Posts Tagged ‘kadar’

AŞKIMA ŞiiR

Cuma, Haziran 22nd, 2012


işte ben sensiz geçen bir güne daha merhaba diyorum.
Tadı yokki bir somun ekmeğin,suyun,
Soluduğum havanın,
Tadı bile yok ne şekerin ne tuzun.
Yokki sevenim,
Ben çiçekleri bile sevemem korkarım dikenlerinden.
Ben aşık olmadım,belki oldum göründüm.
Yaşamımdaki aşkı,
içemedim ki o duyguyu acımı tatlımı.
Sabır, sabır çektikçe ufalanır parçalanır yüreğim…
Beni bugün benimle bırakın acılarımla,
Tükenip giden umutlarımla.
Uğraşmayın benimle,
Acımayın boş çuvallar gibi atın.
Atın ne fark eder ki…
Vurun be vurun;
Birde siz vurun,ne yani vurulmadık yerim mi kaldı?
Korkmuyorum ölmekten,
Artık ölüm bile bana boş geliyor.
işte ben bunlerı yaşıyorum.
işte ben denizim.
Azgın dalgalara kapılmış bir gemi,
Yokki yok gidecek hiç bir yeri.

Aşkım bu mısraları içimden geldiği gibi
yazıyorum
Biraz duygusal oldu ama bu gece şairliğim tuttu.
Ve ağlıyorum AĞLIYORUM..!
Seni bilmesemde görmesemde ne fark eder ki ben senın o tertemiz yüreğini seviyorum.

seni ilk gördüğüm gün okul elbiselerin vardı,
seni ilk gördüğüm gün kalbim alevler içinde kaldı,
seni ilk gördüğüm gün allahtan istedim sei bana versin diye
seni ilk gördüğüm gün vurulmuşum ela gözlerine
seni ilk gördüğüm gün tutulmuşum can yakan tatlı sözlerine…

üşüdüğümde yorganım oldun bazen ıssız gecelerde,
yürüdüğüm de yoldaşım oldun bazen sessiz bom boş sokaklarda
düşündüğümde seni buldum hep hayallerimde
bu can var oldukça sen varsın her her yerimde…

bir su damlası kadar yalnız ama bir yağmur damlası kadar kalabalığım
bir kelebek kadar kısa ömrüm ama bir tarih kadar ebediyim
bir harf kadar anlamsız ama bir cümle kadar sonsuz AŞKIM…

gözlerimdeki özlemim kalbimdeki en büyük yerin
sana olan bu sevgim
hiç bir zaman dinmeyecek!!
içimi ısıtan sözlerin
ruhumda atan kalbin
uçsuz bucaksız mehtap gibi gözlerin
hiç bir zaman ölmeyecek!!…

aslında gece gündüze sevdalıdır
gündüz geceye,
bu yüzden en çok şafaklarını severler zamanın
gündoğumlarında gece gündüzü dinler
günbatımlarında gündüz geceyi,
insanlara duyuramasalar da seslerini
ikisinin de tek şey vardır söyledikleri birbirlerine:
Özlüyorum Seni..

(ve ben şimdi ne seni yazacak kadar özgürüm ne yazamayacak kadar deli.)

seni kalbime yazdım
aşkımı şiirlere
bir sana yenildim ama
bir de sana kıyamadım
kendi hayatıma kıydığım gibi…

seni yıllara yazdım
yıllarca sevdim
yıllarca bekledim
ve her yıl bir asır oldu
sensiz her anın yıl olduğu gibi…

seni camlara yazdım
her yağmur arkasından
ve her yağmurda ağladım bulutlarla
sana ve aşkıma ağladım
öksüz bir çocuk gibi…

seni şarkılarıma yazdım
söylendin mısralarda
ama ne yazık ki hep kederli şarkılar
meylere meze olanlardan
benim aşkına ziyan olduğum gibi…

Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak….

Aşkıma

Arayıp sormasanda …

Beyazlar içinde rüyanda görmesende

gecelerce adımı sayıklamasanda

olsun canım varlığın yeter

AŞK

Cuma, Haziran 22nd, 2012

AŞK
Günah olmayacak kadar mahsum
Köle olmayacak kadar özgür
Ulaşılmayacak kadar derin
Unutulmayacak kadar yakın
Seninle yaşanacak kadar özeldir

Sen gözlerimde ateş
Damarlarımda kansın
Bırak bu deli gönlüm
Izdıraptan yansın
Sahipsiz yüreğimde
Tükenmeyen imansın
Sevmek en kutsal duygu
SEVMEYENLER UTANSIN

seni seviyorum

Cuma, Haziran 22nd, 2012


ılık bir rüzgar esti, Nereden geldi bilmiyorum…
nereye gidiyorsun diye sordum..
Özlenen herseye dedi.. Aklima sen geldin.
cünkü özlenen bir tek sendin…
Eger insanlara bos elimi uzatir ve birsey alamazsam cok üzücü;
Ama asil ümitsiz durum;
Dolu elimi uzatip kabul edecek kimseyi bulamamamdir…
Hic yüz vermedim günese bugün..
Resmini gösterip hava attim ciceklere..
Adini zipkinla kazdim gögün en yüksek yerine…
Bir de SENi SEViYORUM diye bagirdim duydun mu?
Hayalin hafizamdan silinene kadar,
izdirabin saclarim dökülene kadar,
Aglamaktan gözlerim kör oluncaya kadar Her dakika Seni Sevecegim…
Sen hic Bugulanmis cama “SENi SEViYORUM” yazip,
Harflerin arasindan disariyi seyrederek,
Kar taneleri altinda Sevdigini hayal ettin mi??
Seni ne yagmurlar,
seller koparabilir kalbimden,
Ne de deli gibi esen firtina,
cünkü bir agacin topraga kök salmasi gibi baglandim sana..
Kulaklarim sessizlige, gözlerim sensizlige,
Gönlüm katlanirsa derde,
Anlami yok yasamanin..
Nefes almak bosuna..
Senin olmadigin yerde …
Bulutlarin gözyaslari pencerene vururken,
Düslere daldigin bir gecede,
Hangi hayaller sana uyumayi unutturuyorsa,
Gelecek sana onlari yasatsin…
icinde öyle umut tasi ki Onu senden kimse alamasin.
Gözlerin hep gülsün,
mutlulugu hep sende arasinlar.
Ama onu kalbinde öyle sakla ki,
Gercekten isteyen bulsun…
Her aya bakisinda beni hatirla, Yildizlar gözlerine takilirsa,
Gözlerine baktigimi sakin unutma,
Bir yaprak düserse avuclarina,
Ellerimdir sakin birakma….
Hayatin bir sevgi öpücügü kadar doyumsuz,
Sevinc gözyaslari kadar güzel,
Seven bir kalp kadar heyecanli,
Askin dokusu kadar masum,
Bir gül kadar gururlu olsun…Askin Kalbindeyse..
Mutlulugun elindeyse, istedigin iki kelimeyse SENi SEViYORUM…

A love / hikayesi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

A LOVE / HİKAYESİ….

l – tanışma

hiç girmemiştin düşlerime ,
kahve fallarımda da yoktun ,
çözemediğim bilmecelerde ,
bir soru bile değildin .

merhaban geldi önce ,
sonra sesin , ardından elin
ve gülümseyen bir iklimin ,
imbatında gözlerin …

ll – ” HAYAL ” gecesi

içtendin , sıcaktın , sıcacıktın ..
o gece , o kalabalıkta – kıskanmasam –
tüm kadehlerde sen olacaktın .

durdurmasam ,
– sevda kavramına yeni bir pencere açıp –
umutsuz sevdanı ,
büyüklere masallar tadında ,
kameralara anlatacaktın ..

güneşin bile pek Sıcak bakmadığı ,
o büyük adayı , Londra’ yı
ve trenlerini Londra ‘ nın .

belliydi ,
sen , çam kokularını ;
uzaklardaki birisi için toplayacaktın ,
yalnızlığınla kanatlanıp ,
yıldız ormanlarından ..

dinlemem ; sevdana saygımdandı ,
hayranlığımdan .
sevgiyle kucaklarken dostluğunu .

lll – ötesi

masalla gerçek arası bir yerlerdeydi zaman ,
gittikçe uzayan hüznünde gecenin .
ben yaşlı bir adam gibi
– ki öyleydim –
sana yaslanıp , gözlerinde izinsiz gezindim .

ama bil ki :
Londra ‘ nın bütün trenlerine kaçak binen ,
ve sana getirebilmek için ,
adını bile bilmediği ,
nefesi çam kokan bir adamı arayan ;
o adam , bendim .

lV – çerçeve

ama ben durdurmadım zamanı ,
resmini çizdim sadece .
bıraksan gidecekti ,
sen çerçeveledin o anı / o gece ..

bir gökyüzü gibi ,
örtülmüşse üstümüze sevda ,
gözlerimizi kaçıramadığımız ,
ve Oksijen kadar bulaşıksa kanımıza ,
biz ne kadar kendimiziz ?

ve kimbilir kaçımız ,
bir başkasını yaşıyoruz ,
o başkası bilmeden , o başkasından habersiz ..?

bazen bir ana sığıyor , cümle zaman…….

Orhun Basat

Gerçekten Sevmek

Cuma, Haziran 22nd, 2012

O durmadan kaçıyor;
Sen ardından gitmiyorsan;

O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.

Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman için
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Renkler onunla değerlenmiyorsa,
Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
Mavi maviliğinin farkında değilse,
Beyaz yalnız o giydiği zaman
Güzelliğini haykırmıyorsa,
Sabahları onu görünceye kadar
Güneş doğmuyorsa
Ve onsuz gökyüzü geceleri
Aya, yıldızlara hasret değilse
Onu sevmiyorsun demektir.

Sokakta gördüğün her yüzde
Ondan bir şeyler aramıyorsan,
Güzel bir manzara,
Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,
Omuzlarına dökülmüş saçları,
Bir sis perdesinin ardında
Her zaman gülen,
Işık saçan gözleri
Aklına gelmiyorsa,
Durup durup avuçlarının
Sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Dünyada yaşayan öteki insanların
Senin için hâlâ bir değeri varsa ,
Ona karşı tutumunu
Toplumun köhne ve manasız
Kurallarına göre ayarlıyorsan
Ve açık açık
Sanki var olduğunu haykırırcasına
Sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Yok o senin için
Her şeyden değerliyse,
Gözünü yumduğun anda
Onu görebiliyorsan,
O bütün şarkılarda,
Bütün şiirlerde,
Bütün resimlerde ise,
Ona muhtaç olduğunu
Söylemekten utanmıyorsan,
Senin içten ve büyük sevgine
Karşılık vermeyeceğinden
Korkmuyorsan,
Bütün bencil duygularından
Sıyrılabilmişsen
Onun için her şeyi,
Ama her şeyi yapacak gücü
Kendinde buluyorsan,
Her hali sana
Ayrı ayrı güzel geliyorsa,
Karşısında kendini
Bir çocuk gibi hissediyorsan,
İstediği anda onun için
Ölebileceksen,
Onun için yaşıyorsan
Ve yine onun için
Bildiğin bilmediğin
Bütün düşmanlıklara
Karşı koyabileceksen,
O her geçen dakika
Sende biraz daha büyüyorsa
Ve kendi kendine bile
Çok sevdiğini bütün
Samimiyetinle,
İnanmışlığınla
İtiraf edebiliyorsan,
Bir gün o seni hiç,
Ama hiç sevmediğini söylese bile ,
Senin sevginde azalma olmayacaksa
Ve ölünceye kadar onu aşkların
En olumsuzu ile sevebileceksen;
İşte o zaman
Onu seviyorsun demektir.

O sana sevmeyi,
Gerçek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.

O , hiç sen olmasan bile,
Seni bir parça sevmese bile….

Ümit Yaşar OĞUZCAN

imkansız aşklar

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İMKANSIZ AŞKLAR

Ben ne imkansız aşklar gördüm,
hiç beni bu kadar üzmedi…

Ben ne çocukça acılar gördüm,
top oynarken düştüğümde;
hiçbiri bu kadar kanamadı,
acıtmadı canımı…

Ben ne kutsal yalnızlıklar gördüm;
senin varlığında
benim suskunluğumdu onlar…
Ben hiç bu kadar eksilmedim,
azalmadım yalnızlığımdan.

Ben ne imkansız aşklar gördüm,
hiçbiri unutturmadı bana sevmeyi,
sevgiyi…

Aslında hiçbiri imkansız değildiler,
sebepsiz nedenlerin,
sebepsiz zulmünü çekiyordu onlar.
Hiçbir aşk imkansız değildi inan,
imkansız zamanların,
gereksiz yalnızlıkların devamıydı onlar…

Anıl Özatalay

Aşkın Acı Hali

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşkın Acı HALİ

Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak…
Evinin, seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin…
Sokağa fırlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin…
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…
“Önemli olan sağlık.”
“Yaşamak güzel.”
“Boş ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…

Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan, ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin…
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“ölüme çare bulundu” ya da “yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını
kaldırıp “ne dedin?” diye sormayacaksın…

Yalnız kalmak isteyeceksin…
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittiğin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın…
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin…
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin…
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiç bir şey oyalamayacak seni…
İlaçlara sığınacaksın…
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…

Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek…
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak…
Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “hiç güneş doğmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin…
nafile…

Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin…
Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla…
Yüreğin burkulacak…
Canın yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefretedeceksin…
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yaşayacaksın…
Buna yaşamak denirse…
Razı mısın bütün bunlara…?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?
O halde aşık olabilirsin

Yanlızlığın Adresi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yanlızlığın Adresi

Gözlerine yüreğimi astım dün gece
Kirpiğinden sevgi damlıyordu karanlığıma
Süzülüyordu saçlarından hayat
Bir Peri gibi gülümsüyordu Dudakların al al…

Teninde gördüm ayrılığı
Utandım yaşamışlığımdan, kocamışlığımdan
Utandım senden sonra yaşıyacaklarımdan.

Bir Yıldız kadar yorgundum ve Rüzgar kadar yanlız
Istesen kalırdım,yanardım, yakardım, tenini tuz gibi.
Yanardım istesen sönerdim Islaklığınla…
Sense ayrılığı sevdin benden ziyade…
Oysa ki sen degil miydin çölümde çiçek açtıran
Sen değil miydin dilimi dolandıran.

Ah yanlızlığımın heyulası, madem bitecek içimdeki bu nefes
Soluk soluğa sana vermeliyim..

Zaten ben ne zaman Süt içmeye kalksam
Hep üstüme dökerim,
Anamdan emdiğimi burnumdan getirir Hayat..
Ne zaman bir yudum şarap içsem zehirlenirim
Ve zaman sevsem birini Dağılırım ipi kopmuş tesbih gibi….

Gözlerimi Yüreğine astım dün gece
Sormadım kendime son isteğimi
Sormadım ayrılık yangınlarının küllerini
Kim süpürecek diye,
Yanlızlığın dar ağacıydı Kirpiklerin
Yağlı bir ilmek gibi gecirdiğim,sesindi, kokundu, rengindi

Duasız bir ayindi sesizliğin
Sesizliğinden anladim ayrılığı
İstesen silerdin şulesiz bir fenerin izini siler gibi
Silerdin istersen Öperdin, anlıma vuran Kara yellerin izini
Sense ayrılığı sevdin benden ziyade
Ve umutlarım karanlığında söndü

Bir Yıldız kadar yorgundum ve rüzgar kadar yanlız.
Hasret bir Pencereydi tamamlanmış yanlızlığıma
Sınırını çizemediğim,ayrılık Ülkesiydi
Şimdi bir lokmadır yasamak,demir bir yumruk gibi boğazıma takılan
Ve yitik bir yüreğin gözlerinde,iki damladır var olmak.

Ey yanlızlığın Heyulası, madem bitecek içimdeki bu nefes
Soluk soluğa sana vermeliyim, sana vermeliyim…

Mehmet Tokat

Seni Beklerim

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Seni Beklerim

Tesadüf ya, yıllardan sonra seni tekrardan gördüm
Geçen gün, geçen zaman seni ne çok değiştirmiş
Elin elini tutmuş bir de erkek çocuk gördüm
Demek ki son aşkın şirin bir meyvesini vermiş

Otuz metre ileriden aheslice yürüdünüz
Bir an dayanamayıp, koşup gelmek istedim
Lakin, siz ne benim karım, ne de çocuğumdunuz
Ve herşeyden habersiz yürüdünüz sakin sakin

Çocuğun da sana benziyor, senin kadar güzel
Saçları siyah, yanağı al…Burnu sen değilsin
Görmedim ama, belki de babasına çekmiş
Bırak şimdi babasını ..Sen, hala çok güzelsin

Hani bizim de böyle çocuğumuz olacaktı
Hani kaşları saçları sana, burnu da bana
Hani gözü sana, eli bana benzeyecekti
Hani, elinden tutup gezdirecektik parkları

Böyle olmadı bir tanem, böyle olmamalıydı
Yine geldiğim gibi, geri gitmek zorundayım
Sen ellerin olmuşsun, benim umudum kalmadı
Gitmeliyim bir tanem, burada kalmamalıyım

Sen unut beni, unut aramızda geçenleri
Beni nasıl da seviyordun, öyle sev onları
Kocanı sev, çocuğunu sev, koy kenara beni
Ben unutmalıyım, unutmalıyım buraları

Yalnız! ..Belki bir gün, ölüm haberimi duyarsan
Mezarıma beklerim, unutma seni beklerim
Gül gibi yanaklarını toprağıma koyarsan
Mezarda bile onu gözyaşlarımla beslerim

Bu adam neyin oluyordu diye sorarlarsa
Sevdalımdı de, ben aşağıda seni dinlerim
O’nu bu kadar da çok mu seviyordun derlerse
Sevdamla öldürecek kadar demeni beklerim

Alıntıdır

Gözlerin

Cuma, Haziran 22nd, 2012

GÖZLERİN

Gözlerin kadar derin sırlarım var.
Gözlerin kadar çözülmemiş,
Yorulmamış düşlerim var benim.

Gözlerinle başlarım güne.
Gözlerini düşlerim.
Yol gösterir gönlüme;
Güzel gözlerin

Gün batar ,
Gözlerin doğar geceme;
Gözlerin gözlerimde,
Bakışların düşlerimde uyurum.

Düşlerime yine düşer gözlerin..

Derdimiz

Öyle İçimdesin Ki

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Öyle İçimdesin Ki

Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.
Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.

Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu, diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?

Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.

Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.

Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.

Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başında içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.

Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.

“Yine zamansız yağmurlar” dedim, “Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları” dedim, “Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?” dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum.

Neler yazmışım diye merakımdan.

Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.

Aşkın Tarifi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak….
Evinizin sizi içine sığdırmayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz…
Sokağa fırlayacaksınız..
Sokaklarda dar gelecek..
Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendinizi taşıyamayacak kadar büyüyecek,
Bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz…
Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan…
‘ Önemli olan sağlık.’
‘ Yaşamak güzel !’
‘Boş ver her şey unutulur.’
Siz hiçbirini duymayacaksınız..
Göz yaşlarınızdan etrafı göremeyecek hale geleceksiniz…
O’ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek,
az sonra
kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz…
hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz…
‘Ölüme çare bulunda’ ya da
‘ yarın kıyamet kopacakmış !’ deseler
başınızı kaldırıp
‘ne dedin?’ diye sormayacaksınız…
Yalnız kalmak isteyeceksiniz..
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek,
Geçmişi düşüneceksiniz…
Neredeyse dakika dakika
Ama
Kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz…
Gittiğiniz yerlere gitmek…
Bu size hiç iyi gelmeyecek ama
Bile bile yapacaksınız…
Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğinizi söyleyecek olsa,
Kaçacaksınız..
Aslında kurtulmak istediğiniz halde,
O acıyı yaşamak için
Direneceksiniz…
Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek
İsteyeceksiniz..
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz…
Herkesi ona benzetip,
Kimseyi onun yerine koyamayacaksınız…
Hiçbir şey oyalayamayacak sizi..
İlaçlara sığınıcaksınız…
Birkaç saat kafanızı bulandıran ama
Asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camın arkasından
Seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek..
Boğazınız düğümlenecek,
Dinlenemeyeceksiniz…
Uyumak zor, uyanmak kolay
Olacak…
Sabahı iple çekeceksiniz…
Bazen de ‘ hiç güneş doğmasa !’
Diyeceksiniz…
Ne geceler rahatlatacak sizi,
Ne gündüzler..
Ölmeyi isteyip ölemeyeceksiniz…
Belki çivi çiviyi söker diye
Can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz…
Nafile!
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek..
Rüyalar göreceksiniz…
Gerçek olmasını istediğiniz…
Her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz..
Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek..
Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla…
Yüreğinizi burkulacak…
Canınız yanacak..
Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz..
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek
İçinizden..
Onun sesini bir kez daha duymak için
Yanıp tutuşacaksınız…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için
Kendinizden nefret edeceksiniz…
Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz…
onunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut..
Onunla bir gün bir yerlerde karşılaşma umudu..
Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yaşayacaksınız..
Buna yaşamak denirse…

En Güzel Aşk Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012
En Güzel Aşk Şiiri Sözleri
En Güzel Aşk Şiirleri
Şairlerden En Güzel Aşk Şiirleri
Aşk Şiirleri

Bana Kalbini Ver

Avuçlarımla tutacağım mayınların yerine
Acele giden gece zamanlarında,çarpacağım bir duvar emniyetinde gülüşünü ver bana.
Düşerken dibe,soluklanacağım ama asla tutmayacağım ellerini ver bana.
Tercüme edilmiş öfkeler seyrelsin ömrümde.
Yüksek sesler alçakça dinlenir.
Bana usul sessizliğini ver.
Lütuflar karşılık ve karışıklık için sunuluyor hayatın asil isimlerince.
Adının anlamını ver bana.
Telaffuzunda özlemlerimin dindiği adını ver bana.
Başkaları,bu aşkı oyalamak için var olur,
Ne kadar durdururlarsa nefsini,o kadar hızlanır.
Bana kendini ver.
Her şeyden ayıkladığın kendini…
En iyi ölüm berbat bir yaşamın kıyısında bekler.
Seninle,gerçeklerin intizamlı duruşunda yalanlar yumağını çözmek için varım.bana gücünü ver.
Yaralar değil canı yakan.
izin tendeki çirkinliği ve merhemin kabadayı yardım severliği…
yaralarını göster ve bana izlerini ver.
Günün bütün aynaları beni gösterdi aksinde.
Baktıkça seni gördüm.
Bana varoluşunun sırrını ver.
Gün batımlarında gözümün değdiği yerlere kurul.
Senden olma güneşlere kamaşsın bakışım.
Bana zamanını ver.
Atlardan daha hızlı koş oraya.
Soluk soluğa kaldıkça koş…
Yarını ertelediğim geçmişin geçmezliğine inat,
Vaktinde yetişmek için bana,bir kez olsun yok et geç kalışını ve durmadan koş oraya.
Bana verdiklerinle bekliyorum seni.
Düşsüz ve sonuna kadar gerçekli bir aşkın içinde…
Kuşlara takılmasın ayakların.
Takatini zorla ve koş…
Oraya…
Kent soysuzlarının ,aşk eşkıyalarının,gurur kırmak için hendek kazanların,dokunuşun esrarından acizlerin,kontrol edilmeyen sevilerin,intiharla harlanmayan yaşamların olmadığı oraya…koş…
Ben bütün gemileri uğurladım.
Gitmeyeceğim.
İçilmiş yeminleri kustum şehrin meydanına.
Yıldız sağanağına bağır açmış bir yeryüzündeyim.
Yazılmış sözleri susuyorum,
Konuşarak yazılmamışları siliyorum.
Bana hecelerini ver…
Yarım kalan öykülerimin noktası olmaktan vazgeç.
Bana başlangıçlara yeter hevesini ver.
‘susacak var’ edilen bir yemin,sözle tutulamayan.
Bana yüzünden çizgiler ver,gülüşünle belirginleşen ve hiçbir gamzeye yer açmayan.
Suya yazılmaktan kurudu kelimeler.

Gitme seni Özledim

Cuma, Haziran 22nd, 2012

korkmuyorum seni sevmekten

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Korkmuyorum Seni Sevmekten

Kaçmaya çalıştığın gerçek,
Birgün karşına çıkacak.
Ve işte o gün
Kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varlığını seviyorum,
Yokluğunu seviyorum
Sana ulaşamadığım dakikalarda.
Seni duymayı
Seni özlemeyi
Hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum.
Hiç korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gülüşünü seviyorum.
Her bana bakışında
Gözlerinede okuduğum o duyguyu
Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
Gönlünü seviyorum
Özünü seviyorum senin
Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sendeki o sıcaklığı
Sana olan uzaklığı seviyorum.
Yanaklarından akan göz yaşlarını
En çok, dağınık olduğunda saçlarını
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen
Ayrılığını seviyorum,
En çok yalnız kaldığımda
Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana olan
Sevgini seviyorum.
İçimden haykırmak geliyor.
Dünyaya sığdıramadığım seni
Kalbime sığdırmak geliyor.
Ağlamak geliyor seni görmezsem
Özlemek geçiyor içimden seni
Sevmek geçiyor.
İçimden sana doğru giden
Bin bir türlü yol geçiyor.
İçimden sen mutlu olacaksan
Ölmek bile geçiyor gülüm.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben yalnızca seni seviyorum,
Ne o muhteşem güzelliğin
Ne kalbimdeki özelliğin
Ne de sevdiğim için değil,
Seni yalnızca sen olduğun için,
Ruhun için
Kalbin için
Aklın ve sevgin için seviyorum seni.
Ben seni en çok kendim için seviyorum
Belki de ilk defa bencil oluşumu
Sana borçlu olduğum için.
Seni her şey için seviyorum.
Ve sahip olmadığım
Hiçbir şey için.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her dakika seninle olmayı seviyorum.
Gözlerimi her açtığımda
Aklıma gelişini seviyorum.
Her gece uyumadan önce
Seni sevdiğim aklıma gelince
Sensiz uyumayı bile seviyorum
Uyumadan önce seni düşününce.
Ben seni en çok
Umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben seni bu şehirde olduğun için değil
Benimle aynı toprağa ayak bastığın için
Benimle aynı gökyüzünü paylaştığın için seviyorum.
Geceleri benim yüzüme vuran ay ışığı
Senin de gözlerine vurduğu için seviyorum.
Benim kemiklerimi ısıtan yaz güneşi
Sana da sıcaklık veriyor diye seviyorum seni.
Beş bin yaşındaki bu dünyada
Benimle aynı zamanı paylaştığın için seviyorum.
Ben seni benimle yaşadığın için
Benden hiç gitmediğin için seviyorum
Beni hiç terketmediğin için.
Ellerini seviyorum tanrıya açıldığında
Kalbini seviyorum kapıları açıldığında
Ve gözlerini seviyorum
Her karşımda kapanıp açıldığında.
Bana baktığında
İçimde yakaladığın coşkumu seviyorum,
Her bana baktığında
Seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her kibrit çaktığımda
Alevin içinde seni görmeyi seviyorum.
Her sigara yaktığımda
Dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum.
Her bana baktığında
O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi
Yalnızca sen olduğun için hayatımda
Kendimi bile seviyorum
Sen olunca aklımda.
Kalbimi seviyorum seni seviyor diye
Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
Ruhumu seviyorum, senin ruhuna
Bu kadar yakın diye.
Varlığımı seviyorum,
Sırf sana borçlu olduğum için
Mutluluğumu seviyorum.
Gülümsememi seviyorum seni düşününce
Ayakta kalışımı seviyorum sebebi sen olunca
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sana olan sevgimi yazan
Kalemimi seviyorum.
Senin adını yazdığım kağıdı seviyorum.
Sana olan sevgime benzettiğim
Her sevgiyi seviyorum.
Bana seni hatırlatan herşeyi
Sana giden yolları seviyorum.
O kadar çok seviyorum ki seni
Seni kaybetmek korkusunu bile,
İçinde yalnızca, sen olduğun için
Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için
Korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Seni seviyorum.


Murat Apaydın

Adini koyamadiĞim sevdam

Cuma, Haziran 22nd, 2012

seviyorum seni senden habersiz
hayalimde tutuyorum ellerini
hayalimde geliyorum göz göze
hep bende seni diyeceğin günü bekliyorum
ve o gün gelecek biliyorum
hep uzaktan seyrediyorum seni
en çokta gözlerini
her yere bakıpta
beni göremeyen gözlerini…
oysa sevgimi anlatmak isterdim sana
ne kadar büyük olduğunu
ne kadar özel olduğunu
hani havayı içine çekersin
nefes alırsın yaşamak için
hani kana kana içersin ya suyu
işte öyle birşey…
yaşamak vardı seninle bu hayatı
aynı duyguları hissetmek vardı
akşamdan kalma sohbetleri uzatıp
sabahlamak vardı günlerce
ama yoksun ki…
bekleyeceğim seni
ömrüm yettiği kadar
son nefesimi verene kadar
hatta daha ötesinde bile bekleyeceğim
elbet birgün geleceksin
adını koyamadığım sevdam…

HerŞey sende gİzlİ

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…

Can Yücel

Aşk kutsal duygu

Cuma, Haziran 22nd, 2012

…AşK… !! …KUTSAL DUYGU…

Günah olmayacak kadar mahsum
Köle olmayacak kadar özgür
Ulaşılmayacak kadar derin
Unutulmayacak kadar yakın
Seninle yaşanacak kadar özeldir

Sen gözlerimde ateş
Damarlarımda kansın
Bırak bu deli gönlüm
Izdıraptan yansın
Sahipsiz yüreğimde
Tükenmeyen imansın
Sevmek en kutsal duygu
SEVMEYENLER UTANSIN

Gönderen: SONSUZ AŞKLARA

lanet olsunnnn

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Sevmek bu kadar basit mi ?
insan bir kuşu severken ,
İncitmekten çekinir,
Ona sevgisini hissettirir
Onu besler,büyütür,
Bir emek verir
Ama senin için sevgi çok farklı
Kadın olsun, güzel olsun, benım olsun

Değil mi ?
Yazıklar olsun
Senın gibi adam olmaz olsun

Seni gördüğüm güne
Senı sevdigim güne
Evet dedigim güne
LANET OLSUN

güne bu şiirle başlamalı

Cuma, Haziran 22nd, 2012

——————————————————————————–

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,

SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN…