Yılmaz Erdoğan Ankara Şiiri Ankara İle İlgili Şiir Yılmaz Erdoğan Ankara
Ankara
Ankara’ya öyle yakışırdı ki kar.. asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar… kimse keman çalmaz belki ama çok keman çalınsın balolarında diye yapılmış gri sisli binalar… alnının ortasında ciddi bir devlet asabiyeti. çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar, bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş! (biz bir şeyi delicesine severiz ama tanrım neyi?) kahve önü çatlak mozaik bel kemiğine tehdit kürsüler üstünde çok sigara içen öğrenciler bir daha asla yaşayamayacağı aşkları teğet geçerken hep onu sevmeyenleri severek hep onu sevenin gözlerinden kalabalıklara kaçarak karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara, yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını bir izmirli güzele dayatmak varken (hep kardeş olacak değiliz ya, yaşasın halkların sevgililiği!) soyut bir sevdaya beşik kertilmiş olan dağda çoban, şehirde şark çıbanı sayılan, fırat’ın büyük elleri ararat’ın kız yelleri cilo’nun derin nefesleri hülasa kente hukuk mukuk okun mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş anadolu çocukları, ankara’ ya öyle yakışırdı ki kar asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar (belki balkona kar seyretmeye çıkar diye sevdiğimiz kızlar çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman bu kar mevzuu kızlara yeterince ilginç gelmemiştir hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar hüzünlü gelmez insana ankara’da, yoksa bugün bir hayat yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra. Kimse keman çalmaz belki Belki bu fiim hiçbir zaman o kadar fiyakalı olmayacak ama Hiçbir lahmacunda o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin tadını vermeyecek bir daha Çok daha iyilerini yedim sonra bizzat Urfa’da hatta Ama hiçbirinde o kadar aç oturrnadım sofraya ankara’ya öyle yakışırdı ki kar çok yabancı bir soluk duyulur bazı bilinmez bir dilin ıslığından anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar öyle deme Ankara’yı sevmeyene bir zulümdür bu kadar insanın neden ankara’yı sevdiğini anlamadan ankara’da yaşamak yollarına hep sevdiğimiz insanların adlarını vermediler ama biz her duvara bilvesile onların adını yazarak yaşadık kül ve betondan mürekkep yaşadıkça yaşanılası gelen o tuhaf bozkır kokusunda. ankara’ya öyle yakışırdı ki kar. asfaltlar ışıldar… bir günden bir sürü gün yapan mesai saatlerinde hiçbir şey yapan hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan rakıyı bol sulu içen dokunmasın için deği! çabuk bitmesin diye devletimin tekel rakısı, hep kağıtlara bakarak, hep kağıtlardan bakarak hem neşet ertaş’ ı hem bülent ersoy’ u aynı anda sevmeyi başararak, karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı çok beğenmeyerek ama yine de bu tasarrufunu takdir ederek boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi yürüyen… memurlar……. ankara’ya öyle yakışırdı ki kar.. asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar… biz, şimdi kapalı birr kuruyemişçi dükkanının -ki bütün plan kar altında tuzsuz ay çekirdeği çitileyip yanı sıra bafra içmektir- kötü ışıklandırılmış vitrininden umutsuzca içeri bakan, kimliği gereğinden fazla sorgulanmış, merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş, -yani sistem kendi verdiği kimliği zırt pırt geri istemektedir- doğduğu yer yüzünden doğuştan kavgacı zannedilen ama pek çoğu kavgadan nefret eden kavgacı esmer cesur korkak çoğu kürt çoğu türk çocuklardık… ankara’ya öyle yakışırdı ki kar…. ha sonra belki ahmed arifin aklına hiçbir şairin aklına gelmeyecek -çünkü hiçkimse bir daha ankara’ yı O’nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir: kar altındadır varoşlar hasretim,nazlıdır ankara….. ustam yine sen bilirsin ama hangi aralıkta bir şair ölmüşse işte o,en netameli aydır bence. ankara’ya öyle yakışırdı ki kar… asfaltlar ışıldar… yalanlar… şimdi ve sonra ne zaman ankara’ya kar yağsa elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
Hayata Dair Şiirler Hayatla İlgili Şiirler şiirler hayat şiirleri
Bir Hayatın Anatomisi
Hayat dediğin oyun üç,bilemedin beş perde Kural yoktur tınısı hep aynıdır her telde Açılışı dünyaya gelmekle yaparsın Sonra zamanı saati kendin göre kurarsın Dünyaya gelerek başlattığın diriliş Onbeşsene sonra olurmu sana bir serpiliş Farkında değilsindir yaşıyorsundur en güzel günleri Karşına çıkan ilk kızı sanarsınki bir huri Heyelana kapılmış kaya misali geçer zaman Birden yapaylnız kalırsın nedenini anlamadan İşte ilk perde tam burda kapanır Sınav denilen illetle ikinci perde aralanır Hazırsan geçersin sınavı ilk seferde Eğerki değilsen sayarsın olduğun yerde Aşılmayacak engel yoktur atlatırın bunuda Artık kendine güvenirsin sözlerin kalmaz havada Sahneye bi çıkarsın karşında kocaman kitle Kendince düşünürsün işte budur kapalı gişe Tadını alamadan elvedda derin mutlu günlere Çıkarsınsabah yeliyle uzun bir sefere Şafak saymakla geçermi dörtyüzaltmış gün Onbeş aydan daha yoksun kalır kısacık ömrün Onbeş aydan sonra hiç bozmadan kafiyeyi Kapatırsın uzun bir aradan sonra perdeyi Herkes gibi kurmak istersin mutlu mesur bir yuva Bu arada bir perde daha katılır kuyruğa Artık benimde olsun dersin bir kaç çocuk Derken anlarsınki kolay değilmiş yoksulluk Dertler belini büksede bunlarıda atlatırsın Hepsini bir bir katlayıp cebinde saklarsın Bundan sonra kalmamıştır ben diye birisi Sende anlarsın yalanmış aileden gerisi Yıllar birbirii kovalarken dört nala Yavrunda düşüverir uzun bir yola Çok geçmeden alırsın kucağına bir iki torun Onlar için herşeyi yaparsın dinlemezin hiçbir kanun Artık birşey düşünmezsin dalmadan önce uykuya Yüreğinde yer yoktur en ufak korkuya
Altmış beş senelik hapisten sonra hayat Açıklar kararını artık;\’\’hakkın beraat.\’\’ Yakan yapışır alaşağı eder ölüm ummadığın yerde Tam burada anlarsın açılmıştır artık son perde Önünden geçek üzeredir ayrılık treni Bir telaş başlar duymadan son sireni Şehadet getirerek çıkarsın dönüşü olmayan yola Yoktur artık hiçbir durakta bir nefeslik mola Ağır ağır uzaklaşırken kıpırdayamadan yerinden El bile sallayamazsın buğulu pencerenden Cenazende okunan senin içindir bu son beste Kimse bulamaz artık seni herzamanki adreste.!
Ömür Dediğin
Debelenip dursun akıl ‘niçin’de, Bir varmış bir yokmuş ömür dediğin. Gönül sanki zindan, zindan içinde, Bağrımdaki okmuş ömür dediğin.
Gel seyre dal bir ırmağın başında, Çölün ortasında, dağın başında, Bir gurbet ki gözlerinin yaşında, Ne yaman firakmış ömür dediğin.
Adım adım menziline yürüyen, Gece-gündüz damla, damla eriyen, Bahtımın yeline düşüp titreyen, Bir sarı yaprakmış ömür dediğin.
‘La rahate’..bitmez dertler, çileler.. Şeytanda tuzaklar, ‘ben’de hileler, Yüzümde gül olup açsın haleler, Ahiri toprakmış ömür dediğin…
Öyle bir zamanda bırakıp gittin ki bizi. Arayıp sormadın bile. Hayal meyal hatırlıyorum güzel yüzünü. 4-5 yaşlarında var yoktum. Her kez akşam olunca babasını karşılardı kapılarda. Ablam la ben camın önünde beklerdik gelmeyen babamızı.
Anlatırdı çocuklar okulda babam bize yardım etti. Beraber ödevlerimizi yaptık hafta sonu gezmeye gideceğiz. Ya da babamız bize çok kızdı derlerdi. Yoktu ki babamız bize kızsın. Sevemez olmuştum bayramları seyranları. Baba olmayınca bir anlamı yok ki. Sabah erken kalkmaya güzel giyinmeye hem saten bir annem vardı el öpülecek. Olsa idin birde sen. Her bayramda bir balon isterdim. Başka da hiçbir şey.
Bak baba karnemi de aldım. 5.sınıfa geçtim hem de takdirle. Öğretmenim de bir kalem hediye etti. En güzel en içten duygularını bu kalemle yazarsın diye. Senden başka kimsem yok ki duygularımı yazacağım. Anne’me ablama zaten söylüyorum.
Her gün şehitliğin önünden geçiyorum okula giderken. Bu babalar gününde bari gel hiç olmazsa rüyama. O mübarek elini öpeyim. BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN…
Murathan Mungan Yalnız Bir Opera şiiri Yalnız Bir Opera Murathan Mungan
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
İmrendiğin, öfkelendiğin Kızdığın ya da kıskandığın diyelim Yani yaşamışlık sandığın Geçmişim Dile dökülmeyenin tenhalığında Kaçırılan bakışlarda Gündeliğin başıboş ayrıntılarında Zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu. Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim. Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp, Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren, Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin. Ve hala bilmiyordun sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana Bütün kazananlar gibi Terk ettin.
Yaz başıydı gittiğinde, ardından, Senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim. Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum. Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum. Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine Çerçevesine sığmayan Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.
Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi Uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, Belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma. Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? “Eylül’de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen” notunu buldum kapımda. Altına saat:16.00 diye yazmıştın, ve 16.04’tü onu bulduğumda. Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını Takvim tutmazlığını Aramızda bir düşman gibi duran zamanı Daha o gün anlamalıydım Benim sana erken Senin bana geç kaldığını.
Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri. Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı. Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay, Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı. Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza. Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk. Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık. Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki. Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize. Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana. Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız Ne kalacak bizden? Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak?
Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek Herşeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.
Kış başlıyor sevgilim Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan Oysa yapacak ne çok şey vardı Ve ne kadar az zaman Kış başlıyor sevgilim İyi bak kendine Gözlerindeki usul şefkati Teslim etme kimseye, hiçbir şeye Upuzun bir kış başlıyor sevgilim Ayrılığımızın kışı başlıyor Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak… Böyle zamanlarda herşey birbirinin yerini alır Çünkü herşey bir o kadar anlamsızdır İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz Çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığımız anlar, Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara, Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.
Dışarda hayat düşmandır size İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz Bir ayrılığın ilk günleridir daha Herşey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup Kulak verdiğiniz saat tiktakları Kaplar tekin olmayan göğümüzü Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz Bakınıp dururken duvarlara Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek, Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani, Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına, Başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya Kendimizi hazırlar gibi.
Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken, Ve kazanmış görünürken derinliğimizi Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar Göremeseniz de, bilirsiniz Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.
