Geldi 23 nisan Herkez sevinçli olsun Erken kalkıp gidin okula 23 nisanınızı kutlayın
Giderim oyunlar oynarız Yürüş yaparız Güzel şeyler yaparız 23 nisan çok güzel
ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRİ
Arkadaşlar, sevinelim, Hep gülelim, eğlenelim; Sıkılmasın hiç canımız; Çünkü bugün bayramımız… Oyun, alay, dernek düğün, Hepsi bizim işte bugün… Çocuklara hor bakmayın;
İncitmeyin, esirgeyin… Ana yurdun oğlu, kızı, Umut veren şen yıldızı. Yarınları parlatacak; Şenlenecek her bir ocak… Korunacak cumhuriyet, Yükselecek bu memleket…
Ekrem ŞENOZAN
23 Nisan
23 Nisan’da açtı Büyük Meclisi. Meclise oldu başkan Atatürk’ün kendisi. Dedi: Kendin yönetir halkın kendi kendisi. Bu millete yakışan en iyi demokrasi.
23 Nisan
Atamızdan armağan Bu mutlu gün bize Sevinsin her türk Bu bayram hepimize
Biz çocuklar buradayız Hep gülüp oynamalıyız Atamız bize verir bayram Biz bu bayramı kullanmalıyız
Burcu Çarıkçı
23 Nisan
Bugün ne mutlu bize, Haydi hep gülsenize, Müjde dağa, denize, Geldi 23 Nisan.
Sokaklar dolu bayrak, Yollara kurulmuş tak, Şöyle bir etrafa bak, Geldi 23 Nisan.
Kurban Bayramı geliyor Sokaklarda bir telâş bir telaş! Sevinçten, kuşlar bile hoş uçar, Çocuklar, büyükler sarmaş dolaş.
Kurbanlık sesleri yayılır sokaklarda Sıkılır eller, pazarlıklar yapılır pazarlarda. Gönülden açılır duaya eller, Hep beraber getirilir, camilerde tekbirler.
Sevindirir; fakir, yoksul ve yetimler Manası budur Kurbanın kenetlenmeli eller Bitmeli küslükler, barışmalı kırgın kalpler, Sevdikçe birbirimizi, huzur bulur gönüller.
Kurban Bayramı
Kısmetse keserim kurbanımı Bunun adı hayvan katliamı mı Ah canım önce sen veriver Şu öldürdüğün çocukların hesabını Sevsinler senin işine geldiğince Dünyaya bakışını
Kurbana eziyet etmeyeceksin Bu kutlu günü kirletmeyeceksin Başına kurdele tak Bembeyaz yününe kına yak Sev okşa hayvanı Kara gözlerinde beyaz bez bağlı Yaradan inşaalah kabul eder kurbanını
Amaç et yemeyene yedirmek Büyüklerin, çocukların, eşin dostun gönlüne girmek Küskünlükleri gidermek Önce yetimleri yoksulları giydirmek Onlarla kavurma yemek Kavruk yüreklere sevinç serpmek İşte bayram bu demek
RAMAZAN BAYRAMI
Ramazan boyunca yandı kandiller Ramazan Bayramı mübarek bayram Aydınlatan nurla ışıdı âlem Ramazan Bayramı mübarek bayram
Güzel hoş ay mutlu güne sözlendi Hasret gidermeye dağlar düzlendi Bayramlaşmamıza yaren gözlendi Ramazan Bayramı mübarek bayram
Allah’ım kuluna verdi sevinci İmanlı yüreğe girdi sevinci İnsanlarız olmayalım biz kinci Ramazan Bayramı mübarek bayram
İlahi böcekte uçan kuşlarda İnci inci akan gözden yaşlarda Bereket çoğalır yenen aşlarda Ramazan Bayramı mübarek bayram
SANCAKİ’m bir görsen coşar çocuklar Şeker toplamaya koşar çocuklar Bayramda bambaşka yaşar çocuklar Ramazan Bayramı mübarek bayram
Hacı Yiğid
Ramazan Bayramı İşte geldi bayramlardan, biricik Ramazan Bayramı Dostlukların daima bayramıdır. Ramazan Bayramı Bugünde oruç haramdır, çünkü Ramazan Bayramı Herkes camiye koşuyor, bugün Ramazan Bayramı
Ramazan Bayramında, büyükler hep ziyaret edilir Bugünde küsler barışarak, bütün günahları af edilir Bayramlarda sadakalar, yardımlar daima sevk edilir Bugünlerde yapılacak bütün dualar, hep kabul edilir
Bayramlar demek değildir, yurt dışına tatile gitmek Nedense bayram gelince, adet oldu valizi alıp gitmek Sen tatile gidince, büyüklerine kimler? Varıp gidecek İyi düşün seni dünyaya getireni, olur mu? Silip gitmek
Bayramlar, hep kardeşliğimizi ve birliğimizi hatırlatır O gün gelince büyüklerin ellerini, öpülmesini yaşatır Uzaktakilerini telefonla arayarak, hep onları şaşırtır Ramazan Bayramı bana, dostlukları ve barışı hatırlatır
Benim doğduğum köylerde Ceviz ağaçları yoktu, Ben bu yüzden serinliğe hasretim Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde Buğday tarlaları yoktu, Dağıt saçlarını bebek Savur biraz! Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce.
Edip Cansever
Hala Koynumda Resmin
Sımsıcak konuşurdun konuşunca ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki çiğdemler güller mor menevşeler açardı Sımsıcak konuşurdun konuşunca Hâlâ koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu bir ceylan gibi sekerdi kelimeler Sesini duymasam çölleşirdi dünya dağlar yarılır ırmaklar kururdu bulutlar çökerdi yüreğime Hâlâ koynumda resmin
Gün akşam olur elinde kitaplar ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin bir kez bile unutmadın “merhaba” demeyi ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin bir dostun vurulduğu gün Hâlâ koynumda resmin
AŞKIM
Seni seviyorum aşkım Her ne kadar sana anlatamasamda Seni seviyorum
Sen de beni sevdiğini söylüyorsun Korkuyorum aşkım Sana inanmaktan korkuyorum
Sonu nasıl olacak sanıyorsun ki HHer ne kadar sevdiğimizi söylesekte Engeller var aşkım
AŞKIN TARİFİ Mevsim sonbahar
Hafif yağmurlu bir günün akşamı Yıldızlar parlak Meydan okuyorduk adeta Geçip giden zamana
Şavaşıyoduk sanki Hep birlikte olabilmek adına Sevgimizin aşkımızın adına Nasıl anlatılabilirdi ki başka Bu aşkın tarifi
Nasıl yaşanırdı acaba Bundan daha görkemli, daha gösterişli Titreyen iki bedende, tek yürek Soğuktan üşüyen ellerimiz
Sona erdi fırtınalı günlerim Özlem rüzgarları çiçek açtı, gel Doğdu özgürlüğün ısındı içim Özlem taburları çiçek açtı, gel
Seni Seviyorum
Sana baktığımda nedense içim ısınıyor Güneşin bile ısıtamadığı bu kalbi,beni ısıtıyosun Bilmiyorum şuan nerdesin Belki gezip,tozuyosun ama şunu unutmaki Yakında benim güneşim olacaksın
***
Demek ben suçluyum bir tek sen haklı Ben zalim bir düşman sense zavallı En güzeli alıp beni asmalı Beni affetmedin affetmiyceksin
***
Zorlama kendini veda etmeye Zorlama gözünden yaşlar dökmeye Mecbur değilsin birşey demeye Hiç bir şey demeden gidebilirsin..
****
Seninde gözlerin ıslanır bir gün Hele bir ümidin kırılsın da gör Ne yaşama arzun ne aşkın kalır Kurduğun hayaller yıkılsın da gör
****
Dumansız bir yangın başlar Amansız bir deprem kopar Yıkılır kalırsın bir dağ olsan da Hele bir sevdiğin terketsin de gör Bu koca dünyayı yakasın gelir Eski resimleri yırtasın gelir Bütün aynaları kırasın gelir Sırtına bir hançer vurulsun da gör
***
Adımın önünde adın yazılı Resmimin yanında resmin basılı Sabrım sabıkalı, sevdam azılı Hasretin kanıma girdi girecek
****
Hangi mahkum çekmiş böyle işkence Asmalı mı dersin bu kalbi sence Ne gündüzüm gündüz ne gecem gece Sensizlik kanıma girdi girecek
****
Aldığım her nefes sana yazılı Korkarım ki sensiz ömrüm sayılı Yüreğim tutuklu gönlüm cezalı Hasretin kanıma girdi girecek.
***
Sevmeyi bilemedin Sevilmeye hakkın yok Gün sayıp beklemedin Özlenmeye hakkın yok! Sevdamla coşmadın ki Dağ deniz aşmadın ki Umutla koşmadın ki Kavuşmaya hakkın yok!
****
Aşk nedir bilmedin ki Sevildin sevmedin ki Mutluluk vermedin ki Mutluluğa hakkın yok
***
Aşk nedir bilmezdim Aşk boş iş deeer geçerdim Ben sevmeyi öğrenemedim Bana sevmeyi öğrettin
2 Kıtalık Öğretmen Şiirleri, İki Kıtalık Öğretmen Şiirleri, Kısa Öğretmen Şiirleri iki Kıtalık
Canım Öğretmenim Şiiri
Ailemden sonra seni tanıdım. Aynı sevgi,ilgi,sıcaklıgı sende tattım. Sen ögrettin sayıları,şekilleri,renkleri,
Sevmeyi,paylasmayı,ortak olmayı. Kendimi seninle kesfettim. Seni herseyden cok sevdim. BENİM CANIM ÖĞRETMENİM.
Sevgili Öğretmenim
Sevgili öğretmenim, İnan sen bir ışıksın. Yanarsın gece gündüz. Aydınlatırsın bizi. Doğruyu, güzeli, Bize sen öğretirsin.
Vatanıma sevgiyi, Kalbimize sen korsun. Çevreni aydınlatır, Bir mum gibi erirsin. Anne – baba gibisin, Bizi, bağrına hep basarsın.
Fethi BOLAYIR
İsim Bulunmaz Sana
İsim Bulunmaz Sana Kutsal İşine Uyan Sen Ki Örnek İnsansın Acıyan, Seven,Duyan
Kalbin Uçsuz, Bucaksız, Engin Denizler Gibi, Gözlerin İçindeki Cevheri Gizler Gibi
Öğretmenim
Yolsuz köye gittin yaya Gönül verdin cagdasliga Karanligi del dedinya Delecegim ögretmenim
Olur ettin olunmazi Deldin kaleminle tasi Bil dedinya bilinmezi Bilecegim ögretmenim
Öğretmenim
Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum demiş ulu bir kişi sen bana sen yirmi dokuz harf öğrettin öğretmenim.
Köleliğe karşı olsan da sen ben olurum seve seve yirmi dokuz kere kırk yıl senin kölen!
Fevzi GÜNENÇ
KÖY ÖĞRETMENİ
Ben bir köy öğretmeniyim, Alnımda ışık, Gözlerimde nur.. Alıp götürmeyin beni şehirlere, Götürmeyin, ne olur.. Bir köy öğretmeniyim, Katıksız duygular içinde yaşarım.
Çıplak ayaklar basar yüreğime, Onları tutar, okşarım. Bir köy öğretmeniyim, Çaresizlik ekmeğim, keder gözyaşım, Umut ve sevgiyim çarpan kalplerde, Dağlardan daha çok yücedir başım. Ben bir köy öğretmeniyim, Evlerde motif, dillerde destan Gölgesi düşer ay-yıldızın üstümüze, Ve gönüllerde büyür vatan…
Göktürk Mehmet UYTUN
Canım Öğretmenim
Bir çok şeyler öğrettin, Yaramazlıklarıma sabrettin, Hatalarımı düzelttin, Benim Canım Öğretmenim.
Sen bir gül gibisin, Bize hep gülümsersin, Bilirim bizi seversin, Benim Canım Öğretmenim.
Atatürk’ü översin, Onu örnek alın dersin, En iyi olmamızı istersin, Benim Canım Öğretmenim.
Birbirinizi sevin dersin, Hepimizi seversin, Barışın güzel olduğunu söylersin, Benim Canım Öğretmenim.
Bir senede dört mevsim var Birbirini kovalar İlkbahar, yaz, sonbahar, kış Çiçekli, karlı bir akış İlkbaharda canlanır yer Kırlar hep yeşiller giyer Döner geline her ağaç
Süslü bir etektir yamaç Dere akar çağıl çağıl Kuzularla dolar ağıl Şimdi bakarsın gök nurlu Şimdi bakarsın yağmurlu Güneş bir doğar bir kaçar Hava bir kapar bir açar
YUSUF ZİYA ORTAÇ
BAHAR GELİYOR
Damlardaki kar, saçaklardaki buz Kanı kaynayan suya dar geliyor Haberin var mı Oluklardan Akan su sesinde bahar geliyor
Evin içinde bir oda, odada İstanbul Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm Çekmeğe başladı, oltada İstanbul
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir Şişede İstanbul, masada İstanbul
BENİM ADIM İSTANBUL
istanbul benim şehrim aynaya yansıyan yüzüm istanbul benim şehrim durmadan kanayan yaram
istanbul aglayan kadınım aldatan erkek istanbul aglayan kadınım aglayarak ürkek
SULTAN ŞEHİR
İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem, Bilir misin dostum İstanbul olur benim, benim şehzadem, Ya İstanbul beni alır, ya da ben İstanbul’u alırım be diyen, İstanbul gözlerimde nem, İstanbul o peygambere kadem.
Söylesene, İstanbul değil miydi, böyle asırlarca özlenen, Söylesene, İstanbul değil miydi böyle asırlarca beklenen, İstanbul Galata Kulesi’dir, Hezarfen Ahmet Çelebi diyen, CENNETTEN BİR KÖŞE İSTANBUL
Yerde sararmış bir yaprak görürsen eğer, İstanbul seyretmeye değer, Gel ara beni, Gel İstanbul, İstanbul canım İstanbul, İstanbul Mevla dan almış güzelliğini, Sana borçluyum güzelliğimi, Ah! Canım İstanbul, Gel ara beni, Bul,İstanbul, Tepelerin var,tane tane, Geceleri pişer sokaklarında kestane, Canım İstanbul, Şarkılarda dolanır dillere, Bebek ve Aşiyan, Ne mutludur senin ile iç içe yaşayan,
İSTANBUL, İSTANBUL
İstanbul, hayallerim İstanbul, emellerim İstanbul, sevdiklerim İstanbul, İstanbul
İstanbul, emek İstanbul, ekmek İstanbul, sevmek İstanbul, İstanbul GÖRDÜN MÜ İSTANBUL
Sen böyle acı gördün mü İstanbul Sen böyle yalnızlık gördün mü Öfke kusan,damar damar kan akan Böyle ölüm gördün mü İstanbul
Geceleri bana mahrum ettin İstanbul Geceleri beni mahkum ettin İstanbul Sen böyle zulüm gördün mü İstanbul Sen böyle aşk gördün mü İstanbul Neler istiyorum İstanbul biliyormusun
HEP İSTANBUL
Nereye bakarsam karşımda hep o Dağlarda İstanbul,yolda İstanbul; İlmek,ilmek nakış,nakış işlenmiş Kovanda istanbul,balda istanbul
Ellerimi açsam dualarımda Gözümü kapasam rüyalarımda, Her sabah her akşam hülyalarımda, Tavırda İstanbul,halda İstanbul
Erken doğum yaptı bahar Karçiçeği doğdu Karların altından Artık bahar yakın derken Erken doğum yaptı bahar
Kış bahara gebe Bahar çiçeklere Oysa kış bahardan önce Kardeleni doğurdu
Hikmet Elp
Vatan Ve Sen
Bir elinde vicdan, bir elinde cüzdan, Savaşıp kendini bulacaksın. Bir elinde silah, bir elinde Bayrak, Gerektiğinde VATAN için öleceksin. Sevdanda Ayla-Yıldız olmasa, Kendinden utanacaksın. VATAN için varsın sen, Bunu asla unutmayayacsın..
Günler gitgide kısalıyor, yağmurlar başlamak üzre Kapım ardına kadar açık bekledi seni Niye böyle geç kaldın?
Soframda yeşil biber, tuz, ekmek Testimde sana sakladığım şarabı içtim yarıya kadar bir başıma seni bekleyerek Niye böyle geç kaldın?
CENAZE MERASİMİM
Bizim avludan mı kalkacak cenazem? Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan? Asansöre sığmaz tabut, merdivenler daracık
Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak, belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu, belki ıslak asfaltıyla yağmur Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi
PENCERELER
Sabaha karşı mıydı bilmiyorum yoksa akşamüstü müydü belkide gece yarısı bilmiyorum girdi odama pencereler perdeli perdesiz ben basma perdeleri severim ama tül perdeler de vardı kara ustorlar da ustorları çekip çekip bırakıyordum bir daha inmez oldu kimisi kimisi bir daha çıkamadı yukarı ve camları kırık pencereler elimi kestim kimi camsızdı büsbütün camsız pencereler içime dokunur camsız gözlükler gibi
Pencereler yağmur yağıyordu camlarınıza kızıl saçları kederli uzun ben alt dudağımda cıgaram türkü söylüyordum içimden yağmur sesini kendi sesimden çok severim
Pencereler
beşinci katta güneşli boşluğunuzda bir deniz bir deniz mavi yüzük taşından serçe parmağıma geçirdim usulcacık üç kere öptüm ağlayarak öpüp alnıma koydum üç kere
Pencereler çıktım kırmızı velenseli yataktan çocuk burnumu dayadım terli camına pencerenin oda sıcaktı ve genç anamın kokusu vardı odada dışarda kar yağıyordu ben kızamık çıkarıyordum Pencereler
sabaha karşı mıydı bilmiyorum belki de gece yarısı bilmiyorum odamın içindeydi yıldızlar ve gece kelebekleri gibi çırpınıyorlardı camlarınızda ben onlara dokunmaktan çekinerek açtım sizi pencereler salıverdim yıldızları geceye aydınlık sınırsız hür geceye yapma ayların geçtiği geceye
kurtlar duruyor ayın altında hasta aç kurtlar kurtlar duruyor önünde pencerenin kadife perdeleri kapasam da sımsıkı ordadırlar bilirim gözetliyorlar beni
Pencereler
düştüm bir pencereden bir güzele bakarken dünya halime güldü güzel dönüp bakmadı belki farkında değildi
Pencereler pencereler kırk evin penceresi odama girdi ben oturdum birinin içine sarkıttım ayaklarımı bulutlara bahtiyarım diyebilirdim belki
Ceviz Ağacı
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda, Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda. Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril, Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Davet
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim! Bilekler kan içinde, dişler kenetli ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem, bu cennet bizim! Kapansın el kapıları bir daha açılmasın yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim! Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim!
ÇEKİLMEZ BİR ADAM
Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi Azgın bir hayvan döver gibi O gün çalışıyorum Sonra birde bakıyorsun ki Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Yine her seferki gibi haksızım Sebep yok olması da imkansız Bu yaptığım iş ayıp rezalet Fakat elimde değil Seni kıskanıyorum
Bir rüyaydın bir gece ansızın gördüğüm Bir rüya sözlerim gibi kördüğüm Bir rüyaydın hiç yaşanmamış Bir rüya adı henüz konmamış
Bir rüyaydın görülmeye değer Bir rüya yalanmış meğer Bir rüyaydın zamansız uyandığım Bir rüya büyüsüne bulandığım Bir rüya,ki sorma
Akşamın alaca karanlığında, Acı bir rüya, bir rüya,ki sorma, Yıldız tutmuşsun sımsıkı avcuna, Ben kayıyorum meçhul uçuruma,
Gök kuşağı taç güzelim başına, Ay düşmüş sım sıcacık kucağına, Ben buz kesmişim tepeden tırnağa, Acı bir rüya, bir rüya,ki sorma.
Bir bulut beni kollar,katran kara, Yıldırımlar çakar ardı ardına, Adın kazdığım dilek ağacına, Acı bir rüya, bir rüya,ki sorma.
Boşalan aşkımızın sokağında, Bey zebaniler durmaz kol geziyor, Cezalı çocuklar kulak çekiyor Bin bir mahlukat yolumu kesiyor. Acı bir rüya,bir rüya ki sorma.
Bir vahşet görüyorum, göz kapalı Bir tılsım çözüyorum,sen yaralı Zençirlere vuruldum beden tutsak, Sabah nerde seher, gecikmiş şafak, Acı bir rüya,bir rüya ki sorma.
Aslında bir gerçeği görüyorum, Hep kıl payı ölümden dönüyorum, Dehşeti ilmek ilmek diziyorum. Acı bir rüya,bir rüya ki sorma.
Uyurgezer rüya gördü Çıktı yol üstünde durdu Tamah etti hayal kurdu Sosyal Devlet rüya imiş
Mazotçu’da kuyu dipsiz Meydan doldu ipli ipsiz Ulusalcı tip’li tipsiz Sosyal Devlet rüya imiş Rüyalarıma Girmeyin Korkarım
rüya-1
Korkar yüreği yufka insan Silahın ağzına sürdüğüm şiirden
rüya-2
Çok üşümüştüm Seni düşündüm Yüreğimi güneşin çarptı
rüya-3
Bir öpücük kondurmuştum baharda Yanakların gelincik tarlası
Annemi ben çok severim, Melek annem, güzel annem, Üzülmesin sakın derim Melek annem, güzel annem.
İyi doğru sözler onda, Şefkat dolu gözler onda, Sevgi, ışık var yolunda, Melek annem, güzel annem.
Anne yüzü ne asil yüz, Anne gözü ne derin göz, Anne özü, pırlanta öz, Melek annem, güzel annem.
ANNEM
Annelerin en güzeli, Sensin, benim güzel annem. Ilık esen bahar yeli, Sensin, benim güzel annem.
Güneş yüzlü, altın kalpli, Ağır başlı, tatlı dilli, Meleklerin eşi sanki Sensin, benim güzel annem.
Açan çiçek, çağlayan su, Gülümseyen engin duygu, Evimizin mutluluğu Sensin, benim güzel annem.
Anneciğim Ne sevimli bir annesin! Ne tatlıdır senin sesin! Benim canım mısın nesin Sen olmazsan yapamam ben!..
Senden yakın kim var bana? Kalbim, canım bağlı sana!.. Üzüntüm yok ondan yana Seviyorsun beni de sen.
Gülsem güler yüzün Ağlamamdan alır hüzün… Senin gecen ve gündüzün Işık alır sanki benden!
ANNEM
Bağım olsa, bahçem olsa İpek kumaş bohçam olsa, Sabah olsa, akşam olsa Annem gitmese yanımdan
Her zaman baksam yüzüne, Uyurum yatsam dizine. Rastlamadım kem sözüne Sesi çıkmaz kulağımdan.
Bir sözünü iki etmem. Canımı verir incitmem Annemsiz cennete gitmem Onu severim canımdan
İbrahim Şimşek
ANNE SEVGİSİ
Sıcağın sinmiş bana, Seni severim ana.
Sensin bana can veren, Sensin bana kan veren.
Küçükken yudum yudum, Sütlerinle uyudum.
Kulağıma ninniler, Neler söyledin, neler.
Beni büyüttün ana, Beni yürüttün ana.
M.Necati ÖNGAY
Anam
Sen yoksun,martılar uçmuyor anam Tek bir kul kapımı açmıyor anam Yıllanmış şaraba döndü gözyaşım Kimseler bir yudum içmiyor anam
Talihim olsaydı doğmazdım anam Çorak gönüllerde solmazdım anam Gözlerin zamansız kapanmasaydı Böyle tek başıma kalmazdım anam
Kabrinde bırakıp gidemiyorum Hoşça kal,elveda diyemiyorum Bu nasıl ayrılık bilemiyorum Ne olur yanına al canım anam
Tuncer Önal
Anneler Günü
Anneciğim bugün sen dur, Ben bakayım sana n’olur.. Ne istersen pişireyim, Evi silip devşireyim.
Ben doldurdum aklarını, Ödeyemem haklarını. Bugün senin günün anne, Bak kendini yordun gene.
Canım kadar sevdiğim kim Benim canım anneciğim. Canım kadar sevdiğim kim? Benim canım anneciğim.
ANACIĞIM Dünyada apayrı yeri olan bir sevgi Anne sevgisi. Artık ben de bir anayım. Anam seni dünden daha çok seviyorum! Çocukluğumda dua ederdim Allah’a Anam ölmesin diye. Tanrım kabul etti dualarımı, Göstermedi bana senin acını. Bu yıl da geldi ‘Anneler Günü’ Ne alsam sana yetmez, Senin hakkın ödenmez! Sana duygularımdan bir demet. Anneler günün kutlu olsun. Ellerinden öptüm, canım anacığım!
Nuray Zaralı
Anneler Günü
Anneciğim bugün sen dur, Ben bakayım sana n’olur Ne istersen pişireyim, Evi silip devşireyim
Ben doldurdum aklarını, Ödeyemem haklarını Bugün senin günün anne, Bak kendini yordun gene
Canım kadar sevdiğim kim Benim canım anneciğim Canım kadar sevdiğim kim? Benim canım anneciğim