Posts Tagged ‘Murad III (1546 – 1595)’

Murad III

Cuma, Haziran 29th, 2012

Sultan Üçüncü Murad 4 Temmuz 1546 günü Manisa’nın Bozdağ yaylasında dünyaya geldi. Babası, Sultan İkinci Selim, annesi Afife Nur Banu Sultan’dır. Annesi Venediklidir. Sultan Üçüncü Murad orta boylu, değirmi yüzlü, kumral sakallı, ela gözlü ve beyaz tenli bir padişahtı. Çok cömertti ve insanlara yardım etmeyi çok severdi. Merhametli bir kişiliğe sahip olan Sultan Üçüncü Murad, Arapça ve Farsça’yı çok iyi konuşurdu. Babasının 1558 yılında, Manisa sancak beyliğinden Karaman valiliğine tayin edilmesi üzerine, dedesi Kanuni Sultan Süleyman tarafından Alaşehir sancakbeyliğine tayin edildi. Babası Sultan İkinci Selim padişah olduktan sonra da tekrar Manisa sancakbeyliğine atandı. Şehzadeliği sırasında bulunduğu Manisa’da devrin en değerli ulemasından dersler aldı. Osmanlı padişahları içinde en alim padişahlardan birisidir. Babası Sultan İkinci Selim’in vefatı üzerine Manisa’dan İstanbul’a gelerek 22 Aralık 1574 tarihinde tahta geçti. Ancak o da babası Sultan İkinci Selim gibi devlet işlerine fazla müdahil olmadı. Bürokrasi ve hükümet daha ziyade Sokullu Mehmed Paşa tarafından idare edildi. Bunda Sokullu’nun tecrübe ve dirayeti ile Sultan İkinci Murad’ın idare tarzı büyük rol oynamıştır. İçkiye ve eğlence meclislerine düşkün olan Sultan Üçüncü Murad, saltanatı boyunca İstanbul’dan hiç çıkmadı ve saraydaki kadınların etkisinde kaldı. Daha sonraki yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun bir devrini etkileyecek olan kadınlar saltanatı onun devrinde başladı. 29 yaşında çıktığı tahtta 20 yıl kalan Sultan Üçüncü Murad 16 Ocak 1595 tarihinde felç geçirdi ve vefat etti. Ayasofya Camii’nin avlusuna defnedildi. Sokullu Mehmed Paşa’nın ağırlığını hissettirdiği III. Murad döneminde, Osmanlı toprakları en geniş sınırlarına ulaştı. Babası İkinci Selim’den devraldığı 15. 162.151 km kare ülke toprağını, 19.902.000 km kareye çıkardı. İngilizlerle de dostane ilişkiler geliştirildi. İlk İngiliz Kapitülasyonu’nun verilmesiyle İstanbul’a daimi İngiliz elçisi gönderildi. Papa’nın Katolik Avrupa’da kurabileceği haçlı ittifakına karşı Protestan İngiltere ile ilişkiler geliştirildi. Daha sonra bu ittifaka Hollanda da dahil edilecektir. Devlet işlerini Sokullu’ya devreden Sultan Üçüncü Murad zamanında, saraydaki kadınlar devlet işlerine çokça karışmaya başladılar. Bu durum Sokullu’nun ölümünden sonra da artarak devam etti. LEHİSTAN İLİŞKİLERİ Lehistan’ın Fransız Kralı Henry, Sultan İkinci Selim’in isteğiyle diğer Avrupalı rakiplerini geride bırakarak tahta geçmişti. Osmanlı Devletinin Lehistan yönetiminde hakim olmaya çalışmasının nedeni Avusturya’ya komşu olan iki müttefike sahip olmaktı. Fransızlarla Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan iyi ilişkiler zaten mevcuttu. Lehistan yönetimine de hakim olmak, Avusturya karşısında Osmanlı Devletini güçlü kılacaktı. Fakat bir süre sonra Fransa tahtının boşalması üzerine, Henry, Lehistan’dan ayrılarak kral olmak üzere Fransa’ya gitti. Lehistan da oluşan iktidar boşluğu üzerine Sultan Üçüncü Murad duruma müdahale etti. Sultan Üçüncü Murad’ın isteği üzerine Erdel Beyi Bathary Lehistan’a kral oldu. Lehistan’la bir antlaşma yapıldı ve bu siyasi gelişmeler sonunda Osmanlı Devleti’nin kuzey sınırı güvenli bir hal aldı. VENEDİKLE İLİŞKİLER Sultan Üçüncü Murad döneminde Osmanlı-Venedik ilişkileri barış içinde devam ediyordu. 1584 yılında bir yeniçeri isyanında isyancılar tarafından öldürülen Trablusgarp Valisi Ramazan Paşa’nın hanımını ve çocuklarını İstanbul’a getiren Osmanlı gemisine Kefalonya açıklarında saldıran Amiral Emmo komutasındaki Venedik gemileri, barışı bozdular. Gemideki 250 kadar Osmanlı askeri öldürüldü, kadınlara tecavüz edildikten sonra denize atıldı. Bu olay İstanbul’da duyulunca Venedik Senatosu’na bir ültimatom gönderildi. Osmanlı Devleti’nin gücünden çekinen Venedik Senatosu şartlara uymak zorunda kaldı ve Amiral Emmo derhal asılarak İstanbul’a gönderildi. Ayrıca Ramazan Paşa’nın hanımı, çocukları ve malları da eksiksiz olarak Preveze kadısına teslim edildi. Venedik Senatosu’na gönderilen ikinci bir ültimatomda şöyle deniyordu: “Venedik korsanları, bir daha Osmanlı ahalisinin bulunduğu hiçbir gemiye dokunmayacaklardır. Şayet böyle bir hadise meydana gelirse, Venedik üzerine donanma gönderilecektir.” Venedik Senatosu, Sultan Üçüncü Murad’ın kararlılığını karşısında İstanbul’a arka arkaya üç elçi gönderdi ve meseleleri barış yoluyla halletmeye çalıştı. İNGİLTERE İLE İLİŞKİLER Osmanlı-İngiliz ilişkileri ilk olarak ticari alanda başladı. İngiltere Kraliçesi Elizabeth, İstanbul’a bir iki defa elçi göndermiş ve Sultan İkinci Murad’a: “Yüce Türk” diye hitap etmişti. Sultan Üçüncü Murad’da kraliçeye “Vilayet-i İngiltere kraliçesinin yalnız dostu değil, aynı zamanda hamisiyiz” diyordu. İngiltere’nin gönderdiği ilk elçi William Harborne, 24 Nisan 1583’te huzura kabul edilmiş ve padişaha hediyeler getirmişti. O zamana kadar Ceneviz, Venedik, Dubrovnik tüccarı yanısıra 1569 yılında verilen Kapitülasyonla Fransız tüccarı da Osmanlı limanlarında ticaret yapma hakkına sahipti. Kraliçe Elizabeth tarafından gönderilen İngiliz elçisi de Osmanlı limanlarında ticaret yapmak için gerekli olan kapitülasyonu alabilmek için İstanbul’a gelmişti. Venedik ve Ceneviz haricindeki Kapitülasyonu olmayan devletlerin tüccarı Fransız bayrağıyla Osmanlı limanlarına geliyordu. 1572 Bartalameos katliamı ile birlikte Katoliklerden yüz çevirmeye başlayan Osmanlı hükümeti, Papa’nın koyduğu (barut, kalay, top güllesi gibi) stratejik harp malzemesi ambargosunu kırabilmek için önce, Protestan olan İngiltere’ye yakınlaştı. Böylece Akdeniz’de İngiliz-Fransız rekabeti başlamış oldu. Bu rekabetten Osmanlı Devleti de birçok siyasi menfaat başlamış oldu. FAS’IN FETHİ Osmanlı Devleti Fas’a kadar olan tüm Kuzey Afrika’yı topraklarına katmıştı. Sultan Üçüncü Murad tahta geçtiği sırada Fas’ta iktidar mücadeleleri boy gösteriyordu. Fas Osmanlı’dan yana olanlar ve Portekiz’den yana olanlar diye ikiye bölünmüştü. 1578 yılında Fas Sultanı’nın da ricası ile Fas’a giden Ramazan Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Vadi-üs Sebil’de yapılan savaşta Portekiz kuvvetlerini yendiler ve böylece Fas Sultanlığı Osmanlı himayesine alındı. İRAN İLE İLİŞKİLER İran’da Şah Tahmasb’ın oğlu Şah İsmail, Osmanlı Devleti ve İran arasındaki barış antlaşmalarına riayet etmemiş ve Osmanlıya bağlı bazı emirleri kendi tarafına çekmeyi başarmıştı. Osmanlı hükümeti Van Beylerbeyine talimat vererek orada huzurun sağlanmasını istemişti. İran’ın Luristan valisinin Osmanlı devletine sığınması gergin olan ilişkileri iyice bozdu. Bu arada Şah İsmail ölmüş, İran’da taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanılmasını isteyen Van Beylerbeyi, İran’a saldırılması gerektiğini bildirdi. Sokullu Mehmed Paşa savaş taraftarı değildi ama yönetimde etkin olan Sinan Paşa ve Lala Mustafa Paşa İran seferine başkomutan olmak istiyorlardı. Sokulluya rağmen başlatılan İran savaşının ilk evresi 1577-1589 yılları arasında on iki yıl sürdü. Özdemiroğlu Osman Paşa komutasındaki Türk birlikleri İran kuvvetlerini Çıldır’da yendi. Bu savaştan sonra tüm Gürcistan fethedildi. Tiflis, Osmanlı vilayeti durumuna getirildi(1578). Aynı yıl Şirvan da Osmanlı topraklarına katıldı. Bu gelişmeler üzerine İran barış istemek zorunda kaldı. 21 Mart 1590 tarihinde yapılan Ferhad Paşa Antlaşmasına (İstanbul) göre; Kars, Tebriz, Tiflis, Gence, Şehrizur, (Azerbaycan, Gürcistan, Dağıstan ve Kuzey Kafkasya) Osmanlı Devletinde kalacaktı. Bu antlaşma ile Osmanlı devleti doğuda en geniş sınırlarına ulaşmış oluyordu. AVUSTURYA İLE İLİŞKİLER Avusturya ile 1590 yılında sekiz yıl sürecek bir barış antlaşması yapılmıştı. 1593 yılında Telli Hasan Paşa’nın başıbozukların oluşturduğu Uskukların üzerine yürümesini savaş sebebi sayan Avusturya barışı bozdu. Avusturya İmparatoru II. Rudolf ödemekte olduğu vergiyi vermediği gibi Eflak, Erdel ve Boğdan beylerini de isyana teşvik etmişti. Telli Hasan Paşa Hırvatistan sınırındaki Siska kalesini kuşatma altında tutuyordu. Çok şiddetli geçen çarpışmalar sonunda Osmanlı Kuvvetleri ağır kayıplar verdi. Hasan Paşa ve binlerce askerle birlikte Hersek Sancakbeyi de şehit düştü. Bunun üzerine Sinan Paşa’nın ısrarıyla 1593 yılında Avusturya’ya savaş ilan edildi. Yapılan savaşlar sonunda Avusturyalılar Tuna’yı geçerek Rusçuk’a saldırdılar, Müslüman halka büyük zulümler yapıldı. Sultan Üçüncü Murad vefat ettiğinde Avusturya’yla savaş devam ediyordu. İMAR ÇALIŞMALARI (MİMARİ) Memleketin imarı ile de ilgilenen Sultan Üçüncü Murad, Topkapı sarayına bazı köşkler ilave ettirdi. Babası sultan İkinci Selim ve dedesi Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde birçok esere imza atmış olan Mimar Sinan, Sultan Üçüncü Murad döneminde, ölümüne kadar başarılı çalışmalarına devam etti. Azapkapı Sokullu Camii, İzmit Pertev Paşa Camii ve Külliyesi, Ilgın Lala Mustafa Paşa Camii, Üsküdar Eski Valide Camii ve Külliyesi, Şemsi Ahmed Paşa Camii ve Medresesi, Tophane Kılıç Ali Paşa Camii, Sebil ve Hamamı, Manisa Muradiye Camii, İvaz Efendi Camii ve Ramazan Efendi Camii, Sultan Üçüncü Murad’ın Mimar Sinan’a yaptırdığı eserlerdendir. 1588’de Mimar Sinan’ın ölümünden sonra yapı faaliyetinde belirli bir azalma olmuştur. Sultan Üçüncü Murad döneminde ayrıca, Kars kalesi inşa edildi. Mekke’de Kabe-i Şerif’in duvarları mermer yaptırıldı ve Medine’de bir medrese inşa ettirildi. İstanbul’daki Toptaşı Tımarhanesi de Sultan Üçüncü Murad döneminde yapılan eserlerindendir. Erkek Çocukları: Üçüncü Mehmed, Selim Bayezid, Mustafa, Osman, Cihangir, Abdullah, Abdurrahman, Abdullah, Hasan, Ahmed, Yakub, Alemşah, Yusuf, Hüseyin , Korkud, Ali, İshak, Ömer, Alaüddin, Davud. Kız Çocukları: Ayşe Sultan, Fatma Sultan, Mihrimah Sultan, Fahriye Sultan.