Bana zamandan söz ediyorlar Gelip size zamandan söz ederler Yaraları nasıl sardığından, ya da herşeye nasıl iyi geldiğinden Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler. Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır. Zaman alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide O eski ağrı Ansızın geri teper. Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten bitmişsinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan Herşeye iyi gelen zaman sizi kanatır olmuş Saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla Günlerin dökümünü yap Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini Kim bilebilir ikimizden başka? Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış Bir ilişkiyi, duyguların birliğini, Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız herşeyi bir düşün Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla Bunlar da bir işe yaramadıysa Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.
Bu şiire başladığımda nerde, Şimdi nerdeyim? Solgun yollardan geçtim. Bakışımlı mevsimlerden İkindi yağmurlarını bekleyen Yaz sonu hüzünlerinden Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim Geçti her çağın bitki örtüsünden Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından Bakarken dünyaya Yangınlarla bayındır kentler gibiyim: Çiçek adlarını ezberlemekten geldim Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların Unuttuklarını hatırlamaktan Uzun uzak yolları tarif etmekten Haydutluktan ve melankoliden Giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden Duyarlığın gece mekteplerinden geldim Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.
Bu şiire başladığımda nerde, Şimdi nerdeyim? Yaram vardı, bir de sözcükler Sonra vaat edilmiş topraklar gibi Sayfalar ve günler Işık istiyordu yalnızlığım Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum İlerledikçe…Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden. Karardı dizeler. Aşk…Bitti. Soldu şiir.
Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde Aşk yalnız bir operadır, biliyordum: Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım. Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk Birlikte çıkılan yolların yazgısıdır: Eksiliyorduk Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim Her otelde biraz eksilip, biraz artarak Yani çoğalarak Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında Ağır ve acı tanıklıklardan Geçerek geldim. Terli ve kirliydim. Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de… Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları Ve açık hayatları seviyordu. Buraya gelirken Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri Ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri… panayır yerleri… Ölü kelebekler… Ölü kelebekler… Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.
Adım onların adının yanına yazılmasın diye Acı çekecek yerlerimi yok etmeden Acıyla baş etmeyi öğrendim. Yoksa bu kadar konuşabilir miydim? İpek yollarında kuzey yıldızı Aşkın kuzey yıldızı Sanırsın durduğun yerde Ya da yol üstündedir Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.
Aşkın bir yolu vardır Her yaşta başka türlü geçilen Aşkın bir yolu vardır Her yaşta biraz gecikilen Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler Gözlerim Aşkın kuzey yıldızıdır bu Yazları daha iyi görülen Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler İlerlerim Zamanla anlarsın bu bir yanılsama Ölü şairlerin imgelerinden kalma Sen de değilsin. O da değil Kuzey yıldızı daha uzakta Yeniden yollara düşerler Düşerim Bir şiir yaşatır herşeyi yaşamın anlamı solduğunda Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler Yaşamsa yerli yerinde Yerli yerinde herşey Şimdi herşey doludizgin ve çoğul Şimdi herşey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi Şimdi herşey yeniden Yüreğim, o eski aşk kalesi Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden Dönüp ardıma bakıyorum Yoksun sen Ey Sanat! Herşeyi hayata dönüştüren.
Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin Şiiri Nazım Hikmet Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin Şiiri Sözleri
HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENİN
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan “Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?” diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, “Ama senin için şunu yaptım” derken o, “şunu yapmadın” diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. “Peki o ne yaptı” deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. “Acılara tutunarak” yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki…. Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası….
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…
Kalp ritmik kasılmalarıyla kan dolaşımını sağlayan, dolaşım sisteminin temel organına verilen ad. Yürek ve gönül olarak da bilinir. Görevinin öneminden dolayı, canlı varlıkların hayat merkezi olarak kabul edilir. Sözlükte, değiştirmek, çevirmek veya değişmek, çevrilmek anlamlarında kullanılır.
Arapça gramer kuralı olarak kalp, (vav) veya (ya) harflerinin (elif) harfine çevrilerek okunmasına denir.
İnsan ve hayvan vücudunun bir parçası olan kalp,kulakçık ve karıncık adı verilen, kanın toplandığı odacıklar ihtiva eder.Balıklarda kalp iki odacıklıdır. Yüreklerinde kirli kan bulunur. Karıncıktan bir aortla çıkan kan, temizlenmek için solungaçlara gider. Buradan temiz olarak vücuda dağılır.Kurbağalarda üç bölmelidir. Üstte iki kulakçık, altta bir karıncık bulunur. Temiz ve kirli kan karıncıkta karışır. Vücutlarında karışık kan dolaşır.Sürüngenlerde de kalp üç gözlüdür. Karıncıkta yarım bir perde bulunmasına rağmen vücutlarında kısmen de olsa karışık kan dolaşır.
Kalp Sağlığınız İçin Sigara İçmeyiniz
Tütün damar büzücüdür. Yâni derinizin sathına yakın ufak kan damarlarını daraltır. Lâkin sigaranın kalp damarlarına ne yaptığı, katiyetle bilinememektedir. Evvelâ şunu söyleyelim ki yapılan incelemelere göre miyokart enfarktüsü sigara içenlerde, ve içmiyenlerde ayni nispette görülmektedir. Demek ki sigara içmek kalb damarlarının sertleşmesinde rol oynamaz. Şayet sigarayı çok fazla seviyor, onsuz yapamıyorsanız hekiminiz sizin, yemeklerden sonra olmak üzere günde 3-4 sigara içmenize müsaade edebilir. Nikotini alınmış sigara içmek daha iyidir. Bazı kimseler nikotine karşı hassastır; sigara içince kalbleri daha çabuk atar ve kalb ağrısı hissederler. Şayet sigaraya karşı en ufak bir hassasiyet varsa tamamen terketmek zaruridir. Ne olursa olsun sigarayı tamamen terketmek en iyisidir, bunu unutmayınız
İklim ve Kalp Sağlığı
Birçok kimseler sıcak iklimin kalbe daha iyi geldiğini sanırlar. Fakat iklimin kalp damarları sertleşmesi üzerine hiçbir tesiri yoktur. Bunun üzerine enfarktüs geçirdim diye daha güneşli bir yere gitmenize lüzum yoktur. Fakat diğer taraftan böyle bir seyahat sizin için çok faydalı olabilir. Ilık iklimlerde soğuk algınlığı, solunum yolu infeksiyonları daha azdır. Öksürmek herkes için bir zorlanmadır, kalp hastası için ise daha kötüdür. Fakat sıcak iklime koşarak bunlardan tamamen kaçınabileceğiniz de hiçbir zaman garanti değildir. Bilhassa Avrupalılar ve Türkler herhangi bir hastalık geçirdikten sonra kaplıcalara, su kenarlarına daha fazla giderler. Burada insan, serbesttir, günlük meşgalelerden uzaktır, yürüyüşler yapar, iyi uyku uyur. işte buraların iyi gelişinin en önemli sebebi budur. Daha önemlisi oraya gidince iyi olacağınız kanaatini beslemenizdir : ruhî. Kalb damarlarını yumuşatacak hiçbir maden, şifalı su yoktur. Hele içmecelere katiyen gitmemelisiniz. İçmecelerin içindeki bol tuz kalbinize gayet kötü gelir. Yüksek yerlere nazaran alçak iklimler, deniz kenarları kalb için daha iyidir. İnce hava kalbi yorar, yani kalb oksijen almak için daha fazla çalışır. Uçak ile seyahat etmenizde mahsur yoktur : arkada bakiye bir hastalık kalmamış olmak şartıyla!..
Ozon Yağı bir ilaç değildir Reçeteli olarak satılmaz. Herhangi bir hastalığın direkt tedavisinde kullanılmaz. Basit cilt rahatsızlıklarında direkt, süreklilik ihtiva eden tüm hastalıklarda ise hekimin önerdiği tedaviye destek olarak kullanılır.
Ozon Yağı Yan Etkileri
Ozon yağı tamamen doğaldır, sadece oksijen ihtiva eder. Bu nedenle de hiçbir durumda hiçbir yan etkisi yoktur.
Tiroid bezi vucudumuzda boyun on tarafında bulunan bir organımızdır. Tiroid bezi T3 ve T4 hormonları salgılar. Tiroid bezinin bazı hastalıkları kişide değişik belirtiler yapar. Bu belirtile hastalığın türüne ve tiroid hormonlarının az veya çok salgılanmasına bağlı olarak değişir.
Bazı belirtileri şöyle sıralayabiliriz:
1. Tiroid bezinde büyüme: Bezin büyümesine guatr denir. Karşıdan bakıldığında boyundaki şişlik göze çarpar.
2. Boyunda tiroid bezinde şişlik olması: nodul nedeniyle olur.
3. Tiroid bezinde boyunda ağrı olması: tiroid bezi iltihabında olur.
4. Gözlerde büyüme: Graves hastalığı denen zehirli guatr tipinde olur.
5. Kilo alma: Tiroid yetmezliğinde olur.
6. Kilo verme: Zehirli guatrda olur.
1. TİROİD YETMEZLİĞİ-HİPOTİROİDİ BELİRTİLERİ:
Tiroid bezi yetmezliğine ait şikayetler hastalığın şiddetine göre değişir. Bazen hiçbir şikayet yok iken bazı hastalarda çok şiddetli belirti ve şikayetler ortaya çıkar. Bazı belirtiler özellikle yaşlı kişilerde yaşlılığa bağlanır ve hastalık akla gelmez ise atlanır. Tiroid bezi az çalışan ve tiroid hormonları kanda azalan bir kişide şu belirtiler olabilir:
Kolay yorulma, yorgunluk, bitkinlik, enerji azlığı (yaygın) Hatırlamada zorluk, unutkanlık, yavaş düşünme, konsantre olamama Hareketlerde yavaşlık Sabahleyin uyanmada zorluk, daha çok uyku isteği, gün içinde uyuklama Üşüme veya kendini soğuk hissetme Terlemenin azalması Kuru, soğuk, kalın ve kaşınan bir deri Sarı veya portakal renginde bir deri Kuru, kaba ve kolay kırılan tırnaklar Saç dökülmesi, saçlarda azalma, kaşlarda dökülme İştah kaybı Kilo alma ve kiloyu verememe Horlama başlaması Kas krampları ve eklemlerde ağrı oluşması Kaslarda iğne batması hissi veya karıncalanma Kabızlık olmaya başlaması Göz etrafının ve göz altının şişmesi El, ayak ve eklemlerde şişlik Karpal tünel sendromu denilen el bileğinde sinir sıkışması ve ağrı Adet kanamalarının daha fazla miktarda olması, adetlerde kramp olması ve adet öncesi dönemin kötü geçmesi Bazı kadınlarda adet sıklığının azalması veya adetlerin kesilmesi Depresyon gelişmesi ve hiçbir şeyle ilgilenmeme Sesin kalınlaşması ve ses kısıklığı İşitmede azalma oluşması Guatr oluşması (Hashimoto hastalarında olur) Tiroid bezinin küçülmesi (tiroid bezi iltihaplarına veya Hashimotonun son evresine bağlı olarak) Kalp hızının ve nabız sayısının azalması Kan kolesterol düzeyinde artma Gebe kalamama (kısırlık) Libido (Cinsel istek) azlığı ve empotans Reflekslerin yavaş olması Kekemelik
2. ZEHİRLİ GUATR BELİRTİLERİ:
Hareketli olma, huzursuzluk Çarpıntı (hızlı ve düzensiz kalp atımı olması Yorgunluk Güçsüzlük (ağır eşyaları kaldıramaz, merdiven çıkarken zorlanır) Ellerde titreme Saç dökülmesi Sinirlilik, kolay heyecanlanma ve kolay öfkelenme Canlı bakış, gözlerde büyüme, göz kapağında çekilme Uykusuzluk, dikkat bozukluğu Derinin sıcak, nemli ve ince olması İshal İştah artışı Susama Ağız kuruluğu Sık idrara çıkma Kilo kaybı (zayıflama) Adetlerde azalma veya kesilme Cinsel istekte azalma, sperm sayısında azalma Erkeklerde meme büyümesi (jinekomasti) Kemik erimesi Kaslarda güçsüzlük Çabuk yorulma
3. TİROİDİT-TİROİD BEZİ İLTİHABI BELİRTİLERİ:
Tiroid bezindeki iltihap boyunda ağrı ile kendini gösterir ve bezde depolanmış hormonların kan dolaşımına dökülmesine ve hormonların yükselerek çarpıntı, terleme ve zayıflama gibi şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olur. İltihap çoğu hastada kendiliğinden düzelir ve hormonlar normale gelir. Bu durum geçici bir iltihap olayıdır.
