Ape Musa’ olarak da bilinen ünlü Kürt yazar Musa Anter 1992’de öldürülmüştü. Son gelişmelerle Hamit Yıldırım’ın, Musa Anter cinayetinde tetiği çeken kişi olduğu netleşti. Yıldırım’ın adını ilk kez, İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşayan JİTEM ve PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan telaffuz etmişti. Abdülkadir Aygan, yıllar sonra 1991’deki haliyle fotoğrafını gördüğü Şırnaklı Hamit’i kesin olarak teşhis etti. Cinayetin işlendiği gece Anter’le birlikte olan ve Şırnaklı Hamit’in silahından çıkan beş mermiyle ağır yaralanıp, büyük bir şans eseri sağ kurtulan Kürt yazar Orhan Miroğlu da Hamit Yıldırım’ın 20 yıl öncekini fotoğrafını teşhis etti.
MİROĞLU: ÇOK BENZİYOR
Bir gece yarısı Sabah gazetesine gelerek tetikçinin eski ve yeni fotoğraflarını inceleyen yazar Miroğlu, eski fotoğraftaki kişinin tetikçiye çok benzediğini söyledi ve şöyle konuştu: “PKK itirafçısı Aygan onu tanıyordu. Ben yarım saat gördüm. Ama o gecenin kötü hatırası olarak zihnimde kalan suret, bu gördüğüm fotoğrafa çok yakın. Musa Anter’i ve beni vuran adam büyük bir ihtimalle budur.”
SAVCILIK HAREKETE GEÇTİ
Musa Anter dosyasını yeniden açan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, yeni bulgu ve belgeler ışığında harekete geçti. Soruşturmayı Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Coşkun yönetiyor. Coşkun, bölgedeki tüm faili meçhullerle ilgili soruşturmaları yürüten isim… Savcı Coşkun, kritik operasyonu Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Karaca ile koordineli biçimde yürütüyor. Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne atanan Karaca, Adana’ya gitmeden önce Diyarbakır’daki son görevini izin dahi kullanmaksızın yürüttü. Operasyona, Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri imza attı. Öte yandan olayın olduğu tarihte yazar Musa Anter, Orhan Miroğlu ve Hamit Yıldırım’ın bindiği taksiyi kullanan şoför Mehmet Sinanoğlu ile Anter’in kaldığı otelin görevlisi Osman Ünsal Ateşal’ın da ifadeleri alınacak. Her iki kişiye teşhis için Hamit Yıldırım’ın o dönemden ve günümüzden fotoğrafları gösterilecek.
MUSA ANTER KİMDİR?
APE Musa’ lakaplı Kürt yazar Musa Anter, 1920’de Mardin’e bağlı Nusaybin ilçesinin Eskimağara köyünde doğdu. Ortaokul ve liseyi Adana’da okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1944’te Abdurrahim Rahmi Zapsu’nun kızı Ayşe Hale ile evlendi. Cüneyt Zapsu’nun halası olan Ayşe Hanım ile evliliğinden Anter, Rahşan ve Dicle adlı üç çocuğu oldu. Yayımladığı “Qimil” (Kımıl) adlı Kürtçe şiirden dolayı 1959’da idamla yargılandı. 1963’te ve 12 Eylül darbesinden sonra Kürtçülük propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. Yaşamı boyunca toplam 11.5 yıl hapis yattı.
KURŞUN YAĞDIRDI
Musa Anter, bir konferans için gittiği Diyarbakır’da 20 Eylül 1992 tarihinde öldürüldü. O gün Orhan Miroğlu, Musa Anter’i evine yemeğe götürecekti. Bu amaçla Dağkapı semtindeki bir otelde buluştular. Anter, Çınar ilçesinden bir arazi meselesi için gelecekler olduğunu söyleyerek “Sen eve git, sonra gelip beni otelden alırsın” dedi. Ancak Miroğlu, Anter’i yalnız bırakmak istemedi. O arada kendini, arazi meselesinde arabulucu olarak tanıtan Hamit Yıldırım da otele geldi. Birlikte taksiye bindiler. Ancak Musa Anter yolda şüphelenince taksiden indiler. Taksici gittikten sonra da Hamit Yıldırım, silahına sarıldı. Yazar Anter öldü, Orhan Miroğlu ise ağır yaralandı. Olay yerinde 13 kovan bulundu. Cinayeti, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın planladığı da ortaya çıktı.
FİLM GİBİ OPERASYON
Batuyan aşiretine mensup olan Hamit Yıldırım; Şırnak’ın Kumçatı beldesinde Aşağı Mahalle, Değirmen Caddesi, No: 65 adresinde oturuyordu. Hamit Yıldırım’ın, haber yayımlandığı saatlerde, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla Musa Anter cinayetinin tetikçisi olduğu iddiasıyla gözaltına alınması bekleniyor.
TEKNİK TAKİBE DE ALINDI
Polis, zanlının ilişki ağını ve bağlantılarının sırrını çözmek için telefonlarını da teknik takibe aldı. Katil zanlısı Hamit Yıldırım’ın iki ayrı adreste kaldığı tespit edildi. Bu adreslerle Elazığ ve Diyarbakır’daki iki ayrı yere operasyon düzenlenmesi de gündemde. Hatta operasyon için Şırnak ve Elazığ Emniyet Müdürlükleri’nden ekiplere yazı yazıldığı öğrenildi. Bölge, jandarma bölgesi olduğu için jandarma kuvvetleri de operasyona katılacak. Soruşturmanın, Hamit Yıldırım’ın ifadelerine göre genişletilmesi de gündeme gelebilecek.
Eylül 1992’den beri kimlik değiştirmeye bile gerek duymaksızın Şırnak’ta yaşayan Musa Anter suikastı tetikçisi Hamit Yıldırım ilk kez Sabah Özel İstihbarat Bölümü tarafından görüntülendi. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği de son ortaya çıkan belge ve bilgiler ışığında Musa Anter cinayeti dosyasını tozlu raflardan indirdi. Üstelik zaman aşımına yalnızca üç ay gibi bir zaman kala…
STOCKHOLM’DEN ŞIRNAK’A…
Sabah’ın haberi yayımlandığı an itibariyle savcılık da Yıldırım’ı gözaltına alacak. Bu gözaltı sayesinde, 20 yıl olan zaman aşımı süresi de 30 yıla çıkmış olacak. Dolayısıyla davanın zaman aşımından düşmesi riski ortadan kalktı. Bugüne kadar tek bir kare fotoğrafı çekilemeyen Yıldırım’ı görüntülemek için Güneydoğu’nun zor şartlarında üç ayrı ekiple çalışan ekibimiz, İstanbul’dan Stockholm’e, Ankara’dan Diyarbakır’a, Mersin’den Şırnak’a uzanan 6 aylık yorucu ve son derece titiz bir çalışma yürüttü. Ve sonuçta karanlık cinayeti aydınlatacak bilgilere ulaştı. Savcılık ve Emniyet yetkililerinin ‘ölü dosya’ olarak nitelendirdiği 1992/2598 numaralı Anter dosyası de böylece yeniden açıldı.
PKK İTİRAFÇISI, ADINI VERMİŞTİ’
Ape Musa’ olarak da bilinen ünlü Kürt yazar Musa Anter 1992’de öldürülmüştü. Son gelişmelerle Hamit Yıldırım’ın, Musa Anter cinayetinde tetiği çeken kişi olduğu netleşti. Yıldırım’ın adını ilk kez, İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşayan JİTEM ve PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan telaffuz etmişti. Abdülkadir Aygan, yıllar sonra 1991’deki haliyle fotoğrafını gördüğü Şırnaklı Hamit’i kesin olarak teşhis etti. Cinayetin işlendiği gece Anter’le birlikte olan ve Şırnaklı Hamit’in silahından çıkan beş mermiyle ağır yaralanıp, büyük bir şans eseri sağ kurtulan Kürt yazar Orhan Miroğlu da Hamit Yıldırım’ın 20 yıl öncekini fotoğrafını teşhis etti.
MİROĞLU: ÇOK BENZİYOR
Bir gece yarısı Sabah gazetesine gelerek tetikçinin eski ve yeni fotoğraflarını inceleyen yazar Miroğlu, eski fotoğraftaki kişinin tetikçiye çok benzediğini söyledi ve şöyle konuştu: “PKK itirafçısı Aygan onu tanıyordu. Ben yarım saat gördüm. Ama o gecenin kötü hatırası olarak zihnimde kalan suret, bu gördüğüm fotoğrafa çok yakın. Musa Anter’i ve beni vuran adam büyük bir ihtimalle budur.”
