Bahri Savcı 1914 doğumlu siyaset bilimcisidir.Basri Savcı Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde doğdu. İstanbul Erkek Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi.Basri Savcı Aynı fakülteye öğretim üyesi olarak girdi ve 1945 yılında profesör oldu.
Basri Savcı Kurucu Meclis’te Üniversite Temsilciliği (6 Ocak 1961 – 15 Ekim 1961) ve aynı mecliste 1961 Anayasası’nı hazırlayan komisyonda bulundu. 9 Mart 1971 cuntacılarının hazırladıkları Devrim Konseyi ve Bakanlar Kurulu listesi içerisinde ismi bulunduğu iddia edildi.12 Mart döneminde tutuklandı. Basri Savcı 1983 yılında 1402 Sayılı Sıkıyönetim Yasası’na dayanılarak öğretim üyeliğinden uzaklaştırıldı. Ayrıca Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucu üyelerindendir.
Dr. Bahattin Şakir (d.1874- ö. 17 Nisan 1922), Türk doktor, siyasetçi.
II. Meşrutiyet döneminde, mebus veya nazır unvanı taşımamış olmakla birlikte, İttihat ve Terakki’nin Katibi Mesul’lerinden biri olarak devrin öndegelen siyasetçileri arasında yer almıştır. İttihat ve Terakki içindeki ünlü “Doktorlar grubu”nun üç önemli isminden birisi olmuş (diğerleri Doktor Nazım ile Doktor Rüsuhi Dikmen’dir); Cemiyet’in Türkçü-Turancı kanadında yer almış, bir ideolog olmaktan çok teşkilatçı kimliğiyle ön plana çıkmıştır. Teşkilât-ı Mahsusa’nın kurucularından olan Bahattin Şakir, örgütün siyasi bölüm şefi olarak görev yapmıştı. Türkiye’de Adli Tıp’ın kurucularındandır ve ülkedeki ilk telif Adli Tıp ders kitabının yazarıdır.
1874’te İstanbul’da doğan Bahattin Şakir, Askeri Tıbbiye’yi 1896’da tabip yüzbaşı olarak bitirdi 1900’de aynı okulun tıbbi kanuni muallim muavinliğine getirildi Bu görevine ek olarak Şehzade Yusuf İzzettin Efendi’nin özel hekimliğini de yapıyordu Bu arada Ahmed Celalettin Paşa’nın maiyetine girdi Ahmet Rıza ve İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri ile ilişki kurdu Ahmed Celalettin Paşa’nın muhalefete katılmasından sonra İttihatçilerle ilişkili olmasından ve meşrutiyeti savunuyor olmasından dolayı Erzincan’a sürgüne gönderildi Cemiyete gönderdiği yardımın ortaya çıkması üzerine tutuklandı, ardından da Trabzon’a sürüldü 1905’te Mısır’a, oradan da Paris’e kaçtı Paris’te ve bir ara gizlice geldiği İstanbul’da İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin çalışmalarının canlandırılmasında Ahmet Rıza ile birlikte etkin rol oynadı 1908’de II Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a ve Askeri Tıbbiye’deki eski görevine döndü Daha önce Kahire ve Paris’te çıkan Şura-yı Ümmet gazetesinin yayımını İstanbul’da sürdürdü Bu arada “Ali Kemal Davası” ve “Kanuni Esasimizi İhlal Edenler” adlarıyla imzasız olarak yayımladığı kitaplarında karşıtlarını sert bir dille eleştirdi
1909’da askeri ve sivil tıbbiyelerin birleştirilmesi ile kurulan Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nde adli tıp müderrisi oldu Ertesi yıl tıp fakültesi ikinci reisliğine seçildi Balkan Savaşında Edirne’nin Bulgarlar tarafından kuşatılması sırasında oradaki hastanede başhekim olarak çalıştı (1912) Edirne’nin işgali üzerine tutsak düştüyse de bir süre sonra serbest bırakıldı 1913’te Teşkilatı Mahsusa’nın siyasi bölüm şefliğine getirildi Aynı yıl Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi’ne bağlı olarak kurulan Tababet-i Adliye Müdürlüğü’ne ve Tababet-i Adliye Encümeni reisliğine getirildi 1 Dünya Savaşı yıllarında Erzincan ve yöresinde Teşkilat-ı Mahsusa yöneticisi olarak görev yaptı ve Ermeni Tehciri içinde etkin rol oynadı Mondros Mütarekesi’yle birlikte savaş suçlusu ilan edilince 2 Kasım 1918’de Enver Paşa ve Talat Paşa ile birlikte bir Alman savaş gemisiyle Sivastopol üzerinden Berlin’e kaçtı Eylül 1920’de Bakü’de toplanan Doğu Halkları Kurultayı’na katıldı.
