Posts Tagged ‘müslüman’

Hac ve umre yolcularına pasaport engeli

Pazar, Temmuz 1st, 2012

Bugünlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan ramazan ayında umre için yer ayırttıranlar, eğer pasaportları yok ise gidip gitmeme konusunda tereddüt ediyor. Yaz günlerinde yurt dışına çıkışların ve Türklerin yoğun bulunduğu ülkelerdeki akrabaların ziyaretini planlayanlar da pasaport şoku yaşıyor. Yurt dışında bulunan akrabalarını görmeye niyetlenenler, pasaportlarının ne zaman geleceğini bilemedikleri için uçak biletlerini zamanın rezerve ettirip uygun fiyatlı seyahat etme imkanından mahrum kalıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki kızını ziyarete gitmeyi planlayan Necla Doğançelik, Bursa Emniyet Müdürlüğü’ne 4 Haziran’da yaptığı pasaport müracaatına ay sonu olmasına rağmen cevap gelmediğini belirtti. Yeni pasaportu olmadığı için erken uçak bileti rezervasyonu da yapamadığını belirten Doğançelik, böyle bir aksamaya AK Parti Hükümeti’nin idarede bulunduğu bir zamanda şaşırdığını söyledi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan ramazan umresi için yer ayırtan Fehim Avşar isimli vatandaş da müracaat için geldiği Bursa Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şube’sinde görevlilerin bir aydan önce çıkmaz demesi üzerine hüsrana uğradı. Ramazan ayını mübarek topraklarda geçirmeyi planladığını belirten Avşar, “Bursa’dan arkadaşlarımızla birlikte ramazan ayında umreye gitmeye niyet ettik. Hatta Bursa Emniyeti’nden üst seviye yöneticilerin de bizimle aynı kafilede umre yapacakları belirtildi. Ancak bizim pasaportumuz olmadığı için ramazan umresi programımız sıkıntıya girdi. Biz derdimizi kime anlatıp pasaportumuzu çıkartacağız bilemiyoruz” dedi.

Hac döneminde Mekke’de görev yapması için Bursa’da kurumundan görevlendirme yapılan bir basın mensubu da 29 Haziran’da Bursa’dan müracaatını yaptı. Ancak pasaportların Diyanet İşleri Başkanlığı’na 14 Temmuz’da teslim edilmesi gerektiğinden hac döneminde görev yapıp yapamayacağı belirsizliğini koruyor.

Bazı vatandaşlar da pasaportlarının erken gelmesi için İl Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şube’lerine geliyor. Fakat sadece müracaat alan şubelerdeki görevliler, mağdur olan vatandaşlara yeterli izahatta bulanamıyor.

UMRE VE HAC YOLCULARINA ESKİ PASAPORT ÇÖZÜMÜ

Bu arada Pasaport Şubesi’nde ramazan umresi ve hac görevi gibi acil ziyaretler için müracaatta bulunanlara eski tip pasaportlardan verilmesinin de değerlendirildiği öğrenildi. Ancak Ankara’da bu yönde bir kesin karar bulunmaması 15 gün sonra başlayacak ramazan umresi programlarını sekteye uğratacak. Bazı vatandaşların da yurt dışındaki acil programları için pasaport almak üzere bakanlık, başbakanlık, milletvekilleri gibi tanıdıklarını devreye sokmaya çalışmaları dikkat çekiyor.

Bilindiği gibi daha önce emniyete yapılan müracaattan bir hafta sonra Ankara’dan posta ile adrese gönderilen pasaportlar vatandaşları memnun ediyordu. Ancak yeni çipli pasaportla alakalı ihalede bazı sıkıntılar olması ve tedbir alınmaması bu kargaşayı meydana getirdi. Pasaport yetersizliğinden dolayı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yeni pasaportları gecikmeli yollamaya başlaması on binlerce insanın mağduriyetini beraberinde getirdi. Maliye Bakanlığı Darphane Genel Müdürlüğü sorumluluğunda olan değerli kağıt hükmündeki pasaportların gecikmeli verilmesi yüzünden çok sayıda insan mağdur olmaya başladı. Bu konuda hızlı çözüm için siyasi iradenin devreye girmesi bekleniyor.

