Posts Tagged ‘Kuzey Irak’

Yaşadıklarını henüz unutmadılar

Cuma, Haziran 29th, 2012

Irak’taki işkence ve şiddet mağdurları hâlâ iyileşmeye çalışıyor. Zira acıların dindirilmesi hayli uzun bir yolculuk gerektiriyor.

Salih Ahmed, işkence mağdurlarını uzun zamandır yakından tanıyor. Aile terapisti Ahmed, işkence mağdurlarının tedavi gördüğü Almanya’nın Berlin kentindeki “Hayatta Kalanlar Merkezi’nin” 1992 yılından bu yana yöneticisi. Burada dünyanın dört bir yanından gelen mağdurlara tıbbî ve psikolojik destek sunuluyor.

Salih Ahmed üç yıl kadar önce memleketi Kuzey Irak’ta da Saddam Hüseyin mağdurlarının ücretsiz yardım alabileceği bir tesis kurmuş. Irak’ta hâlâ Saddam döneminin izleri silinmeye çalışılırken, Uluslararası Af Örgütü geçtiğimiz günlerde Suriye’de de işkence ve insan hakları ihlallerinin yaşandığına dikkat çekti. Geçmişte Irak’ta, şimdi de Suriye’de işkence, güvenlik güçlerinin sıradan bir uygulaması. Salih Ahmed, “Sorgulamalarda şüpheliler itirafa zorlanıyor. Tutuklular her yerde vahşice dövülüyor, ardından askıya alınıyorlar, bazen hayaları buruluyor. İşkence mağdurları kendilerini kurtarmak için genellikle işlemedikleri suçları kabul ediyor. Çünkü maruz bırakıldıkları acıya daha fazla katlanamıyorlar” diyor.

‘Aşağılayıcı durumlara maruz kalmışlar’

Salih Ahmed; doktor, psikolog ve sosyal danışmanlardan oluşan ekibi ile daha çok kadın ve çocukların tedavilerine yardımcı oluyor. İşkence, mağdurlarda sadece acıya ve utanca yol açmıyor, onların onurlarını da zedeliyor.

Ahmed, “Çırılçıplak soyulmak, arkadan bir cisim sokulması ya da kimyasal maddeye maruz bırakılmak aşağılayıcı bir durum. Oldukça genç olan işkence mağduru hastalarım var. Onlar artık çocuk sahibi olamayacak” ifadelerini kullanıyor.

İşkence Irak’ta Saddam’dan sonra da günlük hayatın bir parçası olarak kaldı. Af Örgütü, Irak’ta işkenceye yol açmakla itham ettiği hükümetleri bu konuda defalarca uyardı. Adam kaçırmalar da Irak’ta hâlâ günlük hayatın bir parçası. Bu da yıllar boyu silinmeyecek izler bırakıyor. Ahmed, “Bir evde 22’den fazla kişinin başının kesilmesine tanık olmak zorunda kalan bir gencin tedavisini sürdürüyorum. Genç her seferinde banyoyu temizlemek zorunda kalmış. Bu onda inanılmaz bir yıkıma yol açmış” diye konuşuyor.

Nefes darlığı ve depresyon

Halepçe… Irak’ın geçmişinde yaşadığı en korkunç deneyim. İran-Irak savaşının bittiği 1988 yılının mart ayında Halepçe kentinde yaşayan Kürtlerin üzerine zehirli gaz bombaları atıldı. Salih Ahmed, Halepçe mağdurlarını tedavi etmek için orada bir terapi merkezi açmış:  “Bedeninde kimyasal yanıklar olan ve nefes darlığı çeken hastalarımız var. Bu, sanki yakında öleceklermiş gibi paniğe kapılmalarına yol açıyor. Ayrıca çok sayıda depresif hastamız var. Geçmişi hatırlayarak travmalarını yenemeyen hastalarımıza daha uzun zaman ayırıyoruz.”

Sadece işkence mağdurları değil, eşleri ve çocukları da işkencenin etkilerini bir ömür boyu taşıyor. Çünkü mağdur, normal bir insan gibi davranamıyor, tepki veremiyor. Eşine ya da çocuklarına şiddet uygulamaları mümkün. Salih Ahmed bu nedenle terapiye bazen aileleri de davet ettiklerini belirtiyor: “Eşi bu şekilde, kocasına karşı nasıl davranması ve onun geçmişiyle nasıl başa çıkması gerektiğini öğreniyor. Zaman zaman çocukları da buraya çağırıyoruz. Bu da ailede dostane bir ortam oluşmasına yardımcı oluyor.”

Ev içi şiddet, ailelerin parçalanması ve muhtemel sorunlar bu şekilde önlenmeye çalışılıyor. Salih Ahmed’in terapileri sayesinde Saddam rejiminin kendini aşağılanmış hisseden yüzlerce mağduru kaybettikleri onurunu bu şekilde geri kazanıyor.

Barzani’den adrese teslim

Cuma, Haziran 29th, 2012

Devrim Tosunoğlu / Levent Albayrak haberi

Son dönemde PKK’dan kaçış arttı, gelişen ilişkilerle birlikte Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’ye bağlı IKDP de ‘kapıda teslim’e başladı. IKDP, sadece haziranda 20’ye yakın PKK üyesini, Türk güvenlik güçlerine teslim etti. Şırnak’ta geçtiğimiz günlerde 15 örgüt üyesi dağdan kaçıp gelmişti. 7’si henüz çocuk yaşta. Küçük PKK’lılar, firar sonrası Peşmerge Karakolu’na sığınıp ‘Bizi Türk askerine götürün’ dediklerini belirtti. Peşmerge,  grubu Habur Sınır Kapısı’na kadar getirmiş. 15 kişi, ‘etkin pişmanlık yasasından’ faydalanarak serbest kaldı. Çocuk yaşta örgüte katılan grubun ifadeleri ise dağa ilişkin önemli ipuçları veriyor…

Kürt halkını da öldürüyorlar

Ö.L.(17): Dağ yaşamını sevemedim, orada bulunanların sadece kendi çıkarları için çalıştığını anladım. Sözde Kürt halkını savunuyor ama Kürt halkını da öldürüyor. Bu gibi şeyler de oradan kaçmamın sebebidir. Kürt halkından haraç alıyorlar.

Kaçırılanları koz gibi kullanacaklar

Ş.S.(17): KCK operasyonlarına misilleme olarak kaçırma eylemlerinin Abdullah Öcalan’ın talimatıyla yapıldığını biliyorum. Kaçırılan asker, polis ve kamu görevlilerinin Zap Kampı’nda tutulduğunu duydum. İlerde koz olarak kullanılacak. Aklımdaydı, tam zamanı diye nöbet sırasında Kalaşnikof’umla Irak’ın köyü Bermize’ye geldim, KDP karakoluna teslim oldum.

Ne nişanlımı ne de umduğumu buldum

M.A. (16): Nişanlımı görmek için katıldım.  Ne nişanlımı görebildim ne de PKK’da aradığımı buldum. Devletin yaptığı bilgilendirmelere kesinlikle yalan diyorlardı ve teslim olduğunuzda size çok kötü davranılıyor gibi söylemlerde bulunuyorlardı. Hem bize devleti kötülediler. Kaçmak isteyen şahıslara genelde ceza verilir ve hain ilan edilir.

Bana ‘kahraman olacaksın’ demişlerdi

E.B. (14): 2010’da dağa geldim. Önceleri PKK’lılar köyümüze indiklerinde merakla izlerdim. Kahraman olabileceğimi, ailemi fakirlikten kurtarabileceğimi, Kürt halkına büyük yardımlar yapabileceğimi söyleyerek dağa çıkmama sebep oldular. Şehri özleyen, ailesinin yanına gitmek isteyen çocuklara mağara temizleme ve yemek yememe cezası veriyorlardı. Ailemizi unutmamızı, ailemizin Kürt halkı olduğunu söylüyorlardı. Bu kişileri birbirini etkilemesinler diye aynı yerde tutmuyorlar. Geçen yıl bir çocuk cesedini mağaraya getirmişlerdi. Kaçmak isterken polis ve asker tarafından öldürüldüğünü söylediler. Teslim olanların öldürüldüğünü söyleyerek korkuttular. Kamplarda teslim olmak isteyen çok kişinin olduğunu biliyorum. Eğer bizden haberleri olanlar olursa gördükleri polis ya da askere sığınsınlar, korkmasınlar.

Ağabeyimi görmek için gittim

G.Ç.(16): Ağabeyimi görmek için örgüte katıldım. 2012 final yılı olacak deniliyor. Bir belirsizlik yaşanıyor. Hakkari, Şırnak ve Başkale üçgenine büyük saldırılar düşündüklerini biliyorum. Son saldırılarında siyasi süreçle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Öcalan’ı özgürleştirmek, her şeyin bu sene son bulması gerektiği yönünde konuşuluyor.

Akşam

Barzani’den adrese teslim

Cuma, Haziran 29th, 2012

Devrim Tosunoğlu / Levent Albayrak haberi

Son dönemde PKK’dan kaçış arttı, gelişen ilişkilerle birlikte Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’ye bağlı IKDP de ‘kapıda teslim’e başladı. IKDP, sadece haziranda 20’ye yakın PKK üyesini, Türk güvenlik güçlerine teslim etti. Şırnak’ta geçtiğimiz günlerde 15 örgüt üyesi dağdan kaçıp gelmişti. 7’si henüz çocuk yaşta. Küçük PKK’lılar, firar sonrası Peşmerge Karakolu’na sığınıp ‘Bizi Türk askerine götürün’ dediklerini belirtti. Peşmerge,  grubu Habur Sınır Kapısı’na kadar getirmiş. 15 kişi, ‘etkin pişmanlık yasasından’ faydalanarak serbest kaldı. Çocuk yaşta örgüte katılan grubun ifadeleri ise dağa ilişkin önemli ipuçları veriyor…

Kürt halkını da öldürüyorlar

Ö.L.(17): Dağ yaşamını sevemedim, orada bulunanların sadece kendi çıkarları için çalıştığını anladım. Sözde Kürt halkını savunuyor ama Kürt halkını da öldürüyor. Bu gibi şeyler de oradan kaçmamın sebebidir. Kürt halkından haraç alıyorlar.

Kaçırılanları koz gibi kullanacaklar

Ş.S.(17): KCK operasyonlarına misilleme olarak kaçırma eylemlerinin Abdullah Öcalan’ın talimatıyla yapıldığını biliyorum. Kaçırılan asker, polis ve kamu görevlilerinin Zap Kampı’nda tutulduğunu duydum. İlerde koz olarak kullanılacak. Aklımdaydı, tam zamanı diye nöbet sırasında Kalaşnikof’umla Irak’ın köyü Bermize’ye geldim, KDP karakoluna teslim oldum.

Ne nişanlımı ne de umduğumu buldum

M.A. (16): Nişanlımı görmek için katıldım.  Ne nişanlımı görebildim ne de PKK’da aradığımı buldum. Devletin yaptığı bilgilendirmelere kesinlikle yalan diyorlardı ve teslim olduğunuzda size çok kötü davranılıyor gibi söylemlerde bulunuyorlardı. Hem bize devleti kötülediler. Kaçmak isteyen şahıslara genelde ceza verilir ve hain ilan edilir.

Bana ‘kahraman olacaksın’ demişlerdi

E.B. (14): 2010’da dağa geldim. Önceleri PKK’lılar köyümüze indiklerinde merakla izlerdim. Kahraman olabileceğimi, ailemi fakirlikten kurtarabileceğimi, Kürt halkına büyük yardımlar yapabileceğimi söyleyerek dağa çıkmama sebep oldular. Şehri özleyen, ailesinin yanına gitmek isteyen çocuklara mağara temizleme ve yemek yememe cezası veriyorlardı. Ailemizi unutmamızı, ailemizin Kürt halkı olduğunu söylüyorlardı. Bu kişileri birbirini etkilemesinler diye aynı yerde tutmuyorlar. Geçen yıl bir çocuk cesedini mağaraya getirmişlerdi. Kaçmak isterken polis ve asker tarafından öldürüldüğünü söylediler. Teslim olanların öldürüldüğünü söyleyerek korkuttular. Kamplarda teslim olmak isteyen çok kişinin olduğunu biliyorum. Eğer bizden haberleri olanlar olursa gördükleri polis ya da askere sığınsınlar, korkmasınlar.

Ağabeyimi görmek için gittim

G.Ç.(16): Ağabeyimi görmek için örgüte katıldım. 2012 final yılı olacak deniliyor. Bir belirsizlik yaşanıyor. Hakkari, Şırnak ve Başkale üçgenine büyük saldırılar düşündüklerini biliyorum. Son saldırılarında siyasi süreçle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Öcalan’ı özgürleştirmek, her şeyin bu sene son bulması gerektiği yönünde konuşuluyor.

Akşam

Salı, Haziran 26th, 2012

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kandil’in tepesine Türk bayrağı dikilmeden terörün sonlanması mümkün değildir. Bu tarihi görev AK Parti hükümetinin omuzlarındadır.” ifadelerini kullandı.

Partisinin Meclis Grup toplantısında konuşan Bahçeli, Türkiye’nin güvenliği dirliği ve birliği alarm zilleri çaldığını ifade etti. Türkiye’nin iyi yönetilememenin sıkıntısını yaşadığını dile getiren Bahçeli, bölücü terörün vahşi eylemleri ve gelen şehit haberlerinin yürekleri dağladığını vurguladı.

“Anadolu’da barışa katkı vermediğimizi söyleyenler iyi bilsin ki, MHP Türkiye’nin bölünmesini sağlayacak hiç bir masaya oturmayacak ve yanından bile geçmeyecektir. Bizi masaya gelmemekle itham edenler, 2003’ten buyana toprağa düşen 1023 şehidin hesabını vermelidir.” diyen Bahçeli, “Sorarım sizlere, biz daha fazla şehit gelmesi için mi masaya oturacağız? Türkiye’nin ikiye ayrılması için mi masaya oturacağız? Kürt kardeşlerimizi ayıranlarla elbette masaya oturmayacağız. Terör faaliyeti bölücülüğün sadece bir unsuru olup, insan kıyım makinesidir. Bölücü terörü koruyan kendi edepleri doğrultusunda koruyan uluslararası kuruluşlar herkes tarafından bilinmektedir. Adresleri belli ve ortada. Kuzey Irak’taki peşmerge reisi bir fitne olarak ortadadır. Erdoğan terörünü çözümü konusunda peşmerge reisine bakmakta. Her şeyden önce peşmerge ve onun gibi düşünen terör zebanileri bilmelidir ki aramızda başka bir milletin olması kesinlikle söz konusu değildir. Kandil’in görevlendirilmiş muhafızı, Türk milletine kefen biçenlere makas bilemektedir. Kandil’in tepesine Türk bayrağı dikilmeden terörün sonlanması mümkün değildir. Bu tarihi görev AK Parti hükümetinin omuzlarındadır. Bunun için Türk milleti kimseden izin alacak değildir. Kim ki yüreğimizi yakmaya cüret ediyorsa, bunları imha etmek Türk milletinin onur meselesidir.” diye konuştu.