erozyonla ilgili şiir,erozyon ile ilgili şiirler,erozyon ile ilgili şiir,erozyonla ilgili şiirler,erozyon şiirleri
Erozyon Şiiri
Ağaçlar dikelim nefes alalım Erozyon belası bitsin gardaşım. Gelin hep beraber birlik olalım, Erozyon belası bitsin gardaşım.
Yeşile hasretiz toprak bitiyor, Her yıl iki milyar toprak gidiyor. Sanki vatanıma düşman giriyor. Aymazlık belası bitsin gardaşım.
Sel, yel toprağımı alıp gidiyor Düşmanlar bir olup kıs kıs gülüyor. Sanki tabiatın canı gidiyor, Kuraklık belası bitsin gardaşım.
Çorak toprağada tohum ekilmez, Kuruyan ağaçlar geri dikilmez. Yanan ormanlara evler yapılmaz, Kirlilik belası bitsin gardaşım.
Tema’yı kuranlar cennet erleri, Yemyeşil edelim kurak yerleri. Her insan olmalı TEMA neferi, Kuru çöl belası bitsin gardaşım. İNCE yeşil ile sevgiye hasret, Yeşil pehlivanlar giysinler kısbet, Vatanım yemyeşil toprağa hasret, Hasretlik belası bitsin gardaşım.
Sabit İnce
DURDUR EROZYONU
Kesilir ağaçlar ormanlar yanar İçimde yaradır kapanmaz kanar Sanma ürün olur ne kuşlar konar Durdur erozyonu toprak gidiyor
Rüzgar parça parça alır süpürür Yağsa yağmur seller gelir götürür Dünya çoraklaşır hayat bitirir Durdur erozyonu toprak gidiyor
Kurudu akmıyor coşan dereler Topraklar taş olur beni yaralar Dikmezsen ağacı gelmez çareler Durdur erozyonu toprak gidiyor
Bak Adnan Yetimi bir çare arar Dikersen yeşili dünyayı sarar Kucaklar toprağı veremez zarar Durdur erozyonu toprak gidiyor
Küresel Isınma Hakkında Şiirler Küresel Isınma Konulu Şiir Küresel Isınmayla İlgili Şiir
KÜRESEL ISINMA
Elleriyle soğutup dondurduğu ruhuna Medet beklediği şu ısınan küreyi de Bu hâle getirendir kaprisleri uğruna… İnsanın beyni gibi bencildir yüreği de…
Yarattığın ejderden bu ne korku,bu telaş? Atomun patlayacak,küren seni yakacak… Sen sanal dünyalara bilgisayarla ulaş… İnsanlık ilk ânını tekrardan yaşayacak…
Alper Kürük
KÜRESEL ISINMA
Küresel ısınmayla, Başımız dertte. Dünya’yı bir daha, Göreceğimiz belli değil.
Ne zaman su görsem, İçim acıyor. Bu sular nasıl tükeniyor? Küresel ısınmayla başımız dertte.
Bu suları, Biz tüketiyoruz. Biz bitiriyoruz. Küresel ısınmayla başımız dertte…
Aylin ATEŞ.
Küresel ısınma
Ne gönüllerde ilham, ne gözler de gözyaşı Kuruttun dünyâmızı, âh küresel ısınma! Yağmurumuz kesildi, göllerimiz kurudu… Önce hormon, sonra sen; vâh küresel ısınma!
Aslında sebep biziz; dâvet ettik âdetâ… Defol git diyebilsek, dêh küresel ısınma! Kurumadık bir sevgi… kırıntı içimizde Dönersek insanlığa; yôk küresel ısınma!
Çekil git dünyâmızdan, dostlarınla beraber! Seni şutlayacağız… top… küresel ısınma Yeter artık ettiğin, sıcaklardan kavrulduk Sana diyorum sana, hôp küresel ısınma!