Sünnet yasağına kiliseler de tepki gösterdi

Cuma, Haziran 29th, 2012

Alman Katolik Kilisesi yaptığı açıklamada, mahkeme kararının, Almanya’da yaşayan Yahudilerin ve Müslümanların dini özgürlüğünü tehdit ettiği, din özgürlüğüne ve ebeveynlerin eğitim hakkına ağır şekilde müdahale ettiği için de “son derece garip olduğu” belirtildi.

Protestan Kilisesi Daire Başkanı Hans Ulrich Anke de mahkemenin, çocuğun vücudunun korunmasıyla din özgürlüğü ve ebeveyn hakları arasındaki dengeyi iyi değerlendirmediğini ifade ederek, Almanya’da hukuki açıdan güvenli bir durum yaratılması için kararın düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

Köln Eyalet Mahkemesi’nin kararına bazı politikacılar ve yerel gazeteler de tepki gösterdi.

Almanya’da sünnet artık kesin suç

Cuma, Haziran 29th, 2012

Köln Savcılığının bir sözcüsü, başarılı olacağına inanmadıkları için temyiz davasından vazgeçtiklerini açıkladı. Böylece sünneti “yaralama suçu” olarak gören mahkeme kararı onaylanmış oldu.

Söz konusu mahkeme kararına Müslüman ve Yahudi kuruluşların yanı sıra Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle ile bazı politikacılar, ayrıca Katolik ve Protestan kiliseleri de din özgürlüğüne ve ebeveyn haklarına müdahale anlamına geldiği gerekçesiyle tepki göstermişti.

Köln Eyalet Mahkemesi, sünnet ettiği bir çocuğun daha sonra kanama geçirmesi sebebiyle hakkında dava açılan bir doktoru serbest bırakmış, ancak gerekçeli kararında “doktorun suç işlediğini bilmediği”ni belirtmiş ve sünnetin “yaralama” suçu kapsamında görülmesi gerektiğine hükmetmişti.

Mahkemenin kararına karşı bir üst mahkeme olan Düsseldorf Yüksek Eyalet Mahkemesinde, hatta Federal Yargıtay’da (Bundesgerichtshof) da itiraz hakkı bulunuyordu.

İslamiyette Evlilik Nasıl Olmalı

Cumartesi, Haziran 23rd, 2012

İslamda Evlilik Nasıl Olmalı

İslam Dini Evlilik Nasıl Olmalı

İslam Dini, her sahada olduğu gibi evlilik konusunda da ince eleyip sık dokumaktadır. Çünkü aile, İslam toplumunun can damarı, sarsılmaz temeli ve köşe taşı konumundadır. Aile yapısı ne kadar sağlam olursa, toplum o denli sağlam ve sağlıklı olur. Ailenin temel taşları, dikili direkleri ise anne ve babadır.

Sağlam ve sağlıklı, huzurlu ve mutlu, kalıcı ve sürekli, tutarlı ve dengeli bir toplum hedefleyen İslam, bu toplumu oluşturan ailelerin kuruluşunda izlenecek yolu, çok açık bir biçimde ortaya koymuştur.

Ailenin oluşumunda en önemli öğe, eş seçimidir. Kadın olsun erkek olsun eş seçimi, mü’minlerin en çok dikkat etmeleri gereken hususların başında gelmektedir. Eş konusunun çok titiz bir şekilde çözümlenmesinden sonra Müslüman için hayat daha anlamlı, daha kolay ve daha rahat olacaktır. Herşeyden önce yüce Allah’ı razı etme konusunda, bu durum çok açık bir şekilde kendisini gösterecektir.

Alemlerin Rabb’i olan yüce Allah’ı razı etme konusunda Müslüman eşler, birbirlerine yardımcı olacak, birbirlerinin eksikliklerini giderecek, birbirlerini teşvik edecek ve ideal Müslüman bir aile örneğini ortaya koyacaklardır. Böyle bir aile ortamında filizlenip yeşerecek çocuklar da toplumda örnek insanlar olacaklardır. Böyle insanlardan teşekkül edecek bir toplum ise, diğer toplumlar içinde örnek bir toplum olarak varlığını idame ettirecektir.

Kur’an’ı Kerim, sağlam prensipler ve temeller üzerine bina edilecek bir evliliğin, hayırlara vesile olacağını bildirmiş, bunun için aynı davaya inanan insanların bir araya gelmelerini istemiştir.

“Müşrik kadınlarla, onlara inanıncaya kadar, evlenmeyin. (Müşrik kadın) hoşunuza gitse dahi, mü’min bir câriye, müşrik (hür) bir kadından iyidir. Müşrik erkekler de inanıncaya kadar, onları(mü’min kadınlarla) evlendirmeyin. (Müşrik erkek) hoşunuıa gitse dahi, mü’min bir köle, müşrik bir adamdan iyidir. (Zira) onlar ateşe çağırıyorlar. Allah ise izniyle cennete ve mağfrete çağrıyor. İnsanlara ayetlerini (böyle) açıklıyor ki öğüt alsınlar” (2 BAKARA, 221)

İslam, evliliğin uzun ömürlü olması için iyi bir eş seçiminin yapılmasını esas alır. Yuvanın huzur, uyum, mutluluk ve karşılıklı güvene dayanan prensipler üzerine bina edilmesi için, bu yuvada din unsurunun ön planda olması gerekir. Çünkü din unsuru, insan yaşlandıkça artar, güzelleşir, gelişir ve bağları kuvvetlendirir. Oysa zenginlik, güzellik, soy-sop gibi unsurlar, hem geçici hem de insanın kibrini artırdığı için, huzursuzluğun temel nedeni sayılmaktadır.

İşte bu nedenle; Hz. Peygamber(a.s): “Kadın, dört şeyi için nikah edilir; malı, soyu, güzelliği ve dini; sen dindar olanını seç ki, evin bereket bulsun” buyurmuştur. (Kütüb-i Sitte ve İmamı Ahmed’in Müsned’i ile İslam Fıkıh Ansiklopedisi)

Diğer bir hadisi şerifte de Rasulullah(a.s), malın ve güzelliğin getirdiği problemlere dikkat çekerek evlilikte dindarlık dışındaki bir tercihi açıkça yasaklamıştır.

“Kadınları güzellikleri için nikahlamayınız, olur ki güzellikleri ahlakça düşmelerine sebep olur. Onları malları içinde nikahlamayın, zira malları azgınlıklarına yol açabilir. Kadınları dindarlıktan dolayı nikahlayın. Şüphesiz dindar olan yırtık elbiseli bir cariye (böyle olmayanlardan) daha üstündür.” (İslam Fıkıhı Ansiklopedisi 9.C SH. 14)

Kur’an ve Sünnet’in ortaya koyduğu esaslardan anlaşılacağı gibi, sağlıklı bir İslam toplumurıun oluşabilmesi için, mü’min erkek ve kadınların birbiriyle evlenmeleri esastır. Ancak böyle bir evlilik sonunda, İslami esaslar insanlara daha iyi bir şekilde ulaştırılabilir.

Erkek veya kadından birinin, mücadeleci ve davetçi bir Müslüman, diğerinin ise bunun zıddı olması, o mücadeleci Müslüman için en büyük zulüm, İslami esaslara vurulmuş çok büyük bir darbe ve İslami hareketi daha başında iken akamete uğratmaktır. Müslümanlar, evlilik konusunda çok hassas olmalıdırlar. Her ne olursa olsun, yeter ki evlilik olayı vukubulsun amacıyla evliliğin yapılmasını, İslam hoş görmemektedir. Her konuda olduğu gibi evlilik de, Müslümanların Allah’a yaklaşmasını temin eden bir vasıta olmalıdır. Aksi halde Müslüman, kendi tekerinin önüne kendisi taş koyacak ve kendi kendisini Allah yolundan alıkoyacaktır. Güzellik veya yakışıklılık, mal, servet için yapılan bir evlilik, İslami hareketin önüne konulmuş en büyük engeldir. Çünkü, evlilik olayı başka bir şeye benzemiyor ki, beğenmediğin zaman bozup yeniden iyisini yapasın. Mesela eş alımı, bir ayakkabı, bir elbise, bir araba alımı gibi değildir ki bozuk arızalı çıktı diye gidip yenisiyle değiştirilsin. Hiç kimse eşi geçimsiz, kendisini beğenmişin biridir diye, ailesine gidip ‘kusura bakmayın bu iyi çıkmadı, bana varsa daha iyi birini verin diye talepte bulunamayacağı için, işi baştan sağlam tutmak en iyisidir.İşte bunun için İslam, işi baştan sağlam tutarak, mü’minlerin birbirleriyle evlenmeleri emretmiştir.

Müminler, içinde yaşadıkları toplumun değer yargılarını değil, İslami değer yargılarını esas almalıdırlar. Allah ve Rasulü’nün ortaya koyduğu değer yargıları, toplumun değer yargılarındarı daha üstündür. Bir evlilik olayında, toplumun değer ölçülerine göre değil, Allah ve Rasulünün ortaya koyduğu değer ölçülerine göre hareket esas olmalıdır. Çünkü Allah ve Rasulû’nün ortaya koyduğu ölçüleri, nefsani istekler için terketmek, apaçık bir sapıklıktır. Sapıkların ise Müslüman olmaları şöyle dursun, Allah ve Râsulü’ne savaş açan kafirler olduğu gerçeğini, Kur’an bize bildirmektedir.

“Allah ve Rasülü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık mü’min bir erkek ve kadına, o işi -kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Rasulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (33 AHZAB, 36)

Bu yüce uyarının nuzül sebebi, siyak ve sibakı incelendiği zaman, Allah ve Rasulü’ne iman edip teslim olan mü’minlerin, evlenme ve boşanma konusunda da Allah ve Rasulü’ne tabi olmaları gerektiği anlaşılmaktadır. Bu uyarıdan hemen sonra gelen ayette, Hz. Zeyd bin Harise ile Hz. Zeyneb binti Cahş’ın evliliğindeki olumsuz durumlar ortaya konulmakta, uymaları gereken kurallar bildirilmektedir.

Allah ve Rasulü’nün hükümleri, her konuda olduğu gibi, evlilik konusunda da bugünkü Müslümanları bağlamaktadır. Heva ve heveslerine uymuyor diye, Allah ve Rasulû nün hükümlerini gözardı edenlerin, Müslüman olmaları mümkün değildir.

Şimdi Kur’an ve Sünnet, evlenecek eşlerde dindarlık hususunu ararken, Müslüman olduklarını söyleyenler yakışıklılık, güzellik, zenginlik, soy-sop gibi özelliklere aldanarak eş seçmeye kalkışmaktadırlar. Hele bu özelliklere sahip olanların tevhidi görüşte olup olmadıklarını araştırmayanlar, kendi ateşlerini ellerine alarak cehennemin yolunu tutmuşlardır.

İslam, bir yaşam biçimidir; evlenmekten boşanmaya, yemeden içmeye, yürümekten oturmaya, ibadetten çalışmaya, ticaretten siyasete, barıştan savaşa kadar tüm hareketlerini, İslami esaslar doğrultusunda düzenleyenler, gerçekten Müslüman olanlardır. İslami esasların bir bölümünü alıp bir bölümünü bırakanların ise, müşrik olduklarını Kuran’ı Kerim bildirmektedir.

alıntı

Ayşe Böhürler Kimdir Kısaca

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ayşe Böhürler Kimdir ,

Ayşe Böhürler Kimdir Kısaca Hayatı,

Ayşe Böhürler

1963 yılında Nevşehir’de doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra İstanbul’a geldi. Erenköy Kız Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’ndan mezun oldu.

1992 yılına kadar haftalık dergilerde editörlük yaptı ve yayın kurullarında bulundu. 1995 yılından bu yana bir özel televizyon kanalında kadın ve çocuk programları sorumlusu olarak çalışıyor.



2005-2008 yılları arasında “Duvarların Arkasında/Müslüman Ülkelerde Kadın” ismi ile 13 İslam ülkesini kapsayan belgeseller yaptı. 2008-2011 arasında “Biz İngiliz Müslüman Kadınlar“ “Hayme Ana”, “Orhun Yazıtlarından Nobel’e Türk Edebiyatı”, “Kitaba Adanmış Bir Ömür/Ali Emiri Efendi” yapımcılığını yaptığı belgesel projeleri arasında yer alıyor. Halen yapımcılığın yanında Yeni Şafak gazetesinde yazıyor. Ak Parti kurucusu ve MKYK üyesidir.

Yaptığı programlar Yazarlar Birliği ödülü ile Mevlana büyük ödülüne layık görüldü ve çeşitli sivil toplum örgütlerince de ödüllendirildi. Evli ve üç çocuk annesi.

Kardeşlik Mesajları

Pazar, Haziran 17th, 2012

Kardeşlik Mesajları

Tugbam sitesinde en güzel Kardeşlik Mesajları sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Kardeşlik Mesajları

Kardeşlik Mesajları
Kardeşlik İle İlgili Mesajlar
Kardeşlik Sözleri

Şüphesiz mü’minler (dinde) birbirinin kardeşidirler O halde (dargın olan) kardeşlerinizin arasını bulup barıştırın Hucurât: 10

– Kardeşinle mücâdele etme, onunla alay etme, ona verdiğin sözden dönme (veya üstesinden gelemeyeceğin bir şeyi va’detme) Tirmizî

– Müslüman, müslümanın kardeşidir; ona hıyânet etmez, yalan söylemez ve onu sahipsiz bırakmaz Müslümanın herşeyi; ırzı, malı, kanı müslümana haramdır Takvâ işte burada (kalpte)dir Bir kişiye, müslüman kardeşine hakâret etmesi, kötülük olarak yeter Buhârî, Müslim

– Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz Buhârî, Müslim

– “Mü’minin mü’mine bağlılığı, taşları birbirine kenetli duvar gibidir” buyuran Rasûl-i Ekrem (bu kenetlenmeyi göstermek için iki elinin) parmaklarını birbirine geçirdi Buhârî

– Mü’minler birbirini sevmede, birbirine acıma ve şefkat gösterme husûsunda bir vücûd gibidir Vücûdun bir uzvu rahatsızlanırsa, diğer uzuvlar da uykusuzluk ve ateş ile onun acısına ortak olurlar Buhârî, Müslim

– Müslümanların derdiyle ilgilenmeyen onlardan değildir Buhârî, Müslim

– Hiçbiriniz kendi nefsi için istediğini (mü’min) kardeşi için de istemedikçe tam mü’min olamaz Buhârî, Müslim

Mü’min, mü’minin aynasıdır; onda bir ayıp gördüğünde onu düzeltirEdebü’l Müfred

– Mü’min, kardeşinin aynasıdır; ve mü’min mü’minin kardeşidir, onun zarar ve ziyâna uğramasını, helâkını önler, arkasında da onu çevreleyip korur ve ihti-yaçlarını görür Ebû Dâvud, Edebü’l Müfred

– Kardeşliğin mâzeretini kabul etmeyen kimseye, âşarcıların haksızlıkla aldıkla-rının günahı kadar günah vardır Ebû Dâvud, İbn Mâce

– Bulunduğu mecliste, din kardeşinin aleyhinde konuşulurken ona yardım etme-ye ve onu müdâfaa etmeye gücü yeterken, bu yardımda bulunmayan kimseyi Allah Teâlâ dünya ve âhirette zelîl eder Ahmed b Hanbel, Taberânî

– Üç şey kardeşlik sevgisini sâfîleştirir: Selâm vermek, mecliste yer vermek, sevdiği isimle onu çağırmak Hz Ömer

– Kendinize Allah yolunda kardeşler edinin Çünkü onlar dünya için de, âhiret için de lâzımdır Hz Ali

– Nerde mü’min varsa benim kardaşım
Dâvâsı Kur’an’sa gönül sırdaşım
Göl hâline gelmiş İslâm diyarı
Gülistan yapacak kanlı gözyaşım Kul Sa’dî

– İnsanlar gurup gurup kardeş olacağına, kutup kutup cepheler oluşturuyorlar
Ma’ruf Okuyan

– Birbirin çekemez insan ne diye?
Kinle dolmuş güzel cihan ne diye?
Allah bir, din İslâm, mü’min kardaşız;
Ben sana, sen bana düşman ne diye? Kul Sa’dî