Posts Tagged ‘Leyla Zana’

Leyla gibi düşünüyorum, Başbakan çözer

Pazartesi, Temmuz 2nd, 2012

Melik Duvaklı / Salih Bilici’nin haberi

Kürt siyasetinin sembol isimlerinden Leyla Zana’nın “Bu işi ancak Başbakan Erdoğan çözer” sözleri bugünlerde birçok önemli Kürt siyasetçisi ve aydını tarafından da dile getiriliyor. Kürt siyasetçiler deyim yerindeyse umudu Erdoğan’a bağlamış durumda. PKK’ya ise sert eleştiriler yöneltiyorlar. Örgütün eylemleriyle barış sürecini sabote ettiğini düşünüyorlar. Kürtler ana dil, anayasal haklar gibi taleplerine artık silahların sustuğu, siyasetin konuştuğu bir zeminde kavuşmak istiyor.

ÇÖZÜM İSTEMEYENLER VAR

Dizimizin üçüncü bölümü için görüşlerine başvurduğumuz Ünlü edebiyatçı ve yazar Kemal Burkay, şunları dile getirdi: “Leyla Zana’nın, Erdoğan’ın güçlü bir hükümetin başında olduğuna ve isterse Kürt sorununu çözebileceğine dair görüşüne katılıyorum. Erdoğan ve partisi gerçekten de son dönemde darbe girişimlerini savuşturmayı ve askerî vesayeti geriletmeyi başardı, askerî ve sivil bürokrasiyi denetleyebilecek duruma geldi. Bu, güç dengesinde hükümetten yana önemli bir değişimdir. Böyle bir hükümet ‘eğer isterse’ Kürt sorununu çözebilir. Hükümet bu yolda gerekli köklü ve cesur adımları atarsa elbet sevinirim. Kürt sorununu PKK’dan ayırmak ve Kürt halkının tüm meşru, temel haklarını tanıyarak, yani adil biçimde, eşitlik temelinde çözmek gerekir. Bu olduğu zaman zaten PKK gibi çözüm için şiddet yöntemlerine gerek duyan örgütlerin varoluş nedeni kalmaz. Ülkeye barış ve demokrasi gelir, siyaset normalleşir.”

Barış sürecinde “PKK’nın iyi bir sınav verebileceğini sanmıyorum” diyen Burkay, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü yönetim planında parçalı durumda. Birinin yaptığını öteki bozuyor. Örneğin seçimden sonra, ‘Hükümetle anlaştık, artık savaşa gerek yok’ diyen Öcalan baypas edildi. PKK’nın içinde, Ergenekon’unki dahil, çok el var. Belli ki içerde ve dışarıda Kürt sorununun çözümünü istemeyen, bu çatışmadan yarar uman kesimler var ve bunlar çözümü engellemek, gerginlik ve istikrarsızlık  için ellerinden geleni yapacaklar.”

ÖRGÜT SİLAHLARI ÇEKMELİ

Hak ve Özgürlükler Partisi eski Genel Başkanı Sertaç Bucak da sürecin barış ortamında devam etmesi için PKK’nın mutlaka elini tetikten çekmesi gerektiğini söyledi. Bucak, şu görüşleri dile getirdi: “Selahattin Demirtaş ‘Başbakan bu savaşı durdursun’ diyor. Tamam, güzel söylüyor ama örgütün de adım atması lazım. Çünkü barışı istemeyen karanlık güçler her zaman için çözüm girişimlerini engellerler. Örgüt ‘Ben bu sorunun çözülmesini istiyorum ve başlatılan sürecin sürdürülmesini istiyorum. Bunun için provokasyonları engellemek için elimi silahlardan çekiyorum’ demelidir. Bu açıklamadan sonra silahların bırakılması bir paket halinde gerçekleştirilir. Önemli olan şu anda çatışma ortamının durdurulmasıdır. Eğer çatışma ortamı yok edilirse provokasyon yapmak isteyen güçlerin bir gerekçe bulması lazım. Yoksa inişli çıkışlı bir süreç olur. Gene insanlar ölür ve biz hiçbir sonuca ulaşamayız.”

EKİNCİ: Haklar verilirse sorun çözülür
 
“Kürtler Türk toplumu içerisinde Türk toplumuna entegre olmak, Türkiye’de eşit haklı vatandaş olmak istiyor” diyen Kürt siyasetçi Tarık Ziya Ekinci, sorunun çözümeyle ilgili şunları söyledi: “Ben 87 yaşındayım, ana dilim Kürtçe’dir ama ben Kürtçe okur-yazar değilim. Bu benim için çok büyük bir acıdır. Bugün insanlar doğal olarak kendi ana dillerinde okuyup yazma hakkını elde etmek istiyor. Bunun gerçekleşebilmesi için yerel yönetimlerin özerkleşmesinin çok büyük önemi var. Üçüncüsü de; Türkiye’nin demokratikleşmesi çok önemli. Türkiye AB’ye yöneldi, ama son birkaç yıldır sekteye uğradı. Bu perspektife bağlı kalmasını temenni ediyorum. Yeni bir anayasa olmadan olmaz. Kürt kimliğinin tanınması ve kültürel haklarının verilmesi ile büyük oranda çözülür. “

GÜNSİAD BAŞKANI: Kuzey Irak’ın da çehresi değişecek

Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, Kuzey Irak’taki ekonomik refahın bölgeyi derinden etkileceğini söyledi. Refahın artmasıyla terörün zayıflayacağını belirten Bedirhanoğlu, şunları söylüyor: “Irak yaptığımız 7 milyar dolarlık ticaretin 4-5 milyar doları Kuzey Irak ile yapılıyor. Irak’ın petrol gelirlerinin yüzde 17’si bölgesel Kuzey Irak yönetimine geliyor. Bu paranın önemli bir kısmı Türkiye’ye geliyor. Şu an tek sorun Habur kapısı artık kafi gelmiyor, ciddi sıkıntılara, kuyrukların oluşmasına neden oluyor. Hükümet iki kapının açılmasına daha karar verdi. Bunlar hep iyi gelişmeler.”