Hayata Dair Şiirler Hayatla İlgili Şiirler şiirler hayat şiirleri
Bir Hayatın Anatomisi
Hayat dediğin oyun üç,bilemedin beş perde Kural yoktur tınısı hep aynıdır her telde Açılışı dünyaya gelmekle yaparsın Sonra zamanı saati kendin göre kurarsın Dünyaya gelerek başlattığın diriliş Onbeşsene sonra olurmu sana bir serpiliş Farkında değilsindir yaşıyorsundur en güzel günleri Karşına çıkan ilk kızı sanarsınki bir huri Heyelana kapılmış kaya misali geçer zaman Birden yapaylnız kalırsın nedenini anlamadan İşte ilk perde tam burda kapanır Sınav denilen illetle ikinci perde aralanır Hazırsan geçersin sınavı ilk seferde Eğerki değilsen sayarsın olduğun yerde Aşılmayacak engel yoktur atlatırın bunuda Artık kendine güvenirsin sözlerin kalmaz havada Sahneye bi çıkarsın karşında kocaman kitle Kendince düşünürsün işte budur kapalı gişe Tadını alamadan elvedda derin mutlu günlere Çıkarsınsabah yeliyle uzun bir sefere Şafak saymakla geçermi dörtyüzaltmış gün Onbeş aydan daha yoksun kalır kısacık ömrün Onbeş aydan sonra hiç bozmadan kafiyeyi Kapatırsın uzun bir aradan sonra perdeyi Herkes gibi kurmak istersin mutlu mesur bir yuva Bu arada bir perde daha katılır kuyruğa Artık benimde olsun dersin bir kaç çocuk Derken anlarsınki kolay değilmiş yoksulluk Dertler belini büksede bunlarıda atlatırsın Hepsini bir bir katlayıp cebinde saklarsın Bundan sonra kalmamıştır ben diye birisi Sende anlarsın yalanmış aileden gerisi Yıllar birbirii kovalarken dört nala Yavrunda düşüverir uzun bir yola Çok geçmeden alırsın kucağına bir iki torun Onlar için herşeyi yaparsın dinlemezin hiçbir kanun Artık birşey düşünmezsin dalmadan önce uykuya Yüreğinde yer yoktur en ufak korkuya
Altmış beş senelik hapisten sonra hayat Açıklar kararını artık;\’\’hakkın beraat.\’\’ Yakan yapışır alaşağı eder ölüm ummadığın yerde Tam burada anlarsın açılmıştır artık son perde Önünden geçek üzeredir ayrılık treni Bir telaş başlar duymadan son sireni Şehadet getirerek çıkarsın dönüşü olmayan yola Yoktur artık hiçbir durakta bir nefeslik mola Ağır ağır uzaklaşırken kıpırdayamadan yerinden El bile sallayamazsın buğulu pencerenden Cenazende okunan senin içindir bu son beste Kimse bulamaz artık seni herzamanki adreste.!
Ömür Dediğin
Debelenip dursun akıl ‘niçin’de, Bir varmış bir yokmuş ömür dediğin. Gönül sanki zindan, zindan içinde, Bağrımdaki okmuş ömür dediğin.
Gel seyre dal bir ırmağın başında, Çölün ortasında, dağın başında, Bir gurbet ki gözlerinin yaşında, Ne yaman firakmış ömür dediğin.
Adım adım menziline yürüyen, Gece-gündüz damla, damla eriyen, Bahtımın yeline düşüp titreyen, Bir sarı yaprakmış ömür dediğin.
‘La rahate’..bitmez dertler, çileler.. Şeytanda tuzaklar, ‘ben’de hileler, Yüzümde gül olup açsın haleler, Ahiri toprakmış ömür dediğin…
hayvanları koruma günü ile ilgili şiir,hayvanları koruma günü ile ilgili şiir kısa,hayvanları koruma günüyle ilgili şiirler,hayvanları koruma günü şiirleri
NE GÜZELDİR HAYVANLAR
Evimizde yaşarlar, Elimize bakarlar, Türlü işe yararlar, Evcilleşmiş hayvanlar.
