Posts Tagged ‘iLgiLi’

Aile ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aile konulu şiirler, aile şiirleri, aile şiiri örnekleri, aile şiiriyle ilgili örnekler

AİLE Birliği…(Gönül pınarı)

Eğitimli Aile , Cennet’i tesis eder,
Yarınlardır Aile , gayret, güzellik eker,
Yıkılmasın Aile ,akibet olur heder,
Sevmez ise Aile , bu mücadele seker.

Koşmalıdır Aile , mutlulukları, ekte,
Başarmalı Aile , görülmemeli sekte,
Öncü olur Aile , yürümelidir ilkte,
Çirkefi it; Aile , haydi kaldır, at, silkte.

Tertemiz ol Aile , kazanmalısın onur,
Kazanınca Aile ,başlar üstüne konur,
Güzel örnek Aile , yaşatır bize gurur,
Göze giren Aile , başköşemizde durur.

Gönüldeki Aile ; seviyor seni, yüce,
Ulaşacak Aile ,erişilemez güce,
El eledir Aile , öğretir hergün hece,
Çıkar güne Aile , kayboluverir gece.

Sabretmeli Aile , görmüşse eğer acı,
Acını göm Aile ,gururla yürü bacı,
Sarfeyliyor Aile ,kimbilir bugun kaçı,
Feda olur Aile , süpürge olur saçı.

Birliğinde Aile ,güçlükleri aşıyor,
Ayrıcalık Aile , mutluluğu yaşıyor,
Milletimi Aile , yarınlara taşıyor,
Bunlar için Aile ,engel olan taşı YOR…

Ahmet Yazıcıoğlu

Anneciğim

Biz bir aile olamadık anneciğim
Çocuklara anneniz yok diyemedim
Bir yuva kurmayı bile bilemedim
Biz bir aile olamadık anneciğim

Hakkını helal et anneciğim
Sonunda sen haklı çıktın
Ben artık bu hayattan bıktım
Biz bir aile olamadık anneciğim

Ata hakkı bilmeyen
Koca hakkı bilir mi
Bu kara leke silinir mi
Biz bir aile olamadık anneciğim

Sevildim zannettim aldanarak
İhanete uğradım aldatılarak
Öylesine kederliyim çıldırarak
Biz bir aile olamadık anneciğim

Ramazan Gerek

Aile

Koparmayın aileleri
Parçalamayın aileleri
Ayırmayın eşleri
Bozar araları çok eleştiri

Aile çok kutsaldır
Kimse kavram dışına çıkmamalıdır
Aileler çok iyi korunmalıdır
Suçlular parçalanmış aile çocuklarıdır

Cafer İşler

Aile Bireyleri

Annem evin yüreği,
Babam evin direği,
Çocuklar evin neşesi,
Aile bireyleri.

Hep sevecenlikle,
Hep mutlu bir yürekle,
Birbirine yaklaşan
Aile bireyleri.

Sevginin sonsuzluğu orada,
Dostluk, paylaşmak orada,
Hep beraber mutlulukla
Aile bireyleri.

Gözde Tonaz

AİLEMİZ

Annem,babam,kardeşlerim
Çok mutlu bir aileyiz.
Büyük annem,büyük babam
Hepimiz bir aileyiz.

Babam,amcam ,aynı kandan
Annem,teyzem aynı candan
Aynı soydan,aynı boydan
Hepimiz bir aileyiz.

Büyük babam öğüt verir.
İşi aklıyla çevirir.
Babam evin direğidir
Hepimizin yüreğidir.

Müfit AKSAKAL

Melankoli İle İlgili Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Melankoli İle İlgili Güzel Şiirler,

Melankoli Şiirleri,

Ben Seni Sevdim Mi?

Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne
Tuttum, ta içime oturttum seni
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini
Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette
Bendeydi özlemlerin en korkuncu
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu
Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu
Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim
Biri vardı ağlayan gecelerce
Biri vardı sana tutkun; o bendim
Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük
En solmayan güller açtı içimde
Ömrümü değerli kılan bir şeydin
Sen benim boz bulanık gençliğimde
Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber
Ve bir gün orada yitirdim seni
Ben seni sevdim mi? Sevdim….
Ya sen Beni sevdin mi ?

Ümit Yasar OGUZCAN

SeninLe 0Lmak..

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş
yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek.
Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek.
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak.
Senin yanında olan seninle konuşan herkesi cocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana…
Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte.
Elimde kırçiçeğiyle seni beklemek…
Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara, aya anlatmak…
Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların, türkülerin, şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yani ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek…
Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak.
Yalınayak yürümek bıçağın en keskin yerinde.
Kanadıkca tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki.
Olsaydın avuçlarım terlemezdi…
Isırmazdım dilimin ucunu…
Özlemezdim seni yanımdayken…
Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten.
Islanmazdım yağmurlarda…
Yıldızlara, aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten, ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize…
Ve her kulaçta haykırırdım seni
Ama sen hiç benimle olmadın ki…
Ya aklın başka yerlerdeydi ya yüreğin !!!

Melankoli

gül dalında kanar kankırmızısı
küçük bir serçe ağaca konar
cılız bir yaprak düşer dalından
amansız bir sıcaklık basar ikindiyi
içimde koca bir boşluk, can sıkıntısı
atarım kendimi içimdeki uçurumdan

hüzünlü bulutlar iner sonsuz maviliğe
rüzgarlar toz kaldırır toprak yollardan
uzaklardan yağmur kokusu gelir burnuma
salınır ağaçlar, yaprakların seslerini dinlerim
hasret sarar içimi, iki gözüm yoldadır
nedensiz terki diyar eder düşüncelerim

yükselir sesleri akşamüstü kırlangıçlarının
pastel renklere boyanır yorgun gün
tutar nefesini akşamüstü, yaprak kımıldamaz
birileri biryerlere ateş atar
tutuşurum kurumuş yanlarımdan
gönlümde koca bir orman yanar

serinlik çocuklarının sesleri doluşur alacalığa
iki sevgili tutar evinin yolunu el ele
tüm kapılar örterler geceye kendilerini
bir akşam kasvetidir düşer üstüme
sanadır tüm düşüncelerim, hasretindeyim
gecenin ağırlığı çöker ezer beni

ara ara baykuş seslenir derinlerden
bir köpek korkusunu havlar karanlığa
yorulmuştur lambalar, söner ışıkları
ve gözümün önüne gelirsin, seni görürüm
sevdiceğim, özlemisin biten her gecemin
her defasında ben, sabaha çıkmaz ölürüm

Çiçek ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Çiçek ilgili şiirler,çiçeklerle ilgili şiirler,çiçek şiirleri, kır çiçeği şiiri, güzel çiçek şiirleri,çiçek ile ilgili şiir,çiçek konulu şiirler,çiçekler hakkında şiirler,çiçek hakkında şiir

Kır Çiçekleri

Merhabalar olsun, merhabalar
Bahar geldi, yine ballıbabalar
Daktilo ve karbon kağıdı kullanmadan
Harcamayıp gereksiz çabalar
Bütün bu taraflarda, birden…
Baharı başlattılar.
Gerçi tesbihleri dinleyen,
Erenlerden eser yoksa da…
Bütün çocuklar için,
Ve akşam diz ağrılarıyla inlerken,
Evinin yolunda onları görüp
“Evladım ne güzel açmış”
Diyebilen nineler için,
Baharı başlattılar üşenmeden

Hüsrev HATEMİ

GELİNCİK

Rengi bayrağıma eş
Tarlalarda bir ateş
Ekinlerle hep kardeş
Çayırlarda biricik
Al ipekli gelincik
Rüzgarlara gelemez
Yaprağına değilmez
Gelinciği kim sevmez
Sapları da incecik
Kara gözlü gelincik

Doğa ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Doğa şiirleri,doğa ile ilgili şiirleri, doğa hakkında şiirler, tabiat şiirleri, en güzel doğa şiirleri,doğa konulu şiirler

Doğa Şiiri

Doğa, şarkısını söylemeye başladı
Yeşillere büründü ormanlar
Mavi elbisesini giydi sevgili deniz

Doğa, ilahisini dilllendirmeye başladı
Çeşit çeşit türde hayvan
Renkli renkli yerde bitki

Doğa, kavuşmak için açtı bağrını
Sevdiğini barındırdı yüzyıllarca
Sevmediğini ezdi geçti bir çırpıda

Doğa, verilen gucleri sahiplendi
Kabul edeni yaşattı sorunsuzca
Resti çekenin, bakmadı gözyaşına

Doğa, sevda yüklü analar gibiydi.
Yeri geldi, merhametini gösterdi
Yeri geldi, kırdı, yıktı, geçirdi.

Doğa, İlah’ın kurduğu eşsiz mekan
Milyonlarca yıldır devam eden hazine
Kim yaşadı, kim yaşıyor, kim yaşayacak?

Abdülhamit Aydın

Dağlar

Daglari sevelim
Tepesinde gezelim
Deresinde yüzelim
En büyük hayalim

Daglari asalim
Üzerinde kosalim
Ormanina dalalim
Bulutlari tutalim

Huzur verir insana
Dag basina cikinca
Temiz hava alinca
Kalmak ister hayatinca

Okuyunca bunu her an
Besir demir yazardan
Güven buluyor o an
Daga cikinca insan

Yıldızları Seyrettim

Tek başına göçebe, mehtaplı bir gecede,
Efsunlu bir şekilde, bir ardıcın dibinde,
Oturdum saatlerce, hayal sessizliğinde,
Meçhul bir sevgiliyi bekleyen, aşık gibi

Ateş böcekleriyle, kurbağaların sesi,
En güzel orkestradan, daha güzel ahenkli,
Akan dere kadar gür, huzur sardı içimi,
Bir başka gezegende, bir başka biri gibi

Anıların içinde, kendimce geziyordum,
Aradığını bulmuş, şimdi nasıl mutluydum,
Yer ve zaman seçmeden, özgürce uçuyordum,
Boşlukta yuvarlanan, bir tüy gibi, ruh gibi

Bütün ışıklar söndü, vakit gece yarısı,
Saçlarım diken diken, yüzüm ayva sarısı,
Bin kapılı sarayın, kapanmış her kapısı,
Süleyman’ın Mühürü açmaz, birini gibi

Yeryüzüne uzandım, kulağımı dayadım,
Arzın kalp atışını, ilk bu gece dinledim
Kendimi alamadım, heyacana bulandım,
Yıldızları seyrettim, uykusuz derviş gibi

AĞAÇLAR AZALIYOR

Bütün ağaçlar yıkılıyor,
Yerine evler yapılıyor
Oksijenler azalıyor,
Hastalıklar çoğalıyor

Ne oluyor bu ağaçlara?
Ormanlar tükeniyor
Kalemler olmuyor
yazı yazılmıyor

Baharın İlk Sabahları

Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda

Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum
Derim ki: “Sıkıntılar duradursun!”
Şairliğimle yetinir,
Avunurum

Orhan Veli Kanık

DOĞAYA..

Doğaya bakarsam aşık olurum
Doğayı seversem maşuk olurum
Doğayı korursam ışık olurum
Aşık maşuk ışık doğa değil mi

Doğaya kulak as biraz sevgi ver
Aşkın çilesini çektiğimiz yer
Nefes aldığımız verdiğimiz yer
Bizim için nefes doğa değil mi

Doğaya zulmeden kendine eder
Yaşam kaynağını dibinden budar
Kendisi yok olup ortadan gider
Her zaman kalıcı doğa değil mi

Doğa verir sana ekmek aşını
Üstünde görürsün her bir işini
Zulmeden belaya sokar başını
Doğayla barışan güler değil mi

Doğa da kurala uyan kazanır
Çok mutlu yaşayıp ömrü uzanır
Herkes kendisini çok güçlü sanır
Doğa hepimizden güçlü değil mi

Yeri göğü insan kirletmiş neden
Ozon tabakası delinmiş birden
Buna sebep olmuş uzaya giden
Dünya da sıcaklık artar değil mi

Kuzey de sıcaktan buzul eridi
Eskiden doğal bir düzen varidi
Ozon tabakası delinmiş miydi
Fazla ışın kanser yapar değil mi

Herkes ne yaparsa kendine yapar
İnsanlar yolundan ne çabuk sapar
Şu kara toprak da çok insan yatar
Doğa çok güçlüdür doğru değil mi

Erol Duran

Kalp İle İlgili Yazı

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalple İlgili Yazı


Kalp İle İlgili Yazılar

Kalp ritmik kasılmalarıyla kan dolaşımını sağlayan, dolaşım sisteminin temel organına verilen ad. Yürek ve gönül olarak da bilinir. Görevinin öneminden dolayı, canlı varlıkların hayat merkezi olarak kabul edilir. Sözlükte, değiştirmek, çevirmek veya değişmek, çevrilmek anlamlarında kullanılır.

Arapça gramer kuralı olarak kalp, (vav) veya (ya) harflerinin (elif) harfine çevrilerek okunmasına denir.

İnsan ve hayvan vücudunun bir parçası olan kalp,kulakçık ve karıncık adı verilen, kanın toplandığı odacıklar ihtiva eder.Balıklarda kalp iki odacıklıdır. Yüreklerinde kirli kan bulunur. Karıncıktan bir aortla çıkan kan, temizlenmek için solungaçlara gider. Buradan temiz olarak vücuda dağılır.Kurbağalarda üç bölmelidir. Üstte iki kulakçık, altta bir karıncık bulunur. Temiz ve kirli kan karıncıkta karışır. Vücutlarında karışık kan dolaşır.Sürüngenlerde de kalp üç gözlüdür. Karıncıkta yarım bir perde bulunmasına rağmen vücutlarında kısmen de olsa karışık kan dolaşır.

Kalp Sağlığınız İçin Sigara İçmeyiniz

Tütün damar büzücüdür. Yâni derinizin sathına yakın ufak kan damarlarını daraltır. Lâkin sigaranın kalp damarlarına ne yaptığı, katiyetle bilinememektedir. Evvelâ şunu söyleyelim ki yapılan incelemelere göre miyokart enfarktüsü sigara içenlerde, ve içmiyenlerde ayni nispette görülmektedir. Demek ki sigara içmek kalb damarlarının sertleşmesinde rol oynamaz. Şayet sigarayı çok fazla seviyor, onsuz yapamıyorsanız hekiminiz sizin, yemeklerden sonra olmak üzere günde 3-4 sigara içmenize müsaade edebilir. Nikotini alınmış sigara içmek daha iyidir. Bazı kimseler nikotine karşı hassastır; sigara içince kalbleri daha çabuk atar ve kalb ağrısı hissederler. Şayet sigaraya karşı en ufak bir hassasiyet varsa tamamen terketmek zaruridir. Ne olursa olsun sigarayı tamamen terketmek en iyisidir, bunu unutmayınız

İklim ve Kalp Sağlığı

Birçok kimseler sıcak iklimin kalbe daha iyi geldiğini sanırlar. Fakat iklimin kalp damarları sertleşmesi üzerine hiçbir tesiri yoktur. Bunun üzerine enfarktüs geçirdim diye daha güneşli bir yere gitmenize lüzum yoktur. Fakat diğer taraftan böyle bir seyahat sizin için çok faydalı olabilir. Ilık iklimlerde soğuk algınlığı, solunum yolu infeksiyonları daha azdır. Öksürmek herkes için bir zorlanmadır, kalp hastası için ise daha kötüdür. Fakat sıcak iklime koşarak bunlardan tamamen kaçınabileceğiniz de hiçbir zaman garanti değildir. Bilhassa Avrupalılar ve Türkler herhangi bir hastalık geçirdikten sonra kaplıcalara, su kenarlarına daha fazla giderler. Burada insan, serbesttir, günlük meşgalelerden uzaktır, yürüyüşler yapar, iyi uyku uyur. işte buraların iyi gelişinin en önemli sebebi budur. Daha önemlisi oraya gidince iyi olacağınız kanaatini beslemenizdir : ruhî. Kalb damarlarını yumuşatacak hiçbir maden, şifalı su yoktur. Hele içmecelere katiyen gitmemelisiniz. İçmecelerin içindeki bol tuz kalbinize gayet kötü gelir. Yüksek yerlere nazaran alçak iklimler, deniz kenarları kalb için daha iyidir. İnce hava kalbi yorar, yani kalb oksijen almak için daha fazla çalışır.
Uçak ile seyahat etmenizde mahsur yoktur : arkada bakiye bir hastalık kalmamış olmak şartıyla!..

Sağlıklı Olmak İçin Neler Yapmalıyız İle İlgili Aramalar

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Sağlıklı Olmak İçin Neler Yapmalıyız
Sağlıklı Olmak İçin Neler Yapabiliriz

Düzenli olarak banyo yapmalıyız.
Tırnaklarımızın kısa ve temiz olmasına dikkat etmeliyiz.
Yemekten önce ellerimizi yıkamalıyız.
Yemeklerden sonra ve özellikle yatmadan önce dişlerimizi fırçalamalıyız.
Vücut sağlığımız için;
Düzenli olarak spor yapmalı, sağlıklı ve dengeli beslenmeliyiz.
Uykumuzun düzenli olmasına dikkat etmeli, erken yatıp erken kalkmalıyız.
Aşılarımızı yaptırmalıyız.
Meyve ve sebzeleri yemeden önce bol su ile yıkamalıyız. Yiyeceklerin temiz olmasına dikkat etmeliyiz.
Terliyken su içmemeliyiz.
Açıkta satılan yiyecekleri yememeliyiz.
Sigara ve alkol gibi zararlı maddelerden uzak durmalıyız.
Anne ve babalarımızın izni olmadan hiçbir ilacı kullanmamalıyız.
Belirli aralıklarla hastaneden check-up yaptırmalıyız.

Sabahları Uyanamıyorum Ne Yapmalıyım

Perşembe, Haziran 21st, 2012

sabahları uyanamama sorunu

sabah uyanamama problemi
sabahları uyanabilmek için en etkin yöntem erken yatmaktır.Eğer erken yattığınız halde sabahları uyanmakta zorluk çekiyorsanız bunun başka nedenleri olabilir.

Sabahları zor uyanıyorsanız, ne kadar uyusanız da hep yorgunsanız, işinize konsantre olmakta güçlük çekiyorsanız bir kulak burun boğaz veya nöroloji uzmanına başvurmanızda fayda var.Çünkü Kronik yorgunluğa neden olan; ancak farkında olmadığımız kulak burun boğaz hastalıkları veya uyku hastalığı ile ilgili bir probleminiz olabilir.

Alkol Bağımlılığı İle İlgili Bilgiler

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Alkol Bağımlılığı İle İlgili Bilgi

Alkol Bağımlılığı Hakkında Bilgiler

Bağımlılık, yaşam boyu bir tedavi gerektiren ve ancak gerekli tedavi ile kontrol altına alınan bir hastalıktır (Şeker hastalığı gibi). Yani bağımlılık yaşam boyu sürer. Tedavi, bağımlısı olunan maddenin hayat boyunca tekrar kullanılmaması ile gerçekleşir.

Bağımlılık iki ana bölüme ayrılır: Kimyasal olan ve kimyasal olmayan. Kimyasal olan bağımlılık ise içerisinde yasal olan ve olmayan şeklinde ikiye ayrılır.

Alkol’e Biyolojik Yatkınlık, Alkol Bağımlılığı İle İlgili Bilgiler

Alkolizmin hastalık modelinin ortaya konması, genetik geçişin farkedilmesiyle olmuştur. Genetik geçiş, aileden alman genetik özellikler nedeniyle alkolizme yatkın oluşu vurgular. Aileden alınan genetik özelliklerle belirlenen biyolojik yapı bazı insanlarda alkolizmin gelişebilmesi için uygun bir zemin oluşturur.

Hastalık modeli ortaya konmadan önce, biyolojik yatkınlık alkolizmin, genetik geçişi daha iyi saptanmış başka hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkışıyla açıklanmaktaydı. Örneğin iki uçlu mizaç bozukluğu, genetik geçişi olduğu iyi bilinen bir hastalıktır, sıklıkla da alkolizmle birlikte bulunabilir. Dolayısıyla alkolizmin genetik geçişi olmadığı ama iki uçlu mizaç bozulduğuyla birlikte görülen alkolizm vakalarının böyle bir izlenim yarattığı ileri sürülebilir. Daha sonra yapılan çalışmalarda bu nokta da dikkate alınarak, anne ya da babasından birisi alkolik olan çocukların, diğer tüm psikiyatrik bozukluklardan bağımsız olarak alkolizme yakalanma risklerinin toplumdaki ortalama riske göre 3-4 kez fazla olduğu gösterilmiştir. Aile çalışmaları, genetik geçişi ortaya koymak açısından yeterli değildir. Alkolik ailenin çocuğu yetiştirdiği de göz önüne alınırsa alkolizmin, yetiştirilmeye bağlı faktörlerle de çocuğa aktarılmış olması mümkündür.

İkiz çalışmaları genetik geçişin önemini ortaya koymak açısından daha elverişlidir. İkiz çalışmaları, tek yumurta ikizlerinde iki kardeşte birden alkolizm görülme şıklığıyla, çift yumurta ikizlerinde bu sıklığın karşılaştırılmasıyla yapılır. Tek yumurta ikizlerinde birlikte alkolizm görülme sıklığı, çift yumurta ikizlerine göre fazladır. Bu bulgu genetik malzemenin önemini ortaya koyar. Tek yumurta ikizlerinde genetik yapı tam olarak aynıdır. Çift yumurta ikizlerinin genetik yapısı ise herhangi iki kardeş kadar birbirine benzer. Genetik yapının benzerliği arttıkça alkolizmin birlikte görülme sıklığı da artmaktadır.

Genetik geçişi ortaya koyan üçüncü gurup araştırma evlat edinilmiş çocuklarla yapılan çalışmalardır. Bu çalışmaların genel olarak ortaya koyduğu: Biyolojik ailesi alkolik olan çocukların ilk altı ay içinde ailesinden ayrılıp başka ailelerin yanına verilenlerinde alkolizm sıklığı, yine aynı durumda evlat edinilmiş ama biyolojik ailesi alkolik olmayan çocuklara göre daha yüksek olduğudur. Her iki durumda da evlat edinen ailede anne ya da baba alkolik değildir. Biyolojik anne babasından biri alkolik olan, ama evlat edinen ailesinde alkolik olmayan çocukların alkolizme yakalanma riski, biyolojik ailesinde alkolik olmayan ama evlat edinen ailede anne ya da babanın alkolizm geliştirdiği durumlara göre de daha fazladır. Evlat edinilmiş çocuklarla yapılan çalışmalar da genetik geçişin önemini ortaya koyduğu gibi, bunun yetiştirilmeyle ilgili etkenlere göre daha belirleyici olduğunu da vurgulamıştır.

Sözü edilen çalışmalar genetik geçişle belirlenen biyolojik bir yatkınlığın varlığını ortaya koymakla birlikte bu yatkınlığı açıklayabilecek özgün biyolojik bulgular bu denli açıklıkla saptanamamaktadır, bu yönde sürdürülen çalışmalar alkolizme yatkınlığı hazırladığı düşünülen bazı özellikleri ortaya koymuştur.

Alkol etkisine dirençli olmak, alkolizm gelişmesi riskini arttıran bir özelliktir. Alkolün sarhoş edici etkisi beyin hücrelerinin alkolden ne kadar etkilendiğiyle ilgilidir. Aynı dozlarda alkol, bireylere göre farklı düzeyde sarhoşluğa yolaçar. Anne ya da babalarında alkolizm saptanan bireylerle yapılan çalışmalarda bunların alkol etkisine daha dirençli oldukları görülmüştür.

Bir diğer biyolojik özellik, beynin elektriksel işlevinin bir göstergesi olan P 300 dalgasında saptanan değişikliklerdir. P 300 dalgası, bir uyaran verildikten (genelde ışık çakması) 300 milisaniye sonra saptanan elektriksel bir dalgadır. Genelde uyaranın tanınmasını simgelediği varsayılır.

Özel testlerle saptanabilen bilişsel yeteneklerdeki bazı farklılıkların da alkolizm için belirleyici olabileceği düşünülmüştür. Alkoliklerde saptanabilen değişiklikler özellikle beyinin ön bölgesi olarak adlandırılabilecek frontal lobun işlevleriyle ilgili değişikliklerdir. Bu bulgular beyin görüntüleme yöntemleri olan bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans teknikleriyle saptanan değişikliklerle de uyumludur.

Alkolün vücuttaki yıkımının son aşamasını gerçekleştiren enzim olan aldehit dehidrogenaz aktivitesi bireyler arasında farklılık gösterir.

Beyindeki iletiden sorumlu olan kimyasal maddelerin parçalanmasıyla ilgili olan mono amin oksidaz (MAO) adlı enzim pekçok psikiyatrik rahatsızlığın oluşumunun açıklanmasında önemli bir role sahiptir. Alkoliklerde de MAO aktivitesinin düşük olduğu tespit edilmiştir. Alkol kesildikten sonraki dönemlerde de normale dönmediği ileri sürülür.

Bu bulgular aile çalışmalarıyla varolduğu ortaya konan biyolojik yatkınlığı nelerin ortaya çıkardığım araştırmaya yönelik çalışmalardır. Pekçoğu alkoliklerle birlikte alkoliklerin çocuklarında da tekrarlanmıştır. Henüz kesin ifade edilebilecek düzeyde olmamalarına karşın yatkınlığın dayandığı birtakım biyolojik özelliklerin habercisi durumundadırlar.

Diğer taraftan alkolizmin kendi başına bir hastalık olduğu fikrini desteklerken, alkolizm hakkındaki ahlak değerlerinden kökünü alan önyargıların ortadan kalkması için önayak olmaktadırlar.

Saptanabilen biyolojik özelliklerin farklılığı bunların tek bir biyolojik süreç içinde açıklanmasını güçleştirmektedir. Örneğin P 300 dalgası merkezi sinir sisteminin çalışmasıyla ilgiyken ALDH enzimi karaciğerde etkinliğini göstermektedir. Bu durum, alkolizme yatkınlığın çok faktör tarafından ortaya konan bir genel sonuç olduğunu düşündürür.

Genetik geçişin ve biyolojik yapının da yatkınlığı tamamıyla belirlemediği ortadadır (diğer türlü tek yumurta ikizlerinde birlikte alkolizme yakalanma oranı % 100 olmalıydı oysa % 55-60 arasındadır). Çevresel etkenlerin de biyolojik etkenlere katılarak alkolizme yatkınlığın belirlenmesinde etkili olduğu açıktır.

Etnografya Müzesi Eserleri İsimleri

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Etnografya Müzesi Eserlerin İsimleri nedir
Anakara Etnografya Müzesi Eserleri İsimleri

  • Etnografya Müzesi, Türk Sanatının Selçuklu Devrinden zamanımıza kadar devam eden örneklerinin sergilendiği bir müzedir.
  • Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları eski geleneksel Türk sanatının birer temsilcileridir.
  • Türklere özgü teknik malzeme ve desenlerle kendi içinde halı dokuma merkezlerinden Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilim koleksiyonu vardır.
  • Anadolu Maden sanatının güzel örnekleri arasında XV.Yüzyıldan kalma Memlük kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğüm leğen, sini, kahve tepsisi, sahanlar, taslar, mum makasları vb. çeşitli madeni eserler vardır.
  • Osmanlı Devri yayları, okları, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikat ile ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar bulunmaktadır.
  • Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden, Selçuklu Sultanı III. Keyhüsrev’in tahtı (13. yüzyıl), Ahi Şerafettin Sandukası (14. yüzyıl), Nevşehir Ürgüp’ün Damsa Köyü Taşhur Paşa Camii mihrabı (12. yüzyıl), Siirt Ulu Camii Mimberi (12. yüzyıl) Merzifon Çelebi Sultan Medresesi Kapısı (15. yüzyıl) müzemizin önemli eserlerindendir.
  • VII. Dönem T.B.M.M. üyesi Besim Atalay’ın müzeye armağan ettiği koleksiyonu çeşitli devirlere ait Türk sanat tarihlerini içermektedir.
  • Müzede özellikle Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır.

Etnografya Müzesinde Sergilenenler

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Etnografya Müzesinde Sergilenenler nelerdir
Etnografya Müzesinde Sergilenen eserler

Etnografya Müzesinde Sergilenenler

Türklere özgü teknik malzeme ve desenlerle kendi içinde halı dokuma merkezlerinden Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilim koleksiyonu vardır.

Anadolu Maden sanatının güzel örnekleri arasında XV.Yüzyıldan kalma Memlük kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğüm leğen, sini, kahve tepsisi, sahanlar, taslar, mum makasları vb. çeşitli madeni eserler vardır.

Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları eski geleneksel Türk sanatının birer temsilcileridir.

Osmanlı Devri yayları, okları, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikat ile ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar bulunmaktadır.

Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden, Selçuklu Sultanı III. Keyhüsrev’in tahtı (XIII. y.y.), Ahi Şerafettin Sandukası (XIV.y.y.), Nevşehir Ürgüp’ün Damsa Köyü Taşhur Paşa Camii mihrabı (XII. y.y.), Siirt Ulu Camii Mimberi (XII.y.y.) Merzifon Çelebi Sultan Medresesi Kapısı (XV.y.y.) müzemizin önemli eserlerindendir.

VII. Dönem T.B.M.M. üyesi Besim Atalay’ın müzeye armağan ettiği koleksiyonu çeşitli devirlere ait Türk sanat tarihlerini içermektedir.

Müzede özellikle Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır.

Etnografya Müzesinde Sergilenen Eserler

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Etnografya Müzesindeki eserler
Etnografya Müzesindeki eserler nelerdir
Etnografya Müzesinde bulunan eserler

Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları eski geleneksel Türk sanatının birer temsilcileridir.
Türklere özgü teknik malzeme ve desenlerle kendi içinde halı dokuma merkezlerinden Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilim koleksiyonu vardır.
Anadolu Maden sanatının güzel örnekleri arasında XV.Yüzyıldan kalma Memlük kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğüm leğen, sini, kahve tepsisi, sahanlar, taslar, mum makasları vb. çeşitli madeni eserler vardır.
Osmanlı Devri yayları, okları, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikat ile ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar bulunmaktadır.
Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden, Selçuklu Sultanı III. Keyhüsrev’in tahtı (13. yüzyıl), Ahi Şerafettin Sandukası (14. yüzyıl), Nevşehir Ürgüp’ün Damsa Köyü Taşhur Paşa Camii mihrabı (12. yüzyıl), Siirt Ulu Camii Mimberi (12. yüzyıl) Merzifon Çelebi Sultan Medresesi Kapısı (15. yüzyıl) müzemizin önemli eserlerindendir.
VII. Dönem T.B.M.M. üyesi Besim Atalay’ın müzeye armağan ettiği koleksiyonu çeşitli devirlere ait Türk sanat tarihlerini içermektedir.

Müzede özellikle Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır.

Etnografya Müzesinde Neler Sergilenir

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Ankara Etnografya Müzesi Neler Sergilenir
Etnografya Müzesi de Sergilenenler

Etnografya Müzesinde Neler Sergilenir

  • Etnografya Müzesi, Türk Sanatının Selçuklu Devrinden zamanımıza kadar devam eden örneklerinin sergilendiği bir müzedir.
  • Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları eski geleneksel Türk sanatının birer temsilcileridir.
  • Türklere özgü teknik malzeme ve desenlerle kendi içinde halı dokuma merkezlerinden Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilim koleksiyonu vardır.
  • Anadolu Maden sanatının güzel örnekleri arasında XV.Yüzyıldan kalma Memlük kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğüm leğen, sini, kahve tepsisi, sahanlar, taslar, mum makasları vb. çeşitli madeni eserler vardır.
  • Osmanlı Devri yayları, okları, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikat ile ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar bulunmaktadır.
  • Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden, Selçuklu Sultanı III. Keyhüsrev’in tahtı (13. yüzyıl), Ahi Şerafettin Sandukası (14. yüzyıl), Nevşehir Ürgüp’ün Damsa Köyü Taşhur Paşa Camii mihrabı (12. yüzyıl), Siirt Ulu Camii Mimberi (12. yüzyıl) Merzifon Çelebi Sultan Medresesi Kapısı (15. yüzyıl) müzemizin önemli eserlerindendir.
  • VII. Dönem T.B.M.M. üyesi Besim Atalay’ın müzeye armağan ettiği koleksiyonu çeşitli devirlere ait Türk sanat tarihlerini içermektedir.
  • Müzede özellikle Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır.

8 mart dünya kadınlar günü ile ilgili yazı

Perşembe, Haziran 21st, 2012

8 mart dünya kadınlar gününün geçmişi,
8 mart dünya kadınlar gününün başlama hikayesi,

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilmiştir..Fakat geçmişi daha eski tarihe dayanmaktadır..
8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın ilk mücade ylıdır. Başlama Hikayesi şu şekildedir:Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.
1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önerdi. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü önerisi oy birliği ile kabul edildi.
1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.
Böylece 8 Mart, dünyada kadınların yüzyıldır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin kutlandığı ve kadınların güncel taleplerinin ifade edildiği bir gün haline geldi.

Etnografya Müzesi Bilgi

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Etnografya Müzesi Hakkında Bilgi
Ankara Etnoğrafya Müzesi

Etnografya Ankara ilinin Namazgah adıyla anılan semtinde, Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuştur.Müze Vakıflar Genel Müdürlüğünce 15 Kasım 1925 tarihli Bakanlar Kurulu kararı gereğince, Milli Eğitim Bakanlığı’na müze yapılmak üzere bağışlanmıştır.

1924 yılına kadar Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’na katılan, milli kültüre önem veren devrimciler, Türklerin maddi ve manevi kültü mirasını içeren bir Etnografya Müzesi’nin kurulmasının gerekliliğine inanıyorlardı. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, eski mesai arkadaşı Budapeşte Etnografya Müzesi şeflerinden Türkolog J. Meszaroş’un müzenin kuruluşu konusundaki görüşleri sorularak, kendisine hizmet teklif edildiği, Prof. Meszaroş’un bakanlığa sunduğu 29 Kasım 1924 tarihli raporundan anlaşılmaktadır. Böylece Halk Müzesi’nin kurulmasına hazırlık yapılmak üzere, 1924’te İstanbul’da Prof. Celal Esad (Arseven) başkanlığında, daha sonra 1925 yılında İstanbul Müzeler Müdürü Halil Ethem (Erdem) başkanlığında, eser toplamak ve satın almak üzere özel bir komisyon kurulmuştur. Satın alınan 1250 adet eser, 1927 yılında inşası tamamlanan müzede teşhir edilmiştir. Müze Müdürlüğü’ne de Hamit Zübeyr Koşay atanmıştır.

15 Nisan 1928 yılında müzeyi ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) müze hakkında bilgi aldıktan sonra, Afgan Kralı Amanullah Han’ın Türkiye’yi ziyaretleri nedeniyle, müzenin açılmasına emir buyurmuşlardır. Müze 18.7.1930’da halka açılmış ve 1938 Kasım ayında Müzenin iç avlusu, geçici kabir olarak ayrılıncaya kadar açık kalmıştır. Atatürk’ün naaşı 1953’de Anıtkabir’e nakline değin burada kalmıştır.

15 yıl süreyle Etnografya Müzesi Anıtkabir görevini görmüştür. Devlet başkanlarının, elçilerin, yabancı heyetlerin ve halkın ziyaret yeri olmuştur. Bu süre içinde müzede çalışmalar sürdürülmüş 6-14.11.1956 tarihinde Uluslararası Müzeler Haftası nedeniyle gerekli değişiklikler yapılarak, tekrar halkın ziyaretine açılmıştır.

Binanın mimarı Arif Hikmet (Koyunoğlu) Cumhuriyetin ilk dönem mimarlarının en değerlilerindendir

Bina dikdörtgen planlı olup, tek kubbelidir. Yapının taş duvarları küfeki taşı ile kaplanmıştır. Alınlık kısmı mermer olup üzerleri oyma süslüdür.

Binaya 28 basamaklı bir merdivenle çıkılır. 4 sütunlu, üçlü bir giriş sistemi vardır. Kapıdan girilince kubbe altı holüne ve buradan da iç avlu denilen sütunlu kısma geçilir. Buranın ortasına mermer bir havuz yapılmış, çatı kısmı açık bırakılmıştır. Daha sonra bu iç avlu Atatürk’e geçici kabir olarak ayrıldığında, havuz bahçeye nakledilerek, çatısı kapatılmıştır. İç avlunun etrafında simetrik olarak büyüklü küçüklü salonlar yer almaktadır. İdare kısmı müzeye bitişik olup iki katlıdır.

Müze önünde at üstünde duran bronz Atatürk Heykeli 1927’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İtalyan Sanatkarı P. Conanica’ya yaptırılmıştır.

Etnografya Müzesi, Türk Sanatının Selçuklu Devrinden zamanımıza kadar devam eden örneklerinin sergilendiği bir müzedir.

Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları eski geleneksel Türk sanatının birer temsilcileridir.

Türklere özgü teknik malzeme ve desenlerle kendi içinde halı dokuma merkezlerinden Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilim koleksiyonu vardır.

Anadolu Maden sanatının güzel örnekleri arasında XV.Yüzyıldan kalma Memlük kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğüm leğen, sini, kahve tepsisi, sahanlar, taslar, mum makasları vb. çeşitli madeni eserler vardır.

Osmanlı Devri yayları, okları, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikat ile ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar bulunmaktadır.

Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden, Selçuklu Sultanı III. Keyhüsrev’in tahtı (XIII. y.y.), Ahi Şerafettin Sandukası (XIV.y.y.), Nevşehir Ürgüp’ün Damsa Köyü Taşhur Paşa Camii mihrabı (XII. y.y.), Siirt Ulu Camii Mimberi (XII.y.y.) Merzifon Çelebi Sultan Medresesi Kapısı (XV.y.y.) müzemizin önemli eserlerindendir.

VII. Dönem T.B.M.M. üyesi Besim Atalay’ın müzeye armağan ettiği koleksiyonu çeşitli devirlere ait Türk sanat tarihlerini içermektedir.

Müzede özellikle Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır.

Etnografya Müzesi Adres: Talatpaşa Bul. Opera / Ankara
Tel: (0312) 311 30 07

Kaynak: kultur.gov.tr

etnografya müzesindeki eserler

Perşembe, Haziran 21st, 2012

etnografya müzesindeki eserler nelerdir?
etnografya müzesinde sergilenen eserler
etnografya müzesi eserleri

Ankara Etnografya Müzesi Kurtuluş Savaşı’nda cuma namazlarının kılındığı eski adı Namazgah Tepesi olan yerde kuruldu. Önceleri Arkeoloji Müzesi olarak kullanılması düşünülmüş, sonra Resim Heykel Müzesi olmasına karar verilmiş, açılış töreninden sonra bugünkü işlevine kavuşmuştur.

Etnografya Müzesi, Türk Sanatının Selçuklu Devrinden zamanımıza kadar devam eden örneklerinin sergilendiği bir müzedir.

etnografya müzesindeki eserler
Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları eski geleneksel Türk sanatının birer temsilcileridir.
Türklere özgü teknik malzeme ve desenlerle kendi içinde halı dokuma merkezlerinden Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait halı ve kilim koleksiyonu vardır.
Anadolu Maden sanatının güzel örnekleri arasında XV.Yüzyıldan kalma Memlük kazanları, Osmanlı şerbet kazanları, güğüm leğen, sini, kahve tepsisi, sahanlar, taslar, mum makasları vb. çeşitli madeni eserler vardır.
Osmanlı Devri yayları, okları, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikat ile ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar bulunmaktadır.
Türk ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden, Selçuklu Sultanı III. Keyhüsrev’in tahtı (13. yüzyıl), Ahi Şerafettin Sandukası (14. yüzyıl), Nevşehir Ürgüp’ün Damsa Köyü Taşhur Paşa Camii mihrabı (12. yüzyıl), Siirt Ulu Camii Mimberi (12. yüzyıl) Merzifon Çelebi Sultan Medresesi Kapısı (15. yüzyıl) müzemizin önemli eserlerindendir.
VII. Dönem T.B.M.M. üyesi Besim Atalay’ın müzeye armağan ettiği koleksiyonu çeşitli devirlere ait Türk sanat tarihlerini içermektedir.

Müzede özellikle Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır.

yeni çanakkale savaş resimleri

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Atatürk’ün cephede çekilmiş fotoğrafları bulundu.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde, Çanakkale kara savaşlarıyla ilgili, ilk kez gün ışığına çıkan kareler

Dünya Tiyatrolar Günü ile ilgili yazılar

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Dünya Tiyatrolar Günü
Tiyatrolar Günü yazıları
Tiyatro Günü ile ilgili yazı

Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez

Bir olayın çeşitli şekillerde canlandırılmasına “tiyatro” adı verilir Tiyatro, yazarların dram, komedi, trajedi türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır Tiyatro yaşamın bir parçasıdır Konusu bakımından hareketlere, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır Tiyatroda rol alan kişilere “tiyatro oyuncusu” ya da “tiyatro sanatçısı” denir Tiyatronun yazılı bir metni vardır ve oyuncular bu metne göre tiyatroyu oynarlar Metne bağlı kalmadan oyuncuların doğal olarak kendiliğinden oynadıkları bölümlere ise “doğaçlama” adı verilir İlk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu Yeteneklerine güvenen oyuncular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı Tuluat; oyuncuların o anda düzenle-dikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunudur Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı Bir süre tiyatro sözsüz oynandı Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı Bu sözsüz tiyatroya “pandomima” adı verilir

Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı bilinmemektedir Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu Tiyatro da meslek haline geldi

Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü “Tiyatrolar Günü” olarak kutlanır 27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenler, tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlarÜlkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna adamış olan ünlü tiyatro sanatçımız Muhsin Ertuğrul yazdı

Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır ve belli başlı türleri şunlardır:

Komedi: Oyunların, insanların, durumların gülünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır Komedinin belli başlı türleri ise şunlardır :”Vodvil”, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif güldürüdür”Fars”, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık sık tekrar edildiği bir komedi türüdür

Trajedi: Konusunu tarih, ya da efsanelerden alan acıklı sahne yapıtıdır

Dram: Yaşamımızda var olan umudu, sevinci, acıyı, bir arada sunan tiyatro oyunudur Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir

Ülkemizde tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları, bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılırTiyatrolarda hayatın gerçekleri sahnelenir, insanlar düşünmeye sevk edilir, düşündürürken eğitir ve eğlendirir Birlikte gülmeyi, birlikte ağlamayı, birlikte hareket etmeyi aşılar Yaşama sevinci yaratır Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur Tiyatro, insanlar arasından, halkın içinden doğmuş bir sanat olması nedeniyle insanlara çok sıcak gelen bir olaydır Bu nedenle herkes sık sık tiyatrolara gitmeli, bu duyguları yaşamalı, tiyatroyu yaşantılarının bir parçası haline getirmelidir

Bu Bir Şaka Değildir !!

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Farkındalık Kampanyaları

Engelleri Kaldır Hareketi (EKH) bünyesinde çalışan İletişim Grubu, İstanbul merkez olmak üzere Türkiye genelinde yaratıcı projelere ve iletişime dayalı farklı birimlerde çalışan gönüllü öğrenci ve profesyonellerden oluşmaktadır. İletişim Grubu’nun öncelikli hedefi Engelleri Kaldır Hareketi’nin farklı kollarının (Hukuk, Şehir Planlama, Eğitim) üstünde çalıştıkları konular hakkında toplumu bilinçlendirmek, konuyla ilgili sorunlar ve iyileştirme yöntemleriyle ilgili farkındalık yaratarak sosyal toplumu harekete geçirmektir. İletişim Grubu bahsedilen hedefine ulaşmak için etkin iletişimin tüm dallarını kullanır.
Geçici geri dönüşler almak yerine kalıcı çözümlere ulaşmak amacıyla yola çıkan EKH var olan sistemi ve bilinci değiştirmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda farkındalık kampanyaları yürütülen her projenin vazgeçilmez bir parçasıdır. EKH bünyesindeki her projeye uygun farkındalık kampanyaları hazırlayarak katkı koyan EKH İletişim Grubu projenin amacını ve hedef kitlesini gözeterek en etkin sonucu almayı hedefleyerek yöntem ve stratejilerini belirler. Tüm çalışmalarını titizlikle yürüten EKH İletişim Grubu yöntem ve stratejisini uygularken etkinliği kanıtlanmış halkla ilişkiler, görsel/ işitsel medya ve yazılı basın yöntemlerinin yanında, şaşırtıcı açıkhava etkinlikleri, gerilla pazarlama yöntemleri, yaratıcı internet ve sosyal network yöntemlerinden de yararlanır.

1 Nisan farkındalık kampanyası

1 Nisan’ın toplumun genelinde “şaka günü” olarak bilinmesinden yola çıkılarak “şaka olmayan bir gerçeğin”; Türkiye’de bulunan 8,5 milyon kayıtlı engellinin ve onlara destek olan aileleriyle birlikte 20 milyon kişinin farkına varılmasını sağlamak amacıyla “Bu bir şaka değildir!” başlığı altında gerçekleştirildi.

engelleri kaldır>>>

2012 babalar günü

Perşembe, Haziran 21st, 2012

2011 babalar günü

Bu Yıl Babalar günü 19haziranda kutlanacak babalar günü ile ilgili forumumuzda daha önce yazılan bir çok güzel başlığı aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

Babalar günü Ne zaman 2012
Babalar Günü Kutlama Kartları
Babalar Günü Hediyeleri
Babalar Günü Mesajları
Babalar günü şiirleri
Babalar günü ile ilgili sözler
Babalar günü ile ilgili yazılar

Babalar günü ile ilgili yazılar

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Babalar günüyle ilgili yazılar, Babalar günü yazıları
Babalar gününe dair yazılar,Babalar günü hakkında…


Babalar günü nedir?

Anneler Günü kadar eski olmasa da Babalar Gününün de bir geçmişi var.
Bazı tarihçiler, Babalar Gününün Antik Roma’da bile kutlandığını belirtiyor.
Bazı araştırmacılar tarih belirtmezken Babalar Gününün Batı Virginia’da ortaya çıktığını savunuyor.
Batı Virginia’da yaşayan John Dowdy’nin annesi öldükten sonra onun yerini alan babası için böyle bir gün kutlanmasını istediği söyleniyor.
Diğer araştırmacılar ise 1910 yılında Washington’daki John Bruce Dodd’un 6. çocuğunun doğumu sırasında hayatını kaybeden annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William Smart’a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya attığını belirtiyor. Dodd, anneler günü kutlanırken babalar gününün olmayışını büyük bir haksızlık olarak nitelendirmiş. Hemen babasının doğum günü olan 5 Haziran’ın babalar günü ilan edilmesi için çalışmalara başlamış. Ama bu çalışmalar bir sonraki yılın 19 Mayıs’ına kadar sürmüş.

Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910’da Washington’ın Spokane şehrinde kutlanmış. Daha sonra diğer eyaletlere yayılmış. Ancak Babalar Günü resmi olarak 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge’in desteğiyle kutlandı. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar günü olarak kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayımladı.

Babalar Günü Mesajları

* Baba sevgisini koru. O sevgiyi kesip atarsan, Tanrı da senin mutluluk ışığını söndürür. “Hz.Muhammed”

* Babacığım seni çok seviyorum. İyi ki varsın,iyi ki yanımdasın,iyi ki babamsın. Babalar gunun kutlu olsun…

* Babanın erdemlerı cocuklarının servetıdır.

* Babanın mirasını mı istiyorsun? Bilgisini öğren. Onun parasını hemen harcayabilirsin.

* Babanın rolu, yuz ogretmenınkıne bedeldır.

* Bana yaptığın dünyadaki en büyük iyilik bana dünyanın en iyi örneği olmandır. Babaların en iyisi, bu gün sadece senin…

* Bana yaptığın dünyadaki en büyük iyilik bana dünyanın en iyi örneği olmandır. Babaların en iyisi, bu gün sadece senin…

* BIR BABA, KENDI MUTLULUGUNDAN COK, COCUKLARININ MUTLULUGU ILE MUTLU OLUR.

* Bir adam yaşlandığını anlar, çünkü babasına benzemeye başlar. “Gabriel Garcia Marquez”

* COCUKLUK CAGINDA BABA KORUMASINDAN DAHA GUCLU BIR IHTIYAC DUSUNEMIYORUM.

* Çok sevdiğim canım babacığıma kucak dolusu sevgilerimi sunar, Babalar gününü kutlarım.

* Dünyanın en yakışıklı babasına, seni çok seviyoruz, babalar günün kutlu olsun..!

* Hayatın anlamı ve tüm güzelliklerini öğreten adam, benim sevgili babam. Babalar günün kutlu olsun…

* Hayatın anlamı ve tüm güzelliklerini öğreten adam, benim sevgili babam. Babalar günün kutlu olsun..!

* Her zaman söylemesem de biliyorum aslında babamın onu ne kadar çok sevdiğimi bildiğini.. Ve ben ne kadar karışık cümleler yazsam da hepsini deşifre edebileceğini.. Çünkü o benim BaBaM..

* INSAN BABASINA BORCLU OLDUGU SAYGIYI, ANCAK BABA OLUNCA DUYAR.

* İlk adımlarımı atarken ellerimden tutuyordun. Şimdi fark ediyorum ki babacığım, ellerimi hiç bırakmamışsın. Babalar günün kutlu olsun…

* Koklanacak gül, açılacak gonca, yaşanacak hayat ve alınacak nefes olan sevgili babam. İkliminden tasasızlık, sevginden cesaret ve gözlerinden esaret aldığım günleri hep yaşamak isterim.

* Mesafeler ne kadar uzun olursa olsun sevgisini her zaman üzerimde hissettiğim dün de bugün de yarın da hep yüreğim kadar yakınımda olan babacığım. Seni Çok Seviyorum…

* Sen güçlü bir çınar gibisin.. Arkamı ne zaman sana yaslasam sanırım ki dünyayı bile fethedebilirim.. Çünkü bana hep güç verirsin.. Babalar günün kutlu olsun…

* Sen güçlü bir çınar gibisin.. Arkamı ne zaman sana yaslasam sanırım ki dünyayı bile fethedebilirim.. Çünkü bana hep güç verirsin.. Babalar günün kutlu olsun…

* Sen güllere özenme güller sana özensin. Üzme tatlı canını sen güllerden güzelsin. Özgürlük kadar özel güller kadar güzelsin. BENİM GÜZEL BABACIĞIM

* Üzerime sabır tohumları ekip sevgiyle suladığun gülünün bilmeni istediği bir şey var. Seni Çok Seviyorum. .
* Üzerine sabır tohumu ekip sevgiyle suladığın gülünün bilmeni istediği bir şey var. SENİ ÇOK SEVİYORUM CANIM BABACIĞIM.

* Ateşin yaktığından, Güneşin hareket ettiğinden, gerçeğin bir yalan olduğundan kuşkulan fakat benım seni sevdigimden asla kuşkulanma babacığım, babalar günün kutlu olsun.

* Dünyadakı çıçeklerın en güzelı güldür güllerın en güzelı ıse sen günün kutlu olsun babacığım.

* Gelıncıklerın en sadesıne papatyaların en güzel kokanına güllerın en güler yüzlüsüne babaların en sevgılısıne babalar gününüzü bır kez daha kutluyorum.

* Koklanacak gül açılacak gonca yaşanacak hayat ve alınacak nefes olan sevgılı babam ıklımınden tasasızlık sevgınden cesaret ve gözlerınden esaret aldığım günlerı hep yaşamak ıstıyorum.

* Mesafeler ne kadar uzun olursa olsun sevgısını her zaman üzerımde hıssettığım dün de bügün de yarın da hep yüreğım kadar yakınımda olan babacığım senı çok sevıyorum.

* Sen Allaha dılenen dılek göklere uzanan ellerımsın sen gözümden süzülen yaş düşüncem hasretımsın. Sen anlatmak ısteyıpte anlatamadığım, kelımelerle ıfade edemedığım bırıcık babamsın.

Yakınınızda ya da uzaklarda, Babanıza bugün sesinizi duyurun.Tüm babaların ve baba adayların bu özel günü kutlu olsun.