DİTAM BAŞKANI: KCK mağduruyum, devlet ölçüyü kaçırdı

Nisan 2009’da başlayan KCK operasyonları açılım süreciyle paralel gelişti. Bir yanda Kürt meselesine dair önemli adımlar atılırken, peş peşe operasyonlar gerçekleştirildi. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası üyesi ve Dicle Araştırmaları Merkezi  (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya aynı zamanda bir KCK mağduru. Ancak Mehmet Kaya buna rağmen KCK operasyonlarında ölçünün kaçtığını savunuyor: “KCK’nın en mağdurlarından biriyim. Ticaret Odası seçimlerinde KCK beni hedef alarak politika yaptı. Tehdit etti. Sandıktan yine ben çıktım. İnsanlar KCK’nın tehdidine rağmen oylarını bana verdi. Şimdi burada şunu söylemek istiyorum. KCK’nın içinde mutlaka şiddeti kullanmak isteyenler var. Burada duygusallığı ikinci plana atıp gerçek anlamda şiddete bulaşmamış insanları ayırmak lazım. Ve toplumda mağduriyet oluşturan bazı adımlardan geri adım atacaksınız. Diyarbakır’da benim sayabileceğim 10 masum insanı tutukladılar. Bu 10 kişiyi almamalıydılar. 10 kişi mağduriyet oluşturuyorsa bunları almamalıydılar. Toplumsal baskı oluşturan insanlar tutuklanmamalıydı. Ama sen gidip Fırat Anlı’yı, Muharrem Erbey’i tutukladığın zaman bunun neyini izah ediyorsun. Bugün BDP’lilere karşı yürütülen KCK operasyonu gerçek anlamda yürütülse biz de destek veririz.”

Türkiye Gazetesi

Leyla gibi düşünüyorum, Başbakan çözer

Pazartesi, Temmuz 2nd, 2012

Melik Duvaklı / Salih Bilici’nin haberi

Kürt siyasetinin sembol isimlerinden Leyla Zana’nın “Bu işi ancak Başbakan Erdoğan çözer” sözleri bugünlerde birçok önemli Kürt siyasetçisi ve aydını tarafından da dile getiriliyor. Kürt siyasetçiler deyim yerindeyse umudu Erdoğan’a bağlamış durumda. PKK’ya ise sert eleştiriler yöneltiyorlar. Örgütün eylemleriyle barış sürecini sabote ettiğini düşünüyorlar. Kürtler ana dil, anayasal haklar gibi taleplerine artık silahların sustuğu, siyasetin konuştuğu bir zeminde kavuşmak istiyor.

ÇÖZÜM İSTEMEYENLER VAR

Dizimizin üçüncü bölümü için görüşlerine başvurduğumuz Ünlü edebiyatçı ve yazar Kemal Burkay, şunları dile getirdi: “Leyla Zana’nın, Erdoğan’ın güçlü bir hükümetin başında olduğuna ve isterse Kürt sorununu çözebileceğine dair görüşüne katılıyorum. Erdoğan ve partisi gerçekten de son dönemde darbe girişimlerini savuşturmayı ve askerî vesayeti geriletmeyi başardı, askerî ve sivil bürokrasiyi denetleyebilecek duruma geldi. Bu, güç dengesinde hükümetten yana önemli bir değişimdir. Böyle bir hükümet ‘eğer isterse’ Kürt sorununu çözebilir. Hükümet bu yolda gerekli köklü ve cesur adımları atarsa elbet sevinirim. Kürt sorununu PKK’dan ayırmak ve Kürt halkının tüm meşru, temel haklarını tanıyarak, yani adil biçimde, eşitlik temelinde çözmek gerekir. Bu olduğu zaman zaten PKK gibi çözüm için şiddet yöntemlerine gerek duyan örgütlerin varoluş nedeni kalmaz. Ülkeye barış ve demokrasi gelir, siyaset normalleşir.”

Barış sürecinde “PKK’nın iyi bir sınav verebileceğini sanmıyorum” diyen Burkay, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü yönetim planında parçalı durumda. Birinin yaptığını öteki bozuyor. Örneğin seçimden sonra, ‘Hükümetle anlaştık, artık savaşa gerek yok’ diyen Öcalan baypas edildi. PKK’nın içinde, Ergenekon’unki dahil, çok el var. Belli ki içerde ve dışarıda Kürt sorununun çözümünü istemeyen, bu çatışmadan yarar uman kesimler var ve bunlar çözümü engellemek, gerginlik ve istikrarsızlık  için ellerinden geleni yapacaklar.”