Ne güzeldir tavuklar, Folluk dolu yumurtalar, Hep bal yapar arılar, Ne güzel şu hayvanlar.
Sütlerini içeriz, Kimisine bineriz, Öküzle çift süreriz, Yararlıdır hayvanlar.
Kılları var, yünü var, Süzgün bakar mandalar, Kedi, eşek ve atlar, Ne güzel şu hayvanlar.
Arabaya koşarız, Uzun yollar aşarız, Güçlerine şaşarız, Ne güzel şu hayvanlar.
mor bir hüzün indi karakış akşamına kendi alevlerinde üşüdü ateş çiçekleri
zangoçları yorgun çanları suskun uzak kulelerin sisli sokak lambalarına asılan ışığım donuk şehrin yalnızlığına gömülü çocuksu yüreğim
kar duvaklı çatılarda gri bulutlar gibi çoğalan serçeler ürkek ve telaşlı alıp başlarını nerelere gittiler
maziden topladığım çileli yollar binlerce kez yaşanmış ömür kadar kaygan ruhum kadar kırılgan dökülüyor gözlerimden
-tanıdık yangınları yoklayan sol yanım kül olmayı da öğrenir elbet-
zaman girdabında boğulan bu kaçıncı düş bu kaçıncı bahar buz kırığı sularda titreyen salkım söğüt gölgesi yoksa seni de mi dallarından vurdular
küf kokulu korunağında zehir biriktiriyor geceye akrep kurşun gibi hayal kırığı döküyor umuda son mevsimde son tufan
ilk değil kutsal bağımdaki bu yağma bu harami vurgun ilk değil şimdi çok uzağındayım mutlu coğrafyanın müzmin yarayım batık kentin kuytularında gayrı dört yanım çalkantılı deniz ah düşlerim yok olmayı çok mu istediniz
HÜZÜN KOYDUN GÖZLERİME
Titrek bir pırıltı ile hüzün koydun gözlerime Akmasın diye tuttuğum Gözyaşlarımın coşkusudur Dalgalanışıdır bu Ve bu yüzümdeki gülümseyiş Acı bir sitemdir Sensizliğimdir Giderken, hüzün bıraktın gözlerime Bu dalıp dalıp gidişler Yağmur bulutlarına el edişler Ve bu çileler, kahredişler Sensizliğimdendir Kolay mı sanıyorsun Sen Sensizliği Kolay mı sanıyorsun bunu Getirirken o acı sonu Hüzün doldurdun gözlerime ıslak ıslak Bak Alıp, giderken gözlerimden o güzel görüntünü Paramparça ettin sol yanımda atan bütünü Hüzün koydun gözlerime Artık sana bakmıyor, seni göremiyorlar ya Vah vah! Yazık bu kara gözlerime Titrek bir ışıltı ile Hüzün doldurdun Hüzün koydun gözlerime sıcak sıcak Ah! Gözlerime Hüzün Hüzün koydun…
Sırtıma saplanan bu kanlı hançer Bedenden ziyade cana ihanet Sanma hiç acısı gün gelir geçer Var olduğum her bir âna ihanet
Cümle anıların boynu hep bükük Candan çok sevene reva mı bu yük? Ettiğin kötülük o kadar büyük Bugüne yarına düne ihanet
Şiirlerle ettim her iltifatı Vefasız vicdanın ne kadar katı Adının önünde hain sıfatı İhanet derim ben buna ihanet
Senden bu boynumu büken karanlık Gözümden bunca yaş döken karanlık Sayende bahtıma çöken karanlık Ufuktan doğacak güne ihanet
Hasan’a cezadır seninle cennet Aklımı yitirip geçirsem cinnet Sen gibi kalleşe eylemem mihnet İhanet ettin sen bana ihanet
Hasan Hüseyin Yılmaz
İHANETİN YÜZÜ
