Hiç sevmedim kimseyi senin kadar Yüreğim yanmadı hiç bu kadar Çok yanlızım seninle bir yarım Yok söylemeden olmaz Ben sana aşığım ahhh ah ben sana aşığım
Eğer elindeyse ne olur çal kapımı Eğer yüregindeysem ne olur sil göz yaşımı
Sen bilmezsin alırım haberini Yollara küsmüşsün hissettin mi gittiğimi Ahhh hissettin mi gittiğimi.. Buralar cehennem oldu inan bana Yanıp kavrulsamda seninle güzel ankara Ahhhh seninle güzel ankara Güneşimiz bu aşk yakar yüreğimizi Her dolmuş gözlerimizle göremeyiz hiçbirşeyi
Eğer elindeyse ne olur çal kapımı Eğer yüreğindeysem ne olur sil gözyaşımı..
Benim kara haberim senindir Eğer Leylan ölmüş derseler gelme sakın İstanbul’a Bulamazsın ki beni buralarda Bir bulut olup git Ankara’ya Yağ istediğin kadar toprağıma Ben bizim bahçede olacağım Tam siyah kordonlu saatin yanında O zaman bensiz dünyaya istediğin kadar bağırabilirsin Sensiz bu dünyayı sevmiyorum sevmiyorum sevmiyorum diye Ama şimdi ne olursun gel Leylan hayatta ve İstanbul’da Nefes almakta zor gelecek mi bir gün bana? Tek hayalim hissettiğim son nefesleri seninle alıp vermek Hissettiğim son nefesleri seninle alıp vermek nefeslerimi seninle alıp vermek Ahhhhhh ben sana aşığım…
Şu Gönlüme Hiç Söz Geçmiyor şiir yol ile ilgili şiirleri hasretle ilgili şiirler özlemli Aşk şiirleri
Ama Yinede Gözlerim
şu gönlüme hiç söz geçmiyor sevme diyorum deli gibi seviyor aklım yollarda gelmeyeceğini biliyor ama yinede gözlerim yollarda yolunu bekliyor
yüreğim buğulu camlarda bir ümit arıyor bilsen ki içimdeki ateş nasılda yanıyor yıllar geçsede sönmeyecek yüreğim biliyor ama yinede gözlerim yollarda yolunu bekliyor
kalp kalbe karşı değil çünkü sensiz atıyor bu atışlar çok derin içimi acıtıyor her acıtışında beni bitiriyor ama yinede gözlerim yollarda yolunu bekliyor
gidişin bitişim oldu yüzüm gülmüyor yapayalnızım resimlerin beni avutuyor konuşamaz oldum şu dilim hep susuyor ama yinede gözlerim yollarda yolunu bekliyor
Beliki daha önce okudunuz belki ilk defa okuyacaksınız. Ben okudum çok hoşuma gitti. Okuyupta anlayabilene helal olsun dedirtecek türten…
Yitik emeller… Sonuçsuz çabalar… Hep aynı dönme dolaplarda varlığını bulan fikirler Hepsi anlamlı yerine göre Aynı zamanda manasız, hiç manasız Her şey tezat Her şey de hiçbir şey belki Tüm sorun da bu ya Bazen her eşy, bazen hiçbir şey Hiçbir şey için yiten “her”ler Herşeye rağmen ayaktaki “hiç”ler Hiç “hiç” olmasa Belki hiç “her” de olmayacak Ama “her”den habersiz “hiç”ler “hiç”ler içih mefta olan “her”ler “Her şeyin bir sonu var” derler Peki “hiç”lerin sonu yok mu “hiç” deyince “hiç” mi oluyor sanki Her “hiç”in arkasında milyonlarca “her” var Ama “hiç”in boşluğuna sürüklenip Kaybolup giden “her”ler Peki “her”lerin altında hiç mi “hiç” yok? Bilke var, belki yok Bazen var bazen yok Nereye kadar?! Bu sahte düzen, bu düzenbaz aynalar Arkası kapkara, yüzü parlak aynalar Ne zamana kadar ışığı yansıtırlar? Bir gün “her” ayna da bir “hiç” için Yok olup kaybolacak İşte o zaman “hiç”ler varlığını, “her”ler yokluğunu anlayacak!!!
“HER”ler “her”liğiyle övünürken; “HİÇ”ler “hiç”liğinde kaybolacak! Ama bir gün “HER”ler de Bir “HİÇ” olduğunu anlayacak!!!
Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil; dedi insanlar. Müziğin sesi, sözcüklerin yazılışı. Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil, dedi, bütün bize öğretilenler, peşinden koştuğumuz aşklar, öldüğümüz bütün ölümler, yaşadığımız bütün hayatlar,
Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değiller, yakın bile değiller. Birbiri arkasında yaşadığımız bu hayatlar, tarih olarak yığılmış, türlerin israfı, ışığın ve yolun tıkanması, olması gerektiği gibi değil, hiç değil, dedi.
Bilmiyor muyum? diye cevap verdim. Uzaklaştım aynadan. Sabahtı, öğlendi, akşamdı.
Hiçbir şey değişmiyordu. Her şey yerli yerindeydi. Bir şey patladı, birşey kırıldı, bir şey kaldı…