Atilla Yeşilada Kimdir
Atilla Yeşilada Kısaca Hayatı
Atilla Yeşilada Global Menkul Değerler eski strateji uzmanı..Atilla Yeşilada Halen CNBC-e’de borsa ve finans konusunda yorum yapıyor.. Atilla Yeşilada NTVMSNC’de de yazıyor..
“Seninle yaşamak için geldim bu yalnız dünyaya. Senin kollarında yaşlanmak, ruhunda kaybolmak yıllarca”
Böyle başladı ruhumun öyküsü…
Ne zaman gördüm seni? Ne zaman baktın bana?
işte o gün bu gündür anladım.
Nasıl da gülümsermiş. Nasıl da “sen de bizdensin…” dermiş.
Nasıl da dertleri unuttururmuş meğer hayat.
Bir gün bana sevgiyi anlatsalar anlamazdım. Hatta inanmazdım.
Olmayacak kadar uzaktı bana çünkü.
Tutunamayacağım kadar uzak. Büyüyemeyen bir gönül ve onun ardına saklanan aşk.
İçim öylesine kapalıydı, bilmeceydi.
Birbirlerine bu kadar yakın ama bir o kadar kopuk olabilir mi? Gönülle aşk…
Kopuktu benim işte. Düğüm kaldırmaz bir kopukluk. Yama yapılmaz bir açıklık.
Sevdasızlık her yanımdaydı. Kaçışlar esas oğlandı.
Umut uvertür olarak bile sahne almıyordu.
Hayat ise derin bir uykuda, gözlerini kaybetmiş gibiydi, beni mi görecekti?
Ancak ne olduysa oldu, sen çıkageldin.
Poyrazı mı yoksa lodosu mu aldın ardına?
Olsa olsa ada poyrazıdır ardındaki
Zira bu kadar şiddetli bir giriş yapamazdın hayatıma.
Acımasız pike.
İlk önceleri umursamadım.
Geldiği gibi gider melankolime sığındım hemen.
Bir korku, anlaşılmaz bir kaçış, beni böyle düşünmeye sürüklüyordu.
Yoksa, sevip, doyasıya sevilmeyi hangi insan istemez.
Ben bu korkularla haşır neşir olurken sen boş durmuyor adeta ruhumun temellerini atıyormuşsun.
Anlayamadım.
Çıkagelmenin ardında, nereden geldiği belli olmayan, o derin fakat ruhumu ehlileştiren bakışlarını kilitledin gözlerimin umursamaz köşelerine. Hatta inanmaz kuytularına.
Ya kalbime verdiğin geçici olmayan hasar?
Tabela bile asmadın “Verdiğim geçici olmayan hasar için affet” diye.
Her gece kalp sızlamalarıyla koyuyorum başımı yastığa. Sonra da göz kapaklarımla amansız bir mücadeleye tutuşuyorum.
Onlar diyor ki; “kapanmayacağım”,
Bense; “kapanın artık” demekten helak oluyorum.
Nefesim beni terk etmiş, seni solur olmuş zaten.
Nefessizim.
Bedenim hareketsiz.
Dokunmalarını beklercesine mahzun.
Dilim susmuş, adından başka bir kelime yokmuşçasına.
O çok şikayetçi olduğum hayat ise bıyık altından gülümsüyor, sevimli olma çabaları içinde.
Şimdilerde bana “ben sana söylemiştim” demelerde.
“Bendensin” derken ciddiymiş hani.
Gerçekten de ondan oldum artık.
Böyle şeylerden sürekli şikayet eden ben artık edemez durumlardayım.
Elim ayağım kesilmiş, beni terk etmişler sanki.
Beynim kalbimin oyununa gelmiş ve uzun süreli beraberlik yaşamaya başlamışlar adeta.
Sen böyle süzüldün ruhuma işte.
Ne bir haber ne de bir uyarı.
Fütursuzca geldin, sana has tavrınla.
Korkak hatta kaçışlara kapılmış ruhumu alt üst ettin.
Olsun.
Olsun ki seni yaşıyor,
Olsun ki bedenime söz geçiremiyor ruhum.
Geldin ve dedin ki;
“Seninle yaşamak için geldim bu yalnız dünyaya.
Senin kollarında yaşlanmak, ruhunda kaybolmak yıllarca”
Tüm korkaklığıma ve kaçmalarıma karşın;
Nasıl yaşamam seninle?
Nasıl yaşlanmam?
Nasıl kaybolmam ruhunda?
Söyle nasıl..
