneceği daha çok şey olduğunu öğrenebilmişse, yüksek öğrenim yapmanın bir zararı yoktur.
(W. Longfellow)

Okumadığı bir kitabı illa da okudum diyenler varsa, o kitap bir başarıdır.
(Los Angeles Times Gazetesinden)

Yarın göz açtırmayacak olanlar, bu gün göz yumduklarımızdır.
(Ş.)

Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca delilerle ölülerdir.
(T. Lowell)

Kaptanın ustalığı, deniz durgunken anlaşılır mı?
(Lukianos)

İki türlü insan daima açtır. Biri ilmi arayan, diğeri de parayı…
(Yusuf İslam)

Büyük görünme, küçülürsün…
(Said-i Nursî)

“İyi adam” dediğimiz, kendimize en çok benzeyendir.
(?)

Yarının insanları, bu günle oyalanmamalı.
(Sedat Turan)

Kabul etmediğimiz fikirlere karşı ne kadar kuvvetli mantığımız vardır!
(?)

Aydın ışık taşır, sahte aydınsa karanlık…
(Mehmet Salah)