SAVCILIK HAREKETE GEÇTİ
Musa Anter dosyasını yeniden açan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, yeni bulgu ve belgeler ışığında harekete geçti. Soruşturmayı Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Coşkun yönetiyor. Coşkun, bölgedeki tüm faili meçhullerle ilgili soruşturmaları yürüten isim… Savcı Coşkun, kritik operasyonu Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Karaca ile koordineli biçimde yürütüyor. Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne atanan Karaca, Adana’ya gitmeden önce Diyarbakır’daki son görevini izin dahi kullanmaksızın yürüttü. Operasyona, Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri imza attı. Öte yandan olayın olduğu tarihte yazar Musa Anter, Orhan Miroğlu ve Hamit Yıldırım’ın bindiği taksiyi kullanan şoför Mehmet Sinanoğlu ile Anter’in kaldığı otelin görevlisi Osman Ünsal Ateşal’ın da ifadeleri alınacak. Her iki kişiye teşhis için Hamit Yıldırım’ın o dönemden ve günümüzden fotoğrafları gösterilecek.
MUSA ANTER KİMDİR?
APE Musa’ lakaplı Kürt yazar Musa Anter, 1920’de Mardin’e bağlı Nusaybin ilçesinin Eskimağara köyünde doğdu. Ortaokul ve liseyi Adana’da okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1944’te Abdurrahim Rahmi Zapsu’nun kızı Ayşe Hale ile evlendi. Cüneyt Zapsu’nun halası olan Ayşe Hanım ile evliliğinden Anter, Rahşan ve Dicle adlı üç çocuğu oldu. Yayımladığı “Qimil” (Kımıl) adlı Kürtçe şiirden dolayı 1959’da idamla yargılandı. 1963’te ve 12 Eylül darbesinden sonra Kürtçülük propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. Yaşamı boyunca toplam 11.5 yıl hapis yattı.
KURŞUN YAĞDIRDI
Musa Anter, bir konferans için gittiği Diyarbakır’da 20 Eylül 1992 tarihinde öldürüldü. O gün Orhan Miroğlu, Musa Anter’i evine yemeğe götürecekti. Bu amaçla Dağkapı semtindeki bir otelde buluştular. Anter, Çınar ilçesinden bir arazi meselesi için gelecekler olduğunu söyleyerek “Sen eve git, sonra gelip beni otelden alırsın” dedi. Ancak Miroğlu, Anter’i yalnız bırakmak istemedi. O arada kendini, arazi meselesinde arabulucu olarak tanıtan Hamit Yıldırım da otele geldi. Birlikte taksiye bindiler. Ancak Musa Anter yolda şüphelenince taksiden indiler. Taksici gittikten sonra da Hamit Yıldırım, silahına sarıldı. Yazar Anter öldü, Orhan Miroğlu ise ağır yaralandı. Olay yerinde 13 kovan bulundu. Cinayeti, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın planladığı da ortaya çıktı.
FİLM GİBİ OPERASYON
Batuyan aşiretine mensup olan Hamit Yıldırım; Şırnak’ın Kumçatı beldesinde Aşağı Mahalle, Değirmen Caddesi, No: 65 adresinde oturuyordu. Hamit Yıldırım’ın, haber yayımlandığı saatlerde, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla Musa Anter cinayetinin tetikçisi olduğu iddiasıyla gözaltına alınması bekleniyor.
TEKNİK TAKİBE DE ALINDI
Polis, zanlının ilişki ağını ve bağlantılarının sırrını çözmek için telefonlarını da teknik takibe aldı. Katil zanlısı Hamit Yıldırım’ın iki ayrı adreste kaldığı tespit edildi. Bu adreslerle Elazığ ve Diyarbakır’daki iki ayrı yere operasyon düzenlenmesi de gündemde. Hatta operasyon için Şırnak ve Elazığ Emniyet Müdürlükleri’nden ekiplere yazı yazıldığı öğrenildi. Bölge, jandarma bölgesi olduğu için jandarma kuvvetleri de operasyona katılacak. Soruşturmanın, Hamit Yıldırım’ın ifadelerine göre genişletilmesi de gündeme gelebilecek.
Emniyet, önümüzdeki iki hafta içinde pasaport teslimatlarının normale döneceğini bildirdi.
Milliyet’in edindiği bilgilere göre, Darphane Genel Müdürlüğü’nce açılan ihaleyi kazanan firmanın hazırladığı yeni tip pasaportlarda kullanılacak çiplerin güvenlik açısından yetersiz olduğunun saptanmasının ardından çip ihalesinin, Kamu İhale Kurumu’nca iptal edilmesiyle başgösteren umuma mahsus pasaport teslimatları iki hafta içinde normale dönecek.
İhalenin iptal edilmesi nedeniyle, Darphane Genel Müdürlüğü’nün, elindeki hazır pasaportları, sayısını azaltarak Emniyet Genel Müdürlüğü’ne göndermesi sonucunda pasaport teslimatlarında yaşanan gecikme krize yol açtı.
Tatil başladı, stokta pasaport kalmadı
Darphane Genel Müdürlüğü’nce gönderilen pasaportların yetersiz kalması sonucunda, her geçen gün katlanan başvuru sayısının büyümesi nedeniyle başvuru sahiplerine pasaportların veriliş süresi 2 günden 1 aya kadar uzadı.
Özellikle İstanbul’dan yapılan başvurularda süre 3 haftaya kadar çıktı. Yaz tatili olması ve Umregezileri nedeniyle artan talebe karşın, Darphane’nin gönderdiği pasaport cüzdanlarının yetmemesi nedeniyle başgösteren sorunun çözümü için Emniyet Genel Müdürlüğü ile Darphane arasında temasların sürdüğü öğrenildi.
Darphane’nin, başta çip ve basılı defter olmak üzere pasaport cüzdanlarındaki eksiklerin giderilmesi için başlattığı girişimin olumlu sonuçlandığı ve 2 haftaya kadar normal sürecin işleyeceği belirtildi. Emniyet yetkilileri, halen 15 gün olan teslimat süresinin 15 Temmuz’dan sonra yeniden eskisi gibi 2 güne ineceğini bildirdi.
Yeni sezonda, yeni bir kadro oluşturmanın çalışması içinde olan siyah-beyazlı ekibin yeni çalıştırıcısı ücretlerinde indirim yapmaması durumunda eldeki mevcut yabancıları kampa çalışmaları için kesinlikle yurt dışına götürmeyecek ve bu şekilde gözdağı verecek.
Beşiktaş’ta, Teknik Direktör Samet Aybaba yeni sezon için yavaş yavaş kollarını sıvarken,Avusturya kampına yabancıların büyük çoğunluğunu götürmeme düşüncesi içinde olduğu ifade edildi.
Aralarında Quaresma ve Simao gibi yıldızların da dahil olduğu birçok yabancısını, ücretlerinde indirim yapmamaları durumunda İstanbul’da bırakacağı belirtildi. Yeni sezon kadrosunda düşündüğü Manuel Fernandes ile sonradan takıma katılacak Almeida dışındaki isimlerde fazla ısrarcı olmayacak olan Aybaba’nın, bu şekilde yabancılara gözdağı vermenin hesabını yapıyor.
Geçmiş dönemlerdeki gruplaşmaları tamamen yok etmek isteyen deneyimli teknik adamı, yabancılar dışında kadroda düşünmediği bazı yerli isimleri de kadro dışında tutacak. 28 kişiyle yola çıkacak olan Aybaba’nın bu düşüncesine bazı yöneticilerin Ferrari olayını örnek göstererek karşı çıktıkları da belirtildi.
Beşiktaş Teknik Direktörü Samet Aybaba, İstanbul’daki kampın ardından yaptıracağı 20 günlük Avusturya kampından sonra yeni sezon kadrosunu netleştirecek. Tecrübeli hoca, özelikle kampta oynamayı planladıkları Manchester City ve Maccabi Tel Aviv maçlarından sonra takıma son şeklini verecek.
Gaziosmanpaşa ile Avcılar’da gerçekleştiren ve bir polis memurunun şehit olmasına yol açan saldırılar, İstanbul polisini alarma geçirdi.
Şehrin kritik bölgelerinde uygulama yapan polis ekipleri, şüpheli otomobilleri durdurarak arama yaptı. Araçları didik didik arayan polisler, şahıslar üzerinde GBT (genel bilgi toplama) taraması yaptı. Olası saldırılara karşı güvenliği üst seviyede tutan ekipler, saldırganları yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.
Atilla Sandıklı 1957 yılında İzmir’de doğdu. 1976 yılında İzmir Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan sonra Kara Harp Okulu’na girdi. Sırasıyla Kara Harp Okulu, Kara Harp Akademisi ve Silahlı Kuvvetler Akademisi’nde eğitimine devam etti. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü’nde doktora derslerine iştirak etti.Atilla Sandıklı İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde doktora eğitimini tamamladı. 2010’da Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Anabilim dalında doçent oldu.
Atilla Sandıklı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerinde karargâh subayı ve komutan olarak görev yaptı. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nde müşavirlik, Harp Akademileri Komutanlığı’nda uluslararası ilişkiler öğretim üyesi ve uluslararası ilişkiler bölüm başkanlığı görevlerinde bulundu.