1920’de İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı’nın Bakü temsilcisi oldu 1921 ilkbaharında bu örgütün Moskova’da yapılan kongresine katıldıktan sonra Almanya’ya döndü 17 Nisan 1922 günü Berlin’de Cemal Azmi Bey ile birlikte Ermeni suikastcılar tarafından öldürüldü
Cenk Güvenç 29 Aralık 1991 tarihinde Seligenstadt, Almanya’da dünyaya geldi. Futbola Offenbach Kickers alt yapısında başladı. 2009 yılında Gaziantepspor ile 3 yıllık sözleşme imzaladı. Almanya ve Türk milli takımlarından teklif alan Cenk tercihini Türk milli takımından yana kullanmıştır. 2012 yılında Atletico Madrid ile anlaşmıştır. Cenk’in, Atletico Madrid’in B Takımı’nda forma giyeceği belirtilmiştir.
Uzm. Dr. Baki Dökme, 1947’de Silifke’de doğdu. 1975’de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi.
1975-78 ve 1980-84 yılları arasında Almanya’ da anestezi ihtisası ve akupunktur öğrenimi gördü. Türkiye’ye döndüğü 1984 yılından beri İstanbul’da akupunkturla ilgili çalışmalarına devam etmektedir.
Dr. Baki Dökme Akupunktur Üst Komisyon üyeliği yaparak, Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Akupunktur Yönetmeliği’nin hazırlanmasında katkıda bulunmuştur
Evli ve üç çocuk babası olan Dr. Dökme ‘nin çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış makaleleri ile, akupunktur kurslarında öğrenim kitabı olarak kullanılan Kulak Akupunkturu I, Kulak Akupunkturu II , Kulak Akupunkturu III ile ; Sorularla Akupunktur ve Sohbetlerim adlı kitapçıkları mevcuttur.
İstanbul Akupunktur Derneği’nin yayın organı olan Akupunktur Dergisi’nin genel yayın müdürlüğünü yürüten Dr. Dökme, aynı zamanda İstanbul Akupunktur Derneği’nin Kurucu Üyesi ve Genel Sekreteri’dir.
50 Cent, 6 Temmuz 1975 yılında dünyaya gelmiştir.Ünlü bir ABD’li rap müzik sanatçısı, albüm yapımcısı ve oyuncu olan şarkıcı, 2000’li yılların en çok satan siyahî sanatçıları arasında yer almaktadır.
Hayatı: Curtis Jackson, New York’un Queens mahallesinde zor şartlar altında büyümüştür. Küçüklükten beri en iyi arkadaşı Gaolrp Kemr’dir. Babasını tanımayan Curtis, 8 yaşına kadar annesinin yanında büyür. Annesi bir uyuşturucu satıcısıydı ve Curtis 8 yaşında iken annesi öldürüldü. Annesinin bir arkadaşı onu uyuşturucu konusunda bir sorun çıkartmış ve onu öldürmüştür. Annesinin ölümünden sonra Curtis büyükannesinde kalmaya başlar. Annesinin sayesinde uyuşturucu satıcılarına bağlantısı olan Curtis 12 yaşında iken o da uyuşturucu satmaya başlar. Lise yıllarında birkaç defa kısa süre için hapise düşen Curtis ilk ağır cezasını 19 yaşında alır. 21 yaşında iken şu an 13 yaşında olan oğlu Marquise dünyaya gelir. 50 Cent, ilk önce rap camiasında tanınmış prodüktör ve Run-DMC grubunun üyesi olan Jam Master Jay ve daha sonra dünyaca ünlü olan prodüktör Dr.Dre tarafından keşfedilir. Jam Master Jay’in yardımıyla ilk müzik anlaşmasını Columbia Records ile imzalar. İlk klip çekiminden önce 9 kurşun yiyerek hastanelik olan Jackson’un anlaşması bu olaydan sonra Columbia Records tarafından iptal edilir ve “Power of the Dollar” adlı albümü piyasaya sunulmaz. Azmini kaybetmeyen Curtis Jackson demo ve mixtape çıkarmaya devam eder. Tesadüfen cd’lerden birtanesi Eminem’in eline geçer. Jackson’un cd’sini beğenen Eminem, onunla bir anlaşma yapar. Bu kontrattan Jackson 1.000.000 $ alır ve “Get Rich or Die Tryin'” adlı ilk resmi albümünü müzik piyasasına sürer. “In da Club”, “P.I.M.P.” ve “If I Can’t” gibi şarkılarıyla rap ve hip-hop dünyasında kendisine bir isim yapar. 2006 yılında 32 milyon dolar, 2007 yılında 34 milyon dolar kazanarak yılda en fazla para kazanan 2. rapçidir.Forbes dergisinin 2007 ‘de belirlediği “En Zengin Hip-Hop”çılar sıralamasında Jay-Z ve Eminem’den sonra üçüncü sıradadır. Forbes’in Ağustos 2008’de açıkladığı geçen yıldan bu zaman geçen zaman dilimi içerisindeki kazançlarına göre sıralama yaptığı hip&hop yıldızları sıralamasında 50 cent 150 milyon $’lık kazancıyla Jay-Z ve P.Diddy’i geride bırakmıştır.Son Albümü Curtis’ide Ailenin üçüncü oğlu ve kendisinin üçüncü albümü olduğu için Curtis koymuştur.
Juan Gris 23 Mart 1887 tarihinde İspanya Madrid’de doğdu. Juan Gris Gerçek adı José Victoriano González-Pérez’dir. İspanyol ressam ve heykeltraş olan Juan Gris hayatının büyük bir bölümünü Fransa’da geçirmiştir ve eserleri Kübizm çizgisindedir
Juan Gris Madrid’de Zanaat ve Sanayi okulunda öğrenim gören Gris 1906‘da Paris‘te Assiet te Au Beurre ve Chavari dergilerinde desenler yayımladı. 1911 yılını Braque, Picasso, Manolo ile birlikte Ceret‘de geçirdi. Paris Art Modern müzesinde eserleri vardır. Max Jacob, Raymond Radiguet, Armand Salacrou‘nun çeşitli eserlerine litografi veya ofort resimler yaptı. 1924‘te Diaghilev yönetimindeki rus balesinin Çoban Kızının Baştan Çıkışı, Güvercin, eksik kalmış bir eğitim adlı eserlerinin dekorlarını ve kostümlerini hazırladı.
Juan Gris 11 Mayıs 1927 tarihinde Sur Seine’de hayatını kaybetti.
1972 yılında Rize’de doğdu.Memur bir baba ile ev hanımı bir annenin 11 çocuğundan yedinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Genç yaşında anne ve babasını kaybettikten sonra bir dönem futbola merak saran sanatçı, Rize Belediye Spor, Salaha Spor gibi amatör futbol klüplerinde 6 yıl futbol oynadı.
Ancak, içindeki müzik sevgisinin önüne geçemeyerek 1991 yılında İstanbul’a gelen Davut, İstanbul’da çeşiti ticari faliyetlerde bulunduktan sonra (fırın, market, sürücü kursu vb…) ailesinin büyük desteğiyle 1998 yılında ilk albümü “Sarılsam da olmayi” ile müzik dünyasına merhaba dedi. Ancak Güloğlu, ilk alübümüyle beklediği başarıyı elde edemedi.Ancak Güloğlu yılmadı.
Değerli sanatçı Arif Sağ’ın açtığı kurslara devam ederek müzik birikimini geliştirdi. Özel kurslarla çalışmalarına devam etti. Bu müzikal eğitimi kendi bilgi ve yetenekleri ile birleştirdi. Karadeniz ritimlerini günümüz müzik anlayışıyla yoğurarak albümünde kendi müziğini buldu.
Bir çok eser besteleyen sanatçı bu albümünde kendi eserlerini seslendirirken diğer besteci ve söz yazarlarının eserlerini de yorumladı. ” NURCANIM ” albümünde dört eserin söz ve müziği, bir eserin müziği, bir eserin sözü kendisine aittir.
İlk albümü için ” ben beni yansıtamadım ” diyen sanatçı memnuniyetsizliğini dile getirirken, sanatın eğitim ve çalışmalara gebe olduğunu kendisine bir kez daha kanıtlamış oldu. Bu doğrultuda uzun süren çalışma ve araştırmalar neticesinde ” NURCANIM ” albümünü yaptı.
2001 yılının ocak ayında çıkan bu albümün ilk klibini , ” NURCANIM ” ikincisini ise ” BENİM BÜYÜK ALLAHIM ” adli parçalarına çekti. Son zamanlarda en çok satan albüm listelerinde uzun bir süre baş sırayı çeken bu albüm çekilen her yeni klip ile de satış grafiğini yükseltiyor ..
2,5 yıl aradan sonra bomba gibi bir albümle geri döndü. “Katula, Katula” ismini verdiği albümünü 2003 senesinde çıkaran Davut Güloğlu albümde söz yazarlığını da ortaya çıkardı. On iki şarkıdan oluşan albümün aranjörü Suat Aydoğan. Davut Güloğlu’nun , bir şarkıda söz ve müzik, üç şarkı da ise söz yazarlığı yaptığı albüm 1,5 senelik bir çalışmanın ürünü…Albümün stüdyo çalışmaları ise tam 1500 saat sürmüş. İlk albümdeki uğurun bozulmamasını isteyen sanatçı bu albümde de a’dan z’ye aynı ekiple çalıştı.
Zeynel Abidin’in çektiği fotoğraflarla yazın her rengini albüme taşıyan Davut Güloğlu ekranlara çıktığı ilk andan itibaren halkın büyük ilgi ve sevgisiyle karşılaştı. Her geçen gün sevenleri ve dinleyicileri artan sanatçı bu büyük ilgiyi verdiği her yeni konserde çok daha yoğun hissediyor.
Sanatçının en büyük hedefi ise kendini özünü ve kişiligini hiç bozmadan sanatında her geçen gün daha başarılı olmak ve bir gün Karadeniz müziğini Avrupa’ya taşıyıp sevdirmek.
Robert Doisneau Fransız fotoğraf sanatçısıdır.Robert Doisneau Paris’te Estienne Okulu’nda gravür ve taşbaskı (litografi) üzerine eğitim alarak bu konuyu kendine meslek edindi.
Robert Doisneau 1931 – 1933 yılları arasında André Vigneau’nun uygulayıcı asistanlığını yaptı. Bir süre Renault fabrikalarının fotoğraf servisinde çalıştıktan sonra, çeşitli dergilerde görev yaptı.
Robert Doisneau Coşkulu bir mizahın, işlediği konuyla sıcak bir atmosferde aynı potada eritilmesi temelinde çektiği fotoğraflar için Paris metro banliyölerini sıkça kullandı. 2005 yılında bir yapıtının 155 bin Euro fiyatla satıldığı Robert Doisneau, II. Dünya Savaşı’nda aktif olarak asker ve savaş fotoğrafları çekti ve bastı.
Gideon Sundback (24 Nisan 1880, İsveç de doğdu – 21 Haziran 1954, ABD hayatını kaybetti)
Gideon Sundback İsveçli elektrik mühendisidir. Gideon Sundback fermuarın geliştiricisi olarak bilinir. Otto Fredrik Gideon Sundback İsveç’te doğdu. Gideon Sundback Çok zengin bir çiftçinin oğluydu. İsveç’te eğitimini tamamladıktan sonra Almanya’ya gitti. 1903 yılında mühendislik sınavına girdi. 1905 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti. 1905 yılında Pittsburgh’da Westinghouse elektrik şirketinde çalışmaya başladı. 1906’da New Jersey’deki Universal Fastener şirketine geçti. Daha sonra aynı şirkette baş tasarımcılığa terfi etti. 1909’da Elvira Aronson ile evlendi. Sundback 1906 ile 1914 yılları arasında Talon isimli bir firmada çalışırken fermuar ile ilgili birçok gelişmeye imza attı. Elias Howe, Max Wolff, ve Whitcomb Judson gibi kendinden önceki mühendislerin bu alandaki çalışmalarını ilerletti. Sundback fermuarın gelişimine büyük katkılarda bulundu. Ayrıca fermuar üreten bir makine de yaptı. 1951 yılında mühendislik alanındaki başarılarından ötürü İsveç Kraliyet Akademisi tarafından altın madalya ile ödüllendirildi. 1954 yılında geçirdiği bir kalp krizi neticesinde yaşamını yitirdi. 2006 yılında ABD’li National Inventors Hall of Fame vakfı tarafından fermuar ile ilgili yaptığı çalışmalarından dolayı Gideon Sundback onurlandırıldı.
Mustafa Asım Köksal, 1913 yılında Kayseri`nin Develi ilçesinde doğdu. Mustafa Asım Köksal İlköğrenimini Develi Numune Mektebinde gördü. Develi Müftüsü İzzet Efendi`den medrese usulüne göre eğitimi aldı. Mustafa Asım Köksal Ankara`da bulunduğu sıralarda Kerkük alimlerinden Muhammet Efendinin öğrencisi oldu. İskilipli İbrahim Etem`den tasavvuf terbiyesi aldı. 1933 senesinde Diyanet İşleri Başkanlığında memuriyete başladı ve 31 yıl boyunca üst kurullarda çeşitli vazifelerde bulundu. 1964 senesinde İslam Tarihi adlı eserini yazabilmek için emekli oldu.
Asım Köksal 1983 yılında 18 ciltlik İslam Tarihi adlı eseriyle, Pakistan Siret Ödülünü kazanmıştır. 1995 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın kültür adamı seçilmiştir. Asım Köksal 1998 tarihinde vefat etmiştir.
Asım Köksal Eserleri
İslam Tarihi-Hz Muhammed Aleyhisselam ve İslamiyet 18 cilt, Hz.Hüseyin ve Kerbela Faciası, Peygamberler Tarihi, Gençlere Din Kılavuzu, Tevbe, Reddiye, Peygamberler (manzum), Peygamberimiz manzum bir siret, Sohbetler, Armağan, Ezanlar, Bir Amerikalının 23 Sorusuna Cevap, Türkçe Ezan Meselesi, Şeyh Bedrettin basılmamıştır, Şeyh Ahmet Kuddisi hayatı, mesleği, üstün kişiliği ve eserleri, İslam İlmihali.
Erdem Yener 8 Mayıs 1981 tarihinde İskenderun’da doğdu. Erdem Yener 13 yaşında şarkı yazmaya başladı, 18 yaşında gitar çalmaya başladı ve Ankara’da +4 grubu kurdu. Bu grup Erdem Yener’in ilk ve tek grubudur. Erdem Yener 2003 yılında İstanbul’da yerleşti ve Kirli isimli ilk albümünü 2008 yılında çıkardı. 2010 yılından beri de Avea’nın reklam yüzü olarak kendisini ekranlarda görüyoruz. Ayrıca Başrolde Aşk isimli dizide de rol alan Erdem Yener’i artık İnsanlar Alemi’nde Hüseyin karakteriyle izleyeceğiz.
Keith Haring 4 Mayıs 1958 tarihinde dünyaya geldi 16 Şubat 1990 tarihinde hayata gözlerini kapatmış grafik sanatçısıdır.
Keith Haring 1988 yılında yakalandığı AIDS hastalığına karşı verdiği mücadeleyi kaybederek 16 Şubat 1990 yılında hayata veda etmiştir.
Keith Haring’in kariyer hayatı, New York alt geçitlerine tebeşir ile çizdiği grafikler ile başladı. Yaptığı çizimler Tseng Kwong Chi adlı fotoğrafçı sayesinde ün kazandı ve bu zaman zarfında The Radiant Baby emekleyen bebek simgesi onun sembolü haline geldi. Onun çizimleri hayata dair önemli mesajlar vermekteydi. 1980 yılında New York’daki Club 57′de eserlerini sergilemeye başladı.
Keith Haring 1981 yılında kara kağıt üzerine ilk kabataslak tebeşir çizimlerini yapmış oldu. 1981 1982 yılları arasında ilk özel sergisini Tony Shafrazi sanat galerisinde yaptı. Bu arada Kenny Scharf, Madonna, Futura 2000 ve Jean-Michel Basquiat gibi ünlülerle arkadaş oldu.
Keith Haring 1984 yılında Avusturalya‘yı ziyaret etti ve kendine özgü sanatıyla Melbourne‘de duvar resimleri yapmaya başladı. Keith Haring 1985 yılında çeşitli ülke ve şehirlerde eserleri sergilenmeye başladı. Keith Haring’in sanatı Absolut votka ve Swatch saatleri reklamları için ilham kaynağı olmuştur.
Ünlü aktör 31 Aralık 1937 senesinde Güney Galler’de dünyaya geldi.Orta seviyeli bir ailenin tek oğlu olan Anthony, babasının fırıncılık mesleği ile geçimlerini sürdürmekteydiler.17 yaşına kadar babasına ayrdımcı olan ünlü aktör bir süre sonra Londra Royal Academy of Dramatic Arts’ta aktörlük eğitimlerini alır.1960 senesinde rol aldığı “The Quare Fellow” ile ilk kez sahne deneyimini tadar.4 sene boyunca şehrin bölge tiyatrosunda gösterilen gösterilerde ön plana çıkar.Seyirci ile ciddi anlamda tanışması ise “Kulius Caesar” ile Londrada gerçekleşmiştir.
Tiyatro kültürü bakımından İngiliz tiyatroculuğu geleneğini benimseyen ünlü oyuncu, öfkeli genç adam imajını kendiyle birleştirmeyi başarınca birçok eski veya yeni modern oyunlarda teklifler almaya başladı. Ünlü aktörün sinemada ilk deneyimi herkes tarafından söylenenin tersine 1968 senesinde rol aldığı “The Lion in Winter” adlı eser değil, 1967 yılındaki “The White Bus” filmiyle olmuştur.Devamında 1871 senesinde “Young Winston” adlı sinema filminde aldığı rol ile Amerikalı izleyicinin beğenisini kazanmış ve dikkatleri de üstüne çekmiştir.Bunun üzerine Amerika’daki sinemanın usta isimleri Anthony Hopkins’i takibe almışlar ve 1974 yılında bir TV dizisi olan “QB 7” de üslendiği Nazi yanlısı doktor rolü ile ses getirmiştir.
Aynı senelerde “Equus” oyunu sayesinde Broadway ile nihayet tanışan Anthony, 1977 senesinde bu oyunun sinema filmi uyarlanması sonucu çekimlerde yönetmen koltuğuna oturdu.Ünlü aktörün daha çok asabi, ciddi, soğuk kanlı rollerle akıllarda yer etmesi bu tarz filmlerin başrol oyunculuğunu da beraberinde getirdi.Ünlü aktörün rol aldığı bazı filmlere bakacak olursak; 1976 yılı yapımı “Audrey Rose” deki ruhu bir başka çocuğun ruhuyla değişen bir kızın psikolojik takıntılı babası Eliot Hoover rolünde görmekteyiz.1978 yapımı “Magic” adlı eserde Corky rolünde.Mel Gibson ile aynı başrolü paylaştığı film “Bounty” iftiraya maruz kalmış Kaptan Bligh rolünde görmekteyiz.
Daha sonraları birçok televizyon dizilerinde boy gösteren Anthony Hopkins televizyon da sinemaya göre daha farklı karakterlerde rol almıştır.Bunlardan birkaçı Adolf Hitler,çocuk hırsızı,Bruno Richard Hauptman, ve Notre Dame’ın Kamburu, 1991 senesinde Oscar ödülü kazanmayı sağlayan “Kuzuların Sessizliği” adlı sinema filminde oynadığı Jodie Foster karakteri ile başrollerini unutulmaz eser “Cannibal Lecter’ cani gibi birçok rolü başarılı bir şekilde canlandırmıştır.
The Remains of the Day filminde İngiliz Lordu Darlington’un aşırı disiplinli kahyası Stevens karakteri ile sinema severler ile 1993 yılında buluşmuştu.Yine aynı sene “Shadowlands” filminde merhametli bir yazar olarak oyunculuğunu sergilemiştir.1995 senesine geldiğimizde usta yönetmen Oliver Stone’un yönetmen koltuğuna oturduğu “Nixon”daki Başkan Richard M. Nixon karakteri ile izleyenlerin ilgisini bir kez daha üstüne çekmiştir.O senede birçok dalda Oscar adayı olarak gösterilmiştir.James Ivory’nin unutulmaz eseri “Surviving Picasso” adlı filminde Pablo Picasso ile ses getirdikten sonra 1997 senesinde Spielberg sinema filmi olan “Amistad”daki oyunculuğu ile Oscar’da “En iyi yardımcı erkek oyuncu” dalında aday sunuldu.
Aktörlük başarısının devamı olarak ses getirecek sinema filmlerinde bir bir baş rolleri kapmaya başladı.”Baba” rolleriyle izleyici karşısına çıkan ünlü oyuncu, 1998 senesinde oynadığı “Meet Joe Black” filminde William Parrish karakterini, “Mask of Zorro” da ise Don Diego Vega/Zorro karakteriyle boy gösterdi.Bu filmdeki rol paylaştığı arkadaşları ise Antonio Banderas ve Carherine Zeta-Jones’di.
Jon Turteltaub’un yönetmen koltuğuna oturduğu, 1999 senesi yapımı olan “Instinct”te herkesin bildiği antropolog ve primatolog Ethan Powell karakteriyle beğeni topladı.Ardından 2000 yılında vizyona giren “Grinç” sinema filmindeki etkileyici sesiyle herkesi hayran bırakan Anthony öykücülük işini de iyi yaptığını kanıtladı.Bunun yanı sıra yine aynı senelerde usta yönetmen John Woo’nun yönettiği, başrollerin de Tom Cruise, Thandie Newton ve Dougray Scott’un üstün performansını birleştirdiği “Mission İmpossible 2” adlı sinema eserinde izleyiciyi tekrar tekrar büyüledi.
Kuzuların Sessizliği sinema filminin devamı olarak gelen “Hannibal” adlı efsane filmde tekrar Hannibal Lecter’i canlandırdı.Bu kez filmde diğer filme göre başrolü Foster ile değil, Julianne Moore ile paylaştı.Daha sonraları “Hearts in Atlantis” ve “The Devil and Daniel Webmaster” isimli filmlerde rol şansı buldu.
Belli bir aktörlük kariyerine ve olgunluğuna erişene kadar sayısız birçok ödüle laik görüldü.Bu süreçte Bafta ödülleri, Akademi Ödülleri, Altın Küre Ödülleri, Emmy Ödülleri gibi festivallerin vazgeçilmez ismi oldu.Televizyonda en iyi aktör,sinemada en başarılı oyuncu gibi unvanlar birçok organizasyon kuruluşları tarafından yakıştırıldı.Hayatına birçok kadın girdi ve toplam 3 evlilik yaptı.İlk evliliği Petronella Barker ile oldu (1976- 1972).Daha sonrasında Jennifer Lynton ve Stella Arroyave ile evlilikler yaşadı.Günümüzde halen son karısı ile olan beraberliği sürmektedir.
Sultan Dizisi Yılmaz Hakkında Bilgi Orhan Şimşek Kimdir Kısaca
Sultan dizisinde Yılmaz karakteriyle Sultan’ıın kardeşi rolünde oynayan Orhan Şimşek daha öncede Genco dizisinde Ahmet karakteriyle izleyiciyle buluşmuştu.
Orhan Şimşek 1985 İstanbul doğumlu. Orhan Şimşek, tiyatroya 2000-2002 yıllarında Kadıköy Halk Eğitim Deneme Sahnesinde adım attı. Burada eğitim gördüğü süre içersinde birçok oyunda rol aldı. 2004-2005 yıllarında Müjdat Gezen sanat merkezinde eğitim gördü. Kandemir Konduğun yazdığı “İnsanlığın Lüzümu Yok” adlı oyunda oynadı. 2005 yılında Haliç üniversitesi Konservatuar Tiyatro Bölümüne girdi, şu an 3.sınıf öğrencisi. Okulla birlikte 2006 yılında Tobav Atölye Çalışmalarına katıldı burada; Murat Karasu, Sumru Yavrucuk, Uğur Polat, Emre Kınay, Hasan Şahintürkten eğtim aldı. Ayrıca 2005 yılından beri ikinci eğitim kapım dediği Haluk Bilginerin Tiyatrosu Oyun Atölyesinde çalışmaktadır.
Bir Yerlerde Kendini Göstermekte Herkesin İçine Bir Gölge Düşürmekte Çirkin Planlar Hep Öne Gelmekte Yaşadığımız Hayatı Altüst Etmekte
Bizleri Kötü Emellere Yönlendirmekte Bilmediğimiz Çıkmazlara Sürüklemekte Bütün Duygularımızı Sonsuzluğa İtmekte Başkalarının Haklarını Haksızca Yemekte
Gözlerimizi Sislere Bulayarak Kör Etmekte Aramıza Girip Bizleri Birbirimize Düşürmekte Her Fırsatta Hain Pusularıyla İlerlemekte Çıkarları Uğruna Nice Canları Katletmekte
Biz Ne Kadar Uğraşsakta Kapanmaz Bu Yaralar Ne Kadar Çabalasakta Bitmez Bu Feryadlar Yaşadığımız Hayatı Sanki Kendi Ellleriyle Yazarlar Sonrada Bir Kalemde Silip Karalayarak Bırakırlar