Posts Tagged ‘karşı’

Atatürk Şiirleri Can Yücel

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Can Yücel Atatürk Şiiri
Atatürk Şiirleri Can Yücel

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Türk, öğün, çalış, güven! demiş a,
Şimdilerde çalışan parasız, pulsuz
Çalışıyor paralıya,
Güvenen varsa, parasına güveniyor,
Üstyanı, öğün babam öğün!
Dövün babam dövün!

Can YÜCEL

Hangi Atatürk?

Kimininki kalpaklı kiminki fraklı, kimi sert kimi güler yüzlü… Herkes kendine göre bir Atatürk portresi çiziyor. Peki bunların hangisi gerçek Atatürk?

Ben gözümle görmedim, anlattılar: Atatürk, Anadolu’nun direniş ruhunun nasıl örgütlendiğinden söz ederken ‘küçük kıvılcımlardan büyük yangınlar doğabileceğini’ söylemiş.
Sonra bu söz “Küçük kıvılcımlar, büyük yangınlar doğurur” diye pankart olup asılmış.
Nereye biliyor musunuz?
İtfaiyenin girişine…
Erbakan’dan Çelik’e kadar
Ne demek istediğimizi anlatmak için Atatürkçüler listesine şöyle bir göz atmak yeterli:
Adnan Hoca da Atatürkçü, Doğu Perinçek de…
Popçu Çelik de Atatürkçü, ‘ordu göreve’ pankartı açan gençler de…
Erbakan Başbakanken “En büyük Atatürkçü biziz” demişti; tabii onu hapseden Kenan Evren de…
Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, partisinin başkanı Tansu Çiller’in yarımyüz fotoğrafını Atatürk’ünkiyle eşleştirecek kadar Atatürkçüydü…
Bu kadar farklı eğilimden insan, aynı liderden “Bizim önderimiz” diye söz ediyorsa bu işte bir yanlışlık olmalı.
O zaman da sormak gerekiyor:
Kaç farklı Atatürk var?
Ve hangisi gerçek Atatürk?

Bir liderden kaç farklı kimlik çıkar?
Devrimci Atatürk
Aslında ‘Kuvvacı Atatürk’ demek daha doğru…
Kuvvacılarınki, post bıyıklı, kalpaklı, antiemperyalist bir lider.
Daha 1960’larda Deniz Gezmiş, anti-Amerikan gençlik mücadelesine başlarken babasına şöyle yazıyordu:
“Sana müteşekkirim, çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni… Küçüklüğümden beri evde Kurtuluş savaşı anılarıyla büyüdüm. O zamandan beri yabancılardan nefret ettim. Biz Türkiye’nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız.” Bu antiemperyalist ve sivil direnişçi ruh, bugün de siyasal alanda pekçoklarına ilham veriyor.
“Ordu göreve” diyen Türk Solu dergisi, kalpaklı Mustafa Kemal kapağıyla çıkıyor.
Kemal Paşa’nın 1920’de bir komünist partisinin kurucusu olması, Lenin’e ‘ezilen milletleri emperyalizmin hegemonyasından kurtarmak için’ mektup yazması ‘Solcu Atatürk’çülerin dayanakları…
Onun Anadolu halkına hitaben yayınladığı bir beyanname elden ele geziyor:
“Müslüman kardeşlerim, komünist arkadaşlar…!
Büyük devletler yeni bir Müslüman kurbanını boğazlıyorlar. Onu yok etmek azmindedirler. Fakat biz, elde silahımız, anavatan topraklarını savunarak ve haklarımızı haykırarak ölmesini bilenlerdeniz. Köylülerimiz topraklarını, yurtlarını ve köylerini istilacıya karşı müdafaa ederken, şehit düşerken emin olabilirler ki, yakın bir zamanda bütün İslamiyet, komünizmle birlik olarak onların intikamını alacaktır.”

Ülkücü Atatürk
Ata’nın sağlığında yazılan tek biyografisinde H. C. Amstrong, ona ‘Bozkurt Atatürk’ ismini takmıştı.
Nazım Hikmet’in tabiriyle ‘sarışın bir kurda’ benziyordu.
MHP Kongresi’nde asılan bir afişte o Atatürk’ü, bıyıkları fırça darbeleriyle sarkıtılmış, sert bakışlı bir asker olarak tanımıştık.
Ülkücülerinki, “Komünizm gördüğü yerde ezilmelidir” dediği önesürülen, daha 1933’te Sovyetler’in ilerde dağılabileceğini görüp “Oralardaki dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimize sahip çıkmalıyız” diyen bir ‘başbuğ’…
Atatürk, 1927’de piyasaya çıkarılan 5 ve 10 liralık banknotların üzerine bozkurt resmi koydurmuştu.
1930’da tarihçilere ‘Türk tarihinin ana hatları’nı yazdırmaya başladığında, İslam’ın Türk tarihinin sadece bir bölümünü oluşturduğunu, oysa ondan önce de Türklere ait şanlı bir mazi bulunduğunu anlatmıştı. Alfabede, giyside, müzikte Osmanlı’yı çağrıştıran ne varsa silmeye çalışıyordu.
Yıllar önce Celal Bayar’ın damadı Ahmet İhsan Gürsoy’dan dinlediğim bir anıyı burada nakletmekte yarar var. Gürsoy’un anlattığına göre Atatürk, 30’lu yıllarda Türk bayrağını da değiştirmeyi düşünmüş. Çünkü ayyıldız simgesinin Osmanlı’yı ve Arap dünyasını çağrıştırdığına inanıyormuş. Türklere yeni bir ulusal kimlik kazandırmaya çalışırken, ona İslamiyet öncesi köklerini hatırlatan bir bayrağın yakışacağını hesaplamış ve Göktürk’lerin bayrağını düşünmüş.
O proje gerçek olsaydı, bugün Türk bayrağında ne olacaktı biliyor musunuz:
Mavi fon üzerinde yeşil bir kurt profili…

Kürtlerin Atatürk’ü
Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçtikten sonra Amasya’dan Kâzım (Karabekir) Paşa’ya çektiği telgrafta şöyle diyordu:
“Ben Kürtleri ve hatta bir özkardeş olarak tekmil milleti bir nokta etrafında birleştirmek ve bunu cihana göstermek karar ve azmindeyim.”
Bu kararla, Amasya protokolünde ‘Türklerin ve Kürtlerin oturdukları yerler’ diye adlandırılan ülke için milli mücadele başladı ve BMM kuruldu.
Meclis’teki ilk tartışmalardan biri Kastamonu Mebusu Yusuf Kemal Bey’in, “Türklerin sağlığı korunmalıdır” demesiyle patlamış, Sivas Mebusu Emir Paşa, bu vatanda sadece Türklerin yaşamadığını hatırlatmıştı. O aşamada, Mustafa Kemal Paşa devreye girmiş ve ‘Meclis’in sadece Türklerden değil, Çerkezlerden, Kürtlerden, Lazlardan oluştuğunu ve bunların çıkarlarının ortak olduğunu’ vurgulamıştı.
Kurtuluş Savaşı başlarken Kemal Paşa, Kürtlere özerklik verilmesinden bile söz etmişti.
Kürt sorunu yeniden gündeme geldiğinde, şahinler, Dersim isyanını sertlikle bastıran Atatürk’ü örnek alırken, güvercinler Mustafa Kemal’in 1920’lerdeki sözlerini arşivden çıkardılar.

Dindar Atatürk
Bitmek bilmez bir tartışma da Atatürk ve din meselesidir.
Timur Selçuk, Yaşar Nuri Öztürk gibi Atatürkçü müminler Kur’an’la Nutuk’u bir arada saklar kütüphanelerinde… Başuçlarında Ata’nın Meclis açılışında ellerini kaldırmış dua ettiği fotoğrafı asılıdır. Fotoğrafın altında da Ocak 1923’teki konuşması vardır.
“Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır.”
Onlara göre ‘Atatürk dinin özüne değil, din olarak kabul edilen geleneğe ve eskimiş kurumlara karşı tavır almış’tır ve vahiy ile akıl arasında uzlaşmazlık görmemiştir.
Ateistler, buna bir başka Atatürk metniyle karşı çıkar.
Onların elindeki metin, 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasıdır: “Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı siyasetler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”

Demokrat Atatürk
Ve nihayet liberal-demokrat Atatürk…
Özellikle Cumhuriyet’le yaşıt İktisat Kongresi’nde uygulamaya konan ekonomi politikası ve Celal Bayar’ın Başbakanlığı döneminde hayata geçirilen uygulamalar, Atatürk’ü, İş Bankası’nın kuruluşuna imza atmış bir ‘liberal devlet adamı’ yönüyle öne çıkarır.
Hele İsmet Paşa’nın Başbakanlığında iki kez direkten dönen çok partili rejim arayışları onu ‘demokrat’ sıfatıyla bir arada değerlendirenlerin en inandırıcı kanıtıdır.
Her ne kadar Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasiyi askıya alan tüm askeri müdahaleler, Atatürkçülük adına yapılsa da, Cumhuriyet’in asıl hedefinin demokrasi olduğuna inananlar, ‘muhtaç oldukları kanıt’ı, onun Afet İnan’a verdiği el yazısı notlarında bulabilirler:
“Artık bugün demokrasi fikri daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci asır, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu göstermiştir.”

Neden bu kargaşa?
Baştaki soruya dönelim: Hangisi doğru bunların? Her biri gerçek belgelere, tanıklıklara, konuşmalara dayandırılan bu politik kimliklerin hangisi gerçek Atatürk?
Bir insan aynı anda hem devrimci hem ülkücü, hem ‘Kürtler’in özerkliğinden yana’, hem Türkçü, hem dindar hem pozitivist, hem otoriter hem demokrat olamayacağına göre bu iddia sahiplerinden biri yalan söylüyor olmalı…
Hangisi?
Sanıyorum, bu zor sorunun yanıtını bulabilmek için 1920’lerin koşullarını ve Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet’in hangi şartlar altında gerçekleştirildiğini iyi bilmek gerek.
Kurtuluş Savaşı verilirken, Anadolu ahalisinin kahir çoğunluğu, nihai amacın Saltanat ve Hilafet’i korumak olduğunu düşünüyordu.
Kürtler’in bazısı özerklik peşindeydi.
Komünistler, Sovyet devrimine özeniyordu.
Bütün bu farklı eğilimlerden, ortak bir mücadele azmi yaratabilmenin yolu, hepsine yönelik sıcak mesajlar vermekten geçiyordu.
O yüzdendir ki, Meclis’in açılışında eller açıldı, dualar edildi, Kürtler’e özerklik vaat edildi, muvazaalı bir resmi komünist parti kurulup Sovyet etkisindeki komünist hareket yok edildi.
Ulus olma sürecinde din yerine tutkal olarak Türklük ruhu gerekiyordu; bozkurtlu bayrak düşünüldü.
Ancak bunlar 1920’lere özgü geçici tedbirlerdi; hiçbiri bugün Atatürkçülük adına savunulamayacak kimliklerdi.
O yüzden zaman zaman birbiriyle çelişen bu sözler, tavırlar, tutumlar kargaşasını, Atatürk’ün olgunluk dönemine ait notlarının, konuşmalarının, eylemlerinin süzgecinden geçirmek şart…
Bu yapılmayıp da 1920’lerin kargaşasından rastgele bir fotoğraf çekince Atatürk, herkesin kullanımına açık “Binbir surat”lı bir lidere dönüşüyor ve ‘bunca yalancı’ içinde kimin doğruyu söylediğini bulmak, hepten güçleşiyor.

Can Yücel

alıntı

2 Kıtalık Nazım Hikmet Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Nazım Hikmet Şiirleri

Nazım Hikmet Şiirleri 2 kıtalık

GÜZ

Günler gitgide kısalıyor,
yağmurlar başlamak üzre
Kapım ardına kadar açık bekledi seni
Niye böyle geç kaldın?

Soframda yeşil biber, tuz, ekmek
Testimde sana sakladığım şarabı
içtim yarıya kadar bir başıma
seni bekleyerek
Niye böyle geç kaldın?

CENAZE MERASİMİM

Bizim avludan mı kalkacak cenazem?
Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?
Asansöre sığmaz tabut,
merdivenler daracık

Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak,
belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu,
belki ıslak asfaltıyla yağmur
Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi


PENCERELER

Sabaha karşı mıydı bilmiyorum
yoksa akşamüstü müydü
belkide gece yarısı
bilmiyorum
girdi odama pencereler
perdeli perdesiz
ben basma perdeleri severim
ama tül perdeler de vardı
kara ustorlar da
ustorları çekip çekip bırakıyordum
bir daha inmez oldu kimisi
kimisi bir daha çıkamadı yukarı
ve camları kırık pencereler
elimi kestim
kimi camsızdı büsbütün
camsız pencereler içime dokunur
camsız gözlükler gibi

Pencereler
yağmur yağıyordu camlarınıza
kızıl saçları kederli uzun
ben alt dudağımda cıgaram
türkü söylüyordum içimden
yağmur sesini kendi sesimden çok severim

Pencereler

beşinci katta güneşli boşluğunuzda bir deniz
bir deniz mavi yüzük taşından
serçe parmağıma geçirdim usulcacık
üç kere öptüm ağlayarak
öpüp alnıma koydum üç kere

Pencereler
çıktım kırmızı velenseli yataktan
çocuk burnumu dayadım terli camına pencerenin
oda sıcaktı ve genç anamın kokusu vardı odada
dışarda kar yağıyordu
ben kızamık çıkarıyordum

Pencereler

sabaha karşı mıydı bilmiyorum
belki de gece yarısı
bilmiyorum
odamın içindeydi yıldızlar
ve gece kelebekleri gibi
çırpınıyorlardı camlarınızda
ben onlara dokunmaktan çekinerek
açtım sizi pencereler
salıverdim yıldızları geceye
aydınlık sınırsız hür geceye
yapma ayların geçtiği geceye

kurtlar duruyor ayın altında
hasta aç kurtlar
kurtlar duruyor önünde pencerenin
kadife perdeleri kapasam da sımsıkı
ordadırlar bilirim
gözetliyorlar beni

Pencereler

düştüm bir pencereden
bir güzele bakarken
dünya halime güldü
güzel dönüp bakmadı
belki farkında değildi

Pencereler
pencereler
kırk evin penceresi odama girdi
ben oturdum birinin içine
sarkıttım ayaklarımı bulutlara
bahtiyarım
diyebilirdim belki

Ceviz Ağacı

Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Davet

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli
ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!

ÇEKİLMEZ BİR ADAM

Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum

Yahya Kemal Beyatlı Tüm Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yahya Kemal Beyatlı Şiirleri


Yahya Kemal Beyatlıya Ait Tüm Şiirler


RİNDLERİN AKŞAMI

Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.

YAHYA KEMAL BEYATLI

RİNDLERİN ÖLÜMÜ

Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar;her gece bir bülbül öter.

YAHYA KEMAL BEYATLI

SİSTE SÖYLENİŞ

Birden kapandı birbiri ardınca perdeler…
Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden
Firuze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?

Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri;
Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.

Bir devri lanetiyle boğan şairin Sis’i.
Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi.

Hülyama bir eza gibi aksetti bir daha;
-Örtün! Muebbeden uyu! Ey şehr! -O beddua…

Hayır bu hal uzun süremez, sen yakındasın;
Hala dağılmayan bu sisin arkasındasın.

Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl
Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl.

Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın,
Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın.

YAHYA KEMAL BEYATLI

SÜLEYMANİYEDE BAYRAM SABAHI

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye’de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübarek, ne garib alem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu…
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sukünette karıştıkca karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.
Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah’ına bir böyle yapı.
En güzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur öz şekli hayal ettiği mimarının.
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul’un ufkunda bu kudsi tepeyi;
Taşımış harcını gazileri, serdarıyle,
Taşı yenmiş nice bin işcisi, mimarıyle.
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne,
Uhrevi bir kapı açmiş buradan gökyüzüne,
Taa ki geçsin ezeli rahmete ruh orduları..
Bir neferdir bu zafer mabedinin mimari.
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir varisin olmakla bügün mağrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi,
Senelerden beri ru’yada görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını
Görüyor varliğının bir yere toplandığını;
Büyük Allah’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir’i
Ne kadar saf idi siması bu mu’min neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli,
Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşıyan varisi hem sahibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.
Karşı dağlarda tutuşmus gibi gül bahçeleri,
Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.
Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.
Çok yakından mı bu sesler, cok uzaklardan mı?
Üsküdar’dan mı? Hisar’dan mı? Kavaklar’dan mı?
Bursa’dan, Konya’dan, İzmir’den, uzaktan uzağa,
Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden, taa Beyazıd’dan, Van’dan,
Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan.
Ne kadar duygulu, engin ve mübarek bu seher!
Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi büyük hatıralar rüzgarını,
Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.
Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosva’dan, Niğbolu’dan, Varna’dan, İstanbul’dan..
Anıyor her biri bir vak’ayı heybetle bu an;
Belgrad’dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar’dan mı?
Son hudutlarda yücelmiş sıra-dağlardan mı?
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar’dan mı? Tunus’dan mı, Cezayir’den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mabedde karıştım vatanın birliğine.
Çok sükür Tanrıya, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşıyanlarla beraber bulunan ervahı.
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.

YAHYA KEMAL BEYATLI

TERCİH

Dünyada ne ikbal ne servet dileriz
Hattâ ne de ukbâda saadet dileriz
Aşkın gül açan bülbül öten vaktinde
Yaranla tarab yâr ile vuslat dileriz.

YAHYA KEMAL BEYATLI

VUSLAT

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı…

Gördükleri ru’ya ezeli bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen ruzgarı başka.
Bülbülden o eğlencede feryad işitilmez;
Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez…

Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi…
Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;
Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fiskiye ahengini dinler.

Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa
Boynunda O’nun kolları, koynunda O varsa,
Dalmışsa O’nun saçlarının rayihasiyle,
Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle.

Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık
Bir mucize halinde o gözlerdendir artık.
Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur
Zira, susatan zevk, o dudaklardakı tuzdur.

İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan…
Bir sır gibidir azçok ilah olduğumuzdan.
Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler?

Aşk, onları sevkettiği günlerde, kaderden
Rüzgar gibi bir sevk alır, oldukları yerden.
Geldikleri yol, ömrün ışıktan yoludur o!
Alemde bir akşam ne semavi koşudur o!

Dört atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin,
Simaları her lahza parıldar bu zeferle;
Gök, her tarafından, donanır meş’alerle!

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar
Dunyayı unutmuş bulunurken o sularda,
-Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-

Bir an uyanırlarsa leziz uykulardan,
Baştanbaşa, heryer kesilir kapkara, zindan…
Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak…
Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak…

Ey tali! Ölümden ne beterdir bu karanlık!
Ey aşk! O gönüller sana maloldular artık!
Ey vuslat! O aşıkları efsuna ramet!
Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!

YAHYA KEMAL BEYATLI

OK

Yavuz Sultan Selim Hân’ın önünde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yüksek tepeye dikti bu taşı
O Gaazî Hünkâr’ın mutlu gününde..

Vezir, molla, ağa, bey, takım takım,
Güneşli bir nîsan günü ok attı.
Kimi yayı öptü, kimi fırlattı;
En er kemankeşe yetti üç atım.

En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı.
Ok uçtu, hedefin kalbine düştü.

Hünkâr dedi ‘Koca! Pek yaman saldın,
Eğerçi bellisin benim katımda,
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.
Bu sihirli oku nereden aldın? ‘

İhtiyar elini bağrına soktu,
Dedi ki: ‘İstanbul muhâsarası,
Başlarken aldığım gazâ yarası,
İçinden çektiğim bu altın oktu!..’

Yahya Kemal Beyatlı

AŞK HİKAYESİ

Ah o akşam o tirenden gülüşün!
O gülüş kalbime aksettiği an
Duymadım ilk ateşin düştüğünü;
Şavka benzer bir ışık zannettim.
Macera başlamak üzereymiş o gün.
Sürecekmiş bu ateş yıllarca.

Bir taraftan Yakacık, mor dağlar…
Bir taraftan da deniz, şuh adalar…
O gün ömrümde, kader
Geçecek aşkı resimleştirmiş
Bu güzel çerçevede.

Yine dün geçtim o yoldan;
Aynı raylarda tirenler geçiyor…
Karşı dağlar, hep o dağlar…
Kıyı hep aynı kıyı
Ve deniz aynı deniz;
O gülüşten bir eser yok yalnız;
O güzel çerçeve bomboş!
Belki kalbim daha boş!

Yahya Kemal Beyatlı

SES

Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum,
‘Yârab! Hele kalp ağrılarım durdu!’ diyordum.
His var mı bu âlemde nekahat gibi tatlı?
Gönlüm bu sevincin helecâniyle kanatlı
Bir tâze bahâr âlemi seyretti felekte,
Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek’te;
Akşam!.. Lekesiz, sâf, iyi bir yüz gibi akşam!..
Tâ karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam;
Sâkin koyu, şen cepheli kasriyle Küçüksu,
Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;
Bir neş’eli hengâmede çepçevre yamaçlar
Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar;
Dalgın duyuyor rüzgârın âhengini dal dal,
Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal;

Bir lâhzada bir pancur açılmış gibi yazdan
Bir bestenin engin sesi yükseldi Boğaz’dan.
Coşmuş yine bir aşkın uzak hâtırasıyle,
Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyle,
Dağ dağ o güzel ses bütün etrâfı gezindi:
Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi.
Âni bir üzüntüyle bu rü’yâdan uyandım.
Tekrâr o alev gömleği giymiş gibi yandım,
Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde,
Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde;
Her yerden o, hem aynı güzellikte, göründü,
Sandım bu biten gün beni râmettiği gündü.

Yahya Kemal Beyatlı


GECE

Kandilli yüzerken uykularda
Mehtâbı sürükledik sularda.

Bir yoldu parıldayan gümüşten,
Gittik… Bahs açmadık dönüşten.

Hulyâ tepeler hayâl ağaçlar…
Durgun suda dinlenen yamaçlar…

Mevsim sonu öyle bir zaman ki
Gâip bir mûsikîydi sanki.

Gitmiş, kaybolmuşuz uzakta…
Rü’yâ sona ermeden şafakta.(1)

Yahya Kemal BEYATLI

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

YAHYA KEMAL BEYATLI

Bir Başka Tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan

Yahya Kemal Beyatlı

AKINCILAR

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi “ilerle”
Bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüzde
Hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

YAHYA KEMAL BEYATLI

ENDÜLÜS’TE RAKS

Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı…
Şevk akşamında Endülüs üç def’a kırmızı…

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.

Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri…

Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.

Alnında halka halkadır âşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata’nın en güzel gülü…

Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir;
İspanya varlığıyle bu akşam bu güldedir.

Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi…

Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli…
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli..

Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sîneden: ‘Ole!’

ERENKÖY’DE BAHAR

Cânan aramızda bir adındı,
Şîrin gibi hüsn ü âna unvan,
Bir sahile hem şerefti hem şan,
Çok kerre hayâlimizde cânan
Bir şi’ri hatırlatan kadındı.

Doğmuştu içimde tâ derinden
Yıldızları mâvi bir semânın;
Hazzıyla harâb idim edânın,
Hâlâ mütehayyilim sadânın
Gönlümde kalan akislerinden.

Mevsim iyi, kâinât iyiydi;
Yıldızlar o yanda, biz bu yanda,
Hulyâ gibi hoş geçen zamanda
Sandım ki güzelliğin cihanda
Bir saltanatın güzelliğiydi.

İstanbul’un öyledir bahârı;
Bir aşk oluverdi âşinâlık…
Aylarca hayâl içinde kaldık;
Zannımca Erenköyü’nde artık
Görmez felek öyle bir bahârı.

EYLÜL SONU

Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbalarları.

Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa…
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa…

İçtik bu nadir içki’yi yıllarca kanmadık…
Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lakin vatandan ayrılışın ıztırabı zor.

Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.

GEÇMİŞ YAZ

Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle
Her anını, her rengini, her şiirini hazdan.
Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle!
Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinden;
Mehtap… iri güller… ve senin en güzel aksin…
Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!

YAHYA KEMAL BEYATLI

HATIRLATAN

Hicran, gün ortasında öten bir horoz gibi,
Seslendi pek vakitsiz… İçim yandı ansızın.

Mazi yosunla örtülü bir göl ki yok gibi,
Mevsim serin ve bahçede yaprak yığın yığın.

Hicran gün ortasında neden böyle seslenir,
Birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi?

Keskin bir özleyişle hayal ettiren nedir.
Bir devre varsa insanın ömründe en iyi?

Ey sevgi anladım bu uzakta seda ile,
Ömrün yegâne lezzetidir hatıran bile.

HAZAN BAHÇELERİ

Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

MEHLİKA SULTAN

Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı:
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Kara sevdalı birer aşıktı.

Bir hayalet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rü’yalarına;
Hepsi meşhur, o muamma güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.

Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler: ”Belki bu son akşamdır”

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daima yollar uzar, kalp üzülür:
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür.

Mehlika’nın kara sevdalıları
Vardılar cikrigi yok bir kuyuya,
Mehlika’nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gözlerle suya.

Gördüler: ”Aynada bir gizli cihan..
Ufku çepçevre ölüm servileri…..”
Sandılar doğdu içinden bir an
O, uzun gözlu, uzun saçlı peri.

Bu hazin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya.
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.

Su çekilmiş gibi rü’ya oldu!..
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayal alemi peyda oldu
Göçtüler hep o hayal alemine.

Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan’a aşık yedi genç
Oradan gelmeyecekmiş dediler!..

MOHAÇ TÜRKÜSÜ

Bizdik o hücumun bütün aşkıyle kanatlı;
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı.

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle!

Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü;
Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü.

Gül yüzlü bir afetti ki her pusesi lale;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visale!

Dünyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!

Bir bir açılırken göğe, son def’a yarıştık;
Allaha giden yolda meleklerle karıştık.

Geçtik hepimiz dört nala cennet kapısından;
Gördük ebedi cedleri bir anda yakından!

Bir bahçedeyiz şimdi şehitlerle beraber;
Bizler gibi ölmüş o yiğitlerle beraber.

Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden
Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden!

ÖZLEYEN

Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,
Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!

Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
Hulya gibi yalnız gezinenler köye indi
Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde.

YAHYA KEMAL BEYATLI

Ahmet Arifin Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ahmet Arifin Şiirleri


Ahmet Arif Şiirleri


OTUZÜÇ KURŞUN

1.

Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van’da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari güvercinler su başlarında
Ve karaca sürüsü,
Keklik takımı…

Yiğitlik inkar gelinmez
Tek’e – tek doğüşte yenilmediler
Bin yıllardan bu yana, bura uşağı
Gel haberi nerden verek
Turna sürüsü değil bu
Gökte yıldız burcu değil
Otuzüç kurşunlu yürek
Otuzüç kan pınarı
Akmaz,
Göl olmuş bu dağda…

2.

Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
Sırtı alacakır
Karnı sütbeyaz
Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
Yüreği ağzında öyle zavallı
Tövbeye getirir insanı
Tenhaydı, tenhaydı vakitler
Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı

Baktı otuzüçten biri
Karnında açlığın ağır boşluğu
Saç, sakal bir karış
Yakasında bit,
Baktı kolları vurulu,
Cehennem yürekli bir yiğit,
Bir garip tavşana,
Bir gerilere.

Düştü nazlı filintası aklına,
Yastığı altında küsmüş,
Düştü, Harran ovasından getirdiği tay
Perçemi mavi boncuklu,
Alnında akıtma
Üç topuğu ak,
Eşkini hovarda, kıvrak,
Doru, seglavi kısrağı.
Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde!

Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı,
Böyle arkasında bir soğuk namlu
Bulunmayaydı,
Sığınabilirdi yüceltilere…
Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir,
Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı,
Yanan cıgaranın külünü,
Güneşlerde çatal kıvılcımlanan
Engereğin dilini,
Ilk atımda uçuran
Usta elleri…

Bu gözler, bir kere bile faka basmadı
Çığ bekleyen boğazların kıyametini
Karlı, yumuşacık hıyanetini
Uçurumların,
Önceden bilen gözleri…
Çaresiz
Vurulacaktı,
Buyruk kesindi,
Gayrı gözlerini kör sürüngenler
Yüreğini leş kuşları yesindi…

3.

Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun…

Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız

Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki…

4.

Ölüm buyruğunu uyguladılar,
Mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
Kanlara buladılar.
Sonra oracıkta tüfek çattılar
Koynumuzu usul-usul yoklayıp
Aradılar.
Didik-didik ettiler
Kirmanşah dokuması al kuşağımı
Tespihimi, tabakamı alıp gittiler
Hepsi de armağandı Acemelinden…

Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına…

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki…

5.

Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm,
Karnımda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardaşını
Üç nazlı selvi,
Ömrüne doymamış üç dağ parçası.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hısım, dağların çocukları
Fransız Kuşatmasına karşı koyanda

Bıyıkları yeni terlemiş daha
Benim küçük dayım Nazif
Yakışıklı,
Hafif,
İyi süvari
Vurun kardaş demiş
Namus günüdür
Ve şaha kaldırmış atını.

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki…

Anadolu

Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?

Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak…
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu’yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri…
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda…
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa’da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

Hasretinden Prangalar Eskittim

Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya…
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana…
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni…
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini…

Sevdan Beni

Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça…
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni…

Uy Havar

Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim -leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişim ben seni…

Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım…
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.

Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni…

Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.

Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamın
Yarının çocukları, gülleri için
Herbirinin ayvatüyü, çilleri için,
Koymuş postasını,
Görmüş restini.
He canım,
Sen getir üstünü.

Uy havar!
Muhammed, İsa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan-ter içinde, asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni.

Kalp İle İlgili Yazı

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalple İlgili Yazı


Kalp İle İlgili Yazılar

Kalp ritmik kasılmalarıyla kan dolaşımını sağlayan, dolaşım sisteminin temel organına verilen ad. Yürek ve gönül olarak da bilinir. Görevinin öneminden dolayı, canlı varlıkların hayat merkezi olarak kabul edilir. Sözlükte, değiştirmek, çevirmek veya değişmek, çevrilmek anlamlarında kullanılır.

Arapça gramer kuralı olarak kalp, (vav) veya (ya) harflerinin (elif) harfine çevrilerek okunmasına denir.

İnsan ve hayvan vücudunun bir parçası olan kalp,kulakçık ve karıncık adı verilen, kanın toplandığı odacıklar ihtiva eder.Balıklarda kalp iki odacıklıdır. Yüreklerinde kirli kan bulunur. Karıncıktan bir aortla çıkan kan, temizlenmek için solungaçlara gider. Buradan temiz olarak vücuda dağılır.Kurbağalarda üç bölmelidir. Üstte iki kulakçık, altta bir karıncık bulunur. Temiz ve kirli kan karıncıkta karışır. Vücutlarında karışık kan dolaşır.Sürüngenlerde de kalp üç gözlüdür. Karıncıkta yarım bir perde bulunmasına rağmen vücutlarında kısmen de olsa karışık kan dolaşır.

Kalp Sağlığınız İçin Sigara İçmeyiniz

Tütün damar büzücüdür. Yâni derinizin sathına yakın ufak kan damarlarını daraltır. Lâkin sigaranın kalp damarlarına ne yaptığı, katiyetle bilinememektedir. Evvelâ şunu söyleyelim ki yapılan incelemelere göre miyokart enfarktüsü sigara içenlerde, ve içmiyenlerde ayni nispette görülmektedir. Demek ki sigara içmek kalb damarlarının sertleşmesinde rol oynamaz. Şayet sigarayı çok fazla seviyor, onsuz yapamıyorsanız hekiminiz sizin, yemeklerden sonra olmak üzere günde 3-4 sigara içmenize müsaade edebilir. Nikotini alınmış sigara içmek daha iyidir. Bazı kimseler nikotine karşı hassastır; sigara içince kalbleri daha çabuk atar ve kalb ağrısı hissederler. Şayet sigaraya karşı en ufak bir hassasiyet varsa tamamen terketmek zaruridir. Ne olursa olsun sigarayı tamamen terketmek en iyisidir, bunu unutmayınız

İklim ve Kalp Sağlığı

Birçok kimseler sıcak iklimin kalbe daha iyi geldiğini sanırlar. Fakat iklimin kalp damarları sertleşmesi üzerine hiçbir tesiri yoktur. Bunun üzerine enfarktüs geçirdim diye daha güneşli bir yere gitmenize lüzum yoktur. Fakat diğer taraftan böyle bir seyahat sizin için çok faydalı olabilir. Ilık iklimlerde soğuk algınlığı, solunum yolu infeksiyonları daha azdır. Öksürmek herkes için bir zorlanmadır, kalp hastası için ise daha kötüdür. Fakat sıcak iklime koşarak bunlardan tamamen kaçınabileceğiniz de hiçbir zaman garanti değildir. Bilhassa Avrupalılar ve Türkler herhangi bir hastalık geçirdikten sonra kaplıcalara, su kenarlarına daha fazla giderler. Burada insan, serbesttir, günlük meşgalelerden uzaktır, yürüyüşler yapar, iyi uyku uyur. işte buraların iyi gelişinin en önemli sebebi budur. Daha önemlisi oraya gidince iyi olacağınız kanaatini beslemenizdir : ruhî. Kalb damarlarını yumuşatacak hiçbir maden, şifalı su yoktur. Hele içmecelere katiyen gitmemelisiniz. İçmecelerin içindeki bol tuz kalbinize gayet kötü gelir. Yüksek yerlere nazaran alçak iklimler, deniz kenarları kalb için daha iyidir. İnce hava kalbi yorar, yani kalb oksijen almak için daha fazla çalışır.
Uçak ile seyahat etmenizde mahsur yoktur : arkada bakiye bir hastalık kalmamış olmak şartıyla!..

Hormon Bozukluğu Nedenleri

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Hormon Bozukluğu Nedenleri
Hormon Bozukluğu Sebepleri

Polikistik over hastalığı adet düzensizliği, kıllanma, istendiği halde gebe kalamama şeklinde belirtileri olan bir hastalıktır. Bu belirtilerin birkaçı veya tamamı birarada bulunabilmektedir. Hastalığa yumurtalıklarda yer alan çok sayıda kist sebep olmaktadır.Bu durumda da yumurtalıkla normalin 2-5 katı büyür.
Hastalığın ortaya çıkış nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Beyinde yumurtalıkları uyarıcı hormon salgılayan hipotalamus, hipofiz gibi üst merkezlerle yumurtalıkların ilişkisi bozulmuştur. Hipotalamusun salgıladığı hormona hipofiz bezi aşırı yanıt vermekte ve luteinizan hormon salgısı artmaktadır. Bu hormon yumurtalıkları uyararak aşırı erkeklik hormonu salgılamakta ve yumurtalıklarda normal yumurta gelişimi gerçekleşememektedir. Bunun sonucunda bu kadınlarda luteinizan hormon ve erkeklik hormonları testosteron yükselmektedir. Yumurtlamadan sonra salgılanan progesteron hormonu ise yumurtlama gerçekleşmediği için, normal olarak salgılanamamakta ve kanda düşük düzeyde bulunmaktadır. Estrogen hormonu ise normal düzeyde salgılanmaktadır. Ayrıca süt salgılatan hormon prolaktin de polikistik overli hastaların 1/3’ünde yüksek bulunmaktadır.
Polikistik over hastalığı hormonlar arasındaki dengenin bozulduğu ve bunun bir kısırdöngüye dönüştüğü bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştıran bazı etkenler söz konusudur, bunlar genetik eğilim ve şişmanlıktır. Aslında şişmanlığın hastalığın ortaya çıkış nedeni mi, yoksa hastalık sonucunda mı oluştuğu kesin değildir. Ancak polikistik over hastalığı bulunan kadınların yaklaşık yarısının şişman olduğu bir gerçektir. Şişmanlarda yağ dokusunda erkeklik hormonu üretimi daha fazladır ve bu durum hastalığın ilerlemesine katkıda bulunur.
Polikistik overli hastaların büyük çoğunluğunda seyrek adet görme veya hiç adet görememe gibi şikayetler vardır. Hastaların %90’ında erkeklik hormonu artışına bağlı kıllanma ve ciltte yağlanma vardır. Polikistik overli hanımların yaklaşık yarısında kilo fazlalığı söz konusudur.
Polikistik overli bir kadında tedavinin ilk basamağını kilo verme oluşturmalıdır. Gerek diyet gerekse egzersiz yardımı ile kilo verme ile adetler düzene girip, yumurtlama sağlanabilir. Daha önce ilaçlara yanıt vermeyen bir hasta kilo verme sonrası ilaçlara yanıt verir duruma gelebilir.
Çocuk isteği olmayan, adet düzensizliği ve kıllanma yakınması olan bir kişide hem adetleri düzene sokmak, hem de kıllanmaya karşı genellikle doğum kontrol hapları kullanılır. Bu amaçla kullanılacak doğum kontrol haplarının progesteronlarının, erkeklik hormonuna karşı etkilerinin olması tercih edilir. Yine kanama bozukluklarına karşı sadece progesteron içeren ilaçlar da kullanılabilir.
Kıllanmaya karşı ise sıklıkla kullanılan ilaçlar siproteron asetat ve spironolaktondur. Bazen bu iki ilacın birlikte kullanılmasından da iyi sonuçlar alınabilmektedir. Tedaviye en az 6 ay devam edilmesi gereklidir. Tedavi ancak yeni kıl oluşumunu engeller, eski kılların ortadan kalkmasını sağlamaz.Mevcut kılların yok edilmesi için elektroliz, lazer veya epilasyondan yararlanılabilir.
Çocuk isteği olan kadınlarda ise kullanılacak ilaçlar hem düzenli adet görmeyi sağlar, hem de yumurtlama ve gebe kalmayı kolaylaştırır. Bu amaçla tercih edilen ilk grup ilaç klomifen sitrat olup, adetin 3-5. günlerinden itibaren kullanılır. Klomifen ile hastaların %75’inde yumurtlama, %50’sinde ise gebelik elde edilebilmektedir.
Polikistik over hastalığı için kullanılan cerrahi tedavi yöntemi laparoskopidir. Laparoskopi ile her yumurtalığa 10 civarında delik açılarak minik kistler patlatılmaktadır. Bu tedavi ile hormonal kısırdöngünün kırılması ve yumurtlama sağlanabilmektedir. Ancak laparoskopi, ilaçla tedaviye yanıt vermeyen veya aşırı yanıt veren hastalarda kullanılması gereken, son tedavi seçeneği olmalıdır.
Polkistik over hastalığı olanlarda tüp bebek yöntemi ile gebelik elde etme şansı yüksektir.

alıntı

Deniz üzümü Nedir? Deniz üzümü Faydaları Nedir

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Deniz üzümü Nedir?
Deniz üzümünün Faydaları Nelerdir


Bronşları genişletici etkisi ile astıma karşı faydalıdır.

Terletici ve ateş düşürücüdür.

Deri alerjilerine karşı etkilidir.

Kan basıncını yükseltici etkiye sahiptir.

Romatizma ağrılarını hafifletir.

Spor Yaparken Vücudumuzda Meydana Gelen Değişiklikler nelerdir

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Sporun vücuda etkileri
Spor yapmanın vücutta oluşturduğu değişiklikler

1. Sağlığınızın değerini anlamanıza yardımcı olur.

2. Yaşam kalitenizi arttırmanıza ve geliştirmenize yardımcı olur.

3. Fiziksel performansınızı geliştirir.

4. Kalp rahatsızlığı riskini azaltır.

5. Maksimum oksijen kapasitenizi arttırır.

6. Yüksek tansiyon riskini veya ilerlemesini azaltır.

7. Yüksek tansiyonu olanların, tansiyonu kontrol altında tutmasına yardımcı olur.

8. Kandaki Triglycerid seviyesinin azaltır.

9. Kandaki iyi kolestrolu (HDL) artırır.

10. Dinlenme kalp atımını düşürür.

11. Kalp – damar dolaşımını geliştirir.

12. Anaerobik eşiği arttırır, bu da çabuk yorulmayı ve dolayısıyla kanda laktik asit birikiminin erken oluşmasını engeller.

13. Kalp rezervini artırır.

14. Kalbinizin bir atımda vücuda pompaladığı kan miktarını artırır.

15. Vücut ısınızı soğutma için, deri yüzeyine gerekli kan akış kabiliyetini artırır.

16. Akciğer kapasitenizi arttırarak, oksijenin akciğerlerden kana geçebilme kabiliyetini arttırır.

17. Kalp krizi geçirdikten sonra, hayatta kalma şansınızı arttırır.

18. Koronerde kan pıhtılaşma hassasiyetini düşürür.

19. Kandaki yoğunlaşmayı azaltır

20. Kalbinizin daha verimli pompalama işlevini yapmasını sağlar

21. Kanınızın kan plazma hacmini genişletir.

22. Orta seviyeli egzersizler sırasında, kalp atım sayısını düşürür.

23. Anormal nabız atım incinmelerini azaltır.

24. Kaslarınızın kandan oksijen çıkarma kabiliyetini artırır.

25. Çarpıntı riskini azaltır.

26. Çok çeşitli sebeplere bağlı baş ağrılarından kurtulmanızı sağlar.

27. Hamilelikte karşılaşılan birçok rahatsızlıklardan (ör. kabızlık, belağrısı, mide ekşimesi gibi) kurtulmanızı sağlar.

28. Sıcaklığa karşı tahammülünüzü artırır.

29. Endişe ve kuruntularınızı azaltır.

30. Streslerden korunmaya ve kurtulmaya yardımcı olur.

31. Vücudun üst solunum yolları enfeksiyonuna karşı direncini artırır.

32. Şeker hastalığınızın gelişme riskini azaltır.

33. Şeker toleransınızın gelişmesini sağlar.

34. Prostat kanserinin gelişme riskini azaltır.

35. Sigarayı bırakmanıza yardımcı olur.

36. Bağırsak kanserinin gelişme riskini azaltır.

37. Göğüs kanserinin gelişme riskini azaltır.

38. Eklem rahatsızlıklarından dolayı, eklemlerin bozulma oranını yavaşlatır.

39. Kan şekerinin kontrol altında tutulması için gerekli insulin miktarının düşürülmesine yardımcı olur.

40. Yüksek tansiyona bağlı ciddi komplikasyonlara maruz kalma oranını azaltır.

41. Yaralanmalara karşı korunmayı sağlar.

42. Eklemlerdeki kıkırdak dokunun yoğunluğunu arttırır.

43. Stresle başa çıkmanıza yardımcı olur.

44. Bağışıklık sisteminizin iyi şekilde çalışmasını geliştirir.

45. Kabızlıktan kurtulmanıza yardımcı olur.

46. Depresyonun hafifletilmesine ve atlatılmasına yardımcı olur.

47. Soğuk ortamlara çabuk adapte olma kabiliyetinizi artırır.

48. Bel ağrılarının hafiflemesine ve kurtulmanıza yardımcı olur.

49. Bel ağrılarından doğan sıkıntıların azalmasını sağlar.

50. İnsuline karşı,doku duyarlılığını artırarak, kan şekerinin daha iyi kontrol edilmesine
yardımcı olur.

51. Yüksek tansiyonu kontrol için alınan ilaçların, yan etkilerine karşı koymaya
yardımcı olur.

52. Eklem esnekliğini korur ve gelişmesine yardımcı olur.

53. Eğer yüksek tansiyonunuz varsa, bunu kontrol etmek için aldığınız ilaç ihtiyacını 20 – 30 % azaltır.

54. Kemik erimesi hastalığı riskinin gelişmesini azaltır.

55. Zihinsel uyanıklılığınızı artırır.

56. Yaşa bağlı olarak oluşan kemik bozulmalarının yavaşlamasına yardımcı olur.

57. Endometriyoya karşı riski azaltır.

58. Eklem rahatsızlıklarından doğan acılara karşı koyma toleransınızın artmasını sağlar.

59. Kilonuzu korumanıza veya kilo kaybetmenize yardımcı olur. Sadece diyet yaparak değil.

60. Yaratıcılık gücünüzün artmasına yardımcı olur.

61. Yağsız vücut dokularınızın korunmasına yardımcı olur.

62. Sağlık harcamalarının ve ilaç kullanımının azalmasına yardımcı olur.

63. Yabancı madde kullanımı ile mücadeleye yardımcı olur.

64. Fazla kalorilerin yakılmasına yardımcı olur.

65. Yüksek oranda gıda tüketmenizi sağlar, fakat buna rağmen, kalori dengenizin
aynı kalmasına yardımcı olur.

66. Ağır ilerleyen şişmanlığa karşı korur.

67. Denge ve koordinasyonunuzun gelişmesine yardımcı olur.

68. İştahınızın kısa süreli etkilerle azaltılmasına yardımcı olur.

69. Ani kabarmaların üstesinden gelmeye yardımcı olur.

70. Yaşlı bireylerdeki kısa süreli belleklerin gelişmesine yardımcı olur.

71. Adet kanamalarından doğan belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur.

72. Genel ruhsal durumunuzun gelişmesini sağlar.

73. Kolay ve iyi uyumanıza yardımcı olur.

74. Kilo kaybına, özellikle vücuttaki yağdan kaybetmenize yardımcı olur.

75. Kemiklerinizin kırılmalara karşı direncini ve yoğunluğunu artırır.

76. Dinlenme durumundaki ****bolik seviyeyi korumanıza yardımcı olur.

77. Kassal güç seviyenizi arttırır.

78. Kassal dayanıklılık seviyenizi artırır.

79. Egzersizden sonra çabuk toparlanabilme kabiliyetinizi artırır.

80. Uygun kas dengenizi korumanıza yardımcı olur.

81. Cinsel hayatınızın istenen doyumda ve düzeyde artmasını sağlar.

82. Vücudunuzun dik durmasının gelişmesini sağlar.

83. Egzersiz sırasında vücudun enerji elde etmede yağ kullanabilme kabiliyetini arttırır.

84. Solunum sistemindeki kasların gücünün ve dayanıklılığın artmasını sağlar.

85. İyi bir fiziksel görünüş sağlar.

86. Kendinize olan güven duygunuzu arttırır.

87. Rahat olmanıza yardımcı olur.

88. Kısa süreli bilgileri hafızanızda tutma kabiliyetini geliştirir.

89. İşveriminizi arttırır.

90. Bol enerji verir. Günlük hayatınızda acil durumlarda ihtiyacınız olan enerjiyi sağlar
ve sonradan ihtiyaç olabilecek daha fazla enerjinizi korumanıza yardımcı olur.

91. Hastalıklara bağlı olarak iş günü kaybınızı azaltır.

92. Bağımsız hayat tarzını korumanıza yardımcı olur.

93. Yeni insanlarla karşılaşmanıza ve yeni arkadaşlar edinmenize yardımcı olur.

94. Fiziksel zindeliğinizi geliştirerek, hayata daha yaratıcı olarak adapte olmanızı sağlar.

95. Aktiviteler, kemiklerin güç depolamasına ve orta şiddetli egzersizler sırasında daha fazla baskı yaparak hem daha çok güç depolamasına hem de kemik yoğunluğunun artmasını yardımcı olur.

96. Egzersiz, bağ ve bağ dokularını kuvvetlendirerek, yaşa bağlı olarak oluşabilecek sakatlıkları azaltır.

97. Önceden hareketsiz bir yaşam tarzına sahip kişilerin, yorgunluğa karşı direncini artırır ve dinçlik hissinin oluşmasını sağlar.

98. Hatta kalp hastaları bile, kalp ve solunum sistemlerini çalıştırıcı egzersizler yaparak, hastalığının üstesinden gelmek için gayret sarfederek, korkularından kurtulmalarına ve normal yaşamlarına dönmelerine yardımcı olur.

99. Spor yapmak, sıkıntılarınızın azalmasına, eğlenme ve neşelenmenize, kısaca hayattan zevk almanıza yardımcı olur.

Ozon Yağı Ve Faydaları

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Ozon Yağının Faydaları Ve Zararları,

Ozon Yağının Faydaları Nelerdir,

Ozon Yağı Faydaları

Cilt bakımına yeni bir bakış açısı getirmiş bu özel ürün; anti-akne özelliği ile cildin temiz ve taze bir görünüme kavuşmasına yardım eder. Yoğun oksijen moleküllerinin etkisi cilt lekelerine karşı savaşarak cildin yenilenmesine yardımcı olur. Özellikle yaz aylarında güneşe karşı hassas olan ciltlerin bakımı ve korunmasında yardımcı olur. Traş sonrası oluşabilen cilt tahrişlerinin azaltılmasına yardımcı olur. El ve tırnak bakımında destek ürünlerin başında gelir.

– Ph 5.5 ile cildin asit örtüsünü korur
– Taze ve pürüzsüz bir cilde kavuşmanız için doğanın hediyelerinden biridir.
– El ve tırnaklarınızın kusursuz görünmesine yardımcı olur.
– Cildinize uyguladığınızda oksijen moleküllerinin rahatlatıcı etkisini hissedersiniz.

Ozon Yağının Bilininen Hiç Bir Yan Etkisi Yoktur…

Sevgililer için Işığı Yanan Yastık

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Sevgililer Günü için Işığı Yanan Yastık
Uzaktaki Sevgililer için Işığı Yanan Yastık

14 Şubat Sevgililer Günü’nde tamamen orijinal olabilecek olan bir hediye önerisiyle geliyoruz.Sevgiyi anlatmanın bin bir çeşit yolu vardır denilir ya dünyada Düşünün sevgiliniz başını yastığa koydu siz de onu düşünüyorsunuz ve bu anda yastığınız ışıklanıyor ve size ondan haber veriyor çok güzel olsa gerek..

Bu yastık Uzaktaki sevgililer için tasarlanmış gerçekten ilginç bir icat. Aynı evi paylaşmayan sevgililerin bir birinin yattığından haberdar olmasını sağlıyor.İskoç tasarımcı Joanna Montgomery’ nin fikri bu yastık, uzak mesafelerde bulunan romantik aşıklar için ideal. Takılan yüzük sayesinde sistem, karşı tarafın yastığı ile iletişime geçiyor. Yastığa başınızı koyduğunuzda karşı tarafın yastığı ışıldamaya başlıyor ve sizin yattığınızı anlıyor. Karşı taraf da yattığında, sevdiğinizin kalp atışlarını duymaya başlıyorsunuz.

Düşünce İle İlgili Sözler Yazılar

Salı, Haziran 19th, 2012

Düşünce İle İlgili Sözler Yazılar

Tugbam sitesinde en güzel Düşünce İle İlgili Sözler Yazılar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Düşünce İle İlgili Sözler Yazılar
Düşünceyle İle İlgili Sözler

Düşünce İle Alakalı Sözler Yazılar

Fikirler cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez. ATATÜRK

Düşünce rüzgar, bilgi, yelken, insanlık bir kayığın kendisidir. A.W.HARE

Büyük işler gibi, büyük düşüncelerinde davula ihtiyaçları yoktur. BAİLEY

Uyuyan düşünce, bir daha uyumaz. CARLYLE

Herkes düşüncelerinde yanılabilir. Ama aptallar bir türlü yanıldıklarını anlayamazlar. CİCERO

Düşünüyorum, öyleyse varım. DESCARTES

Düşünceler iyi ve cesur olanların beyinlerinde, kollarında gelişmelidir; yoksa rüya olmaktan ileri gidemezler. EMERSON

Düşünmeden öğrenmek, vakit kaybetmektir. KONFİÇYÜS

Düşüncelerini değiştirmeyenler sadece aptallarla ölülerdir. LOWELL

Düşüncelerle karşılaşınca, zayıflar korkar, aptallar karşı gelir, akıllılar karar verir. J.ROLAND

Ölümsüz olarak bildiğim tek şey, düşüncedir. MEREDİTH

Soylu düşünceleri olan kişiler yalnız değildirler. SİR PHİLİP SİDNEY

İnsan, savaşmadığı düşüncelerini değiştiremez. THOMAS MANN

Hiçbir ordu, zamanı gelmiş bir düşünceye karşı koyamaz. VİCTOR HUGO

Büyük düşünceler, yürekten doğar. VAUVENARGUES

Acayip şeyler, acayip düşüncelerden doğar. SHELLEY

Alçakgönüllü yüreklerde yaşayan düşünceler, yüksek düşüncelerdir. MONTAİGNE

alıntı

Yararlı Sözler

Salı, Haziran 19th, 2012

Yararlı Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Yararlı Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Yararlı Sözler

Yararlı Faydalı Sözler

İnsanların başına ne geldiği değil,O durumda ne yaptıkları önemli.

Ne kadar küçük dilimlersen dilimle,Her işin iki yüzü var.


Olmak istediğim insan olabilmem çok zaman alıyor.

Karşılık vermek düşünmekten çok daha basit.

Sevdiklerinle iyi ayrılman gerek.Bittim’’ dediğin andan itibaren, daha pilinin bitmesine çok var.

Sen tepkilerini kontrol edemezsen,Tepkilerin hayatını kontrol eder.

Kahraman dediğimiz insanlar bir şey yapılması gerektiğinde Yapılması gerekeni Şartlar ne olursa olsun yapanlardır.

Şartlar ve olaylar, Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir, Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

İki kişinin darıldıktan sonra, birbirlerinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir.

Aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz

Aşk köprü kurmaktır İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yalnız kalırlar

Arkadaşlık ağaca benzer, kurudu mu bir daha yeşermez

Medeniyet yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır

Karanlıkta duruyorum aşk vurmasın yüzüme, dokunmasın bana kimse,kimse ulaşmasın artık tenimin incinen yerlerine

Herkes ölür ama herkes gerçekten yaşamaz

İnsanlardaki önyargıyı parçalamak,benim atomu parçalamamdan çok daha zor

Konuştum sıkıntı çektim, sustum rahat ettim

Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz

Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir

Ne olursa olsun hayatını durdurma!Durup hayata bakmaya başladığın zaman yaşamak zordur

Gerçek arkadaş:Bendeki iyi yönleri bulandır

Sanat;Gerçekleri tanımamıza yardımcı olan bir yalandır

İstemek,istiyorum demek değil,harekete geçmektir

Düşmanın zayıf noktalarını hedef alırsanız ilerlerken direnişle karşılaşmazsınızDüşmandan çabukçanız düşman takibinden kurtulursunuz”

İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir

Hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır olamaz

Hayat,size verilmiş boş bir filmdirHer karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın

Para her sey değildir. Mastercard ve Visa da vardır.

Su tasarrufu icin kiz arkadasinla beraber dus al

Her erkek evlenmelidir. Mutluluk hayattaki tek sey degildir.

Akrabalarımızı bize Tanrı verdi. Tanriya şükür arkadaslarımızı seçebiliyoruz.

Ogrendikce daha cok bilirsin, bildikce daha cok unutursun, unuttukca daha az bilirsin. O zaman ogrenmeye hic gerek yok


2 kişi münakaşa ediyorlarsa Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.


Her problem kendi içinde bir fırsat saklar Ve problem fırsatın yanında cüce kalır.

Sevgiyi çabuk kaybediyorsun,Pişmanlığı uzun yıllar sürüyor…Farkında mıyız acaba

Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

Güveni geliştirmek yıllar alıyor Yıkmak 1 dakika.

Hayatında nelere sahip olduğun değil, kiminle olduğun önemli.

Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün, Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Kendini en iyiyle kıyaslamak değil,Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Küçük Sözler

Salı, Haziran 19th, 2012

Küçük Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Küçük Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Küçük Sözler
Küçük Sözler Kısa,

Küçük Güzel Sözler,


Küçük Sevgiler büyük aşkları büyük aşklar ise destanları yazar..

Yarınımı bekliyorum seninle küçük sevgiler büyüttüm senin için kalbimde…

Damarlarımdaki Kan, Sözlerimdeki ilahsın! hayatımda tek! Yaşamaya Değersin bebeğim..

Seninle 1 Saat yetiyor Herşeyi unutmaya sadece güL bana ozaman seviyorum seni de bana! senin için yaşıyorum bu dünyada.

Sen Bir Güzelliğin En Zerafetli Gösterisi Sen Güzel Sözlerin En Anlamlısı Sen hayatımın Anlamı, Hayatımın Manası Olmuşsun bebeğim..

Ne yazılar ne sözler yetmez Seni Anlatmaya Küçük Hayallerim Bitmez yalnız Odamda Seviyorum Seni esir kalmışım kalbine sevmez beni senden başka kimse..

küçülen umutlarımın büyüyen yarınlarısın aşkım.

Hayat Bir işkence Seviyorum Seni Delice, Küçük kalbim Ellerinde hadi çek beni kendine..

Hayatımda Seveceğim tek İnsansın, hayatımda yarınlarımı vereceğim umutlarımsın..

Emin Olki Bu Kalp Bir Sende hayat Buldu Bir Sen Bu kalbi Durdurursun Bebeğim.

Yaşanan Tüm Büyük Küçük Mutluluklar Seninle Olsun Yaşadığım Sevinçlerin Adı Sen ol Aşkım.

Güzellikleri Seninle Acıları Dertlerimi giden gemilerde bıraktım ve yatım gemileri senin için geldim mutlu olmak için seni sevdim.

Seni Düşünürken gözlerim parlıyor seni hayal ederken kalbim kıpır kıpır atıyor seni seviyorum aşkım.

Hayata Karşı Asi Duygularımın Sahibisin Kalbimdeki Hayata isyan eden sesimsin bebeğim.

Gül Sadece benim için Hayat Sev Acımasız olan Hayata Karşı Sev! ben Seni ben Seni Severken Bütün Dertlerimi Attım hayatımın gerisine.

Umut dolu sözlerimsin küçük kalbimin tej sahibisin güzel sözlerimin rengisin seviyorum seni birtanemsin.

Aşk Kitabıma Yazılmış En güzel isimsin hayatımı Adadığım Birtanemsin..

Canımın Canı Küçük Kalbimin Atar Damarısın, Sen Benim Dünyamın Nefes Alışısın..

1. Bayezid Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

1. Bayezid Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel 1. Bayezid Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa 1. Bayezid Sözleri
Yıldırım Bayezid Sözleri

1. Bayezid’in Sözleri

İstanbul surlarında yapılacak herhangi bir tamir, alınacak herhangi bir tedbir bize karşı yapılmış, bize karşı alınmış sayılır. Kuleler ya derhal yıkılsın veya Ordu-yu Hümâyunumuzla gelip yıkmamız beklensin.

Bugün iznimiz olmadan yanımızdan ayrılmaya cüret eden, yarın eski muahedeleri hiçe sayma cüretini de gösterebilir. Yılanın başı küçükken ezilmeli, denmiştir. Emirlerimizden kıl kadar ayrılırsa tecrübesiz başına şimşek gibi düşer; onu da memleketini de yakarız!

Yenileceğinden korkan, daima yenilir.

Kendini tehlikeye atmaktan korkanın başkalarını tehlikeye atmaya hakkı yoktur. Hizmet sırası bize geldi, koca Gazi, atımız eğerlensin.

Bizi kızdırmasınlar, kızdırırlarsa Roma’ya kadar gidip Saint-Pierre Kilisesi’nin mihrabında atımıza yem yediririz.

Gurur Verici Sözler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Gurur Verici Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Gurur Verici Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Gurur Verici Sözler
En Güzel Gurur Verici Sözler,

Gurur Verici Sözler Kısa,

Biz Sosyetik Mekanların Havalı Artislerinden Olmasakta Hayat Sokaklarının Gururlu gençleriyiz!

Yeryüzündeki en ilahi disiplin Türk askerlerindedir. (Postel)

Ben hayatı kendimden karakterimi asil ve büyük gururumdan örnek alarak hayata başladım.

Bence insanlığa şeref veren Türk Milleti’nin düşmanı olmak insanlığın düşmanı olmaktan farksızdır. (La Martin)

İnsanın en önemli kişisel değeri gururdur.

Kılıcı insafsız bir ustalıkla kullanan Türkün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır. (Lord Byron)

Her insan Gururu için Yaşar Gururu için Savaşır.

Kibirli Olma Bana Karşı Gururumla Ezerim Seni.

Gururluyum Çünkü Türküm….

Türkler Size Dokunmadıkça ,Onlara Dokunmayınız;Sizler Türklerle Savaşmadıkça Kıyamet Kopmaz..Türk Olan Benim Ordularımdır…Hz.MUHAMMED (S.A.V)

Türklerin Doğruluklarıyla Namusları Nekadar Övülse Yeridir..Charles McFarlane

Bence İnsanlığa Şeref Veren Türk Milletinin Düşmanı Olmak;İnsanlığın Düşmanı Olmaktan Farksızdır..Le Martin

Efkarlı Mesajlar

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Efkarlı Mesajlar

Tugbam sitesinde en güzel Efkarlı Mesajlar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Efkarlı Mesajlar
Efkarlı mesajlar kısa
Efkarlı sözler facebook

Ne zaman Sordun Derdimi Neler Çektiğimi? Efkarlı Sevdam Deli Sevdam Hayata Tutunmaya Çalışıyorum Bir Yandan, Bırakma beni Deli Sevdam..

Efkarlıyım Kalbim Dertler içinde Seninle unutmak isterdim bunları Sen yoksun yanımda Ağlıyorum yanlızca bekliyorum Seni bebeğim Efkarlığım yalnızlığa.

Yoluma Dizildi Anılarım Nereye Baksam Senin Adın var, Geçirdiğimiz Güzel Anılarım Hatıtlarım üzülürüm Efkarlanırım…

Dizlerimin üstüne çöktüm yalvarıyorum ALLAHıma Alsın bu Canımı Bu Efkar Fazla Bana Dayanamıyorum çıkmıyorsun Aklımdan..

Yıprandım bittim kalmadı yaşamak için dermanım, gözlerine bakıp ağladım ama beni hiç anlamadın..

Bu sözlerim sevenden sevmeyene gelsin! ben Seni Severken gecenin Karanlığında Ağlarken Sen Sıcacık Duygularınla Benden Habersizce Yaşamayı Sevdin Sana olan Sevgimi hep görmemezlikten geLdin!

Sonunda Ayrıldık beni Dertler içinde Bıraktın, istediğin oldu sonunda beni efkarlarımla başbaşa bırakıp dertlerimle ağlamaya mahkum ettin tebrik ediyorum seni..

Seni sevdiğim Kadar öLümü Sevmedim, Senden önce bir öLümü Severdim Şimdi öLümü Daha çok Sevmeye Başladım Senden Sonra!

Artık Savaşacak gücük Kalmadı Dertli içim efkarlı kalbim, Artık yaşama Hevesim kalmadı Sana Bu Sözlerim Sana Sevgiden Anlamayan Zalim insana..

Çok zalimsin çok, beni bıraktın dertlerimle elimde şimdi koskoca bir boş kalp ve yarınları olmayan hayaller.

Çok düşündüm seni silmeyi, çok düşündüm efkarlı gecelerimde senin adını silmeyi ama olmuyor gülüm bu kalp senin için atıyor olmuyor.

Sen Olmayınca Yanımda Neler düşünüyorum bilmiyorum, Sen yokken yanımda hayat Dar geliyor Bana daralıyorum.

Sana Hayatımı Adadım Sana gençliğimi düşünmeden verdim Ama Sen beni Sadece kullandın Zamanımı Bitirdin..

Hayata karşı Duramıyorum Artık Dik Başım eğildi düşünme yeteneğim kalmadı hayat beni bir kçşeye attı, Adımada Aşk Acısı Yazdı..

Uzak kaldım senden uzak, yaklaşamıyorum yanına heryer tuzak kalbine inanmıyorum artık yalan gözlerine bakamıyorum eskisi gibi herşeyin bir tuzak olmuş hayat benim için oyun olmuş sayende bunuda öğrendim..

Sevdiğim Sendin Kime Gidebilirdim? Bir Senin için Bu hayatta Kendimden Geçerim Ya şimdi? Beni Dertlerimle Bir Odaya Mahkum Ettin bi haber yaşıyorum hayatı Sessiz ve Sensiz…

Kimseye Güvenip Yola Çıkmayacaksın Sonun benim gibi Ağlatıcı Ve acındırıcı olur, kimseye gönül bağlamayacaksın hayatın benimki gibi zehir olur…

Bitiyor benim için bu gece hayat son kez gözlerine bakıp ağlamak isterdim sevdiğim..

Çıldırcakmış gibiyim içimde yığınla dert kalbimde sana karşı bir nefret efkarlıyım bu gece beni benden aldı felek…

Gurur Verici Sözler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Gurur Verici Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Gurur Verici Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Gurur Verici Sözler
Gurur Verici Sözler
Gurur Verici Kısa Sözler

Dünya’da Türk kadar saygıbilir bir kavim daha yoktur. Türkler’de inzibat, büyüklere karşı itaat o derecedir ki, bizim keşiş (dini) sınıfımız bile onlardan örnek alabilir… Türkler bir tek büyük ailenin bireyleri gibi yaşarlar ve dar şartlar içinde olsalar dahi yiyeceklerini kardeşçe paylaşırlar. (Plano Caprini)

Biz Sosyetik Mekanların Havalı Artislerinden Olmasakta Hayat Sokaklarının Gururlu gençleriyiz!

Yeryüzündeki en ilahi disiplin Türk askerlerindedir. (Postel)

Ben hayatı kendimden karakterimi asil ve büyük gururumdan örnek alarak hayata başladım.

Bence insanlığa şeref veren Türk Milleti’nin düşmanı olmak insanlığın düşmanı olmaktan farksızdır. (La Martin)

İnsanın en önemli kişisel değeri gururdur.

Kılıcı insafsız bir ustalıkla kullanan Türkün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır. (Lord Byron)

Her insan Gururu için Yaşar Gururu için Savaşır.

Poltava’da esir oluyordum. Bu, benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi… gene kurtuldum. Fakat bugün esirim. Türklerin esiriyim. Denizin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar
yaptılar, beni esir ettiler. Ayağımda zincir yok. Zindan da değilim. Hürüm, istediğimi yapıyorum. Lakin gene esirim; şevkatin, ülüvvü cenabın, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. (Demirbaş ŞARL)

Kibirli Olma Bana Karşı Gururumla Ezerim Seni.

alıntı

Nefret Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Nefret Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Nefret Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Nefret Sözleri
Nefret Sözleri
Kısa Nefret Sözleri

_ Gözlerine her bakışım da ihanetin aynası gibi hep o iğrenç yüzünü gösterir oldu, bakakalır oldum uçup giden zamanın ardındaki toz yığını olan kalbine.

_ Nefretimin adı sen oldun kalleşliğin adı sevgin oldu. Artık seni nefret ve kalleşlikle anacağım, beddualarımla vicdanını ağlatacağım…

– Nefreti nefret yapan sana karşı olan sevgim! Ne istedin insafsız benden sevgimi sana verdim. Sen ise beni her seferinde başkaları ile ektin…

_ Nefret sana olan sevgimi sonunda bitirdi. Şimdi git kendine bez bebekler bul, yeni aşklar ama unutmaki, ne bez bebeklerin ne de yeni aşkların nefretimden kurtulacak…

_ Aldatılmak ve nefret organizedir, aldatılan nefret eder gider, aldatan ise yeni sevgilerde ne nefretler arar…

_ Nefrete sevgiden daha çok güveniyorum çünkü nefretin sahtesi olmaz!

_ Yazık oldu bütün emeklerime değermiydi senin gibi kalpsize…

_ Ölümüne değil nefretimle seviyorum seni…

_ Hayata karşı durmak isterdim seninle, ama sen hayata karşı ezdin hep beni. Nefret ediyorum senden…

_ İçimdeki nefretin ihanetisin sen, zaten benim hep hayallerimdeki yalancıydın sen…

_ Güzel günler aklıma geldikçe gülücüklerin yerini gözyaşlarım, sevgimin yerini nefretin alıyor…

_ Ben seni hayatıma hayat katasın diye severken sen hep nefretimi kazanmak istedin.

*alıntı*

Yeni Sözler 2012

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Yeni Sözler 2012

Tugbam sitesinde en güzel Yeni Sözler 2012 sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Yeni Sözler 2012
2012 Yeni güzel Sözler
En Yeni Sözler 2012

Yeni Sözler 2012

Sevgiliye Sözler

Konuşmak istedikçe sana susuyorum, Kaçmak istedikçe yine sana yakalanıyorum. yenildim işte! ama yinede seviyorum .

Öyle bir zamandayızki yiğit belli değil mert belli değil, herkes yarasına merhem arıyor dert belli değil, derman belli değil.!!!

SevmedikLerinize sabretmedikçe, SevdikLerinize kavuşamazsınız.! ♥ HZ.MUHAMMED {S.A.V}

Bu seyriyen ellerle senden seni isterim, senden seni isterken canımdan çıkar tenim, sana aşık ruhumdu merceği yakan ışık, gözlerim cemalini görmeden de kamaşık…

DEĞER VERDİKLERİM, yüzüme kapıları kapatırsa , BİR DAHA AÇILMASIN DİYE, ben o kapıların üzerine BETON dökmesini de BİLİRİM..

Akıllı kadın yatırımı süpürgeye yapar.Önce saçını süpürge eder.baktı neyaparsa yaranamıyo, bukez süpürgeye biner CADILIK eder:)

‎”Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen?Sahi sevmek nedir?Bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı..?”

*Kalbimi kırmak suya yazı yazmak kadar zordur. Kalbimi düzeltmek ise gece doğan güneşe dokunmaya benzer. Sen o suya yazı yazdın.Şimdi güneşin doğmasını bekle.

*Seni unutmak için and içtim gözlerin geldi aklıma vazgeçtim.

2012 Aşk sözleri

Sesin Değdiğinde Yüreğime Yüreğim Titriyorsa Avuçlarında ve Her Kapayışta Gözlerimi Üşüyen Bakışlarım Isınıyorsa Bakışlarında Tek Çarem Fısıldamaksa Eğer Avazım Çıktığı Kadar Fısıldayacağım…Seni seviyorum.

Akşamın son bulan ufuklarında güneş damla damla erirken hayatta kalan tüm duygularımla sana sesleniyorum: Seni seviyorum.

@Daglarin tepesine çikip “SENI SEVIYORUUM” Diye bagirmana hiç gerek yok, herhangi bir gecede herhangi bir yildiza bakarak usulca “SENI SEVIYORUM” Demen yeterli tipki benim yaptigim gibi “SENI SEVIYORUM

@Aglamak uzak gülmek hep seninle olsun ama bir gün illede aglaman gerekirse oda mutluluk için olsun

@Ben seni unutmak için sevseydim adini kalbime degil, günes çiktigi zaman kaybolacak olan bugulu cama yazardim

@Al vur hançeri kana bulansin fazla vurma derine çünkü orda sen varsin

2012 Acı sözler

Bıraktım kendimi Artık bakmıyorum hayata, kapandım odama yaşamıyorum Sanki Bu hayatta ne şarkılar ne şiirler teselli etmek harebe gönlümü ben Acılara gömülmüşüm Kimse Alamaz Gönlümü..

Gerçekten yaşanan sözlerim bunlar kimse kaldıramaz içimdeki acıları bir gencin çığlıkları bunlar anlamaz sevmeyen anlamaz çekmeyen acıyla bir dünya var hayatımda nereye baksam onu görüyorum karşımda…

buruk bir hayatın buruk bir acı hatırasıyım hayatta ne yalnızlığıma ağlarım nede acıyan kalbime sadece sana ağlarım akıp giden zamanıma üzülürüm..

Nefretimi Sana yazsam Ne Olucak Sonunda Yine Acı Çekecek Seven kalbim Seni Seven kalbim Acılar içinde kaybolacak Sonunda Senin hayatımda Kaybolduğun gibi.

içimde yalnızlıklar içimde ayrılıklar ve içimde bunların tüm acısı sen bakma bana gül oyna yaşa kendi hayatında ben acılarımla terk edilmişim bu dünyada mutsuz etmek istemem kimseyi acılarımla..

Yanlış Zamanlara kapıldım Seninle yanlış bir aşkı yaşadım seninle acıyı yazdın kalbime gittin sebepsizce lanet ediyorum Sana!!!

2012 Anlamlı sözler

Kaybettiklerimi Dikkate Alsaydım Neler Olurdu NelerBen Kazandıklarıma BakarımOnları Olanlarla Bitenlerle Hatırlarım!

UMUTSUZ SEVDALARIN ODAĞINDAYIM BİLEMEDİĞİM NE VARSA HEP AMA HEP İÇİNDEYİMSENSİZLERE İSYANLARDA SENSİZLİKLERE FERYAT FİGANLARDAYIM

Solan Güller Misali Sende Kaybolup Gittin BenliğimdeBen Seni Senden Daha Çok Sevdim Yüreğimle

Bedenimle Sevip Okşuyorum Seni Rüyalarımın İnsanı

Herkes benim gibi değil sevdiğim Sen benim kalbimi ter içinde bırakırsın başkaları senin üstünde sana ter attırır.

Akilli Don Kisot uygun ruzgari bekler. S.LEC

Akıllı olup dünyanın kahrını çekmektense,deli ol dünya senin kahrını çeksin.

Akşama karşı gitme, tan’a karşı yatma….Atasözü

Aliskanliklar zit aliskanliklarla onlenir. EPIKTETOS

Alkış isteyen ıslığa da katlanır.

Allah, hak ve adaletle idare edenleri sever. Kur’an

Altin prangalar demir olalardan cok daha kotudur. M.GANDHI

Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır….Andre Gide

Anneler cocuklarinin aklindan tutcaklari yerde ellerinden tutarlar. DUPONLOUP

Asılan hırsız değil, yakalanandır. Çek Atasözü

Bayanlara nasihatlar

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Bayanlara nasihatlar

Tugbam sitesinde en güzel Bayanlara nasihatlar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Bayanlara nasihatlar

Bayanlara güzel nasihatlar
Bayanlara en güzel nasihatlar…

Bayanlara en güzel yerden nasihatlar…

Hazreti Peygamber (sav) Efendimiz(aleyhissalatu vesselam), muhterem kerîmeleri Hazreti Fâtima-i Zehrâ (ranhâ)’ya gelin olurken su nasîhatta bulunmuslardir: “Kizim kendini temiz tut! (Devamli) Rabbini zikret! Efendin sana baktigi zaman Sen’den memnun olsun, büyük bir ferahlik duysun! Gözlerini sürmele! Sürme, kadinlarin ziynetidir Kizim! Kocan sana baktigi zaman gözlerini ondan ayirma; Sen de mukâbele et! Böyle yaparsan sevgin fazla olur O baska tarafa bakarken, Sen onun yüzüne bak! Bunun büyük mükâfâti vardir Güzel bakislarinla, güler yüzle onu takip edip memnun etmene bir ay nâfile orucu sevâbi yazilir

Kocanin yaninda sessiz ve ilgisiz durma! Onun hoslandigi sekilde güzelce söyle ki, sana muhabbet etsin Kocanin hatâlarini baskalarina söyleme! Eger söylersen, Teâlâ sana gazab eder Sonra melekler, peygamberler ve nihâyet kocan sana gücenir” (235)

*

Ashâb-i Kirâm’dan Hâris (ra)’in kizi Esmâ (ranha), gelin olup giderken annesi ona su nasîhati yapmisti:

“Kizim, evimizden çikip baska bir eve, ülfet etmedigin bir kimseye gidiyorsun Sen kocana yer ol ki, o sana gök olsun! Sen ona hizmetçi ol ki, o sana köle olsun! Kocana yumusak davran! Öfkeli hallerinde sessizce yanindan kayboluver Öfkesi geçinceye kadar ona görünme Agzini ve kulagini muhâfaza et Kocan sana fenâ söylerse, söylediklerini duyma; sakin mukâbelede bulunma! Ona karsi gelme! Dâimâ senden güzel söz isitsin, güler yüz görsün Bu suretle sana iyi nazarla baksin” (236)

*

Arap kabilelerinin reislerinden Avf b Milham’in Ümm-i Unâs adinda bir kizi vardi Bu kizini Arap meliklerinden Kinde emiri Hâris b Amir ile evlendirmeye karar verdi Kizin annesi Ümâme, gelin olacagi gün kizini karsisina oturtup asirlardir kiymetini ve tazeligini muhâfaza eden su târihî nasihatlarini yapmisti: “Bak yavrum! Sana bazi seyler anlatacagim Onlari belleyip îcâb ettigi sekilde hareket et ki, kocanla güzel geçinip araniz bozulmasin:

1 Hâline râzi ol! Yâni kocan, yenilecek ve giyilecege dâir ne alir getirirse kabul et! Zîrâ kalb rahatliginin ilk yolu kanâattir

2 Yemek saatini iyi tesbit et Istedigi anda hemen hazir bulundur

3 Uyuyacagi vakti geciktirme Adeti ne zamansa, o zamanda yemegini ve yatagini hazirla! Zîrâ açlik, insani huysuzlandirdigi gibi, uykusuzluk da öfkelendirir, geçiminin bozulmasina sebep olur

4 Mal ve esyasini muhâfaza etmekte titizlik göster Çünkü mali muhâfaza etmek, is bilmekten dogar

5 Akrabâ ve yakinlarina hizmette kusur etme! Kocanin hisim-akrabâsina hürmet etmek de iyi idâre ve tedbirli olmaktan ileri gelir

6 Efendinin, haberdar oldugun sirlarini sakin kimseye duyurma Eger duyuracak olursan, itimâdini kaybeder, sen de ondan emin olamazsin

7 Kocanin dîne aykiri olmayan isteklerini yerine getir Ziddini söyleme ve karsi gelme! Eger karsi gelip isyan edersen, kendine kinlendirip düsman edersin O, kederli oldugu zaman sen neseli olmaktan; neseli oldugu vakit de sen hüzünlü görünmekten çekin! Zîrâ onun üzüntülü zamaninda senin neseli görünmen, neseli zamaninda da kederli bulunman onu sevmemenin, hislerine ve dertlerine ortak olmamanin delilidir Bu hal ise, sizi birbirirnizden ayirmaya kadar götüren soguk bir davranistir

Sunu iyi bil ki, bu nasihatlarimi yerine getirip geregi gibi hareket edebilmen için; isteklerine, esinin isteklerini tercih etmen gerekmektedir Onun isteklerini nefsinin isteklerine tercih edebilirsen, bu söylediklerimi kolayca yapabilirsin” (237) Büyüklerimizin tecrübe mahsûlü olarak kizlarina yaptikalari bu nasihatlar; agiz tadiyla geçinmek, evini ve çocuklarini güzelce idâre etmek ve onlari mutlu kilmak isteyen hanim kizlarimizin kulaklarina küpe olmalidir