Posts Tagged ‘KKTC’

İsrail, Güney Kıbrıs’ta PKK’lıları besliyor

Pazar, Temmuz 1st, 2012

A Haber’de yayınlanan Mehmet Ali Önel Yönetimindeki Deşifre Programı’nın bu haftaki konuğu KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’ydu.1 Temmuz’da Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nın Kıbrıs Rum Kesimi’ne geçmesinin ardından, Türkiye ve KKTC”nin yol haritasının ne olacağının, konuşulduğu programda Derviş Eroğlu çok çarpıcı açıklamalarda bulundu…
 
Eroğlu,Kıbrıs Rum Kesiminin tek başına Avrupa Birliği’ne alınmasının büyük bir hata olduğunu belirtirken, bundan sonraki süreçte de Türkiye ile birlikte hareket edeceklerini sözlerine ekledi..
 
İSRAİL, GÜNEY KIBRIS RUM KESİMİ’NDE 3 BİN PKK”LIYA ASKERİ EĞİTİM VERİYOR
 
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden canlı yayınlanan programda İsrail -Türkiye gerginliğine de değinen, Derviş Eroğlu, İsrail’in Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki PKK kamplarında 3 bin PKK’lıya askeri eğitim verdiğini, şu ana kadar eğitimden geçen 15 bin PKK’lının da Kandile gönderildiğini ileri sürdü…
 
İSRAİL- RUM TATBİKATI TÜRKİYE’YE KARŞI YAPILDI
 
KKTC Cumhurbaşkanı, Derviş Eroğlu, geçtiğimiz aylarda Akdeniz’de gerçekleşen İsrail- Kıbrıs Rum Kesimi tatbikatının da Türkiye’ye karşı gerçekleştirildiğini belirtti. Güney Kıbrıs’tan İsrail’e, İsrail’den de Kıbrıs Rum Kesimi’ne gemilerle silah taşındığına dikkat çeken Eroğlu, Avrupa Birliği’nin Rumlar’a göz yummasını eleştirdi…
 
RUSYA, GÜNEY KIBRIS ÜZERİNDEN SURİYE’YE YARDIM EDİYOR
 
Derviş Eroğlu , Rusya’nın Kıbrıs Rum kesimi üzerinden Suriye’ye ciddi manada silah yardımı yaptığına dikkat çekerken, “Suriye’nin Türk Savaş Uçağını düşürecek bir teknolojiye sahip olmasını da Rusya”ya bağlıyorum” dedi…

A Haber

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a şamaroğlanı cevabı

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Kılıçdaroğlu, Balıkesir’in Burhaniye ilçe belediyesi tarafından KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş anısına düzenlenen, ”23. Burhaniye-Ören Turizm Kültür ve Sanat Festivali”nin açılışına katıldı.

Belediye Başkanı Fikret Akova’nın Atatürk anıtına çelenk sunmasının ardından Kılıçdaroğlu, Rauf Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş, Akova ve vatandaşlarla, Cumhuriyet Meydanı’ndan Burhaniye Belediyesi’nin yeni hizmet binasına kadar yürüdü.

Kılıçdaroğlu, binanın açılışında, festivalin merhum Rauf Denktaş anısına düzenlendiğini belirterek, kendisiyle yıllar önce tanıştığını söyledi.

Denktaş’ın, uzun yıllar mücadele verdiğini, bir ideal insanı, bir dava ve devlet adamı olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, merhum cumhurbaşkanının inandığı şeylerden ödün vermediğini vurguladı.

Rauf Denktaş’ın ağır bedeller ödediğini ancak bu bedelleri ödemekten çekinmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

”Eğitimini yaptı, hukuk adamı, dava adamı oldu. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin bütün gereklerini yerine getirmeye çalıştı. Mücadele etti, rahmetli Ecevit’le omuz omuza verdi 1974’te bağımsız Kıbrıs’ı kurdu. O, bir dava adamıydı. Cenaze törenine de katıldım. O Sadece KKTC değil, Türkiye’deki olumsuzluklar konusunda da görüş bildiriyordu. Görüş bildirmek en çok onun hakkıydı. Eleştirmek de onun hakkıydı. Çünkü o dava adamıydı. Biz kendi bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü, birileri bize altın tepside verdi diye kazanmadık. Ağrı bedeller ödedik. İlk ağır bedeli Çanakkale’de, sonra ulusal Kurtuluş Savaşı’nda ve daha sonra Kıbrıs’ta ödedik. Ödün vermedik, bağımsız Türkiye’yi sonuna kadar mücadele ederek kazandık.”

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yedi düvele karşı savaş açtığını, özgür, bağımsız, çağdaş, onurlu Türkiye’yi kurabilmek için mücadele verdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ”Hiçbir zaman bir liderin önünde diz çökmedi. Kimseden lütuf beklemedi. ‘Aç kalırım ama onurumu korurum’ dedi” ifadesini kullandı.

-”Savaş bizim neyimize”-

Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün düşmanının bile saygı duyduğu büyük lider olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

”Şimdi geldiğimiz noktaya bakın. Bütün komşularımızla barış içinde yaşamamız lazım. Savaş bizim neyimize. Niye savaş tamtamlarını çalıyoruz? Barış ve huzur içinde yaşamak varken, birbirimizi kucaklamak varken. Mustafa Kemal, yedi düvele karşı savaştı ama savaşı bitirdikten sonra  ‘savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir’ demiştir. Hiçbir zaman savaştan yana politika izlememiştir. Kendi ülkesine gelen düşmanlardan kurtulmak istemiştir. Bir başka ülkenin toprağını işgal etmek gibi düşüncesi olmamıştır. Yedi düvele karşı savaştıktan sonra, ‘ben yurdumda da dünyada da barış istiyorum’ demiştir. ‘Yurtta barış dünyada da barış’ O’nun temel ilkesi olmuştur.”

Şimdi gelinen noktanın farklı olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, ”Eğer, başka ülkenin veya ülkelerin veya egemen güçlerin Ortadoğu’daki taşeronluğunu üstlenirseniz Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihine ters düşmüş olursunuz. Hiç kimse ama hiç kimseye hakaret etmeyiz, savaş tamtamları çalarak hiç kimsenin üzerine yürümeyiz. Kendi coğrafyamızın onurlu, büyük devleti olarak herkesi kucaklamaya çalışırız” dedi.

Kılıçdaroğlu, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Türk cumhuriyetlerini içine alan çemberde çok sayıda etnik kimlikte ulus bulunduğuna değinerek, bu çemberde farklı inançlarda, düşüncede insanların yaşadığını söyledi.

Bu çember içinde Türkiye Cumhuriyeti’nin, ağırlığı Müslüman olan, onurlu duruşuyla her zaman saygı duyulan bir cumhuriyet olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ”Bu, Türkiye Cumhuriyeti’ni var eden Mustafa Kemal’in felsefesidir. Onun laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkesidir. Bu ilkelerden ödün vermeden yolumuza devam edeceğiz. Bizi biz yapan, onurlu devlet kılan yapı budur, Mustafa Kemal’in felsefesidir. Biz ülkemizi seviyoruz, insanımızı seviyoruz” diye konuştu.

-Terör sorunu-

Kemal Kılıçdaroğlu, son zamanlarda, son 30 yılda, Türkiye’yi sorunla karşı karşıya getiren ülkeler bulunduğunu dile getirerek, ülkede ”Terör” denilen bir belanın yaşandığını söyledi.

”Bunu da aşmak zorundayız” diyen Kılıçdaroğlu, ”Bunu aşmanın yolu siyaset kurumunun görev yapmasıdır. Bunu aşmanın yolu, siyasetçilerin bir araya gelmesidir. Bunu aşmanın yolu aldığımız oyun hakkını vererek, bu sorunu çözmek için masaya gelip, düşüncelerimizi özgürce tartışmaktır. Eğer siz bu sorunu birileri çözsün diye ihale ederseniz, Türkiye’nin emin olun dostu yoktur” ifadesini kullandı.

Dış politikanın, ülkelerin ortak çıkarları üzerinde yükseldiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, ”Çıkarları, başka ülkelerin çıkarlarına endekslerseniz her zaman kaybederseniz. Türkiye, Mustafa Kemal’in cumhuriyeti, onun getirdiği onurlu Türkiye Cumhuriyeti, bu ilkeden hiç sapmamıştır, bundan sonra da sapmamalıdır. Temel hedefimiz onurlu, dik duran, bölgesinde güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti’dir” dedi.

Kılıçdaroğlu, kentli olmanın hayatı, dünyayı sorgulamak olduğuna değinerek, kentliliğin özgürce dolaşabilmek, düşündüğünü özgürce dile getirebilmek anlamına geldiğini ifade etti.

Kentte yaşayıp, düşünülenler özgürce dile getirilemiyorsa, bir sorun olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

”Kentli olup, kentte yaşayıp, çocuğunu üniversiteye gönderen bir anneyi düşünün. Kentli olmak, eğer o annenin çocuğu, parasız eğitim istedi diye, bir pankart açtı diye 11 yıl hapse mahkum ediliyorsa, o annenin dramını kentli olarak bilmemiz ve yaşamamız demektir. Kentli olmak hesap vermek demektir. Gerçek adaletin önünde hesap vermek demektir. Eğer siz YÖK denen kurumun başkanlığını yapmışsanız, bütün üniversitelere hizmet etmişseniz, gün gelip devran dönüp birileri sizden bilgi istemek, size hesap sormak istiyorsa, siz yurt dışında tatilde iseniz, ‘evet, ben aranıyorum, ülkemde aranıyorum, benden hesap soracaklarmış, ülkeme gideceğim ve hesabımı vereceğim’ diyorsanız ve geliyorsanız ülkenize, yargıcın önüne geçiyorsanız, yargıç, ‘yurt dışından geldi ama kaçabilir, onun tutuklanması gerekir’ diye karar veriyorsa, o karara kentli olarak ortak tepki vermemiz gerekir.”

”Kimin şamar oğlanı olup olmadığını da milletimiz takdir edecektir” 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ”Kimin şamar oğlanı olup olmadığını da milletimiz takdir edecektir” dedi. 

Kılıçdaroğlu, açılışını gerçekleştirdiği Burhaniye Belediyesi’nin hizmet binasını gezdi. Belediye Başkanı Fikret Akova’ın makamında bina hakkında bilgi alan Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir basın mensubunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Pazar günü Başbakanlık’ta yaptıkları görüşmeyle ilgili sözlerinin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

”Başbakanlık’tan gelen yazıda bize bilgi verileceği söylendi. Herhangi bir şekilde görüşümüz sorulmadı. Görüşümüz sorulmadığı ve bilgi verildiği için biz de bilgi edindik. Edindiğimiz bilgilerin gazetelerde yer alan bilgilerden farklı olmadığını da açıkladık. Şamar oğlanı olayına gelince, ben Türkiye’de her yurttaşın bildiği bir gerçeği dile getirdim. Fazla bir yorum yapmaya gerek yok. Kimin şamar oğlanı olup olmadığını da milletimiz takdir edecektir.” 

Kılıçdaroğlu, ”Leyla Zana ve Başbakan görüşmesi”ne ilişkin soruyu ise yanıtsız bıraktı. 

Kılıçdaroğlu daha sonra uçakla Ankara’ya gitti.

Özgürgün: Kediye ciğeri de teslim ettiniz

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Rum kesiminin yarın başlayacak Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığıyla ilgili AB’nin yaptığı yanlışlara işaret ederek, “Adam batmış, kediye ciğeri de teslim edersiniz, demek ki AB buymuş” diye konuştu.

KKTC Dışişleri Bakanı Özgürgün, Rum yönetiminin yarın başlayacak AB dönem başkanlığını Anadolu Ajansı’na değerlendirdi.

Kıbrıs Rum kesiminin ekonomik krizden çıkmak için AB destek mekanizmasına başvurduğunu, Rum yönetiminin bu ortamda AB’ye başkanlık edeceğini belirten Özgürgün, bunun, AB’nin ne kadar açmazda olduğunu gösterdiğini ifade etti. Özgürgün, “Hem sistemi iyi kuramamışlar hem de bir şekilde AB’nin nasıl bir birlik olduğu konusunda çok büyük şüpheler var. Rumların dönem başkanlığında sanki foya meydana çıktı. Birliğin lider ülkesi konumundaki Almanya ‘kediye ciğeri teslim ettik’ açıklaması yapıyor” dedi.

Rum tarafının, Kıbrıs konusunda anlaşma olmadan, sorunlu bir bölgeden AB dönem başkanlığını üstlendiğini, buna ekonomik sorunların da eklendiğini kaydeden Özgürgün, bu durumunun, birliğin ilkelerini sorgulatan, ilkesiz bir birlik görüntüsü verdiğini ve AB’nin sağlam olmayan temeller üzerine oturduğunu gösterdiğini kaydetti.

AB’nin kendi içinde büyük açmazları ve sıkıntıları barındırdığını, Kıbrıs’ın buna en açık örnek olduğunu ifade eden Özgürgün, Kıbrıs sorunu yanında Rum tarafının ekonomisinin da batma aşamasına geldiğini belirtti.

AB’nin Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğüne katkı yaptığını ifade den Özgürgün, şöyle devam etti:

“Bizim bakışımız, AB gerçekten çok büyük bir hata yaptı. Kıbrıs sorununu kendi içine alıp barındırarak daha da büyük çıkmaz yaşıyor. Kıbrıs sorununun çözümüne de katkı yapmadı. Tam tersi, Kıbrıs sorununun daha da çözümsüzleşmesine katkı sağlamış oldu. Çünkü, Rum tarafı, ‘ben AB üyesiyim ister gelin, ister gelmeyin. AB üyesi olarak Kıbrıs cumhuriyeti tanınıyor, isterseniz onun altında uzlaşalım, devam edelim’ gibi uzlaşmaz bir tavır aldı.”

-“İlgi durumu değiştirmeyecek”-

Rumların dönem başkanlığı süresinde, Avrupalıların Kıbrıs’a ilgisinin artmasıyla, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda bir şeyin değişmeyeceğini kaydeden Özgürgün, AB’nin, üyesi olan Rum tarafına baskı yapacak mekanizması ve isteğinin olmadığını, bunu geçmişte gördüklerini söyledi.

Kıbrıs sorunu çözülmeden Rumların üyeliğe alınmasıyla yapılan hatayı artık AB’nin de gördüğünü, ancak, “oldu bir kere ne yaplım” dendiğini ifade eden Özgürgün, “(Oldu bir kere ne yapalım) nasıl bir politikadır, nasıl bir öngörüsüzlüktür. ‘Oldu artık ne yapalım’la olur mu, siz bunu yanlış yaptınız. ‘Oldu artık ne yapalım’ dediğiniz zaman, işin üzerine sünger çekiyorsunuz. Yani birini öldüreceksiniz ondan sonra ‘kazaydı oldu artık ne yapayım’, olur mu, bunun cezası var. Dönem başkanlığı da verirsiniz, her şeyi de yaparsınız, adam batmış, kediye ciğeri de teslim edersiniz, demek ki AB buymuş” diye konuştu.

Bu durumda, haklı oldukları bir durumun da ortaya çıktığına işaret eden Özgürgün,  “(Çözüm müzakerelerinde) Niye biz BM şemsiyesi diyoruz, AB taraflıdır, AB yanlıştır diyoruz, işte bunlardan” dedi.

Eroğlu, Kıbrıs için ‘zaman’ şartı koştu

Çarşamba, Haziran 27th, 2012

Cumhurbaşkanı Eroğlu, bir heyeti kabulünde yaptığı açıklamada,  Kıbrıs müzakerelerinin yeni koşullarda devam ettirilmesi gereğini vurgulayarak  uzlaşmaya niyeti olmayan Rum tarafının her istediğinin verilmesi halinde Kıbrıs Türkünün adada yaşama şansı kalmayacağını belirtti.

Kıbrıs Rum yönetiminin AB Dönem Başkanlığı konusunda endişe edecek bir durum bulunmadığını ve, müzakerelerin teknik düzeyde devam ettirileceğini kaydeden Eroğlu, ”Çünkü 1 Temmuz’dan sonra görüşmelerin devam etmesinden bir sonuç almak mümkün değil. Bu görüşü BM Genel Sekreteri de ortaya koymuştur” dedi.

Eroğlu, Türk ve Rum üyelerden oluşan 7 teknik komitenin güven artırıcı önlemlerle ilgili çalışmaları müzakere etmesini sağlayacaklarını belirtti.

Kıbrıs müzakerelerinin yıllardır ”ucu açık” bir şekilde devam ettiğini ve bir sonuca varılamadığını ifade eden Eroğlu, Rum yönetiminin Türk tarafını müzakere masasında 40 sene daha tutma gayretinde olabileceğini belirterek, şöyle devam etti:

”Halkımızın artık öyle bir tahammülü yoktur. Ucu açık şekilde değil, bir zaman limiti konularak müzakerelerin devam ettirilmesi gerekir.. Kıbrıslıca bir çözümse bu, o zaman sadece Rumlar’ın ‘hayır’larına göre müzakere edecek değiliz. Bizim de ‘hayır’larımız vardır. Dolayısıyla iki tarafın ‘evet’ diyeceği noktalarda buluşalım. Buna göre müzakereleri devam ettirelim.

Rumların ‘evet’ demesini beklersek, bu 100 sene daha müzakereleri devam ettirmek demektir. Onun için bir zaman limiti olması lazım. Müzakereleri bir zaman limitine bağlayalım. O güne kadar şöyle ya da böyle bir anlaşma olursa olur. Olmazsa alternatifler o zaman ortaya çıkar. Ama şu anda müzakereleri yeni koşularda devam ettirebiliriz. Bunu hem yazılı hem de sözlü olarak hem BM’ye açık bir şekilde ifade ettik.”

Eroğlu, Kıbrıs için ‘zaman’ şartı koştu

Çarşamba, Haziran 27th, 2012

Cumhurbaşkanı Eroğlu, bir heyeti kabulünde yaptığı açıklamada,  Kıbrıs müzakerelerinin yeni koşullarda devam ettirilmesi gereğini vurgulayarak  uzlaşmaya niyeti olmayan Rum tarafının her istediğinin verilmesi halinde Kıbrıs Türkünün adada yaşama şansı kalmayacağını belirtti.

Kıbrıs Rum yönetiminin AB Dönem Başkanlığı konusunda endişe edecek bir durum bulunmadığını ve, müzakerelerin teknik düzeyde devam ettirileceğini kaydeden Eroğlu, ”Çünkü 1 Temmuz’dan sonra görüşmelerin devam etmesinden bir sonuç almak mümkün değil. Bu görüşü BM Genel Sekreteri de ortaya koymuştur” dedi.

Eroğlu, Türk ve Rum üyelerden oluşan 7 teknik komitenin güven artırıcı önlemlerle ilgili çalışmaları müzakere etmesini sağlayacaklarını belirtti.

Kıbrıs müzakerelerinin yıllardır ”ucu açık” bir şekilde devam ettiğini ve bir sonuca varılamadığını ifade eden Eroğlu, Rum yönetiminin Türk tarafını müzakere masasında 40 sene daha tutma gayretinde olabileceğini belirterek, şöyle devam etti:

”Halkımızın artık öyle bir tahammülü yoktur. Ucu açık şekilde değil, bir zaman limiti konularak müzakerelerin devam ettirilmesi gerekir.. Kıbrıslıca bir çözümse bu, o zaman sadece Rumlar’ın ‘hayır’larına göre müzakere edecek değiliz. Bizim de ‘hayır’larımız vardır. Dolayısıyla iki tarafın ‘evet’ diyeceği noktalarda buluşalım. Buna göre müzakereleri devam ettirelim.

Rumların ‘evet’ demesini beklersek, bu 100 sene daha müzakereleri devam ettirmek demektir. Onun için bir zaman limiti olması lazım. Müzakereleri bir zaman limitine bağlayalım. O güne kadar şöyle ya da böyle bir anlaşma olursa olur. Olmazsa alternatifler o zaman ortaya çıkar. Ama şu anda müzakereleri yeni koşularda devam ettirebiliriz. Bunu hem yazılı hem de sözlü olarak hem BM’ye açık bir şekilde ifade ettik.”

Rumların dönem başkanlığına Füle’den destek

Pazar, Haziran 24th, 2012

Kıbrıs Rum kesiminde bulunan Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle,  Kıbrıs Rum yönetiminin AB dönem başkanlığını devralacak olmasının, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla başlatılan müzakerelerin devamına engel teşkil etmediğini savundu.

Stefan Füle, KKTC ve Kıbrıs Rum kesiminde yaptığı 2 günlük temaslarının sonunda, Rum tarafındaki Avrupa Komisyonu temsilciliğinde düzenlediği basın toplantısında, ”Bu ziyaret, Rum tarafının AB dönem başkanlığının başarılı olacağı ve müzakerelerin devamının bununla çelişkili olmayacağı yönündeki inancımı belirtme fırsatı tanımıştır” dedi.

Füle, AB’nin, Kıbrıs sorununun çözümü yönünde taraflara daha etkin bir şekilde yardımcı olabilmek için kendi rolünü değerlendirdiğini belirtti.

Adadaki liderler ve siyasi parti başkanları ile yaptığı görüşmelerde müzakerelerdeki çıkmazdan duyduğu derin endişeyi ve iki toplum arasındaki diyaloğun devamının önemini dile getirdiğini aktaran Füle, ”Mevcut durum bir seçenek değildir. Kapsamlı bir çözüme varma ve adayı yeniden birleştirmenin alternatifi yoktur” dedi.

”B planının” bulunmadığını, çözümün getireceği faydaların liderlerin vereceği tavizlerden çok daha büyük olduğunu kaydeden Füle, ”En kötü sonuç müzakerelerin durmasıdır” ifadesini kullandı

”Kıbrıs Rum yönetiminin AB dönem başkanlığının Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki çalışmaları da olumlu etkileyebileceğini” savunan Füle, şunları söyledi:

”Avrupa Biriliği Konsey Başkanlığı boyunca tüm gözler Kıbrıs Türk toplumu da dahil olmak üzere adada olacak ve Kıbrıs sorununun çözümündeki aciliyet de artacak. Başarılı bir konsey başkanlığı ardından Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki vizyonumu temaslarım esnasında yineledim.”

-”Kıbrıs’a tekrar geleceğim”-

Kıbrıs Rum yönetiminin AB başkanlık döneminin, Avrupa Komisyonu’nun Kıbrıslı Türklerle ilişkilerini donduracağı anlamına gelmediğini kaydeden Füle, ”Bunun aksine, muhataplarımla ilişkilerimizi yoğunlaştıracağız. Yaz tatili ardından görüşmelere devam etmek için geri geleceğim” dedi.

Kıbrıs’ın güney ve kuzeyindeki siyasi partilerin başkan ve temsilcileriyle bir araya geldiği akşam yemeğinden olumlu mesajlar aldığını ifade eden Füle, ”Onları geçmiş hakkında değil de gelecekle ilgili konuşmalarını görmek beni umutlandırmıştır” diye konuştu.

Füle, Avrupa Komisyonu olarak Kuzey ve Güney Kıbrıs arasında ticareti düzenleyen Yeşil Hat Tüzüğü, AB Mali Yardım Programı ve AB’nin hazırladığı ancak hayata geçirilemeyen Direkt Ticaret Tüzüğü’nden Kıbrıslı Türklerin daha çok yararlanabilmesi için çok çalıştıklarını anlatarak, her iki toplumun temsilcileri ile “Yeşil Hat Tüzüğü’nden tam olarak yararlanabilmenin yollarını” görüştüğünü dile getirdi.

-”AB kendi rolünü değerlendiriyor”-

Komisyon’un Kıbrıs sorunundaki üstlenebileceği rolü gözden geçireceğini belirten Füle, ”Avrupa Birliği, daha etkin bir şekilde taraflara kapsamlı çözüm yolunda yardımcı olabilmek için kendi rolünü değerlendiriyor” dedi.

Kıbrıs Rum yönetiminin AB dönem başkanlığının müzakereleri olumsuz yönde etkileyeceği algılamasının yanlış olduğunu da savunan Füle, ”Tam aksine, politikacılar için olumlu bir seyre çevrilmesi yönünde bir fırsattır. Bu geri gelmem için de bir nedendir” diye konuştu.

”Kıbrıs müzakerelerinin ileri götürülebilmesi için nasıl bir yöntem öngördüğünün” sorulması üzerinde Füle, ”Tüm seçenekler masadadır. Her iki lider de bana kapsamlı bir çözüme bağlı kaldıklarını söyledi.  Kıbrıslı Rum lider tarafından dönem başkanlığı sürecinde dahi Kıbrıslı Türk liderle bire bir görüşmeden yana olduğunu açık bir şekilde bana ifade edilmiştir. Hemen hemen aynı bağlılığı Eroğlu’ndan da aldım” ifadelerini kullandı.

Füle, adaya ziyaret amacının, görüşmelerin formatını tartışmak olmadığını, taraflara diyalog fırsatını kaçırmamaları gerektiğini anlatmak için geldiğini söyledi.

-Türkiye ve AB müzakereleri-

Türkiye’nin AB müzakereleri sürecinde yeni fasılların açılma olasılığının sorulması üzerine de Füle, Türkiye konusunda oluşturulacak ”olumlu gündemin” önemine vurgu yaptı.

Füle, 3 hafta önce 3. fasılda Temel Özgürlük ve Adalet ile ilgilenecek Çalışma Grubu’nu oluşturduklarını kaydederek, bunun, ”Türkiye’deki reformlara AB’nin gösterge olmaya devam ettiği” anlamı taşıdığını ifade etti. 

Yeni seçimlerden sonra Türkiye’nin AB üyeliğine farklı açılardan bakılabileceğini kaydeden Füle, ”Her iki taraftaki endişeyi gidermek için (fasıllarla ilgili) listenin genişletilmesinin en iyi yöntem olduğuna inanıyorum” dedi.

Kıbıs Rum tarafında Şubat 2013’te yapılacak başkanlık seçimlerinin AB dönem başkanlığını etkilemeyeceği görüşünü de aktaran Füle, küçük ülkelerin AB dönem başkanlıklarının daha başarılı geçtiğini söyledi.

KKTC’de Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı ve Başbakan İrsen Küçük, anamuhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu, Rum tarafında ise Rum lider Dimitris Hristofyas başta olmak üzere bir dizi temaslarda bulunan Füle, bu gece Kıbrıs’tan ayrılacak.

Beşir Atalay’ın Türkiye’ye dönüşü ertelendi

Pazar, Haziran 24th, 2012

Lefkoşa Büyükelçiliği’nden verilen bilgiye göre, bugün saat 20.30 sıralarında KKTC’den ayrılması planlanan Atalay’ın, yarın sabah yola çıkacağı bildirildi.