ÖRGÜT SİLAHLARI ÇEKMELİ

Hak ve Özgürlükler Partisi eski Genel Başkanı Sertaç Bucak da sürecin barış ortamında devam etmesi için PKK’nın mutlaka elini tetikten çekmesi gerektiğini söyledi. Bucak, şu görüşleri dile getirdi: “Selahattin Demirtaş ‘Başbakan bu savaşı durdursun’ diyor. Tamam, güzel söylüyor ama örgütün de adım atması lazım. Çünkü barışı istemeyen karanlık güçler her zaman için çözüm girişimlerini engellerler. Örgüt ‘Ben bu sorunun çözülmesini istiyorum ve başlatılan sürecin sürdürülmesini istiyorum. Bunun için provokasyonları engellemek için elimi silahlardan çekiyorum’ demelidir. Bu açıklamadan sonra silahların bırakılması bir paket halinde gerçekleştirilir. Önemli olan şu anda çatışma ortamının durdurulmasıdır. Eğer çatışma ortamı yok edilirse provokasyon yapmak isteyen güçlerin bir gerekçe bulması lazım. Yoksa inişli çıkışlı bir süreç olur. Gene insanlar ölür ve biz hiçbir sonuca ulaşamayız.”

EKİNCİ: Haklar verilirse sorun çözülür
 
“Kürtler Türk toplumu içerisinde Türk toplumuna entegre olmak, Türkiye’de eşit haklı vatandaş olmak istiyor” diyen Kürt siyasetçi Tarık Ziya Ekinci, sorunun çözümeyle ilgili şunları söyledi: “Ben 87 yaşındayım, ana dilim Kürtçe’dir ama ben Kürtçe okur-yazar değilim. Bu benim için çok büyük bir acıdır. Bugün insanlar doğal olarak kendi ana dillerinde okuyup yazma hakkını elde etmek istiyor. Bunun gerçekleşebilmesi için yerel yönetimlerin özerkleşmesinin çok büyük önemi var. Üçüncüsü de; Türkiye’nin demokratikleşmesi çok önemli. Türkiye AB’ye yöneldi, ama son birkaç yıldır sekteye uğradı. Bu perspektife bağlı kalmasını temenni ediyorum. Yeni bir anayasa olmadan olmaz. Kürt kimliğinin tanınması ve kültürel haklarının verilmesi ile büyük oranda çözülür. “

GÜNSİAD BAŞKANI: Kuzey Irak’ın da çehresi değişecek

Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, Kuzey Irak’taki ekonomik refahın bölgeyi derinden etkileceğini söyledi. Refahın artmasıyla terörün zayıflayacağını belirten Bedirhanoğlu, şunları söylüyor: “Irak yaptığımız 7 milyar dolarlık ticaretin 4-5 milyar doları Kuzey Irak ile yapılıyor. Irak’ın petrol gelirlerinin yüzde 17’si bölgesel Kuzey Irak yönetimine geliyor. Bu paranın önemli bir kısmı Türkiye’ye geliyor. Şu an tek sorun Habur kapısı artık kafi gelmiyor, ciddi sıkıntılara, kuyrukların oluşmasına neden oluyor. Hükümet iki kapının açılmasına daha karar verdi. Bunlar hep iyi gelişmeler.”

DİTAM BAŞKANI: KCK mağduruyum, devlet ölçüyü kaçırdı

Nisan 2009’da başlayan KCK operasyonları açılım süreciyle paralel gelişti. Bir yanda Kürt meselesine dair önemli adımlar atılırken, peş peşe operasyonlar gerçekleştirildi. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası üyesi ve Dicle Araştırmaları Merkezi  (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya aynı zamanda bir KCK mağduru. Ancak Mehmet Kaya buna rağmen KCK operasyonlarında ölçünün kaçtığını savunuyor: “KCK’nın en mağdurlarından biriyim. Ticaret Odası seçimlerinde KCK beni hedef alarak politika yaptı. Tehdit etti. Sandıktan yine ben çıktım. İnsanlar KCK’nın tehdidine rağmen oylarını bana verdi. Şimdi burada şunu söylemek istiyorum. KCK’nın içinde mutlaka şiddeti kullanmak isteyenler var. Burada duygusallığı ikinci plana atıp gerçek anlamda şiddete bulaşmamış insanları ayırmak lazım. Ve toplumda mağduriyet oluşturan bazı adımlardan geri adım atacaksınız. Diyarbakır’da benim sayabileceğim 10 masum insanı tutukladılar. Bu 10 kişiyi almamalıydılar. 10 kişi mağduriyet oluşturuyorsa bunları almamalıydılar. Toplumsal baskı oluşturan insanlar tutuklanmamalıydı. Ama sen gidip Fırat Anlı’yı, Muharrem Erbey’i tutukladığın zaman bunun neyini izah ediyorsun. Bugün BDP’lilere karşı yürütülen KCK operasyonu gerçek anlamda yürütülse biz de destek veririz.”

Türkiye Gazetesi

Leyla gibi düşünüyorum, Başbakan çözer

Pazartesi, Temmuz 2nd, 2012

Melik Duvaklı / Salih Bilici’nin haberi

Kürt siyasetinin sembol isimlerinden Leyla Zana’nın “Bu işi ancak Başbakan Erdoğan çözer” sözleri bugünlerde birçok önemli Kürt siyasetçisi ve aydını tarafından da dile getiriliyor. Kürt siyasetçiler deyim yerindeyse umudu Erdoğan’a bağlamış durumda. PKK’ya ise sert eleştiriler yöneltiyorlar. Örgütün eylemleriyle barış sürecini sabote ettiğini düşünüyorlar. Kürtler ana dil, anayasal haklar gibi taleplerine artık silahların sustuğu, siyasetin konuştuğu bir zeminde kavuşmak istiyor.

ÇÖZÜM İSTEMEYENLER VAR

Dizimizin üçüncü bölümü için görüşlerine başvurduğumuz Ünlü edebiyatçı ve yazar Kemal Burkay, şunları dile getirdi: “Leyla Zana’nın, Erdoğan’ın güçlü bir hükümetin başında olduğuna ve isterse Kürt sorununu çözebileceğine dair görüşüne katılıyorum. Erdoğan ve partisi gerçekten de son dönemde darbe girişimlerini savuşturmayı ve askerî vesayeti geriletmeyi başardı, askerî ve sivil bürokrasiyi denetleyebilecek duruma geldi. Bu, güç dengesinde hükümetten yana önemli bir değişimdir. Böyle bir hükümet ‘eğer isterse’ Kürt sorununu çözebilir. Hükümet bu yolda gerekli köklü ve cesur adımları atarsa elbet sevinirim. Kürt sorununu PKK’dan ayırmak ve Kürt halkının tüm meşru, temel haklarını tanıyarak, yani adil biçimde, eşitlik temelinde çözmek gerekir. Bu olduğu zaman zaten PKK gibi çözüm için şiddet yöntemlerine gerek duyan örgütlerin varoluş nedeni kalmaz. Ülkeye barış ve demokrasi gelir, siyaset normalleşir.”

Barış sürecinde “PKK’nın iyi bir sınav verebileceğini sanmıyorum” diyen Burkay, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü yönetim planında parçalı durumda. Birinin yaptığını öteki bozuyor. Örneğin seçimden sonra, ‘Hükümetle anlaştık, artık savaşa gerek yok’ diyen Öcalan baypas edildi. PKK’nın içinde, Ergenekon’unki dahil, çok el var. Belli ki içerde ve dışarıda Kürt sorununun çözümünü istemeyen, bu çatışmadan yarar uman kesimler var ve bunlar çözümü engellemek, gerginlik ve istikrarsızlık  için ellerinden geleni yapacaklar.”

ÖRGÜT SİLAHLARI ÇEKMELİ

Hak ve Özgürlükler Partisi eski Genel Başkanı Sertaç Bucak da sürecin barış ortamında devam etmesi için PKK’nın mutlaka elini tetikten çekmesi gerektiğini söyledi. Bucak, şu görüşleri dile getirdi: “Selahattin Demirtaş ‘Başbakan bu savaşı durdursun’ diyor. Tamam, güzel söylüyor ama örgütün de adım atması lazım. Çünkü barışı istemeyen karanlık güçler her zaman için çözüm girişimlerini engellerler. Örgüt ‘Ben bu sorunun çözülmesini istiyorum ve başlatılan sürecin sürdürülmesini istiyorum. Bunun için provokasyonları engellemek için elimi silahlardan çekiyorum’ demelidir. Bu açıklamadan sonra silahların bırakılması bir paket halinde gerçekleştirilir. Önemli olan şu anda çatışma ortamının durdurulmasıdır. Eğer çatışma ortamı yok edilirse provokasyon yapmak isteyen güçlerin bir gerekçe bulması lazım. Yoksa inişli çıkışlı bir süreç olur. Gene insanlar ölür ve biz hiçbir sonuca ulaşamayız.”

EKİNCİ: Haklar verilirse sorun çözülür
 
“Kürtler Türk toplumu içerisinde Türk toplumuna entegre olmak, Türkiye’de eşit haklı vatandaş olmak istiyor” diyen Kürt siyasetçi Tarık Ziya Ekinci, sorunun çözümeyle ilgili şunları söyledi: “Ben 87 yaşındayım, ana dilim Kürtçe’dir ama ben Kürtçe okur-yazar değilim. Bu benim için çok büyük bir acıdır. Bugün insanlar doğal olarak kendi ana dillerinde okuyup yazma hakkını elde etmek istiyor. Bunun gerçekleşebilmesi için yerel yönetimlerin özerkleşmesinin çok büyük önemi var. Üçüncüsü de; Türkiye’nin demokratikleşmesi çok önemli. Türkiye AB’ye yöneldi, ama son birkaç yıldır sekteye uğradı. Bu perspektife bağlı kalmasını temenni ediyorum. Yeni bir anayasa olmadan olmaz. Kürt kimliğinin tanınması ve kültürel haklarının verilmesi ile büyük oranda çözülür. “

GÜNSİAD BAŞKANI: Kuzey Irak’ın da çehresi değişecek

Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, Kuzey Irak’taki ekonomik refahın bölgeyi derinden etkileceğini söyledi. Refahın artmasıyla terörün zayıflayacağını belirten Bedirhanoğlu, şunları söylüyor: “Irak yaptığımız 7 milyar dolarlık ticaretin 4-5 milyar doları Kuzey Irak ile yapılıyor. Irak’ın petrol gelirlerinin yüzde 17’si bölgesel Kuzey Irak yönetimine geliyor. Bu paranın önemli bir kısmı Türkiye’ye geliyor. Şu an tek sorun Habur kapısı artık kafi gelmiyor, ciddi sıkıntılara, kuyrukların oluşmasına neden oluyor. Hükümet iki kapının açılmasına daha karar verdi. Bunlar hep iyi gelişmeler.”

