Tebrik Sözleri Nişan Tebrik Sözleri Evlilik Tebrik Sözleri
Hayat kadehse eğer, aşk da kadehi dolduran şaraptır. Kadehinizin hiç şarapsız kalmaması dileklerimizle, hayat boyu mutluluklar dileriz…
Yaşantınızın her günü bugünkü gibi sevgi dolu, mutlu ve heyecan dolu geçsin. Birbirinize hep bağlı kalın! Mutluluklar….
Ebedi sevgi yolunda attığınız bu ilk adımda belki yanınızda değilim ama bilin ki tüm kalbim sizinle. Hayat boyu mutlu olmanızı diliyorum.
Beyaz güvercinler yolluyorum size buralardan, hayatınıza sevgi, mutluluk ve huzur versin diye. Ömür boyu mutluluklar dilerim…
Her günüzü her an bitecekmişcesine birbirinize daha da sıkı sarılarak ve sevgi dolu yaşamanızı diliyorum… Ömür boyu mutluluklar.
Bir bütün olmak için birleşen elleriniz ve kalpleriniz bir daha hiç ayrılmasın ve her zaman sevgi dolu baksın gözleriniz? Hayat boyu birlikte ilerlemeye karar verdiğiniz yolda, güneş hep önünüzde olsun ki gölgeler ardınızda kalsın. Ömür boyu mutluluklar
Paylaştıkça çoğalan tek şey sevgidir, evlilik gibi bir noktayla ebedileştirdiğiniz sevginizin hep çoğalmasını dileriz… Yaşamınız boyunca güneş hep önünüzde olsun ki gölgeler ardınızda kalsın. Ömür boyu mutluluklar dilerim.
Bir bütün olmak için birleşen elleriniz ve kalpleriniz bir daha hiç ayrılmasın ve her zaman sevgi dolu baksın gözleriniz? Hayat boyu birlikte ilerlemeye karar verdiğiniz yolda, güneş hep önünüzde olsun ki gölgeler ardınızda kalsın. Ömür boyu mutluluklar
Birlikte gülebilmek, gezebilmek, mutlu olabilmek, şaşkınlıklar ve sevinçler yaşayabilmek için, en önemlisi de birbirinizi hep sevebilmek için bolca “zaman”ınız olmasını diliyorum? Elleriniz ve gözleriniz birbirinden hiç ayrılmasın! Mutluluklar .
Ebedi sevgi yolunda attığınız bu ilk adımda belki yanınızda yokum ama bilin ki tüm kalbim sizinle. Beyaz güvercinler yolluyorum size buralardan, hayatınıza sevgi, mutluluk ve huzur versin diye. Tüm yaşantınız boyunca birlikte en güzel günleri, en neşeli anları ve sevginin doruklarını yaşayın! Birleşen elleriniz ve kalpleriniz birbirinden hiç ayrılmasın. Mutluluklar!
Facede kalp nasıl yapılır- facebookta kalp nasıl yapılır ?
Facebookta sürekli gördüğümüz kalp nasıl yapılır merak edenlerimiz vardır kesinlikle buyrun facebookta kalp yapalım birlikte ! buradaki kalp işaretini seçerek kopyalayıp yapıştırabilirseniz. ♥ ♥ ♥
klavyemizde bulunan Alt yazılı tuşa basılı tutup 3 tuşunada basarsanız kalp oluşturabilirsiniz.
“İki kalp arasında en kısa yol: Birbirine uzanmış ve zaman zaman Ancak parmak uçlarıyla değebilen İki kol. Merdivenlerin oraya koşuyorum, Beklemek gövde kazanması zamanın; Çok erken gelmişim seni bulamıyorum, Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Ben bir senin yanında kendim oluyorum Birde seni düşünürken sensiz gecelerde Beklemek sadece sende ölümsüz oluyor Acılar çekilesi…
Sabahı beklerken gözlerinle uyanmak için Güneşin doğuşu,ayın gölgede kalması Hiçbirşey hatırlatmıyor yeni bir güne dair Açtığımda gözlerimi nefesini hissetmediğimde
Ben bir senin yanında kendim oluyorum Birde seni düşünürken sensiz gecelerde Yalnızlık, kalp senin için atarken senden uzakta Sevgili oluyor,sevişiyor hüzünle
Hayat bir kere güler insana Birçok kere ise ağlatır Ben bir kere sevdim kendim olarak,seni Şimdi ise yaşadığım sonbahardır…
^^^^arkadaslar daha önce paylaşılmamıstır ümidiyle yazıyorum^^
Ve gittin… Öncesini düşünmek istemedigim sonrası ise meçhul bir aşktı yaşadığımız… Ve aşk bitti… Giderken geride bıraktığın,içinden seni de almayı unttuğun bir kalp… Biraz hasarlı,ürkek,bi o kadar da beceriksiz… Seni unutmayı bile beceremedi bu kalp… Aşk bitti… Sensiz uyuyamadığım geceler,karanlıktan korktuğumda çevirdigim numara,sabah kalktıgımda huzur verici sesin yok,gözlerin yok… Dedim ya gittin… Sen gittin gideli bu ilk ve son mektubum sana… Artık seninleyken yazdığım şiir ve mektupları düzeltiyorum ve düzeltecegim… Seni seviyorumları ‘seni ne cok sevdim’ yaptım,meğer ne çok seni seviyorum yazmışım,seni öpüyorumları ‘seni özlüyorum ‘ yaptım… Yaptım da bir ‘seni unuttum’ yapamadım… Seni seviyorumları ‘seni ne cok sevdim’ yaptım,meğer ne çok seni seviyorum yazmışım,seni öpüyorumları ‘seni özlüyorum ‘ yaptım… Yaptım da bir ‘seni unuttum’ yapamadı Sadece bitti dedin… Fazlasına gerek yoktu zaten… Herkes anlamak istediğini anlardı degil mi…??? Ama inan hiçbir şey anlamıyorum… Sana lanetlermi yağdırmalıyım,yoksa yolun açık olsun mu demeliyim…??? Yok bu çok fazla,dilerim Allah’tan bensiz gittiğin hiç bir yol açık olmasın…!!! Sensiz aldığım nefes nefes değilken,bensiz aldığın nefes nefes olmasın… Yok bu da çok fazla… Ben kıyamam ki sana… Ben sadece geride bıraktıgın bu beceriksiz kalp için yalvarıyorum… GEL UNUTTUR BANA SENİ…
Çağırma beni .. O ruhumu delen bakışlarını salma geceye Gel deme n’olur… Karanlığın orta yerine mührünü koyan tüm muskasız yüreklere andolsun, ve andolsun o yüreklerin sahibine ki, bu kalp itaatsizliği maharet bilmedi..
Geceydi.. Pusluydu.. Su uyur düşman uyumazdı. Beklerdi kaotik bir kabusu korkak dişlerini sıkarak yürekler. Sen uykunun kollarında bulurdun bebeksi kokunu, ben sağır yamaçların intihar bekçisi .. Fakat kalp hep bir umuda gebeydi.
Gecenin karanlığı sindi mi zemheriye, dağ taş sen kokardı. Yolların sapasına saklanırdı aşk. Kaç çapraz ateş, kaç kumpas aşmak gerekirdi ona varmak için? Ve ulaşıldıktan sonra aşk ne kadar aşktı? Bu acizin dualarında sabahlayan, aklına her gelişinde saklı bir tebessüme yerini bırakan, bir tel saçına dokunmaktan gayrısı değildi. Şehre inişler bayram vakitleriydi o zamanlar. Kokunun sindiği kaldırımlara kıvrılıp, pencerenden sızan ışıkla ısınmak geceleri. Oralarda olduğunu bilmekti mutluluk. Görebilmeyi değil, görebileceğini bilmeyi umut etmekti ..
Ama benim postallarım hiç yakışmadı şehrin ışıltılı sokaklarına. Yüzümdeki taşralı ifade, alnımdaki bin yıllık yazı ve ensemde soluğunu hissettiğim o ölümcül melek peşimi hiç bırakmadı. Beni dost dualarla uğurladığın her vakit yüzüm caddeye, kanım geceye akardı. Ne senin sevdana benim adım yazılmıştı, ne benim kaderime bir sevgili busesi. düşlemenin bile yasak olduğu senli sabahları yedeğime azık diye aldım ben can .. devriyelerin, apoletlerin, tel örgünün, yumruğun olduğu yere senin adın yakışmazdı.
Pusulası bir kez bile beni göstermeyecek gözlerini gözlerime, tercümesi bir ömür bana susmak olan iki ucu keskin hançer sözlerini yüreğime kazıdım. Yokluğuma rabtettiğim varlığına inat, sonu baştan uçurum bir sevdanın adı “yazık”a çıkmış zavallısı olduğumu kabul etmek için damarlarımdaki bütün seni boşaltmam gerekti. Haklıydın, benim yolum yâre çıkmazdı. Ve asla yüzünü güneşe dönemezdi kan çiçekleri..
Yürüdüm.. Bütün “e” hallerimi “den” haline çevirinceye dek yürüdüm.. Sana uzanan niyetlerimin külleri düştü gözbebeklerime.. her adımda biraz daha karanlık bulaştı sessizliğime. Her adımda biraz daha kan yürüdü parmak izime.
….
Ve şimdi sen bunca birikmişliğime ve kusulası kötücüllüğüme rağmen yaralarımı sarmaya çağırıyorsun. Çağırma can. Gel deme .. Sana düşmek kavgadan, senden düşmek hayattan düşmektir, biliyorsun ..
Canım yanıyor sevgili .. Aklıma düşende hasret kuşanıyorum her hazan. Gözlerim çakmaklanıyor yolların imkansızlığına .. Sana kavuşamadan kavuşuyor ruhum seni yaradana, O’ na seni sormak için sabırsızlanıyorum .. Ve dualar yeminlere bırakıyor yerini. Kan kusuyorum vakit daraldıkça. Yine de, ben de bir kalp sahibiyim. Umutlarımı kardelenlere emanet ediyorum ..
Can.. Karanlığın orta yerine mührünü koyan tüm muskasız yüreklere andolsun ve andolsun o yüreklerin sahibine ki, bu kalp ebedi yolun herhangi bir yerinde kalbine ulaştığı günü bekleyecek, ve bende sana kavuşamayan ne varsa sonsuza dek senin olarak yüreğine gömülecek .. Andolsun …
yoksa, kelebeğin kanadındaki inadına sessiz bir çığlık gibi mi?
ya da, tuz-buz olan bir sırçanın haykırışı gibi mi?
nasıl bir sestir ki,perişan eder bizi duyduğumuzda??
ne kalpler kırdık bilmeden.. ya da bile bile……
ne setler koyduk aramıza bu kırılmış kalplerden de..
sonra aşmaya çabaladık durduk çok…
dokunmak istedik,ulaşamadık….
ulaşmak istedik,kendi ellerimizle kurduğumuz
setler engel oldu yine kendimize…..
oysa, nasıl da kolaydı yıkıvermek han duvarlarını….
sıcacık bir gülümseme,
içten bir çift gözle birleştiğinde,eritmez mi en büyük buzulları???
esirgedik birbirimizden maliyeti sıfır olan gülümsemelerimizi…
kolay geldi bencillik en dar anlarda..koyuvermek..koyuup kaçıvermek…. kaçarken bakmamak ardımıza
ya da, bakıp da görmemek…görmek istememek…
her ne varsa…
oysa,ne de kolaydı düşmanlığı yoketmek, sıcacıık bir gülümsemeyle… olmaz dedik.
o bana düşman
denemedik bile hiç.. korktuk belki de yanılacağımızdan..
oysa hayat ne de kısa..
düşünmek için bile vakit yokken…. bile bile zehir ettik günlerimizi.. kavgalarla.. itişip kakışmakla harcadık dünlerimizi… ziyan ettik hem düne.. hem bugüne.. hem de yarınlarımıza..
sahi,kalp kırıldığında nasıl bir ses çıkarır? duydunuz mu hiç?
İki kalp arasında en kısa yol: Birbirine uzanmış ve zaman zaman Ancak parmak uçlarıyla değebilen İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum, Beklemek gövde gösterisi zamanın; Çok erken gelmişim seni bulamıyorum, Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
CEMAL SÜREYA
Kırık Kalp
En iyleşilmez yaramdır aşk benim Çileden,dertten bir habercidir Bir ömrün dökülen son yaprağı Gece kadar uzun,hayat kadar eskidir
Kimbilir bozulan kaçıncı tövbedir bu Bu kaçıncı sancıdır içime saplanan bazen Yağmur yüklü bulutlara benzer Sağanak sağanak dökülür gözlerimden
Firari bir mahkumdur,içimde saklanan Boynum bükük,kalbim kırık,darmadağınım Bir sır saklı gözlerinde,anlamadığım
Hasret yüre, derin sızı Gönlümün sultanı,ömrümün yazı Yaşamak seninle güzel,ölmek seninle Sevmek,sevilmek,dünya seninle güzel Kırdığın kalbimi hasretinle sardım Bir ateş yaktın ki,yandıkça yandım
YASEMİN
Kırık Kalp
Bir başlangıçtı ayrılık Yalnız adımlarım için Düzendi bu kaçık hayat Açılan bir pencere Kırılan bir kalp
Ayrılıkdı ders olan Yalnızlıktı konu Yoktu parlayan yıldız Gülen insanlar Kırılan bir kalp
Yoktu parlayan güneş Kıyıya vuran hırçın dalgalar Umutsuz yaşam Direnecek bir hayat
Yaşamak vardı, kaçamak hayatı Duygusuz bu zamanı Direnmek vardı, mutsuzluğa Yakalamalı, yeni hayatı
Orhan Eren Uncu
KALBİM DİNAMİT KUYUSU
Beni, gözlerin götürür Gözlerin Aşkla, acıyla… Kuşatmışlar Sesimi, soluğumu Kesilmiş Tuz-ekmek payım Vurgunum Ve darda, Gözaltındayım. Dal, kor keser Penceremde açarsa Kuş, vurulur Üzerimden uçarsa. Ve hal böyle böyle, Yol bu yöndeyken Gelir, Ki her gelişinde Daha da içten Gelir, Soluk soluğa Benim olursun. Amansız sarmasında Kollarımın Esrik, Çığlık çığlığa Erir, kar gibi vücudun… Nicedir, Kahpe ağzında Bir salgın, Bir deprem gibi künyemiz. Nicedir, Başımıza zindan dünyamız. Biz ki Yarınıyız halkın, Umudu, yüzakıyız, Hıncı, namusu… Şafakları, Taa şafakları Hey canım, Kalbim Dinamit kuyusu…
AHMED ARİF
DAYAN KALBİM
Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
NECİP FAZIL KISAKÜREK
KALBİM UNUT BU ŞİİRİ
Uğuldayan ve hep uğuldayan bir orman kadar üşüyorum şimdi yanlış rüzgarlar esiyor dallarımda yanlış ve zehirli çiçekler açıyor Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık
Su ve ses kadar beklediğim ne kaldı geride,bilmiyorum uzanıp uyumak istiyorum gölgeme ve sarınmak o kocaman gözlerin uğuldayan rüzgarlarına
Bir acıyı yaşarım ben zehirden çiçekler üretirim kömür karası uçurum kadar bir yalnızlık yaratırım kendime,atlarım Anısı yoktur küçük rüzgarların
Yapraklarım yok artık kuşlarım yok büsbütün viran oldu dağlarım ezberimdeki türküler de savrulup gitti ömrümün karşılığı kalmadı sesimde sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü
Yanlış.. daha baştan yanlış bir şiirdi bu, biliyorum ve belki ömrümüzün yakın geçmişi bu kadar doğruydu ancak, kimbilir Kalbim unut bu şiiri AHMET TELLi
AŞK VE KALP
Bir kalb ki onun sevmesi aldanması yok Tutkunluğu yok , bir güzele yanması yok Bin kez yazık olsun sevisiz yüreğe Aşksız geçecek günlerin faydası yok
Çinliler ve Japonlar yemeklerinden sonra soğuk su değil sıcak çay içerler. Belki biz de yemekten sonra sıcak bir şeyler içme alışkanlığımızı onlardan edindik.Ya da onlar bizlerden örnek aldı.
Eğer yemeklerden sonra soğuk şeyler içiyorsanız bu yazı size hitap ediyor. Yemekten sonra soğuk bir şeyler içmek sizi rahatlatabilir. Ancak tükettiğiniz soğuk su katılaşarak yağlı bir madde haline döner ve yavaş bir şekilde sindirilir. Bu asitli tepkime bozularak bağırsakta katı maddelerden daha hızlı bir şekilde emilir. Bir kısmı bağırsağa yapışır. Kısa bir süre sonra tamamen yağ haline döner ve kansere yol açar. Yemekten sonra sıcak su veya çorba içmek en iyisidir.
Kalp krizi hakkında önemli birkaç bilgi..
– Kalp krizi belirtisi her zaman sol kolun uyuşması değildir. – Çenedeki şiddetli ağrıların da farkında olun. – İlk göğüs ağrınız kalp krizi sırasında gerçekleşmez. (Daha önce mutlaka göğüs ağrınız olmuştur) – Mide bulantısı ve şiddetli terleme de önemli kalp krizi belirtilerindendir. – Kalp krizi geçiren insanların %60 ı uyurken ölür. – Göğüsteki ağrılar sizi uykudan uyandırabilir. Lütfen dikkatli olun ve olanların farkına varın.
Boston Çocuk hastanesinde görevli araştırmacılar, kalp sinir sistemini yenileyici NRG1 faktörünün kalp krizinden sonra hasarlı kalbe enjekte edilmesiyle, hasarlı kalp dokularını yenileyebildiğini ortaya çıkardılar.
Cell dergisinde yayınlanan ve fareler üzerinde yapılan araştırmada, kalp krizinden sonra hasarlı kalp dokularına enjekte edilen NRG1 faktörünün, kardiyak fonksiyonunu tekrar eski durumuna getirdiği görüldü. Kalp krizi geçiren farelere 12 hafta boyunca her gün NRG1 faktörü enjekte edien araştırmacılar, 12 haftanın sonunda kalbin yine eskisi gibi pompalamaya başladığı tespit ettiler. Hasara uğramış kalp dokuları genelde yenilenmiyor. NRG1 büyüme faktörünün uygulanmasıyla, kalp dokularının yenilenmesi konusunda kardiyak kök hücrelerine ihtiyaç kalmıyor. Araştırmacılar daha önce, kardiyak kök hücreleriyle kalp dokularının yenilenebileceği üzerinde çalışıyorlardı.
Bir sonraki araştırmada ise, daha büyük memeliler ve insanlar üzerinde araştırmaların yapılacağı ve aynı etkinin insanlarda da görülüp görülmeyeceği belirlenecek.
Organlarımızın çalışmaları için gerekli olan maddeleri taşıyan kanı pompalamakla görevli olan kalp, bu görevini yapmak için dakikada ortalama 70 kere kasılır ve her defasında ortalama 70 ml kanı organlarımıza gönderir. Ortalama bir insan ömrü boyunca, kalbimiz yaklaşık 2.5 milyar kez kasılmakta ve bu süre boyunca 180 milyon litre kanı vücudumuza pompalamaktadır.
Organların canlılığını koruyabilmeleri ve görevlerini yapabilmeleri için besin maddelerine ve oksijene gereksinimleri vardır. Bunlar organlarımıza kan ile ulaştırılır. Kan ise organlara atardamarlar (arter) yolu ile taşınır. Kanın atardamarlara pompalanması işini kalbimiz yapar. Her organ gibi kalbin de beslenmesi gereklidir. Kalbin kendisini besleyen damarlara “koroner damar” (koroner arter) denmektedir. Koroner damarlarda olabilecek hastalıklar doğrudan kalbin çalışmasını ve verimini etkileyeceğinden dolayı hayati öneme sahiptir.
Ateroskleroz Koroner damarların en çok görülen ve en önemli hastalığı koroner aterosklerozdur (damar sertliği). Bu hastalıkta, koroner damarlarda yer yer, başta kolesterol olmak üzere bir takım maddeler birikmekte ve buralarda darlıklar ve tıkanıklıklar oluşmaktadır.
Burada kalp damar kesitlerinde ateroskleroz (damar sertliği) gelişmesini görmekteyiz. Damardaki ateroskleroz sonucu oluşan plak dediğimiz yapılar zaman içinde büyüyebilir ve damar boşluğunu daraltır. Damardaki daralma da, içinden geçen kan miktarını azaltacağından dolayı kalbin beslenme bozukluğuna bağlı problemler gelişir.
Oluşan tabloya, koroner arter hastalığı veya koroner kalp hastalığı denir. Bunun sonucu olarak kalbin beslenmesi bozulmakta, kalbin ritmik çalışmasında ve kasılmasında hastalığın ciddiyetiyle orantılı olarak bozukluklar oluşmaktadır. Koroner arter hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de erişkinlerde başta gelen ölüm ve iş gücü kaybı nedenidir.
Yaş: Erkeklerde 45 yaşın üstü, kadınlarda 55 yaşın üstü veya erken menopoz Cins: Erkeklerde daha sık Aile öyküsü: Birinci derecede (anne, baba, kardeş) erkek akrabalarda 55 yaşından, birinci derecede kadın akrabalarda 65 yaşından önce kalp damar hastalığı, kalp krizi (infarktüs) veya ani ölüm bulunması Sigara içiyor olmak Hipertansiyon (140/90 mmHg veya daha fazla veya hipertansiyon için tedavi alıyor olmak) İyi kolesterolün (HDL kolesterol) 40 mg/dl’den düşük olması Kötü kolesterol olan LDL-kolesterolün yüksek olması). Hareketsizlik: Haftada en az 3 gün ve günde en az 30 dakika egzersize zaman ayırmalısınız (tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklet, dans, bahçe işleri vs.). Şeker hastalığı (diabetes mellitus) Kilo: Bu konuda en değerli kriter, vücut kitle indeksi ve bel çevresidir. Vücut kitle indeksi, kg olarak ağırlığın, metre olarak boyun karesine bölünmesiyle elde edilir (VKİ: kg/m2). Vücut kitle indeksinin 25’in üzerinde olması veya bel çevresinin erkeklerde 102 cm, kadınlarda ise 88 cm’nin üzerinde olması, yalnızca kalp damar hastalığı riskini artırmakla kalmayıp şeker hastalığı, yağ yüksekliği ve tansiyon yüksekliği riskini de artırmaktadır. Stres: uzun bir zaman sürekli strese maruz kalma, hastalığın gelişmesini kolaylaştırmaktadır. Depresyon: özellikle son yıllarda depresyon da kalp damar hastalıkları yönünden risk faktörü olarak kabul edilmeye başlandı.
Bu sloganı sık sık duymaktayız bu günlerde. Televizyon, radyo ve tabi hayatımıza hızlı bir giriş yapan internette bu konuyla ilgili reklamlar yapılmakta.
Kalp-damar hastalıkları dünyada ve ülkemizde bir numaralı ölüm sebebidir. Dünyada her yıl 17,5 milyon kişi kalp ve damar hastalıklarından hayatını kaybetmekte. Bu da her gün 120 uçak dolusu insan anlamına geliyor. Türkiye’de ise bu rakam her yıl 205.457 kişi yani her 2,5 dakikada 1 kişinin hayatını kaybetmesi demek. Her yıl meme kanserinin 3 katı, trafik kazalarının 47 katı insan kalp ve damar hastalıklarından dolayı ölmektedir. Yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, sigara, şişmanlık ve hareketsiz yaşam tarzı kalp-damar hastalıkları açısından en önemli risk faktörleridir. Bu risk faktörlerinin önemli bir bölümü yaşam tarzınızdan kaynaklanır ve bunları ortadan kaldırmanız mümkündür. Türkiye’de kalp-damar kaynaklı ölümlerin oranı %48’dir. Oysa sağlıklı seçimler yaparak, hem kendinizin, hem de sevdiklerinizin kalp sağlığını koruyabilirsiniz. Sağlıklı ve uzun bir yaşama adım atmak için geç değil. Yeter ki kalbinizin uyarılarını dinleyin. Kalp sağlığının önemini kırmızı giyerek gösterin.
Diyelim ki, mesai saati bitti ve siz de akşam 18:30 civarında, alışılmadık derecede zorlu bir iş gününün ardından (tabii ki tek başınıza) arabanıza binip evin yolunu tuttunuz. Çok yorgunsunuz ve canınız da fena halde sıkkın.
MÜTHİŞ GERGİN VE SİNİRLİ BİR HALDESİNİZ…
Birdenbire göğsünüzde, kolunuza ve çenenize doğru yayılmaya başlayan korkunç bir ağrı hissediyorsunuz. En yakın hastaneye sadece on dakikalık mesafedesiniz ama hastaneye ulaşmayı başarıp başaramayacağınızdan bile emin değilsiniz.
NE YAPACAKSINIZ??? İLK YARDIM KURSLARINA KATILACAK KADAR AKLI BAŞINDA BİRİYDİNİZ AMA KURSTAKİ EĞİTMEN, SİZİN BAŞINIZA BİR ŞEY GELDİĞİNDE NE YAPACAĞINIZI ÖĞRETMEDİ!!!
YALNIZ BAŞINIZAYKEN KALP KRİZİ GEÇİRİRSENİZ NASIL HAYATTA KALIRSINIZ? PEK ÇOK İNSAN KALP KRİZİ GEÇİRDİĞİ SIRADA TEK BAŞINA OLUYOR; ETRAFTA YARDIM EDECEK KİMSE BULUNMUYOR. KALP ATIŞLARI DÜZENSİZLEŞEN VE KENDİSİNİ BAYILACAKMIŞ GİBİ HİSSEDEN BİRİNİN BİLİNCİNİ YİTİRMEDEN ÖNCE YALNIZCA 10 SANİYE KADAR ZAMANI VARDIR. BU DURUMDA NE YAPMANIZ GEREKİR?
CEVAP: PANİĞE KAPILMADAN ÜST ÜSTE KUVVETLİCE ÖKSÜRMEYE BAŞLAYIN. ÖKSÜRMEDEN ÖNCE HER SEFERİNDE DERİN BİR NEFES ALIN; ÖKSÜRÜKLERİNİZ GÜÇLÜ OLSUN, DERİNDEN GELSİN VE UZUN SÜRSÜN, TIPKI GÖĞSÜNÜZDE BİRİKMİŞ BALGAMI ATMAYA ÇALIŞIR GİBİ ÖKSÜRÜN. HER İKİ SANİYEDE BİR DERİN NEFES ALIP ÖKSÜRÜN VE BUNU YA YARDIM GELENE DEK YA DA KALP ATIŞLARINIZ TEKRAR NORMALE DÖNENE DEK SÜREKLİ YAPIN.
• DERİN NEFES ALMAK CİĞERLERİ OKSİJENLE DOLDURUR. • ÖKSÜRMEK KALBE TAZYİK YAPAR VE KAN DOLAŞIMINI RAHATLATIR. • KALBE UYGULANAN BU TAZYİK, KALBİN NORMAL RİTMİNE DÖNMESİNİ KOLAYLAŞTIRIR. • BÜTÜN BUNLAR SİZE, BİLİNCİNİZİ KAYBETMEDEN ÖNCE HASTANEYE YETİŞECEK ZAMANI TANIR.
Memorial Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Kani Gemici, kalp pillerinin hamilelik sürecine etkileri hakkında bilgi verdi.
Birçok hasta grubu gibi ritim bozukluğu nedeniyle kalbine pil takılan hastalar da, hamilelik öncesi aynı korkuyu yaşıyor.
Ancak yaşadıkları bu korku tamamen yersiz. Çünkü kalbinde pille yaşayan kadınlar hamile kalabiliyor, normal doğum ya da sezaryen ile bebek sahibi olabiliyor.
Dünyada milyonlarca kişi kalp pili ( pacemaker) taşımaktadır. Bu ileri teknoloji ürünü küçük cihazlar, kalp hızının yavaşlamasını engellemekten kalp yetersizliğini tedavi etmeye, kalbe pompa görevi yapmaktan ani ölümleri engellemeye kadar birçok amaç için kullanılmaktadır. Takıldıktan sonra yaşanılan şikayetleri ortadan kaldıran cihaz, hastanın yaşam kalitesini artırarak normal hayata dönmesine yardımcı olmaktadır. Kalp pili ile yaşayan kişiler işlerini yapabilir, araba kullanabilir, yolculuk edebilir, yüzebilir, hobilerine ve cinsel yaşamlarına devam edebilir hatta anne olabilirler.
Kalbine pil takılmış olan hastaların büyük bir kısmını, ritim bozukluğu sorunu yaşayanlar oluşturmaktadır. Aritmi yani ritim bozukluğu, kalp vuruşları arasındaki düzenin kaybolması bununla birlikte ya da yalnız başına ritmin normal sınırların üzerinde hızlanması ya da belirgin seviyede yavaşlaması durumudur. Özellikle kadınlar, daha çok hormonal sebeplere bağlı olarak ritim bozukluğu sorunu ile karşı karşıyadır. Ritim bozukluğu, çocukluktan itibaren var olan altyapıyı tetikleyen; aşırı stres, yoğun efor, korku ve gerilim gibi nedenlerle ortaya çıkabildiği gibi, genç kızlık döneminde ilk adet ile birlikte, bunu takip eden regl dönemlerinde ve hamilelikte de ortaya çıkabilir.
Ritim bozukluğu kendini nasıl gösterir?
Hastalar; ‘çarpıntım var’, ‘kalbim tekliyor’, ‘göğsüme yumruk hissi var’, ‘göğsümde kuş çırpınıyor’, ‘kalbim sürekli koşuyor’ gibi şikayetlerde bulunur. Ritim bozukluğu ilk ortaya çıktığı anda ölümcül olabileceği gibi, artıp şiddetlenerek kalp fonksiyonlarında hasara hatta kalp yetmezliğine neden olabilir. Bu nedenle altta yatan neden mutlaka araştırılmalı, EKG, EKO, efor, Holter gibi tetkiklerle aritminin sebebi belirlenmelidir. Ailesinde ani kalp ölümü hikayesi olan kişilerin ritim bozuklukları ise, genetik incelemeler ile birlikte yapılarak altta yatan neden detaylı olarak araştırılmalıdır.
Ritim bozukluğu gebelik döneminde ortaya çıkabilir mi?
Gebelik döneminde gebeliğin verdiği stres ve yük nedeniyle bazı ritim bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu aritmilerde betabloker ilaçlar kullanılmaktadır. Bu grup ilaçlar, yan etkileri diğer ilaçların yan etkileri göz önüne alındığında, güvenilirdir. Radikal olan ve tedavi edilemeyen ritim bozukluklarında kullanılan öteki antiaritmik ilaçlar gebelik sırasında kesilmektedir. Bu ilaçlar daha az yan etkisi olan diğer ilaçlarla değiştirmek zorunda kalınabilir. Hamilelik döneminde özellikle bradikardiler, yani kalbin yavaş çalıştığı durumlar çok önemlidir. Normal yaşamda tolere edilebilen bazı kalp hızları
(45-50) hamilelik döneminde bebeğin beslenmesini olumsuz etkilemekte, düşük kalp hızları bebek için tehlike oluşturmaktadır.
Aritmi sorunu yaşayan bir kadın anne olabilir mi?
Gebelik döneminde normal bir kalpte bile ritimde bazı düzensizlikler olabilir. Ancak bu tolere edilebilir sınırlardadır. Çoğu zaman hastanın endişelerinin giderilmesi yeterli olmaktadır. Ancak hastanın daha önceden belirlenen bir ritim bozukluğu varsa ve gebelik planlanıyorsa, hastanın yakın takip altında olması gerekir. Çünkü ritim bozukluğu için kullanılan ilaçlar, betablokerler dışında, bebek için güvenli olmayan ilaçlardır. Bunun için ritim bozukluğunu radikal olarak kökten tedavi etme şansı varsa; elektrofizyolojik işlem ve radyofrekans kateter ablasyonu gibi girişimsel yöntemlerle bu mümkün olabiliyorsa, hastaların gebelikten önce bu tedavileri uygulatmaları gerekir. Çünkü işlem sırasında yoğun radyasyon alınmakta ve bu miktar da bebek için tehlike oluşturmaktadır. Bebek çok özel korumalarla, kurşun önlüklerle korunabilir ancak bu durum, hekimler tarafından tercih edilmemektedir. Bu nedenle hastaların bu işlemleri gebelik öncesinde yaptırmaları önemlidir.
Tedavi için hamilelere kalp pili takılabilir mi?
Tedavi bakımından, ‘henüz kalp pili takılması için erken’ gibi düşünülen ancak artık gebeliği gündemde olan bir kişinin kalbine pil takılması, gebelik öncesine alınabilir. Takılan kalp pili ile bebeğin yaşamının önündeki risk de engellenmiş olur. Kalp pili takılması işlemi anjiyo – elektro fizyoloji laboratuvarında yapılmakta, anne az da olsa radyasyona maruz kalmaktadır. O nedenle pil işleminin gebelik öncesine alınması bir avantajdır.
Kalbinde pille yaşayan bir kadın anne olabilir mi?
Bebeklik döneminde bile hastalara kalp pili takılabilmektedir. Birkaç aylık, hatta birkaç günlük bir bebeğe kalp pili takılabilir. Gençlerde de sıklıkla kalp pilinin takılmasının gerekli olduğu durumlar ortaya çıkabilir. Kalbinde pil olan kişiler sosyal yaşamlarında evlilik ve sonrasında çocuk sahibi olmak isteyebilirler. Bu kişilerin evlenmelerinde ve çocuk sahibi olmalarında bir sakınca yoktur. Kalbinde pille yaşayan kadınların anne olmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır. Ancak bu durumdaki anne adaylarının normal gebelere göre yakın takibi yapılmalıdır. Kalp pili taşıyan hastaların pil kontrolleri zaten periyodik olarak 6 ayda bir yapılmaktadır. Kalp pili olan gebelerde hastanın ihtiyacına göre değişmek kaydı ile bu kontroller 3 ayda bir yapılabilir. Ancak bazı durumlarda ayda bir de yapılabilir. Buna doktoru karar verir. Bu kontrollerin hastaya ya da bebeğe bir zararı yoktur. Sadece kalp pilinin iyi bir şekilde çalıştığını ve yeterli desteği verdiğini görmek bakımından çok önemlidir.
‘Eyvah anne olamayacağım’ korkusu yaşamayın!
Kalp pilinin çocuğa da bir zararı bulunmamaktadır. Aksine, aritmi nedeniyle zarar görebilecek olan çocuğun anne karnında sağlıklı bir şekilde büyümesi için annenin kalbine pil takılmaktadır. Kalbinde pille yaşayan hamilelerin kardiyolog ve kadın doğum uzmanı ile iyi bir işbirliği içinde takipleri ve sağlıklı bilgi alış verişi yapıldığında, anne adayı için herhangi bir sorun yoktur. ‘Eyvah anne olamayacağım’ korkusu yaşamaları yersizdir. Kalp pili taşıyan hamileler normal doğum ya da sezaryen ile bebeklerini dünyaya getirebilir. Hamilelik süresince de normal sağlıklı anne adaylarının dikkat etmesi gerekenler dışında bir kurala da uymaları gerekmez.
Defibrilatör kullananlar dikkat etmeli!
Pek çok çeşit kalp pili vardır. Genellikle defibrilatörler dışındaki kalp pilleri için annenin ve bebeğin hayatını tehdit edici bir engel yoktur. Ancak defibrilatörler konusu biraz daha özel bir alanı ilgilendirmektedir. Defibrilatörler hayatı tehdit edici özelliği olan ritim bozukluklarında takılan kalp pilleridir. Elbette yaşamı tehdit edici ritim bozuklukları gebelik döneminde ve doğum esasında bir risk oluşturabilir. Bu hastalarda ancak çok özel durumlarda, çok dikkatli ve iyi bir değerlendirme sonucu bir gebeliğe karar verilmelidir.
Öğlen uyksu uyuyarak hem yaratıcı zekanızı geliştirin hem de kalp krizi riskinizi azaltın.
Gün ortasında 20-120 dakika kestirmek hem zekayı açıyor, hem de kalp krizi, felç ve diyabet riskini düşürüyor. Ama en ideal şekerleme süresi 45 dakika…
ABD’nin saygın gazetelerinden Boston Globe, öğle uykusunun yararlarını masaya yatırdı. Araştırmalara göre gün ortasında kısa bir uyku çekmek hem zekayı, hem de sağlığı olumlu etkiliyor. Şekerleme kişiyi yaratıcı, üretken ve mutlu kılıyor.
Bir saat kestirmek bile uyanık ve tetikte kalma süresini 10 saat uzatabiliyor. Harvard Üniversitesi araştırmasına göre günde 45 dakika kestirmek, öğrenmeyi ve hafızayı geliştiriyor. Öğle uykusu, stresi azaltıyor, kalp krizi, felç, diyabet ve obezite riskini düşürüyor. Şekerleme yapacağını bilmek bile tansiyonu düşürmeye yetiyor. Memelilerin çoğu, günde birkaç kez uyuyor. İnsanlar ise bir tek gece uykusu ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Ancak biyolojik saatimiz, her gün sabaha karşı 02:00 ile 04:00 ve öğleden sonra 13:00 ile 15:00 arasında uyuklamamıza neden oluyor.
Ne kadar kestirmeli?
* 20 dakika: Daha dinç uyanmak için uyumadan önce bir fincan kahve için. 20 dakikalık uyku duyuları güçlendiriyor.
* 45 dakika: En ideal öğle uykusu süresi. Bu uyku, yaratıcı düşünceyi geliştiriyor. Uyandıktan sonra çalışmanız gerekiyorsa 45 dakikadan fazla kestirmeyin.
* 90 dakika: Eğer gece uyuyamadıysanız, gün ortasında 90 dakika kestirmek, uykuyu telafi ediyor.
* 120 dakika: En derin uyku. Aklı boşaltıyor, hafızayı düzenliyor.