Kadınlar İle İlgili Şiir Kadın Konulu Şiirler Kadın Şiir
ADIM KADINDIR BENİM
Başımdaki yazmayı devrim ile düşürdüm Toprak kokan saçımı rüzgar ile uçurdum Orak vurdum ekine bebeme süt içirdim Salın benim peşimi adım kadındır benim
Eylemlemlerde eşime omuz verdim el ele Saçlarımı yoldular cehalete bak hele Panzerler ezdi geçti of demedim bile Ezdirmedim eşimi adım kadındır benim
İki evlat büyüttüm gözlerim,den sakındım Asker verdim vatana tezkereye bakındım Bana tabudu geldi öle öle dokundum Toprak aldı koçumu adım kadındır benim
Bir yavrum,da mapusta yargı günü bekliyor Ölüm orucu tutmuş bir damla su çekmiyor Duyan yok feryadımı kimse dönüp bakmıyor Kafesledim kuşumu adım kadındır benim
Yüreğimde yükselir eşsiz banaz kalesi Emektir alın terim bir damla yok hilesi Vurun boynumu ulan olmam hınzır kölesi Yapacağım işimi adım kadındır benim
Bir daha doğsam yine kadın doğardım Ne türbanı dolardım ne çarşafa sığardım Pir Sultan la Bedrettin le Nazım ile göğerdim Eğemezler başımı adım kadındır benim
GÜLESER YORULMAZ
YALNIZ BİR KADINA
Bir istasyon sessizliğinden iniyordun Yalnız gelmiştin bu şehre belli ki Saçlarına bir yağmur hoş geldin diyordu Kaçak bir yolcu gibiydi o gün İstanbul Konuşmuyor, ağırdan alıyordun Bir istasyon sessizliğinden iniyordun
Kimin kimsen yokmuş gibi duruyordun İstanbul seni tanımaya çalışıyordu Sen ser verip sır vermiyordun Bilmediğin sokaklara giriyordun Yüzünde tarifsiz şüpheler taşıyordun Kimin kimsen yokmuş gibi duruyordun
Bir vapurla Üsküdar’a geçiyordun Üsküdar’a nerden, neden geçiyordun Üç yüz altmış beş derece dönüyordu Etrafında İstanbul Sanırım git gide kayboluyordun Az sonra dönüp geriye Bir vapurla Üsküdar’a geçiyordun
Az bana bakıyor sonra sigara yakıyordun Yağmurda duruyor, rüzgârda geçiyordun Pek tekin olmayan muhitlerindeydin yalnızlığın Ellerin sıcak bir çay bardağına dokunuyordu Fiyakalı bir geceye iskemle çekiyordun Az bana bakıyor sonra sigara yakıyordun
Sanırım seni bu yüzden merak ediyordum Sen de diğer insanlar gibi konuşabiliyor muydun? Sen yine bana bakıyor ve sigara yakıyordun Gece müsaade isteyip kalkıyordu yanından İstanbul’a sığdıramadığım bir sabah oluyordu Bakınca geceden yalnız gözlerin görünüyordu Sanırım seni bu yüzden merak ediyordum
Gül/ümün narin hatlarıyla Tatlı bir yüzü olan İnce ve zarif bir kadın o Gençliğinde zarafet neşe dolu Bir güzelliği olduğu belli Ama şimdi yıpranmış gibi Her iki gözaltları morarmış İstanbul Hanım efendisi zarafetinde Onlara özgü, canlı kahverengi gözleri Duman gibi hafif, dalgalı kızıl saçlarıyla Zamanın modasına uygun saç stili Yumuşacık teni, sabun menekşe özü kokusu Düz mini eteğiyle, küçücük ayaklarına Uzun sivri uçlu, yandan düğmeli çizmesiyle Ölçülü yuvarlak beliyle de çok ta övünür Ağır başlı, huzurlu ve bilgili bir kadın Onu herkesin tanımasını o kadar isterim ki Tek bir kusuru var ama beni mutlu ediyor Üzerime çok titriyor ve bir o kadar da kıskanç Kalbimi eline almış ikinci baharımız da Mutluluğumuzu, geleceğimizi o şekillendiriyor..
Tevfik Fikretin şiirleri Tevfik Fikret bütün şiirleri
Bana Kimsin Diye Sorma Meleğim
Bana kimsin diye sorma meleğim Pek güzel dinle de izah edeyim Nam-ı naçizime `Fikret’ derler Şi’re de nisbetimi söylerler Kaldığım varsa da gah ekmeksiz Kalmadım şimdiye dek mesleksiz Nur bekler gibi nısf-ı şebde Bekledim on iki yıl mektebde Sonra çıktım ne için bilmeyerek Bu da bir cilve-i baht olsa gerek Bab-ı Ali’ye müdavimlendim Ehl-i namus diye mimlendim Şimdi bir hayli eser sahibiyim Ahmed İhsan’da musahhih gibiyim Saye-i lutf-i cihan-banide Hocayım Mekteb-i Sultani’de…
Balıkçılar
– Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder, Bugün açız yine; lakin yarın, Ümid ederim, Sular biraz daha sakinleşir… Ne çare, kader!
– Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur; Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta…
– Olur; Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala; Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz… Cocuk düşündü şikayetli bir nazarla: – Ya biz, Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz?
Hala Dışarda gürleyerek kükremiş bir ordu gibi Döğerdi sahili binlerce dalgalar asabi.
– Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın; Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme… Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın; Kayık çocuk gibidir: Oynuyor mu kaydetme, Dokunma keyfine; yalnız tetik bulun, zira Deniz kadın gibidir: Hiç inanmak olmaz ha!
Deniz dışarda uzun sayhalarla bir hırçın Kadın gürültüsü neşreyliyordu ortalığa.
– Yarın küçük gidecek yalnız, öyle mi, balığa? – O gitmek istedi; “Sen evde kal!” diyor… – Ya sakın O gelmeden ben ölürsem?
Kadın bu son sözle Düşündü kaldı; balıkçıyla oğlu yan gözle Soluk dudaklarının ihtizaz-ı hasirine Bakıp sükut ediyorlardı, başlarında uçan Kazayı anlatıyorlardı böyle birbirine. Dışarda fırtına gittikçe pür-gazab, cuşan Bir ihtilac ile etrafa ra’şeler vererek Uğulduyordu…
– Yarın yavrucak nasıl gidecek?
şafak sökerken o, yalnız, bir eski tekneciğin Düğümlü, ekli, çürük ipleriyle uğraşarak ılerliyordu; deniz aynı şiddetiyle şırak – şırak döğüp eziyor köhne teknenin şişkin Siyah kaburgasını… Ah açlık, ah ümid! Kenarda, bir taşın üstünde bir hayal-i sefid Eliyle engini guya işaret eyleyerek Diyordu: “Haydi nasibin o dalgalarda, yürü!”
Yürür zavallı kırık teknecik, yürür; “Yürümek, Nasibin işte bu! Hala gözün kenarda… Yürü!” Yürür, fakat suların böyle kahr-ı hiddetine Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne?
Deniz ufukta, kadın evde muhtazır… ölüyor: Kenarda üç gecelik bar-ı intizariyle, Bütün felaketinin darbe-i hasariyle, Tehi, kazazede bir tekne karşısında peder Uzakta bir yeri yumrukla gösterip gülüyor; Yüzünde giryeli, muzlim, boğuk şikayetler…
– Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder Bugün açız yine; lakin yarın, ümid ederim Sular biraz daha sakinleşir… Ne çare, kader
– Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta
– Olur Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz Çocuk düşündü şikayetli bir nazarla: – Ya biz Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz
Hâlâ Dışarda gürleyerek kükremiş bir ordu gibi Döğerdi sahili binlerce dalgalar asabi
– Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme… Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın Kayık çocuk gibidir: Oynuyor mu kaydetme Dokunma keyfine; yalnız tetik bulun, zira Deniz kadın gibidir: Hiç inanmak olmaz ha
Deniz dışarda uzun sayhalarla bir hırçın Kadın gürültüsü neşreyliyordu ortalığa
– Yarın küçük gidecek yalnız, öyle mi, balığa – O gitmek istedi; “Sen evde kal!” diyor… – Ya sakın O gelmeden ben ölüsem
Kadın bu son sözle Düşündü kaldı; balıkçıyla oğlu yan gözle Soluk dudaklarının ihtizaz-ı hasirine Bakıp sükut ediyorlardı, başlarında uçan Kazayı anlatıyorlardı böyle birbirine Dışarda fırtına gittikçe pür-gazab, cuşan Bir ihtilac ile etrafa ra’şeler vererek Uğulduyordu…
– Yarın yavrucak nasıl gidecek
Şafak sökerken o, yalnız, bir eski tekneciğin Düğümlü, ekli, çürük ipleriyle uğraşarak İlerliyordu; deniz aynı şiddetiyle şırak – şırak döğüp eziyor köhne teknenin şişkin Siyah kaburgasını… Ah açlık, ah ümid Kenarda, bir taşın üstünde bir hayal-i sefid Eliyle engini güya işaret eyleyerek Diyordu: “Haydi nasibin o dalgalarda, yürü!”
Yürür zavallı kırık teknecik, yürür; “Yürümek Nasibin işte bu! Hâlâ gözün kenarda… Yürü!” Yürür, fakat suların böyle kahr-ı hiddetine Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne?
Deniz ufukta, kadın evde muhtazır… Ölüyor Kenarda üç gecelik bar-ı intizariyle Bütün felaketinin darbe-i hasariyle Tehi, kazazede bir tekne karşısında peder Uzakta bir yeri yumrukla gösterip gülüyor Yüzünde giryeli, muzlim, boğuk şikayetler… Tevfik Fikret
Başımdaki yazmayı devrim ile düşürdüm Toprak kokan saçımı rüzgar ile uçurdum Orak vurdum ekine bebeme süt içirdim Salın benim peşimi adım kadındır benim
Eylemlemlerde eşime omuz verdim el ele Saçlarımı yoldular cehalete bak hele Panzerler ezdi geçti of demedim bile Ezdirmedim eşimi adım kadındır benim
İki evlat büyüttüm gözlerim,den sakındım Asker verdim vatana tezkereye bakındım Bana tabudu geldi öle öle dokundum Toprak aldı koçumu adım kadındır benim
Bir yavrum,da mapusta yargı günü bekliyor Ölüm orucu tutmuş bir damla su çekmiyor Duyan yok feryadımı kimse dönüp bakmıyor Kafesledim kuşumu adım kadındır benim
Yüreğimde yükselir eşsiz banaz kalesi Emektir alın terim bir damla yok hilesi Vurun boynumu ulan olmam hınzır kölesi Yapacağım işimi adım kadındır benim
Bir daha doğsam yine kadın doğardım Ne türbanı dolardım ne çarşafa sığardım Pir Sultan la Bedrettin le Nazım ile göğerdim Eğemezler başımı adım kadındır benim
BENİ AĞLATAN KADIN
Beni ağlatan kadın; Sen kimsin, Bir melek mi! Bir huri mi! Yoksa beni benden çalan Bir şeytan mı? Sen kimsin? Gecemin karanlığında Yıldızım mı! Gündüzüm de Güneşim mi? Aşımda ekmeğimde Tuzum biberim Acım zehirim Sen kimsin… Saatim yoluna ayarlı Kalbim yürüyüşüne atıyor. Gözlerim cemaline hayran Bütün şarkılar bizi, Bütün şiirler ikimizi Bütün geceler benliğimizi Aşkımız,telefon tellerine kilitlenmiş Rüyalarım,uyur gezer Şu koskoca dünyada Kimse beni ağlatamadı Bir sen yaptın bu işi, Beni ağlatan kadın, Sen kimsin!… Kimsin? Necisin? Gülüp kaçıverdin bir ahu mu? Hücrelerimi uyuşturan Peri mi!… Söyle Allah aşkına; Beni ağlatan kadın Sen kimsin…
O Kadın
Bunca nefret, kızgınlık Ve yatağıma giren onca kadın Silmeliydi, bir ölü gibi ismini Bu kadar uykusuzluk çekmemeliydim Resimlerini; Bıyıkları yeni terleyen bir çocuğun Sigara paketini saklar gibi, saklamamalıydım. Her gece, Evet! Her gece, İlk defa içer gibi, O resimlere duyduğum heyecanım.
Ağacına tutunan bir sarmaşık, Tanrıya sığınan bir günahkar gibiyim. Ben sana anlatamam Anlatırsam, anlarsın. Anlatırsam, acırsın. Yeniden sevmek istersin, dokunamazsın Çünkü hiçbir şey, bıraktığın yerde değildir Toplamak istersin, dağılırsın. İşte bu yüzden, ben sana anlatamam. Anlatırsam, ağlarsın
SEN İSTANBUL GİBİ GİZEMLİ KADIN
geceler agladı hep karanlıklarda gözlerinin güzelligine. yapraklar sarardı,güller kurudu, dudaklarının muhteşemligine. denizler kudurdu,rüzgar çıldırdı, saçlarının özelliginden. dar geldi dügmelere gömlegin dikişleri, minik şehvetlerin yaktı, kül etti. çizgisi,hatı,işvesi, nazı, çıldırdı tüm güzeller,hurileri kızdırdı. yerler sarsıldı, çatladı alem, bastıgın yerlerde acı güller fışkırdı, günler gece oldu, lal oldu o şuh diller. kuşlar gülüşüne hep hayran oldu, mecnuna unutturdu bekleyen leylasını, aşıklar hep mecnun, kerem deli divane. nice kem gözler hep sana kızgın, adını duyup ta kalan olmadı, sesini duyupta giden olmadı. sen bir ahu derya, afeti güzel, sen güzeller güzeli,abu hayatım, söyle, giderken ne bıraktın ellerime senden hatıra. kadınlar içinde muhteşem kadın, sen, istanbul gibi muhteşem kadın.
YALNIZ BİR KADINA
Bir istasyon sessizliğinden iniyordun Yalnız gelmiştin bu şehre belli ki Saçlarına bir yağmur hoş geldin diyordu Kaçak bir yolcu gibiydi o gün İstanbul Konuşmuyor, ağırdan alıyordun Bir istasyon sessizliğinden iniyordun
Kimin kimsen yokmuş gibi duruyordun İstanbul seni tanımaya çalışıyordu Sen ser verip sır vermiyordun Bilmediğin sokaklara giriyordun Yüzünde tarifsiz şüpheler taşıyordun Kimin kimsen yokmuş gibi duruyordun
Bir vapurla Üsküdar’a geçiyordun Üsküdar’a nerden, neden geçiyordun Üç yüz altmış beş derece dönüyordu Etrafında İstanbul Sanırım git gide kayboluyordun Az sonra dönüp geriye Bir vapurla Üsküdar’a geçiyordun
Az bana bakıyor sonra sigara yakıyordun Yağmurda duruyor, rüzgârda geçiyordun Pek tekin olmayan muhitlerindeydin yalnızlığın Ellerin sıcak bir çay bardağına dokunuyordu Fiyakalı bir geceye iskemle çekiyordun Az bana bakıyor sonra sigara yakıyordun
Sanırım seni bu yüzden merak ediyordum Sen de diğer insanlar gibi konuşabiliyor muydun? Sen yine bana bakıyor ve sigara yakıyordun Gece müsaade isteyip kalkıyordu yanından İstanbul’a sığdıramadığım bir sabah oluyordu Bakınca geceden yalnız gözlerin görünüyordu Sanırım seni bu yüzden merak ediyordum
ADI KADIN YÜREĞİ YANGIN
Adı kadın Anadır bacıdır kadın Candır cananadır, eşdir kadın Eli öpül esidir, duygu selidir kadın
Anlattıkça çoğalan, çoğaldıkça güçlenen kadın Adı kadın yüreği yangın, acılarla yoğrulan kadın Gözyaşlarını içine akıtan kadın Eşinin şekillendirdiği kalıba giren kadın
Sorgusuz sualsiz istenileni yapan kadın Gözü yaşlı, bağrı yaslı kadın Daha küçücük bir kızken gelin edilen kadın Ne olduğunu anlamadan bebe karnına koyulan kadın
Küçücük bir çocukken çocuk doğuran kadın Ummanda kaybolan kadın Adı kadın Yüreği yangın kadın…
Kadın Vardır
Kadın vardır,kocasını şah eder Kadın vardır,padişaha ah eder Kadın vardır,geceyi sabah eder Kadın vardır,koca illallah eder
Kadın vardır,dikenini gül eder Kadın vardır,gülüde diken eder Kadın vardır,insanı bülbül eder Kadın vardır,yakar,yıkar kül eder
Kadın vardır,samanlığı seyran eder Kadın vardır,sarayıda viran eder Kadın vardır,her haliyle hayran eder Kadın vardır,hayatı zindan eder
Kadın vardır,alay misafir eder Kadın vardır,biride kafir eder Kadın vardır,ilhamdır şair eder Kadın vardır,hayatı zehir eder
Kadın vardır,yuva için cenk eder Kadın vardır,düşmanına denk eder Kadın vardır,aşk ile ahenk eder Kadın vardır,hayatını felç eder
Kayseri Etnografya Müzesi kayseri Etnoğrafya Müzesi ve Güpgüpoğlu Konağı
Etnografya Müzesi Kayseri
1969 yılında Arkeolojik eserlerin Gültepe Mahallesindeki yeni yapılan binaya taşınmasından sonra, Hunat Hatun Medresesi’nin, restorasyon çalışmaları tamamlanıp 06 Mart 1983 tarihinde Etnografya Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Daha sonra Bakanlık emirleri gereğince medrese boşaltılarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne teslim edilmiştir.
Güpgüpoğlu Konağı’nın doğusunda yer alan ve binaya sonradan ilave edilen selamlık bölümüne, etnografik eserler taşınmış, teşhir ve tanzim işlemleri tamamlandıktan sonra 18 Mayıs 1998 tarihinde Etnografya Müzesi ziyarete açılmıştır.
Müze, binanın ikinci katındadır ve taş basamaklı ahşap korkuluklu bir merdiven ile çıkılmaktadır. Odalar, orta hol çevresinde düzenlenmiştir. Holün kuzeyinde yarı açık bir köşk vardır.
Holün doğusundaki büyük odada cam, çini, ahşap ve madeni eserler, ikinci odaya giriş koridorunda, ateşli, kesici ve delici silahlar ile erkek kıyafetleri, ikinci küçük odada ise kadın süs eşyaları ile kadın kıyafetleri sergilenmektedir.
Holün güneyinde girişte yer alan büyük odada, İslam devletlerine ait sikkeler kronolojik bir sıra halinde, diğer küçük odada ise el yazma Kuran-ı Kerimler, yazı takımları ve icazetnameler yer almaktadır. Holün batısındaki büyük oda da bakır ev eşyaları, halı ve kilimler sergilenmektedir.
Yarı açık köşkte Türkmen Çadırı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait küpler, bahçede ise İslami mezar taşları ve taş tezyinat parçaları teşhir edilerek ziyarete sunulmuştur.
Güpgüpoğlu Konağı ve Etnoğrafya Müzesi’nde toplam 1121 adet eser sergilenmektedir.
Moda üzerine söylenip efsane olmuş sözlerden sizlere harika sözler hazırladık Bazıları güldürüyor, bazıları ise işte bu tıpa tıp ben dedirtiyor insana Rahatlıkla, şıklık arasında bir seçim yapmam gerekse, rahatlıkla şıklığı seçerdim. Florde Apanas
Şıklık, üzerinizdeki kıyafetten çok, bir kişilik meselesidir. Jean-Paul Gaultier
Bir kadın, siyah küçük elbise ile asla fazla veya az şık giyinmiş olmaz. Karl Lagerfeld
“Söylendiği gibi üç bin tane ayakkabım yok, sadece 1060 tane var Imelda Marcos
Amaç insanları değiştirmek değil, kim olduklarını kıyafetlerle anlatma fırsatı vermek Dries Van Noten
Şıklık, üzerinizdeki kıyafetten çok, bir kişilik meselesidir. Jean-Paul Gaultier Bir kadın, siyah küçük elbise ile asla fazla veya az şık giyinmiş olmaz. Karl Lagerfeld
Söylendiği gibi üç bin tane ayakkabım yok, sadece 1060 tane var Imelda Marcos
Elbise bir kadının vücudunun hatlarını takip etmeli, vücut elbisenin hatlarını değil. Givenchy
Sadece çok akıllı kadınlar, sade bir stile sahip olmayı başarabilirler. Stendal Tüm dünyada kadınlar benzer bir sebeple giyinir, diğer kadınları rahatsız etmek için. Elsa Schiaparelli
Stil ve moda arasındaki fark, kalitedir. Giorgio Armani Moda, sadece tahammül etmesi çok zor bir çeşit çirkinliktir, bu yüzden her 6 ayda bir değiştirmek zorundayız. Oscar Wilde
Hayal edebildiğiniz herşey, gerçektir.Pablo Picasso Modadan ayrılmayan bir kadın, kendine aşık olmuş bir kadındır. La Rochefoucauld
30 yılımı kadın ruhunu araştırmakla geçirdim, ancak hala cevabını bulamadım. Cevaplanması gereken büyük soru şu: Bir kadın ne ister? Sigmund Freud
8 mart dünya kadınlar gününün geçmişi, 8 mart dünya kadınlar gününün başlama hikayesi,
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilmiştir..Fakat geçmişi daha eski tarihe dayanmaktadır.. 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın ilk mücade ylıdır.Başlama Hikayesi şu şekildedir:Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı. 1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önerdi. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü önerisi oy birliği ile kabul edildi. 1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi. Böylece 8 Mart, dünyada kadınların yüzyıldır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin kutlandığı ve kadınların güncel taleplerinin ifade edildiği bir gün haline geldi.
Kadınlar günü ile ilgili tiyatrolar, Kadınlar günü piyesleri,
Gülsümün kısmeti :
BABA : Biliyor musun Hanım, Gülsüm’e ne çıktı? ANNE : Piyango mu çıktı yoksa bey? BABA : Onun gibi bir şey, bil bakalım. ANNE : Kısbet mi çıktı? BABA : Pehlivan mı bu? Ne kısbeti? Kısmet demek istedin herhalde. ANNE : He ya, tam onu diyecektim. BABA : Aferin sana, evet ondan çıktı. ANNE : Peki kim? BABA : Kim kim? ANNE : Herif, kısmet kim? BABA : Kısmet de kim? ANNE : Ayol, Gülsüm´e çıkan kısmet kim? BABA : Düşünüyorum, sen de düşün. ANNE: Olur. GÜLSÜM : Ana, baba, ne oluyor burada? ANNE : Ne bağırıyorsun kız! Otur sen de düşün. GÜLSÜM : Oluur. BABA : Yahu Hanım, ne düşünüyoruz biz? ANNE : Gülsüm´e çıkan kısmetin adını… GÜLSÜM : Nee! Bana kısmet mi çıktı? BABA : He ya… GÜLSÜM : Ne duruyorsunuz öyleyse, verin gitsin. BABA : Kime vereceğiz kız? GÜLSÜM : İsteyen adama… BABA : O kim? îşte onu düşünüyoruz. GÜLSÜM : Baba, beni kim istedi? BABA : Karşı köyden biri. ANNE : Herif, madem biliyordun neden söylemedin? BABA : Ne düşünüyorduk demin biz? ANNE : Gülsüm´ün kısmetini düşünüyorduk! BABA : Hay Allah ben de ne düşünüyoruz diye düşünüyordum. GÜLSÜM : Peki kim bu adam baba? BABA : Çiftçi. Seni de şehzade istemez ya… GÜLSÜM : Nerede görmüş beni? BABA : Görmemiş ki… ANNE : Bey, bu nasıl iş? Kızı görmeden mi alacak bu adam? BABA : Görmeden olur mu kadın? Görecek tabi. ANNE : Ne zaman? BABA : Nerdeyse gelir. GÜLSÜM : Amanın! Ana kız, hemen ortalığı toparlayalım. BABA : Kapı çalınıyor, kim o? DÜNÜR : Benim, haber yollamıştım. Aldınız mıydı? BABA : Haber bu, kaybolur mu? Aldık tabi. ANNE : Gülsüm! Gel kız buraya! GÜLSÜM : Süsleniyorum ayol, herif gelip beni böyle mi görsün? BABA : Şeey, bizim kızımız biraz şeydir… ANNE : Akılsız… DÜNÜR : Aman efendim, akıllı kadın daha tehlikeli olur. BABA : Zaten ben hiç akıllı kadın görmedim. GÜLSÜM : İşte geldim. Deminden beri ne bağırıp duruyorsunuz yahu? Bu da kim? BABA : İşte, bu kısmetin… DÜNÜR : Adım İsmet. ANNE : Kızım hele bi sor. Kısmet efendi ne içmek ister? GÜLSÜM : Ne içecek! Şıra tabii. DÜNÜR : Neden? GÜLSÜM : Bizim şıramız iyi de ondan. Aptal değilsen şıra içersin. BABA : Kusura bakma oğul bizim kız kıt akıllıdır. DÜNÜR : Aman aman, böylesi daha iyi. GÜLSÜM : Anaaaa, anaaaaa, üüüüüüüüü,üüüüü… ANNE : Ne oldu kız? Niye ağlıyorsun? GÜLSÜM : Ağlarım tabi. ANNE : Kız, kocaya gidiyorum diye ağlanır mı? GÜLSÜM : Ona ağlamıyorum. Şu baltaya ağlıyorum. ANNE : Baltanın nesine ağlıyorsun? GÜLSÜM : Ben evlenince çocuğum olmayacak mı? ANNE_ : Olacaak! GÜLSÜM : Çocuk buraya şıra olmaya gelmiyecek mi? ANNE_ :Geleceek! GÜLSÜM : O balta yavrumun kafasına düşerse ya… ANNE : Essahtan kuz. Vah benim torunum. Vay talihsiz yavrum! BABA : Nooluyor orada be! ANNE : Beey, bey yetiş! BABA . :Noldu? ANNE : Bu balta ilerde torunumuzun kafasına düşerse nolur halimizİ bir düşünsene… BABA : Amanın, bunu ben hiç düşünmemiştim yahu. Vay torunum/ DÜNÜR : Yahu sabahtan beri sizi dinliyorum oradan. Çok safsınız ha… BABA : Vay yavrum, oy torunum, ooy! DÜNÜR : Yahu kesin şu ağlamayı. Bakın baltayı aldım oradan. Artık çocuğunuza bir şey olmaz. BABA : Vaay, ne kadar akıllıymış bu kısmet yav! Allah razı olsun evladım. DÜNÜR : Bakın, ben Gülsüm´ü akıllı değil diye alacaktım ama, dünyanın en aptal kızıyla da evlenemem. GÜLSÜM : Ana, ana, almayacak bu adam beni! DÜNÜR : Belki en aptal değildir. Bunu öğreneceğim. BABA : Nereden öğreneceksin? DÜNÜR : Şimdi yola düşeceğim. Eğer kızınızdan daha aptal birini görürsem gelir kızınızla evlenirim. Beni beklesin. BABA : Zaten kim alır ki onu? Mecbur bekleyecek. GÜLSÜM : Benden aptal insan yoktur dünyada. Bulamaz. Evlenemiyeceğim. DÜNÜR : Sözüm söz. Hadi hoşça kalın BABA : Merak etme kızım, buralar aptal doludur. Döner alır seni.
DÜNÜR : Kolay gelsin hemşerim! ÇOBAN : Kolaysa başına gelsin. Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi. DÜNÜR : Ne yapmaya çalışıyorsun? ÇOBAN : Eşeği yukarı, ağaca çıkaracağım. DÜNÜR : Zor bir iş ama, eşek ağaçta ne yapacak? ÇOBAN : Görmüyor musun, hayvanın karnı aç. Hadi aslanım, çık yukarı. DÜNÜR : İyi de eşek ağaçta ne yapacak? ÇOBAN : Manzara seyredecek! Tövbe yarabbi! Karnını doyuracak karnını! DÜNÜR : Yani ağaca karnını doyurmak için mi çıkacak? ÇOBAN : Len git işine! Sorgu meleği misin sen? DÜNÜR : Kızma, sahiden merak ettim. ÇOBAN : Ağaçta ne var? DÜNÜR : Yapraak… ÇOBAN : Haa, demek kör değilsin. Ya kör olmalıydın ya aptal. Demek ki kör değilsin. DÜNÜR : Eşek ağaçta ne yapacak? ÇOBAN : Len hemşerim, “hayvan aç” diyorum. DÜNÜR : Haa, anladım. Çıkarıp onları yedireceksin. ÇOBAN : Afferin sana. DÜNÜR : Ama şöyle yapsan, dalı tutup aşağı çeksen öyle yedirsen daha kolay olmaz mı? ÇOBAN : Vaay canına!… DÜNÜR :Yaa!… ÇOBAN : Yahu sen sandığım gibi aptal değilmişsin be. DÜNÜR : Sana bu kadarı yeter. Hadi eyvallah. ÇOBAN : Uğurlar ola!
GÜLSÜM : Hoş geldiniz. Bak geçen gün şıranı içmemiştin. Sakladım. îç. DÜNÜR : Yani sen üç gündür elinde bardakla beni mi bekledin? GÜLSÜM : Ne var bunda? Başka işim mi var ki?… DÜNÜR : Ya hiç gelmeseydim? GÜLSÜM : Babam “mutlaka geri döner” dedi. Benden daha aptal insan çokmuş. Söyle bakalım beni alacak mısın? DÜNÜR : Alacağım Gülsüm GÜLSÜM : Yaşasın, demek benden aptallar da var şu dünyada. Ne gördün, anlatsana. DÜNÜR : Bir adam gördüm. Aç olan eşeği zorla ağaca çıkarmaya çalışıyordu. Eşek ağaca çıkınca oradaki dalları yiyecekmiş. Zavallı hayvanı itip duruyordu. GÜLSÜM : Hah hah hah ha! Aptal adam. Eşek öyle itmeyle ağaca çıkar mı? Önce kendi ağaca çıkıp, sonra iple eşeği yukarı çekseydi ya!.
Adana Etnografya Müzesi, Adana il merkezinde Eski Müze adıyla bilinen müzedir.
1845 yılında Kuruköprü mevkiinde inşa edilmiş ve sonradan terk edilmiş olan kilise 1924 yılından sonra müze olarak düzenlenmiştir. 1972 yılında eserlerin yeni müze binasına taşınmasının ardından kilise restore edilmiş, 1983 yılında ise etnografya müzesine dönüştürülmüştür. Çukurova köylerinde ve Toroslar’da yaşayan Yörüklere ait oldukça zengin eşyalar barındırmaktadır.
Adana Etnografya Müzesinde sergilenenler
1 sayılı vitrin: Ham deri çarık, zemzem takımı, bakır kahve ibriği, ahşap kahve değirmenleri, mangal, hedik, ellik, körük, kirkit, keserler, gelin takunyası, güneş ölçme aleti
2 sayılı vitrin: Ney, kaval, aşiret zurnaları
3 sayılı vitrin: Altın küpe, kolye ve bilezikler
4 sayılı vitrin: Gümüş kemerler ve kemer tokaları
5 sayılı vitrin: Gümüş hamaylı kolyeler ve tesbihler
6 sayılı vitrin: Gümüş halhal, yüzük, tepelik ve bilezik, ağızlık, sürmedan, köstekli saat
7 sayılı vitrin: Yaylı kabak kemane, yaylı tambur, kemençe
8 sayılı duvar vitrini: Kılıç ve kalkan
9 sayılı vitrin: Cepken, sırma işlemeli kadın giysisi, manken üzerinde simle dokunmuş kadın kıyafeti
10 sayılı vitrin: Manken üzerinde iki adet bindallı ve cepken
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Geçmişi 1857’lere dayanan kadınlar gününüzü Forumdaş Net ailesi olarak kutluyoruz.
Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. “Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya başlandı.
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler’in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır. Kaynak: Wikipedia
Kadın hastalıklarında her belirtiye önem verilmesi gerektiğini uzmanlar vurgulayarak belirtiyor.
Erkeklerden önce hastalıklarla savaşmaya başlayan kadın adayları, kadınlığa adımlarını attıklarında ise hastalıklar ve hormonal değişiklikler ile erkeklerden farklı rahatsızlıklarla karşılaşıyor.
Gebelik süresince stres içinde yaşayan anne adaylarının ise, doğumdan sonraki aşamada bebeklerinin de hastalıklara yakalanmasını kolaylaştırıyor.
Kadına düşen görevler de var
Kadın sağlığını olumsuz etkileyen özellikle kanser gibi ciddi sonuçlar doğuran hastalılarda, tanı ve tedavi yöntemleri kadar, kadınların alması gereken önlemler de büyük önem taşımaktadır.
Kadınların vücutlarındaki değişimlere karşı duyarlı olmaları, bunu bir jinekologla paylaşmaları ve düzenli kontrollere gitmeleri büyük önem taşımaktadır. Kadınlar, yılda bir kez yaptıracakları mamografi, smear testi, diyabet (şeker hastalığı) için açlık kan şekeri ölçümü ve kadın check-up ile sağlıklarından emin olabilirler.
Bu uyarıları dikkate alın
Kadın hayatında uzun bir süreci kapsayan adet dönemi, bünyesel faktörler ve sosyal yaşam düzeni gibi pek çok faktöre bağlı olarak, kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Kanama süresi, miktarı, ağrılı ya da sorunsuz atlatılması gibi bu farklılıklar kişinin yaşam düzenini de etkileyebilir.
Adet döneminde hormonal değişimler yaşayan kadınlarda sinirlilik, halsizlik, mutsuzluk vb. gibi istem dışı dışavurumlar gözlenebilir. Yakın çevresindeki kişilerin daha anlayışlı yaklaşımı, onun bu dönemi daha rahat atlatabilmesine yardımcı olacaktır.
Kadın Sığınma Evleri hakkında bilgi Kadın Sığınma Evi nedir
Eşleri veya arkadaşları tarafından dövülen veya hakaret edilen kadınlara çocuklarıyla birlikte barınma imkanı sağlamayan evlere Kadın Sığınma Evi denir.
Kadın sığınma evinde güvenli bir şekilde kalınabilir. Anneler çocuklarıyla birlikte yeni bir ev bulana kadar burada kalabilirler.
Kadın sığınma evleri hemen hemen her şehirde vardır.
Kadın sığınma evinde anneye çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri özel bir oda verilir. Kadın sığınma evinde mutfaklar, banyolar, oyun odaları, oturma odaları ve bahçede çocuk parkı bulunmaktadır.
Kadın sığınma evinde çalışan personel kadınlarla ve çocuklarıyla ilgilenir.
Okula giden çocuklar gerektiğinde kadın sığınma evine yakın bir okula da gidebilirler.
Kadın sığınma evlerinde çocuklar için çok iyi olanaklar vardır:
* Küçük çocuklar için oyun grupları * Okula giden çocuklar ve gençler için boş zaman grupları * Çocuklar için bireysel danışmanlık * Ev ödevlerinde yardım
Şayet bir kadın çocuklarıyla birlikte Kadın Sığınma Evi’ne gelmek istiyorsa, telefon etmesi yeterlidir. Sonra burada çalışan yetkili neler yapılacağını anlatır.
Tugbam sitesinde en güzel Çapkınlar için Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Çapkınlar için Sözler Çapkınlar için Sözler Erkek: Bana isminizi bağışlarmısınız? Kadin: Neden? Sizin yok mu?
Erkek: Size bir içki ısmarlayabilirmiyim? Kadin: Aslinda içkinin parasını direk alsam daha iyi olur.
Erkek: Ben bir fotoğraçıyım ve ne zamandir sizinki gibi bir yüz ariyordum. Kadin: Ben de estetik cerrahim ve ne zamandir sizinki gibi bir yüz ariyordum.
Erkek: Sanirim sizinle daha önce bir kez çıkmıştık ya da iki kez Kadin: Sadece bir kez çıkmış olabiliriz, çünkü ayni hatayi ikinci kez yapmam.
Erkek: Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsunuz? Kadin: Sanirim doğarken sizin payinizi da ben almışım
Erkek: Bu cumartesi benimle çikarmısınız? Kadin: Üzgünüm, bu cumartesi başım ağrıyor.
Erkek: Birçok erkeğin basini döndürüyor olmalısınız? Kadin: Siz de birçok kadinin midesini bulandiriyor olmalisiniz.
Erkek: Sizi çok mutlu edebilirim. Kadin: Nasıl gidiyormusunuz?
Erkek: Size evlenme teklif etsem, ne cevap verirdiniz? Kadin: Bir sey diyemezdim muhtemelen, çünkü gülerken konusamam.
Erkek: Sizi sinemaya davet edebilir miyim? Kadin: Ben o filmi gördüm.
Erkek: Hayatım boyunca neredeydiniz? Kadin: Sizden saklaniyordum.
Erkek: Hayatim boyunca neredeydiniz? Kadin: Hayatinizin geri kalaninda da olacağım yer rüyalarınızdır.
Erkek: Sizi daha önce bir yerde görmüş gibiyim? Kadin: Evet, o yüzden artik oraya gitmiyorum.
Erkek: Bu koltuk bos mu? Kadin: Evet, ama oturursaniz bu boşalacak.
Erkek: Ne ile mesgulsünüz? Kadin: Kadin taklidi yapiyorum.
Erkek: Sizi çıplak görebilseydim çok mutlu ölürdüm herhalde. Kadin: Ben sizi çıplak görseydim gülmekten ölürdüm herhalde
RampaLarın UstasIyIm Gözlerinin HastasıyIm…
Bir Sana Bakarım Bir Hayaline Dalarım Güzelim…
Seni Bugun Gördüm Bugün Hayata Döndüm…
Takarım Senin Gibi Hatunu Koluma Çıkarım Caddeye Olurum 10 Numara..
Tugbam sitesinde en güzel Özlü Sözlerle Bayanlar sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Özlü Sözlerle Bayanlar
İyi bir kadın bir erkeği etkiler ,zeki bir kadın onda ilgi uyandırır,güzel bir kadın büyüler , anlayışlı bir kadın ise ona sahip olur ( Helen Rowland )
Kadın kendi başına ne gül goncasıdır , ne de diken .Koklamasını bilirsen gül , tutmasını bilmezsen diken olur . ( Refik Halid Karay )
Kadın , insanın gölgesi gibidir ; kovalarsanız kaçar , kaçarsanız kovalar . ( Chamfort )
Kadınların gözleri keskin , zekaları uyanık , düşünceleri vesveseli olur . ( Guy de Maupassant )
Kadınlarda feci olan şey , ne onlarla ne de onlarsız yaşanabilmesidir. ( Byron )
Kadınlar sevmedikleri adama hiç acımazlar . ( Alexandre Dumas Filles )
Bir kadın ya sever , ya da nefret der ; ortası yoktur . ( Pubillius Syrus)
Kadın öyle bir konudur ki , onu ne kadar incelersen incele herzaman yepyenidir .( Tolstoy )
En mükemmel kadın , çocuklarına babalarının yokluğunda baba olabilecek kadındır . ( Goethe )
Kadınlar kendilerini sevenler için değil, onlara hükmedenler için can verirler. ( H. Edip Adıvar )
Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın. ( Stuart Mill )
Krallar gibi kadınlar da kendileri için yapılan her şeyin esasen bir borç teşkil ettiğine inanırlar. ( Balzac )
Kadınla müziğin yaşı olmaz.( Oliver Goldsmith )
Güzel bir kadın gözü, iyi bir kadınsa gönlü okşar. ( Napoleon )
Kadın her şeyi affeder fakat asla unutmaz. ( Conficius )
Kadını güzel yapan Allah, sevimli yapan şeytandır.( Victor Hugo )
Bir kadının güzelliği, ancak sevmeye başladığı zaman meydana çıkar.( La Bruyere )
Kişiye imandan sonra verilen şeylerin en hayırlısı saliha kadındır. ( Hz. Ömer )
Kadınlar, erkeklerden daha çok hikmet sahibidirler, daha az bilir, daha çok anlarlar. ( J. Duhamel )
Kadın kocasının, delikanlılıkta sevgilisi, olgun çağda arkadaşı,ihtiyarlıkta da hasta bakıcısıdır. ( Bacon )
İnsan gerçekten bir kadını severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadınlar kesin olarak manasını kaybeder. ( Oscar Wilde )
Tugbam sitesinde en güzel Oscar Wilde Vecizeleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Oscar Wilde Vecizeleri Oscar Wilde Vecizeler
Oscar Wilde Vecizeleri,Sözleri
Demokrasi; halkın, halk tarafından ve halk için coplanmasıdır. Tehlikeli olmayan bir fikre fikir demeye değmez.
Centilmen, insanların duygularını asla yanlışlıkla incitmeyen kişidir. Bir dostun üzüntüsünü herkes paylaşabilir. Ama bir dostun başarılarına içtenlikle sevinmek bir ruh hasleti gerektirir.
Ne zaman insanlar benimle aynı fikirde olsa hatalıymışım gibi hissediyorum. Bigami, gereğinden bir fazla kadınla evli olmaktır. Monogami de öyle.
Hiçbir şey romantizmi espri anlayışı olan bir kadın kadar mahvedemez, ya da espri anlayışı olmayan bir erkek kadar.
Savaş kötü kabul edildikçe hep ilgi çekici olacaktır. Avami olarak görüldüğü zaman gözden düşecektir.
Kadınlar bizim kusurlarımızı sever. Eğer yeterince kusurumuz varsa kalan herşeyi affedebilirler. Zekamızı bile… Amerika, uygarlık aşamasını atlayıp barbarlıktan doğrudan gerileme aşamasına geçen tek ülkedir.
Kendini düşünmeyen adam hiç düşünmüyor demektir. Kadın ve erkek arasında arkadaşlık olamaz. Tutku, kin, hayranlık ve aşk olabilir ama arkadaşlık asla.
Gençken paranın hayatta en önemli şey olduğunu zannederdim. Şimdi yaşlıyken, öyle olduğunu biliyorum. Erkekler kadının ilk aşkı olmayı ister, kadınlar ise erkeğin son aşkı.
Kadınlar anlamak için değil sevilmek için vardır. Erkekler kendilerini yorgun hissettikleri için evlenirler, kadınlar ise meraktan. İkisi de hayal kırıklığına uğrar.
Tugbam sitesinde en güzel Aşk Sözleri Anlamlı Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Aşk Sözleri Anlamlı Sözler Aşk Sözleri Anlamlı Aşk Sözler
Aşk Sözleri Anlamlı Güzel Sözler
Aristo: Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. Sevmek zevktir ama yanlız sevilmenin hiçbir zevki yoktur
François Bacon: Büyük insanlarda, liyakat sahibi olanların kendilerini budalaca aşka kaptırdıkları görülmez. Büyük ruhlar ve büyük işler aşkla uzlaşmaz
Balzac: Aşk yaşamında kadın, ancak hünerli bir çalgıcının elinde dile gelen bir lir gibidir. Kadınlar bizleri sevdikleri zaman her suçumuzu bağışlarlar
Basta: Erkek az fakat sık sever, kadın ise çok ancak bir kez sever
Jeremy Bentham: Aşk hazzı, dostlukla duyu hazlarından yoğrulmuştur
Bulor: Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır
Antoine Bret: Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur
Jacob Boehme: İstek, hareket/genişleme, yön veren tezlere bilgelik eklendiğinde aşk olur
La Cordaire: Aşk her şeyin başlangıcı, ortası ve sonudur
Aristo: Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. Sevmek zevktir ama yanlız sevilmenin hiçbir zevki yoktur
Büyük insanlarda, liyakat sahibi olanların kendilerini budalaca aşka kaptırdıkları görülmez. Büyük ruhlar ve büyük işler aşkla uzlaşmaz
Bailey: Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır
Balzac: Aşk yaşamında kadın, ancak hünerli bir çalgıcının elinde dile gelen bir lir gibidir. Kadınlar bizleri sevdikleri zaman her suçumuzu bağışlarlar
Basta: Erkek az fakat sık sever, kadın ise çok ancak bir kez sever
Jeremy Bentham: Aşk hazzı, dostlukla duyu hazlarından yoğrulmuştur
Bulor: Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır
Antoine Bret: Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur
Jacob Boehme: İstek, hareket/genişleme, yön veren tezlere bilgelik eklendiğinde aşk olur
La Cordaire: Aşk her şeyin başlangıcı, ortası ve sonudur
Eugene Delacroix:
Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden başka bir dil ister
Descartes: Bir şey kendimiz için iyi, yani uygun gibi sunulmuşsa ona karşı aşk duyarız.
Duclos:
Aşk bıkılmayandır. Her şeyden bıkılabilir ama aşktan … hayır
Epiktet: Hareket etmenin nedeni ‘istek’ ve ‘sevmektir’, bu ise düşünmektir. Aşk tutkudur. İyi ya da kötünün ne olduğunu fark edemeyen insan nasıl sevebilir
Epikür: Bilge olan evlenmez. Evlense bile aşkın vehimlerine kapılmaz… Bir uygarlığın yetkinliği ve insanlığı ancak kardeşlik ve sevgiyle olasıdır.
Douglas Ferrola: Aşk kızamığa benzer, insan ne kadar geç yakalanırsa o kadar ağır geçer
J. J. Rousseau:
Aşk mutluluğunu evlendirdikten sonra da sürdürebilseydik, dünya cennet olurdu. Duygulu gönüller sevginin her türlüsü için duygulu değil mi?
Shakespeare: Değişiklikle karşılaşınca değişen aşk, aşk değildir… Aşk gözle değil ruhla görülür.
Madame De Scudery: İnsan sevmeye başladı mı, yaşamaya da başlar.
Schiller: Ey aşk, güzel ve kısasın… Aşk insanı birliğe, bencillik yalnızlığa götürür.
Seneca: Yalnız akıllı bir insan sevmesini bilir. Sevip de yitirmek, sevmemiş olmaktan daha iyidir.
Stendal: Aşk, coşku ve tutku olduktan sonra insan hiç sarsılmaz, bunlar olmayınca yaşam neye yarar
Cenap Şehabettin: Kadın olsun, kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır.
Mark Twain: Hiç kimse uzun süre evli kalmadıkça gerçek aşkın ne olduğunu anlayamaz.
Voltaire: Aşk bir tablodur, onu doğa çizmiş ve hayal süslemiştir. Tanrı kadınları erkekleri evcilleştirmek için yarattı.
Oscar Wilde: Erkekler kadınların ilk aşkı, kadınlar da erkeklerin son aşkı olmak ister.
Faulkner: Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı.
Fenelon: Sevmeden yaşamak yaşamak değildir. Az sevmek ise sürüklenmektir.
Freud: Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma; duygulanmanın da temeli aşktır
Geraldy: Erkeğin yaradılışında sevmek yoktu. Ona aşkı öğreten kadındır
DALGA GEÇERİM AMA KIRMAM..! Huzur Veririm Ama Söz vermem!
(-KeNdi kuRaLLarıMLa oyNaRım… -BaktıM oyuN §ıkTı, bıRakıR kaLkaRıM !! -HaYaTtA HeR §eÇiM BiR KaYbEdݧTiR ÇüNkÜ bEn -Ne KaLaNa GiT DeRiM Ne GiDeNe KaL,KaLaCaK -oLaN YeRiNi,GiDeCeK oLaN YoLuNu -BeLiRLeMi§TiR ZATEN )
Yoku$u ßen CıkTım YoL $eniN oL$un, ZehiRi ßen IctiM $u $enin oL$un ßi tAne ßuLmu$$un HayıRLı oL$un ßi tAne dE ßenßuLdum HaßeRiN oLsun!!!
Eskiden ekmek aslanın ağzındaydı. Şimdi aslanda aç.
Yeni yil iptal edildi. Çünkü eskisini buldular!..
Boşver,Hep aynı MasaL ‘Hayat ve BeN’ İşte O kadar.
Herkes Kendi Maskesiyle Dolaşır Oldu Yanıbaşımda Tanıyamaz Oldum 0 Yüzleri…
Özgür Doğmamış Olabilirsin Ama Özgür Ölmelisin
Uçurumun kenarında Olsan da hayata gıcıklık olsun diye gülümse..
Ya kendine gel yada bize gidelim..
İLK GORUSTE ASKA INANIRMISIN? YOKSA DISARI CIKIP TEKRAR MI GIREYIM
Özünde soyluluk yoksa İnsanin, taç da giyse soysuzdur !
Cesaret , tehlike karsısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.
Geldiğin zaman boşluk dolduran değil, gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.
Her söze verecek cevabım var… ama bi söze bakarım sözmü diye birde söyleyene bakarım adam mı diye
Aşk kum saati gibidir; Kalp dolarken, akıl boşalır!
Aşk bir göldür, üstünde kazlar yüzer.
Onursa Onur, Gurursa Gurur. Hiç Taklit Yapmadım Benim Aslım Budur. Dostum Olan Yanımda, Karaktersizler Kapımın Ardında Durur.
İnsanoğlu naziktir. Ağır sözü kaldırmaz. Eşşek dersin kızar da sırtına bin aldırmaz…
ELİNDE ne varsa hayata DAİR..,ötesi HİÇbir sey ya da VESAİR… Hani demis ya ŞAİR..” MUTLULUĞU sende bulan senindir,gerisi MİSAFİR…’
Adam: Ne kadar güzelsiniz. Kadın: Ne yazık ki ben sizin için aynı şeyi ‘söyleyemeyeceğim’… Adam: Öyleyse siz de benim yaptığımı yapın ; yalan söyleyin…
Tanısam çok seveceğime emin olduğum insanlar var fakat; nasıl üşeniyorum bilemezsiniz.
Ben ağlarken yanımda yoksan, gülerken gölge yapmam yaylan!
Kral Olsan ne yazar? Gireceğin 2 metre mezar.
Senin Kapasitende OLmak için Limiti Sıfıra Düşürmek Lazım.
Telafisi olmayan şeylerin izahı gereksizdir !!
Geminin Tek Bir Kaptanı Vardır , Gerisi Mürettebattır… Yüreğinde Tek Bir Sahibi Vardır , Gerisi ; Teferruattır..
Üstada sormuşlar kırılan kalp yine sever mi? Üstad evet demiş… Adam peki siz hiç kırılan badaktan su içtinizmi? Üstad cevap verir; peki sen hiç bardak kırıldı die su içmekten wazgeçtin mi?….