Hayatın garantisi, Yaşamın siğortası, Hayatla ölüm arasındaki, ‘ÇIT’sesini duy. Geri kalan hayatın, köprüsünü kur. Emniyet kemerini tak, aracını sür.
Ramazan Çiçekli Emniyet Kemeri
Şehir içi ve şehir dışı yollarda. Kalsın sağ kol içerde,sol kol dışarıda. Faydasını görürsün,herhangi bir kazada. Yoksa bulursun kendini,ön camdan dışarıda.
Kaza sonunda ölüm ihtimali,yüzde altmış azalır. Böyle güzel bir koruyucudan,niçin kaçılır. Yoksa etrafa,al kanların nasıl saçılır. Emniyet kemeri,elbette daim takılır. 01-03-2001-Perşembe Ankara
Osman Karahasanoğlu
Emniyet Kemerini Tak
Emniyet kemerini tak, Mutlu ol sende. Neşe ile İlerle. Yanlış yapma sakın, Emniyet kemerini tak. Trafiğe dikkat et, Kurallara uy sende. Emniyet çok önemli bu devirde, Mutlu olmak istersen, Emniyet kemerini tak. Rahat ol sende, İlerle neşe ile.
Kadife rüzgârlar meltemli gülüşlerini saçacak Ayçiçeği tarlasının kanserine düşmüşüm Güneş fırtınaları uçuşuyor kalbimde Gökkuşağı renkli rüyalar yorgun gülüşlerde
Ayçiçekleri rüzgârın şarkısını söylüyordu Ayçiçeği denizi coşuyor meltemin bestesinde Renkli uçurtmalar ayçiçeği tarlalarını kuşatacak Ayçiçekleri zamanın çocuksu sevinçleriyle oynaşıyordu
Bulut ırmakları dağların doruklarında çağlıyordu Yorgun ümitler buğday tarlasının heybesinde Gönül mevsimleri zamanın kadehine demirlemişti Rüzgârın çığlıkları buğday tarlalarını kuşatıyor
Göğün heybesinden yıldız çiçekleri saçılıyordu Ayçiçekleri ovanın havuzuna düşmüştü Söğüt ağaçları zamanın ırmaklarında yüzüyordu Ayçiçekleri vefakâr bulutları özleyecek
Ayçiçeği rüzgârları dağlara koşuyordu Göğün tenhalığını kucaklamak özlemiyle Akşam güneşi oyuncak bahçesinde oynaşıyordu Dağların heybesinden zamanın gülüşleri dökülecek
AYÇİÇEĞİ
bir sabırdır bekleyişi ayçiçeğinin yönü daima güneşe gün boyu birlikte daima göz göze güneşin vedasında büker boynunu sabahın ilk aydınlanmasıyla kavuşur sevenler yeniden öğretir bize de sabrı sabırla bekleyişi yönelmeyi sevgiye sevgiye içtenlikle güç almak karşılıklı paylaşmak beklentisiz sevginin yüceliğinde her koşulda her zamanda ben değil biz olarak
Mehmet Gücüyener. AYÇİÇEĞİ
Her sabah Girersin sınıfa ışıltılarla. Nereye gitsen o yana Döneriz yüzümüzü. Sevgi dolu, bilgi dolu sözlerin Isıtır içimizi.
Sen bir güneşsin, Bizlerse ayçiçeği; Aydınlat bizi öğretmenim, Anlat bize gerçeği.
Bestami YAZGAN
AYÇİÇEĞİ
Ayçiçeği dans eder güneşle Döner döner sevişir güneşle.. Isınır, ışıtır, büyür, serpilir Yeşillenir.. kat kat elbise giyer Moda ondan esinlenir.. Boyu uzar gittikçe Bir gösteriş bir endam.. Saçları sarı rüzgarda uçusur Dalga dalga Güneşe yapar poz ve hava.. Döner, döner güneşle birlikte.. Aşkından solar, dolar, eğilir gittikçe.. Kurur saçları, renk değiştirir.. O ölürken bereketlidir.. AYÇİÇEĞİ
Bitkiler var onlarla besleniriz Çimenler otlar, yüksek ağaçlar Bitkiler var orta halli Orta boylu bize benzer
Örnektir, güne bakan Ya da ayçiçeği derler adına Kuvvetli gövdesi var Ellere benzer yapraklar
Ve taçlı bir baş dik duran önceleri Serpilip büyüdükçe insan gibi Renkli başı da güne bakar Her mevsim nisan gibi
Güneşe sevdalıdır besbelli Olgunlaştıkça baş eğer Görülür baştaki tohum çiçekler Düşünceler, projeler , fikirler
Gün gelir hasat başlar Sökülür kökünden ya da kesilir başlar Azık mı desem, yazık mı desem Ne desem arkadaşlar.