A’dan Z’ye Şiir Terimleri
A
(abartma mubalağa)
Edebiyatta sözün etkisini artırmak, bir şeyi olduğundan fazla ya da çok az gösterme sanatıdır. Abartma soğuk olmamalı, nükteli ve zarif olmalıdır. Divan şairlerinin daha çok medhiye, fahriye ve hicviyelerde başvurdukları bir sanattır. Eskiler bir şairler mübalağa sanatına çok önem vermişlerdir
Abdal:
Hem şiir hem de düzyazıda derviş anlamına gelen bu sözcük, halk ozanlarının adının başına ya da sonuna gelerek onların mahlası olarak da kullanılmıştır. (Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal gibi)
Acem Koşması:
Aşıkların, özellikle Anadolu’nun kimi yörelerinde Azerbeycan’a özgü bir ezgiyle okudukları koşma türü.
Açık hece :
Türkçe sözcüklerde sesli harf le belirtilen kısa heceler. Örneğin a-na-do-lu, a-şı-la-ma gibi. Arapça ve Farsça’da ise sözcüklerde sesli harflerle yazılmayıp hareke ile gösterilen kısa hecelere verilen isim. Örneğin ka-de-me, ha-se-ne gibi. Aruz vezninde bütün açık heceler kısa hece olarak kabul edilir
Aed :
Eski Yunanda şiirlerini lirle söyleyen saz şairlerine verilen ad
Afroizm :
Çeşitli konularda mutlak bilinmesi gereken ana özellikleri kısa, açık ve anlaşılır bir biçimde anlatma sanatı. Yazarların derin anlam yüklü vecizelerine de afrozim denir.
Ağıt:
Bir ölünün ardından onu yüceltmek amacıyla söylenen halk şiiri. Divan Edebiyatı’nda Mersiye’nin karşılığıdır.
Ahrep ve ahrem :
Rubai vezinlerinin ana ölçüsüdür. Mef’ulü ile başlayanlara ahreb, mef’ulün ile başlayanlara ahrem denir.
Akd ü hall :
Düğümleme ve çözülme. Divan edebiyatında nesir bir eseri nazma çevirmeye akd, nazım bir eseri nesire çevirmeye hall denir.
Akrostiş :
Bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru okunduğunda ortaya anlamlı bir sözcük oluşturmasıdır. Divan edebiyatında akrostiş’e muvaşşah ya da istihrac denir. Eski Yunan ve Latin edebiyatında ise akrostiş “üç dize” anlamına gelir.
Aks, akis :
Bir dizedeki iki sözcüğün ya da sözcük topluluklarının yerleri değiştirilerek yapılan söz sanatı. Cümle ya da dizede bir sözcük diğerinin önüne ya da arkasına getirilerek cümle ya da dize tekrarlanır.
“Gelse der-gâhına ikrâm görürler küremâ
Kürema dergehine gelse görürler ikrâm”
Ziya Paşa
Aliterasyon:
Bir dizede ya da cümlede kulağa hoş gelecek bir uyum sağlamak amacıyla aynı seslerin yenilenmesi.
örnek:
Öldük ölümden bir şeyler umarak
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü
Anjanbman :
Şiirde cümlelerin bir dize ya da beyitte bitmeyip diger dize, beyit veya bendlere kaymasidir
Anlam :
Sözcüklerin anlattigi düşünce. Sözcükler birden fazla anlama gelebilir. Bu durumda anlamlardan biri öz anlam digerleri mecaz anlamdir. Sözcükler zamanla yeni anlamlar alarak zenginleşebilir. Zamanla anlamlarinin kaybetmelerine anlam daralmasi denir. Dar anlami bulunan sözcüklerin anlamlarinin genişlemesine de anlam genişlemesi denir.
Antoloji :
Gerçek sanat eseri degerindeki örneklerin bir araya getirildigi derleme yapitlar
Antonim :
Ters anlamli sözcükler. Sicak-soguk, iyi-kötü, aci-tatli, kisa-uzun, güzel-çirkin gibi.
Aruz :
Hecelerin uzunluk ya da kısalık derecesine göre çeşitli ses kalıplarından oluşan bir tür şiir ölçüsü. Daha çok Divan Edebiyatı’nda kullanılır.
Aruz ölçüsü :
Misralardaki hecelerin uzunluk-kisalik bakimindan denk olmasina ve belirli kaliplarla yazilmasina dayanir.
Askı :
Halk edebiyatinda saz şairleri aralarindaki şiir yarişmalarinda kazananlara verilmek üzere duvara tüfek, kiliç, heybe, saz gibi şeyler asardi. Bunlara aski, askiyi kazanmaya da aski indirmek denir.
Asonans :
Yarim kafiye.
Aşık:
Halk ozanı ya da saz şaiiri.
Âşık edebiyetı :
Âşik edebiyati (XIV. yy’dan günümüze): “Âşik” adı verilen ozanların geleneksel ürünlerinin oluşturuldugu edebiyata, “âşik edebiyati” denir.
Ayak:
Halk şiirinde kafiye yerine kullanılan terim.