Atilla Sandıklı Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin kuruluşunda görev aldı ve bir süre bu enstitünün müdürlüğünü yaptı. Kur. Kd. Alb. rütbesinde kendi isteğiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli olduktan sonra Türkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM’ın kuruluşunda genel müdür olarak görev aldı ve bu merkezi kurdu. Bu görevi ve Stratejik Öngörü Dergisi’nin editörlüğünü 4 yıl sürdürdü. TASAM’dan ayrıldıktan sonra Türkiye’nin akil adamlarını bir platform içinde bir araya getirmek maksadıyla Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi’ni (BİLGESAM) kurdu. Halen BİLGESAM başkanlığı görevini sürdürmektedir.
Atilla Sandıklı Çok sayıda ulusal ve uluslararası sempozyum ve kongrenin düzenlenmesinde birinci derece görevler üstlendi. Çeşitli makaleleri ve 15 kitabı yayınlandı. Askeri ve sivil yaşantısında madalya dahil çok sayıda başarı ödülü aldı.
Atilla Sandıklı İngilizce ve Fransızca bilen Atilla SANDIKLI evli ve iki çocuk babasıdır.
Ayça İnci 30 Nisan 1978 , İstanbul da dünayay geldi..Lise eğitimi sırasında reklam filmleri ve müzik kliplerinde oynayarak kamera karşısına geçen sanatçı, 16 yaşındayken Kartal Tibet’in yönettiği “Borsa” adlı tv dizisinde ilk rolünü aldı. Emektar sinema oyuncusu Bilal İnci’nin torunu olan Ayça İnci, resim konusunda üniversite eğitimi almak istemesine karşın, düşünce değişikliğiyle oyunculukta karar kılarak 1997’de Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda kurs gördü. MSM’de dört yıl sinema, müzikal ve tiyatro eğitimi aldı. Ahmet Kaya’nın Beni Vur isimli şarkısının Sinan Çetin tarafından çekilen klibinde yer aldı. Uğur Yücel’le tanışmasının ardından “Alacakaranlık” dizisinde rol alarak dikkat çeken sanatçı, Süheyl Uygur – Behzat Uygur Tiyatrosu’nda turne oyunlarında görev yaptı. İnci, sinema ve dizi filmlerde rol almayı sürdürmektedir.
Ayça İnci’nin Oynadığı dizi ve sinema filmleri Akasya Durağı-(Sonradan Girdi) 2008 Semum – 2007 Karagümrük Yanıyor – 2006 Yalancı Yabancı – 2006 O Şimdi Mahkum – 2005 Yanık Koza – 2005 İstanbul Şahidimdir – 2004 Kin ve Gül – 2003 Alacakaranlık – 2003 Kumsaldaki İzler – 2002 Cabbar – 2002 Borsa – 1993
Doğum Tarihi : 15 Haziran 1925 Vefat Tarihi : 11 Ekim 2005
Attilâ İlhan ; Türk şair, romancı, denemeci, gazeteci ve eleştirmen. Entelektüel çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuş bir aydındır.
Hayatı:15 Haziran 1925’te Menemen’de doğdu. Tam ismi, Attilâ Hamdi İlhan’dır. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat’ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı.
Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı’nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. 1946’ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayımlanmaya başladı. 1948’de ilk şiir kitabı Duvar’ı kendi imkânlarıyla yayımladı.Tiyatro ve sinema sanatçısı Çolpan İlhan’ın ağabeyidir.
1948 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nâzım Hikmet’i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris’e gitti. Bu harekette faal olarak yer aldı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan birçok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye’ye geri dönüşünde başı sık sık polisle derde girdi. Sansaryan Han’daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Şair bu gerilim havasını ilk şiirlerinde olmasa da özellikle Bela Çiçeği gibi kitaplarında eski günlerini yad ettiği ya da eleştirdiği şiirlerini yayımladı. Birkaç kez gözaltına alındı.
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı soruşturmaya uğrayınca Paris’e tekrar gitti. Fransa’daki bu dönem, Attilâ İlhan’ın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950’li yılları İstanbul – İzmir – Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953’te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlamıştır.
1957’de gittiği Erzincan’da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul’a dönüş yapan Attilâ İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960’ta Paris’e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968’de evlendi, 15 yıl evli kaldı.
Attilâ İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirdi. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan’ın 2004’ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 11 Ekim 2005’te İstanbul’daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.
2003 Sertel Demokrasi Ödülü’ne layık görülmüştür. 1946 CHP Şiir Yarışması İkinciliği 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü tutuklunun Günlüğü ile 1975 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile vefatından sonra 2007 yılında kurulan Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı çalışmalarına devam etmektedir.
Attilâ İlhan Tüm Şiirleri
34 FN 346 Adım Sonbahar Adımla Nasıl Berabersem Ağır Kan Kaybı Ağustos Çıkmazı Ah An Gelir Arabesk Artı Sonsuz Aydınlık Neyin Oluyor Senin? Ayrılık Sevdaya Dahil -1 Ayrılık Sevdaya Dahil -2 Ayrılık Sevdaya Dahil -3 Ayrılık Sevdaya Dahil -4 Ayrılık Sevdaya Dahil -5 Aysel Git Başımdan Bakarsak Bana Bir Şimşek Çak Batan Bu Köhne Şileb… Bekle Bela Çiçeği Belki Gelmem Gelemem Belma Sebil Ben Artık Küsüm Ben Sana Mecburum Bence Malumdur Bir Üç Beş Biraz Paris’ ‘ Böyle Bir Sevmek Büyük Yolların Haydudu Carıcın De Geçen Kış Cebber Oğlu Memmed Cinayet Saati Cinnet Çarşısı Claude Diye Bir Ülke Delik Deşik Diyalektik Gazel Duvar Elde Var Hüzün Elimden Gelen Bu Emirganda Çay Saati Emperyal Oteli Gece Buluşması Gecenin Kapıları Geç Kalmış Ölü Geçerdi Hep Gibi Redifli Gazel Hacı Murad In Ölümü Hannelise Harp Kaldırımda Aşk Hayır… Her Sabah, Yanılmak!.. Herşeyi Birden İstemek Issızlığın Çığlığı Işık Mezarlığı İhtiyar Balladı İki Yüzlü Melekler İkinizden Hanginiz İstanbul Ağrısı Jilet Yiyen Kız Kadınlar Sonbahar Kalk Gidelim Kadınlar Balladı Kaptan -1 Karantinalı Despina Kırmızı Pazar Kim Kaldı Kim O? Kimi Kimi Sevsem Sensin Korkarım Korkunun İsi Korkunun Krallığı Mahur Beste Maria Missakian Memleket Havası Mevsimdir Mihaka Muhalif Rüzgar Muhayyer Mustafa Kemal… Müjgan’a Aşk Şarkıları Nasıl Bir Sevdaysa Nasıl Olduysa Nefesler -4 Neydi O Bir Zamanlar Nöbet Değişimi O Sözler Ki Onsekiz Ölmek Yasak Ömer Haybonun Son Günleri Pia Pusudaki Rast “Zenci” Peşrevi Rinna-Rinnan-Nay Rüzgar Gülü… Saçların Örülmüş Olmalı Sakın Ha Saklı Sevda Salı Sabaha Karşı Sana Ne Yaptılar Sen Benim Hiçbir Şeyimsin Sen Beyaz Bir Kadınsın Sen Burda Bir Yabancısın Sen Yoksun Serüvenin Sonu Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken Silahlı Dört Besmele Sisler Bulvarı Sokağa Çıkma Yasağı Sokaklarda Mızıka Çalma Çocuk Söyler Sultan-ı Yegah Süheyla Değildi Adın Süleyman Şahane Serseri Şeyh Bedrettin-i Simaviye Gazel Şubat Yolcusu Tarz-ı Kadim Tatyosun Kahrı Tut Ki Gecedir Tutuklunun Günlüğü Usturanın Ağzında Üçüncü Şahsın Şiiri Varsağı -1 Varsağı -2 Varsağı -3 Waldorf Astoria Yağmur Gemileri Yağmur Kaçağı Yağmurda Sis Düdükleri Yalnızlığı Denemek Yalnızlık Şiiri… Yanılsama Yasak Sevişmek Yazın Son Günleri Yirmibeşinci Kısım Zeynep Beni Bekle
Romanları
Sokaktaki Adam (1953) Zenciler Birbirine Benzemez (1957) Kurtlar Sofrası (1963) Aynanın İçindekiler serisi Bıçağın Ucu (1973) Sırtlan Payı (1974) Yunus Nadi Roman Armağanı Yaraya Tuz Basmak (1978) Dersaadet’te Sabah Ezanları (1981) O Karanlıkta Biz (1988) Allah’ın Süngüleri: Reis Paşa (2002) Gazi Paşa (2006) Fena Halde Leman (1980) Haco Hanım Vay (1984) O Sarışın Kurt (2007)
Doğum Tarihi :23 Nisan 1928, İstanbul – Vefat Tarihi : 14 Haziran 2008 İzmir
Avni Anıl ; Türk sanat müziği bestecisidir. Selimiye’deki Ondokuzuncu İlkokulu bitirdi, Paşakapısı Ortaokulu ve Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. Askerlik sonrası Polis Enstitüsü’ne girdi. 1955 yılında polislikten ayrıldı ve gazeteciliğe başladı. Üç yıl Akşam gazetesinin sanat sayfasını yönetti. 1955-1967 yılları arsında İstanbul Radyosu’nun haber servisinde çalıştı.
1967 yılında “Anıl Yayın Ajansı”nı kurdu, Dünya gazetesinin sanat sayfasını yönetti. “Musıkî ve Nota” dergisini çıkardı. “Musıkî Sözlüğü” adı altında dört ciltlik eserinde müzik tarihi için önemli hatıralar yayımladı.1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 14 Haziran 2008 günü İzmir’deki evinde, seksen yaşında vefat etti.
Besteleri
Rüya gibi uçan yıllar, az biraz durun durun biraz Dilşâd olacak diye kaç yıl avuttu felek Sevmiyorum seni artık gözlerimi geri ver Biraz kül biraz duman, o benim işte Kader kime şikâyet edeyim seni bilemem Unutamıyorum, unutamıyorum gecem yok artık gündüzüm yok Gözlerin bir aşk bilmecesi sorar gibi Unutulmuş ne varsa sevgiden geri kalan Aşk bu değil yapma güzel Ne yeşili ne siyahı gözümde hep gözleri var Mihrâbım diyerek sana yüz vurdum İçimde nice uzun yılların özlemi var (Ağla Gitar) Kaderimde hep güzeli aradım Öyle dudak büküp hor gözle bakma Bir peri masalı kulaklarına Bir göz aşinâlığı var aramızda, sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz Gün be gün yaşanan o hatırayı unutup bir yana atmak olmaz ki Şarkılar söyle o sahillerde Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul’un Akşamın olduğu yerde bekle diyorsun gelmiyorsun Şu yalan dünyayı aşksız geçirme Sen ne kadar saklasan gönlündekini Ben yağmur, ben güneş, ben sevgi seliyim Aşk nedir nasıldır, bilen var mı? Firâkınla yansa ten yine vuslat dilemem Ağlaya ağlaya giderim diyor(Gelin alayı) Safalar getirdiniz safa geldiniz dostlar Sen körfeze geldiğin zaman yıldızlar güler Bir geceye bir ömür verilir Kanlıca’da Gözlerin kömür senin, bakışın ömür senin Bir kerre bakanlar unutur derdi günahı Aman Adanalı Canım Adanalı
Doğum Tarihi : 22 Mayıs 1918, Edirne Vefat Tarihi : 11 Ağustos 1982, İstanbul
Aydın Arakon ; Yönetmen ve senaristdir.
Işık Lisesi’nin bitirdikten sonra bir süre mimarlık, sonra da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gören Aydın Arakon, her iki okulu da yarıda bıraktı. Lise yıllarında öykü yazmaya başladı. Okul arkadaşı Sabahattin Kudret Aksal ile birlikte Sokak adlı uzun ömürlü olamayan bir edebiyat dergisi çıkardılar. Bir süre sonra senaristliğe başlayan Arakon, 1948 yılında girdiği Yeşilçam’da ertesi yıl yönetmenliğe de başlayıp, senaryo yazarlığıyla birlikte yürüttü. Araştırmacı kişiliğiyle tanınan sanatçı, Fosforlu Cevriye filmiyle ünlenmişti. Kendisi gibi öynetmen olan İlhan Arakon’un kardeşidir.
Senarist
Sonsuz Geceler – 1965 Kahpe – 1963 Fosforlu Oyuna Gelmez – 1962 Şehvet Uçurumu – 1962 Yumurcak Faka Basmaz – 1962 Hodri Meydan – 1962 Yumurcak – 1961 Ölüm Film Çekiyor – 1961 Özleyiş – 1961 Ya Ben Ya O – 1961 Civanmert – 1960 Fosforlu’nun Oyunu – 1959 Fosforlu Cevriye – 1959 Üç Arkadaş – 1958 Hayat Cehennemi – 1958 Tuzak Oteli – 1956 Miras Uğrunda – 1956 Sahildeki Kadın – 1954 Kızıltuğ – 1952 Ankara Ekspresi – 1952 İstanbul’un Fethi – 1951 Vatan İçin – 1951 Çığlık – 1949 Dinmeyen Sızı – 1949 Efsuncu Baba – 1949 Dümbüllü Macera Peşinde – 1948 Efe Aşkı – 1948
Yönetmen
Acımak – 1970 Sonsuz Geceler – 1965 Uçurumdaki Kadın – 1964 Ankara’ya Üç Bilet – 1964 Kahpe – 1963 Hodri Meydan – 1962 Şehvet Uçurumu – 1962 Yumurcak Faka Basmaz – 1962 Ver Elini İstanbul – 1962 Fosforlu Oyuna Gelmez – 1962 Ölüm Film Çekiyor – 1961 Özleyiş – 1961 Ya Ben Ya O – 1961 Yumurcak – 1961 Civanmert – 1960 Fosforlu’nun Oyunu – 1959 Fosforlu Cevriye – 1959 Hayat Cehennemi – 1958 Senin İçin – 1957 Miras Uğrunda – 1956 Tuzak Oteli – 1956 Sahildeki Kadın – 1954 Kızıltuğ – 1952 Ankara Ekspresi – 1952 İstanbul’un Fethi – 1951 Vatan İçin – 1951 Çığlık – 1949 Efsuncu Baba – 1949
Çetin Tekindor, Türk tiyatro, sinema, dizi oyuncusu ve seslendirme sanatçısı.
1970 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’ndan mezun oldu. Tiyatro sahnelerine IV. Murat oyunu ile giriş yaptı. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda “Sahne ve Diksiyon” dersleri veren Tekindor, daha sonra aynı görevini 1998 yılına dek Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde sürdürdü. Onun daha büyük kitlelerce tanınması, TRT televizyonunda 1976-1977 yıllarında yayınlanan ‘Mc Millan ve Karısı’ dizisindeki, Rock Hudson’ın oynadığı Emniyet Müdürü Stewart McMillan karakterini seslendirmesiyle oldu. Daha sonra Yücel Çakmaklı`nın yönettiği 1983 yapımı Küçük Ağa dizisiyle çok tanınan bir sima oldu.
Beyazperde ile ilk tanışması ise Başar Sabuncu’nun yönettiği ve Müjde Ar ile başrollerini paylaştığı Kaçamak (1987) filmi ile oldu. Bir taraftan tiyatro oyunlarında rol alıp, TRT’de yayınlanan yabancı film ve dizi filmleri için seslendirme yaparken, diğer taraftan Dönemeç (1988), Önce Canan (1988) gibi dizilerde ve Son Türbedar (1996), Kerem (1999) gibi TV filmlerinde rol aldı. Ardından oldukça büyük izlenme oranlarına ulaşma başarısı yakalayan Yılan Hikayesi (1999) dizisinde Sinan adında Kral lakaplı önemli bir rol üstlendi.
Bunu Tutku Çemberi (2000), Üzgünüm Leyla (2002) ve Çaylak (2003) dizileri takip etti. Aynı yıl, kariyerinin ikinci sinema filmi Karşılaşma ‘da oynadığı rol ile 2003 Ankara Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı. Yine 2003 yılında rol aldığı Bir İstanbul Masalı dizisi, televizyon ekranlarında oldukça önemli başarılar elde etti. 2004 yılında, Ahmet Ümit’in aynı adlı polisiye romanından uyarlanan Şeytan Ayrıntıda Gizlidir adlı dizide rol aldı. Aynı yıl iki sinema filminde birden rol aldı.
Bunlardan ilki 5 farklı Türk yönetmeninin 5 farklı öyküye imza attığı Anlat İstanbul, diğeri ise Türkiye’de çok büyük bir gişe başarısı elde eden, Çağan Irmak’ın yönettiği Babam ve Oğlum ‘du. İzmirli köy ağası Hüseyin Efendi’yi canlandırdığı bu film, Tekindor’a 27. SİYAD Türk Sineması Ödülleri’nde ve 13. ÇASOD Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülleri kazandırdı. Çetin Tekindor, sinema ve dizi oyunculuğuna halen devam etmektedir.
Kürt kökenli olan Ayşe Şasa, 1941 yılında İstanbul’da doğdu. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nde okudu, 1960 yılında mezun oldu. Robert Kolej’in İdari Bilimleri Bölümü’ne devam etti(1963-1965). 1963 yılından itibaren senaristlik yaptı. Bu yıllarda kendisini Marksist olarak tanımlıyordu. Kemal Tahir ile güçlü bir dostluk kurdu ve bu dostluğun onun üzerinden derin etkileri oldu. Son Kuşlar, Ah Güzel İstanbul, Utanç ve Gramofon Avrat gibi filmlere imza attı. 1993 yılında sinemayla ilgili Yeşilçam Günlüğü adlı denemeleri yayınlandı. Bu ana kadar başından 2 evlilik geçti. İkinci evliliğini Ünlü Yönetmen Atıf Yılmaz ile yaptı.