İlk önce sülük dadandı Yapraklar bir bir budandı Yandı dostlar içim yandı Biçemedim ayçiçeği
Deşer dururdun zibili Oldun ayçiçek katili Gözün kör olsun tibili Biçemedim ayçiçeği
Eskiden tek davar yerdi Kırkayak ortamı gerdi Çekilmez tavşanın derdi Biçemedim ayçiçeği
Çeşit çeşit zehir attım Aha ben yenice battım Gece tarlalarda yattım Biçemedim ayçiçeği
Bit, solucan. Kertenkele Toprak kurdu, fare bile Hepsinden de gördüm hile Biçemedim ayçiçeği
Bilemem ki nedir kârım Ayçiçeği yoğum varım Aman yetiş ilçe tarım Biçemedim ayçiçeği
KEMAL AKGÜL
AYÇİÇEĞİM
Sendeki sevdalara asılır kollar Gölgene yaslanır yorulmuş dallar Bir gülüşün beni bulutta sallar Ayçiçeğim bana döndür yüzünü…
Hangi yöne dönsem sana gelirim Ben aşkı bir tek sende bilirim Dudak buruşuna üzülür irkilirim Ayçiçeğim bana döndür yüzünü…
İçindeki volkanlar durulsun artık Yüreğim ezildi,her yanım yırtık Sevgimiz bir nimet,bebeler katık Ayçiçeğim bana döndür yüzünü…
Ben zile basınca gülsün ayyüzün Sımsıcak sevgiyle ballansın sözün Gel benimle ol gece gündüzün Ayçiçeğim bana döndür yüzünü…
Güneş gibi emrindeyim her halimle Oluk oluk mutluluk sunarım elimle Yeter artık çatışma kendi kendinle AYÇİÇEĞİM BANA DÖNDÜR YÜZÜNÜ GÜLSÜN GÖZLERİN,ÇÖPE FIRLAT HÜZÜNÜ…..
Bir rüyaydın bir gece ansızın gördüğüm Bir rüya sözlerim gibi kördüğüm Bir rüyaydın hiç yaşanmamış Bir rüya adı henüz konmamış
Bir rüyaydın görülmeye değer Bir rüya yalanmış meğer Bir rüyaydın zamansız uyandığım Bir rüya büyüsüne bulandığım Bir rüya,ki sorma
Akşamın alaca karanlığında, Acı bir rüya, bir rüya,ki sorma, Yıldız tutmuşsun sımsıkı avcuna, Ben kayıyorum meçhul uçuruma,
Gök kuşağı taç güzelim başına, Ay düşmüş sım sıcacık kucağına, Ben buz kesmişim tepeden tırnağa, Acı bir rüya, bir rüya,ki sorma.
Bir bulut beni kollar,katran kara, Yıldırımlar çakar ardı ardına, Adın kazdığım dilek ağacına, Acı bir rüya, bir rüya,ki sorma.
Boşalan aşkımızın sokağında, Bey zebaniler durmaz kol geziyor, Cezalı çocuklar kulak çekiyor Bin bir mahlukat yolumu kesiyor. Acı bir rüya,bir rüya ki sorma.
Bir vahşet görüyorum, göz kapalı Bir tılsım çözüyorum,sen yaralı Zençirlere vuruldum beden tutsak, Sabah nerde seher, gecikmiş şafak, Acı bir rüya,bir rüya ki sorma.
Aslında bir gerçeği görüyorum, Hep kıl payı ölümden dönüyorum, Dehşeti ilmek ilmek diziyorum. Acı bir rüya,bir rüya ki sorma.
Uyurgezer rüya gördü Çıktı yol üstünde durdu Tamah etti hayal kurdu Sosyal Devlet rüya imiş
Mazotçu’da kuyu dipsiz Meydan doldu ipli ipsiz Ulusalcı tip’li tipsiz Sosyal Devlet rüya imiş Rüyalarıma Girmeyin Korkarım
rüya-1
Korkar yüreği yufka insan Silahın ağzına sürdüğüm şiirden
rüya-2
Çok üşümüştüm Seni düşündüm Yüreğimi güneşin çarptı
rüya-3
Bir öpücük kondurmuştum baharda Yanakların gelincik tarlası
Aldırma Şiiri Olsun.. Bu sevdada böyle bitsin Ölüm yok ya bunun ucunda Üzülürmüşüm, ağlarmışım Boş ver.. Ne çıkar ki benim ağlamamdan Koca koca ağaçlar bile Ağlamıyorlar mı dalı kırıldığında? Olsun .. Bu sevdada böyle bitsin Kahırlanırmışım, kahrolurmuşum Alkol duvarını aşarmışım Boş ver.. Dikenli dalda gülüm Aldırma… Çek bir kalem Bir lokmaydı yedik Bir yudumdu içtik Pekmezsiz kar helvası tadımında Tatsız, tuzsuz bir şeydi De geç… Ne yapabilirim ki? Kocaman bir hiç Çünkü bilirim, Ölsem öldüğümle kalacağım Sevdiğimle kaldığım gibi…
Mehmet Tuncer
Aldırma gönül aldırma şiiri parmaklarını kaldırıp bayrağı sallamak olmasın ünün toprağa bir fidanmı diktin,bir karışmı ekledin sallama gönül sallama
mevcut olduğun kudret damarlarında yediğin önünde yemediğin arkanda bilmem ki hala elden ne beklersin uyanma gönül uyanma
güneş doğudan doğar battığı yeri sanma ne doğusu kaldı cihanın ne batısı sana kandırma gönül kandırma
ortalık sesiz saman üstte suyu durgun mu,akmaz mı sanırsın fırtana öncesi sessizlik bu hava su uyur düşman uyumaz unutma davranma gönül davranma
omuz omuza savaştık ta şimdi bana gerimi satarsın, alıştık nasılsa deyip kulakmı tıkarsın bana dokunmayan yılan bin yılmı yaşasın saklanma gönül saklanma