Yapamıyorum ne sensiz bu şehirde Nede seninle olamıyorum Dar gelir oldu her yer Duvarlar üstüme üstüme geliyor Korkunç bir rüya sonrası kaçar olmuşum herkesten Seni yüz üstü bırakıp gitmek istemezdim Elimde değil seni sevsem de Seninle olamam… Nedenler girdi araya bir kere Çünküler le başlayan cümleler Ne kadar aşk olsa da bu sevdanın adı Yaşananlar aşk olmadıktan sonra Yürüyemez oldum aramızdaki ince çizgiden sonra Her adım ihanet kokuyordu Güller bile kırgındı bana Neden? Diyordu her seferinde Bazen yüreğim hesap soruyordu Her şey hesapsızdı Birden bire oluverdi Seni sevmem gibi İhanetimde birden bire oluverdi Gözlerine bakıp artık seni seviyorum diyemem Bile bile hayallerinle oynayamam Bu aşk için tek kurtuluş ayrılık Neden diye sorma Çünkü,cevap verecek cesarete sahip değilim İhanetin diğer yüzünü Anlatamam
köpek ile ilgili şiirler, köpek şiirleri, en güzel köpek şiiri, köpek şiiri
Köpek
haziran köpeği uzaktan havlıyor ay yolun yarısında nemli dağları yalıyor gri şehrin uzak ışıkları göz kırpıyor, kırpıyor da deniz oluyor martı oluyor tuz oluyor haziran köpeği uluyor deniz yok ki olan bana oluyor
İslami Şiirler İslam ile ilgili Şiirler İslamiyet Şiirleri Müslüman Şiirleri
Ey Rabbim !
Yaratmak sadece sana mahsus, Her şey kudret elin de senin. Ol deyince oluverir dilediğin, Yarattığın her şey kusursuz senin.
Sen! Hükmedenler hükmedenisin, Şanın her alem de yüce senin. Arş senin,Kürs senin, Övülmeye layık olan yalnız sensin.
Bütün hazineler,ilimler senin, İsteyeni ilimle yüceltirsin. Dilediğini zenginlikle imtihan edersin İlmin ezelden her şeyi kuşatmış senin
Sen! Her yerdesin,her şeydesin, Tüm Kainat tespihte seni her an. Ne uyku tutar seni,ne yorgunluk duyarsın, Zaman ve mekanların üstünde olan sensin.
İnanan da inanmayan da kulun senin, Hiç kimsenin ibadetine ihtiyacın yok senin. Her canı bedenine emanet verirsin, Eninde sonunda dönülecek olan sensin.
Din gününün sahibi sensin, Her hesabı kolayca görürsün. Mazlumun ahını yer de bırakmazsın, Zalimi zulmün de bir çığlıkta boğarsın.
Dört kitabın sahibi sensin, Levhi Mahfuz’dan verdin hepsini. Sevgilinin kalbine indirdin Kuran’ı Kerim’i Müslümana emrindir yaşamak şeriat rejimini.
Senin gazabından sana sığınıyoruz, Bizi koru, bizi gözet,bizi yalnız bırakma. Son nefeste iman üzere canımızı kabzet, Bizleri Mahşer de sevdiklerinle beraber haşret
Şeref Özen
Selam Sana Ya Muhammed Mustafa
Gelişini haber verdi Nebîler, Son dönemde gelir Ahmed dediler, Melekler yoluna güller serdiler, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa.
İsrafil ninniler söyledi cana, Çocuklukta özlem duydun babana, Anam babam feda olsunlar sana, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Ruhu nakşın gönüllere pür şifa.
Gençliğinde cesur, mert bir civandın, Doğruluğa ta yürekten inandın, Muhammedü’l-emin unvanı aldın, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Cemâlin benzerdi hüsn-ü Yusuf’a.
Ceddin İbrahim’in Hanif dininde, Bazen tüccar oldun Kenan ilinde, Yalan yanlış yoktu senin dilinde, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Meleklerde olmaz sendeki vefa.
Mirâcına şahit oldu âlemler, Sevenler müjdeli haberi bekler, Firâkından yandı bütün felekler, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Gelmek istiyorum senin tarafa.
Ağzında dualar, gözlerin yaşlı, Çocukla çocuktun, yaşlıyla yaşlı, Oldukça vakurdun, hep ağır başlı, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Şöhretin yazıldı nurlu Mushaf’a.
Konuşurken sesin gayet sakindi, Bakışın kararlı, gözler emindi, Firdevs dedikleri Cennet tenindi, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Allah remzeyledi mim-i hurûfa.
Tenin gül kokardı, nefesin reyhan, Dünyada sultandın, ukbada sultan, Seni görmek ister bu fakir her an Selam sana ya Muhammed Mustafa, Şefâatin göster koyma A’râfa.
Ahlâkın Kuran’dı âdabın Furkân, Ashâbın ışıktı, Ehl-i beyt nurdan, Resul ayrılamaz çâr-ı yarından, Selam sana ya Muhammed Mustafa, Ehl-i Beyte canlar feda bin defa!
Şah Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin, Sevdam Zeynep ile Zeynel Abidin, Sensin kıblem, sensin Kevser, sensin din! Selam sana ya Muhammed Mustafa, Her zerrene Halit feda bin defa.
müzikle ilgili şiirler, müzik şiirleri, müzik konulu şiirler, müzik şiiri
Sihirli Notalar
Müzik neşe verir insana, Hiç gülmeyenin yüzü güler, Notaları duyunca, Sanki sihirli bir melodi.
Nasıl olur da, Herkesi mutlu etmeyi başarır, Bunun sırrı notalarda, Notaların herbirinin ayrı bir güzelliği eşsiz bir güzzelliği vardır.
Şarkılarda Saklısın
Hatıraları şarkılarda, En güzel şarkıları sende buluyorum
Büyük metropollerde yitik aşkımı arıyorum Benliğime terk edilmiş vicdanımda Kara gecelerde
Düşlerime düşte gel nolursun Rüyalarıma renk ver Beste beste çal kulaklarımda Derin derin sız şiirlerime Bir şarkı gibi dolan dilime
Biliyorsun, Anılarım nağmelerde gizli Saklıyorum, Sessiz ağıtlarımı Umutlarımı, hayallerimi Ve seni Saklıyorum seni Eşlik ettiğim şarkılarda,
Kapatıyorum günahkâr ellerimle gözlerimi Dalıyorum uçsuz mu uçsuz dünyama Çıkmak istemiyorum bu kuytu âlemden Sarıyor çehremi Yalnızlık, Gulyabanilere bayram Metruk, unutulmuş dünyamda
Alışmışım gerçi terk edilmeye Mahkûmum yıllar oldu ki yalnızlığa Düş bahçemin banklarında beklerim seni Uğrar mısın bilmem ki
Gidiyorum bir bilinmez sahile Sıcak rüzgârlar kavuruyor tenimi Yanıyorum alev alev
Mazi, müstakbel tülleniyor gözümde Hatırlamıyorum hiçbir şey ömre dair, Bir sigara dumanı gibi, Zeval olmuş, masal olmuş Hayal olmuş ömrü hayatım
Şarkılarda gizlerim seni Nağmelerde, mısralarda Şiirlerde, türkülerde Ağıt yakıyor uzlet bana Ben uzlete Bir şarkı ol nolursun düş dilime Kazısın mahpuslar mısralarını başucuna Ben sana mahkûmum bilirsin Sinem de şarkının adı gizli
Kadınlar İle İlgili Şiir Kadın Konulu Şiirler Kadın Şiir
ADIM KADINDIR BENİM
Başımdaki yazmayı devrim ile düşürdüm Toprak kokan saçımı rüzgar ile uçurdum Orak vurdum ekine bebeme süt içirdim Salın benim peşimi adım kadındır benim
Eylemlemlerde eşime omuz verdim el ele Saçlarımı yoldular cehalete bak hele Panzerler ezdi geçti of demedim bile Ezdirmedim eşimi adım kadındır benim
İki evlat büyüttüm gözlerim,den sakındım Asker verdim vatana tezkereye bakındım Bana tabudu geldi öle öle dokundum Toprak aldı koçumu adım kadındır benim
Bir yavrum,da mapusta yargı günü bekliyor Ölüm orucu tutmuş bir damla su çekmiyor Duyan yok feryadımı kimse dönüp bakmıyor Kafesledim kuşumu adım kadındır benim
Yüreğimde yükselir eşsiz banaz kalesi Emektir alın terim bir damla yok hilesi Vurun boynumu ulan olmam hınzır kölesi Yapacağım işimi adım kadındır benim
Bir daha doğsam yine kadın doğardım Ne türbanı dolardım ne çarşafa sığardım Pir Sultan la Bedrettin le Nazım ile göğerdim Eğemezler başımı adım kadındır benim
GÜLESER YORULMAZ
YALNIZ BİR KADINA
Bir istasyon sessizliğinden iniyordun Yalnız gelmiştin bu şehre belli ki Saçlarına bir yağmur hoş geldin diyordu Kaçak bir yolcu gibiydi o gün İstanbul Konuşmuyor, ağırdan alıyordun Bir istasyon sessizliğinden iniyordun
Kimin kimsen yokmuş gibi duruyordun İstanbul seni tanımaya çalışıyordu Sen ser verip sır vermiyordun Bilmediğin sokaklara giriyordun Yüzünde tarifsiz şüpheler taşıyordun Kimin kimsen yokmuş gibi duruyordun
Bir vapurla Üsküdar’a geçiyordun Üsküdar’a nerden, neden geçiyordun Üç yüz altmış beş derece dönüyordu Etrafında İstanbul Sanırım git gide kayboluyordun Az sonra dönüp geriye Bir vapurla Üsküdar’a geçiyordun
Az bana bakıyor sonra sigara yakıyordun Yağmurda duruyor, rüzgârda geçiyordun Pek tekin olmayan muhitlerindeydin yalnızlığın Ellerin sıcak bir çay bardağına dokunuyordu Fiyakalı bir geceye iskemle çekiyordun Az bana bakıyor sonra sigara yakıyordun
Sanırım seni bu yüzden merak ediyordum Sen de diğer insanlar gibi konuşabiliyor muydun? Sen yine bana bakıyor ve sigara yakıyordun Gece müsaade isteyip kalkıyordu yanından İstanbul’a sığdıramadığım bir sabah oluyordu Bakınca geceden yalnız gözlerin görünüyordu Sanırım seni bu yüzden merak ediyordum
Dünya Gıda günü şiirleri, Dünya Gıda günüyle ilgili şiir, Dünya Gıda günü konulu şiirler
EKMEK
Çiftçi sürer tarlayı, Sonra eker buğdayı, Boy verir azar azar Saplar gittikçe uzar.
Başaklar olgunlaşır, İçleri dolgunlaşır. Yazın artınca başak Sararır her bir başak. Biçerler ekinleri Şenlenir harman yeri Olup bitince harman, Ayrılır Buğday saptan.
Bitmedi işler gene Oradan değirmene Buğdayı götürürler Değirmen taşı döer Ezer Un yapar bunu Su,maya kor yoğurur Yapar bir güzel hamur, Sonra fırına atar, Pişirir bize satar.
Güzel kokulu ekmek, Olmaz seni sevmemek Sensin her yemeğe baş, Her yemeğe arkadaş!
HASAN ALİ YÜCEL
SÜT
Sütte sımsıcak varız Aktır, ak eder bizi. Daha iyi duyarız İçince kendimizi.
Bir ev sevinci verir Sanki annece bir su. Bize ondan gelmiştir Bu yaşama duygusu.
Fazıl Hüznü Dağlarca
Vücudumuz
Mini mini bir çocuktum, Bilmiyordum vücut nedir. Fakat şimdi öğrendim ki Bu en Güzel makinedir.
Uzun yıllar çalıştırmak, Hatalıkla yıpratmamak, İsterim bu makineyi Bakacağım ona iyi…
Yeme içme uyku filân Zamanın yapacağım. Sağlığıma, temizliğe Yaşadıkça tapacağım.
turizm haftası şiir,turizm haftası şiirleri,turizm haftası ile ilgili şiirler
Turizm Haftası Şiiri
Dolaştım yurdumu baştan aşağı Rengarenk açılmış gülleri gördüm… Toros palandöken ve Uludağ’ı Gülleri andıran illeri gördüm… Gönüller fetheden dilleri gördüm…
Kıvrım kıvrım akan coşkun ırmağı Adana’da karpuz İzmir’de bağı Konya’da tahılı Muş’ta kabağı Sivas’ta konuşan telleri gördüm… Gönüller fetheden dilleri gördüm…
Erzurum’da bar’ı yiğit Dadaş’ı Dondurması biberiyle Maraş’ı Şehidinin arkasından göz yaşı Dökmeyip direnen kulları gördüm… Gönüller fetheden dilleri gördüm…
Şehitler diyarı Çanakkale’yi Mevlana yurdunda çalınan ney’i Bilecik Söğüt’te Han Osman Bey’i Dosta ulaştıran yolları gördüm… Gönüller fetheden dilleri gördüm…
Akdeniz’de muzu Doğu’da buzu Karaman’da koyun ardında kuzu Nasırlaşmış yük taşıyan omuzu Fakiri yetimi dulları gördüm… Gönüller fetheden dilleri gördüm…
Bir yanda gökdelen bir yanda şölen Bir yanda doğan var bir yanda ölen Bedeni çökse de gözleri gülen Zulme eğilmeyen belleri gördüm… Gönüller fetheden dilleri gördüm…
Van’da Akdamar’ı Rize’de çayı Barak havasında buldum Hatay’ı Gezdim cennet yurdu attım tasayı Göklere açılan elleri gördüm… Gönüller fetheden dilleri gördüm…
Kayseri’si Aksaray’ı Çorum’u Yapılmıyor güzelliğin yorumu Niğde’yi mi anlatayım Bor’u mu! Yaşanmış aşklardan külleri gördüm… Gönüller fetheden dilleri gördüm…
Şakalar’ım gezer yazar anlatır. Bazen coşar bazen kızar anlatır Yaraları aşktan azar anlatır Mecnun’u arayan çölleri gördüm… Gönüller fetheden dilleri gördüm…
Turan Şakalar
Cennetim Türkiyem
Cennetim Türkiyem. Doğu ayrı bir güzeldir, Etsunlanmış gibidir, Van Kalesi, Ortasında gölünün, AHTAMARA adası, Gaziler diyan Antep, Halil Ibrahim Sofrası,Balıklıgöl, Tüm mevsimlerin bir arada yaşandığı Hakkâri,. Zap suyundan geçilemese de Bakir bir güzeldir Çölemerik. Kapadokyada. ihlara vadisi, Gözel bir rüyadır, Peri bacaları, Toroslardan inilince Güneye Akdeniz kucaklar bembeyaz suIarıyla, Karadenizin HA UŞAKLARİNİ unuttum sanma! Yeşilden başka renk tanımayan, Finduklar, çaylar, hamsiler diyarı Cennetim TÜRKİYEM
Münevver Erilmez
Türkiye
Türkiye’mde insanlar, Dört mevsimi yaşarlar. Gelmeyenler bilemez, Ne ararsan bizde var.
Yeraltı bir define, Güç yetmez kıymetine. Hatta paha biçilmez, Her yeri bir hazine…
Çoktur eserlerimiz Bitmez değerlerimiz. Tek değer var kaybolmaz, Yüksek karakterimiz
Kasım KAPLAN
Ülkemiz
Bu ülke bizim ülke, Tertemiz olmalıyız. Böyle yakışır Türk’e, Ve böyle kalmalıyız.
Güler yüzlü milletiz, Severiz misafiri. Çok güçlü bir devletiz, Koruruz turistleri.
Dünya bizi tanısın, Tanısın ülkemizi. Gittiği yerde ansın, Dürüstlük ilkemizi.
Şanlıdır tarihimiz Onurlu, guruluyuz, Parlak istikbalimiz, Uygarlık yolundayız.
Ateşle oynamışlar, İki kardeş bir ara. Odalarını sarmış, Dumanlar kara kara.
İtfaiye gelmiş de, Söndürmüş bu yangını. Tutuşan yuvaları Olmadan kül yığını.
Bütün oyuncakları, Birer birer yanmışlar. Yavrucaklar korkudan, Düşünüp hastalanmışlar.
Doktor ikisine de, Yetiştirmiş ilacı. Yangınlar ölüm gibi. Pek acıdır, pek acı.
Tevfik ÖZBEN
Orman Yangını
İkimizin de ateşe ihtiyacı vardı Evlerimizden uzakta geçirdiğimiz Kamp günlerinde. Üşüdüğümüz anlarda ısınmak, Karanlıktan kurtulmak, Acıkınca yemeklerimizi ısıtmak için.. İkimizin de ateşe ihtiyacı vardı… Sen yakmasan belki ben yakacaktım.. Sen yaktın diye ben odun atmasa mıydım? Amaç ateş yakmaktı sadece İhtiyaca binaen… Amacımız Beyoğlu sokaklarındaki gibi Tarihi evleri kundaklayıp Yerine beton binalar dikmek değildi ki? Sadece ateşe ihtiyacımız vardı.. Sadece rüzgarın çıkacağını kestiremedik Rüzgarın çıkıp alevleri dağıtacağını, Masum bir ateşi yangına çevireceğini, Etrafa korku saçacağını kestiremedik. Bilemedik her tarafa uzanıp, her şeyi yakacağını Bilemedik ormana sıçrayıp önünün alınamayacağını. Bir şeyler yapmalıyız, söndürmeliyiz bu yangını Engellemeliyiz memleket faciasına dönüşmeden… Yanacak olan sadece sen ve ben değiliz Kuru ağaçlar da yanacak, yaşlar da… Yıllanmışlar da yanacak, yeni filizlenenler de. Geçmiş yanacak, bugün yanacak, Daha da kötüsü yarınlarımız yanacak.
YANGIN
Korkuludur ateş aman Sıçratmayın hiç bir zaman, Gözler bile görmez olur Kaplayınca kara duman
Dikkatsizlik bunun başı Bırakmıyor dağı taşı Önlemezsem yakar geçer Hem kuruyu hem de yaşı.
Kurtulmanın çıkar yolu Kovalarım suyla dolu İtfaiye çabuk gelir İşletirsem telefonu.
A. AYAYDIN
Yangın
Telefon yokken kentlerde, Yangın çıkınca bir yerde, Dumanı, ilk gören adam Seçerek yüksek bir dam: “Yangın vaar!” diye inlerdi O, ne korkulu günlerdi Çoluk, çocuk, hoca, hacı, Bir o kadar tulumbacı, Takır takım koşarak, Yangın yerine giderdi Çoğu kez onlar gelmeden, Yangın evi kül ederdi İtfaiye kuruldu da Yangın derdi sona erdi