Posts Tagged ‘gerçek’

doğum günü mesajları italyanca

Cuma, Haziran 22nd, 2012

italyanca doğum günü mesajları ,italyanca doğum günü sözleri,italyanca doğum günü kartları,italyanca doğum günü smsleri,italyanca doğum günü msj

Tanti Auguri!
Mutluluklar

Cento di questi giorni!
Nice mutlu günlere

Buon Compleanno!
İyi ki doğdun

I piu’ cari auguri di buon compleanno!
Doğum gününüzü en içten dileklerimle kutlarım

Buon anniversario di.
Nice … Yıllara!

Felice anniversario!
Nice … Yıllara!

Dopo …anni siete ancora inseparabili. I nostri migliori auguri!
uzun yıl ve hala güçlü olarak yoluna devam ediyor. Nice mutlu yıllara!

Possano tutti i tuoi desideri avverarsi in questo giorno. Auguri!
Tüm dileklerinin gerçek olması dileğiyle. Mutlu Yıllar!

Özlem Mesajları

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kısa Özlem Mesajları
Özlem Mesajları 2012

En güzel özlem mesajları özlem sözleri sizler için burada sevdiklerinizle özlem gidermek için birbirinden güzel ve özel Kısa özlem mesajları sizlerle..

Gözlerimi kapattigim an gözümün önünde konusmaya basladigimda ismin agzimda sanki benim gölgem gibisin peki ya ben senin için neyim söylermisin ?

Özlem bence ne bir seye duyulan hasret nede ulu bir arzulayis. O bence içten içe aglayis yada senden ayri yasayis…

Yasamak özlemsiz, özlem sevgisiz, sevgide sensiz olmaz… Unutma sevmek daima beraber olmak degildir. Sen yokken bile seni yürekte yasatabilmektir…

Baliklarin sevgisini bilirmisin birbirlerine dokunamazlar ama sevgilerini hep yüreklerinde hissederler bende simdi sana dokunamiyorum çünkü sen hep yüregimdesin.

Bir gün bir sevda çalar kapinizi… Sasirirsiniz, beklemiyorsunuzdur… Bu güne kadar gelen sevgilere hep misafir olarak bakmissinizdir… Ancak, bu sevgi asktan öte olarak yerini alir gözlerinizden kalbinize !

Biraz buruk bir duygu yüklenirse yüregine gözlerin zaman zaman takilirsa uzaklara kulaklarin ansizin çinlarsa bilki bir yerlerde delice özleniyorsun.

Yapraklar sararip düserken yere, o güzel gözlerini çevir göklere, hergün istemem, yilda bir kere,adimi anmayi sakin unutma.

Merhaba hüzün adası.. Ben duygu gemisi… Gecenin katranlığında yanaştım limanına… Yüküm mutluluk… Kulak ver bak ne diyor gemide ki ses: özledim seni…. Biriciğim…

Yüreğim umulmayan yaralarla baş edemezken bir tatlı aşk gülüşü özledi gözlerim ve sen hangi alemde hangi düşlerde isen gel çünkü gülüşünü “çok özledim”

Sesine mevsimlerin eğildiği, gözlerine baharın ağladığı, ağlar gibi gülmeni, dokunuşlar gülecek gibi duran yüzünü özledim…

Beklemek güzeldir güzelim Dönecekse eger beklenen…. Özlemek güzeldir güzelim Özlüyorsa eger özlenen..

Herzaman duyamadigimiz o toprak kokusu bu zamanda aranan gerçek sevgiler gibi yagmur arkasinda sakli olan toprak kokusu gibi ortaya çiksa keske…

Özledigim ne sensin ne de bir baskasi… özledigim gerçekten hissetmeden bana “seni seviyorum” demeyecek biri..

Hani insan aglamak ister, Gözlerinden yas gelmez ! Hani gülmek ister,yürekten gülmez! Hani birini bekler o hiç gelmez! Iste o zaman ölmek isterde ECEL gelmez!

Ansızın bir duygu körüklenirse yüreğinde, aklına takılırsa uzaklar ve bir de kulakların çınlarsa amansız, bil ki bir yerlerde özlenmişsindir…

Usandım yeşermemiş umutsuz bahçeyi beklemekten, usandım, tarla kuşunun sesinden usandım bu yürekten kendimden usandım durup durup seni özlemekten.

Hasretim rengine siyah mı desem ağarmak bilmiyor sonsuz geceler ya gülerdim ya ölürdüm görsem ömrümden uzansa sensiz geceler…

Kaybetme korkusu taa içimdeyken, bekle diyorsun, döneceğim bir gün. Beden beklemesine bekliyor ama yürek kan ağlıyor sensiz geçen hergün…

En İyi Aşk Sözleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

En İyi Aşk Sözleri 2012
Aşk Sözleri kısa facebook

Hani gözler vardir sözleri anlatir, hani sözler vardir gözleri anlatir, bir de ask vardir seni anlatir… Nice sevgililer günlerine minik bebegim.

Seni her düsündügümde kalbime bir yildiz çiziyorum. Benim simdi kaç yildizim var biliyor musun? Benim artik bir gökyüzüm var… Sevgililer günümüz kutlu olsun!

Bugün her zamankinden farkli bir sey yapayim dedim olmadi yine sana defalarca asik olup seni düsündüm… Sevgililer günün kutlu olsun!

Yedi ayri iklimden yedi çesit ari getirseler yedi çesit ari yedi ayri çiçegi dolassa yedi ayri çiçekten bal yapsa senin kadar tatli olamaz… Iyi ki varsin!

O kadar güzelsin ki yüzüne bakamiyorum. Titriyor ellerim, ellerini tutamiyorum. Dolanip sarmak geliyor içimden, saramiyorum. Öylesine baglanmisim ki, sensiz duramiyorum. Uykudan uyaninca insani uyandigina pisman eden, geri dönmek isteyip de dönemeyince çaresizlikten delirten, hayatta bir defa görülebilen harika bir rüyasin! Seni çok seviyorum. Sevgiler günümüz kutlu olsun sevgilim!

Biliyorsun her gökkusaginin bittigi yerde bir hazine saklanirmis. Gökusagini takip ettim geçenlerde sende bitti… En degerli hazinemsin benim, canimsin.

Bazi rüyalar digerlerinden daha uzun sürer. Bazilari da çok çok güzel. Benim en uzun ve en güzel rüyam su an bu mesaji okuyor. Sevgililer günün kutlu olsun!

Seni ne kadar sevdigimi merak ediyorsan, yagan yagmurun her damlasini tutmaya çalis, tutamadigin her yagmur damlasi kadar seviyorum seni…

Sana dalgalardan kalem yaptim ve kiyiya seni seviyorum yazdim, sen de inandin degil mi? Sen delisin, seni sevmedim, sana baglandim sana taptim.

Sen günesin dogdugu, karanligin bittigi yerdesin sen hep kalbimde yatan tek sevgilimsin. Sevgililer günün kutlu olsun!

Eger gökyüzü bir parça kagit, deniz bir sise mürekkep olsaydi yine de sana olan duygularimi yazmaya yetmezdi. Seni o kadar çok seviyorum ki.

Seni yildizlara benzetiyorum onlar kadar uzak onlar kadar erisilmezsin ama bir farkin var onlar bin tane sen bir tanesin. Sevgililer günün kutlu olsun.

Seni tahmin edecegin kadar degil, tahammül edemeyecegin kadar çok seviyorum. Sana “Sevgilim!” diyebildigim için kendimi çok sansli görüyorum.

Gözlerin gözlerimde, ellerin ellerimde, askin içimde ve ruhun bedenimde oldugu sürece seni sevmeye devam edecegim. Sevgililer günün kutlu olsun!

Biliyorsun her gökkusaginin bittigi yerde bir hazine saklanirmis. Eskiler böyle der. Gökusagini takip ettim geçenlerde sende bitti… En degerli hazinemsin benim, canimsin. Sevgililer günümüz kutlu olsun.

Kuyruklu yildizlar vardir, dünyaya yetmis yilda bir gelirler. Insanlar onu hayati boyunca belki bir kez görürler. Ben o yildizi gördüm, o da sensin birtanem.

Sana bahçeden gül degil günesten atom koparip getirmek istiyorum ama kalbim gibi ellerin de yanar diye korkuyorum. Sevgililer günün kutlu olsun.

Bazi rüyalar digerlerinden daha uzun sürer. Bazilari da çok çok güzel olur.Benim en uzun ve en güzel rüyam, su an bu mesaji okuyor. Seni çok ama çok seviyorum biricigim. Sesini duysam da her an yüzünü görmek gibidegil, özledigimi bil her an çünkü hiçbir sey seni sevmek gibi degil! Seni o kadar çok özledim ki… Sevgililer gününde yaninda olup sana sana sarilmak için çildiriyorum…

Paylastikça çogalan tek seyin sevgimiz oldugunu hiç unutmayalim ve sevgimizi daima çogaltalim sevgilim. Daha nice mutlu sevgililer gününe.

Beni karanliktan aydinliga, yalandan gerçege, ölümden ölümsüzlüge götürdügün için tesekkürler. Seni seviyorum. Daha nice günlere hep birlikte canim.

Yasamak özlemsiz, özlem sevgisiz, sevgi sensiz olmaz! Unutma ki sevmek daima beraber olmak degil, sensizken bile seninle olabilmektir… Bu sevgililer gününde yaninda degilim belki ama özlemim sevgim hep seninle. Seni seviyorum!

Seni denizdeki kumlar, gökteki yildizlar, ormandaki agaçlar, dünyadaki insanlar, okyanustaki sular, sahildeki martilar ve günesin isiklarindan daha çok seviyorum. Birlikte daha güzel günlere gitmemiz dilegiyle sevgililer günün kutlu olsun!

Bir demet gül vermek isterim sana. Güllerden güzelsin aslinda. Gülü bir gün, seni sonsuza dek seviyorum.

Öperim dudaklarindan gül kokulu yanaklarindan her dem gözlerimin hapsindesin kalbimin tek sahibisin… Sevgililer günün kutlu olsun!

Güller anlatsin sana olan sevgimi, güller anlatsin yanlizligimi, çaresizligimi. Yavas yavas eriyen yüregimi güller anlatsin ben anlatamadim.

Seni sevdigim kadar yasasaydim ölümsüzlügün adini ask koyardim… Sevgililer günün kutlu olsun biricik askim!
Bazi rüyalar digerlerinden daha uzun sürer. Bazilari da çok çok güzel olur.Benim en uzun ve en güzel rüyam, su an bu mesaji okuyor. Seni çok ama çok seviyorum biricigim. Sesini duysam da her an yüzünü görmek gibidegil, özledigimi bil her an çünkü hiçbir sey seni sevmek gibi degil! Seni o kadar çok özledim ki… Sevgililer gününde yaninda olup sana sana sarilmak için çildiriyorum…

Paylastikça çogalan tek seyin sevgimiz oldugunu hiç unutmayalim ve sevgimizi daima çogaltalim sevgilim. Daha nice mutlu sevgililer gününe.

Beni karanliktan aydinliga, yalandan gerçege, ölümden ölümsüzlüge götürdügün için tesekkürler. Seni seviyorum. Daha nice günlere hep birlikte canim.

Yasamak özlemsiz, özlem sevgisiz, sevgi sensiz olmaz! Unutma ki sevmek daima beraber olmak degil, sensizken bile seninle olabilmektir… Bu sevgililer gününde yaninda degilim belki ama özlemim sevgim hep seninle. Seni seviyorum!

Seni denizdeki kumlar, gökteki yildizlar, ormandaki agaçlar, dünyadaki insanlar, okyanustaki sular, sahildeki martilar ve günesin isiklarindan daha çok seviyorum. Birlikte daha güzel günlere gitmemiz dilegiyle sevgililer günün kutlu olsun!

Bir demet gül vermek isterim sana. Güllerden güzelsin aslinda. Gülü bir gün, seni sonsuza dek seviyorum.

Yüregimdeki tek arzu, hayalimdeki tek tutku, beni yasatan tek duygu senmissin bebegim… Sevgililer gününü kutluyorum. Daha nice yillara.

Günesin dogdugu da bir gerçek battigi da… Kalbimin attigi da bir gerçek, günün bittigi de… Ne çikar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, iste o en büyük gerçek…

Sen benim hayatimda oldugun sürece, ne sen kimseye rakip ne de kimse sana rakiptir. Daha nice sevgililer gününde beraber olmayi diliyorum.

Dün gece sen uyurken kizila boyadim denizleri, uçurumdan attim sessizligi, haber saldim rüzgarlara fisildasinlar seni ne çok sevdigimi ve özledigimi.

Sevgililer gününde belki yaninda degilim ama dünde, bugünde, yarinda yüregin kadar yanindayim. Kendini yalniz hissettiginde elini kalbine koy; ben hep ordayim!

Gönlüme taht kurdun, gönlümün sultani oldun, gece gökyüzünde parlayan yildizim, sabah ise ruhuma dogan günesim oldun. Sevgililer günün kutlu olsun!

O kadar güzelsin ki yüzüne bakamiyorum. Titriyor ellerim, ellerini tutamiyorum. Öylesine baglanmisim ki sensiz duramiyorum. Sevgililer günün kutlu olsun!

Bana bir günün 24 saat, bir saatin 60 dakika ve bir dakikanin 60 saniye oldugu ögretildi ama sensiz geçen bir saniyenin sonsuzluk kadar uzun oldugu ögretilmedi. Yasamimizin her aninda birlikte olmamiz dilegiyle sevgilim… Sevgililer günümüz kutlu olsun.

Ayrilik küçük sevgileri öldürür ama büyük sevgileri güçlendirir. Tipki rüzgarin mumu söndürüp yangini güçlendirdigi gibi… Bizim de sevgimiz hep yasayacak ve daha da güçlenecek sevgilim. Nice sevgililer günlerinde birlikte olmak dilegiyle…

Sen dünyaya sürgün bir meleksin ve ben seni o kadar çok sevecegim ki bir daha cennetine geri dönmek istemeyeceksin… Sevgililer günün kutlu olsun!

sana dijital bir gül yolluyorum, çünkü uzaklarda elimden ancak bu kadari geliyor. Ama bil ki gerçegini, gözlerinin içine bakarak vermek isterdim. Ve seni sevdigimi fisildamak.. Sevgililer günümüz kutlu olsun! Seni denizdeki kumlar, gökteki yildizl

Sana dogru bir kelebek uçurdum, daglari denizleri asti seni buldu, yanaginaufacik bir öpücük kondurdu. Hissettin mi? Sevgililer günün kutlu olsun!

Dogan her günün sabahinda içimde gözlerini görebilmek aski olmasa, inan hiçbir seye degmezdi yasamak. Sevgililer günün kutlu olsun!

Bir yudum sevgi koskoca bir okyanusa bedeldir. Simdi uzaklarda senin bir yudum sevgine hasretim sevgilim. Seni hasretimi tüketircesine kucakliyorum.

Sana yildizlar kadar yakin olmak isterdim her baktiginda beni görebilmen için, sana bulutlar kadar yakin olmak isterdim üzüldügünde gözyaslarini yagmur olup silebilmek için, sana sen kadar yakin olmak isterdim ki beni, seni sevdigim kadar sevebilmen için. Sevgililer günün kutlu olsun biricigim.

Seni denizdeki kumlar, gökteki yildizlar, ormandaki agaçlar, dünyadaki insanlar, okyanustaki sular ve günesin isiklarindan daha çok seviyorum.

Sen çöllerde serap gibisin, engin denizlerde yakamoz gibisin, isigim sensin, günesim sensin… Bil ki çok özlendin… Sevgililer günün kutlu olsun!

Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz.

Mürekkepten denizler, kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım!..

Seni her düşündüğümde kalbime bir yıldız çiziyorum. Benim şimdi kaç yıldızım var biliyor musun? Benim artık bir gökyüzüm var..

Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca aşık olup seni düşündüm…

Yedi ayrı iklimden yedi çesit arı getirseler yedi çesit arı yedi ayrı çiçeği dolaşsa yedi ayrı çiçekten bal yapsa senin kadar tatlı olamaz…

Ben seni dün sevmedim çünkü dün geride kaldı, ben seni bugün de sevmeyeceğim çünkü bugün de bitecek; ben seni yarın seveceğim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek!

Ağzımdan çıkacak söz olsan konuşmam, gözümden akacak yaş olsan ağlamam, kalbime hapsettim seni hiçbir yere bırakmam!

Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da… Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de… Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek…

Bir şiir yaz bana içinde alabildiğince mutluluk olsun ayın gölgesinde unutulan sevgi tohumlarıyla yeşere dursun veya bir şarkı söyle özlemimdeki sevgiliyi anlatsın yağan yağmurlarla ıslanan bedenimi parlayan gözleriyle kurulasın.

Aşk kaçmaktan çok kovalamak, görmekten çok özlemek, gitmekten çok beklemek, dokunmaktan çok düşünmektir.Ve aşk öyledirki nerde imkansız varsa onu seçer.

Birgün bana soracaksın,beni mi yoksa hayatı mı daha çok seviyorsun diye. hayatı diyeceğim, küsüp gideceksin ama hiçbir zaman bilmeyeceksin ki benim hayatım sensin.

Sen benim incimdin. parıldayan masum güzelliğinle seni sarp kayalıklardan tırnaklarımla kazıdığım bir istiridyede bulmuştum. ve bir daha kaybetmiyeyim diye kalbimin derinliklerine gömdüm.

Ne seni unutturacak kadar zaman geçecek ne de geçen zaman seni unutturmaya yetecek bırakıp gitsende unuturum sanma zaman alışmayı öğretir unutmayı asla.

Sevmiyorum şu saatin sesini,akmasın dursun zaman.herşeyin bir öncesi ve sonrası vardır derler ya; YALAN. senden önce vardım belki ama aşkım senden sonra olmayacağım inan.

En Özel Aşk Mesajları

Cuma, Haziran 22nd, 2012

En Özel Aşk Mesajları
En Güzel Aşk Mesajları

Hani insan ağlamak ister, gözlerinden yaş gelmez, hani gülmek ister, yürekten gülmez! Hani birini bekler o hiç gelmez, hani onu severde hiç söyleyemez… Tam söyleyeceği zamanda o başkasını sever ya, işte o zaman insan ölmek isterde ECEL gelmez…

Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca aşık olup seni düşündüm…

Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, herşey olurda şu kalbim birtek sensiz olamaz.

Yedi ayrı iklimden yedi çesit arı getirseler yedi çesit arı yedi ayrı çiçeği dolaşsa yedi ayrı çiçekten bal yapsa senin kadar tatlı olamaz…

Sen hiç denizin dibine baktığında Yeşil ormanları gördün mü ? İmkansız deme çünkü ben senin gözlerine baktığımda cenneti görüyorum.

Ağzımdan çıkacak söz olsan konuşmam, gözümden akacak yaş olsan ağlamam, kalbime hapsettim seni hiçbir yere bırakmam!

Kimbilir hangi akşam güneşle beraber bende söneceğim, kimbilir hangi ellerden son suyumu içeceğim, belki göremeden öleceğim fakat yinede seni EBEDİYEN SEVECEĞİM.

Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen yere düşen her yağmur damlasını tutmaya çalış;tutabildiklerin senin sevgin, tutamadıklarınsa; benim sana olan sevgimdir.

Gözlerinde mutluluk, aşk, sevgiyi gördüm.

Kavuşmak tutkusuyla delirince bu gönlüm, duvarları deler gözlerim, seni görürüm. İşte o an, dağ bir karış, deniz bir adım, o an saçlarını dağıtan rüzgar değil, nefesimdir gülüm.

Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da… Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de… Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek…

Bir damla şarap gibisin, içtiğimde beni sarhoş edecek. Masmavi bir deniz gibisin, dokunduğunda beni titretecek. Sen harika birisin, her zaman sevilecek…

Sabahın 05:00`inde uyku akarken gözlerinden ve o buğulu gözlerinle hala telefonunun çalıp geceyi aydınlatmasını bekliyorsan güzel iki kelimeyle, seviyorsun!

Ben seni dün sevmedim çünkü dün geride kaldı, ben seni bugün de sevmeyeceğim çünkü bugün de bitecek; ben seni yarın seveceğim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek!

alıntı

En Özel Aşk Sözleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

En Özel Kısa Aşk Sözleri
En Özel Aşk Sözleri Mesajları

Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz.

Sen benim incimdin. parıldayan masum güzelliğinle seni sarp kayalıklardan tırnaklarımla kazıdığım bir istiridyede bulmuştum. ve bir daha kaybetmiyeyim diye kalbimin derinliklerine gömdüm.

Ne seni unutturacak kadar zaman geçecek ne de geçen zaman seni unutturmaya yetecek bırakıp gitsende unuturum sanma zaman alışmayı öğretir unutmayı asla.

Sevmiyorum şu saatin sesini,akmasın dursun zaman.herşeyin bir öncesi ve sonrası vardır derler ya; YALAN. senden önce vardım belki ama aşkım senden sonra olmayacağım inan.

Mürekkepten denizler, kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım!..

Seni her düşündüğümde kalbime bir yıldız çiziyorum. Benim şimdi kaç yıldızım var biliyor musun? Benim artık bir gökyüzüm var..

Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca aşık olup seni düşündüm…

Yedi ayrı iklimden yedi çesit arı getirseler yedi çesit arı yedi ayrı çiçeği dolaşsa yedi ayrı çiçekten bal yapsa senin kadar tatlı olamaz…

Ben seni dün sevmedim çünkü dün geride kaldı, ben seni bugün de sevmeyeceğim çünkü bugün de bitecek; ben seni yarın seveceğim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek!

Ağzımdan çıkacak söz olsan konuşmam, gözümden akacak yaş olsan ağlamam, kalbime hapsettim seni hiçbir yere bırakmam!

Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da… Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de… Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek…

Sevgilim bil ki senden uzak ne güzellikleri avutur beni bu şehrin, ne de yıldızlı aksamları! özlemin bir nehir olmuş yarar girer içimde ki dağları!

Seni sevdiğim kadar yaşasaydım,ölümsüz olurdum “Sen hala sonsuzluğun yüzünde bir damla gözyaşısın”

Biliyordum,seni seviyorum derken yeni bir alfabe keşfettiğimi,kimsenin okuma yazma bilmediği bir kentte

Fırlatmıştım kalbimi uzağa,en uzağaDenk gelirde rastlar diye bir yıldızaYanılıp susturdum,ağrımın çağrısını,çagrimin köhnemiş ağrısını

Oysa kim bilir ki ,yanağımda yangınlardan çok önce o yarin bıraktığı öpüş izi var Yüreğimde anılardan kalan bin düş izi var

Bir şiir yaz bana içinde alabildiğince mutluluk olsun ayın gölgesinde unutulan sevgi tohumlarıyla yeşere dursun veya bir şarkı söyle özlemimdeki sevgiliyi anlatsın yağan yağmurlarla ıslanan bedenimi parlayan gözleriyle kurulasın.

Aşk kaçmaktan çok kovalamak, görmekten çok özlemek, gitmekten çok beklemek, dokunmaktan çok düşünmektir.Ve aşk öyledirki nerde imkansız varsa onu seçer.

Birgün bana soracaksın,beni mi yoksa hayatı mı daha çok seviyorsun diye. hayatı diyeceğim, küsüp gideceksin ama hiçbir zaman bilmeyeceksin ki benim hayatım sensin.

İyi Bir Dost Nasıl Olmalı

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İyi Bir Dost Nasıl Olur
İyi bir arkadaş nasıl olmalı?

Dostluk, tek bir tanımı olmayan bir kavramdır. Paylaşmak, güvenmek, fedakârlık ve açık sözlülüktür.

Hayat, dümdüz bir yol değildir. Herkesin hayatında dönem dönem inişler ve çıkışlar vardır. Bu yüzden her gün mutlu ve neşeli olamayabiliriz. Bazı günler kendimizi mutsuz ve kötü hissederiz. Bugünlerde ise, en çok ihtiyaç duyduğumuz olan şey bir dosttur. Çünkü dostlarımızla sorunlarımızı ve problemlerimizi paylaşabiliriz; ama önemli olan gerçek bir dost bulabilmektir. Mutlu olduğunuz zaman yanınızda birçok insan bulabilirsiniz; peki ya mutsuz ve üzgün olduğunuzda da o insanlar yanınızda mıdır? İşte dostluk bir mum ışığına benzer, ortalığa karanlık hâkim olduğunda ancak belli olur.

Dostluk, bir insanla her gün telefonda 3-4 kez konuşmak, bir kişin hayatını ve yaşadıklarını derinlemesine bilmek değildir, ya da sürekli görüşmek de değildir. Başı gerçekten sıkıntıdaysa, yardıma koşacak ilk kişiysen, aynı şekilde onun da öyle olduğunu biliyorsan işte bu gerçek dostluktur.

Dostluğun insan hayatındaki değeri bir ekmek, su kadar değerlidir. Artık kimsenin birbirine güveni kalmadığı şu zor hayatta gerçek bir dostumuz varsa eğer kıymetini bilmeliyiz. Çünkü arkadaş çok bulunur; ama dost zor bulunur.

alıntı

Facebook Connect

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Facebook Connect 30 Kasım’da hayata geçiyor

Facebook platformuna yeni bir soluk getirecek ve kullanan sitelerde Facebook profilinizi kullanabilmenizi sağlayacak olan Facebook Connect 30 Kasım‘da genel kullanıma sunuluyor.

Facebook-ConnectFacebook üzerinde kullandığınız gerçek isim ve gerçek profil bilgilerinizle her sitede yeni profil yaratmanıza gerek bırakmayacak olan platforma en büyük umudu yine Facebook’un kendisi bağlamış durumda. Kendi çalışanlarının bir bölümü tarafından dahi öldüğü söylenen Facebook platformu, Connect ile yeniden hayat bulmayı umuyor.

Facebook’un uygulama geliştiricileri içeride uygulama geliştirmeleri için teşvik etmesi ve buna ek olarak şirketin fbFund üzerinden çalışmalara fon sağlama çalışmaları bugüne kadar tam olarak başarıya ulaştı diyemeyiz. Aynı zamanda tüm bunlara rağmen Facebook platformunda kullanıcıyı tam olarak kendine bağlayacak uygulamalar da hala bulunmamakta. Facebook Connect ile şirket içeriye uygulama geliştirmek yerine dışardaki uygulamalara profil sağlayarak yerini sağlamlaştırmayı amaçlıyor.

Facebook Connect’in kullanıcılarına sağlamayı amaç edindiği 5 ana özellik üzerine kurulu.

Güvenli Kimlik Doğrulaması : Facebook geliştiricilere sunduğu doğrulama servisleriyle kullanıcılarının profil sorunlarının ve güvenlik açıklarından kaynaklanan olası problemlerinin önüne geçiyor ve bu sayede kullanıcıya güvenli bir ortam sunmayı hedefliyor.

Gerçek Kimlik : Facebook gerçek isim ve gerçek kimlik üzerine kurulu olduğu için entegre olduğu servisler için bilgi doğruluğu sağlayacak. Ayrıca kullanıcılar profillerindeki bilgileri, resimleri, arkadaşlarını, etkinliklerini, gruplarını ve diğer verilerini web üzerinde farklı servislere taşıyabilecekler.

Arkadaşlar : Kullanıcılar Facebook üzerinde bağlantıda oldukları arkadaşları ile farklı servisler üzerinde de bağlantıda olabilecekler.

Dinamik Gizlilik Ayarları : Facebook üzerinde yapabildiğiniz gizlilik ayarlarınız aynen profilinizi kullandığınız diğer sitelerde de geçerli olacak. Sadece istediğiniz kullanıcıların bilgilerinize ulaşabilmesi sağlanacak.

Sosyal Paylaşım : Facebook Connect kullanarak ulaştığınız web sayfalarında yaptığınız aksiyonlar Facebook beslemesinde, istek ve uyarılarında görüntülenecek. Bu şekilde tek Facebook hesabınızdan bütün sitelerde olup bitenden haber ve uyarılar alabileceksiniz.

Facebook, Facebook Connect sayesinde OpenID ile olan mücadelesini kazanacak mı? Bunu şüphesiz önümüzdeki günler gösterecek ve şirketin internet üzerindeki gerçek kimlik vizyonunun merkezi olup olamayacağını belli edecek.

Diğer taraftan Facebook’un Türkiye’deki popüleritesini düşünürsek yeni web girişimleri hayata geçirmek isteyenlerin Facebook Connect’i ciddi olarak düşünmesi de etkili ve değerli olacaktır.

Kaynak: Facebook Dovalpers

Facebook Değişti

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Dünyanın en büyük sosyal ağlarından biri olan Facebook sayfa yapılarında radikal bir değişikliğe gitti

Sosyal arkadaşlık sitesi Facebook kendini yeniledi. Artık giriş sayfasında, arkadaşlarınızın eylemlerini gerçek zamanlı olarak görebileceksiniz. Sosyal ağın planları arasında tasarımı yenileyerek, kullanıcılara daha fazla seçeneği gerçek zamanlı olarak sunmak yer alıyor.

Bununla ilgili Facebook Yönetiminin Yaptığı Acıklama ise şöyle:

Facebook’un Yeni Ana Sayfası

Ana sayfamızı, önemsediğin insaların neler yaptığını anlamanı kolaylaştırmak üzere güncelledik. Şimdi arkadaşlarının paylaşımları gerçek zamanlı olarak akacak, ayrıca orada görmek istediklerin konusunda artık daha fazla kontrolün var.

Filtreler

Önem verdiğin arkadaşlarının neler paylaştığı hakkında güncel bilgilere sahip olduğundan emin ol. Arkadaş Listeleri’ni kullanarak kendi filtrelerini oluştur. Fotoğraflar gibi, uygulamalara göre de filtreleyebilirsin.

Akış

Akış, arkadaşlarından gelen tüm paylaşımları sana gerçek zamanlı olarak gösterir. Bu senin, olan biten her şeyi sürekli takip etmeni sağlar. Burada kimlerin görüneceğini sen kontrol edebilirsin.

Yayıncı

Durumunu, fotoğraflarını, notlarını ve diğer içeriklerini akışın içinde yayınla. Yayınladıkların hem senin profilinde, hem de arkadaşlarının ana sayfalarında görünür.

Önemli Olaylar

Gösterilmiş olan fotoğraflar, etkinlikler, notlar ve kaçırmak istemeyeceğin birçok şey. Haberler, arkadaşlarının etkileşime geçmiş olduklarından seçiliyor.

Yayıncı hakkında daha fazla bilgi

Yayıncı, görüşlerini ve fotoğraf, not gibi içeriklerini yayınlamanı sağlar. Profilinde bir akışın var—Duvarın— ayrıca ana sayfanda da senin ve arkadaşların arasında devam eden güncel konuşmaları içeren bir akışın daha var.

İnternette çiftlik kurup mazot ve gübre istediler

Cuma, Haziran 22nd, 2012


Kuşadası’nda iki kafadar önce Facebook internet sitesinde Farm Town, Farm Ville gibi sanal çiftlik oyunlarında çiftlik sahibi oldu, sonrada İlçe Tarım Müdürlüğü’ne başvurarak gübre ve mazot desteği istedi.

Cihan Haber Ajansı’nın haberine göre önceki gün İlçe Tarım Müdürlüğü’ne gelen 15-16 yaşlarındaki iki çocuk, gazete ve televizyonlarda çiftçilere destek verildiğini duyduklarını belirterek, “İnternetteki çiftliğimiz için mazot ve gübre desteği alabilmemiz için ne yapmamız gerekiyor? Çiftliğimize nasıl destek alırız?” diye sordu. Çocukların isteği karşısında şaşıran görevliler durumu İlçe Tarım Müdürü Hasan Göçmen’e aktardı. İki çocuğu ciddiyetle dinlediğini söyleyen Müdür Göçmen “Çocuklara böyle bir desteğin söz konusu olmadığını, ancak ayda bir müdürlüğe gelmeleri halinde çikolata desteği vereceğimi söyledim.” dedi.

Göçmen, sanal ortamda çiftçilik yapmaya çalışanlarla diyalog kurarak gerçek çiftçiliğin nasıl yapıldığını anlatmak gerektiğini belirterek, “Gelecekte bilinçli çiftçilerin yetiştirilmesi için doğrudan ilişki kurulması önem taşır. Bu çerçevede çocuklarla tarım ve hayvancılık konularında sohbet etmenin çok iyi bir tarımsal yayım şekli olduğunu düşünerek onları davet ettim. Bir ay sonra gelip gelmeyeceklerini bilmiyorum.” şeklinde konuştu.

Facebook’unuz Hacklendi mi?

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Facebook hesabının hacklendiğini nasıl anlarsınız?

Ali Güngör
Facebook hesabınız siz hiç farkına varmadan hack’lenmiş olabilir… İşte bunu anlamanızın kolay yolu

Facebook kullanıcıların genellikle gerçek isimlerini kullandıkları, hatta cep telefonu bilgilerini de paylaştıkları bir sosyal ağ.

Zaten geniş kullanım bulmasında en büyük faktör, insanların okul ve iş başta olmak üzere gerçek isimlerle arkadaşlarını bulup ekleyebilmesi olmuştu. Ancak bu aynı zamanda bir risk oluşturuyor. Sizin isminizin kullanıldığı Facebook hesabı birinin eline geçerse, sizmiş gibi davranarak çevreniz ile irtibata geçebilir, sosyal olarak zarar verebilir ya da özel bilgilerinizi ele geçirebilir.

Hesabınızın hacklenip hacklenmediğini, birilerinin siz bakmadığınız zamanlarda hesabınıza girip girmediğini anlamanın kolay bir yolu var. Gizlilik skandallarıyla sık sık sarsılan Facebook, yeni bir denetim özelliği ekledi.

Bu özelliğe erişmek için Facebook’a giriş yaptıktan sonra, ekran görüntüsünde gördüğünüz gibi sağ üst köşedeki Hesap ve ardından Hesap ayarları kısmına girin…

Hesabım ekranı karşınıza geldiğinde burada çeşitli hesap ayarlarını ve bilgilerini göreceksiniz.

Genel olarak tavsiyemiz burada yer alan bilgileri kimseyle paylaşmamanız yönünde. Hatta aldığımız ekran görüntüsündeki bilgi kısımlarını da siyah karelerle kapattık.

Burada Hesap Güvenliği satırını, kırmızı bir çember içerisinde işaretlenmiş olarak görüyorsunuz. Değiştir kısmına tıklayın…

Yeni bir sayfa açılmayacak, olan satır aşağıya doğru gneişleyerek karşınıza yeni güvenlik özelliğini çıkartacak.

Bu seçeneği Evet olarak işaretlediğinizde, ayarı yaptığınız bir bilgisayar haricinde bilgisayardan, hesabınıza erişim yapılırsa e-posta yolu ile bir uyarı alacaksınız.

Şimdi test için bir diğer bilgisayardan Facebook’u açıyoruz ve hesabımıza giriyoruz. Bu bilgisayarı farklı bir isimde kayıt etmek isteyip istemediğimiz soruluyor. Ne yazık ki bu soruyu gören kötü niyetli bir kişi, Facebook uyarı mekanizmasının etkinleştirildiğini anlayabilir. Facebook hiç böyle bir uyarı ekrana getirmese daha iyi yapardı…

Başka bir bilgisayardan erişimi denedikten sonra, e-posta kutumuzu açarak bu ayarın işe yarayıp yaramadığını kontrol ediyoruz.

Evet, ayar işe yaramış ve Facebook bize başka bir bilgisayardan erişim yapıldığına dair uyarı veriyor. Eğer daha sonra kendi kullanmadığımız bir bilgisayardan erişim yapıldığına dair uyarı alırsak, o zaman bizim dışımızda birilerinin daha hesabımızı kullandığını anlayabiliriz.

Yapılması gereken hemen Facebook ve ardından e-posta hesap bilgilerini, şifreleri değiştirmek. Bir de tabii ki hasarı ölçmek için erişimden sonra hesabımızda neler yapılmış kontrol etmek. chip

Facebook Footbo City Oyunu

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Facebook Footbo City nasıl Oynanır
Footbo City Oyunu Nedir Nasıl Oynanır
Facebook Footbo City oyunu hileleri

Dünyanın en çok üyesi olan sosyal paylaşım sitesi Facebook’da Farm Ville’den sonra yeni bir oyun çılgınlığı daha başlıyor. Üstelik bu oyun Türkiye’ye özel. Facebook’ta tarla ekenler şimdi de futbol şehri kuracak. İşte ayrıntılar:

Turkcell, Türkiye’de sosyal oyun alanında geliştirilen ilk ve tek futbol menajerlik ve şehir kurma oyunu Footbo City’yi futbolseverlerin beğenisine sundu.

Oyunda amaç, gelir-gider dengesini ayarlamak, takımı ve şehri geliştirerek en fazla taraftara sahip en iyi takım olmak. Oyuncular zafere giden yolda, takıma ve şehre yatırım yapmak, arkadaşlara meydan okumak, amigolar, casuslar aracılığıyla rakip şehirlerden taraftar koparmak ile oyuncuların antrenman programını ayarlamak gibi yöntemlere başvurabiliyor. Bu sayede arkadaşlarıyla hem rekabet içine girerken hem de sosyalleşme imkanı buluyor.

Grafikleri ve ayrıntılı oyun planıyla bağımlılık yaratan Footbo City’nin en ilgi çekici yönlerinden biri, gerçek hayata paralellik. Oyun, gece-gündüz aydınlatmasıyla doğal bir ortam yaratıyor ve derbi haftalarına özel sürprizler futbol coşkusunu sanal dünyadaki yeşil sahalara aktarıyor. Üstelik oyunun içinde yer alan ‘Footbo Tahmin’ bölümünde her hafta 1. lig maçlarının sonuçlarını tahmin ederek Footbo nakit kazanmak mümkün. İlerleyen günlerde daha pek çok özelliğin ekleneceği oyuna Facebook’ta Footbo City Facebook'ta, footbo.com’da ise Footbo – GiriÅŸ adresi üzerinden ulaşılabiliyor.

Facebook footbo city oynamak için tıklayınız

facebook aşk nickleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

aşk nickleri facebook,facebook aşk sözleri,facebook aşk hakkında heşey

ßẽή ǺگKι گẽήLẽ yǺگǺyǺмǺzگǺм vǺґگıή σLмǺگıή

ÇöLüN,SuYa ÖzLeMi,BeNiM SaNa OlaN AşKıMıN YaNıNdA HİÇ KALIR

Kırıyorsa sözlerim susarım bir daha konuşmam.rahatsız ediyorsa varlığımölürüm karşına çıkmam.rahatsız eden sevgim ise;ÜZGÜNÜM ONA KARIŞAMAM

Kalbim her dakika hızla çarpardı göğsümün içinde ateş var gibi

Aşıkım ek iş olarak da öğrencilik yapıyorum

(ya Yari Dalgali Olmali Deniz)–ya Tam Durulmali , Ya Da Kudurmali,,(yari ümit Vermemeli Sevgiliye)– Ya Adam Gibi Sevmeli , Yada çekip Gitmeli…

Eğer beni bu BİLGİSAYARDA, bu KOLTUKTA, bu şehirde b
ulamazsan,
Sevgilim bilki ben, gözlerinin daldığı yerdeyim.

Durumum çevrimiçi,Beynim meşgul,Ruhum hemen dönecek,,Aklım dışarıda, Elim telefonda, Kalbim sende

Kalp kırmak o kadar kolay ki bir hata yaparsın hemen kırılır peki ya o kırılan kalbi düzeltmek kırmak kadar kolay mıdır

Güneşin doğduğu da bir gerçek battığı da… Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de… Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek…

Seni bir öpsem iki kıskanır, iki öpsem üç alınır, dört öpsem beşin aklı kalır. Benimle tüm sayıları denemeye varmısın?

Ben seni unutmak için sevseydim, sana olan tutkunluğumu kalbime değil,
Güneşin çıktığı zaman kaybolan buğulu camlara yazardım.

Bir yudum zehir olsan, biran bile düşünmeden seni içerdim, sırf seninle bir olmak ve seni içimde hissetmek için

Ben sana uzaktan bakmayı ben seni uzaktan sevmeyi ben sen bilmeden seni yaşamayı sevdim bitanem

Karanlık gecede önemli değildir yıldızları görmek. Gündüzleri yıldızları görmek marifet, aşık olmak önemli değil, bir ömür boyu sevebilmek marifet.

Bir gün sevgilim sordu aşk nedir diye biraz zaman istedim düşeneyim diye.ertesi gün gördüm onu bir başkası ile kulağına fısıldadım aşk ızdırapdır diye

Sen ne biçim aşıksın sevdiğine seviyorum bile diyemeyen sen ne biçim aşıksın sevdiğine değer vermeyen nasıl aşıksın be sen nasıl aşıksın

Seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et, çünkü aşk sessiz, sevgi dilsizdir..

Senden o kadar nefret ediyorum ki ama o kadarda seviyorum artık unutacağım seni sen de unut beni biricik nefretim…

Bazi rüyalar digerlerinden çok uzun sürer. Bazilari da çok çok güzel. Benim en uzun ve en güzel rüyam su an bu mesaji okuyor.

Al hadi hançeri eline vur hadi sırtıma acıma canım nasıl olsa kahpelik son modaa !!!

Mesajı okuduktan sonra elini kalbine koy güleceksin. Sana ruhumu yolluyorum birazdan öpüleceksin.

Hiç başlamaması gereken bir aşktı bu zaten. Yasaklarla başlayıp yasaklarla biten. Artık sevmek yok, dönmek yok. Seni yeniden sevmesini bildiğim gibi unutmasınıda bilirim.

Dünyanı tersine döndüreceğim, senide canından bezdireceğim, yaktığın ateşi söndüreceğim ,hesabım bitmedi daha seninle.

Yarı dalgalı olmamalı deniz,Ya tam durulmalı,ya da tam kudurmalı.Yarı ümit vermemeli sevgiliye,Ya değer vererek sevmeli,ya da çekip gitmeli.

Balıkların aşkını bilirmisin dokunamazlar ama yüreklerinde hissederler sevgiyi bende sana dokunamıyorum ama yüreğimdesin BİTANESİ..

Kanayıp ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni….

Ben sana “SEVMEYİ” öğretemedim,Sende bana “UNUTMAYI”öğretemedin….

yürєğiмdє göмdüм sєиi söкüp αтмαк мüмкüи dєğiℓ yαиıмdα oℓαмαsαиdα rüyαℓαrıи yєтєr bαиα

Yoku$u ßen CıkTım YoL $eniN oL$un, ZehiRi ßen IctiM $u $enin oL$un ßi tAne ßuLmu$$un HayıRLı oL$un ßi tAne dE ßenßuLdum HaßeRiN oLsun!!!

Hayat bir tiyatro dediler herkese bir rol verdiler en zoru benimkisiydi önce sev sonra unut dediler sevmişim unutamıyorum

Şimdi uzaklardasın benimle değil, ben ise yalnızım seninle değil, adın kalbimde dilimde değil, seni çok seviyorum elimde değil!

Hiçbir kız bir erkeğe boyun eğmez hiç bir erkek bir damla göz yaşına değmez

Sana o kadar kırgınım ki, seni bin parçaya bölsem yetmez. Ama kaybolacak bir parçanada gönlüm elvermez…

Beni Sevmek Yürek İster

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ne akılı gördüm deliden de beter
Ne deli gördüm akıllı geçinen
Bana bakma öyle şaşkın şaşkın
Beni sevmek yürek ister

Bazen dalar giderim uzaklara
Bazen kendimi bırakırım
Rüzğarın kolarına
Aklım terketmiş beni kaçarım
Kaçarım gerçek sevgiden
Sorarım sana
Varmı sende benim gibi delilik
Sever durursun umutsuzca

Ağız tadım perişan
Sigara üstüne sigara yakarım
Özlemi hasreti çekerim
her seferinde
Kendimle hesabım
Bilemedin sevginin kıymetini
Eğer istersen sende benden sevgimi
Beni sevmek yürek ister
Beni seveceksen eğer ki
Cehennemde yanmayı göze alman gerek

Şu yazdığım gerçek
Sana deli saçmalığı gelecek
Sanmaki hayat yanlız çekilir
Sıcak çorbaya hasret gidersin
Kendine lanet edersin
Kör olduğun aşk yüzünden
Doğru bir karar veremezsin

Şimdi gel desen
Bugünüm yarınım ol desen
Koşa koşa
sana gelebilir miyim
Sevgimle duygularımla
O büyük aşkımla kadınlığımla

Ben gelmek istesem de
Kök salmışım cehenneme

Ben ben olabilmek için yürek ister
Beni bende bulmak için emek ister
Beni sevmek için cesaret gerek
Beni sevmişsen eğer ki

Cehennemde yanmayı göze almışsın Cehennemde yanmayı göze almışsın demek…

Düşlerim var, rüzgara ters düşen…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Her eğilip baktığımda başımın gövdemden ağır gelmesiyle yerde buluyorum kendimi…
Deyimlerden cıkmış bi cümle olabilir ama kafamın içindekiler, beynimi sömüren anlamsız yada belkide fazla anlamlı düşünceler tasımıyor artık bu bedeni…Her defasında düşmek mi bana yazılan, yada en acısı yerlerde sürünürken bile başımı kaldırabilecek gücü bulup (ki nerden bulduğumu anlamış değilim hala) düştüğüm yüksekliği görmek mi?

Gülücük perisi niye uğramıyorsun yüzüme?
Hala kaçırıyorum gözlerimi insanlardan…
Kaybolmasınlar içimdeki boşlukta diye..

Niye farklı olduğumu devamlı yüzüme vuran kelimeler seçiyorlar benimle konusurken?… Niye hissettiriyolarki bunu? Yüzümdeki tepkisiz maskenin atında devamlı ağlayan bi yüz olduğunu öğrenmek içinmi bütün bu çabalar? Ne zaman acık vericek diye ben kaçtıkca bıkmadan üstüme gelmeleri…
Neden?…

Herşey yalan sadece düşlerim gerçek…
Düşlerim var rüzgara ters düşen…

Her attığım adımda onlara, biraz daha kaybediyorum içimdeki beni… Vardığıma kalacak mıyım?
Bilmiyorum.

Yalnız mıyım? onların dediklerine göre yalnız olamam… Etrafımdalar çünkü…
Ve evet bencede yanlız değilim kimsenin bilmediği 2 kişilik bi dünyam var benim..
Adım hala hayat kitabında yazıyor…
Gerçek cok şeffaf tıpkı, ağladığımda gözlerimin kıpkırmızı kesilmesi kadar…
Kahretsin, acınacak haldeyim yine, kelimelere vurmak bu olsa gerek…

Melekler, duymuyor sesimi
Karanlık işte yine her yer
Gözyaşlarım, keşkeleri yok edemiyor
Korkuyorum
İnancım kalmadı benim….

Sustum Kimse Bilmiyor İçimdekileri..

Cuma, Haziran 22nd, 2012
sustum kimse bilmiyor içimdekileri
susmalıydım artık
konuştukça batıyordu yüreğim
kelimeler birbirine giriyordu
sen kelimesini dudaklarıma almamalıydım
içimden söküp atamasamda seni
bu acımla savaşmalıydım

gittin bende bittim
ve bu aşkıda bitirmeliydim
seni hatırlatan her şeyi yırtmalıydım yakmalıydım
artık pembe gözlüğümü çıkardım
hayata simsiyah bakıyorum
kendimi kandırmamalıydım
her biten şey yeni bir başlangıçın habercisiymiş
nerde ozaman
bak ağaçlar bile yaprak döküyo
her sonbaharda
her yeni güne birkaç yaprağını feda ediyo
senin beni feda ettiğin gibi
yalan her şey sahte gülücüklerim gibi
senin beni sevdiğin yalanı gibi
gerçek olan sadece yaşamak zorunda oluşum
son nefesimi verene dek yüreğim sen diye çarpsada
bunu senin bilemeyeceğin
benim sevgim benim aşkım tek gerçeğim
ve şimdide susmalıyım
gittiğinde kal gitme diyemedim

ama şunu unutma
ben sen beni sevdin diye sevmedim
aşkımız sen de bitti diye bende biteremezsin…

Alıntı..

//Aşkın Tarifi// İskender PALA

Cuma, Haziran 22nd, 2012

AŞK nedir, neye AŞK denir?
Aşk bir sarmaşıktır ve en iyi bir tanımı da budur. Aşk kelimesinin kökeni de oradan gelir. Sarmaşık bir ağacı dıştan sarar, yemyeşil gösterir ama içten içe kurutur. Nice çınarlar, nice selvi boylular aşkın sarmasıyla içten sararmış kurumuştur, dışı yeşil görünür hâlâ.

Maşuk uğruna ölmek, aşkı ispatlar mı?
Aşkın ispatı için can vermek en kolay yoldur. Dirilip tekrar can verebilecek, yani aşkı için hergün ölmeyi göze alabilecek olan ise gerçek âşıktır.
//İskender PALA//

Okyanus gözlerin

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Okyanus Gözlerin

Hava degil sevgi solunmali benim dünyamda
Çiçekler açmali namlularda
Nehirler çilginca akmali sevdalarin aşkina
Sonra, sonra bir rüzgar esmeli
Hasreti yeryüzünden silip gitmeli

Yildizlar sönmeli, güneş dogmamali
Yetmeli insanlarin sevgisi dünyayi isitmaya
Yetmeli bitkilerin büyümesine,
Çiçeklerin açmasina yetmeli
Yetmeli ki hep baharlar yaşansin.

Benimki masumca bir hayal gözlerinde yaşadigim
Gözlerin bir okyanus yüreklerin boguldugu
Bir okyanus ki sadece benim yüzebildigim;
Sadece benim, seni dünyalar kadar çok sevenin..

Hayal degil gerçek bu,
Ne kimsenin bildigi ne de yaşadigi
Sadece benim dünyam
Senin o okyanus gözlerin

Tevfik Fikret Tarihi Kadim Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tevfik Fikret Tarihi Kadim Şiiri
Tarihi Kadim Tevfik Fikret Şiiri
Tevfik Fikret Tarihi Kadim

TARİH’İ KADİM
Puan Ver :
İşte, der, insanoğlunun geçmiş hayatı bu.
Ve başlar bize maval okumaya.
Ninniler uydurup uyutur bizi
dedelerimizin derin boşluklar içinde, uzun,
zifiri karanlık hayatından.
Gösterir bize evvel zamanı,
tek doğru, en güzel örnek, der.
Bakarsın gelecek günlerin farkı yok geçen geceden.
Senin tarih dediğin işte budur,
alnında altı bin yıllık buruşuklar
ve bir o kadar da kuşku.
Başı geçmişe bir düşe değer,
sürünür ayağı bomboş bir geleceğe,
bir deri bir kemik,
ayakta zorla durur.

Ben hiç tiksinmem ondan,
karşıma alırım onu arada bir,
anlat bakalım, derim, şu eskilerden.
Bir parça feylesofa benzer o,
bir parça sırtlana benzer,
berbat suratıyla da bir hortlağa.
Yoklar mezarını unutulmuş gecelerin,
başlar paslı, boğuk bir sesle
bir bir bana anlatmaya,
sırasıyle, ne olmuş ne bitmişse:
Hep yıkım üstüne yıkım,
acı üstüne acı!
Ne vakit geçse anlı şanlı bir ordu,
çöküverir ağır gölgesi bir bulutun,
kanlar yağar dört bir yana.
En başta bir kanlı bayrak.
Kanlı bir taç gelir arkasından.
Sonra araçlar sökün eder kan içinde:
Balta, topuz, yay, kılıç, mızrak,
mancınık, top, tüfek, sapan.
Arada, kanlı komutanlar ve savaş birlikleri.
En son alay alay esirler geçer.
Yenen bir kişiye yenilen on kişi,
çiğneyen haklı, yiğnenen hapı yuttu.
Yıkımlara, acılara alkış tut,
yüksekten bakanlar önünde eğil,
insafla birdir aşşağılık ve namussuzluk,
doğruluk lafta, yürekte değil,
iyilik ayaklarda, kötülük kucaklarda.
Bir gerçek var, tek bir gerçek:
Eli kolu bağlayan zincir.
Bir tek şey var sözü geçen: yumruk.
Hak güçlünün, kötünün yanı.
Uzun lafın kısası:
Ezmeyen ezilir!
Nerde bir şeref var, iğreti.
Nerde bir mutluluk var, yama.
Bir şeyin ne başına inan ne sonuna.
Din şehit ister, gökyüzü kurban.
Her yanda durmadan kan akacak,
durmadan her yanda kan!

İşte böyle inler, sayıklar o,
anlatır insanoğlunun bu belalı ömrü
ne yolda, nasıl sürdüğünü.
Bakarım iskeletin kanlar köpürür dişlek ağzında.
Duyarım sesinin titreyen kuyusunda
yankısını korkunç bir iniltinin,
ben de başlarım birdenbire titremeye,
toprak da tiksintiyle titremiş gibi gelir bana.
Savaşın gürültüsü, patırtısı, indir artık
indir bu acıklı sahnenin perdesini!
Dinsin sonu gelmeyen bu karışıklık!
Sen de, gelenekçi iskelet,
yazdığın kara yazılara bir son ver,
aydınlığa susadık biz, aydınlığa susadık.
Uzun karanlıklar içinde uyumak isteyen mi var?
Bizden iyi geceler onlara,
bizden onlara iyi uykular!
Kimsin, ey gölge, kendinden geçmiş,
koşuyorsun karanlıklara doğru?
Kanla oynamış gibisin,
kırmış geçirmişsin insanoğlunu.
Sen buna kahramanlık mı dedin?
Onun kökü kan ve hayvanlık be?
Şehirler çiğne, ordular dağıt,
kes, kopar, kır, sürükle,
ez, vur, yak ve yık.
Yalvarmalara yakarmalara boş ver,
gözyaşlarına iniltilere aldırma.
Ölümle, acıyla doldur geçtiğin yeri,
ne ekin ko, ne ot ko, ne yosun.
Sönsün evler, sürünsün insanlar orda burda,
kalmasın alt üst olmayan hiçbir yer,
mezar taşına dönsün her ocak,
damlar çöksün yetimlerin başına.
Bu ne alçaklık böyle bu ne namussuzluk!
Hey bana bak, başbuğ musun ne?
Yerin dibine bat, cakanla gösterişinle!
Her başarı bir yıkım bir mezarlık,
işte bir yavrucak yatıyor şurda,
ey cihangir, onu gör de utan!
Devril, bağımsızlığın eskimiş tahtı, devril,
nice acılar verdin bütün insanlara,
inim inim inlettin bütün insanları.
Parçalan, kararmış tac, tuz buz ol,
hep senin yüzünden yoksulluğu insanların.
Göz yaşından incilerin nerde hani?
Nasıl da yosun tutmuşlar, bi görsen!
Eski çağlar nasıl kanmış size?
Ey kan içen kargalar,
bütün karanlıklar sizinle dolu!
Artık yeter fikri susturduğunuz,
yerini hiç bir şey tutamaz bu dünyada
zincirsiz, kelepçesiz yaşamanın.
Hadi gidin tarih korusun sizi,
-haydutlara en iyi sığınaktır gece-,
gidin, yok olun siz de o mezarlıkta.
İşte müjdelerin en güzeli,
işte en gerçek özgürlük
düşümüzdeki gelecek çağlarda:
Ne savaş, ne savaşan, ne salgın,
ne saltanat, ne yoksulluk, ne ezen, ne ezilen,
ne yakınma, ne de zulmün kahrı,
ne tapılan, ne tapan,
ben benim, sen de sen!

Ey soyulan iskelet, kimse bilmeyecek o zaman,
kimse bilmeyecek senin sayıp döktüklerini,
savaş ne, karışıklık ne, zafer ne, anlaşma ne?
Belki duyulmadık bir öykü,
belki korkunç bir masal.
Çok sürmez köhne kitap,
fikri gömen sayfaların
bugün olmazsa yarın yırtılacak.
Ama kim yapacak dersin bu işi?
Bu öyle büyük, öyle kocaman bir devrim ki,
hangi güç kalkar, ben yaparım der?
Yerlerin ve göklerin sahibi mi?
Tamam, işte oldu şimdi!
Yeri göğü elinde tutan o kibirli,
o somurtkan ve dokunulmaz.
Bütün bu kavgalar onun yüzünden değil mi?
Gökyüzü, sen söyle,
yüzyıllarca sel gibi akan su,
– şimdi esrik bir ağzın türküsü,
kuru sesi zindandaki bir adamın,
iç açan bir söz ya da yakan bir söz şimdi,
bir geniş “oh!”, bir derin “eyvah!”,
bir yakarış, bir övgü,
Şimdi tüy gibi bir rüzgar,
Şimdi ağzın bir kasırga.
Dokunaklı bir yakınma şimdi,
sabredemeyen bir başa kakma,
bir titreme, bir çan sesi,
bir savaş davulunun gümbürtüsü,
için için ağlamasi çaresizliğin,
kahrın iyilikbilir kişnemesi,
bir söylev, apaçık, gürül gürül,
Şimdi utangaç ve hasta bir yalvarış,
bir rahatlık bir iç sıkıntısı,
Şimdi korkunç bir haykırma –
bütün bu karman çorman gürültü patırtıyla
inleyen boş kubbe, sen söyle!
Sen ki her sesi yankılayansın,
söyle, bu bir sürü boş çabalama içinde,
daha yukarlardaki şu tanrı katına
hangi sesin yankısı varabilmiş ki?
Hangi dua kabul olmuş bugüne dek?
Binlerim seni, göklerin tanrısı,
din ulularından dinlerim seni:
“Ne benzer var, ne noksanı,
canlı ve ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve yüce.
Odur veren yiyeceği içeceği,
düşleri gerçek yapan o,
bilen, haberi olan, kahreden ve öç alan,
açık, kapalı her şeyi duyan ve anlayan,
el uzatan yoksullara ve çaresizlere,
her zaman her yerde bulunan ve her yeri gören…”
Seni böyle övüp duruyorlar işte.
Oysa senin en üstün özelliğin ne,
“Ortaksız” oluşun değil mi?
Kaç ortağın var şu bataklıkta, bir bak.
Topu ölümsüz ve her şeye gücü yeten ve kahreden.
Ve topu ortaksız ve tek.
Ve topunun buyruğu yasağı ve saltanatı var,
ve topunun yukarlarda bir gökyüzü.
Bütün ordan gelir yüreğe doğan.
Topunun güneşi, ayı, yıldızları var,
ve topunun görünmez bir tanrısı.
Topunun adanan bir cenneti var,
ve topunun bir varlığı, bir yokluğu,
ve topunun saygıdeğer bir peygamberi.
Ve topunun cennetinde körpecik güzel kızlar yaşar.
Ve topunun cehenneminde birer lokmadır insancıklar.
Tanrılar ne derse onu yapacak halk,
sabırla ve kahırla olacak iki büklüm.
Ama tanrılar ne derse onu yapacak.

İnanasım gelmiyor bunların hiçbirine.
“Ne bileyim?” diyor kime sorsam.
Hepsi bir kuruntu mu bunların yoksa?
Belki aldanmak yaşamanın bir gereği.
Belki de hepsi de doğrudur, kim bilir,
belki ben hiç bir şeyin farkında değilim,
karıştırmaktayım “yok” la “var” ı.
Kusurum ne? Kuşkuda olmak mı?
Kuşku koşmaktır aydınlıklara doğru.
İnsan aklıdır eninde sonunda gerçeği bulacak olan.
Belki de yok olacağız bir gün topumuz birden.
Kimbilir, öbür dünya belki de var.
Madem bu beden o ölümsüzün işi,
ne diye kıvranır durur bin türlü dert içinde?
Hadi diyelim aslımız toprak bizim,
sen gel onu kederden bir çamur yap.
– her yeri kanla, göz yaşıyla dolu –
insaf be, bu kadarı da olur mu?
Sen gel hem yoktan var et,
sonra da ettiğini boz, kötüle.
Hiç bir yaradandan ummam bunu:
Yaradan yok eder, ama perişan etmez!

En zorlu düşmanın işte, tanrı,
boğmak ister seni ulu katında,
çok iyi tanırsın sen o yılanı,
onun kızgın zehrinden bir vakitler bize
bir tadımlık vermiştin hani.
Kuşku! En zalim en güçlü düşman.
Bunu ya bildin ya koydun kafamıza,
ya da bilemedin işin nereye varacağını.
“şeytanlık, düzen, sapıklık” denen şey var ya,
bugün yerinden yurdundan edecek seni o.
Tapınağında ışıklarını söndürüyor,
elleriyle parçalıyor heykelini.
Sense, iler tutar yerin kalmamış,
göçüp gidiyorsun olanca gücünle.
Burçlarında yıkılmalar falan hani?
Nerde hani gümbürtüsü yıldırımlarının?
O kızgın soluğun hani nerde?
Ne cehennemlerinde bir kaynama var?
Ne büyük acını gören bir göz.
Ne de kulaklarda dokunaklı bir çınlama.
Oysa bir ufak parçası kopsa insanın,
bir sızlanma olur, duyulur bir ağlaşma.
Sen Yeryüzü ve Gökyüzü’nle göç gir de,
bir inilti bile duyulmasın ortalıkta.
Tam tersi, kahkahadan geçilmiyor.
Zaten yalana ağlasa ağlasa,
bir ikiyüzlüler ağlar,
bir de ahmaklar.

Atatürk Şiirleri Can Yücel

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Can Yücel Atatürk Şiiri
Atatürk Şiirleri Can Yücel

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Türk, öğün, çalış, güven! demiş a,
Şimdilerde çalışan parasız, pulsuz
Çalışıyor paralıya,
Güvenen varsa, parasına güveniyor,
Üstyanı, öğün babam öğün!
Dövün babam dövün!

Can YÜCEL

Hangi Atatürk?

Kimininki kalpaklı kiminki fraklı, kimi sert kimi güler yüzlü… Herkes kendine göre bir Atatürk portresi çiziyor. Peki bunların hangisi gerçek Atatürk?

Ben gözümle görmedim, anlattılar: Atatürk, Anadolu’nun direniş ruhunun nasıl örgütlendiğinden söz ederken ‘küçük kıvılcımlardan büyük yangınlar doğabileceğini’ söylemiş.
Sonra bu söz “Küçük kıvılcımlar, büyük yangınlar doğurur” diye pankart olup asılmış.
Nereye biliyor musunuz?
İtfaiyenin girişine…
Erbakan’dan Çelik’e kadar
Ne demek istediğimizi anlatmak için Atatürkçüler listesine şöyle bir göz atmak yeterli:
Adnan Hoca da Atatürkçü, Doğu Perinçek de…
Popçu Çelik de Atatürkçü, ‘ordu göreve’ pankartı açan gençler de…
Erbakan Başbakanken “En büyük Atatürkçü biziz” demişti; tabii onu hapseden Kenan Evren de…
Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, partisinin başkanı Tansu Çiller’in yarımyüz fotoğrafını Atatürk’ünkiyle eşleştirecek kadar Atatürkçüydü…
Bu kadar farklı eğilimden insan, aynı liderden “Bizim önderimiz” diye söz ediyorsa bu işte bir yanlışlık olmalı.
O zaman da sormak gerekiyor:
Kaç farklı Atatürk var?
Ve hangisi gerçek Atatürk?

Bir liderden kaç farklı kimlik çıkar?
Devrimci Atatürk
Aslında ‘Kuvvacı Atatürk’ demek daha doğru…
Kuvvacılarınki, post bıyıklı, kalpaklı, antiemperyalist bir lider.
Daha 1960’larda Deniz Gezmiş, anti-Amerikan gençlik mücadelesine başlarken babasına şöyle yazıyordu:
“Sana müteşekkirim, çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni… Küçüklüğümden beri evde Kurtuluş savaşı anılarıyla büyüdüm. O zamandan beri yabancılardan nefret ettim. Biz Türkiye’nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız.” Bu antiemperyalist ve sivil direnişçi ruh, bugün de siyasal alanda pekçoklarına ilham veriyor.
“Ordu göreve” diyen Türk Solu dergisi, kalpaklı Mustafa Kemal kapağıyla çıkıyor.
Kemal Paşa’nın 1920’de bir komünist partisinin kurucusu olması, Lenin’e ‘ezilen milletleri emperyalizmin hegemonyasından kurtarmak için’ mektup yazması ‘Solcu Atatürk’çülerin dayanakları…
Onun Anadolu halkına hitaben yayınladığı bir beyanname elden ele geziyor:
“Müslüman kardeşlerim, komünist arkadaşlar…!
Büyük devletler yeni bir Müslüman kurbanını boğazlıyorlar. Onu yok etmek azmindedirler. Fakat biz, elde silahımız, anavatan topraklarını savunarak ve haklarımızı haykırarak ölmesini bilenlerdeniz. Köylülerimiz topraklarını, yurtlarını ve köylerini istilacıya karşı müdafaa ederken, şehit düşerken emin olabilirler ki, yakın bir zamanda bütün İslamiyet, komünizmle birlik olarak onların intikamını alacaktır.”

Ülkücü Atatürk
Ata’nın sağlığında yazılan tek biyografisinde H. C. Amstrong, ona ‘Bozkurt Atatürk’ ismini takmıştı.
Nazım Hikmet’in tabiriyle ‘sarışın bir kurda’ benziyordu.
MHP Kongresi’nde asılan bir afişte o Atatürk’ü, bıyıkları fırça darbeleriyle sarkıtılmış, sert bakışlı bir asker olarak tanımıştık.
Ülkücülerinki, “Komünizm gördüğü yerde ezilmelidir” dediği önesürülen, daha 1933’te Sovyetler’in ilerde dağılabileceğini görüp “Oralardaki dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimize sahip çıkmalıyız” diyen bir ‘başbuğ’…
Atatürk, 1927’de piyasaya çıkarılan 5 ve 10 liralık banknotların üzerine bozkurt resmi koydurmuştu.
1930’da tarihçilere ‘Türk tarihinin ana hatları’nı yazdırmaya başladığında, İslam’ın Türk tarihinin sadece bir bölümünü oluşturduğunu, oysa ondan önce de Türklere ait şanlı bir mazi bulunduğunu anlatmıştı. Alfabede, giyside, müzikte Osmanlı’yı çağrıştıran ne varsa silmeye çalışıyordu.
Yıllar önce Celal Bayar’ın damadı Ahmet İhsan Gürsoy’dan dinlediğim bir anıyı burada nakletmekte yarar var. Gürsoy’un anlattığına göre Atatürk, 30’lu yıllarda Türk bayrağını da değiştirmeyi düşünmüş. Çünkü ayyıldız simgesinin Osmanlı’yı ve Arap dünyasını çağrıştırdığına inanıyormuş. Türklere yeni bir ulusal kimlik kazandırmaya çalışırken, ona İslamiyet öncesi köklerini hatırlatan bir bayrağın yakışacağını hesaplamış ve Göktürk’lerin bayrağını düşünmüş.
O proje gerçek olsaydı, bugün Türk bayrağında ne olacaktı biliyor musunuz:
Mavi fon üzerinde yeşil bir kurt profili…

Kürtlerin Atatürk’ü
Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçtikten sonra Amasya’dan Kâzım (Karabekir) Paşa’ya çektiği telgrafta şöyle diyordu:
“Ben Kürtleri ve hatta bir özkardeş olarak tekmil milleti bir nokta etrafında birleştirmek ve bunu cihana göstermek karar ve azmindeyim.”
Bu kararla, Amasya protokolünde ‘Türklerin ve Kürtlerin oturdukları yerler’ diye adlandırılan ülke için milli mücadele başladı ve BMM kuruldu.
Meclis’teki ilk tartışmalardan biri Kastamonu Mebusu Yusuf Kemal Bey’in, “Türklerin sağlığı korunmalıdır” demesiyle patlamış, Sivas Mebusu Emir Paşa, bu vatanda sadece Türklerin yaşamadığını hatırlatmıştı. O aşamada, Mustafa Kemal Paşa devreye girmiş ve ‘Meclis’in sadece Türklerden değil, Çerkezlerden, Kürtlerden, Lazlardan oluştuğunu ve bunların çıkarlarının ortak olduğunu’ vurgulamıştı.
Kurtuluş Savaşı başlarken Kemal Paşa, Kürtlere özerklik verilmesinden bile söz etmişti.
Kürt sorunu yeniden gündeme geldiğinde, şahinler, Dersim isyanını sertlikle bastıran Atatürk’ü örnek alırken, güvercinler Mustafa Kemal’in 1920’lerdeki sözlerini arşivden çıkardılar.

Dindar Atatürk
Bitmek bilmez bir tartışma da Atatürk ve din meselesidir.
Timur Selçuk, Yaşar Nuri Öztürk gibi Atatürkçü müminler Kur’an’la Nutuk’u bir arada saklar kütüphanelerinde… Başuçlarında Ata’nın Meclis açılışında ellerini kaldırmış dua ettiği fotoğrafı asılıdır. Fotoğrafın altında da Ocak 1923’teki konuşması vardır.
“Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır.”
Onlara göre ‘Atatürk dinin özüne değil, din olarak kabul edilen geleneğe ve eskimiş kurumlara karşı tavır almış’tır ve vahiy ile akıl arasında uzlaşmazlık görmemiştir.
Ateistler, buna bir başka Atatürk metniyle karşı çıkar.
Onların elindeki metin, 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasıdır: “Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı siyasetler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”

Demokrat Atatürk
Ve nihayet liberal-demokrat Atatürk…
Özellikle Cumhuriyet’le yaşıt İktisat Kongresi’nde uygulamaya konan ekonomi politikası ve Celal Bayar’ın Başbakanlığı döneminde hayata geçirilen uygulamalar, Atatürk’ü, İş Bankası’nın kuruluşuna imza atmış bir ‘liberal devlet adamı’ yönüyle öne çıkarır.
Hele İsmet Paşa’nın Başbakanlığında iki kez direkten dönen çok partili rejim arayışları onu ‘demokrat’ sıfatıyla bir arada değerlendirenlerin en inandırıcı kanıtıdır.
Her ne kadar Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasiyi askıya alan tüm askeri müdahaleler, Atatürkçülük adına yapılsa da, Cumhuriyet’in asıl hedefinin demokrasi olduğuna inananlar, ‘muhtaç oldukları kanıt’ı, onun Afet İnan’a verdiği el yazısı notlarında bulabilirler:
“Artık bugün demokrasi fikri daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci asır, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu göstermiştir.”

Neden bu kargaşa?
Baştaki soruya dönelim: Hangisi doğru bunların? Her biri gerçek belgelere, tanıklıklara, konuşmalara dayandırılan bu politik kimliklerin hangisi gerçek Atatürk?
Bir insan aynı anda hem devrimci hem ülkücü, hem ‘Kürtler’in özerkliğinden yana’, hem Türkçü, hem dindar hem pozitivist, hem otoriter hem demokrat olamayacağına göre bu iddia sahiplerinden biri yalan söylüyor olmalı…
Hangisi?
Sanıyorum, bu zor sorunun yanıtını bulabilmek için 1920’lerin koşullarını ve Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet’in hangi şartlar altında gerçekleştirildiğini iyi bilmek gerek.
Kurtuluş Savaşı verilirken, Anadolu ahalisinin kahir çoğunluğu, nihai amacın Saltanat ve Hilafet’i korumak olduğunu düşünüyordu.
Kürtler’in bazısı özerklik peşindeydi.
Komünistler, Sovyet devrimine özeniyordu.
Bütün bu farklı eğilimlerden, ortak bir mücadele azmi yaratabilmenin yolu, hepsine yönelik sıcak mesajlar vermekten geçiyordu.
O yüzdendir ki, Meclis’in açılışında eller açıldı, dualar edildi, Kürtler’e özerklik vaat edildi, muvazaalı bir resmi komünist parti kurulup Sovyet etkisindeki komünist hareket yok edildi.
Ulus olma sürecinde din yerine tutkal olarak Türklük ruhu gerekiyordu; bozkurtlu bayrak düşünüldü.
Ancak bunlar 1920’lere özgü geçici tedbirlerdi; hiçbiri bugün Atatürkçülük adına savunulamayacak kimliklerdi.
O yüzden zaman zaman birbiriyle çelişen bu sözler, tavırlar, tutumlar kargaşasını, Atatürk’ün olgunluk dönemine ait notlarının, konuşmalarının, eylemlerinin süzgecinden geçirmek şart…
Bu yapılmayıp da 1920’lerin kargaşasından rastgele bir fotoğraf çekince Atatürk, herkesin kullanımına açık “Binbir surat”lı bir lidere dönüşüyor ve ‘bunca yalancı’ içinde kimin doğruyu söylediğini bulmak, hepten güçleşiyor.

Can Yücel

alıntı

Dünyadaki En Güzel Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Dünyanın En Güzel Şiiri
En Güzel Şiir

İşte dünyanın en çok ödül alan şiiri…

Eğer yeniden hayata başlayabilseydim;
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
İlkinde olmadığım kadar neşeli olurdum,
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik asla sorun olmazdı.
Daha fazla risk alırdım hayatta.
Daha fazla seyahat ederdim.
Daha çok güneş doğuşunu izler,
Daha çok dağa tırmanır,
Daha çok nehirde yüzerdim.
Daha çok görmediğim yere giderdim.
Daha az bezelye ve doyasıya dondurma yerdim,
Gerçek sorunlarım olurdu, hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardanım ben.
Elbette mutlu anlarım oldu ama,
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkındamısınız bilmem.
Hayat budur zaten:
Anlar sadece anlar.
Sizde anı yaşayın.
Heryere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan
Gitmeyen insanlardandım ben.
Eğer hayata yeniden başlayabilseydim;
Yanımda hiç bir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlk baharda pabuçlarımı fırlatır atar,
Ve sonbahar bitene kadar çıplak ayaklarla yürürdüm.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım daha olsaydı, eğer.
Ama işte 85’indeyim ve biliyorum…
Ölüyorum.

Jorge Luis Borges
Çeviri Can AKIN