mirasınlamı övünürsün bir mezar taşından başka parsel parsel eğlenmiş,sayılı bir avuç pamuk,bir metre kumaştan geriye neyin kalır ki başka bırakma gönül bırakma
her halk hakkettiği gibi yaşasada üzgünüm,yaşta yanıyor kurunun yanında benden alıp bana satmayasın içimde kalmasın diye yazıyorum bende inanma gönül inanma
iyi bir izleyici olmaktansa kötü bir oyuncu olmayı seçtim seçim benim cezamıda kendim çekerim korkma gönül korkma sen en iyisi bana aldırma gönül aldırma
Dışarda deli dalgalar Gelip duvarları yalar Seni bu sesler oyalar Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi Yukarıya çevir gözü Deniz dibidir gökyüzü Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha Bir sitem yolla Allah´a Görecek günler var daha Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter Yollar gide gide biter Ceza yata yata biter Aldırma gönül, aldırma
Aldırma Reis
Sen içerdeyken ben Sinemalara gittim Bütün filmlerini seyrettim O sevdiğimiz artistin Sen içerdeyken ben Vita kutularında çiçek yetiştirdim Sokakta top oynadım çocuklarla Ayakkabılarımı eskittim Güneşe karşı durdum sabahları Geceleri bir başıma yıldızları bekledim Annenin gönlüne su serptim Aldırma dedim aldırma Bir şarkı söyle, bir dilek tut herkes için Bir ada rüzgarı gibi Sürtünerek geç hayata Bir sarmaşık gibi tutun Ve değer ver hatıralara Aldırma dedim Sen annesin, aldırma
Sen içerdeyken ben Kiramı ödedim, pijamalarımı giydim Haber bültenlerini izledim Gazetelerden kupon kestim Sen içerdeyken ben Sigara içtim, öksürdüm Otobüse bindim Fotoğraflarımıza baktım Acıyan yanlarımı körelttim Deniz kıyısında yürüdüm Manavdan soğan aldım Yeni çıkan şarkıları dinledim Kafeste beslediğimiz kuşu saldım Islık çaldım Sen içerdeyken ben Hep uyandım, sayıkladım Kanadım boyuna Takvimler aldım Her gün bir yaprağını kopardım Deli ayrılığın
Sen içerdeyken ben Gömleğimi ütüledim Sobada elimi yaktım Bir şiir yazdım Bir hercai menekşe aldım çiçekçiden Hani o alnına kader değmiş Hani o dudaklarına deniz tuzu dokunmuş Hani o erken vurulmuş Gençliğimiz gibi dağıldım Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne
Sen içerdeyken ben Kapı kapattım, pencere açtım Mutfakta oyalandım Kanepede yattım Hatta bir yolluk aldım odaya Çok da kulak asmadım Çok da koymadı bu bana Alt tarafı içerdeydin Alt tarafı bir yanımı alıp götürmüştün Bir yanımı Yani adamlığımı Yani gözlerimin ferini Yani canımı Alt tarafı şarkılar ölecekti Alt tarafı kanayacaktı kalbim İşte sensiz İşte nefessiz İşte kimsesiz bir sesti alt tarafı Her tarafım
Yıldızlar yine oradaydı oysa Yazdıklarım Gözden kaçan o defter yapraklarında Boşver 128 Hayat bir gemi Yürüt onu göreyim seni Boşver 128 Boşveriyor ya Aldırma reis Reis aldırmıyor ya
Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne
Sen içerdeyken ben Vitrinlerin önünden geçtim Minibüs duraklarında bekledim Simitçilerle yarenlik ettim Üstüme bir ceket aldım El tezgahlarında kitaplara baktım Sen içerdeyken ben Hiç oturup ağlamadım Hiç karartmadım umudu Hiç bulandırmadım onuru Öyle dimdik durdum ortada İşte burada ulan işte burada Böyle burada Hiç yıkılmadan Hiç utanmadan Ve hiç unutmadan
Sen içerdeyken ben Gülen resmimi yaptırdım Sokaktaki ressama Her zaman yaptığım gibi Buzdolabını ayağımla kapadım Parkların banklarına adını kazıdım Adını kazıdım duvarlara Adını, adımın yanına yazdım Hiç unutmadım, utanmadım Korkmadım Parmaklarımı şıklattım Fidayda’da Hani vardı ya Fidayda’da hanım kızım Fidayda Gelip geçen her tren bağırtısında Kalkıp aynaya baktım sonra
Sen içerdeyken ben Perdeleri hiç kapatmadım Hiç bakmadım arkama Başını ellerinin arasına alan Üç-beşinin arasında olmadım Öyle bıraktığın gibi Öyle yaşadığımız gibi yaşadım Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne Sen içerdeyken ben…
Sevgi fanatiklik ise ben fanatiğim, Sarı lacivert rengi candan severim, Hep şampiyon olmasıdır dileğim, Bunun neresi saygısızlık söyle bileyim.
Takım sevgisini saygısızlığa yorma, Kendinde olanı başkasında arama, Çelişkili sözlerle kafa karıştırma, Ne ekersen onu biçersin sakın unutma.
