carlos fuentes Biyografi Carlos Fuentes Macías, 11 Kasım 1928 de doğdu. Carlos Fuentes Meksika’nın önde gelen yazarlarındandır. Amerika Birleşik Devletleri’nde Columbia, Harvard, Princeton ve başka üniversitelerde dersler verdi. Çok sayıda deneme ve senaryo yazdı. Bir süre Meksika’nın Fransa büyükelçiliğini yaptı. Romanları arasında en önemlilerinden olan “Terra Nostra” Venezuela’da Romulo Gallegos Ödülü’nü kazandı. 1987 yılında, İspanyolca yazan yazarlara verilen en büyük ödül olan Cervantes Ödülü’ne değer bulundu. Octavio Paz ile birlikte Obregon Literature Collection’u yönetti.
carlos fuentes kitapları Laura Diaz’lı Yıllar (Can, 2001) Cam Sınır (Can, 1998) Doğmamış Kristof (Ayrıntı, 1998) Diana, Yalnız Avlanan Tanrıça (Can, 1997) Yanık Sular (Can, 1996) Artemio Cruz’un Ölümü (Can, 1983) Körlerin Şarkısı (Can) Deri Değiştirmek (Can, 1984) İnez’in Sezgisi (Can, 2003) Kendim ve Ötekiler (Can, 2003) Koca Gringo (can yayınları) Kutsal Bölge (Ayrıntı, 1996) Sefer (Can, 1993) Aura (Can, 2005) Terra Nostra – Bizim Toprak (türkiye iş bankası yayınları 2005) -2 cilt karton kutu. Kartal Koltuğu (Can, 2011)
Pascal çok küçük yaşta bilime merak sardı. 16 yaşındayken önemli geometri ve fizik kitapları yazdı, sonra da bir hesap makinesi icat etti.
İşte bu dönemde Janseniusçuluğu (kadere dayanan din öğretisi) keşfetti: bu öğretiye göre Tanrı, daha doğar doğmaz bazı yaratıklara inayetini bağışlıyor ve böylece, bu kişiler «kurtulacaklarından» emin olabiliyorlardı.
1647’de Paris’e yerleşen Pascal, çok hasta olmasına rağmen, hem bilimsel incelemelerini (boşluk üzerine denemeler), hem de toplum yaşantısını vargücüyle sürdürüyordu. Ama çok geçmeden, kızkardeşi Jacqueline’in etkisiyle, Port-Royal des Champs Manastırı’na çekilip orada bir yalnızlık hayatı sürmeğe başladı.
Janseniusçu dostlarını, Cizvitlere karşı sürdürdükleri kavgada savunmak üzere, yazdığı Taşra Mektupları, papa tarafından yasaklanmıştı. 39 yaşında, en önemli eseri olan Hıristiyan Dininin Savunması’nı tamamlayamadan öldü. Hayatını ve eserini etkileyen dinî inanca sonuna kadar sadık kalmıştı.
Pascal, çocukluğunda “Geometri neyi inceler?” sorusunu babasına sormuş ve “doğru biçimde şekiller çizmeyi ve şekillerin kısımları arasındaki ilişkileri inceler” cevabını almıştır. Pascal, bu cevaba dayanarak, gizli gizli geometri teoremleri kurmaya ve kanıtlamaya başlamıştır. Sonunda babası, onun yeteneğini anlamış ve ona Öklid’in (Euclid) Elementler’ini ve Apollonius’un Konikler’ini vermiştir. Dil derslerinden arta kalan zamanlarında babasının verdiği kitapları okuyan Pascal, 16 yaşında konikler üzerine bir eser yazmıştır. Bu eserin mükemmelliği karşısında Descartes, eserin Pascal gibi genç biri tarafından yazılmış olduğuna inanmakta güçlük çekmiştir.
Pascal, 19 yaşında, aritmetik işlemlerini mekanik olarak yapan bir hesap makinesi icat etmiştir. Pascal yalnızca teorik bilimlerde değil, pratik ve deneysel bilimlerde de yetenekli ve özgün bir araştırmacıydı. 23 yaşında, Toricelli’nin atmosfer basıncı ile ilgili çalışmasını incelemiş ve bir dağa çıkartılan barometredeki cıva sütununun düştüğünü, yani yükseğe çıkıldıkça hava basıncının azaldığını göstermiştir. Diş ağrısından uyuyamadığı bir gece rulet oyunu ve sikloid üzerine düşünmüş ve sikloid eğrisinin özelliklerini keşfetmiştir.Pascal, Fermat ile yazışarak, olasılık teorisini kurmuş ve bir binom açılımında katsayıları vermiştir. Pascal üçgeni’nin keşfi de ona aittir. Pascal, çok genç yaşlarda çok önemli çalışmaları tamamlamış ve matematiğin gelişimine çok önemli katkılar yapmıştır. Pascal, 25 yaşına geldiğinde kendisini felsefe ve dine adamış, 39 yaşında da ölmüştür. Pascal üçgeni, binom açılımındaki katsayıları bulmaya yarar. Pascal’ın bu üçgeni, olasılıklar kuramında da ustalıkla kullanılır. Bu üçgen, biyolojideki uygulamalar, matematik, istatistik ve pek çok modern fizik konularında uygulama alanı bulunur.
Fethullah Gülen ve Hocaefendi okumaları -1 Ahmet Kurucan kaleme aldı.
Yanlış okumadınız; Fethullah Gülen ve Hocaefendi. Genelde bizim örfümüzde herhangi bir şahsa “Hoca; Hocaefendi” nitelemesi iki sebeple verilir; birincisi ve öncelikle dini sahadaki bilgisi ve selahiyeti nedeniyle.
İkincisi de yine ilim ve irfanından dolayı bir saygı ifadesi olarak. Gerçi son bir asırdır gerek temsilcilerinin kifayetsizliğinden, gerekse dine karşı tavır alan kişi ve grupların ideolojik tutumlarıyla amansızca ve sistematik olarak sürdürdüğü düşmanlıktan dolayı neredeyse kavramın içi boşaltılıp itibarı düşük bir hale getirildi. “İtibarsızlaştırma” son asırda dine ve dindara karşı yapılan sistematik bir psikolojik savaş taktiği idi adeta ama bu ameliye bahs-i aher.
Sadede gelirsek; “Hoca” veya “Hocaefendi” gerçekte kelimenin tam anlamıyla alimlere verilen bir sıfattır. Fethullah Gülen, bu vasıfları hakkıyla haiz olduğu için “Hoca” ve “Hocaefendi” onun da sıfatı olmuştur. Fethullah Gülen, zamanla bu vasıfla öylesine bütünleşmiştir ki, “sıfat” ona “isim” olmuş ve bugün Anadolu insanının zihninde “Hocaefendi” dendiği zaman akla gelen Fethullah Gülen olmuştur. Elbette başka hocaefendiler de var.
Halbuki Fethullah Gülen sadece “Hoca”, sadece “Hocaefendi” değildir. Onun entelektüel bir kimliği de var. Çağdaş Batı ve Doğu edebiyatına, siyasi düşünce tarihine, fikir ve felsefe dünyasına yakın âşinalığı var. Dünden bugüne ilim, irfan ve felsefe dünyasını iyi takip eder. Alternatif düşünce üretir, eleştiriler yapar. Kişi, kurum ve olaylar arasında derin analizler, mukayeseler, sür’atle intikaller ve geçişler yapar. Uzun geçmişi düne, dünü bugüne, bugünü de yarınlara ve uzak geleceğe bağlayabilen, ideal ve hatta bir medeniyet projesi üretebilecek seyyal ve kuşatıcı bir zihin dünyası ve kişiliği var. Bu yönüyle entelektüel ve geniş aydın bir kimliği de var.
Diğer taraftan o, yalnızca fikir ve idealleri ile baş başa yaşayan bir entelektüel değildir. Toplumsal pratikte dönüştürücü bir liderlik ve rehberlik profili de var. Özellikle eğitim ve öğretim alanında, küresel düzeyde faaliyet gösteren yüzlerce kurumun öncüsü, yol göstericisi ve rehber hocası olmuştur. Yine toplumsal pratikte dönüştürücü bir aktör olarak çatışan dünyaları barıştırma adına gösterdiği çabalardan hareketle barış gönüllüsü özelliği de vardır. Elbette tüm bunların yanında bir de dünya geneline yayılmış gönüllüler hareketine fikri açıdan mimarlık ve liderlik yapan başka bir özelliği de vardır. Bütün bunlara dayanarak diyebiliriz ki Fethullah Gülen’in “hocaefendi” profili, gelenek ve örfte kullandığımız klasik “hocaefendi” profilini aşmış, daha cami bir profildir. Bu cami şahsı anlamaya çalışırken, çokları bütünden parçaya değil de parçadan bütüne gitmeyi tercih eder ve onun için bu farklı yönlerinden hareketle Gazzali, Mevlânâ ve Nizamu’l-mülk benzetmeleri yapar; kimileri İbni Haldun’u ilave eder; kimileri Seyyid Kutup, Hasanü’l Benna profilinden bakar ama son tahlilde gelinen yer onun cami kimliğidir; işte “Hocaefendi” bunu ifade eder.
Bu kadar uzun girişin sebebi…
Sıfatın isim, ismin müsemma olması bir yana, onun kitaplarını okuma adına bir usul teklif edeceğimiz bu yazıda camiyyetine göre değil, münferid özelliklere göre bir tasnifte bulunacağız. Onun için yazının başlığında bu ayrıma işaretle “Fethullah Gülen Hocaefendi okumaları” yerine, “Fethullah Gülen ve Hocaefendi okumaları” demeyi tercih ettim. Burada ilk yalın haliyle onun bütüncül kimliğine, ikinci haliyle de yani “Hocaefendi” nitelemesi ile de din adamı, alim kimliğine vurgu yapmış olacağız. Ağız alışkanlığı gereği hocaefendi nitelemesini her ismi geçtiğinde kullandığımız için burada alim kimliğini kastettiğim yerlerde geçen “Hocaefendi” vasfını tırnak içinde yazacağım ki yaptığım ayırım okuyucu zihninde netlik kazansın.
Peki böyle bir tasnife gerek var mı? Bence var. Çünkü daha sistematik bir okuma için bunun şart olduğunu düşünüyorum. Buna binaen de aşağıda Hocaefendi’nin kitaplarını kategorize ederken onun din adamlığı ve alim yönünü ön plana çıkartan kitaplarını “Hocaefendi” kitapları, sair alanlardaki kitaplarını da aydın, sivil toplum lideri vb. diye nitelendireceğim. Ama elbette bu tasnif biraz daha derin ve sistematik bir okuma için gerekli. Yoksa daha hazmı kolay okuma biçimleri için illa da bir tasnife gitmeye lüzum görülmeyebilir. Zira Hocaefendi’yi her seviyeden insan okuyor. Onu okuma ve tanıma adına farklı düzeylerde yapılacak okumalar için böyle bir tasnifin şart olduğunu bir kez daha tekrarlıyorum.
Yanlış değerlendirmelere kapı açmaz mı bu? Bence açmaz ve açmamalı. Açmaması için meramımı anlatma adına giriş kısmını bu kadar uzun tuttum.
Öncelikle zorlandığımı ifade etmeliyim. İşin zorluğu şurada; onun “Hocaefendi” özelliğini nazara veren yönü çok daha derin bir çalışmayı hak ediyor. Bilindiği gibi bizde “alim” kimliği, tefsir, fıkıh, kelam, hadis, tasavvuf vb. İslami ilimlerin hemen hepsinde vukufiyeti ifade ediyor. Hocaefendi, doğrudan tüm bu alanlarda eser yazmadıysa da bu arka planla konuşan bir alim. Sohbet, makale ve kitapları, bu zengin arka planla dinlenip okunarak ancak hakkıyla anlaşılabilir. Bazı alanlarla doğrudan ilgili müstakil kitapları var. Bunları değerlendirmek ve tasnif etmek nispeten daha kolay. Ama çeşitli sohbet vesileleri ile dile getirdiği ve birçok yazısında öylesine değerlendirmeleri var ki bunların her birinin ayrı ayrı ele alınması gerekir. Nitekim merhum İbrahim Canan hadis, Suat Yıldırım Kur’an, İsmail Albayrak tefsir, Faruk Beşer fıkıh diyerek bu tür eser ve konuşmalarından yola çıkarak müstakil birer eser kaleme aldılar. Selman Ünlü’nün “Fethullah Gülen’in Eserlerinde Dua” kitabının ve akademik konferanslarda tebliğ konusu olan birçok makalelerin de bu çerçevede zikredilmesi lazım. Kaldı ki bunların yeterli olduğunu söylemek de oldukça zor. İhtimal söz konusu kitapların müelliflerine sorsak bu soruyu; onlar da yazdıklarını yeterli görmeyecek, “kapsayıcı olmadı” diyecek, “sadece bir veçheden muttali olduğumuz kadarıyla bazı yönlerini nazara verdik” türü izahlarda bulunacaklardır. Bir de bunlara yukarıda ifade ettiğimiz gibi Hocaefendi’nin “Fethullah Gülen” olarak kaleme aldığı kitapları ilave edecek olursak, işin zorluğu kendiliğinden ortaya çıkıyor. Mevzum Hocaefendi’yi anlatmak değil; ama F. Gülen ve “Hocaefendi” okumaları için bir usul önereceğimiz yazıda baştan bunların bilinmesi lazımdı bana göre. Yukarıda söyledim; sözü uzatmamın sebebi bu.
Madem sözü uzattım; bir hususa daha işaret ettikten sonra yazıya gireyim; Hocaefendi’nin sözlü müdevvenatı. Henüz matbaa mürekkebiyle dahi buluşmamış; kâğıda-kaleme dökülmemiş vaaz ve sohbetlerini kastediyorum. Bunlar o kadar büyük bir yekün teşkil ediyor ki; gerçekten kelimenin tam anlamıyla “müdevvenat” olarak nitelendirmeye değer. Çünkü Hocaefendi’nin özellikle İzmir hayatından bu yana -ki başlangıcı 1967’dir- neredeyse hiçbir sözü yere düşmemiştir. Kahve sohbetlerinden 1980 ihtilaline kadar sürdürdüğü resmi vaizlik sürecinde yaptığı vaazları; dar ve geniş, hususi ve umumi çevrede gerçekleşen sorulu cevaplı sohbetleri de “Fethullah Gülen ve Hocaefendi” okumaları bağlamında müstakil olarak ele alınması gereken, tasnif ve keşfedilmeyi, umuma mal edilmeyi bekleyen ayrı bir hazinedir. Belki aynı zaviyeden “Fethullah Gülen ve Hocaefendi dinlemeleri” başlıklı ayrı bir usul teklifinin yapılacağı kaleme almak gerek.
Şimdi gelelim zor bir iş dediğimiz işin en zor kısmına…
Bütün kitapları yakmalı Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır Kitaplara göre insan Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş Gözleri, yüreği kamaşmış insandır Aptaldır, hastadır, kahramandır Bütün kitapları yakmalı Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır. İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar Bir tek meyve veren dalı keserler İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli Bir tek meyve veren dalı kesmeli İnsan dediğin derya misali Üstünde milyonlarca dalga İçinde kıyametler kopmalı İnsan dediğin derya misali Uçsuz bucaksız olmalı.
Gel çıkalım sevgilim gel Gel kurtaralım birler hanesinden Çekelim gidelim bir uçtan uca Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar Sevelim sevelim sevelim Sevebileceğimiz kadar
Tugbam sitesinde en güzel Akıl İle İlgili Özlü Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Akıl İle İlgili Özlü Sözler Akıl İle İlgili Özlü Sözler kısa Akıl İle İlgili Özlü Sözler facebook
Her zaman aklımızın ardısıra gidelim, halkın takdiri de, canı isterse ardımızdan gelsin. ( Montaigne) İnsanı hayvandın ayıran akıldır. İnsan akıldan uzaklaştığı zaman, hayvan ortaya çıkar. ( Alfred ve Vigney) İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü hiç kimse aklından şikayetçi değildir. ( Montaigne) Doğru işlemeyen akıl, keskinmiş, neye yarar? Saatin iyiliği koşmasında değil, doğru gitmesindedir.(Vauvenargues) İdrak-i mali bu küçük akla gerekmez, Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez. ( Ziya Paşa) Aklın gücüne hiçbir engel karşı duramaz. C. Marcus Aurelius) Akıl ve dirayetin ak saçlılarınki gibi, ama kalbin masum çocuklarınki gibi olsun. ( Schiller) Ham düşünceleri, ancak akıl pişirir. ( Firdevsi) Aklın bağlamadığı dostluğu, akılsızlık kolayca çözebilir. ( W. Shakespeare) Allah mahvetmek istediği kimsenin önce aklını alır. ( Euripides) Hayatta başarılı olmak için akılsız görünmeli, ama akıllı olmalıyız. ( Charles De Montesguieu) Elinizde ise başka insanlardan daha akıllı olun, ama sakın bunu onlara söylemeyin. ( P. Lord Chesterfield) Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. ( Montaigne) Ben bilmediğimi bildiğim için diğer insanlardan akıllıyım. ( Socrates) Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen ve sahip olduklarına sevinen, akıllı bir insandır. ( Epictetos) Akıllı bir insanın ülkesi, bütün dünyadır. ( Aristofanes) Akıllı bir kimse, kazandığı paranın birazını, aldığı nasihatin ise birçoğunu saklar, muhafaza eder. ( Harry Karns) Akıllı adam hep kitapları, hem de doğrudan doğruya hayatı okur. ( Lin Yutang) Akıllı bir kimse, düşmanından da akıl öğrenmeyi ihmal etmez. ( Beydeba) Akıllar, zayıf taraflarını bildiklerinden, yanılmayacakları ileri sürmezler. ( Thomas Jefferson) Aptallar akıllarından pek az şey öğrenirler, ama akıllar, aptallardan çok şey öğrenirler. ( M.P. Cato) Akıllı olmak da bir şey değil, mühim olan o aklı yerinde kullanmaktır. ( Descartes) İnsanlar akılsızlıkları yüzünden alınlarında yazılı olandan daha acı çekerler. ( Eflatun) İnsan, talihsizlikten ve mutsuzluktan değl, akılsızlıktan korkmalı. ( Thomas Carlyle) Akılsızlar, hırsızların en zararlılarıdır. Zamanınızı ve neşenizi çalarlar. (Goethe)
Tugbam sitesinde en güzel Araştırma İle İlgili Güzel Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Araştırma İle İlgili Güzel Sözler Araştırma ile ilgili sözler Araştırma Hakkında Sözler Araştırmayla ilgili sözler
– Araştırma, düşmesini bilenlerin ilk ve son isteğidir. ( Samuel Johnson)
– Her zaman ara, bir gün altın ararken bakır bulursun, yarın bakır ararken altın bulursun. (Descartes)
– Bir kimseyi eleştirmeden önce, o işin aslını anlamalıdır. ( Thomas Carlyle)
– İnsanları incelemek, kitapları incelemek daha lüzumludur. ( La Rochefoucauld)
Tugbam sitesinde en güzel Kitaplarla ilgili güzel sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kitaplarla ilgili güzel sözler
Kitaplar ile ilgili sözler Kitaplar hakkında güzel sözler Kitaplar Hakkındaki Sözler
Kitap Hayatı Okumaktır ( Orhan Hocamızın imzası:) )
İyi kitaplar en gerçek dostlarımızdır. (Francis Bacon)
İlk defa yeni bir kitap okumaktansa, okunmuş bir kitabı tekrar okumak daha yararlıdır. (Lord Dudley)
Kitaplıklar aklin tedavi yerleridir. (Scilus)
Bugünün gerçek üniversitesi, bir kitaplıktır. (Carlyle)
Kitap ruhun ilacıdır. (Japon Atasözü)
Bir tek kitap yazmak için yarim kitaplık eser okunmalıdır. (Samuel Johnson)
Bir insanın değeri okuduğu kitaplarla ölçülür. (Herbert Spencer)
Bir insana okuma aşkı ve onu tatmin edecek kitap verin; emin olun ki bu adam mutlu olacaktır. (Sir John Herschell)
Kitaplar insanların yolunu aydınlatır. (Çin atasözü)
Kitap aklin ilacıdır. (Ovidius)
Okula her şey yapabilirsiniz, ama okulun kitaplığı yoksa, hiçbir şey yapmamış olursunuz. (j. ferry)
Bütün boş zamanınızı gazeteye bağlamayın. ona vereceğiniz zamanın yarısını ayırarak size yeni bir şeyler öğretecek kitapları okuyun. (dale carnegie)
Ulusları ilerleten, yükselten zengin kitaplardır. (anatole france)
Yabani uluslar dışındaki her ülke kitaplar tarafından yönetilir. (voltaire)
Yasalar ölür kitaplar ölmez. (bulwer – lytton)
Yaşayan insan zekası, ölmüş insanlarla en iyi ilgiyi kitaplarla kurar. (bouee)
Hiçbir iyi kitap birdenbire gerçek yüzünü göstermez. (caryle)
Mümkün olsaydı her karış toprağa buğday eker gibi kitap ekerdim. (horace)
Kitap tek ölümsüzlüktür. (rusuf chodte)
Kitapsız yaşam kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır. (Seneca)
Kitap seyahatten başka bir şey olmayan yaşamda en iyi silahtır. montaigne)
Kitaplar zekanın çocuklarıdır. (jonathan swift)
Kitaplar yaşadıkça geçmiş diye bir şey olmayacaktır. (bulwer – lytton)
Kitaplar uygarlığın önderliğini yapan ışıklardır. (roosevelt)
Tanrım bana kitap dolu bir evle çiçek dolu bir bahçe ver. (konfüçyüs)
Kitaplarım bana yetecek kadar büyük bir krallıktır. (william shakespeare)
Kitaplar hiç solmayacak bitkilerdir. (herrik)
Bir kitap yürekten gelmişse, ancak o zaman başka yüreklere ulaşabilir. (carlyle)
Kitaplar düşüncelerin mezarlarıdır. (longfellow)
Kitaplar kaybolmuş kafaların anıtlarıdır. (sir william davenant)
Kitaplardan daha iyi bir yol arkadaşı bilmiyorum. (h.fletcher)
Ben kitaplarımı yaratmadan kitaplarım beni yarattılar. (montaigne)
Bir ulusun en değerli hazinesi, onu yükselten yayınıdır. (churchill)
Bir kitap en iyi arkadaştır. bugün için ve ebediyen… (m. f. tupper)
Kitapları süs olarak dolap içinde tutmanın hiçbir değeri yoktur; çünkü o zaman kitapla diğer eşyalar arasında bir ayırım yapamayız. (john k. bangs)
Kitapların düşmanları insanlarınki ile aynidir: ateş, nem, zaman ve içindekiler. (paul alery)
İçinde bir şey bulunmayacak kadar kötü bir kitap yoktur. (balzac)
Bazılarının yaşaması yeryüzüne bir yüktür, ama iyi bir kitap, usta bir kafanın yaşamdan sonraki Yaşam için mumyalanmış bir hazine gibi saklanmış en değerli yaşam öğesidir. (john milton)
Kitaplar benim sevgili dostlarım, gerçek yol gösterenlerimdir. çünkü ikiyüzlülük etmeden, bana görevlerimi anımsatırlar. (alphonse daudet)
Kitapların kapaklarını öperim. hiç değilse kapaklar isteseler bile kitapların içine bakamazlar. (william cawper)
Kitapların yakıldığı yerde insanlar da yakılır. (heinrich heine)
Kitaplarda her zaman kendimizi buluruz. yine de her seferinde okuduğumuzda hayran kalıp Yazarını deha olarak adlandırmamız ne tuhaftır. (thomas mann)
Otuz yaşına gelinceye kadar kitapları sevmeyen, sonraları da onları anlayacak kadar sevmeyecektir. (Clarendon)
Eğer bizi yaşamaya ve daha büyük bir susamışlıkla içmeye yöneltemiyorsa kitapların ne anlamı var? (henry miller)
İyi kitabin övgüsü kendi içinde saklıdır. (alman atasözü)
Kitaplar çoğunlukla kitabi yazan kimselerin en iyi duygularını, en doğru düşüncelerini, en sağlam kanılarını, en temiz umut ve ülkülerini taşırlar. (victor hugo)
Yedi eski kitap kafa kafaya verirse, mutlaka bir yenisi doğar. (alman atasözü)
Okuduğunuz bir yapıt sizi fikren yükseltir, içinizi doldurursa onun hakkında hüküm vermek için başka bir kural aramayınız; yapıt iyidir ve usta elinden çıkmıştır. (la bruyére)
Size en çok yardim eden kitaplar, sizi en çok düşündüren kitaplardır. (teodor walker)
Okuduğun kitabin sana egemen olmasına izin verme, sen ona egemen ol. (george christaph lichtenberg)
Kitaplar insanlara çoğunlukla kendi talihlerini açmak için yetenek aşılarlar. (anonim)
Kitapları iki gruba ayırmak mümkündür: günün kitapları ve her zamanın kitapları. (ruskin)
Kitapların kendi kaderleri vardır. (teretianus maurus)
Yatmadan önce okuyabileceğiniz iyi bir kitap ya da dergiye sahip olduğunuzu bilmek zevklerin en büyüğüdür. (v. nabokov)
Bal suyu tatlıdır, şeker iyidir; ama kitabin tadı ikisinden de iyidir. (kiril – turof psikoposu)
Kitap dolu bir kitaplık, bir bilim adamına en güzel bir bahçeden daha güzeldir. (yehuda ben tibbon)
Aslında her kitap yalnızca yazarın dostları ve sevdikleri için yazılmış. (goethe)
Tek kitaplı insandan kork. (Latin atasözü)
Her devrin kitabi vardır. (arap atasözü)
Kitabın görüntüsü yürekten üzüntüyü kovar. (Fas atasözü)
İyi kitap kendini över. (alman atasözü)
Bütün kitaplarımı severim; sevmeseydim yazmazdım. (aziz nesin)
Kitaplık kurmak, tapınak yapmak kadar kutsaldır. (victor hugo)
Kitaplar da dostlar gibi az, fakat iyi seçilmiş olmalıdırlar. (jonerianna)
İyi bir kitap bir hazineye benzer; sıkıntılı zamanlarda onun yerine geçer. (halig)
Kitaplar sessiz öğretmenlerdir. (gellius)
Yetişen zekaları kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkumdurlar. (ovidius)
Kitaplar kendinize ve başkalarına saygı duymayı öğretecek, yüreği ve akli, dünya ve insanlık sevgisiyle dolduracaktır. (maksim gorki)
Bir insani öldüren, tanri’nin aynası, akil sahibi bir yaratığı öldürmüş olur; ama aklin ürünü olan kitabi yok eden, aklin kendisini yok etmiş olur. (john milton)