Virüslerin yaptığı tiroid bezi iltihabının en önemli özelliği boyun ön bölgesinde şiddetli ağrı olmasıdır ve bu ağrı tek taraflı olarak kulak ve çeneye yayılır. Ağrı ortaya çıkmadan bir kaç hafta önce kas ağrısı, ateş, halsizlik, boğaz ağrısı ve yutkunmakta zorluk bulunabilir. Bazen hastalık farenjit ve boyunda ağrı ile başlar ve ağrı ve hassasiyet giderek artar. Ateş 37.5 ºC-38.3 ºC ve hatta 40 °C olur. Bazı hastalarda halsizlik, yorgunluk, ateş ve eklem ağrıları olabilir. Ağrı tiroid bezinin bir tarafından öbür tarafına kayabilir. Bazen ağrı yayılmadan olduğu yerde kalır. Bazı hastalarda ağrı çene ve kulaklara yayılır ve ağrı yutkunmakla, öksürmekle ve baş hareketiyle artar. Ağrı bazı kişilerde gece daha fazla olur. % 50 hastada çarpıntı, kilo kaybı, sinirlilik, ellerde nemlilik ve titreme olabilir. Tiroid bezinde hassasiyet, sertlik, nodül gelişimi ve büyüme olabilir. İltihabın olduğu bölge hassas ve serttir. Tiroid bezi o kadar ağrılıdır ki hasta muayene edilmesini ve elle dokunulmasını istemez. Bu hastalık 6 hafta veya bazen 2-5 ay sürebilir ve çoğunlukla kendiliğinden düzelir.
4. NODUL BELİRTİLERİ:
Nodüllerin çoğu hiçbir belirti vermez ve şikayet yapmaz. Nodüller sıklıkla hasta veya doktor tarafından rasgele fark edilir ve nadiren yemede zorluk, nefes darlığı, ses kalınlaşması veya çatallaşma veya boyunda ağrı yapar. Ancak çoğunun hiçbir belirtisi yoktur. Nadiren nodül içine kanama olursa ağrı ve hassasiyete neden olur. Bu tür kanamalar nodülün kendiliğinden yok olmasına neden olabildiği gibi sıklıkla kist oluşumuna da neden olur. Bazen akciğer ve beyin tomografileri sırasında veya boyundaki damarların ultrason ile incelemesi sırasında da tesadüfen nodül olduğu fark edilir.
5. TİROİD KANSERİ. Tiroid kanserli hastaların çoğunda hiçbir belirti veya şikayet yoktur. Bir kısmında boyunda bir şişlik gelişir ; çoğunda ise bir nodülden yapılan biyopsi sonucu kanser saptanır. Biyopsi normal çıktığı halde ameliyat edilen bezin nodül dışındaki bir alanında bazen milimetrik boyutta küçük kanser odağı saptanabilir. Tiroid bezinin hızlı büyümesi ve sert olması kanser şüphesini artırır. Ses kısıklığı ve boyunda lenf bezlerinin şişmesi de tiroid kanser şüphesini artırır. Bazen özellikle çocuklarda boyundaki lenf bezlerindeki büyüme ilk bulgu olabilir. Çok nadiren bir kanser ağrılı ve baskı şikayetleri dediğimiz ses kısıklığı, nefes darlığı veya yeme zorluğu ile ortaya çıkar. Bazen hastalar ilk olarak vücudun diğer tarafındaki lenf bezi büyüklüğü, kemik kırıkları veya çok nadiren tiroid bezi fazla çalışması (hipertiroidizm) ile karşımıza çıkabilir. Bununla beraber çoğu hastada hiçbir şikayet yoktur. Boyundaki kitlenin veya nodülün nefes borusuna yapışık olması, sert olması, son zamanlarda hızlı büyümesi, yeme zorluğu, ses kısıklığı veya ses kalınlaşması ve büyümüş lenf bezleri kanser olasılığını kuvvetlendirir.
Kıl dönmesi; kıl,tüy,cilt döküntüsü ve elbise tozu gibi yabancı cisimlerin sonradan oluşan delik aracılığıyla cilt altına girip yumak oluşturmasıdır. Delik bilinmeyen bir şekilde oluşmaktadır en akla yatkın teori; kılın kalçanın sürtünme hareketiyle dönen bir matkap ucu gibi cildi delmesi sonucu oluştuğudur.
Oluşan bu delikten enseden dökülen kıllar ve diğer yabancı cisimler girerek birikir. Doku içine giren bu yabancı cisimler vücut tarafından bir zarla kapatılarak sinüs haline getirilir. Tedavide bu sinüs veya içeriğinin alınması esastır. Hastalığın oluşması için birkaç kıl yeterli olmaktadır ancan hiçbir şikayet yapmadan binlerce kıl birikebilmektedir.
Miyokard perfüzyon sintigrafileri (Talyum) nedir nasıl yapılır ? Miyokard perfüzyon sintigrafisi, bir nükleer tıp tetkiki olup risk altındaki damarların belirlenmesi yoluyla tetkik ve tedavileri doğru şekilde kararlaştırmamızı sağlar. Bu tetkikte amaç; koldan verilen talyum-201 veya Teknesyum maddelerinin kalbin koroner arterleri yoluyla kalp kasında dağılıp dağılmadığının belirlenmesidir. Bunu özel termal kameralarla da sıcak-soğuk alanlar şeklinde görüntüler. Çekim sırasında, egzersiz stres (yani kişiye “hareketler yaptırıldıktan sonra), farmakolojik stres (efor yapamayanlar için ise ilaçla başlatılan stres) ve istirahat döneminde alınan görüntülerle değerlendirme yapılır. Kalbin herhangi bir bölgesinde koroner damarlarda önemli daralmanın olduğunu ve buraya yapılacak yeniden kanlandırmanın (Balonla açma veya bypass ile yeni damar takma) faydalı olacağını belirlemeye yarar. Kalpte kan dağılımının tam olduğu alanlar ise normal olarak rapor edilir.
Talyum testine nasıl hazırlanılıyor ? * Testten 12 saat önce kafein içeren hiçbir şey yiyip içilmez (çay, kahve, kola, çikolata… vb.). * Testten en az 4 saat önceye kadar hiçbir şey yenmez. Fakat hastada şeker hastalığı varsa ve bunun için ilaç kullanıyorsa normal olarak yemeğe devam edebilir. * Testten 3 saat önceye kadar sigara içilmesi yasaktır. * Hasta istediğiniz zaman su içebilir. * Koşu bandında rahat yürüyebilmek için yanınızda rahat bir ayakkabı ve rahat kıyafetler getirmeniz gerekir.
Test sırasında neler olur ? * Test sırasında doktor hastadan koşu bandında yürümesini ister. Eğer hastanın yürümesine engel bir durum varsa, doktor yürümesini istemeden damar yolundan bir ilaç uygular. * Kalp ritminiz ve kan basıncınız gözlenir. * Radyoaktif madde damar yolundan enjekte edilir. * Yürüme bandındaki işlem bittikten sonra kalp görüntülerini almak için hastanın özel kameraları olan bir masaya uzanması istenir. * Masadayken hasta konuşmamalı ve hiç hareket etmemelidir. * Alman bu ilk görüntülerden 2-3 saat son ra ikinci görüntülerin alınması için gelmek üzere hasta laboratuarı terk edebilir, ikinci görüntülerin alınması işlemi, koşu bandında yürümeyi gerektirmez.
Enjekte edilen radyoaktif madde güvenli midir ? * Hastanın yediği yemekler, ikinci görüntüleri etkileyeceğinden laboratuar görevlisinin talimatına uyması gerekir. Bu maddelerin herhangi bir yan etkisine rastlanmamıştır. Alınan radyasyon dozu normal bir akciğer grafiği çektirmekten daha fazla değildir.
Hasta testin sonucunu ne zaman alır ? Testin sonuçları bir sonraki hafta verilir.
En İyi 10 Sevgililer Günü Hediyeleri Sevgililer Gününde En İyi 10 Hediye Önerisi
Merhaba Sevgililer Sevgilisi olanlar Sevgililer gününde Sevdiklerine hediye almak istiyenler Sevgililer gününde sevgilime ne hediye alacağım diye kara kara düşünüyormusunuz Bazıları alacağı hediyeyi çoktan aldı bazıları alacağı hediyeye karar verdi bazıları ise hala ne alacağı konusunda fikir sahibi değil sizlerin fikir sahibi olabilmeniz için Siz de bu son bahsettiğimiz kategorinin içindeyseniz sizin için belirlediğimiz en iyi hediyelere göz atabilirisniz eminizki sizlere sevgilinize uygun hediye seçeneklerini mutlaka bulacaksınız Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun
Spa ürünleri kadınlar bu tür ürünlere bayılır. Bu hediye hemen bitmez uzun bir süre hediye aldığınız kişinin mutluluk içinde rahatlamasını sağlar.
Tatil sevgilinizle ya da eşinizle birlikte bu sevgililer gününde bir tatile çıkın. Her şeyden uzaklaşmak ikinize de iyi gelecektir.
Resimler ikinizin en sevdiğiniz resmini bir yastığın ya da kupanın üzerine bastırabilirsiniz.
Şarap Kaliteli bir şarap her zaman iyi hediyeler arasındadır. Güzel bir akşam yemeği hazırlayın ve daha sonrasında şarabınızı hediye edin.
Çiçekler kız arkadaşınız için hediye arayan bir erkekseniz herkesin aklına gelebilecek ilk hediye budur. Çok bilindik bir hediye olmasına rağmen kesinlikle alınması gereken bir hediyedir. Tabi ki sadece çiçek alıp vermeyin. Çiçeğin yanında eşsiz bir hediye de vermeniz çok önemlidir. Takılar takılar da her zaman işe yarar. Hiçbir zaman alınan takılardan memnun olmayan bayan yoktur. Bütçenize göre eşinizin ya da kız arkadaşınızın hoşuna gidecek en zarif ve güzel kolyeyi ya da yüzüğü bulun.
Çikolatalar kalp şeklinde çikolatalar her zaman olduğu gibi bu sevgililer gününde de önemini kaybetmeyeceğe benziyor.
Masaj bu hediye de herkesin aklına gelmez. Sevgilinizle beraber masaja gidin ve günün öncesinde bütün stresi hatta bütün bir yılın stresini üzerinizden atın.
Özel bir hediye Kendi yazdığınız romantik bir yazıyı ya da şiiri sevgilinize okuyun. Yeniden çiçekler odanın ya da evin her yerini güllerle süsleyin ve duvarlara küçük notlar yapıştırın. Asla unutulmayacak bir gün yaratın.
Tugbam sitesinde en güzel Sevgi İle İlgili Özlü Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Sevgi İle İlgili Özlü Sözler Sevgi İle İlgili Özlü Güzel Sözler
Sevgi İle İlgili Özlü Mesajlar
İnsanlar çekici olup olmadıkları sorusuyla gereğinden fazla ilgilenerek esas çekiciliklerinin sevme güçleri olduğunu unuturlar. Erich FROMM Gerçek güç sevgi ile gösterilir.
İnsan kendisini bağışlamadan ve sevmeden kendisi olamaz.
Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir.
Sevgi ile bakmasını bilen gerçek ibadeti bulandır. Dünyada hiçbir şey insanı kin besleme duygusu kadar yıpratmaz. Nietzsche
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, Rahman onlar için bir sevgi oluşturacaktır. Meryem 96 Sağlıklı birey, çalışan ve sevebilendir. Freud
Yalnızca sevgi dolu bir insanın sözcükleri duyulabilir. H.D.Thoreou Kusursuzu kusursuz yapan tek şey kalbinde taşıdığı sevgidir.
Kendini gerçekleştirme, karşılıksız sevgiyi öğrenmekle başlar. Kalıcı olan tek şey içtenlik ve sevgi ile yapılandır.
Güçsüzlük sevgi üretememektir. Erich Fromm Cehennem, gönüllerde sevmek kabiliyetinin kalmamasıdır. Dostoyeveski
Sevgi herşeyi birleştirir. Abdulkadir Geylani Sevgi her zaman karşılık görür, kin de. Dostoyeveski
Sahiplenmek kadar zehirli hiçbir şey yoktur. Aşkı bulabilmek için sahiplenmekten vazgeçmelisin. Osho Sevgiyi, dünyadaki tüm kötülükler karşı bir zırh gibi giy. Bu zırh, hiçbir silahın delemeyeceği tek kalkandır. Peter Deunov
Sevilmek için büyük iyilikler yapan kişinin çabası boşunadır. Sevilmek için gösterilecek tek çaba, sevmek çabasıdır. Yaşamı sevmenin en iyi yolu birçok şeyi sevmektir. Van Gogh
Psikoterapi, temelde sevgi ile tedavidir. Freud
Aşk, her şeydeki iyiyi ve güzeli görebilmektir. Her şeye ibret nazarıyla bakıp ders alabilmek ve şükredebilmektir. Tebrizli Şems
Sevgin yoksa, dost arama. Sadi Bir insanı sevmekle başlar her şey. Sait Faik Abasıyanık
Sevgi dolu bir yürekle yaşayabildiğimiz, kendimizi onayladığımız ve Tanrısal Gücün tüm ihtiyaçlarımızı sağlayacağına güvendiğimiz zaman, huzur ve mutluluk tüm hayatımızı doldurur, hastalık ve rahatsız edici deneyimler artık bizim deneyimimizde yer almazlar. L.L.Hay
Tugbam sitesinde en güzel Başarı İle İlgili Güzel Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Başarı İle İlgili Güzel Sözler Başarı İle İlgili Güzel Sözler
-Elmas nasıl yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşmaz. Konfüçyüs
-Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağzından çıktıktan sonra sahibi sözün esiri olur. Hz. Ali
-Çok konuşan az iş yapar. Schiller
-Hiç kimse başarı merdivenine elleri cebinde tırmanmamıştır. Konfüçyüs
-Kendi omzuna tırman. Başka nasıl yükselebilirsin ki! Nietzche
-Kaplumbağaya dikkat et! Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebilir. James B. Conant
-Başkalarından üstün olmanız önemli değildir. Önemli olan dünkü halinizden üstün olmanızdır. Hint Atasözü
-Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa, isler bozulur. Hz. Ebu Bekir
-Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır. Mevlana
-Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istedikleri vardır; aptal konuşur, zira kendinin bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır. Plato
-Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak ta kalamaz. Oliver Cromwell
-Hayatta muvaffak olmak için üç şey lazımdır: Dikkat, intizam, çalışma. Mevlana
-Plan yaparken stratejik, harekete geçerken ilkel olun. Rene Char
-Akıllı adam, aklını kullanır. Daha akıllı adam, başkalarının aklını da kullanır. Bernard Shaw
-Hava soğuduğunda gölge veren ağaçları unutursun. Japon Atasözü
-Hayatta bir gayesi olmayan insanlar, bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler; onlar gitmezler, ancak suyun akışına kapılırlar. Seneca
-Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızlı çarpma. Geri dönmek isteyebilirsin. Don Herold
-İnsanlar ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler. Voltiere
-İşlemeyen demiri kendi pası mahveder. İnsanı tembelliğe alışması mahveder. Hint Atasözü
-Rüyaları gerçekleştirmenin en kısa yolu uyanmaktır. Emerson
-Taş da yumurtanın üstüne düşse,yumurta da taşın üstüne düşse,olan yine yumurtaya olur. Rum Atasözü
-Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil. Konfüçyüs
-Yaşadığımız her an kendi hakkını ister. Goethe
Hayat, bir bileği taşıdır ve bu bileği taşı sizi un ufak mı edecek yoksa bileyip parlatacak mı, buna sadeca ama sadece siz karar verirsiniz. -CAVETT ROBERT-
İster başarabileceğinizi düşünün, ister başaramayacağınızı, her halükarda haklısınız.-HENRY FORD-
Her olumsuz olay, içinde kendi kadar ya da daha büyük bir faydanın tohumlarını barındırı.-W.CLEMENT STONE-
Her ne istiyorsanız, dua ettiğiniz zaman duanızın kabul olacağına inanın, o zaman
istediğinizi elde edersiniz. -MARKOS-
Hayat, ne olduğunuz değil, ne olmak istediğinizdir. -JOSE ORTEGA Y GASSET-
Zihin neyi alıyor ve neye inanıyorsa, onu başarabilir.-DR.NAPOLEON HILL-
Ben yaşayan bir sanatçıyım, sanat eserim de yaşamım. SUZUKİ-
Hayat bir şölendir ve bir sürü enayi, açlıktan olmek üzere.-MAME HALA-
Herkesin iki seçeneği vardır. Y sevgiyle dolu oluruz… ya da korkuyla. -ALBERT EINSTEIN-
İşini erteleyen insan, işinin hiçbir zaman yapılmaması riskine giren insandır.- BAUDELAIRE-
“Yapamaz”lara kulak asarsanız hiçbir zaman yapamazsınız. -DAVID LLOYD GEORGE-
Tırıs giden köpek kemiğini bulur. -ÇİNGENE ATASÖZÜ-
Genelde, yapmanız gereken şey yapabileceğiniz şeydir. -ELENOR ROOSEVELT-
İyi düşünmek iyidir; iyi hareket etmek çok daha iyidir.- HORACE MANN-
Bir insan kendini adadığında ilahi taktir de o yönde hareket edecektir. Tüm olaylar diğer bir olayı desteklemek işin oluşur ve aksi taktirde hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Bir akarsu boyunca oluşan tüm olaylar sadece bir karardan doğar. Hiçbir insanın hayal edemeyeceği tüm umulmadık durumlar, oluşumlar ve maddi destek bu şekilde elde edilebilir. Elinizden geleni ve hayal edebileceğiniz herşeyi yapmaya hemen başlayın. Cesaret; deha, güç ve büyüyü de içinde saklar. Şimdi başlayın. -GOETHE-
Ne kadar yaparsan o kadar olursun. -ANGINE PAPADAKIS-
Bütün görkem başlamaya cürret edebilmektedir. -EUGENE F.WARE-
Başarının formülündeki en önemli içerik insanlarla nasıl başedileceğini bilmektir. -THEODORE ROOSEVELT-
Başarılı kuruluşların keşfettiği gizli formül, müşterilere misafir ve çalışanlara insan gibi davranmaktır. -TOM PETERS- Hiç kimse başarı merdivenine elleri cebinde tırmanmamıştır. -KONFUCYUS-
Uçurtmalar, rüzgar kuvvetiyle değil, bu kuvvete karşı uçtukları için yükselirler. -WILLIAM CHURCHILL-
Hırs bir teknenin, yelkenini şişiren rüzgara benzer. Fazlası tekneyi batırır. Azı da tekneyi olduğu yerde saydırır. -VOLTAIRE-
İnsanoğlunun içinde uyuyan güçler vardır. Kendisi bile şaşırır. Çünkü bu güçlere sahip olduğu aklından bile geçmez. Bu güçleri uyandırıp eyleme geçebilirse, o kişinin hayatında büyük bir devrim olurdu. -SWETTE MARDEN-
Harikulade şeyler ancak içlerindeki bir şeyin koşulların üzerinde olduğuna inanma cesareti gösterenler tarafından yapılmıştır. -BRUCE BARTON-
Kaplumbağaya dikkat et! Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebilir. -JAMES B.CONANT-
Çok küçük bir başarı çok büyük bir plandan daha iyidir. -LEON DUGUIT-
Küçük avantajların peşinden koşarken büyük başarılardan olabilirsiniz. -KONFUCYUS-
Tugbam sitesinde en güzel Kalp Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Kalp Sözleri Kalp Sözleri Kısa,
En Güzel Kalp Sözleri,
Beraber ağlamaktaki tatlılık kadar, hiç bir şey kalpleri birbirine bağlamaz.
Bana kalkpsiz diyorlar doğru ama;Kalbimin sende olduğunu nereden bilsinler?
Kalpten kalbe giden yolun ilk durağı gözlerdir.
Kalp durduğu zaman değil unutulduğu zaman Ölür.
Duydum ki kapıma gelmiş, tokmak olmadığı için kapıya vurmadan geri dönmüşsün. Bilmez misin, kalp kapısının tokmağa ihtiyacı yoktur; o ancak içeriden açılır
Kalp duru berrak bir su gibidir; gayb âlemindeki hakikatlere ve esrara bir aynadır. Bu ilâhi sırlar, kalbin parlaklığı nispetinde ona akseder. Herkes, görüşü nispetinde gaybı, hayrı ve şerri bilir. Kim gönlünü daha çok cilâlamışsa, daha çok görür.