İnsan ortamını kendi yaratır, Almadığını vermemekle insan mübahtır, Haksız ithamda bulunma büyük günahtır, Kim neyi bulursa bilki müstehaktır.
Ben almışım ilk dersimi,sevgi ve saygı, Dobrayım açık yürekliyim etmem kaygı, Biliyorum yazdığın şiir açık banaydı, Arkadan atıp tutmak eminimki kolaydı..!
Ne zaman yıldızlardan baksa nezaket kırık bir meydan sazını çalar dururdu annesi
kasabaya inerdi kurtlar nezaket mahallenin yosması alevden yataklarda adamlar ağzından içerlerdi suyu uzun memeli kadınlar basıncaya kadar uykuyu
mezarımın içinden doğrulur seslenirdim; nezaket! nezaket! yüzünün gamzesinden sürme beni her dolunayda yeniden öldürüldüğüm yataklara gönderme
Tuğrul Keskin
Nezaket
Nezaket Tatlı dille kandırmak Kibar sözlerle baskı yaratmak Değil
Açık konuşmak, net Süssüz ama doğru Kaba sanılsa da Saygıdan
Kibar gibi kaba olmaktansa Hiç konuşmamak Susmakmış Nezaket
Kendini önce Karşındakini Daha önce sevmekmiş Nezaket
Salak tarifi gibi mi oldu söyle Olsun, akıllı olmaktansa öyle
Yaşanırmı yalan dünya böyle Salaklarla dolu olsa keşke
Ferruh Özleyen
Nezaket Adına!
Ne ‘teşekkür’, ne de ‘lütfen’ karşılıksız kalır sanma; Karşındaki hoşnut olur, yeter ki yürekten söyle. Zamanını, enerjini boşa harcıyorsun sanma; Harcanan nezaket olur, hepten üzülürüz böyle.
‘Rica’ etmek saygıdandır, ödün veriyorsun sanma; Karşındaki kabul eder, yeter ki yürekten söyle. Duyguları, dilekleri yere çalıyorsun sanma; Titreşen nezaket olur, hepten üzülürüz böyle.
Saygıda da, sevgide de ‘sonsuzluk’ bulunur sanma; Karşındaki saygı duyar, yeter ki yürekten söyle. Sonsuzluk Allah’a mahsus, azameti kendin sanma; Yıpranan nezaket olur, hepten üzülürüz böyle.
‘Tek taraflı’ saygı, sevgi ve hoşgörü vardır sanma; Karşındaki umut eder, yeter ki yürekten söyle. Bencillik insana mahsus, aşırısı haktır sanma; Tükenen nezaket olur, hepten üzülürüz böyle. Seçil Karagöz
Sevgi bahçesinde unutulanlar
İnsanların aklında, en son sözler kalırmış Nezaket acıların, sızısını alırmış Hatırlamak aramak, kalpten sevgi çalarmış Nezaket olmayınca, dostlar yaya kalırmış..
Kıymete geçmeyince, söz tekrarı olmazmış Sevilen duymayınca, söz söyleyen kalmazmış Sahibi gelmeyince, şarkılar okunmazmış Teşekkür yetersizse, söylenmiş sayılmazmış..
Bir mutlu toplantıdan, erken çıkmak kırarmış Gelmeyip üzülmeyen, kalpte yara açarmış Vefalı bir dost çıkar, o yarayı sararmış Gönülsüz sohbetlerin, tekrarı hiç olmazmış..
Güçlü olan kalemler, sayfalara sığmazmış Ruhu soğuk olanlar, ağzını hiç açmazmış En iyi dost olanlar, dost yanından kaçmazmış Bin defa gelse bile, bunu geldim saymazmış..
Sevginin bahçesinde, unutan unutulur Ondan sonra tüm sözler, söylenmez ve yutulur.. Yersiz akan göz yaşı, sevgiyle kurutulur Kişi neyi ekerse, biçerken onu bulur..
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim Biri vardı ağlayan gecelerce Biri vardı sana tutkun; o bendim Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük En solmayan güller açtı içimde Ömrümü değerli kılan bir şeydin Sen benim boz bulanık gençliğimde Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya Bir çizgiye vardım seninle beraber Ve bir gün orada yitirdim seni Ben seni sevdim mi? Sevdim…. Ya sen Beni sevdin mi ?
Ümit Yasar OGUZCAN
SeninLe 0Lmak..
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek. Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek. Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun? Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan seninle konuşan herkesi cocukça kıskanmak. Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun? Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kırçiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek. Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara, aya anlatmak… Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların, türkülerin, şiirlerin her mısrasında seni bulmak. Seninle olmanın en zor yani ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek… Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalınayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkca tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime. Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin? Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken… Kıskanmazdım. Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda… Yıldızlara, aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım. Korkmazdım seni kaybetmekten, ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni Ama sen hiç benimle olmadın ki… Ya aklın başka yerlerdeydi ya yüreğin !!!
Melankoli
gül dalında kanar kankırmızısı küçük bir serçe ağaca konar cılız bir yaprak düşer dalından amansız bir sıcaklık basar ikindiyi içimde koca bir boşluk, can sıkıntısı atarım kendimi içimdeki uçurumdan
hüzünlü bulutlar iner sonsuz maviliğe rüzgarlar toz kaldırır toprak yollardan uzaklardan yağmur kokusu gelir burnuma salınır ağaçlar, yaprakların seslerini dinlerim hasret sarar içimi, iki gözüm yoldadır nedensiz terki diyar eder düşüncelerim
yükselir sesleri akşamüstü kırlangıçlarının pastel renklere boyanır yorgun gün tutar nefesini akşamüstü, yaprak kımıldamaz birileri biryerlere ateş atar tutuşurum kurumuş yanlarımdan gönlümde koca bir orman yanar
serinlik çocuklarının sesleri doluşur alacalığa iki sevgili tutar evinin yolunu el ele tüm kapılar örterler geceye kendilerini bir akşam kasvetidir düşer üstüme sanadır tüm düşüncelerim, hasretindeyim gecenin ağırlığı çöker ezer beni
ara ara baykuş seslenir derinlerden bir köpek korkusunu havlar karanlığa yorulmuştur lambalar, söner ışıkları ve gözümün önüne gelirsin, seni görürüm sevdiceğim, özlemisin biten her gecemin her defasında ben, sabaha çıkmaz ölürüm
Kalp ritmik kasılmalarıyla kan dolaşımını sağlayan, dolaşım sisteminin temel organına verilen ad. Yürek ve gönül olarak da bilinir. Görevinin öneminden dolayı, canlı varlıkların hayat merkezi olarak kabul edilir. Sözlükte, değiştirmek, çevirmek veya değişmek, çevrilmek anlamlarında kullanılır.
Arapça gramer kuralı olarak kalp, (vav) veya (ya) harflerinin (elif) harfine çevrilerek okunmasına denir.
İnsan ve hayvan vücudunun bir parçası olan kalp,kulakçık ve karıncık adı verilen, kanın toplandığı odacıklar ihtiva eder.Balıklarda kalp iki odacıklıdır. Yüreklerinde kirli kan bulunur. Karıncıktan bir aortla çıkan kan, temizlenmek için solungaçlara gider. Buradan temiz olarak vücuda dağılır.Kurbağalarda üç bölmelidir. Üstte iki kulakçık, altta bir karıncık bulunur. Temiz ve kirli kan karıncıkta karışır. Vücutlarında karışık kan dolaşır.Sürüngenlerde de kalp üç gözlüdür. Karıncıkta yarım bir perde bulunmasına rağmen vücutlarında kısmen de olsa karışık kan dolaşır.
Kalp Sağlığınız İçin Sigara İçmeyiniz
Tütün damar büzücüdür. Yâni derinizin sathına yakın ufak kan damarlarını daraltır. Lâkin sigaranın kalp damarlarına ne yaptığı, katiyetle bilinememektedir. Evvelâ şunu söyleyelim ki yapılan incelemelere göre miyokart enfarktüsü sigara içenlerde, ve içmiyenlerde ayni nispette görülmektedir. Demek ki sigara içmek kalb damarlarının sertleşmesinde rol oynamaz. Şayet sigarayı çok fazla seviyor, onsuz yapamıyorsanız hekiminiz sizin, yemeklerden sonra olmak üzere günde 3-4 sigara içmenize müsaade edebilir. Nikotini alınmış sigara içmek daha iyidir. Bazı kimseler nikotine karşı hassastır; sigara içince kalbleri daha çabuk atar ve kalb ağrısı hissederler. Şayet sigaraya karşı en ufak bir hassasiyet varsa tamamen terketmek zaruridir. Ne olursa olsun sigarayı tamamen terketmek en iyisidir, bunu unutmayınız
İklim ve Kalp Sağlığı
Birçok kimseler sıcak iklimin kalbe daha iyi geldiğini sanırlar. Fakat iklimin kalp damarları sertleşmesi üzerine hiçbir tesiri yoktur. Bunun üzerine enfarktüs geçirdim diye daha güneşli bir yere gitmenize lüzum yoktur. Fakat diğer taraftan böyle bir seyahat sizin için çok faydalı olabilir. Ilık iklimlerde soğuk algınlığı, solunum yolu infeksiyonları daha azdır. Öksürmek herkes için bir zorlanmadır, kalp hastası için ise daha kötüdür. Fakat sıcak iklime koşarak bunlardan tamamen kaçınabileceğiniz de hiçbir zaman garanti değildir. Bilhassa Avrupalılar ve Türkler herhangi bir hastalık geçirdikten sonra kaplıcalara, su kenarlarına daha fazla giderler. Burada insan, serbesttir, günlük meşgalelerden uzaktır, yürüyüşler yapar, iyi uyku uyur. işte buraların iyi gelişinin en önemli sebebi budur. Daha önemlisi oraya gidince iyi olacağınız kanaatini beslemenizdir : ruhî. Kalb damarlarını yumuşatacak hiçbir maden, şifalı su yoktur. Hele içmecelere katiyen gitmemelisiniz. İçmecelerin içindeki bol tuz kalbinize gayet kötü gelir. Yüksek yerlere nazaran alçak iklimler, deniz kenarları kalb için daha iyidir. İnce hava kalbi yorar, yani kalb oksijen almak için daha fazla çalışır. Uçak ile seyahat etmenizde mahsur yoktur : arkada bakiye bir hastalık kalmamış olmak şartıyla!..
Sağlıklı Olmak İçin Neler Yapmalıyız Sağlıklı Olmak İçin Neler Yapabiliriz
Düzenli olarak banyo yapmalıyız. Tırnaklarımızın kısa ve temiz olmasına dikkat etmeliyiz. Yemekten önce ellerimizi yıkamalıyız. Yemeklerden sonra ve özellikle yatmadan önce dişlerimizi fırçalamalıyız. Vücut sağlığımız için; Düzenli olarak spor yapmalı, sağlıklı ve dengeli beslenmeliyiz. Uykumuzun düzenli olmasına dikkat etmeli, erken yatıp erken kalkmalıyız. Aşılarımızı yaptırmalıyız. Meyve ve sebzeleri yemeden önce bol su ile yıkamalıyız. Yiyeceklerin temiz olmasına dikkat etmeliyiz. Terliyken su içmemeliyiz. Açıkta satılan yiyecekleri yememeliyiz. Sigara ve alkol gibi zararlı maddelerden uzak durmalıyız. Anne ve babalarımızın izni olmadan hiçbir ilacı kullanmamalıyız. Belirli aralıklarla hastaneden check-up yaptırmalıyız.
Bağımlılık, yaşam boyu bir tedavi gerektiren ve ancak gerekli tedavi ile kontrol altına alınan bir hastalıktır (Şeker hastalığı gibi). Yani bağımlılık yaşam boyu sürer. Tedavi, bağımlısı olunan maddenin hayat boyunca tekrar kullanılmaması ile gerçekleşir.
Bağımlılık iki ana bölüme ayrılır: Kimyasal olan ve kimyasal olmayan. Kimyasal olan bağımlılık ise içerisinde yasal olan ve olmayan şeklinde ikiye ayrılır.
Alkol’e Biyolojik Yatkınlık, Alkol Bağımlılığı İle İlgili Bilgiler
Alkolizmin hastalık modelinin ortaya konması, genetik geçişin farkedilmesiyle olmuştur. Genetik geçiş, aileden alman genetik özellikler nedeniyle alkolizme yatkın oluşu vurgular. Aileden alınan genetik özelliklerle belirlenen biyolojik yapı bazı insanlarda alkolizmin gelişebilmesi için uygun bir zemin oluşturur.
Hastalık modeli ortaya konmadan önce, biyolojik yatkınlık alkolizmin, genetik geçişi daha iyi saptanmış başka hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkışıyla açıklanmaktaydı. Örneğin iki uçlu mizaç bozukluğu, genetik geçişi olduğu iyi bilinen bir hastalıktır, sıklıkla da alkolizmle birlikte bulunabilir. Dolayısıyla alkolizmin genetik geçişi olmadığı ama iki uçlu mizaç bozulduğuyla birlikte görülen alkolizm vakalarının böyle bir izlenim yarattığı ileri sürülebilir. Daha sonra yapılan çalışmalarda bu nokta da dikkate alınarak, anne ya da babasından birisi alkolik olan çocukların, diğer tüm psikiyatrik bozukluklardan bağımsız olarak alkolizme yakalanma risklerinin toplumdaki ortalama riske göre 3-4 kez fazla olduğu gösterilmiştir. Aile çalışmaları, genetik geçişi ortaya koymak açısından yeterli değildir. Alkolik ailenin çocuğu yetiştirdiği de göz önüne alınırsa alkolizmin, yetiştirilmeye bağlı faktörlerle de çocuğa aktarılmış olması mümkündür.
İkiz çalışmaları genetik geçişin önemini ortaya koymak açısından daha elverişlidir. İkiz çalışmaları, tek yumurta ikizlerinde iki kardeşte birden alkolizm görülme şıklığıyla, çift yumurta ikizlerinde bu sıklığın karşılaştırılmasıyla yapılır. Tek yumurta ikizlerinde birlikte alkolizm görülme sıklığı, çift yumurta ikizlerine göre fazladır. Bu bulgu genetik malzemenin önemini ortaya koyar. Tek yumurta ikizlerinde genetik yapı tam olarak aynıdır. Çift yumurta ikizlerinin genetik yapısı ise herhangi iki kardeş kadar birbirine benzer. Genetik yapının benzerliği arttıkça alkolizmin birlikte görülme sıklığı da artmaktadır.
Genetik geçişi ortaya koyan üçüncü gurup araştırma evlat edinilmiş çocuklarla yapılan çalışmalardır. Bu çalışmaların genel olarak ortaya koyduğu: Biyolojik ailesi alkolik olan çocukların ilk altı ay içinde ailesinden ayrılıp başka ailelerin yanına verilenlerinde alkolizm sıklığı, yine aynı durumda evlat edinilmiş ama biyolojik ailesi alkolik olmayan çocuklara göre daha yüksek olduğudur. Her iki durumda da evlat edinen ailede anne ya da baba alkolik değildir. Biyolojik anne babasından biri alkolik olan, ama evlat edinen ailesinde alkolik olmayan çocukların alkolizme yakalanma riski, biyolojik ailesinde alkolik olmayan ama evlat edinen ailede anne ya da babanın alkolizm geliştirdiği durumlara göre de daha fazladır. Evlat edinilmiş çocuklarla yapılan çalışmalar da genetik geçişin önemini ortaya koyduğu gibi, bunun yetiştirilmeyle ilgili etkenlere göre daha belirleyici olduğunu da vurgulamıştır.
Sözü edilen çalışmalar genetik geçişle belirlenen biyolojik bir yatkınlığın varlığını ortaya koymakla birlikte bu yatkınlığı açıklayabilecek özgün biyolojik bulgular bu denli açıklıkla saptanamamaktadır, bu yönde sürdürülen çalışmalar alkolizme yatkınlığı hazırladığı düşünülen bazı özellikleri ortaya koymuştur.
Alkol etkisine dirençli olmak, alkolizm gelişmesi riskini arttıran bir özelliktir. Alkolün sarhoş edici etkisi beyin hücrelerinin alkolden ne kadar etkilendiğiyle ilgilidir. Aynı dozlarda alkol, bireylere göre farklı düzeyde sarhoşluğa yolaçar. Anne ya da babalarında alkolizm saptanan bireylerle yapılan çalışmalarda bunların alkol etkisine daha dirençli oldukları görülmüştür.
Bir diğer biyolojik özellik, beynin elektriksel işlevinin bir göstergesi olan P 300 dalgasında saptanan değişikliklerdir. P 300 dalgası, bir uyaran verildikten (genelde ışık çakması) 300 milisaniye sonra saptanan elektriksel bir dalgadır. Genelde uyaranın tanınmasını simgelediği varsayılır.
Özel testlerle saptanabilen bilişsel yeteneklerdeki bazı farklılıkların da alkolizm için belirleyici olabileceği düşünülmüştür. Alkoliklerde saptanabilen değişiklikler özellikle beyinin ön bölgesi olarak adlandırılabilecek frontal lobun işlevleriyle ilgili değişikliklerdir. Bu bulgular beyin görüntüleme yöntemleri olan bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans teknikleriyle saptanan değişikliklerle de uyumludur.
Alkolün vücuttaki yıkımının son aşamasını gerçekleştiren enzim olan aldehit dehidrogenaz aktivitesi bireyler arasında farklılık gösterir.
Beyindeki iletiden sorumlu olan kimyasal maddelerin parçalanmasıyla ilgili olan mono amin oksidaz (MAO) adlı enzim pekçok psikiyatrik rahatsızlığın oluşumunun açıklanmasında önemli bir role sahiptir. Alkoliklerde de MAO aktivitesinin düşük olduğu tespit edilmiştir. Alkol kesildikten sonraki dönemlerde de normale dönmediği ileri sürülür.
Bu bulgular aile çalışmalarıyla varolduğu ortaya konan biyolojik yatkınlığı nelerin ortaya çıkardığım araştırmaya yönelik çalışmalardır. Pekçoğu alkoliklerle birlikte alkoliklerin çocuklarında da tekrarlanmıştır. Henüz kesin ifade edilebilecek düzeyde olmamalarına karşın yatkınlığın dayandığı birtakım biyolojik özelliklerin habercisi durumundadırlar.
Diğer taraftan alkolizmin kendi başına bir hastalık olduğu fikrini desteklerken, alkolizm hakkındaki ahlak değerlerinden kökünü alan önyargıların ortadan kalkması için önayak olmaktadırlar.
Saptanabilen biyolojik özelliklerin farklılığı bunların tek bir biyolojik süreç içinde açıklanmasını güçleştirmektedir. Örneğin P 300 dalgası merkezi sinir sisteminin çalışmasıyla ilgiyken ALDH enzimi karaciğerde etkinliğini göstermektedir. Bu durum, alkolizme yatkınlığın çok faktör tarafından ortaya konan bir genel sonuç olduğunu düşündürür.
Genetik geçişin ve biyolojik yapının da yatkınlığı tamamıyla belirlemediği ortadadır (diğer türlü tek yumurta ikizlerinde birlikte alkolizme yakalanma oranı % 100 olmalıydı oysa % 55-60 arasındadır). Çevresel etkenlerin de biyolojik etkenlere katılarak alkolizme yatkınlığın belirlenmesinde etkili olduğu açıktır.
Çiftlerin büyük bir kısmı önceden çocuğunun cinsiyeti belirlemek istemektedirler.Tarihten bu yana kulaktan kulağa halk arasında anlatılan-inanılan bazı teoriler ve görüşler vardır. Bunların hiç biri ispatlanmış veya tıbbi geçerliliği olan yöntemler değildir.
Çin takvimi asırlardır Çinlilerin cinsiyet belirlemek için kullandıkları bir takvim sistemidir ve cinsiyet takvimi olarak da isimlendirilmektedir.Çinliler çin takvimi kullanımının %90 başarılı olduğunu iddia etmelerine rağmen bu takvim yönteminin herhangi bir bilimsel geçerliliği yoktur.
Takvimin prensibi belirli yaştaki kadınların belirli aylarda cinsel birliktelik ile kaldıkları gebeliğin cinsiyetini belirlemek üzerine kurulmuştur. Çin takvimi kullanımında örneğin 24 yaşındaki bir kadın mayıs ayında gebe kalırsa bebek erkek olacak, kasım ayında kız olacaktır.
Çin Takvimi, diğer adıyla cinsiyet belirleme takvimi
Matematik çoğu öğrencinin korkulu rüyası Karnede zayıf gelince kahrolur,kararır dünyası Daha ilk sınıflarda başlarlar bilmem ne kümesi Tavuk kümesi tamam da, bu da neyin nesi
İlkokulda başağrısıdır havuz ve yol problemleri Lisede öğrenciler sevmez polinomları ve denklemleri Üslü sayılar,logaritma, cebir, geometri İntegral, türev,determinant, trigonometri
Ispatlar,teoremler,aksiyomlar,hipotezler Öğrenci mutlaka bunların birinde tökezler Üniversitede bırakmaz bu konular talebeleri Mühendis, iktisatcı herkes çekmelidir bu çileleri
Sanal sayılar,kompleks sayılar,grafikler Çoğu öğrenci matematikten bekler Test usulü sınavda matematik en zordur Sürenin çoğunu bu konular alıyordur
İşte böyle zehir olur en güzel öğrenim yılları Ta ki ağarıncaya kadar saç ve sakalları Matematik olmadan mühendislik olmaz Hesapsız ticarette kasa para dolmaz
Recep Karagöl
Sayılar Gibi
sıfırla çarpılan sayılar gibi anlamsız kaldım iki ve üç bilinmeyenli denklemler gibi bilinmezlere karıştım hipotenüs kosinüs tanjant kotanjant derken aklımı yitirdim bana açıları çözülmemiş üçgen soruları sorma karşımda pozitif sayları negatif yapan eksi sayılar gibi durma
Köklü Köklü
Yeni yeni anlamlar katıyorum bilmediğim şeylere, Kelimelerin köküne dalıyorum; Köklü köklü yazılar yazıyorum; Sonra köklü sayılar aklıma geliyor, İğreniyorum…
Yeni yeni anlamlar sokuyorum ceplerime, Cebimi delip düşüyorlar gözlerinin içine; Gözlerinin içi, Yusuf kuyusu; İçine girdikçe çıkamıyorum! … Ne bir anlam değer kazanıyor, Ne köklü sayılar, Oturup köklü köksüz düşünüyorum… Vay anasını, Daralıyorum…
Kimsenin düşlerini küçümseme Bir çocuk uçmak isterse uçar Ve avuçlarından kuş misali kaçar Ardından bakakalırsın üzgün ve naçar
Kimsenin düşlerini küçümseme Bir kedi de aslan kesilir mecbur kalırsa Söz gelimi biri yavrusunu alırsa Sense karşı koyarsın tabi halin kalırsa
Kimsenin düşlerini küçümseme Bir damla isterse okyanus olur Toplanırsa düşündün mü ne olur Yağmur yağar her yeri sel alır
Kimsenin düşlerini küçümseme Bir çiftci bakarsın zengin olur Tarlasına bir eker bin alır Ve kazandığı olduğu gibi ona kalır
Kimsenin düşlerini küçümseme Küçümseyenlere de izin verme Deseler de düşlerini ortaya serme Alınıp darılıp kendini germe
(13/03/2007 HAN DANCA)
Engelli İnsani Küçümseme
Engelli insanı küçümseme Ona işe yarmaz deme Onlarda bişey yapabilir Normal insanlar gibi hemde Engelli ise biri Güçlüdür onun ağızı dili Sorarsın ona bir soru Alır bitirir seni
İbrahim Baş
Rubai 34
Hava atma kimseye ha! öğünme malla Put etme makamı İran’a olsan molla Kınama küçümseme kimseyi, düşersin Efendi ol evlat, iyi geçin her kulla Selahattin Aydemir
Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek, Bizim diyârımız da binbir baharı saklar! Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek, İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar.
Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini. Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda, Bize heyecan verir bir parça yeşil çini…
Sen raksına dalarken için titrer derinden Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin; Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.
Fırtınayı andıran orkestra sesleri Bir ürperiş getirir senin sinirlerine, Istırap çekenlerin acıklı nefesleri Bizde geçer en hazin bir musikî yerine!
Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini; Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini…
Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz. Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz.
Faruk Nafiz Çamlıbel
Sanat Sanat sanat içinse Sanat bana göre değil Sanat toplum içinse Sanat bana göre değil
Bir fikrin ışığında Edebin eşiğinde Olmazsa döşeğinde Sanat bana göre değil
Haktan bahsetmiyorsa Hakkı hissetmiyorsa
SANAT Sanat ilmi zevk haline getirmektir. Sanat derini görmek, göstermektir.. Sanat üstün emektir Sanat ince elektir Sanat ilmek ilmektir Sanat ruha girmektir Sanat iyi örnektir Sanat doğal petektir Sanat koza, ipektir Sanat büyük şelektir Sanat çelik yelektir Sanat demir bilekti
Sanat Sanat nedir size tarif edeyim: Düşünceye duygu katmaktır sanat Bazen kör kötürüm öksüz ve yetim Kimsenin elinden tutmaktır sanat.
Sanat zalimlere ihtar vermedir Maddede de olan ruhu görmedir Bazen sanat kırgın gönle girmedir Güneş gibi doğup batmaktır sanat.
Dağlarca yükselip toprakça olmak Güllerle açılıp son gülle solmak Garibin mazlumun derdiyle dolmak Çilede neşeyi tatmaktır sanat
Tugbam sitesinde en güzel Güzel Merhamet İle İlgili Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Güzel Merhamet İle İlgili Sözler Güzel Merhamet Sözleri
Merhamet İle İlgili Güzel Sözler
Ya Rabbi ! kötülere merhamet et. Çünkü iyilere esasen rahmet buyurup onları iyi yaratmışsın.