DİTAM BAŞKANI: KCK mağduruyum, devlet ölçüyü kaçırdı

Nisan 2009’da başlayan KCK operasyonları açılım süreciyle paralel gelişti. Bir yanda Kürt meselesine dair önemli adımlar atılırken, peş peşe operasyonlar gerçekleştirildi. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası üyesi ve Dicle Araştırmaları Merkezi  (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya aynı zamanda bir KCK mağduru. Ancak Mehmet Kaya buna rağmen KCK operasyonlarında ölçünün kaçtığını savunuyor: “KCK’nın en mağdurlarından biriyim. Ticaret Odası seçimlerinde KCK beni hedef alarak politika yaptı. Tehdit etti. Sandıktan yine ben çıktım. İnsanlar KCK’nın tehdidine rağmen oylarını bana verdi. Şimdi burada şunu söylemek istiyorum. KCK’nın içinde mutlaka şiddeti kullanmak isteyenler var. Burada duygusallığı ikinci plana atıp gerçek anlamda şiddete bulaşmamış insanları ayırmak lazım. Ve toplumda mağduriyet oluşturan bazı adımlardan geri adım atacaksınız. Diyarbakır’da benim sayabileceğim 10 masum insanı tutukladılar. Bu 10 kişiyi almamalıydılar. 10 kişi mağduriyet oluşturuyorsa bunları almamalıydılar. Toplumsal baskı oluşturan insanlar tutuklanmamalıydı. Ama sen gidip Fırat Anlı’yı, Muharrem Erbey’i tutukladığın zaman bunun neyini izah ediyorsun. Bugün BDP’lilere karşı yürütülen KCK operasyonu gerçek anlamda yürütülse biz de destek veririz.”

Türkiye Gazetesi

Leyla Zana’dan 21 yıl sonra bir ilk!

Pazar, Temmuz 1st, 2012

Bağımsız Milletvekili Leyla Zana dün Başbakan Erdoğan’la yaptığı görüşmesini TBMM’de yaptığı bir basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Uzun yıllar siyasi yasaklı olan Kürt siyasetçi Leyla Zana’nın 21 sene sonra ilk defa bir basın toplantısı düzenlemesi dikkatlerden kaçmadı. Zana da toplantının başında bu durumdan bahsetti: “İlk defa bu basın odasına toplanıyorum. 21 yıl sonra bir ilki başlatıyoruz. Bu ilkin genel bir barışa vesile olması dileğiyle konuşmama başlıyorum.”

LEYLA ZANA’NIN BASIN TOPLANTISINDAN NOTLAR İÇİN TIKLAYINIZ!

Ahmet Türk: Çok da kıyamet kopmuyor

Pazar, Temmuz 1st, 2012

Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’ya gösterilen tepkinin, arkadaşlarına danışmadan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesinden kaynaklandığını söyledi.

 Türk, AA muhabirinin sorusu üzerine, Leyla Zana’nın, Başbakan Erdoğan’a ilettiği çözüm taleplerini her gün kendilerinin de dile getirdiğini ifade etti. Türk, ”Çözüm için gözönünde tutulması gereken taleplerdir. Aynı talepler, aynı şeyler. Yol haritası konusunda farklı düşünmüyoruz” dedi.

Zana’nın, düşüncelerini ortak bir çalışma sonucunda aktarmadığını dile getiren Türk, şunları söyledi:

”Sayın Leyla Zana’nın kendi başına yaptığı bir şey. Bu bireysel çıkışı, ‘bu blok farklı fikirleri savunuyor, birbirlerinden ayrışıyor’ gibi bir imaj yarattı. Tepkimizi bundan dolayı gösterdik. Silahların susması gerektiğini, silahla bu işin çözülmeyeceğini hep söyledik. Hükümet bu konuda ne kadar samimi? Biz Sayın Başbakan’ın, sorunun çözümü konusunda bir arayış içinde olmadığını düşünüyoruz.”

”Leyla hanıma tepkiler, barışın gelişmesi, barışcıl bir sürecin gelişmesi için yaptığı girişime değil, bunu arkadaşlarına danışmadan yapmasınaydı” diyen Türk, ”Ben inanıyorum ki Leyla hanım bizimle bunu paylaşsaydı, bir siyasetçi olarak, bir kadın olarak geçmişte emek vermiş, bedel vermiş bir insan olarak, kimse de onun görüşmesini engellemezdi, öyle bir şey de olmazdı” dedi.

”Yeni bir sürecin başlayıp başlamayacağına” ilişkin soruya Türk, ”Leyla hanımın Başbakan ile görüşmesinin ötesinde, mutlaka bir gün ortak akıl olacak. Bu sorunun çözümü diyalog ve birbirimizi anlamaktan geçiyor. Kürtler de Türkler de normalleşmeyi bekleyen bir sürecin başlatılmasının arayışı içinde. Ölümün, acının olmadığı bir süreci bekliyor” karşılığını verdi.

-”Çok da kıyamet kopmuyor”-

İrlanda sürecinin çok önemli olduğunu ifade eden Türk, ”Başlarken, İrlanda’da da bunun içini nasıl boşaltırız gibi bir mantıkla yaklaşıldı. Ama görüşmeler öyle bir noktaya geldi ki kimsenin kimseyi aldatmayacağı ortaya çıktı, bu sefer ciddiyetle duruldu. Türkiye’de de kimsenin kimseyi aldatmadığı bir formülü, bir yaklaşım biçimini ortaya koymamız lazım. Bütün mesele bu” ifadelerini kullandı.

Türk, geçmişte Öcalan için ev hapsi, demokratik özerklik” denildiği zaman kıyametlerin kopartıldığını belirterek, ”Ama bugün çok da kıyamet kopmuyor. Bu da normalleşmenin bir işaretidir. Siyasetçiler normalleşmese bile halkta bir normalleşme olduğunu görüyoruz” dedi.

Daha fazla kan dökülmeden ve acı çekilmeden, herkesin bu süreçte elini taşın altına koyması gerektiğini vurgulayan Türk, ”Sayın Başbakan da ‘herkes elini taşın altına koymalı’ diyor. Ama Sayın Başbakan, sıvazlayarak bu işi götürmeye çalışıyor. Ayağını taşın üzerine koyarak bu işi çözeceğini zannediyor” görüşünü savundu.

PKK’dan o görüşmeye tehditli yorum!

Pazar, Temmuz 1st, 2012

PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, Hükümet ve muhalefetin çözüm arayışlarına rağmen PKK’nın silahlı eylemlerini artıracağını ve artık’ silahlı çözüm sürecine’ girdiklerini açıkladı.

PKK’ya yakınlığıyla bilinen ajansa konuşan Duran Kalkan, son günlerde tekrar gündeme gelen ‘Öcalan’ın durumu’, CHP ’nin çözüm arayışları, Leyla Zana ’nın açıklamalarıyla ilgili terör örgütünün bakış açısını anlattı.

“PKK AK Parti’yi silahla yenilgiye uğratamaz diyenler avuçlarını yalasınlar” diyen Kalkan, kendileri için tek çözümün ‘Kürtlerin kendi kendisini yönetmesi’ olduğunu söyledi. Hakkari’de meydana gelen ve 8 askerin şehit olduğu, 31 PKK ’lının öldürüldüğü eylemi son günlerde CHP ve Leyla Zana tarafından dile getirilen barış arayışlarına cevap olarak yapıldığını açıklayan Duran Kalkan ‘PKK’yı pasif konuma çekme umut ve hesapları Hakkari saldırısıyla tümden kırılmış oldu. Bu AK Parti için bir yenilgidir. İşte CHP projesi böyle ortaya çıktı. Leyla Zana’nın konuşmaları bu temelde gündeme geldi. Çeşitli psikolojik savaş çevrelerinin sanal bir PKK yaratma gayretleri böyle bir ortamda gündeme geldi.’ dedi.

Kalkan, yine Leyla Zana ’nın açıklamaları için “Tayyip Erdoğan ’ın hala sorunu çözecek lider olduğunu söyleyenler geçmiş on yılı bir çırpıda yok sayıyorlar, üstünü çiziyorlar. Neye dayanarak bunu söylüyorlar, kanıtlarını göstersinler. Niye on yıldan bu yana çözülemedi hep oyalandı? Görülmüyor mu bunlar? Bunları yapan AK Parti değil mi, başka bir kuvvet mi yapıyor? Bu konuda gerçekçi olmak lazım, doğru düşünmek gerekli. Bazı basit yaklaşımlar, çıkarlar uğruna gerçekler göz ardı edilmemeli. Herkes bu konuda ciddi olmalı, gerçekçi olmalı, tutarlı olmalı.” dedi. Duran Kalkan, tüm bu yaşanan sürece rağmen ‘silahlı çözüm süreci’adı altında PKK ’nın saldırılarını artırarak devam ettireceğini söyledi.

Erdoğan, Leyla Zana ile görüştü

Pazar, Temmuz 1st, 2012

“Kürt sorunu”yla ilgili daha önce yaptığı açıklamada, ”Ben Başbakan Erdoğan’ın bu işi çözeceğine inanıyorum. Buna olan inancımı yitirmedim. Yitirsem burada olmazdım” diyen Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana Başbakan Erdoğan ile görüşmek üzere Başbakanlık binasına saat 15.00’da geldi.

GAZETECİLERE PROTOKOL KAPISI ÇALIMI

Yoğun güvenlik önlemleri arasında Resmi Konut’a giren Leyla Zana ile Erdoğan’ın görüşmesi yaklaşık bir saat 40 dakika sürdü. Zana’nın Resmi Konut’tan açıklama yapmadan gazetecilerin beklediği kapıdan değil de protokol kapısından ayrılması dikkat çekti.

KUTBETTİN ARZU SÜRPRİZİ

Görüşmeye, Demokratik Açılım’ın koordinatörlüğünü yürüten Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın yanı sıra AK Parti Diyarbakır eski Milletvekili Kutbettin Arzu’nun da katılması dikkat çekti. Görüşmenin sürpriz katılımcısı olan Arzu şu anda Gıda, Tarım ve Köyişleri Bakanı Yardımcılığı görevini yürütüyor. Arzu, geçtiğimiz yerel seçimlerde de AK Parti’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayıydı.

DEMOKRATİK AÇILIMA DESTEK İSTEDİ

Görüşmeden sonra Başbakanlık ve Leyla Zana herhangi bir açıklama yapmazken, Başbakan Erdoğan’ın Zana’ya “Yürüttüğümüz Milli Birlik ve Kardeşlik projesine katkı sağlamanızı bekliyoruz” dediği öğrenildi.

“BELKİ ÖMRÜMÜZ YETMEZ AMA BARIŞ GELECEK”

Öte yandan Leyla Zana’nın dün yaptığı açıklama tarihi buluşmanın öncesine damgasını vurmuştu.

Zana, “bu topraklara mutlaka barış gelecek” diyerek şu mesajları vermişti: “Her zaman barışa olan inancımız olmalı ve bu konuda da bilgili olmamız gerekiyor. Hiçbir savaş sonsuza kadar devam etmez. Bu topraklara barış mutlaka gelecek. Bir halka saygılı olmak her iki tarafın da kazancı olacaktır. Dost ve düşman herkes bilsin ki, bu birliktelik bu topraklara mutlaka barışı getirecektir, barış bu topraklarda mutlaka yeşerecektir. Belki bizim ömrümüz yetmez. Ne krallık tahtı, ne iktidarlar devamlı değillerdir. Ancak hizmet yapan hiçbir zaman unutulmayacak.

Zana’dan tarihi görüşme öncesi yeni mesajlar

Cumartesi, Haziran 30th, 2012

Başbakan Erdoğan bugün saat 11’de yapılacak güvenlik zirvesinin ardından, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’yı kabul edecek.

Erdoğan ile saat 15.00’da Başbakanlık Resmi Konutu’nda görüşecek olan Zana’dan yeni mesajlar geldi.

Zana, 5 yıl önce kalp krizinden ölen eski DEP Milletvekili Orhan Doğan’ın mezarı başındaki anma töreninde “Bu topraklara mutlaka barış gelecek. Barışa olan inancımızı korumalıyız” dedi.

“Bir halka saygılı olmak iki tarafın da kazancı olacaktır” diyen Zana şunları söyledi:

“Her zaman barışa olan inancımız olmalı ve bu konuda da bilgili olmamız gerekiyor. Hiç bir savaş sonuna kadar devam etmez. Bu topraklara barış mutlaka gelecek. Bir halka saygılı olmak her iki tarafında kazancı olacaktır.

Ne derlerse desinler, ne olursa olsun, bizim ruhumuz birlik ve beraberlikten yanadır. Bütün hizmetlerimiz halkımız içindir. Dost ve düşman herkes bilsin ki, bu birliktelik bu topraklara mutlaka barışı getirecektir, barış bu topraklarda mutlaka yeşerecektir. Belki bizim ömrümüz yetmez. Ne krallık tahtı, ne iktidarlar devamlı değillerdir…”

Erdoğan, Leyla Zana görüşme saati belli oldu

Cuma, Haziran 29th, 2012

Başbakanlıktan yapılan bilgilendirmeye göre, Başbakan Erdoğan ile Zana’nın görüşmesi, yarın saat 15.00’da Başbakanlık Resmi Konutu’nda gerçekleştirilecek.

BDP’li Dora: Başbakan tarihe geçebilir!

Cuma, Haziran 29th, 2012

Ömer Süt’ün haberi

Türkiye kritik bir dönemden geçiyor.  Kürt sorunun çözümüne dair yapılan görüşmelere yarın bir yenisi daha eklenecek. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana ile görüşecek.

Bu önemli görüşme öncesi, Leyla Zana’nın Kürt sorunun  çözümüne dair yaptığı açıklamaların bir adım ilerisini Barış ve Demokrasi Partisi Mardin Milletvekili Erol Dora yaptı. Zana’nın konuyla ilgili olarak yaptığı “Bu sorunu Erdoğan çözer” açıklamasının bir benzerini haber7.com’a konuşan TBMM’nin ilk Süryani vekili Erol Dora, iktidar partisi olması sebebiyle Başbakan Erdoğan’ın güçlü olduğunu söyledi ve ekledi:

“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorunun demokratik bir şekilde çözerse tarihe geçme şansına da sahiptir. Sayın Başbakan’ın bu şansını da kullanması gerekir. “

“BDP’DE BASKI YAŞAMIYORUM”

Bir Süryani milletvekili olarak Barış ve Demokrasi  Partisi’nde hiçbir zorluk yaşamadığını, düşüncülerini özgürce ifade edebildiğini söyleyen Erol Dora, Türkiye’nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak siyaset üretmeye çalıştığını dile getirdi.

Türkiye’nin gerçek sorunu Kürt sorunudur. Bu sorunun temelinde de Kürtlere haklarının verilmeyişidir.  Sorunlarımızı birbirimizi yok ederek, baskı kurarak çözemeyiz. Şu anda her birimizin sahip olduğu dili, etnik yapıyı biz yaratmadık, hepimiz böyle yaratıldık. Bu konuda empati kurulması taraftarıyım, kendi dilimize, etnik yapımıza ne kadar değer veriyorsak başkalarının da diline ve etnik yapısına saygı göstermeliyiz. Sorunlarımızın barışçıl yollarla, müzakereyle, demokratik süreçle çözümüne inanıyoruz, bu şiddet politikaları Türk ve Kürt halkını birbirinden uzaklaştıran politikalardır.

ATEŞKES ÇAĞRISI

Türkler ve Kürtler Mezopotamya ve Ortadoğu’da kültürel olarak birbirine yakın olan, birlikte yaşamayı başarabilen iki halktır. Bir an önce bu çatışmalara son vermek gerekiyor ki bu yöntemle sorunların çözümlenmediğini hep beraber gördük, bir an önce ateşkesin olması gerektiğine inanıyorum. Türkiye’de bu konuyla ilgili olarak bir kamuoyu oluşmuştur.  

“GÖZ YAŞININ RENGİ YOK”

Bir Kürt gencinin öldürülmesiyle bir Türk askerini öldürülmesi arasında bir farkın olmaması gerekiyor.  Eğer biri bu iki ölüm arasında bir fark görüyorsa ben o insanın insanlığından şüphe ederim. Ölen insanlar bu ülkenin vatandaşıdır ve bizim kardeşimizdir. Gözyaşlarının rengi yoktur, ikisinin de rengi aynı. Bireyler, siyasiler, sivil toplum kuruluşları kendilerini sorgulamaları lazım. Eğer birlikte yaşayacaksak, bizim amacımız budur, niçin yıllardır insanlarımız ölüyor.

TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ FIRSAT

Önümüzde yeni bir anayasa çalışması var, Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarına devam etmektedir.  Bu çalışma bizim için tarihi bir süreçtir, bunu çok iyi değerlendirmek gerekiyor.  Kürt sorunu evrensel anlamda, Kürtlerin ne istediklerini göz önünde bulundurarak barışçıl yollarla çözülmelidir. Hakları bir lütuf olarak değil, hakkı hak olarak vermemiz lazım. Devletin vatandaşa verdiği hakları teşvik edip bunu yaşatması gerekiyor.  Böyle olursa vatandaşlar sorunlu vatandaş olmaz, Türkiyelilik şemsiyesi altında gönüllü vatandaş olur. Birlikte yaşamayı öğrenirsek, Türkiye’nin Ortadoğu ve dünyadaki rolü çok daha etkili olur.

SİYASİLERE ÇAĞRI, MHP’YE MESAJ

Daha demokratik bir cumhuriyeti yaşama ve Ortadoğu’da daha güçlü bir Türkiye için müzakereler başlasın. Bu konuda Barış ve Demokrasi Partisi olarak sorunlarım çözülmesi konusunda samimi bir şekilde her türlü desteğe hazırız, Meclis’teyiz buyursunlar gelsinler, görüşelim.  Ana muhalefet partisi CHP doğru bir adım atmıştır, sorumluluk almıştır, zaten şu ana kadar böyle bir sorumluluğu almadığı için de hata yapmıştır. CHP, AK Parti ile beraber yürüttüğü Kürt sorunun çözümüne dair ısrarını sonuna kadar sürdürmelidir. MHP’yle süreç içerisinde iyi ilişkiler kurmak gerekiyor, bütün partiler bir araya geldiğinde sorunun çözümü kolaylaşacaktır.

“AK PARTİ VE BAŞBAKAN ERDOĞAN’A BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”

Eğer Kürt sorunundan bahsedeceksek, Oslo görüşmelerine de değinmemiz gerektiğini düşünüyorum.  Oslo sürecinden sonra AK Parti seçimlere girdi ve yüzde 50 oy alarak tek başına iktidar oldu.  Demek ki AK Parti seçmeni demokratik süreçten, müzakereden rahatsız değil. Türkiye haklarının dileği de bu sorunun çözüme kavuşması yönünde. Burada en büyük görev iktidar partisi AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a düşmektedir.

“BAŞBAKAN ERDOĞAN GÜÇLÜDÜR”

Bir partide parlamenterler farklı görüşlerini dile getirebilirler, bu demokrasinin bir gereğidir.  Her politikacı partinin içerisinde farklı görüşler ortaya atılabilir, yeter ki bu görüşler samimi olsun ve o sorunun çözümüne katkı sunsun. Dolayısıyla Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a büyük görev düşüyor, Kürt sorununu çözüme kavuşturacak iktidar gücüne sahiptir. Başbakan Erdoğan’ın CHP, MHP ve BDP’nin de katılacağı bir barış sürecinde birlikte hareket etmesi gerekiyor. Leyla Zana “Bu sorunu çözüme kavuşturacak Başbakan Erdoğan’dır dedi. Başbakan Erdoğan’ın bu sorunu çözmesinde biz büyük bir mutluluk duyarız. Sayın Başbakan Erdoğan güçlüdür. Türkiye bu sorunun demokratik yollarla çözüme kavuşturulmasından yanadır. O zaman şu ana kadar yürütülen politikaların değiştirilmesinde fayda vardır.  BDP’ye mensup 8 bin kişiye yakın insan tutuklandı, bunlar barışa hizmet edecek gelişmeler değildir, bu tutuklamalarla barış süreci ilerlemez.

“ERDOĞAN’IN TARİHE GEÇME ŞANSI VAR”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorunun demokratik bir şekilde çözerse tarihe geçme şansına da sahiptir. Sayın Başbakan’ın bu şansını da kullanması gerekir.  Kürt sorunu çözümlendiğinde, sadece Kürtler değil, Türkiye’deki bütün halklar menfi bir şekilde etkilenecektir. Tekrar söylüyorum, Barış ve Demokrasi Partisi olarak, üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazırız.