Posts Tagged ‘kendını’

iyi Sözler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

iyiliğin bedeli bu olmamalı sevdiğini bırakıp gitmemeli sende bir iyilik yap beni bende yaşa…

iyilik yapan kötülük bulur, eğer iyilik yapmak istiyorsan tanımadığın insana iyilik yapki iyiliğin değeri oLsun!

iyilik yap denize at

Aşağılık insanlara iyilik etmek, denize su taşımaya benzer. ( Servantes )

Başa kakılan bir iyilik daima hakaret yerini tutar. ( Racine )

Başkalarında iyilik, kendinde ise kötülük ara. ( Benjamin Franklin )

Bir dana binlerce inek arasında kendi anasını nasıl seçer ve bulursa, insanın yaptığı iyilik ve kötülüklerde eninde sonunda gelir onu bulur. ( Pançantra )

Bir fenalık ettinse, arkasından bir iyilik icrasına çalış ki, o fenalık defterinden silinsin( Hadis-i Şerif )

Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir. ( Hadis-i Şerif )

Bir kimseye edilecek iyiliğin en mükemmeli o kimseyi minnet altında bırakmayanıdır. ( Balzac )

Deryaya bıraksan eylik zayi olmaz. ( Süleyman Baba )

Her iyilik bir sadakadır. ( Hadis-i Şerif )

Her şeyden önce iyi olalım, ondan sonra mutlu oluruz. ( J.J.Rousseau )

İnsan, hayatında yaptığı iyilikler kadar mutlu olur. ( Şehabeddin Ahmed )

İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler çok zaman kemikleriyle beraber gömülür. ( Şheakspeare )

İnsanoğlu hilebazdır, kimse bilmez fendini, Her kime iyilik edersen, sakla ondan kendini. ( La-Edri )

İyiliği, yalnız iyiler anlar, kötülüğü herkes.( Cenap Şehabettin )

İyilik, insanlık sanatıdır. ( Nizami )

İyilik, iyilikten, kötülük de kötülükten doğar. ( Buda )

Milletlerin gelenekleri başka başkadır, fakat iyilik her yerde birdir. ( Heine )

Vahşi hayvan tuzakla, insanoğlu iyilikle avlanabilir. ( Şirazi )

Yaptığın iyiliği hatırlama, gördüğünü unutma. ( Chillon )

Yalnız iki erdem var. Ah bunlar bir birleşse: İyilik hep büyük olsa, büyüklük de hep iyi… ( Schiller )

Zerre kadar iyilik eden mükafatını, zerre kadar kötülük eden de cezasını görür. ( Zilzal Suresi,7-8 )

Janjanlı sözler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Altımda Araba Gidiyorum hayat Kumarına Fazla Şansını Zorlama Bağlarsın Kolpaya..

Bizim Havamız Sana Suyumuz Sana Destek Olanlara yeter.

Fazla Kaptırma Kendini Sanal Aleme Yalan Oluğ Çıkarsın Sözlerinle!

Sen Rüzgar Gibi Hızlı Olsanda Ben Kasırga gibi Aklını Alırım Korkma 🙂

Aşkı Senden öğreneceğime Trafik Polisinden Motor Dersi Alırım Daha iyi :p

Güzel Olsan Ne fayda? Benden Ekmek çıkmaz Sana Kendini zorlama Boşuna.

Seni Tekniğimle Değil Fikirlerimle Döverim..

Sosyetik mekanlarda Olmuşsun Kukla Kendini Kaybetmişsin Bir Yalan Sevda Uğruna..

Gözlerindeki Yaşı Sil Ağlamaı bile beceremiyosun..

uçan kaçan Bizden Sorulur, Sürünmeye Çalışma Hayat yolun Kısa Olur.

Çok Nazlı Gördüm Seni, Alırm Senden O güzelliği.

Senin Hayatın Dakika uzatmaları oynatırım sana yalvarma boşuna..

Bir Minik Sevda Kuşuyum Dolanırım Amansızca Kalplerde, Çok Havalı Gördüm Seni Rahat ol Alırım Nefesini.

5 Kuruşluk bedenine 10 Kuruş vericem Seni rezil Edicem.

Yunan Askeri Gibi Durma Karşımda Nefretim Büyüyor Denize Atıcam Senide Sonunda..

Yatak Odası Gibisin Kiminle Yatıp Kalktığın Belli Değil.

Sendeki Namus Benim Köpeğimdeki Asaletten Azdır.

Ezberlediğin Cümleleri Unutturucam Sana…

Sevgilime Mektup

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Sevgiliye Mektup
aşkıma mektup 2012

Sevgilim,

Dışarıdaki soğuğa inat yüreğim o denli sıcak ki senin sayende. İçimde sürekli canlı kalan bir ateş, beni yakıp kavuran aşk alevi ve gözlerinde kaybolacağım anı beklemenin heyecanı ile günlerim geçiyor. 1 aralıktan beri kalp atışımın ne denli hızlı, gözlerimin içindeki parıltının ne kadar ışıltılı olduğunu, ruhumdaki fırtınanın keyiften delirmişçesine tüm bedenimi ele geçirdiğini nasıl anlatacağımı inan bilemiyorum.

Güne senin varlığını bilerek başlamak nasıl bir keyif veriyor bana bir bilebilsen. Kendini benim gözümle görüp, o sıcacık yüreğine benim gibi şefkatle sen de dokunabilsen, ne kadar şanslı bir kul olduğunu sen de anlardın. İşte ben her gün bunun için şükrediyorum gamzelim. Senin o bal gibi tatlı yüreğine sahip olduğum, gözlerinin baktığı yerde var olduğum ve nefesini tenimde hissedebildiğim için şükrediyorum.

Senden uzak geçen günlerim de oluyor elbet; tüm ruhumu yaralayan, beni karanlık dehlizlere hiç acımadan fırlatıp atan ve pusulasını kaybetmiş bir gezginin çaresizce sağa sola koşturuşunu anımsatan günler… İşte o anlarda bedenim ruhuma ağır geliyor sevdiğim. Bir hançerle kalbimi deşseler ya da bir anda boğazıma ip geçirseler belki de bu kadar acıtmaz benliğimi. Gözüm saatte, ruhum ateşlerde, bedenim çilelerde bekliyorum gelişini… Halbuki biliyorum emin ellerde olduğunu, halbuki biliyorum mecburi seyahatlerde olduğunu ama olmuyor işte gamzelim. Ne beynime, ne kalbime ne de kendini sana adayan ruhuma söz geçiremiyorum ki… Hep seni yanında istiyor artık bu kadın. Gecesini, gündüzünü, ömrünü, yaşamını sana adamak için bekliyor.

Geceleri senden uzakta uyumanın acısını biliyor musun peki sen gamzelim? Güne senden uzakta başlamanın yakıcılığını? Peki ya tüm gün gözlerinden, teninden ve sevgi ile dökülen kelimelerinden uzak olmanın yıkıcılığını? Ben tüm bunları istemesem de tadıyor ve hiç istemediğim bir leke gibi üstümde taşıyorum. Sevmiyorum… Hem de hiç sevmiyorum…

Yıllarca bu denli büyük bir sevgi ile sana koşan bir kadının oldu mu hiç? Günün her dakikası seni düşünen, kendinden çok seni önemseyen, sen uyurken yüzünün tüm hatlarını ezber edecek kadar saatlerce yüzünü izleyen ve akşam olup da gün geceye dönerken sırf sana sarılmak için tüm gün dualarla seni bekleyen bir kadının oldu mu?

İşte bu kadın seni senden daha çok sevip, sana senden daha çok değer veriyor. İşte bu kadın “seni seviyorum” demekten asla çekinmeyip bunu her söylediğinde yüreğinde anaforlar yaşıyor. İşte bu kadın, senin kadının olmakla gurur duyarken geleceğe dair planlar yapıyor. Ve işte bu kadın, seni canından daha çok seviyor …

Hep kollarımda ve yanı başımda ol sevgili …

alıntı

Suyun Önemi İle İlgili Kompozisyon

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Suyun Önemi Nedir

Suyun Hayatımızdaki Önemi ile ilgili Yazı

Su hayattır. Bedenimizin ortalama %70’i sudan oluşur. Su yaşamımızın sürdürülmesi için gereken temel besinlerdendir. Bedenimizin ısı dengesi hücre içi yaşamın devamı besinlerin yakılması sindirilmesi suya bağlıdır. Suyun az alınması halinde ciddi sağlık sorunlarına kapı açılmış olur.
İnsan vücudunun ilk başta önemsiz görünseler de kritik yerlerinden olan deri, saç ve tırnak gibi bölgelerin temiz kalabilmesi için mutlaka suya ihtiyaç vardır. Bunun yanında normalin üstünde bir miktarda alınan su, metabolizmanın hızlı çalışmasını da sağlar. Böbrekler, kalp ve damarlar vazifelerini daha kolay bir şekilde gerçekleştirirler. Aynı zamanda sindirim sisteminin de işi oldukça kolaylaşır. Vücuttu zamanla biriken atık maddeler, su sayesinde kolayca atılabilir. İçilen su oranında kanın akış hızı da kolaylaşacaktır. Kanın taşıdığı maddeler de varmaları gereken yere daha iyi bir şekilde varacağı için vücudun yerine getirdiği olağana işlemler de bu durumdan olumlu etkileneceklerdir.

Su, yapısı bakımından hiçbir zaman yağa dönüşmeyeceği için fazla alınması herhangi bir zarara yol açmaz. Tam tersine, bol miktarda alınan su kişinin kendini tok hissetmesini sağlayacaktır. Bu durum da kilo vermek isteyen kişilerin kayda değer miktarda faydasına olacak bir özelliktir.
Su, vücutta meydana gelen kimyasal olaylarda önde gelen araçlardan biridir. Bunun yanında su, vücudun ısı miktarını ayarlamakta ve düzenlemekte de rol oynar. İnsanın yapısına baktığımızda, en çok su miktarının beyinde, karaciğerde ve kaslarda olduğunu görürüz. Her birinin insan yaşamı için hayati bölgeler olduğunu göz ardı etmezsek, suyun ne kadar önemli olduğunu bir kere daha anlamış oluruz.

Facebook mafyaya bayılıyor!

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Facebook mafyaya bayılıyor!

İtalyan mafya babalarının Facebook’taki “hayran” sayfaları, çok sayıda takipçi çekiyor.

İtalyan gazetesi La Republica’nın bir haberine göre, mafya babalarının Facebook “hayran” sayfaları, gençlik arasında pek bir popüler. Gazete, şu an yemiş olduğu 12 ayrı müebbet cezasını çekmekle meşgul olan ve “babaların babası” diye anılan Salvatore “Totò” Riina’nın 2300’e yakın hayranı olduğunu belirtiyor. İki yıl önce tutuklanan başka bir mafya babası olan Bernardo Provenzano’nun hayran sayfasında ise, kendini bilmez gençlik “Provenzano baba derhal aziz ilan edilmeli!” diye çığrışıyor.

Mafya cinayetlerine kurban gidenlerin hayatta kalan yakınlarının, bu tarz hezeyanları şiddetle kınadığı bildirildi.

Gerçekten Sevmek

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Gerçekten Sevmek

O durmadan kaçıyor;
Sen ardından gitmiyorsan;

O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.

Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman icin
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Renkler onunla değerlenmiyorsa,
Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
Mavi maviliğinin farkında değilse,
Beyaz yalnız o giydiği zaman
Güzelliğini haykırmıyorsa,
Sabahları onu görünceye kadar
Güneş doğmuyorsa
Ve onsuz gökyüzü geceleri
Aya, yıldızlara hasret değilse
Onu sevmiyorsun demektir.

Sokakta gördüğün her yüzde
Ondan birşeyler aramıyorsan,
Güzel bir manzara,
Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,
Omuzlarına dökülmüş saçları,
Bir sis perdesinin ardında
Her zaman gülen,
Işık sacan gözleri
Aklına gelmiyorsa,
Durup durup avuçlarının
Sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Dünyada yaşıyan öteki insanların
Senin için hâlâ bir değeri varsa ,
Ona karşı tutumunu
Toplumun köhne ve manasız
Kurallarına göre ayarlıyorsan
Ve açık açık
Sanki var olduğunu haykırırcasına
Sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Yok o senin icin
Herşeyden değerliyse,
Gözünü yumduğun anda
Onu görebiliyorsan,
O bütün şarkılarda,
Bütün şiirlerde,
Bütün resimlerde ise,
Ona muhtaç olduğunu
Söylemekten utanmıyorsan,
Senin içten ve büyük sevgine
Karşılık vermiyeceğinden
Korkmuyorsan,
Bütün bencil duygularından
Sıyrılabilmişsen
Onun için herşeyi,
Ama herşeyi yapacak gücü
Kendinde buluyorsan,
Her hali sana
Ayrı ayrı güzel geliyorsa,
Karşıisında kendini
Bir çocuk gibi hissediyorsan,
İstediği anda onun için
Ölebileceksen,
Onun için yaşıyorsan
Ve yine onun için
Bildiğin bilmediğin
Bütün düşmanlıklara
Karşı koyabileceksen,
O her geçen dakika
Sende biraz daha büyüyorsa
Ve kendi kendine bile
Çok sevdiğini bütün
Samimiyetinle,
İnanmışlığınla
İtiraf edebiliyorsan,
Bir gün o seni hiç,
Ama hic sevmediğini söylese bile ,
Senin sevginde azalma olmayacaksa
Ve ölünceye kadar onu aşkların
En olumsuzu ile sevebileceksen;
İşte o zaman
Onu seviyorsun demektir.

O sana sevmeyi,
Gercek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.

O , hiç sen olmasan bile,
Seni bir parça sevmese bile….

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Düşlerde Güldü Zaman

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Düşlerde Güldü Zaman
Zaman geçiyordu düşlerden
hiçliğine tamamlarken gerçeği
kristal küreye vuran ışıktı zaman

Kırık ve renkli

Zaman geçiyordu acıtan gülüşlerden
nakşında kuruyan kirpik rimeli
nemlenmiş vedalarda
bir ipek mendildi zaman

Yırtık ve kirli

Zaman geçiyordu telâşelerden
sıkıntılar dökülüyordu heybesinden bir bir kaygılar
tenhalıktı büyüyen karanlığında zaman

Dehşet ve kindi
Aynıların görüntüsünden geçiyordu zaman
haza haz, acıya acıydı
kimineyse
üzerinden yılları yüklenmiş nehirler geçen
bir çakıl taşıydı zaman

Yük ve mihnetti

Zaman geçiyordu sevişmelerden
ince ışıklarda kırılan aşkın
süzüldüğü camdı zaman
camdan süzülen ışığın hangi tarafı
kimdi

Sen ve öteki

Bir büyük bütünden geçiyordu zaman
silinemez sevgiden
doğumun, ölümün ötelerinde
güzeli yeşertiyordu içinde varoluşun çiçeği
zamanı çoğaltan oydu belki de

Gül ve dikeni

Zaman geçiyordu düşünüşlerden
savuruyordu saçlarını evrene
bir telinde yıldız, diğerinde güneşti
neyi kovalıyordu o koca bilge
bilinir mi nasıl yaşardı zaman

Keyif ve zevki

Acılardan geçiyordu zaman, dertlerden
kemer gibi dolamıştı beline sargı bezini
merhemi dilindeydi
derin yaralar gezginiydi zaman

Yorgun ve terli

Derilmez bahçeydi zaman, uçsuz bucaksız
bütün kipleri içeren
tüm hâlleri de
her şey onun içinde büyütüyordu kendini
aşıyordu zamanı yalnız

Yokluk ve sevgi

Tamlardan geçiyordu zaman kendini büyütenden
hangi varlık tamamlansa, heplense
tümü hiçe gönderiyordu yokluğun teğetinde
hiçi başka zamana
her anıyla kendini bütünlüyordu zaman

Uçuk ve yerli

düşürülen saatlerden geçiyordu zaman tik taksız
bukağıdan, zincirden
zihnin bilince açılan penceresinde
beşikten mezara değildi zaman, daha öteleriydi

Artı ve eksi

Geçilemiyordu yokluk
sessizlikler de

Şimdinin sarpında yaşanan
ulaşılmazlar köprüsüydü zaman
umudun sıratı selleyen uçurumuydu

Sonsuz ve ilki

Ali Rıza Kars

özledim seni..

Cuma, Haziran 22nd, 2012
ÖZLEDİM SENİ..

özledim seni…
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin…
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü…
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
‘git artık’ demek
‘beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa’
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden…
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek….

Gerçekten Sevmek

Cuma, Haziran 22nd, 2012

O durmadan kaçıyor;
Sen ardından gitmiyorsan;

O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.

Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman için
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Renkler onunla değerlenmiyorsa,
Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
Mavi maviliğinin farkında değilse,
Beyaz yalnız o giydiği zaman
Güzelliğini haykırmıyorsa,
Sabahları onu görünceye kadar
Güneş doğmuyorsa
Ve onsuz gökyüzü geceleri
Aya, yıldızlara hasret değilse
Onu sevmiyorsun demektir.

Sokakta gördüğün her yüzde
Ondan bir şeyler aramıyorsan,
Güzel bir manzara,
Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,
Omuzlarına dökülmüş saçları,
Bir sis perdesinin ardında
Her zaman gülen,
Işık saçan gözleri
Aklına gelmiyorsa,
Durup durup avuçlarının
Sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Dünyada yaşayan öteki insanların
Senin için hâlâ bir değeri varsa ,
Ona karşı tutumunu
Toplumun köhne ve manasız
Kurallarına göre ayarlıyorsan
Ve açık açık
Sanki var olduğunu haykırırcasına
Sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Yok o senin için
Her şeyden değerliyse,
Gözünü yumduğun anda
Onu görebiliyorsan,
O bütün şarkılarda,
Bütün şiirlerde,
Bütün resimlerde ise,
Ona muhtaç olduğunu
Söylemekten utanmıyorsan,
Senin içten ve büyük sevgine
Karşılık vermeyeceğinden
Korkmuyorsan,
Bütün bencil duygularından
Sıyrılabilmişsen
Onun için her şeyi,
Ama her şeyi yapacak gücü
Kendinde buluyorsan,
Her hali sana
Ayrı ayrı güzel geliyorsa,
Karşısında kendini
Bir çocuk gibi hissediyorsan,
İstediği anda onun için
Ölebileceksen,
Onun için yaşıyorsan
Ve yine onun için
Bildiğin bilmediğin
Bütün düşmanlıklara
Karşı koyabileceksen,
O her geçen dakika
Sende biraz daha büyüyorsa
Ve kendi kendine bile
Çok sevdiğini bütün
Samimiyetinle,
İnanmışlığınla
İtiraf edebiliyorsan,
Bir gün o seni hiç,
Ama hiç sevmediğini söylese bile ,
Senin sevginde azalma olmayacaksa
Ve ölünceye kadar onu aşkların
En olumsuzu ile sevebileceksen;
İşte o zaman
Onu seviyorsun demektir.

O sana sevmeyi,
Gerçek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.

O , hiç sen olmasan bile,
Seni bir parça sevmese bile….

Ümit Yaşar OĞUZCAN

HerŞey sende gİzlİ

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…

Can Yücel

Damla Kendini Tamamlayınca Damlar

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Damla kendini tamamlayınca damlar.

Günlerin gecelere bağlanışında bir
Gecelerin günlere uzanışında iki
Birikmemi tamamlanmaktan koruyorum şöyle ki:

önce bir şeyler yitiriyorum somut şeyler
Çakmak tarak kalem çanta saat para gibi
Önemsiz şeyler.
Alışkanlığım tükenmiyor
Biriktirmeyi sürdürüyorum gene
Usanmıyorum.
Biçimler renkler şişeler eskiler.
Unuttuklarımı saymıyorum çünkü unutmuyorum.
Azala azala yitmekten
Bir de bütünlenmekten ötede
Hüzünlü bir gecikme içine dalıyorum
Yalnız başıma
Özel yoluma sapıyorum..
Seziyorum
Birileri özenle bana bakıyor.
Uykum kaçıyor ne iyi diyorum
Soyut şeyler karışıyor yaşantıma.
Elimi kesiyorum kan akıyor
Gizliden gizliye seviniyorum.
Öyle yalanlar saklanıyor ki gözlerime
Canım acıyor
Deliriyorum;
Seviyorum neden sonra anlıyorlar
Acı acı seviniyorum.

Gözüme ilişiyor kulağıma ilişiyor
Görmemezliğe geliyorum
Duymamazlığa geliyorum
Düşünmüyorum öteye itiyorum.

Damlamıyorum.

-Alıntı-

güne bu şiirle başlamalı

Cuma, Haziran 22nd, 2012

——————————————————————————–

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,

SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN…

Sevgilime Güzel Şiirler 2012

Cuma, Haziran 22nd, 2012

2012 Sevgilime Güzel Şiirler kısa
2012 Sevgilime Güzel Şiirler facebook

Can yücel

Özledim seni

özledim seni…
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin…
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü…
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
‘git artık’ demek
‘beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa’
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden…
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek….

————————————————————-

Nazım hikmet

Seni düşünmek

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.

———————————————————-
Özdemir asaf

Aşk

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

———————————————————-

Nazım hikmet

Ne güzel şey hatırlamak seni

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken…

Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının…
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti…
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık…

Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazamak sana dair,
hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya…

Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım…

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinde,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken…

—————————————–

Atilla ilhan

Yalnızlık şiiri

Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır
Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım
Bu gece dağ başları kadar yalnızım

Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından
Dudaklarımda eski bir mektep türküsü
Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim
Gözlerim gözlerini arıyor durmadan
Nerdesin?

———————————————-

Can yücel

Buluşmak üzere

Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım

Sevgi Şiirleri Can Yücel

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Can Yücel Sevgi Şiirleri,
Aşk Şiirleri Can Yücel,
Can Yücel’in Sevgi Şiirleri


Can Yücel den Sevgi Şiirleri

Sevgi Duvarı

Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat sevicileri
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi

Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
Çöpcülerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Dustuğum yer öyle açık seçik ki
Başucumda bi sen varsın bi de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can Yücel

SEN SENİ

sen seni seveni
görmeyecek kadar
körsen seni
seven seni
sevdiğini söyleyecek
kadar gururludur
Can Yücel

ANLADIM

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını kendimi bulduğumda
anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat okuyarak dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını anladım.
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden
Neden hiç ağlamadığını anladım..

Ağlayanı güldürebilmek ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş
Çok acıttığında anladım..
Fakat hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil gerçeği gizlememekmiş marifet
Yüreğini avucuma koyduğunda anladım..
”Sana ihtiyacım var gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak
Sana ”git” dediğimde anladım..
Biri sana ”git” dediğinde ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek
Git dediklerinde gittiğimde anladım..

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman olmak
Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur kaybedenlerin acizlerin maskesiymiş
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen beklemez sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş
Emek ise vazgeçmeyecek kadar ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş…
CAN YUCEL

KÖRÜKÖRÜNE YAŞAMAK

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin o’nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini..
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa,
kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları..
Mesela Kuzey Yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin..
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi
hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak…
Can Yücel

SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını Kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir Gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin
işte budur hayat!
işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin
Can YüCEL

BOŞVER BE YAŞI BAŞI

Gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver!
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver!
Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında,
bırak aksın yollarına.
Yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın.
Sen inan yüreğine,
hem ona geçmezse kime geçer sözün?
Büyü, büyü..
Bak ellerin, ayakların kocaman,
aklın da maaşallah yerinde,
e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,
boşver yaşı başı,
aşk var mı aşk, sen ondan haber ver!

Takılmışsın yüzündeki, gözündeki çizgilere.
O çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir kış günü,
öl gitsin..
Parayı pulu savurup,
bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin,
savrul gitsin..
Boş ver be yaşı başı,
kim tutar seni kim,
kendi yüreğinden başka kim?
Aklını al da öyle git,
ister bir duvara, ister bir odaya, ister kıra bayıra vur da git.
Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle bırakmadıkça birine.
O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
seveceksen ve öleceksen uğruna..
Yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa..

Yaş 70′e gelse bile, hayat daha bitmemiş,
sen mi biteceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
yaşadım ulan dibine kadar diyemiycek misin?
Can Yücel

Herşey Sende Gizli..

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…

Yazar:Can Yücel..

–Muhsin Yazıcıoğlu–

Cuma, Haziran 22nd, 2012

–Muhsin Yazıcıoğlu–

Gülün içinde hilal, hilal içinde güldün,
Kadrini bilemedik, yaşıyorken sen Reis.

Yansımadı meclise, yansımadı bir türlü,
Gönüllerde barajı aşıyorken sen Reis.

Peygamber çiçekleri, Alperenler yetişti,
Türk İslam sancağını, taşıyorken sen Reis.

Senki millet uğruna, feda ettin kendini.
Canlar nasılda yandı, üşüyorken sen Reis.

Büyük birlik hayalin, gerçekleşti sonunda,
Kalplere cemre gibi, düşüyorken sen Reis.

Milyonların duası, aminleri seninle,
Sonsuzluğun rabbine, Ulaşıyorken Reis.

