Dua : “Sübhânek-allahümme ve bi hamdike, eşhedü en lâilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke ve estağfirüke ve etûbü ileyke.”
Resûlullah Efendimiz buyurdu ki, “Kıyâmet günü büyük ölçeklerle, bol sevap kazanmak istiyen kimse, bir meclisten kalkınca Sübhâne rabbike âyet-i kerimesini okusun!”
1. “Kim bana bir defa salât getirirse, Allah da ona on salât getirir ve on günahını affeder; on derece yükseltir.”
2. “Yeryüzünde Allah’ın seyyah melekleri vardır. Onlar ümmetimin selâmını (anında) bana ulaştırırlar.”
3.“Kim bana tek bir defa salât u selâm getirirse, Allah da ona on defa salât eder.”
4. “Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salâvat edendir.”
“Gerçek cimri, yanında anıldığım hâlde bana salâvat etmeyendir.”
5. Bir gün Resûlullah sevinçli olarak geldi. Kendisine: “Sizi sevinçli görüyoruz!” denilince, şöyle buyurmuşlardır: “Bana melek geldi ve şu müjdeyi verdi: “Ey Muhammed! Rabb’in diyor ki: “Sana salât eden herkese benim on rahmette bulunmam, selâm eden herkese de benim on selâm etmem sana (ikram olarak) yetmez mi?”
6. “Allah benim için iki melek görevlendirmiştir. Ben bir Müslüman’ın yanında anıldım da bana salâvat getirdi mi, mutlaka o iki melek ona: “Allah seni bağışlasın” derler. Allah Teâlâ ve diğer melekleri de o iki meleğe cevap olarak: “Âmin” derler. Bir Müslüman’ın yanında adım zikrolunduğunda da bana salâvat getirmedi mi, mutlaka o iki melek: “Allah seni bağışlamasın.” der. Yüce Allah ve öteki melekler de o iki meleğe cevaben: “Âmin” derler.” buyurmuşlardır.
Efendimizin (s.a.v.) üzerine Salâvat getirmenin fazileti
Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor:
“Üzerime Salâvat-ı Şerife getiren kimseleri melekler rahmetle anar, meleklerin rahmetle andıkları kimseyi Allah (c.c.) affeder. Allah’ın affetti i kimse için bütün varlıklar rahmet okurlar.”
“Üzerime bir defacık Salâvat-ı Şerife getiren kimse için Allah Teala görevli meleklere: Bu kulumun üç gün içerisinde meydana gelen günahlarını yazmayınız emrini verir.”
“Üzerime bin defa Salâvat getiren kimseye Allah (c.c.) narı ile azab etmez.”
“Cibril bana: Ya Muhammed (s.a.v.) Sana senden önce hiçbir kimseye getirmedi im bir müjde ile geldim. Allah Teala senin için söyle buyurdu: Ümmetin den kim ayakta iken üç defa Salâvat getirirse, oturmadan önce Allah (c.c.) onu bağışlar. Otururken üç defa getirirse kalkmadan Allah’ın affına mazhar olur, buyurunca efendimiz (s.a.v.) bu müjdeler üzerine şükür secdesine kapandı.”
“Cuma günü üzerime yüz defa Salâvat getirenin seksen yıllık hatalarını Allah (c.c.) affeder.”
“Üzerime Cuma günü veya gecesi yüz defa Salâvat okuyan kimsenin yüz türlü haceti kabul edilir.”
“Bin defa üzerime Salâvat getiren ölmeden önce cennetle müjdelenir.”
“Cebrail (a.s.) bana gelerek: Ey Allah’ın Resulü, senin üzerine Salâvat getiren kimse için yetmiş bin melek istiğfar getirir, buyurdu.”
“Üzerime getirilen Salâvat sırat üzerinde bir nurdur.”
“İnsanların bana en yakını üzerime en çok Salâvat getirenidir.”
“Allah’ın yeryüzünde gezen melekleri vardır. Ümmetimin üzerime getirdikleri Salatü selamları bana ulaştırırlar. Getirdikleri Salatü selam bana ulaşır ulaşmaz ben de onlar için isti far ederim.”
“Üzerime Salâvat getirenlere kıyamet günü şefaatçi olurum. Salâvat getirmeyenden ise uzağım.”
Salâvatın Önemi
Efendimiz (s.a.v.) buyurdu:
— Bana en yakin olanlar, üzerime en çok salâvat getirenler olacaktır.
— Üzerime salâvat getirirseniz Allah da (c.c) sizin üzerinize salâvat getirir.
— Bana salâvat getirin. Nerede olursanız olun salâvatınız bana ulaşır.
— Allah Teala (C.C) buyurdu: “Bir defa salâvat getirene Ben ve meleklerim on defa salâvat getiririz.”
— Cuma günü ve geceleri üzerime (100) defa salâvat getirenin Allah Teala (c.c) otuzu dünyaya, yetmişi ahirete ait olmak üzere yüz hacetini kabul eder.
— Dua ile sema arasında bir engel vardır. Üzerime salâvat getirilince engel açılır, dua yerine ulaşır.
— Sırat üzerinde kalmış, hurma yaprağı gibi tirtir titreyen bir adam gördüm. O anda üzerime getirdiği salâvat-i serife gelip o durumdan onu kurtardı.
— Dün gece acayip bir şey gördüm. Adamın biri Sırat üzerinde düşüp kalkıyordu. O anda üzerime getirdiği salâvat geldi. Elinden tuttuğu gibi Sırat’tan geçirdi.
— Meclislerinizi salâvat ile süsleyiniz.
— Kıyamet günü büyük ecir almak isteyen, üzerime salâvat getirsin.
— Cuma günü üzerime (80) kere salâvat getirenin seksen senelik günahı affolunur.
— Üzerime salâvat getirilmeden yapılan hiçbir dua kabul olunmaz.
_ Karşılasan iki mu ‘min salavat getirerek musafaha ederlerse, geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır.
— Üzerime (100) defa salâvat getirene, Allah (c.c.) bin defa rahmet nazari ile bakar. İştiyakla daha fazla getiren için kıyamet gününde şefaat ve şahitlik ederim.
— Üzerime bir günde (1000) defa salâvat getiren kimseye cennetteki makamı gösterilmedikçe ölmez.
— Cuma günü üzerime (100) defa salâvat-i şerife getiren kimse kıyamette öyle bir nur ile gelecek ki, eğer o nur bütün mahşer ehline taksim edilse hepsine yeterdi.
— Ömrünü bos yere heba eden kişinin kaybettiği zamanı telafi etmesi için salâvat-i şerife ile meşgul olmalıdır. Eğer bütün Ömrünü ibadetle geçirmiş olsan sonra bir defa salâvat-i şerife getirsen, getirdiğin salâvat bütün ibadetlerinden daha ağır gelirdi. Çünkü sen kendi gücün nispetinde salâvat getirmektesin. Allah Teala da (C.C) Rububiyyeti hesabıyla senin bir salâvatına karşılık sana on salâvat getirmektedir. Yani Allah Teala(C.C) sana on defa rahmet nazarıyla bakmaktadır. Allah Teala’nin (C.C) kuluna nazar-i rahmeti; insin, cinnin ibadetinden daha hayırlıdır. Çünkü Allah(C.C) bir kuluna rahmeti ile nazar edince o kul azaba duçar olmaz.
— Allah Teala(C.C), perşembe günü ikindi vakti, melekleri salâvat-i şerife getirenlerin ismini yazmak için yeryüzüne gönderir. Cuma günü ve gecesi salâvat getirmeyi ihmal etmemelidir.”
İnsan, bu dünyada kalmak için yaratılmadı. Ölüm bir köprü gibidir. Sevgiliyi sevgiliye kavuşturur. Ölmek, felaket değildir. Öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek felakettir. Ölülere, duâ ile, istiğfâr etmekle, onun için sadaka vermekle yardım etmek, imdâdlarına yetişmek lâzımdır. Ne yapılacaksa biran önce yapılmalıdır. Resûlullah buyurdu ki: “Ölünün mezardaki hâli, imdâd diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de, babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duâyı gözler. Kendisine bir duâ gelince, dünyanın hepsi kendine verilmiş gibi sevinmekten daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşıyanların duâları sebebi ile, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi, onlar için duâ ve istiğfâr etmektir.”
Îman ile ölenlere hatim okuyup sevabını bağışlamak, hatm-i tehlîl yapmak, yâni yetmişbin Kelime-i tevhîd okuyup sevabını ruhuna hediye etmek çok faydalıdır. Hadis-i şerifte: “Bir kimse, kendisi için veya başkası için yetmişbin aded Kelime-i tevhîd okursa, günahları affolur” buyuruldu.
Yetmişbin Kelime-i tevhîdi bir kimse veya birkaç kimse okuyabilir. Hatim de cüzler halinde dağıtılıp kısa zamanda bitirilebilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Kabristandan geçen kimse 11 ihlas okuyup, sevabını kabirdekilere hediye ederse, ölü adedince sevab verilir.”
Bir kimse, farz olsun, nafile olsun, herhangi bir ibâdeti yaparken veya yaptıktan sonra, sevabını, ölü, diri herkese hediye edebilir.
Namaz, oruç, hac, umre, sadaka, Kur’an-ı kerim okumak, evliyanın kabrini ziyaret, kurban, zikr gibi ibâdetlerin sevabları başkasına hediye edilebilir. Hediye edenin kendi sevabından hiç azalmadan, bütün müminlere de sevabı erşir. Yani sevab, hediye edilenlere, taksim edilmeden, her birine bütünü kadar erişir.
Her ibâdetin sevabı, Resûlullah efendimizin mübarek ruhuna da gönderilebilir. İbni Ömer hazretleri, Peygamber efendimiz için umre yapmıştır.
İbn-is Serrac hazretleri de Resûlullah efendimiz için onbinden fazla hatim okumuş, mübarek ruhu için kurban kesmişti.
Şu hâlde, her mümin yaptığı ibâdetlerin sevablarını, başta Peygamber efendimiz olmak üzere, ana-babasına ve bütün müminlere hediye etmelidir! Sevabı hepsine de gider. Kendi sevabından da bir şey eksilmez.
Serseriyim sokaklar evim, serseriyim adam gibi severim, bana bir adım gelene ben on adım giderim.Dinle cici kız dinle zannedersinki serseri ağlamaz,
TopLumdâ Hép îtîLîrîz SanmaKî ßunâ îSteKLiyiz, ßîz SadeCe SêvdiKLêrimizin éSériyiz..!!
serseri bi kayboldumu onu kimse bulamaz, şimdi anlıyorsunya, şehirlerin asi kızı hiç kimse serseri gibi sevipte aşık olamaz
Madem ayrılığa hüküm giymiş bu yürek ; O zaman ölmek için yaşamak gerek !!!
Dünya kadar derdim olsun senin gibi yarim olsun. kavuşmaya zaman yoksa öbür dünya bizim olsun.para şöhret elin olsun
Tek tesellim kadehler başka birşey istemez ssahoş etsin yeter ki rakı şarap fark etmez…
tatlı dilin benim olsun.sensiz geçen yüzyıl değil.seninle gecen bir gün benim olsun aşkım.
Hayatta hiç kimse için ağLamaya değmez,ağLamaya değenLer zaten ağLatmaz
Biz kimleriz diye sorma, biz hayata bosvermislerdeniz. Bize hayat nedir diye sorma, biz hayat deryasinda yüzenlerdeniz.
Eğer bir gün ağLaman gerekirse başını dik tut ki:GözyaşLarın seni ağLatan kişi kadar aLçaLmasın
Bizi arama lüks meyhanelerde ,biz dost sarabı icenlerdeniz.Bize dost, arkadas nedir diye sorma, biz onlar için ölüme gidenlerdeniz.
Bu masaLar bo$ kaLmaz gidenin yeri doLar. Bu vazoLara bir$ey oLmaz yaLniz cicekLer soLar.
SEVGİME İHANET EDEN SEVGİLİYİ KURŞUNA DİZERKEN TİTRERSE ELİM O TİTREYEN ELLERİMİ KESMESSEM NAMERDİM!!!
Kader deyip çekip gittin.Sen suçlu değilsinde,kader mi suçlu ey zalim.
Bir gün sen de beni ararsın.Bir hasret seni yakar, deli bir özlem sarar ağlarsın: Geri dönmek istersin, eski bir şarkı yakar birden, gözlerin dolar ağlarsın elimde değil unutmak seni, kaçsamda kovalar anılar beni boş hayallere sarılır gibi kolaymı unutmak biranda seni.
iyiliğin bedeli bu olmamalı sevdiğini bırakıp gitmemeli sende bir iyilik yap beni bende yaşa…
iyilik yapan kötülük bulur, eğer iyilik yapmak istiyorsan tanımadığın insana iyilik yapki iyiliğin değeri oLsun!
iyilik yap denize at
Aşağılık insanlara iyilik etmek, denize su taşımaya benzer. ( Servantes )
Başa kakılan bir iyilik daima hakaret yerini tutar. ( Racine )
Başkalarında iyilik, kendinde ise kötülük ara. ( Benjamin Franklin )
Bir dana binlerce inek arasında kendi anasını nasıl seçer ve bulursa, insanın yaptığı iyilik ve kötülüklerde eninde sonunda gelir onu bulur. ( Pançantra )
Bir fenalık ettinse, arkasından bir iyilik icrasına çalış ki, o fenalık defterinden silinsin( Hadis-i Şerif )
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir. ( Hadis-i Şerif )
Bir kimseye edilecek iyiliğin en mükemmeli o kimseyi minnet altında bırakmayanıdır. ( Balzac )
Deryaya bıraksan eylik zayi olmaz. ( Süleyman Baba )
Her iyilik bir sadakadır. ( Hadis-i Şerif )
Her şeyden önce iyi olalım, ondan sonra mutlu oluruz. ( J.J.Rousseau )
İnsan, hayatında yaptığı iyilikler kadar mutlu olur. ( Şehabeddin Ahmed )
İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler çok zaman kemikleriyle beraber gömülür. ( Şheakspeare )
İnsanoğlu hilebazdır, kimse bilmez fendini, Her kime iyilik edersen, sakla ondan kendini. ( La-Edri )
İyiliği, yalnız iyiler anlar, kötülüğü herkes.( Cenap Şehabettin )
İyilik, insanlık sanatıdır. ( Nizami )
İyilik, iyilikten, kötülük de kötülükten doğar. ( Buda )
Milletlerin gelenekleri başka başkadır, fakat iyilik her yerde birdir. ( Heine )
Vahşi hayvan tuzakla, insanoğlu iyilikle avlanabilir. ( Şirazi )
‘Privacy’ başlığı altındaki ‘Newsfeed and mini feed’e mutlaka uğrayın çünkü, bu seçeneğin başlangıç ayarları, sizin Facebook’ta yaptığınız her eylemi yayımlıyor. Bu kadar küresel olmaya, Facebook başında sabahladığınızı başkalarının bilmesine gerek yok. Bu sosyalleşme ortamının, yaptığınız her şeyi herkesin görebileceği seyir defteri diye tanımlanabilecek ‘mini feed’ adında bir özelliği var. Yani sizin mesai saatinizde Facebook’ta ne zaman, ne kadar zaman geçirdiğiniz tespit edilebilir. Şimdilik bizim buralarda tutatanak tutacak siber işyeri polisleri yok gibi, ancak yine de temkinli olmakta fayda var. Bu yüzden en azından işteyken önce ‘privacy’, ardından ‘news feed and mini feed’e girerek ‘show times in my mini feed’ seçeneğini iptal edip yaptığınız eylemlerin zamanının görünmesini engelleyin.
Arkadaşlarınız için gizlilik:
Başlangıç ayarlarında herkes arkadaşlarınızın listesini görebilir. Bu durum ‘Poke, Message and Friend Request’ ayarları kısmında ‘Friends-arkadaşlar’ seçeneğinden vazgeçerek ortadan kaldırılabilir.
Bir profesyonel, bir de kişisel profiliniz olsun:
Facebook arkadaşlarınızla şakalaşıp eğlenebileceğiniz bir ortam olduğu kadar, profesyonel/mesleki amaçlara da hizmet edebilir. Her ne kadar Facebook kurallarına aykırı olsa da iki profiliniz olsun, profesyonel profilde tam ad, mesleki durum, eğitim ve yalnızca sektörel bağlantılar olsun. Bu profil altında iş ve okul ağlarınıza takılın. Sulu değil profesyonel bir fotonuzu ekleyin ya da hiç eklemeyin. Kişisel ve özel profilinizdeyse isim, takma isim kullanabilrisiniz; soyadınaysa gerek yok ya da tek bir harfle ifade edin. Bu profille okul ve işyeri, meslek ağlarına bağlanmayın. Mesleki deneyiminizi paylaşmayın. İş e-posta adresinizi kullanmayın. Ve istediğiniz her şeyi yapın. Ancak iş ve özel arkadaşlarınızı birbirine karıştırmayın.
Senden sonra hic acim olmadi ne deliligim kaldi sevdadan yana ne de aska inancim bir damla Oysa ben seni severken hic aci cekmemistim ne olduysa sen beni sevince oldu bir zaman varligini arzulayan gonlum yeri geldi yoklugunu aradi durdu yazik sevilme sureni kendin kisalttin artik donmesende olur hem sen yokken daha guzeldim hem sen varliginda tanidigim sen degildin yine sevilirdin bu kadar inan donusune bagli degildi sevdamin agirligi yokluguna ve imkansizligina direnmek herseyden daha anlamliydi eger donmeseydin ne yapar ne eder gozlerini tedarik ederdim bir yerlerden elini en karanliklarda bulup tutardim en azindan oyuncagiyla oynayan cocuk gibi kirmadan kirilmadan kendi kendime severdim seni artik donmesende olur Herseyin ikincisi yenilgidir Her donus ispatidir biraz daha kaybetmisligin maluptur ileriye bakamayan bakamaz ki bir turlu pismanligindan onu tutar geride biraktigi her neyse daha da baglanir ardinda kalana terkedilen cabuk buyur huzun kalana dussede pismanlik hep gidenin payina ayrilik zor zanaat kimse yuzde yuz gulemez kimse yuzde yuz gidemez giden donuyorsa sevdiginden degil kaybettigindendir ve aradigini bulamadigindan donene kapiyi acmayin sevseydi o gitmezdi hic bir zaman iste bu yuzden donene kapilarinizi bir daha asla acmayin ve sen Gelme O kapi hic acilmayacak sana Eski ruzgarlarin sozu gecmez terkettikleri daglara geceye yeni siirler gerek gemiye yeni firtina her eylule baska yagmur kalana taze baharlar lazim ve gidene biraz yurek kacanlar pisman simdi kalanlar sevmeye devam edecek simdi biz ayrildik ya birkac gun sendeleyerek yururum ayagim takilsa da dusmem yine dogrulurum biliyorum yasadigim tum asklarin uzerine yemin ediyorum ben artik senden vazgeciyorum !!!
ılık bir rüzgar esti, Nereden geldi bilmiyorum… nereye gidiyorsun diye sordum.. Özlenen herseye dedi.. Aklima sen geldin. cünkü özlenen bir tek sendin… Eger insanlara bos elimi uzatir ve birsey alamazsam cok üzücü; Ama asil ümitsiz durum; Dolu elimi uzatip kabul edecek kimseyi bulamamamdir… Hic yüz vermedim günese bugün.. Resmini gösterip hava attim ciceklere.. Adini zipkinla kazdim gögün en yüksek yerine… Bir de SENi SEViYORUM diye bagirdim duydun mu? Hayalin hafizamdan silinene kadar, izdirabin saclarim dökülene kadar, Aglamaktan gözlerim kör oluncaya kadar Her dakika Seni Sevecegim… Sen hic Bugulanmis cama “SENi SEViYORUM” yazip, Harflerin arasindan disariyi seyrederek, Kar taneleri altinda Sevdigini hayal ettin mi?? Seni ne yagmurlar, seller koparabilir kalbimden, Ne de deli gibi esen firtina, cünkü bir agacin topraga kök salmasi gibi baglandim sana.. Kulaklarim sessizlige, gözlerim sensizlige, Gönlüm katlanirsa derde, Anlami yok yasamanin.. Nefes almak bosuna.. Senin olmadigin yerde … Bulutlarin gözyaslari pencerene vururken, Düslere daldigin bir gecede, Hangi hayaller sana uyumayi unutturuyorsa, Gelecek sana onlari yasatsin… icinde öyle umut tasi ki Onu senden kimse alamasin. Gözlerin hep gülsün, mutlulugu hep sende arasinlar. Ama onu kalbinde öyle sakla ki, Gercekten isteyen bulsun… Her aya bakisinda beni hatirla, Yildizlar gözlerine takilirsa, Gözlerine baktigimi sakin unutma, Bir yaprak düserse avuclarina, Ellerimdir sakin birakma…. Hayatin bir sevgi öpücügü kadar doyumsuz, Sevinc gözyaslari kadar güzel, Seven bir kalp kadar heyecanli, Askin dokusu kadar masum, Bir gül kadar gururlu olsun…Askin Kalbindeyse.. Mutlulugun elindeyse, istedigin iki kelimeyse SENi SEViYORUM…
Seni özlemenin Ne demek olduğunu sor bana, Yetmiş iki dilde anlatabilirim Kitabını yazabilirim sayfalarca. Yalnızlığın rezilliğini Kokuşmuşluğunu Ve çıplaklığını da. Ama hiç kimse Kavuşmanın güzelliğini Sormasın bana / anlatamam. Ben sana hiç kavuşmadım ki!
Bilmiyorum Dudakların nasıldır. Sıcak mı ateş topu kadar, Yoksa soğuk mu Buza kesmiş bir bardak su gibi? Kıvrımlarına, Kırmızı karanfiller mi tutunmuş, Küle gizlenmiş kor mu var? Tenime değdiğinde dudakların Cemre mi düşer bedenime, Mızrap değen bir saz teli gibi Titrer mi yüreğim bilmiyorum. Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!
Bir kadını sardığında kolların, Ürkek ceylânlar Nasıl kurtulur tuzağından? Dolu yemiş yaprak gibi Nasıl titrer bir yürek? Ellerin nasıl okşar bir bedeni, Goncalar Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum. Hiç sana sarılıp yatmadım ki!
Ama hiç kimse / kavuşmayı, İki derenin birbirine karışıp Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu Sormasın bana ,anlatamam. Çünkü seninle ben, Ayrı kaynaktan doğmuş Sularında hasretleri taşıyan Başka denizlere koşan iki ırmağız. Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız. İşte onun için İki dere nasıl karışır birbirine Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum. Seninle Hiç aynı yatakta coşmadım ki!
Sen bana /yalnızca Ve sadece Kahpe sensizliği sor Rezil beklemeyi , özlemeyi sor. Tanrı şahidimdir Kurda kuşa Dağa taşa bile anlatabilirim. Demem o ki uzaktaki yakınım: Vuslatlara yabancıyım, Ama, Seni özlemenin kitabını yazabilirim….
Sessizce geldim Hiç sesim çıkmadı baktım her yana Sus pus gönüller Bir şaşkınlık mı bu Yoksa yaşanmışlıkların suskunluğu mu? Sessizce baktım her yana Susmuştu herkes Ne de olsa kabulümüz der gibi Olmaz, bu suskunluk kötü Hırçınlık içimizde Karanlık gecelerde hüsranlar Hep bizde an ve an yaşanılanlar Soğuk rüzgâr titretti içimizi.
Kuş misali olsak Uçsak bilinmeyen diyarlara Sahilde uzansak sorgusuz sualsiz Kanat açsak hür kelebekler misali Kim kırdı kolunu kanadını Dün niye yoktun sen Nerdeydin kimlerde saklandın. Kozanda çıkacaktın hani Kelebek gibi uçacaktın Kanat vuracaktın özgürlüğüne Kozandan çıkmadın kelebek.
Bitkinlik, yorgunluk, yokluk, Savaş devam ederken yüreğinde Düşlerini gömdün Kimse görmedi seni Sen kaldın kozanın içinde;
Çıkabilseydin eğer Uçardın ya… yoktu kanadın Hayaller öyle çok ki Uçmak kadar güzeldi yaşamda kalabilmek Onu da başaramadı kelebek.
Uzun Sevgi Şiirleri, En güzel Sevgi Şiirleri Uzun, Sevgi Üzerine Şiirler
SEVGİLİYE
Ah o aşk deden duygu Hepimizin yüreğini içten içe yakmıyo mu? Evet yakıyo hemde öle bir yakıyo ki Katlanıyosun o yangına katlanmak zorundasın onu istiyosn
Ben aşık olduğum zaman yanmıyo bu yüreğim her zman Çünki benim yüreğim sevdiğim için yanıyor bir başkasına yanmıyor Ama bu yüreğim ne zman yanar blior musun? Ben seviosam ve onun sevgisni görmüyorsam
İşte o zman yüreğim yanmaz acı çeker ve bu acı giderek büyür Kimse ama kimse dindiremez bu yürekteki acıyı Bunu anca bir tek şey dindire blir Ölüm…Evet ölüm
Ben o kadar çok sevmişken Onun uğruna canımı bile ortaya koymuşken Onun sevmediğini anlarsam aklıma tekşey gelir Ben bunca zaman kimi sevdim?
Kimin için attı bu kalp… Sorarım kendi kendime kimin için yandı bu yürek Son mektubumu bıraktım sana sevgilim Sen bunu okuduğunda ben hayatta olmicam
Seninle başladığım bu hayata Seninle tanıştığım ilk yerde veda ediyorum Ama şunuda bilmeni isterimki Ben seni sevdim ve sevmeyede devam edeceğim.
Sevgi Nedir
Gecenin bir saatinde uykuya inat Ağlayan bebesini emzirmektir sevgi. Bülbülün güle figan edişi, Gülün umursamaz tavrıdır sevgi. Sevgi merhamet demek. Sevgi çile çekmek..
İhtiyacı olana yalvartmadan vermek, Masum bir tebessümdür sevgi. İçi dolu sımsıcak bir bakış, Yumuşak bir dokunuştur sevgi. Sevgi dokunuş demek. Sevgi almadan vermek.
Bir kuşun özgürlüğe kanat çırpışı, Kardelenin inanılmaz çıkışıdır sevgi. Avın avcıya yalvaran bakışı, Tuzaktan salıverilişidir sevgi. Sevgi bedel ödemek. Sevgi acı çekmek.
Derviş Yunus’un kırk yıl of demeden, Tekkeye odun taşıyışıdır sevgi. Yusuf’un kör kuyudaki sabrı, Mısır’a sultan oluşudur sevgi. Sevgi sabırla beklemek, Sevgi istemeyi bilmek.
Hallac-ı Mansur’un Ene’l Hak deyişi, Mevlana’nın Mecusi’ye çağrısıdır sevgi. Çölde kalmışa bir testi su, İdam mahkumunun son arzusudur sevgi. Sevgi ateşten gömlek, Sevgi sehpaya gitmek.
Ferhat’ın aşılmaz denen demir dağı, İnanarak sabırla delişidir sevgi. Mecnun’un Leyla’da kainatı görüşü, Çöle kendini vuruşudur sevgi. Sevgi sırrı keşfetmek, Sevgi emek sarfetmek.
Tomurcuğun patlayıp toprağı zorlayışı, Rüzgarın bulutu taşımasıdır sevgi. Derenin yatağını kendi buluşu, Kıvrım kıvrım akışıdır sevgi. Sevgi çekip gitmek, Sevgi özgürlük demek.
Çaresiz kaldığı anlarda tıbbın, Hastanın Rab’bine yönelişidir sevgi. Çalınmadık kapı bırakmamak, Yelkensizde denize açılmaktır sevgi. Sevgi umut demek, Sevgi beklemeyi bilmek.
Bebeğimsin
Sen bana küsebilir misin bebeğim Hasta olursun göremediğin anlarda Eririm gözlerinde yanar yüreğim Bakışlarını kaçırsan da yakalanırsın gizli bakışlarında
Nasıl ertelersin göz yaşlarını gözümden Kanaryalar kanatırken yaramı bestelerinde Sen ki cansın canansın biricik özümden Baharısın ömrümün içine düşen esintilerinde
Haydi koş kollarıma boşluğumdaki can Yasla başını omuzum özleminle yanar Damladın yüreğime minik bir odayken oldun han Kalk kırdığın bu kalbi gülümseyerek onar
Haydi bebeğim biricik sevdam
BEN SENLE VARIM
Ben seni senden çok uzakta sevdim ben bir yıldızdım evrende sense varlıgımdan habersiz dönen dünya yanındaydım bilki her anında sevincinde de hüznünde de gamında da ama sen bilemezdin bunları asla ve asla içimde kopardıda tufanlar ardı ardına şimşekler çakardı da sen yine aldırmadan dönerdin yanımda bense yalnız seni izlerdim evrenin başıboşluğunda işte benim hayatımın masalı burda geçmişimde sen hayalimde sen ve bilki her anımda yine sen SENSİZLİK ÖLÜM BANA ÜLÜM ACIR SENLEYKEN DESİNLERKİ ECELİNDİR GELEN GELEN SEN OLDA GÜLEREK ÖLEYİM BEN GÜL YÜZÜNE BAKAMAZSAM SON KEZ SARILAMAZSAM ÇIKAR MI Kİ BU CAN BU BEDENDEN bilki bu kalp senin ölesiye sevildin ÇÜNKÜ BİTANEM
sustum kimse bilmiyor içimdekileri susmalıydım artık konuştukça batıyordu yüreğim kelimeler birbirine giriyordu sen kelimesini dudaklarıma almamalıydım içimden söküp atamasamda seni bu acımla savaşmalıydım
gittin bende bittim ve bu aşkıda bitirmeliydim seni hatırlatan her şeyi yırtmalıydım yakmalıydım artık pembe gözlüğümü çıkardım hayata simsiyah bakıyorum kendimi kandırmamalıydım her biten şey yeni bir başlangıçın habercisiymiş nerde ozaman bak ağaçlar bile yaprak döküyo her sonbaharda her yeni güne birkaç yaprağını feda ediyo senin beni feda ettiğin gibi yalan her şey sahte gülücüklerim gibi senin beni sevdiğin yalanı gibi gerçek olan sadece yaşamak zorunda oluşum son nefesimi verene dek yüreğim sen diye çarpsada bunu senin bilemeyeceğin benim sevgim benim aşkım tek gerçeğim ve şimdide susmalıyım gittiğinde kal gitme diyemedim
ama şunu unutma ben sen beni sevdin diye sevmedim aşkımız sen de bitti diye bende biteremezsin…
Beni sen akşamcı ettin Hayal sevgilim Elde kadeh Dilde sen Her akşam bu sofrada bir rüzgardır esen
Yıldızlara isimler verdim kendimce Biri hayal Biri gurbet Biri hasret Biri hep o güzel memlekettir memleket Sokaklarında büyüdüğüm seninle Buluştuğum gözlerinle O güzel memleket bir yıldıza adını verdi Akşamları göğe kaldır başını seyret Belki geçmişin ışıkları henüz sönmemiştir Belki resimler kaybolmamıştır Belki isimler unutulmamıştır Belki batmayı unutmuş güneşler vardır gökte Seyret aynaya bakmadan seyret gökyüzünü Bir yıldız göz kırpıyorsa Veya bir ışık kayıyorsa Benim kadehimdir şerefine kalkan Işıklara doğru Sana doğru Şiirler geliyor gökyüzünden Bu bilinmeyen hayal meyhanesinden
Beni kimse görmedi Ben kimseye el sallamadım Seninle meşguldum Tanıdıklar görmüşse de ben onları tanımadım İnanır mısın senden başkasını da pek sallamadım
Baharlar açıyor toprakla birlikte ben de canlanıyorum Hayallerimi uçurtma yaptım Gökyüzünde yalpa yalpa yalpalanıyorum Birşey göremiyorum uzaktan sana uzanamıyorum Adını çağıracağım bir kimse de yok Hep yalnız yürümüşüm sokaklarda demek ki Sana bakayım derken kimse kalmamış yanımda Bir senin adın var aklımda Onu da söyleyemem Onu bağıramam özgürce Adını tutukladım beynimde salıvermek yok Havalandırma bile yasak Voltayı hayallerimde atacaksın Sen kimseye görünmeyeceksin
Gel be dünya, evinden atma beni hayata çok alıştım Azraile satma beni Sana söylerim beni vermezsen ellere İsimleri itiraf ederim Bir konuşsam sarsılırsın
Beni sen akşamcı ettin hayal sevgilim Elde kadeh Dilde sen Meyhane beğen meyhanelerden Küfürlere karıştı gecenin çığlıkları Sesim sesine ulaşmaz Aşk buna mı derler Kavuşulmazsa büyür Kavuşulursa erir
Ben seni seyrederdim Köşeden Arkana takılırdım anlamazdın akşam üstleriydi Bizlerle pek oynamazdın Bir yakan toptu son oyunumuz Ellerin ellerimi yaktı Gözlerin gözbebeklerimi Bisikletimde kaldı sıcaklığın Bisikletim yok şimdi
Beni sen akşamcı ettin Hayal sevgilim Elde kadeh Dilde sen Bir de o zümrüt gözlerinde öpüşen Mutlu çocuk Nereye yolculuk bile demeden Gittin evlendin Seslenemedim Seni hiç görmedim Ben ölmedim Sen ölmedin Neredeydin bilemedim Bir tebrik de edemedim
Şimdi eski dostlara rastlıyorum Herbiri bir yerde Kimi okumuş kimi zengin Kimi mutlu Kimi bezgin
Ben bir dünya tatlısı ile evliyim şimdi Dünyaya bunca bağlanmam onun eseriydi Şiirler yazdım ona şarkılar oldu Bu kadeh onunla doldu Seni inattan soruyorum herkese Daha neler var bu şiir devam ederse
Bırakma hayallerimi Hayal güzelim Ben akşamcıyım Sen akşamsın Bir güzel bestede şarkısın dinlediğim Bir özlemsin bitiremediğim Dün gibi herşey oysa Dün gibi ama Zamana şehir de dayanamamış Yıkılmış Sokaklar süklüm püklüm Ağaçlar büyümüş ve çürümüş Bizse yaşamadıklarımıza inat saçlarımızda beyazlar Sokaklarda maziyi arıyoruz Yanılıyoruz dostum Yanılıyoruz Zaman geldi biz ayrılıyoruz Ben sana alıştım hayat Darılırım gidersen Bir daha yüzüne bakmam Şerefsizim yanına bile gelmem
Bu şiir uzayacak Hayal güzelim Yorulduysan git Laf lafı Laf mısrayı açıyor Bende uyku yok Zaman azaldıkça Uykum kaçıyor Daha uzun kalmak ayakta Sanki daha uzun yaşamak gibi Hiç uyumasam ömrüm iki katına çıkar mı Aldanmak mı yoksa hayallerim Ömür nedir Hayat nedir hayal nedir İşte şu oturduğum sedir nelere şahittir Ben bilmem o da dünyada ben de Belki o sedir daha bir kıymetlidir Herşey izafi hayal sevgilim Güzel Çirkin İyi Kötü Uzun Kısa Ve daha neler neler Adına sıfat dediğin ya da nitelik Asıl olan Mutlakla birliktelik
Sazlıklarda bir kamış O kamış neye yaramış Diye sorma Kamış kamış olmuşsa mutlaka Birşeye yaramıştır Hani insan insan olmuşsa da aynısıdır Palavra gayrısıdır Ben bıkmadım yaşamaktan Yaratan bıktırmasın Aşk ile yansın yüreğim Ayakkabım sıktırmasın
Haşim adam bıçaklıyor mu sokaklarda Yüksel ‘i dövdüler mi kapıda Vay anam ne kıymetliymiş gözlerin sen hala kaçır onları
Mahallenin bebeleri birbirine girsin senin için Elyüz kan içinde elin oğlu şenli Bizi bize kırdırttın Güzeller güzeli Hayal şehrin hayal kızı Helal olsun sana Akan kanlar yoluna şerbettir senin
Beni sen akşamcı ettin hayal güzelim Ötekiler ne oldu bilmem Biri emekli olmuş Öbürü elini tornaya kaptırmış Biri de terörist dediler En akıllısı manifaturacı, müteahhit Kapatmış hayal şehrin arsalarını Sonra önüne gelene satmış
Ben kiraladım yanındaki meyhaneyi
Parasız mey satarım karşılığında muhabbet Ben sana hapsoldum müebbet Yine de diyorum kendime be adam haline şükret Ya idam olsaydı cezan Af da etmezdi devlet
Bu şiir ah bu şiir seni bana getirsin Ne işim varsa beni alıp bitirsin Sesler uzakta kaldı Yaşlar yaş olmaktan çıkmak üzere Bu şiir seni bana getirecek mi bilemem Ama ben kalkıp gideceğim uzaklara Aklımı bırakıp Aşkımı bırakıp Bir de yakamı bıraksam Kurtulacağım Sana bir sepet çiçek yollayacağım İsimsiz Bir kucak şiir Bitimsiz
Ellerimde güller açmış Sabah çiğleri üzerinde Fırından sıcak ekmek kokusu yayılır Çocukluğumun istüne Uyanmak ne de zordur okul varsa Sen uykularımı bölerdin Buğdaylı rüzgar kokusuyla Büyüdük herşeyi büyüttük Aşkı Hasreti Milleti Sen neredesin ey sevgili
Caner Mardin
Yüreğim Aşkına Susuz
Seyit Ahmet Uzun
Susuz kaldı yüreğim aşkına çöl oldu duygularım hani nicedir özlediğim sen bir bıçağın altında kanımı akıttım nemli toprağına dudaklarım kupkuru kalbim atmıyor sanki
aynaya baktım bugün alnımda kan aşkına hüküm giydim demiştim ama kalbim o kadar kirli ki girmek istemedin sanki nazlı bir kuş gibi penceremde süzüyordun ben dikeni yüklenmiş çiçeğini
ama inanıyorum ki sen dikenlerime aldırmazsın sevgimi hissettiğin yüreğimin hürmetine acır da bağışlarsın değil mi?
nice yüzler gördüm ki kanlı nice yüzler gördüm ki maskeli nice yüzler gördüm ki aşksız ben ben neresindeyim bu sersenişin ey sevgili işte aşksız ve kupkuru bir çöle dönmüş kalbimi yapmacıksız ve sade aşksızsa da iki yüzlü ve kanlı değilim. nefretleri eritiyorum sabah güneşinde kurban ediyorum kaprislerimi, kıskançlıklarımı iki yüzlülükleri ve kibirleri sahtekarlık kokan ibadetlerimi sana sadece susuz kalmış kalbimi sunuyorum. al sevgili al boya beni aşkının sularına
Buba nasısın,iyimisin ? Uraları bilmeyim emme , Buraları bura olmadan çıktı artuk. Mezardan çıksan hepicüümüze şakınusun. Kimse senin gibi tentüros giyinmeyi. Annem senin alduğun çiçekli naylon entariyi giyiyi, Bizim alduğumuzu beyenmeyi. Şimdiki uşakla göynüm dönüyü diye, Gayıınan balığa da gitmeyi, Kimse sülük de toplamayı. Bazarda Hızarçayının tomatisi de kokmayı. Dölü Sabriyi bile özleyük be buba ! Sizin zamanınızdaki eşkiyala yok artuk. Şimdi bangalar eşkiya olmuş, Herkese gredi veriyle önce, Sonra da soyuyla. Ahacuk bizim dındızlak memedin oğlu, Almış grediyi, Banganın müdürü de şakınıymış, Evine haciz geleceemiş. İnna sabirin kör şeytan !… Cezvede yaptuğun gahvenin dadını unutamayım. Ne gahvenin dadı galdı,ne de çayın… Şimdi nesgafe içiyle. Hemde üçü bir aradaymış, U gada da güzel deyle, Emme ben haazetmeyim.Madam almayı. Çaylar sallama oldu,insallar da dallama . Ha ! Helbet kimse kimseye güvenmeyi. Evlere misafirliğe giden-gelen de yok. Eskiden oturmaya giderdük, Elma,fındık,cövüz ve misir yirdük, Çay içerdük davşan ganı. Bahcelerden örük toplarduk, Damaamız gurumasın diye. Aaah şu gavur icadı televizyon yok mu !? İlazım diye üç dane aldudula, Gine de acens dinleyemeyim. Gocasından ayrılan gız, Binbir Gece’ye bakmazsa gecesi geçmeymiş, Yaprak Dökümü’nde dökülen yapraklara bakıymış, Ferasetsüz büyük oğlan Kurtlar Vadisi Pusu, Güçcüğü de “Var mısın yok musun”seyrediyi. Acun diye biri var, Firardaydı niye döndü bilmeyim ! Başkalarının uşaklarını da dağnamadıydım emme !… Torunun Yusuf’unan gurur duyabilüsün, U gada da güzel uşak oldu , okudu, Elentirik mühendisi çıktı. İş bulamadı. Emme, galdırım mühendisiyim deyi. Gerze’de galdırım da yok ya! Düdük gibi daracuk. Yangundan soora dökülen çatlak yollarda sürünüyü. Bi de telefon çıkmış,ahacuk elimde; Gömleen cebine beş dane sığıyı. Tele-fon deyle emme teli meli yok. Eyi bişey de çok yalan gonuşuyu, Cevdet’i garajda görüyüm, Araduğun kişiye ulaşılamayı deyi. Emme resim çekiyi,görüntü gaydediyi. Cuma aaşamı ruhuna Yasin okutacaadım, Hocaların işleri varımış, Eve taa gelmeyle. MSN’ den sesli olarak okuyabilürük dedile. Hadi gine iyisin. İnternetten Yasin çabuk gelü uraya. Topraan altından baa; “Depeeen üstüne git !” mi deysin bilmeyim. Emme ben sağa bunları has deyim. Dünya işleri bitmeyi buba! Şimdi baa müsaade , Lila’ya gidip canlı müzik dinleyecem.
Ismarlama aşklara tahammülüm yok artık Ya beni adam gibi sev ya da çek git yolumdan.
Bir gülüş bir salınışsa tek verebildiğin, istemez. Tutku isterim ve delice sevmek! Bi coştumu dur durak bilmez bu yürek. Yüreğini isterim, yürek ister benle sevişmek Ya adam gibi ya da çek git!
Her gün biraz daha zorlaşarak çıldırtmaksa niyetin Ama seviyorsan yeter ki; ki zaten yüreği ortaya koyduk, Tamam o zaman.
Ben bi deli çocuk, ama ısmarlama aşklara tahammülüm yok artık. Ya adam gibi ya da çek git…
Taş duvarlar, kara hüzün ağrılı kalbim, Dile gelse zalım toprak söylese derdin. Dile gelse zalım toprak söylese derdin. Zerda yare bir sevdam var yolunu şaşmış Şaşmış ama deli olmamış yalan olmamış Şaşmış ama deli olmamış yalan olmamış
Deli öfken, kara sevdan; hangisi galip? Nerde gerçek, nerde yalan bilen söylesin.. Yalan diyen yalan olsun, yüzü gülmesin Zerda’m yerin yanım olsun, kimse bilmesin
Böyle kalmışlık geri, Uzun yollardan beri. Düşman yok karşımızda, Yabancılar girerken, Hiç durmadan ileri.
Ata’mızın izinde, Gittikçe daha zinde. Dünyayı geçeceğiz; Cumhuriyet devrinde.
Arka çevirip düne. Otuz yıl önce bizi Kavuşturdu bugüne. Sultan yok başımızda, Milletin hür sesi var; Yükselen marşımızda. Devrimler dizi dizi, Dünya seyreder bizi Hele bir dokun da gör; Dalgalanmış denizi…
Zeki OZAN
ON BEŞ YILI KARŞILARKEN
Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı, Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı.
Topraklaşan ellerde birer meşale yansın. Kim der ki şu milyonla adam birden uyansın.
Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden, Kaçsın da cehennemler o bir dalma alevden,
Canlansın ışık selleri olsun da o damla Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla.
Kim der ki en son rakamlar da delirsin. On beş asır on beş yılın eb’adına girsin.
Dünyanın Bütün Çiçekleri Şiiri Dünyanın bütün çiçeklerini getirin bana dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya şiiri ceyhun atuf kansu dünyanın bütün çiçekleri
Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin.” — Köy öğretmeni Şefik Sınıg’in son sözleri.
DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Bütün çiçeklerini getirin buraya, Öğrencilerimi getirin, getirin buraya, Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer Bütün köy çocuklarını getirin buraya, Son bir ders vereceğim onlara, Son şarkımı söyleyeceğim, Getirin, getirin…ve sonra öleceğim.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Kir ve dağ çiçeklerini istiyorum, Kaderleri bana benzeyen, Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları Geniş ovalarda kaybolur kokuları… Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni, Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini Bacımın suladığı fesleğenleri, Koy çiçeklerinin hepsini, hepsini, Avluların pembe entarili hatmisini, Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın, Aman Isparta güllerini de unutmayın Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum. Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım, Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden, Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden, Ne güller fışkırır çilelerimden, Kandır, hayattır, emektir benim güllerim, Korkmadım, korkmuyorum ölümden, Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Baharda Polatlı kırlarında açan, Güz geldi mi Kop dağına göçen, Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen, Muş ovasından, Ağrı eteğinden, Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni, Eğin türkülerinin içine gömün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, En güzellerini saymadım çiçeklerin, Çocukları, öğrencileri istiyorum. Yalnız ve çileli hayatimin çiçeklerini, Köy okullarında açan, gizli ve sessiz, O bakımsız, ama kokusu essiz çiçek. Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek, Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Ben mezarsız yaşamayı diliyorum, Ölmemek istiyorum, yasamak istiyorum, Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın, Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın, Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım, Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim, Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Okulun duvarı çöktü altında kaldım, Ama ben dünya üstündeyim, toprakta, Yaz kış bir şey söyleyen toprakta, Çile çektim, yalnız kaldım, ama yasadım, Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım, Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir. Simdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,