Posts Tagged ‘karıncık’

Kalp Yetmezliği

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalp yetmezliği kalbin kanı pompalama yeteneğinin kaybolması yani dokulara yeterli kan ve oksijenin gitmemesi durumudur. Kendi basma özgül bir hastalık olmamakla birlikte, yaygın ve ciddi sorunlara yol açabileceği için önemlidir.Kalp yetmezliği kalbin yeterince çalışmaması anlamına gelir. Kalbin işlevsel yeteneklerinin azaldığı bazı kalp hastalıklarında kalp yeterli çalışabilmek için düzenleyici süreçler geliştirir. Bu durumda kalp yetmezliği engellenmiş olur. Örneğin taşikardi, yani kalbin dakikada atım sayısının hızlanması böyle bir süreçtir. Her kasılmada gerekli miktarda kanı vücuda pompalayamayan kalp, bu yetersizliği karşılamak için daha sık kasılır. Bir başka düzeltici süreç
de kalp karıncıklarının genişlemesidir. Böylelikle karıncıklardaki kan miktarı artar. Bu durumda, güçsüz kalmış olan kalbin, normal miktardaki kanı bile atmakta zorluk çekerken, daha çok kanı vücuda pompalamakta yetersiz kalacağı düşünülebilir. Oysa kalp kası liflerinin gerilmesi daha büyük bir güçle kasılmalarına yol açar. Başka bir deyişle kalp boşluklarının genişlemesi sonucunda gerilen kalp kası lifleri yüksek bir güçle kasılır. Ayrıca kalp boşluklarının genişlemesine her zaman aşın büyüme (hipertrofi) eşlik eder. Olağan koşullara göre daha çok güç harcaması gereken kas lifleri büyüyüp kalınlaşırlar; böylece kasılabilme yetenekleri önemli ölçüde artar. Kalp boşluklarının genişlemesi, bir açıdan kalbin yeterli çalışmasını sağlasa da, birçok sakıncayı da birlikte getirir.
ikincil önem taşıyan bir başka düzenleyici süreç ise, karaciğer ve dalak gibi organlarda depolanmış durumdaki kanın genel dolaşıma aktarılmasıdır. Dokulara az miktarda kan gelmesi durumunda, kılcal damar ağı bakımından zengin organlarda depolanmış kırmızı kan hücreleri genel dolaşıma aktarılır. Bu süreç de, sonuçta kalbin daha çok çalışmasına yol açar.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ
Tedavinin zamanında başlamasını sağlamak ve hastalığın ağırlaşmasını önlemek açısından başlangıç belirtilerim bilmek önemlidir.
Hastalık ani ve şiddetli bir güç harcandıktan sonra ortaya çıkabilir. Önceleri belirtisiz seyreden hastalık, şiddetli güç harcanması sonucunda dengelerin altüst olmasıyla belirti vermeye başlar. Ama genel olarak yavaş ilerleyen hastalığın önceleri hafif olan belirtileri giderek şiddetlenir. Sağlık durumu iyi olan bir kişi güç harcamayı gerektiren işleri başarıyla tamamlayamaz. Hastalar soğuk havada bir merdiven çıkarken ya da yokuş yukarı yürürken zorlanmaya başlarlar. Solunum zorlaşır ve hasta ya adımlarım yavaşlatmak ya da durmak zorunda kalır. Bu durum önceleri hastayı biraz şaşırtsa da, pek önem vermez, olayı bir anlık yorgunluğa bağlayarak geçiştirir. Bundan sonra, uyarıcı bir başka belirti ortaya çıkar: Yorucu bir günün sonunda ayak bileklerinde şişme (ödem) ortaya çıkar. Şişler hamur kıvamındadır ve sabah saatlerinde kaybolur. Nefes darlığı ve şişme önceleri hafiftir;
ileri dönemlerde ise çok şiddetli ve ağır bir tablonun gelişimine yol açarak kalp yetmezliğinin en önemli iki belirtisin! oluştururlar. Daha sonra tabloya eklenen morarma özellikle yüz, el ve ayakların kırmızı-mor bir renk almasına yol açar. Zamanında tedavi edilmezse belirtiler giderek şiddetlenir. Nefes darlığı artık basit hareketlerde de görülür;
ayaklardaki şişlikler giderek artar ve bacaktan yukarı doğru yayılır, morarma da iyice belirginleşir. Kalp yetersizliğinin en ileri aşamasında nefes darlığı dinlenme sırasında da görülür; şişme, bacakların dışındaki bölgelere de, örneğin kama, erkeklerde cinsel organlara ve hatta göğse yayılır; morarma ileri derecede yoğunlaşır.
Bu belirtilerle birlikte ikincil olarak, kalp astımı ya da akciğer ödemi (akciğerlerde sıvı birikimi) görülür. Ani gelişen bu durum boğulmaya benzer bir izlenim yaratan ciddi bir tablodur.
Belirtilerin nasıl ortaya çıktığım anlayabilmek için, yetersizlik halindeki kalp ve dolaşım sisteminin hangi koşullar altında bulunduğunu açıklamak gerekir. Kalp, içerdiği kanın tümünü pompalayamaz. Her kasılmada gerekenden daha az miktarda kanı damarlara vererek daha az enerji harcar. Sonuçta kanın dolaşma hızı giderek azalır ve morarma gelişir. Hastalığın ağırlığına göre, kalbin pompalayamadığı az ya da çok miktarda kanın karıncık içinde kalması sonucunda karıncık içi basınç artar. Bu basınçtan ötürü, dokulardan gelen toplardamar kanının sağ karıncığa, akciğer toplardamarından gelen kanın da sol karıncığa boşalması engellenir. Sonuçta büyük dolaşımın toplardamar sisteminde basınç artışı ve ödemler ortaya çıkar. Küçük dolaşımdaki basınç artışı ise akciğer ödemine ve nefes darlığına neden olur.

-Nefes Darlığı
Kalp yetmezliğinin hastalık tablosunu başlatan ilk belirti nefes darlığıdır. Hastanın kalp-dolaşım sistemindeki bozukluk açısından büyük önem taşır. Bazı olgularda ise oksijen azalması ve karbon dioksit artışının (çok ağır olgular dışında kan gazları değerleri normaldir) solunum merkezlerim uyarması da nefes darlığına yol açabilir.
Ama nefes darlığının temel nedeni, akciğerde kan göllenmesi, yani akciğer damarlarında aşın kan birikmesidir. Benzer bir durum olan, büyük dolaşımın toplardamar sistemindeki basınç artışı da, daha önce belirtildiği gibi, kalbe gelen bütün kanın vücuda pompalanamamasının sonucudur. Aynı süreç kanın küçük dolaşımdan kalbe gelmesini de engeller. Solunum sistemindeki gaz alışverişi ve akciğer hareketleri de önemli ölçüde engellenir; solunum güçleşir. Kalp hastaları akciğerdeki sıvı birikimim azaltmak için daha uygun bir duruş seçer, yan oturur ya da oturur bir konum alırlar (ortopneik durum). Ağır kalp yetmezliğinde hastalar, geceleri yatakta yatmak yerine koltukta oturmayı tercih ederler.

-Akciğer Ödemi
Akut sol karıncık yetmezliği nöbetidir. Kalp yetmezliği, hastalığın nedenine göre, karıncıklardan birinde ortaya çıkar. Kasılma yeteneğinin azalması öncelikle sol karıncığı ilgilendiriyorsa, kalbe toplardamarlar ile vücuttan önemli miktarda kan geldiğinden sağ karıncık bu kam akciğerlere yollamayı başarabilir, akciğer engelim aşan kan sol karıncığa ulaşabilir, ama sol karıncık bu kanın hepsini aorta pompalayamaz. Böylece sol karıncığın gerisinde yani akciğer ağacında kan göllenmeye başlar, yani akut akciğer ödemi (göllenmesi) gelişir.
Bu koşullarda kalp astımı adı verilen bir nefes darlığı nöbeti ortaya çıkar. Bu nöbet hemen durmazsa, aşırı miktarda kan birikiminden ve oksijen eksikliğinden ötürü çok büyük bir yük altında bulunan akciğer damarlarından açığa çıkan sıvı hava keseciklerim (alveol) doldurur ve kan ile hava arasındaki normal alışverişi önemli ölçüde bozar; böylece kanın oksijen içeriği daha da azalır. Bu duruma akciğer ödemi denir. Solunum giderek zorlaşır ve hastanın boğulmaya karşı verdiği korku dolu bir mücadeleye dönüşür.
Vücut yatar durumdayken toplardamarlardan kalbe dönen kan miktarı arttığından, nefes darlığı nöbetleri daha çok geceleri görülür. Aynı koşullarda vücudun alt bölümüne giden kan miktarı da azalır ve hasta bu durumu gidermek için oturur vaziyet alarak ayaklarını yatağın kenarından sarkıtır. Nöbet oldukça ağır seyretmekle birlikte, uygun ilaçlarla denetlenebilir niteliktedir. Altta yatan kalp yetmezliği ne kadar hafifse tablonun düzeltilmesi de o ölçüde kolaydır. Belirtiler olguların çoğunda kısa sürede düzelir ama hasta bitkin düşer.

HASTALIĞIN NEDENLERİ
Daha önce belirtildiği gibi kalp yetmezliği, kalbi olumsuz etkileyen çeşitli hastalıklar sonucunda gelişmektedir. Bunların en önemlileri doğrudan kalbi ilgilendiren mitral kapak (sol kulakçık ile sol karıncık arasındaki kapak) yetmezliği ve darlığı ile aortun (daha doğrusu aortun yarımay kapağının) yetmezliği ve darlığıdır. Bu kapak bozukluklarının nedeni genellikle frengi ya da başka enfeksiyon hastalıkları, özellikle de akut romatizmal ateştir. Uygulanacak tedavinin amacı kalp yetmezliğim yenmektir.
Günümüzde önlenmesi oldukça zor olan bir rahatsızlık da vücudun bütünü-nü etkileyen damar sertliğidir. Bu hastalık atardamar duvarlarının sertleşmesi-ne, damarların esnekliklerinin azalma-sına yol açar. Kalbin bu sert damarlara kanı pompalaması güçleşir. Ama damar sertliğinin en önemli etkisi kalp kasım besleyen atardamarların (kroner atardamarlar) etkilenmesiyle kalbin kan akımının ve kalbe gelen oksijen miktarının azalmasıdır.
Kalp kası iltihapları ve tiroit bezinin aşın hormon salgılaması da (hipertiroidizm) belli oranlarda kalp yetmezliğine yol açan hastalıklardır.

HASTALIĞIN TEDAVİSİ

Kalp yetmezliği olgularında kullanılan oldukça etkili ilaçlar vardır. Bu ilaçlar birçok insanın yaşamım kurtarmıştır. Bunların en önemlisi dijitaldir.
Kalp yetmezliği hastaları için beslenmenin büyük önemi vardır. Öncelikle alınan besin miktarı az olmalıdır. Hekimler ilk günlerde daha çok şekerli su, portakal suyu, açık çay, sebze sulan gibi sulu besinler önerir. Alınan besinler daha sonra aşamalı olarak artırılır ve günlük besinler birkaç öğüne bölünerek verilir. Sindirim işlevi, kalbin yükünü önemli ölçüde artırdığından besinlerin iyice çiğnenerek ve az miktarda alınma-sı gerekir. Öncelikle yağlar önemli ölçüde kısıtlanmalıdır ve hekim gerekli görürse ödemli olgularda tuz sınırlama-sı uygulanır. Beslenmede tuz sınırlama-sı uygulandığında idrarla atılan su miktarı artar, ödemler kaybolur ve kalbin yükü azalır. Kalp kası dokusunun oksijenlenmesini engelleyen sigara bütünüyle kesilmelidir; kahveye izin verilebilir.
Hekimin önerilerin! düzenli olarak uygulayan ve ilaçlanm alan bir hasta başanyia tedavi edilebilir. Tedavi başa-nlı da olsa, kalpte hastalık olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla kalp yetmezliğim ağırlaştıracak ağır bedensel güç
harcamaktan kaçınmak gerekir. Gerekli önlemleri alan hasta uzun yıllar yaşayabilir.

Kalbin Hareketleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalb gevşeme ve sıkışma (sistol ve diyastol) nöbetleri içindeçarparlar. Kulakçıkların sistolu esnasında karıncıklar gevşemehalindedir. Bu hareketi şöyle sıralıyabiliriz:

Büyük toplar damardan kan kulakçıkları dolar. O zaman kulakçıklar kasılır ve kanı o esnada gevşek halde bulunan karıncıklara iter. Bu sırada kulakçıklarla karıncıklar arasında bulunan kapaklar açık bulunurlar. Kulakçık kasılmasının bitiminden sonra gevşer, karıncıklar kasılmaya başlar. Bu esnada kalb kapakları kapanır.

Karıncık kasılması en yüksek seviyesine varınca damar kapakları açılır ve böylece kan damarlara atılır. Karıncık kasılması bitince kalbin istirahat devri başlar ve damar kapakları kapanır.

Her vuruşta kalbimiz elli altmış santimetre küb kan fırlatır. Bir vuruşta kalbin gördüğü iş 1,4 kilogram metredir. Kalb dakikada 4-6 litre kan fırlatır. Kan dakikada bütün vücudu 6 defa dolaşır. Böylece kalbin bir günde gördüğü iş 20 bin kg. metreye varır. Yâni bu enerji ile 20 kilogram bir yük bin metreye kaldırılabilir.

Çağdaş teknik bile yumruk kadar bir hacim içinde bu kadar iş görebilen bir makine icad edememiştir. îşin mühim tarafı şudur ki kalb bu ağır işi bir ömür boyunca ve bir tamir gör-meksizin yapar.

Kalb adelesinin özelliği, irademize tâbi olmadığı halde çizgili adale neviden olmasıdır. Bu adaleler vücudumuzda en ağır işi gören adalelerdir. Bu sebeple de en çok gıdaya ve oksijene muhtaçtırlar.

Bu gıdayı kalb adalesine taç damarları verir. Sükûn halinde bile bütün dolaşım kanının yüzde onu kalbi beslemek vazifesini alır. Taç damarlarınınö nemi bundan anlaşılır. Budamarardan büyükçe bir dalın âni olarak tıkanması ölüme kadar varabilen vahim akibetler doğurur.

VSD Çeşitleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

VSD tipleri sol karıncık ile sağ karıncık arasındaki duvarda ki defeklerin anatomik yerleşimine ve defektin büyüklüğüne göre sınıflandırılmaktadır. VSD tipleri tıbbi literatürde anatomik yerleşime göre şu şekilde ifade edilmektedir.

1. Perimembranöz tip, % 80 oranında görülür
2. Outlet tip, %10 oranında görülür
3. Musküler tip, % 5 oranında görülür.
4. İnlet tip, % 5 oranında görülür.

VSD tipleri tıbbi literatürde defektin büyüklüğüne göre şu şekilde ifade edilmektedir.

1. Geniş VSD

ü Defektin çapı 1 cm den büyüktür.
ü Defektin alanı 0,8 cm² / m² ( vücut alanı ) den büyük
ü Akciğer damar kan akımı / sistemik kan akımı ( Qp/ Qs oranı ) : 2 den büyük

2. Orta VSD

ü Defektin çapı 0,5-1 cm arası.
ü Defektin alanı 0,4-0,8 cm² / m² ( vücut alanı ) arası
ü Akciğer damar kan akımı / sistemik kan akımı ( Qp/ Qs oranı ) : 2 den küçük

3. Küçük VSD

ü Defektin çapı 0,5 cm den küçük.
ü Defektin alanı 0,4 cm² / m² ( vücut alanı ) den küçük
ü Akciğer damar kan akımı / sistemik kan akımı ( Qp/ Qs oranı ) : 1.75 den küçük

Kalp İle İlgili Yazı

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalple İlgili Yazı


Kalp İle İlgili Yazılar

Kalp ritmik kasılmalarıyla kan dolaşımını sağlayan, dolaşım sisteminin temel organına verilen ad. Yürek ve gönül olarak da bilinir. Görevinin öneminden dolayı, canlı varlıkların hayat merkezi olarak kabul edilir. Sözlükte, değiştirmek, çevirmek veya değişmek, çevrilmek anlamlarında kullanılır.

Arapça gramer kuralı olarak kalp, (vav) veya (ya) harflerinin (elif) harfine çevrilerek okunmasına denir.

İnsan ve hayvan vücudunun bir parçası olan kalp,kulakçık ve karıncık adı verilen, kanın toplandığı odacıklar ihtiva eder.Balıklarda kalp iki odacıklıdır. Yüreklerinde kirli kan bulunur. Karıncıktan bir aortla çıkan kan, temizlenmek için solungaçlara gider. Buradan temiz olarak vücuda dağılır.Kurbağalarda üç bölmelidir. Üstte iki kulakçık, altta bir karıncık bulunur. Temiz ve kirli kan karıncıkta karışır. Vücutlarında karışık kan dolaşır.Sürüngenlerde de kalp üç gözlüdür. Karıncıkta yarım bir perde bulunmasına rağmen vücutlarında kısmen de olsa karışık kan dolaşır.

Kalp Sağlığınız İçin Sigara İçmeyiniz

Tütün damar büzücüdür. Yâni derinizin sathına yakın ufak kan damarlarını daraltır. Lâkin sigaranın kalp damarlarına ne yaptığı, katiyetle bilinememektedir. Evvelâ şunu söyleyelim ki yapılan incelemelere göre miyokart enfarktüsü sigara içenlerde, ve içmiyenlerde ayni nispette görülmektedir. Demek ki sigara içmek kalb damarlarının sertleşmesinde rol oynamaz. Şayet sigarayı çok fazla seviyor, onsuz yapamıyorsanız hekiminiz sizin, yemeklerden sonra olmak üzere günde 3-4 sigara içmenize müsaade edebilir. Nikotini alınmış sigara içmek daha iyidir. Bazı kimseler nikotine karşı hassastır; sigara içince kalbleri daha çabuk atar ve kalb ağrısı hissederler. Şayet sigaraya karşı en ufak bir hassasiyet varsa tamamen terketmek zaruridir. Ne olursa olsun sigarayı tamamen terketmek en iyisidir, bunu unutmayınız

İklim ve Kalp Sağlığı

Birçok kimseler sıcak iklimin kalbe daha iyi geldiğini sanırlar. Fakat iklimin kalp damarları sertleşmesi üzerine hiçbir tesiri yoktur. Bunun üzerine enfarktüs geçirdim diye daha güneşli bir yere gitmenize lüzum yoktur. Fakat diğer taraftan böyle bir seyahat sizin için çok faydalı olabilir. Ilık iklimlerde soğuk algınlığı, solunum yolu infeksiyonları daha azdır. Öksürmek herkes için bir zorlanmadır, kalp hastası için ise daha kötüdür. Fakat sıcak iklime koşarak bunlardan tamamen kaçınabileceğiniz de hiçbir zaman garanti değildir. Bilhassa Avrupalılar ve Türkler herhangi bir hastalık geçirdikten sonra kaplıcalara, su kenarlarına daha fazla giderler. Burada insan, serbesttir, günlük meşgalelerden uzaktır, yürüyüşler yapar, iyi uyku uyur. işte buraların iyi gelişinin en önemli sebebi budur. Daha önemlisi oraya gidince iyi olacağınız kanaatini beslemenizdir : ruhî. Kalb damarlarını yumuşatacak hiçbir maden, şifalı su yoktur. Hele içmecelere katiyen gitmemelisiniz. İçmecelerin içindeki bol tuz kalbinize gayet kötü gelir. Yüksek yerlere nazaran alçak iklimler, deniz kenarları kalb için daha iyidir. İnce hava kalbi yorar, yani kalb oksijen almak için daha fazla çalışır.
Uçak ile seyahat etmenizde mahsur yoktur : arkada bakiye bir hastalık kalmamış olmak şartıyla!..

Kalbin yapısı vücudumuzdaki işleyişi ve görevi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İnsan vücudundaki atardamartoplardamar ve kılcal damarların toplam uzunluğu yaklaşık 96000 km uzunluğundadır ve dünyanın çevresini iki defa dönebilecek uzunluktadır

Erişkin insan kalbi her dakika 5 litreher gün 9000 litre kanı vücuda pompalamaktadır

Kalp her gün yaklaşık 100 000 defa atmaktadır

Ortalama 70 yıllık bir yaşam süresince 25 milyar defa kalp atmaktadır

İnsan kalbinin ağırlığı kadında 250 erkek de 300 gram kadardır

Bir çocuğun kalbi yaklaşık sıkılı bir yumruk kadarerişkin kalbi iki yumruk kadar büyüklüktedir

Kanın %78’i sudur

Kan yaklaşık 20 saniyede tüm beden yolculuğunu tamamlamaktadır

Kalbin yapısı ilk defa 1706 yılında bir Fransız anatomi profesörü olan Raymond Viessens tarafından tanımlanmıştır

Elektrokardiyografi aygıtı bir Hollandalı fizyolog olan Einthoven tarafından 1902’de keşfedilmiştir

Kalbin Yapısı

Normal kalp yumruktan biraz daha büyük kas yapısında güçlü bir pompadır Günde ortalama 100 000 kez kasılarak 8000 litre kanı sürekli olarak dolaşıma pompalar

Kalp dört boşluktan oluşur Üstte sağ ve sol olmak üzere iki kulakçık altta ise sağ ve sol olmak üzere iki karıncık vardır

Kalpte dört kapak bulunur: Triküspid kapak sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında pulmoner kapak sağ karıncık ile akciğerlere

kan taşıyan büyük damar (pulmoner arter) arasında mitral kapak sol kulakçık ile sol karıncık arasında ve aort kapağı sol karıncık ile ana atar damar / şah damarı (aort) arasında bulunur

Kalbin Görevi

Organlardan gelen ve oksijeni az olan kirli kan toplardamarlar ile sağ kulakçığa dökülür buradan triküspid kapak aracılığı ile sağ karıncığa geçer Sağ karıncık kirli kanı pulmoner kapaktan pulmoner arter aracılığı ile akciğerlere pompalar Akciğerlere gelen kan oksijenden zenginleşir Oksijenden zenginleşen temiz kan akciğer toplardamarları ile sol kulakçığa buradan da mitral kapak aracılığı ile sol karıncığa geçer Sol karıncığa gelen temiz kan aort kapağından geçerek aort aracılığı ile tüm organlara pompalanır Sol karıncıktaki kanın basıncı kolda ölçülen kan basıncına eşittir