Coşkun ARSLAN

Rüzgar

Cuma, Haziran 22nd, 2012

RÜZGAR

Saçımı savurduğunda
Yürürken kulağıma fısıldadığında
Seni çok seviyorum rüzgar

Esip esip durulduğunda
Ben geldim deyip gittiğinde
Seni çok seviyorum rüzgar

Eserken sana karşı yürüdüğümde
Yüzümü okşarcasına kendini hissettirdiğinde
Seni çok seviyorum

Kuruyan yaprakları savurduğunda
Ağaçların dallarını salladığında
Geldim diyerek kendini hissettirdiğinde
Seni çok seviyorum rüzgar

Arada birde olsa
Unutmayıp geldiğinde
SENİ çok SEVİYORUM rüzgar

Tanik gerçeği söyle

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tanık Gerçeği Söyle

Kaç eşin boynu bükük, annenin bağrı yanık
Kaç evde huzur yok, kapı, pencere kapanık.
Kaç masum suçsuz yere yıllardan beri sanık
Vicdanını dinlede gerçeği söyle Tanık.

Duvarlar defter olup tahliye hesaplanır
Her saniye bağrıma hançer gibi saplanır.
Bütün ümitlerimiz ifadende toplanır
Vicdanını dinlede gerçeği söyle TANIK.

Ölümü getirmiyor dualarla, dilekler.
Yalana mağlup oldu bükülmeyen bilekler
Eşim, dostum beni kötü biri bilecekler
Vicdanını dinlede gerçeği söyle TANIK.

Her gecen gün toplumdan bir parça kopuyorum
Neden suç işlemedim diye kahroluyorum.
Biran benim yerime kendini koy-diyorum
Vicdanını dinlede gerçeği söyle TANIK.

ORHAN AFACAN

Erkekler için şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Erkekler için şiirler
Erkeklere romantik şiirler
Erkekler için yazılmış şiirler

Bir Erkek, Bir Kadın
Bir kadın ağladı,
Bir erkek, gökyüzüne çekti kendini
Bir erkek ağladı.
Bir kadın ölmeyi büyüttü içinde.

Bir kadın, “Nasıl dikkat etmezsin! ” dedi.
Bir erkek, “Asıl ben senin neyinim? ” dedi.
Bir erkek, “Sen bendeki mavisin.” dedi.
Bir erkek, “Üşüyorum.” dedi.
Bir erkek, bir kadın… böylece gittiler günün yanan yüzüne.

Bir kadın, “Ben senin neyinim? ‘ dedi.
Bir erkek ağladı, dünya küçüldü.
Bir erkek, bir kadın dünya yok oldu.
Bir erkek, bir kadın… böylece gittiler kimsesizler ülkesine.

Bir kadın, “Yaşayacak mıyım sende? ” dedi.
Bir kadın, “Bekleyecek misin beni? ” dedi.
Bir erkek ağladı, bir kadın “Git.” dedi.
Bir kadın, “Gidiyorum.” dedi.
Yangına döndü erkek, ağladı.
Bir kadın, bir erkek… böylece düştüler ateşler içine.
Bir erkek sustu,
Bir kadın sustu.
Sendelediler, düştüler, öldüler.
Bir erkek, bir kadın… intihar ettiler.

Kadın ve Erkek
Kadın ağladı doğum gününde
Erkek rahat orali değildi bile

Kadın sabırla bekledi
Erkek öyle demişti

Kadın çaresiz onu bekliyordu
Erkek bugünü yarına atıyordu

Kadın sabırla bekledi
Erkek öyle demişti

Kadın acılar içinde anımsıyordu
Erkek sevebilmem zor diyordu

Kadın sabırla bekledi
Erkek öyle demişti

Kadın usulca ağladı caresizdi
Erkek asla sevildiğini bilmedi

Kadın buna müstehaktı
Değer vermişti….Değersizleşmişti..

Erkek zaten bunu söylemekle yetinmişti
Bekleme gelemem sana zor demişti.

Bir erkek düşünün

Bir erkek
Dünyaya gelişiyle başına saltanat kurulur
Babalar övgüyle kurulur da kurulur…
Bir erkek
Aslan oğlum der soyadını sürdürür
Gelecekte ya adını güldürür! yada soyadını öldürür
Bir erkek
Gençlikte romantik serüven peşinde koşar
Zaman ona erkek olmanın saltanatını kurar
Bir erkek
Yüreği mertse doğruluk özüdür yolunda yürür
Delikanlıca evlenir, onurluca soyunu sürdürür
Bir erkek
kazancını sevdikleriyle paylaşır
Emanet saydığı eşine,çocuğuna sahip çıkar
Bir erkek
Onlarla aile yapısının kutsallığına tapar
Onuru namusu şerefi için yaşar
Kimi erkek
Erkek ya! kendini kadınlar için varım sanır
Güç bende misali! yanılıp aklı karışır
Kimi erkek
Boşlukta, sürekli arayışta, sevdim sanıp yanılır
Maceralarıyla kim bilir? kaç canın ahını alır
kimi erkek
Ona göre suçlu hep kadındır! görmez kendini
Haklı olur her zaman yanılsa da sözleri
Kimi erkek
Evlenmek için can atar iki üç yıl sonra heves biter
Ona ne bir kadın, nede çocuk,hisleri anlamını yitirir
kimi erkek
İşte ben evliyim der! herkese limanını gösterir
evdeki kadınını sürekli sevgilisine şikayet eder
kimi erkek
Dışarıda da arayış içinde, gördüğü her güzele takılır
İçinden neler geçirir yüreği heyecanla kapılır
kimi erkek
Evinde eşine seni seviyorum,ilk ve son aşkımsın der
Avutur,cep telefonuyla yatar kalkar,arayanları,mesajları
Yok eder,mesaisine mesai toplantılarına toplantı eklenir
Kimi erkek
Evde ki eşini unutur, yalancı sevgililerle kendini avutur
Korkusundan her yakalanışında! yeminler savurur
kimi erkek
Aptal sanırlar evdeki kadınları! kendilerini avuturlar
Yuvam yıkılmasın diye hep’ son şans’ ister yalvarırlar
Kimi erkek
Kırklı yaşlarda giyimine daha da özenirler
Saçlar özenle taranır ayna önünden gitmezler
Kadınlar beni hala beğeniyor mu? kendilerini cezbederler.
Kimi erkek.
O neyse özü o dur! Öyle yaşamı çizer
Ne kırkı akıllandırır nede yetmişi ancak mezarı pekler
Kimi erkek
Son demlerinde ayna önüne geçer! kendine bakar
Ak düşmüş saçlarına çizgiler oluşmuş yüzünde
Birde..
Gençliği düşer aklına! ah çeker..derinden
Ben neydim oğlum? ne güzeller geçti yüreğimden
Şimdi mi? ..
Gençlikten ne eser! üzerimdekiler bile yakışmıyor
Saltanatım bitmez sanırdım hanım bile aldırmıyor
VE Bir erkek
Yaşarken kendini biliyorsa namıyla anılır
Gençliğinde ne yaptıysa ahiretinde onu bulur
Bir daha gelmeyeceği dünyada onuru şerefi için yaşar
Yanlışı son anda fark edenler eski saydığı eşine koşar
Paşa gibi yaşayanlarda acı çekerek son nefesini sayar
Her insan gibi,erkeklerinde bir gün hayatı kayar..

Murathan Mungan Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Murathan Mungan yazıları
Murathan Mungan sözleri
en güzel Murathan Mungan şiirleri

Bıçak

Yere düşürülen bir bıçak sesi
Kristali tuzla buz olmuş gözlerinin
biliyorum ay kanatıyor
ne zaman sussak geceyi
Kendini benim yerime koy
Oğul öksüzü babalar yerine
Susmayalım. Bıçak uyuyor kelimelerin kalbinde

Kanlı bir şerbet gibi akar dururdu
İpeği ikiye bölen kılıçların ağzı
Bir biz inmedik suya
Kaç mevsimin yağmuru buruştu elimizde
Örtülü çarşılarda ölümü tebdil ettik
uzak durduk kabzasına çağıran intikamdan
Bir biz inmedik suya
Kendini benim yerime koy
Oğul öksüzü babalar yerine
Susuyorum. Ölülerim uyuyor kalbimde

Bana Zamandan Söz Ediyorlar

Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak,
sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle
yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla
başetmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.

Zaman
Alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar
dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir
yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız.
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten
Bitmişsinizdir.

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır
anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın
şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı
halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır.