Eurovision temsilcisi Hadise’nin ünlü bir futbolcuyla aşk yaşadığı iddia edildi.
Hadise yeni bir aşka mı yelken açtı. Eurovision temsilcisi Hadise’nin ünlü bir futbolcuyla aşk yaşadığı iddia edildi. Genç şarkıcının İspanya’nın Recrativo-Huelva futbol takımında olan, Trabzonspor’un eski futbolcusu Ersen Martin’le sık sık görüştüğü konuşuluyor. İBİZA’DA ÖZGÜR AŞK İki sevgilinin ilişkisinin geçen yıl başladığı ve Ersen Martin’in Hadise’ye evlilik teklif ettiği de gelen bilgiler arasında. Cezalı olduğu için kadroda yer almayan genç futbolcunun, Hadise’nin Nürnberg konseri sırasında sevgilisiyle el ele gezme fırsatı bulduğu da söyleniyor. İki sevgilinin fırsat buldukça İbiza Adası’nda aşklarını özgürce yaşadıkları da ileri sürüldü. Ersen Martin, Hadise’yle ilgili “O beğendiğim bir sanatçı, ikimiz de gurbetçiyiz, hepsi bu” derken, Hadise ise “Eurovision için çok yoğun çalışıyorum, aşka vaktim yok. Annemi bile bir aydır görmedim” yorumunda bulundu
Dünyanın en büyük sosyalleşme ağı, Facebook’ta çakma ünlüler genç kız peşine düşmüş. Bugün gazetesi yazarı Aşkut Işıklar, çakma ünlülerin peşihe düştüğünde çok ilginç olaylarla karşılamışmış. Siz siz olan bu çakma ünlülerin tuzağına düşmeyin.
Türkiye’de son verilere göre 3 milyon 464 bin 640 kişi Facebook kullanıyor.
Yani yaklaşık 3.5 milyon Türk vatandaşı yalnızlığını Facebook sayesinde dünya ile paylaşıyor. Kimi taa Japonya’daki arkadaşına yazıyor, kimi taa Güney Afrika’dan gelen mesajları okuyor. Bilim adamları bunu incelemeye başladı. Gerçekten Türk halkının Facebook denilen bu siteye ilgisi neden çok fazla?
ABD, İngiltere ve Kanada’dan sonra dördüncü ülkeyiz. Toplam nüfusun yüzde beşi Facebook’ta dolaşıyor. Facebook’ta en çok itibarı, her konuda olduğu gibi ünlüler görüyor.
Bazılarının listesinde beş bin arkadaşı var. Hatta kontenjanı dolup, kapananlar var. Ne kadar üzücü bu ilgi görenlerin çoğunun Facebook’tan haberi bile yok. İsimlerini kullanan sahtekarlar yani çakmalar halkı aldatıyor.
İşte Bugün yazarı Aykut Işıkların Facebook gözlemleri;
(…) Facebook listelerinde o kadar çok sahtekar var ki. Kendini ünlü şarkıcının yerine koyup, genç kızlar ile mektuplaşıyorlar. Gençlerin onları anlaması çok zor. Kimliğine büründüğü kişiyi çok yakından tanıdıkları için ikna edebiliyorlar. İşte size çakma ünlülerin listesi.
Bunların çoğunu bizzat kendi çabamla çözdüm. Ne kadar uğraştılar ise de yakayı ele verdiler. Son zamanlarda liseli genç kızların en sevdiği şarkıcı olan Murat Boz’un pek çok korsan sitesi var. Onların hepsi ‘çakma Murat’… Sakın aldanmayın.
En çok arkadaş olunmak istenen bir başka şarkıcı Tarkan’ı da unutun. Tarkan’ı sevenlerin kurduğu fan kulüpleri var. Siz Tarkan diye bu hayranlar ile konuşuyorsunuz. Onlar da sizinle bir güzel dalga geçiyor. Ebru Gündeş’in kaç tane Facebook listesi var. Acaba Ebru, bilgisayar başına hiç geçiyor mu?
Sibel Can her yerde ‘Aman sakın aldanmayın. Ben Facebook’ta yokum’ diyor. Ama binlerce üyeden oluşan Fan Kulüpleri adına her şeyi yapıyor. Aynen Beyazıt Öztürk gibi. Geçen gün Çelik’in ismini kullanan uyanıkları yakaladım. Çelik de Facebook’ta yok. İbrahim Tatlıses ile Özcan Deniz’in adını kullanan sahtekarlar da var. ‘Sen kimsin? diye sıkıştırınca ‘Ben onların hayranıyım’ diyor. Ama saf kızlara öyle demiyor. Gülben Ergen, Yeşim Salkım, Hülya Avşar gibi bazı şöhretler bu işi Fan Kulüpleri’ne havale etmiş. Hayranlar ile kontağı Fan Kulüp’teki görevliler kuruyor.
Onlar da sahtekarları çok çabuk yakalayıp, kendi yöntemlerinle cezalandırıyor. Birileri Deniz Seki’nin adını kullanıyor. Hadise daha Türkiye’ye gelmeden Facebook’ta sahteleri dolaşmaya başlamıştı. Başta Kurtlar Vadisi dizisi oyuncuları olmak üzere bütün dizi kahramanlarının (Polat Alemdar) sahteleri dolaşıyor Facebook ortamında.
Burcu Kara’dan tutun Özgü Namal, Bergüzar Korel, Gülse Birsel gibi sevilen tüm oyuncuların sahteleri var. Peki sanatçıların gerçek listesi mi yoksa çakması mı nasıl anlayacağız derseniz… İşte bunu anlamak zor. Bazı ünlüler kim başvurursa listesine alıyor. Kimisi ise sadece arkadaşlarını. Siz her koşulda uyanık olun. Sır vermeyin, davetlere gitmeyin, fotoğraf göndermeyin yeter. Tabii ev adresi de bildirmeyin.
Myspace sosyal iletişim ağı Myspace hakkında bilgi
Myspace nedir?
MySpace sanal ortamda kullanıcı denetiminde iletişim ve arkadaşlıklar kurulabilen, kişisel profillerin, blogların, grupların, resimlerin, müzik ve videoların barındırılabileceği bir sosyal iletişim web sayfası’dır. Önceki karargâhı Beverly Hills’te iken 16 Mart 2007’de sahibi News Corporation’un bulunduğu New York’a taşınmıştır. Myspace özellikle henüz ünlü olmamış grup ve şarkıcıların yararına bu genç sanatçı adaylarına herhangi bir ücret vermeden şarkılarını siteye yükleyip büyük kitlelere sunma imkânı verir. Myspace yüklenen müzik eserlerinin telif hakkını yükleyen kişilerden alamaz, yani Myspace bir nevi bedava reklam sitesidir. Myspace’e fotoğraf ve kişisel bilgi eklenebilir. Bu eklenen bilgi “privacy” ayarları tarafından korunulmaktadır.
Ufkumda bulutlar kümelerken kara bahtım, Ben her gönül ufkunda doğan sabahtım. Devran herkese taslarla zehir sundu da birden Ben herkese bir neşe yarattım o zehirden. Bir köprü kurup, zulmetin ardında, seherle, Bildim gülüp eğlenmeyi ömrümce kederle. Alnımdaki her çizgi beyaz bir gece saklar, Bir başka şafaktır saçımın gördüğü aklar. Farkım ne, emel kaynağı bir körpe çocuktan, Mademki henüz gelmedi son yolcum ufuktan? Ömrümce neden yılları zincir gibi çektim, Mademki bir aşk uğruna can vermeyecektim? Bir müjde taşır her gün uzaktan bana rüzgar; Elbet gelecek, gelmedi, bir beklediğim var!
Son beklediğim gelmeden, ölsem de yüzünde, Devran bulacak yar ile ağyarı hüzünde. İsmim gezecek pembe dudaklarda elemle, Gözler dolacak bir çocuk ölmüş gibi nemle, Bir günde doğup can veren altın kelebekler, Bizden daha genç bir şair öldü diyecekler!
Cenap Şehabettin ve Şiirleri Cenap Şahabettin Şiirleri aşk
SENİN İÇİN
Sesin işler gibi bir şuh kanat gamlarıma Seni dinlerken olur kalbim uçan kuşlara eş, Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş; Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma
Doğuyor ömrüme bir yirmi sekiz yaş güneşi Bir kuş okşar gibi sen saçlarımı okşarken Koklarım ellerini gülleri koklar gibi ben; Avucundan alırım kış günü bir yaz ateşi
Gönlüme avdet eder her unutulmuş nisan Ne zaman gençliğini yolda hıraman görsem Eskiden pembe dudaklarda dağılmış busem Toplanır leblerime, bir gece dalgın dursan
Seni zambak gibi gördükçe açık pencerede Gül açar bahtımın evvelki hazanlık korusu Genç eder ufkumu hülyalarımın genç kokusu; Sorarım ak saçımın örttüğü yıllar nerde?
Cebhemi varsın o solgun seneler soldursun Yeni yıldız gibi doğdukça güzel her akşam, Gençliğin böyle benimken kocaman, hiç kocamam Ruhum, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhumsun
HAKİKAT-I SEVDÂ
Bir şüphe-i hissiyye ile dalgalanır dil; Bir heykel-i gül-rû dikilir kalb üzerinde; İnsan bütün ahzân ü meserrâta muâdil Bir tatlı dönüş hisseder âvâre serinde
Her cevf-i hayâtî, sevilen şeyden ibaret Bir lem’a-i nev, şa’şaasıyla eder ihfâ; Bir berk arkasından ederek ömrü temâşâ Bin müddet için göz kamaşır İşte muhabbet!
Pek boştur o his, lakin o boşlukla dolar dil; Âfâk-ı hayatiyyedeki cevfi o örter; Herkes hep o boşlukta arar bir tutacak yer Pîrâmen-i ömründeki girdâbâ mukâbil
Sevdâya mukabil duyulur rûhta her gâh Bir def-i pey-â-pey ile bir cezb-i pey-â-pey; Bir istiyor insan onu, bir istemiyor, âh Sevmek bile doğmak gibi, ölmek gibi bir şey!
Herhangi bir geminin. Limandan ayrılmasına bile ağlar oldum… Sonra akşamların gelişi gündüzlerin vedası üzdü beni. ”Sayende yaşadığıma bile efkarlanıyorum”. Artık gerisini sen düşün. Sebepsiz hüzünlerdir benim kirpiklerim. İster istemez öpüp kaçarlar beni. Hiçbir şey olmamış gibi. Nasıl bir selamına mutlu oluyorsam…. Sensizliğimde bir yağmur damlası. Bazen kahrediyor beni. Genç ölücem belki… Belki yaşayanlar kendi nefeslerine bile, İnanamayacaklar öldüğümde. Elbette her veda gibi hüzünle uğurlanacağım.. Kimileri üzülecek kimilerinden fazla. Az yaşadı diyecekler benim için az yaşadı.. Ama Çok Sevmişti…
fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına bir güvercin uçurup kıtalar arasından çağırdın beni geçerek birer birer sürgün kanyonlarını derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı yetim çığlıklarımı duyurmak üzere sana koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
adını söylemek istemiyorum her hecesi amansız bir kor dudaklarımda her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım adını söylemek istemiyorum Rüveyda dediğim zaman anla ki, senin için yürüyor kelimeler çığlığımın atardamarlarından
hangi yıldızdır bilmem, gözlerin kayar da üzerime Rüveyda önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime sonra açılır önümde ıstırab vadileri silik renkleriyle adımlarıma çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir hayalin bittiği menfeze doğru alaca bir at koşar içimde zamansız, mekansız nefese doğru
uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda oysa Rüveyda baştan başa ben kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim
kitaplara sürdüğüm kapkara lekelerden bir anlatsam nasıl utandığımı bir doğrulsam eğrildiğim yerden ağarır tanyeri nilüferlerin alaca bir at koşar içimde ezer toynaklarıyla anılarımı
sular köpürmemeliydi Rüveyda kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin ben zehire alışkınım, şerbete değil rüyalar nefret eder avare duruşumdan kabuslar çekerek ancak derdimi yeryüzünde sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber ben her gece bir mehdi türküsüyle çilekeş yargılamak için zeval kayıtlarını inkilap bekliyorum
hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin uzanır da gönlüme Rüveyda derinden bir ok saplanır bağrıma beynimi çağıran bir sese doğru alaca bir at koşar içimde zamansız, mekansız nefese doğru
artık eskisi gibi bakamıyorsun göklerinde bir belkıs otururdu Rüveyda binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin güneş bir ane gibi dururdu başucunda artık dokunamıyor kakülün bulutlara karalara bürünmüş saçlarında dolunay BEN BU KADAR ZULME LAYIK MIYIM RÜVEYDA
hangi ressamı vurur bilmem, endamın sarar da benliğimi ben beni tanımam kaldırımlarda kafesleri yutan kafese doğru alaca bir at koşar içimde zamansız, mekansız nefese doğru
kırmızı bir kurdela bağlayarak alnına duydun mu orkideye dua eden birini bu ısmarlama yüzler yok mu Rüveyda bu yapmacık bebekler gözyaşı akıtırken gülenler yok mu beni kahrediyor geceler boyu
hangi çağın gelişidir bilmem, gülüşün soluk bir dünyanın mezarlarına gömerek gurbetimi kapadı karanlığa Yesrib, kapılarını meydan okuyuşun çağın ordularına bilmem hangi mevsimin başlangıcıdır doruklarından öte hevese doğru alaca bir at koşar içimde zamansız, mekansız nefese doğru
yasını tutuyorum kararttığım düşlerin yıpranmış divaneler gibiyim sokaklarda amansız bir ütopya üfleyen pencereler lif lif yoluyor dram seyyahı bedenimi önümde, haksızlığın hesaba çekildiği hiç kimsenin kimseyi tanımadığı mahşer arkamda, kare kare ömrümü belirleyen hatırladıkça yanıp tutuştuğum resimler
söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını yeniden bir Nil olup taşar mıyım çölllere kim giydirir başıma tacını nihayetin kim takar bileğime hürriyet künyesini karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle Rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı asırlardır köhne barınaklarda küflenen, çürüyen çığlıklarımı
at vuruldu içim paramparça Rüveyda gölgelerin ardına sakladım kusurumu sen orada kayıtsızca gülümsüyor gibisin ben burda damla damla eriyip akıyorum yine de, çiğnetmem kimseye gururumu istenmediğim yeri sessizce terk ederim hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim
Cenap Şahabettin şiirleri Cenap Şahabettinin yazdığı şiirler
ELHAN-I ŞİTA
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş, Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar Geçen eyyâm-ı nev-bahârı arar.
Ey kulûbun sürûd-ı şeydâsı, Ey kebûterlerin neşîdeleri, O bahârın bu işte ferdâsı: Kapladı bir derin sükûta yeri karlar Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.
Ey uçarken düşüp ölen kelebek, Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek gibi kar Seni solgun hadîkalarda arar.
Sen açarken çiçekler üstünde Ufacık bir çiçekli yelpâze Na’şın üstünde şimdi ey mürde Başladı parça parça pervâze karlar Ki semâdan düşer düşer ağlar.
Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar; Küçücük, ser-sefîd baykuşlar gibi kar Sizi dallarda lânelerde arar.
Gittiniz, gittiniz ey mürgan, Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar, Yuvalarda -yetîm-i bî-efgan:- Son kalan mâi tüyler kovalar karlar Ki havâda uçar uçar ağlar.
HAKİKAT-I SEVDÂ
Bir şüphe-i hissiyye ile dalgalanır dil; Bir heykel-i gül-rû dikilir kalb üzerinde; İnsan bütün ahzân ü meserrâta muâdil Bir tatlı dönüş hisseder âvâre serinde
Her cevf-i hayâtî, sevilen şeyden ibaret Bir lem’a-i nev, şa’şaasıyla eder ihfâ; Bir berk arkasından ederek ömrü temâşâ Bin müddet için göz kamaşır… İşte muhabbet!
Pek boştur o his, lakin o boşlukla dolar dil; Âfâk-ı hayatiyyedeki cevfi o örter; Herkes hep o boşlukta arar bir tutacak yer Pîrâmen-i ömründeki girdâbâ mukâbil
Sevdâya mukabil duyulur rûhta her gâh Bir def-i pey-â-pey ile bir cezb-i pey-â-pey; Bir istiyor insan onu, bir istemiyor, âh Sevmek bile doğmak gibi, ölmek gibi bir şey!
SENİN İÇİN
Sesin işler gibi bir şuh kanat gamlarıma Seni dinlerken olur kalbim uçan kuşlara eş, Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş; Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma.
Doğuyor ömrüme bir yirmi sekiz yaş güneşi Bir kuş okşar gibi sen saçlarımı okşarken. Koklarım ellerini gülleri koklar gibi ben; Avucundan alırım kış günü bir yaz ateşi.
Gönlüme avdet eder her unutulmuş nisan Ne zaman gençliğini yolda hıraman görsem. Eskiden pembe dudaklarda dağılmış busem Toplanır leblerime, bir gece dalgın dursan.
Seni zambak gibi gördükçe açık pencerede Gül açar bahtımın evvelki hazanlık korusu Genç eder ufkumu hülyalarımın genç kokusu; Sorarım ak saçımın örttüğü yıllar nerde?
Cebhemi varsın o solgun seneler soldursun Yeni yıldız gibi doğdukça güzel her akşam, Gençliğin böyle benimken kocaman, hiç kocamam .. . Ruhum, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhumsun
Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Şefi Dr. Genco Yücel, günümüz yaşam koşullarının kalp ve damar hastalıklarına etkileri, son yıllarda gelişen tedavi yöntemleri hakkında ve genç yaşlardayken de dikkatli olunması gerektiğine ilişkin bilgiler aktarıyor.
KALP HASTALIKLARI ÖLÜME SEBEBİYET VEREN HASTALIKLAR ARASINDA KANSERDEN DAHA ÖN SIRADA!
Günümüzde özellikle Batılı toplumlarda 40 yaşın üzerindeki erkek ve kadınlarda ölüm sebebinin %50’ye varan oranlarda, kalp ve damar hastalıkları, yani kalp krizi ve beyin felcini içeren hastalık grubu olduğunu belirten VKV Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Şefi Dr. Genco Yücel, ülkemizde bu oranların kadınlarda daha da üst düzeyde olduğunu açıkladı.
Dr. Genco Yücel, “Toplumdaki algılama özellikle kanserin kalp hastalıklarına göre daha fazla ölüme sebep olduğu yönündedir. Bu algılamanın en önemli sebebi tahminen kanserle ilgili tedavi metodlarının kalp hastalıklarıyla ilgili tedavi olanaklarına göre daha az başarılı olmasıdır” diyor ve kalp hastalıkları ile ilgili birçok risk faktörünün (Sigara kullanımı, tansiyon, şeker, kolesterol yüksekliği, kilo fazlası, hareket eksikliği…) tanımlanmış olması ve kişilerin bu tanımlanmış faktörleri kontrol altında tutarak tedavilerden fayda görebilmelerini de bir başka neden olarak sayıyor. Kalp ve damar hastalıklarında ilaç tedavileri, mekanik ve girişimsel düzeltici tedavileri (Perkütan anjioplastiler, koroner stent konumu, açık kalp ameliyatı, koroner by-pass cerrahisi müdahaleleri…) gibi birçok tedavide son 20 yılda çok ciddi anlamda başarı ve hız kazandıklarını belirten Dr. Genco Yücel, günümüz teknolojileriyle bu tedavi metodlarının daha başarılı ve daha az yan etkili olarak uygulanabildiğini söylüyor ve gelinen noktayı şu biçimde özetliyor: “Örneğin by-pass cerrahisi operasyonu olan bir kişi, 48 saat içinde normal fonksiyonlarına dönüp, 4-5 gün içinde evine dönebilmektedir. Bu, bundan 20 sene öncesiyle kıyaslandığında en az %100 ilerleme ifade eder. Ameliyat yara izleri küçülmüş, anjiografi ve anjioplasti metodları günden güne gelişmiş ve hala gelişmeye devam etmektedir. Kullanılan teknikler koroner anjioplasti, balon anjioplasti, stent konum işlemleri, kullanılan malzemelerin git gide iyileştirilmesi ile uzun dönem başarılarda büyük yol kat edilmiştir.” Kullanılan ilaçların değişmesi ve daha etkili hale getirilmesi ile kalp hastalıklarından korunma yönünde çok büyük avantajlar sağlandığını dile getiren Dr. Genco Yücel, yine de günümüzde kalp ve damar hastalıklarının 40 yaşın üzerindekilerde neredeyse yarı yarıya, yaklaşık % 45 oranında ölüme sebebiyet verdiği ve kanser gibi hastalıklardan daha fazla can almakta olduğunun altını çiziyor.
KORUNMAYA ERKEN YAŞTA BAŞLAMALIYIZ
Kalp ve damar hastalığının 40’lı, 50’li yaşlarda oluştuğu ve daha öncesinde hiçbir sebebi olmadığına dair düşüncelerin toplumda yaygın kanı olduğunu söyleyen Dr. Genco Yücel, son yıllarda yapılan araştırmalarda 20’li yaşlardaki kişilerin de kalp damarlarında
daralmaların başladığının gözlemlendiğini belirtmekte. “Günümüz yaşam koşullarında, iş dünyasının özellikle bilgisayar başında yoğunlaşması, kişilerin iş ve ev arasında sıkışan hayat düzenleri, spor yapma, gezme, dolaşma imkanlarının azalması; özellikle, çocuklarda ve gençlerde sokaklarda hareket etmeyi ve spor yapmayı içeren aktivitelerin yerini bilgisayar başında meşrubat içip zararlı olabilecek fast food yiyerek geçirmenin alması; şişmanlık ve bir takım metabolik hastalıklara yol açmaktadır. Şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliği gibi kalp sağlığı yönünden riskli durumların sıklığı genç insanlarda artmaktadır” diyen Dr. Genco Yücel, erken yaşlarda önleyici tedavilere başlamanın önemine dikkat çekiyor ve artık daha genç yaşlarda kan şeker ve kan kolesterol analizlerinin yapılması ve buna yönelik tedbirlerin alınmasının gündeme geldiğini belirtiyor.
Özellikle riskli grupta yer alan gençlerin 20’li yaşlarda ilk kontrolden geçmeleri ve bu kontrollerde çıkan sonuçlara göre senelik veya daha nadir olarak kontrollere devam etmelerini öneren Dr. Genco Yücel, riskli grup olarak da özellikle ailelerinde genç yaşta kalp hastalığı olanları tanımlıyor. Bu gençlerin, kontrollerde kan kolesterol ve açlık kan şekeri düzeylerine baktırmalarını ve tansiyonlarını ölçtürmelerini tavsiye eden Dr. Genco Yücel, bu parametrelerin yüksek bulunması halinde daha ileri tetkiklere ve kolesterol, tansiyon, şeker düşürücü tedavilere başlanmasını önerdiklerini ekliyor.
Dr. Genco Yücel, tüm bu yaklaşımlardaki temel amacın, değişen yaşam koşulları yüzünden artan kalp hastalığı yoğunluğunu düşük tutmak ve 40 yaşın üzerinde yoğun olan kalp ve damar hastalıkları yüzünden görülen ölümlerin 30’lu yaşlara doğru gerilemesini önlemek olduğunu; bunun neticesinde de hem kişilerin sağlıklı olmasını, hem de toplumun üzerindeki ekonomik yükü azaltmak olduğunu belirtiyor.
DR. GENCO YÜCEL VKV AMERİKAN HASTANESİ KARDİYOLOJİ BÖLÜM ŞEFİ
Tugbam sitesinde en güzel Türk Büyüklerinden özlü sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Türk Büyüklerinden özlü sözler Türk Büyüklerinden özlü sözler
Ne kaya kaleler, ne demir kapılar, ne çelik silahlar yolunu kesmeyecek. Yarı cihan ümmetiyle döğüşeceksin. Ezdikçe mağrur, ezildikçe meyyus olma! Daima didin ve öğren, daima iste ve yüksel! Adil ve rahim ol! Korkutmaktan ziyade sevdirmeye çalış!..
A.Hikmet Müftüoğlu
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek. Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?..
Üstad Necip Fazıl
Ve tarih bir gün, acz içinde kıvrana kıvrana şehadete susamış bir ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilemediğini yazmak zorunda kalacaktır…
S.Ahmet Arvasi
Tükürün cephe-i lâkaydına şarkın, tükürün, Kuşkulansın, görelim gayretleri halkın, Tükürün milleti alçakça vuran darbelere, Tükürün onlara alkış tutan kahpelere!..
Mehmet Akif Ersoy
Deme bana Kayı, Oğuz, İlhanlı, Türküm; Bu ad her ünvandan üstündür. Yoktur Azer, Kırgız, Özbek, Kazanlı, Türk Milleti bir bölünmez bütündür.
Ziya Gökâlp
Ne hasta bekler sabahı, Ne genç ölüyü mezar. Ne de şeytan bir günahı, Seni beklediğim kadar…
Üstad Necip Fazıl
Haydi artık dinsin ızdırapların, Ufuklardan şanlı bir gün doğacak yarın, Güzellikle, sıcaklıkla ve ihtişamla… Kumandasız hazır olup onu selamla! Gönlündeki yaraların kanını dindir! Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir…
H.Nihal Atsız
Ülkü uğrunda gönüller delidir, Kişiler ülkü uğrunda ölmelidir…
Tugbam sitesinde en güzel Amerikan Atasözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Amerikan Atasözleri Amerikalılara Ait Atasözleri Yabancı Atasözleri
Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir.
Birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir; birlikte çalışmak başarıdır.
Cesur adamın bakışı, korkağı kılıcından daha çok düşman titretir.
Zorluk seni zorlayıncaya kadar, sen zorluğu zorla.
Balayı, genç gelinin omzunuzda ağlamayı bırakıp; ensenizde boza pişirmeye başladığı gün biter.
Bir kadının yüzündeki ifade,sırtındaki elbiselerden daha mühimdir.
Dehanın bir bölümü ilham,üç bölümü terdir.
Durgun sular derin akar.
Eski zaman genç kızı,utanınca kızarırdı;şimdiki genç kız,kızarınca utanıyor.
Kaybetmekten yılmayan,kazanmanın eşiğindedir.
Komşunu sev,ama bahçe duvarını yıkma.
Odununu kendi kesen,iki kere ısınır.
Sır dolu kalp zindan,kalbin sahibi gardiyandır.
Talih bir defa güldü mü,talaşla beyin arasında fark yoktur.
Hata işlemeyen hiçbirşey yapmıyor demektir
Kaybetmekten yılmayan, kazanmanın eşiğindedir.
Balık ve konuk üç günde kokar.
Bir insan sana “eşek ” derse umursama, ama 5 kişi sana “eşek” derse git kendine bir semer al.
Beyaz Meleğim Oldun Seni tanıdığımdan Beri cenneti Gözlerimde Gördüm Aşkından Oldum Deli, Bu Alemde Sevemez Seni kimSe benim Gibi, Bulamazsın Bu Alemde Benim Gibi Delikanlı Sevgili..