Alanın boyutları değişiklik göstermekle birlikte, ideal boyutlar 26 m x 14 m’dir. Oyun alanı bir orta çizgiyle ikiye ayrılır. Bu çizginin tam ortasında, orta yuvarlak denen bir daire çizilidir. Basketbol alanının karşılıklı olarak kısa kenar çizgilerinde birer pota bulunur. Pota, kenar çizgisinden 1,2 metre içeridedir ve 1,8 m x 1,2 m boyutlarında bir sac levhadır. Pota üzerinde, yerden 3,05 metre yükseklikte bir sepet vardır. Sepet, 45 cm çapında demir bir çember ile buna asılı, alt kısmı açık, beyaz bir fileden oluşur. Basketbol elle oynanır ve atılan top yukarıdan çembere girip fileden geçerek aşağıya düşünce sayı olur. Basketbol topunun çevresi yaklaşık 75-78 cm, ağırlığı 600-650 gram kadardır.alıntıdır
Basketbolun Tarihçesi ve Oyun Kuralları
Beşer kişilik takımlar halinde elle ve topla oynanan, yüksekliği 3,05 m olan pota adı verilen çemberden geçirerek kazanmaya çalışılan takım oyunudur. Tüm dünyada popüler olan bir spor türüdür. İlk olarak 1891 yılında James Naismith tarafından oynatılmıştır.James Naismith’in basketbolu Mayas kabilesinin tlahiotenie oyunundan esinlediği düşünülmektedir.
Basketbol, ABD’nin Massachusetts eyaletinde, Springfield Genç Erkekler Birliği (YMCA) Eğitim Okulu’nda beden eğitimi öğretmeni olan James Naismith tarafından 1891′de yapılmıştır. Atlet ve beyzbolculara kış antremanı yaptırmak amacıyla geliştirilen bu oyunda amaç, tahtadan yapılmış sepetlere topun sokulmasıydı. İlk oynayış şeklinde, 7 kişilik iki takım arasında 20′şer dakikalık üç devre üzerinden oynanmıştır. Oyunun asıl hedefini sepetler oluşturduğundan, Dr. Naismitih tarafından bu oyuna “sepet topu” anlamına gelen basketbol adı verilmiştir. Basketbol, yapılmasından kısa bir süre sonra YMCA’yı aşarak bütün okullara, üniversitelere ve hatta semtlerde bulunan cimnastik salonlarına kadar yayılmıştır. Gençlerde bu spora karşı uyanan istek ve heyecanda kulüpleri basketbol şubeleri açıp takımlar kurmaya zorlamış ve böylece basketbol, Amerika’nın en popüler ulusal oyunu haline gelmiştir.
Basketbolun Avrupa’daki ilk denemesi, 1893 yılında Paris’in Trevise sokağındaki eski bir jimnastik salonunda yapılmıştır. Daha sonraları, özellikle I. Dünya Savaşı sırasında, basketbolun Avrupa’da yayılmasında Amerikalı askerlerin büyük etkisi olmuştur. Hızla gelişme gösteren basketbol böylece Avrupa’da en gözde sporlar arasında yerini almıştır. Amerika, 1897 yılında erkeklerde, ardından 1900 yılında bayanlar arasında ilk milli basketbol şampiyonlarını düzenleyerek, bu sporu ülke çapında popüler hale getirmiştir. Amerikalılar milli spor olarak benimsedikleri basketbolu, 1904 St. Louis Olimpiyat Oyunları’nda kulüp takımları arasında maçlar düzenleyerek, Olimpiyat Oyunları’na katılan tüm ülkelere tanıtmışlardır. 1905 yılında dünyanın en büyük spor salonlarından New York Madison Square Garden, kapılarını basketbola açmıştır. Uzakdoğu’da da 1913 yılından itibaren karşılaşmalar yapılmaya başlanmıştır. Böylece bu oyun birkaç yıl içinde Kanada, Fransa, İngiltere, Avustralya, Çin ve Hindistan başta olmak üzere, tüm dünya ülkelerine hızla yayılmış, özellikle büyük kentlerdeki geniş spor alanlarında yapılan üniversiteler arası karşılaşmalar, basketbolun seyirlik spor olarak yayılmasında önemli katkılar sağlamıştır. Uluslararası Amatör Basketbol Federasyonu (FIBA), uluslararası karşılaşmaları yönetmek amacıyla, 20 Haziran 1932′de İsviçre’nin Cenevre şehrinde İsviçre, Yunanistan, İtalya, Portekiz, Arjantin, Romanya ve Çekoslovakya Basketbol Federasyonları’nın işbirliği ile oluşturulmuştur. FIBA her dört yılda bir, Olimpiyat Oyunları’nın düzenlendiği şehirde toplanarak, basketbolu daha çekici hale getirmek için gerekli kural değişikliklerini yapmaktadır. Avrupa Basketbol Şampiyonası 1935 yılında başlamış olup, 2 yılda bir düzenlenmektedir. Amatör bir spor dalı olarak basketbol, ilk kez 1936′da Berlin’de düzenlenen Olimpiyat Oyunları’na dahil edilmiştir. 1951 yılında başlayan Erkekler Dünya Şampiyonası’nı 1953′te Bayanlar Dünya Şampiyonası izlemiş, Olimpiyat Oyunları’na basketbol dalında bayanlar ilk kez 1976′da katılmışlardır. Avrupa ligi ise 1995-96 sezonunda başlamıştır. Basketbol çoğunlukla kapalı salonda oynanır. Dikdörtgen biçimindeki basketbol alanının tabanı sert tahtadan yapılır. Alanın boyutları değişiklik göstermekle birlikte, ideal boyutlar 28 m x 15 m’dir. Oyun alanı bir orta çizgiyle ikiye ayrılır. Bu çizginin tam ortasında, orta yuvarlak denen bir daire çizilidir. Basketbol alanının karşılıklı olarak kısa kenar çizgilerinde birer pota bulunur. Pota, kenar çizgisinden 1,2 metre içeridedir ve 1,8 m x 1,2 m boyutlarındadır ve çoğunlukla panyalarda cam beyazı plastik kullanılır. Pota üzerinde, yerden 3,05 metre yükseklikte bir sepet bulunur. Sepet, 45 cm çapında demir bir çember ile buna asılı, alt kısmı açık, beyaz bir fileden oluşur. Basketbol elle oynanır ve atılan top yukarıdan çembere girip fileden geçerek aşağıya düşünce sayı olur. Basketbol topunun çevresi yaklaşık 75-78 cm, ağırlığı 600-650 gramdır.•
Basketbol oyun kuralları
• Basketbol müsabakaları iki hakem tarafından yönetilir. Misafir takım sahayı seçme hakkına sahiptir. Her devreden sonra saha değişimi yapılır. • Oyun, orta saha çizgisinde her takımdan birer oyuncu arasında yapılan hava atışı ile başlar. Hava atışına çıkan oyuncular, topu tek elleri ile takım arkadaşlarına kazandırma hedefini taşır. • Oyun, 10′ar dakikalık dört periyottan oluşur. Beraberlik durumunda uzatma periyodu oynanır. Her takım ilk üç periyotta ve uzatma periyodunda 2′şer dakikalık bir, dördüncü periyotta iki mola hakkına sahiptir. İkinci ile üçüncü periyot arasında 15 dakikalık devre arası verilir. • Hücum eden takım, kendi sahasını 8 saniye içinde terk etmek, 24 saniye içinde de hücumunu tamamlamak zorundadır, aksi halde top kullanma hakkı rakip takıma geçer. • Oyuncu topla birlikte, top sürme (dribbling), pas atma (passing), şut atma (shooting) aktivitelerini yapma şansına sahiptir. Bir oyuncu top sürerken, topu eline alarak durdurursa, tekrar top sürme şansına sahip değildir; topu istediği yöne ve kişiye pas ya da şut atmak zorundadır. • Her takım 5 kişiden oluşur ve takımların sınırsız oyuncu değişikliği hakkı vardır. Eğer faul hakkını doldurmamışsa, her çıkan oyuncu tekrar oyuna dahil olabilir. Bir takımdaki beş oyuncudan biri ortada (post), ikisi savunma (guard) ve ikiside hücum (forward) oyuncusudur. • Oyunu bir baş hakem ve yardımcı hakem olarak iki hakem yönetir. • Her oyuncu beş faulle oyun dışında kalır, tekrar o maç için oyuna dahil olamaz. Her oyuncunun bireysel olarak yaptığı faul sayısının toplamı, takım faullerini de belirler. Toplamda dört takım faulüne ulaşan takımın daha sonra yaptığı her faul, karşı takıma serbest atış kullanma hakkı kazandırır. • Hakem tarafından durdurulmadıkça, top potadan veya çemberden dönerse oyun devam eder. Ayrıca, oyuncu sahayı belirleyen çizgilerin dışına temas etmedikçe, top oyun çizgilerinin dışına değmeden havadan saha çizgisinin dışına çıksa dahi, oyuncu topu içeri çevirebilirse de oyun devam eder. • Her sayı atışından sonra veya hakemin düdüğü çalmasının ardından, oyun ve oyun zamanı durur. Sayı yiyen takımın pota gerisindeki çizgi arkasından topu oyuna sokması ile hem zaman hem de oyun tekrar başlar. Oyun içindeki diğer durumlara göre, hakemin gösterdiği yerlerden, top oyuna sokulur. • Üç sayı çizgisi içinden yapılan her başarılı atış iki sayı, üç sayı çizgisi gerisinden yapılan her başarılı atış üç sayı olarak değerlendirilir. Faullerden veya kural ihlallerinden dolayı kazanılan başarılı serbest atışlar bir sayı olarak değerlendirilir. • Oyuncular iki durumda cezalandırılır: 1- Bireysel kural ihlalleri 2- Faul yapılan durumlar. Kural ihlali veya hatası (hatalı yürüme, topun çizgi dışına çıkması, hücum oyuncusunun üç saniyeden fazla post içinde durması v.b) top kullanma hakkını karşı takıma verir. Yapılan bireysel fauller ( itme, çekme, vurma, tutma v.b) ise oyuncunun faul cezası almasını sağladığı gibi faulün yapıldığı yer göz önünde bulundurularak, rakip topu yandan oyuna sokar, ya da serbest atış yapma hakkı kazanır.
• Serbest atış hakkı adedi, faulun yapıldığı zaman, yer ve çeşidine göre değişir. Şut atışı sırasında faul yapılmış ve atış sayı olmamışsa, atışı yapan takıma iki serbest atış hakkı verilir. Eğer atış sayı olmuşsa, bir serbest atış hakkı verilir. Bir takım, bir devredeki “takım faul” sınırını geçmiş ve atış sahası dışında faul yapmışsa, o zaman bire-bir denen serbest atış hakkını kullanır. Bu atışta kural, ilk atış sayı olursa, ikinci atış yapma hakkı kazanmaktır. Bire-bir’de ilk atışı kaçıran ikinci atışı yapamaz, top potadan oyun alanına dönerse, oyun devam eder. Teknik faullerde (oyunu geciktirme, sportmenlik dışı davranışlar, hakeme itiraz, izinsiz oyuna girme v.b) iki serbest atış hakkı verilir.
Basketbol şu anda dünyada en iyi oyun olarak gösteriliyor.En iyi ligler ise NBA ve NCAA (kolejler arası profsyenel basketbol) olarak bilinir Alıntı
Sitem etme öyle, Geçen yıllara, Kalbinde acılar, Gözlerinde nem. Boş yere yıkıldı, Bizim aşkımız, Kim kimi terk etti, Söyle bir tanem. Hani ben ölsemde, Aşkım yaşardı, Hani gözlerinden , Sevgim taşardı. Hani kalbin yalnız, Bana koşardı, Kim kimi unuttu, Söyle bir tanem.
Mehmet Akif Ersoyun Cumhuriyetle ilgili şiirleri Mehmet Akif Ersoyun şiirleri
Bir Gece
Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi, Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi! Lakin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler, Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi! Neden görecekler, göremezlerdi tabii; Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi, Bir kerede, mamure-I dünya, o zamanlar, Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi. Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta; Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi! Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin. Salgındı, bugün şarkı yıkan, tefrika derdi. Derken, büyümüş kırkına gelmişti ki öksüz, Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi! Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma’sum, Bir hamlede kayserleri, kisraları serdi! Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı dirildi; Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi geberdi! Alemlere rahmetti evet şer-i mübini, Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi. Dünya neye sahipse, O’nun vergisidir hep; Medyun ona cemiyyet-i, medyun O’na ferdi. Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.
Aile konulu şiirler, aile şiirleri, aile şiiri örnekleri, aile şiiriyle ilgili örnekler
AİLE Birliği…(Gönül pınarı)
Eğitimli Aile , Cennet’i tesis eder, Yarınlardır Aile , gayret, güzellik eker, Yıkılmasın Aile ,akibet olur heder, Sevmez ise Aile , bu mücadele seker.
Koşmalıdır Aile , mutlulukları, ekte, Başarmalı Aile , görülmemeli sekte, Öncü olur Aile , yürümelidir ilkte, Çirkefi it; Aile , haydi kaldır, at, silkte.
Tertemiz ol Aile , kazanmalısın onur, Kazanınca Aile ,başlar üstüne konur, Güzel örnek Aile , yaşatır bize gurur, Göze giren Aile , başköşemizde durur.
Gönüldeki Aile ; seviyor seni, yüce, Ulaşacak Aile ,erişilemez güce, El eledir Aile , öğretir hergün hece, Çıkar güne Aile , kayboluverir gece.
Sabretmeli Aile , görmüşse eğer acı, Acını göm Aile ,gururla yürü bacı, Sarfeyliyor Aile ,kimbilir bugun kaçı, Feda olur Aile , süpürge olur saçı.
Birliğinde Aile ,güçlükleri aşıyor, Ayrıcalık Aile , mutluluğu yaşıyor, Milletimi Aile , yarınlara taşıyor, Bunlar için Aile ,engel olan taşı YOR…
Ahmet Yazıcıoğlu
Anneciğim
Biz bir aile olamadık anneciğim Çocuklara anneniz yok diyemedim Bir yuva kurmayı bile bilemedim Biz bir aile olamadık anneciğim
Hakkını helal et anneciğim Sonunda sen haklı çıktın Ben artık bu hayattan bıktım Biz bir aile olamadık anneciğim
Ata hakkı bilmeyen Koca hakkı bilir mi Bu kara leke silinir mi Biz bir aile olamadık anneciğim
Sevildim zannettim aldanarak İhanete uğradım aldatılarak Öylesine kederliyim çıldırarak Biz bir aile olamadık anneciğim
Ramazan Gerek
Aile
Koparmayın aileleri Parçalamayın aileleri Ayırmayın eşleri Bozar araları çok eleştiri
Aile çok kutsaldır Kimse kavram dışına çıkmamalıdır Aileler çok iyi korunmalıdır Suçlular parçalanmış aile çocuklarıdır
Cafer İşler
Aile Bireyleri
Annem evin yüreği, Babam evin direği, Çocuklar evin neşesi, Aile bireyleri.
Hep sevecenlikle, Hep mutlu bir yürekle, Birbirine yaklaşan Aile bireyleri.
Sevginin sonsuzluğu orada, Dostluk, paylaşmak orada, Hep beraber mutlulukla Aile bireyleri.
Gözde Tonaz
AİLEMİZ
Annem,babam,kardeşlerim Çok mutlu bir aileyiz. Büyük annem,büyük babam Hepimiz bir aileyiz.
Babam,amcam ,aynı kandan Annem,teyzem aynı candan Aynı soydan,aynı boydan Hepimiz bir aileyiz.
Büyük babam öğüt verir. İşi aklıyla çevirir. Babam evin direğidir Hepimizin yüreğidir.
Iskat-ı cenîn, döllenme gerçekleştikten sonra rahimde oluşan ceninin dış etki ve müdahale ile düşürülmesi; yani çocuk düşürme demektir. Bu da iki şekilde olabilir. Birincisi anne ve babanın rızasıyla gerçekleşen kürtaj; ikincisi ise, darp, korkutma ve benzeri fiillerle çocuğun düşmesine sebep olmak şeklindeki, cenîne karşı işlenen cinâyetlerdir. Hamile kadının karnındaki çocuğun düşmesine neden olan müessir fiilde, gurre denilen bir tazmînat ödenmesi gerekir. (bk. Gurre)
Cenînin dış etki ve müdahalelerle düşürülmesi, yani kürtaj, çok eski dönemlerden beri dinin, ahlâk ve hukukun tasvip etmediği bir davranıştır. Yahudilik ve Hristiyanlıkta olduğu gibi İslâm dininde de kürtaj caiz görülmemiştir. İnsanın yaşama hakkı, erkek spermi ile kadının yumurtasının birleşip döllenmenin başladığı andan itibaren Allah tarafından verilmiş temel bir haktır. Artık bu safhadan itibaren anne-baba da dahil hiç kimsenin bu hakka müdahale etme hakkı yoktur.
İslâm âlimleri, ruh üflendikten sonra çocuk düşürmenin veya aldırmanın haram olduğunda ittifak etmişlerdir. Ancak, bazı fakihler 120 günden veya 40 günden önce çocuğa ruh üfürülmediği için kürtajın caiz olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ancak günümüzde tıb sahasındaki ulaşılan bilgiler göstermektedir ki, cenin döllenmeden itibaren bir canlılık ve bütünlük kazanmakta, safha safha oluşum ve gelişimini tamamlayıp ilk birkaç haftadan itibaren organları teşekkül etmektedir. Hatta kalp atışlarının hissedildiği belirtilmektedir. Bu nedenle, ceninin canlılığının, mahiyetini hiçbir zaman kavrayamayacağımız ruhun üflenmesiyle aynı şey olduğunu ileri sürerek kürtajın bu döneme kadar caiz olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim İslâm hukukçularının çoğunluğu da bu görüştedir.
Danıştayın öğretmenlerin karşılıklı yer değiştirme isteğini onaylaması BECAYİŞ yolunu açtı.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 73. maddesindeki “Aynı Kurumun başka başka yerlerde bulunan aynı sınıftaki memurları, karşılıklı olarak yer değiştirme suretiyle atanmalarını isteyebilirler. Bu isteğin yerine getirilmesi atamaya yetkili amirlerince uygun bulunmasına bağlıdır.” Hükümleri ile Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların “Kurum içi yer değişikliği” başlıklı Ek 3. Maddesi (a) bendindeki “a) Kurumun hizmet icapları dikkate alınarak, aynı unvan ve hizmet niteliklerini haiz sözleşmeli personelin kurum içi karşılıklı yer değiştirme talepleri, pozisyonunun vizeli olduğu birimde fiilen en az bir yıl çalışmış olmaları şartıyla yerine getirilebilir.” hükümlerinde öğretmenlerin becayiş hakkı yer almaktadır.
Ayrıca; Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 04.09.2009 tarih ve 57235 sayılı yazısının (a) bendinde “Kurumun hizmet icapları dikkate alınarak aynı unvan ve hizmet niteliklerini haiz sözleşmeli personelin kurum içi karşılıklı yer değiştirme talepleri, pozisyonunun vizeli olduğu birimde fiilen an az bir yıl çalışmış olmaları şartıyla yerine getirilir” şeklinde sözleşmeli öğretmenlerin becayiş hakkından bahsedilmektedir.
Tugbam sitesinde çok güzel En Güzel Duvar Yazıları sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa En Güzel Duvar Yazıları En Güzel Duvar Yazıları Komik Duvar Yazıları Anlamlı Duvar Yazıları Manalı Duvar Yazıları
Avrupadan gelen soğuk hava dalgası, ülkemizi etkisi altına aldı.. Yok abi, Avrupa bizi sevmiyor işte, kabul edelim artık!..
Uzun lafın kısası : U.L.
Oyunu ayakta alkışladım, oturacak yer yoktu…
Cinayet masası, idam sehpası, elektrikli sandalye, ölüm döşeği… Bu ev pek tekin değil hanım.. Yürü gidelim…
Zencinin biri denize düşerse ne olur? Tabii ki ıslanır..